ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ (Samsun İli Örneği) Selma KARABAŞ



Benzer belgeler
Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TARIM SEKTÖRÜ GZFT ANALİZİ

Yerel Ürünlerin Tüketiminin Modellenmesi; Çoklu Bir Yöntem Yaklaşımı. Arş. Gör. Ayça Nur ŞAHİN

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

Sağlıklı Tarım Politikası

KUZEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ TARIM SEKTÖRÜ GZFT (SWOT) ANALİZİ(2012)

Organik Tarım ve Konvansiyonel Tarım Yapan İşletmelerin Karşılaştırmalı Analizi *

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TARSUS TİCARET BORSASI

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ İMAR ÖZELLİKLERİNİN TAŞINMAZ DEĞERLERİNE ETKİLERİ. Yeliz GÜNAYDIN

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

T.C. Kalkınma Bakanlığı

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

Alabalık ÜretimindePazarlama Sorunları ve Çözüm Önerileri

BVKAE

Modern Pazarlama Anlayışındaki Önemli Kavramlar

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA COĞRAFİ İŞARETLER

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Tarımın Anayasası Çıktı

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

USB - Ulusal Sistem Belgelendirme İTU (İYİ TARIM UYGULAMALARI) NESRİN SERİN Genel Müdür

TARIM - AGRICULTURE. İlkay Dellal. 6 th March 2018, Bilkent Hotel, Bilkent- Ankara 6 Mart 2018, Bilkent Otel, Bilkent Ankara

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO

İYİ TARIM UYGULAMALARI NASIL YAPILIR?

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

Eco new farmers. Modül 1- Organik Tarıma Giriş. Bölüm 1- Organik Tarımın Tarihçesi

T.C. GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI TÜRKİYE TARIM HAVZALARI ÜRETİM VE DESTEKLEME MODELİ. 30 Havza

ORGANİK ÜRÜN TERCİHİNDE TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI ÜZERİNE ETKİLİ FAKTÖRLERİN LOGİT REGRESYON ANALİZİ İLE TAHMİNLENMESİ

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

MUĞLA İLİ TARIM VE HAYVANCILIK ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU

DOĞAKA- TR63 Bölgesi FOODEX 2014 Fuarı Hazırlık

İSTATİSTİKLERİ MEHMET ÖZÇELİK

2023 E DOĞRU BARTIN TARIMI

TARIM POLİTİKASI. Prof. Dr. Emine Olhan. A.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Sizi geleceğe taşır...

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

KÜRESELLEŞEN DÜNYADA COĞRAFİ İŞARETLER

COĞRAFİ ETİKETLİ ÜRÜNLERE İLİŞKİN TÜKETİCİLERİN TUTUM VE DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

TO K A T İL İ KAZOVA YÖRESİNDE ÜRETİCİLERİN TARIM KOOPERATİFLERİNDEN YARARLANMA DURUMLARI VE EĞ İLİM LERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

I. Dünya Savaşı öncesi dağıtım ve satış yönlü

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM ve BİTKİ KORUMA

SAĞLIKLI HAYVANSAL ÜRETİM

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

ORGANİK TARIM HIZLA GELİŞİYOR

HATAY TARIM VİZYONU

2015 Haziran ENFLASYON RAKAMLARI 3 Temmuz 2015

MEVZUATLAR KANUNLAR. TEBLİĞ, TALİMAT ve KARARLAR YÖNETMELİKLER KANUNLAR. Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ. Hazine Müstaşarlığı Kalkınma Bakanlığı Maliye Bakanlığı Sosyal Taraflar

SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ

ORGANİK AVRUPA AVRUPA ORGANİK GIDA PAZARI VE SANAYİSİNİN STRATEFİK BİR PROFİLİ

KAMU KURUMLARI VE BELEDİYELER İLE YÜRÜTÜLEBİLECEK ÇALIŞMA VE PROJELER

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

AR&GE BÜLTEN 2012 EYLÜL SEKTÖREL TARIM KENTİ İZMİR

TÜRKİYE DE SÜT HAYVANCILIĞI POLİTİKALARI

SÜT ÜRÜNLERİ. Hazırlayan İsmail Erkan SARISAÇLI T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Organik tarım gelişmiş ülkelerde artan iç pazar talebini karşılamak için,

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm: MODERN PAZARLAMA ANLAYIŞI

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

Ziraat. Müh. Fatma MAMAK

DOÇ. DR. MEHMET BOZOĞLU DOÇ.DR. KÜRŞAT DEMİRYÜREK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ 18 EYLÜL 2012 MERZİFON

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ. Duygu ÖZÇALIK

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

İSTANBUL TEKNİK ÜNIVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PAZAR İÇİN YENİ MAMUL GELİŞTİRME PAZARLAMA KARMASININ OPTİMUMLAŞTIRILMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ

Dış Çevre Analizi. Doç. Dr. Barış BARAZ

ECOCERT ORGANİK SERTİFİKASYON BAŞVURU FORMU

AVRUPA BİRLİĞİ NDE TARIM POLİTİKASI VE ÇEVRE

İÇİNDEKİLER. Contents I. KISIM İŞLETMECİLİK İLE İLGİLİ TEMEL BİLGİLER

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 1

ELEKTRONİK TİCARET DR. AYŞEGÜL SAĞKAYA GÜNGÖR

DOĞU AKDENİZ, DOĞU ANADOLU, GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TOHUMCULUK İHTİYAÇ ANALİZİ

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

PAZAR NERESİDİR? Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi. Pazar Araştırması

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - Altunışık, R., Özdemir, Ş. & Torlak, Ö. (2012). Modern Pazarlama.

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD

BÖLÜM 1 TARIM EKONOMİSİNE GİRİŞ

Transkript:

ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ (Samsun İli Örneği) Selma KARABAŞ Doktora Tezi Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Prof. Dr. A. Zafer GÜRLER 2011 Her hakkı saklıdır

T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ (Samsun İli Örneği) Selma KARABAŞ TOKAT 2011 Her hakkı saklıdır

TEZ BEYANI Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim. Selma KARABAŞ

ÖZET Doktora Tezi ORGANİK ÜRÜNLERİN PAZARLAMASINDA ÜRETİCİ-TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ (Samsun İli Örneği) Selma KARABAŞ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. A. Zafer GÜRLER Araştırma; Samsun Çakmak Barajı etrafında organik ve geleneksel üretim yapan üretici gruplarının farklı davranıp davranmadıklarının araştırılması ve Samsun il merkezindeki tüketicilerin organik ürünlere yönelik davranışlarının incelenerek, organik ürünleri tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Üreticilere yönelik çalışmada; arazi büyüklüğü dikkate alınarak basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen organik üretim yapan 110 ve organik üretim yapmayan 105 işletmeden anket yoluyla elde edilen veriler kullanılmıştır. Tüketicilere yönelik çalışmada ise; 478 tüketici ailesiyle yapılan anketlerden elde edilen veriler kullanılmıştır. Üretici analizinde Mann Whitney U Testi, t-testi ve Oran Analizi kullanılmıştır. Tüketici analizinde ise logit regresyon analizi uygulanmıştır. Üreticilere yönelik araştırmada; organik ve geleneksel üretim yapan üretici grupları arasında toplam arazi varlığı açısından bir fark olmadığı, ancak ürün tercihlerinin farklı olduğu ortaya konmuştur. Organik üreticilerin çiftçilik mesleğine daha fazla zaman ayırdıkları tespit edilmiştir. Geleneksel üreticilerin %74,3 ünün organik tarıma geçmeyi düşündüğü ve organik tarıma geçmeyi istemede en etkili faktörün; organik tarıma verilen destekler olduğu belirlenmiştir. Geleneksel üreticilerin organik tarıma geçmek istememelerindeki en önemli faktörlerin ise; organik tarımda yaşanan verim kaybı, organik tarım hakkında bilgi sahibi olmama ve pazara yönelik üretim yapmama olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Organik üretim yapan üreticilerin; teşviklerin yetersizliği, pazar yeri sıkıntısı ve organik tarımla ilgili teknik bilgiye ulaşma konusunda sorun yaşadıkları belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre; organik tarım desteğinin artırılması, yerel yönetimlerin pazar yeri temini konusunda üreticilere destek olması ve üreticilerin danışmanlık hizmetlerine rahatlıkla ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Tüketicilere yönelik araştırmada; organik ürünlere ulaşabilme kolaylığı, eşin eğitim düzeyi, organik ürünlere fazladan ödeme yapmayı kabul etme, gıda maddelerinin sağlığa olan etkilerini önemseme, organik olmayan ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu düşünme, organik tarım konusunda tam bilgi sahibi olma ve aileye gelir getiren kişi sayısındaki bir birimlik artışın organik ürün tüketimini artıracağı tespit edilmiştir. Tüketicilerde organik tarımın en önemli unsuru olan kontrol ve sertifikasyonla ilgili bir bilincin oluşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tüketicilerin organik ürünlere rahatlıkla ulaşabilecekleri süpermarketler pazarlamada etkin şekilde kullanılmalıdır. 2011, 180 sayfa Anahtar Kelimeler: Organik ürün piyasası, Üretici ve tüketici davranışları, Organik ürün ticareti i

ABSTRACT Ph. D. Thesis PRODUCER AND CONSUMER BEHAVIOR IN MARKETING OF ORGANIC PRODUCTS AND DETERMINING THE FACTORS AFFECTING IT (A Case Study of Samsun) Selma KARABAŞ Gaziosmanpaşa University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Agricultural Economics Supervisor: Prof. Dr. A. Zafer GÜRLER The objective of this study was to investigate the behavioral differences of organic and conventional producer groups of Samsun Çakmak Basin, investigation of behaviors those producers located in Samsun city center and determination of factors affacting their preferences of organic products. The data for producers was obtained through questionares from 110 organic producers and 105 convetional producers by taking into consideration of land size. The candidates were choosen by simple random method. The data for consumers was obtained from 478 family. Mann Whitney U Test, t-test and Proportion analysis was used for producer data and logit regression analysis was used for consumers data. It was found that there is no difference between the land properties of organic and conventional producers. On the other hand the produce preference was found different. It was observed that organic farmers spend more time in their job compare to conventional farmers. 74,3% of conventional farmers are considering to change their operation to organic farming especially due to the insentive offered by the government. The most important factors those who do not want to change their operation to organic farming are yield lost by organic farming, lack of knowledge, not to produce desired produce for he market. Some of the problems of organic producers are insufficient insentives, market place and technical knowledge. These results suggest that insentive amount for organic farming should be increased, market place arranged and consulting services should be provided to the organic farmers. Ease of accesibility of organic produce, spouse s educational level, paying extra for the organic produce, aware of food health benefits, considering the harmful effects of conventional produce, having complete knowledge of organic farming and one unit increase household number income to result increase consumption of organic produce. Consumers were not aware of the certification and control process. As a result, easy of accesibility of organic produces in the supermarkets need to be improved. 2011, 180 pages Key words: Organic product market, Producer and consumer behavior, Trade in organic products ii

ÖNSÖZ Organik gıda pazarı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de de oldukça hızlı gelişim göstermektedir. Pazarın gelişimine tüketici tercihleri yön vermektedir. Günümüzde organik tarım ticari bir boyut kazanmıştır. Gıda üretiminde kullanılan ilaç, hormon ve kansere neden olan diğer kimyasalların kullanımıyla güvenilir gıda bulmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Buna paralel olarak tüketici satın alacağı ürünle ilgili olarak kaygı duymakta ve sağlıklı olduğu temin edilen ürünlere yönelmektedir. Özellikle sağlıklı beslenme ve güvenilir gıda temini gibi konularda kaygı duyan tüketiciler organik ürünlere karşı olumlu bir tutum sergilemektedir. Ancak yeterli miktar ve çeşitliliğe ulaşamayan organik ürünler pazarı, pazarlama yönüyle çeşitli kısıtlar ve sorunlarla karşılaşmaktadır. Üreticiler büyük emek ve masrafla ürettikleri ürünleri için pazar bulmada sıkıntı yaşarken, tüketiciler ise, organik ürünlerin fiyatlarının yüksek olmasından ve ürünlere rahatlıkla ulaşamamaktan yakınmaktadır. Türkiye de organik ürün perakendeciliği yapan işletmeler genellikle İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaygındır. Bunun dışında Samsun ve Bursa gibi bazı Büyükşehirlerde daha çok belediyelerin desteğiyle belli yerlerde kurulan ekolojik halk pazarları ve süpermarketlerdeki organik ürün reyonlarından tüketici bu ürünlere ulaşabilmektedir. Ancak bu reyonlarda, daha çok bakliyat ürünleri, süt, yumurta ve meyve suyu gibi ürünler bulunabilirken; organik taze meyve-sebze, organik et ya da organik bal bulunamamaktadır. Bu sebeple tüketici bir ya da birkaç çeşit ürünün organik olanını tüketmeyi anlamsız bulmaktadır. Bu araştırmanın, tüketicilerin organik ürünlerle ilgili tercihlerini ortaya koyması ve organik ürün tüketme olasılığını artıran faktörleri belirlemesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda araştırmanın, gerek politika yapımcılarına gerekse organik tarım firmalarına katkıda bulunması amaçlanmıştır. Ayrıca organik ve geleneksel üretim yapan işletmelerin karşılaştırmalı analizi yapılarak, iki grup arasında farklılık olup olmadığının ortaya konması da çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu yönüyle araştırmanın, organik tarımın üreticiler tarafından tercih edilebilir bir sistem olması için gerekli politikaların tespit edilmesi hususunda da yararlı olacağı düşünülmektedir. Çalışmamın her aşamasında değerli destek, katkı ve eleştirilerinden son derece yararlandığım danışmanım Sayın Prof. Dr. Arslan Zafer GÜRLER e, Tez İzleme Komitesi Üyeleri Sayın Doç. Dr. Halil KIZILASLAN a ve Sayın Yrd. Doç. Dr. Ali ECE ye teşekkürü borç bilirim. Tezimin saha çalışmasına olan katkılarından dolayı Sayın Dr. Ali KORKMAZ a ve değerli Ziraat Mühendisi arkadaşım Kazım ÇALIŞKAN a sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyelerine ve Artova Meslek Yüksekokulu nda görev yapan Öğretim Elemanı arkadaşlarıma; özellikle Öğr. Gör. Erdem KANIŞLI ve Artova MYO Müdürü Doç. Dr. Mustafa ÖZGEN e teşekkür ederim. Her zaman maddi ve manevi destekleri üzerimde olan çok değerli aileme sabırlarından ve güvenlerinden dolayı şükranlarımı sunarım. Selma KARABAŞ Eylül 2011 iii

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... i ABSTRACT... ii ÖNSÖZ... iii SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ... vii ŞEKİLLER DİZİNİ... ix ÇİZELGELER DİZİNİ... xi 1. GİRİŞ... 1 1.1. Araştırmanın Önemi... 3 1.2. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı... 6 1.3. Araştırmanın Kısıtları... 7 2. LİTERATÜR ÖZETLERİ... 9 3. MATERYAL ve YÖNTEM... 21 3.1. Materyal... 21 3.2. Yöntem... 21 3.2.1. Örnek Hacminin Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler... 22 3.2.1.1. Üreticilere Yönelik Örnek Hacminin Belirlenmesi... 22 3.2.1.2. Tüketicilere Yönelik Örnek Hacminin Belirlenmesi... 23 3.2.2. Analiz Aşamasında Kullanılan Yöntemler... 24 3.2.2.1. Üreticilere Yönelik Analizde Kullanılan Yöntemler... 24 3.2.2.2. Tüketicilere Yönelik Analizde Kullanılan Logit Regresyon Yöntemi... 25 4. KURAMSAL YAPI VE İŞLEYİŞ... 28 4.1. Organik Tarım Sistemi... 28 4.1.1. Organik Tarımda Kontrol ve Sertifikasyon... 29 4.2. Organik Tarıma Geçiş Nedenleri... 31 4.3. Türkiye de Organik Tarımın Yasal Düzenlenişi ve Mevzuatın Gelişimi... 32 4.4. Dünyada Organik Tarım ve Ticareti... 33 4.4.1. Dünyada Organik Tarıma Yönelik Destekler ve İzlenen Politikalar... 43 4.5. Türkiye de Organik Tarım ve Ticareti... 45 4.5.1. Türkiye de Organik Tarıma Yönelik Destekler ve İzlenen Politikalar... 56 iv

4.6. Organik Tarımda Pazarlama... 59 4.6.1. Organik Ürünlerde Markalaşma... 61 4.6.2. Organik Tarımda Hedef Pazarın Belirlenmesi ve Pazar Bölümleme... 62 4.6.3. Organik Tarımda Pazarlama Bileşenleri... 63 4.6.3.1. Ürün Alt Bileşeni... 64 4.6.3.2. Fiyatlandırma Alt Bileşeni... 65 4.6.3.3. Dağıtım Alt Bileşeni... 68 4.6.3.4. Tutundurma Alt Bileşeni... 71 4.7. Organik Tarımda Pazarlama Sorunları... 72 4.8. Organik Tarımda Üretici ve Tüketici Davranışları... 76 4.8.1. Üretici Davranışları... 76 4.8.2. Tüketici Davranışları... 78 5. ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN TANITIMI... 81 5.1. Araştırma Bölgesinin Organik Tarım Potansiyeli... 81 5.1.1. Samsun da Organik Tarıma Yönelik Çalışmalar... 86 6. ARAŞTIRMA BULGULARI... 89 6.1. Üreticilere Yönelik Alan Araştırması Bulguları... 89 6.1.1. Organik Tarım Yapan ve Yapmayan Üretici Gruplarının Analizi... 90 6.1.1.1. Üretici Gruplarının Toplam Arazi Varlığı Bakımından Karşılaştırmalı Analizi... 92 6.1.1.2. Üretici Gruplarının Ürün Tercihi Bakımından Karşılaştırmalı Analizi.. 93 6.1.1.3. Üretici Gruplarının Bazı Sosyo - Ekonomik Özellikler Bakımından Karşılaştırmalı Analizi... 94 6.1.2. Organik Tarım Yapmayan Üretici Grubunun Analizi... 97 6.1.3. Organik Tarım Yapan Üretici Grubunun Analizi... 104 6.2. Tüketicilere Yönelik Alan Araştırması Bulguları... 114 6.2.1. Tüketici Ailelerin Sosyo-Ekonomik Özellikleri... 114 6.2.2. Tüketicilerin Gıda Güvenliği Konusundaki Davranışları... 116 6.2.3. Tüketicilerin Organik Ürünleri Satın Alma Davranışları ve Analizi... 121 6.2.4. Tüketicilerin Organik Ürün Konusundaki Bilgi, Donanım ve Tercihleri... 126 6.3. Tüketici Davranışları Logit Regresyon Analizi... 131 7. SONUÇ ve ÖNERİLER... 141 KAYNAKLAR... 153 v

EKLER... 164 Ek-1. Türkiye de ve Dünyada Organik Tarım İstatistikleri... 165 Ek-2. Türkiye de Organik Ürünlerde Kullanılan Logo Örnekleri... 178 Ek-3.Dünyada Organik Tarımda Kullanılan Bazı Logo Örnekleri... 179 ÖZGEÇMİŞ... 180 vi

SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ Simgeler β da df E e E h F ö G s ha O d O u O o Odds SE Sig. S ö T h Y o Açıklama Bağımsız değişken için tahmin edilen katsayı Dekar Serbestlik derecesi Eşin eğitim düzeyi Ailenin aylık elektrik, su, yakıt gibi sabit harcamaları Organik ürünler için fazladan ödemeye razı olma Ailede gelir getiren kişi sayısı Hektar Organik tarımı duyup duymama Organik ürünlere ulaşım kolaylığı Organik olmayan ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu düşünme Bahis oranları Standart hata Anlamlılık düzeyi Sağlığa zararlı maddeleri önemseme Ailenin yıllık tatil harcamaları Logit modelin bağımlı değişkeni 0 = Organik Ürün Tüketmeme Durumu 1 = Organik Ürün Tüketme Durumu Kısaltmalar AB ABD DSİ ECOLAND EİB Açıklama Avrupa Birliği European Union Amerika Birleşik Devletleri United States of America Devlet Su İşleri Organik Tarım Teknik Market Ege İhracatçı Birlikleri vii

EKK ETO FAO FİBL GDO IFOAM ITU İGEME İTO JAS KSK ML NOP OECD OTK OTP R.G. SÖL TKB TÜGEM TÜTEV En Küçük Kareler Yöntemi Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Food and Agriculture Organization of the United Nations Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Organik Tarım Araştırma Enstitüsü Forschungsinstitut für biologischen Landbau (Research Institute of Organic Agriculture) Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu International Federation of Organic Agriculture Movements İyi Tarım Uygulamaları İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi İstanbul Ticaret Odası Japon Tarım Standardı Japan Agricultural Standard Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu Maksimum Olabilirlik Maximum Likelihood Ulusal Organik Program National Organic Program Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü Organisation for Economic Co-operation and Development Organik Tarım Komitesi Ortak Tarım Politikası Resmi Gazete Ekoloji ve Tarım Kuruluşu Stiftung Ökologie & Landbau Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı viii

ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil Sayfa Şekil 4.1. Dünyada organik üretim yapan ülke sayısındaki gelişim 34 Şekil 4.2. Kıtalara göre organik tarım alanı büyüklükleri (milyon ha) 35 Şekil 4.3. Dünya organik tarım alanlarının kıtalara göre dağılımı (2009 yılı geçiş süreci dahil) 36 Şekil 4.4. Dünyada kıtalara göre organik tarım üretici sayıları 37 Şekil 4.5. Dünya organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2008 yılı). 38 Şekil 4.6. Dünya organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2009 yılı) 38 Şekil 4.7. Dünyada en fazla organik alana sahip 10 ülke (milyon ha) 39 Şekil 4.8. Toplam tarım alanı içinde organik tarım alan oranı en yüksek olan 10 ülke.. 40 Şekil 4.9. Organik üretici sayısının en fazla olduğu 10 ülke... 40 Şekil 4.10. Ürün bazında dünya organik gıda pazarındaki büyüme oranları (2008 yılı) 41 Şekil 4.11. Kişi başına tüketimin en yüksek olduğu ülkeler (2009 yılı) 42 Şekil 4.12. Sertifikasyon kuruluşlarının kıtalara göre dağılımı 43 Şekil 4.13. Bazı ülkelerde üreticilere sağlanan destek miktarları (Euro/ha/yıl)... 44 Şekil 4.14. Türkiye de 2008 yılında organik tarım alanı, çiftçi sayısı ve ürün miktarlarının bölgelere göre dağılımı 46 Şekil 4.15. Türkiye de organik tarımın gelişimi 47 Şekil 4.16. Geçiş süreci dahil genel organik tarımsal üretim verileri 48 Şekil 4.17. Türkiye de organik hayvansal ürünler üretimi 49 Şekil 4.18. Türkiye de organik hayvan sayısındaki değişim. 50 Şekil 4.19. Türkiye de bazı organik tarımsal ürünlerin üretimi (ton)... 51 Şekil 4.20. Türkiye de 2008 yılında önemli bazı organik ürünlerin ihracattaki payı 52 ix

Şekil 4.21. Türkiye nin organik ürün ihracat tutarı ($). 53 Şekil 4.22. Türkiye de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve toplam ihracat miktarı içindeki payları (2009 yılı).. 54 Şekil 4.23. Türkiye de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve toplam ihracat tutarı içindeki payları (2009 yılı). 55 Şekil 4.24. Türkiye de bazı organik ürünler ithalatı ve toplam ithalat içindeki payları (2009 yılı)...... 56 Şekil 4.25. Organik ürünlerin dağıtım kanalları... 70 x

ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge Sayfa Çizelge 3.1. Saha çalışmasına ait örnek hacimleri.... 22 Çizelge 4.1. Organik tarıma verilen destekler 58 Çizelge 4.2. Türkiye'de organik üretim projeleri ve pazarlaması... 59 Çizelge 4.3. Türkiye de bilinen bazı organik ürün markaları... 62 Çizelge 4.4. Bazı organik ve geleneksel ürünlerin perakende satış fiyatları.. 67 Çizelge 4.5. Organik ürünlerin Türkiye de kullanılan dağıtım kanallarının bazı avantaj ve dezavantajları. 71 Çizelge 5.1. Samsun da organik ürün grubu bazında istatistikler, 2009 82 Çizelge 5.2. Samsun da ürün bazında organik tarım ürünleri, üretici sayısı, üretim miktarı ve üretim alanı (da), 2008. 83 Çizelge 5.3. Samsun İli organik tarımsal üretim göstergeleri, 2009. 85 Çizelge 5.4. Samsun İli organik tarım geçiş süreci üretim göstergeleri, 2009.. 85 Çizelge 5.5. Samsun İli organik hayvansal ürün üretim göstergeleri, 2009... 86 Çizelge 5.6. Samsun İli nde çiftçilere sağlanan organik gübre desteği... 87 Çizelge 6.1. Reisin Yaşı değişkeninin t-testi grup istatistiği. 90 Çizelge 6.2. Reisin yaşı değişkeni açısından t-testi analiz sonuçları 91 Çizelge 6.3. Üretici gruplarının arazi varlıkları (da).. 92 Çizelge 6.4. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin arazi varlıklarına ilişkin Mann Whitney U Testi sonuçları 93 Çizelge 6.5. Organik ve geleneksel üreticilerin ürün tercihleri (%). 93 Çizelge 6.6. Ürün tercihleri 2 Proportion Oran Analizi sonuçları... 94 Çizelge 6.7. Çizelge 6.8. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin sosyo ekonomik ve demografik özellikleri. 95 Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin sosyo ekonomik ve demografik özelliklerine ilişkin Mann Whitney U Testi sonuçları 96 xi

Çizelge 6.9. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarımla ilgili ilk haber kaynağı 97 Çizelge 6.10. Organik tarım yapmayan üreticilere organik tarımla ilgili bilgi vermek ya da çalışma yapmak üzere hangi kurum ya da kuruluştan ulaşıldığı. 98 Çizelge 6.11. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarıma geçmeyi düşünme nedenleri... 99 Çizelge 6.12. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarıma geçmeyi düşünmeme nedenleri. 99 Çizelge 6.13. Organik tarıma geçmeyi düşündüğünü belirten geleneksel üretici grubunun ileride organik tarıma geçmelerini sağlayacak koşullar.. 100 Çizelge 6.14. Organik tarım yapmayan üretici grubuna göre tüketicilerin organik ürünlere olan ilgilerinin düşük olmasının nedenleri 101 Çizelge 6.15. Geleneksel üretici grubunun Evet/Hayır şeklindeki iki uçlu sorulara verdikleri yanıtlar 102 Çizelge 6.16. Organik tarım yapmayan üreticilerin ürünlerini pazarlamada kullandıkları kanallar. 103 Çizelge 6.17. Organik tarım yapmayan üreticilerin en önemli sorunları 103 Çizelge 6.18. Organik tarım yapmayan üreticilerin üretimde kullandıkları ilaç ve gübrenin miktar ve türüne karar verirken dikkate aldıkları unsurlar 104 Çizelge 6.19. Üreticilerin organik tarıma başlama yılları 105 Çizelge 6.20. Üreticilerin organik tarıma başlama nedenleri. 106 Çizelge 6.21. Organik tarım yapmanın üreticiye sağladığı faydalar.. 107 Çizelge 6.22. Organik tarım yapan üreticilerin karşılaştıkları en önemli sorunlar.. 108 Çizelge 6.23. Organik tarım yapan üreticilerin genel sorunların çözümüne ilişkin önerileri. 109 Çizelge 6.24. Organik tarım yapan üreticilere göre tüketicilerin organik ürünlere olan talebinin düşük olmasının nedenleri... 109 Çizelge 6.25. Organik ürünlerin pazarlamasında kullanılan kanallar. 110 Çizelge 6.26. Organik tarım yapan üreticilere göre, geleneksel üreticilerin organik tarıma geçmeme nedenleri.. 111 Çizelge 6.27. Üreticilerin organik tarımla ilgili ilk haber kaynakları 112 Çizelge 6.28. Üreticilerin organik tarımla ilgili en rahat bilgi edindikleri kaynaklar 112 xii

Çizelge 6.29. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin tanımlayıcı istatistikler... 115 Çizelge 6.30. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin tanımlayıcı istatistikler.. 116 Çizelge 6.31. Tüketicilerin gıda güvenliği konusundaki görüşleri (%). 118 Çizelge 6.32. Tüketicilerin bazı gıdaların içeriklerinde sağlığa zararlı boyutta kalıntı olup olmadığı hakkındaki düşünceleri. 120 Çizelge 6.33. Organik ürün tercih etmeyi sağlayan birinci önemli faktör. 122 Çizelge 6.34. Organik ürün satın almamada etkili birinci en önemli faktör.. 123 Çizelge 6.35. En fazla satın alınan organik ürünler 124 Çizelge 6.36. Gıda alışverişini yapan kişi 125 Çizelge 6.37. Meyve ve sebze almak için tercih edilen birincil yer 125 Çizelge 6.38. Meyve ve sebze alırken dikkat edilen birinci önemli faktör 126 Çizelge 6.39. Organik tarım kavramıyla ilgili ilk haber kaynağı... 127 Çizelge 6.40. Tüketicilerin organik tarımı nasıl tanımladığı. 127 Çizelge 6.41. Tüketicilerin organik ürün tüketim süreleri. 128 Çizelge 6.42. Organik ürünler satın almada birinci derecede tercih edilen yerler. 129 Çizelge 6.43. Tüketicilere göre organik ürünlere talebin yetersiz olmasının birincil nedeni 130 Çizelge 6.44. Organik ürün tüketmeyenlerin ileride tüketmelerini sağlayacak koşullar... 130 Çizelge 6.45. En uygun modeldeki değişkenlerin tanımı 133 Çizelge 6.46. En uygun binary logit regresyon modeli sonuçları... 134 Çizelge 6.47. Modelin uyum iyiliği test istatistiği sonuçları.. 136 Çizelge 6.48. En uygun model sürekli değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatisikler.. 139 Çizelge 6.49. En uygun model kesikli değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatistikler 140 xiii

1 1. GİRİŞ Türkiye de organik tarım 1985 li yıllarda Avrupa lı firmaların talepleri doğrultusunda 8 çeşit ürünle ihracata yönelik olarak başlamıştır. Ürün miktar ve çeşitliliği yabancı firmaların istekleri doğrultusunda gelişmektedir. 2008 yılı verilerine göre, 50,9 milyar dolar olan dünya organik ürün ticaretinden, Türkiye sadece 27,2 milyon dolar ile yaklaşık binde beşlik bir pay alabilmiştir (Sahota, 2010; Anonim, 2010a). Türkiye de 1980 li yılların ikinci yarısından itibaren, geçen yaklaşık 26 yıllık sürede gerek işletme sayısı ve ürün çeşidi, gerekse üretim alanlarındaki artışa rağmen organik tarımın toplam tarımsal üretim içerisindeki payı %0,49 düzeyinde kalmıştır (Willer, 2009). 2009 yılı verilerine göre dünyada 160 ülkede organik tarım yapılmakta olduğu ve bu ülkelerden yalnızca 7 sinde toplam tarım alanları içerisinde organik tarım alanlarının payı %10 u aştığı ifade edilmektedir (Anonim, 2011p). Projeksiyonlar dikkate alındığında; 2013 yılında dünya organik gıda pazarı 2008 2013 yılları arasında ortalama %10,3 büyüyerek 85,1 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir (Datamonitor, 2007). Türkiye nin büyüyen organik ürünler pazarından daha fazla pay alabilmesinin birtakım koşullara bağlı olduğu söylenebilir. Bunlar; üretilen ürünlerin yurtiçinde işlenerek katma değerinin artırılması kadar, markalaşma, yeni hedef pazarlar bulma ve uygun pazarlama stratejileri geliştirme olarak sıralanabilir. Türkiye de iç pazar için üretim ve tüketim oldukça sınırlı düzeyde olduğundan, organik ürünler hakkında birçok tüketicinin yanlış bilgilerle donatıldığı düşünülmektedir. Bu nedenle, organik ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşabilmesinde, iç piyasadaki tüketici tercihlerinin dikkate alınması önemli görülmektedir. Öte yandan, tüketicilerin alışveriş yapmak için sıklıkla tercih ettikleri süpermarketlerin organik ürünlerin pazarlamasında kullanılmasnın, tüketicilerin bu ürünlerle karşılaşma olasılığını artıracağı düşünülmektedir. Organik ürünlere karşı güven oluşturmada, sistemin en önemli unsuru olan sertifikasyon ve denetimler hakkında tüketicinin doğru bilgiyle donatılmasının oldukça önemli olduğu söylenebilir. Türkiye de organik tarım, sözleşmeli üretim modeli esasına dayalı olarak başlamıştır. Ancak sözleşmeli üretimin üreticiye sağladığı bazı avantajlar yanında dezavantajları da

2 bulunmaktadır. Sözleşmeli üretim modeli üreticiye fiyat ve varsa prim garantisi sağlarken, bir anlaşmazlık yaşanması halinde üretici ürününü organik ürün adı altında bireysel olarak pazara sunamamaktadır. Mutlak sözleşmeli üretim esasına dayanmayan organik üretimde, üreticiler bağımsız olarak da piyasaya ürün arz edebilmektedir. Ancak bunun için yeterli bilgi, tecrübe ve sermaye gerektiği de açıktır. Sürdürülebilir üretimin en önemli araçlarından biri olan organik tarımsal üretim, dünya ticaretinde ve toplam tarımsal üretim alanları içindeki payını her geçen yıl artırmaktadır. Dünyada 2000 li yıllara kadar belli bir pazar bölümü için üretildiği düşünülen organik ürünler, artık her kesimden tüketicinin talep ettiği ürünler haline gelmiştir. Ancak Türkiye nin organik tarım alanlarının, toplam tarım alanları içindeki payı oldukça düşük düzeydedir. Bunun yanı sıra, yurtiçi üretim ve tüketimin kısıtlı olduğu gözlenmektedir. Piyasa ekonomisi karın yüksek olduğu endüstrilere girişi teşvik eden bir sistemdir. Yeterli talebin ve karların oluşması halinde gereksinim duyulan alanda üretim kendiliğinden gelişmektedir. Özellikle son çeyrek asırda dünyada sağlıkla ilgili kaygılar ve çevre koruma gibi nedenlerle tüketici tercihleri çevre dostu gıdalara doğru kaymaktadır. Ancak, yine de organik ürünlere karşı tüketici talebinin yetersiz kaldığı söylenebilir. İnsanoğlu tarımın keşfinden önce, üretmeden doğada hazır halde bulduğu ve ihtiyaçlarını karşılayacak olan maddeleri bir üretim çabası içerisine girmeden tüketmek suretiyle hayatlarını sürdürmüşlerdir. O dönemlerde insanoğlu kendisini doğanın bir parçası olarak görmüş, ihtiyaç duyduğu maddeleri doğada bulunduğu saf şekliyle kullanarak, kendinden ek bir faktör katmaksızın karşılama yoluna gitmiştir. Söz konusu dönemlerde avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insanoğlunu tarımın keşfine götüren üç büyük buluş vardır ki; bunlar ateş, silah ve yabani hayvanları evcilleştirmedir. Bu gelişmeler ışığında Neolitik Devrim diye adlandırılan insanlık tarihinin en büyük dönüm noktalarından biri olan tarım keşfedilmiştir (Gürler, 2008). İnsanlığın varoluşundan bu yana bilinmekte olan tarım, yüzyıllar boyunca insanoğlu ile birlikte değişime uğramıştır. Tarımdaki değişim, teknolojinin ve sanayinin gelişimi ile hız kazanmıştır (Anonim, 2010p). Sanayi Devrimi sonrası gelişen teknoloji ve hızlı makineleşmenin etkisiyle beraber, artan nüfusun gıda gereksinimini karşılama çabaları üretim faktörlerinden sermayenin (üretilmiş üretim araçlarıdır) yoğun bir şekilde

3 kullanılmasını gerektirmiş ve hızlı bir üretim-tüketim döngüsü içine girilmiştir. Ancak, yeşil devrim olarak adlandırılan bu üretim sistemi, kısa zaman içerisinde tüm canlı neslini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Özellikle tarımsal ürünlerde üretim ve verimliliği artırma çabaları ve hızlı teknolojik gelişmeler devam ettiği sürece, bu yoğun üretimin bir taraftan insanların ihtiyaçlarını karşılamaya, diğer taraftan gizlice insan ve hayvan sağlığını, çevreyi ve su kaynaklarını tehdit etmeye devam edeceği ifade edilmektedir (Kızılaslan ve ark., 2007). Yıllarca daha fazla üretmenin peşinden koşan insanoğlu, artık güvenilir gıda temini için kaliteyi ön planda tutan, aynı zamanda da doğayı ve canlı yaşamını koruyan alternatif üretim sistemlerini benimsemeye başlamıştır. 1.1. Araştırmanın Önemi Artan dünya nüfusu, gıda ihtiyacını karşılama ve lüks tüketimi özendirme çabaları kontrolsüz ve tehditkâr bir üretim anlayışına dönüşmüştür. Zaman içerisinde yaşanan çevre ve sağlıkla ilgili kaygılar, insanoğlunu doğal kaynakları saf şekliyle kullanan bir üretim anlayışı olan organik tarımı gündemine almayı sağlamıştır. Bu istek öyle bir noktaya gelmiştir ki, Avrupa pazarlarında kurtlu meyve daha yüksek fiyatlardan alıcı bulmaya başlamıştır. Tarım sektöründeki gelişmeler büyük ölçüde ekolojik zararın doğmasına neden olmaktadır. Küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının %30 dan fazlası tarımsal kaynaklıdır. Tarım sektörü; pestisitler, hormonlar, organizmaların genlerindeki oynamalar gibi insan hayatı için yarattığı sorunlarla birlikte biyoçeşitlikteki yok oluş ve içilebilir su kaybından da sorumludur (Gürler ve ark., 2006). Dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşme sebebiyle birim alandan daha fazla miktarda ürün alma gerekliliği doğmuştur. Bu nedenle topraklarımızda aşırı dozlarda kimyasal gübre ve pestisit kullanarak ürün yetiştirilmesi, ürün kalitesi ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir. Ekolojik sistemde meydana gelen tahribatın temelinde yatan nedenin insan aktiviteleri sonucu oluşan unsurlardan kaynaklandığı bilinen bir gerçektir (William, 2001). Organik tarımın tarımsal uygulamalarda bilinçli davranmayı sağlayacağı, toprak verimliliğini artıracağı ve sağlıklı bir neslin devamlılığına katkıda bulunacağı düşünülmektedir (Ece ve Karaman, 2004).

4 İnsanlığın 21. yüzyılda açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını iddia eden dönemin bilim adamlarının anlayışları doğrultusunda, gelişen teknoloji ile birlikte daha fazla üretmeyi hedefleyen üretim anlayışı, sanki bu anlayışın önüne set çeker gibi beslenme sorununu ikileme sokarak farklı bir boyuta taşımıştır. Tüketim paternindeki gelişmeler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yoğun tüketim isteğini karşılamak amacıyla ortaya çıkan kontrolsüz üretim modelinin neden olduğu kayıplar 2000 li yıllarda organik tarımın önemini daha da artırmıştır. Dünyadaki hızlı nüfus büyümesi dikkate alındığında, nüfus artışının geleceği konusunda farklı senaryolar üretilmektedir (Haupt ve Thomas, 2004). %1 lik bir nüfus artışının sera gazı salınımında %1,28 lik bir artışa yol açtığı bilinmektedir (Shi, 2001). Sera gazı salınımında tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübre ve ilacın tek başına %12,5 lik bir etkiye sahip olduğu yapılan araştırmalarda vurgulanmaktadır (Yıldız ve ark., 2000). 1960-70 yılları arasında başlayan ve Yeşil Devrim adı verilen süreçte, pestisitlerin ve aşırı sulama suyunun kullanımı ile üretim ikiye katlanırken, çevreye verilen zarar artmıştır (Cohen, 1995). Dünyada pestisit tüketiminin %85 inin tarım sektöründe kullanıldığı bilinmektedir. ABD, Batı Avrupa ve Japonya bu ülkelerin başında gelmektedir (Karaer ve Gürlük, 2003). Pestisitlerin 3/4 lük büyük bir kısmı gelişmiş ülkelerde kullanılmaktadır (Anonim, 2000). Dünya gübre kullanımı 118,3 milyon ton, pestisit kullanımı 2,6 milyon ton olup; Türkiye de gübre kullanımı 1,66 milyon ton ve pestisit kullanımı 48 718 ton dur (Anonim, 2004a). Türkiye, dünya gübre kullanımının %1,40 ına, dünya pestisit kullanımının ise %1,87 sine sahiptir (Anonim, 2004a; Anonim, 2004b; Anonim, 2004c). Araştırmanın yürütüldüğü Samsun İli nde toplam gübre tüketimi 104 175 ton ve tarımsal mücadele ilaç tüketimi ise 310 341 kg/lt dir (Anonim, 2006). Türkiye nin organik tarım uygulamaları açısından en önemli avantajının, topraklarının gelişmiş ülke toprakları kadar kirlenmemiş olduğu söylenebilir. Yabancı firmaların ve özellikle AB ülkelerinin Türkiye den organik ürün talep etmesinin sebebi de buna bağlanabilir. Üreticilerin organik tarım konusunda danışmanlık hizmetlerine kolaylıkla ulaşabilmesi, ürünlerin sertifikalandırılması ile ilgili masrafların firmalar tarafından karşılanması ve izlenen tarım politikaları ile organik tarımın özendirilmesinin organik ürün pazarının gelişimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca tüketici bilincinin artması ile organik ürünlere karşı potansiyel talebin artacağı da ifade edilmektedir (Smill, 2000).

5 Organik tarım uygulamalarının tarım kesiminden boşalacak olan vasıfsız işgücüne istihdam oluşturmada ve kırsal kalkınmayı sağlamada etkili olacağı düşünülmektedir. Ayrıca insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması, biyolojik çeşitliliğin ve sürdürülebilirliğin sağlanması, gıda risklerinden korunabilme, çevre sorunları ve ekolojik dengenin yeniden tesisi açısından da organik tarım önemli görülmektedir. Literatürde organik tarımla ilgili yapılan araştırmalar mevcuttur. Ancak, organik ürünlerin pazarlamasına yönelik araştırma sayısı kısıtlıdır. Mevcut araştırmalar ya sadece tüketiciye ya da sadece üreticiye yöneliktir. Bu bağlamda; bu araştırmanın, pazarın iki önemli unsurunu oluşturan üretici ve tüketicileri birlikte ele alan ilk çalışma olması açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırmanın yürütüldüğü Samsun İli nin organik ürünler için önemli bir pazar konumunda olduğu söylenebilir. Yapılan araştırmanın organik tarımla ilgilenen firmalara ve otoritelere ışık tutacağı düşünülmektedir. Organik tarımla ilgilenen firmalar için; üreticilerin ve tüketicilerin organik tarıma yönelmelerinde hangi faktörlerin etkili olduğununun bilinmesi önemlidir. Araştırma; tüketicilerin tüketim alışkanlıkları, gıda satın alırken hangi faktörleri önemsedikleri, organik ürün konusundaki bilgi düzeyleri ve organik ürün tercih etme ya da reddetme davranışının nedenlerini ortaya koyması açısından önemli görülmektedir. Üreticilerle ilgili araştırmanın; aynı coğrafi koşullar altında bir üretici organik üretim yapmayı tercih ederken diğer bir üreticinin farklı bir üretim sistemini tercih etmesinin altında yatan ayırıcı faktörleri ortaya koyması açısından önemli olduğu söylenebilir. Öte yandan, organik üretim yapan ve yapmayan üreticilerin demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri açısından aralarında anlamlı bir farklılığın olup olmadığının araştırılması, ürünlerin pazarlamasında kullanılan kanallar ve pazarlama sorunlarının ortaya konması açısından da çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir. Üretici yönlü araştırma bulgularının, özellikle organizasyon firmalarına yol göstermesi beklenmektedir. Araştırmanın derleme niteliği taşıyan literatüre dayalı makro bölümü, dünyada ve Türkiye de organik tarımın gelişim seyrini ve pazar büyüklüğünü ortaya koyması açısından önemli görülmektedir.

6 1.2. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı Araştırmanın makro düzeydeki kapsamında; organik tarımın dünyada ve Türkiye deki gelişimi, organik ürünler pazarının genel yapısı, işleyişi ve izlenen politikalar yer almaktadır. Ayrıca, organik ürünlerin pazarlama çabaları çerçevesinde kontrol ve sertifikasyon ve ürün pazarlama bileşenleri (ürün, fiyatlama, tutundurma, dağıtım) konularına yer verilmiştir. Araştırmanın mikro düzeydeki kapsamı ise bizzat araştırıcı tarafından üreticiler ve tüketicilerle yüz yüze görüşme metoduyla elde edilen anket sonuçlarına dayanmaktadır. Mikro düzey survey çalışmasının iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan ilki; araştırma bölgesi olarak seçilen Çakmak Baraj Havzası etrafında organik üretim yapan ve yapmayan üretici gruplarının farklı davranıp davranmadıklarının tespit edilmesidir. İkinci yönü ise; Samsun il merkezinde organik ürünlere yönelik tüketici davranışlarının belirlenmesi ve tüketicilerin organik ürünleri tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesidir. Bu çerçevede; ilk olarak, Samsun il merkezindeki tüketicilerin organik ürünlere yönelik davranışlarını belirlemek, organik ürün tercih etmelerini etkileyen faktörleri ortaya koymak, organik tarım konusundaki bilinç düzeyini tespit etmek ve organik ürünler için ek bir ödeme yapmaya razı olup olmadıklarını belirlemek amaçlanmıştır. Öte yandan; organik ürünleri tercih ya da reddetme davranışında, yeterli bilincin oluşmaması, ürün fiyatlarının diğer ürün fiyatlarından yüksek olması, ürünlere duyulan güven, sağlıkla ilgili kaygılar, çevre konusundaki duyarlılık ya da başkaca faktörlerin olup olmadığının ve bu faktörlerin tüketici tercihinde hangi oranda etkili olduğunun belirlenmesi de tüketicilere yönelik çalışmanın amaçları arasında yer almaktadır. Mikro düzey çalışmada ikinci olarak; organik tarım yapan ve yapmayan üreticilere yönelik araştırmaya yer verilmiştir. Bu çerçevede; organik tarım sistemine geçen üreticilerin, bu sisteme geçmelerinde etkili olan faktörlerin neler olduğu, memnuniyet düzeyleri, sistemin avantaj ve dezavantajları ile karşılaştıkları sorunların ortaya konulması amaçlanmıştır. Organik tarım yapmayan üreticilere yönelik yapılan incelemede amaç; organik tarım sistemini reddetme davranışını etkileyen faktörler arasında; yeterli bilincin oluşmaması, maliyetlerin yüksek olması, ürün miktar ve veriminde kaybın yaşanması, prosedürün uzun, sıkıcı ve maliyetli olacağı düşüncesi ya da diğer faktörlerin etkisinin olup olmadığının belirlenmesidir.

7 Çalışma bölgesi olarak Samsun İli nin seçilmesindeki amaç; Samsun İli nin organik tarım potansiyelidir. Çalışma bölgesinde Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği ve Terme Organik Fındık Üreticileri Birliği olmak üzere iki adet Birlik bulunmaktadır. Samsun İli nin içme suyu kalitesini artırmak amacıyla Çakmak Baraj Havzası etrafında yer alan köylerde organik üretime geçilmiş ve Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü nce Yukarı Aksu Köyü organik köy projesine seçilmiştir. Ayrıca üreticilerin ürünlerini doğrudan pazara sunabilecekleri, İstanbul-Şişli ve Antalya dan sonra üçüncüsü Samsun İli nde açılan %100 Ekolojik Halk Pazarı ve Canik Belediyesi tarafından açılan Canik Organik Ürün Mağazası nın (CANİKOM) bulunması üreticilerin bireysel olarak pazara ürün sunmalarını teşvik ederken; organik ürünlere ilgi duyan tüketicilerin ise bu ürünlere ulaşabilmelerini sağlamaktadır. Öte yandan, Gazi Belediyesi nin kurmuş olduğu Ekolojik Market de 2007 yılından bu yana hizmet vermektedir. Samsun Valiliği, Belediyeler, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi, organik tarımın gelişimini önemli ölçüde destekleyen projelere önderlik etmektedir. Samsun İli nde üreticilerle sözleşmeli üretim usulüyle organik ürün elde ederek işleyen ve üreticilerin sertifikasyon maliyetlerini karşılayarak ulusal pazarda kendi markasıyla çeşitli perakende kanalları ve internet üzerinden tüketiciye ulaştıran bir organizasyon firması (EKOSAM) bulunmaktadır. Firma, Samsun Sanayici ve İş Adamları Derneği nin öncülüğünde 2002 yılında kurulmuştur. 1.3. Araştırmanın Kısıtları Üreticilere yönelik araştırmanın en büyük kısıtını, belli bir bölgede aynı coğrafik şartlarda organik ve geleneksel üretim yapan üreticilere ulaşmak oluşturmuştur. Bu nedenle üreticilerle yapılan araştırmada, belli sınırlayıcı faktörlerin (arazinin organik tarım yapılmasına uygun olup olmaması, anayola uzaklığı, etrafında konvansiyonel üreticiliğin yapılıp yapılmaması vs) bulunması sebebiyle Samsun İli içme suyunun sağlandığı Çakmak Baraj Havzası etrafında yer alan köylerdeki organik tarım yapan ve yapmayan üreticiler kapsama alınmıştır. İşletmesinde organik üretime yer veren üreticiler organik üretim yapan üretici olarak değerlendirilmiştir. Tüketicilere yönelik araştırmanın en önemli kısıtını, zaman ve maddi kaynak yetersizliği oluşturmuştur. Coğrafi olarak araştırmanın kapsamını, Samsun il

8 merkezinde ikamet eden tüketiciler oluşturmuştur. Samsun il merkezindeki tüm tüketicilere ulaşmak mümkün olmadığından, ana kitleyi en iyi temsil edecek örnek büyüklüğü belirlenerek mümkün olduğunca farklı sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik özellikteki bireylere ulaşılmaya çalışılmıştır. Tüketicilerin organik ürün satın alma davranışlarının belirlenmesi amacıyla, organik ürün tüketen ve tüketmeyenler tespit edilmiştir. Daha önce bir ya da iki kez organik ürün satın almış tüketiciler, organik ürün tüketicisi olarak değerlendirilmemiştir. Organik ürün tüketicisi olma koşulu, en az üç kez ve daha fazla organik ürün satın almış bireylerle sınırlandırılmıştır.

