Nörofizyolojik Kuramı - 1. Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 08 Temmuz :55 - Son Güncelleme Pazar, 26 Eylül :54

Benzer belgeler
İnsan değer üretir Eylemlerine anlam katar Duyguları ile çalışır Hata yapar. Sosyal ihtiyaçları vardır. Değerli hissetmek ister

YAŞAM GÜVENLİĞİ BÜTÜNSEL KÜLTÜR YÖNETİ Mİ?

Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S

EĞİTİM BİLİMLERİNE GİRİŞ. Doç. Dr. Hakan KARATAŞ

ĠNSAN NASIL ÖĞRENĠR?

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

Yaşamda Yeni Başlangıçlar

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR..

Dr. Halise Kader ZENGİN

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM. TemplatesWise.com

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

Yapay Sinir Ağları. (Artificial Neural Networks) DOÇ. DR. ERSAN KABALCI

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

KONUNUN ANA HATLARI ÖĞRETİM KURAMLARI PIAGET ÖĞRENME KURAMI

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram;

Dr. Halise Kader ZENGİN

ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ II

İNSAN NASIL ÖĞRENİR?

Çocuklarınıza, sahip oldukları dahi çekirdeğinin büyümesi için ortam hazırlıyoruz

BİLİŞSEL SÜREÇLER Abdurrahman İNAN

Prof. Dr. Acar Baltas, Psikolog

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi

BÖLÜM PSİKOLOJİK TİP TEORİSİ VE BİLİŞSEL ÖĞRENME STİLLERİ...

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

HEMODİYALİZ HASTALARINDA ÖĞRENME TARZLARI VE ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN İNCELENMESİ

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

Yapılandırmacı Yaklaşım. Dr. Halise Kader ZENGİN

ÖĞRENCİ GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME RAPORU

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

Güdülenme. Öğr.Gör. Dr. Şirin KARADENİZ

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖĞRENCİ GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME RAPORU

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin?

BEYİN ANATOMİSİ TEMPORAL VE FRONTAL LOB

Kavram Haritası Yöntemi

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

Eğitim: İstendik davranış değiştirme ya da oluşturma. Öğrenme: Bireyin kendi yaşantısı yoluyla davranışlarında meydana gelen değişmeye denir.

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL GELİŞTİRME

Yapılandırmacı Yaklaşım

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin

SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

PROJE TABANLI ÖĞRETİM YAKLAŞIMI

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Birey ve Çevre (1-Genel)

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM

REHBERLİK VE İLETİŞİM 2

BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME KURAMININ İLKÖĞRETİM 5.SINIF SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE KULLANILMASI

Üstün Zeka Kuramları. Renzuli-Gardner-Tannenbaum

Psikomotor Gelişim ve Oyun

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III

Öğrenme ve Öğretme. Kuramlar ve Modeller

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER

etme çabalarının en son ürünlerinden bir tanesi yapay sinir ağları (YSA) teknolojisidir.

Arka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

Fizyoloji ve Davranış

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

Hangi onluğa daha yakın dan limite doğru

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

CANLILIK NEDİR? Fizyolojide Temel Kavramlar

İçindekiler KISIM 1 BÖLÜM 1 KISIM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 2

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI ÇOCUKTA TEMEL İHTİYAÇLAR KURS PROGRAMI

EĞİTİM VE ÖĞRETİM SÜRECİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

NEDEN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM? OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI PROGRAMIN TEMEL ÖZELLİKLERİ ÖĞRENME MERKEZLERİ AYLIK EĞİTİM PLANI GÜNLÜK EĞİTİM AKIŞI GÜNE

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

İletişim ve İletişim Sürecinde Halkla İlişkiler. Kişilerarası İletişim. Kişisel İlişkiler ve Davranış Geliştirme Süreci

