Obsesif Kompulsif Bozuklukta Psikanalitik Görüþler



Benzer belgeler
17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

ünite1 Sosyal Bilgiler

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Obsesif Kompulsif Bozukluðun Belirti Daðýlýmýnýn ve Komorbiditesinin Çocuk ve Ergenler ile Eriþkinler Arasýnda Karþýlaþtýrýlmasý

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.


Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Psikoterapide Empati - Nesnellik Ýkilemi

Yüzyýlýn baþýndan bu yana, þizofreninin kökenlerini

Sýnýr Kiþilik Bozukluðunda Psikanalitik Yönelimli Psikoterapi Ýlkelerinin Bir Olgu Eþliðinde Tartýþýlmasý

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Simge Özer Pýnarbaþý

Temeller, Bölüm I: Freud. Psikolojiye Giriş. Değerlendirme. Temeller, Bölüm I: Freud Ders 3. Arasınav (%30) Final (%35)

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

Çoðul Kiþilik Kavramý ve Dissosiyatif Bozukluklar

Psikanaliz Sigmund Freud

K İ Ş İ L İ K. Kişilik kavramı Kişilik kuramları Kişiliğin ölçülmesi. Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162

Fobik Bozukluklar. Özet


Bütün talepleri karþýlýyacak en optimal ürünler: Seramik döþemesi için ARDEX.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

l. ÜNÝTE PSÝKOLOJiYE GÝRÝÞ

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

Obsesif Kompulsif Bozuklukta Kontrol İhtiyacı Need for Control in Obsessive Compulsive Disorder

Trikotilomanide Klinik Özellikler

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Sýnýrda Kiþilik Bozukluðu Aslýnda Bir Bipolar Spektrum Bozukluðu mudur?


ünite1 Destek ve Hareket Fen Bilimleri 3. vücudumuzun dik olarak durmasýný saðlayan sistemi elemanýdýr. Verilen cümledeki sembollere aþaðýdakilerden

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

PARK YAZ OKULUNDA YAÞATIN

Kanguru Matematik Türkiye 2017

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

Anksiyetenin aþýrý ve kiþiyi felç eden formunun bir

Prof. Dr. Leyla Zileli ile Psikanaliz, Psikoterapi, Ýçgörü Geliþtirme Üzerine

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Obsesif Kompulsif Kiþilik Bozukluðu Olan ve Olmayan Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarýnda Klinik Özelliklerin Karþýlaþtýrýlmasý

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar


Kayseri il merkezinde çalýþan hekimlerin hasta haklarý konusundaki bilgi düzeyleri

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA CİNSEL SORUNLAR. Dr. Özay Özdemir

BÝR OLGU ÖRNEÐÝ ÜZERÝNDEN BEBEK GÖZLEMÝ SEMÝNERLERÝNÝN PSÝKANALÝZ VE PSÝKOTERAPÝ EÐÝTÝMÝNDEKÝ YERÝ VE ÖNEMÝ



mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Eriþkinlerde Asperger Bozukluðu: Bir Gözden Geçirme

Pediatrik Liyezon Psikiyatrisi Alan Saptamasýna Yönelik Bir Önçalýþma #

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Subklinik Hipotiroidili Hastalarda Tiroid Replasman Tedavisinin Anksiyete ve Depresyon Düzeylerine Etkisi

FBE Kelebek Tip Dairesel Yangýn Damperi

Emine Sevinç Tok. İzmir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü. Gürsel Aksel Bulvarı No: Üçkuyular İzmir

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý


3AH Vakum Devre-Kesicileri: Uygun Çözümler

Zihin Özürlü Çocuklarýn Okuma Yazma Öðrenmeleri ve Özel Eðitim Öðretmenleri: Yarý Yapýlandýrýlmýþ Görüþme Araþtýrmasý

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip proses filtreleri ile, siklonlar, seperatörler çalýþma koþullarýna göre anti nem,anti

SAMSUN ÇIRAKLIK EÐÝTÝM MERKEZÝ NE DEVAM EDEN ÇIRAKLARIN DURUMLUK-SÜREKLÝ KAYGI DÜZEYLERÝNÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ*