9 2. LİTERATÜR ÖZETLERİ Heissenhuber ve Ring (1992) tarafından yapılan çalışmada, organik tarım ve geleneksel tarım arasındaki farklılıklar karşılaştırılmıştır. Çalışmada, organik tarım ürünlerine olan talebin artması sonucunda fiyat avantajının sürdürülebileceği vurgulanmıştır. Organik tarım yapan işletmelerde ilk yıllarda verim kaybı gözlenirken, daha sonraki yıllarda verimliliğin organik tarıma başlamadan önceki seviyeye ulaştığı tespit edilmiştir. Akgüngör (1996) tarafından yapılan çalışmada, Türkiye de ekolojik tarımın genel durumu ve ekolojik olarak üretilen çekirdeksiz kuru üzüm piyasası incelenmiştir. Ayrıca ekolojik çekirdeksiz kuru üzüm ile geleneksel çekirdeksiz kuru üzüm maliyetleri de karşılaştırılmıştır. Çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ekolojik üretim tekniğinin uygulanmasının üretici karını ve üreticinin refah düzeyini olumlu yönde etkileyeceği sonucuna varılmıştır. Abay ve ark. (1999) tarafından yapılan çalışmada, çevre dostu tarım ürünlerine yönelik potansiyel talebin araştırılması, tarımsal üretimin sürdürülebilirlik koşulları altında yapıldığı durumda tüketiciler açısından sağlanacak olan ekonomik faydanın tahminlenmesi ve Türkiye de çevre dostu yöntemlerle üretilen ürünler için potansiyel talebin varlığının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada, Türkiye de ekolojik ürünlere yönelik bir iç piyasa yaratılma olanakları araştırılmıştır. Tüketicilerin ekolojik ürünlere belli bir fiyat primi vermeyi kabul edip etmedikleri tespit edilmiştir. Tüketicilerin ekolojik ürünlere fazladan ödeme isteğinin tahminlenmesinde söz konusu ürünler ile ilgili sadece ürünlerin insan sağlığı açısından tehlikeli boyutlarda tarım ilacı kalıntısı içerip içermemesi tek değişken olarak ele alınmıştır. Tespit edilen illerde yapılan anket çalışması sonucunda tüketicilerin önemli bir bölümü organik ya da ekolojik ürünü hiç duymadıklarını belirtmişlerdir. En çok ekolojik olarak tüketmek istedikleri ürünler arasında ilk sırayı domates almıştır. Algılanan sağlık riskinin artması ile ekolojik ürün tüketme eğilimi arasında doğrusal bir orantı bulunmuş, tüketicinin ödemek isteyeceği para miktarı artmıştır. Ödeme isteği hanehalkı geliri ile doğru, ailede yaşayan birey sayısı ile ters orantılıdır. Ayrıca çalışmada, tüketicilerin ödeme yapma isteklerinin

10 kalıntı olmadığı garanti edilmiş ürünün fiyatı yükseldikçe azalma gösterdiği tespit edilmiştir. Lampkin ve ark. (1999) tarafından yapılan çalışmada, Avrupa'da organik tarımın durumu incelenmiştir. Avrupa Birliği'nde geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş sürecinde genellikle ilk iki yıl birim tarım alanı (ha) başına destek ödemesi uygulaması yapıldığını, ayrıca organik tarım üreticilerine çeşitli destek uygulamaları ile eğitim desteği de verildiği vurgulanmıştır. Akbay ve Usal (2000) tarafından yapılan çalışmada, geleneksel tarımda kullanılan kimyasal girdi fiyatlarının yüksekliğinin ürün maliyetini arttırıcı bir unsur olduğu ve ekolojik tarımın net getirisinin geleneksel tarıma göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra geleneksel tarımda aşırı gübre, pestisit ve hormon kullanılmasının çevre ve sağlık üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında, ekolojik tarımın toplumsal fayda açısından artı bir kazanç sağladığı yargısına varılmıştır. Özkan ve ark. (2000) tarafından yapılan çalışmada, Antalya daki tüketicilerin organik ürün hakkındaki tutumlarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırma bulgularına göre; tüketicilerin %19,4 ünün organik ürün kavramından haberdar olduğu ve organik ürün kavramını duyma ile eğitim düzeyi arasında istatistiki olarak ilişki olduğu saptanmıştır. Tüketicilerin bazı özellikleri ile organik ürünlere daha fazla fiyat primi ödeme yapma isteği arasındaki ilişkiler de ortaya konulmuştur. Ayrıca tüketicilerin yaş meyve-sebze alırken %37,2 sinin ilk sırada besin değerine ve bunu takiben gıdaların kalıntı maddeleri taşımamasına önem verdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Akkaya ve ark. (2001) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımda yer alan organizasyon firmaları incelenmiştir. Bu firmaların genellikle sözleşmeli tarım usulüne göre üreticilerden temin ettikleri ürünleri işleyerek yurtdışı veya yurtiçine pazarladıkları üzerinde durulmuştur. Prosedürle ilgili gerekli işlemlerin tamamlanıp Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan izin alındıktan sonra üreticinin sisteme dahil olabildiği vurgulanmıştır. Demiryürek (2001) tarafından yapılan çalışmada, organik fındık üreticilerinin organik fındık üretimini benimseme ve reddetme davranışlarını etkileyen faktörler incelenmiştir. Üreticilere verilen prim fiyat, pazar garantisi gibi ekonomik faktörlerin organik üretimi benimsemede etkili olan en önemli faktörler olduğu ortaya konmuştur. Üretimle ilgili

11 firmayla yaşanan sorunların, organik üretimden vazgeçmeye neden olan bir faktör olduğu tespit edilmiştir. Özkan (2001) tarafından yapılan çalışmada, Antalya İli kentsel alanda tüketicilerin süpermarketleri tercih nedenleri ve bu seçim üzerinde etkili olan faktörleri belirlemek amacıyla; Muratpaşa, Kepez ve Konyaaltı ilçelerinde toplam 482 aileye anket uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; ailelerin süpermarketlerden alışveriş yapma durumu ile gelir grupları arasında khi-kare testine göre bir ilişkinin olduğu ortaya konulmuştur. Süpermarket seçiminde en fazla önem verilen konular sırasıyla fiyat uygunluğu ve çeşitliliği, ürün kalitesi, ürün ve marka çeşitliliği, mağaza yakınlığı, personelin tutumu, mağaza atmosferi olarak belirlenmiştir. Süpermarketten yapılan alışverişlerin genel olarak ayın ikinci ve üçüncü haftaları ile hafta sonlarında yapıldığı ve alışveriş saati olarak saat 17 den sonrasının tercih edildiği belirlenmiştir. Kredi kartı kullanımının alışveriş hacmini artırdığı belirtilmiştir. Bülbül ve Tanrıvermiş (2002) tarafından yapılan çalışmada, Ordu ve Samsun İli nde organik ve geleneksel metotlarla fındık yetiştiriciliği yapan işletmelerin fındık üretim maliyetleri, birim alandan elde edilen fındık verimleri ve net karları karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; organik fındık yetiştiriciliği yapan işletmelerdeki gelirin geleneksel metotlara göre fındık yetiştiriciliği yapan işletmelere göre daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Organik yetiştiricilik yapan işletmelerdeki fındık veriminin geleneksel işletmelere göre %24,2 daha yüksek olduğu, üretim maliyetinin %15,2 daha düşük olduğu, satış fiyatının %6,1 daha düşük olduğu görülmüştür. Elde edilen net kar organik fındık yetiştiriciliği yapılan işletmelerde geleneksel yöntemlerle fındık üretimi yapılan işletmelere göre %20,0 daha yüksektir. Demirci ve ark. (2002) tarafından yapılan çalışmada, organik ve konvansiyonel yetiştiricilikte seçilmiş bazı ürünler için maliyet ve karlılık analizi yapılmıştır. Organik çekirdeksiz kuru üzüm ve zeytinde birim maliyetin %30 daha yüksek olmasına karşın; fındık, buğday ve pamuk yetiştiriciliğinde birim maliyetin konvansiyonel sisteme göre %4-9 oranında daha düşük olduğu saptanmıştır. Çiftçi eline geçen fiyatlar açısından organik ürün yetiştiren çiftçilerin %1-5 oranında daha karlı oldukları belirlenmiştir. Çalışmada, en karlı ürünün %122 lik oranla organik fındık olduğu saptanmıştır. Organik çekirdeksiz kuru üzüm, zeytin ve arpanın net karlılığının ise %25 60 oranında

12 daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak ekolojik tarımın üretici refahına olumlu katkı sağladığı vurgulanmıştır. Emeç (2002) tarafından yapılan çalışmada, bölgeye ait hane halkı tüketim harcamaları %20 lik guruplara ayrılarak sürekli değişkenler kategorik değişken haline dönüştürülmüş ve sıralı logit model kullanılmıştır. Sıralı logit model kullanılarak kurulan çeşitli senaryolara göre belirli özelliklere sahip bireylerin harcama olasılıkları tahmin edilmiştir. Yapılan çalışmada, Ege Bölgesi ndeki hanelerde düşük düzey harcama yapanlardan en yüksek düzeyde harcama yapanlara doğru gelirlerindeki artış, toplam gıda, giyim, konut, ev eşyası, sağlık, ulaştırma, eğlence, otel, sigara, kişisel bakım, haberleşme gibi mal ve hizmet harcamalarını artırdığı ortaya konmuştur. Firth (2002) tarafından yapılan çalışmada, brüt ve net marj analizleri ile tam maliyet muhasebesi tekniklerinin, organik tarım işletmeciliği sistemlerindeki etkinliği incelenmiştir. Bu tekniklerin birtakım sınırlamaları bulunmasına rağmen, organik tarım işletmeciliği alanındaki değerlendirilmesinde faydalı olabileceğini vurgulanmıştır. Organik tarım birbiriyle bağlantılı çok sayıda girişimin birbirine entegrasyonunu gerektirdiğinden, brüt ve net marjların yanıltıcı olabileceği belirtilmiştir. Organik tarım işletmelerinin araştırılmasında işletmenin bir bütün olarak ele alınarak analiz edilmesinin önemi ortaya konmuştur. Hattam (2002) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımın çiftlik dışındaki girdilere bağımlılığı azaltarak, kaynakların etkin kullanımını ve verimliliği artıracağı belirtilmiştir. Ayrıca organik tarımın gıda güvenliği ve kırsal kalkınma için de önemli bir araç olduğu ve yoğun işgücü gerektirdiğinden, yapıldığı yörede istihdamı artıracağı ve kırsaldan kente göçü azaltacağı vurgulanmıştır. Lampkin (2002) tarafından yapılan çalışmada, Avrupa da organik tarımla ilgili 1980 yılından itibaren oluşturulan politikalar incelenmiştir. Bu politikaların bazı ülkelerde ulusal ve bölgesel eylem planları şeklinde uygulandığı tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda, ülkelerde farklı şekillerde uygulanan politikaların, Avrupa genelinde tek tip olarak uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Organik tarımın desteklenmesine ilişkin politikaların potansiyel öneminin gelecek yıllarda artacağı sonucuna varılmıştır. Saracel ve ark. (2002) tarafından yapılan çalışmada, Afyon İl Merkezinde yaşayan ailelerin demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri tanımlanarak, bu özelliklerin

13 tüketimle ilgili davranışlara ve satın alma sonrası davranışlara etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, 1182 aileye anket uygulanmış ve bunların 962 si esas alınmıştır. Üst gelir gruplarındaki müşterilerin süpermarketleri daha fazla tercih ettikleri ortaya konmuştur. Afyon da ailelerin alışveriş yaptıkları yerleri tercih ederken birinci olarak fiyatların düşük olmasına, ikinci olarak çeşitlerin bol olmasına, üçüncü olarak ödeme biçimine ve dördüncü olarak da satılan malların kaliteli olmasına önem verdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Alışveriş sırasında karşılaşılan sorunların; fiyatlardaki farklılık, çeşitlerin azlığı ve satış elemanlarının olumsuz tavır ve davranışları olduğu ortaya konmuştur. Sayın (2002a) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımın durumuna ilişkin genel sonuçlar ortaya konmuştur. Türkiye nin organik tarım konusundaki mevcut sorunlarının belirtildiği çalışmada, sorunların çözümü için önerilerde bulunulmuştur. Ayrıca Türkiye nin önemli bir hedef pazar olması ve tam üyelik hazırlıkları çerçevesinde AB organik tarım politikalarını izlemesi ve bunlara uyum sağlamasının kaçınılmaz olduğunu vurgulanmıştır. Sayın (2002b) tarafından yapılan çalışmada, Türkiye nin kuru meyveler ağırlıklı organik ürünler ihracatını daha geniş bir ürün yelpazesi için planlaması gerekliliği vurgulanmıştır. Bu süreç içerisinde hedef pazarlardaki ve rakip ülkelerdeki gelişimin yönünü izlemenin ülke ihracatına olumlu etkileri olacağı belirtilmiştir. Wier ve Calverley (2002) tarafından yapılan çalışmada, tüketicilerin organik ürün satın almasında çevresel ve etik nedenlerin etkisi olduğunu ve tüketicilerin öncelikle sağlık nedenlerinden dolayı organik ürün satın aldığı tespit edilmiştir. Demiryürek (2004) tarafından yapılan çalışmada, dünya ve Türkiye de organik tarımın ve gıda ürünleri ticaretinin mevcut durumu ve geleceğini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaçla, Türkiye de organik tarıma ilişkin başlıca sorunlar belirtilmiş, organik tarımın yaygınlaştırılabilmesi ve organik ürünlerin ihracatının artırılabilmesi için önerilerde bulunulmuştur. Çalışmada ayrıca organik tarımın gelişmesinde tüketicilerin sağlıklı gıda tüketimi ve çevreyi korumaya yönelik verdikleri önemin artmasının etkili olduğu vurgulanmıştır. Türkiye nin sahip olduğu organik tarım üretim potansiyelini değerlendiremediği belirtilmiştir.

14 Gültekin (2004) tarafından yapılan çalışmada, Malatya İlinde organik kuru kayısı üreticileri ile geleneksel üretim yapan kuru kayısı üreticilerinin işletme faaliyet sonuçları karşılaştırılmıştır. Çalışmada, organik üretim yapan işletmelerde dekara brüt karın, geleneksel üretim yapan işletmelerden daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Kenanoğlu ve Miran (2005) tarafından yapılan çalışmada, Aydın yöresinde geleneksel ve organik olarak yetiştirilen kuru incir üretim dalı, bazı ekonomik kriterlere göre karşılaştırılmıştır. Ayrıca, geleneksel ve organik kuru incir üretimi yapan üreticilerin sosyal özellikleri ve işletmelerin yapısal özellikleri incelenmiş, organik tarım yapan üreticilerin organik tarıma geçiş nedenleri, geleneksel tarım yapan üreticilerin ise organik tarımla uğraşmamalarının nedenleri ortaya konulmuştur. Üreticilerin, organik kuru inciri pazarlarken karşılaştıkları sorunlar incelenmiş ve bu sorunlara ilişkin bazı çözüm önerileri getirilmiştir. Araştırma bulgularına göre; geleneksel kuru incir üretiminde kimyasal gübre ve ilaç kullanımının yok denecek kadar az olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle organik kuru incir yetiştirenlerde verim kaybı yaşanmadığı belirlenmiştir. Organik kuru incir üreticilerinin organik tarıma başlamalarında en önemli etkenin pazarlama ve satış garantisi olduğu, yüksek fiyat ve fiyat primi verilmesi daha sonra dikkate alınan bir unsur olduğu ortaya konulmuştur. Araştırmada, üreticilerin sözleşme yaptıkları firmaların fiyat primini önceden açıklamamalarının, üreticinin firmalara olan güvenlerini azalttığı belirtilmiştir. Ayrıca firmalar tarafından üreticilere verilen fiyat priminin, ürünün verimine göre verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Birinci ve Er (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik ve konvansiyonel olarak üretilen şeftalinin maliyet açısından karşılaştırması yapılmış ve her iki üretim sisteminin avantaj ve dezavantajlarının ortaya konması amaçlanmıştır. Anket verilerinin toplandığı 2004 yılındaki kötü iklim koşulları altında dekara organik şeftali üretiminde %62,50, konvansiyonel şeftali üretiminde ise %75,65 azalma gözlenmiştir. Üretici eline geçen ortalama şeftali fiyatı organik işletmelerde 1,375 YTL/kg, konvansiyonel işletmelerde 0,975YTL/kg olduğu tespit edilmiştir. Ceyhan ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmada, Samsun İli Terme İlçesi köylerinde organik ve geleneksel fındık üreten işletmelerin sosyo-ekonomik özellikleri ile ekonomik yapıları karşılaştırılmıştır. Organik fındık yetiştiricilerin geleneksel fındık yetiştiricilerine göre daha eğitimli, daha fazla araziye sahip, daha az geleneksel tarım

15 deneyimi olan ve tarımsal faaliyetlere daha fazla zaman ayırdıkları ortaya konmuştur. Bunun yanı sıra organik fındık yetiştiricilerinin birim alana daha fazla sermaye yatırdıkları, daha düşük maliyetle fındık yetiştirdikleri ve tarımsal gelirlerinin daha yüksek olduğu da tespit edilmiştir. Karslı (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik ve konvansiyonel yağlık zeytin üreten işletmelerde anket yöntemiyle toplanan verilere göre organik üretimin yaklaşık %20 daha karlı olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra organik ve konvansiyonel yağlık zeytin üretiminin genel yapısı, üretim ekonomisi, pazarlama kanalları ve sektörün gelecekteki olası değişim ve gelişim süreci de belirlenmeye çalışmıştır. Kenanoğlu ve Miran (2006) tarafından yapılan çalışmada, geleneksel ve organik olarak yetiştirilen çekirdeksiz kuru üzüm üretim dalı bazı ekonomik kriterlere göre karşılaştırılmış; organik çekirdeksiz kuru üzümün brüt üretim değeri ve brüt marjı geleneksel çekirdeksiz kuru üzümünkinden daha yüksek, değişken masrafı ise daha düşük bulunmuştur. Bunun yanı sıra, organik ve geleneksel çekirdeksiz kuru üzüm üreten üreticilerin sosyal ve yapısal özellikleri incelenmiştir. Araştırmada organik üretimi tercih etme ve etmeme nedenleri de ortaya konulmuştur. Üreticilerin organik üretime başlamalarında etkili olan birinci faktörün ürün fiyatlarının yüksek olmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Üreticilerin organik üretime geçmeyi düşünmeme nedenlerinin organik ürün fiyat ve priminin yeterli olmaması, kullanılan ilaçların pahalı olması ve verimin düşmesi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca üreticilerin organik ürünleri pazarlarken karşılaştıkları sorunlar tespit edilerek çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Kurt (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik tarımın dünya ve Türkiye deki gelişimi, tüketici tercihleri, pazarlaması, dağıtım kanalları ve pazarın büyüklüğü araştırılmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye deki bazı süpermarket zincirlerinde organik ürünlerin pazarlaması incelenmiştir. Olgun ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmada, organik kiraz üretiminin ekonomik açıdan değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Türkiye nin en önemli kiraz üretim bölgesi olan Manisa da yapılmıştır. Seçilen bir kiraz çeşidin farklı seviyeler için uygulanan gübre düzeylerinde organik ve geleneksel üretim bulguları karşılaştırılmıştır. Çalışmanın bulgularına göre; organik kiraz üretimi geleneksel kiraz üretimi ile kıyaslandığında, organik kiraz üretiminin daha karlı olduğu tespit edilmiştir.

16 Karadaş (2007) tarafından yapılan çalışmada, aynı bölgede organik tarım yapan ve yapmayan tarım işletmelerinin sermaye yapıları, üretim faktörlerinin verimliliği, ekonomik ve mali kriterler üretici-pazar ilişkisi açısından karşılaştırması yapılmış, yöreye uygun üretim deseni belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre; organik tarım faaliyetinde bulunan işletmelerin geleneksellere göre öz sermayelerinin daha fazla olduğu ve aynı şekilde GSH, işgücü verimliliği, tarımsal gelir, brüt kar bakımından da daha başarılı oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Mutlu (2007) tarafından yapılan çalışmada, Türk ve Alman tüketicilerin organik gıdalarla ilgili tutum ve davranışlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma, 64 Türk ve 50 Alman tüketicisi ile yapılan anketlere dayanmaktadır. Araştırma bulgularına göre; Türk tüketicileri yaş, çocuk sayısı ve cinsiyet bakımından daha eşit dağılıma sahip olduğu tespit edilmiştir. Alman tüketicileri organik gıda deneyiminin daha fazla olduğu ve Türk tüketicilerine oranla daha sıklıkla organik ürün satın aldıkları belirlenmiştir. Her iki ülke tüketicisinin de yüksek eğitim düzeyi ve orta gelir grubunda olduğu belirlenmiş ve organik ürün satın almak için süpermarketleri tercih ettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, Türk tüketicisinin sertifika ve etiket tanıma konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı ortaya konmuştur. Özbilge (2007) tarafından yapılan çalışmada, Türk organik tarımının mevcut durumu hakkında bilgi verilmiştir. Türkiye nin AB tarımıyla karşılaştırıldığında birtakım kısıtlarının olduğu vurgulanmıştır. Türkiye de organik tarımın gelişiminin iç pazarın gelişimine bağlı olduğu ve organik üretimi özendirecek desteklerle gerekli şartların sağlanabileceği vurgulanmıştır. Sarıkaya (2007) tarafından yapılan çalışmada, organik ürün tüketiminin yoğun olduğu Ankara ve İstanbul illerinde organik ürün tüketenlerle yapılan anket sonuçlarına göre; tüketicilerin organik ürün satın alma davranışları ve tutumları açısından dört boyutun öne çıktığı belirlenmiştir. Bunlar; sorumluluk, güven, değer ve fayda'dır. Bunun yanı sıra; organik ürün tüketenlerin eğitim düzeyinin lisans ya da lisansüstü ağırlıklı olduğu saptanmıştır. Schulze ve ark. (2007) tarafından yapılan çalışmada, Almanya da organik üreticilerin %91,2 sinin organik üretimde sertifikasyon sisteminin, tüketicilerin organik ürünlere güven oluşturması açısından gerekli olduğunu kabul ettiklerini, ancak sertifikalandırma

17 sisteminde fayda-maliyet ilişkisi hususunda üreticilerin %9,8 inin sertifikasyonun yararına inanmadıkları ortaya konmuştur. Bu sonuçların ise, gıda sektöründeki diğer sertifika sistemlerinin kabullenilmesi ile karşılaştırıldığında organik tarımda sertifika sistemi için yüksek bir kabullenmeyi gösterdiği vurgulanmıştır. Akın (2008) tarafından yapılan çalışmada, Akşehir İlçesinde organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenmesi ve yayılmasında etkili olan faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada Akşehir İlçesine bağlı olan ve organik çilek yetiştiriciliği yapılan 3 köyden basit tesadüfü örnekleme yöntemine göre seçilen 54 denek üzerinde anket çalışması yapılmıştır. Aynı köylerde organik çilek yetiştiriciliği yapanlarla karşılaştırmak için konvansiyonel çilek yetiştiriciliği yapan 30 adet denek araştırma kapsamına alınmıştır. Akşehir de organik çilek yetiştiriciliğinin benimsenmesi ve yayılması klasik benimsenme ve yayılma eğrisinden farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre; organik tarıma geçiş nedenleri arasında, geliri artırmak ve pazar garantisinin ilk sırada yer aldığı belirlenmiştir. Organik tarımın benimsemesinde etkili olan faktörler önem sırasına göre; ekonomik faktörler, sağlık faktörleri ve çevre koruma faktörleri şeklinde sıralanmıştır. Ataseven ve Güneş (2008) tarafından yapılan çalışmada, organik üretimin önemli bir bölümünün yurtdışına ihraç edildiği, ancak günümüzde ürün işleme teknolojisindeki gelişme ile birlikte artan iç talep ve tüketici duyarlılığı sayesinde organik tarımsal üretimde bulunan gıda işletmelerini iç piyasaya yönlendirdiği vurgulanmıştır. Çelikkanat (2008) tarafından yapılan çalışmada, kişisel değerler çerçevesinde organik ürün tüketicilerinin sınıflandırılması amaçlanmıştır. Anket yöntemiyle elde edilen verilere dayalı olarak, tüketiciler kişisel değerler ve organik gıda satın alma ölçeklerine göre kümelere ayrılmıştır. Daha sonra bu kümelerin organik gıda satın alma nedenleri ve satın almaya yönelik eğilimleri ile organik gıdalara karşı tutumları belirlenmiştir. Dahan (2008) tarafından yapılan çalışmada, niş işletmelerin pazarlama stratejileri ele alınmış ve organik gıda pazarının niş bir pazarda nasıl uygulandığı incelenmiştir. Ayrıca Türkiye de organik gıda pazarının kullanılan pazarlama stratejileri açısından genel hatlarının çıkarıldığı saha çalışmasına da yer verilmiştir. Olgun ve ark. (2008) tarafından yapılan çalışmada, Aydın, İzmir ve Çanakkale İllerinde konvansiyonel zeytin üreticilerinden seçilen 62 üreticiden anket yoluyla toplanan

18 verilere dayanmaktadır. Anketlerin analizinden elde edilen sonuçlara göre, konvansiyonel zeytin üreticilerinin %69,35 inin gelecekte organik zeytinyağı üretimi yapma eğiliminde olduğu saptanmıştır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde gelecekte organik tarım yapma eğiliminin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Konvansiyonel zeytin işletmelerinin organik tarıma geçişinde, ekonomik faktörlerin etkisinin daha büyük olduğu tespit edilmiştir. Bu faktörlerin tespitinde beşli likert ölçeği kullanılmıştır. Yüksek fiyat ile ürünün pazarlamasının kolay ve garantili olması durumunda, işletmelerin organik zeytinyağı üretimine geçebileceği belirlenmiştir. Tirkeş (2008) tarafından yapılan çalışmada, iç pazardaki mevcut ve potansiyel organik gıda tüketicilerinin profilini ve organik gıda tercih etme ve etmeme nedenlerini belirlemek ve organik gıda satın alma davranışı ile ilişkili olabilecek faktörler konusunda organik gıda üreticisi şirketlere bilgi sağlamak amaçlanmıştır. Ayrıca saha çalışmasına dayalı bölümde faktör analizi kullanılmış ve sonuçları değerlendirilerek organik gıda tüketimini artırmaya yönelik stratejilerin neler olabileceği üzerinde durulmuştur. Albersmeier ve ark. (2009) tarafından yapılan çalışmada, çiftçilerin organik sertifikasyon sistemlerini algılamaları üzerine odaklanılmıştır. Çalışmanın analizinde likert ölçeği, en küçük kareler yöntemi ve faktör analizi kullanılmıştır. Ankete dayalı olan çalışma 2007 Kasım ve 2008 Ocak aylarını kapsayan dönemde toplam 149 organik üretici ile yüzyüze, telefonla ve e-posta yoluyla elde edilen verilere dayanmaktadır. Brezilya da 87 ve Costa Rika da 62 anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre, katılımcıların %66,9 u çiftlik sahibi, %12,2 si yönetici konumundadır. Organik üreticilerin %51,7 sinin ilk ve orta düzeyde, %30,9 unun ise yüksek öğrenim düzeyinde eğitim aldıkları belirlenmiştir. Katılımcıların ortalama yaşı 42,9 olarak tespit edilmiştir. Costa Rika daki üreticilerin Brezilya daki üreticilere göre organik tarım deneyimlerinin daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmada, organik sistemde yer alan kalite ve yönetim sistemleri ile laboratuar analizlerinin kombine edilmesinin bürokrasiyi azaltabileceğine vurgu yapılmıştır. Sonuç olarak, çiftçilerinin çoğunluğunun organik sertifikasyon sisteminden memnun oldukları ve güven duydukları, ancak yoğun bürokratik işlemlerden ve sertifikasyon maliyetlerinden çekindikleri ortaya konulmuştur.

19 Çobanoğlu ve Işın (2009) tarafından yapılan çalışmada, kuru incir üreticilerinin organik tarım sistemine yönelmesinde etkili kriterler ve etki düzeyleri Analitik Hiyerarşi süreci ile analiz edilmiştir. Üreticilerin üretim sistemi tercihindeki karar kriterleri olarak fiyat, maliyet, verim, pazarlama, sürdürülebilirlik-çevre kriteri saptanmıştır. Çalışmada İzmir ve Aydın da toplam 67 kuru incir üreticisi ile görüşülmüştür. Görüşülen üreticilerin %70,1 inin konvansiyonel tarımla uğraştığı, %29,9 unun ise organik tarım yöntemlerini kullandığı ve organik tarım ve iyi tarım uygulamalarından haberdar oldukları belirlenmiştir. Organik tarım yöntemlerini kullanan üreticilerin konvansiyonel yöntemleri kullananlara göre daha genç ve eğitimli oldukları tespit edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre; üreticilerin tarım sistemi tercihinde en önemli kriterin pazarlama kriteri olduğu, ikinci avantajın ise fiyat kriteri olduğu ortaya çıkmıştır. Üreticilerin üretim sistemi tercihi beş kriter ile birlikte değerlendirilip sıralandığında, organik tarım 0,574 ile öncelikli ve ilk sırada olduğu, iyi tarım uygulamaları 0,226 ile ikinci sırada ve konvansiyonel tarım ise 0,200 ile üçüncü sırada yer aldığı belirlenmiştir. Üreticilerin organik tarım tercihini sürdürülebilirlik ve çevre kriterinden daha çok pazarlama ve fiyat gibi ekonomik kriterlerin etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Nardalı (2009) tarafından yapılan çalışmada, organik ürün sektöründe yer alan taraflardan üretici, tüketici, perakendeci ve sertifikasyon kuruluşları ile yapılan anket çalışması ve analizler sonucunda, etik değerler ve karşılaşılan etik sorunlar ortaya konulmuştur. Üretici anketi sonuçlarına göre; katılımcıların sadece %56 sı üretimde kimyasal madde kullanılmadığını belirtmiştir. Nemes (2009) tarafından yapılan çalışmada, organik ve organik olmayan tarım sistemlerinin karşılaştırmalı analizi yapılmıştır. Daha yüksek devlet desteği ve yayım hizmeti alan organik olmayan tarım ile organik tarımın ekonomik açıdan karşılaştırmasındaki önyargı ve yanlışlıklara dikkat çekilmek istenmiştir. Çalışmada, tarım sistemleri ekonomik açıdan karşılaştırılırken, sosyal, çevresel ve sağlık maliyetleri gibi göz ardı edilen direk ya da dolaylı etkilerinin dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Akın ve ark. ( 2010) tarafından yapılan çalışmada, Niğde İlindeki tüketicilerin sosyo demografik özellikleri ile organik gıdalara ilişkin tutumları ve bireysel değerler arasındaki farklılığın incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, 500 katılımcıya uygulanan

20 anket sonuçlarına dayanmaktadır. Çalışma sonuçlarına göre; 40 yaş altında olan, gelir seviyesi 1000 TL üzerinde olan, bir ya da iki çocuklu aileler ve özellikle bu grupta yer alan kadınlar organik gıda konusunda diğer sosyo demografik özelliklere sahip gruplara göre daha duyarlı oldukları tespit edilmiştir. Organik gıdaya yönelik olumlu imaj sahibi bireylerin çevreye duyarlı, kendiyle barışık, doğayla bütünlük içerisinde olmak isteyen değerlere sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca çalışmada, bu bireylerin hoşgörülü, manevi değerlere sahip, yardımsever, sorumluluk sahibi ve güzelliklerle dolu bir dünya isteyen bireylerin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İTO (2011a) çalışmada, Türkiye'de organik tarım ürünleri pazarının yapısal özellikleri analiz edilmiş, pazarın gelişme potansiyeli değerlendirilmiş ve organik tarımın iç ve dış pazarda kat ettiği yol incelenmiştir.

21 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1. Materyal Araştırma; kuramsal çerçeveyi ortaya koymayı amaçlayan makro nitelikli çalışma ve saha çalışması olmak üzere iki temel çatı altında planlanmıştır. Araştırmanın kuramsal çerçevesi literatüre dayalı bir çalışma olup; konuyla ilgili yerli ve yabancı makaleler, araştırmalar, projeler ve tezler gibi dökümanlardan elde edilen ikincil veriler çalışmanın makro düzeydeki materyalini oluşturmuştur. Samsun İli ile ilgili veri ve bilgilerin elde edilmesinde; Samsun Valiliği, Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Çarşamba Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ve Organik Fındık Üretici Birliği kayıtlarından yararlanılmıştır. Dünyada organik tarımın gelişimi ve ticareti ile ilgili istatistiki veri ve bilgilerin elde edilmesinde uluslararası kaynaklardan yararlanılmıştır. Araştırmanın analize dayalı olan saha çalışması üreticiye ve tüketiciye yöneliktir. Üreticilere yönelik araştırmanın ana materyalini; organik üretimin yoğun olarak yapıldığı ve Samsun İli içme suyunun sağlandığı Çakmak Baraj Havzası etrafında yer alan dokuz köyde (Ağcagüney, Koldere, Eğridere, Gökçeçakmak, Kabaceviz, Şeyhgüven, Esençay, Porsuk ve organik köy olarak seçilen Yukarı Aksu Köyü) organik üretim yapan 110 işletme ve organik üretim yapmayan 105 işletmeden yüzyüze görüşme usulüyle elde edilen birincil veriler oluşturmuştur. Tüketicilere yönelik araştırmanın ana materyalini ise; Samsun il merkezinde yaşayan 478 aileyle yapılan anket sonuçlarından elde edilen birincil veriler oluşturmuştur. 3.2. Yöntem Araştırmanın kuramsal bölümünde; istatistiksel tablolar, grafikler ve oransal değerlendirmeler gibi basit açıklayıcı yöntemlere başvurulmuştur. Araştırmanın tüketiciye yönelik analizinde; tüketicilerin organik ürünler hakkındaki bilgi düzeyleri, bilgi kaynakları, ürün tercihlerini etkileyen faktörler, en çok hangi ürünleri organik olarak tüketmeyi arzuladıkları, ürünlerde aranan özellikler ve fiyat konuları ile tüketicilerin organik ürünlere yönelik tutumlarının belirlenmesinde tanımlayıcı ve özellikleri ortaya koyucu oransal basit tanımlayıcı istatistiki yöntemler kullanılmıştır.

22 Araştırmanın saha çalışmasına dayalı bölümünde yapılan anketler; üreticiler ve tüketiciler olmak üzere iki farklı örneklem için uygulanmıştır. Üretici grup, organik üretim yapan ve yapmayan olmak üzere ayrı örneklemden iki gruptur. 3.2.1. Örnek Hacminin Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler 3.2.1.1. Üreticilere Yönelik Örnek Hacminin Belirlenmesi Üretici analizi; organik üretim yapan ve yapmayan üreticiler olmak üzere iki grubun analizini kapsamaktadır. Her iki grup için ayrı örnek hacmi belirlenmiştir. Örnek hacminin belirlenmesinde arazi büyüklüğü dikkate alınarak basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle anket yapılacak işletme sayıları tespit edilmiştir (Güneş ve Arıkan, 1989). Bu amaçla aşağıdaki formül kullanılmıştır: N. 2 n = (N - 1 )D + 2 (1) Formülde; n: Örnek hacmi σ2: Populasyona ait varyans (arazi varlığına ait) N: Ana kitlede yer alan üretici sayısı (Organik üretim yapan üreticiler için N=422 ve organik üretim yapmayan üreticiler için N=580 dir) D: Populasyon ortalamasından izin verilen hata payını gösterir ve D= (E/Z) 2 dir. E=0,10 alınmıştır. Araştırmada %90 güven sınırı öngörüldüğünden Z tablo değeri 1,645 olarak alınmıştır. Üretici ve tüketici anketlerini içeren saha çalışmasına ilişkin örnek hacimleri Çizelge 3.1 de verilmiştir. Çizelge 3.1. Saha çalışmasına ait örnek hacimleri Anket Türü Örnek Hacimleri (adet) Organik üretim yapmayan üreticiler 105 Organik üretim yapan üreticiler 110 Tüketiciler 478 Toplam 693

23 3.2.1.2. Tüketicilere Yönelik Örnek Hacminin Belirlenmesi Çalışma verileri, Samsun il merkezinde yaşayan tüketicilere, 2009 yılı Haziran-Ağustos aylarını kapsayan dönemde, bizzat araştırıcı tarafından anket uygulanarak elde edilmiştir. Araştırmada tüketici analizi için örnek büyüklüğü 478 aile olarak belirlenmiş ve bu örnek büyüklüğünün hangi oranda hata payı ile ana kitleyi temsil ettiği hesaplanmıştır. Ana kitleye ilişkin bilgi mevcut olduğunda ve ana kitle 100 000 den büyük ise (2009 ADNKS sonuçlarına göre; Samsun il merkezinde 552 601 olan İl Merkez nüfusu ana kitle olarak alınmıştır), belirli bir güven aralığında hata payı hesaplanabilir (Laajimi ve Briz, 1992). n 2 Z p q e 2 (2) İncelenen özelliğin populasyondaki oranının bilinmemesi durumunda p değerinin 0,50 olarak alınması gerektiği ifade edilmektedir. Bu nedenle p=0,50 olarak alınmıştır ve populasyonu temsil edecek maksimum örneğe ulaşmak amaçlanmıştır. p: incelenen birimin ana kitle içinde gerçekleşme olasılığı (Bu çalışmada, daha önce benzer bir çalışma yapılmadığı için ve populasyonu temsil edecek maksimum örneğe ulaşmak için oran %50 alınmıştır). Dolayısıyla q=0,50. n: 478 (tüketici örnek büyüklüğü) q: 1-p (1-0,5=0,5) e: hata terimi t: güven aralığı Z: %95 (%95 güven aralığının tablo değeri=1,96) Örnek büyüklüğü 478 olarak belirlendikten sonra, Samsun il merkezinde bulunan toplam 92 adet mahalledeki hanehalkı sayıları dikkate alınarak oransal olarak dağılım yapılmıştır. Hangi tüketicilerle anket yapılacağına karar vermede tesadüfi sayılar tablosundan yararlanılmıştır.

24 3.2.2. Analiz Aşamasında Kullanılan Yöntemler 3.2.2.1. Üreticilere Yönelik Analizde Kullanılan Yöntemler Üreticilere yönelik analizde; organik üretim yapan ve organik üretim yapmayan üreticiler bazı özellikler açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. İncelenen değişkenler; toplam arazi varlığı, ürün tercihleri, aile reisinin yaşı, eğitimi, mesleği, ailedeki birey sayısı, aileye gelir getiren sayısı ve çiftlikte çalışan sayısıdır. Üreticiler organik üretim yapan üretici grubu ve organik üretim yapmayan üretici grubu şeklinde iki kısımda değerlendirilmiştir. Üreticilere yönelik inceleme üç şekilde planlanmıştır. 1.Karşılaştırmalı üretici analizi 2.Organik üretim yapmayan üretici analizi 3.Organik üretim yapan üretici analizi Karşılaştırmalı analizde, organik üretim yapan ve yapmayan üreticilerin incelenen değişkenler açısından farklı olup olmadıkları test edilmiştir. Analizde kullanılan değişkenlerin normal dağılım gösterip göstermediği; Bağımsız İki Örneklem Kolmogorov-Smirnov Z Testi ile belirlenmiştir. Hipotez şöyle kurulmuştur: H 0 : Dağılım normaldir. H A : Dağılım normal değildir. Reisin Yaşı değişkeni sürekli bir veridir. Bu nedenle Reisin Yaşı değişkenine t- Testi uygulanmıştır. t-testinde hipotez şöyle kurulmuştur: H 0 : İki grup ortalaması arasında anlamlı bir fark yoktur. H A : İki grup ortalaması arasında anlamlı bir fark vardır. Mann Whitney U Testi iki ayrı grubun belli bir değişkene ait ortalamalarını karşılaştırmak için kullanılır. t-testi için koşulların uygun olmadığı durumlarda bu test uygulanmalıdır. Eğer koşullar uygun ise öncelikle t-testi uygulanmalıdır (Anonim, 2009f). Herhangi bir veri grubuna t, Z ve F gibi parametrik testleri uygulayabilmek için anakütle dağılımının normal dağılıma sahip olması gerekir. Parametrik olmayan testleri uygulamak için örneklem büyüklüğünün önemi yoktur. Bağımsız iki örneklem için parametrik olmayan testlerden Mann-Whitney U Testi uygulanabilir. Mann-Whitney U Testi parametrik testlerde yer alan t-testinin, parametrik olmayan testler için

25 kullanılan en iyi alternatifidir (Bayram, 2009). Mann-Whitney U Testi normal veya normale yakın bir dağılım gerektirmez (Akgül ve Çevik, 2005). Bu bağlamda; organik üretim yapan ve yapmayan üretici gruplarının farklı olup olmadığının araştırılmasında kullanılan değişkenler kesikli olduğundan Man Whitney U Testi kullanılmıştır. Man Whitney U Testinde hipotez şöyle kurulmuştur: H 0 : İki grup arasında anlamlı bir fark yoktur. H A : İki grup arasında anlamlı bir fark vardır. Organik ve geleneksel üretici grubunun ürün tercihlerinin farklı olup olmadığının araştırılmasında Oran Analizi uygulanmıştır. Oran Analizinde hipotez şöyle kurulmuştur: H 0 : İki oran arasında fark yoktur. H A : İki oran arasında fark vardır. 3.2.2.2. Tüketicilere Yönelik Analizde Kullanılan Logit Regresyon Yöntemi Tüketicilerin organik ürünleri tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesinde; hangi faktörün ne oranda etkili olacağının tespit edilmesi amacıyla ekonometrik bir model olan logit regresyon analizi kullanılmıştır. Bu amaçla 0-1 modeli olarak da adlandırılan Binary Logit Model tercih edilmiştir. Regresyon analizleri yapılırken uygun istatistiki bilgisayar paket programları kullanılmıştır. Logit model, bağımlı değişkenin tahmini değerlerini olasılık olarak hesaplayarak olasılık kurallarına uygun sınıflama yapma imkanı veren, tablolaştırılmış ya da ham veri setlerini analiz eden bir istatistiksel yöntemdir (Özdamar, 1999). Logit model, bağımsız değişken değeri sonsuza gittiği zaman, bağımlı değişkenin 1 e asimptot olduğu matematiksel bir fonksiyondur. P i E( Y 1 X ) X ( 4 ) i i P i E 1 1 e ( Yi 1 X i ) ( X i ) 1 1 e Zi ( 5 )

26 Burada: Z i = X i dir. P i = Açıklayıcı değişken (X i ) hakkında bilgi verirken i. bireyin belirli bir tercihi yapma olasılığını ifade etmektedir. Z i = X i e = 2,71828 dir ( 5 ) nolu model logit model olarak adlandırılır. X hangi değerleri alırsa alsın fonksiyondaki üssel terim daima pozitif olacağı için P i nin alt sınırı da sıfır olur. Olasılık için gerekli olan 0 P i 1 koşulunu bu fonksiyon sağlamış olur. Logit dağılım fonksiyonu diye adlandırılan Z i değişkeni - ile + arasında değer aldıkça P i de 0 ile 1 arasında değerler alacak ve P i ile Z i arasındaki ilişki doğrusal olmayacaktır. Böyle bir durumda 0 ile 1 arasında kalma koşulunu sağlayabilmek için logit modelin uygulanması önerilmektedir (Gujarati, 1995). Tüketici davranışlarına yönelik eğilimlerin belirlenmesinde; logit, probit ya da tobit modeller kullanılabilmektedir (Dölekoğlu ve Yurdakul, 2004). Probit model normal olasılık dağılımına dayanırken, logit model logistik olasılık dağılımından türetilir (McKelvey ve Zavoina, 1975; Akın ve ark., 2000). Logit ve probit model arasındaki başlıca fark, logistiğin daha kalın kuyruklu olması, yani normal ya da probit eğrisinin eksenlere, logistik eğrisinden daha çabuk yaklaşmasıdır. Dolayısıyla ikisi arasındaki seçim bir kolaylık ve eldeki bilgisayar yazılımı seçimidir (Gujarati, 1995). Bu nedenle anlaşılması ve yorumlanması bakımından karmaşık olan probit model, logit model kadar yaygın bir şekilde kullanılmamaktadır (Tarı, 1999). Logit modeli probit modelden ayıran özellik, hataların logistik olarak dağılmasıdır; bu da katsayılardaki farktan kaynaklanmaktadır (Akın, 1996). Araştırmanın tüketiciye yönelik analizinde kullanılan logit modelde; bağımlı değişken organik ürün tüketme durumu olarak belirlenmiştir. Modelin bağımsız değişkenleri ise; tatil harcaması, elektrik-su-yakıt gibi giderler, organik ürünlere ulaşabilme kolaylığı, eşin eğitim düzeyi, organik ürünlere fazladan ödeme yapmayı kabul etme, gıda maddelerinin sağlığa olan etkilerini önemseme, organik olmayan ürünlerin sağlığa

27 zararlı olduğunu düşünme, organik tarım konusunda tam bilgi sahibi olma ve aileye gelir getiren kişi sayısıdır. Bağımlı değişken organik ürün tüketip tüketmeme şeklinde iki olasılık olarak alındığı için binary (ikili) logit model kullanılmıştır. Modelin bağımlı değişkenleri (kategorik bağımlı değişkeni) Y olarak sembolize edersek; Y = 0 Organik ürün tüketmeyen 1 Organik ürün tüketen şeklinde tanımlanabilir. Modele ilişkin geniş açıklama 6. Bölümde yer alan logit regresyon analizi kısmında ayrıntılı olarak verilmiştir. Modelleme işinde aşamalı olarak önce başlangıç modeli oluşturulmuş, ardından stepwise işlemiyle en uygun modele ulaşılmıştır. Belirlenen modelin en uygun model olduğunu test etmek için regresyon analizinde belirli değişkenler varken ve yokken değerlendirme yapmak suretiyle bunların açıklayıcılık gücüne katkı yapıp yapmadıkları belirlenir. Bu amaçla, logistik regresyonda, gözlenen değerin tahmin edilen değer ile karşılaştırılması Logaritmik Olasılık (log likelihood-ll) fonksiyonuna dayanır. İyi model, gözlenen sonuçların yüksek ihtimallerini oluşturan modeldir. Bunun anlamı -2 LL nin küçük olmasıdır (Akgül ve Çevik, 2007). Tahmin modelinin uyum iyiliğini test etmek amacıyla ikinci bir test olarak Hosmer-Lemeshow (H-L) testi de uygulanmıştır. Katsayıların tek tek anlamlı olup olmadığı t testi ile kontrol edilmiştir. İncelenen logit regresyon modelinin değişkenlerinin her birinin anlamlı bulunması ve modelin uyum iyiliği testlerini geçmesi üzerine modele ait Odds oranları yorumlanmıştır. Bahis oranı olarak ifade edilen Odds oranı gerçekleşen olay sayısının gerçekleşmeyen olay sayısına oranı olarak ifade edilir (Tüzüntürk, 2007).

28 4. KURAMSAL YAPI VE İŞLEYİŞ 4.1. Organik Tarım Sistemi Tarımsal üretimde yoğun girdi ve teknoloji kullanımı ile kimyasalların aşırı şekilde kullanımı sonucu güvenilir gıda temini zorlaşmıştır. Tüketilen gıdalarla birlikte canlı sağlığı ve çevre konusunda önemli riskler söz konusu olmaya başlamıştır. Temelde insan aktiviteleri sonucu oluşan (anthropogenic) çevre sorunları (iklim değişiklikleri ve doğal hayatın tahrip edilmesi gibi) ve gıda kaynaklı olumsuzluklar aşırı tüketimin bir sonucudur. Karın yüksek olduğu sektörlerde, çoğu kez etik değerler hiçe sayılarak insan sağlığı riske atılmaktadır. Bu durum, tüketicilerin satın aldıkları gıdalarla ilgili daha sorgulayıcı ve özenli olmasını gerekli kılmaktadır. Öte yandan, güvenilirliği garanti edilmiş ve menşei bilinen bir sistemle üretilmiş gıdaya ulaşmanın zorluğu da ortadadır. Artan sağlık sorunlarının önemli bir kısmı, gıdalarda bulunan kimyasalların insan sağlığını etkilemesinden kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda ekosistemdeki döngüde yer alan tüm canlıları ve canlıya hayat veren hava, su ve toprak gibi doğal kaynakların da ciddi şekilde tahrip edildiği bilinmektedir. Zaman içerisinde çevre koruma ve tüketici bilincinin gelişmesiyle, bu olumsuzlukları en aza indirmek amacıyla kimyasal gübre ve ilaç kullanımının yasaklanarak bunların yerine organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerini kullanma esasına dayanan ve dünyada her geçen yıl binlerce müteşebbisin bu girişime katıldığı Organik Tarım Sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Ürünün tarladan sofraya gelene dek; depolama, işleme ve paketleme aşamaları da dahil olmak üzere hiçbir katkı maddesi ya da kimyasal madde kullanılmayan ve tüm bu aşamalarda bağımsız kontrol firmaları tarafından denetlenerek, sertifikalandırılmış tüm ürünler organik ürün olarak değerlendirilmektedir (Elmaz ve ark., 2004). Bir ürünün organik ürün adı altında pazarlanabilmesi için; nihai ürünün en az %95 oranında tarımsal kaynaklı ve organik olan girdi içermesi gereklidir. %5 lik katkı maddesi ise Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik metninde belirtilen maddelerden oluşabilir. Eğer mamul gıdanın içerdiği tarımsal orijinli girdilerin minimum %70 i organik kökenli ise, organik ürünün gösterimi için tarımsal kökenli girdilerin hangi oranda kullanılarak üretildiği Organik Tarım Kanunu ve Organik

29 Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik metninde belirtildiği şekliyle belirtilmelidir. Geçiş periyodundaki ürünlerin yalnız tarımsal kökenli tek bir girdi olarak işlenmesi durumunda organik olarak etiketlenebilir ve organik tarımda geçiş periyodundaki ürün ibaresi kullanılır (Anonim, 2010h). 4.1.1. Organik Tarımda Kontrol ve Sertifikasyon Kontrol; organik tarımın sözleşmeli tarım şekli olması itibariyle üretimin başından sonuna kadar muntazam kayıtlar tutma, üretim sürecini gözlem altına alma, gözlem sonuçlarını rapor etme, ürünün organik niteliğini laboratuar analizleri ile test etme ve denetlemedir. Sertifıkasyon ise; bütün kontrol yöntemlerini uygulayarak elde edilen organik ürünün geldiği aşamanın belgelenmesidir. Kontrol ve sertifikasyon işlemi aynı kuruluş tarafından yapılabileceği gibi ayrı ayrı kuruluşlar tarafından da yapılabilmektedir (Anonim, 2011h ). Türkiye de kontrol ve sertifikasyon işlemleri aynı kuruluş tarafından yapılmaktadır. Sertifika sistemi ürünlerin, organik standartlara göre üretildiğinin, işlendiğinin ve paketlendiğinin garantisidir. Bu da tüketicilere güvence vermenin yanında, üreticileri ve firmaları haksız rekabete karşı korumakta, ayrıca ürüne verilen kod numarası ve kayıt sistemiyle geriye dönük izlenebilirlik sağlamaktadır (Anonim, 2007; Aksoy ve ark., 2005). Organik ürünlerin üretimi özel düzenlemeler gerektirmektedir. Bu nedenle organik ürünlerin bazı yazılı sertifikalara ve belirli bazı standartlara ihtiyacı vardır. Sertifikaların en önemli rolü tüketicilerin konvansiyonel ürünlerle organik ürünleri rahatlıkla ayırt edebilmelerini sağlamasıdır (Siderer ve ark., 2005). Tüketicilerin organik ürünlere karşı güven duyabilmeleri için sertifika önemli bir unsurdur. Türkiye de organik ürünler pazarı, iç piyasada henüz yaygınlaşmadığından tüketiciler konu hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Öyle ki, tüketiciler organik ürünlerin sertifikayla satılması gerektiğini bilmemektedir. Öte yandan tüketiciler; doğal tarım, iyi tarım ve organik tarım arasındaki farkı da tanımlayamamaktadır. Doğal ürün; yapay bileşen ve katkı maddesi kullanılmayan fakat organik yerine yapay olmayan konvansiyonel bileşenlerden oluşabilen bir üretim şeklidir. İyi tarım; AB perakendecilik standartlarına uyum sağlamayı, çiftçiyi ve aktivitelerini kayıt altına almayı, insan ve hayvan sağlığı ile çevrenin korunması konusunda minimum standartları içeren bir üretim şeklidir. İyi tarım uygulamalarında izlenebilirlik, kontrol ve sertifikasyon

30 mevcuttur ve İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik esasları geçerlidir. İyi tarımda sağlığa zarar vermeyecek oranlarda kimyasal kullanılabilmektedir. Organik tarım ise; üretimde hiçbir kimyasalın kullanılmadığı, ürünün üretimi, işlenmesi, depolanması ve pazarlanması faaliyetlerinin kanun ve yönetmeliklere tabi olduğu, sabır isteyen ve özveri gerektiren bir süreçtir. Tüketiciler yaşadıkları kavram kargaşası nedeniyle, doğal ürünle organik ürün arasında fark olmadığını, köylüden satın alınan ürünlerin sağlık açısından risk taşımadığını ve bu ürünlerin organik ürün olduğunu düşündüklerinden sertifikalı organik ürünler için fazladan bir fiyat farkı istenmesini anlamsız bulabilmektedir. Bunun yanı sıra semt pazarı, manav ya da bazı büyük süpermarketlerde dahi entansif yöntemlerle üretilmiş ürünler, organik ürünmüş gibi satılmaktadır. Bu durum, organik ürünler konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan tüketiciyi yanıltarak, organik ürünlere karşı güvensizlik yaratmakta ve haksız rekabete neden olmaktadır. Dolaylı olarak, sektörde yer alan üretici, işleyici ve firma zarar görmektedir. Bu sorunların aşılabilmesi için öncelikle tüketicilerin organik ürünü tanımaları sağlanmalı ve ambalajlı ürünlerde ürün logosunu, yaş meyve ve sebzelerde ise ürün sertifikasını sorgulamaları konusunda tüketiciler bilgilendirilmelidir. Kontrol ve sertifikasyon konusunda en fazla tartışılan unsur kontrol ve sertifika ücretleridir. Birçok araştırmacıya göre, organik üretim açısından çok önemli olan sertifika maliyetleri, özellikle küçük üreticilerin organik ürün pazarına girebilmelerini zorlaştırmakta ve rekabeti azaltmaktadır (Raynolds, 2003). Bazı üreticiler, sertifikasyon bedeli ödemenin gereksiz bir maliyet unsuru olduğu görüşünü paylaşmaktadır. Bu düşünce temelde, sistem üzerinden bazı kesimlerin rant sağladığı fikrinden kaynaklanmaktadır. Özellikle küçük ölçekli üretim yapan üreticilerin çoğu, böyle bir maliyete katlanabilecek sermayeye sahip olmadığı için organik tarımı benimsememektedir. Ancak sözleşme usulüyle ürün sağlayan firmaların ve yerel yönetimlerin sertifikasyon bedellerini karşılama konusunda verdikleri destek ve buna ilave olarak küçük üreticilerin birleşerek grup sertifikası alabilmeleri, sisteme daha fazla üreticinin dahil olmasını sağlamaktadır. Ancak, grup içerisinde ya da firmayla yaşanan bir anlaşmazlık durumunda grup ya da firma adına alınan sertifikadan üretici bireysel olarak yararlanamamakta ve bu durum üreticilerin sisteme dahil olmalarını engellemektedir.

31 Sertifikasyon sistemi gereğince, organik tarımda düzenli olarak tutulması zorunlu olan kayıtlar sayesinde çiftlik yönetimi ve üretim planlaması yapılabilmektedir. Aynı zamanda, uzun dönemde sağlıklı verilere ulaşılması, ürünlerde kullanılan barkod sistemi ile yeni teknolojilerin kullanılması, kurulan üretici birlikleri ile doğru bilgiye ulaşma ve ucuz girdi temini, üretim ve pazarlama ile ilgili avantajlar da sağlanmaktadır. Ürün sertifikası; güvenli ve kaliteli gıda tüketimi, ürünün menşei, nerede ve kim tarafından üretildiği ya da işlendiği gibi bilgilere ulaşabilmeyi sağlamaktadır. Kısacası tüketici satın aldığı ürünü izleyebilme imkanı bulmaktadır. Sertifika, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş bağımsız ve özel kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşlarınca verilmektedir (Anonim, 2010b). Türkiye de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş 16 adet KSK faaliyet göstermektedir. Bunlardan 7'si AB ülkelerinde faaliyet gösteren firmaların Türkiye temsilcilikleri olup, diğerleri Türk firmalarıdır ( bkz. Ek 2.29). Türk firmalarının sertifika ücretleri, yabancı firmalara göre yarı yarıya düşüktür. Bunun en temel nedeni ise, gerekli analizlerin ülke içindeki laboratuarlarda yaptırılmasıdır. 4.2. Organik Tarıma Geçiş Nedenleri Dünyada çevre, insan ve toplum sağlığının korunması konusunda ülkelere göre farklı düzeylerde olmakla birlikte organik tarıma geçişle ilgili büyük gelişmeler meydana gelmiştir. Organik tarıma geçme nedenleri arasında, sağlık ve çevreyle ilgili yaşanan birçok sorun yer almaktadır. Bunlar; bitkisel üretimde pestisitlerin, hayvansal üretimde antibiyotik ve hormonların kullanılmasından kaynaklanan sağlıkla ilgili sorunlar ve çevresel problemler olarak sıralanmaktadır (Rundgren, 2002). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanan tarım politikaları organik tarımın kabulü ile değişim göstermeye başlamıştır. Tarımsal üretimde kimyasal girdi desteğinin azalmasını takiben üretici açısından artan maliyetler ve organik tarıma verilen destekler organik tarımı cazip hale getirmiştir. Gelişmiş ülkelerde organik tarıma geçişte en etkili faktör tüketicilerin sağlığa ve çevreye karşı duyarlılıklarıdır. Artan çevre duyarlılığı, gıda maddeleri üretiminin miktar ve kalitesi yanında, tüketici sağlığı yönünden de değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış ve böylece organik ürünlerin üretimi ve ticareti büyük önem kazanmıştır (Bülbül ve Tanrıvermiş, 1999). Gelişmekte olan ülkelerde ise organik tarıma geçişin en

32 önemli nedeni, gelişmiş ülkelerde oluşan pazar fırsatlarıdır. Büyüyen pazardan daha fazla pay alma, ilave katma değer yaratma, yeni istihdam alanları oluşturma, kırsal ve sosyal kalkınmayı teşvik etme, güvenilir gıda sağlama, üretici refahını artırma ve kaynakların sürdürülebilirliğini sağlama, organik tarıma geçişi sağlayan unsurlar arasında sayılabilir. Üretici bazında düşünüldüğünde; organik tarıma geçişte, üreticiye verilen teşvikler ve ürünlerin pazar garantisinin olması en etkili faktörler arasında yer almaktadır. 4.3. Türkiye de Organik Tarımın Yasal Düzenlenişi ve Mevzuatın Gelişimi Organik tarım kanununun amacı; tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler sunmak ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir (Anonim, 2010h). Bu amaç doğrultusunda çevre dengesinin korunması, organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi ve organik tarımsal üretim ve pazarlamanın düzenlenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır (Erdem, 2006). Türkiye de organik tarım ile ilgili yasal düzenlemeler, AB deki gelişmelere paralel olarak gelişme göstermiştir. Organik tarım ile ilgili ilk kurumsal yapı 1992 yılında İzmir de kurulan Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) ile başlamıştır. Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, IFOAM ın üyesidir ve Türkiye de faaliyet gösteren kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının bu derneğe üye olma zorunlulukları bulunmaktadır (Usal, 2006). Türkiye de organik tarıma yönelik faaliyetlerin başladığı 1984 85 li yıllarda ithalatçı ülkelerin mevzuatına göre yapılan üretim ve ihracat, 1991 yılında AB Konsey Tüzüğünün yürürlüğe girmesiyle, söz konusu Tüzük esas alınarak yapılmaya başlanmıştır. AB Konsey Tüzüğü ile, AB'ye organik ürün ihraç eden ülkelerin kendi mevzuatını oluşturmaları zorunluluğu getirilmiştir. Bu yüzden TKB çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve "Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik", 18.12.1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (TKB, 2010b). Daha sonra bu yönetmelik 11 Temmuz 2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" ile

33 yeniden düzenlenmiştir. Aralık 2004'de de Organik Tarım Kanunu yürürlüğe girmiştir (Subaşı, 2009). Organik tarım kanunu ile sektörde meydana gelebilecek ihlallere karşı cezai yaptırımlar ile kontrol ve sertifikasyon hizmetleri yasal zemine oturtulmuştur. Dış pazarlarda istenen çeşitlerin, talep edilen miktarlarda ihraç edilerek pazarlanması, yayımlanan bu yönetmelikle mümkün olmuştur. İç mevzuatlarında dengi düzenlemeleri oluşturamayan ülkelerin, AB ülkelerine organik ürünler ihracatı mümkün olamamaktadır. Bunların ötesinde, Dış Ticaret Müsteşarlığının 6 Ocak 1996 tarih ve 22515 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan İhracat Rejim Kararı ve bağlı ihracat yönetmeliğinin Kayda Bağlı İhracat Listesi eki çerçevesinde organik ürünlerin ihracatı kayda bağlanmıştır (TKB, 2010b). 4.4. Dünyada Organik Tarım ve Ticareti Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) Avrupa da ekolojik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, sağlıklı bir şekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı ve tüm gelişmeleri üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlayarak kurulmuştur. Daha sonra Avrupa da 2092/91 sayılı AB Direktifinin yayınlanması ile ekolojik üretimin esaslarının denetlenmesi yasalaşmıştır (Ünal, 2006). 2007 yılı verilerine göre, 71 ülkede organik tarım yönetmeliği bulunmakta ve 21 ülkede ise geçici taslak yönetmeliği hazır durumdadır. Dünyada Avrupa Birliği yönetmeliği haricinde Amerika nın NOP, Japonya nın JAS yönetmeliği en çok izlenen yönetmelikler arasında yer almaktadır (ETO, 2010). 2008 yılında organik tarım yönetmeliğine sahip ülke sayısı 73 iken, 2010 yılında 74 ülkenin kendi organik tarım yönetmeliği bulunmaktadır (Anonim, 2011n). Organik tarım Avrupa da 1910 lu yıllarda başlamakla birlikte, kontrollü üretim 1930 lu yıllara dayanmaktadır. Organik tarım dünyada 1970 li yıllarda ticari anlamda önem kazanmaya başlamıştır. 1972 yılında Almanya da IFAOM ın kurulmasıyla daha düzenli bir hale gelmiştir. 1992 de ise akreditasyon programı yürürlüğe sokularak tüm dünyada eş düzeyli organik kalite sağlanması amaçlanmıştır (Anonim, 2011c). Tüm dünyada hızla gelişen organik tarımda genellikle ülkelerin geleneksel ürünleri örneğin; Hindistan da çay, Danimarka da süt ve ürünleri, Arjantin de et ve mamulleri,

34 Orta Amerika ve Afrika ülkelerinde muz, Tunus ta hurma ve zeytinyağı, Türkiye de ise kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler organik olarak üretilen ilk ürünlerdir (Anonim, 2010a). Dünyada organik üretim yapan ülke sayısındaki gelişim Şekil 4.1 de verilmiştir. 2008 yılı verilerine göre toplam 154 ülkede 35 milyon ha alan üzerinde organik tarımsal üretim yapılmaktadır (Willer, 2010). 2009 yılı verilerine göre ise, dünyada 160 ülkede organik tarım yapılmakta ve yalnızca 7 ülkede organik tarım alanlarının toplam tarım alanları içindeki oranı %10 dan büyüktür. 2008 yılında toplam tarım alanı içinde organik tarım alanı %5 den büyük olan ülke sayısı 22 iken, 2009 yılında 24 ülkeye ulaşmıştır (Anonim, 2011p). Ülke Sayısı 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 86 100 98 111 124 122 141 137 154 160 Şekil 4.1. Dünyada organik üretim yapan ülke sayısındaki gelişim Kaynak: Anonim, 2011p; Willer, 2010. Kıtalara göre organik tarım alanları büyüklüğü (milyon ha) Şekil 4.2 de verilmiştir. 2009 yılında bir önceki yıla göre dünya organik tarım alanlarında 2 milyon hektarlık bir artış olduğu gözlenmiştir. Avrupa, organik tarım alanlarındaki 1 milyon hektarlık artışla, en önemli katkıyı sağlamıştır. Bu artışta Arjantin, Türkiye ve İspanya da meydana gelen gelişmelerin payı büyüktür (Anonim, 2011p).