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

Slaytları Yeniden Düzenleyen; Doç. Dr. Nasip DEMİRKUŞ

Eğitimin Psikolojik Temelleri

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

Tepki Örüntüleri Olarak Duygular Duyguların İletişimi Duyguların Hissedilmesi

Çoklu Zeka Kuramı - Zeka Tipleri

Eğitim, bireyin gelişmesi, hayatındaki rol ve görevleri en iyi şekilde yerine getirmesi için ihtiyacı olan tutum ve davranışları kazandırma

Sellinj. FF Seminerleri Ocak, 2013

ÖĞRENCİ GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME RAPORU

tarih ve 272 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki-1

Değerli Velilerimiz, Ana Fikir: Yaratıcılığımızı kullanmak, gelişmemize yardımcı olur.

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

YÖNETİMDE SİSTEM YAKLAŞIMI

Transkript:

Nörofizyolojik Kuram Öğrenme, çevresi ile etkileşimi sonucu kişide oluşan düşünce, duyuş ve davranış değişikliğidir. Ancak bu değişikliğin nasıl oluştuğu konusunda farklı görüşler vardır. Öğrenmenin doğası ve sonuçlarını açıklamaya çalışan bu kuramlar, davranışçı, bilişsel, duyuşsal ve nörofizyolojik temelli öğrenme kuramları olmak üzere dört grupta toplanabilir. Bu çalışmada öğrenme kuramlarından Nörofizyolojik Kuram ele alınacaktır. Nörofizyoloik kurama göre öğrenme ile beyin hücreleri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar öğrenme süreci sonucunda nöronlarda yeni axon iplikçiklerinin oluştuğunu iddia etmektedirler. Buna göre her öğrenme yaşantısı yeni sinaptik bağların oluşması demektir. Bu kuramda öğrenme, biyokimyasal bir değişme olarak da açıklanmaktadır. Araştırmalar biyolojik bilgi depoları niteliğindeki RNA ların ergenlik yaşlarına doğru arttığını, öğrenme kapasitesinin azalması ile birlikte, yaşlılıkta da azaldığını göstermektedir. Ayrıca, besin yoluyla kendilerine RNA verilen yaşlılarda yakın geçmişi hatırlamada önemli derecede artış olduğu kaydedilmektedir. Beyin temelli öğrenme kuramı olarak da bilinen bu kuramı Hebb sistematik hale getirmiştir. HEBB İN KURAMI Hebb, beyindeki devrelerin çalışma şeklini bilmeden öğrenmenin doğasının anlaşılamayacağını savunmaktadır. Beyin, insan zekâsının, güdülenmenin ve öğrenmenin merkezidir. Öğrenme eğer canlı bir dokuya sahip olan beyinde gerçekleşiyorsa beynin öğrenmeden önceki ve sonraki yapısı arasında farklılık olmalıdır düşüncesinden hareket eden Hebb, öğrenme sonucu beyinde oluşan fizyolojik değişiklikleri araştırmıştır. Elde ettiği bulgular sonucu Hebb, bu değişiklik konusunda iki kavram ileri sürmektedir: Hücre Topluluğu ve Faz Ardışıklığı. Hücre Topluluğu Hebb e göre bireyin karşılaştığı her nesne, beyninde hücre topluluğu olarak adlandırılan birbiriyle bağlantılı bir dizi nörondan meydana gelmiş karmaşık bir sistemi ateşler. Örneğin, bir kaleme bakarken dikkatimizi kalemin bir ucundan diğer ucuna doğru kaydırırız. Dikkatimizi bir noktadan diğerine kaydırırken beynimizde bulunan milyarlarca nörondan sadece bir kısmı ateşlenir. 1 / 7

