KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI ÇALIŞTAYI



Benzer belgeler
Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

İ Ç İ N D E K İ L E R

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

1: İNSAN VE TOPLUM...

Değerli misafirler, Kıymetli iş insanları... Basınımızın değerli temsilcileri... Hanımefendiler... Beyefendiler...

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

KAMU GÖREVLİLERİNİN TOPLU SÖZLEŞME HAKKININ KULLANIMININ DÜZENLENMESİ HAZIRLIK TOPLANTISI BİLGİ NOTLARI

MİLLİ GÜVENLİK KURULU VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNU

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

2015 YILI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

GENÇLİK KOLLARI YÖNETMELİĞİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

KURUM İDARİ KURULLARI, YÜKSEK İDARİ KURUL, KAMU İŞVEREN KURULU VE UZLAŞTIRMA KURULUNUN TEŞKİLİ İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK

International Cartographic Association-ICA

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları

SAHA RATING, DÜNYA KURUMSAL YÖNETİM ENDEKSİ Nİ GÜNCELLEDİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

DİASPORA - 13 Mayıs

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

MECLİS KARAR ÖZET TUTANAĞI Ü Y E L E R T.C. KARAPINAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KARAR TARİHİ : 09/05/2014 KARAR NUMARASI : 13

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

Sosyal Düzen Kuralları

KAMU YÖNETİMİ KAMU YÖNETİMİ YRD.DOÇ.DR. BİLAL ŞİNİK

GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ EHLİYET DİPLOMALARINA İLİSKİN 69 SAYILI SÖZLEŞME

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... iii GİRİŞ...1 ÖRGÜTLERDE İNSAN KAYNAKLARI VE YÖNETİMİ...9

KAMU PERSONEL HUKUKUNDA GEÇİCİ PERSONELİN HUKUKSAL STATÜSÜNÜN DÖNÜŞÜMÜ

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Çalışanların yüzde 94 ü yurtdışında yaşamak istiyor!

TUTAN AKTIR. Recep Ali ER İşveren Vekili Genel Müdür Yardımcısı Kurum İdari Kurulu Başkanı. Firuzan KARACAOGLU İşveren Vekili 1.

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TÜRKİYE İŞSİZLİKTE EN KÖTÜ DÖRT ÜLKE ARASINDA

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar

GENÇLERĠN ĠġĠ OLMADIĞI GĠBĠ Ġġ ARAYIġI DA YOK

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

SÖYLEŞİ H /PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**

KARŞILIKLI TANIMA ANLAŞMALARI OCAK 2014 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI AB VE DIŞİLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÜCEL KARADİŞ/DAİRE BAŞKANI

1 TEMMUZ 2018 TARİHİNDEN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE YURTİÇİ - YURTDIŞI GELİR VERGİSİNDEN İSTİSNA HARCIRAH TUTARLARI

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir ÇALIŞMA HAYATINDA SOSYAL DİYALOĞUN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015


Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

TEBLİĞ ve SUNUM OTURUMU

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ

İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ. 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü

ordumuhtarlarderneği tarafından yazıldı Pazartesi, 03 Kasım :00 - Son Güncelleme Perşembe, 06 Kasım :10

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM TBMM VIII. DÖNEM ( )

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

15 Ekim 2014 Genel Merkez

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

T.C. ÇALİŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Çalışma Genel Müdürlüğü. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞINA (Personel Daire Başkanlığı)

9. Uluslararası İlişkiler

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25540

Transkript:

T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI ÇALIŞTAYI ABANT 9-11 ŞUBAT 2010

Eserin Adı : Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı Yazarı: Devlet Personel Başkanlığı Sahibi: Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası Filistin Sokak. No: 23 Gaziosmanpaşa/ANKARA Tel: (0312) 446 85 91(4hat), Fax: (0312) 446 85 79 e-posta: kamu-is@kamu-is.org.tr Web: www.kamu-is.org.tr ISBN: 978-975-6505-16-8 Basıldığı Yer: Başbakanlık Basımevi Basım Tarihi: 16.07.2010 Bu eserde yer alan tüm metinler Devlet Personel Başkanlığı tarafından deşifre edilmiş olup, KAMU-İŞ; Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası tarafından bastırılmıştır.

Ücretsizdir. Satılamaz. ISBN : 978-975-6505-16-8 Başbakanlık Basımevi. Ankara, 2010

TAKDİM İnsan hakları kavramının ortaya çıkmasının en önemli sebeplerinden biri de güçsüz olan bireyin güçlü olan devlet karşısında korunmasının amaçlanmasıdır. Günümüzde kısaca bir milletin toplu sözleşmesi olarak nitelendirebileceğimiz anayasalar da insanların temel hak ve özgürlüklerini korumanın aracı olarak ortaya çıkmışlardır. Anayasalar ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden bir tanesi ise insanların sivil toplum kuruluşlarını kurabilme ve bunlara üye olabilme hakkıdır. İnsanların bireysel olarak haklarını aramalarının güçlüğü karşısında; sivil toplum kuruluşları insanların toplu bir şekilde hareket ederek haklarını aramalarını kolaylaştırmış ve bir baskı aracı olarak ortaya çıkmışlardır. Demokratik ve çağdaş bir ülke olma yolunda hızla ilerleyen ülkemizde de dernekler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, vakıflar, sendikalar gibi sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır. Ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığı 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile yasal zemine oturtulmuş ve kamu görevlilerine ortak ekonomik, sosyal, mesleki hak ve menfaatlerini korumaları ve geliştirmeleri için sendika ve konfederasyon kurma ile bunlara üye olmalarının önü açılmıştır. 4688 sayılı Kanun uyarınca 2002 yılından bu yana her yıl Ağustos ayında Kamu Görevlileri Sendikaları ile Kamu İşveren Kurulu arasında toplu görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Kamu Görevlileri Sendikaları 2004, 2006 ve 2007 yıllarında kamu görevilerinin grev ve toplu sözleşme haklarının Anayasa ve diğer kanunlarda yapılacak değişiklikler çerçevesinde değerlendirilmesini talep etmişlerdir. 2009 yılında sekizincisi yapılan toplu görüşmelerde de kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev talebine ilişkin olarak 2010 yılı başında ilgili tarafların ve akademik çevrelerin katılımı ile III

bir çalıştay düzenlenmesi karara bağlanmış; 9-10-11 Şubat 2010 tarihlerinde de Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı düzenlenmiştir. Çalıştaya katılanlar tarafından kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik hakları enine boyuna tartışılmış olup, elinizdeki bu kitapta, çalıştaya katılmış olan değerli katılımcıların yaptıkları konuşmalar yer almaktadır. Çalıştay sonrasında gündeme gelen Anayasa nın bazı maddelerinde değişiklik öngören teklif kapsamında, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyacak düzenleme de getirilmiştir. Çalıştaya katılarak fikirlerini açıklayan ve konuya ilişkin değişik bakış açılarını ortaya koyan bütün katılımcılara teşekkür eder, bu kitabın konuyla ilgili tüm taraflara katkı sağlamasını dilerim. Hayati YAZICI Devlet Bakanı IV

ÖNSÖZ Türk kamu personel yönetiminde öncü ve köklü değişimleri gerçekleştirmeyi amaçlayan Devlet Personel Başkanlığının (DPB) misyonu; kamu personel rejiminin temel ilke ve politikasını; kurum ve kuruluşların teşkilat, görev ve yetkilerini; kamu görevlilerinin tabi olacakları personel rejimlerini ülke şartlarına en uygun olacak şekilde düzenlemektir. DPB nin misyonunu gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlerinin önemli sac ayaklarından bir tanesini de kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik hakları oluşturmaktadır. DPB olarak kamu görevlilerinin temsilcisi olan sendikalar ve konfederasyonlar ile karar alıcılar arasındaki iletişim kanallarının sürekli olarak açık tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim bu amaca yönelik olarak Kamu Görevlileri Sendikaları ve Konfederasyonları ile kamu yönetimi arasında sosyal diyalogun geliştirilmesi amacıyla, Kamu Personeli Danışma Kurulu teşkil edilmiştir. Ayrıca, AB üyesi ülkelerde kamu görevlilerinin sendikal hakları, bu hakların nasıl düzenlendiği ve uygulandığı konularında bilgi ve tecrübe paylaşımının sağlanması amacıyla Başkanlığımızca 2-3 Mart 2010 tarihlerinde Ankara da TAIEX semineri düzenlenmiştir. Seminerde; sendikal haklara AB nin genel bakış açısı, sendikal hakların uygulanmasına yönelik AB üyesi ülkelerin karşılaştırılması, sendikal haklara ilişkin ILO Sözleşmeleri, ülkemizde kamu görevlilerinin sendikal haklarına ilişkin yaşanan sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin değerlendirilmesi gibi konular ele alınmıştır. DPB, kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonlarının üyelerinin ortak hak ve menfaatlerini korumaya ve geliştirmeye yönelik taleplerini hep dikkate almıştır. V

