ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM KLASİK VE KEYNESYEN EKONOMİ

Benzer belgeler
ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ


A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

-Klasik Makro İktisat Okulu Ortaya Çıkışı; Klasik okul, makro düşünce okullarının ilki olarak kabul edilir. Klasik iktisat, döneminde

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

AD AS MODELİ. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

8. DERS: IS/LM MODELİ

İçindekiler kısa tablosu


PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları.

2. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

A İKTİSAT KPSS-AB-PS/2007

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

Ekonomi. Doç.Dr.Tufan BAL. 3.Bölüm: Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

4. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

1. Toplam Harcama ve Denge Çıktı

4)Yukarıdaki 3 temel varsayım altında ekonomi daima tam istihdamdadır ve fiyatlar genel seviyesi istikrarlıdır.

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT. 1. Ekonominin bulunduğu noktanın, üretim olanakları eğrisinin solunda olması aşağıdakilerden hangisini gösterir?

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ AD-AS MODELİ

Chapter 4 Spesifik faktörler ve Gelir Dağılımı

İktisada Giriş I. 31 Ekim 2016

Para Piyasasında Denge: LM (Liquit Money) Modeli

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

1. Mal Piyasası ve Para Piyasası

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

2001 KPSS 1. Aşağıdakilerden hangisi A malının talep eğrisinin sola doğru kaymasına neden olur?

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

Mikroiktisat Final Sorularý

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi:

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

SORU SETİ 10 MALİYET TEORİSİ - UZUN DÖNEM MALİYETLER VE TAM REKABET PİYASASINDA ÇIKTI KARARLARI - TEKEL

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

7. BÖLÜM EKONOMİK İSTİKRARIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNDE PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ

N VE PARA ARZININ ÖZELL

Ders içeriği (7. Hafta)

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ

-MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006)

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

MAL VE PARA PİYASALARINDA EŞ ANLI DENGE. Mal ve para piyasalarında eşanlı denge; IS ile LM in kesiştiği noktada gerçekleşir.

meydana gelen değişmedir. d. Ek bir işçi çalıştırıldığında sabit maliyetlerde e. Üretim ek bir birim arttığında toplam

PARA TALEBİ VE KURAMLARI

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

ÜNİTE 5: DÖVİZ KURLARININ ANLAMI VE BELİRLENMESİ DÖVİZ KURLARININ ANLAMI

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ. Yrd. Doç. Dr. Hasan GÖCEN MELİKŞAH ÜNİVERSİTESİ

BÖLÜM 6: PARA VE MALİYE POLİTİKASI ( )

Üretim Girdilerinin lması

Mikro Final. ĐKTĐSAT BÖLÜMÜ MĐKROĐKTĐSAT 1 FĐNAL-SINAVI SORULARI Saat: 10:45

İKTİSADA GİRİŞ-I ÇALIŞMA SORULARI-11 MONOPOL

Selçuk Üniversitesi 26 Aralık, 2013 Beyşehir Turizm Fakültesi-Konaklama İşletmeciliği Genel Ekonomi Dr. Alper Sönmez. Soru Seti 3

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ

İthalat 5 birim olduğuna göre, toplam talep kaç birimdir?

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta

SORU SETİ 2 TOPLAM HARCAMALAR VE DENGE ÇIKTI

ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER: IS-LM-BP MODELİ

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Transkript:

ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM KLASİK VE KEYNESYEN EKONOMİ

Neler Öğreneceğiz? Klasik Model Varsayımları Para ve Toplam Talep Eğrisinin Elde Edilişi İşgücü Piyasası Mal Piyasası ve Fazi Oranı Toplam Arz Eğrinin Elde Edilişi Tam İstihdam Dengesi ve İşsizlik Keynesyen Ekonomi Modeli Denge Çıktı Düzeyi İşgücü Piyasası ve İşsizlik Sorunu Toplam Arz Eğrisi Elde Edilişi Devlet Müdahalesi

KLASİK EKONOMİ Klasik iktisatçılar; Adam Smith, J. B. Say, D. Ricardo, J. S. Mill, T. Malthus, A. C. Pigou vd., 1770 lerden 1930 lara kadar olan 150 yılı aşkın süre verdikleri eserlerde; ücretlerin ve fiyatların esnek olduğu ekonomide rekabetçi piyasaların var olduğunu kabul etmişlerdir. Klasikler tam istihdam denge düzeyini savunmuşlardır.

