Ifrakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu D 157 GÖÇLER, KENTLEŞME VE İNSAN OLGUSU Aysun Eyüboğlu* 1. KENTLEŞME VE GÖÇ Kent, ayn kültür, etnik ve -dinsel kökenli, sosyal ve ekonomik sınıflan içinde barındıran bir topluluktur. Bugün ülkemizde yaşandığı gibi, sanayileşememek, örgütleşememek, ihtisaslaşamamak sonucu aşırı nüfus yığılması ve beraberindeki sorunlarla büyük kentlerimiz karşı karşıya kalmaktadır. Ülkemizde son yıllarda tarımdan elde edilen ürünün ve sağlanan gelirin azlığı, toprak mülkiyetinin dengesiz dağılması, tarım topraklarının giderek küçülmesi ve tarımda makinalaşma yüzünden işgücü talebinin azalması, kırsal kesimdeki sosyal altyapı eksikliği gibi nedenlerle kırdan kente olan göç hızlanmıştır. Kentleşme aslında topraktan kopma olayıdır ve değişim önce köyde olup, daha sonra kente yansımaktadır. Kentleşme durağan değildir, sürekli bir hareket, bir değişim gösterir. 1960 ve 1980 yıllan arasında kırsal nüfus % 1 iken kent nüfusu % 6.1 oranında artmıştır. 1980 yılında kentleşme oranı % 45.4 ve 1985' te % 50 olmuşken, Almanya, İngiltere, Hollanda' da bu oran % 70 dolayındaydı. Sonuçta, İstanbul, Ankara gibi bazı illerde kentleşme nedeniyle bir nüfus yığılması sözkonusudur (1). Hızlı bir sanayileşme sürecine giren ve artık İstanbul' un bir alt bölgesi haline getirilmiş olan Trakya Bölgesinde; İstanbul' un bugünkü kent sorunlarının olduğu gibi bölgeye yansıması kaçınılmazdır. Özellikle Trakya Bölgesinde çok yakın bir gelecekte kurulması hedeflenen sanayi bölgeleri nedeniyle, bölgeye büyük kapsamlı bir göç hareketi olasılığı yüksektir. Şimdiden göç edenlere mevcut kentleşme içinde bir yer planlanması gereklidir. 2. GÖÇ EDENLER VE KENTLE ETKİLEŞİM Kır ya da köy yerleşmelerinden kente göç eden toplulukların kentle etkileşimlerine geçmeden önce köy ile kenti birbirinden ayıran öğeleri ele almak gerekir. Bunlar arasında; Nüfus yoğunluğunun farklılığı, (2000 nüfus köy, 20 000 nüfus kenti gösterir) Aile yaşamındaki değişmeler, gelenek-görenek farklılığı, Sosyal ve kültürel yaşamın ayrılığı, İş alanları ve iş bölümlerinin çeşitliliği, Toplumsal yaşamda gerek duyulan işlevlerin çeşitliliğinden doğan mekanlann varlığı,. Teknolojinin getirdiği olanaklar, Eğitim, bürokratik ve yönetsel kurumların varlığı, Eğlence, haberleşme ve ulaşımın çeşitliliği, Eğitim düzeylerinin farklılığı, Mimari biçimleniş ve yapım malzemeleri farklılığı sayılabilir. * Başk.Yrd., Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği Edime Şubesi
[S] Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyuma II 158 Kentlere göç sonrasında hem göç edenler kentten; hem de kent göç edenlerden etkilenmektedir. Etkileşim ve değişim karşılıklı ve sürekli olmaktadır. Kente gelenler kendi kültürlerini de beraberinde getirirler. Buradaki kültür, bir toplumun davranış, biliş ve duyuş kalıplarından oluşan birikimidir (2). Kente gelenler çok farklı bir kültürle karşılaşır ve etkileşime girerler. Doğrusu hala bir ulusal kültür politikamız yoktur. Bu nedenle ülkemiz, ihraç ettiği kültürden daha fazlasını ithal etmekte ve yabancı kültürlerin etkisi altına girmektedir (3). Bu nedenle kent kültürü, dışardan gelenlere daha bir yabancı gelir. Kente gelenler yaşamlarım ilkin köyle karşılaştırırlar, herşeyi benimsememekle beraber zamanla alışır, köyle bağlantıyı keserler. Gelir düzeyleri köye oranla daha yüksektir, ancak kentin yaşam standartları da bir hayli yüksektir. Kente yeni göç edenler, başlangıçta kendilerinden önce gelmiş olan akrabalarını ya da hemşerüerini bulurlar ve onlann yanlarına yerleşirler. Bu olgu "hemşehri kahveleri, dernekleri" gibi sosyal kümeleşmeleri beraberinde getirmektedir. Aile içinde bazı değişiklikler yaşanır bu arada, çekirdek aileye geçilir. Aile içinde köyde yaşanan otorite kavramı değişir, çocuk sayısında düşmeler olur. Ayrıca