35 Afrika Kuzey Amerika Asya Latin Amerika Avrupa Okyanusya 2009 Yılı 2008 Yılı 1 milyon ha 0,9 milyon ha 2,7 milyon ha 2,5 milyon ha 3,6 milyon ha 3,3 milyon ha 8,6 milyon ha 8,1 milyon ha 9,3 milyon ha 8,2 milyon ha 12,2 milyon ha 12,1 milyon ha Şekil 4.2. Kıtalara göre organik tarım alanı büyüklükleri (milyon ha) Kaynak: Anonim, 2011p; Willer, 2010. 2009 yılında dünyada 37,2 milyon hektar alanda 1 milyon 809 bin 121 üretici tarafından organik tarım yapılmaktadır. Bu alanların 8,6 milyon hektarı Latin Amerika da (%23), 2,7 milyon hektarı Kuzey Amerika da (%7,1), 12,2 milyon hektarı Okyanusya da (%32,6), 9,3 milyon hektarı Avrupa da (%24,9), 3,6 milyon hektarı Asya da (%9) ve 1 milyon hektarı Afrika da (%2,8) bulunmaktadır. 1999 da 11 milyon hektar olan dünya organik tarım alanları, 2008 yılında 35 milyon hektara ve 2009 yılında ise 37,2 milyon hektara ulaşmıştır. Dünyada organik tarım alanlarının kıtalara göre dağılımları oransal olarak Şekil 4.3 de verilmiştir. Şekil incelendiğinde; Okyanusya Kıtasının organik tarım alanı dağılımında en büyük paya sahip olduğu görülmektedir. Bunun nedeni, kıtada geniş organik mera alanlarının bulunmasıdır. Organik alandan en az pay alan ise üretici sayısının en fazla olduğu Afrika Kıtasıdır. 2009 yılı verilerine göre 37,2 milyon hektar büyüklüğünde olan organik tarım alanının yaklaşık 2/3 si (23 milyon ha) mera alanından oluşmaktadır (Anonim, 2011p).

36 Kuzey Amerika %7,1 Afrika %2,8 Asya %9,6 Okyanusya %32,6 Latin Amerika %23,0 Avrupa %24,9 Şekil 4.3. Dünya organik tarım alanlarının kıtalara göre dağılımı (2009 yılı geçiş süreci dahil) Kaynak: Anonim, 2011p. Dünyada organik tarımda faaliyet gösteren üreticilerin kıtalara göre dağılımları Şekil 4.4 de verilmiştir. Organik tarım yapan üreticilerin en fazla olduğu kıta Afrika Kıtası, en az olduğu kıta ise Okyanusya Kıtasıdır. 2009 yılında dünyada toplam 1,8 milyon üretici tarafından organik tarımsal üretim yapılmaktadır. Üretici sayısındaki bu artış, Hindistan da çok sayıda üreticinin organik tarıma katılmasından kaynaklanmaktadır. Üretici sayısı bakımından Hindistan 677 257 üretici ile en fazla üreticinin bulunduğu ülke konumunda iken; Uganda 187 893 üretici ile ikinci ve Meksika 128 826 üretici ile üçüncü sırada gelmektedir (Anonim, 2011p).

37 Afrika Kuzey Amerika Asya Latin Amerika Avrupa Okyanusya 30 219 12 064 8 466 7 222 2009 Yılı 2007 Yılı 230 000 280 000 220 000 250 000 200 000 500 000 530 000 731 315 Şekil 4.4. Dünyada kıtalara göre organik tarım üretici sayıları Kaynak: Anonim, 2011p; http://www.organic-world.net. 1999 yılında dünya organik pazar hacmi 15,2 milyar $, 2005 yılında 33,2 milyar $, 2008 yılında 50,9 milyar $ ve 2009 yılında 54,9 milyar $ olarak gerçekleşmiştir (Sahota, 2010; Anonim, 2010f). Gelişim trendinde olan organik pazarla ilgili yapılan projeksiyona göre, organik pazar hacminin 2013 yılında 85,1 milyar $ a ulaşacağı tahmin edilmektedir (Datamonitor, 2007). Dünya da 2008 yılına ilişkin organik gıda pazarında en geniş hacme sahip ilk on ülke Şekil 4.5 de verilmiştir. Dünya organik gıda pazarından %43,5 lik pay alan ABD, 13 325 milyon Euros ile en büyük ticaret hacmine sahip olan ülkedir. İkinci sırada ise Almanya gelmektedir (Anonim, 2011p).

38 Pazar Hacmi (milyon Euro) Hollanda Danimarka Avusturya İsviçre Kanada İtalya İngiltere Fransa Almanya ABD 537 724 810 905 1 126 1 970 2 494 2 591 5 850 13 325 0 2.000 4.000 6.000 8.000 10.000 12.000 14.000 Şekil 4.5. Dünya organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2008 yılı) Kaynak: Anonim, 2011p. Dünya da 2009 yılına ilişkin organik gıda pazarında en geniş hacme sahip ilk on ülke Şekil 4.6 da verilmiştir. Organik pazardan en büyük pay alan ülkeler 17,8 milyar Euros ile ABD, 5,8 milyar Euros ile Almanya ve 3 milyar Euros ile Fransa lider ülkeler konumundadır (Anonim, 2011p). Dünya organik gıda pazarından en büyük payı alan ABD, 2009 yılında bir önceki yıla göre pazar hacmini %34 oranında artırmıştır. Diğer ülkelerin pazar büyüklüklerinde önemli bir değişiklik olmamıştır (Anonim, 2011m). Pazar Hacmi (milyon Euro) Avusturya İspanya Japonya İsviçre Kanada (2008) İtalya İngiltere Fransa Almanya ABD 868 905 1 000 1 023 1 284 1 500 2 065 3 041 5 800 17 835 0 5.000 10.000 15.000 20.000 Şekil 4.6. Dünya organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2009 yılı) Kaynak: Anonim, 2011p; Anonim, 2011m.

39 Dünyada hektar olarak en fazla organik alana sahip ilk on ülke 2009 yılı için Şekil 4.7 de verilmiştir Dünyada 1 milyon hektardan fazla organik tarım alanına sahip yalnızca 8 ülke bulunmaktadır. 2009 yılında dünya organik tarım alanları içerisinde en büyük organik tarım alanına sahip ülkeler Avustralya ve Arjantin dir (Anonim, 2011n). 2009 yılı (milyon ha) Uruguay Almanya İtalya Hindistan İspanya Brezilya Çin ABD Arjantin Avustralya 0,93 0,94 1,11 1,18 1,33 1,76 1,85 1,94 4,39 12,01 Şekil 4.7. Dünyada en fazla organik alana sahip 10 ülke (milyon ha) Kaynak: Anonim, 2011n. Pazarın gelişim eğiliminde olmasına rağmen, organik tarım alanlarının toplam tarım alanları içindeki payı oldukça düşük kalmaktadır. Türkiye nin toplam tarım alanı içindeki organik tarım alan oranı %0,49 dur. Bu oran 2009 yılında %1,29 a yükselmiştir (Anonim, 2011p). 2009 yılında toplam tarım alanı içinde organik tarım alanı payı en yüksek olan ilk on ülke Şekil 4.8 de verilmiştir. 2009 yılında toplam tarım alanı içinde organik tarım alanı payı en yüksek olan ülke %35,68 ile Falk Island iken, %26,87 ile Liechtenstein ikinci ve %18,50 ile Avusturya üçüncü sırada yer almaktadır (Anonim, 2011n). Mevcut tarım alanlarının hangi oranda organik tarıma ayrıldığı, o ülkenin organik tarıma yönelik politikalarını yansıtan önemli bir kriterdir.

40 2009 yılı (%) İtalya Litvanya Çek Cumhuriyeti Estonya İsviçre French Guiana (France) İsveç Avusturya Liechtenstein Falkland Islands %8,68 %9,03 %9,38 %10,49 %10,78 %11,68 %12,56 %18,50 %26,87 %35,68 Şekil 4.8. Toplam tarım alanı içinde organik tarım alan oranı en yüksek olan 10 ülke Kaynak: Anonim, 2011n. 2009 yılında 1 milyon 809 bin 121 kişi olan dünya organik tarım üretici sayısının en fazla olduğu ülkeler Şekil 4.9 da verilmiştir. Alan bakımından yedinci sırada yer alan Hindistan, üretici sayısı bakımından ilk sırada yer almaktadır. Hindistan ın 2010 yılına ilişkin toplam tarım alanları içerisindeki organik tarım alan oranı %0,66 dır. Türkiye 35 bin 565 üretici sayısı ile sekizinci sırada yer almaktadır (Anonim, 2011p). 2009 yılı üretici sayıları (bin kişi) İspanya Burkina Faso Türkiye İtalya Peru Tanzanya Etiyopya Meksika Uganda Hindistan 25,29 27,75 35,56 43,03 54,9 85,37 101,58 128,86 187,89 677,26 0 100 200 300 400 500 600 700 800 Şekil 4.9. Organik üretici sayısının en fazla olduğu 10 ülke Kaynak: Anonim, 2011p.

41 Ürün bazında dünya organik gıda pazarında gerçekleşen büyüme oranları Şekil 4.10 da verilmiştir. 2008 yılında ürün bazında dünya organik gıda pazarında %36 lık büyüme oranı ile en fazla, meyve ve sebzede üretim ve ticaret hacmi artmıştır (Subaşı, 2009). Tüketici tercihleri üretime yön vermektedir. Büyüme (%) Et, balık ve tavuk Ekmek ve tahıllar İçecekler Süt ürünleri Hazır gıdalar Meyve ve sebzeler %5,9 %10,7 %10,8 %16,8 %19,9 %36 Şekil 4.10. Ürün bazında dünya organik gıda pazarındaki büyüme oranları (2008 yılı) Kaynak: Subaşı, 2009. Kişi başına tüketimin en yüksek olduğu ülkeler Şekil 4.11 de verilmiştir. Küresel pazarda en büyük pazarlar ABD, Almanya ve Fransa pazarlarıdır. Kişi başına tüketimin en yüksek olduğu ülkeler ise; Danimarka, İsviçre ve Avusturya dır. Organik gıda ve içecek satışları 2009 yılında yaklaşık %5 oranında büyüyerek 54,9 milyar dolara ulaşmıştır. Ekonomik yavaşlama sanayi yatırımlarını ve tüketim harcamalarını azaltarak 2009 yılında organik gıda satışlarında ilk kez tek haneli gelişim göstermiştir. Organik Monitor e göre, küresel organik gıda ve içecek pazarı ekonomik krizin yansımalarından kurtulmaya başlamıştır (Anonim, 2011g). Küresel organik gelirde 2009 yılı dışında her yıl çift haneli büyüme oranları gözlenmiştir. Küresel pazarın gelişimiyle ilgili sağlıklı verilere ancak, ekonomik durgunluktan çıkan ülkelerin sayısı arttıkça ve tüketicilerin satın alma gücünde iyileşme gerçekleştikçe ulaşılacağı öngörülmektedir (Anonim, 2011p). 0 5 10 15 20 25 30 35 40

42 Kişi Başına Tüketim (Euros) Kanada (2008) Fransa ABD Almanya İsveç Liechtenstein Lüksemburg Avusturya İsviçre Danimarka 38 47 58 71 75 100 103 104 132 139 Şekil 4.11. Kişi başına tüketimin en yüksek olduğu ülkeler (2009 yılı) Kaynak: Anonim, 2011p. Sertifikasyon şirketlerinin kıtalara göre dağılımı Şekil 4.12 de verilmiştir En büyük organik tarım alanına sahip olan Okyanusya da 2009 yılında toplam 12 adet sertifikasyon kuruluşu bulunmaktadır. 2009 yılında dünyada toplam 489 adet sertifikasyon kuruluşu bulunmakta olup; bunun %37 si Avrupa Kıtasında, %34 ü Asya Kıtasında, %15 i Kuzey Amerika Kıtasında ve geri kalan %14 ü ise Latin Amerika, Okyanusya ve Afrika Kıtalarında yer almaktadır. 2010 yılına gelindiğinde ise dünyada faaliyet gösteren sertifikasyon kuruluşu sayısı 523 e yükselmiştir. Sertifikasyon kuruluşlarının en fazla bulunduğu ülkeler Japonya, ABD ve Güney Kore dir (Huber, 2010). Türkiye de toplam 16 adet kontrol ve sertifikasyon kuruluşu bulunmaktadır (Anonim, 2010t).

43 600 500 400 300 200 100 0 Afrika Asya Avrupa Latin Amerika ve Caribbean Kuzey Amerika Okyanusya TOPLAM 2006 8 93 160 43 80 11 395 2007 8 147 172 47 83 11 468 2008 10 157 177 48 78 11 481 2009 10 164 180 47 76 12 489 Şekil 4.12. Sertifikasyon kuruluşlarının kıtalara göre dağılımı Not: The World of Organic Agriculture: Regulations and Certificiation Emerging Trends 2010 dan yararlanılarak hazırlanmıştır. Dünya genelinde organik gıda maddeleri üretimine yönelik ortak kabul görmüş standartların oluşturulması, organik tarım arazileri ve organik ürün pazarlarının daha da gelişebilmesi için oldukça önemlidir. Kuralların uyumlaştırılması organik ürünler ticaretinin gelişmesine yardımcı olacaktır (Fersino ve Petruzzella, 2009). 4.4.1. Dünyada Organik Tarıma Yönelik Destekler ve İzlenen Politikalar 1980 li yıllarda dünya ticaretinde önemli yer tutmaya başlayan organik tarım hareketi, AB de 1992 den itibaren Ortak Tarım Politikalarıyla gelişimini hızlandırmıştır (Michelsen, 2008). Buna ek olarak sağlık ve çevresel konularda bilinçli tüketicilerin sayısı artmakta, perakende satış yapan firmalar reklam ve pazarlama stratejilerini geliştirmektedir. Artan destekleyici hükümet politikaları organik gıdalara olan talebin büyümesinde önemli bir etkiye sahiptir. Avrupa ülkelerinde geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş, tabandan gelen bir yaklaşımla gerçekleşmekte iken; gelişmekte olan ülkelerde oluşan talep doğrultusunda gerçekleşmektedir. Avrupa ülkelerinde organik tarımın hızla yayılmasında, özellikle organik üretime geçiş sürecinde birim alan başına sağlanan destekler etkilidir. Bunun en

44 iyi örneği, ekili alanlarının %18,50 sinde organik üretim yapılan Avusturya dır. Ancak geçiş sonrasında destek azaltılmakta ya da tamamen kaldırılmaktadır. Bu durum özellikle Portekiz, Fransa ve İspanya da organik tarım işletmelerinin sayısının azalmasına neden olmuştur. İsrail de ise organik üretimle ilgili özendirici politikalar veya yayım yerine üreticiden gelen bilinçli talebin üretime geçişte daha ön plana çıktığı görülmektedir. Organik tarıma geçişte ve başarıda etkili faktörler, üreticilere sağlanan finansal imkanlar, hızlı bilgi akışı, geniş ürün yelpazesi, ulusal semboller, koruma ve planlama olarak sayılabilir. Üreticilere sağlanan maddi desteğin etkisi kaçınılmaz olmaktadır. Ancak destekler, ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Dünyada organik tarıma çeşitli yollarla destek sağlanmaktadır. Avrupa ülkelerinde organik tarıma geçiş sürecinde ve sonrasında sağlanan desteklerde bölgesel farklılıklar göz önüne alınmaktadır. Öte yandan organik ürünlerin pazarlaması konusunda da destek sağlanmaktadır. Bazı ülkelerde birim başına (ha) üreticilere sağlanan destek miktarları Şekil 4.13 de verilmiştir. İsviçre de üreticiye sağlanan destek miktarının oldukça yüksek olduğu söylenebilir (Anonim, 2010d). Geçiş Sonrası Verilen Destek (Euro/ha) Geçiş Sürecinde Verilen Destek (Euro/ha) İsviçre Lüksemburg Almanya Avusturya 150 175 225 275 335 325 840 840 0 100 200 300 400 500 600 700 800 900 Şekil 4.13. Bazı ülkelerde üreticilere sağlanan destek miktarları (Euro/ha/yıl) AB de organik tarıma OTP ve çevre politikaları kapsamında çeşitli destekler uygulanmaktadır. Bu politikalar doğrultusunda üye ülkelerce ulusal ve bölgesel düzeyde organik tarımın desteklenmesine yönelik planlar hazırlanmaktadır. Destekler, birim alana ya da hayvan başına teşvik primi ödenmesi şeklinde doğrudan üreticiye ve

45 ürünlerin pazarlanmasına yönelik olarak verilmektedir. Primler bölgenin ve üretilen ürünün özelliğine göre farklılık göstermektedir (Anonim, 2010g). Avrupa Birliği'nde geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş sürecinde genellikle ilk iki yıl birim tarım alanı (ha) başına destek ödemesi uygulaması yapılmaktadır. Bunun yanında üreticilere eğitim desteği de verilmektedir (Lampkin ve ark., 1999). 4.5. Türkiye de Organik Tarım ve Ticareti Organik tarım ürünleri üretiminin Türkiye de başlangıcı sözleşmeli tarım esasına dayanmaktadır. Ancak özellikle 2000 yılından sonra bireysel ya da grup projelerle de organik tarım uygulanmaktadır. Sözleşmeli tarımın üreticiye sağladığı en önemli avantaj üretim sonrası pazarın hazır olmasıdır. Aynı zamanda sözleşme yapılan firmanın istihdam etmiş olduğu uzman personelden danışmanlık hizmeti alınabilmesi de diğer bir önemli avantajdır. Ancak sözleşmeli üretim modelinde firmanın ürün alımında bir sorun yaşandığında, üreticinin bireysel olarak iç pazara ürün arz etmesi mümkün olamamaktadır. Türkiye de organik üretim faaliyetlerini dış pazar talepleri yönlendirmiş, bu nedenle iç pazardaki tüketicilerin beklentilerini karşılayacak ürün çeşitliliği ve miktarı sağlanamamıştır. Türkiye, organik üretim alan ve miktarındaki artışa rağmen, dünya organik ürün pazarından yaklaşık binde beş seviyesinde pay alabilmiştir. Üretimin iç pazara sunulan kısmı yaklaşık %5-10 civarındadır. İç pazarda elde edilen cironun %65'i marketlerde, %35'e yakın kısmı ise sadece organik ürünler satan özel mağazalarda gerçekleştirilmektedir. 2008 yılında İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde toplam 62 adet organik ürün perakendecisi bulunmaktadır. Türkiye de 2009 yılında 24 354 ü geçiş süreci üreticisi, 11 211 i organik tarım üreticisi olmak üzere toplam 35 565 kişi organik tarım yapmaktadır (TÜGEM, 2010a). Şekil 4.14 de Türkiye de 2008 yılında organik tarım yapan üreticilerin ve organik tarım üretim alanlarının bölgelere göre dağılımı verilmiştir. Ege Bölgesi, organik üretim alanlarının ve üretici sayısının dağılımı bakımından en yüksek payı alırken; üretim miktarının dağılımı bakımından Güneydoğu Anadolu Bölgesi en yüksek payı almaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi organik üretim miktarı bakımından ilk sırada yer almasına karşın; üretici sayısı bakımından son sırada yer almaktadır. Bu durum,

46 bölgede üretim yapan çiftçilerin geniş topraklara sahip olmalarından kaynaklanmaktadır (TKB, 2010b). Şekil 4.14. Türkiye de 2008 yılında organik tarım alanı, çiftçi sayısı ve ürün miktarlarının bölgelere göre dağılımı (Ç: Çiftçi Sayısı / A: Alan / ÜM: Üretim Miktarı) Kaynak: TKB, 2010b. Türkiye de 1985-86 yıllarında başlayan organik tarım, gerek üretici sayısı ve ürün çeşitliliği, gerekse üretim alanı ve pazar değeri bakımından gelişme eğilimindedir. Yıllar itibariyle Türkiye de organik tarımın gelişimi Şekil 4.15 de verilmiştir. 2000 yılından 2009 yılına gelindiğinde; organik tarımda üretici sayısı 313 ten 11 211 e, ürün çeşidi 8 den 212 ye ve üretim alanı 1 037 hektardan 249 722,2 hektara ulaşmıştır (TKB, 2010b).

1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2009* 47 14000 12000 10000 8000 6000 4000 2000 0 Üretici Sayısı 300 250 200 150 100 50 0 Ürün Çeşidi 300.000 Üretim Alanı (ha) 250.000 200.000 150.000 100.000 50.000 0 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2009* Şekil 4.15. Türkiye de organik tarımın gelişimi Kaynak: TKB, 2010b; (*) TÜGEM, 2010a. Geçiş süreci dahil, genel organik tarımsal üretim verileri Şekil 4.16 da verilmiştir. 2009 yılında bir önceki yıla göre üretici sayısı, yetiştiricilik yapılan alan, doğal toplama alanı, toplam üretim alanı ve üretim miktarında artış gerçekleşmiştir. Bu durum, organik tarıma duyulan tüketici ilgisinin doğal bir sonucudur. Ürün çeşidindeki azalmanın nedeni, üreticilerin daha dayanıklı ve tüketici talebinin yoğunlaştığı ürünlerin üretimine yönelmeleri ve risk almayı tercih etmemeleridir. Öte yandan yalnızca organik ürün

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009* 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009* 48 işleyen ve depolayan sanayi kuruluşlarının oldukça sınırlı olması da ürün çeşidinin kısıtlı olmasının nedenleri arasında sayılabilir (TKB, 2010b). Doğal Toplama Alanı (ha) Toplam Üretim Alanı (ha) 200.000 150.000 100.000 50.000 0 600.000 500.000 400.000 300.000 200.000 100.000 0 1.200.000 Üretim Miktarı (ton) 1.000.000 800.000 600.000 400.000 200.000 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009* Şekil 4.16. Geçiş süreci dahil genel organik tarımsal üretim verileri Kaynak: TKB, 2010b; (*) TÜGEM, 2010a. Türkiye de organik hayvansal üretim oldukça düşük düzeydedir. Küçük yaşta çocuğu olan tüketici ailelerin en çok talep ettikleri ürünler et, süt, yumurta ve bal gibi hayvansal ürünlerdir. Bu nedenle yetersiz olan hayvansal organik üretimi artırıcı yönde politikalar uygulanarak üretim teşvik edilmelidir. Türkiye de organik hayvansal ürünler üretiminin yıllara göre değişimi Şekli 4.17 de verilmiştir. Organik süt ve yumurta üretimi 2006

49 yılından sonra önemli oranda artış gösterirken, organik arıcılık ve organik et üretiminde artış gerçekleşmemiştir (TÜGEM, 2010a). Et (ton) Süt (ton) Yumurta (adet) 14000 12000 10000 8000 6000 4000 2000 0 2005 2006 2008 2009 14.000.000 12.000.000 10.000.000 8.000.000 6.000.000 4.000.000 2.000.000 0 2005 2006 2008 2009 1000 500 Çiftçi Sayısı Bal (ton) 0 2005 2006 2007 2008 2009 Şekil 4.17. Türkiye de organik hayvansal ürünler üretimi Kaynak: TKB, 2010b; (*) TÜGEM, 2010a. Organik hayvan sayısı 2002 yılından 2008 yılına gelindiğinde; büyükbaş hayvan sayısının 47 den 4 326 ya, küçükbaş hayvan sayısının 105 den 12 180 e ve kümes hayvanı sayısının 250 den 22 428 e ulaştığı Şekil 4.18 den izlenebilmektedir (TKB, 2010b).

50 5000 4000 3000 2000 1000 0 Büyükbaş Hayvancılık 25000 20000 15000 10000 5000 0 Küçükbaş Hayvancılık 30000 20000 10000 0 Kümes Hayvancılığı 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Şekil 4.18. Türkiye de organik hayvan sayısındaki değişim Kaynak: TKB, 2010b. Organik ürünler üretiminde en önemli artış pamuk ve buğdayda gerçekleşmiştir. Bazı ürünlerin üretiminde ise düşüş meydana gelmiştir. Üretimin %90-95 i ihracata yönelik olarak gerçekleştirildiğinden, çabuk bozulabilen taze meyve ve sebze yerine daha uzun süre dayanabilen ürünlerin üretilmesi tercih edilmektedir. Türkiye nin geleneksel ürünleri olan üzüm, incir, kayısı ve fındıkla başlayan organik ürünler üretimi ile ilgili bazı ürünlere ilişkin değerlere Şekil 4.19 da yer verilmiştir (TÜGEM, 2010a).

51 2002 2004 2006 2008 100.000 80.000 60.000 40.000 20.000 0 Şekil 4.19. Türkiye de bazı organik tarımsal ürünlerin üretimi (ton) Kaynak: TÜGEM, 2010a. 1985-86 yıllarında kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ihracata konu olan organik tarım ürünleri iken, 2000 li yıllarda sektör ve ürün yelpazesi genişlemiştir. Organik ürünler üretim ve ihracatı sert kabuklu ve kuru meyveler, dondurulmuş meyve ve sebzeler, yaş meyveler ve sebzeler, baharatlar ve bakliyat sektörlerinde yoğunlaşmış olup, gülsuyu, gülyağı, zeytinyağı, pamuk ve tekstil ürünleri üretimi ve ihracatı gerçekleştirilen diğer organik ürünler arasındadır (Subaşı, 2009). Türkiye'nin ihracat gelirlerinin 6,3 milyon doları kuru incirden, 3,1 milyar doları kuru üzümden, 4,4 milyon doları kuru kayısıdan ve 3,8 milyon doları ise fındık ihracatından oluşmaktadır. Türkiye de organik ürün ihracat değeri 1998-2009 yılları arasında yaklaşık %42 oranında artış göstermiştir (Anonim, 2010a). Türkiye de 2009 yılında resmi kayıtlara göre organik tarım ürünleri ihracatından 27 milyon 504 bin 928 dolar gelir elde edilmiştir (TKB, 2010b). Ancak firmaların beyan etmedikleri ürünler dikkate alındığında; Ege İhracatçı Birlikleri nin tahminlerine göre gerçekte 150 milyon doları aşan bir gelir elde edilmiştir (Anonim, 2011a). Gerek ulusal gerekse uluslararası ticaret sınıflandırmalarında organik ürünler için ayrı bir pozisyon numarasının bulunmaması, organik ürünlerin ticaretiyle ilgili kesin istatistiklere ulaşmayı engellemektedir. Organik ürünlerin ihracatı 6 Ocak 1996 tarih ve 22515 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İhracat Yönetmeliği ekiyle kayda bağlanmıştır. Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği de bu ürünlerin kayıt ve ihracatına yönelik işlemlerde Koordinatör Birlik olarak tayin edilmiştir (Subaşı, 2008).

52 Türkiye de 2008 yılında önemli bazı organik ürünlerin ihracat içindeki payları Şekil 4.20 de verilmiştir. Türkiye nin 2008 yılı toplam organik ürün ihracatında geleneksel ürünlerimizden olan kuru incir, kuru kayısı ve fındığın toplam ihracat içindeki payı %58,7 dir. Diğer bazı ürünler ise, dondurulmuş meyve, pamuklu ürünler ve meyve sularıdır (TKB, 2010b). Diğerleri %18,8 Kuru incir %21,5 Kuru üzüm %4,5 Meyve suları %4,9 Pamuklu ürünler %5,4 Dondurulmuş meyve %7,7 Kuru kayısı %16,4 Fındık %20,8 Şekil 4.20. Türkiye de 2008 yılında önemli bazı organik ürünlerin ihracattaki payı Kaynak: TKB, 2010b. Türkiye nin yıllar itibariyle organik ihracat değerleri Şekil 4.21 de verilmiştir. Türkiye de 1998 yılında 19,3 milyon $ olan ihracat değeri, 2008 yılında 27,2 milyon $ a ve 2009 yılında 27,5 milyon $ a ulaşmıştır. 2012 yılı sonunda 1 milyar dolarlık ihracat hedeflenmektedir (Anonim, 2010c). Yıllar itibariyle ihracat değeri artmış olsa da dünya organik ürün pazarından alınan pay oldukça düşük düzeydedir (Anonim, 2010a).

53 2009* 2008 2006 2004 2002 2000 1998 Tutar ($) Miktar (kg) 27 504 928* 27 260 473 28 236 617 33 076 319 30 877 140 22 756 297 19 370 599 7 565 604* 8 628 790 10 374 493 16 093 189 19 182 859 13 128 934 8 616 687 0 10.000.000 20.000.000 30.000.000 40.000.000 Şekil 4.21. Türkiye nin organik ürün ihracat değeri ($) Kaynak: Anonim, 2010a; (*) TÜGEM, 2010a. Türkiye nin ihracatını yönlendirdiği 33 ülke bulunup, en önemli ihraç pazarı AB ülkeleridir. AB ülkeleri dışında, Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, İsviçre, İsveç, Belçika, Kanada, Güney Kore, Tayvan, Yeni Zelanda ve Japonya dikkat çeken diğer pazarlardır. Öte yandan Rusya, Bosna Hersek, Brezilya, Kanada ve Arjantin diğer önemli potansiyel pazarlar arasında yer almaktadır (Anonim, 2010r). 2009 yılında organik ürünlerin ihraç edildiği ülkeler ve toplam ihracat miktarı içindeki payları Şekil 4.22 de izlenebilir. Şekil 4.22 incelendiğinde; Türkiye nin ihracatında Almanya nın payının 2008 yılında %26,4 den, 2009 yılında %34,4 e ulaştığı görülmektedir. Almanya %43,5 lik pay ile ihracat değeri açısından da Türkiye nin en önemli pazarı konumundadır (TÜGEM, 2010d).

54 Diğerleri %27,14 Almanya %34,37 İtalya %3,36 İsviçre %4,33 İsveç %2,31 Hollanda %5,68 Fransa %12,57 İngiltere %3,59 ABD %6,65 Şekil 4.22. Türkiye de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve toplam ihracat miktarı içindeki payları, 2009 yılı Kaynak: TÜGEM, 2010d. Organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve ihracat değerlerine ilişkin göstergeler Şekil 4.23 de verilmiştir. Şekil incelendiğinde; Almanya nın 2008 yılında, Türkiye nin toplam ihracat değeri içindeki payının tek başına %43,5 ve 2009 yılında %38,1 olarak gerçekleştiği gözlenmektedir.

55 İtalya %2,40 İsveç %3,30 İsviçre %5,20 Diğerleri %17,38 Almanya %38,08 Hollanda %5,60 Fransa %15,82 ABD %8,41 Şekil 4.23. Türkiye de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler ve toplam ihracat değeri içindeki payları (2009 yılı) Türkiye organik ürünler ihraç etmenin yanı sıra, iç pazarda talep edilen bazı ürünleri ithal etmektedir. Türkiye nin 2008 yılında buğday ithalatının oldukça yüksek olduğu dikkatleri çekmektedir. Bunun nedeni, İstanbul Halk ekmek ve sonrasında bazı belediyelerin organik ekmek üretimine başlaması ve organik buğday üretiminin yetersiz kalması olabilir. Türkiye 2009 yılında organik ürün ithalatını Belçika, Hollanda, İsveç, Almanya, Hindistan, Filipinler, Avustralya, İtalya ve Çin den gerçekleştirmiştir. Türkiye nin organik ithal ürünleri arasında reçel, ayçiçek yağı, kavanoz maması, bisküvi, kahve, hazır çorba kreması ve çikolata gibi ürünler yer almıştır. Toplam 32 çeşit ürün ithal edilmiş olup; 549,5 ton ile ahududu ve yaban mersini reçeli en yüksek miktarda ithal edilen ürünlerdir. Bunu takiben, rokfor peyniri ithalatı 210 ton ve soya unu ithalatı 100 ton olarak gerçekleştirilmiştir. Toplam ithalat miktarı 1000 tonu bulmamaktadır (TÜGEM, 2010b). 2009 yılına ilişkin bazı organik ürünlerin toplam organik ürün ithalatı içindeki oranları Şekil 4.24 de görülebilir. 2009 yılında en fazla ithal edilen ürün organik reçeldir. İngiltere %3,81

56 Zencefilli kurabiye %0,32 Diğerleri %1,29 Rokfor peyniri %23,74 Çikolata %0,48 Ayçiçek yağı %0,97 Soya unu %11,27 Ahududu ve yaban mersini reçeli %61,93 Şekil 4.24. Türkiye de bazı organik ürünler ithalatı ve toplam ithalat içindeki payları (2009 yılı) Kaynak: TÜGEM, 2010b. 4.5.1. Türkiye de Organik Tarıma Yönelik Destekler ve İzlenen Politikalar Türkiye de 2009 yılsonu verilerine göre organik tarımda faaliyet gösteren 673 adet şirket ve geçiş süreci dahil olmak üzere 35 565 üretici bulunmaktadır (TÜGEM, 2010a). Türkiye nin organik ürünler pazarından aldığı pay binde beş seviyesindedir. Dünya organik gıda pazar hacmi 2009 yılında 54,9 milyar dolar iken, Türkiye nin ihracat değeri 27,5 milyon dolardır. Tüketici talebinin artmasına paralel olarak organik ürünler perakendeciliği de gelişmektedir. Türkiye nin organik ürün pazarından daha fazla pay alabilmesi; firmaların organik ürünlere yönelik uygun pazarlama stratejileri belirlemesiyle ve organik ürünlerin üretim ve tüketimini özendirici yönde politikalar oluşturmasıyla sağlanabilecektir. Avrupa ülkelerinde organik ürünler pazarının hızlı gelişmesi ve pazar hacminin büyük olması izlenen politikaların bir yansımasıdır. Türkiye de desteklemeler yalnızca doğrudan gelir desteği içinde yer alan bir kalemde yer almakta, bu da üreticilerin organik tarım sistemine geçmelerini sınırlamaktadır (Gök, 2008). Ancak burada dikkati çeken husus, Türkiye'de ve dünyada organik tarıma yönelik etkin vergi teşvik araçlarının olmamasıdır. Verilen sübvansiyonlar, üreticilere

57 sabit bir getiri sağlaması ve ekolojik sistemin devamı açısından önemlidir. Ancak bu sübvansiyon sistemi kaynak açısından sorun yaratabilecek bir yapıya sahiptir. Bu açıdan organik tarım sübvansiyonları vergi teşvikleriyle de desteklenmelidir. Bu bağlamda özellikle gelire dayalı vergiler (gelir ve kurumlar vergisi) vergi muafiyeti ve vergi oranlarında indirim gibi yollarla önemli bir sübvansiyon aracı olarak kullanılabilir (Bahrs, 2004). Entansif tarımda pazar payı yarışı dolayısıyla yaşanan rekabet organik tarım alanında da kendini göstermektedir. Ancak aralarındaki temel farklılık özellikle gelişmiş ülkeler tarafından organik tarım ticaretine koruyucu gümrük vergilerinin konulmamasıdır. Bunun nedeni ise organik tarıma büyük mali destek verilmesi ve bunun etkisiyle büyük bir üretim artışı yaşanmasına rağmen talep artışının üretim artışından fazla olmasıdır. Yani gelişmiş ülkeler organik ürün talebini karşılayamamaktadır. Bu yüzden de organik tarım ürünlerinin uluslararası ticaretinde konvansiyonel tarım ürünlerinde görülen engelleyici faktörler uygulanmamaktadır (Çetin ve ark., 2006). Sürdürülebilir yaşam tarzı ve kalkınma anlayışıyla da uyumlu olan bu gelişme çoğu ülkede devlet tarafından organik tarımı teşvik etmeyi gerekli kılmıştır (İTO, 2009). Özetle dünyada hızlı bir talep artışı gösteren organik tarım ürünleri gerek uluslararası ticaret, gerek ülkelerin sektörlerini korumak, gerekse sağlık ve çevre bilinci çerçevesinde desteklenmektedir (İpek ve Çil, 2010). Gelişmekte olan ülkelerde organik tarıma geçişteki en büyük etki, üretime verilen desteklerdir. Yaşanan verim kaybı, yoğun emek gerektiren üretim metodu ve danışmanlık hizmetlerine ulaşmadaki sıkıntılar nedeniyle üretici açısından oldukça zorlu bir süreç olan geçiş döneminde üreticiye teşvik verilmesi oldukça önemlidir. Türkiye de organik tarım destekleri iyi tarım uygulamaları destekleri ile birlikte değerlendirilmektedir. Organik tarım uygulamalarının ekonomik, ekolojik ve sosyal faydasının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir (Er ve Başalma, 2008). Türkiye'de organik tarıma verilen desteğin bulunduğumuz aşamada yurt dışına ihracatın artırılması şeklinde olduğu söylenebilir (İpek ve Çil, 2010). İhracatın artırılması kadar iç pazarın gelişimi de oldukça önemlidir. Türkiye'nin 2009 yılı toplam ihracat gelirlerinin 102 milyar dolar

58 olduğu düşünüldüğünde; 27,5 milyon dolarlık organik tarım ihracat geliri oldukça düşüktür. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın Organik Tarım Strateji Belgesi ne göre 2006-2020 döneminde organik tarıma destek politikalarıyla ilgili olarak bir takım çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda organik tarıma yönelik desteklerin üretime yönelik mali destekler, geçiş dönemi destekleri, sertifikasyon ve kredi destekleri şeklinde olduğu görülmektedir (TÜGEM, 2010c). Türkiye de 2011 yılında yayımlanan tebliğle organik bitkisel üretim yapan çiftçilere TKB tarafından dekara 25 TL ödeme yapılmaktadır (Anonim, 2010v). Ayrıca Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince organik tarım yapanlara yönelik kredilerde %60 olarak uygulanan faiz indirim oranı, 2011 yılında %50 olarak uygulanmaktadır. Yine Dış Ticaret Müsteşarlığı ihracat yapan firmaların sertifika maliyetinin %50 sini ve laboratuarlarda yapılan analizlerin maliyetini de üstlenmektedir. Öte yandan; İl Özel İdareleri kendi bütçelerine göre sulama, sertifikasyon, analiz gibi maliyetlere destek vermektedir. Hayvancılıkla uğraşanlar, yem bitkileri ürettiği için diğer desteklerden aynen yararlanabilmektedir. Özellikle içme suyu havzalarında bulunan köylerde içme suyunun kirlenmesini önlemek amacıyla Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri ile Devlet Su İşleri gibi benzer resmi kuruluşlar tarafından üreticilere organik girdi dağıtımı yapılmaktadır (TKB, 2010a; TÜGEM, 2011). Çizelge 4.1 de organik tarım destekleri görülebilir. 2011 yılında yayımlanan tebliğe göre organik tarım ve iyi tarım üreticilerine dekara verilen destek miktarları sabit kalmış, ancak faiz indirim oranı %50 olarak açıklanmıştır (Anonim, 2011r). Çizelge 4.1. Organik tarıma verilen destekler 2009 Birime Destek Konusu Verilen Destek Miktarı (TL/da) 2010 Birime Verilen Destek Miktarı (TL/da) 2011 Birime Verilen Destek Miktarı (TL/da) Organik tarım 20 25 25 Faiz İndirimli Kredi Uygulamaları İndirim Oranı (%) Organik tarım (İşletme-Yatırım) 60 50 Kaynak: Anonim, 2011r.

59 Türkiye'de organik tarım yapan çiftçilere verilen devlet destekleri; düşük faizli krediler, doğrudan gelir desteği, çevre amaçlı tarımsal arazilerin korunmasına yönelik destekler, iyi tarım uygulamaları ve toprak analizi yaptırılmasına ilişkin destekler olarak sıralanabilir (TKB, 2010a). Türkiye'de organik tarıma bazı kredilere sağlanan faiz indirimi dışında etkin bir teşvik uygulanmamaktadır. Türkiye de organik tarım yapan üreticilerin, AB deki üreticilerle rekabet edebilmesi açısından daha kapsamlı teşvik politikalarına ihtiyaç duyulduğu ortadadır (Özkan, 2006). 4.6. Organik Tarımda Pazarlama Türkiye'de organik üretim projeleri, ihracatı ve ürünlerin pazarlaması farklı şekillerde yapılmaktadır. Bunlardan ilki, üretim projesi ülkedeki yerleşik firma tarafından yapılmakta, ürünler bu yerel firma tarafından işlenmekte ve ihraç edilmektedir. Diğer yöntemde, üretim projesi yurt dışındaki yabancı kuruluş tarafından yürütülmekte, ürünler yerel işleyici firma tarafından fason işlenmekte ve anlaşmalı yerel işleyici ya da ihracat firması tarafından proje sahibi firmaya ihraç edilmektedir. Türkiye'de organik üretim projeleri ve pazarlama yöntemleri Çizelge 4.2 de görülebilir. Bunun yanında her üç yöntemde de firmalar ya büyük marketlerde ürünlerini özel stantlarda ya da açmış oldukları organik ürünler satışı yapan mağazalarda satışa sunmaktadır (Anonim, 2010r). Çizelge 4.2. Türkiye'de organik üretim projeleri ve pazarlaması Yöntemler Üretim Projesinin Kime Ait Olduğu İşleyen Firma 1. Yöntem Yerel Firma Yerel firma tarafından İşlenir 2. Yöntem Anlaşmalı yerel firma Yurtdışındaki tarafından fason olarak Yabancı Firma işlenir 3. Yöntem Yurtdışındaki Yabancı Firma Yabancı firmanın Türkiye de tek başına veya ortak kurduğu tesislerde işlenir İhraç Eden Firma Yerel firma İşleyici firma ya da ihracat firması Yabancı firmanın Türkiye de tek başına veya ortak kurduğu işleyici firma ya da ihracat firması İÇ PAZAR Üreticiler kontrol/sertifikasyon kuruluşuyla iletişime geçerek doğrudan ürünlerini iç pazara sunabilirler. Kaynak: Anonim, 2010r.

60 Gelişmekte olan ülkeler üretimi artırma ve ihracata sunma çabaları içerisinde, ihracatta birbirlerine rakip iken, gelişmiş ülkeler bir taraftan dış alım diğer taraftan da iç pazar talebini karşılama eğilimi içerisindedir ve hedef pazar konumundadır (Anonim, 2010i). Gelişmiş ülkelerde organik üretim tabandan gelen bir hareketle başlamış iken, gelişmekte olan ülkelerde yukarıdan tabana doğru bir hareketle başlamıştır. Pazarlama sistemi açısından, organik tarımı diğer sistemlerden ayıran en önemli faktörler; yasal standartların varlığı ve kontrol/sertifikasyon işlemlerinin uygulanmasıdır (Demiryürek, 2004). Organik ürünlerin pazarlaması diğer tarımsal ürünlerin pazarlamasından; pazarlamanın yönü, üretim disiplini ve tüketim sürecine kadar her aşamanın kurallarla çerçevelendirilmiş olması, üretici ve tüketici profili, kontrollü üretim ve sertifika sisteminin varlığı açısından farklılık göstermektedir. Organik tarımda her ne kadar ürünlere pazar garantisi sunulduğu vurgulansa da gerek üretici gerekse firmalar çoğu zaman pazarlama konusunda sorunlar yaşamaktadır. Entansif tarım, tam rekabet koşullarına yakın bir piyasada oluşurken, organik ürünlerin alınıp satıldığı piyasa adeta bir niş pazar özelliği taşımaktadır. Üretici, işleyici ya da ihracatçı firmalar organik ürün talebini dikkate alarak pazar fırsatlarını değerlendirmekte ve bu doğrultuda hareket etmektedir. Türkiye mevcut kaynakları ve sahip olduğu ekolojik avantaj ile organik tarım konusunda oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak ürünlerin işlenmeden ve markasız olarak ihraç edilmesi, sağlıklı bir veri tabanının oluşturulamaması, desteklemelerin yetersiz kalması, gerek üretici gerekse tüketicilerin bu konudaki bilgi düzeylerinin yetersizliği, dağıtım kanalının uzunluğu, pazar yeri sıkıntısı ve pazarlama marjlarının artması nedeniyle üretici eline geçen fiyatın düşük kalması organik ürün pazarının önemli sorunları arasında sayılabilir. Bu sorunların aşılabilmesi için organik tarıma yönelik politikaların geliştirilmesi, özellikle yerel yönetimlerin üreticilerin organik tarıma başlamaları konusunda önderlik etmesi ve iç pazarın gelişimi için tüketicilerin daha çok talep ettikleri yaş sebze-meyve ve hayvansal ürünler üretiminin artırılması gerekmektedir. Türkiye de organik gıda maddelerinin yanı sıra organik tekstil, oyuncak ve kozmetik ürünler üretimi de mevcuttur. Sosyal sorumluluk gereği bazı markalar tekstil ürünlerinin üretiminde düşük oranda da olsa organik pamuk kullanmaktadır. Katma değeri oldukça yüksek olan organik pamuk üretiminde lider olan Türkiye, tekstil ve konfeksiyonda

61 marka oluşturamama ve belli bir strateji izlememesinden dolayı birinciliği Hindistan ve Pakistan a kaptırmış durumdadır. 4.6.1. Organik Ürünlerde Markalaşma Kotler (2003) tüketicilerin %75 inin tanıdıkları ve güvendikleri bir markanın ürünü için %20 fazla fiyat ödemeye razı olduklarını belirtmiştir. Organik ürün üreticilerinin kendi markalarıyla çıkardıkları ürünlerinin kalitesini artırması ve bu şekilde ürünlerine yönelik bir güven ortamı ve güçlü bir marka değeri yaratması, organik ürün üreticilerinin başarılı olabilmeleri için oldukça önemlidir (Millar ve ark., 2001). Türkiye de organik ürünler ihracata yönelik olarak üretildiği için marka yaratmak daha da önemli hale gelmektedir. Marka, tüketicinin satın alma davranışını doğrudan etkileyen bir faktördür. Tüketici organik ürünlere güven duymak ister, ya da tüketici için markanın ifade ettiği anlam güven, kalite veya lezzet olabilir. Marka, ürünle tüketici arasında bir bağ kurmayı sağlar ve iletişim demektir. Pazara ilk girme avantajı ile kendi markasını yaratan firmalar marka değeri sayesinde önemli bir güç etmektedir. Örneğin Elite Naturel markası Türkiye nin ilk sertifikalı organik meyve suyunu üreterek yurtdışına kendi markasıyla ürün ihraç eden tek firma olmuştur. Türk organik ürünlerine dış pazardan yüksek talep gelmesine rağmen organik ürün ihracatının %95 i markasız olarak (dökme tipinde) yapılmaktadır. Türkiye nin en büyük üreticisi ve ihracatçısı konumunda olan Işık Tarım dahi ihracatının %97 sinde kendi markasını kullanmamaktadır (Arat, 2006). Organik ürün pazarının belki de en önemli sorunu ürünlerin markasız olarak ihraç edilmesi ve yurtdışına çıktıktan sonra Avrupalı firmaların etiketleriyle pazarlanmasıdır. İşletmeler yurtdışında rekabetin yoğun olduğu organik ürünler pazarında tanınan bir marka yaratmanın oldukça zor ve maliyetli olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda organik ürün pazarı diğer birçok firma tarafından paylaşılmış olduğundan Türkiye deki firmalar ürünlerini markasız olarak ihraç etmeyi tercih etmektedir. Örneğin Türkiye de üretilen organik zeytinyağları tüm dünyaya İtalyan markaları adı altında pazarlanmakta, bu nedenle de Türk organik zeytinyağı üreticileri, markalaşamadığı için gelir kaybı yaşamaktadır (Anonim, 2009g). Türkiye de bilinen bazı organik ürün markaları Çizelge 4.3 de görülebilir (Kara, 2007; Kurt, 2006; Anonim, 2011e; Anonim, 2011k).

62 Çizelge 4.3. Türkiye de bilinen bazı organik ürün markaları Tariş One Nature Milupa (bebek maması) Everfresh Tiryaki Rapunzel Elite Naturel Yerlim Organic Life Rasayana Sabuni Tema Sade Pınar Organik Ekosam Elta-Ada Organik City Farm Işık Bintepe Organik Fanus RareBlossom (kozmetik) Elta-Ada Kaynak: Kara, 2007; Kurt, 2006; Anonim, 2011e; Anonim, 2011k. 4.6.2. Organik Tarımda Hedef Pazarın Belirlenmesi ve Pazar Bölümleme Hedef pazarın özelliklerini dikkate almayan bir pazarlama stratejisinin başarılı olması mümkün değildir. Pazardaki yerli ve yabancı rakipler, rekabetin yoğunluğu, baskı grupları, diğer kuruluşlar, pazarın mevcut büyüklüğü, büyüme potansiyeli, tüketicilerin özellikleri, tercihleri, istek ve beklentileri ve pazardaki potansiyel boşluklar firmanın pazarlama stratejilerini temelden etkileyebilecek niteliktedir. Dolayısıyla pazarlama yöneticisi her bir faktörü dikkatli bir şekilde analiz etmek durumundadır. Farklı özelliklere sahip tüketiciler farklı tatminler ve istekler peşinde koşmaktadır. Bu nedenle farklı özellikteki tüketicileri kendi içinde homojen gruplara ayırarak, her bir gruptaki tüketici kitlesinin isteklerine cevap verebilecek nitelikte pazarlama bileşenleri oluşturmak, pazarlama hizmetlerini kolaylaştıracaktır. Özellikle niş ürün pazarında faaliyet gösteren bir işletmenin çok değişik istek ve beklentileri olan tüketicilerin tamamının ihtiyaçlarını aynı pazarlama bileşenleri ile tatmin edemeyeceği açıktır. Bu nedenle, her işletme kendine en uygun fırsatları taşıyan bir ya da birkaç pazar bölümü seçerek, pazarlama stratejilerini bu pazar bölümlerine yönelik olarak geliştirmelidir (Çağdaş, 2003). Organik ürünler pazarını bölümlere ayırmada genellikle coğrafi bölümleme, demografik bölümleme, psikografik bölümleme ve davranışsal bölümleme yöntemleri kullanılmaktadır. Coğrafi bölümlemede; daha çok büyükşehirler ve semt merkezlerindeki tüketici kitlesinin hedef pazar olarak tercih edilmesi doğru bir

63 yaklaşımdır. Demografik bölümleme yöntemine göre; yüksek gelirli ve eğitimli ailelerin yaşadığı semtler hedef pazar olarak seçilmelidir. Psikografik bölümlemede; kişilerin moda algıları, sosyal sınıfları ve yaşam tarzları gibi değişkenler dikkate alınmaktadır. Davranışsal bölümlemede ise; satın alma sıklığı ve satın alma güdüsü gibi ölçütlerden yararlanılmaktadır. İşletmenin temel amacının kar sağlamak olduğu dikkate alındığında; organik ürün pazarlayan işletmelerin de hedef kitlelerini belirlerken doğru değişkenleri dikkate alarak en karlı pazar bölümünü seçmesi oldukça önemlidir. Organik ürünler pazarı büyüdükçe, bu ürünler daha farklı özellikteki tüketici kitleleri tarafından talep edilmeye başlayacak ve ürün arzı buna bağlı olarak artacaktır. Bu durumda organik ürünler niş pazar olmaktan çıkacaktır. 4.6.3. Organik Tarımda Pazarlama Bileşenleri Organik ürünler, diğer üretim metotlarıyla elde edilen ürünlerden daha maliyetli ve üretiminde yoğun emek gerektiren ürünler olduğundan fiyatları yüksektir. Bu nedenle organik ürünler pazarı, benzer özellikleri ve ihtiyaçları olan ve bu ihtiyaçları tatmin edilmemiş küçük bir tüketici kitlesine hitap eden ve çok sayıda alternatifi olmayan ürünlerin sunulduğu niş pazar niteliği taşımaktadır. Bu nedenle organik ürünlerin daha geniş tüketici kitlesine ulaştırılmasında ve fiyatlarının düşürülmesinde pazarlama faaliyetlerinin rolü ve önemi büyüktür (Marangoz, 2005). Organik ürünler için hedef kitleyi genellikle sağlık sorunları yaşayan, eğitim düzeyi ve gelir seviyesi yüksek, küçük yaşlarda çocuğu olan tüketiciler oluşturmaktadır. Fransa da yapılan bir ankete göre, ankete katılanların yaklaşık %30 u organik gıdaları, sağlıklı ve tadı daha iyi olduğu için, yaklaşık %20 si de kişisel inançlar ve çevresel nedenlerden dolayı tercih ettiklerini ifade etmişlerdir (Anonim, 2003). Pazarlama stratejileri belirlenirken hedef kitlenin özellikleri dikkate alınarak pazar araştırması ve talep tahmini yapılmalıdır. Tüketici taleplerinin yoğunlaştığı ürünler tespit edilerek doğru fiyattan, doğru yer ve zamanda tüketiciye ulaştırılması sağlanmalıdır. Genel pazarlama teorisi içerisinde olduğu gibi organik tarım ürünleri pazarlamasında da pazarlama bileşenleri dört ana elemandan oluşmaktadır. Bunlar; ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurmadan oluşan pazarlama karmasıdır (Çağdaş, 2003).