Her yıl kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonları ile Kamu İşveren Kurulu arasında yapılan toplu görüşmelerde üzerinde mutabık olunan veya eğer imzalanmışsa mutabık metninde yer alan taleplerden görev alanına girenleri azami ölçüde yerine getirmeye çalışan Başkanlığımız, bu defa 2009 yılı toplu görüşmeleri sonunda imzalanan Mutabat Metninde yer alan Kamu Görevlilerini toplu sözleşme ve grev hakkı talebini enine boyuna tartışmak maksadıyla, gerçekleştirilen 9-10-11 Şubat 2010 tarihlerinde Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Konusunda Çalıştay düzenlemiştir. Çalıştayın ilk gününde açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları konusunda panelde konunun ulusal ve uluslararası hukuki zemini ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalıştayın ikinci gününde; önce Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları konulu panel düzenlenmiş, daha sonra ise dört tane çalıştay grubu oluşturulmuştur. Çalıştay grupları; Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı, AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı, AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı, Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler, konularını irdelemişlerdir. VI

Üçüncü ve son günde ise; Çalıştay Grupları raporlarını sunmuş, Çalıştay Sonuç Bildirisinin sunumu yapılarak Çalıştay sona ermiştir. Bu kitap, Çalıştaya katılan değerli katılımcıların konuşmalarının deşifre edilmiş metinlerinden oluşmaktadır. Çalıştaya katılarak birbirinden farklı ve önemli fikirlerin tartışılmasını sağlayan katılımcılara ve bu kitabın yayına hazırlanması sırasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma, kitabın basılmasını sağlayan Kamu-İş e ve Genel Sekreteri Sayın Erhan POLAT a teşekkür ederim. Mehmet TEKİNARSLAN Devlet Personel Başkanı VII

VIII

AÇIKLAMA Bu kitap, Devlet Personel Başkanlığı tarafından 9-10-11 Şubat 2010 tarihlerinde düzenlenen; Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı na iştirak ederek, Çalıştayın çeşitli oturumlarında görev alan iştirakçilerle, görüş, düşünce ve soruları ile Çalıştayın muhtevasını zenginleştiren diğer katılımcıların konuşmalarının deşifre edilmiş metinlerinden oluşmaktadır. Bununla birlikte iştirakçilerin, tam olarak anlaşılamaması sebebiyle deşifre edilememiş katkılarına yer verilmemiş, ayıraca konuşmacının isminin tespit edilemediği yerlerde konuşmacı, KATILIMCI olarak belirtilmiştir. Kitapta yer alan fikir ve düşünceler tamamen konuşmacıların kişisel görüşlerini yansıtmakta olup Devlet Personel Başkanlığını bağlamamaktadır. IX

İÇİNDEKİLER TAKDİM... ÖNSÖZ... AÇIKLAMA... III V IX BİRİNCİ GÜN AÇILIŞ KONUŞMALARI... 1 Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı)... 2 Prof.Dr.Eyüp Günay İSPİR (TODAİE Genel Müdürü)... 3 Ahmet GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN Genel Başkanı)... 4 Hayati YAZICI (Devlet Bakanı)... 9 PANEL Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları... 17 İKİNCİ GÜN PANEL Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları... 83 ÇALIŞTAY GRUPLARI VE KONULARI Birinci Çalıştay Grubu : Kamu Personel Sistemimiz ve Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı... 139 XI

İkinci Çalıştay Grubu : AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Toplu Sözleşme Hakkı... 215 Üçüncü Çalıştay Grubu : AB Ülkelerindeki Uygulamalar ve Uluslararası Sözleşmeler Çerçevesinde Kamu Görevlilerinin Grev Hakkı... 261 Dördüncü Çalıştay Grubu : Grevli Toplu Sözleşmeli Kamu Personel Sistemi: Değişimler, Düzenlemeler... 317 ÜÇÜNCÜ GÜN Çalıştay Gruplarının Raporlarının Takdimi... 377 Çalıştay Kapanış Konuşması... 433 KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKAL VE DEMOKRATİK HAKLARI SONUÇ BİLDİRGESİ... 435 XII

BİRİNCİ GÜN AÇILIŞ KONUŞMALARI Sunucu (Devlet Personel Uzman Yardımcısı Mustafa KAYA) : Birinci gün Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları ile Diğer Ülke Uygulamalarının Türkiye ile Karşılaştırılması konulu panel yapılacaktır. Bu panelimizden sonra Ülkemizde Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Hukuki Boyutu ve Uygulamaları konulu panel ile devam edilecektir. İkinci gün, çalıştay grupları, konuları üzerinde çalışarak rapor hazırlayacaklardır. Üçüncü gün, çalışma gruplarının hazırladıkları raporlar sunularak müzakere edilecektir ve çalıştay bildirisinin hazırlanıp sunulmasıyla Çalıştayımız sona erecektir. Sayın Bakanım, Saygıdeğer hanımefendiler ve beyefendiler. Sizleri İstiklal Marşı öncesi Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk ve bu Millete hizmet etmiş büyüklerimizle aziz şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. SAYGI DURUŞU VE İSTİKLAL MARŞI Sunucu : Sayın Bakanım ve değerli katılımcılar. Şimdi Devlet Personel Başkanlığımızın tanıtım filmini izliyoruz. Sunucu : Tanıtım filmini hazırlayanlara ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Açılış konuşmalarını yapmak üzere Devlet Personel Başkanı Sayın Mehmet TEKİNARSLAN ı huzurlarınıza davet ediyorum. 1

Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) : Sayın Bakanım, sayın valiler, sayın müsteşarlarım, Yüksek İdare Kurulunun sayın üyeleri, değerli bilim adamlarımız, Kamu Görevlileri Sendikaları nın değerli başkanları, Memur-Sen Konfederasyonu sayın başkanı, değerli kamu görevlileri, basınımızın değerli mensupları 2009 yılı toplu görüşmeleri çerçevesinde düzenlemiş olduğumuz Kamu Görevlilerinin Sendikal ve Demokratik Hakları Çalıştayı na hoşgeldiniz. Çalıştay programımızın bugünkü iki oturumunda, Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme konusunun ulusal ve uluslararası boyutu ile mevcut durumun ne olduğu tartışılacak; son iki günde ise bu konuda Fikrim ve sözüm var! diyen ilgili tüm kesimlere değerli bilim adamlarımızla birlikte konunun etraflıca tartışılması imkanı yaratılacaktır. Başkanlığımızca yürütmekte olduğumuz tüm çalışmalar gibi, Bakanımız sayın Hayati YAZICI nın belirlediği vizyon doğrultusunda, Kamu Görevlilerinin Sendikal Hakları konusunda da öngörülü bir hareket tarzını benimseyerek, olayları arkasından takip etmek, yargısal veya uluslararası karar ve tavsiyeler sonucu münferit çalışmalar yapmak yerine, ülkemizin ve hukuk sistemimizin sahip olduğu özellikleri değerlendirerek muhtemel gelişmelere doğru yön vermek, sağlam, bilimsel, akılcı ve katılımcı bir yaklaşımla uygun zemini yaratmak amacıyla bu çalıştayı düzenlemiş bulunuyoruz. Kamu Görevlilerinin Çalışma Şartları ve Diğer Haklarına ilişkin yapılmakta olan çağdaş düzenlemelerin yanı sıra, Kamu Çalışanlarının Sendikal Hakları da son on yılda önemli gelişmeler kaydetmiştir. Birbirine ne kadar aykırı gelse de tüm fikirlerin, temsil ettiğimiz konum ve kurumların yüklediği sorumluluk ile sahip olduğumuz bilgi ve sağduyunun ışığında her yönünün tartışılmasını arzu ediyoruz. Çalıştayımıza katılmamayı tercih edenlerin, katılacağını bildiren ancak daha sonra çeşitli sebeplerle katılımlarını geri çekinlerin de Çalıştay sonuçlarından istifade edebilmelerinin, her alanda fikir alışverişi ve medeni bir diyaloğun her zaman ülkemizin yararına olduğunu düşünüyoruz. Çalıştayımızın tüm çalışanlarına daha iyi bir hayat, kurumlarımıza katılımcı 2