kadınların çalışma hayatına katılma oranları köye göre oldukça fazladır. Yaşantı olarak kent yaşantısı taklit edilir, ancak köy yaşantısının izleri de taşınmaktadır. Asıl değişim, göçedenlerin 2. kuşağında görülmektedir. Dini anlayış ve yaşam biçimleri gecekondularda, özellikle giyimde zaman zaman şiddetlenen çeşitli kutuplaşmalara yol açmaktadır. Göç edenler, kent içinde adeta minik ve ayrı köyler oluştururlar ve kent kültürüne pek gereksinim göstermezler. Bu mahalleler de doğal olarak göçle gelenlerin köyden taşıdıkları alışkanlıklarla hem görsel, hem de geleneksel olarak biçimlenmektedir. Dolayısıyla kentin içinde kente katılmayı, kentle bütünleşmeyi reddeden, gerçekte "yeni kentli" olan, ancak "kente yabancı bölgeler" ortaya çıkmaktadır. 3. KENTE UYUMSUZLUĞUN SONUÇLARI: Öncelikle göç edenlerin kentle uyumunu engelleyen bazı öğeler bilinmelidir. Bunlar arasında; Ekonomik yetersizlikler, Eğitim düzeylerinin düşük olması, Göç edenlerin sosyal-kültürel yapılan, Kent mekanlarının yetersizliği, Bürokratik kuruluşları çeşitli nedenlerle kullanamama, Göç edenlerin kentli olanlara karşı bir aşağılık duygusu beslemesi, Kent kültürünün çeşitliliği, Kültürel kutuplaşmalar, yaşanan kültür şokları, Gecekondu ve aile kurumları gibi tampon kurumların varlığı, Kültürel kimliksizlik, ara kültür oluşması sayılabilir. Sanayileşme; kentleşme ve toplumsal değişmeyle gelen doğadan kopuş, bedensel hareketsizlik, mevsimlik ve gündelik biyolojik ritmin bozulması gibi olgulann sonucunda insanlann ruh
[j j Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 159 ve beden sağlıkları bozulabümektedir. Köyden kente göç edenlerin karşı karşıya olduğu işsizlik ve geçim sıkmtılan sonucunda da psikolojik ve toplumsal aşınmalar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar salt göçle gelenlerce değil, kentlilerce de yaşanmaktadır. Doğanın kirlenmesinden, kaynakların azalmasından, kalabalıktan, kent yaşamım giderek çekilmez hal almasından, belediye hizmetlerinin yetersizliğinden onlar da rahatsızlık duyarlar (4). Kente uyumsuzluk sonucunda ruh sağlığı olumsuz etkilenir. Şöyle ki; a. İnsanın kullandığı alan giderek küçüldüğünden aile içinden, sokaklara kadar insanlar daracık, sıkışık ortamlarda yaşamak zorunda kalırlar ki, bu da psikolojik bir baskı ortamı yaratmaktadır. b. Gecekondularda yaşayanların altyapı eksiklikleri ve kültür sorunları vardır. Dolayısıyla kendilerine olan güvenleri azdır, bazen topluluk içine çıkmaya çekinebilirler. c. Göçle kente gelenler, köy yaşantısını bulundukları kente taşırlar, ancak yaşayamazlar. Burada bir kültür çatışması doğar ve insanda endişe, kırgınlık, kaygı, öfke gibi duygulara yol açar. Bireyin ve toplumun ruh sağlığı giderek bozulur. d. Büyük kentlerde işsizlik sorunları da büyük boyutlarda yaşanmaktadır. İnsanlar yaşama savaşı verirken, bundan en çok gençler etkilenmektedir. Ne yazık ki, saldırgan, bütün değerlere karşı ilgisiz, nefret dolu ve karşı çıkan kuşaklar yetişmektedir. e. Gecekondu bölgelerinde öğretim kuramları yetersiz ve çoğunlukla aileler cahil olduğundan, yeni yetişen kuşaklar üzerinde pek etkili olunamaz. Ayrıca bu bölgelerde, kent merkezine uzak olduğundan bol olan boş zamanlar değerlendirilemez ve suç oranının arttığı görülür (5). Kente göçle gelen topluluklar, bu baskılar arasında kalarak psikolojik davranış bozuklukları gösterebilmektedir. Yaşanan sosyal soranlardan biri "yabancılaşmadır". Göç edenler, kente karşı bir güçsüzlük, kendine güvensizlik duyar, yalnız kalır, kentin yaşantısını algılayamazlar. Bir diğer sorun ise "suçluluk" duygusudur. Dolayısıyla kentleşme bazı suç türlerini de beraberinde getirebilmektedir. Bunlar arasında adi suçlar, siyasal suçlar, fuhuş, alkol ve uyuşturucu alışkanlığı suçlarının ağırlıkta olduğu belirlenmiştir. Ayrıca bu bölgelerde çeşitli ruh hastalıkları, stres ile intihar olaylarının da artış gösterdiği gözlenmiştir. 