KLASİK EKONOMİ Esasında klasik ekonomi daha önceki yerleşik ekonomi anlayışına, merkantilizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Klasikler, merkantilistlerin özellikle iki temel düşüncelerine karşı çıkmışlardır. Bunlar: Metalizm olarak adlandırılabilecek olan bir ulusun zenginliğinin sahip olduğu değerli metal miktarına bağlı olduğu görüşü, Kapitalist sistemin gelişmesi için devlet müdahalesinin zorunluluğuna olan inançtır.

KLASİK EKONOMİ Klasik analiz, genel olarak reel bir analizidir. Klasikler, ulusların zenginliğinin reel faktörlere bağlı olduğunu ve kapitalizmin geliştirilmesi için serbest piyasa ekonomisinin en uygun araç olduğunu savunmuşlardır. Paranın ekonomideki rolü pek azdır ve ekonominin büyümesi üretim faktörleri stokunun büyümesine ve teknolojik gelişmeye bağlıdır. Klasikler her arzın kendi talebini yaratacağını savunmuşlardır. Klasikler, istihdam düzeyinin devlet müdahalesini gerektirir bir sorun oluşturmayacağını iddia etmişlerdir.

Klasik Ekonominin Varsayımları Klasik ekonominin beş temel varsayımı vardır. Bunlar; 1. Klasik modelin temelinde ekonomik birimlerin rasyonel davrandıkları varsayımı vardır. 2. Tüm mal ve faktör piyasalarında tam rekabet koşulları geçerlidir.

Klasik Ekonominin Varsayımları Klasik ekonominin beş temel varsayımı vardır. Bunlar; 3. Ekonominin tam istihdamı kendiliğinden sağladığı ve dengenin bozulması halinde yeniden tam istihdam düzeyinde oluştuğu biçimindedir. 4. İnsanlar için para aldanımı söz konusu değildir. 5. Ekonomide devletin rolünün minimum düzeyde olmasıdır.

Klasik Modelde Para ve Toplam Talep Klasik iktisatçılar parayı bir peçe olarak görmektedirler; yani paranın mübadele (değişim) ilişkilerini kolaylaştırmak dışında bir rolü olmadığını ve reel değişkenler üzerinde bir etki yapmadığını varsaymaktadırlar. Ekonomideki fiyat düzeyi ise tamamen piyasadaki para miktarı tarafından belirlenmektedir. Paranın bu şekilde reel değişkenler üzerinde etkisi olmaması durumuna paranın yansızlığı ya da nötrlüğü denir. Reel değişkenlerin para arzından bağımsız olarak belirlenmesi de klasik dikotomi olarak adlandırılmaktadır.

Klasik Modelde Para ve Toplam Talep Klasik ekonominin para arzı ile fiyat seviyesini ilişkilendiren yaklaşımı, paranın miktar teorisi olarak bilinmektedir. Amerikalı iktisatçı Irving Fisher tarafından geliştirilen miktar teorisi değişim (mübadele) denklemini kullanmaktadır. M.V P.T (T) :Belli bir dönemde bir ekonomideki bütün mübadelelerin sayısı (P):Mübadelelerin ortalama fiyatı (M):Para miktarı (V): Paranın dolaşım hızı

Klasik Modelde Para ve Toplam Talep M.V P.T (T) (Y) (Y): Yalnızca reel milli hasılanın hesabına giren değişimleri, mübadelelerin ortalama fiyatı yerine de ekonomideki ortalama fiyat düzeyini gösteren indeksi (P) aldığımızda özdeşliğin sağ tarafı nominal milli hasılayı verir. M.V P.Y Bu ikinci özdeşlikte yer alan (V) paranın gelir dolaşım hızı olarak adlandırılır ve klasik iktisatçılarca sabit kabul edilir.

Klasik Modelde Para ve Toplam Talep M.V P.Y Reel gelir (Y) de kısa dönemde tam istihdamda sabit kabul edildiği için; bu özdeşlik doğrudan fiyat düzeyini para miktarına bağlamaktadır. Buna göre ekonomide para miktarı hangi oranda artarsa fiyat düzeyi de aynı oranda artacaktır.