64 4.6.3.1. Ürün Alt Bileşeni Organik tarım ürünlerinin üretim ve pazarlama faaliyetleri, birbirinden ayrı ve bağımsız olarak düşünülmemeli, üretim faaliyetlerini pazarlama yönlendirmelidir. Yani pazardan elde edilen bilgiler doğrultusunda üretim yapılmalıdır (Candemir, 2006). Üretimden önce özellikle işletmenin faaliyet göstereceği bölgede tüketicilere yönelik bir pazar araştırması yapılmalıdır. Ürün kavramı, geleneksel olarak daha çok somut özellikler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Fakat tüketiciler ürünün fiziksel özellikleri yanında, soyut özelliklerini de satın almaktadır ve ürünleri sadece fiziksel şeyler olarak değil, tatminler demeti" olarak görmektedir (Odabaşı, 1995). Aslında tüketici satın aldığı ürüne değil, beklentilerine para ödemektedir. Pazarlama bileşenleri elemanlarından olan ürün stratejisinin alt bileşenleri; çeşitlilik, standardizasyon, ambalajlama ve etiketleme hizmetlerinden oluşmaktadır. Ürün çeşitliliğinin az olması, organik olarak beslenmek isteyen tüketicilerin beklentilerini karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Türkiye de kurutulmuş meyve ve sebze ile bakliyat çeşitleri çoğunlukla organik olarak üretimi yapılan ürünlerdir. Özellikle organik hayvansal üretim çok düşük miktarlardadır. Halbuki iç piyasadaki tüketici genellikle taze meyve-sebze ve hayvansal ürünlerin organik olan çeşitlerini tüketmek istemektedir. Ürün çeşitliliğinin artması, yeni tüketicilerin oluşmasını sağlayarak talep artışını firma bazında üretim, işleme ve ambalajlama maliyetlerini, genel pazarlama ve nakliye giderlerini düşürecektir. Ayrıca her yeni ürün, yeni tüketicilerin oluşmasını sağlayarak talep artışını beraberinde getirecektir (Güzel, 2001). Ambalajlamanın tüketici ile iletişim kurma, tüketicinin dikkatini çekme, benzer ürünlerden farklılık yaratma, ürünün raftaki görünürlüğünü artırma, satın alma sonrasında kullanım yararı sağlama ve imaj geliştirme gibi işlevleri vardır (Subaşı, 2005). Ülkemizde halen ambalajsız ve üretim yeri bilinmeyen gıda ürünlerinin payı önemli oranlardadır. Ambalajlamanın en önemli fonksiyonu ürünü tanıtma ve hijyen sağlamadır. Ambalajlamada dikkat edilmesi gereken husus; kullanılan malzemenin ürün fiyatını gereksiz şekilde artırmamasıdır. Taze sebze-meyve dışında işlenerek piyasaya sunulan ürünlerde ambalajlama zorunludur. Organik ürünlerin ambalajlanmasında

65 ürünün organik niteliğini bozmayacak cam, keten, ağaç vs. gibi malzemeler kullanılmalıdır. Organik ürünlerin pazarlanmasında marka oluşturamama ülkemiz açısından önemli bir sorundur. Ambalajlama ürünün marka oluşturmasına ve satışına büyük katkı sağlar. Ambalajlama ve etiketleme birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Organik ürünlerin etiketi üzerinde organik tarım logosu, kontrol/sertifikasyon kuruluşunun adı-adresi-logosukodu, ürünün kim tarafından üretildiği, üretim yeri, üretim tarihi, son kullanma tarihi ve hasat tarihi gibi bilgiler bulunmalıdır. Tüketicinin ürüne güven duymasında etiketleme önemli bir fonksiyona sahiptir. Organik ürünlerde etiketleme ve bu etiketlerin anlaşılır olması oldukça önemlidir. Çünkü organik ürün etiketini gören birçok tüketici, bu etiket nedeniyle o ürüne daha fazla para ödemeye hazırdır (Siderer ve ark., 2005). Ürün standardı oluşturulması her bir tüketicinin farklı isteklerine uygun nitelikteki ürünlere doğru fiyattan ulaşmalarını kolaylaştırır. Kaliteli ürünlerin yüksek fiyattan satılması, şekli bozuk ya da daha düşük kalitedeki ürünlerin işlenmesinin sağlanmasıyla, ürünlerin katma değerleri yükselecektir. 4.6.3.2. Fiyatlandırma Alt Bileşeni Organik ürünler, diğer yöntemlerle üretilen ürünlere göre daha pahalı olduklarından ilk yıllarda pazarın özelleşmiş belli bir bölümüne hitap eden ürünler olmuştur. Gelişmiş ülkelerin artan ürün talepleri, gelişmekte olan ülkeler arasında rekabeti yoğunlaştırmış ve yeni pazar fırsatları aramayı gerekli hale getirmiştir. Organik tarım ürünleri ile entansif yöntemlerle üretilen tarım ürünleri arasında oldukça yüksek bir fiyat farkı bulunmaktadır. Gelişen bir pazar olmasına karşın, arzın oldukça yetersiz kaldığı düşünüldüğünde, organik ürün fiyatlarının bu denli yüksek olması normal karşılanabilir. Ancak yine de fiyat farkının kabul edilebilir düzeylerde olması beklenir. Organik tarım; üretim, işleme, dağıtım ve pazarlama sürecindeki her bir aşamada özel standartlara uymayı gerektiren bir üretim sistemidir. Buna ek olarak sistemin olmazsa olmazı kontrol ve sertifikasyon masrafları da maliyetleri yükselten önemli bir unsurdur. Organik tarımda farklı bazı prosedürlerin gerekliliği, bu ürünlerin fiyatlarının kısmen yüksek olmasına neden olmaktadır. Bu ürünlerin yüksek fiyatlı oluşu, tüketimini kısıtlayan en önemli faktördür (Gil ve ark., 2000). Organik ürünlerin son tüketiciye

66 ulaşana kadar geçirdiği birçok aşama fiyatına yansıyan faktörleri oluşturmaktadır. Geçiş dönemi maliyetleri, verim kaybı, sertifikasyon maliyetleri, dağıtım kanalının uzunluğu ve az miktarda ürün taşıma organik ürün fiyatlarını etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır (Akbay ve Usal, 2000). Organik ürünlerin etkin bir şekilde dağıtımının yapılamaması, bu ürünlerin fiyatının artmasına neden olmaktadır. Bu noktada organik ürünlerin büyük perakendecilerle anlaşılarak yüksek miktarlarda taşınması ve bu ürünlerin dağıtım merkezlerinde toplanarak oradan da küçük perakendecilere ulaştırılması, dağıtım maliyetlerinde önemli tasarruflar sağlanmasına yardımcı olabilecektir (Hamm ve ark., 2002). Organik ürünler pazarının oluşup gelişmesinde en önemli olgulardan biri fiyattır. Organik üretimde ilk yıllarda yaşanan verim kaybı nedeniyle organik ürünlerin fiyatlarının daha yüksek olması doğaldır (Gündüz ve Kaya, 2007). Fiyatların yüksek olmasının bir diğer nedeni de, organik üretimin yoğun işgücü gerektirmesidir. Türkiye de İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi organik üretimin ve tüketimin nispeten yoğun olduğu büyük şehirlerde tüketicilerin organik ürünlere karşı tutumlarını ve fazladan ödeme isteklerini belirlemeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Ankara da yapılan bir çalışmada, kent merkezindeki tüketicilerin tüketimlerini azaltmadan %50 ve %100 fiyat primi ödemeye gönüllü olanlar içinde, %24,2 sinin domates, %16 sının hıyar, %12 sinin tavuk eti ve %12 sinin ise yumurta için söz konusu fiyat farkını kabul edebilecekleri ortaya konmuştur (Pezikoğlu, 2004). Tüketici tercihleri daha çok taze meyve-sebze ve hayvansal ürünlerde yoğunlaşırken; tüketicinin ödemeye razı olduğu fiyat farkı her ürün için farklılık göstermektedir. Bazı tüketiciler tükettikleri gıdalarla ilgili olarak bir garanti istemekte fakat bunun karşılığında bir ücret ödemeye razı olmamaktadır. Yapılan bir çalışmada tüketicilerin ürünlerin fiyatlarına yönelik bu tutarsız tutumlarının nedeninin tüketicilerin eğitimsizliğinden ve bilimsel çalışmalara olan ilgisizliğinden kaynaklandığı ortaya konmuştur (McEachern ve McClean, 2002). İrlanda da yapılan bir çalışmada, tüketicilerin gıda tüketimi davranışlarında kalite, tazelik ve lezzet ön planda yer alırken; sosyo-ekonomik faktörlerin gıda fiyatına verilen önemi artırdığı tespit edilmiştir (Kearney ve ark., 1999). Ekonomik hayatın temel unsurlarından olan fiyat, tüketici için bir ürünü tercih etmede tek unsur olmamakla birlikte, ilk sıralarda yer almaktadır.

67 Özellikle tarımsal ürünlerde, tüketici organik ürünü tanımlayamıyorsa organik ürüne fazladan fiyat ödemeyi anlamsız bulacaktır. Ancak organik tarım konusunda tam bilgi sahibi olan, sistemin işleyişi ve denetimlerin etkinliği ile ilgili şüphe taşımayan tüketici fazladan ödeme yapmaya razı olacaktır. Tüketicinin içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve ekonomik koşullar ödemeye razı olacağı fiyatın üst sınırını belirlemektedir. Gelişmiş ülkelerde gelir seviyesine bağlı olarak ödemeye razı olunan fiyat artmaktadır. Organik ürünlerin daha iyi olduğuna ilişkin toplumda genel bir kanı oluşmuştur ve bu görüşe sahip tüketiciler bu tür ürünler için fazladan fiyat farkı ödemeye razıdır (Bamberg, 2002). Fakat tüketicilerin bu tür ürünler için ödeyebilecekleri fiyatın bir sınırı vardır. Genel olarak tüketiciler %30 a kadar fiyat farkını normal karşılayabilmektedir. Ancak yapılan birçok çalışmada bu fiyat farkının çoğu zaman %30 un üzerinde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır. Türkiye'de satılan organik ürünlerin bu kadar pahalı olması, organik ürün pazarının gelişmesini olumsuz yönde etkilediği ifade edilmektedir (Aksoy ve Altındişli, 1999). Bazı organik ve geleneksel ürünlerin fiyatları Çizelge 4.4 de görülebilir (Anonim, 2010u). Çizelgede internetten satış yapılan bir siteden farklı tarihlerde alınan organik ürün fiyatları ile geleneksel ürünlerin semt pazarı ve market fiyatı ortalamasına yer verilmiştir. Organik hayvansal ürünler dışında ürün fiyatlarında dönemsel olarak bir değişiklik meydana gelmediği gözlenmiştir. Çizelge 4.4. Bazı organik ve geleneksel ürünlerin perakende satış fiyatları Ürün Çeşidi Organik Ürün Fiyatı (TL)* Organik Ürün Fiyatı (TL)** Geleneksel Ürün Fiyatı (TL) Kabuklu ceviz (kg) 20,00 20,00 13,00 Nohut 9,70 9,70 3,95 Kuru fasulye 11,45 11,45 3,65 Kırmızı mercimek 13,25 13,25 3,95 Çiçek Balı (500 gr) 30,85 30,85 16,00 Piliç (1500 gr) 25,27 28,75 5,70 Dana kuşbaşı (750 gr) 34,25 38,95 22,00 Süt (1 lt) 3,15 3,15 1,65 Yumurta (10 lu paket) 7,40 7,40 1,95 Sızma zeytinyağı (2 lt) 35,00 35,00 18,00 Pırasa 5,00 5,00 1,50 Domates 9,90 8,00 2,00 Muz 7,00 7,00 3,00 Kaynak: Anonim, 2010u. (*) 21.10.2010 fiyatlarıdır. / (**) 19.05.2011 fiyatlarıdır.

68 Organik ürünlerin fiyatlandırılmasında genellikle maliyete dönük fiyatlandırma stratejisi uygulanır. Bunun dışında talebe dönük ve rekabete dönük fiyatlandırma stratejileri de uygulanabilmektedir. Rekabete dönük fiyatlandırma stratejisi serbest piyasa şartlarında uygulanabilecek en uygun fiyatlandırma stratejisi olmasına karşın, organik ürünlere ilişkin güçlü bir piyasanın oluşmaması nedeniyle uygulanması zorlaşmaktadır (İTO, 2011b). 4.6.3.3. Dağıtım Alt Bileşeni Bir işletmenin ürünlerinin dağıtımına ilişkin verdiği kararlar, pazarlama faaliyetlerini önemli derecede etkilemektedir. Özellikle maliyetlere olan doğrudan etkisi nedeniyle dağıtım kararları, ürünün fiyatının belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır (Amstrong ve Kotler, 1996). Dağıtım kanalı ne denli uzun olursa, fiyatlar da o oranda artacaktır. Dünyada artan talep nedeniyle organik ürünün hızla tüketiciye ulaştırılabileceği yeni dağıtım kanalları kullanılmaya başlanmıştır. Organik ürünler koruyucu katkı maddeleri içermediğinden, geleneksel ürünlere göre çok daha çabuk bozulabilen ürünlerdir. Bu nedenle ürünlerin taze olarak ve hızla tüketiciye ulaştırılabileceği dağıtım kanallarının tercih edilmesi önemlidir. Organik ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasında genellikle özelleşmiş dükkanlar, ekolojik halk pazarları, süpermarketler, internet ve çiftlik satışları kullanılmaktadır. Özellikle tüketicilerin sıklıkla alış-veriş yaptıkları süpermarketlerde bu ürünlerin pazarlanması ürün talebini artıracaktır. Çok sayıda tüketiciye ulaşmanın en kolay yolu süpermarketlerdir. Süpermarketler aracılığıyla, normal koşullarda organik ürün satın almayı düşünmeyen ya da bu ürünlerle karşılaşma olasılığı düşük olan tüketicilere rahatlıkla ulaşılabilir. Organik ürünlerin dağıtımında üretici, aracı ve tüketici ilişkilerini iyi düzenleyen etkin bir dağıtım politikası ve uygun dağıtım kanallarının oluşturulması, bu ürünlere ilişkin pazarlama faaliyetlerinin başarısı açısından önemlidir. Hasadından sonra taze olarak ve hızla tüketiciye ulaştırılması gereken organik yaş meyve ve sebzenin farklı bir pazarlama sistemi bulunmaktadır. Organik tarım ürünlerinin kendine özgü dağıtım, depolama, taşıma esas ve usulleri olduğu için dağıtım kanalında bu esas ve usullere uygun depolama, taşıma sistemlerini bulmak oldukça zor olduğundan, genellikle aracı sayısının az olduğu veya hiç olmadığı dağıtım kanalları tercih edilmektedir. Dağıtım kanalı seçilirken, öncelikle ürünün ve hedef pazarın

69 özellikleri belirlenmelidir. Organik ürünlerin tüketicilere ulaştırılmasında uygun dağıtım kanallarının seçilmesi, bu mallarla ilgili pazarlama faaliyetlerinin başarısını doğrudan etkileyecektir (Marangoz, 2005). Organik ürünler için özel depoların olmayışı, ürünlerin küçük partiler halinde taşınması maliyet artıran unsurlar arasında yer almaktadır. Başlangıçta sadece özellikli ürün satan küçük ve yerel perakendecilerde satılan organik gıda ürünleri giderek zincir süpermarketlerdeki raflarda ve reyonlarda yer almaya başlamıştır. İngiltere de Sainsbury s, ASDA ve Tesco gibi büyük süpermarketler raflarında yer verdikleri organik ürün çeşitlerini giderek çoğaltmışlar ve organik ürün tüketicilerinin en çok tercih ettiği dağıtım kanalı haline gelmişlerdir (Jones ve ark., 2001). Dünya da organik tarım ürünlerinin pazarlamasında perakende zincirleri büyük öneme sahiptir. Sadece organik gıda ürünü satan küçük ölçekli, yerel ve bağımsız perakendeciler zaman içerisinde sayıca artmaya başlamış ve içlerinden bazıları organik zincir marketler haline dönüşmüştür. Perakendeciler özellikle 1980 li yıllarda yaşanan çevreye ilişkin hareketlerin de etkisiyle 1990 lı yıllardan itibaren organik ürünleri ürün grupları arasına dahil etmeye başlamıştır (Spiller ve ark., 2006). Organik ürünlerin özellikleri nedeniyle bu ürünlerin pazarlanmasında perakendecilerden yararlanmak doğru bir yaklaşımdır. Dünyanın en büyük perakendecisi Wal-Mart ın raflarının önemli bir kısmını organik ürünler için ayırması, bu görüşün doğruluğunu desteklemektedir (DiCamillo, 2006). Organik ürünlerin dağıtımında rol oynayan aracılar; organik ürün toptancıları ve organik ürün perakendecileridir. Organik ürün toptancıları genellikle Ege Bölgesi nde faaliyet gösteren ihracatçı niteliğindeki firmalardır (Nardalı, 2009). Büyük perakendecilerin yanında sadece organik ürünlerin satıldığı ihtisas mağazaları da bu ürünlerin tüketicilere ulaştırılmasında önemli rol üstlenmektedir. Ancak bu amaçla açılan mağazaların bazıları, tüketicilerin yeterince ilgi göstermemesi nedeniyle başarılı olamamıştır. Türkiye de İzmir-Alsancak ta açılan Ekoland ve İzmir Karşıyaka da faaliyet göstermiş olan Toprakana, benzer özelliklere sahip ancak başarılı olamamış işletmelerdir (Türköz, 2002). Organik ürünlerin açık pazarlarda satılmasına ilişkin Türkiye de birçok proje gerçekleştirilmiştir. Organik tarımla uğraşan üreticiler konvansiyonel tarımla uğraşanlara göre daha fazla doğrudan pazarlama yöntemlerini kullanmaktadır. Buna tarla/çiftlik üzerinden satış

70 (over the farm fence) yöntemi adı verilmektedir. Sertifikalı organik üreticiler doğrudan tüketiciye satış yöntemiyle, tüketicinin harcadığı paradan daha fazla pay almaktadır. Bunun sonucu olarak 2000 li yıllardan itibaren dünyada çiftçi pazarları giderek yaygınlaşmıştır (Dimitri ve Greene, 2002). Organik ürün üreticileri ürünlerini ya doğrudan tüketicilere sunmakta ya da çiftçi birlikleri, toptancılar veya süpermarketler gibi aracılar kullanmaktadır. Şekil 4.25 de verilen dağıtım kanalları dışında bazı restoran ve oteller de müşterileri için organik menüler hazırlayıp sunmaktadır. Şekil 4.25 de organik ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaştırılmasında kullanılan dağıtım kanalı üyeleri görülebilir (Eisenbach, 2002). Şekil 4.25. Organik ürünlerin dağıtım kanalları Kaynak: Eisenbach, 2002. Organik tarımsal ürünler ayrı reyonlarda pazarlanması gerektiğinden, market içerisinde reyon payları sınırlı kalmaktadır. Bu nedenle normal ürün alan bir tüketici organik ürünü aynı rafta göremediği için fiyat karşılaştırması yapamamakta ve çoğu zaman aldığı ürünün organik bir çeşidinin varlığından bile haberdar olmadan alışverişini bitirmektedir (Anonim, 2009a). Türkiye de organik ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasında kullanılan dağıtım kanallarının bazı avantaj ve dezavantajları Çizelge 4.5 de görülebilir.

71 Çizelge 4.5. Organik ürünlerin Türkiye de kullanılan dağıtım kanallarının bazı avantaj ve dezavantajları Dağıtım Kanalı Avantajlar Dezavantajlar Perakendeciler Süpermarketler Özelleşmiş Dükkanlar Ekolojik Pazarı Çiftlik Satışları ve Halk İnternet Üzerinden Satışlar İhracat -Ürünlere ulaşmada kolaylık -Talebe duyarlı hizmet -Büyük çaplı tüketici kitlesine ulaşma -Konusunda uzmanlaşmış satış elemanı -Doğru ve hızlı bilgi aktarımı -Direk pazarlama kaynaklı düşük fiyat -Müşterilerle güçlü bağ kurma olanağı -Yerinde görerek alma -En taze ürünlere ulaşabilme -Sürekli müşteri -Bağımsız satış -Zamandan tasarruf -Her an alışveriş yapabilme kolaylığı -Ürünlerin güvenilir ve garantili olması -Kalite standardı yüksek ürün -Uzmanlaşma -Büyük miktarda üretim -Daha yüksek gelir Kaynak: Marangoz, 2008 den yararlanılarak hazırlanmıştır. -Organik tarım konusunda uzmanlaşmış elemanların bulunmayışı -Ürün ömrünün kısa olması nedeniyle yüksek raf kirası istenmesi -Küçük tüketici kitlesi -Yüksek risk -Küçük miktarda satış -Taşıma masrafları -Düşük gelir -Depolama ve taşıma gibi pazarlama faaliyetleri için yatırım maliyeti gerektirmesi -Çiftliğe bağımlı kalma -Yüksek beklentinin karşılanamama riski -Alış-verişin risk içermesi -Taşıma esnasında ürünün bozulma riski -Kargo ücreti masrafı -Farklı standartlara uyum sağlama -Yüksek rekabet -Ödeme konusunda yaşanan gecikmeler -Marka oluşturamama Dünya organik ürünler pazarında en büyük hacme sahip olan ABD de perakende zincirleri içinde süpermarketler ve doğal ürün satan mağazalar dağıtım kanalında aktif rol almaktadır. Türkiye de ise organik tarım ürünlerinin dağıtımında ağırlıklı olarak özellikli mağazalar kullanılmaktadır. Ayrıca Migros, Carrefour, Tansaş, Kipa, Macrocenter gibi süpermarketlerden de organik tarım ürünlerine ulaşmak mümkün olmaktadır (Nasır ve Kımıloğlu, 2006). 2011 yılının ikinci yarısından sonra BİM de bazı organik bakliyat çeşitlerine raflarında yer vermeye başlamıştır. 4.6.3.4. Tutundurma Alt Bileşeni Tutundurma, işletmenin ürettiği mal ve hizmetler ile ilgili bilgilerin aktüel veya potansiyel tüketiciler ile olan ilişkisini sağlamaktadır. Tutundurma kişisel satış, reklam, tanıtma ve halkla ilişkiler, satış geliştirme yöntemleri aracılığı ile yapılmaktadır (Şafak ve Okan, 2004). Organik ürünlerin fiyatının geleneksel ürün fiyatlarından daha yüksek olması, ayrıca tüketicilerin organik olmayan ürünleri kullanmaya eğilimli olması gibi sebeplerden dolayı tanıtım organik ürün pazarları için büyük önem taşımaktadır. Daha

72 çok televizyon ve radyolarda haber programları, mülakatlar, açık oturumlar, paneller, seminerler ve sempozyumlar şeklinde tanıtımın gerçekleştirilmesi tüketicilerin bu konuda bilinçlenmesi açısından yararlı olacaktır (Marangoz, 2005). Tüketicilere yönelik yapılacak yoğun tutundurma faaliyetleriyle tüketicilerin organik ürünlere yönelik algılama, tutum ve davranışlarının değiştirilmesi ve bu ürünlere yönelik talebin artırılması mümkündür (Koç ve ark., 2001). Ancak tüketicinin bilinçlenmesi ve organik ürünlere karşı güven duyabilmesi için yalnızca organik ürünlerin sağlıklı ve lezzetli olduğuna vurgu yapmak yeterli olmayacaktır. Buna ilave olarak kontrol ve sertifikasyon sistemi ve denetim mekanizmasının işleyişi hakkında da bilgi vermek tüketici davranışlarını olumlu etkileyecektir. Öte yandan fiyat farkının nereden kaynaklandığı konusunda tüketiciler bilgilendirilmelidir. Aksi takdirde tüketici, organik tarımı bir moda akımı olarak algılayabilir. Pazara giriş aşamasında fiyat farkının minimum düzeyde tutulması, ürünün tutundurulması açısından önemli bir stratejidir. Tüketici ilk kez satın alacağı bir ürünle ilgili satın alma kararı verirken ürünün fiyatı birinci derecede önemli faktör olacaktır. Ancak, birkaç kez ürünü satın alarak beğenen tüketicinin (lezzet, tat, koku vb. faktörler ön plana çıkacağından) satın alma kararında fiyat göz ardı edilebilecektir. Organik ürün işletmeleri bu ürünlerin tutundurulmasına yönelik bazı maliyetlere katlanmak zorundadır. Bu kapsamda yapılan tutundurma faaliyetlerinin en önemlisi ürünlerle ilgili olarak düzenlenen fuarlara katılma giderleridir. Ayrıca organik ürünler ve bu ürünlerin özellikleri konusunda tüketicilerin yeterince bilgi sahibi olmaması da bu ürünlerin tutundurulma gerekliliğini, dolayısıyla da üretim maliyetlerini artırmaktadır. Tutundurma kampanyaları, tüketicileri bir bütün olarak yansıtacak şekilde dizayn edilmeli ve pazarın tamamına hitap etmelidir (McEachern ve McClean, 2002). 4.7. Organik Tarımda Pazarlama Sorunları Geleneksel tarım ürünlerinden farklı şekilde gerçekleştirilen organik tarım ürünlerinin pazarlamasında birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Bunlar genel olarak; üretim, tüketim ve pazar açısından yaşanan sorunlar olarak gruplandırılabilir. Organik tarım işletmelerinin, faaliyetlerine başlarken ve bu faaliyetleri sürdürürken diğer tarım işletmelerine oranla daha fazla sorunla karşılaştığı bilinen bir gerçektir. Bu

73 sorunlarla pazarlamanın bütün süreçlerinde (üretim, fiyatlandırma, dağıtım, tutundurma) karşılaşılmaktadır (Ece, 2008). Üretim aşamasında yaşanan en önemli sorun, üreticinin organik tarım konusundaki bilgisizliği ve danışmanlık hizmetlerine ulaşma konusunda yaşadığı sıkıntılardır. Yeterli bilgi sahibi olmayan çiftçi yanlış uygulamalar sonucu ve geleneksel üretim tekniği alışkanlıklarından vazgeçememesi nedeniyle ürün kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır. Organik tarım işletmelerinin karşılaştığı başka bir sorun da pazar yeri sıkıntısıdır. Üreticinin ürünlerini doğrudan tüketiciyle buluşturabileceği mekanların olmayışı ve yalnızca büyük süpermarketlerde birkaç ürün çeşidiyle reyonlarda yer alması organik ürünlerin tüketici tarafından talep edilmesini kısıtlamaktadır. Türkiye de organik tarımsal üretim yapan hemen her kuruluş iç pazarda yeterli talep olmaması nedeniyle ürünlerini çeşitli yollarla yabancı markalar altında ihraç etmektedir (Doğan, 2007). Bu da Türkiye de faaliyet gösteren organik ürün üreticilerinin gelirlerinin önemli oranda azalmasına neden olmaktadır. Üreticiler girdi bulma konusunda sorunlar yaşamaktadır. Pazarlama konusundaki kısıtlar da üretici gelirlerinin düşük olmasına neden olmaktadır. Üretim sistemindeki yoğun prosedür ve üretimin her aşamasında kayıt tutma zorunluluğu, üreticinin alışkanlıklarına ters gelmektedir. Organik tarım işletmelerinin genellikle küçük ölçekli üretim yapan firmalar olması maliyetlerini artırmakta ve yurtdışındaki büyük ölçekte üretim yapan işletmelerle rekabet etmelerini engellemektedir. Üreticilere gerek devlet gerekse sözleşme yaptığı firma tarafından birtakım destekler verilse de yeterli olmamaktadır. Çünkü üretim birimleri küçük ölçeklidir ve üreticiden çok aracılar kazanmaktadır. Üretici ürününü doğrudan satabileceği yer bulamadığından ürünü düşük fiyattan da olsa elden çıkarmak istemekte ve pazarlama kaygısı yaşamak istememektedir. Bu nedenle sözleşmeli üretim metoduyla ürün arz etmeyi tercih etmektedir. Bir başka sorun da ürünlerin fiyatlandırılması aşamasında karşılaşılan sorunlardır. Organik ürünlerin fiyatlarını sertifikasyon, ambalajlama ve işçilik maliyetleri gibi birçok faktör etkilemektedir (Dolun, 2003). Organik ürünlerin fiyatı geleneksel ürünlere göre ortalama olarak yarı yarıya daha pahalıdır. Üretimin ilk 5 yıl içerisinde ürün veriminin düşmesi ve yoğun işgücü gerektirmesinin yanında kontrol ve sertifikasyon ücretleri ürün fiyatlarının yüksek oluşmasına neden olmaktadır. Ürünlerin tüketiciye doğru yer ve zamanda ulaştırılması etkin dağıtım kanallarının seçilmesiyle mümkün olacaktır. Bu aşamada da birtakım sorunlar yaşanmaktadır.

74 Ürünlerin uygun zamanda ve yerde tüketiciye ulaştırılması için, organik ürünlerin depolama, taşıma, ambalaj gibi işlemleri büyük önem taşımaktadır. Bazı organik tarım işletmeleri, geleneksel ürünlerin pazarlamasında kullanılan dağıtım kanallarını kullanmaktadır. Oysaki organik ürünleri tüketiciye ulaştırmada farklı dağıtım kanallarının kullanılması veya mevcut dağıtım kanalında değişiklik yapılması gerekmektedir. Çünkü dağıtımın yanlış yapılması, başta kaliteye bağlı olarak, bir ölçüde fiyatı yüksek olacak organik ürünlerin, tüketiciye ulaşmasında söz konusu olan girdilerin artmasına neden olabilmektedir (Marangoz, 2005). Ürünler genellikle küçük partiler halinde taşınmaktadır ve organik ürünlerin depolanabileceği yeter sayıda depo bulunmamaktadır. Aynı zamanda taşımada kullanılan araçlar çoğu kez soğuk zincir kurallarına uygun değildir. Tutundurma; reklam, satışta özendirme ve promosyon gibi faaliyetleri içermektedir. Organik tarım işletmelerinin tutundurma aşamasında karşılaştıkları sorunlar tüketicilerin organik ürünü yeterince tanımamasından kaynaklanmaktadır. Başka bir ifadeyle, tüketicilerin büyük bir çoğunluğu organik ürün ile geleneksel ürün arasındaki farkı bilmemektedir. Durumun böyle olduğu üretici ve pazarlamacı firmalar tarafından da kabul edilmekte, ancak durumu değiştirmeye yönelik herhangi bir faaliyette bulunulmamaktadır. Bunun nedeni, pazarda faaliyet gösteren firma temsilcilerinin, firmalarının henüz bu tür tanıtım ve bilgilendirme maliyetlerini kaldıramayacağını düşünmeleridir. Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinin birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Türkiye de de devlet tarafından yapılmasının gerektiğini düşünen sektör temsilcileri dahi bulunmaktadır (Anonim, 2009b). Tutundurmada en etkili yöntem marka yaratmaktır. Tüketiciler oldukça az miktarda üretilen organik ürünlere iç piyasada ulaşmakta zorlanmaktadır. Organik ürünlerin satışa sunulduğu ekolojik halk pazarları ve özelleşmiş dükkanlar daha çok büyükşehirlerde ve belli semtlerde bulunmaktadır. Öte yandan ürün gamı tamamen organik beslenmeye yetecek çeşitlilikte değildir. Tüketicilerin görerek ve dokunarak satın alabilecekleri mekanlarda bu ürünlere rahatlıkla ulaşabilmelerinin sağlanması pazarın gelişimi açısından önemlidir. Tüketicilerin önemli bir bölümü organik ürünlerin sertifikayla satılması gerektiğini bilmediklerinden organik ürünlere güvenmemektedir. Organik olmayan ürünlerin

75 organik ürün adıyla satılması etik dışı bir davranış olmakla birlikte, tüketiciyi yanıltmaktadır. Üretimin ihracata göre planlanması iç piyasanın gelişmesine engel olmaktadır. AB perakendecilik standartlarına uyum sağlamak amacıyla kaynakları etkin kullanmayı hedefleyen, insan ve çevreye zarar verecek boyutta kimyasal içermeyen iyi tarım ürünleri organik ürünlere olan ihtiyacı azaltmaktadır. Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşları tarafından denetlenen ve sertifikalandırılan iyi tarım ürünleri sağlığa zarar vermeyecek ölçülerde kimyasal içerebilirken, yine sertifikalı ürünler olan organik ürünlerde kimyasal kullanımı tamamen yasaklanmıştır. Tüketicilerin çoğu organik ürünlerle iyi tarım ürünlerini ya tamamen aynı zannetmekte ya da iyi tarım ürünlerinin de sertifikalı olduğunu bilmemektedir. Türkiye ihracatının büyük bölümünü AB ülkelerine gerçekleştirmektedir. AB ülkelerinde rekabet oldukça yoğun olduğundan karlı olabilecek yeni hedef pazarlar bulmak ve pazara ilk girme avantajını yakalamak kalıcı olmak açısından önemlidir. AB ülkelerinde belli markalar pazarı paylaşmış durumdadır. İhraç edilen ürün bedellerinin zamanında ödenmemesi de ihracat firmalarının mali açıdan sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır. Dünyada organik ürünler için ayrı bir gümrük tarife pozisyonu bulunmamaktadır. Dolayısıyla organik ürün ihraç edildiğinde, geleneksel ürün ihraç eder gibi aynı gümrük tarife pozisyonundan pazarlanmış olmaktadır. Bu durum ülke ekonomisi açısından önemli bir kayıptır (Anonim, 2010c). Organik ürünler ihracatı kayda bağlanmış ürünler olmasına rağmen, bazı firmalar kayıt dışı ihracat yapmaktadır. Bu da ülkenin sağlıklı bir veri tabanı oluşturmasına engel olmaktadır. Türkiye dünya organik pazarından oldukça düşük pay almaktadır. Geleneksel ürünlerimizden olan üzüm, incir, fındık, kayısı ve pamuk gibi ürünlerde dahi pazarda hakimiyet kurulamamıştır. Organik ürün pazarında yaşanan etik sorunlar yalnızca organik olmayan ürünlerin organikmiş gibi satılmasından ibaret değildir. Bunun dışında; sözleşme yapılan yabancı firmanın belli sertifikasyon firmalarıyla çalışmak istemeleri, sertifikasyon kuruluşlarınca uygulanan çelişkili fiyat politikaları, kontrollerin yılda sadece bir kez yapılması, kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşlarında istihdam edilen personelin yeterince tecrübeli olmaması veya yeterli personelin bulunmaması, bürokratik ve yasal prosedür, arazilerin parçalı oluşu, kadastro ve intikal problemleriyle birlikte arazilerin

76 kullanım hakkının tanımlanamaması, sertifikanın projede yer alan üretici grubu adına alınması nedeniyle firmayla anlaşmazlık hallerinde üreticinin iç pazarda ürününü organik ürün olarak pazarlayamaması, bazı sertifikasyon firmalarının kimyasal kullanımına göz yumabilmeleri etik sorunlar arasında sayılabilir. Aynı zamanda anlaşmazlık çıkması halinde her ne kadar mahkemeye başvurma hakkı saklı olsa da firma sözleşme yaptığı üreticiden ürün almaktan vazgeçebilmektedir. Kanun ve yönetmelikte belirtilen cezai hükümler ve denetimler de uygulamada yetersiz kalmaktadır. 4.8. Organik Tarımda Üretici ve Tüketici Davranışları 4.8.1. Üretici Davranışları Tarımsal üretimde gübre ve tarımsal ilaçların yoğun şekilde kullanılmasıyla sağlanan verim artışı, üreticiler için maksimum karla üretim yapmak anlamını taşırken, zaman içerisinde çevre koruma ve gıda güvenliği gibi kavramların önem kazanmaya başlamasıyla bu anlayış değişmeye başlamıştır. 1990 lı yıllara kadar üreticiler bir sonraki üretim sezonu için tohumluk ayırırlarken, günümüzde hibrit tohum kullanımı nedeniyle kendi çeşitlerimiz kaybolmuştur. İşletmelerin asıl amaçları ürettikleri mal ve hizmetlerden kar elde etmektir. Ticari anlamda üretim yapan bir tarım işletmesi de bu amaç doğrultusunda, bilgisi, sosyodemografik yapısı ve yeniliklere açık olup olmama durumuna göre üretim sistemini tercih edecektir. İnsan davranışlarında alışkanlıklar oldukça etkilidir. İnsan yeni bir teknolojik ürünü almadan önce dahi, bu ürünü önceden tecrübe etmiş kişilerin görüşlerini öğrenmek istemektedir. Dolayısıyla geçimini tarımsal üretimden sağlayan bir üreticinin yeni bir üretim metodunu benimsemesi için; ya organik tarım yaparak kar sağlayan üreticilerin olması ya da üreticilerin yeniliklere açık olması ve riski sevmesi gerekir. Geleneksel tarım yapan üreticiler için organik tarım, alternatif bir üretim sistemi olarak kabul edilmektedir. Özellikle pazar sıkıntısı yaşayan ve ürünlerini yok pahasına elden çıkarmak zorunda kalan geleneksel tarım üreticileri için sözleşme ve prim usulüyle üretme fikri cazip gelmektedir. Üreticilerin organik tarıma yönelmelerini sağlayan en önemli unsurların; üretime verilen destekler, pazar garantisi ve gelir artışı gibi daha çok

77 ekonomik nedenlere dayandığı ifade edilmektedir. Özellikle organik tarıma geçerek, sistemden memnun olan ve çeşitli avantajlarını yaşayan üreticilerin varlığı, organik tarıma geçme konusunda üreticileri cesaretlendirmektedir. Geleneksel üretim yapan üreticilerin organik üretime geçişinde etkili faktörlere ilişkin çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. Yapılan sınırlı çalışmalarda, üreticilerin organik üretimi tercih etmelerinde, yüksek primler, maliyetler, pazar bulma ve fiyatların etkilerinin ön plana çıktığı görülmektedir (MacRae ve ark., 2007). Ancak organik üretimin önemli sorunlarının olması nedeniyle geleneksel üretim yapan çiftçilerin bu üretim şekline soğuk baktıkları da ifade edilebilir (Olgun ve ark., 2008). Konvansiyonel zeytin üreticilerinin organik zeytin üretimine geçme konusundaki eğilimleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre; küçük çapta üretim yapan çiftçiler verimin azalması endişesi yanında, organik zeytin yetiştiriciliği ile ilgili bilgilendirme hizmetinin yapılmaması ve arazisinin az olması gibi nedenlerle organik zeytin üretme eğiliminde olmadığını dile getirmişlerdir. Büyük ölçekte üretim yapan üreticiler ise yine verimin azalma riski yanında organik üretimin zor olması, Tariş in her zaman organik zeytinyağını almaması, sözleşmedeki tüm şartların alıcı lehine olması, pazar garantisinin olmaması ve formalitelerin çok fazla olmasının gelecekte organik zeytinyağı üretimi yapma eğilimlerini azalttığını belirtmişlerdir (Olgun ve ark., 2008). Organik üretime geçmeyi engelleyen faktörlerin başında verimde meydana gelen kayıp gelmektedir. Verim kaybı nedeniyle, üreticiler gelirlerinin azalacağını düşünmektedir. Bu nedenle özellikle büyük işletmeler organik üretime geçme konusunda daha çekingen davranmaktadır. Üreticilerin geçiş sürecinde büyük emek, özen ve masrafla ürettikleri ürünlere bir de verimde meydana gelen kayıplar eklenince üreticinin motivasyonu olumsuz etkilenmektedir. Bu süreçte üründe yaşanan verim kaybı geçicidir fakat üreticinin bu konuda bilgilendirilmesi şarttır. Daha düşük miktarda ürünü yüksek fiyattan satamayan üretici geçici de olsa gelir kaybı yaşamaktadır. Organik ürünlerin yüksek fiyatlarla piyasaya sunulmasının altında yatan sebepler de bunlardır. Fakat tüketici organik ürün fiyatlarının yüksek olmasının nedenlerini tam olarak bilmemektedir ve bu sebeple ürünlere önyargıyla yaklaşmakta, ticari maksat aramaktadır. Üreticilerin danışmanlık hizmetlerine ulaşma konusunda yaşadıkları sıkıntılar üreticileri organik tarım sisteminden soğutan bir faktördür. Öte yandan, kontrol ve sertifikasyon masrafları da özellikle küçük üreticilerin organik tarıma soğuk

78 bakmalarına neden olmaktadır. Organik üretimin zorluğu, yoğun emek gereksinimi, prosedürün uzun ve yorucu olması, sözleşme şartlarının alıcı firma lehine olmasından dolayı bilinenin aksine pazar garantisinin her zaman olmaması, üretici grubu adına alınan sertifikalarda herhangi bir anlaşmazlık yaşanması halinde üreticinin bağımsız olarak ürün sertifikasına sahip olmaması nedeniyle mağdur olması, üreticinin teknik bilgi ve desteğe ulaşamaması üreticinin organik tarıma geçişini engelleyen faktörler arasındadır. 4.8.2. Tüketici Davranışları Kimyasal kullanmadan üretme fikri başlangıçta benimsenmemiş olsa da, bunun bir zorunluluk olduğu algılanmaya başlanmıştır. Ancak belli kesimler tarafından konunun öneminin farkına varılmış olmasına rağmen, toplumun genelinde bu konuda bir bilincin oluşmadığı gözlenmektedir. Diğer taraftan toplumun önemli bir kısmının bu konuda bilinçlenmesine rağmen kayıtsız kaldığı da bir gerçektir. Bu durum, toplumda gelir düzeyi yüksek ancak eğitim düzeyi düşük olan bireylerin içinde olabileceği bir durumun varlığını düşündürmektedir. Organik ürünler üretiminin yeterince gelişmemiş ve istenen düzeye ulaşmamış olması; talep yetersizliğine bağlanabileceği gibi, üreticilerin bu ürünleri çeşitli nedenlerle üretmek istememelerine de bağlanabilir. Organik ürünlerin yoğun bir şekilde tercih edilmemesinin iki temel nedeni olabileceği düşünülebilir. Birincisi; eğitim düzeyine bağlı olarak toplumda yeterli bilincin oluşmamasıdır. İkincisi ise, organik ürünlerin lüks tarım ürünü ve yüksek fiyatlı olması nedeniyle ekonomik faktörlere bağlı olmasıdır. Gıda sektöründe yaşanan skandallar nedeniyle, sağlıklı gıdaya ulaşabilmek zorlaşmıştır. Bu nedenle tüketiciler GDO ve türevleri ile kimyasal ve katkı maddeleri kullanılmadığı garanti edilmiş ürünleri daha fazla tercih etmeye başlamışlardır. Çevre ve sağlıkla ilgili endişelerin artmasıyla birlikte yeşil tüketici olarak adlandırılan yeni bir grup tüketici ortaya çıkmıştır. Yeşil tüketici ya da organik tüketici diye adlandırılan kitle, diğer tüketicilere göre satın alma tercihlerine ve tüketimlerine çevreci endişelerini daha fazla yansıtmaktadır. Bununla birlikte bu tüketici kitlesi; üretim, tüketilen kaynakların kıtlığı ve ürünlerin kullanım sonrası süreçleriyle de ilgilenmektedir (Zinkhan ve Carlson, 1995). Rekabet yalnızca sanayi ya da hizmet üreten işletmelerde yaşanmamaktadır. Artık tarım ürünleri üreten işletmeler de tüketicilerin değişen tercihlerine cevap vermek

79 durumundadır. Tüketiciler satın aldıkları ürünlerde ilk olarak; ürünün tazelik, lezzet ve fiyat gibi özelliklerine dikkat etmektedir. Ancak belli sosyal sınıfta ve bilinçte olan tüketiciler için bu kriterler bir ürünün satın alınmasıyla ilgili karar vermede yeterli olmamaktadır. Bu tüketiciler ürün ambalajının çevreye zarar vermemesi, ürünün kim tarafından hangi şartlarda üretildiği, ürün içeriğinde sağlığa zararlı maddeler olmadığı konularından da emin olmak istemektedir. Bir toplumda üretim-pazarlama-tüketim zinciri insanların zorunlu olarak içerisinde bulundukları bir yapıdır. Toplumun kalkınması için bilinçli, sorumlu ve eğitilmiş üreticilere, pazarlamacılara ve tüketicilere ihtiyaç vardır. Özellikle tüketicilerin eğitimli ve bilinçli olması hem üretim kalıplarını hem de pazarlama sektörünün kalıplarını etkileyecek, ekonominin ve toplumun değişmesini sağlayacaktır (Kızılaslan ve Kızılaslan, 2008). Her firmanın satış stratejisinin öğelerinden birini tüketici ve tüketici davranışları oluşturur. Dolayısıyla firma yöneticileri tüketicileri iyi tanımak ve onların çeşitli yönlerini incelemek zorundadır. Tüketicilerin tüketim özelliklerinin bilinmesi, pazarlama kaynaklarının en etkin şekilde kullanılmasında ve pazarlama yönetiminin sorunlarına çözümler bulunmasında yararlı olmaktadır (Rızaoğlu, 2004). Tüketicilerin satın alma davranışları sosyal, ekonomik ve kültürel yapılarına bağlıdır. Bu nedenle gelir artışı, sosyal ve kültürel değişimler, eğitim düzeyinin artması, annenin çalışma hayatında daha fazla yer almaya başlaması, pazarlamada sınırların kalkması, iletişim ve ulaşım olanaklarının artması ve perakendeciliğin gelişmesi ile tüketicilerin satın alma davranışlarında değişiklikler yaşanmaktadır (Dölekoğlu, 2002). Toplumda bilinçli tüketici sayısının gittikçe artması tüketici davranışları kavramının önemini artırmıştır (Demirel ve Yoldaş, 2005). Tüketicilerin satın alma davranışları, ürünün objektif (enerji değeri, vitamin, toksin madde içeriği ve tazeliği) ve subjektif (rengi, şekli, tadı ve kokusu) özelliklerine göre her bir tüketici için ürünü algılamasına göre değişmektedir (Topuzoğlu ve ark., 2007). Organik tarımın başarısı, bir anlamda tüketicileri organik ürünleri kabul etmeye yönlendirebilme yeteneğine bağlıdır (Lockie ve ark., 2002). Organik ürün tüketme ile ilgili tutum; cinsiyet, yaş, gelir düzeyi, eğitim düzeyi ve çocuk sahibi olma durumları ile belirlenmektedir (Davies ve ark., 1995; Wandel ve Bugge, 1997; Thompson ve Kidwell,

80 1998; Magnusson ve ark., 2001; Wier ve ark., 2003). Sosyo-demografik farklılıklar tüketicilerin organik gıdaya karşı tutumlarını etkilemektedir (Feather, 1982). Çevreye duyarlılık, yalnızca bir ideoloji değil, işletmeler için pazar rekabetinin en önemli koşulu haline gelmiştir (McCloskey ve Maddock, 1994). Organik gıda ürünleri ile ilgili tüketici davranışı pek çok ülkede yürütülen çalışmalara konu olmuştur. Bu çalışmalarda genel olarak tüketicinin organik kavramını nasıl algıladığı, tüketici tutumları, talebi etkileyen konular ve organik ürünlerin yaygınlaşmasını kolaylaştıran ya da engelleyen faktörler üzerinde durulmuştur. Yapılan araştırmalar pek çok tüketicinin organik gıda satın almaya yönelmesindeki en önemli nedenin organik gıda ürünleri ile ilgili algılanan sağlık ve beslenme faydaları olduğunu göstermektedir. Whole Foods Market isimli Amerikan organik gıda perakendecisinin yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre; tüketicilerin organik gıda satın almasının en önemli nedenlerinin; tarımsal kimyasalların zararlı etkilerinden kaçınma, tazelik, sağlıklı beslenme ve genetik yapısı değiştirilmiş organizmalı gıda ürünlerinin tüketiminden kaçınma olduğu tespit edilmiştir (Winter ve Davis, 2006).

81 5. ARAŞTIRMA BÖLGESİNİN TANITIMI 5.1. Araştırma Bölgesinin Organik Tarım Potansiyeli Samsun da organik tarım 1994 yılında Samsun İli ne bağlı Terme İlçesi nin Çamlıca Köyü nde bir Alman firmasının organik fındık talep etmesi ile başlamıştır. Türkiye de organik fındık yetiştiriciliği ilk kez Samsun da gerçekleştirilmiştir. 1994 yılında üyelerinin büyük bir kısmı Çamlıca çiftçilerinden oluşan Karadeniz Organik Tarım Ürünleri Üreticileri Derneği kurulmuştur. Çamlıca Köyü Türkiye de ilk defa üreticiler birliğini kurmuştur. Terme Organik Fındık Üreticileri Birliği nin yanı sıra, Çakmak Baraj Havzasında tarımsal faaliyetlerde birlik ve beraberliği sağlamak amacıyla 2007 yılında 57 kişi ile kurulan Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği de faaliyet göstermektedir (Anonim, 2009c). Bu yörede Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından, Türkiye de kimyasal katkı maddeleri kullanılmadan organik tarım yöntemleri ile sağlıklı üretim yapılan çiftliklerin tanıtımı ve yaygınlaştırılması amacıyla, Tarım Turizm Takas başlığı altında yürütülen Ta-Tu-Ta ekolojik çiftlik ziyaretleri programı uygulanmaktadır (Anonim, 2011d). Türkiye nin üçüncü %100 ekolojik halk pazarı, 2008 yılında Samsun da açılmış ve bazı sorunlar nedeniyle 2009 yılında kapatılmıştır. Ancak 2010 yılında İlkadım İlçesi nde tekrar faaliyetine başlamıştır (Anonim, 2010k). Samsun da Çarşamba ve Bafra Ovaları dışındaki tarım alanlarında kimyasal gübre ve tarımsal ilaç kullanımı oldukça düşük düzeydedir. Bu durum organik tarım için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bu yönüyle de Samsun, organik tarımsal üretim konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli değerlendirmek amacıyla, Ticaret Borsası tarafından Samsun da uluslararası rezüdü analizi yapılabilecek akredite olmuş laboratuar kurulmuştur. Samsun Valiliği, organik tarıma geçmek isteyen üreticilerin sertifika maliyetlerini ve sertifikalı tohum ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Aynı zamanda, üreticilere organik tarıma geçişte arazi ıslahı için gereken ekonomik destek de verilmektedir. Bölgede üretilen organik ürünleri işleyen 6 adet işletme mevcuttur (Anonim, 2009c). 2002 yılında Samsunlu iş adamları tarafından (SAMSİAD) Ekosam adı altında bir organik tarım şirketi kurulmuştur. Şirket, üreticilere sözleşmeli üretim modeli ile organik tarım

82 yaptırmaktadır. Firma ürünlerini işleyerek ihraç etmenin yanında iç piyasaya da sunmaktadır (Anonim, 2010e). Organik fındık, sebze-meyve ve oyuncak üretiminin yanı sıra 2009 yılında Türkiye nin ilk organik mobilya entegre tesisi olan BORPANEL Samsun da kurulmuştur. Firmanın üretiminin %80 i yurt dışına ihraç edilmektedir (Anonim, 2010s). Samsun da organik ürün grubu bazındaki istatistiklere Çizelge 5.1 de yer verilmiştir. Organik meyveciliğin yoğun olarak yapıldığı Samsun İli nde en fazla üretimi yapılan meyve fındıktır (Anonim, 2009c). Çizelge 5.1. Samsun da organik ürün grubu bazında istatistikler, 2009 Belgelenen Üretim Alanı Tahmini Ürün Grubu Alan (da) (da) Üretim (kg) Gerçekleşen Miktar (kg) Doğal Toplama 12,80 0,10 100,00 90,00 Meyve 115 644,69 26 016,00 3 132 325,00 2 099 376,00 Sebze/Çiçek 12 866,61 9 692,13 783 815,00 22 855,00 Tarla Bitkileri 17 559,80 12 675,40 1720 201,00 265 425,00 TOPLAM 146 083,90 48 383,63 5 636 441,00 2 387 746,00 Kaynak: Anonim, 2009c. Samsun da ürün bazında organik tarım ürünleri, üretici sayıları, üretim miktarı ve üretim alanlarına ilişkin değerler geçiş süreci dahil olmak üzere Çizelge 5.2 de verilmiştir. Çizelge 5.2 incelendiğinde; Samsun un organik fındık üreticiliği konusunda uzmanlaştığı görülmektedir. Organik üretim alanının %51,25 i fındık üretimine ayrılmıştır (Anonim, 2009c).

