ÇEVRE SORUNLARI VE POLİTİKALARI

Benzer belgeler
ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

1 MEKÂN-EKOSİSTEM-ÇEVRE-EKOLOJİ- ÇEVREBİLİM: KAVRAMSAL TARTIŞMA

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ

1. İklim Değişikliği Nedir?

Biliyor musunuz? İklim Değişikliği ile Mücadelede. Başrol Kentlerin.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ

Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni

Sürdürülebilirlik ve Kaynak Verimliliğine Yönelik Güncel Gelişme ve Yaklaşımlar

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

ÇEVREYE YÖNELİK TARIM POLİTİKALARI

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi

Çevre İçin Tehlikeler

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

Ekosistemi oluşturan varlıklar ve özellikleri


SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

Dünyanın sağlığı bozuldu; İklim Değişikliği

5. SINIF FEN BİLİMLERİ YER KABUĞUNUN GİZEMİ TESTİ

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER

Enerji ve İklim Haritası

%78 Azot %21 Oksijen %1 Diğer gazlar

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ

DÜNYA TARIMININ BAŞLICA SORUNLARI

Küresel Ekoloji. Yrd. Doç. Dr. Aslı Sade Memişoğlu

KÜRESEL ISINMA HAKKINDA ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12)

11. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

11. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ

DOĞAL KAYNAKLAR VE ÇEVRE EKONOMİSİ (İKT202U)

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

ORMANLARIMIZ ve ORMANCILIĞIMIZ OLASI İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI DİRENEBİLİR Mİ?

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz? Çevre Sorunları Konu Değerlendirme Testi

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

ÇEV 219 Biyoçeşitlilik. Sürdürülebilir Kalkınma & Çevre Yönetimi

2030 da Nasıl Bir Dünya? FAO nun Vizyonu Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Beslenme ve

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU (7 veya 8. Sınıflar) ÇEVRE VE BİLİM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Taslak)

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

RÜZGAR ENERJİSİ. Cihan DÜNDAR. Tel: Faks :

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya

Düzenlenmesi. Mehmet TOPAY, Nurhan KOÇAN BARTIN.

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

İklim Değişikliği ve Enerji İlişkisi

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

Sağlık Hizmetlerinde Pazarlamaya Neden İhtiyaç Duyulmaktadır?

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

Sürdürülebilir Kalkınma ve Tarım. DR. TAYLAN KıYMAZ KALKıNMA BAKANLıĞı

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 12. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

Termik santrallerinin çevresel etkileri şöyle sıralanabilir: Hava Kirliliği Su Kirliliği Toprak Kirliliği Canlılar üzerinde Yaptığı Etkiler Arazi

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER KÜRESEL EKONOMİYİ ROTASINDAN ÇIKARABİLECEK 10 BÜYÜK TEHLİKE

İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma denmektedir.

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü

Dersin Kodu

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Transkript:

DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ÇEVRE SORUNLARI VE POLİTİKALARI KISA ÖZET KOLAYAOF

2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2

3 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 3

İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- Çevre, Ekosistem ve Temel Kavramlar....... 4 2. ÜNİTE-Çevre Sorunlarının Nedenleri.............. 9 3. ÜNİTE- Doğal Kaynaklar ve Çevre Kirliliği...14 4. ÜNİTE- Küresel Çevre Sorunları...19 5.ÜNİTE-Uluslararası Çevre Koruma Politikaları.... 25 6. ÜNİTE- Ulusal Çevre Koruma Politikaları.......27 7. ÜNİTE-Çevre Hukuku ve Çevre Hakkı...29 8. ÜNİTE- Çevre Yönetimi, Türkiye de Çevre Örgütlenmesi, Kurumsal Yapı ve Çevre Mevzuatı...32 4 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 4