Klasik Modelde Para ve Toplam Talep Paranın miktar teorisi klasik yaklaşımda toplam talep (AD) eğrisinin elde edilmesine olanak sağlar. Klasiklere göre paranın dolaşım hızı (V) sabittir. Veri bir para miktarı için özdeşliğin geçerli olması demek, (P) ile (Y) arasında ters yönlü bir ilişkinin olması demektir. Aslında değişim denklemini (P) ye göre yazarsak; P M. V Y Yani M.V bir sabite eşit olduğunda fiyatlar (P) artarsa reel hasıla (Y) azalmalı ya da (P) azalırsa (Y) artmalıdır.

Fiyat Düzeyi (P) Klasik Modelde Toplam Talep Eğrisi P AS M 2 M 1 Burada (P) ile (Y) arasında negatif ilişki gözlenebilir. AD 2 AD 1 M 2 M 1 Klasik iktisatçılarca (V) sabit varsayıldığında (M) deki değişmeler (AD) eğrisinin kaymasına neden olur. 0 Y Reel Hasıla (Y) Y Örneğin para arzındaki (M) artış (AD) eğrisini sağa kaydırırken, (M) deki azalma (AD) eğrisini sola kaydırır.

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Klasik modelde, fiyatlar ve ücretlerin tam esnek olduğu, işçilerin istedikleri anda iş bulabildikleri, firmaların istihdam ettikleri işgücünün miktarını herhangi bir maliyete katlanmadan diledikleri gibi değiştirebildikleri, firmaların rekabetçi davrandığı ve mevcut fiyatlarla ürettikleri tüm malları satmayı bekledikleri ideal bir dünya ele alınmaktadır. Modelde sermaye stokunun kısa dönemde sabit olduğu ve tek değişken faktörün emek olduğu varsayılmaktadır.

Üretim Düzeyi (Y) Klasik Modelde İşgücü Piyasası Üretim Fonksiyonu Bir üretim fonksiyonu, kullanılan girdi miktarları ile bu girdilerle üretilebilecek maksimum ürün miktarı arasında bir ilişkidir. Y 0 0 Y L 0 L Emek Girdisi (L) Y Y F( L, K) L Y F( L, K) Grafik 4.2 de gösterilen bu üretim fonksiyonu, kullanılan emek miktarı arttıkça, emeğin marjinal ürünün azaldığını ifade eden emeğin azalan getirisi varsayımına dayanmaktadır.

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Talebi Emek talebi üretim fonksiyonundan türetilir. Bu amaçla, öncelikle bir firmanın ne kadar işgücü istihdam edebileceği sorusunu yanıtlamak gerekir. Bu soruyu yanıtlarken temel kural; ilave işgücünün istihdamı ile üretimin arttırılması firmanın karını arttırdığı sürece, yani ücret maliyetinden fazla getiri sağladığı sürece istihdam ve üretim artırılır. İlave emeğin hasılaya katkısına emeğin marjinal verimi denir. (Üretim fonksiyonun eğimine eşittir)

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Talebi Grafik 4.3 deki aşağı eğimli eğri emeğin marjinal verimliliği (MPL) eğrisidir. Bu eğri aynı zamanda emek talep (L d ) eğrisidir. Firmalar MPL ile reel ücretin eşit olduğu noktaya kadar emek istihdam etmektedir.

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Talebi Firmanın optimum istihdam düzeyi aşağıdaki eşitlikte formüle edilmiştir. Optimum istihdam düzeyinde emeğin marjinal ürünü reel ücrete eşittir: MPL W P Buna göre emek talebi reel ücretin azalan bir fonksiyonu olarak yazılabilir: L d f W P

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Arzı İşgücü piyasasının arz yönünü geliştirirken, ilk olarak bireysel emek arz davranışından hareket edilir. Bireyin emeğini arz ederken karşı karşıya bulunduğu tercih, bir günde sahip olduğu 24 saati bir gelir karşılığı çalışmak ile zamanını dinlenerek geçirmek arasında tahsis etmekten ibarettir. Birey bu tercihini yaparken, diğer davranışlarında olduğu gibi, faydasını maksimize etme amacını güdecektir.

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Arzı Ancak birey için boş zamanın bir bedeli vardır. Bu bedel bireyin çalışması durumunda elde edeceği ücrettir. Ücret arttıkça, birey için boş zamanın bedeli artacaktır. Bu durumda birey boş zaman yerine çalışmayı tercih edecektir. Buna ikame etkisi denir. Ücret artışının bir de diğer yönü vardır. Şöyle ki, ücret artışı aynı zamanda gelir artışı demektir. Boş zaman normal bir mal olduğuna göre, gelir arttığında boş zaman için talep artacaktır. Bu ise gelir etkisi olarak açıklanır ve arz edilen emek miktarının azalmasına neden olur.