CÝNSEL ANATOMÝ Erkekte Cinsel Anatomi

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri



KÜLTÜR ÇERÇEVESİNDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK:ETİYOLOJİ VE DIŞAVURUM

Þizofreni: Klinik Özellikler, Taný, Ayýrýcý Taný

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Paranoid Semptomlar ve Sendromlar

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Görüþler / Opinion Papers

Aile Hekimliðinde Genogram

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

ÖNSÖZ... IX III

Sosyal Bilgiler Alaný Öðretmen Adaylarýnýn Okul Uygulamalarýna Yönelik Görüþleri Üzerine Nitel Bir Araþtýrma

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Çocuk psikiyatrisinde acil durumlara iliþkin ortak bir yol

Transkript:

Obsesif Kompulsif Bozuklukta Psikanalitik Görüþler Volkan TOPÇUOÐLU* ÖZET Bu yazýda Obsesif Kompulsif Bozuklukla ilgili psikanalitik görüþlerin derlenmesi amaçlanmýþtýr. Freud un obsesyonel nörozun oluþumu ile ilgili açýklamalarý ayrýntýlý bir þekilde ortaya konmuþ ve daha sonra, tarihsel bir sýra takip edilerek, bu hastalýkla ilgili modern psikanalitik teoriler aktarýlmýþtýr. Ayrýca, psikanalitik tedaviye baþvurmanýn uygun olacaðý durumlara deðinilmiþtir. Anahtar Sözcükler: Obsesif kompulsif bozukluk, psikanaliz, tedavi. SUMMARY Psychoanalytic Views on Obsessive-Compulsive Disorder The aim of this article is to review the psychoanalytic views on Obsessive Compulsive Disorder. The explanations of Freud on obsessional neurosis are presented thoroughly and then modern psychoanalytic theories on this disorder are given in chronological order. Additionally, the conditions where psychoanalytic treatment are appropriate are outlined. Key Words: Obsessive compulsive disorder, psychoanalysis, treatment. * Yrd. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, ÝSTANBUL GÝRÝÞ Ondokuzuncu yüzyýlýn sonlarýnda Freud Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hakkýnda ilk bilimsel hipotezleri ortaya atan kiþi olmuþtur. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar Freud'dan çok önceleri de tanýmlanmýþ ancak ayrý bir nozografik kategori olmaktan çok mental dejenerasyon veya Janet'nin öne sürdüðü gibi, psiþik zayýflýkla açýklanmýþlardýr (Laplanche ve Pontalis 1973). Freud a göre bu hastalýk, nörozlarýn prototipi ve psikanalizin en ilgi çekici ve verimli alanlarýndan biridir. Freud, obsesyonel nöroz üzerine 14 eser yayýnlamýþtýr ve bu konuda diðer hastalýklarla karþýlaþtýrýldýðýnda daha fazla yayýn yaptýðý belirlenmiþtir. Freud obsesif - kompulsif davranýþlarý þöyle tanýmlamýþtýr: "Hastanýn zihni gerçekte kendisini hiç ilgilendirmeyen düþüncelerle doludur ve kendisine yabancý gelen dürtüler hissetmektedir; arada bir karþý duramadýðý eylemlere geçmek zorunda kalýr. Zihnine takýlan bu düþünceler -obsesyonlar- hasta için hiçbir anlam taþýmadýðý gibi, çoðu kez kendisine de saçma gelir. Bu düþünceler aslýnda hiçbir zaman eyleme dönüþmezse de, hastanýn, bu düþünceleri anýmsatan durumlardan sürekli kaçmasýna neden olurlar. Hastanýn kendi istemi dýþýnda yaptýðý davranýþlar, günlük yaþamýn olaðan etkinlikleri olan yýkanma gibi eylemlerin abartýlmýþ ve törensel biçimlerinden öteye gitmez; ne var ki, obsesif eylem veya kompulsiyon denilen bu zararsýz davranýþlar kiþinin istemi dýþýnda yapýlýrlar" (Geçtan 1989). Görüldüðü gibi Freud'un obsesyonlar 46