1. Ünite Çevre, Ekosistem ve Temel Kavramlar ÇEVRE NEDİR VE ÇEVRE KAVRAMI NASIL TANIMLANABİLİR? Çevre: 1. Bir şeyin yakını, dolay, dolayı, etraf; 2. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam; 3. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi; 4. Yaşamın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış etmenlerin bütünlüğü; 5. Bir kimseyle ilişkisi bulunanlar, muhit; 6. Aynı konuyla ilgili bulunan kimselerin tümü, olarak tanımlanmaktadır çevre, nitelik yönünden ele alındığında; fiziksel çevre ve toplumsal çevre olarak iki ayrı tanım yapılabilir. Mekân açısından bakıldığında ise yerel, bölgesel, ulusal ya da uluslararası bağlamda tanımlanabilir. Nitelik Yönünden Çevre Kavramı Fiziksel Çevre: İnsanın yaşadığı, varlığını ve diğer canlı ve cansız türlerle ilişkilerini algıladığı ortama fiziksel çevre adı verilmektedir. Fiziksel çevre de oluşum bakımından ikiye ayrılır: Doğal Çevre; yer kürede, insanın oluşumuna katkı yapmadığı, doğal gelişim ve değişimlerle oluşmuş yaşam ortamıdır. Yapay Çevre; insanın çeşitli kaynakları, bilim ve teknolojiyi kullanarak oluşturduğu, belli bir gelişmişliğin ürünü olan ve tamamen insan elinden çıkmış yaşam ortamlarıdır. Toplumsal Çevre: İnsanın, belirli bir dönemde bulunduğu fiziksel çevre içinde oluşturduğu toplumsal, siyasal ve ekonomik ilişkilerin tümü toplumsal çevre olarak tanımlanır. Mekân Açısından Çevre Kavramı Çevre kavramı mekân düzleminde ele alındığında ilk olarak coğrafi sınırlar gündeme gelir ve yerel, bölgesel ya da küresel ölçekte mekân boyutundan söz edilebilir. Buradan hareketle; mekân açısından çevre, yerleşim yerinin özelliğine göre, kırsal veya kentsel olarak tanımlanabilir. Ayrıca, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası ya da küresel olarak değişik ölçeklerde de tanımlanabilir.çevre hangi boyutta ele alınırsa alınsın, her boyut birbiri ile çok sıkı ve bazen de karmaşık ilişkiler içindedir. Buradan çevre kavramının kapsamının çok geniş olduğu sonucuna ulaşılmış, devamında ekoloji, doğa, yaşam ortamı ve yaşam çevresi gibi çevre ile eş anlamlı ya da çevre olarak algılanabilecek söylem ve kavramlar ortaya çıkmıştır. Çevrenin canlı (biyotik) unsurları, insanlar, hayvanlar, bitki örtüsü ve mikroorganizmalar olarak tanımlanabilecek canlı varlıklardan ve bunların yaşam süreçlerinden oluşur. Canlı türlerinin nitelik ve nicelikleri, tüm bu canlıların birbirleri ve fiziksel çevre ile ilişkileri, çevrenin cansız (abiyotik) unsurlarının durumu (iklim, hava, su), yaşam döngüsü olarak adlandırılan ortamı, bir başka deyişle çevreyi ya da doğal yaşam ortamını yani ekosistemi oluşturmaktadır. 5 İNSANIN DOĞAYA BAKIŞI VE ALGILAYIŞI İnsan doğada varoluşundan bu yana, doğadan yararlanmış, doğa ile iç içe bir yaşam sürmüştür. İnsan doğayı işlemiş, bilgi birikimine ve teknik ilerlemeye koşut olarak doğaya egemen olmaya çalışmıştır. Galileo ve Newton gibi doğa bilimcileri ile birlikte bu yana, bilimin hedefi doğaya egemen olmak üzerine şekillenmiştir. Oysaki bilim temel olarak, bilgi üretme ve teknik geliştirme olgusu olarak algılanmalıdır. Doğada üstünlük kurmaya yönelen bu arayış, insan ve insanın yaşadığı doğal ortam arasında bulunan uyumu bozmuştur. Ekoloji, canlıların, çeşitli tür ve organizmaların bulundukları ekosistemdeki yaşam döngülerini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır şeklinde tanımlanabildiğine göre, çevre sorunlarının ortaya çıkması ya da görünür olması ile birlikte ekoloji biliminin kapsamı genişlemiş, bir anlamda ekoloji geleceğin bilimi olarak görülmeye başlamıştır. Böylece klasik ekoloji nin ilgi alanı çeşitlenmiş, bir süre sonra insan ekolojisi, toplumsal ekoloji gibi yeni dallar ortaya çıkmıştır. Ekoloji biliminin kapsamının genişlemesi, yeni yöntem ve araçlarla devingen bir bilim dalı şekline dönüşmesi başka bilim alanları ile ortak çalışma ortamları yaratmıştır. Ekoloji biliminin siyasal ve toplumsal alanla buluşması sonucu, siyaset bilimi, sosyal bilimler, sosyoloji, kamu yönetimi, iktisat, fen ve teknik bilimler, mühendislik alanları (çevre mühendisliği gibi özel bir çalışma ve bilim alanı doğmuştur), halk sağlığı bilim alanı, sağlık alanında yeni uzmanlıklar (sağlık Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 5