Reel Ücret Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Arzı İkame ve gelir etkileri ters yönde çalışmakla beraber genelde ikame etkisinin daha güçlü olduğu ampirik çalışmalarla desteklenmektedir. Bu nedenle bireyin emek arz eğrisi genelde pozitif eğimlidir. w w 3 W P L s L s W P Bireyler arz ettikleri emek miktarını reel ücret arttıkça arttırdıkları için pozitif eğimli emek arz eğrisi ortaya çıkar. w 2 w 1 Buna göre emek arzı da reel ücretin bir fonksiyonu olarak yazılabilir: 0 L1 L 2 3 L İşgücü Miktarı L L s W f P

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Emek Piyasasında Denge ve Tam İstihdam Hasılası Toplam emek talebi, ekonomideki tüm firmaların her bir reel ücret düzeyinde talep ettikleri işgücü miktarlarının toplamı olup, yine negatif eğimli bir eğri ile temsil edilmektedir. İşgücü piyasasında arz edilen toplam emek miktarına ulaşmak için ise, her bir reel ücret düzeyinde bireysel emek arzları yatay olarak toplanır.

Üretim Düzeyi Reel Ücret Klasik Modelde İşgücü Piyasası w W P W P 0 w 1 w 0 w 2 M K E L N L s L d MPL Ücretlerin, emek arzı fazla olduğunda düştüğünü ve emeğe aşırı talep olduğunda yükseldiğini varsayalım. 0 Y 2 Y Y 1 Y L 1 K L E L 2 N L İstihdam Y F L, K Şekildeki ifadesiyle, reel ücret (w 0 ) düzeyinin üzerinde ise düşecek, altında ise yükselecektir. 0 L1 L L2 L İstihdam

Klasik Modelde İşgücü Piyasası Fiyat Düzeyinin Değişmesi ve Emek Piyasasında Denge Emek piyasasında dengeyi belirleyen iki eğrinin, emek talebi ve emek arzı eğrilerinin değişmesi halinde piyasada oluşan denge de değişecektir. Emek arzı eğrisi fiyat düzeyinin değişmesi gibi bir nedenle kayabilir. Fiyat düzeyinin değişmesi benzer biçimde emek talebini de etkileyecektir.

Nominal ücret (w) Klasik Modelde İşgücü Piyasası w 2 w E 2 L s P 2 L s P 1 Bu grafikte dikey eksene nominal ücret haddi yerleştirilmektedir. Başlangıçta işgücü piyasası, P 1 fiyat düzeyi geçerliyken E 1 noktasında dengede olup, W 1 ücret haddinde tam istihdam sağlanmaktadır. w 1 0 * L E 1 İstihdam (L) MPL MPL P 1 P 2 L Fiyat düzeyinin P 1 den P 2 ye yükselmesi firmaların işgücü talebini arttıracaktır. Ancak işçiler reel ücretlerinin düştüğünü görerek, arz ettikleri emek miktarını azaltacaklardır. Sonuçta yeni denge E 2 noktasında oluşmakta ve daha yüksek olan W 2 nominal ücret düzeyinde tam istihdam sağlanmaktadır.

Klasik Modelde Mal Piyasası ve Faiz Oranı Mal piyasasında denge, toplam harcamalarla toplam gelirin ex-ante (planlanan) olarak eşitliğini ifade eder. Klasik modelde üretim miktarını işgücü piyasasında oluşan istihdam düzeyi belirlemektedir. Say Yasası Say Yasası na göre her arz kendi talebini yaratır Firmalar üretimi gerçekleştirirken gerekli ekonomik kaynakları satın alması ya da kiralaması gerekir. Ekonomik kaynakların sahipleri hanehalklarıdır. Hanehalkları bu kaynaklar için kendilerine ücret, faiz, rant ve kar şeklinde ödeme yapılmasını bekler. Eğer hanehalkları elde ettiği tüm geliri harcarsa, üretilen her şey satılmış olur. Böylece her arz kendi talebini yaratmış olur.