OBSESÝF KOMPULSÝF BOZUKLUKTA PSÝKANALÝTÝK GÖRÜÞLER ve kompulsiyonlarla ilgili tanýmlarý oldukça açýklayýcýdýr ve bugünkü bilgilerimizle örtüþmektedir. Freud obsesyonel nörozun özgün bir bozukluk olduðunu farklý gözlemlerini bir araya getirerek öne sürmüþtür: Anal döneme saplanma ve gerileme görülmesi; yer deðiþtirme, yalýtma, yapma-bozma gibi bu bozukluða özgü savunma mekanizmalarý ve ego ile sadistik süperego arasýndaki sadomazoþistik iliþki. Þimdi onun bu gözlemlerini detaylý bir þekilde inceleyelim: Obsesyonel nöroz histeriye benzer þekilde oedipal istekler sonucunda ortaya çýkar. Obsesif kompulsif hastanýn, oedipal dönemin çatýþmalarý ile baþ edemediði, anksiyete duyduðu ve daha önceki bir psikoseksüel geliþim dönemine -anal sadistik döneme- gerilediði kabul edilir (Freud 1913). Gerileme, zorlanma durumlarýnda ruhsal geliþimin vardýðý noktadan daha önceki dönemlere geri dönülmesidir (Laplanche ve Pontalis 1973). Gerileme ile libidonun genital organizasyonu terk edilir; sadizm ve anal erotizm yani bileþen dürtüler genital cinsel dürtünün yerini alýrlar. Anal sadistik evrede libidinal dürtü nesnesine karþý hem sevgi hem de nefreti birlikte taþýr. Bu durum ambivalans olarak adlandýrýlýr. Jones da, anal erotizm ve nefretin birlikteliðinin obsesif kompulsif nöroza özgü olduðuna dikkat çekmiþtir (Jones 1913). Obsesyonel nörozda gerileme sorunu çözmez. Anal sadistik dürtüler birey için rahatsýzlýk verici olduðundan ve bunlara gerilemekle oedipal çatýþmanýn tam olarak üstesinden gelinemediðinden, hasta bu dürtülere karþý sürekli bir savaþ vermek durumunda kalýr. Obsesif kompulsif hastanýn savunmalarý önce oedipal çatýþmaya yönelmiþtir, sonra bunun yerini anal sadizm alýr ve savunma bu dürtülere karþý devam eder. Sadistik eðilimler veya bunlara karþý savunmalar ile anal erotik dürtüler veya bunlara karþý savunmalar bu hastalýðýn deðiþmez bulgularýdýr. Deskriptif yaklaþýmda OKB nin temel özellikleri olan obsesyonlarýn ve kompulsiyonlarýn bazýlarý bilinçdýþý dürtülerin örtük ve çarpýtýlmýþ ikameleridir; bazýlarý süperegonun dürtülere karþý tehditleridir; bazýlarý ise bu ikisi arasýndaki çatýþmayý ifade ederler (Fenichel 1945). Freud, obsesyonel nörozu olan bir hastanýn dürtüsel örgütlenmesinin geliþiminin anal sadistik döneminde bulunan bir çocuðunkine benzediðini bildirmiþtir. Anal sadistik evre libido geliþiminin oral ve fallik evrelerinin arasýnda yer alan ikinci evresidir. Çocuðun 2 ile 4 yaþlarý arasýndaki dönemini içine alýr. Bu dönemde çocukta dýþkýlamada boþaltma ve tutma yetenekleri geliþir. Anal sadistik döneme gerilemenin ön koþulu anal döneme saplanmadýr. Bu evreden geçerken yaþanan sorunlar, özellikle tuvalet eðitimi sýrasýnda yaþanan güçlükler, anal sadistik döneme saplanmayý kolaylaþtýrýrlar. Obsesyonel nörozun geliþiminde çocuðun boþaltým iþlevlerinin denetimini kazandýðý ve tuvalet eðitiminin verildiði bu dönemin özel önemi olduðu öne sürülmüþtür. Tuvalet eðitimi, çocuðun egosu ile dürtüleri arasýndaki iliþkinin geliþmesinde önemlidir. Bu eðitim, çevrenin dikkate alýnmasý ile çocuðun dürtü doyumunu geri býrakmayý veya ondan vazgeçmeyi öðrenip öðrenemeyeceði ilk durumdur. Tuvalet eðitimi ile dürtülerinin anýnda tatmininin engellenmesine çocuk ya kýzgýnlýkla karþý koyar ve dýþkýsýný boþaltarak protesto eder veya annesinin cezalandýrmasý ihtimaline karþý korku ile boyun eðer ve dýþkýsýný boþaltmaktan kaçýnýr. Bu, anne ile çocuk arasýnda zaferin bazen anne bazen çocuk tarafýndan kazanýldýðý bir savaþý baþlatabilir. Eðer anne çok kesin bir tutumla çocuðu suçlar ve cezalandýrýrsa çocuk, suçluluk duygularý ve itaat etme zorunluluðu ile öfke ve karþý koyma isteði arasýnda bocalamaya baþlar. Anne ile etkileþiminde çocuðun karþý koyduðu þey yasaktan çok bu yasaða ille de uymasýnýn beklenmesidir (Odað 2001). Tuvalet eðitimi çevresindeki çatýþmalarla anal karakter özelliklerinin oluþtuðu kabul edilir. Freud baþlýca anal karakter özellikleri olarak düzenlilik, tutumluluk ve inatçýlýðý tanýmlamýþtýr (Freud 1908). Freud a göre, anal karakter özellikleri obsesyonel nörozda belirginleþirler. Abraham, anal karakter özelliklerinin çerçevesini geniþletmiþtir. Abraham, ayrýca, libidonun anal yapýlanmasýnýn hem obsesyonel nörozun hem de anal kiþiliðin altýnda yattýðýný; bu iki bozukluðu ayýranýn, anal kiþilikte bastýrmanýn baþarýsýzlýðý ve bastýrýlanýn geri dönüþünün olmamasý olduðunu belirtmiþtir (Abraham 1921). Günümüzde, anal karakter özellikleri taþýyan hastalar, Obsesif Kompulsif Kiþilik Bozukluðu þeklinde tanýmlanmakta ve bu durumun OKB den farklý olduðu düþünülmektedir. OKB geliþiminde tuvalet eðitiminin önemli rolü olduðu inanýþý da zaman içinde sorgulanmaya ve kabul görmemeye baþlamýþtýr. Judd, OKB ile ilgili diðer özellikleri gösteren çocuk hastalarýnýn hiç birinin tuvalet eðitiminde güçlük yaþamadýðýný belirlemiþtir (Judd 1965). Obsesif kompulsif kiþi anal erotik ve saldýrgan dürtülerini yalýtma, karþýt tepki oluþturma ve yapmabozma savunma düzeneklerinin yardýmý ile bi- 47