Herhangi bir nesne için ateşlenen nöron paketi sadece o nesneye özgüdür. Başlangıçta birbirinden bağımsız olan nöronların, örneğin, kalemin bir ucuna bakıldığında bir kısmı ateşlenir. Bu nöron grubu gözümüz kalemin diğer ucuna kaydığında ateşlenen diğer nöron grubundan ayrıdır. Ancak, kalemin iki ucuna tekamül eden nöronların ateşleme zamanı arasındaki yakınlık nedeniyle nöron paketinin bu iki farklı bölümü birbiriyle irtibatlı hale gelir. Hebb, hücre topluluğunun tekamül ettiği nesneye veya olaya bağlı olarak büyük veya küçük olabileceğini belirtmektedir. Kalemle irtibatlı olan hücre topluluğu bir otomobil ile ilgili olan nöron topluluğuna göre daha az sayıda nöron içerir. Hücre topluluğu bir bütün olarak dış ve iç uyarıcılarla veya her ikisinin ortak etkisiyle ateşlenebilen bir nöron paketidir. Bir hücre topluluğu ateşlendiğinde, zihinde o topluluğun ilişkili olduğu nesne veya olay canlanır. Hebb e göre hücre topluluğu bir fikrin veya düşüncenin nörolojik temelini oluşturur. Bundan dolayı bir kalemi, bir otomobili veya sevdiğiniz birini düşünmek için yanımızda olması gerekmez. Faz Ardışıklığı Faz ardışıklığı birbiriyle bağlantılı olan hücre topluluğu serisidir. Bir kez oluştuğunda, hücre topluluğunda olduğu gibi, iç veya dış uyarıcılarla ateşlenebilir. Bir faz ardışıklığında yer alan herhangi bir hücre topluluğu veya topluluklarının kendi aralarında yaptığı kombinasyonlardan biri ateşlendiğinde, zihinde belirli mantıksal sıra içerisinde düzenlenmiş bir düşünce serisi oluşur. Hebb, sevdiğimiz bir şarkıya ait bir mısranın veya bir parfüm kokusunun sevilen insanla ilgili hatıraları canlandırmasını faz ardışıklığı ile açıklamaktadır. Hebb in vurguladığı başka önemli bir nokta çocukluk ve yetişkinlik dönemlerindeki öğrenmenin farklılığı ve birbiriyle ilişkisidir. Hebb e göre bebeklik ve çocukluk çağlarındaki öğrenme hücre toplaşması sürecini kapsar. 2 / 7

Yetişkinlikteki öğrenmeler sürecinde ise faz ardışıklığı, muhtemelen yeniden düzenlenir. Diğer bir deyişle çocuktaki öğrenme daha sonraki öğrenmeler için bir çerçeve oluşturur. Örneğin, dil öğrenme yavaş ve sıkıcı bir süreç olup, muhtemelen milyonlarca hücre toplaşması ve faz ardışıklığını ihtiva eder. Ancak dil bir kez öğrenildiğinde şiir ve roman yazmada olduğu gibi öğrenilenler sayısız şekilde yeniden düzenlenebilir. Hebb, öğrenmenin önce çerçeve oluşturmakla başladığını, daha sonra içgörü ve yaratıcılık şeklinde geliştiğini kabul etmektedir. Bu kuramı daha iyi anlamak için beynin nasıl öğrendiği ve beynin yapısıyla öğrenme arasındaki ilişkiyi irdelemek gerekir. BEYİN NASIL ÖĞRENİYOR? Son yıllardaki gelişmelere rağmen beyin, hâlâ insan vücudunun çalışması hakkında en az şey bilinen organı olma özelliğini koruyor. Bilim adamları, birçok kişinin beyin potansiyelinin yalnızca % 4 8 arasındaki bir kısmının kullanıldığını öne sürmektedir. Artık günümüzün başarılı insanı, beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insan olarak değerlendiriliyor. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi yığmış olurlarsa olsunlar düşünce, muhakeme, akıl yürütme becerileri gelişmemekte, bu yüzden de eğitilmiş sayılmamaktadır. Bu konuya açıklık getirmek içinse Beyin nasıl öğreniyor? Beynin öğrenme ile ilişkisi nedir? sorularının cevaplandırılması gerekir. BEYNİN YAPISI ve ÖĞRENME Beyin, iç içe üç bölüm halindedir. Orta beyinde bulunan hipokamp (hippocampus) hafızanın merkezi dir. Bu merkez adeta beynin yazıcısı gibi faaliyet gösterir. Bu yazıcıyı kendi isteğimizle çalıştırıp, istediğimiz bilgileri kaydedebiliriz. 3 / 7