bir yönetim, ülkemize hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi özümsemiş bir çalışma ortamının sağlanmasına katkı vermesini diliyor, değerli fikirleri ve katılımlarıyla katkı verecek tüm konuklarımıza şimdiden teşekkür ediyorum. Yoğun katılım nedeniyle karşılaşılabilecek küçük aksaklıklar içinse, şimdiden hoşgörünüzü talep ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sunucu : Sayın Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Kıymetli hocamız Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürü Prof. Dr. Sayın Eyüp Günay İSPİR i konuşmalarını yapmak üzere huzurlarınıza davet ediyorum. Prof. Dr. Eyüp Günay İSPİR : Sayın Bakanım, Sayın müsteşarlarım, Sayın Valilerim, kıymetli bürokratlar ve çok kıymetli sendika çalışmalarına gönül vermiş kamu yöneticileri. Dünya üzerinde, sendikal hareketlerin gelişmeye başladığı günümüzden bugüne kadar çok değişik ortamlar ortaya çıkmıştır. Farklı uygulamalar ortaya çıkmıştır. Ancak birleşilen bir tek nokta vardır. O da yönetimde insan faktörünü ön plana çıkarma arzusudur. Nitekim, gerek insan hakları gerekse demokrasi fikirleri, sendikal hareketlerin de altında yatan temel bir felsefedir. Günümüzde çalışanların yönetime katılma istekleri bu yönde gelişmeleri tetikleyen ve onları teşvik eden başka faktörler gibi ön plana çıkmış ve bu eğilim günümüzde de sendikaların önemi ve sendika konusundaki gelişmeleri tetiklemiş, geliştirmiş kavramlar olarak önem kazanmıştır. Özellikle günümüzde küreselleşmenin ortaya çıkmasıyla birlikte kalite, verimlilik, rekabet, esneklik ve katılımcılık gibi kavramlar kamu yönetimine hedef kazandırın önemli kavramlardır. Bu anlayış günümüzün yönetim anlayışını da büyük ölçüde etkilemiş; özellikle de bürokratik yapılanmayı çok kademeli olmaktan yalın hale çekmiş, etkin bir teşkilatlanma yapısını da günümüze kadar taşımıştır. Bunların altında yatan tek bir sebep vardır. O da, insan kaynaklarının gelişimi ve yönetimiyle ilgili dünya üzerindeki gelişmeleri sağlayabilmektir. Bunu gerçekleştirirken kamu yönetimleri, ön plana çıkardıkları bir takım kavramlarla seçilirler. Nedir bu kavramlar? Her şeyden önce katılımcılık, saydamlık, hesap verebilme sorumluluğu ve liyakata dayalı insan kaynakları 3

yönetimi kavramlarıdır. İşte bu kavramlar sendikalarda ön plana çıktığı zaman demokratikleşme olayı bu gelişmeden olumlu etkilenmiş, saydamlık olumlu etkilenmiş ve kısacası bu kavramların yerleştiği ülkelerin yönetim yapılarında demokratikleşme konusunda önemli mesafeler kaydedilmiştir. Burada özellikle sendikal anlayışın üzerinde durduğu bir başka nokta da müzakere veya karşılıklı görüş alış verişini sağlama noktasıdır. Dolayısıyla bu da sendikaların üzerinde durdukları bir noktadır. Ama unutmamamız gereken bir başka kavram, liyakat kavramıdır. Liyakat iyi yönetim ilkesi nin aynı zamanda saydamlıkla birlikte uygulanması halinde bize olumlu sonuçlar verebilecek bir yönetim kavramı şeklinde düşünülmüştür. İşte eminin ki bu toplantıda bu sıralamaya çalıştığım çok kısa kavramlar, çok geniş şekilde tartışılacak ve sizlerin müzakereye katılımlarıyla birlikte liyakata dayalı bir personel sistemi ve iyi yönetimin diğer ilkeleriyle birlikte de daha net, daha üzerinde anlaşılabilir kavramlar haline dönüşülebilir ve bundan da Türk kamu yönetiminde yer alan insan kaynakları yönetimiyle ilgili bütün kurum ve kuruluşlar, olumlu sonuçlar çıkartırlar. Biz de Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü olarak özellikle kamu çalışanlarının bu konuda eğitimleriyle ilgili, yetişmeleriyle ilgili bütün gayretlerimizi sarf etmeliyiz. Özellikle Anayasamızın 128. maddesinin son fıkrasında hükmünü bulan ve büyük ölçüde üst düzey bürokratların eğitilmeleriyle ilgili bir görev tanımı yapan maddenin de muhatabını biz kendimiz olarak görmekteyiz. Bu bağlamda, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığıyla müştereken gelecekte atacağımız kamu personeliyle ilgili eğitim adımlarının şimdiden başarıya ulaşacağı düşüncesiyle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Sunucu : Sayın hocamıza saygılarımızla teşekkür ediyoruz. Şimdi de konuşmalarını yapmak üzere Memur Sendikaları Konfederasyonu genel başkanı Sayın Ahmet GÜNDOĞDU yu huzurlarınıza davet ediyorum. Ahmet GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN Genel Başkanı) : Sayın Bakanım, Değerli müsteşarlarım, Cumhurbaşkanlığımızın, Başbakanlığımızın ve bakanlıklarımızın değerli yöneticileri, değerli bilim adamlarımız, hocalarımız. Sözlerime başlarken 4

hepinizi Memur-Sen ailesi adına selamlıyorum. İnşallah bu çalıştay, memurların onlarca yıldır beklediği toplu sözleşme hakkının verilmesinin yol haritasını oluşturur. İnşallah vermemenin bahanesine bir altyapı oluşturmaz. Avrupa ülkelerinin tamamına baktığımızda çalışma hayatı boyutuyla sendika hakkının en önemli insan hakları arasında yer aldığını görüyoruz. Demokratik kitle örgütleri bu manada çok önemli. Biz de karşılığına baktığımızda sendika hakkının üç boyutuyla karşılaşıyoruz. Örgütlenme boyutunda elbette kamu çalışanlarının, grevli toplu sözleşmeli sendikal hak henüz verilmediği için gönlüm sizinle diyerek örgütlülüğün içinde yer almaması bir dezavantajımız. 4688 sayılı yasanın 100 çalışanın müdür, müdür yardımcısı hepsine üye olma hakkı tanıyorken, 101 olunca aynı sicil amiri statüsü devam etmesine rağmen müdür ve müdür yardımcılarına üyelik hakkı tanımaması gibi.4/a, 4/B, 4/C birçok çeşitli olan istihdam biçimlerinden 4/B olarak istihdam ettiğimiz kamu çalışanına aynı gün sendikalı olabilirsin. diyen yasamız. Aynı gün öğretmenliğe, hemşireliğe başlayan 4/A lı (657 li Devlet Memurları Kanuna tabi kadrolu) atanmış kişiye Stajyerliğin kalkıncaya kadar üye olamazsın. diyor ve aynı gün ondan hizmet almaya devam ediyor. Siyasetçilerimizin, bürokratlarımızın, idarecilerimizin, Batınının sivil toplum örgütlerini sendikaları paydaş kabul edip, üretimde ortak görüp taşın altına birlikte elini koyanlar olarak algılamasına rağmen, bizde rakip kabul ederek Bunların çok önünü açmayalım yönetimlerimize ortak olur kaygısı örgütlenme hakkımızın önündeki engellerden bir kısmı. İkinci boyutu toplu pazarlık boyutu. Toplu pazarlık yoksa sendikadan tam manasıyla nasıl bahsedebiliriz. Siz bir siyasi partiye kurulabilirsiniz ama seçime katılamazsınız. diyebilir misiniz? Ki kamu sendikacılığı, var olabilirsiniz ama ancak rica edebilirsiniz. denilen bir boyutta. Bu da toplu pazarlığın önündeki en önemli engel. Yasanın sorununu hep masada yaşıyoruz. Uzlaşıyoruz, uzlaştıklarımızın bir kısmının genelgelere dönüşmüş halini tanımakta güçlük çekiyoruz. Uzlaşamıyoruz, yasa gereği Uzlaştırma Kuruluna şikâyet ediyoruz. Uzlaştırma Kurulu haklısınız diyor ama Uzlaştırma Kurulunun haklısınız dediği bizim de haklı olduğumuza 5