Klasik Modelde Mal Piyasası ve Faiz Oranı Klasik Faiz Teorisi: Tasarruf ve Yatırımların Eşitlenmesi Eğer hanehalkları kazançlarının belirli bir oranını tasarrufa ayırmaya karar verirse, firmalar tarafından yaratılan gelirin tümü harcama biçiminde geri dönmeyecektir. Böylece mal ve hizmetler için talep arzdan daha düşük olacaktır, yani bazı ürünler satılmayacaktır. Böyle bir durumda firmalar üretimlerini kısarak ve çalışanlarını işten çıkararak tepki gösterecek, böylece işsizlik ortaya çıkacaktır.

Klasik Modelde Mal Piyasası ve Faiz Oranı Klasik Faiz Teorisi: Tasarruf ve Yatırımların Eşitlenmesi Ancak klasik ekonomistler tasarrufu bir sorun olarak görmediler. Tasarruf harcamalarda azalmaya yol açmaz. Çünkü firmalar tasarruf edilen tüm parayı yatırım için ödünç alırlar. Klasik iktisatçılar, hanehalklarının istedikleri tasarruf miktarının, firmaların istedikleri yatırım miktarına eşit olacağından neden bu kadar emindirler? Faiz oranları yüzünden, klasik modelde faiz oranları ödünç verilebilir fonların arzı (kısaca tasarruflar) ve talebi (yani yatırımlar) tarafından belirlenir. Tasarruf faiz oranının bir fonksiyonudur, ilişki pozitif yönlüdür. Yatırımın faiz oranı ile ilişkisi ters yönlüdür.

Faiz Oranı (i) Klasik Modelde Mal Piyasası ve Faiz Oranı i K L S Eğer hanehalkları yatırımcıların ödünç olarak kullanacağından fazla tasarruf etmek isterlerse, i 2 gibi bir faiz oranında, fonlardaki fazlalık faiz oranını aşağı çekecektir. i 2 i 1 0 E 1 I2 I1 S 1 S2 I Yatırım, Tasarruf (I,S) I,S Faizlerdeki bu düşüş, firmaların arzu ettikleri yatırım miktarının hanehalklarının tasarruf isteklerinin miktarına eşit oluncaya kadar devam eder. Denge faiz oranında yatırıma yönelmemiş tasarruf kalmaz. Bu durumda firmalar tüm çıktılarını ya tüketicilere ya da yatırımcılara satmış olur ve böylelikle de tam istihdam sağlanmış olur.

Klasik Modelde Toplam Arz Ekonomi daima tam istihdam düzeyinde varsayıldığı için, klasik toplam arz eğrisi, tam istihdam ya da doğal GSYİH düzeyinde dik bir doğrudur. Toplam arz eğrisi işgücü piyasası dengesi ve üretim fonksiyonu kullanılarak elde edilir. Tam istihdam hasıla düzeyinde düşey bir doğru olarak elde edilen toplam arz bazı durumlarda yer değiştirir. Örneğin ; Ekonomide sermaye stokunun artması ve teknolojik gelişme durumlarında AS eğrisi sağa kayar. Yine nüfus artışı emek arz eğrisini sağa kaydırdığı için AS eğrisi de sağa kayacaktır. Tersi durumlarda ise AS sola kayacaktır.

Nominal ücret (w) Fiyat Düzeyi (P) Üretim Düzeyi (Y) Y Y 0 45 * Y Y F L, K * Y 0 w * L L s P 2 L s L İstihdam (L) P 1 0 P * Y AS Y w 2 E 2 P 2 w 1 E 1 MPL MPL P 1 P 2 P 1 0 * L L İstihdam (L) 0 Y Üretim Düzeyi (Y) Y

Klasik Modelde Toplam Arz Düşey AS için Ücret ve Fiyat Esnekliğinin Önemi Klasikler Say Yasası ve esnek faizlerin tam istihdamı sürdürecek yeterli harcama miktarını sağlayacağına inanırlar. Hanehalklarının bazı gelirlerini sakladığı ya da gömülediği varsayımında, insanlar gelecek hakkında endişe duydukları zaman, yastık altında ya da sandıkta para saklayarak, sıkıntılı dönemlerde kullanabilecekleri bir kaynak oluştururlar. Yine hanehalklarının bankacılık sistemine güvenleri sarsıldığında bu tür tasarruf biçimini tercih edebilirler.

Klasik Modelde Toplam Arz Düşey AS için Ücret ve Fiyat Esnekliğinin Önemi Bu şekildeki tasarruflar, dairesel akım modelinde bir kısım parayı alıkoyduğundan Say Yasası için problem yaratır. Çünkü hanehalkları paralarını yastık altında saklamaya devam ederse, bu paralar firmalarca ödünç alınıp, yatırım için kullanılmayacaktır. Sonuçta harcamalar azalacak ve işsizlik gözlenecektir.