TOPÇUOÐLU V. linçdýþýnda tutmaya çalýþýr. Freud, karþýt tepki oluþturma, yalýtma ve yapma-bozmayý obsesyonel nörozun tipik savunmalarý olarak tanýmlamýþtýr (Freud 1926). Karþýt tepki oluþturmada çatýþan iki dürtüden biri diðerini baský altýnda tutmak için aþýrý derecede yoðunlaþýr diðeri ise bastýrýlarak kaybolur. Görünürde olan, bastýrýlmýþ olanýn tam zýttýdýr. Obsesyonel nörozda karþýt tepki oluþturma düzeneðinin yardýmý ile ileri derecede güçlü olan öfke bastýrýlmaya ve bilinçdýþýnda tutulmaya çalýþýlýr. Karþýtýný bastýrýlmýþ olarak tutmak için bilinçli olan sevgi çok büyük bir yoðunluk kazanýr. Böylelikle, öfkenin bilinçdýþýnda tutulmasý ile obsesif kompulsif kiþi iliþkilerinde oldukça kibar ve nazik olmayý baþarýr. Yalýtma bazý düþüncelerin veya davranýþlarýn diðer düþüncelerden veya yaþantýnýn geri kalan kýsýmlarýndan savunma amacýyla ayrý tutulmasýdýr. Bir düþünce, bir fikir veya bir eylem baðlamýndan, koþullarýndan ayrýlmýþ olur. Düþünce duygudan ayrýlýr, çaðrýþým baðlantýlarý baskýlanýr veya kesintiye uðratýlýr; düþünce bilinçte zayýflamýþ, etkinliðini kaybetmiþ, olaðan düþünce süreci sonucu oluþmamýþ gibi kalýr. Bu renksiz ve önemsiz bellek içeriði artýk hastanýn zihinsel iþleyiþinde önemli rol oynamaz. Bir anlamda, yalýtma ile zihindeki bazý düþüncelere sanki "dokunulmamaya" çalýþýlmaktadýr. Freud, Sýçan Adam olgusunda kompulsif eylemleri analiz ederken yapma - bozma mekanizmasýnýn tanýmýný yapmýþtýr (Freud 1909). Yapma - bozmada bir eylem bir diðeri tarafýndan iptal edilir. Bunun tipik bir örneði, sevgilisinin arabasý çarpmasýn diye Sýçan Adam ýn yoldaki bir taþý önce yana koyup sonra tekrar ortaya getirmesidir. Bazen de ayný eylemi bunun tam aksi niyetle yapmaktadýr. Ýki evreli ve ikincisinin, birincisini yansýzlaþtýrdýðý kompulsif eylemler obsesyonel nöroz için tipiktir. Bu iki evreli eylemler birbirine zýt iki dürtü arasýndaki çatýþmayý ifade ederler. Obsesyonel nörozda bu dürtülerin sevgi ve nefret olduðunu bir kez daha belirtelim. OKB de sýkça karþýmýza çýkan tekrarlamalar bir yapma - bozmadýr. Buradaki temel amaç bir eylemin iptal edilmesi ve farklý bir niyetle tekrarlanmasýdýr. Eskiden dürtüsel olarak yapýlmýþ olanýn yerine þimdi süperegonun yaptýrdýðý geçirilir. Yýkama kompulsiyonlarý da daha önce gerçekleþtiði varsayýlan bir kirlenmeyi bozma amacýný taþýrlar. Freud, bu hastalýkta ayrýca süperegonun da gerilemeye uðradýðýndan ve katý, acýmasýz bir yapýya büründüðünden söz eder (Freud 1923). Süperego kýsasa kýsas ilkesine göre çalýþmaya baþlamýþtýr. Ego saldýrganlýðýn dýþa