teknisyenliği vb.) ve felsefenin yeni alanları ekoloji bilimi ile yan yana gelmiştir. Böylece yeni bir söylem ile birlikte disiplinler arası bir bilim dalı ortaya çıkmıştır. Çevrebilim veya Çevre Bilimleri olarak adlandırılan bu alan, ekoloji bilimi ile birlikte anılması yanında, daha çok bağımsız bir bilim dalı olarak kabul görmeye başlamıştır. ÇEVRE SORUNLARININ ORTAYA ÇIKIŞI Çevrenin kirlenmesi ya da bozulması, çevreyi oluşturan ögelerin çeşitli dış etmenler nedeni ile giderek niteliğinin değişmesi, değerini yitirmesi olayıdır. Çevre sorunları birden bire ortaya çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığını duyurmuştur. Doğal varlıkların sınırlı olduğunun anlaşılması, doğal varlıkların ve doğal kaynakların yalnızca zengin ve gelişmiş ülkelerin tekelinde olmadığı düşüncesinin oluşması yeni tartışmalara da yol açmıştır. Dünyamızın ve doğal yaşam ortamlarımızın karşı karşıya kaldığı başlıca sorunlar şu şekilde özetlenebilir: Doğal varlıkların (su, hava, orman, toprak) hızla kirletilmesi,yok edilmesi Çarpık ve düzensiz kentleşme Çevre dostu olmayan teknolojiler kullanan sanayiden kaynaklanan sorunlar Sanayileşme, enerji ve madencilik alanlarında uygulanan yanlış politikalar Sanayi yer seçimi, enerji üretimi ve madenlerin işletiminde, doğal varlıkların ve yaşamın göz ardı edilmesi Doğal kaynaklar (yer altı ve yer üstü zenginlikleri, madenler, petrol, vb.) üzerindeki baskının artması, bu kaynakların hızla tüketilmesi ve söz konusu kaynakların yönetimi sürecinde oluşan çevresel sorunlar Küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi, iklim değişikliği Atık sorunu; çöplerin gerek içerik (tehlikeli atıklar, hastane atıkları, radyoaktif atıklar) gerekse de miktar olarak büyük sorun oluşturması Çevresel sorunlara bağlı ve yaşam kalitesinin bozulmasından kaynaklanan sağlık sorunları, kanser ve benzeri hastalıkların artması 6 ÇEVRE SORUNLARI VE EKOLOJİK KRİZ Türkiye de resmi belgelerde fazlasıyla yer bulan, örneğin, Çevre Yasası başta olmak üzere bir dizi yasal düzenleme içinde yer alan sürdürülebilir kalkınma kavramı uygulamada yetersiz kalmaktadır. Öte yandan, söylem ve sözbilim açısından, sürdürülebilir kalkınma kavramı altında yer alan birçok sava katılmamak mümkün değildir. Ancak, dünyanın zenginleri ile yoksulları arasındaki uçurumun ve eşitsizliğin giderek arttığı uluslararası ekonomik düzende; gelişmekte olan ülkeler açısından sürdürülebilir kalkınmanın nesnel temelleri olması ve çevre ile uyumlu bir kalkınmanın gerçekleşmesi mümkün görünmemekte, bunun sonucunda da ekonomik ve ekolojik kriz kaçınılmaz olmaktadır. Sürdülebilir Kalkınma kavramı, çoğunlukla büyüme ile eşanlamlı bir kavram olarak anlaşılmaktadır. Oysaki eğitim ve sağlık hizmetleri, beslenme, barınma olanakları, kültürel, toplumsal gelişmişlik ve insan hakları gibi göstergeler de kalkınma kavramının içinde düşünülmelidir. Bu anlamda sürdürülebilir kalkınma sadece ekonomik değil, toplumsal ve siyasal boyutları da olan bir süreç olarak ele alınmalıdır. Nüfus, Açlık ve Barınma: Ekolojik krizin temelindeki etkenlerden biri hızlı nüfus artışıdır. Bugün dünya, mevcut kaynakları yetersiz kılan ve bu nedenle ekolojik dengeyi bozmaya başlayan bir nüfus artışı ile karşı karşıya bulunmaktadır. 2007 yılında Dünya tarihinde ilk kez kentlerde yaşayan nüfus kırsal alanlarda yaşayan nüfusu geçmiştir. Bilim çevrelerinin öngörülerine göre, dünya nüfusu önümüzdeki yıllarda 8 milyarda kalırsa, yaşanabilir bir dünyaya sahip olabileceğiz. Bu beklentinin gerçekleşebilmesi için bugünkü nüfus artış hızının yarıya düşmesi gerekmektedir. Yine bir tahmine göre, dünya nüfusunun 2050 yılında 11 milyara ulaşacağı belirtilmektedir. Böyle bir dünyada ise tüm ekolojik dengelerin bozulmasıyla, çöllerin, aşınmış dağların, tükenmiş okyanusların ve yok olmuş tropik ormanların devri başlayabilecektir. Nüfus artışının, var olan ekonomik sistemlerin ve üretim ilişkilerinin yarattığı en çarpıcı sorunlar üç ana başlıkta toplanabilir: Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 6