Klasik Modelde Toplam Arz Düşey AS için Ücret ve Fiyat Esnekliğinin Önemi Klasik iktisatçılar yastık altı tasarrufların harcamalarda azalmaya neden olacağını kabul etmelerine rağmen, bunun işsizliğe yol açacağını kabul etmezler. Çünkü ücret ve fiyat esnekliği sayesinde toplam harcamalardaki herhangi bir yetersizlik giderilecek ve tam istihdam sağlanabilecektir. Eğer ücretler ve bazı girdi fiyatları kısa dönemde sabit olsaydı, toplam arz eğrisi pozitif eğimli olurdu.

Fiyat Düzeyi (P) Düşey AS için Ücret ve Fiyat Esnekliğinin Önemi P 1 P 2 P AS E 1 E 2 AD 3 Esnek ücretlerin ve fiyatların tam istihdamı nasıl garanti ettiğini gösterebilmek için, başlangıçta AS ile AD 1 in kesiştiği P 1 fiyat düzeyi ve Y * reel GSMH düzeyinde ekonominin işlediğini varsayalım. 0 Y Reel GSMH (Y) AD 1 AD 2 Y Şimdi tüketicilerin geleceğe dair beklentilerinin kötümser olduğu ve gelirlerinin bir kısmını yastık altına sakladıklarını düşünelim, neler olacağına bakalım. Bu ortamda toplam talep azalacak ve AD 2 konumuna gelecektir.

Fiyat Düzeyi (P) Düşey AS için Ücret ve Fiyat Esnekliğinin Önemi Klasiklerin varsayımından hareketle, toplam talepteki P AS azalma fiyatlarda hızlı bir düşüşe neden olur. P 3 P 1 E 3 E 1 Grafiğe göre fiyatlar P 1 düzeyini koruyamayacak, P 2 seviyesine inecek ve denge E 2 de sağlanacaktır. P 2 0 Y E 2 Reel GSMH (Y) AD 3 AD 1 AD 2 Y Eğer AD daha önce yastık altına saklanmış paraların harcanması yoluyla artmış olsaydı, bu süreç tersine işleyecektir. Toplam talebin AD 3 e yükselmesi çıktı fiyatlarını hızla yükseltecektir.

Klasik Modelde Toplam Arz Düşey AS için Ücret ve Fiyat Esnekliğinin Önemi Özet olarak, klasik iktisatçılar toplam talepteki değişmenin reel GSMH ya da istihdam düzeyinde herhangi bir etkisi olduğuna inanmazlar. Sadece fiyat düzeyinin etkileneceği düşüncesini sürdürürler. Klasikler AD eğrisini elde ederken kullandıkları miktar kuramı çerçevesinde değerlendirirsek, AD deki kaymaların kaynağı tamamen piyasadaki para miktarına bağlı olmaktadır. Para miktarı arttığında AD sağa, azaldığında ise sola kayacaktır. Dolayısıyla fiyat düzeyi tamamen para miktarına bağlı olacaktır. Paranın reel değişkenler üzerinde etkisi olmaması paranın yansızlığı ya da nötrlüğü olarak isimlendirilir.

Klasik Modelde Tam İstihdam Dengesi ve İşsizlik Say Yasası na olan inancın ücret ve fiyatların esnekliğinin bir sonucu olarak klasik iktisatçılar tam istihdamı normal bir durum olarak görürler. Ekonominin dengesi toplam arz eğrisi ile toplam talep eğrisinin kesişimi ile elde edilmektedir. Klasik sistemde üretim hacminin işgücü piyasasına ve teknolojiye, fiyat düzeyinin ise para piyasasına bağlı olarak oluştuğu biçiminde bir sonuca varılabilir. Klasik ekonomi kuramının öngördüğü işsizlik geçici işsizliktir. Yani oldukça kısa dönemli bir işsizliğin talep şoklarından doğabileceği kabul edilmektedir.