inandığımız bu haklılık, Bakanlar Kurulumuzdan geçmeyince hiçbir anlam ifade etmiyor. Ülkemizde ve dünyada toplu sözleşme imzalayan işçiler, memurlar tamamı, o masaya kendilerinin oturmasını sağlayan üyeleri için, sadece o üyeler adına da genel kazanımlar elde ediyorken ülkemizde de işçilerle imzalanan bu toplu sözleşmeler sonucunda üç ayda bir, dört ayda bir binlerce TL. toplu sözleşme ikramiyesi sadece sendikalılar-sendikasızlar da dayanışma aidatı ödeyerek yararlanabiliyorken, sendikalılar lehine varolan tek kazanç, rakamı söylemek doğru olur mu bilmiyorum; çok küçük. 2005 te 5 TL., 2008 de 10 TL. Toplu görüşme pirimi yine bir sipariş algısıyla ve siparişin karşılanmasıyla Anayasa Mahkemesinden döndü. Sendika bize ne kazandıracak? sorusuna sizi masaya taşıyanlara aldığınız bir 10 TL. bile çok görülüyorsa, neyi anlatacaksınız. Üçüncü boyutu sivil toplum boyutu, değerler boyutu, ülkenin yaşadığı sorunlar boyutu, insanın insanımızın, insanlığın yaşadığı sıkıntılar boyutu. Memur-Sen ailesi olarak 4688 sayılı yasanın Türkiye sınırlarıyla sınırlı olmasını hiç dert edinmiyoruz, gönül yasamızda bazen Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, bazen Gazzeli, bazen Iraklı, bazen Afganistanlı, bazen Haiti deki depreme uğramış kardeşlerimizin yanında yer almayı da bu boyutuyla önemsiyoruz. Değerli dostlar 2009 yılında ILO Türkiye ye teknik yardım önerisinde bulunuyor. Bu bana göre çok kırıcı bir öneri. Onun için başkalarının önerisiyle kulağı çekilerek ayağa kalkan değil, kendi göbeğini kesen ülke olmayı önemsiyorum. Bugün katılacağım diyen konfederasyonumuz, katılmayan konfederasyonumuz, siyasi partilerimiz de keşke burada olup, burada çözüm önerilerini ortaya koysalardı. Sendikalar katılımcı, çoğulcu demokrasinin oluşması için vazgeçilmez unsurlardır. Sadece sorunları dile getiren, eleştiren değil, çözüm önerileri oluşturan merkezlerdir. Bu boyutunu önemsiyorum. Memura toplu sözleşme ve grev hakkı verilmeden demokrasimizin tekemmül etmesini beklememeliyiz. Yine siyaset yasağını kaldırmadan da, demokrasimizin topallıktan kurtulmasını da beklemeyelim. Bir belediye başkanının yardımcıları var. Birisi seçilmiş gelmiş, diğeri kamu görevlisi. 6

Üniversite mezunu kamu görevlisi. Seçim öncesi seçme, seçilme, aday olma uluslar arası eşit yurttaşlık hakkı. Bu hakkı kullanmak istiyor ama içinden geçirdiğinde bile aday adayı olduğunda aday gösterilmemesi ihtimaline karşı üç-beş ay maaş alamayacağını, aday gösterilmezse o işe dönemeyeceğini, birçok sıkıntıyı, bedeli göze almakta. Ama onun emrinde çalışan işçi, çaycısı o sıfatıyla her yere aday olabilmekte. Daha çok okuttuklarınızı siyasetten, toplu sözleşmeden men ederek bu ülkenin katılımcılığını, demokratikleşmesini nasıl sağlamayı düşünebiliriz. Memur-Sen ailesi olarak bu çalıştayı, toplu sözleşme ve grev hakkının hangi içerikle ve ne zaman hayata geçirileceğinin tarafların ortak çalışmasıyla belirleneceği bir zemin olarak görüyorum. Devlet işçisiyle; Temmuz ayında 270.000 işçisiyle toplu sözleşme imzalıyor. Memuruna gelince topluca görüşüyor. Bu gün, çok anlamlı. Bu hükümet için çok anlamlı; çünkü bu hükümet iş başına geldiğinde dört tarafı düşman, üç tarafı deniz bir Türkiye algısı vardı. Eski milli eğitim bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel in mükemmel tespitinde var olan Vatan için yaşatmak üzere gençliği eğitelim. değil, eğitim sistemimiz bile ölmek, öldürmek, korunmak, toplumsal tehdit algısı içerisinde toplum mühendisliğini destekleyen bir kurguyla kurgulanmıştır. Bugün 57 ülke ile vize kalkmış. Artık Rusya düşman değil, Irak düşman değil, Yunanistan düşman değil, dünyadaki hiçbir ülke düşman değil ve dünyadaki mazlumların sesini çıkarmada öncülük yapan bir Türkiye. İnşallah bu Çalıştay memuruna vize uygulayan devlet yanlışlığını da sona erdirir diye düşünüyorum. Değerli dostlar! Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını içeren 5.ve 6. maddelerine korku devleti algısıyla çekince koymuşuz. Bugün Avrupa Komisyonu Parlamenter Meclisinin başkanı bir Türk milletvekili. Öyleyse bundan sonra korkuya da, kaldırmamaya da bir bahanemizin kalmadığını da net söylemekte fayda var. Ne zaman toplu sözleşme ve grev hakkından bahsetsek Personel Yasası hemen önümüze çıkar. Hazır bir yerde bekliyordur. Arkasında iş güvencesi adeta bize sakatlanmaya evet deyin, elimizde her çeşit tedavi sistemi var. deniliyor. Sakatlanmayalım, sağlıklı toplu sözleşme hakkını alalım. Toplu sözleşme hakkıyla taşın altına hep beraber elimizi koyalım. Kaynakları karıştırıyorum, 7

Kamu Çalışanı Etiği üzerine yüzlerce makale kitap yazılmış. Değerli hocalarımız yazanların birçoğu bugün burada. Onların da burada olmasını bu Çalıştay için önemli bir şans olarak görüyorum. Kamu çalışanı mükemmel hizmet yaptığında dua açık: Allah devlete zeval vermesin. Yanlış yaptığında Devlet de yok, millet de yok kahrolsun çalışan. Devlet etiği yok. Devletin vatandaşa karşı kendisi adına hizmet üretenleri korumada gerekli koruma unsurları yok. İnancımıza göre Allah a şirk koşanı Allah affetmez. Kul hakkıyla huzuruma gelmeyin diye de bir mahsuplaşma helalleşme çağrısı var. Mahsuplaşmayı, helalleşmeyi istiyor. Bizim devlet de kendisine yanlış yapanları affetmiyor. Kutsal devlet yerine kutsal vatandaşı, insanı, insan emeğini, insanın alın terini, özgürlükleri merkeze aldığımızda birçok sorunu çözeceğiz. Onun için devletin milleti mi? milletin devleti mi? sorusunda, Milletin Devleti oluşturmada bu konunun önemli bir adım olacağını düşünüyorum. Elbette muhatap sıkıntısı da yaşıyoruz. 15 Ağustos da sayın bakanımızla bir araya geliyoruz. Toplu Görüşme Yasası içeriğiyle ilgili. Ama 4688 sayılı yasanın iyileştirilmesi Çalışma Bakanlığımızın uhdesinde gözüküyor. Ya da geçmişte iki ayrı çalışmayla geldi. Bunun da Devlet Personel Başkanlığımız öncülüğünde toplu görüşmede beraber pazarlığa oturduğumuz sayın bakanımızın öncülüğünde olması, ayrı ayrı verimsiz çalışma yerine hem yasal hem anayasal mevzuatı birlikte ele almada bir fırsatı beraberinde getirebilir diye düşünüyorum. Anayasamızın 51. maddesi çalışanlar demişken, 53 ve 54. maddelerde sadece işçi tanımıyla bir tezat var. ILO nun 87., 98.,151 sayılı sözleşmeleri tam dikkate alınmış değil. Anayasamızın 90. maddesi iç hukuk- uluslar arası hukukta, uluslar arası hukuk geçerlidir diyor, geçerli olmamış. Şu anda Avrupa Birliği İlerleme Raporu doğrultusunda 19. fasıl Türkiye nin önünde. Bunun dikkatlice içinin doldurulması lazım. Biz Ağustos ayında toplu görüşme yapıyoruz ama senenin her günü 400 ün üzerinde belediyemizde, Bem-Bir-Sen imizle sosyal denge sözleşmesi imzalıyoruz. Bir taraftan da toplu sözleşme imzalamaya devam ediyoruz. Değerli dostlar sonuç olarak 4688 sayılı Kanunun Avrupa Sosyal Şartını ve ILO normlarını dikkate alarak, kamu görevlileri sendikalarımızın beklentilerini karşılayacak şekilde dönüştürülmesi, 8