83 Çizelge 5.2. Samsun da ürün bazında organik tarım ürünleri, üretici sayısı, üretim miktarı ve üretim alanı (da), 2008 Ürün Adı Üretici Sayısı Belgelenen Alan Üretim Alanı (kişi) (da) (da) Armut 8 86,85 1,73 Arpa 1 1 266,24 1 032,60 Ayva 7 60,40 4,93 Bamya 2 10,50 0,07 Barbunya 1 1 266,24 1 032,60 Bezelye 1 6,70 0,10 Biber 12 2 620,08 2 071,27 Böğürtlen 7 84,68 22,41 Buğday 39 2 526,05 2 109,00 Ceviz 10 151,24 86,98 Çayır 8 122,15 7,70 Çeltik 10 1 050,26 433,49 Çilek 1 1 266,24 1 032,60 Dereotu 2 10,50 0,07 Domates 16 1 383,59 1 043,65 Dut 4 30,20 0,70 Elma 20 309,20 33,18 Erik 11 146,65 3,65 Fasulye 45 1 754,00 1 227,98 Fasulye (kuru) 102 1 104,22 1 058,30 Fesleğen 1 10,00 0,02 Fındık 661 112 712,55 24 885,63 Fiğ 29 1 934,45 1 501,17 Greyfurt 1 0,25 0,02 Havuç 4 26,80 0,35 Hıyar 10 1 308,64 1 035,87 Ihlamur 2 19,50 0,20 Isırgan otu 1 12,80 0,10 Ispanak 2 8,50 1,05 İğde 1 6,20 0,10 İncir 10 141,25 1,53 Kabak 6 1 297,09 1 033,02 Karayemiş 1 12,80 0,10 Karnabahar 1 0,50 0,05 Karpuz 5 130,84 76,16 Kavun 3 27,50 3,05 Kekik 1 22,00 0,50 Kereviz 2 13,30 0,15 Kestane 1 12,80 0,20 Kızılcık 2 34,80 0,70 Kiraz 5 90,27 8,83 Kivi 7 134,35 115,55

84 Çizelge 5.2. devam Samsun da ürün bazında organik tarım ürünleri, üretici sayısı, üretim miktarı ve üretim alanı (da), 2008 Ürün Adı Üretici Sayısı Belgelenen Alan Üretim Alanı (kişi) (da) (da) Kuşburnu 1 12,80 0,10 Lahana 7 41,25 3,15 Lahana(kara) 2 19,00 0,20 Limon 2 13,05 0,12 Mandarin 2 13,05 0,12 Mantar 1 8,00 0,10 Marul 7 155,19 90,34 Maydanoz 6 43,60 0,52 Mısır 63 3 699,57 1 801,55 Muşmula 2 34,80 0,60 Nadas 12 229,89 173,65 Nane 1 0,25 0,02 Nar 4 71,35 0,50 Nohut 1 1 266,24 1 032,60 Patates 10 1 320,94 1 042,70 Patlıcan 7 1 321,64 1 035,45 Pazı 1 34,20 0,60 Pepino 7 64,64 13,20 Pırasa 5 22,60 2,50 Portakal 1 0,25 0,02 Roka 4 31,30 0,27 Semiz otu 3 23,25 0,80 Soğan 3 14,00 0,20 Soya 3 206,77 149,38 Şeftali 2 5,00 0,92 Tere 2 10,50 0,07 T. Hurması 3 43,80 0,50 Turp 1 12,80 0,10 Üzüm 13 179,25 2,96 Vişne 10 94,96 24,50 Yem Bitkisi 1 1 550,50 1 242,85 Yonca 1 1 266,24 1 032,60 Zeytin 2 1 266,49 1 032,60 TOPLAM 146 290,40 48 553,15 5 660 151 Kaynak: Anonim, 2009c. 2009 yılında Samsun da organik tarımsal üretime ilişkin değerler Çizelge 5.3 de verilmiştir. Çizelgede verilen değerler geçiş süreci verilerini kapsamamaktadır. TÜGEM verilerine göre; 2009 yılında 131 kişi organik üretim yapmaktadır (TÜGEM, 2010a).

85 Çizelge 5.3. Samsun İli organik tarımsal üretim göstergeleri (2009 yılı) Gerçek Doğal Nadas Çiftçi Üretim Toplam Ürün Adı Toplama Alanı Sayısı Alanı Alan (ha) Alan (ha) (ha) (ha) Üretim Miktarı (ton) TOPLAM 131 781,75 0,00 15,45 797,21 2 315,17 Kaynak: TÜGEM, 2010a Ancak aynı yıl araştırmanın yapıldığı bölgede 422 üreticinin organik tarım yaptığı tespit edilmiştir. Samsun İli nde araştırma kapsamına alınmayan farklı bölgelerde de organik tarım yapan üreticiler bulunmaktadır. Verilerin birbiriyle çelişmesi, organik tarımla ilgili veri tabanının yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırma bölgesinde yalnızca Çarşamba Organik Fındık Üretici Birliği ne kayıtlı 350 üretici bulunmaktadır. Samsun da organik tarımda geçiş sürecine ilişkin istatistikler Çizelge 5.4 de verilmiştir. 2009 yılında geçiş sürecinde olan 704 üretici bulunmaktadır (TÜGEM, 2010a). Geçiş süreci dikkate alındığında; 2011 yılında organik üretim verilerinde önemli artışlar olacağı söylenebilir. Çizelge 5.4. Samsun İli organik tarım geçiş süreci üretim göstergeleri (2009 yılı) Gerçek Doğal Toplam Üretim Çiftçi Nadas Ürün Adı Üretim Toplama Alan Miktarı Sayısı Alanı (ha) Alanı (ha) Alan (ha) (ha) (ton) TOPLAM 704 1 971,76 0,01 1,37 1 973,14 2 960,21 Kaynak: TÜGEM, 2010a Samsun İli nde organik hayvansal üretimle ilgili istatistikler Çizelge 5.5 de verilmiştir (TÜGEM, 2010a). Organik hayvancılık Samsun un Bafra ilçesi Koşu köyünde yumurta üretimiyle başlamıştır. 15 bin yumurta üretim kapasiteli organik yumurta üretim çiftliği, 3 bin yumurta kapasiteli 5 kümesten oluşmaktadır. Paketleme ve ambalajlama da işletmede yapılmaktadır. Üretilen organik yumurtalar İstanbul başta olmak üzere, Ankara, Samsun, Trabzon ve Rize de pazarlanmaktadır. Organik yumurta üretiminin yapıldığı çiftlikte, organik et ve organik süt işletmeleri de üretime başlamış durumdadır (Anonim, 2009e).

86 Çizelge 5.5. Samsun İli organik hayvansal ürün üretim göstergeleri (2009 yılı) Hayvan Türü Çiftçi Hayvan Yumurta Et (ton) Süt (ton) Sayısı Sayısı (adet) Etlik piliç 0 57 600 11,4 0 0 Yumurta tavukları 1 12 000 0 0 3 164 100 TOPLAM 1 69 600 11,4 0 3 164 100 Kaynak: Anonim, 2009e. Samsun İli nde organik tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla, Samsun İl Özel İdaresi tarafından birtakım çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaca yönelik olarak; Çakmak Barajı Su Havzasının kirlenmesini önlemek için, tarım alanları organik tarım uygulamalarına dahil edilmiş, 2008 de Su Havzası çevresindeki arazilerde organik tarıma geçilmesi sağlanmıştır. Kimyasal girdi kullanımının nispeten düşük olduğu alanlarda, organik şartlarda üretim teşvik edilmiş, iç bölgelerde organik kuru baklagil yetiştiriciliği yaygınlaştırılmıştır. Aynı zamanda Samsun İli nde organik tarımsal üretimi artırmak için, çiftçi bazında eğitim çalışmaları da yapılmaktadır. Bu amaçla, organik ürün üreten çiftçilerin birlik çatısı altında bir araya gelmelerini özendirmek için verilen organik girdi desteklerinde bu birliklere üye olan üreticilere öncelik verilmiştir. Bunlara ek olarak; 2010-2014 Strateji Planında ise, tüketicilerin basılı ve görsel medya kanalıyla iyi tarım uygulamaları ve organik tarım gibi izlenebilir gıda tüketimine yönlendirilmesi karara bağlanmıştır (Anonim, 2010n). 5.1.1. Samsun da Organik Tarıma Yönelik Çalışmalar Organik tarımın gelişimine yönelik olarak, Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü projeler ve destekleyici çalışmalarda bulunmaktadır. Samsun da organik tarımın geliştirilmesi amacıyla, Çakmak Baraj Havzasında organik tarım projesi hayata geçirilmiştir. Ülke genelinde, içme ve kullanma suyuna tahsis edilen havzalarda, organik tarım yapılabilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, DSİ ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TÜGEM) arasında 2003 yılında imzalanan protokol ile Çakmak Barajı 2004 yılında bu projeksiyona dahil edilmiştir (Anonim, 2010n). Baraj Havzası etrafında yer alan 9 köyde (Kabaceviz, Yağbasan, Esentepe, Eğridere, Ulupınar, Ağcagüney, Gökçeçakmak, Koldere), toplam 422 üretici tarafından organik tarım yapılmaktadır (Korkmaz ve ark., 2009).

87 Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından organik tarım yapan üreticilerin sertifikasyon masrafları karşılanmaktadır. 2009 yılında sertifikasyon bedeli 27 bin 149 TL olan ve organik tarım yapmak isteyen toplam 722 kişi sertifikalandırılmıştır (Anonim, 2009c). Samsunlu iş adamları tarafından kurulan EKOSAM da, sözleşme yaptığı üreticilerin sertifikasyon maliyetlerini karşılamaktadır. Firmanın büyük ölçekte üretim yapan 16 üreticisi bulunmaktadır (Anonim, 2009d). Üreticilere sertifikasyon desteğinin yanısıra organik gübre desteklemesi de yapılmaktadır. Terme Organik Fındık Üreticileri Birliği ile Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği üyeleri ve organik köy olan Yukarı Aksu Köyü çiftçilerine İl Özel İdare desteği ile organik gübre verilmiştir. Üreticilere 2010 yılında 136 bin 305 TL değerinde, 315 bin 700 kg organik gübre dağıtılmıştır (Korkmaz ve ark., 2009). Çizelge 5.6. Samsun İli nde çiftçilere sağlanan organik gübre desteği Dağıtılan Gübrenin Yıl İlçesi Köy Sayısı Gübre (kg) Çiftçi Sayısı Miktarı (kg) Torba (ad) Alan (da) 2006 Terme 2 34 11 575 463 1 042 23 950 2006 Çarşamba 2 32 12 375 495 958 2007 Atakum 1 17 8 625 345 691 2007 Çarşamba 10 121 975 111 57 625 2 305 3 553 2007 Terme 5 119 55 725 2 229 3 948 2008 Atakum 3 56 36 700 1 468 1 824 2008 Ayvacık 1 1 375 15 62 2008 Canik 2 4 1 600 64 140 2008 Çarşamba 28 256 79 375 3 175 8 786 124 775 2008 Merkez 0 125 5 0 2009 Bafra 1 1 500 20 2008 19 Mayıs 2 3 5 400 216 88 2008 Tekkeköy 1 2 700 28 13 2010 Çarşamba 120 15 000 600 2010 19 Mayıs 45 000 156 15 000 600 4 793 2010 Terme 113 15 000 600 3 948 TL 10 000 48 000 53 083 25 222 Toplam 315 700 1 024 315 700 12 628 29 846 136 305 Kaynak: Korkmaz ve ark., 2009.

88 TKB kapsamında Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü dışında da organik tarımın gelişimine yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Çarşamba ve Bafra Ziraat Odaları tarafından Çarşamba ve Bafra Ovasında AB hibe desteği projeleri hazırlanarak ovada konvansiyonel tarım yapan çiftçilere organik tarım konusunda eğitim projeleri gerçekleştirilmiştir. TÜTEV ise Çakmak Baraj Havzasında bulunan 80 üreticiye organik tarımda yetiştiricilik konusunda eğitimler vermiştir (Korkmaz ve ark., 2009). Canik Beldesinde Meşe Kültür Tesisleri içerisinde, organik ve doğal ürünlerin bulunduğu CANİKOM (Canik Belediyesi Organik ve Doğal Ürünler Mağazası) adında bir mağaza oluşturulmuştur. Mağaza 29 Aralık 2007 tarihinde faaliyetine başlamıştır. Mağazada organik ve doğal gıdalar, bebek ürünleri, tekstil ürünleri, bakımsağlık-kozmetik ürünleri ve hediyelik eşyalar bulunmaktadır (Anonim, 2011b). İlkadım Belediyesi ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği işbirliği ile Türkiye nin üçüncü ekolojik halk pazarı 12 Temmuz 2008 tarihinde %100 Ekolojik Halk Pazarı adıyla Samsun da açılmıştır. Ekolojik pazarda toplam 62 stant bulunmaktadır. Bunun dışında ekolojik yaşam bilincini oluşturmak için Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi bünyesinde 2001 yılında kurulan OMÜ Yaşam Kulübü faaliyetlerini sürdürmektedir. Samsun da üreticilerin organik sertifikalı girdi temin edebilecekleri ECOLAND Organik Tarım Teknik Market sektörde kullanılabilecek standartlardaki ürünleri üretici ile buluşturmaktadır. Samsun da üretilen organik ürünleri işleyen altı adet işletme bulunmaktadır. Bu işletmeler; Çalışkanlar Pirinç Fabrikası, Bereket Kardeşler Tarım Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti., Salim Ayla Ecoland Organik Tarım Market, Ekosam Ekolojik Tarım Hayvancılık Turizm Danışmanlık San. ve Tic. Ltd. Şti., Karter Gıda San. ve Tic. Ltd.Şti. ve Yeşilküre Org.Ürün Tarım ve Hay. Ltd. dir. Samsun İli nde, Samsun Valiliği başkanlığında kamu yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerden oluşan 32 kişilik bir kurul bulunmaktadır. Bu doğrultuda, organik tarıma dayalı sanayi bölgesi oluşturulması, yalnızca organik ürünlerin depolandığı soğuk hava ve depolama tesislerinin kurulması, organik ürün fuarı düzenlenmesi, Yeşilırmak ve Kızılırmak üzerinde bulunan baraj etrafındaki üreticilerin organik tarımsal üretime yönlendirilerek sulama suyunun temiz ve organik tarımsal üretimde kullanılabilir olmasının sağlanması, Organik Ürün Üreticileri/İhracatçıları Birliğinin kurulması amaçlanmaktadır (Korkmaz ve ark., 2009).

89 6. ARAŞTIRMA BULGULARI Araştırmada, Çakmak Baraj Havzası etrafında yer alan köylerde organik üretim yapan ve yapmayan üreticilerin incelenen bazı özellikler bakımından farklılık gösterip göstermediğine ve Samsun İli nde tüketicilerin organik ürünlere yönelik davranışlarına ilişkin saha çalışması sonucu edinilen bulgulara yer verilmiştir. Araştırmada, işlediği arazinin belli bir bölümünde organik tarım yapan üretici, organik üretici olarak değerlendirilmiştir. Toplam tarım alanlarının %50 sinden fazlasını organik üretime ayıran işletmeler, organik tarım konusunda ihtisaslaşmış işletmelerdir. Araştırmada organik işletme olarak incelenen tüm işletmeler, ihtisaslaşmış organik tarım işletmesi olup; organik fındık üretim dalında uzmanlaşmıştır. 6.1. Üreticilere Yönelik Alan Araştırması Bulguları Bu bölümde üretici yönlü inceleme yapılmıştır. Üreticilerin bir kısmının organik tarımsal üretici olduğu gerçeğinden hareketle konuya değişik açılardan bakılmıştır. Bu kısımda esas amaç, organik tarımsal üretim durumunu sorgulamaktır. Bununla beraber organik üretim yapmayan tarım işletmeleri de incelenerek bazı alanlarda karşılaştırmalı analize gidilmiştir. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin bazı temel sosyal ve ekonomik özellikleri ile üretim desenine ilişkin uygulamaları karşılaştırılarak, organik tarım yapan üreticilerin bir farklılık yaratıp yaratmadığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Konvansiyonel üretici ya da geleneksel üretici şeklinde ifade edilen kavram aslında; normal üretim yapan, üretimde kontrol ve sertifikasyon ile insan sağlığı ve çevreye ilişkin tedbirleri almadığı bilinen üreticiler için kullanılan bir terimdir. Bunlar, modern tarım uygulamalarını yerine getirebilen, ilaç, hormon, kimyasal gübre, sertifikalı tohum, mekanizasyon gibi modern uygulamaları yapabilen üreticilerdir. Fakat üretimde organik tarım esaslarına dikkat etmezler. Bu şekilde bilinen üretici tipine; basit-sade anlamına gelen konvansiyonel ya da literatürde geleneksel olarak da ifade edilen terimi kullanmanın ne kadar doğru olabileceği tartışılması gereken bir konudur. Geleneksel üretici anlam olarak; değişiklikleri, modern uygulamaları kabullenmeyen bir üretici tipini ifade eder. Oysa organik olmayan üreticilerin tamamına geleneksel üretici terimi kullanmanın ne derece doğru olduğu tartışmaya açıktır. Bu

90 çalışmada literatürde tanımlanan geleneksel veya konvansiyonel terimleri kullanılmıştır. En doğru ifadenin organik olmayan üretim olduğu söylenebilir. Organik üretim yapan ve yapmayan tarım işletmelerinin tarımsal uygulamaları ve sosyo-ekonomik bazı göstergelerinin irdelenerek açıklanması, tüketici analizine geçilmeden yararlı olacaktır. Üretici yönlü inceleme üç ana başlık altında verilmiştir. İlk olarak; organik üretim yapan ve yapmayan üreticiler bazı temel özellikler bakımından karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. İkinci olarak; organik tarım yapmayan üretici grubu ve son olarak organik üretici grubu farklı özellikler ve görüşler açısından irdelenmiştir. Organik ve organik olmayan üretim yapan üreticilere ilişkin araştırma bulgularının yer aldığı bölümlerde, her iki grubun tarımsal uygulamaları, pazar yapıları ve organik tarım konusundaki detaylı donanım ve düşünceleri ayrıntılı olarak verilmiştir. 6.1.1. Organik Tarım Yapan ve Yapmayan Üretici Gruplarının Analizi Üretici gruplarının karşılaştırmalı analizi ile, organik tarım yapan üretici grubunu organik tarım yapmayan üretici grubundan farklı kılan özellikler araştırılmak istenmiştir. Üreticinin yaşı, eğitimi, mesleği, demografik yapısı, ürün tercihi ve toplam arazi varlığı gibi özellikleri bakımından karşılaştırılarak genel yapıları ortaya konulmuştur. Bu sayılan faktörlerin iki grup arasında bir farklılaşma sonucu mu olduğu istatistiksel analiz teknikleri ile doğrulanmaya çalışılmıştır. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerde reisin yaşları arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını test eden t-testine ilişkin grup istatistiği Çizelge 6.1 de ve t-testi analiz sonuçları Çizelge 6.2 de verilmiştir. Grup istatistiği incelendiğinde; organik tarım yapmayan üreticilerdeki reisin yaş ortalaması (54,67) organik tarım yapan üreticilerdeki reisin yaş ortalamasından (53,28) yüksek olduğu görülür. %95 güven aralığında ortalamalar arasındaki fark 1,385 dir. Çizelge 6.1. Reisin Yaşı değişkeninin t-testi grup istatistiği Reisin Yaşı N Yaş Standart Ortalaması Sapma Organik Tarım Yapan Üretici 110 53,28 11,053 Organik Tarım Yapmayan Üretici 105 54,67 11,431 Standart Hata 1,054 1,116

91 Ancak iki bağımsız grup için ortalama değerler arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını anlamak için; t-testi analiz sonuçları tablosunu incelemek gerekir. Fark rastlantısal da olabilir. Çizelge 6.2 incelendiğinde; t-değerinin -0,903 ve p-değerinin 0,367 olduğu görülür. Böylece H 0 kabul edilir (p>0,05) ve ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olmadığı söylenir. Diğer bir ifade ile; organik tarım yapan ve yapmayan üreticiler reisin yaşı bakımından farklılık göstermemektedir. Yani, organik üretimi tercih etme davranışında reisin yaşının etkili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Çizelge 6.2. Reisin yaşı değişkeni açısından t-testi analiz sonuçları Varyansların Anlamlılık Eşitliği Testi Reisin Yaşı t-değeri Düzeyi Anlamlık F p-değeri Düzeyi Varyansların eşit olduğu varsayımı Varyansların eşit olmadığı varsayımı 0,429 0,513-0,903-0,902 0,367 0,368 Ortalamalar Arası Fark -1,385-1,385 Tarımsal üreticilerden organik tarım uygulayıcılarının birçoğunun, geleneksel tarım uygulayıcı kökenli olduğu bilinmektedir. Organik tarım yapan üreticilerin geleneksel üretimden koparak organik tarıma geçişlerinde bazı faktörlerin tesirinde kaldıkları bilinmektedir. Üreticilerin tarımsal yapıya ilişkin bazı temel özellikler bakımından farklı olduğu için mi organik tarımı tercih ettiklerinin araştırılması gerekir. Bu amaçla örneklem; 1 - Organik tarım yapan üretici grubu (Grup 1) 2 - Organik tarım yapmayan üretici grubu (Grup 2) olarak iki kısma ayrılmıştır. Üretici anketleri sonucu elde edilen veriler tablolaştırılarak özetlendikten sonra incelenen bazı özellikler bakımından çizelge değerleri karşılaştırmalı analize tabi tutulmuştur. Karşılaştırmalı çizelgeler incelenen özellikler açısından üçe ayrılmıştır: 1. Toplam Arazi Varlığı 2. Ürün Tercihi 3. Aile Reisinin Eğitimi, Mesleği, Yaşı, İstihdamı gibi bazı sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri.

92 6.1.1.1. Üretici Gruplarının Toplam Arazi Varlığı Bakımından Karşılaştırmalı Analizi Tarımsal yapıya ilişkin ilk önemli faktör arazi varlığı ve bunun dağılımıdır. Bu temel özellik bakımından incelenen organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin arazi varlığı Çizelge 6.3 de verilmiştir. Çizelge incelendiğinde; organik tarım yapan üreticilerin toplam arazi varlığının 39,38 dekar olup, bunun 33,46 dekarının sertifikalandırılmış organik tarım arazisi olduğu görülür. Organik tarım yapmayan üreticilerin toplam arazi varlığı 36,51 dekar olup, her iki grubun arazi varlığı yakın değere sahiptir. Araştırma bulgularına göre, organik tarım yapan üreticilerin %32,7 si işletmelerinde aynı zamanda geleneksel üretim de yapmaktadır. Organik tarım yapan üreticilerde fındık üretim alanı yaklaşık 3 dekar fazla iken, organik tarım yapmayan üreticilerde mısır üretim alanının daha yüksek olduğu görülmektedir. Ağırlıklı olarak toplam ekim alanlarında fındığa yer verilmiştir. Organik tarım üreticilerinde fındığın toplam tarım alanından aldığı pay %79,5 dir. Aynı şekilde organik tarım yapmayan üreticilerde de bu pay %78,06 dır. Çizelge 6.3. Üretici gruplarının arazi varlıkları (da) Üretim Alanı ve Türü Organik Tarım Yapan Üretici Organik Tarım Yapmayan Üretici Toplam Arazi Varlığı Ortalaması 39,38 36,51 Organik Sertifikalı Arazi Varlığı 33,46 - Fındık Üretim Alanı 31,29 28,50 Mısır Üretim Alanı 1,47 4,67 Buğday Üretim Alanı 0,30 0,98 Soya Fasulyesi Üretim Alanı - 0,11 Yulaf Üretim Alanı - 0,14 Kavak Üretim Alanı - 0,22 Diğer Ürünler İçin Ayrılan Üretim Alanı 0,40 1,89 Organik tarım yapan ve yapmayan iki üretici grubun toplam arazi varlığı açısından istatistiksel olarak benzer mi yoksa farklı mı olduğu Mann-Whitney U Testi ile incelenmiştir. Çizelge 6.3 de yer alan diğer ürünler; iki üretici grubunda ortak üretimi yapılmayan ve oldukça küçük üretim alanlarına sahip ürünlerdir.

93 Mann-Whitney U Testi sonuçları Çizelge 6.4 de verilmiştir. Çizelgede p-değerleri incelendiğinde; toplam arazi varlığı açısından organik tarım yapanlarla yapmayanlar arasında istatistiki olarak anlamlı bir fark olmadığı (p>0,05) sonucuna ulaşılmıştır. Çizelge 6.4. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin arazi varlıklarına ilişkin Mann Whitney U Testi sonuçları Alan N Sıra Sıra Ortalaması Toplamı U Z p-değeri Toplam Arazi Varlığı 110* 105** 114,35 101,34 12579,00 10641,00 5076,000-1,533 0,125 (*) Organik tarım yapan üretici sayısı (**) Organik tarım yapmayan üretici sayısıdır. 6.1.1.2. Üretici Gruplarının Ürün Tercihi Bakımından Karşılaştırmalı Analizi Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin ne kadarının hangi ürüne yer verdiği karşılaştırmalı olarak Çizelge 6.5 de verilmiştir. Çizelgede yer alan değerler, ürünlerin toplam araziden aldığı pay değil, üreticilerin ne kadarının hangi ürünü yetiştirdiğinin oransal dağılımıdır. Her iki grupta ortak yetiştirilen ürünler; fındık, mısır ve buğdaydır. Organik tarım üreticilerinin tamamı fındık üretirken, organik tarım yapmayan üreticilerin %96,2 si fındığa yer vermiştir. Organik tarım yapmayan üreticilerin %33,3 ü mısıra yer verirken, organik tarım yapan üreticilerin %11,8 i mısır üretmektedir. Buğday önemli bir tarımsal üründür. Buna karşın bölgenin tarımsal ve ekolojik yapısı bunu öne çıkarmamaktadır. Öne çıkan ürün fındık ve mısırdır. Organik tarım yapmayan üreticilerin %9,5 i buğday yetiştirirken, organik tarım üreticilerinin ancak %1,8 i buğday yetiştirmektedir. Kavak, yulaf ve soya fasulyesi organik tarım yapmayan üreticiler tarafından üretilirken; organik tarım üreticileri bu ürünleri üretmeyi tercih etmemektedir. Çizelge 6.5. Organik ve geleneksel üreticilerin ürün tercihleri (%) Ürün Organik Tarım Yapan Organik Tarım Yapmayan Üreticilerin Tercihi Üreticilerin Tercihi Fındık 100,0 96,2 Mısır 11,8 33,3 Buğday 1,8 9,5 Kavak - 1,9 Yulaf - 1,0 Soya Fasulyesi - 1,0

94 Üreticilerin üretim desenlerinde hangi ürüne ne oranda yer verdiği ile ilgili olarak organik üretim yapan ve yapmayan üretici gruplarının benzer mi yoksa farklı mı olduğunu istatistiki olarak test etmek amacıyla Oran Analizi kullanılmıştır. Her iki üretici grubunda da üretimine yer verilen fındık, mısır ve buğday ürünleri için analiz uygulanmıştır. Analiz sonuçlarının yer aldığı Çizelge 6.6 incelendiğinde; organik ve geleneksel üreticilerin fındık, mısır ve buğday üretimine ilişkin tercihlerinde iki oran arasında fark olduğu (p<0,05) sonucuna ulaşılır ve H 0 reddedilir. Araştırma bulgularına göre; organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin ürün tercihi konusunda farklı davrandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Çizelge 6.6. Ürün tercihleri Oran Analizi sonuçları Ürün Tercihi Organik Tarım Yapan Üretici Organik Tarım Yapmayan Üretici p-değeri Sayı % Sayı % Fındık Üretimi 110 100 101 96,2 0,041 Mısır Üretimi 13 11,8 35 33,3 0,000 Buğday Üretimi 2 1,8 10 9,5 0,014 6.1.1.3. Üretici Gruplarının Bazı Sosyo-Ekonomik Özellikler Bakımından Karşılaştırmalı Analizi Tarımsal ekonomik yapının temel faktörlerinden biri de işletmelerin sosyo-ekonomik özellikler bakımından ilginç karakteristikler göstermesidir. Kırsal kesim ile kent arasındaki farklar bilinmektedir. Ancak organik tarım yapan üreticilerle yapmayan üreticiler arasında bir fark olup olmadığı, varsa organik üretici kesimine nasıl yansıdığı araştırılmalıdır. Bu bölümde her iki üretici grubuna ait sosyo-ekonomik özelliklerden önemli görülen bazı faktörlere göre karşılaştırma Çizelge 6.7 de verilmiştir. Aile reisinin cinsiyeti, eğitim durumu, çiftçiliğin dışında varsa mesleği, çiftlikte çalışan sayısı, gelir getiren kişi sayısı gibi karakteristik özellikler karşılaştırılmıştır. Çizelge 6.7 ye göre ailedeki kişi sayısı organik tarım yapan üretici grupta 3,98 kişi, organik tarım yapmayan üretici grupta 4,71 kişidir. Tarımda çalışan sayısı organik tarım yapan grupta 2,96 kişi, organik tarım yapmayan grupta 3,08 kişi olarak belirlenmiştir. Tarım dışı gelir getiren kişi sayısı organik tarım yapan grupta 0,50 iken, organik tarım yapmayan grupta 0,84 kişidir. Meslek ve eğitim bakımından organik tarım yapan grupta mühendis oranı ailelerde

95 %0,9 iken, organik tarım yapmayan grupta %1 dir. Organik tarım yapan grupta aile reislerinin %82,7 sinin esas mesleği çiftçilik iken, organik üretim yapmayan grupta bu oran %68,6 olarak belirlenmiştir. Okur-yazar olmayanlar organik tarım yapan grupta %7,6 oranında iken bu oran organik tarım yapmayan üreticilerde %4,5 olarak saptanmıştır. Diğer özelliklere ilişkin değerler Çizelge 6.7 de ayrıntılı olarak görülebilir. Çizelge Değişkenler 6.7. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri Özellikler Organik Tarım Yapan Üretici (%) Organik Tarım Yapmayan Üretici (%) Aile Reisinin Cinsiyeti Erkek 87,3 87,6 Kadın 12,7 12,4 Okur-yazar değil 4,5 7,6 Okur-yazar 16,4 22,9 Aile Reisinin Eğitimi İlk 70,0 57,1 Orta 4,6 4,8 Lise 3,6 5,7 Üniversite 0,9 1,9 Çiftçi 82,7 68,6 Mühendis 0,9 1,0 Aile Reisinin Mesleği Ev hanımı 6,5 4,8 Emekli 2,7 19,0 Özel sektör çalışanı 2,7 1,9 Esnaf 4,5 3,8 Serbest meslek --- 1,0 Değişkenler Yaş Özellikler Organik Tarım Yapan Üretici (Ortalama) Organik Tarım Yapmayan Üretici (Ortalama) Eş 53,2 54,6 Aile reisi 48,7 50,9 Ailedeki Birey Sayısı 3,98 4,71 Çiftlikte Çalışan Sayısı 2,96 3,08 Çiftlik Dışı Gelir Getiren Kişi Sayısı 0,50 0,84

96 Sosyo-ekonomik ve demografik özelliklerden; aile reisinin eğitimi, mesleği, ailedeki birey sayısı, çiftlikte çalışan sayısı, çiftçilik dışında gelir getiren sayısı, organik tarım yapan ve yapmayan üretici grubu arasında fark olup olmadığının araştırılmasında incelenen değişkenlerdir. Çizelge 6.8 de incelenen değişkenler açısından iki grup arasında fark olup olmadığını ortaya koyan Mann Whitney U Testi sonuçları verilmiştir. Test sonuçlarına göre; aile reisinin mesleği, ailedeki birey sayısı ve çiftçilik dışında gelir getiren sayısı bakımından iki üretici grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır ve H 0 reddedilmiştir (p<0,05). Organik tarım yapan üreticiler, yapmayan üreticilere göre anlamlı bir farkla çiftçilik mesleğine yoğunlaşmışlardır. Dolayısıyla organik tarım yapmayan üreticiler gelir getiren kişi sayısı bakımından organik tarım üreticilerinden anlamlı bir şekilde ayrılmaktadır. Organik üretimi tercih etme davranışında çiftçilik mesleğine yoğunlaşmanın etkili bir faktör olduğu söylenebilir. Çiftçilik işlerine daha fazla mesai harcayan ve organik üretim yapmayan üreticilere göre çiftçilik dışında ek geliri daha az olan üreticilerin organik tarımı tercih ettikleri yorumu yapılabilir. Ancak, incelenen diğer değişkenlerden aile reisinin eğitimi ve çiftlikte çalışan sayısı bakımından iki grup arasında fark olmadığı sonuca ulaşılmıştır ve H 0 kabul edilmiştir (p>0,05). Çizelge 6.8. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin sosyo-ekonomik ve demografik özelliklerine ilişkin Mann Whitney U Testi sonuçları Sıra Sıra Özellik N U Z p-değeri Ortalaması Toplamı Aile Reisinin Eğitimi Aile Reisinin Mesleği Ailedeki Birey Sayısı Çiftlikte Çalışan Sayısı Çiftçilik Dışında Gelir Getiren Sayısı 110 105 110 105 110 105 110 105 110 105 111,23 104,61 101,80 114,50 93,74 122,94 107,47 108,56 99,35 117,06 12235,50 10984,50 11198,00 12022,00 10311,00 12909,00 11821,50 11398,50 10929,00 12291,00 5419,500-0,910 0,363 5093,000 11198,000-1,995 0,046 4206,000-3,510 0,000 5716,500-0,135 0,893 4824,000-2,374 0,018 Not: N=110 organik tarım yapan üretici sayısı ve N=105 organik tarım yapmayan üretici saysıdır.

97 6.1.2. Organik Tarım Yapmayan Üretici Grubunun Analizi Organik tarım yapmayan üretici grubu ile ilgili temel tarımsal ekonomik özellikler önceki bölümlerde karşılaştırmalı analiz kısmında irdelenmişti. Bu bölümde organik tarım yapmayan tarım işletmelerinin organik üretim uygulamasına bakış açıları ve düşünceleri incelenmiştir. Çizelge 6.9 da organik tarım yapmayan üretici grubunun, organik tarımla ilgili bilgi kaynakları verilmiştir. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarımı ilk kez nereden duydukları araştırılmıştır. Üreticilerin %41,9 u organik tarımı ilk kez Tarım İlçe Müdürlüğü nden, %25,7 si medyadan, %22,9 u eş-dost ve akrabadan duyduklarını belirtmiştir. Çizelge 6.9. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarımla ilgili ilk haber kaynağı Duyum Kaynağı Sayı (%) Tarım İlçe Müdürlüğü 44 41,9 Medya 27 25,7 Eş-dost-akraba 24 22,9 Üniversitedeki Araştırmacılar 7 6,7 Organik Üretici Birliği 3 2,8 Toplam 105 100,0 Çizelge 6.10 da organik tarım yapmayan üreticilere yönelik olarak organik tarımla ilgili çalışma yapmak ya da bilgi vermek amacıyla hangi kurum ya da kuruluştan kendilerine ulaşıldığına ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Üreticilere öncelikle organik tarımla ilgili bilgi vermek ya da çalışma yapmak üzere kendilerine ulaşılıp ulaşılmadığı sorusu yöneltilmiş ve üreticilerin %75,2 sine ulaşıldığı gözlenmiştir. Bilgi vermek ya da çalışma yapmak üzere kendilerine ulaşılan 79 üreticiden, %68,4 üne Tarım İl/İlçe Müdürlüğü, %15,2 sine üniversitedeki araştırmacılar ve %12,6 sına ise organik üretim yapan yerli firmalar tarafından ulaşıldığı gözlenmiştir. Tarım İl/İlçe Müdürlüğünün misyonu gereği organik tarımla ilgili çalışmalarda bulunduğu göz önüne alındığında; organik tarım konusuna en çok eğilen kurumun üniversiteler olduğu ortaya çıkmaktadır.

98 Çizelge 6.10. Organik tarım yapmayan üreticilere organik tarımla ilgili bilgi vermek ya da çalışma yapmak üzere hangi kurum ya da kuruluştan ulaşıldığı Kuruluşlar Sayı (%) Tarım İl/İlçe Müdürlüğü 54 68,4 Üniversite 12 15,2 Organik üretim yapan yerli firma 10 12,6 Organik Üretici Birliği 2 2,5 Organik üretim yapan yabancı firma 1 1,3 Toplam 79 100,0 Organik tarım konusunda bilgi ulaştırılmayan üretici 26 Organik tarıma geçmeyi düşünen geleneksel üretici grubuna, organik tarıma geçmeyi düşünmelerinin sebebi sorularak, bu düşüncede neyin etkili olduğu araştırılmak istenmiştir. Bu amaçla yöneltilen sorulara alınan cevaplar Çizelge 6.11 de verilmiştir. Geleneksel üreticilerin %25,7 si organik üretime geçmeyi düşünmediğini kesin bir dille ifade etmiştir. Geleneksel üreticilerin %74,3 ü ise organik tarıma geçmeyi düşündüğünü belirtmiştir. Organik tarıma geçmeyi düşündüğünü belirten üreticilerin %37,2 si organik tarıma geçmeyi düşünme sebebi olarak, organik tarımda elde edilen gelirin daha yüksek olmasını göstermiştir. Üreticilerin %26,9 u organik tarımda pazar sıkıntısı olmadığı için organik tarıma geçmeyi arzu ettiğini ifade etmiştir. %26,9 luk bir üretici grubu ise organik tarıma verilen desteklerden yararlanmak için organik tarıma geçmeyi düşündüğünü belirtmiştir. Görüldüğü gibi organik üretim; pazar garantisi, yüksek gelir ve destekler gibi ekonomik faktörler ve pazarla ilgili avantajlar açısından geleneksel üreticilerce cazip görülmektedir.

99 Çizelge 6.11. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarıma geçmeyi düşünme nedenleri Faktör Sayı (%) Ürünlerin pazar garantisi olması 21 26,9 Yüksek gelir elde etme avantajı 29 37,2 Organik tarıma verilen destekler 21 26,9 Çevreye verilen önem 3 3,9 Çevrede organik tarım yapanların memnun olması 4 5,1 Toplam 78 100,0 Organik üretime geçmeyi düşünmediğini kesin bir dille ifade eden 27 kişilik bir geleneksel üretici grubunun neden organik tarım yapmayı düşünmedikleri sorusuna verdikleri cevaplar Çizelge 6.12 de özetlenmiştir. Anket uygulanan geleneksel üreticilerin %25,7 sini temsil eden organik üretime geçmeyi düşünmeyenlerin, %18,5 i verimde düşme, %18,5 i pazara yönelik üretim yapmama ve yine %18,5 i konu hakkında bilgi sahibi olmama faktörlerinin etkisiyle organik tarıma geçmeyi düşünmediklerini ifade etmiştir. Üreticilerin %14,8 inin ise organik tarıma inanmadıkları için organik tarıma geçmeyi düşünmedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Çizelge 6.12. Organik tarım yapmayan üreticilerin organik üretime geçmeyi düşünmeme nedenleri Faktör Sayı (%) Verim düşüklüğü 5 18,5 Pazara yönelik üretim yapmama 5 18,5 Konu hakkında bilgi sahibi olmama 5 18,5 Yeterli işgücüne sahip olmama 4 14,8 Organik tarıma inanmama 4 14,8 Maliyeti yüksek bulma 3 11,1 Prosedürün fazla olduğunu düşünme 1 3,8 Toplam 27 100,0 Organik tarım yapmayan üretici grubunun ileride organik tarıma başlamalarını sağlayacak gelişme ve şartların neler olabileceği araştırılmış ve sonuçları Çizelge 6.13 de verilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; organik tarıma geçmek isteyen

100 geleneksel üretici grubunun %53,8 i eğer yeterli destek verilirse organik tarıma geçebileceğini belirtmiştir. %20,5 lik bir üretici grubu şayet organik üretim yapan komşuları iyi gelir sağlarsa organik tarıma geçebileceğini ifade etmiştir. Bu üretici grubu, çevrelerinde organik tarım yapanlarla ilgili olumlu gelişmeleri görmeden risk almak istemeyen bir gruptur. Üreticilerin %10,3 ü verimin düşmediğini gözlemlerse ve %10,3 ü de yeterli bilgi sahibi olursa organik tarıma geçebileceğini belirtmiştir. Üreticilerin %3,8 i sertifikasyon masrafı olmazsa organik tarıma geçebileceğini ifade etmektedir. Halbuki çevrelerinde organik tarım yapan üreticilerin hiçbiri sertifika ücreti ödememektedir. Organik tarım yapanların sertifika masraflarının karşılandığı üreticilere anlatılmalıdır. Çizelge 6.13. Organik tarıma geçmeyi düşündüğünü belirten geleneksel üretici grubunun ileride organik tarıma geçmelerini sağlayacak koşullar Organik Tarıma Geçme Koşulu Sayı (%) Yeterli destek sağlanması 42 53,8 Organik tarım yapan komşularının memnun olması 16 20,5 Yeterli bilgi sahibi olması 8 10,3 Verimin düşmeyeceğinden emin olması 8 10,3 Sertifikasyon masrafının olmaması 3 3,8 İlgi duyması 1 1,3 Toplam 78 100,0 Çizelge 6.14 de tüketici davranışlarına yönelik olarak organik tarım yapmayan üreticilerin düşünceleri araştırılmıştır. Organik tarım yapmayan üretici grubuna, tüketicilerin organik ürünlere ilgilerinin düşük olmasının sebebini neye bağlıyorsunuz şeklinde yöneltilen soruya verdikleri cevaplar belirlenmiştir. Buna göre %24,8 lik üretici grubu tanıtım yetersiz derken, %32,4 ü bilinçsizlikten kaynaklanıyor cevabını vermiştir. Organik tarım yapmayan üreticiler, tüketicilerin organik ürünlere olan ilgilerinin düşük olma nedenleri arasında ekonomik faktörlerden olan gelir ve fiyatın etkisinin daha az olduğunu düşünmektedir. Organik tarım yapmayan üreticiler, bilinçsizlik ve tanıtımın yetersiz olması faktörlerini, tüketicilerin organik ürünlere olan ilgilerinin düşük olmasında en etkili faktörler olarak göstermiştir.

101 Çizelge 6.14. Organik tarım yapmayan üretici grubuna göre tüketicilerin organik ürünlere olan ilgilerinin düşük olmasının nedenleri İlgili Faktör Sayı (%) Organik tarım konusundaki bilinçsizlik 34 32,4 Yeteri kadar tanıtım yapılmaması 26 24,8 Organik tarıma inanmama 16 15,2 Çevreye ve sağlığa karşı duyarsızlık 14 13,3 Gelirin düşük olması 10 9,5 Ürün fiyatlarının yüksek olması 5 4,8 Toplam 105 100,0 Organik tarım yapmayan üretici grubunun organik tarım uygulamaları, organik ürünler ve tüketici davranışlarına yönelik sorulara Evet/Hayır şeklinde verdikleri cevaplar topluca Çizelge 6.15 de verilmiştir. Bu çizelgede birçok konuya ilişkin soru bir arada verilmiş ve sırasıyla yorumlanmıştır. Yedi farklı sorudan ilki organik tarım yapmayan üreticilerin organik tarıma geçme isteklerinin belirlenmesi amacını gütmektedir. Üreticilerin %74,3 ü organik tarıma geçmeyi arzu ettiklerini belirtmişlerdir. Üreticilerin %20 si organik tarımı gereksiz bir uygulama olarak görmektedir. Organik tarım yapmayan üreticilerin %78,1 i organik tarıma geçmek için nereye başvurmak gerektiğini bilmektedir. %60 lık bir üretici grubu organik tarıma verilen desteklerden haberdardır. Üreticilerin %99 u çevreye karşı duyarlıdır ve kullandıkları ilaç, gübre ve atıkların çevreye zarar vermemeleri için önlem almaktadır. Diğer sorulara ilişkin cevaplar Çizelge 6.15 de görülebilir.

102 Çizelge 6.15. Geleneksel üretici grubunun Evet/Hayır şeklindeki iki uçlu sorulara verdikleri yanıtlar Yöneltilen Soru Evet/Hayır Sayı (%) Organik tarıma geçmeyi düşünüyor mu? E H 78 27 74,3 25,7 Organik tarımın gerekli bir uygulama olduğunu düşünüyor mu? E H 84 21 80,0 20,0 Organik tarıma başlamak için nereye başvurmak gerektiğini biliyor mu? E H 82 23 78,1 21,9 Organik tarımla ilgili bilgi vermek için kendilerine ulaşıldı mı? E H 79 26 75,2 24,8 Organik üretim yapan çiftçilere verilen desteklerden haberdarlar mı? E H 63 42 60,0 40,0 Çevrelerinde organik üretim yapanların memnun olduğunu düşünüyor mu? E H 72 33 68,6 31,4 Kooperatif ya da üretici birliğine üye mi? E H 47 58 44,8 55,2 Üretime yönelik herhangi bir destek alıyor mu? E H 101 4 96,2 3,8 Kullandığı ilaç, gübre ve atıkların çevreye zarar vermemesini önemsiyor mu? E H 104 1 99,0 1,0 Organik tarım okullarda öğrencilere anlatılmalı mı? E H 88 17 83,8 16,2 Organik tarım yapmayan üreticilerin ürünlerini hangi kanalları kullanarak pazarladıkları araştırılmak istenmiş ve sorulara alınan yanıtlar Çizelge 6.16 da verilmiştir. Üreticilerin %4,7 si geçimlik üretim yapmaktadır. Üreticilerin %72,4 lük büyük bir çoğunluğunun ürünleri komisyoncu aracılığıyla pazarladığı görülmektedir. %12,4 ü ürünlerini kooperatif ya da bağlı oldukları birlik aracılığıyla, %10,5 i ise il ve ilçe pazarlarında aracısız olarak doğrudan tüketiciye ulaştırmaktadır.

103 Çizelge 6.16. Organik tarım yapmayan üreticilerin ürünlerini pazarlamada kullandıkları kanallar Pazarlama Kanalı Sayı (%) Geçimlik üretim yapanlar 5 4,7 Komisyoncu aracılığıyla pazarlayanlar 76 72,4 Kooperatif ya da Birlik aracılığıyla pazarlayanlar 13 12,4 Doğrudan il/ilçe pazarlarında aracısız olarak pazarlayanlar 11 10,5 Toplam 105 100,0 Organik tarım yapmayan üreticilerin en önemli sorunlarının ne olduğu araştırılmak istenmiş ve alınan cevaplar Çizelge 6.17 de verilmiştir. Üreticilerin %50,5 i en önemli sorunun aracıların kazanması olduğunu ve bu nedenle emeklerinin karşılığını alamamak olduğunu belirtmiştir. %23,8 lik bir üretici grubu yeterince destek verilmediğinden ve %16,2 si ürünlerinin pazar garantisi olmadığından yakınmaktadır. Bu noktadan hareketle, üreticilerin %69,5 si pazarlama ile ilgili, %30,5 i ise üretim faktörleri ile ilgili sorunların olduğunu vurgulamıştır. Çizelge 6.17. Organik tarım yapmayan üreticilerin en önemli sorunları İfade Edilen Sorunlar Sayı (%) Aracıların kazanıyor olması 53 50,5 Desteklerin yetersiz olması 25 23,8 Ürünlerin çoğu zaman elde kalması 17 16,2 Sermayelerinin yetersiz olması 6 5,7 Etkin bir kooperatifin olmaması 3 2,8 Arazi varlığının küçük olması 1 1 Toplam 105 100,0 Üreticilerin üretimde kullandıkları ilaç ve gübrenin miktar ve türüne karar verirken neyi dikkate aldıkları Çizelge 6.18 de verilmiştir. Üreticilerin yalnızca %7,6 sının yaptırdıkları toprak analizleri sonuçlarını dikkate aldıkları görülmektedir. İlaç bayiinin önerisini dikkate alanların oranı %21,9, komşu-eş-dost tavsiyesini dikkate alanların oranı %16,2 ve kendi deneyimlerine göre hareket edenlerin oranı ise %53,3 tür.

104 Çizelge 6.18. Organik tarım yapmayan üreticilerin üretimde kullandıkları ilaç ve gübrenin miktar ve türüne karar verirken dikkate aldıkları unsurlar Dikkate Alınan Faktör Sayı (%) Kendi deneyimlerini 56 53,3 Bayiinin önerisini 23 21,9 Komşu-eş-dost tavsiyesini 17 16,2 Toprak analizi sonuçlarını 8 7,6 Ziraat Mühendisinin tavsiyesini 1 1 Toplam 105 100,0 6.1.3. Organik Tarım Yapan Üretici Grubunun Analizi Organik tarım ürünleri üretici grubunun tarımsal uygulamaları ve piyasa içerisindeki konum ve özelliklerine ilişkin bazı bulgular bu bölümde irdelenmiştir. Organik tarım ürünleri üretim deseni, organik tarıma başlama tarihi ve nedeni, pazar yapısı ve pazarlama şekli, organik tarım uygulaması ile elde edilen en önemli avantajlar, alınan destekler, sertifikasyon, tanıtım gibi tüketicileri de ilgilendiren konular çizelgelerde gösterilerek, oransal ve rakamsal değerlerle araştırılmıştır. Çizelge 6.19 da organik tarım yapan üreticilerin bu uygulamayı ne zamandır yaptıkları ve tecrübelerine ilişkin değerler verilmiştir. Organik tarım üreticilerinin %11,8 i son bir yıldır organik üretim yapmaktadır. İki yıl ve daha kısa zamandır üretim yapanların oranı kümülatif yüzde değeri olan %50,9 dan anlaşılmaktadır. Organik tarım üreticilerinin %10,9 unun dört yıldır organik tarım yapmakta olduğu ve %6,4 ünün ise beş yıldır organik tarım uygulamakta olduğu çizelgeden görülmektedir. İncelenen işletmeler arasında beş yıldan fazla süredir organik üretim yapan üretici bulunmamaktadır.

105 Çizelge 6.19. Üreticilerin organik tarıma başlama yılları Organik Tarımın Kaç Yıldır Uygulandığı* Sayı (%) Kümülâtif Bir yıldan beri 13 11,8 11,8 İki yıldan beri 43 39,1 50,9 Üç yıldan beri 35 31,8 82,7 Dört yıldan beri 12 10,9 93,6 Beş yıldan beri 7 6,4 100,0 Toplam 110 100,0 Not: Anketler 2009 yılı Ağustos-Eylül aylarında yapılmıştır. (%) Tarımsal üreticilerden organik üretim yapanların bu uygulamaya başlama nedenleri kendilerine sorulmuş, alınan cevaplar Çizelge 6.20 de verilmiştir. Hangi faktörün organik tarıma geçişte etkili olduğu üreticilerin verdikleri cevaplara göre oransal olarak bakıldığında; en önemli faktörün organik tarım uygulamalarına verilen destek ve teşvikler olduğu %34,5 oranı ile kendini göstermektedir. İkinci önemli faktör %23,6 ile ve çok yakın değer alan %22,7 ile çevreye duyarlılık ve yüksek kar marjı olduğu görülmektedir. Ürünlerin pazar garantisi olması faktörünün organik tarıma başlamadaki etkisi %9,1 oranında bulunmuştur. Literatürde organik tarımın en önemli avantajı olarak, ürünlere pazar garantisi sunulması vurgulanmaktadır. Ancak araştırma bulgularına göre; ürünlerin pazar garantisinin olması, üreticilerin organik tarımı tercih etmelerinde diğer unsurlardan daha düşük düzeyde etkili olan bir faktör olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum, üreticilerin elde ettikleri ürünleri bireysel olarak pazarlamayı ve aracısız olarak tüketiciye ulaştırmayı arzu ettikleri şeklinde yorumlanabilir. Organik tarıma duyulan merak ya da hobi faktörü %7,3 gibi dikkate değer bir orana sahiptir. En zayıf faktörün ise, firma talepleri olduğu saptanmıştır. Organik tarımın başladığı ilk yıllarda firmalardan gelen talepler, organik tarıma başlamada en etkili faktör konumunda iken; zaman içerisinde başkaca faktörlerin etkili olduğu ortaya çıkmıştır.

106 Çizelge 6.20. Üreticilerin organik tarıma başlama nedenleri Faktör Sayı (%) Organik tarıma verilen destekler 38 34,5 Çevreye ve sağlığa olan duyarlılık 26 23,6 Yüksek kar marjı olduğunu gözlemleme 25 22,7 Ürünlerin pazar garantisi olması 10 9,1 Hobi / merak etme 8 7,3 Firmalardan gelen talepler 3 2,7 Toplam 110 100,0 Organik tarıma geçişle birlikte üreticilerin bu üretim sisteminden ne tür bir fayda elde ettikleri genel olarak sorulmuştur. Gelir artışı sağlama, sosyal statü, modern tarımsal uygulamalar gibi genel faydaların ne oranda yer aldığı Çizelge 6.21 de verilmiştir. Organik tarım yapmak size en çok hangi faydayı sağladı? şeklinde yöneltilen soruya verilen cevaplardan birinci derecede önemli olarak belirtilen cevaplamalar hesaplamalarda dikkate alınmıştır. Organik üreticilerin %38,2 si çevreye, sağlığa ve ekolojik dengeye önem verilmesi gerektiğini öğrenmekle önemli bir fayda elde ettiklerini söylemişlerdir. Organik üreticilerin %29,2 si tarımsal uygulamalarda daha bilinçli olmayı öğrenmekle önemli bir fayda sağladıklarını belirtirken; %24,5 i gelir artışı ile ekonomik fayda sağladıklarını ifade etmişlerdir. Organik tarımla uğraşan üreticilerin %5,4 lük bir bölümü ise, organik tarım üreticisi olmakla hiçbir fayda sağlamadıklarını söylemişlerdir. Bu noktadan hareketle, üreticilerin %5,4 ünün organik tarım üreticisi olmaktan memnun olmadıkları ve üretimin zahmetli olması ya da organik tarıma geçtiklerinde bekledikleri gelir artışını yakalayamadıkları sonucuna varılabilir. Üreticilerin %2,7 lik bir bölümünün sosyal statü bakımından fayda sağladıklarını söylemeleri; kendi kabuğundan sıyrılmak ve sosyalleşmek isteyen bir kitlenin de üreticiler arasında var olduğunu göstermektedir. Bu yapıdaki üreticilerin, diğerlerine göre yenilikleri daha erken kabul ettikleri söylenebilir.

107 Çizelge 6.21. Organik tarım yapmanın üreticiye sağladığı faydalar Fayda Türü Sayı (%) Çevreye ve sağlığa duyarlı olma 42 38,2 Tarımsal uygulamalarda bilinçli davranma 32 29,2 Gelirde artış elde etme 27 24,5 Sosyal statü sağlama 3 2,7 Hiçbir fayda görmeyenler 6 5,4 Toplam 110 100,0 Çizelge 6.22 de organik tarım üreticilerinin karşılaştıkları en önemli sorunların oransal olarak dağılımı verilmiştir. Karşılaşılan en önemli sorunların başında organik tarıma verilen destek ve teşviklerin yetersiz kalması gelmektedir. Bu faktör %33,6 gibi bir oranla en önemli sorun olma durumundadır. Üreticilerin %34,5 i organik tarıma başlamalarında etkili olan en önemli faktörün organik tarıma verilen destek ve teşvikler olduğunu belirtirken ( bkz. Çizelge 6.20); organik tarıma başladıktan sonra bu desteklerin yetersiz kaldığını düşünenlerin oranının %33,6 olduğu Çizelge 6.22 den anlaşılmaktadır. Organik tarım üreticileri arasında organik tarıma daha fazla destek sağlanması gerektiği, genel bir kanıdır. İkinci önemli sorunun pazarlama ve pazar yeri sıkıntısı olduğu %25,4 oranı ile belirtilmiştir. Belirtilen sorunların %33,6 sı teknik anlamda ifade edilen destek ve teşvikleri kapsarken, kalan %66,4 lük oranını oluşturan kısmı; pazar yeri sıkıntısı, tüketiciye ulaşmada zorluk, talep yetersizliği, ürün çeşidinin azlığı gibi pazarlamayla ilgili ve piyasa koşullarına ilişkin sorunları içermektedir. Organik tarımda teknik sorunlardan çok, üreticilerin tüketiciye ulaşması konusunda yaşanan güçlük, pazar özellikleri ve talep yetersizliği gibi ekonomik faktörlerin daha ağırlıkta olduğu sorunların var olduğu saptanmıştır. Organik tarım ve ürün satışında; tüketiciye yönelik uygulamalar ile üreticilerin pazara ve tüketiciye daha kolay ulaşmalarını sağlayıcı yönde politikalar geliştirilmesi gerekliliği, üretici gruplarınca da ağırlıklı olarak ifade edilmektedir.