Fiyat Düzeyi (P) Klasik Modelde Tam İstihdam Dengesi ve İşsizlik P AS Örneğin ekonomide para stokundaki bir azalma ortaya çıktığında AD 1 eğrisi AD 2 ye kayacaktır. P 1 A B E 1 AD 1 M 1 Her ne kadar ücretlerin esnek olduğu kabul edilmekte ise de ücretlerin ve fiyatların değişimi anında olmayacaktır. P 2 E 2 0 YA YB Y Y AD 2 M 2 Ekonomi yeniden tam istihdam dengesine ayarlanırken, izlediği yol E 1 -A-B-E 2 olmaktadır. Burada işsizlik geçici işsizliktir. Reel Hasıla (Y) Ekonomi fiyat ve ücret esnekliği sayesinde kendi kendine bu sorunu kısa sürede çözmektedir.

Klasik Modelde Tam İstihdam Dengesi ve İşsizlik Ekonomide ayarlamalar zaman gerektirir, işte bu zaman içinde işsizlikle karşılaşılır. Fakat bu işsizlik çok kısa zaman içindir ve devam etmez. Ancak piyasalara dışarıdan bir müdahale olursa, uzun süreli işsizlikle karşılaşılır. Ekonominin kendi iç mekanizmaları yoluyla tam istihdamı sağlama yeteneği, klasik ekonomistlerin bırakınız yapsınlar ya da müdahale etmeyen hükümet politikalarını onaylamalarının altında yatan neden olmuştur.

KEYNESYEN EKONOMİ Keynesyen makroekonominin ortaya çıkışı, 1930 larda yaşanan büyük buhranın hemen ardından olmuş ve bir anlamda bu büyük krizden kurtulmanın yollarını ortaya koymuştur. Keynesyen Devrim Klasik düşünce ve onun bırakınız yapsınlar şeklindeki politika anlayışı, Büyük Buhran a kadar hemen hemen tüm dünyada kabul görmüştür. Daha sonra endüstrileşmiş dünyada büyük çapta ve uzun süren işsizliğin görülmesi klasik modeli tartışılır duruma getirmiştir. Klasik modele en ciddi eleştiri bir İngiliz iktisatçı olan J. Maynard Keynes tarafından yapıldı. Asıl çalışması olan İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi ilk olarak 1936 yılında basıldı.

Keynesyen Devrim J. Maynard Keynes in İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi ile bir anlamda Keynes klasik iktisadı tersine çevirmiştir. Klasik iktisatçılar her arzın kendi talebini yarattığına inanıyorlardı. Keynes neden sonuç ilişkisine diğer yönden, yani talepten arza doğru bakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Keynes e göre firmalar üretim kararlarını beklenen talep düzeyine ya da beklenen toplam harcamalara bağlı olarak alırlar. Bir başka ifadeyle, klasik iktisatçıların önerdiğinin aksine arz talebe cevap verir. Kısaca talep arzı yaratır.

Keynesyen Devrim Keynes in tartışmalarında en önemli yeri ekonomide tam istihdamı sağlayabilecek toplam harcama düzeyinin yetersizliği alır. Keynes e göre sadece toplam harcama düzeyi yeterli olduğu zaman tam istihdam olanak dahilindedir. Eğer harcamalar yeterli değilse işsizlik ortaya çıkacaktır. Kısaca Keynes piyasa ekonomilerinin otomatik olarak tam istihdama yöneleceği şeklindeki klasik tartışmaları reddetmiş, ekonomik durumun belirlenmesinde dikkatleri toplam harcamalara ya da toplam talep düzeyine odaklaştırmıştır.

KEYNESYEN EKONOMİ Denge Çıktı Düzeyi Keynesyen modeli anlamak için denge çıktı düzeyinin anlamını bilmek gerekir. Makroekonomide denge çıktı düzeyi ne genişleyen ne de daralan istikrarlı bir çıktı düzeyidir. Denge çıktı düzeyi kavramı dairesel akım diyagramı il açıklanmaktadır.

Yatırım Harcamaları (I) 100 milyar TL Firmalar Denge Çıktı Düzeyi Tasarruf 100 milyar TL Tüketim Harcamaları (C) 400 milyar TL ŞEKİL 4.1. Basit Ekonomide Tasarruf ve Yatırımı İçeren Denge Çıktı Düzeyi Hanehalkları Hanehalklarına Gelir Ödemeleri 500 milyar TL

Denge Çıktı Düzeyi Ekonominin tüm çıktısını satın alacak yeterli düzeyde harcama yapılırsa ekonomi dengede olacaktır. Yani toplam harcamalar (tüketim harcamaları + yatırım harcamaları) denge üretim düzeyinin belirlenmesinde önemli rol üstlenir. Toplam harcamalarla çıktı miktarı eşitliği sağlandığında üreticiler üretmiş olduğu her şeyi satabilecekler ve üretim düzeyini değiştirmeye teşvik eden hiçbir neden oluşmayacaktır. Şayet toplam harcamalar yetersiz ise, firmalar üretimlerini satamayacak stok artışı nedeniyle bir sonraki dönemde çıktı düzeyi düşürülecektir. Farklı bir denge çıktı düzeyi oluşacaktır.