yöneltilmesinden ne kadar kendini alýkoyarsa süperegonun sadizmi o kadar artar. Nesnelere yöneltilemeyen saldýrganlýk süperegonun egoya saldýrganlýðý þeklinde içe döner. Obsesyonel nörozda ego, güçlü dürtüler karþýsýnda erken olgunlaþmak zorunda kalmýþ ancak yeterince geliþmiþ yöntemleri kullanamayan bir egodur. Ego kendini serbest hissetmez; belli þeyleri yapmak, düþünmek veya yapmamak zorundadýr. Çatýþma tamamen egoyu kaplayabilir ve hatta belirtiler haz verici hale gelebilir. Ego sadistik süperegonun isteklerine karþý bazen boyun eðer bazen baþ kaldýrýr bazen de hem boyun eðer hem baþ kaldýrýr. Burada tekrar Freud un Sýçan Adam ýna geri dönelim: Sýçan Adam ilk cinsel iliþkisinden sonra "Bu harika bir þey, insan bunun için babasýný bile öldürebilir"der. Ego süperegonun tehditlerine, karþý tehditle yanýt vermektedir. Freud dan sonraki dönemde OKB ile ilgili çalýþmalar baþlangýçta onun görüþlerinin bir miktar geniþletilmesinden öteye gitmemiþtir. Anna Freud, karþýt tepki oluþturma benzeri özgül savunmalarýn, bu hastalýðý, tekrarlayýcý davranýþlar görülen diðer bozukluklardan ayýrdýðýný savunur. Anna Freud ayrýca nesne iliþkilerindeki baþarýsýzlýk ile anal özelliklerin artýþý arasýnda bir iliþki olduðu gibi varsayýmlar öne sürer (Freud 1966). Klein, obsesyonlarý içsel iyi nesnenin tahribi arzusuna karþý kullanýlan savunmalar olarak görür. Çocuk sevdiði nesneyi tahrip ettiðinden korkmakta ve onu geri dönüþümsüz, onarýmý mümkün olmayan þekilde tahrip etmemek için kontrol etmektedir. Klein a göre obsesif semptomatoloji bir tamir gayretidir (Klein 1940). Yakýn dönemde yapýlan araþtýrmalarda ise yeni görüþler ortaya konmuþtur. Mallinger ve Salzman, obsesiflerin yaþamlarýnýn her alanýnda kontrol ihtiyacýnýn hakim olduðunu vurgulamýþlardýr. Mallinger, hastalýðýn belirtilerinin kontrol çabasý yetersiz kaldýðýnda ortaya çýktýðýný ve bu obsesif kontrol çabasýnýn altýnda güçsüzlük korkularýnýn yattýðýný savunmuþtur. Geliþimsel bakýþ açýsýndan, kontrol ihtiyacýna çocuðun ana babasýnýn devamlýlýðýndan ve güvenilirliðinden emin olmadýðýnda, tehlike algýsýnýn sonucu olarak ortaya çýktýðý gözüyle bakýlabilir (Mallinger 1984). Salzman, OKB nin dinamiðinde öfkeden ziyade utanç, onur kaybý, zayýflýk ve yetersizlik duygularýnýn ortaya çýkýþýný önleme çabasýnýn olduðunu öne sürmüþtür (Salzman 1985). Leib, OKB hastalarýnýn analizinde anne-çocuk iliþkisinin incelenmesinin çok önemli olduðunu ve bu hastalarýn çoðunda omnipotan, despot ve aþýrý koruyucu olarak içselleþtirilmiþ anne tasarýmlarý ile kurulan iliþkinin 48