Açlık Barınma Yoksulluk Su ve Yaşam: Birleşmiş Milletler Çevre Programı nın (UNEP) 2002 yılında yayınladığı 3. Küresel Çevre Raporu na göre, başta Afrika ve Asya kıtalarında yaşayanlar olmak üzere, dünyada 1,1 milyar insan içme suyundan, 2,4 milyar insan ise güvenli suya erişme imkânından, yani arıtılmış/temiz suyu tüketme olanağından yoksundur. 2002 yılında düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi nde, son 10 yılda temiz suya erişim ve atık suların arıtımında karşılaşılan yetersizlikler nedeniyle gerçekleşen çocuk ölümlerinin, 2. Dünya Savaşı ndan bu yana yaşanan silahlı çatışmalarda kaybedilen insan sayısından fazla olduğu gerçeği gözler önüne serilmiştir. İklim Değişikliği, Kuraklık ve Çölleşme: Küresel Isınma ya da uluslararası belge ve sözleşmelerde geçen ifadesiyle Küresel İklim Değişikliği, doğanın kendi varlık koşullarını zorlayan, kendini yenileyebilme olanaklarını ortadan kaldıran bir değişimi ifade etmektedir. Küresel ısınmaya yol açan sera gazları; temel olarak, fosil yakıtlardan, çeşitli sanayi kollarından (özellikle, çimento, enerji, ulaşım) ve endüstriyel tarımdan kaynaklanan ve havaya salınan gazlardır. Bu gazların bir bölümü kara ve okyanus ekosistemleri tarafından tutulur. Ancak, artık hem bu tutucu ortamların azalması ve/veya yok olması hem de atmosfere bırakılan sera gazı miktarındaki artış, küresel karbon dengesini bozmaktadır. Bunun sonucunda yüzey sıcaklığı artışı, 20.yüzyılın başından günümüze 0,8 derece olmuştur. Sıcaklıktaki bu artış, geçen 1000 yılın herhangi bir dönemindeki artıştan daha büyüktür. Atmosferin en alt 8 kilometrelik bölümündeki hava sıcaklıkları da, son 40 yıllık dönemde belirgin bir artış eğilimi göstermektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS): 3-14 Haziran 1992 tarihinde toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansında (BMÇKK) imzaya açılmıştır. Sözleşmenin amacı; atmosferdeki sera gazı birikimlerinin insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirerek sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesine zemin yaratmaktır. Sözleşmede iklim değişikliğinde tarihsel sorumluluğu bulunan ülkeler ile o tarihteki OECD ye üye ülkeler gelişmişlik düzeylerine göre iki gruba (Ek-1 ve Ek-2 ülkeleri) ayrılmışlardır. 7 Kyoto Protokolü: 1997 yılında Japonya da gerçekleştirilen BMİDÇS tarafları 3. Konferansı nda imzalanan protokol. Bu protokole göre, gelişmiş ülkeler (ABD hariç) 2008-2012 yılları arasında sera gazı salım miktarlarını 1990 seviyesinin yüzde 5 i kadar azaltacaklarını taahhüt etmişler. BMİDÇS nin EK-1 ülkeleri, Kyoto Protokolünün EK-A da belirtilen sera gazlarını, EK-B de taahhüt ettikleri miktarlarda sınırlamayı kabul etmişlerdir. Erozyon: Toprağın bulunduğu yerden yağışlar, sel suları, rüzgâr, çığ vb. etkenlerle taşınması olayıdır. Ülkemizdeki erozyon Avrupa dan 12, Afrika dan 17 kat daha fazladır. Ülkemiz topraklarının % 14 ünde hafif, % 20 sinde orta ve % 63 ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi mevcuttur. Çölleşme: Kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dâhil olmak üzere, çeşitli etmenlerden kaynaklanan toprak bozulmasıdır. Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, ormanların tahribi ve özellikle son yıllarda ekolojik dengenin bozulmasıyla gerçekleşen iklim değişikliği, çölleşmeye yol açan en önemli etkenlerdir. Çölleşme ve kuraklık sorunları küresel bir nitelik taşımakta ve dünyanın bütün bölgelerini etkilemektedir. Bu nedenle çölleşme ile mücadele etmek ve kuraklığın etkilerini hafifletmek için uluslar arası eylem gerekmektedir Enerji Politikaları: Bugün dünya nüfusunun yaklaşık % 80 ini oluşturan azgelişmiş ülkeler dünya gelirinin yalnızca % 15 ini almakta, tüketim mallarının % 85 i gelişmiş ülkelerce üretilmekte ve enerjinin % 75 i gelişmiş ülkeler tarafından kullanılmaktadır. Enerji, sanayileşme ve kalkınma arasındaki ilişki, enerji üretim seçeneklerinin ekonomik boyutunun yanı sıra çevresel boyutunu da tartışma gündemine taşımaktadır. Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 7