hukuki siyasi ve sosyal bir zorunluluk arz ediyor. Bu duygularla bu güzel toplantıyla gündemli, içerikli katılımcılarıyla güzel toplantımıza emeği geçen bütün kardeşlerimize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Sunucu : Sayın Genel Başkanımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu çalıştayın yapılmasında her türlü desteği sağlayan devlet bakanımız Sayın Hayati YAZICI nın teşriflerini arz ediyorum. Hayati YAZICI (Devlet Bakanı) : Kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri, değerli hocalarım, değerli basın mensupları.gerçekten bugün burada başlattığımız çalışma, üç gün boyunca devam edecek çalışma önemli bir çalışma ve kamu çalışanlarının demokratik ve sendikal haklarına ilişkin böylesine özgülemiş ilk çalışmalarından birisi. Niçin böyle bir çalışma, niçin bugün? Bunu da açıklamamda, konuşmamın başında yarar olduğu inancındayım. Biliyorsunuz 4688 sayılı Yasaya göre her yıl, memur sendikalarıyla ilgili, yetkili konfederasyon ve diğer sendikalarla birlikte, 15 Ağustos da başlayıp 30 Ağustos da biten bir müzakere süreci yaşarız. 2009 yılında 15 Ağustos-30 Ağustos tarihlerinde yaptığımız çalışma sürecince, konfederasyonlar için üç tane konfederasyon iştirak etti. Hemen hepsi toplu sözleşme ve grev hakkında, Memurların bu haklarını da sağlayalım buna ilişkin çalışmayı önceleyelim şeklinde önerileri vardı. Müzakere sonucu dedik ki Bu konunun çok değişik boyutları var. Hem teorik açıdan sorunu tartışalım, hem dünya ölçeğinde uygulamalar açısından uygulamalar acısından konuyu irdeleyelim ve Türkiye özelinde de neler yapılabilir bunu bir çalıştay konusu yapalım Orada bu konuyu enine boyuna müzakere edelim. Ne zaman yapalım? 2010 yılının Ocak ayında bunu yapalım. Böyle bir karar aldık ve toplu görüşme tutanağında bu husus aynen yer aldı. Belki de mutabık kaldığımız konulardan bir tanesi bu. Yani ücret konusundaki artışlara arkadaşlarımızın itirazları vardı, diğer konulara itirazları vardı. O gün aldığımız kararı bugün uygulama aşamasına koymuş bulunuyoruz. Peki Niçin bugün? Konuşmamda ifade ettiğim gibi 2010 yılının ilk aylarında yapalım demiştik. İşte en uygun ay da, yapılan program sonucu Şubat ayı oldu. İlgili bütün tarafları,konfederasyonlarımızı, 9

kamu kurum ve kuruluşlarımızı temsilci düzeyinde, akademisyenler, görüşerek tebliğ sunmaları çerçevesinde davet ettik. Bu yazılı davetlere 13 Kasım da başladık. 13 Kasım 2009 da. O gün katılacağım diye yazılı olarak cevap verip, iki gün önce ben buna katılmıyorum. diyenler de var. Olacak. Bunu sendikalarımız, sendikalara üye olan arkadaşlarımız elbette ki süreçlerde değerlendirecek. Ama demokrasilerde bu platformlar önemli. Demokrasi aynı zamanda sorunları müzakere ederek, tartışarak, empati yaparak çözme yönteminin adıdır da. Biz bu platformları hakların sağlanması, korunması bakımından önemsiyoruz. İşte onun için böyle bir çalışma ve onun için bugün bu çalışmayı yapıyoruz. Dolayısıyla hiç kimse bu çalışmanın, Türkiye de şu anda cereyan etmekte olan başka konularla bağlantılanmamasını özellikle rica ediyorum. Değerli dostlar, demokrasinin çok değişik tanımları var. Ama kısaca demokrasi aynı zamanda örgütlü toplum demektir. Bütün toplum katmanlarının değişik faaliyet kategorilerine göre örgütsel yapıya kavuşmaları anlamına da gelir demokrasi. Ve günümüz çağdaş insanı örgütlü insan olarak kabul edilmektedir. Ve günümüzde çalışanların, emeği ile geçinenlerin, işverenlere karşı çıkarlarını korumak ve daha iyi bir yaşantı düzeyine ulaşmak için örgütlenmeleri hem doğal bir hak, hem de kaçınılmaz ve önlenemez bir olgu olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Çalışanların demokratik hak ve özgürlüklerinin temelini düşünce ve örgütlenme özgürlüğü oluşturuyor. Dolayısıyla sendikal haklar ve sendikal örgütlenmelerde bu düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün merkezinde yer alır. Çalışanların çalışma hayatına ilişkin sendikal örgütlenme, grev ve toplu sözleşme haklarını elde etmesi, demokrasinin önemli bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Değerli katılımcılar! Çalışan kesimlerin haklarını ve çıkarlarını korumak amacıyla sendikal düzeyde örgütlenmeleri, bildiğiniz gibi sanayileşme süreci ile başlamıştır. Sendikaların bugünkü duruma gelmeleri uzun ve zorlu mücadelelerin sonucu olmuştur. Bu dönüşümde, kamu sendikacılığı, işçi sendikasının gerisinde kalmış ve kamu sendikacılığı, işçi sendikacılığına oranla görece daha geç 10

başlamıştır. Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de bu şekildedir. İlk memur örgütlenmesi dünyada 1890 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki posta işletmelerinde kurulmuş ve 1917 yılında da Amerikan Kongresi tarafından bu örgütlenme kabul edilmiştir. Amerika'da kurulan memur sendikaları, çalışma koşullarının düzenlenmesi, kendi çıkarları ile ilgili yasaların çıkartılması, daha iyi hizmet koşullarının sağlanması, yeterlilik sisteminin korunması ve kredi kolaylıkları sağlanması gibi konularla ilgilenmeyi kendisine amaç edinmiş, faaliyetlerini bu doğrultuda sürdürmüştür. Avrupa'da ise memurların ilk örgütlenmesi 1908 yılında İngiltere'de başlamış, 1916 yılında Whitley Meclisleri olarak adlandırılan kurullar oluşturulmuştur. Öyle ki, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hizmet koşullarının saptanması konusunda, zorunlu olarak bu kurulların hakemliğine başvurulmuştur. Kamu görevlileri sendikacılığının dünya genelinde hukuki ve anayasal anlamda güvenceye kavuşturulması, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda başlamış, özellikle 1960'lı yıllardan sonra dünya geneline yayılmıştır.bu bağlamda örnek vermek gerekirse: Kamu görevlilerine örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakları; Norveç'te 1958, Gine ve Nijer'de 1959, Fransa ve Meksika'da 1963, İsveç'te 1965, Kanada'da 1967, Togo'da 1968, Finlandiya'da 1970, Portekiz'de 1974 yılında tanınmıştır.1990'lı yıllardan itibaren ise dünya genelinde, kamu görevlileri sendikacılığının yasal ve anayasal düzeyde güvenceye kavuşturulmasının yüksek bir artış eğilimine girdiğini görmekte ve gözlemekteyiz. Günümüzde ise artık kamu sendikacılığı çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez temel bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve demokratikleşme konusuna büyük bir önem veren hükümetimiz, ülkemizin her alanda hızlı bir şekilde demokratikleşmesi için çaba harcarken, gerek işçi sendikalarını ve gerekse kamu sendikalarını demokrasinin başlıca unsurları kapsamında görmektedir. İnanıyoruz ki çalışanların örgütlenmesi, demokrasinin iyi işlemesi ve gelişmesinin de önemli güvencesidir. Örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasının ve kamu görevlilerinin sendikal 11