OBSESÝF KOMPULSÝF BOZUKLUKTA PSÝKANALÝTÝK GÖRÜÞLER hastalýðýn geliþiminde rol oynadýðýný tespit etmiþtir (Leib 2001). Bu noktada Meares in özellikle bulaþma - temizleme alt grubundaki OKB lilerle ilgili görüþleri dikkat çekicidir. Meares, Freud un da bu hastalarýn önemli bir özelliði olarak tanýmladýðý "düþüncelerin omnipotansýnýn" OKB semptomatolojisindeki temel bozukluk olduðu görüþünü savunur. Düþüncelerin omnipotansý yaþamýn ortalama ilk 4 yýlýnda çocuðun içsel yaþantýsý ile dýþ dünya arasýndaki ayrýmý fark edememesine dayanýr. Kendilik sýnýrlarýnýn oluþmamasý içerisinin dýþarýyý, dýþarýsýnýn da içeriyi etkileyebildiði bir durum oluþturur. Çocuk, duygularýnýn, arzularýnýn, düþüncelerinin çevreyi etkileyebildiðine; çevrenin de kendisine nüfuz edip onun üzerinde etkili olabileceðine inanýr. Büyüsel bir bulaþma, sirayet (kontaminasyon) hali söz konusudur. Hasta kir, mikrop, dýþký, idrar gibi tehlikelere açýk iken baþka bir tehlike de kendi yarattýðýdýr; yakýnlarýna, sevdiklerine bilinçdýþý zarar verme arzularý taþýmaktadýr. Her iki durumun yarattýðý anksiyete ile, olabilecek tehlikeleri önlemek için ritüellerden oluþan bir sistem geliþtirilir. Meares, OKB'li hastalarýn kendilik sýnýrlarý kavramýnýn geliþmemiþ olduðunu, hastalýðýn bu nedenle geliþtiðini savunur. Bunun aþýlmasý için çocuðun, baþkalarýnýn sadece kendi uzantýlarý olmadýðýný, kendilerine ait düþünceleri ve istekleri olduðunu kabul etmesi gerekir. Meares, tedavide bu kiþilik yapýsýnýn ele alýnmasýný ve kendilik duygusunun, düþüncelerin bireyin kendisine ait olduðunun iþlenmesi gerektiðini savunur (Meares 2001). OKB'de psikanalitik psikoterapilere baþvurulabilecek durumlar Freud'un ve onu takip eden psikanalitik psikoterapistlerin obsesyonel nöroz hastalarý ile ilgili gözlemleri ve açýklamalarý bu hastalarý anlamamýza büyük katkýda bulunmuþtur. Tedavide ise, OKB nin psikanalitik psikoterapilere dirençli olduðu zaman içinde ortaya konmuþtur. Bir kez oluþtuktan sonra obsesyonlarýn ve kompulsiyonlarýn, ne kadar doðru ve yerinde olursa olsun yorum çalýþmasý ile ortadan kaldýrýlamayacaðý düþünülmektedir. Esman, psikanalitik literatürü gözden geçirdiði araþtýrmasýnda, psikanalizin OKB de etkin bir tedavi olduðunu söylemek için çok az veri olduðunu belirtmiþtir (Esman 2001). Sifneos un kýsa süreli dinamik psikoterapi yöntemleri ile olumlu sonuçlar alýndýðýný bildiren bir çalýþmasý vardýr; ancak bu çalýþma, hastalarýn þikayetlerinin hafif düzeyde olmasý ve OKB için DSM kriterlerini karþýlamamalarý nedeni ile