Atık Sorunu: Gelişmiş ülkelerde yaşanan çevre sorunlarının teknolojik değişimle çözülmesi yönünde çabalar sürerken, yaratılan tüketim toplumu ve bu topluma sunulan ürünlerin yol açtığı sorunlardan biri de atık ve çöp sorunudur. Katı atıklar genel bir tanım olarak, sıvı ve gaz atıklar dışında kalan, katı halde, belirli hacim ve özelliklere sahip malzemelerdir. Evsel katı atıklar, ambalaj atıkları, tıbbi atıklar, arıtma çamurları, radyoaktif atıklar, tehlikeli ve zararlı atık olarak tanımlanabilecek sanayi atıkları, katı atıkların yönetimi kapsamında ele alınırlar. Plansız Sanayileşme: Bugün gerek ABD de, gerekse Avrupa Birliği bünyesinde çok ciddi yaptırımlarla donatılmış çevre yasaları bulunurken, bu tür gelişmiş ülkelerden kaynaklanan kirlilikler nasıl açıklanabilir? Bu sorunun yanıtını kalkınma paradigmalarında aramak gerekmektedir. Kapitalizmin varoluş ve işleyiş kuralları gereği, insanı ve doğayı tüketmek gibi bir işlevi olduğu gözardı edilemez. Örneğin, dünyada yılda 1 milyon tondan fazla zehirli madde doğaya atılmaktadır. Resmi kayıtlara göre, yalnızca ABD de kimya alanında çevre kirliliğine yol açan 700 bin ton zehirli maddenin oluştuğu bilinmektedir. Yine ozon tabakasını etkileyen CFC (klorlu şorlu karbonların) ve halonların üretimine uygulamada sınırlama getirilememektedir. Bu nedenle, ozon tabakasındaki incelmenin artışı ve buna bağlı olarak dünya üzerindeki yaşamın büyük ölçüde tehlikeye girmesi, plansız kalkınmanın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Çarpık Kentleşme: Bugün içinde yaşadığımız kentlerin, mekânsal ve çevresel bağlamda sağlıksız büyümesinin ardında birçok etken ve neden bulunmaktadır. Bunlar, en genel hatları ile toplumsal ve kültürel yozlaşma, kentlerde üretim ilişkilerinin yeniden örgütlenememesi, piyasa güçlerinin kent ölçeğinde egemen olduğu siyasal zemin, sadece kâr a dayanan kalkınmacı anlayış, rant ekonomisi, çarpık yapılaşma ve yanlış konut üretim süreci olarak özetlenebilir. ÇEVRE ALANINDA TEMEL KAVRAMLAR VE SORUNLAR ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından Ekim 2007 de yayınlanan ve insanlığın kendi sonunu nasıl hazırladığını gösteren Bruntland+20 isimli rapordaki bazı tespitler çevre alanına ve ekolojik krize ilişkin gerçekleri ortaya çıkarması