108 Çizelge 6.22. Organik tarım yapan üreticilerin karşılaştıkları en önemli sorunlar Sorun Sayı (%) Teknik destek ve teşviklerin yetersiz kalması 37 33,6 Pazar yeri ve satış koşullarının yetersiz olması 28 25,4 Organik ürünlerle ilgili yeterli tanıtımın yapılmaması 19 17,3 Talebin yetersiz olması 17 15,5 Ürün çeşidinin az olması 9 8,2 Toplam 110 100,0 Organik tarım yapan üreticilerin karşılaştıkları sorunların çözümü için neler yapılması gerektiği konusu araştırılmıştır. Genel en önemli sorun olarak ortaya çıkan ve çözümü için; medya, üniversiteler, yerel yönetimler ve tarım teşkilatlarının bu konuda bir şeyler yapmaları gerekir denilen tüketici bazlı sorunlarda neler yapılabilir sorusuna üreticilerin verdikleri cevaplar Çizelge 6.23 de verilmiştir. Sorunların çözümünde üreticilerin önerdiği en önemli çözüm teklifinin, tüketicilere organik ürünleri tanıtmada medyanın kullanılması önerisidir. Üreticilerin %33,5 i medyanın organik ürünleri tanıtmada etkili olacağını söylemektedir. Öte yandan tüketici bilincinin geliştirilmesi gerektiğini söyleyenlerin oranı %14,5 dir. Bu noktadan hareketle, üreticilerin %50 si karşılaştıkları sorunların tüketici yönlü olduğunu vurgulamışlardır. Bu söylemle, tüketicilerin organik ürün konusunda bilinçlenemediği üreticiler tarafından belirtilmektedir. Yerel yönetimlerin konuya el atmasının yararlı olacağını söyleyen üreticilerin oranı %25,4 dir. Üniversitelerin konuya el atması gerektiğini söyleyen üreticilerin oranı %18,2 dir. Tarım teşkilatlarının konuyla ilgilenmeleri gerektiğini söyleyenlerin oranı %6,4 olup, oldukça düşük bulunmuştur. Bu oranın düşük olması, üreticilerin tarım teşkilatlarına bu konudaki güvenlerinin yetersiz olduğu ya da çözümü tüketicinin medya veya diğer kanallarla eğitilmesi olarak gördükleri için tarım teşkilatlarının bu anlamda yapabilecekleri bir şey olmadığını düşündükleri anlamına gelebilir. Çözüm önerileri arasında tüketicilere ve tüketime yönelik önerilerin çok zikredilmesi dikkat çekicidir. Organik tarımda en önemli sorunun, tüketici cephesindeki talep yetersizliği ve çevre-sağlık konusunda tüketicilerin duyarsızlığının olduğu bir kez daha bu değerlerle ortaya çıkmaktadır. Teknik boyutta sorun ve çözüm önerileri yerine, ekonomik boyutlu pazar ve tüketim konularının ağırlık kazandığı açıkça görülmektedir.

109 Çizelge 6.23. Organik tarım yapan üreticilerin genel sorunların çözümüne ilişkin önerileri Getirilen Öneri Sayı (%) Medya ve tanıtım yaygınlaşmalı 39 35,5 Yerel yönetimler konuya eğilmeli 28 25,4 Üniversiteler konuya eğilmeli 20 18,2 Tüketici bilinci geliştirilmeli 16 14,5 Tarım teşkilatları konuya yoğunlaşmalı 7 6,4 Toplam 110 100,0 Tüketicilerin organik tarım ürünlerine olan talep yetersizliğinin nedenleri üreticilere sorulmuştur. Buna göre, talep yetersizliğinde en önemli faktörün %31,8 ile bilinçsizlik olduğu, bu faktörü %25,5 ile gelir yetersizliğinin izlediği görülür. Talep yetersizliğinde %24,6 ile tanıtım eksikliği faktörünün önemli bir pay aldığı da görülmektedir. Fiyat ve gelir faktörlerinin birlikte etkisi %34,6 ile en yüksektir. Üreticilerin %4,4 ü, tüketicilerin organik ürünlerin sertifikasına güven duymadıkları ve ürünlerin gerçekten organik tarım esaslarına uygun yetiştirilmediğini düşündükleri için talep etmediklerini ifade etmişlerdir. Tüketicilerin organik tarım konusuna ilgisizliği ve duyarsızlığının ürün talebinin düşük olması üzerindeki etkisi %3,6 ile en düşük paya sahip olduğu görülmektedir. Kısaca talep yetersizliğinde ekonomik faktörlerle birlikte tüketici bilincinin oluşturulamamış olması en büyük etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Çizelge 6.24. Organik tarım yapan üreticilere göre tüketicilerin organik ürünlere olan talebinin düşük olmasının nedenleri Etkili faktör Sayı (%) Bilinç eksikliği 35 31,8 Gelir düşüklüğü 28 25,5 Tanıtım eksikliği 27 24,6 Ürün fiyatlarının yüksek olması 10 9,1 Sertifikaya inanmama 5 4,5 Duyarsızlık 4 3,6 Üretim yetersiz 1 0,9 Toplam 110 100,0

110 Organik tarım üreticilerinin ürünlerini pazarlama şekli Çizelge 6.25 de verilmiştir. %29,1 lik grup ürünlerini özel firmalara sattıklarını belirtmişlerdir. Üreticiler tarafından ürünlerin pazarlamasında en çok tercih edilen yol, kendi imkanlarını kullanarak ekolojik pazarlar vasıtasıyla ürünleri doğrudan tüketiciye ulaştırmaktır. Samsun İli nde kurulan ekolojik pazarlar bu bölgedeki üreticilerin %62,7 si tarafından kullanılmaktadır. Organik üretim yaparak ürünlerini bireysel olarak pazarlayan çevre il ve ilçelerdeki üreticiler de bu pazarları kullanmaktadır. Üreticilerin %6,4 ü ürünlerin işlenmesi, mamul hale getirilmesi amacıyla sanayici işleyici kuruluşlara satmaktadır. Samsun İli nde organik ürünleri işleyen altı adet firma bulunmaktadır. Çizelge 6.25. Organik ürünlerin pazarlamasında kullanılan kanallar Pazarlama Kanalı Sayı (%) Aracısız olarak ekolojik pazarlar 69 62,7 Özel firmalar 32 29,1 İşleyici-sanayici firmalar 7 6,4 Aracılara pazarlıyor 2 1,8 Toplam 110 100,0 Anket yapılan 4 organik tarım üreticisi organik tarıma geçtikleri için pişman olduklarını belirtmişlerdir. Pişmanlık nedeni olarak iki işletmeci verim düşüklüğünü gösterirken, diğer ikisi pazar sıkıntısı ve beklediği geliri elde edememe olduğunu söylemiştir. Organik tarım yapan üreticilere iki uçlu evet/hayır şeklinde düzenlenen sorular yöneltilmiştir. Üreticilerin %83,6 sı organik tarımın yeterince tanıtılmadığına inanmaktadır. Organik tarıma yeterli destek sağlanması durumunda organik tarım yapmayan üreticilerin %53,8 i organik üretime geçebileceğini belirtmesine karşın ( bkz. Çizelge 6.13); organik üreticilerin yaklaşık 1/3 i en önemli sorunu teknik destek ve teşvikler konusunda yaşadıklarını belirtmişlerdir. Organik üreticilerin %90 ı organik tarıma verilen desteklerin yeterli olmadığını düşünmektedir. Aynı şekilde üreticilerin %38,2 si danışmanlık hizmetlerini tatmin edici düzeyde bulmamaktadır. Üreticiler özellikle organik tarıma verilen desteğin yetersiz kaldığını ve ürünlerini aracısız olarak pazarlayabilecekleri imkanların sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır. Üreticilerin %92,7 si organik üretici birliğine üyedir. Organik üretici birliğine üye olmanın en büyük avantajının ucuz girdi temini konusunda olduğunu belirtmişlerdir.

111 Üreticilerin %99,1 i grup sertifikasına sahiptir. Sertifikasyon zorunluluğunu üreticilerin %86,4 ü olumlu ve yararlı bulmaktadır. 15 üretici organik ürünler için sertifika alma zorunluluğunu gereksiz bulurken, aynı zamanda üreticilerin hiçbirinin sertifika için kendi ceplerinden bir bedel ödemedikleri dikkat çekicidir. Kontrol ve sertifikasyon firmaları bağımsız kuruluşlar olması gerektiğinden, üreticiye danışmanlık hizmeti veremezler. Dolayısıyla üretici ürünlerini yılda bir kez kontrol ederek belge veren firmaların kendilerine bir yararının olmadığını düşünüyor olabilir. Üreticilerin yalnızca %11,8 i organik tarım fuarına katıldıklarını ifade etmiştir. Üreticilerin %32,7 si organik tarımsal üretimin yanı sıra geleneksel tarım da yapmaktadır. Aynı orandaki bir grup organik tarıma geçtiklerinde ürün veriminde düşme yaşadıklarını belirtmiştir. Organik tarım üreticilerinin, geleneksel üretim yapanların neden organik tarıma geçmedikleri konusundaki düşünceleri araştırılmak istenmiştir. Bu amaçla, geleneksel üretim yapanların organik üretime geçmemelerinde etkili olan en önemli faktörün ne olduğu organik üreticilere sorulmuş ve yanıtları Çizelge 6.26 da verilmiştir. Organik tarım yapan üreticilere göre, geleneksel üreticilerin organik tarıma geçmemelerinde en büyük pay %40,9 oranı ile alışkanlıklardan vazgeçememedir. İkinci önemli sebep olarak, üreticilerin organik tarım koşullarını yerine getirmenin zorluğu nedeniyle ve prosedürle uğraşmak istememelerini göstermişlerdir. Üreticilerin %25,4 ü ise geleneksel üreticilerin organik üretimi ekonomik açıdan ve pazar koşulları bakımından cazip görmediklerini ifade etmişlerdir. Çizelge 6.26. Organik tarım yapan üreticilere göre, geleneksel üreticilerin organik tarıma geçmeme nedenleri Nedenler Sayı (%) Alışkanlıklardan vazgeçilememesi 45 40,9 Organik tarım esasları ve prosedürle uğraşmak istememeleri 29 26,4 Organik tarımı cazip bulmamaları 28 25,4 Fazla işgücü gerektirmesi 8 7,3 Toplam 110 100,0 Üreticilerin organik tarımı ilk kez nereden duydukları araştırılmak istenmiş ve elde edilen bulgular Çizelge 6.27 de verilmiştir. Üreticilerin %60 ı organik tarımı ilk kez en sık muhatap oldukları tarım teşkilatlarından duyduklarını ifade etmişlerdir. Bu durum, beklenen bir sonuçtur ve tarım teşkilatlarındaki yayım elemanlarının üretici

112 davranışlarında ne kadar etkili kullanılabileceğinin de bir göstergesidir. Üreticilerin %20 lik bölümü ilk haber kaynağı olarak çevrelerindeki eş-dost-akrabayı, %18,2 si medyayı göstermiştir. Yalnızca 1 üretici organik tarımı ilk kez, üniversiteden araştırma için gelen elemanlardan ve 1 üretici de okuldan duyduğunu ifade etmiştir. Çizelge 6.27. Üreticilerin organik tarımla ilgili ilk haber kaynakları Duyum Kaynağı Sayı (%) Tarım teşkilatları 66 60,0 Eş-dost-akraba 22 20,0 Medya 20 18,2 Üniversiteden gelen araştırmacılar 1 0,9 Okul 1 0,9 Toplam 110 100,0 Üreticilerin organik tarım konusunda bilgiye en rahat ulaştıkları kaynak sorulmuş ve elde edilen bulgular Çizelge 6.28 de verilmiştir. %82,7 lik büyük bir üretici grubundan, organik tarımla ilgili bilgiye en rahat tarım teşkilatlarından ulaşıyoruz cevabı alınmıştır. Her ne kadar üreticilerin yaklaşık 4/5 i organik tarımla ilgili bilgiye ulaşmada tarım teşkilatlarından nispeten daha rahat bilgi aldıklarını belirtseler de, danışmanlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu düşünmektedir. Üreticilerin %12,8 i ise hiçbir kurum ya da kuruluştan organik tarımla ilgili tatmin edici bilgi alamadıklarını ve bu konuda memnun olmadıklarını kesin bir dille ifade etmişlerdir. Bu bulgu, organik tarımla ilgilenen otoriteler tarafından dikkate alınması gereken bir durumdur. Çizelge 6.28. Üreticilerin organik tarımla ilgili en rahat bilgi edindikleri kaynaklar Bilgiye En Rahat Ulaşılan Kaynak Sayı (%) Tarım teşkilatları 91 82,7 Hiçbiri 14 12,8 Sözleşme yaptığı firma 3 2,7 Sertifikasyon kuruluşundaki mühendis 2 1,8 Toplam 110 100,0 Organik üretim yapılan işletmelerde aynı zamanda geleneksel üretime de yer verilip verilmediği araştırılmak istenmiştir. Bu amaçla organik tarımla uğraşan üreticilere

113 organik üretimin yanı sıra geleneksel üretim yapıp yapmadıkları sorulmuştur. İşletmelerin yalnızca %67,3 ünün tamamen organik üretim yaptığı; kalan %32,7 sinin ise organik üretimin yanı sıra geleneksel üretime de işletmelerinde yer verdiği sonucuna ulaşılmıştır. İşletmelerinde organik tarım dışı ürünler yetiştiren organik tarım üreticilerinin, riski sevmeyen grup olduğu söylenebilir. Literatürde, organik üretime geçtikten sonra verimde yaklaşık %20-30 civarında bir düşme yaşandığı bilgisi yer almaktadır. Bu bilginin çalışma yapılan yörede de geçerli olup olmadığını ortaya koymak amacıyla, üreticilere organik tarıma geçtikten sonra verimde hangi oranda kayıp yaşadıklarının ifade edilmesi istenmiştir. Üreticilerin %67,3 ü organik tarıma geçtikten sonra verimde düşme meydana geldiğini ifade etmiştir. Verimin düştüğünü söyleyen 74 işletmenin verim kaybı ortalaması %25,97 olarak bulunmuştur. Üreticiler tarafından organik tarıma geçtikten sonra en düşük %7 ve en yüksek %50 arasında verimde düşme yaşandığı ifade edilmiştir.

114 6.2. Tüketicilere Yönelik Alan Araştırması Bulguları 6.2.1. Tüketici Ailelerin Sosyo-Ekonomik Özellikleri Pazarlama araştırmalarında hedef tüketicilerin davranışlarının birçok faktörün etkisi altında olduğu yadsınamaz. Tüketicilerle ilgili değişkenler; demografik yapı, ekonomik yapı, sosyo kültürel yapı ve satın alma kararında etkili olan diğer bireyler olarak varsayılabilir. Tüketiciler organik ürünleri satın alma kararlarında, ürünlerin objektif ve subjektif unsurlarını algılamada ve yönelimli bir tepki oluşturmada diğer ürünlere göre farklı bir satın alma davranışı sergileyebilirler. Bu bölümde Samsun İli nde tüketici konumundaki 478 aile ile yapılan anket sonuçlarından yola çıkılarak, ailelerin sosyal ve ekonomik özelliklerine ilişkin bulgular değerlendirilmeye çalışılmıştır. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerini içeren bulgular ve bunlara ilişkin tanımlayıcı istatistikler Çizelge 6.29 ve Çizelge 6.30 da sunulmuştur. Başlıca sosyo-ekonomik özelliklerden incelenen ilk özellik aile reisinin cinsiyetidir. Aile reislerinin %80,5 i erkek ve %19,5 i kadındır. Aile reisinin ve eşinin eğitim durumuna bakıldığında, aile reislerinin %25,1 inin ortaokul ve altında bir eğitim aldıkları kümülatif yüzde değerinden anlaşılmaktadır. Eşlerde ise bu rakam %33,4 olarak belirlenmiştir. Üniversite mezunu olma oranı aile reislerinde %38,5, eşlerde ise %27,8 dir ( bkz. Çizelge 6.29). Başlıca ekonomik özellikler incelendiğinde, incelenen ailelerden ortalama aylık geliri 750 TL nin altında olanların oranı %9,4 olarak bulunmuştur. En yüksek gelir diliminde (10 000 TL ve üzeri) olanların oranı %0,4 dür. %29,3 ile en fazla yığılmanın olduğu gelir dilimi 2 001 ile 3 000 TL arası rakamlardır. Ailelerin %33,2 sinin 1 500 TL ve altında gelire sahip olduğu kümülatif orandan anlaşılmaktadır ( bkz. Çizelge 6.29).

115 Çizelge 6.29. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin tanımlayıcı istatistikler İncelenen Özellikler Sayı (%) Aile Reisinin Cinsiyeti Aile Reisinin Eğitim Durumu Eşin Eğitim Durumu * *35 aile reisi evli değil Ailenin Bir Aylık Toplam Geliri Erkek Kadın Toplam Okuryazar değil İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Lisansüstü eğitim Toplam Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Lisansüstü eğitim Toplam 750 TL 751-1 500 TL 1 501-2 000TL 2 001-3 000 TL 3 001-5 000TL 5 001-10 000TL 10 001+ TOPLAM 385 93 478 6 83 31 163 184 11 478 3 2 95 48 166 123 6 443 45 114 96 140 73 8 2 478 80,5 19,5 100,0 1,2 17,4 6,5 34,1 38,5 2,3 100,0 0,7 0,4 21,4 10,8 37,5 27,8 1,4 100,0 9,4 23,8 20,1 29,3 15,3 1,7 0,4 100,0 Kümülâtif (%) 1,2 18,6 25,1 59,2 97,7 100,0 0,7 1,1 22,5 33,3 70,8 98,6 100,0 9,4 33,2 53,3 82,6 97,9 99,6 100,0 Sosyo-ekonomik özellikler içerisine harcamalar yönlü incelemeler dahil edilmiştir. Organik ürün tüketimi genel harcama düzeyi yüksek aileler için düşünülebilir. Dolayısıyla gıda harcamaları, elektrik-su-yakıt vb harcamalar ve tatil harcamaları incelenen özellikler içerisine konulmuştur. Teorik olarak tatil ve gıda harcamaları yüksek olan ailelerin organik ürün tüketimine eğilimli olması beklenir. Bu durum ileriki bölümlerde regresyon analizleri kısmında irdelenecektir. İncelenen ailelerde ortalama aylık gıda harcaması 587 TL olarak hesaplanmıştır. Aynı şekilde elektrik-su-yakıt gibi sabit sayılabilecek harcamalar aylık 423 TL, bir yıllık tatil harcaması ise 1001 TL olarak saptanmıştır ( bkz. Çizelge 6.30). Tüketici ailelerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin bazı bulgulara Çizelge 6.30 da yer verilmiştir. İncelenen ailelerde aile reisinin ortalama yaşı 43, eşin ortalama yaşı ise 41 olarak belirlenmiştir.

116 Çizelge 6.30. Tüketicilerin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin tanımlayıcı istatistikler İncelenen Özellikler Sayı Minimum Maksimum Ortalama Standart Değer Değer Değer Hata Aile Reisinin Yaşı Eşin Yaşı Ailedeki Toplam Çocuk Sayısı Aileye Gelir Getiren Kişi Sayısı Aylık Ortalama Elektrik, Su, Yakıt vb. Harcamalar Ortalama Yıllık Tatil Harcamaları Ortalama Aylık Gıda Harcaması 478 22 83 43,28 9,482 443 21 77 40,85 8,934 478 0 5 1,69 1,065 478 0 4 1,62 0,604 478 30 2000 423,12 326,873 478 0 10000 1001,81 1490,255 478 50 2000 587,07 309,071 6.2.2. Tüketicilerin Gıda Güvenliği Konusundaki Davranışları Samsun İli nde incelenen tüketici ailelerin gıda maddeleri ve organik ürünlerin güvenliği konusunda gösterdikleri hassasiyet incelenmiş ve değişik formatlı çizelgelerde gösterilmiştir. Çizelge 6.31 de likert ölçekli sorulara alınan cevaplar bir bütün olarak sunulmuştur. Gıda maddelerinin çevre ve insan sağlığına zararlı olası etkileri konusunda tüketicilerin duyarlı olup olmadıkları araştırılmıştır. Gıda maddelerinin çevreye ve sağlığa olan zararlarını kesinlikle önemserim diyenler %81,2 oranı ile yüksek bir paya sahiptir. Kesinlikle katılmıyorum diyenler %1,3 ile çok düşük bir paya sahiptir. Aldığım ürünlerin çevre dostu ürünler olmasını kesinlikle önemserim diyenler %72,6 ile yüksek bir paya sahiptir. Tüketicilerin gıda güvenliği konusunda hassasiyetlerinin kesinlikle cevapları ile yüksek oranda bildirmeleri dikkat çekicidir. Organik olmayan ürünler sağlığa zararlıdır sorusuna kesinlikle katılıyorum cevabı verenler %34,7, kısmen katılıyorum diyenler %37,2 oranındadır. Bu açıdan bakıldığında %71,9 luk önemli büyüklükteki bir gurubun organik olmayan ürünlerin

117 sağlığa zararları konusunda endişe yaşadıkları söylenebilir. Organik olmayan ürünler insan sağlığını kesinlikle tehdit etmiyor diyenler sadece %6,7 oranındadır. Tüketiciler organik ürünlerde çeşitliliğin yeterli olmadığı konusunda sıkıntı olduğunu vurgulamaktadır. Organik ürün çeşitliliğinin yeterli olduğunu düşünenler sadece %5,6 oranındadır. Tüketicilerin %57,6 sı organik ürün çeşitliliğini yetersiz bulmaktadır. Organik ürün pazarında ürün gamının yetersiz olması, tüketicinin organik besleniyor olma imajı yaratmasına ve organik ürün lehine tercihlerini yönlendirmesine engel olmaktadır. Tüketicilerin organik ürünlerin kontrol ve denetimi hakkında bilgi sahibi olma oranı düşük bulunmuştur. Bilgi sahibiyim diyenler %9,4 oranında kalırken, kısmen bilgi sahibiyim diyenler ancak %26,6 oranında bulunmuştur. Organik üretimde denetimlerin kesinlikle yeterli olduğunu düşünüyorum diyenler sadece %5,4 oranında kalırken, denetimlerin yetersiz olduğunu düşünüyorum diyenler %52,1 ile oldukça yüksek bir orana sahiptir. Tüketicilerin aldıkları ürünler üzerindeki tanıtıcı bilgileri okuma ya da dikkate alma durumları incelenmiştir. Tüketicilerin %64,2 sinin ürünler üzerindeki bilgileri okuduğu saptanmıştır. Organik ürünleri güvenli bulmuyorum diyenler %10 oranında iken, buna kesinlikle katılmıyorum organik ürünler güvenlidir diyenler %43,7 düzeyinde bulunmuştur. Tüketicilerin organik ürünle ilgili algıları incelenmiştir. Doğal ürünlerle organik ürünler arasında kesinlikle fark yoktur diyenler %31,8, kısmen fark yoktur diyenler %7,5 oranında bulunmuştur. Bu açıdan bakıldığında, tüketicilerin %39,3 ünün organik ürünle doğal ürünü aynı buldukları sonucuna varılabilir. Doğal ürünlerle organik ürünler arasında fark olup olmadığı hakkında emin olmayanların oranı %12,6 iken, doğal ürünle organik ürün arasında fark olduğunu düşünenlerin oranı %48,1 olarak bulunmuştur. Tüketicilerin organik ürünlere rahatlıkla ulaşabilme durumları incelenmiştir. Organik ürünlere rahatlıkla ulaşamıyorum diyenlerin oranı %60,2 dir. Tüketicilerin oldukça önemli bir bölümü organik ürünleri ya nerede bulabileceğini bilmediği için (ki çoğu tüketici Samsun da yalnızca organik ürünlerin satıldığı bir pazarın varlığından haberdar değildir) ya şehrin bir ya da iki noktasında belli günlerde açılan organik pazarı uzak bulduğu için, ya da alışveriş yaptığı markette bu ürünlere rastlayamadığı için organik ürünlere rahatlıkla ulaşamadıklarından yakınmaktadır.

118 Tüketicilerin gıda güvenliği konusunda anket sorularına verdikleri cevaplardan şu sonuca varılabilir. Tüketicilerin önemli bir bölümü yaklaşık 2/3 ü gıda güvenliği konusunda duyarlı davranma eğilimindedir. Ancak, organik ve organik olmayan ürünler konusunda yeterli bilinçlenmenin oluşmadığı kanısına varılmıştır. Çizelge 6.31. Tüketicilerin gıda güvenliği konusundaki görüşleri (%) Görüşler 1 2 3 4 5 Gıda maddelerinin çevreye ve sağlığa olan zararlarını önemserim Aldığım ürünlerin çevre dostu olmasını önemserim 81,2 13,6 0,6 3,3 1,3 72,6 19,9 3,6 2,5 1,4 Organik olmayan ürünler sağlığa zararlıdır 34,7 37,2 9,3 12,1 6,7 Organik ürün çeşitliliği yeterli 5,6 17,6 19,2 26,4 31,2 Organik üretimde denetimlerin yeterli olduğunu düşünüyorum Organik ürünlerin kontrol ve denetimi hakkında bilgi sahibiyim Aldığım ürünlerin üzerindeki bilgileri mutlaka okurum 5,4 10,1 32,4 19,5 32,6 9,4 26,6 22,8 22,0 19,2 64,2 25,5 2,9 5,2 2,2 Organik ürünleri güvenli bulmuyorum 10,0 11,3 10,1 24,9 43,7 Doğal ürünlerle organik ürünler arasında fark yoktur 31,8 7,5 12,6 15,9 32,2 Organik ürünlere rahatlıkla ulaşabiliyorum 6,3 26,2 7,3 27,4 32,8 (1)- Kesinlikle katılıyorum (2)- Kısmen katılıyorum (3)- Emin değilim (4)- Katılmıyorum (5)- Kesinlikle katılmıyorum Hormonlu gıdaların zararlarını anlatan TV programlarının tüketicilerin tüketim kararlarını etkileyip etkilemediğine ilişkin durum araştırılmak istenmiştir. Elde edilen bulgulara göre; tüketicilerin %73,8 i bu tür programların tüketim kararları üzerinde etkili olduğunu ifade etmiştir. Buradan, tüketicilerle ilgili davranış değişikliği

119 yaratmada medyanın oldukça etkili bir araç olarak kullanılabileceği sonucuna varılabilir. Çizelge 6.32 de ise bazı gıdalarda sağlığa zararlı kalıntı maddeler olup olmadığı konusunda görüşler sorulmuş ve farklı ürün gurupları için cevaplar alınmıştır. Tüketicilerin önemli bir kısmının kalıntı var cevabı verdiği görülmektedir. Tüketicilerin %73 ü konserve gıdalarda kalıntı var demektedir. Aynı şekilde tüketicilerin %82,4 ü taze meyve sebzelerde, %71,8 i dondurulmuş gıdalarda, %62,3 ü meyve sularında, %59,4 ü et ve et ürünlerinde, %52,5 i süt ve süt ürünlerinde, %46 sı ise unlu gıdalarda kalıntı olduğunu kesin bir dille söylemektedirler. Tüketicilerin en yüksek oranla taze meyve-sebze, konserve gıdalar ve dondurulmuş ürünlerde kalıntı olduğunu düşündükleri görülmektedir. Unlu gıdalarda kalıntı olduğu ancak bunun zararsız boyutta olduğu düşüncesi %20,5 ile en yüksek bulunmuştur. Tüketici gözünde en masum ürün unlu gıdalar olarak görülmektedir. Bunun nedeni; ihraç edilen taze meyve-sebzede kimyasal bulunmasından dolayı, geri gönderilmesi ile ilgili medyada yer alan haberler olabilir. Öte yandan; tüketici tarladan toplanarak kısa sürede taze olarak tüketilen ürünlerin içeriğindeki kimyasallara daha fazla maruz kaldıklarını düşünüyor da olabilir. Dolayısıyla unlu gıdaların depolanması ve işlenmesi sebebiyle direk tüketilmiyor olması, tüketicilere unlu gıdaların daha masum olduğunu düşündürüyor olabilir.

120 Çizelge 6.32. Tüketicilerin bazı gıdaların içeriklerinde sağlığa zararlı boyutta kalıntı olup olmadığı hakkındaki düşünceleri Gıda türü Düşüncesi Sayı (%) Taze Meyve ve Sebzeler Dondurulmuş Gıdalar Konserve Gıdalar Meyve Suları Unlu Gıdalar Et ve Et Ürünleri Süt ve Süt Ürünleri Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam Kalıntı var Kalıntı yok Kalıntı var fakat zararsız Fikrim yok Toplam 394 27 43 14 478 343 45 69 21 478 349 48 55 26 478 298 68 91 21 478 220 131 98 29 478 284 113 53 28 478 251 117 87 23 478 82,4 5,7 9,0 2,9 100,0 71,8 9,4 14,4 4,4 100,0 73,0 10,1 11,5 5,4 100,0 62,3 14,2 19,1 4,4 100,0 46,0 27,4 20,5 6,1 100,0 59,4 23,6 11,1 5,9 100,0 52,5 24,5 18,2 4,8 100,0

121 6.2.3. Tüketicilerin Organik Ürünleri Satın Alma Davranışları ve Analizi Bu bölümde Samsun İli nde anket yapılan ailelerin organik ürünleri satın almada gösterdikleri tutum ve davranışlardan bazı özellikler irdelenmiştir. Organik ürün satın alma konusundaki davranışları içerisinde; ürün alıp almadığı, alınan ürünler, satın alma nedenleri, organik ürün tercihinde etkili faktörler, ekolojik ürün pazarlarından haberdar olma ve alışveriş yapma, alışveriş yapan kişi, genel ürünlerin tercih şekli gibi bir dizi faktör araştırılmıştır. Tüketicilere organik ürün satın alıp almadıkları sorulmuştur. Organik ürün satın aldınız mı sorusuna 478 kişiden 255 tanesi yani %53,3 ü evet cevabı vermiştir. Organik ürün tüketenlerin sayısı belirlenirken en az 3 kez ürün satın almış olanlar organik ürün kullanıcısı olarak kabul edilmiştir. Ömründe bir kez organik ürün alanlar organik tüketici olarak kabul edilmemiştir. Görüldüğü gibi tüketicilerin yaklaşık yarısı organik ürün kullanmış durumundadır. Çizelge 6.33 de tüketicilerin organik ürün tercih etmede ilk sırada gelmesi gereken faktörün ne olduğu sorusuna alınan cevaplar yer almaktadır. Tüketicilerin organik ürün tercihinde en öne çıkan faktör kimyasal ve kalıntı içermemiş olması özelliğidir. Tüketicilerin hormonlu ve kimyasal kalıntılı maddelere karşı çok duyarlı oldukları görülmektedir. Bu faktör %33,3 ile ilk sırayı alırken, ikinci sırada %33,1 ile doğal ve katkısız olması seçeneği yer almaktadır. Aslında her iki seçenekte hormon ve kimyasallara karşı duyarlılığı ifade etmektedir. Bu iki faktörün birlikte etkisi oran olarak %66,4 olarak ifade edilebilir. Organik ürünlerin yalnızca lezzetli olmasını önemseyenlerin oranı %4,2 gibi düşük bir düzeyde kalmaktadır. Denilebilir ki, organik ürünler %66,4 ile katkısız olduğu ve zararlı hormonlu maddeler içermediği için tercih edilirken, lezzet faktörü bu tercihten ancak %4,2 lik bir oran alabilmektedir.

122 Çizelge 6.33. Organik ürün tercih etmeyi sağlayabilecek birinci önemli faktör Faktör Sayı (%) Sağlıklı olması 111 23,2 Doğal ve katkısız olması 158 33,1 Lezzetli olması 20 4,2 Kimyasal kalıntı, ilaç ve hormon içermemesi 159 33,3 Kontrollü ve sertifikalandırılmış olması 27 5,6 Bilgi sahibi olma 3 0,6 Toplam 478 100,0 Çizelge 6.34 de organik ürün satın almama nedenleri araştırılmıştır. Tüketicilere organik ürün satın almalarında etkili olabilecek faktörler sorulurken, diğer taraftan organik ürün satın almadığını belirtenlerin satın almama gerekçeleri de sorularak olaya tüketmeme boyutlu yaklaşılmak istenmiştir. Organik ürün satın almamada etkili en önemli faktör %38,1 ile ürünlerin pahalı olması iken, %28,3 ile bilgi eksikliğinin ikinci önemli faktör olduğu belirlenmiştir. Tüketicilerin %10,8 i ise organik ürünlere ulaşamadığı için satın almadıklarını ifade etmişlerdir. Organik ürün satın almamada en etkili faktörün %43 ile pahalılık ve gelir yetersizliğinin birlikte etkisiyle ekonomik nedenler oluşturmaktadır. İkinci sırada %40,8 ile bilgi eksikliği ve güven ortamının oluşmaması faktörlerinin birlikte etkisi gelmektedir. Organik ürün tüketmeyenlerin sadece %4 ü tüketmekte oldukları gıdalara güvenmekte ve tükettikleri gıdaların sağlığa zararlı olmadığını düşünmektedir. Tüketiciler her ne kadar tükettikleri ürünlerin sağlığa zararlı olabileceğini düşünseler de ekonomik faktörler organik ürün tüketmeyi kısıtlamaktadır.

123 Çizelge 6.34. Organik ürün satın almamada etkili birinci en önemli faktör Faktör Sayı (%) Pahalı olması 85 38,1 Gelir yetersizliği 11 4,9 Tüketmekte olduğu ürünlerin sağlığa zararsız olduğunu düşünme 9 4,0 Organik ürünlere güvenmeme 25 11,2 Organik ürünlerle ilgili yeterli bilgisi olmama 63 28,3 Organik ürünlere ulaşamama 24 10,8 Organik ürün satan güvenilir bir yer olmadığını düşünme 3 1,3 Organik ürünü duymama 1 0,5 Dikkat etmeme 2 0,9 Toplam 223 100,0 Çizelge 6.35 de en fazla satın alınan organik ürünlere yer verilmiştir. En çok satın alınan ürünün %81,2 oranı ile domates olduğu görülmektedir. İkinci ürün %4,3 ile oyuncak, tekstil ve kozmetik ürün gurubu olan gıda maddeleri dışındaki organik ürünlerdir. Gıda maddeleri içinde domatesten sonra en çok satın alınan ikinci ürün %2,7 ile fındıktır. Üçüncü sırada %1,5 ile bal ve dördüncü sırada %1,2 ile biber ve karpuz yer almaktadır.

124 Çizelge 6.35. En fazla satın alınan organik ürünler Organik ürünler Sayı (%) Domates 207 81,2 Biber 3 1,2 Hıyar 1 0,4 Karpuz 3 1,2 Fındık 7 2,7 Gıda maddesi olmayan ürünler (oyuncak, tekstil, kozmetik) 11 4,3 Mutfak için gereken tüm ürünleri 2 0,8 Çilek 1 0,4 Kelem 1 0,4 Fasulye 1 0,4 İlaç 1 0,4 Bal 4 1,5 Süt 2 0,8 Beyaz et 1 0,4 Diğer sebze 3 1,2 Trabzon hurması 1 0,4 Bebek maması 2 0,8 Tahıl 1 0,4 Konserve 2 0,8 Bakliyat 1 0,4 Toplam 255 100,0 Tüketicilerin Samsun İli nde organik ürünlerin satıldığı ekolojik pazarlardan haberdar olma durumu araştırılmak istenmiştir. Samsun İli nde yaşayan ailelerin %37,2 si bu pazarlardan haberdar olduğunu belirtirken, %62,8 i bu pazarlardan haberdar değildir. Organik ürünlerin satıldığı ekolojik pazarlardan alışveriş yapma durumu da irdelenen bir diğer konudur. Bu pazarlardan alışveriş yapma oranı genelde %13,6 olup pazarların varlığından haberdar olup alışveriş yapma oranı %36,5 olarak belirlenmiştir. Organik ürün tüketenler arasında bu pazarlardan alışveriş yapma oranının (%25,5) oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Çizelge 6.36 da ailede gıda maddeleri alışverişini yapanların kim olduğu verilmiştir. Ağırlıklı olarak, %39,7 oranı ile anne ve baba birlikte alışveriş yaparken, yalnız annelerin alışveriş yapma oranı %32,2 olarak belirlenmiştir. Tüketici ailelerinde

125 kadınların ağırlıklı olarak gıda maddeleri alışverişinde ön planda oldukları sonucuna varılmıştır. Çizelge 6.36. Gıda alışverişini yapan kişi Kişi Sayı (%) Anne 154 32,2 Baba 53 11,1 Belli olmuyor 63 13,2 Anne ve baba 190 39,7 Diğer 17 3,6 Evin yardımcısı 1 0,2 Toplam 478 100,0 Çizelge 6.37 de organik ürün tüketimi dikkate alınmaksızın meyve ve sebzelerin nerelerden alındığı ve dikkate alınan faktörler sorulmuş ve cevapları ilgili çizelgede verilmiştir. Meyve ve sebzelerin satın alınmasında tüketicilerin %70,1 gibi büyük bir bölümü semt pazarlarını kullanmaktadır. Bunu %15,7 ile manavlar ve %13,2 ile süpermarketler izlemektedir. Çizelge 6.37. Meyve ve sebze almak için tercih edilen birincil yer Yer Sayı (%) Semt pazarı 335 70,1 Manav 75 15,7 Süpermarket 63 13,2 Köyünden getiriyor 2 0,4 Belli olmuyor 1 0,2 Kendi bahçesinde yetiştiriyor 1 0,2 Ekolojik pazar 1 0,2 Toplam 478 100,0 Meyve ve sebze satın almada lezzet, tazelik, fiyat, ambalaj, organik olma, kimyasal içermeme gibi faktörlerin önem dereceleri sorulmuş ve alınan cevaplar Çizelge 6.38 de verilmiştir. En önemli faktörün belirgin bir şekilde %70,3 ile tazelik faktörü olduğu görülmektedir. Organik olup olmama ile ilgili faktörlerden olan kimyasal içermeme ve hormonsuz olma faktörleri satın alma davranışı içerisinde ancak %2,3 lük bir pay alabilmektedir.

126 Çizelge 6.38. Meyve ve sebze alırken dikkat edilen birinci önemli faktör Faktör Sayı (%) Lezzet 15 3,1 Tazelik 336 70,3 Fiyat 34 7,1 Ambalaj 6 1,3 Görünüm 67 14,1 Köylüden alma 1 0,2 Mevsiminde tüketme 3 0,6 Organik olma 4 0,8 Kalite 4 0,8 Kimyasal içermeme 1 0,2 Çeşit-tür 1 0,2 Hormonsuz olma 6 1,3 Toplam 478 100,0 Tüketicilerin %82,4 ü taze meyve ve sebzelerin içeriklerinde sağlığa zararlı boyutta kalıntı olduğunu düşünmekte ( bkz. Çizelge 6.32); ancak taze meyve ve sebze satın alırken ürünlerin taze olması faktörünü (%70,3) önemsemektedir. Taze meyve-sebzenin kimyasal kalıntı içerip içermemesi durumunu ifade eden cevapların toplamda tüketiciler tarafından %2,5 oranında önemsenen bir faktör olduğu Çizelge 6.38 den görülebilir. Tüketiciler meyve-sebzede kimyasal olduğundan emin oldukları halde, bu faktörü göz ardı edebilmektedir. Bu durum; sigara içen birinin sağlığa zararlı olduğunu bilmesine rağmen, sigara içmeye devam etmesine benzetilebilir. 6.2.4. Tüketicilerin Organik Ürün Konusundaki Bilgi, Donanım ve Tercihleri Organik ürün ve organik tarım nedir, hangi ürünler organiktir gibi bir dizi sorunun tüketicilerce ne oranda bilindiği, tüketicilerin bilinçli olarak mı ürün tükettikleri konusu araştırılmıştır. Değişik pazarlarda organik olmayan ürünlerin organik yazısı ile satıldığı bilinmektedir. Bu nedenle bir ürünün organik olup olmadığını tüketici gerçekten biliyor mu sorusunun cevabı araştırılmak istenmiştir. Organik tarımı daha önce duyduğunu belirtenlerin oranı %90,2 dir. Duymayanların oranı ise %9,8 olup, oldukça düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir.

127 Çizelge 6.39 da tüketicilerin organik kavramını nereden duyduklarına ilişkin soruya alınan cevaplara yer verilmiştir. Böylece tüketicilerin organik tarımla ilgili ilk bilgi kaynağı belirlenmiştir. Buna göre, tüketicilerin %66,4 ünün organik kavramını medyadan öğrendiği belirlenmiştir. Bunu %18,8 ile eş-dost akraba ve %13,9 ile okullar izlemektedir. Çizelge 6.39. Organik tarım kavramıyla ilgili ilk haber kaynağı Yer Sayı (%) Eş-dost-akraba 81 18,8 Okul 60 13,9 Medya 286 66,4 Kendimiz ürettiğimiz için 2 0,5 Mesleğim gereği 1 0,2 Ekosam ortaklığım olduğu için 1 0,2 Toplam 431 100,0 Organik kavramını duymayan 47 ---- Çizelge 6.40 da tüketicilerin organik tarım kavramından ne anladıkları görülmektedir. Tüketicilerin %79,3 ünün ilaç ve hormon kullanımının yasak olduğu ürünler seçeneğini işaretlediği belirlenmiştir. %5,9 oranında tüketici kitlesi ise yoğun gübre ve ilaç kullanılan ürünler olarak tanımlamıştır. Yaklaşık %80 gibi önemli bir tüketici grubunun organik tarım kavramını doğru tanımladığı görülürken buna karşın, yaklaşık %6 lık bir kesimin çok yanlış bir tanımlama içerisinde olduğu saptanmıştır. Çizelge 6.40. Tüketicilerin organik tarımı nasıl tanımladığı Cevaplar Sayı (%) Markalı ürünler 16 3,3 Verimi yüksek ürünler 25 5,2 Şekli ve dayanıklılığı iyi olan ürünler 24 5,0 Yoğun gübre ve ilaç kullanılan ürünler 28 5,9 İlaç ve hormon kullanımının yasak olduğu ürünler 379 79,3 Fikri yok 1 0,2 Doğal ürünler 5 1,1 Toplam 478 100,0 Tüketicilerin doğal ve köy tipi ürünlerin organik olup olmadığı hakkındaki düşünceleri araştırılmıştır. Tüketicilerin %83,5 i doğal, köy tipi adıyla satılan ürünlerin organik ürün

128 olmadığını belirtirken, %15,5 inin doğal ve köy tipi ürünleri organik ürün olarak algıladıkları anlaşılmıştır. Organik ürünlerin ürün sertifikasıyla satılması gerektiği konusunun tüketiciler tarafından bilinip bilinmediği irdelenmiştir. Tüketicilerin %57,1 i organik ürünlerin sertifika ile birlikte satılması gerektiği konusunda bilgi sahibi iken, %42,9 unun bu konuda bilgi sahibi olmadığı anlaşılmıştır. Tüketicilerin yaklaşık %80 i organik tarım kavramını doğru tanımlarken buna karşın; ancak, %42,9 unun organik ürünlerin sertifika ile satılmasının zorunlu olduğunu bilmediği görülmektedir. Tüketiciler genellikle organik tarım kavramını doğru tanımlar iken, bu tanıma uygun olarak sertifikasyon konusunu bilmedikleri görülmektedir. Yol kenarlarında, halk pazarlarında, bazı manavlarda hatta süpermarketlerde dahi yalnızca Organik ifadesi yazılı etiketlerle organik olmayan meyve ve sebzelerin satıldığı gözlenmektedir. Tüketicilerin %42,9 unun sertifika zorunluluğunu bilmediği, hatta satıcıların dahi sertifikası olmayan ürünleri organik diye satamayacakları gerçeğini bilmedikleri ortadadır. Tüketicilerin önemli bir kısmı organik tarım kavramını doğru tanımlarken, organik ürün koşulları konusunda yeterli bilgilenmenin oluşmadığı görülmektedir. Çizelge 6.41 de organik ürünlerin tüketimine başlanıldığı süreler verilmiştir. Tüketici ailelere ne zamandır organik ürün tüketmektesiniz şeklinde yöneltilen soruya alınan cevaplar son 3 ay, son 6 ay, son bir yıl ve son iki yıl şeklinde düzenlenmiştir. Tüketicilerin %14,1 inin yalnız son üç aydır organik ürün tüketmekte olduğu anlaşılmıştır. %20,8 i son altı aydır tüketici olduklarını belirtmiştir. Son bir yıldır tüketenler ise %30,6 oranındadır. Son bir yıl içinde toplam tüketim oranının %65,5 e ulaştığı kümülatif yüzde değerinden anlaşılmaktadır. Çizelge 6.41. Tüketicilerin organik ürün tüketim süreleri Süre Sayı (%) Kümülâtif (%) Son üç ay 36 14,1 14,1 Son altı ay 53 20,8 34,9 Son bir yıl 78 30,6 65,5 Son iki yıl 48 18,9 84,4 İki yıldan fazla 40 15,6 100,0 Toplam 255 100,0 Tüketicilerin organik ürünleri satın aldıkları başlıca yerler araştırılmış ve sonuçlar Çizelge 6.42 de verilmiştir. Tüketicilerin sadece bir yere bağlı kalmaksızın alışveriş

129 yaptıkları bilinmektedir. Ancak, başlıca alışveriş yapılan organik ürün satış yerlerini belirlemek için en çok tercih edilen yer sorulmuştur. Buna göre organik ürün satın almada ilk tercihin %63,5 ile süpermarketler olduğu görülmektedir. Bunu Ekolojik Pazar %15,3 ile ikinci sırada izlemektedir. Organik çiftlik ve Canikom organik ürün satış yerlerinden de yaklaşık %5 lik bir tüketici grubunun alışveriş yaptığı görülmektedir. Çizelge 6.42. Organik ürünler satın almada birinci derecede tercih edilen yerler Yer Sayı (%) Süpermarket 162 63,5 %100 Ekolojik Halk Pazarı 39 15,3 Ekosam 29 11,4 Organik Çiftlik 6 2,4 Canikom 7 2,7 Gazi Belediyesi Ekolojik Market 8 3,1 İnternet 4 1,6 Toplam 255 Tüketicilere organik ürünlerin talebinin yetersiz olduğu hatırlatılmış ve bunun nedenlerinin neler olabileceği sorulmuştur. Sonuçlar Çizelge 6.43 de verilmiştir. Organik ürünler için talep yetersizliği varsayımından hareketle ulaşılan sonuçlarda en önemli faktörün %35,6 ile ürün fiyatları olduğu görülmektedir. Fiyat faktörünü %31,6 ile tüketicilerin yeterince bilinçli olmadığı faktörü izlemektedir. Üçüncü önemli faktör ise %9,2 ile tüketicilerde çevre ve insan sağlığını korumada duyarsızlık faktörü olduğu görülmektedir. Gelir düşüklüğü ile fiyat faktörünün birlikte etkisi ekonomik etki olarak tanımlanırsa, iki faktörün toplamı olan %44 oranına ulaşılır. Organik üretimin ve pazarlamanın yaygınlaştırılamaması faktörünün %5 oranı ile hatırı sayılır bir paya sahip olduğu söylenebilir.

130 Çizelge 6.43. Tüketicilere göre organik ürünlere talebin yetersiz olmasının birincil nedeni Faktör Sayı (%) Tüketici bilincinin yetersizliği 151 31,6 Fiyatların yüksek olması 170 35,6 Gelir düzeyinin düşük olması 40 8,4 Alışkanlıklardan vazgeçilememesi 15 3,1 Ürün çeşidinin yetersizliği 7 1,5 Çevreye ve sağlığa olan duyarsızlık 44 9,2 Tanıtım yapılmadığı için 13 2,7 Yaygın olmadığı için 24 5,0 Gezici pazar olmadığı için 1 0,2 Gereksiz olduğu düşünüldüğü için 6 1,2 Güven duyulmadığı için 7 1,5 Toplam 478 100,0 Tüketicilerden organik ürün satın almayan kesime anketlerde organik ürün tüketmiyorsanız ileride tüketmenizi sağlayacak değişiklikler neler olabilir şeklinde bir soru yöneltilmiştir. Bu soruya alınan yanıtlar Çizelge 6.44 de verilmiştir. Tüketimi sağlayacak değişiklikler içerisinde en başta gelen şartın fiyatlar olduğu %37,2 oranı ile görülmektedir. İkinci olası değişim %24,7 ile konu hakkında bilgi sahibi olmayı bekleme gelmektedir. Ekonomik faktörler olarak görülen fiyat ve gelir değişkenlerinin birlikte etkisi %51,5 olarak tespit edilmiştir. Görüldüğü gibi ekonomik faktörlerdeki iyileşme organik ürün tüketim düzeyini ileride %51,5 oranında etkileyecektir. Çizelge 6.44. Organik ürün tüketmeyenlerin ileride tüketmelerini sağlayacak koşullar Koşullar Sayı (%) Organik ürünlerin fiyatları düşerse 83 37,2 Konu hakkında tam bilgi sahibi olursam 55 24,7 Gelirim artarsa 32 14,3 Sağlık sorunları yaşarsam 18 8,1 Ulaşabilirsem 17 7,7 Güvenir, inanırsam 13 5,8 Üretim artarsa 3 1,3 Hiçbir zaman organik ürün almam 2 0,9 Toplam 223 100

131 6.3. Tüketici Davranışları Logit Regresyon Analizi Bu bölümde, organik ürünlerin tüketimini belirleyen değişkenlerin logit regresyon modeli ile incelenmesi amaçlanmaktadır. Toplam 478 tüketici ailesinin katıldığı örnekleme üzerinden yapılan anketlerden elde edilen veriler ile bir logit regresyon modeli tahmin edilmiştir. Logit regresyon model, araştırılmak istenen konunun içerisinde yer alan olguları anlama- açıklama ve tahmin-kontrol gibi iki temel amaca hizmet eder (Gürsakal, 2007). Değişkenler arası interaksiyon etkisi ve hangi sonuçlara yol açtığını belirlemek regresyon analizleri ile mümkün hale gelmiştir. Bir bağımlı değişkenin bir veya birden fazla değişkenle bağımlılığının araştırılması regresyon analizi ile incelenebilir. Diğer yandan değişkenler arasındaki ilişkinin geometrik formu ilişkinin fonksiyonel şekli ile alakalıdır. Logit regresyon modeli doğrusal olmayan regresyon modelidir. Daha doğrusu uygun dönüşümler ile doğrusallaştırılabilen bir doğrusal olmayan modeldir. Literatürde logit regresyon aynı zamanda logistik regresyon modeli olarak da adlandırılır (Stock ve Watson, 2007). Modelde bağımlı değişken iki kategori ile ifade ediliyorsa ikili logit regresyon modeli binary logit, ikiden fazla kategori ile ifade ediliyorsa çoklu logit multinomial logit olarak adlandırılır. Bu çalışmada ikili logit regresyon modeli uygulanmıştır. Bağımlı değişken olan organik ürün tüketimi iki olası durumu ifade etmek üzere planlanmıştır. Bağımlı değişken, olayın meydana gelmesi yani, organik ürün tüketilmesi durumunda 1 değerini alırken; olayın meydana gelmemesi yani, organik ürün tüketilmemesi durumunda 0 değerini almıştır. Modeldeki bağımsız değişkenler sürekli ve/veya kategorik değişken olabilmektedir. Bağımlı değişkenin kategorik olması durumunda maksimum olabilirlik tahminleyicisinin kullanılması En Küçük Kareler (EKK) yöntemine göre daha uygundur. Logit regresyon modeli Maksimum Olabilirlik (ML) yöntemine göre tahmin edilebilir. İkili bağımsız değişkenin analizinde logit analizden başka yöntemler de kullanılabilir. Bunlardan biri probit regresyon analizidir. Bu bakımdan probit analiz yöntemi logite bir alternatiftir. Ancak logit katsayılarının bahis oranları (Odds oranları) olarak yorumlanabilmesi logit regresyon yöntemi için bir avantaj teşkil eder. Aslında

132 her iki yöntemde de elde edilen olasılık tahminleri birbirine yakın değerlerdir (Gürsakal, 2007). Ekonometrik analizlerde değişkenlerin belirlenmesi ve modele dahil edilmesinde bazı sorunlarla karşılaşılabilir. Özellikle değişken sayısının artırılması birçok istatistiksel sorunu beraberinde getirir. En uygun modelin belirlenmesinde değişken seçiminde adımsal yöntemler (stepwise selection) uygulanmıştır. Bunun için önce sabitin yer aldığı başlangıç modeli oluşturulmuş, daha sonra modele istatistiksel katkısı en yüksek değişkenden başlamak suretiyle her adımda bir değişken ekleme yoluna gidilmiştir. Çalışmanın amacına uygun olarak anketlerden elde dilen veriler, kesikli ya da sürekli olma özelliği taşır. Çizelgeler incelenen özelliğin kesikli (kategorik) ya da sürekli olmasına göre iki formatta düzenlenmiştir. Uygun istatistik program ile veriler binary logit regresyon analizi ile yorumlanmıştır. Bu modelde yer alan: Bağımlı kategorik değişken; Y o : Organik ürün tüketme 1 ile tüketmeme durumu 0 ile kategorize edilmiştir. Bağımsız değişkenler (sürekli ve kesikli); E e : Eşin eğitimi E h : Ailenin aylık elektrik, su, yakıt gibi sabit harcamaları F ö : Organik ürünler için fazladan ödemeye razı olma durumu G s : Ailede gelir getiren kişi sayısı O d : Organik tarımı duyup duymadığı O u : Organik ürünlere ulaşım kolaylığı O o: Organik olmayan ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu düşünme S ö : Sağlığa zararlı maddeleri önemseme durumu T h : Ailenin yıllık tatil harcamaları Çizelge 6.45 de en uygun modelde yer alan değişkenlerin sürekli ya da kesikli veriler olma durumu ve kesikli değişkenlerin tanımı verilmiştir.