Denge Çıktı Düzeyi Denge çıktı düzeyini göstermenin bir başka yolu olarak da yatırım tasarruf eşitliği kullanılır. Yani hanehalklarının yapmak istediği tasarruf miktarı firmaların yatırım isteklerine eşit olduğunda denge sağlanır. Harcama akımına yatırım şeklinde enjekte edilen miktar, tasarruf şeklindeki bu akımdan olan sızıntıya eşittir. Yani akımın ölçüsü değişmemiştir ve ekonomi dengesini koruyacaktır. Keynes belirli bir zaman diliminde yapılan harcamaların tümünü efektif talep ya da toplam talep olarak adlandırmıştır. Böylece klasiklerin miktar teorisini kullanarak elde ettikleri toplam talep yerine toplam harcamalardan hareketle toplam talep eğrisini elde etmiştir.

KEYNESYEN EKONOMİ İşgücü Piyasası ve İşsizlik Sorunu Keynes ve klasik ekonomistler ekonominin daima dengeye yöneleceği konusunda anlaşırlar. Keynes ve klasik ekonomistlerin anlaşamadıkları önemli nokta; ekonominin istikrara kavuştuğu çıktı düzeyinin tam istihdama olanak sağlayıp sağlamadığı üzerindedir. Klasik modelde, ekonomi tam istihdam dengesinde ya da potansiyel GSMH düzeyinde istikrar bulur. Keynesyen modelde ise ekonomi dengeye yönelir fakat bunun tam istihdam olması gerekli değildir. Ekonomi tam istihdamdan daha düşük düzeyde dengeye ulaştığı zaman işsizlik dengesi mevcuttur.

KEYNESYEN EKONOMİ Ücret ve Fiyat Esnekliği Tartışmaları ve Keynesyen Toplam Arz Eğrisi Klasik ekonomistler bir piyasa ekonomisinde tam istihdamı sağlayacak iki gücü tanımladılar; faiz oranı ayarlamaları ücret/fiyat esnekliği Eğer faiz oranı ayarlamaları yatırımcıların ve tasarrufçuların planlarının birbirine uygunluğunu sağlamada başarısız kalırsa ve bu çok az harcamayla sonuçlanırsa, ücret ve fiyat esnekliği hala tam istihdamı sağlayabilir. Keynes aynı fikri paylaşmıyordu. O klasiklerin yüksek derecede ücret ve fiyat esnekliği varsayımının gerçek dünya ile uyumlu olmadığını ileri sürmüştür.

Ücret ve Fiyat Esnekliği Tartışmaları ve Keynesyen Toplam Arz Eğrisi Keynes e göre fiyat ve ücretleri hızla ayarlamaktan, özellikle aşağı doğru ayarlamaktan alıkoyan çeşitli güçler vardır. Piyasalar klasik teoride varsayılandan daha az rekabetçidir. Ücretler ve fiyatlar hızla ayarlanmaz bunlar katı yada yapışkandırlar.

Ücret ve Fiyat Esnekliği Tartışmaları ve Keynesyen Toplam Arz Eğrisi Katı fiyatların sonuçları toplam arz ve toplam talep çerçevesinde görülebilir. Fiyat düzeyi (P) AS 120 100 AD 2 AD 1 AD 3 0 400 500 Reel GSMH

KEYNESYEN EKONOMİ Devletin Ekonomiye Müdahalesi Klasik ekonomistler devlete ekonomide hiç yer vermemekte ve bunu da ekonominin kendiliğinden tam istihdamı sağlayacağı varsayımına dayandırmaktadır. Klasiklere göre eksik istihdam ortaya çıksa bile bu geçicidir ve ekonomi kendiliğinden tam istihdama dönecektir. Keynes ise ekonominin yalnızca kısa dönemde değil, uzun dönmede bile eksik istihdam dengesine takılabileceğini, ekonominin bu durumu ortadan kaldıracak mekanizmalara sahip olmadığını öne sürmekte ve devlet müdahalesini kaçınılmaz görmektedir.