açısından önem taşımaktadır. Bugün, çevre kirlliği tüm hastalıkların dörtte birinin nedeni konumundadır. Solunum rahatsızlıkları, bazı kanser türleri, salgın hastalıklar ve hayvan hastalıklarının insanlara taşınma oranını arttıran çevre kirliliği, beslenmeyi de etkilemektedir. Ozon tabakasına zarar veren maddelerin aşamalı olarak azaltılmasındaki etkileyici başarıya karşın; Antarktika üzerindeki incelme sorunu devam etmektedir. Nüfus artışı, ekonomik büyüme ve küreselleşme, benzeri görülmemiş bir oranda toprağın kullanımını değiştirmektedir. 1987 den bu yana tarım arazilerinin büyümesi yavaşlamış, ancak toprağın kullanım yoğunluğu artmıştır. Aynı toprak parçasından daha önce 1 ton ürün hasat edebilen bir çiftçi, şimdi 1,4 ton üretim yapmaktadır. Toprağın bu şekildeki kullanımı iklim değişikliği kadar ciddi bir tehdit oluşturmakta, insan yaşamı için kirlilik, erozyon, besin kaynaklarının azalması, su kıtlığı ya da toprağın tuzlanması ve biyolojik döngünün bozulması gibi olumsuzluklar taşımaktadır. Kullanılabilir su kaynaklarının % 70-80 i tarımsal sulamada kullanılmaktadır. 2050 yılında gıda üretiminin 2 katına çıkarılması hedeflenmekte, bu ise tarımsal sulamada kullanılan su miktarının iki kat artması anlamına gelmektedir. Dünya üzerindeki her 10 büyük nehirden birinin yılın belli dönemlerinde sulama nedeniyle denizlere ulaşamaması, ekolojik denge üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Kuraklık, Akdeniz havzasında, Güney Afrika da ve Güney Asya nın bazı bölgelerinde, artık daha şiddetli ve uzun dönemli gözlenmektedir. Tatlı su kaynaklarının azalması nedeniyle 2025 yılı itibarıyla, 1,8 milyar insanın mutlak su kıtlığı çekmesi beklenmektedir. Su miktarındaki azalmanın, gelişmekte olan ülkelerde % 50, gelişmiş ülkelerde ise % 18 oranında olacağı tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde bir yılda, çoğu 5 yaşın altında olan 3 milyon insan, sudan kaynaklanan hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tüm dünyada kirlenmiş suların, insan hastalıkları ve ölümlerinin en önemli nedeni olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda 2,6 milyar insan için sağlık hizmetlerinin yetersiz kaldığı tahmin edilmektedir. 8 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 8