Hipokamp bölgesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip geçmeyeceğine karar veren merkezdir. Beynin hipokamp olarak adlandırılan bölgesinde, sinapslar (nöronların birbiriyle haberleştikleri noktalar) yüksek frekanslı elektrik sinyalleriyle uyarılınca sinaptik bağlantılar güçleniyor. Çeşitli öğrenme kanallarından bize ulaşan bilgiler verdiğimiz önem derecesine göre kaydolmaktadır. Merak ve ilgi duymadığımız, önemsemediğimiz; kısacası duyguların hareketlenmediği olaylarda gelen bilgiler düşük frekanslı elektrik sinyalleri şeklindedir. Sonuçta zayıf sinaptik bağlar oluşur ve beyin harddiskine (korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez. Çünkü böyle durumlarda alıcılar (duygular) harekete geçmemektedir. Duyguların uyandığı olaylarda ise hipokamp hareketlenmekte, beynin en dış tabakasında bulunan kortekse kayıt işlemi tamamlanmaktadır. Beynin üçüncü kısmı olan korteks, beynin düşünen, konuşan, yazan, yeni buluşlar yapan, merak eden, plan yapan, öğrenmenin, zekanın ve hafızanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye sahip görünmektedir. Üzerindeki görme, duyma ve diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli iletişim halindedir. Bu kapasiteyi nöronlar arasında kurulan ilişkiler sağlamaktadır. Duyguları uyandıran olaylar orta beyinde bulunan hipokamp vasıtasıyla beyin korteksi üzerine kaydedilmektedir. Öğrencinin konuya ilgisinin çekilmediği, merakın uyandırılmadığı ve konunun zevkli ve eğlenceli hâle getirilmediği öğretme süreçlerinin başarısız kalması hipokamp denilen beyin bölgesinin uyarılmamasıyla ilgilidir. Üzerinde merak ve ilgi etiketi taşımayan bilginin beyne girmek için gerekli vizeyi alması mümkün değildir. Bu yüzden de Merak ilmin hocasıdır. denilmiştir. BEYİN LOBLARI ve ÖĞRENME Birçok test sonucunda, beynin sol lobunun, konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstün olduğu, mantıklı ve doğrusal çalıştığı tespit edildi. 4 / 7

Araştırma sonuçları beynin sağ lobunda da, ritim, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonların icra edildiğini ortaya koymaktadır. Beynin sol tarafı bilgiyi mantıklı ve doğrusal olarak işlemekte, sağ lob ise artistik tarafı oluşturmakta, detaydan çok resmin bütünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi şekil ve hayal gücüyle işlemektedir. Sağ lobun duygular ve hayallerin etkisinde olduğu ve fotoğrafik, yani bütünsel öğrendiği ortaya çıktı. Bu yüzden bilgiyi sıra ile işleyen sol lobun aksine sağ lobun öğrenmede çok daha hızlı ve etkili olduğu anlaşıldı. Ayrıca, insanın mucitlik ve üretkenlik kısmı sağ lob fonksiyonları arasında yer almaktadır. Sadece sol lobu gelişmiş olan ve bu lobu iyi kullanan insanların üretken düşünebilmesi için sağ loblarını da geliştirmeleri gerekmektedir. Beynin her iki lobu birbirini tamamlayan fonksiyonlara sahiptir. Her iki lob arasında yoğun sinir lifinden oluşan korpus kallosum ağ demeti bulunur. Bu ağ, beynin sağ ve sol lobu arasında sürekli bilgi alışverişinin yapılmasını sağlayan bir köprüdür. Beyinlerinin bir yarısını diğerine göre daha iyi kullanan kişiler, işleri ve ilişkileri bu boyutta çalışan yarıkürenin yeteneklerine ihtiyaç duyduklarında zorlanırlar ve başarısız olurlar. Beyninin sağ lobu ameliyatla alınmış bir insanda neler gözlenir? İşte olacaklardan bazıları: Vücudunun sol tarafını kullanamayacaktır. Coşku, hayal, heyecan veren sağ loba sahip olmadığından robottan çıkmışçasına düz konuşmaktadır. Evinden komşuya gezmeye çıktığında, evler arasındaki mekan ilişkisini kuramayacak, evine geri dönemeyecektir. Çünkü boyut, hacim ve yerleşim yeteneğini kaybetmiştir. Kendisini ziyaret eden ve haline gözyaşı döken yakınlarının bu haline bir anlam veremez. Rüya görüyor musunuz, hayal ediyor musunuz? sorunuza size hiç ilgisiz cevaplar verecek ya da O da ne demek? diyecektir. Nörofizyolojik Temelli Öğretim İlkeleri Burada amaç, eğitimcilere pratik olarak yararlanabileceği bazı farklı formlar sunmaktır, bu formlarda 12 ilke ele alınacaktır. Bu ilkeler, program ve yöntemlerin belirlenip seçilmesinde yol gösterici olabilir. 5 / 7