haklarını yasalar çerçevesinde özgürce kullanmalarının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Değerli katılımcılar! Ülkemizde kamu çalışanlarının sendikalaşma sürecinin oldukça geç bir dönemde başladığı görülmektedir. Türkiye'de kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme tarihine baktığımızda 1960 öncesi dönemde örgütlü bir kamu görevlisi kitlesi olmadığı görülmektedir. 1947 yılında yürürlüğe giren Sendikalar Kanunu'nda sendikal haklar sadece işçi ve işverenlere verilmiştir. Ülkemizde kamu görevlilerine sendikalaşma hakkı ilk kez 1961 Anayasası'nın 46. maddesi ile sağlanmış bu konu ile ilgili özel kanun çıkartılması Anayasa maddesinde öngörülmüştür. 624 sayılı Devlet Personel Sendikaları Kanunu'nun 8 Haziran 1965 tarihinde yürürlüğe girmesinin hemen ardından, Türkiye'nin ilk memur sendikası olan Türkiye Devlet Büro Görevlileri Sendikası 18 Haziran 1965'te kurulmuştur. Ne var ki 1971 yılında Anayasa'da yapılan değişiklik sonrası kamu görevlilerinin örgütlenme hakkı ortadan kaldırılmış, bu haktan sadece işçilerin yararlanabileceği hükme bağlanmıştır.1971 yılından 1980 yılına kadar geçen sürede her ne kadar çeşitli memur örgütlenmeleri kurulmuş olsa da, bunlar sadece dernek statüsünde faaliyet gösterir olmuşlardır. 1982 Anayasası'nın 51. maddesi, sendika kurma hakkını sadece işçilere tanımış olduğu için, 80'li yıllarda kamu görevlileri açısından herhangi bir sendikal hakkın kullanımı da mümkün olmamıştır. 22 Nisan 1992 tarihli Danıştay kararı ile 87 ve 151 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) kamu görevlileri sendikacılığının hukuksallaşma süreci başlamış ve önemli bir aşama kaydetmiştir. 23 Temmuz 1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 1982 Anayasası'nın 53. maddesinin 2. ve 3. fıkraları arasına yeni bir fıkra eklenerek, kamu görevlileri sendikalarının kurulması ve toplu görüşme ile üyeleri adına yargı mercilerine başvurma hakkının önü Türkiye de de açılmıştır.bu değişiklik yeterli olmamakla beraber, bu döneme kadar hukuksal bir temele dayanmayan kamu görevlileri sendikaları için hukuki altyapı artık oluşturulmuştur. 2001 yılında 4709 sayılı Kanun ile Anayasa'nın 51. maddesi'nde yapılan değişik- 12

lik ile sendika hakkı tekrar 40 yıl önceki gibi çalışanlar için öngörülmüş ve kamu görevlileri sendikacılığının önündeki tüm engeller kalkmıştır.ilk memur sendikasının kurulduğu tarihten bu yana en hareketli günlerini yaşayan kamu görevlileri sendikaları nihayet 25 Haziran 2001 tarihinde, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile bu mücadelenin sonucu elde edilen, sınırlı da olsa kazanılmış hakları içeren bir kanun olarak pozitif normlar arasında yer almıştır. 2002 yılından beri hükümetimizi temsilen Kamu İşveren Kurulu ile yetkili sendika ve konfederasyonlarımız arasında toplu görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü her geçen gün ülkemizde daha da yaygın hale gelmektedir. Kamu çalışanlarımız, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan sendikalara ve konfederasyonlara katılımlarını her geçen gün artırmaktadır. Ülkemizde 2002 yılında 650 bin 770 kamu çalışanımız sendika üyesi iken, bu sayı 2005 yılında 747 bin 617'ye, 2009 yılında ise 1 milyon 17 bin'e ulaşmış bulunmaktadır. Değerli katılımcılar, 2009 yılında sekizincisini gerçekleştirdiğimiz toplu görüşmelerde, bazı yıllar kamu görevlilerinin mali haklarını da kapsayacak şekilde taraflar arasında mutabakat zabıtları imzalanmıştır. Kamu görevlileri sendikalarımız ve konfederasyonlarımız, 4688 Sayılı Kanunun getirdiği toplu görüşme sistemini çeşitli açılardan çok doğaldır ki eleştirmektedirler. Toplu görüşmelerde sendika ve konfederasyonlarımızın en fazla üzerinde durdukları konulardan biri, kamu görevlilerimize, işçi sendikacılığında olduğu gibi grev ve toplu sözleşmeli bir sendikal hakkın tanınmasıdır. Hep bu noktaya vurgu yapmışlar ve yapmaktadırlar. Nitekim az önce konuşan Memur Sendikaları Konfederasyonu nun sayın başkanı da özetle ama her konuya temas etmek suretiyle dile getirmiş bulunmakta. Bildiğiniz üzere, kamu görevlileri sendikacılığında dünya ülkeleri arasında farklı düzenleme ve uygulamalar görülmektedir. Yani yeknesak bir uygulamadan söz etmek mümkün değildir. 13

Avrupa Birliğinde ve diğer dünya ülkelerinde, hem kamu görevlileri sendikacılığı konusunda, hem de grev ve toplu sözleşme konusunda geçerli tek bir sistemden söz etme mümkün değil. Bazı ülkelerde ise bir kısım kamu görevlileri örneğin yargıçlar, yüksek dereceli memurlar, askerler, emniyet görevlileri ve hatta öğretmenler, için sendikal haklar, ya tamamen ya da kısmen yasaklanmıştır. Kamu görevlilerine tanınan sendikal haklar açısından dünya ülkelerini incelediğimizde bazı ülkelerde kamu görevlilerine sendikal hakların işçilerle birlikte, bazı ülkelerde ise işçilerden ayrı olarak tanındığı görülmekte ve gözlenmektedir. Örneğin; Arjantin, Avusturya, Beyaz Rusya, Bulgaristan, Almanya, Danimarka, Finlandiya, İngiltere, İsrail, İsveç, İtalya, Kenya, Küba, Mısır, Macaristan, Norveç, Polonya, Tunus, Ukrayna gibi ülkeler, sendika hakkını kamu görevlileriyle işçiler arasında ayrım gözetmeksizin genel sendika yasalarıyla birlikte düzenlemiş bulunmaktadır. Aralarında Türkiye'nin de yer aldığı ABD, Belçika, Fas, Fransa, Gabon, İspanya, İsviçre, Japonya, Kamerun, Kanada, Lüksemburg, Mali, Meksika, Peru, Yeni Zelanda gibi ülkeler ise, kamu görevlilerine sendika hakkını işçilerden ayrı ve özel bir kanunla sağlamış bulunmaktadır. Öte yandan, Bolivya, Ekvador, Nijerya, Nikaragua, Tayland gibi bazı ülkelerde ise hala kamu görevlilerine sendikalaşma hakkının tanınmamış olduğu görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, kamu görevlilerine örgütlenme hakkı birçok ülkede tanınmış olmakla birlikte, söz konusu hakların kullanılmasında ülkeden ülkeye değişen birtakım kısıtlamalar olduğu da görülmektedir. Bu kısıtlamalar; kamu görevlilerine grev ve toplu sözleşme hakkı vermemek veya bu hakları sınırlamak şeklinde ya da silahlı kuvvetler mensuplarını, polis ve kolluk kuvvetlerini ya da devletin yönetim, denetim kademelerinde çalışanların bir kısmını veya tümünü örgütlenme dışı bırakmak şeklinde ya da, özel kesim işçileriyle örgütlenmeyi engellemek veya sınırlamak şeklinde hayata geçirildiği görülmektedir. Bazı ülkelerde ise kamu görevlilerine son derece geniş örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkı tanınmıştır. Örneğin; bu 14