Dünyada iç ve dış ortam hava kirliliğinden, 2 milyondan fazla insanın erken ölümü beklenmektedir. Altıncı büyük yok oluş sürecini, doğal felaketlerin değil, insanlığın büyüme ve tüketim düzeni başlatmıştır. Tarım, nerede yapılırsa yapılsın, biyolojik çeşitliliğe bağımlıdır. Buna karşın bugün tarım, genetik erozyonun, tür kayıplarının ve doğal yaşam alanlarının değişmesinin en büyük nedenidir. 2030 yılından itibaren ise, gelişmekte olan ülkelerin insanlarının, besin gereksinimlerini karşılamak için 120 milyon hektar araziye daha ihtiyaç duyacağı tahmin edilmektedir. Zengin ülkelerde yaşayan yaklaşık 1 milyar insanın ortalama yıllık gelirinin, yoksul ülkelerde yaşayan 2,3 milyar insandan 15 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. Tüketimin nüfustan hızlı artması ile hem tüketim hem de yoksulluk, çevreye zarar vermekte, bu ise en çok yoksulları etkilemektedir 2.Ünite Çevre Sorunlarının Nedenleri ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ İnsanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve etkileşim içinde bulundukları fiziksel, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam olarak tanımlanan çevre, insanlığın oluşturduğu etkiler olmaksızın; doğal afetler, yanardağlar vb. olaylar sonucu da çevre sorunları ile karşı karşıya gelse de, çoğunlukla sorunlar insan kaynaklı olmaktadır. Son yıllarda çevre sorunları ve kirliliği, insanlığı tehdit eden sorunların başında gelmektedir. Önceleri sadece kirlenme olarak algılanan çevre sorunları gün geçtikçe artarak, yerellikten uluslararası boyuta ulaşmış ve tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir. Çünkü bir ülke sınırları içindeki kirletici unsurun ortaya çıkardığı örneğin zararlı duman ve gazlar, rüzgârın da etkisiyle başka ülkelere taşınarak, o ülke için de kirletici bir etmen olabilmiştir. Hava, su ve toprak kirlenmesi tüm dünyayı ilgilendiren en önemli çevre sorunları haline gelmiştir. Bazı yerleşim alanlarındaki nüfus artışı, plansız sanayileşme ve çarpık kentleşme ile birlikte kaynakların aşırı kullanımı sonucu oluşan atık miktarı, çeşidi ve özellikleri son yıllarda öylesine artmıştır ki, hiçbir önlem alınmadan alıcı ortamlara atılan bu atıkların, doğal yollarla özümsenmesi mümkün olmamakta ve çevre kirliliği artarak sürmektedir. Kentsel çevre sorunları, en önemli çevre sorunlarından biri haline gelmiştir. Plansız kentleşme yanında alt yapı ve uygunluk çalışmaları yapılmadan oluşturulmuş sanayi alanları, önemli çevre kirliliklerinin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu alanlardan çıkan atıkların güvenli bir şekilde giderilememesi, sorunların gün geçtikçe büyümesine ve çözümlenemez hale gelmesine yol açmaktadır. Çevrenin uluslararası boyutta değerlendirilme ihtiyacı, bu amaçla faaliyet gösteren kuruluş ya da örgütlerin oluşmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda dünya ülkeleri çevre sorunlarının etkilerini azaltmak ve hatta ortadan kaldırmak için Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar bünyesinde çevre ile ilgili birimler ve bölümler oluşturmuşlardı 1992 yılında Rio de Janerio da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı nda daha önce Birleşmiş Milletler Çevre Programı nda belirlenmiş olan ilkelere ek olarak, dünyayı koruyacak bir çevre-kalkınma çizgisi üzerinde durulmuş ve Rio Bildirgesi, Gündem 21, Orman İlkeleri, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi olmak üzere toplam 5 temel belge ortaya çıkmıştır. Bu zirve, çevre ve kalkınma arasındaki ilişkinin önemini de ortaya koymuş ve bu iki kavramın birbirinden ayrılamaz olduğu kanısına varılmıştır. 9 Nüfus Artışı: Çevre sorunlarının oluşmasındaki en önemli etken hızlı nüfus artışıdır. İnsan nüfusunun artması nedeniyle, insanlar daha fazla besin ve yaşam alanına ihtiyaç duymaktadır. Enerji gereksinimini de arttıran bu artış, nüfus ve doğal kaynakların planlamasının uzun vadede yapılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Nüfus artışından kaynaklanan artan besin gereksinimi sonucu, kontrolsüz tarım arazilerinin açılması, atıkların çevreye kontrolsüz verilmesi ve gelişen sanayi ile doğal denge zarar görmektedir. Nüfus, son otuz yıldır Türkiye nin temel sorununu oluşturmaktadır. Ülke nüfus artışı, 1960 lı yıllardan başlayarak %2,8 e ulaşmış, yaklaşık çeyrek yüzyıl boyunca biyolojik olarak ulaşılabilecek en üst düzeye yakın değerde kalmıştır. Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 9