133 Çizelge 6.45. En uygun modeldeki değişkenlerin tanımı Değişkenin Kısa Kesikli Değişkenin Tanımı Ölçeği İfadesi Y o Kesikli 1 Organik ürün tüketenler 0 Organik ürün tüketmeyenler E e Kesikli 0 Okuryazar değil 1 Okur yazar 2 İlkokul 3 Ortaokul 4 Lise 5 Üniversite 6 Lisansüstü G s Sürekli E h Sürekli T h Sürekli O d Kesikli 1 Evet 2 Hayır F ö Kesikli 1 Evet 2 Hayır S ö Kesikli 1 Kesinlikle katılıyorum 2 Katılıyorum 3 Emin değilim 4 Katılmıyorum 5 Kesinlikle katılmıyorum O u Kesikli 1 Kesinlikle katılıyorum 2 Katılıyorum 3 Emin değilim 4 Katılmıyorum 5 Kesinlikle katılmıyorum O o Kesikli 1 Kesinlikle katılıyorum 2 Katılıyorum 3 Emin değilim 4 Katılmıyorum 5 Kesinlikle katılmıyorum En uygun modelin belirlenmesi için stepwise selection tekniği ile değişkenler modele eklenip çıkartılarak aday değişkenler sırayla denenmiştir. Başlangıç modelinde; aile reisi ve eşin yaşı, mesleği, toplam nüfus, çocuk sayısı, toplam gelir, gıda harcamaları ve organik ürünlerde çeşit yeterliliği gibi değişkenler yer almış, ancak anlamlı bulunmadığı için en uygun modele alınmamıştır. Çok sayıda çoklu model denemeleri ve alternatif modeller arasından en uygun model belirlenmeye çalışılmıştır. Bu işlem için her bir bağımsız değişkenin istatistiki olarak anlamlılığını ifade eden t testi değerlerine bakılmıştır. Binary logit modelin değişkenlerinin anlamlılık düzeyi %10 düzeyine yakın

134 olanların aday bağımsız değişkenler olabileceği dikkate alınmıştır. Çok sayıda model denemelerinden sonra en uygun model olabileceği düşünülen logit regresyon modeli Çizelge 6.46 da verilmiştir. Modelde yer alan her bağımsız değişken için tahmin edilen katsayı (β), ilgili değişkenlerin standart hataları (SE), Odds oranları Exp(β) ve anlamlılık düzeyleri (Sig) Çizelge 6.46 da görülmektedir. En uygun model olarak belirlenen logit modelin değişkenlerinin istatistiksel anlamlılık düzeyleri incelendiğinde %1 düzeyinde anlamlı bulunan değişkenler O u, E e, T h, %5 düzeyinde anlamlı bulunan değişken F ö, %10 düzeyinde anlamı bulunan değişkenler E h, S ö, ve O o değişkenleridir. G s ve O d değişkenleri %10 düzeyine çok yakın olduğu için anlamlı olarak kabul edilebilecek düzeydedir. %10 anlamlılık düzeyine mümkün olduğunca yakın bulunan değişkenlerin logit modele aday bağımsız değişken olabileceği düşünülebilir (Tüzüntürk, 2007). Böylece çok sayıda bağımsız değişkenle oluşturulan başlangıç modelinden 9 değişkenli anlamlı bir modele ulaşılmıştır. Çizelge 6.46 da verilen ve tahmin edilen binary çoklu regresyon modelinin dokuz değişkeninin üçü sürekli, kalan altısı kesikli değişkendir. Bu değişkenlerin tanımına ilişkin açıklamalar Çizelge 6.45 de görülebilir. Kesikli ve sürekli değişkenlerin istatistiki olarak anlamlılığına karar vermek için p değerlerine bakılmıştır. Modelin tüm bağımsız değişkenleri istatistiki düzeyde anlamlı görülmüştür. Çizelge 6.46. En uygun binary logit regresyon modeli sonuçları Değişkenlerin Standart Anlamlılık β-katsayısı Wald Tanımı Hata Düzeyi (p) Odds Oranı E h 0,000 0,000 2,869 0,090 0,999 O d -0,673 0,424 2,518 0,113 0,510 F ö -0,560 0,272 4,230 0,040 0,571 S ö -0,277 0,153 3,280 0,070 0,758 O u -0,471 0,087 29,553 0,000 0,624 O o -0,156 0,093 2,848 0,092 0,855 E e 0,306 0,103 8,798 0,003 1,358 G s 0,280 0,182 2,367 0,124 1,323 T h 0,000 0,000 5,994 0,014 1,000 Constant 2,428 0,856 8,039 0,005 11,336 Modelin katsayılarının bireysel anlamlılık testi dışında genel anlamlılığı test edilmek istenirse;

135 H 0 : β 0 = β 1 = β 2 =.= β k = 0 H 1 : β 0 β 1 β 2. β k 0 (en az biri sıfırdan farklıdır) hipotezi kurulur. Modelin uyum iyiliği için regresyon analizinde belirli değişkenler varken ve yokken değerlendirme yapmak suretiyle bunların açıklayıcılık gücüne katkı yapıp yapmadıkları belirlenir. Logit regresyonda, gözlenen değerin tahmin edilen değer ile karşılaştırılması logaritmik olasılık (log likelihood-ll) fonksiyonuna dayanır. İyi model, gözlenen sonuçların yüksek ihtimallerini oluşturan modeldir. Bunun anlamı -2 LL nin küçük olmasıdır (Akgün ve Çevik, 2007). Modelde sadece sabiti içeren logit regresyonda -2 LL değeri 611,360 dır (step 0). Sabit ve tüm bağımsız değişkenlerin olduğu modelin uyum iyiliği istatistiği aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi -2 LL değeri 514,156 olup (step 1), sadece sabitin olduğu modelin değeri olan 611,360 dan küçüktür. Modelin Khi-kare si (χ 2 ) ise sadece sabitin olduğu -2 LL ile bütün değişkenleri içeren -2 LL değeri arasındaki farkı verir. Model Khi-kare istatistiği sabit hariç olmak üzere, mevcut modeldeki bütün bağımsız değişkenlerin katsayılarının sıfır (0) olduğu şeklindeki sıfır hipotezini test eder. Bu regresyon modelindeki F testinin eşitidir (Akgün ve Çevik, 2007). Modelde Khi-kare değeri 97,204 olup aynı zamanda iki değerin arasındaki farktır. G= 611,360-514,156 = 97,204 Söz konusu test p=0,000 olduğu için H 0 hipotezi reddedilir. Yani en az bir katsayının sıfırdan farklı olduğunu gösterir. Yani tahmin edilen model genel olarak anlamlı bulunmuştur. Modelin uyum iyiliğini test etmek amacıyla Hosmer-Lemeshow (H-L) testi de uygulanmıştır. Bu teste ait Khi-kare test istatistiği değeri 15,807 olarak hesaplanmıştır. Bulunan Khi-kare değeri tablo değerinden büyük olduğundan %5 düzeyinde anlamlı olup ( p=0,045 dir) modelin uyumunun iyi olduğu sonucuna varılır.

136 Çizelge 6.47. Modelin uyum iyiliği test istatistiği sonuçları Test Değer Sadece Sabiti İçeren -2LL Değeri 611,360 Sabit ve Tüm Değişkenleri İçeren -2 LL Değeri 514,156 Omnibus Testi Khi-Kare Değeri (χ 2 ) 97,204 Omnibus Testi Anlamlılık Düzeyi (p) 0,000 Hosmer-Lemeshow Testi Khi-Kare Değeri (χ 2 ) 15,807 Hosmer-Lemeshow Testi Anlamlılık Düzeyi (p) 0,045 İncelenen logit regresyon modelinin değişkenlerinin her birinin anlamlı bulunması ve modelin uyum iyiliği testlerini geçmesi üzerine modele ait katsayıların Odds oranları yorumlanabilir. Modelde yer alan ilk bağımsız değişken olan E h %10 düzeyinde anlamlı olup işareti pozitiftir. Tüketicilerin bütçelerinden harcama düzeyleri ile organik ürünlere ayırdıkları pay arasında bir bağıntı olup olmadığı düşüncesinden hareketle modele dahil edilmiştir. E h değişkeni ailelerin bir aylık elektrik, su, yakıt gibi giderlerini ifade eden sürekli değişkendir. E h değişkenine ait 0,999 olarak bulunan Odds oranı bu faktörün önemli bir değişken olmadığını gösterir. Odds oranı 1 ise katsayı 0 olarak kaydedilir (Tüzüntürk, 2007). Çizelge 6.46 da E h değişkeninin katsayısı 0,000 olarak bulunmuştur. Bu nedenle bu değişkenin önemli bir faktör olduğu söylenemez. Organik ürünlerin varlığından haberdar olma olarak izah edilebilecek değişken olan O d değişkeni kesikli verilere sahiptir. Anketi cevaplayanlar bu soruya evet ve hayır olarak cevap vermişlerdir. Organik ürünlerin tanıtımının tüketimi ne ölçüde, ne yönde ve ne kadar etkilediği, elde edilen katsayılarla yorumlanmıştır. O d değişkeni t istatistik değeri %10 a yakın bir değerde anlamlı bulunmuş ve en uygun modele dahil edilmiştir. Bu değişkenin katsayısı negatiftir. Kesikli olan değişkende 1 evet, 2 hayır olarak kodlanmıştır. Odds bahis oranı 0,510 dur. Sıfıra yakın Odds oranı değerinde katsayı negatif değer alır. Yorum yapabilmek için Odds oranının 1/Odds oranı olarak düzeltilmesi gerekir (Tüzüntürk, 2007). O d değişkeninin Odds oranı 0,510, düzeltilmiş Odds oranı 1/0,51 =1,96 dır ve şu şekilde yorumlanabilir; organik ürünlerin varlığından tam haberdar olan birinin olmayana göre organik ürün tüketme olasılığı 1,96 kat daha fazladır.

137 Organik ürünlere fazladan ödeme yapmaya razı olanların organik ürünleri tüketme eğiliminde ne yönde ve ne kadar etki ettiği araştırılmak istenmiş ve modele dahil edilmiştir. F ö değişkeni Odds oranı 0,571 olup düzeltme yapmak gerekir. Bu değişken için düzeltilmiş Odds oranı 1/0,571= 1,75 dir Yani organik ürünlere normal ürünlerin üzerindeki fiyattan daha yüksek ödeme yapmaya razı olanların organik ürünleri tüketme olasılığı 1,75 kat daha fazladır. S ö değişkeni tüketicilerin gıda maddelerini tercih ederken sağlığa ve çevreye duyarlı davranma eğiliminde olma tutum ve davranışlarını ölçmek amacıyla sorulmuş sorulardır. Bu değişken kesikli değişkendir. Ankete katılanlar bu soruya sağlıklı gıdaları tüketme konusunda hassas davranıp davranmadıklarıyla ilgili olarak; kesinlikle katılıyorum, kısmen katılıyorum, emin değilim, katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum şeklinde olumsuz düşüncedeki artış yönlü inceleme yapılmıştır. S ö değişkeninin katsayısı negatiftir, yani sağlıklı gıdaları tüketme konusunda kesinlikle katılmıyorum yönünde görüş bildirmedeki artış organik ürünlerin tüketimini negatif etkilemektedir. Bu değişkenin Odds oranı 0,758 olduğundan düzeltme yapmak gerekir. Düzeltilmiş Odds oranı 1/0,758 =1,32 dir. Yani gıda maddelerinin tüketiminde insan sağlığına zararlı maddelerin varlığını önemseyenlerin organik ürünleri tüketme olasılığı 1,32 kat daha fazladır şeklinde yorumlanabilir. O u değişkeni kesikli olup organik ürünlere ulaşmada kolaylık olup olmadığı incelenmiştir. Bu değişkenin anketteki seçenekleri S ö değişkeni gibi negatif yönlü artış şeklindedir. Yani tüketicilerin organik ürünleri temin etmede bir zorlukla karşılaşma durumu olup olmadığı sorulmuştur. Bu sorunun seçenekleri bir zorluk olmadığına kesinlikle katılıyorum dan başlayıp, bir zorluk olduğunu ifade eden kesinlikle katılmıyorum a doğru negatif yönde gitmektedir. O u değişkeni %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Odds oranı 0,624 olup, düzeltilmiş Odds oranı 1/0,624 =1,60 olarak hesaplanmıştır. Buna göre, tüketicilerin organik ürünlere ulaşmada ve temin etmede yaşadıkları kolaylıkların, bu ürünlerin tüketimini artırma olasılığı 1,60 kat daha fazladır. O o değişkeni, organik olmayan ürünlerde insan sağlığına zararlı maddeler olduğunu kabul etme ile ilgili bir soru değişkendir. Bu soruya kesinlikle katılıyorum diyenler organik olmayan ürünlerin insan sağlığına zararlı maddeler içerdiğini kesinlikle kabul

138 edenlerdir. Bu soruya alınan cevaplar diğer likert ölçekli değişkenlerde olduğu gibi kesinlikle katılıyorum dan başlayıp, kesinlikle katılmıyorum a doğru bir yönde gitmektedir. Bu faktöre ait değişkenin %10 düzeyinde istatistiki olarak anlamlı olduğu bulunmuştur. Odds oranı 0,855 olup, düzeltme faktörü kullanılması gerekir. Düzeltilmiş Odds oranı 1/0,855 =1,17 dir. Yani organik olmayan ürünlerde insan sağlığına zararlı maddeler olduğunu düşünenlerin sayısındaki bir birimlik artış, organik ürünlerin tüketim olasılığını 1,17 kat artıracaktır şeklinde yorumlanabilir. E e değişkeni, aile reisinin eşinin eğitim durumunu ifade eder. Bu değişkende anket sorularına verilen cevaplar düşük eğitim düzeyinden yüksek eğitim düzeyine doğru artarak devam etmektedir. Kesikli değişken olan eşin eğitim düzeyi değişkeninin katsayısı pozitif olup %5 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlıdır. E e değişkeninin Odds oranı 1 den büyük olduğundan düzeltme gerektirmez. Odds oranı 1,36 dır. Yani eğitim düzeyinde 1 birimlik artışın organik ürün tüketme olasılığını 1,36 kat artıracağı söylenebilir. Organik ürün tüketiminde ailede eşlerin daha duyarlı olduğu sonucu ağırlık kazanmaktadır. G s değişkeni ailede gelir getiren kişi sayısını ifade eden sürekli bir değişkendir. Bu değişkenin katsayısı pozitiftir. Gelir getiren kişi sayısı arttıkça organik ürün tüketimi de artmaktadır. Bu değişkenin istatistiksel önem düzeyi %10 olarak kabul edilebilir. Odds oranı 1,32 dir. Yani ailede gelir getiren kişi sayısı bir kişi arttığında organik ürün tüketme oranı 1,32 birim artacaktır. T h değişkeni tatil harcamaları ile organik ürün tüketimi arasında bir bağıntı olup olmadığını anlamak amacıyla modele dahil edilmiş sürekli bir değişkendir. Ancak bu değişkenin katsayısı sıfıra yakın olduğundan önemsiz bir değişken olduğu kanısına varılır ve yorum yapılamaz. Başlangıç modelinde toplam gelir değişkenine yer verilmiş, ancak bu değişken anlamsız bulunduğu için en uygun modelde yer almamıştır. Bu nedenle organik ürün tüketiminde gelir ve fiyatın etkisinin olup olmadığının araştırılması için, anlamlı bulunan değişkenlerden tatil harcamaları ve elektrik-su-yakıt giderleri en uygun modelde yer almıştır. Tatil harcamaları yüksek olan bireylerin lüks tüketim eğilimde oldukları ve organik ürün tüketme olasılıklarının daha yüksek olabileceği düşüncesiyle modelde yer almıştır. Elektrik-su-yakıt giderleri ise zorunlu harcamalardır ve organik ürün

139 tüketiminin harcamalardan etkilenip etkilenmediğinin araştırılması için modelde yer verilmiştir. Modele göre; organik ürün tüketimi gelir ve harcamalardan bağımsızdır. Logit regresyon modeli sonuçları değerlendirildiğinde; organik ürün tüketiminin artırılmasında en etkili faktörün organik ürünlerin tanıtımı olduğu sonucuna varılmıştır. Organik ürünlerin sağlığa olan etkileri, fiyatının normal ürünlere göre yüksek olmasının nedenleri ve sertifika ile ilgili konularda tüketiciler medya aracılığıyla bilgilendirilmeli ve organik ürünlerle karşılaşma olasılıkları artırılmalıdır. En uygun modelin değişkenlerine ait tanımsal istatistikler aşağıdaki çizelgelerde verilmiştir. Bu istatistikler hazırlanırken sürekli değişkenler için tanımlayıcı istatistikler (Çizelge 6.48), kesikli nitelik belirten değişkenler için ise frekans tablolarından (Çizelge 6.49) yararlanılmıştır. Modelde yer alan sürekli değişkenlerden aileye gelir getiren kişi ortalaması 1,62 ve ortalama yıllık tatil harcaması yaklaşık 1 001 TL olduğu görülür. Çizelge 6.48. En uygun model sürekli değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatisikler Min. Max. Standart Değişken N Ortalama Değer Değer Sapma Aylık ortalama elektrik, su, yakıt vb. harcamalar Aileye gelir getiren kişi sayısı Ortalama yıllık tatil harcamaları 478 30 2 000 423,12 326,873 478 0 4 1,62 0,604 478 0 10 000 1 001,81 1 490,255 Çizelge 6.49 da modelde yer alan kesikli yani kategorik değişkenlere ilişkin frekanslar ve tanımlayıcı istatistiklere yer verilmiştir. Değişkenlere ilişkin tanımlamalar ve frekans değerleri çizelgede verilmiştir.

140 Çizelge 6.49. En uygun model kesikli değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatistikler Değişkenin Tanımı Sayı Yüzde Y org (Bağımlı değişken) 0= Organik ürün tüketmeyen 1= Organik ürün tüketen O d (Organik tarımı duyma durumu) 1= Evet 2= Hayır 0 ö (Organik ürünlere fazladan fiyat ödemeye razı olma durumu) 1= Evet 2= Hayır S ö (Ürünlerin çevreye ve sağlığa olan zararlarını önemserim) 1 Kesinlikle katılıyorum 2 Katılıyorum 3 Emin değilim 4 Katılmıyorum 5 Kesinlikle katılmıyorum O u (Organik ürünlere rahatlıkla ulaşabiliyorum) 1 Kesinlikle katılıyorum 2 Katılıyorum 3 Emin değilim 4 Katılmıyorum 5 Kesinlikle katılmıyorum O 0 (Organik olmayan ürünler sağlığa zararlıdır) 1 Kesinlikle katılıyorum 2 Katılıyorum 3 Emin değilim 4 Katılmıyorum 5 Kesinlikle katılmıyorum E e (Eşin eğitim düzeyi) 0 Okuryazar değil 1 Okur yazar 2 İlkokul 3 Ortaokul 4 Lise 5 Üniversite 6 Lisansüstü 478 223 255 478 431 47 478 368 110 478 388 65 3 16 6 478 30 125 35 131 157 478 166 178 44 58 32 443 3 2 95 48 166 123 6 100,0 46,7 53,3 100,0 90,2 9,8 100,0 77,0 23,0 100,0 81,2 13,6 0,6 3,3 1,3 100,0 6,3 26,2 7,3 27,4 32,8 100,0 34,7 37,2 9,2 12,1 6,7 100,00 0,7 0,5 21,4 10,8 37,5 27,8 1,4

141 7. SONUÇ ve ÖNERİLER Araştırma, makro ve saha çalışması olarak iki şekilde planlanmıştır. Makro bölümde; organik tarımın dünyada ve Türkiye deki gelişiminin kuramsal yapısı, organik ürünler pazarının genel yapı ve işleyişi, gelişimi ve izlenen politikalara yer verilmiştir. Saha çalışması; üretici ve tüketiciye yönelik olarak gerçekleştirilmiştir ve toplam 693 adet anketle çalışılmıştır. Üreticiye yönelik saha araştırmasında, organik üretim yapan ve organik üretim yapmayan üreticilerin farklı olup olmadıklarının ortaya konması amaçlanmıştır. Araştırmanın tüketiciye yönelik olan analizinde ise; tüketicilerin organik ürün tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Türkiye nin dünya organik pazar hacminden daha fazla pay alabilmesi, organik tarım konusunda oluşturacağı politikalara bağlıdır. Organik ürünlerle ilgili sağlıklı bir veri tabanı Türkiye de bulunmamaktadır. İhracatı kayda bağlı olmasına rağmen, kayıtdışı sorunu organik ürünler için de yaşanmaktadır. Dolayısıyla ihracatla ilgili düzenlemelerin yapılması ve istatistiki veri tabanının oluşturulması için çalışmalar yapılmalıdır. Üreticilere yönelik saha çalışmasında; Samsun Çakmak Baraj Havzasında organik üretimin yoğun olarak yapıldığı Koldere, Eğridere, Gökçeçakmak, Kabaceviz, Şeyhgüven, Esençay, Porsuk ve organik köy olarak seçilen Yukarı Aksu köylerinde organik üretim yapmayan 105 üretici ve organik üretim yapan 110 üretici ile 2009 Haziran-Eylül aylarını kapsayan dönemde yapılan anket verilerine ilişkin sonuçlar değerlendirilmiştir. Böylece organik tarım yapan ve yapmayan olmak üzere toplam 215 tarım işletmesiyle anket yapılmıştır. Verilerin normal dağılım gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla Kolmogorov-Smirnov Z Testi uygulanmıştır. İki üretici grubunun farklı olup olmadığının araştırılmasında, Mann Whitney U Testi, 2 Proportion Oran Analizi ve t-testi kullanılmıştır. Aynı köyde kısıtlayıcı şartlar olmaksızın üretim yapan çiftçilerin bir kısmı organik tarım sistemini benimserken, niçin bir kısmının organik tarım sistemini benimsemeyerek geleneksel tarım sistemini sürdürdüğü tespit edilmeye çalışılmıştır. Organik tarım yapan ve yapmayan üretici grubu toplam arazi varlığı ortalaması, ürün tercihi, sosyo-ekonomik ve demografik özellikler bakımından karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; iki üretici grubu arasında toplam arazi varlığı açısından bir fark olmadığı

142 sonucuna ulaşılmıştır. Organik tarım yapan ve yapmayan üreticilerin ürün tercihleri farklı bulunmuştur. Aile reisinin mesleği, ailedeki birey sayısı ve çiftçilik dışında gelir getiren sayısı bakımından da iki üretici grubu arasında fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Organik tarım yapan üreticilerin çiftçilik mesleğine daha fazla zaman ayırdıkları tespit edilmiştir. Organik tarım yapan üreticiler, organik üretim konusunda bilgiye rahatlıkla ulaşamadıklarını ifade etmişlerdir. Ailedeki birey sayısı organik tarım yapan üretici grupta 3,98, geleneksel tarım yapan üretici grupta 4,71 dir. Tarımda çalışan sayısı organik grupta 2,96 kişi, geleneksel grupta 3,08 kişi olarak belirlenmiştir. Tarım dışı gelir getiren kişi sayısı organik grupta 0,50 iken, geleneksel grupta 0,84 kişidir. Meslek ve eğitim bakımından organik grupta mühendis oranı ailelerde %0,9 iken, geleneksel grupta %1 dir. Organik grupta aile reislerinin %82,7 sinin esas mesleği çiftçilik iken, geleneksel grupta bu oran %68,6 olarak belirlenmiştir. Organik tarım yapan üreticiler ağırlıklı olarak toplam ekim alanlarında fındığa yer vermiştir. Organik tarım yapan üreticilerde fındığın toplam tarım alanından aldığı pay %79,5 dir. Aynı şekilde geleneksellerde bu pay %78,06 dır. Ancak tüketici daha çok taze meyve ve sebzenin organik çeşitlerini tüketmek istemektedir. Ürün çeşitlemesinde bu faktörün dikkate alınması önemlidir. Organik tarım yapan üreticilerin %62,7 lik önemli bir bölümü, ürünlerini doğrudan tüketiciye ulaştırabilecekleri pazarlama kanallarını tercih etmektedir. İster geleneksel ister organik üretici olsun, pazarlama ile ilgili belirtilen en önemli sorun, aracıların kazanmasıdır. Organik ürünlerin aracısız olarak tüketiciye ulaştırılması son derece önemlidir. Organik tarımda ürün maliyetini artıran unsurlar sözkonusu olduğundan, pazarlama kanalının uzaması ürün fiyatının daha da artması anlamına gelmektedir. Ayrıca kimyasal katkı maddesi kullanılmadığı için çabuk bozulan organik ürünlerin, direk tüketiciye ulaştırılması, gıda maddelerinde ilk olarak tazelik faktörünü önemseyen tüketici için oldukça önemlidir. Samsun da şehrin yalnızca iki ayrı bölgesinde ekolojik pazar bulunmaktadır ve tüketicilerin çoğu bu pazarlardan haberdar değildir. Bu nedenle üreticilerin organik ürünlerini doğrudan tüketiciye ulaştırabilecekleri ekolojik pazarların sayısı artırılmalıdır. Öte yandan; daha fazla tüketiciye ulaşabilmek için pazarlamada süpermarketler de kullanılmalıdır. Migros un sebze-meyve reyonlarında iyi tarım ürünlerine yer verdiği gibi, büyük zincir mağazalardan birinin de organik tarım ürünlerine yer vermesi tüketimin artmasında

143 etkili olacaktır. Aynı zamanda gıda konusunda oldukça duyarlı olduğu bilinen büyük bir süpermarket zincirinin organik ürünlere yer vermesi, tüketicilerin ürünün organik olup olmadığı konusunda ikileme düşmelerine de engel olacaktır. Organik tarım yapan üreticilerin, bu sisteme geçmelerinde en etkili faktörün, organik tarım uygulamalarına verilen destek ve teşvikler olduğu %34,5 oranı ile kendini göstermektedir. İkinci önemli faktör ise %23,6 ile çevreye duyarlılık ve yüksek kar marjı olduğu görülmektedir. Ürünlerin pazar garantisi olması faktörünün organik tarıma başlamadaki etkisi %9,1 oranında bulunmuştur. Organik tarıma duyulan merak ya da hobi faktörü %7,3 gibi dikkate değer bir orana sahiptir. En zayıf faktörün ise firma talepleri olduğu saptanmıştır. Organik tarım yapan üreticilerin %38,2 si, organik tarıma başladıktan sonra çevreye, sağlığa ve ekolojik dengeye önem verilmesi gerektiğini öğrenmekle önemli bir fayda elde ettiklerini belirtmişlerdir. %29,2 si tarımsal uygulamalarda daha bilinçli olmayı öğrenmekle, %24,5 i gelir artışı sağlayarak ekonomik anlamda kazanç sağlamakla fayda sağladıklarını ifade etmişlerdir. Organik tarımla uğraşan üreticilerin %5,4 lük bir bölümü ise, organik tarım üreticisi olmakla hiçbir fayda sağlamadığını söylemişlerdir. Bu üretici grubu organik tarım yapmaktan memnun değildir. Bu da beklentileriyle elde ettiklerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Organik tarım yapan üreticilerin karşılaştıkları en önemli sorunların başında organik tarıma verilen destek ve teşviklerin yetersizliği gelmektedir. Bu faktör %33,6 gibi bir oranla en önemli sorun olma durumundadır. Üreticilerin %34,5 i organik tarıma başlamalarında etkili olan en önemli faktörün, organik tarıma verilen destek ve teşvikler olduğunu belirtirken, aynı zamanda bu destek ve teşvikleri yetersiz bulmaktadır. Organik tarım üreticileri arasında organik tarıma daha fazla destek sağlanması gerektiği, genel bir kanıdır. İkinci önemli sorunun pazarlama ve pazar yeri sıkıntısı olduğu %25,5 oranı ile belirtilmiştir. Belirtilen sorunların %33,6 sı teknik anlamda ifade edilen destek ve teşvikleri kapsarken, kalan %66,4 lük oranı oluşturan kısmı; pazar yeri sıkıntısı, tüketiciye ulaşmada zorluk, talep yetersizliği, ürün çeşidinin azlığı gibi pazarlamayla ilgili ve piyasa koşullarına ilişkin sorunları içermektedir. Organik tarımda teknik sorunlardan çok, üreticilerin tüketiciye ulaşması konusunda yaşanan güçlük, pazar özellikleri ve talep yetersizliği gibi ekonomik faktörlerin daha ağırlıkta olduğu

144 sorunların var olduğu saptanmıştır. Üreticiler yaşadıkları sorunların çözümüne ilişkin olarak, tüketicilere organik ürünleri tanıtmada medyanın kullanılmasını önermektedir. Üreticilerin %33,5 i medyanın organik ürünleri tanıtmada etkili olacağını söylemiştir. Tüketicilerin organik ürün konusunda bilinçlenemediği organik üreticiler tarafından belirtilmektedir. Organik tarım yapan üreticiler sorunlarının çözümü için %25,5 oranı ile yerel yönetimlerden, %18,2 oranı ile üniversitelerden ve %6,4 oranı ile tarım teşkilatlarından destek beklemektedir. Çözüm önerileri arasında tüketicilere ve tüketime yönelik önerilerin çok zikredilmesi dikkat çekicidir. Organik tarımda en önemli sorunun, tüketici cephesindeki talep yetersizliği ve çevre-sağlık konusunda tüketicilerin duyarsızlığının olduğu bir kez daha bu değerlerle ortaya çıkmaktadır. Teknik boyutta sorun ve çözüm önerileri yerine, ekonomik boyutlu pazar ve tüketim konularının ağırlık kazandığı açıkça görülmektedir. Organik tarım yapan üreticilere göre, tüketicilerin organik tarım ürünlerine yeterince ilgi göstermemesinde en önemli faktörün %31,8 ile bilinçsizlik olduğu, bu faktörü %25,5 ile gelir yetersizliğinin izlediği saptanmıştır. Fiyat ve gelir faktörlerinin birlikte etkisi %34,6 ile en yüksektir. Üreticilerin %4,4 ü, tüketicilerin organik ürünlerin sertifikasına güven duymadıkları ve ürünlerin gerçekten organik tarım esaslarına uygun yetiştirilmediğini düşündükleri için talep etmediklerini ifade etmişlerdir. Organik tarım yapan üreticilere göre, tüketicilerin organik konusuna ilgisizliği ve duyarsızlığının ürün talebinin düşük olması üzerindeki etkisinin %3,6 ile en düşük paya sahip olduğu saptanmıştır. Üreticiler tarafından ürünlerin pazarlamasında en çok tercih edilen yol, kendi imkanlarını kullanarak ekolojik pazarlar vasıtasıyla ürünleri doğrudan tüketiciye ulaştırmaktır. Samsun İli nde kurulan ekolojik pazarlar bu bölgedeki üreticilerin %62,7 si tarafından kullanılmaktadır. Organik üretim yaparak ürünlerini bireysel olarak pazarlayan çevre il ve ilçelerdeki üreticiler de bu pazarları kullanmaktadır. Üreticilerin %6,4 ü ürünlerini işlenmesi, mamul hale getirilmesi amacıyla sanayici işleyici kuruluşlara satmaktadır. Samsun İli nde organik ürünleri işleyen altı adet firma bulunmaktadır. Organik tarım üreticilerinin %3,6 sı organik tarıma geçtiklerine pişman olduklarını ifade etmişlerdir. Pişman olma nedeni olarak; verimde yaşanan düşüş, pazar sıkıntısı ve

145 beklenen gelirin elde edilememesi gösterilmiştir. Üreticilerin %83,6 sı organik tarımın yeterince tanıtılmadığını düşünmektedir. Organik tarıma devletin verdiği desteği yeterli bulmayanların oranı %90 dır. Üreticilerin %38,2 si danışmanlık hizmetlerinin tatmin edici düzeyde olmadığını ifade etmiştir. Sertifikasyon konusunda zorunluluğu, üreticilerin %13,6 sı yararlı görmemektedir. Üreticilerin %32,7 si organik tarımsal üretimin yanı sıra geleneksel tarım da yapmaktadır. Organik tarım yapan üreticiler, geleneksel üretim yapanların organik üretime geçmemelerinde etkili olan en önemli faktör olarak, %40,9 luk oran ile alışkanlıklardan vazgeçememeyi göstermiştir. İkinci önemli faktörün ise, üreticilerin organik tarımda gerekli koşulları yerine getirme konusundaki uzun ve yorucu prosedürle uğraşmak istememeleri olarak göstermiştir. Üreticilerin %25,5 i geleneksel tarım uygulayıcılarının organik üretimi ekonomik açıdan ve pazar koşulları bakımından cazip görmediklerini belirtmişlerdir. %7,3 lük bir üretici grubu ise, organik tarımın fazla işgücü gerektirmesi sebebiyle, geleneksel üretim yapanların organik üretime geçmediklerini ifade etmişlerdir. Organik tarım yapan üreticilerin %60 ı organik tarımı ilk kez tarım teşkilatlarından duymuştur. Üreticilerin %20 si ilk haber kaynağı olarak çevrelerindeki eş-dostakrabayı, %18,2 si medyayı göstermiştir. Yalnızca 1 üretici organik tarımı ilk kez, üniversiteden araştırma için gelen elemanlardan duyduğunu belirtmiştir. %82,7 lik büyük bir üretici grubundan, organik tarımla ilgili bilgiye en rahat tarım teşkilatlarından ulaşıyoruz cevabı alınmıştır. Her ne kadar üreticilerin yaklaşık 4/5 i organik tarımla ilgili bilgiye ulaşmada tarım teşkilatlarından nispeten daha rahat bilgi aldıklarını belirtseler de, üreticilerin %38,2 si danışmanlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu düşünmektedir. Üreticilerin %12,8 i ise hiçbir kurum ya da kuruluştan organik tarımla ilgili tatmin edici bilgi alamadıklarını ve bu konuda memnun olmadıklarını kesin bir dille ifade etmişlerdir. Bu bulgu, organik tarımla ilgilenen otoriteler tarafından dikkate alınmalıdır. Organik üretim yapan işletmelerin yalnızca %67,3 ü tamamen organik üretime yer verirken; %32,7 si organik üretimin yanı sıra geleneksel üretime de işletmelerinde yer vermektedir. Organik tarım yapan üreticilerin, işletmelerinde organik tarım dışı ürünler

146 üretmeleri geleneksel tarım tabanlı olmaları ile açıklanabilir. Üreticilerin %67,3 ü organik tarıma geçtikten sonra verimde düşme meydana geldiğini ifade etmiştir. Geleneksel üretim yapan üreticilerin organik tarıma bakış açıları, bilgi düzeyleri, sosyoekonomik özellikleri, organik tarımı tercih etmeme nedenleri, pazarlama kanalları ve sorunları incelenmiştir. Geleneksel tarım yapan üreticilerin %74,3 ünün organik tarıma geçmeyi düşündüğü ve organik tarıma geçmeyi istemede en etkili faktörün; organik tarıma verilen destekler ve pazar garantisi olduğu tespit edilmiştir. Geleneksel tarım yapan üreticilerin organik tarıma geçmek istememelerindeki en etkili faktörlerin ise; organik tarımda yaşanan verim kaybı, organik tarım hakkında bilgi sahibi olmama ve pazara yönelik üretim yapmama olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üreticilerin %40 ının OTD den haberdar olmadığı tespit edilmiştir. Üreticilerin organik tarıma geçmelerinde en etkili faktörün, üretime verilen destekler olduğu göz önüne alındığında; %40 lık bir geleneksel üretici grubunun organik tarım desteğinden haberdar olmaması oldukça büyük bir orandır. Bu noktadan hareketle; üreticilere, organik tarıma yönelik verilen desteklerden haberdar etmek, daha fazla üreticinin organik tarıma yönelmesini sağlayacaktır. Geleneksel tarım yapan üreticilerin %41,9 u organik tarımı ilk kez Tarım İlçe Müdürlüğü nden, %25,7 si medyadan, %22,9 u eş-dost ve akrabadan duymuştur. Üreticilerin %75,2 sine organik tarımla ilgili bilgi vermek için ulaşıldığı gözlenmiştir. Tarım İl/İlçe Müdürlüğünün misyonu gereği organik tarımla ilgili çalışmalarda bulunduğu göz önüne alındığında; organik tarım konusuna en çok eğilen kurumun üniversiteler olduğu ortaya çıkmaktadır. Geleneksel tarım yapan üreticilerin %27,6 sı organik tarımda elde edilen gelirin daha yüksek olması sebebiyle, %20 si organik tarımda pazar sıkıntısı olmadığı için, %20 lik bir üretici grubu ise organik tarıma verilen desteklerden yararlanmak için organik tarıma geçmeyi düşünmektedir. Üreticilerin %25,7 si ise, organik üretime geçmeyi düşünmediğini kesin bir dille ifade etmiştir. Organik üretime geçmeyi düşünmediğini ifade eden geleneksel üreticiler; verimde düşme, pazara yönelik üretim yapmama ve konu hakkında bilgi sahibi olmama faktörlerini organik tarıma geçmeyi düşünmeme nedeni olarak göstermiştir. Üreticilerin %14,8 i ise organik tarıma inanmadıkları için geçmeyi düşünmediklerini belirtmiştir. Geleneksel tarım yapan üreticilerin %20 si organik tarımı gereksiz bir uygulama olarak görmektedir. Organik tarıma geçmek isteyen geleneksel tarım yapan üretici grubunun

147 %53,8 i yeterli destek verilirse organik tarıma geçebileceğini belirtmiştir. %20,5 lik bir üretici grubu organik üretim yapan komşuları iyi gelir sağlarsa organik tarıma geçebileceğini belirtmiştir. Üreticilerin %10,3 ü verimin düşmediğini gözlemlerse, %10,3 ü yeterli bilgi sahibi olursa ve %3,8 i de sertifikasyon masrafı olmazsa organik tarıma geçebileceğini ifade etmiştir. Geleneksel tarım yapan üreticilerin organik tarımla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıkları araştırmayla ortaya konmuştur. Esas olarak, karın yüksek olduğu sektörlerde üretim kendiliğinden artacaktır. Görüldüğü gibi organik üretim; pazar garantisi, yüksek gelir ve destekler gibi ekonomik faktörler açısından üreticilere cazip gelmektedir. Ürün arzının artırılması; üreticilerin desteklenmesi ve pazar sorunlarının çözülmesine bağlıdır. Üreticilerin %78,1 i organik tarıma geçmek için nereye başvurmak gerektiğini bilmektedir. Üreticilerin %99 unun çevreye karşı duyarlı olduğu; kullandıkları ilaç, gübre ve atıkların çevreye zarar vermemeleri için önlem almalarından anlaşılmaktadır. Organik ürünlere karşı tüketici talebinin düşük olma sebebi olarak; geleneksel tarım yapan üreticilerin %24,8 i tanıtım yetersizliğini, %32,4 ü tüketici bilinçsizliğini göstermiştir. Geleneksel tarım yapan üreticiler, tüketicilerin organik ürünlere olan ilgilerinin düşük olma nedenleri arasında ekonomik faktörlerden olan gelir ve fiyatın etkisinin daha az olduğunu düşünmektedir. Geleneksel tarım yapan üreticilerin %4,7 si geçimlik üretim yapmaktadır. %72,4 lük büyük bir çoğunluğu ürünlerini komisyoncu aracılığıyla pazarlamaktadır. %12,4 ü kooperatif ya da bağlı oldukları birlik aracılığıyla, %10,5 i ise il ve ilçe pazarlarında aracısız olarak doğrudan tüketiciye ulaştırmaktadır. Üreticilerin %50,5 i en önemli sorunun aracıların kazanması olduğunu ve bu nedenle emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirtmiştir. %23,8 lik bir üretici grubu yeterince destek verilmediğinden ve %16,2 si ürünlerinin pazar garantisi olmadığından yakınmaktadır. Araştırmanın sonucuna göre; geleneksel üretim yapan üreticilerle organik üretim yapan üreticiler aile reisinin yaşı ve toplam arazi varlığı bakımından farklılaşmazken; ürün tercihi yani üretim deseni, sosyo-ekonomik ve demografik özelliklerden aile reisinin mesleği, ailedeki birey sayısı ve çiftçilik dışında gelir getiren sayısı bakımından birbirinden farklı oldukları ortaya çıkmıştır. Organik tarım yapan üreticilerin çiftçilik mesleğine daha fazla zaman ayırdıkları tespit edilmiştir. Geleneksel tarım yapan

148 üreticilerin 3/4 ünün organik tarıma geçmeyi düşündüğü, aynı zamanda organik üretim yapan belli bir üretici grubun işletmelerinde geleneksel üretime de yer verdiği ortaya konmuştur. Sonuç olarak; geleneksel üretim yapanlara ulaşılarak, OTD desteği hakkında bilgi verilmesi, organik tarımda yaşanan verim kaybının geçici olduğunun aktarılması durumunda geleneksel üretim yapanların organik üretime geçmesinin sağlanabileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Üretim olmazsa tüketim de olmayacağına göre, üreticilerin projeler dahilinde organik tarıma geçmesini sağlayacak adımlar atılmalıdır. Özellikle yerel yönetimler organik tarım yapmaya uygun, kimyasal kullanımı çok düşük ya da hiç kullanılmadığı bölgeleri tespit ederek, üreticilerin organik tarıma geçmeleri için çalışmalarda bulunmalıdır. Üreticiler organik tarım konusunda bilgiye ulaşmada sıkıntı yaşamaktadır. Özellikle üniversitelerin ilgili bölümleri çiftçilere yönelik olarak bilgilendirici konferanslar düzenleyebilir. Üreticilerin çoğunluğunun organik tarıma geçme nedeni ya da geleneksel üretim yapanların organik tarıma geçmeyi düşünme nedeni, organik tarıma verilen desteklerdir. Aynı zamanda verilen destekler, üreticiler tarafından yetersiz bulunmaktadır. Organik tarım destekleri yalnızca girdi desteği ya da OTD olarak değil; pazarlamaya yönelik olmalıdır. Öte yandan, üreticiler üretim, pazarlama ve teknik konularda bilgilendirilmelidir. Sertifikasyon masrafları özellikle küçük üreticilerin katlanabileceği bir masraf değildir. Ancak gerek sözleşme yapılan firmaların gerekse İl Özel İdarelerinin bu masrafları üstlenmesi bu konudaki dezavantajı avantaja çevirmektedir. Üreticilerin bir kısmı sertifikasyon masrafı olmazsa organik tarıma geçebileceğini belirtmiştir. Halbuki çalışmanın yapıldığı bölgede üreticilerin hiçbiri sertifikasyon ücreti ödememektedir. Ancak geleneksel tarım yapan üreticilerin bir kısmı bunu bilmemektedir. Dolayısıyla üreticileri bu konuda da bilgilendirmek önemlidir. Bunun yanı sıra organik üretici birliklerinin ucuz girdi temin etmesi ve yeterli düzeyde olmasa da üreticilere verilen destekler üreticileri sisteme dahil etmeyi amaçlayan politikalardandır. Ancak bu, üreticiler tarafından yeterli görülmemektedir. Geçiş döneminde de üreticinin desteklenmesi sistemi daha da cazip hale getirecektir. Özellikle organik üretimin yoğun olarak yapıldığı yörelerde, yerel yönetimlerin üreticiler için tahsis edecekleri pazar alanları iç pazara sunulacak olan ürün miktarını artıracaktır.

149 Tüketicilerin organik ürün tercih etmelerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla, logistik regresyon modeli kurulmuştur. Bu değişkenler; organik ürünlere ulaşabilme kolaylığı, eşin eğitim durumu, tatil harcaması, organik ürünlere fazladan ödeme isteği, elektrik-su-yakıt gibi giderler, sağlığa zararlı maddeleri önemseme, organik olmayan ürünlerde insan sağlığına zararlı maddeler olduğunu kabul etme, organik ürünlerin varlığından haberdar olma ve aileye gelir getiren kişi sayısıdır. Tatil harcamaları ve elektrik-su-yakıt gibi giderlere ilişkin değişkenlerin katsayısı sıfıra yakın bulunduğundan önemsiz değişkenler olduğu kanısına varılmış ve organik ürün tüketimi ile aralarında bir bağıntı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Modele göre; organik ürün tüketimi gelir ve harcamalardan bağımsızdır. Logit regresyon modeli sonuçları değerlendirildiğinde; organik ürün tüketiminin artırılmasında en etkili faktörün organik ürünlerin tanıtımı olduğu sonucuna varılmıştır. Organik ürünlerin sağlığa olan etkileri, fiyatının normal ürünlere göre yüksek olmasının nedenleri ve sertifika ile ilgili konularda tüketiciler medya aracılığıyla bilgilendirilmeli ve organik ürünlerle karşılaşma olasılıkları artırılmalıdır. Araştırma ile tüketici ailelerin sosyo-ekonomik özellikleri ve tüketicilerin gıda güvenliği konusundaki tutum ve davranışları da ortaya konmuştur. Tüketicilerin önemli bir bölümü yaklaşık 2/3 ünün gıda güvenliği konusunda duyarlı davranma eğiliminde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tüketicilerin yaklaşık yarısı organik ürünler tüketmektedir. Araştırmada, en az üç kez organik ürün satın alan bireylerin, organik ürün tükettiği kabul edilmiştir. Organik ürün satın almada en çok tercih edilen yerin süpermarketler olduğu anlaşılmıştır. Organik ürün tüketmeyenlerin %11,2 si organik ürünlere güven duymadıkları için tüketmediklerini belirtmişlerdir. Alışverişte etkili olan bireyin, anne olduğu sonucuna varılmıştır. Aile reislerinin %80,5 i erkek ve %19,5 i kadındır. Aile reisinin ortalama yaşı 43, eşin yaşı 41 olarak belirlenmiştir. Üniversite mezunu olma oranı aile reislerinde %38,5, eşlerde ise %27,5 dir. En fazla yığılmanın olduğu gelir dilimi 2 001 ile 3 000 TL arasıdır. Ortalama olarak bir ayda yapılan gıda harcamaları 587 TL dir. Tüketicilerin organik ürünlerin kontrol ve denetimi hakkında bilgi sahibi olmaları oranı düşük bulunmuştur. Tüketicilerin yaklaşık 3/4 ü gıdalardaki katkı maddeleri ve hormonların sağlığa zararlı olduğunu anlatan TV programlarının tüketim kararlarını etkilediğini ifade etmiştir. Tüketiciler gıdaların içerikleriyle ilgili olarak konserve gıdalar, dondurulmuş ürünler ve meyve-sebzede kalıntı olduğunu

150 düşünmektedir. Tüketicilerin organik ürün tercihinde öne çıkan faktörün kimyasal ve kalıntı içermemiş olması özelliğidir. Tüketiciler organik ürün satın almamalarında en etkili faktörlerin, ürünlerin pahalı olması ve gelir yetersizliği olduğunu belirtmiş ve organik ürün tüketmemelerini %43 oranında ekonomik nedenlere bağlamışlardır. Organik ürün tüketmemede ikinci sırada gelen faktörün ise %39,9 ile bilgi eksikliği ve güven ortamının oluşmaması faktörlerinin birlikte etkisi olduğu belirlenmiştir. Tüketicilerde organik ürün fiyatlarının diğer ürün fiyatlarından çok yüksek olduğu ile ilgili önyargı oluşmuştur. Çoğu tüketici ekolojik pazardaki ürün fiyatlarından habersizdir. Bu nedenle organik ürünleri satın alabilecek gelire sahip olmadığını düşünmektedir. En çok satın alınan organik ürün %81,2 ile domatestir. İkinci ürün ise %4,3 ile gıda maddeleri dışındaki ürünler ve üçüncü olarak %2,7 ile fındıktır. Araştırma sonuçları da göstermektedir ki; tüketiciler daha çok organik sebze-meyve tüketmek istemektedir. Bu nedenle üretim planlaması yapılırken, iç pazarın istekleri de göz önüne alınmalıdır. Ancak sebze ve meyve için organik üretimin oldukça zor olması, bu alandaki üretimi kısıtlamaktadır. Tüketici yalnızca birkaç çeşit ürünün organik olanını tüketmeyi anlamsız bulmaktadır. Önemli olan tüketicinin organik beslenme imajına yetecek çeşitlilikte ürün arzetmektir. Organik ürün satın almada ilk tercihin 2/3 oranında süpermarketler olduğu saptanmıştır. Organik ürün tüketmeyenlerin yaklaşık 1/3 ü fiyatların düşmesi durumunda organik ürün tüketebileceğini belirtmiştir. Tüketiciler çoğunlukla marketten alışveriş yaptıklarından, özellikle zincir marketlerin organik ürünlere reyonlarında yer vermeleri önemlidir. BİM raflarında organik ürünlere yer vermeye başlamıştır. Her kesimden bireyin alışveriş yaptığı bu mağazada, kuru bakliyat ürünlerinin organik çeşitlerinin bulunabilmesi ve fiyatlarının geleneksel ürün fiyatlarına çok yakın olması, tüketicilerin bu ürünlere yönelmelerinde etkili olacaktır. Üretim sınırlı olduğundan, organik ürün pazarı da oluşmamıştır. Dolayısıyla organik ürünlerle karşılaşma olasılığı oldukça düşük olan tüketicilerin organik ürünlere yönelmeleri beklenemez. Türkiye de organik ürünler pazarının en önemli sorunu gerek üreticilerin gerekse tüketicilerin organik ürün konusunda yeterli bilgi sahibi olmamalarıdır. Tüketicilerin

151 yaklaşık %80 i organik ürünü doğru tanımlarken; yaklaşık %6 lık bir kesimin çok yanlış bir tanımlama içerisinde olduğu saptanmıştır. Organik ürünlerin sertifikayla pazarlanması gerektiğini bilen tüketici oranı %42,9 dur. Tüketiciler organik ürünlerin kontrol ve denetimi hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Genellikle organik ürünler, tüketiciler tarafından fiyat açısından değerlendirilmektedir. %66,4 lük bir tüketici grubu, organik kavramını medyadan öğrenmiştir. Medya, bilgi aktarmada önemli bir araçtır. İyi Tarım Ürünleri nin tanıtıldığı gibi, organik ürünler de tanıtılmalıdır. Tüketiciye organik tarım konusu aktarılırken, yalnızca ürünlerin sağlık risklerinden koruduğu ile ilgili bilgi vermek yeterli değildir. Tüketiciye özellikle organik ürünlerin kontrol ve sertifikasyon sistemi ve denetimi ile ilgili bilgi vermek çok daha önemlidir. Organik ürün konusunda tüketiciyi yanıltarak haksız kazanç sağlayanlara karşı mücadele edilmeli ve denetimler sıklaştırılmalıdır. Öte yandan organik ürün fiyatlarının diğer ürün fiyatlarından yüksek olmasının nedenleri de tüketiciye aktarılmalıdır. Samsun da iki adet ekolojik pazar bulunmaktadır. Fakat tüketicilerin 3/5 i bundan habersizdir. Bu pazarlardan alışveriş yapma oranı genelde %13,6 olup, pazarların varlığından haberdar olup alış veriş yapma oranı %36,5 olarak belirlenmiştir. Ekolojik pazarların sayısı artırılmalı ve şehrin farklı noktalarında tüketiciye hizmet vermelidir. Bu amaçla, şehrin en kalabalık ve merkezi bölgesi olan Samsun sahil kenarında organik ürünleri tanıtıcı stantların açılması yararlı olabilir. Bir taraftan tüketici organik ürünlere ulaşamamaktan yakınırken, diğer taraftan üreticiler ürünlerini tüketicilere ulaştıramamaktan yakınmaktadır. Bu nedenle üretici ve tüketicilerin buluşabilecekleri pazarların açılması son derece önemlidir. Organik ürün tüketimi dikkate alınmaksızın meyve ve sebzelerin satın alınmasında, tüketicilerin %69,9 unun semt pazarlarını kullandığı belirlenmiştir. Bu bağlamda; tüketicilerin organik ürünlerle karşılaşma olasılığının oldukça düşük düzeyde olduğu söylenebilir. Meyve ve sebzelerin satın alınmasında en önemli faktörün belirgin bir şekilde %70,3 ile tazelik faktörü olduğu saptanmıştır. Organik ürünler pazarı gerek üretici gerekse tüketici yönüyle sorunlu bir yapıdadır. Bilinenin aksine, organik tarımda pazarlama ile ilgili sıkıntılar mevcuttur. Bu sorunların çözümü için tarım teşkilatlarının yanı sıra özellikle medya, yerel yönetimler, üniversiteler ve organik tarıma gönül veren kuruluşlara da görev düşmektedir. Oganik

152 ürün tüketimi tek başına gelir ve ürün fiyatına bağlı değildir. Tüketicilerin organik ürünlere rahatlıkla ulaşabilmeleri sağlanırsa, bu ürünleri tüketme olasılığı da artırılmış olacaktır. Bu bağlamda; zincir süpermarketlerden birinin, sebze-meyve reyonlarında tamamen organik tarım ürünlerine yer vermesi, üretici-tüketici ve pazarlama açısından yaşanan sorunlara çözüm olabilecektir. Samsun da tüketicilerin taze sebze-meyve satın almada birinci derecede semt pazarını kullanma alışkanlıkları bulunmaktadır. Semt pazarı dışında manav ve süpermarketler de tüketiciler tarafından kullanılmaktadır. Dolayısıyla ekolojik pazar ve marketler, organik ürünlere özel ilgi duyan ve merak edenler tarafından tercih edilmektedir. Organik ürünler üretiminin sürdürülebilirliği; organik girdi sağlamada yaşanan zorluklar, verimde meydana gelen kayıp ve organik ürün pazarının sorunlu yapısı nedeniyle orta vadede zor görülmektedir. Üretici ve tüketici bilinçli değildir. Tüketicilerin tamamının sağlıklı ürünlere ulaşabilme hakları vardır. Dolayısıyla üretilen tüm ürünler denetlenmeli ve menşei bilinmelidir. Bu nedenle İyi Tarım Uygulamaları nın sürdürülebilirliği varken; organik tarımın devamlılığının sağlanması özel çaba gerektirmektedir. Türkiye de organik ürünlerin iç pazarda yaygınlaşması, pazarda var olan sorunların çözümüne yönelik politikalar geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Organik ürünlerin ihracatında da birtakım sorunlar yaşanmaktadır. En önemli sorun; ürünlerin markasız olarak yok değerinde dış pazara satılmasıdır. Samsun da organik tarım yapan üreticiler, ürünlerini Samsun ve İstanbul da bulunan Ekolojik Pazarlar vasıtasıyla tüketicilere ulaştırmaktadır. Bunun yanı sıra Kafkas ve Atatürk Üniversiteleri tarafından da bu ürünler talep edilmektedir. Üretim sezonundan bir yıl önce talep edilmesi durumunda, ihracata yönelik üretim de yapılabilmektedir. Üreticiler satamadıkları organik ürünleri konvansiyonel ürün statüsünde hallere ve manavlara vermektedir.

153 KAYNAKLAR Abay, C. Miran, B. ve Akgüngör, S., 1999. İstanbul, Ankara ve İzmir İllerinde Tüketicilerin Çevre Dostu Ürünlere Yönelik Potansiyel Talebinin Tahminlenmesi. Türkiye I. Ekolojik Tarım Sempozyumu, 21-23 Haziran 1999, İzmir. Akbay, A. ve Usal, G., 2000. Ekolojik Tarımda Çiftçi Gelirleri. Harran Üniversitesi, Mühendislik ve Ziraat Fakülteleri, Gap-Çevre Kongresi, Şanlıurfa. Akgül, A. ve Çevik, O., 2005. İstatistiksel Analiz Teknikleri, SPSS te İşletme Yönetimi Uygulamaları. Emek Ofset, s.456, Ankara. Akgüngör, S., 1996. Türkiye de Ekolojik Yöntemlerle Üretilen Çekirdeksiz Kuru Üzümün Verimi, Maliyeti ve Pazarlaması: Salihli ve Kemalpaşa Örneği. Can Ofset, İzmir. Akın, F., 1996. Kalitatif Tercih Modelleri Analizi. İstanbul. Akın, F. Üçdoğruk, Ş. ve Deveci, İ., 2000. İstanbul İli Hanehalkı Tüketim Harcamalarının Sıralı Probit Olasılık Modelleriyle İncelenmesi. T.C DİE Araştırma Sempozyumu, 27-29 Kasım. Akın, A., 2008. Akşehir İlçesinde Organik Çilek Yetiştiriciliğinin Benimsenmesi ve Yayılması Üzerine Bir Araştırma. (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Ankara. Akın, M. Çiçek, R. İnal, M.E. ve Toksarı, M., 2010. Niğde İlindeki Tüketicilerin Sosyo Demografik Özellikleri İle Organik Gıdalara İlişkin Tutum ve Bireysel Değerleri Arasındaki Farklılığın İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, s.29-56, ISSN:1302-3284. Akkaya, F. Tokgöz, H. Sayın, B. ve Özkan, B., 2001. Türkiye de Organik Ürün Üretimi ve Pazarlaması. Türkiye 2. Ekolojik Tarım Sempozyumu, Antalya. http://ziraat.mku.edu.tr/ziraat_dergi/2005-pdf/8agul.pdf; (23.02.2010). Aksoy, U. ve Altındişli, A., 1999. Dünya da ve Türkiye de Ekolojik Tarım Ürünleri Üretimi, İhracatı ve Gelişme Olanakları. İstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 1999-70, İstanbul. Aksoy, U. Tüzel, Y. Altındişli, A. Can, H.Z. Onoğur, E. Anaç, D. Okur, B. Çiçekli M. Şayan, Y. Kırkpınar, F. Kenanoğlu, Z. Çelik, S. Arın, L. Er, C. Özkan, C. ve Özenç, D.B., 2005. Organik (Ekolojik, Biyolojik) Tarım Uygulamaları. http://www.zmo.org.tr./etkinlikler/6tk05/016uygunaksoy; (17.02.2010). Albersmeier, F. Schulze, H. ve Spiller, A., 2009. Evaluation and Reliability of the Organic Certification System: Perceptions by Farmers in Latin America. Sustainable Development, 17: 311-324. Amstrong, G. ve Kotler, P., 1996. Principles of Marketing, 8. baskı, Pearson Prentice Hall, London and New York. Anonim, 2000. World Resources Institute. 1988-1999, World Resources Institute. http://www.wri.org/; (16.03.2009). Anonim, 2003. Organic Agriculture: Sustainability, Markets and Policies, CABI Publishing, UK. Anonim, 2004a. Food and Agriculture Organization of the United Nation. http://www.fao.org/; (11.02.2009). Anonim, 2004b. Statistical Databases. Agricultural Data. http://faostat.fao.org/default.aspx; (12.02.2009).