ülkelerden Avustralya, Avusturya, Kostarika, Tunus, İsviçre, Danimarka, Finlandiya gibi bazı ülkelerde kamu görevlileri oldukça ileri düzeyde sendikal haklara sahip olmaktadırlar. Ayrıca bu ülkelerde kamu görevlileri işçilerle birlikte örgütlenebilmektedir. Benzer şekilde Almanya, Avusturya, İsveç, İsrail, Lüksemburg, İngiltere, Norveç gibi bazı ülkelerde ise, birçok ülkenin aksine silahlı kuvvetler mensuplarının dahi örgütlenebildiği görülmektedir. Değerli katılımcılar, Ülkemizde kamu personelinin mali ve sosyal hakları ile diğer özlük işleri, başta Anayasamız olmak üzere, kanunlar ve ikincil mevzuatla düzenlenmiştir. Grevli ve toplu sözleşmeli sendikacılık konusu ise, Uluslararası Çalışma Örgütünün ilgili sözleşmeleri ve Anayasamız başta olmak üzere, kanunlarımız ve diğer mevzuatımız açısından değerlendirilmesi gerekli kapsamlı bir nitelik arz etmektedir. Değerli konuklar, Bu anlayış çerçevesinde, 2009 yılı toplu görüşmeleri sırasında, kamu görevlileri sendikacılığında grev ve toplu sözleşme konusunda, Kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarımızın söylemlerinin ortaya konulması, ilgili akademik çevrelerin konuya ilişkin değerlendirmelerinin bir arada toplanması, konunun Anayasal, yasal ve uluslararası hukuk açısından bütün boyutlarının irdelenmesi, sendika ve konfederasyonlarımızla katılımcı yönetim anlayışına uygun ortak çalışma platformlarının oluşturulması amacıyla konuşmamım başında ifade ettiğim gibi bu Çalıştay düzenlenmiştir. Burada üç gün devam edecek olan bu Çalıştayın, kamu sendikacılığına, kamuda çalışanların demokratik ve sendikal haklarına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum ve gene konuşmamın başında ifade ettiğim gibi bu ülke hepimizin. Bu ülkede elbette ki birey haklarının sağlanması teminat altına alınması, örgütlenme hakkının ve örgütlenme hakkı kapsamında somut konuların ortaya konması açısından da Türkiye de çalışanlara benzer hakların, kamuda çalışanlara da sağlanması elbette ki Türkiye nin yürümekte olduğu yolun bir gereğidir. Ama bütün bunları hep 15

birlikte konunun bütün yönleriyle ele almak suretiyle değerlendireceğiz. Ben inanıyorum ki bu Çalıştay bizim bu konuda yapacaklarımıza ışık tutacaktır. Dolayısıyla katkı verecek olanlara şimdiden bu Çalıştayı düzenleyen çalışma arkadaşlarıma, Başta Devlet Personel Başkanı arkadaşım olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarıma, teşrif eden herkese ve özellikle Memur Sendikaları Konfederasyonu Başkanı arkadaşımıza ve değerli basın mensuplarına şükranlarımı sunuyorum ve başarılar diliyorum. Sunucu : Sayın Bakanımıza, değerli konuşmaları ve destekleri için teşekkür ediyoruz. 16

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları PANEL Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) Prof.Dr. Metin KUTAL (Kadir Has Üniversitesi) Prof. Dr.Mesut GÜLMEZ (TODAİE -Çalıştay Genel Moderatörü) Prof.Dr. Mustafa DELİCAN (İstanbul Üniversitesi) Prof.Dr. Ender Ethem ATAY (Gazi Üniversitesi) Gülay ASLANTEPE (ILO Türkiye Direktörü) KAMU GÖREVLİLERİNİN GREV VE TOPLU SÖZLEŞME HAKLARININ ULUSAL VE ULUSLARARASI HUKUKİ BOYUTU VE UYGULAMALARI Oturum Başkanı ; Mehmet TEKİNARSLAN (Devlet Personel Başkanı) : Sayın Bakanım, değerli konuklarımız. Çalıştayımızın açılış bölümünden sonra bildiğiniz üzere iki oturum gerçekleştireceğiz. İlk oturumumuzun konusu kamu görevlilerinin grev ve toplu sözleşme haklarının uluslararası hukuki boyutu ve uygulamaları ile diğer ülke uygulamalarının Türkiye ile karşılaştırılması. Hepimiz bu konunun farklı bir yerinde farklı tariflerde bulunmaktayız. Kimimize göre grev ve toplu sözleşme hakkı gündemde bile olmayabilir, kimimize göre bu doğal bir haktır yasaya bile gerek duyulmayabilir. Kimimize göre evet bu bir gelişmedir, bir süreçtir bunun içerisinin doldurulması gerekir. Yine bir farklı bakış acısına göre mevcut bir anayasamız var ki, 80 sonrası dönemde bir tepki anayasası olarak yürürlüğe girmiştir. Çeşitli defalar değişikliğe uğrayarak çalışma hayatını da belli yönlerden dizayn etmiştir, ama hala toplu sözleşme ve grev hukukunun kamu çalışanlarından memur ve sözleşmeli çalışanları kapsamadığı değerlendirilmektedir. 17

18 Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları Biz tabii galakside tek başına yaşadığını zannetmeyen bir mantalite ile çevremizde ne oluyor, dünyada ne oluyor, bunun hukuki boyutu nedir pratiği nedir? konusunu öncelikle görmeyi arzu ettik. Bu çerçevede gerek yaptıkları işler gerek eğitimleri hasebiyle hayatını bu işe vermiş değerli hocalarımızı, öncelikle ve milletlerarası arenada çalışma hayatının adeta direktifleri prensipleri ve çalışmalarıyla yönlendiricisi olan Milletlerarası Çalışma Teşkilatı nın Türkiye temsilcisini de bu konularda bize aydınlatmak üzere davet etmeyi uygun gördük. Ben izninizle bu oturumda paneli sunacak değerli panelistlerimizi yerlerine davet etmek istiyorum. Sayın Prof. Dr. Metin KUTAL, Sayın Gülay ASLANTEPE Milletlerarası Çalışma Teşkilatı Türkiye temsilcimiz, yine akademik hayatının önemli bir kısmını bu alana hasretmiş bu alanda çok öncü çalışmalar gerçekleştirmiş Sayın Prof. Dr. Mesut GÜLMEZ, ve yine Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Ender Ethem ATAY beyi, yine aynı sıralarda eğitim görmekten gurur duyduğumuz övündüğümüz hocamız Prof. Dr. Sayın Mustafa DELİCAN, buyurunuz efendim. Hepinize hoş geldiniz diyorum değerli panelistler. Kıymetli konuklar, bu Çalıştayın temel felsefesini, mantığını Sayın Bakanımız sabah açılış konuşmasında ortaya koydular. Biz bu felsefeye inanarak bu Çalıştayı düzenledik ve son derece katılımcı fikirlerin özgürce tartışılabileceği, ancak akıl ve bilim temelinin, ülke gerçekleri temelinin göz ardı edilmeden tartışılacağı bir zemin oluşturmaya çaba sarf ettik. Değerli panelistlerimizin de bu çerçevede fikirlerini serbestçe, esnekçe ortaya koymasını arzu ediyorum. Süre olarak bir saat 12 şer dakikadan yaklaşık olarak paylaştırırsak; bir saati panelistlerimizin fikirlerini sunmasına, sonraki zamanı da ki bu zaman konusunda da yine katı bir sınırlamamız yok sizlerden gelen soruların cevaplandırılmasına konunun etraflıca tartışılmasına ayırmak istiyoruz.öncelikle çalışma hayatının bilimsel alemde bilinen aktörlerinden ve duayenlerinden Sayın Metin KUTAL hocama söz vermek istiyorum. Prof. Dr. Metin KUTAL (Kadir Has Üniversitesi) : Efendim bu toplantının şahsen benim açımdan çok özel bir yeri var. Yaşımız gereği 50 yıldan fazla bir zamandan beri bu ko-