1. Beyin, paralel bir işlemcidir. İnsan beyninde birçok işlem beraber yürür. Duygu, düşünce, hayal, yönelim vb. bütün bunlar, sosyokültürel bilginin artışıyla da etkileşim halindedir. Eğitimde beynin bu aynı anda çok yönlü işleyişini ele alıp eğitimin her alanına hitap edecek şekilde programlanması sağlanmalı. 2. Öğrenme, tüm fizyoloji ile ilgilidir. 3 beynin karşılıklı etkileşimi insan fizyolojisinin bütünselliğine işaret eder. Beyin, doğal kurallara göre işleyen fizyolojik bir organdır. Öğrenme de nefes alıp verme gibi doğaldır. Bu doğallık kolaylaştırılabilir, zorlaştırılabilir. Okul içi, okul dışı yaşantılar beynimizi etkilemekte ve tepki vermesine neden olmaktadır. Eğitim açısından baktığımızda; fizyolojik fonksiyonlarımızı etkileyen her şey öğrenme yeteneğimizi de etkiler. Stres yönetimi burada önemli rol oynar. Çeşitli ilaçların öğrenmeye etkisi bilinmeli, kontrol edilmelidir. Alışkanlık ve inançlar da fizyolojik yönden etkilidir, bunlar değişime direnç gösterir. Zamanlama, bireysel özellikler, üst üste gelen olaylar ve bireylerin özel dönemleri de fizyolojiyi dolayısıyla öğrenmeyi etkiler. Sağlıklı çocuklar, temel becerilerinde ilk 5 yıl içinde büyük farklılık gösterirler. Bu nedenle takvim yaşı esas alınarak başarı beklentisinde bulunmak hatalı olabilir. 3. Anlam arayışı içseldir. Anlamlandırma (deneyimlere anlam verme) ve anlama uygun hareket kendiliğinden gerçekleşir. Anlamlandırma bilinçli anımızda devam eder (kısmen de uykumuzda). Kavramlar, anlamlandırmalar önlenemez, devamlılığı vardır, ancak yönlendirilip odaklanılabilir. Eğitim açısından öğrenme, tutarlı olmalıdır, belli bir ortamda olmalıdır. Ortam aynı zamanda merakımızı, yenilik ihtiyacımızı, keşfetme ve tartışma isteklerimizi tatmin edebilmelidir. 6 / 7

Dersler heyecan verici, anlamlı olmalıdır. Öğrenme de yaşamı yansıttığı müddetçe iyi olacaktır. Özellikle yetenekli çocuklarda karmaşık ve anlamlı zorlamalar yaratılmalıdır. Ayrıca bu sistem tüm öğrencilere de uygulanmalıdır; muhakkak ki yeni yetenekler olacaktır. 7 / 7