4. ÇYDD PROJESİ; " Gecekondu Bölgesindeki Kadın ve Çocukların Kente Entegrasyonunu Kolaylaştırma Projesi " Gecekondu bölgelerinin entegrasyon sorununun ve bölgelerde yaşayan insanlann sosyoekonomik standartlarının yükselmesi çözümü zorlu ve uzun bir süreçtir. Bu dönemde üretilecek çözümler, bölgede yaşayan insanları daha donanımlı ve dayanıklı hale getirmeye, kendi güçlerinin farkına vararak çevreleriyle alışverişlerinde daha cesur, daha özgür, bilinçli ve sorumlu yurttaşlar olarak yaşamalarına destek verecek programları içermektedir. Bu programların temeli; toplumun sorunlu bölgelerine kendi kişisel bakış açılanınız ve yargılanmızla, masa başlarında ürettiğimiz hazır çözümlerle yaklaşmak yerine; bölge insanlannı kendi gerçekleri içinde tanıyıp, kabullenip, koşulsuz bir sevgiyle yaklaşarak, toplumun içindeki
[fy Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 160 potansiyeli ortaya çıkararak yaşama geçirmelerini sağlamak olmalıdır. Bu bağlamda öncelikle çocuklara okullarda yaratıcılıklarını geliştirecek, kendilerine güvenlerini artıracak, sorunlara çözümler getirecek, uygulamacı, kentin kültürel değerlerini tanıtacak programlar verilmektedir. Bu çalışmaların hedefine ulaşması için aile ve öğretmen tarafından desteklenmesi gereklidir (6). Projenin 2. önemli adımı annelerle yapılan çalışmalardır. Burada annelere anne-eşkadın olarak kimlikleri, yetenekleri, toplumdaki rollerinin önem ve büyüklüğü anlatılmakta, aynı zamanda çocuklarıyla kısıtlayıcı disiplin yerine daha sağlıklı nasıl iletişim kuracakları, onların büyümelerine nasıl destek verecekleri konularında bilgi verilmektedir. Bu projerin yanında etkin öğretmen eğitimi programlan da yürütülmektedir. Ayrıca gecekondu bölgelerindeki yetişkinlere okuma-yazma kursları da çalışma alanımız içinde yer almaktadır. Derneğimizin ana misyonu ülkemizin gelişmesinde gecekondu bölgelerindeki kadm ve çocukların kent yaşantısına uyumunda görev almaktır. Bu bağlamda her bireyin özgür, kendine yeterli, demokrasinin yerleşmesinde karar alabilecek konuma gelebilmesi için toplumun eğitim düzeyinin yükselmesi hedeflenmektedir. SONUÇ İnsanlar ve toplumlar, artık değişim dinamiği içinde değişimle birlikte yaşamayı öğrenmek ve koşullarına uyum göstermek zorundadır. Çeşitli nedenlerle kırsal kesimden kopup kente göç eden insanların kente uyumlarında karşılaştığı güçlükler ve kültür farklılıkları; eğitimin yaygınlaştırılması, politik kararlılık, planlı sanayileşme, ucı.ız ve hızlı konut üretim mekanizmalarının oluşturulması, mimari ve ekonomik yönlerden dengeli ve etkin bir planlamayla aşılamayacak sorunlar değildir. Ancak sivil toplum örgütleri olarak; sorunların çözümünde amaçlarımız ve gidiş yolları doğrultusunda gerçekçi projeler ortaya koymalı, birbirleriyle yoğun işbirliği içindeki sağlıklı örgütlenmiş gruplar halinde devletle bir bütün halinde çalışmalar yapmalıyız. Sanayileşmenin kaçınılmaz olduğu bölgemizde planlı kentleşmeyle birlikte ve temel hareket noktası insan ile çevre değerleri olan çözümler ararken, kültürel çağdaşlaşma yolunda coğrafi bölgelerin yerine ülke bütününün ve zaman boyutu yani hızın önemli olduğunu unutmamalıyız.
Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II 161 Kaynaklar: 1. Görmez, Kemal, Şehir Ve İnsan, MEB Yayınları, 1991, İstanbul. 2. Güvenç, B, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1991. 3. Güvenç, B, Kültür Konusu ve Sorunlarımız, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1985. 4. Irmak, Y, "Kentleşmenin İı>san Sağlığına Etkileri", Şehirciliğin Son 25 Yılı Semineri, 22-25 Ekim 1984 İTÜ Mim. Fak, İstanbul, s.212. 5. Köknel, Ö, " Çarpık Kentleşmenin Ruh Sağlığına Etkileri", Yapı 113, Yem Yay, 1991, İstanbul. (6) ÇYDD Genel merkezinin hazırladığı çalışma programının notları.