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları nular içerisinde bulunuyoruz. Tabi çok sayıda seminerlere katılma fırsatı bulduk. Yerli veya uluslar arası ama diyebilirim ki, hiçbir seminere bu seminere katılmak kadar büyük bir heyecanla gitmedim. Bunun sebebi de böyle bir toplantının yapılmasının Türk sendikal hareketi için, Türk demokrasisi için fevkalade önem taşıdığına inanmamdan dolayıdır. Sendikalar eğer demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biriyse, tıpkı siyasi partiler gibi, elbette ki Türk demokrasisinin ileri gitmesi de Türk sendikacığının uluslararası normlara uyum sağlamasıyla ölçülebilir. Tabi şimdi bir saatlik veya bir saat on beş dakikalık bir zaman içerisinde beş panelist arkadaşımızın konuşacağını da dikkate alarak acaba yaptığım hazırlıkların hangi kısmını burada ifade edeyim diye doğrusu şu anda bile tereddüt içindeyim. Ancak kendime göre sayın bakanın da karşımızda bulunmasından istifade ederek, toplu görüşme-örgütlenme kısmını hariç tutuyorum. Belki ona sayın GÜLMEZ değinecektir. Ama toplu Pazarlık ve grev haklarıyla ilgili uluslararası normları kısaca ortaya koyacağım ve daha sonra ülke uygulamalarının Türkiye ile karşılaştırılması kısmına da birkaç kelime ile değineceğim ama bunların her birisi uzun tebliğ konuları olduğunu lütfen hatırdan çıkarmayalım. Ümidimiz yarınki çalıştaylarda, komisyonlarda belki bunların teknik ayrıntılarına girebilmesidir. Efendim, alanımızda temel olan belgeler, uluslararası belgeler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) nun sözleşmeleridir. Çünkü Avrupa Birliği bu alanı, ILO normlarına yollama yapmak suretiyle kabul etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla AB Normları arasında hiçbir zaman, mesela bireysel iş hukuku acısından birçok Avrupa Birliği yönergesi vardır. Ama sendika özgürlüğü kamu da böyle olacak, özel sektörde işçiler böyle olacak, kamu kesiminde böyle olacak diye ayrıntılı bir takım yönergelere Avrupa mevzuatında AB mevzuatında, rastlamadık. Çünkü gerek yok. ILO normlarına referans yapmıştır. ILO normları dediğimiz zaman üç önemli sözleşme akla gelir. 1948 tarihli sendika özgürlüğüne ilişkin 87 sayılı Sözleşme, 1949 tarihli hemen bir yıl sonra kabul edilmiş olan 98 sayılı Sözleşme, örgütlenme hakkının güvenceye alınması ve özgür toplu pazarlık. 19

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları Daha sonra ki yıllarda 1978 yılında kamu görevlileri ile ilgili bu alanda daha tahsisli bir sözleşme niteliğinde olan 151 sayılı Sözleşme. Hemen belirtelim ki bu üç sözleşmenin üçünü de Türkiye Cumhuriyeti onaylamıştır. Bunlardan ilk ikisi insan haklarıyla ilgilidir ve ILO nun 200 e yaklaşan sözleşmeleri arasında 7 tanesini insan haklarıyla ilişkili sözleşmeler olarak belirlemiştir. İşte bunlardan ikisi de 87 ve 98 sayılı sözleşmelerdir. Demek ki konumuz insan haklarıyla ilgili iki sözleşmedir. Bu iki sözleşmenin maddeleri arasında toplu pazarlığı buluyoruz. Özellikle 98 sayılı sözleşmenin konusu zaten asıl temel amaçlarından, konularından birisi özgür toplu pazarlık. Fakat grev kelimesine bu sözleşmelerin her ikisine de rastlamıyoruz ve uzun süre Türkiye de yanlış bir kanı olarak bu grev hakkı uluslararası normlar içinde olsa olsa 98 sayılı Sözleşmeyle ilgilidir. diye düşünülmüştür. Çünkü 98 biraz daha greve yakın. Çünkü toplu pazarlıkla ilgili. Halbuki ILO nun uzman organları bu kanaatte değildir. Sendika özgürlüğünün kaynağı 87 sayılı sözleşmedir. 87 sayılı sözleşmenin yorumundan, resmi yorumundan bahsediyorum. ILO organları tarafından yapılan yorumlarda çok açık biçimde grev hakkının sendika özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanmaktadır. Eğer insan hakkı olarak sendika özgürlüğünü tanıyorsak grev hakkı onun ayrılmaz bir parçasıdır diye kabul ediliyor. Zamanımın kısalığı nedeniyle tekrar ediyorum. Bunların büyük bir kısmını atlıyorum, çünkü sendika özgürlüğü ve özgür pazarlık konusunda ILO nun denetim organları var. Bunlardan bir tanesi her yıl konferansta toplanan Aplikasyon. Ama bundan ibaret değil. 1951 yılında kurulmuş olan Sendika Özgürlüğü Komitesi var, Uzmanlar Komitesi var. Bütün bunlar üye devletleri tabiri caizse pervasızca inceden inceye incelemekte.ve bu konuda konferanstaki müzakerelere esas teşkil eden bir rapor hazırlamaktadır ve bu rapor mart ayının ikinci yarısında yayınlanmaktadır. Onun için 2009 senesinde kamu konfederasyonlarıyla yapılan toplu görüşmede, bu toplantının yapılmasını çok isabetli buluyorum. Ancak bu toplantının bu tarihe kadar geciktirilmesini de sakıncalı görüyorum. Bu toplantı en geç Kasım ayında yapılmalı idi ve burada elde edilen görüşlere göre mutlaka birtakım kanun tasarılarının en azından parlamentoya sunulmalıydı ki Mart ayının ikinci yarısında yayınlanacak olan Uzmanlar Komitesinin raporuna girsin. 20

Kamu Görevlilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Haklarının Ulusal ve Uluslararası Hukuki Boyutu ve Uygulamaları Türkiye yi kurtaracak o çünkü. Önümüzdeki konferans döneminde Türkiye Cumhuriyetinin büyük bir ihtimalle tekrar en kötü durumda olan 20 ülke arasında gündeme alınma ihtimali vardır. Türkiye buna asla layık değil. Aşağı yukarı 1986 dan 1987 den itibaren 2007 ye kadar aralıklı-bazı yıllarda gidemememe rağmen 20 yıl boyunca hükümet temsilcisi olarak bu toplantılara katıldım ve her seferinde büyük bir hüsranla döndüm. Son olarak 2007 yılındaki son gidişimdir. Döner dönmez Haziran ayında dönemin Çalışma Bakanına aramızda galiba katılmamış olan fakat listede ismi bulunan bir arkadaşım var; onunla birlikte üç kişi rapor hazırlayarak sayın Çalışma Bakanının dikkatlerine sunduk. Şunlar, şunlar yapılmalıdır dedik. Yani bütün bu hasret, bizi bu Çalıştaya büyük bir heyecanla gelmeye sevk etti. Onun için diyorum ki bu toplantıya gerçekten çok büyük önem atfediyorum. Uluslararası örgütlerin; özelikle ILO nun kamu görevlilerinin toplu pazarlık ve grev haklarıyla ilgili yayınlanmakta olan yorum veya kararlarından birkaç örnek vermek istiyorum. Hele Sendika Özgürlüğü Komitesi nin içtihatları, 10 yılda bir yeni baskılarla bütün dünyanın ilgisine üç, dört dilde basılarak yayınlanmaktadır. Bunlardan bir kısmı tamamen Türkiye ile ilgilidir. Şikâyet edilmiş, bu şikâyeti karara bağlamış Sendika Özgürlüğü Komitesi ve kitaplara geçmiştir. Mesela bunlardan bir tanesinde belki biraz da güncel olması nedeniyle genel grevle ilgili olarak şöyle diyor; Grev, çalışanlarının örgütlerinin mücadele araçlarının en önemlisidir. 24 saatlik genel grev, asgari ücretlerin artırılması ve issizlikle savaş için alınmışsa, bu amaçla alınmışsa yasaldır ve sendikal örgütlerin normal faaliyetleri arasında sayılmalıdır. Bunun gibi yine başka bir kararında kamuda grevin yasak olduğuna dair bir hükümetin genelgesi çıkmış nasılsa, diyor ki: Sendika Özgürlüğü Komitesi böyle bir kararın idari makamların yetki alanına girmediği kanısındadır. Çünkü insan haklarıyla ilgili bir özgürlük. Bunu bir kararname ile siz engelleyemezsiniz. Atlıyorum doğal olarak. İşverenin işçilerini yetkili sendikadan çekilmeye ikna teşebbüsü. Yani Ben zam yapayım ama siz sendikadan istifa edin. şeklinde bir şikayeti yansımış, diyor ki: İşverenin yetkili sendikadan işçilerin 21