154 Anonim, 2004c. World Development Indicators Datebase. World Bank, September. http://data.worldbank.org/; (12.02.2009). Anonim, 2006. Samsun Tarım İstatistikleri. http: //www.samsuntarim.gov.tr; (12.10.2010). Anonim, 2007. II. Tarım Şurası, III. Komisyon Raporu. Bitki Yetiştiriciliği, Bitki Koruma ve Çevre Sağlığı. http://tarimsurasi.tarim.gov.tr/sura_sonuc_raporu.htm; (13.01. 2010). Anonim, 2009a. Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği. http://www.orguder.org.tr; (10.03.2009). Anonim, 2009b. Bahce Peyzaj Tarım Orman Çevre. http://www.bahcesel.com; (13.05.2009). Anonim, 2009c. Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Kayıtları, 2009. Anonim, 2009d. Ekosam Kayıtları, 2009. Anonim, 2009e. Marka Olmuş Firma Yeşil Küre. http://www.habertoprak.com/?part=haber&gorev=oku&id=55919; (24.05.2011). Anonim, 2009f. http:// www.istatistikmerkezi.com.tr; (22.10.2009). Anonim, 2009g. http://www.e-organik.com; (16.08.2009). Anonim, 2010a. Ege İhracatçı Birlikleri. http://www.egebirlik.org.tr/; (03.01.2010). Anonim, 2010b. http://ciftci.ksu.edu.tr/dokumanlar/organik_tarim.html; (15.02.2010). Anonim, 2010c. http://www.tebkobitv.com/video; (19.12.2010). Anonim, 2010d. http:// www.tarimsal.net; (18.03.2010). Anonim, 2010e. http://www.ekosam.com.tr; (03.08.2010). Anonim, 2010f. Agricultural Market Information Service. BioFach. http://www.fibl.org/fileadmin/documents/de/biofach/2010/schaack-2010- biofach.pdf; (20.02.2010). Anonim, 2010g. AB Bilgi, Şubat, 2009. http://www.avrupa.info.tr/files//file/presspacks/agriculturefair/organic.pdf; (27.04.2010). Anonim, 2010h. Resmi Gazete, R.G.-03/12/2004-25659, Organik Tarım Kanunu. Kanun No:5262, Organik Tarım Kanunu ve Organik Tarımın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Ankara-2010. Anonim, 2010i. Organik Tarım. http://www.btso.org.tr/databank/publication/organiktarim.pdf; (26.05.2010). Anonim, 2010k. http://www.samsun.net/ekolojik-pazar-yeni-yerine-tasindi-12621h.htm; (27.07.2010). Anonim, 2010m. http://www.etko.org/logo_etko.aspx; (18.12.2010). Anonim, 2010n. Samsun İl Özel İdaresi Strateji Planı 2010-2014. http://www.samsun.gov.tr/; (17,10.2010). Anonim, 2010p. Dünyada Ekolojik Tarım. http://www.egeliihracatcilar.com/asp/content.asp?ms=1&content=1&mn01= 19&MN02=8&MN03=0&MN04=0&MN05=0&ID=253; (08.02.2010). Anonim, 2010r. İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi. http://www.igeme.org.tr; (26.03.2010). Anonim, 2010s. http://www.mobilyamarka.com/http://images.google.com.tr; (28.04.2010). Anonim, 2010t. The Organic Standard 08/08. http://www.fibl.org; (25.08.2010). Anonim, 2010u. http://www.tekorganikmarket.com; (12.05.2010).

155 Anonim, 2010v. Resmi Gazete, R.G.-20/06/2010-27617, Organik Tarım Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ. Anonim, 2011a. Organik Tarıma Büyük İlgi. http://www.tarimziraat.com/tarim_haberleri/a1201- organik_tarima_buyuk_ilgi.html; (13.05.2011). Anonim, 2011b. Karadeniz'in İlk Organik Ürün Mağazası. http://www.kenthaber.com/haber/ekonomi/normal/karadenizin-ilk-organikurun-magazasi-/f47b333d-2056-4e9b-acf3-e70fd1365bbd; (24.05.2011). Anonim, 2011c. Dünyada Organik Tarım. Ege İhracatçı Birlikleri. http://www.egeliihracatcilar.com/asp/content.asp?ms=1&content=1&mn01= 19&MN02=8&MN03=0&MN04=0&MN05=0&ID=253; (26.04.2011). Anonim, 2011d. http://www.bugday.org/tatuta/; (22.05.2011). Anonim, 2011e. http://www.nuhunambari.com/productlist.asp?categoryid=51; (21.05.2011). Anonim, 2011g. http://www.organicmonitor.com; (03.05.2011). Anonim, 2011h. http://www.tarim.gov.tr/uretim/aricilik,organik_aricilik.html; (22.02.2011). Anonim, 2011k. http://www.ekoorganik.com/; (21.05.2011). Anonim, 2011m. http://www.organic-europe.net/europe_eu/statistics.asp; (05.04.2011). Anonim, 2011n. FiBL and IFOAM Survey, 2000-2011. http://www.fibl.org; (20.04.2010). Anonim, 2011p. The World of Organic Agriculture-, Statistics and Emerging Trends 2011. IFOAM, Bonn, and FİBL, Frick. http://www.organic-world.net; (03.04.2011). Anonim, 2011r. Resmi Gazete, R.G.-12.03.2011-27872. T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/03/20110312-13.htm; (13.05.2011). Arat, P., 2006. Türkiye Organik Tarımda. http://www.referansgazetesi; (20.06.2007). Ataseven, Y. ve Güneş, E., 2008. Türkiye de İşlenmiş Organik Tarım Ürünleri Üretimi ve Ticaretindeki Gelişmeler. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 22(2): 25-33. http://kutuphane.uludag.edu.tr/pdf/ziraat/2008-22(2)/m4.pdf; (30.01.2011). Bahrs, E., 2004. Proposal for a more efficient subsidy system for organic farming: Potential use of the tax system within the European Union. Renevable Agriculture and Food Systems, Vol:20, No:3, pp.148-154. Bamberg, S., 2002. Implementation Intention Versus Monetary Incentive Comparing The Effects of Interventions to Promote the Purchase of Organically Produced Food. Journal of Economic Psychology, Volume: 23, Number: 5, pp. 573-587. Bayram, N., 2009. Sosyal Bilimlerde SPSS İle Veri Analizi. Ezgi Kitapevi, s.235, Bursa. Birinci, A. ve Er, K., 2006. Bursa İli Karacabey İlçesinde Organik ve Konvansiyonel Şeftali Üretiminin Ekonomik Açıdan Mukayesesi ve Pazarlaması Üzerine Bir Araştırma. Tarım Ekonomisi Dergisi, 12(1): 19-30. http://journal.tarekoder.org/webfolders/files/2006_1_03.pdf; (29.01.2011). Bülbül, M. ve Tanrıvermiş, H., 1999. Türkiye de Ekolojik ve Geleneksel Fındık Üretim Ekonomisi ve Pazarlama Yapısı. Türkiye 1. Ekolojik Tarım Sempozyumu, 21-23 Haziran, 1999. Tibyan Yayıncılık. İzmir.

156 Bülbül, M. ve Tanrıvermiş, H., 2002. Vergleichende Wirtschaftliche Analyse des Konventionellen Und Ökologischen Haselnussanbaus in der Türkei, Berichte Über Landwirtschaft, Band: 80, Heft:2 (Juli 2002), pp.304-320, Bonn, Deutschland. Candemir, M., 2006. GAP Bölgesi Organik Tarım Çalışmaları. (Ed. İ.H. Eraslan, Şelli) Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Organik Tarım Sektörü: Sektörel Stratejiler ve Uygulamalar. İstanbul. Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu Derneği (URAK) Yayınları. http://www.urak.org/urak/index; (17.10.2010). Ceyhan, V. Demiryürek, K. Bozoğlu, M. Cinemre, H.A. ve Uysal, O., 2006. Organik ve Geleneksel Fındık Yetiştiriciliğinin Ekonomik Analizi. Türkiye VII. Tarım Ekonomisi Kongresi. 13-15 Eylül Antalya, Cilt I. s. 273-282. Cohen, J.E., 1995. How Many People Can the Earth Support? W.W. Norton, New York. Çağdaş, E., 2003. Türkiye de Ekolojik Tarım Ürünlerinin Pazarlanması ve Rapunzel Ltd. Şti. de Yapılan Uygulama. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Eskişehir. Çelikkanat, D., 2008. Organik Tüketicilerin Kişisel Değerler Çerçevesinde Sınıflandırılması. (Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme ABD, Ankara. Çetin, A. Başarır, A. Eraslan, İ.H. ve Şelli, F., 2006. "Organik Tarım ve Kırsal Kalkınma". Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Organik Tarım Sektörü: Sektörel Stratejiler ve Uygulamalar, URAK Yayınları, s.80, No:2006/1, İstanbul. Çobanoğlu, F. ve Işın, F., 2009. Organik Kuru İncir Üreticilerinin Organik Tarım Sistemi Tercihini Etkileyen Kriterlerin Analitik Hiyerarşi Süreci İle Analizi. Tarım Ekonomisi Dergisi, 15(2): 63-71. Dahan, G.S., 2008. Organik Gıda Sektöründe Niş Pazarlama Stratejileri. (Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İletişim Bilimleri ABD, Reklamcılık ve Tanıtım Bilim Dalı, İstanbul. Datamonitor, 2007. Organic Food: Global Industry Guide 2007. http://www.datamonitor.com; (26.04.2010). Davies, A. Titterington, A.J. ve Cochrane, C., 1995. Who buys organic food? A profile of the purchasers of organic food in Northern Ireland, British Food Journal, 97/1, 17-23. Demirci, R. Erkuş, A. Tanrıvermiş, H. Gündoğmuş, E. Parıltı, N. ve Özüdoğu, H., 2002. Türkiye de Ekolojik Tarım Ürünleri Üretiminin Ekonomik Yönü ve Geleceği: Ön Araştırma Sonuçlarının Tartışılması. Türkiye V. TarımEkonomisi Kongresi, s.197-210. 18-20 Eylül, Erzurum. Demirel, Y. ve Yoldaş, M.A., 2005. Yeni Ekonomide Tüketici Satın Alma Davranışlarını Etkileyen Faktörler. Pazarlama Dünyası Dergisi, Sayı:3 s.60-64. Demiryürek, K., 2001. Conversion to Organic Hazelnut Production in the Black Sea Region of Turkey. S.A. Proceedings of the Fifth International Congress on Hazelnut, 27-31 August, Corvallis, Oregon, USA. ACTA Horticulturae. Number 556, pp.453-460. Demiryürek, K., 2004. Dünya ve Türkiye de Organik Tarım. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 8(3/4), s.36-71. http://ziraat.harran.edu.tr/zirfakdergi/images/2004sayi3-4/63-71.pdf, 24.01.2011.

157 DiCamillo, K., 2006. Wal-Mart is Going to Organic New York Times. Dimitri, C. ve Greene C., 2002. "Recent Growth Patterns in the U.S. Organic Foods Market". Department of Agriculture Economic Research Service, Market and Trade Economics Division and Resource Economics Division. Agriculture Information Bulletin Number: 777. http://ers.usda.gov./publications/aib777/aib777c.pdf; (23.04.2010). Doğan, S., 2007. Türkiye Organik Ürün Tüketimini Artırmazsa Biyo Sömürü Olur. http://www.kobifinans.com.tr/tr/sektor/01/18025/8; (20.06.2008). Dolun, L., 2003. Organik Tarım. Türkiye Kalkınma Bankası Araştırma Müdürlüğü, Ankara. Dölekoğlu, C.Ö., 2002. Tüketicilerin İşlenmiş Gıda Ürünlerinde Kalite Tercihleri, Sağlık Riskine Karşı Tutumları ve Besin Bileşimi Konusunda Bilgi Düzeyleri. (Doktora Tezi), Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana. Dölekoğlu, C.Ö. ve Yurdakul, O., 2004. Adana İlinde Hane Halkının Beslenme Düzeyleri ve Etkili Faktörlerin Logit Analizi ile Belirlenmesi. Akdeniz İİBF Dergisi, Sayı:8, s.62-86. Ece, A. ve Karaman, M.R., 2004. Organik Tarımda Bitki Besleme. 3. Ulusal Gübre Kongresi, Cilt: I, s. 713-724, Tokat. Ece, S., 2008. Organik Tarım İşletmelerinde Pazarlama Sorunlarına Yönelik Şanlıurfa İlinde Bir Araştırma. (Yüksek Lisans Tezi), Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Şanlıurfa. Eisenbach, J., 2002. Distribution Chnnels for Greek Organic Food in the Domestic and International Market. British Food Journal, Volume: 104, Issue: 3, pp. 214-219. Elmaz, Ö. Demir, H. ve Avanus, K., 2004. Dünyada Organik Tarım Alanları, Temel İlkeleri ve Pazar Durumu. Dünya Gıda Dergisi. http://www.dunyagida.com.tr/dergioku.php?haberid=40; (20.11.2010). Emeç, H., 2002. Ege Bölgesi Tüketim Harcamaları İçin Sıralı Logit Tahminleri ve Senaryo Sonuçları. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı:2, s.13-29. Er, C. ve Başalma, D., 2008. Organik Tarımdaki Gelişmeler, Nobel Yayınları, İstanbul. Erdem, P., 2006. Organik Tarım İhracat Seminer Raporu. İzmir Ticaret Odası. http://www.izto.org.tr/nr/rdonlyres/19059040-7969-4e4b-b58f- ED692DB229ED/6071/ORGANIK_TARIM.pdf; (07.08.2010). ETO, 2010. Dünya da Ekolojik Tarım. Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği; http://www.eto.org.tr/dunya.html; (26.04.2011). Feather, N.T., 1982. Human values and the prediction of action: An expectancyvalence analysis. Expectations and Actions: Expectancy-value Models in Psychology, Lawrence Erlbaum Associates, Hillsdale, pp.263-289. Fersino, V. ve Petruzzella, D., 2009. Organic Agriculture in the Mediterranean Area: State of the Art, http://ressources.ciheam.org/om/pdf b40/02001646.pdf; (30.07.2010). Firth, C., 2002. The Use of Gross and Net Margins in the Economic Analysis of Organic Farms. Proceeding of the UK Organic Research Conference, UK. Gil, J.M. Gracia, A. ve Sanchez, M., 2000. Market Segmentation and Willingness to Pay for Organic Products in Spain, International Food and Agribusiness Management Review, Volume: 3, Number: 2, pp. 207-226.

158 Gültekin, U., 2004. Türkiye de Organik Kuru Kayısı Üretiminin Ekonomik Analizi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı, Adana. Güneş, T. ve Arıkan, R., 1989. Tarım Ekonomisi İstatistiği. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Yayın No: 1049, Ders Kitabı: 305, Ankara. Gürsakal, N., 2007. Sosyal Bilimler Karmaşıklık ve Kaos. Nobel Yayın Dağıtım, s.24, Ankara. Gök, S.A., 2008. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB Uzmanlık Tezi. Genişleyen Avrupa Birliği Pazarında Türkiye nin Organik Tarım Ürünleri TicaretiAçısından Değerlendirilmesi, Ankara. Gujarati, D., 1995. Basic Econometrics. 3 rd Edition, United States Military Academy, West Point. McGraw-Hill Inc. 572. Gündüz, Y. ve Kaya, M., 2007. Avrupa Birliği Tarım Politikası ve Türkiye'de Organik Tarımın Geliştirilmesi Üzerine Olası Etkisi, 6(21): 305-330. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi. http://uvt.ulakbim.gov.tr; (31.01.2011). Gürler, A.Z. Erdal, G. ve Erdal, H., 2006. The Effect of Agricultural Development on Ecosystem and the Sustainability of Development. Journal of Agronomy, Volume:5, Number:2 pp.293-298. Gürler, Z., 2008. Tarım Ekonomisi Ders Kitabı, ISBN 978-605-395-067-7. Güzel, H.T., 2001. Dünyada ve Türkiye de Ekolojik Tarım Ürünleri Üretimi, İhracatı ve Geliştirme Olanakları. İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 2001-14, s.134, İstanbul. Hamm, U. Gronefeld, F. ve Halpin, D., 2002. Analysis of European Market for Organic Food, University of Wales Aberystwyth School of Management and Business, Wales, United Kingdom. Hattam, C., 2002. Organic Agriculture and Sustainable Agriculture and Rural Development. http://www.fao.org/docs/eims/upload/242548/sard-oa.pdf; (31.01.201). Haupt, A. ve Thomas, T.K., 2004. Population Handbook, 5th ed., Washington, DC: Population Reference Bureau. Heissenhuber, A. ve Ring, H., 1992. Economical Aspects of Organic Farming. Medit:2, Anno:3, Numero:2, Bologno. Huber, B., 2010. The World of Organic Agriculture: Regulations and Certificiation Emerging Trends 2010. İpek, S. ve Çil, G.Y., 2010. Uluslararası Ticari Boyutuyla Organik Tarım ve Devlet Destekleri. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İİBF, Maliye Bölümü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi 5(1), s. 135-162. İTO, 2009. Organik Tarım Bakımından Türkiye'nin Potansiyeli, Bugünkü Durumu ve Geleceği. İTO Yayınları, s. 10-16, No: 20093, İstanbul. İTO, 2011a. Türkiye de Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları: Üretim ve Pazarlama Esasları. İTO Yayınları, 325 s. ISBN-ISSN: 978-9944-60-851-0, İstanbul. İTO, 2011b. Organik Ürünlerin Pazarlanması ve Etik Sorunlar. İTO Yayınları, Yayın No: 2010-96, İstanbul. http://kutuphane.ito.org.tr/; (04.10.2011). Jones, P. Clarke, C. Shears, P. ve Hillier, D., 2001. Retailing Organic Foods. British Food Journal, c.103, s.5, 358-365.

159 Kara, A., 2007. Organik Ürünlerin Pazarlanmasında Tüketicilerin Tutumlarının ve Tercihlerinin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma. (Yüksek Lisans Tezi), Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya. Karadaş, K., 2007. Erzurum İlinde Organik Tarım Yapan ve Yapmayan Tarım İşletmelerinin AB Tarım Sektörüne Uyum Sürecinde Ekonomik Analizi. (Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi ABD, Erzurum. Karaer, F. ve Gürlük, S., 2003. Gelişmekte Olan Ülkelerde Tarım-Çevre-Ekonomi Etkileşimi. Doğuş Üniversitesi Dergisi. Karslı, İ.E., 2006. Trakya ve Kuzey Ege de Organik ve Konvansiyonel Yağlık Zeytin Üretim Ekonomisi ve Pazarlaması. (Yüksek Lisans Tezi), Trakya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Edirne. Kearney, M. Kearney, J.M. Dunne, A. ve Gibney, M.J., 1999. Sociodemographic Determinants of Perceived Influences on Food Choice in a Nationally Representative Sample of Irish Adults. Public Health Nutr, 3(2), pp.219-226. Kenanoğlu, Z. ve Miran, B. 2005. Geleneksel ve Organik Kuru İncirin Ekonomisi Üzerine Bir Araştırma: Aydın İli Örneği. ADÜ Ziraat Fakültesi Dergisi; 2(2) : 79 86. Kenanoğlu, Z. ve Miran, B., 2006. Manisa ve İzmir İllerinde Geleneksel ve Organik Çekirdeksiz Kuru Üzümün Karşılaştırmalı Ekonomik Analizi. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 2006 3(3), s.285-295. Kızılaslan, N. Gürler, A.Z. ve Kızılaslan, H., 2007. An Analytical Approach to Sustainable Development in Turkey. Sustainable Development, pp.254-266. Kızılaslan, N. ve Kızılaslan, H., 2008. Tüketicilerin Satın Aldıkları Gıda Maddeleri ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Tutumları (Tokat İli Örneği). VIII. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi Bildirileri, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Koç, A. Akyıl, N. Ertürk, Y.E. ve Kandemir, M.U., 2001. Türkiye de Organik Ürün Talep Araştırması. Türkiye 2. Ekolojik Tarım Sempozyumu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım 2000 Vakfı, Antalya. Korkmaz, A. Turan, F. ve Yetgin, M.A., 2009. Samsun da Organik Tarım Çalışmaları. Samsun Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Çiftçi Eğitimi ve Yayım Şubesi Yayınları, Samsun. Kotler, P., 2003. Marketing Management, 11. Baskı, Peorson Education, Asia, India. Kurt, Z., 2006. Organik Tarım Ürünleri Pazarlaması ve Uygulamalar. (Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme ABD, Pazarlama Programı, İzmir. Laajimi, A. ve Briz, J.E., 1992. Analisis del consuma de la carne de ovino en Espana. Revista de Estudios Agro-Sociales, Ministerio De Agricultura, Pesca Alimentacion, Espana. Lampkin, N. Foster, C. Padel, S. ve Midmore, P., 1999. Organic Farming in Europe: Economics and Policy. Vol.1: The Policy and Regulatory Environment for Organic Farming in Europe. Lampkin, N., 2002. Development of Policies for Organic Agriculture. Proceeding of the UK. Organic Research Conference, UK. Lockie, S. Lyons, K. Lawrence, G. ve Mummery, K., 2002. Eating green: motivations behind organic food consumption in Australia. Sociologia Ruralis, 42/1: 23-40.

160 MacRae, R.J. Frick, B. ve Martin, R.C., 2007. Economic and Social Impacts of Organic Production Systems,Canadian Journal of Plant Science, 87 (5): 1037-1044. Magnusson, M.K. Arvola, A. Hursti, U.K. Aberg, L. ve Sjoden, P.O., 2001. Attitudes towards organic foods among Swedish consumers. British Food Journal, 103/3, 209-226. Marangoz, M., 2005. Organik Tarım Ürünleri Pazarının Gelişme Potansiyeli ve Organik Tarım Ürünlerinin Pazarlanması, GAP-GİDEM Yayınları, Nurol Matbacılık, Ankara. Marangoz, M., 2008. Organik Ürünlerin Pazarlanması: Organik Tarım Ürünleri ve Organik Ürünler Pazarının Global ve Türkiye Açısından Analizi. Ekin Yayınevi, Bursa. McCloskey, J. ve Maddock, S., 1994. Environmental Management: Its Role in Corporate Strategy, Management Decision, 32/1, 27-32 McEachern, M.G ve McClean, P., 2002. Organic Purchasing Motivations and Attitudes: Are They Ethical?, İnternational Journal of Consumer Studies, Volume: 26, Issue: 2, pp. 85-92. McKelvey, R.D. ve Zavonia, W., 1975. A Statistical Model for the Analysis of Ordinal Level Dependent Variables. Journal of Mathematical Sociology, 4. Michelsen, J., 2008. A Europeanization Deficit? The Impact of EU Organic Agriculture Regulations on New Member State. Journal of European Publiz Policy, Vol: 15, No:1, pp.117-134. Millar, K.M, Tomkins, S.M. ve Mepham, T.B., 2001. Food Biotechnologies and Retail Ethics: A Survey of UK Retailers' Views on The Use of Two Dairy Technologies, International Journal of Food Since and Technology, Volume: 36, Issue: 8, pp.845-854. Mutlu, N., 2007. Consumer Attitute and Behaviour towards Organic Food: Crosscultural study of Turkey and Germany. (Yüksek Lisans Tezi), Unıverstat Hohenheim, Institute for Agricultural Policy and Markets, Stuttgart, s.136. Nardalı, S., 2009. Etik Pazarlama Anlayışı Çerçevesinde Organik Tarım Ürünleri Pazarlaması. (Doktora Tezi), Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Manisa. Nasır, A. ve Kımıloglu, H. 2006. Organik Tarım Ürünlerinin Ekonomik Boyutu ve Pazarlaması. Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Organik Tarım Sektörü Sektörel Stratejiler ve Uygulamalar, s. 405-438, İstanbul. Nemes, N., 2009. Comparative Analysis of Organic and Non-Organic Farming Systems: A Critical Assessment of Farm Profit Ability Food and Agriculture Organization of the United Nations, Rome. Odabaşı, Y., 1995. Pazarlama İletişimi. Anadolu Üniversitesi, Yayın No: 851, Eskişehir. Olgun, A., Adanacıoğlu, H. ve Saner G., 2006. An Economic Evaluation on Organic Cherry Production: A Case of Turkey. Journal of Sustainable Agriculture, Vol.28, Num.2, 117-130, US. http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1300/j064v28n02_09#preview;(27.06.2 011).

161 Olgun, A. Artukoğlu, M.M. ve Adanacıoğlu, H., 2008. Konvansiyonel Zeytin Üreticilerinin Organik Zeytin Üretimine Geçme Konusundaki Eğilimleri Üzerine Bir Araştırma. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 45(2): 95-101, ISSN 1018 8851. http://egeweb.ege.edu.tr/zfdergi/edergiziraat/2008_cilt45/s2/04.pdf; (14.12.2010). Özbilge, Z., 2007. An Analysis of Organic Agriculture in Turkey: The Current Situation and Basic Constraints. Graduate of Marmara University, European Community Institute, Department of European Union Economics, İstanbul. Özdamar, K., 1999. Paket Programlarla İstatistiksel Veri Analizi. Kaan Kitapevi, Eskişehir. Özkan, B. Özçatalbaş, O. Yılmaz, S. Yılmaz, İ. ve Akpınar, G., 2000. Antalya İli Kent Merkezinde Tüketicilerin Organik Tarım Ürünleri İle İlgili Duyarlılıklarının Belirlenmesi. Türkiye IV. Tarım Ekonomisi Kongresi, 6-8 Eylül, Tekirdağ. Özkan, B., 2001. Antalya İlinde Tüketicilerin Süpermarket Seçimi ve Satın Alma Davranışları. Tarım Ekonomisi Dergisi, Mayıs, No:6, s.1-13. Özkan, Z., 2006. Türkiye de Organik Tarım Mevzuatı ve Politikalar, içinde, İ. Hakkı Eraslan, Ferhat Şelli (Ed.), Sürdürülebilir Rekabet Avantajı Elde Etmede Organik Tarım Sektörü: Sektörel Stratejiler ve Uygulamalar, URAK Yayınları, No:2006/1,İstanbul s.676. Pezikoğlu, F., 2004. Organik (Ekolojik, Biyolojik) Tarımda Arz, Talep ve Pazarlama. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Türkiye III. Organik Tarım Sempozyumu, Yalova. Raynolds, Laura T., 2003. The Globalization of Organic Agro-Food Networks, World Development, Volume: 32, Issue: 5, pp.725-743. Rızaoğlu, B., 2004. Turizm Pazarlaması. Detay Yayıncılık, s.70, Ankara. Rohner, E., 2010. Agriculture and Fisheries, Area under organic farming increased by 7.4% between 2007 and 2008 in the EU-27. http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ity_offpub/ks-sf-10-010/en/ks-sf- 10-010-EN.PDF; (19.10.2010). Rundgren, G., 2002. Reasons and Arguments for Organic Agriculture, http://www.projectgaia.org; (19.10.2010). Sahota, A., 2010. The Global Market for Organic Food&Drink, Organic Monitor. http://www.organic-world.net/yearbook-2010.html; (15.03.2010). Saracel, N., Özkara, B., Karakaş, M., Özdemir, Ş., Yelken, R., Dündar, S. ve Karaca, Y., 2002. Afyon İli Tüketim Analizi, Tüketici Davranışları ve Eğilimleri. Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayın No:27. Sarıkaya, N., 2007. Organik Ürün Tüketimini Etkileyen Faktörler ve Tutumlar Üzerine Bir Saha Çalışması. Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (14) 2007/2, s.110-125. Sayın, C., 2002a. Avrupa Birliği nde Organik Tarıma Yönelik Politikalar. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 15(2): 31-38. Sayın, C., 2002b. Dünya, AB ve Türkiye de Organik Tarıma Yönelik Gelişmeler ve İzlenen Politikalar. İzmir Ticaret Borsası Yayınları, İzmir.

162 Schulze, H. Jahn, G. ve Spiller, A., 2007. Acceptance and Motivational Impact of the Organic Certification System. 9. Wissenschaftstagung Ökologischer Landbau. Beitrag Archiviert Unter. Department of Agricultural Economics and Rural Development, University Goettingen. http://www.orgprints.org/9572/1/9572_schulze_vortrag.pdf; (13.04.2011). Shi, A., 2001. Population Growth and Global Carbon Dioxide Emission. International Union for the Scientific Study of Population-IUSSP Conference, Brazil. Siderer, Y. Maquet, A. ve Anklam, E., 2005. Need for Research to Support Consumer Confidence in the Growing Organic Food Market, Trends in Food Science and Technology, 16/8, pp.332-343. Smill, V., 2000. Feeding the World. A Challange for the Twenty-fist Century. MIT Pres, Cambridge, pp.388. Spiller, A. Bolten, J. Kennerknecht, R., 2006. Customer Satisfaction and Loyalty as Success Factors in Organic Food Retailing, 16 th Annual World Forum Agribusiness Food Health and Nutrition, June 10-13, Argentina. Stock, J.H. ve Watson, M.W., 2007. Introduction to Econometrics. Pearson Addison Wesley, s.389, Boston. Subaşı, D., 2005. Uluslararası Pazarlara Açılmada Farklı Kültürlerin Etkileri. İGEME, Ankara. Subaşı, D., 2008. Organik Tarım Ürünleri. T.C Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi (IGEME). Subaşı, D., 2009. Organik Tarım Ürünleri Dış Pazar Araştırması. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME). Şafak, İ. ve Okan, T., 2004. Kekik, Defne ve Çam Fıstığının Üretimi ve Pazarlanması. Doğu Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, DOA Dergisi, Sayı:10. Tarı, R., 1999. Ekonometri.Ders Kitabı, ISBN 975-316-264-2, İzmit. Thompson, G.D. ve Kidwell, J., 1998. Explaining the choice of organic produce: cosmetic defects, prices, and consumer preferences. American Journal of Agricultural Economics, 80/2, 277-287. Tirkeş, Ç., 2008. Yeşil Pazarlama: Türkiye de Organik Gıda Ürünlerinin Kullanımını Artırmaya Yönelik Stratejiler. (Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme ABD, Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı, İstanbul. TKB, 2010a. Organik Tarım Destekleri. http://www.tarim.gov.tr/arayuz/10/icerik.asp?efl=uretim/organiktarim/organik_t arim.htm; (22.10.2009). TKB, 2010b. Organik Tarım İstatistikleri. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. http://www.tarim.gov.tr/uretim/organiktarim,organiktarimstatistikleri.html; (20.01.2010). TKB, 2011a. Genel Organik Tarımsal Üretim Verileri. http://www.tarim.gov.tr/uretim/organik_tarim,organik_tarim_statistikleri.htm l; (21.06.2011). Topuzoğlu, A. Hıdıroğlu, S. Ay, P. Önsüz, F. ve İkiışık, H., 2007. Tüketicilerin Gıda Ürünleri İle İlgili Bilgi Düzeyleri ve Sağlık Risklerine Karşı Tutumları. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 6(4):253-258.

163 TÜGEM, 2010a. 2009 Yılı Organik Tarımsal Üretim Verileri; 2009 Yılı Geçiş Süreci Verileri; 2009 Yılı Genel Üretim Verileri. http://www.tugem.gov.tr/uploaddocument/d20090908114258.27543.html; (27.05.2010). TÜGEM, 2010b. 2009 Yılı Organik Ürün İthalatı. http://www.tugem.gov.tr/uploaddocument/bv_organiktarim/2009_ithalat_verile ri.html; (03.08.2010). TÜGEM, 2010c. Organik Tarım Strateji Belgesi, 2006-2020. Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü. http://www.tarim.gov.tr; (22.10.2009). TÜGEM, 2010d. 2009 Yılı Organik Tarımsal Ürün İhracatı. http://www.tugem.gov.tr/uploaddocument/bv_organiktarim/yillara_gore_ihraca t_verileri.xls; (19.08.2010). TÜGEM, 2011. Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları Desteği. 24.02.2011 tarihli ve 27856 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2011/1430 2011 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar, http://www.tugem.gov.tr/document/organik_iyitarim_destekleme.html; http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/02/20110224-5.htm; (13.05.2011). Türköz, T.U., 2002. Ekolojik (Organik) Tarım Ürünleri Pazarlaması. (Yüksek Lisans Tezi), Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Manisa. Tüzüntürk, S., 2007. Ekonometri Bölümü Mezunlarının Çalışma Hayatına Girişi: Deneysel Bir Alan Çalışması. 8. Türkiye Ekonometri ve İstatistik Kongresi, s.18, Bildiri, Malatya. Usal, G., 2006. Toros Dağ Köylerinde Organik Tarım Yoluyla Üretici Gelirlerini Arttırma Olanakları. (Doktora Tezi), Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı, Adana. Ünal, S., 2006. Organik Tarım ve Hayvancılık. Veteriner Hekimler Derneği Dergisi- Aktüel, Sayı:4, Cilt: 77, s. 8-12. Wandel, M. ve Bugge, A., 1997. Environmental concern in consumer evalutation of food quality. Food Quality and Preference, 8, pp.19 26. Wier, M. ve Calverley, C., 2002. Market Potential for Organic Foods in Europe. British Food Journal. Volume:104, No:3-4-5. Wier, M. Andersen, L.M. ve Millock, K., 2003. Consumer demand for organic foods attitudes, values and purchasing. Paper Presented at SOM Workshop, Environment Information and Consumer, Frederiksdal. Willer, H., 2009. Organic Agriculture Worlwide. Switzerland, March 10 2009. http://www.fibl.org, www.organic-world.net; (16.02. 2010). Willer, H., 2010. Organic Agriculture Worlwide. The Main Results of the FiBL&IFOAM&SOEL Survey 2010, Research Institute of Organic Agriculture FiBL, Frick, Switzerland, Nünberg, February. William, F.L., 2001. Future Shock: Forecasting a Grim Fate for the Earth Trend in Ecologi & Evolution, Vol.1610, pp.531-532, October. Winter, C.K. ve Davis, S.F., 2006. Organic Foods. Journal of Food Science. Volume:71, Issue:9, pp.117-124. Yıldız, K. Sipahioğlu, Ş. ve Yılmaz, M., 2000. Çevre Bilimi. Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara. Zinkhan, G.M. Carlson, L., 1995. Green Advertising and the Reluctant Consumer. Journal of Advertising, Haziran, 24/2.

164 EKLER

165 Ek-1. Türkiye de ve Dünyada Organik Tarım İstatistikleri Ek 1.1. Türkiye de organik tarımın gelişimi Yıllar Üretici Sayısı Ürün Çeşidi Üretim Alanı (ha) 1990 313 8 1 037 1992 1 780 23 6 077 1994 1 600 20 5 196 1996 4 035 37 15 250 1998 8 199 67 24 042 2000 13 187 95 59 649 2001 15 795 124 111 324 2002 12 428 150 89 827 2003 13 044 179 103 190 2004 9 314 174 162 193 2005 9 427 205 175 073 2006 8 854 210 162 131 2007 10 553 201 135 360 2008 9 384 247 141 752 2009* 11 211 212 249 722 2010** 11 179 216 191 785 Kaynak: TKB, 2010b; * TÜGEM, 2010a; ** TKB, 2011a. Ek 1.2. Geçiş süreci dahil genel organik tarımsal üretim verileri Yıllar Ürün Sayısı Çiftçi Sayısı Yetiştiricilik Yapılan Alan (ha) Doğal Toplama Alanı (ha) Toplam Üretim Alanı (ha) Üretim Miktarı (ton) 2002 150 12 428 57 365 32 462 89 827 310 125 2003 179 14 798 73 368 40 253 113 621 323 981 2004 174 12 806 108 598 100 975 209 573 378 803 2005 205 14 401 93 134 110 677 203 811 421 934 2006 210 14 256 100 275 92 514 192 789 458 095 2007 201 16 276 124 263 50 020 174 283 568 128 2008 247 14 926 109 387 57 496 166 883 530 225 2009* 212 35 565 325 831 175 810 501 641 983 715 2010** 216 42 097 383 782 126 251 510 033 1 343 737 Kaynak: TKB, 2010b; * TÜGEM, 2010a; ** TKB, 2011a.

166 Ek 1.3. Türkiye de organik hayvancılık değerlerinin yıllara göre değişimi Yıl Büyükbaş Hayvancılık Küçükbaş Hayvancılık Kümes Hayvancılığı Çiftçi Sayısı Hayvan Sayısı Çiftçi Sayısı Hayvan Sayısı Çiftçi Sayısı Hayvan Sayısı 2002 4 47 4 105 1 250 2003 6 18 8 174 6 345 2004 2 602 4 19 330 1 250 2005 1 725 2 10 056 1 890 2006 3 1 238 2 10 469 1 2 700 2007 6 3 842 3 16 609 7 21 747 2008 18 4 326 5 12 180 6 22 428 Kaynak: TKB, 2010b. Ek 1.4. Organik hayvansal üretim göstergeleri (2010) Çiftçi Sayısı Hayvan Sayısı Et (ton) 191 14 699 208,1454 Kaynak: TKB, 2011a. Ek 1.5. Türkiye de bazı organik tarımsal ürünlerin üretimi (ton) Ürünler 2002 2004 2006 2008 Pamuk 21 793 30 268 63 960 68 310 Buğday 19 752 31 194 26 515 48 681 Elma 69 187 52 670 28 393 32 134 Üzüm 10 469 13 988 16 687 22 012 Zeytin 10 744 10 997 13 109 21 574 Domates 82 809 22 897 15 512 19 909 Fındık 7 667 4 821 6 402 11 143 Kayısı 5 940 9 019 6 491 14 925 Mercimek 17 012 9 135 19 050 10 228 İncir 9 473 15 793 7 563 7 891 Nohut 7 667 4 085 4 867 4 140 Bal 923 937 524 181 Kaynak: TÜGEM, 2010a.

167 Ek 1.6. Türkiye de 2008 yılı önemli bazı organik ürünlerin ihracattaki payı (%) Ürünler % Kuru İncir 21,5 Fındık 20,8 Kuru Kayısı 16,4 Dondurulmuş Meyve 7,7 Pamuklu Ürünler 5,4 Meyve Suları 4,9 Kuru Üzüm 4,5 Diğerleri 18,8 TOPLAM 100 Kaynak: TKB, 2010b. Ek 1.7. Türkiye nin organik ürün ihracat değerleri ($) Yıl Miktar (kg) Tutar ($) 1998 8 616 687 19 370 599 1999 12 049 949 24 563 892 2000 13 128 934 22 756 297 2001 17 556 280 27 242 407 2002 19 182 859 30 877 140 2003 21 083 351 36 932 995 2004 16 093 189 33 076 319 2005 9 319 328 26 230 259 2006 10 374 493 28 236 617 2007 9 346 677 29 359 321 2008 8 628 790 27 260 473 2009* 7 565 604 27 504 928 2010** 3 592 925 15 879 571 Kaynak: Anonim, 2010a; * TÜGEM, 2010; ** TKB, 2011a. Ek 1.8. Türkiye de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler (2008) Ülke Miktar (ton) % Değeri ($) % Almanya 2 275,9 26,4 11 868 466 43,5 B. Krallık 503,7 5,8 1 778 686 6,5 ABD 375,0 4,3 1 705 097 6,3 İtalya 497,4 5,8 1 583 918 5,8 İsviçre 207,0 2,4 1 190 101 4,4 Avusturya 180,9 2,1 370 241 1.4 Diğerleri 4 588,9 53,2 8 763 972 32,1 Toplam 8 628,8 100 27 260 481 100 Kaynak: TÜGEM, 2010d.

168 Ek 1.9. Türkiye de organik ürünlerin ihraç edildiği bazı ülkeler (2009) Ülke Miktar (ton) % Değeri ($) % Almanya 2 600 239 34,37 10 474 568 38,08 Birleşik Devletler 503 404 6,65 2 314 238 8,41 Birleşik Krallık 271 670 3,59 1 049 184 3,81 Fransa 950 968 12,57 4 351 462 15,82 Hollanda 429 690 5,68 1 540 577 5,60 İsveç 174 980 2,31 907 249 3,30 İsviçre 327 282 4,33 1 431 175 5,20 İtalya 253 992 3,36 659 625 2,40 Diğerleri 2 053 379 27,14 4 776 850 17,38 TOPLAM 7 565 604 100 27 504 928 100 Kaynak: TÜGEM, 2010d. Ek 1.10. Türkiye nin 2008 yılı bazı organik ürünler ithalatı Ürün Adı Miktar (kg) % İthal Edilen Ülke Bebek Maması 33 487,2 0,10 İspanya Ayçiçeği 4 258 310,0 12,82 Rusya Buğday 16 174 488,0 48,69 Kazakistan Çavdar 4 374 251,0 13,17 Rusya Susam 508 860,0 1,53 Etiyopya Yulaf 6 505 771,0 19,58 Rusya Bulgur 18 167,0 0,05 Suriye Mısır 371 415,0 1,12 Rusya Nohut 49 812,0 0,15 Suriye Kuru Fasulye 540 500,0 1,63 Kırgızistan/Etiyopya Marmelat/Reçel 39 192,0 0,12 İsveç TOPLAM 33 219 665 100 Kaynak: TÜGEM, 2010b. Ek 1.11. Türkiye nin 2009 yılı bazı organik ürünler ithalatı Ürün Adı Miktar (kg) % İthal Edilen Ülke Ahududu-yaban mersini reçeli 549 587,3 61,93 İsveç-Belçika Ayçiçek yağı 8 572,8 0,97 Almanya-Hollanda Çikolata 4 235,9 0,48 Almanya-Hollanda Soya unu 100 000,0 11,27 Çin Kahve 1 599,0 0,18 Hollanda-Belçika-İtalya Rokfor peyniri 210 693,0 23,74 İsveç Dilimli hıyar turşusu 1 012,5 0,11 İsveç Hindistan cevizi yağı 705,0 0,08 Filipinler Balmumu 1 000,0 0,11 Hindistan Portakal/mürver çiçeği marmel. 2 067,1 0,23 İsveç Zencefilli kurabiye 2 835,0 0,32 İsveç Diğerleri 5 139,07 0,58 Kaynak: TÜGEM, 2010b.

169 Ek 1.12. Türkiye nin 2010 yılı bazı organik ürünler ithalatı Ürün Adı Miktar İthal Edilen Ülke (kg) Ahududu ve yaban mersini reçeli 5 873,83 KKTC-İsveç Ayçiçek yağı 3 650,2 Almanya Çikolata 2 929,5 İsviçre Mercimek 3 260 400,0 Rusya Kahve 2 200,0 Hollanda Buğday 21 265 130,0 Rusya Pamuk 683 109,5 Kırgızistan Nohut (kuru) 88 000,0 Rusya Soya fasulyesi 500 000,0 Kazakistan Kaynak: TKB, 2011a. Ek 1.13. Dünyada organik üretim yapan ülke sayısındaki gelişim Yıllar Ülke Sayısı 2000 86 2001 98 2002 100 2003 111 2004 122 2005 124 2006 137 2007 141 2008 154 2009* 160 Kaynak: Willer, 2010; * Anonim, 2011p. Ek 1.14. Dünya organik tarım alanlarının gelişimi (milyon ha.) Yıllar Alan 1999 11,0 2000 14,8 2001 17,3 2002 19,7 2003 25,5 2004 29,7 2005 28,9 2006 30,5 2007 32,2 2008 35,0 2009* 37,2 Kaynak: Willer, 2010; Anonim, 2011p.

170 Ek 1.15. Dünyada organik tarımın kıtalara göre dağılımı (2008) Kıtalar Organik Tarım Alanı Üretici Sayısı Milyon Ha Yüzde (%) (2007 yılı) Okyanusya 12,1 35 7 222 Avrupa 8,2 23 200 000 Latin Amerika 8,1 23 220 000 Asya 3,3 9 230 000 Kuzey Amerika 2,5 7 12 064 Afrika 0,9 3 530 000 Kaynak: Willer, 2010. Ek 1.16. Dünya organik pazar hacmi (milyar $) Yıllar Pazar Büyüklüğü (milyar $) 1999 15,2 2002 23,0 2005 33,2 2008 50,9 2009* 58,6 2010* 65,2 2011* 72,0 2012* 78,8 2013* 85,1 Kaynak: Sahota, 2010; *Datamonitör, 2007 (tahmini değerleri içerir) Ek 1.17. Dünya da organik gıda pazarında en geniş hacme sahip 10 ülke (2008) Ülkeler Pazar Hacmi (Milyon Euro) ABD 13 325 Almanya 5 850 Fransa 2 591 İngiltere 2 494 İtalya 1 970 Kanada 1 126 İsviçre 905 Avusturya 810 Danimarka 724 Hollanda 537 Kaynak: Anonim, 2010f.

171 Ek 1.18. Dünya da en fazla organik alana sahip 10 ülke (2008) Ülkeler Toplam Organik Tarım Alanı (ha) Avustralya 12 023 135 Arjantin 2 777 959 İtalya 1 150 253 ABD 1 640 769 Brezilya 1 765 793 Hindistan 1 030 311 Uruguay 930 965 İspanya 988 323 Almanya 865 336 Çin 1 553 000 Kaynak: Willer, 2009; Willer, 2010. Ek 1.19. Organik üretici sayısının en fazla olduğu ilk 10 ülke (2008) Ülkeler Üretici Sayısı Hindistan 340 000 Uganda 180 746 Meksika 128 862 Etiyopya 101 899 Tanzanya 85 366 Peru 46 230 İtalya 44 371 Endonezya 31 703 Yunanistan 24 057 İspanya 21 291 Kaynak: Willer, 2010.

172 Ek 1.20. Bazı ülkelerin organik tarım alan oranları Toplam Tarım Alanları İçindeki Oranı Ülkeler (%) 2007 2008 Avustralya 2,70 2,83 Arjantin 2,15 3,00 İtalya 9,05 7,87 İsviçre 11,00 11,08 İsveç 9,89 10,79 ABD 0,50 0,60 Brezilya 0,67 0,67 İngiltere 3,78 4,57 Almanya 5,11 5,35 İspanya 3,93 4,54 Fransa 1,92 2,12 Kanada 0,82 0,93 Hindistan 0,57 0,57 Uruguay 6,23 6,34 TÜRKİYE 0.49 0,43 Kaynak: Willer, 2009; Willer, 2010. Ek 1.21. Avrupa Birliği nde (EU-27) organik tarım Organik Alan (ha) Yüzde Değişim (2007-2008) 7 764 722 7,4 Organik Üretici Sayısı Yüzde Değişim (2007-2008) 196 200 9,5 Kaynak: Rohner, 2010. Ek 1.22. Kıtalara ait organik tarım alanı ve üretici sayısı (2007) Kıtalar Organik Alan (ha) Organik Alan Yüzdesi (%) Organik Üretici Sayısı Afrika 875 370 0,10 529.987 Asya 2 900 068 0,21 234.565 Avrupa 7 627 915 1,87 209.980 Latin Amerika 6 380 996 1,02 222.135 Kuzey Amerika 2 197 042 0,56 12.275 Okyanusya 12 110 758 2,61 7.222 TOPLAM 32 092 149 0,78 1 216 164 Kaynak: Willer, 2010. http://www.organic-world.net/635.html, 19.10.2010.

173 Ek 1.23. Ürün bazında dünya organik gıda pazarı (2008) Ürün Grubu Büyüme (%) Meyve ve Sebzeler 36,0 Hazır gıdalar 19,9 Süt ürünleri 16,8 İçecekler 10,8 Ekmek ve tahıllar 10,7 Et, balık ve tavuk 5,9 TOPLAM 100,0 Kaynak: Subaşı, 2008. Ek 1.24. Bazı ülkelerde üreticilere sağlanan destek miktarları (Euro/ha/yıl) Ülke Organik Üretime Geçiş Sürecinde Geçiş Dönemi Sonrası Organik Üretimde Avusturya 325 335 Almanya 100-275 80-225 Lüksemburg 175 150 İsviçre 840 840 Kaynak: Anonim, 2010d. www.tarimsalnet, 18.03.2010. Ek 1.25. Kıtalara göre organik tarım alanları büyüklüğü (2007-2008) Kıtalar 2007 Yılı Organik Tarım Alanı Büyüklüğü (milyon ha) 2008 Yılı Organik Tarım Alanı Büyüklüğü (milyon ha) Okyanusya 12,1 12,1 Avrupa 7,6 8,2 Latin Amerika 6,4 8,1 Asya 2,9 3,3 Kuzey Amerika 2,2 2,5 Afrika 0,9 0,9 TOPLAM 32,1 35,1 Kaynak: Willer, 2010. Ek 1.26. Kıtalara göre organik tarım alanlarının gelişimi (milyon ha) Kıtalar 2002 2004 2005 2006 2007 2008 Afrika 0,3 0,5 0,5 0,7 0,9 0,9 Asya 0,4 3,8 2,7 3,0 2,9 3,3 Avrupa 5,7 6,2 6,7 7,2 7,6 8,2 Latin Amerika 5,7 5,2 5,1 5,0 6,4 8,1 Kuzey Amerika 1,3 1,7 2,2 2,2 2,2 2,5 Okyanusya 6,3 12,2 11,8 12,4 12,1 12,1 TOPLAM 19,7 29,7 29,0 30,5 32,1 35,1 Kaynak: Willer, 2009.

174 Ek 1.27. Sertifikasyon şirketlerinin kıtalara göre dağılımı 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Afrika 7 9 7 8 8 10 10 Asya 83 91 117 93 147 157 164 Avrupa 130 143 157 160 172 177 180 Latin Amerika ve Caribbean 33 34 43 43 47 48 47 Kuzey Amerika 101 97 84 80 83 78 76 Okyanusya 10 11 11 11 11 11 12 TOPLAM 364 385 419 395 468 481 489 Kaynak: Huber, 2010.

175 Ek 1.28. Türkiye'de faaliyet gösteren sertifikasyon kuruluşları Şirket Adı Adresi Telefon Faks No e-mail & web site ANADOLU Süleymanbey Mah. Ezgi Sok. No: 573 YALOVA 0226 8122100 0226 8122105 anadoluekolojik@gmail.com BCS Kazım Dirik Mah. Gediz Cad. Kadri Dağüstü Apt.No:21 Bornova /İZMİR 0232 3390581 0232 3390591 bcsturkey@superonline.com http://www.bcs-oeko.com CERES İnönü Cad.No.705 Yunus Emre Apt. Poligon / İZMİR 0232 2472022 0232 2477001 ceres@ceres-cert.com.tr CU Mansuroglu Mah. 286 Sok. A1 Blok No: 16 35040 Bornova /İZMİR 0232 3470704 0232 3470712 0232 3470693 turkey@controlunion.com http://www.controlunion.com ECOCERT-SA 184.Sok.No:60 Kat:2 Daire:3 35040 Bornova/İzmir 0232 3434360 0232 3435550 0232 3433959 office.turkey@ecocert.com http://www. ecocert.com EKO-TAR (Merkez) Adnan Menderes Bulvarı 33110 MERSİN (Şube) Ziraat Mühendisleri Sitesi 4.Blk. Çankaya/ANKARA 0324 3254964 0312 4405432 0324 3271944 0312 4409557 info@eko-tar.com http://www. eko-tar.com ETKO 160.Sokak No:13/7 35040 Bornova/İzmir 0232 3397606 0232 3397607 0232 3397607 info@etko.org http://www. etko.org ICEA Mustafa Kemal Cad.Halil Bey Apt.B Blok 35040 Bornova / İZMİR 0232 3426068 0232 3428464 info@icea-tr.com admin@icea-tr.com http://www. icea-tr.com IMC İzmir Cad.3/17 Kızılay/ANKARA 0312 232 54 32 0312 2325000 info@imcturkiye.com imcturk@imcert.it IMO 225.Sokak Dündar Apt. No:29 Kat:7 35040 Bornova / İZMİR 0232 3474705 0232 3474780 imotr@imo-control.org http://www.imo.ch NİSSERT Anadolu Bulv. Gıda Toptancılar Sitesi Gimat 3.Blk No: 29 Yenim./ANKARA 0312 397 60 09 0312 3970058 nissert@nissert.com

176 Ek 1.28. devam Türkiye'de faaliyet gösteren sertifikasyon kuruluşları Şirket Adı Adresi Telefon Faks No e-mail & web site ORSER (Merkez) Simon Bolivar Caddesi, Cemal Nadir Sokak Çankaya/ ANKARA (Şube) Kale Mah. Namık Kemal Cad. No:4 SAMSUN 0312 438 15 60 0362 435 62 68 0312 4381559 0362 4326250 or_ser@hotmail.com orser06@ttnet.net.tr TÜRKGAP Palmiye Mahallesi 1216 Sokak S. Yılmaz Apt. No:2/A 33110 MERSİN 0 324 3274191 0324 3274191 turkgap@turkgap.com ANKA GLOBAL* Meşrutiyet Caddesi 16/8 Kızılay /ANKARA 0 312 4256055 0 312 4179889 info@ankasertifikasyon.com KALİTEST * Akatlar Mahallesi Hare Sok.. Söltaş Evleri G-10 No: 9 Levent/ İSTANBUL 0 212 2693741 0212 2693744 ogun@kalitest.com.tr EGETAR* Manavkuyu Mah 238/2 Sokak No: 9 Başaran 10 Apt.Zemin Bayraklı/İZMİR 0232 388 54 12 0232 38854 13 info@egetar-cert Kaynak: TÜGEM, 2010b.

177 Ek 1.29. 2010 yılı tarımsal destekleme miktarları ALAN BAZLI DESTEKLER (da) TL Alternatif Ürün (Tütün) Desteği 120,00 Toprak Analizi Desteği 2,50 Organik Tarım 25,00 İyi Tarım Uygulaması (meyve-sebze) 20,00 Örtüaltı İyi Tarım 80,00 Fındık, Alan Bazlı Alternatif Ürün 600,00 HAYVANCILIK DESTEKLERİ Yonca (sulu) 125,00 Yem Bitkileri (da) Korunga 80,00 Yapay çayır-mera 75,00 Silajlık mısır (sulu) 50,00 Arıcılık Arıcılık (kovan) 6,00 Bambus arısı (koloni) 50,00 Çevre Amaçlı Tarım Arazilerinin Korunması (TL/da) I. Kategori II. Kategori 60,00 135,00 Telafi Edici Ödemeler (TL/da) Patates Siğili 110,00 FAİZ İNDİRİMLİ KREDİ UYGULAMALARI (%) Organik Tarım Organik tarım (işletme-yatırım) Organik girdi üretimi (işletme-yatırım) İyi Tarım Uygulamaları İyi tarım uygulama kredisi (işletme-yatırım) 60 Kaynak: TKB, 2010a. Not: Düşük faizli kredi uygulamalarında, açılacak kredilerin vadeleri işletme kredilerinde 24 ayı, yatırım kredilerinde 7 yılı geçememektedir. 60 60

178 Ek-2. Türkiye de Organik Ürünlerde Kullanılan Logo Örnekleri Şekil 3.1. Türkiye de Kullanılan Organik Tarım Logoları Kaynak: TKB, 2010b.