fikir verici kabul edilmemektedir (Sifneos 1966). Bütün bunlara raðmen OKB tedavisinde psikanalitik yöntemlerin kullanýlabileceði durumlar gene de vardýr. Hastalar psikanalitik psikoterapilerden obsesyonlar ve kompulsiyonlar dýþýnda yararlanabilirler. Psikodinamik faktörlerin semptomlarýn ortaya çýkýþýnda veya alevlenmesinde rol oynadýðý bilinmektedir. Gebelikte ve doðum sonrasýnda ortaya çýkan OKB de çocuk sahibi olma konusundaki bilinçdýþý dürtülerin rol oynamasý bunun bir örneðidir. Bu faktörlerin belirlenmesi ve hastanýn ruhsal dünyasýndaki anlamlarýnýn açýða kavuþturulmasý kiþinin bunlardan kaçýnmasýný saðlayabilir veya hastalýðýn ortaya çýkýþýna neden olabilecek düzeyde etkili olmalarýný engeller. Bazý OKB hastalarý ýsrarla semptomlarýna sarýlmýþlardýr çünkü aile iliþkilerini, kiþiler arasý iliþkilerini bu yolla kontrol etmektedirler. Gabbard ýn bildirdiði bir erkek hasta mikrop kapma korkusu nedeniyle babasýný evden uzaklaþtýrmýþ ve kendisi ile sadece annesinin ilgilenmesine izin vermektedir. OKB belirtileri hastanýn bilinçdýþý oedipal zaferine aracýlýk etmektedirler (Gabbard 1992). Psikanalitik yöntemle yapýlan bir tedavi sonrasýnda hasta belirtilerinin anlamýný kavramýþ ve diðer tedavilere ikna olmuþtur. Salzman, OKB li hastanýn kontrol ihtiyacý ile her türlü psikoterapiyi "halat çekme oyununa benzer bir mücadele"ye çevirebileceðini ve böylelikle ilaç tedavisi veya davranýþçý tedavilerin sürdürülmesinde güçlük çekilebileceðini belirtmiþtir (Salzman 1997). Böyle durumlarda psikanalitik psikoterapiden yararlanýlabilir. OKB ile birlikte kiþilik bozukluklarýnýn varlýðý durumunda da psikanalitik psikoterapi tek çözüm yolu haline gelebilir ve tedavi planýnýn bir parçasý olarak uygulanmalýdýr. Kiþilik bozukluðu göstermeseler de, OKB hastalarýnýn genel popülasyona göre daha yüksek oranda boþanma ve ayrýlýk yaþadýðý bildirilmiþtir (Zetin ve Kramer 1992). Psikanalitik tedaviler hastalarýn iliþki sorunlarýna yardýmcý olmada kullanýlabilir. Son olarak, özellikle aðýr OKB olgularýnda tek bir tedavi þekli yetersiz kalabilmektedir. Leib, psikanalizin, ilaç tedavisi ve davranýþçý tedavi ile entegre edilmesinin bazý hastalar için gerekli olduðunu savunmaktadýr. Ayný zamanda ilaç kullandýðý, seanslarýn ilk 5-10 dakikasýný davranýþçý tedavi ile geçirdiði ve sonra seansa psikanalizle devam ederek baþarýlý bir þekilde tedavi ettiði bir olgu bildirmiþtir. OKB tedavisinde, esnek, eklektik ve farklý disiplinlerin bir arada kullanýldýðý yaklaþýmlar yeni ufuklar açacaktýr. 49

TOPÇUOÐLU V. KAYNAKLAR Abraham K (1921) Contributions to the theory of the anal character. Essential Papers on Obsessive-Compulsive Disorder, DJ Stein, M Stone (Ed), New York, New York University Press, 1997, s.73-90. Esman A (2001) Obsessive compulsive disorder: Current Views. Essential Papers on Obsessive-Compulsive Disorder, DJ Stein, M Stone (Ed), New York, New York University Press, 1997, s.145-157. Fenichel O (1945) Nevrozlarýn Psikoanalitik Teorisi. (Çev. S Tuncer), Ýzmir, Ege Üniversitesi Matbaasý, s.246-284. Freud S (1908) Kiþilik ve anal erotizm. Cinsellik Üzerine Üç Deneme, (Çev. S Budak) Ankara, 1997, Öteki Yayýnlarý, s.199-209. Freud S (1909) Bir saplantý nevrozu olgusu üzerine notlar ("Sýçan Adam"). Olgu Öyküleri 2, (Çev. A Eðrilmez), Ýstanbul, 1996, Payel Yayýnlarý, s.29-111. Freud S (1913) Saplantý nevrozuna yatkýnlýk (Nevroz Seçimi Sorununa Bir Katký). Psikopatoloji Üzerine, (Çev. S Budak) Ankara, 1997, Öteki Yayýnlarý, s.125-143. Freud S (1923) Ego ve Ýd. Metapsikoloji. Haz Ýlkesinin Ötesinde, Ego ve Ýd ve Baþka Yapýtlar, (Çözümlemeler ve Notlarla Çev. A Yardýmlý) Ýstanbul, 2000, Ýdea Yayýnevi, s.247-293. Freud S (1926) Ketlemeler, semptomlar ve kaygý. Psikopatoloji Üzerine, (Çev. S Budak) Ankara, 1997, Öteki Yayýnlarý, s. 229-329. Freud A (1966) Obsessional neurosis: A summary of psychoanalytic views as presented at the congress. Essential Papers on Obsessive-Compulsive Disorder, DJ Stein, M Stone (Ed), New York, New York University Press, 1997, s.100-112. Gabbard GO (2001) Psychoanalytically informed approaches to the treatment of obsessive-compulsive disorder. Psychoanalytic Inquiry, 21;2:208-221. Geçtan E (1989) Çaðdaþ Yaþam ve Normaldýþý Davranýþlar. Ýstanbul, Remzi Kitabevi, s.220. Jonest E (1913) Hate and anal erotism in the obsessional neurosis. Essential Papers on Obsessive-Compulsive Disorder, DJ Stein ve M Stone (Ed), New York, New York University Press, 1997, s.65-72. Judd L (1965) Obsessive-compulsive neurosis in children. Arch Gen Psychiatr, 12:136-143. Klein M (1940) Mourning and its relation to manic depressive states. Love, Guilt and Reperation and Other Works 1921-1945. London, Vintage, 1998, s.344-370. Laplanche J, Pontalis JB (1973) The Language of Psychoanalysis. London, W.W. Norton & Company. Leib PT (2001) Integrating behavior modification and pharmacotherapy with the psychoanalytic treatment of obsessivecompulsive disorder: A case study. Psychoanalytic Inquiry, 21:222-242. Mallinger A (1984) The obsessive myth of control. J Am Acad Psychoanal, 12:147-165. Meares R (2001) A specific developmental deficit in obsessive tisorder: The example of the wolf man. Psychoanalytic Inquiry, 21:289-320. Odað C (2001) Nevrozlar-2. Halime Odað Psikanaliz ve Psikoterapi Vakfý Yayýnlarý No:2, Ýzmir, s.54. Salzman L (1985) Treatment of the Obsessive Personality. New York, Aronson. Salzman L (1997) Therapy of the obsessive personality. Essential Papers on Obsessive-Compulsive Disorder, DJ Stein, M Stone (Ed), New York, New York University Press, 1997, s.124-163. Sifneos PE (1997) Pschoanalytically oriented short-term dynamic or anxiety-provoking psychotherapy for mild obsessional neuroses. Essential Papers on Obsessive-Compulsive Disorder, DJ Stein, M Stone (Ed), New York, New York University Press, 1997, s.113-123. Zetin M, Kramer MA (1992) Obsessive-compulsive disorder. Hosp Community Psychiatry, 43:689-699. 50