hasta eritrosit hacmi (ml) + makine eritrosit hacmi (ml) Hct p.m = hasta kan hacmi (ml) + makine kan hacmi (ml)



Benzer belgeler
KAN TRANSFÜZYON TEDAVİSİ. Dr. Emre ÇAMCI

ECMO TAKİP. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Perfüzyonist Birol AK

Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Kan Kaybı Sonrası Volüm Replasmanı

Anestezide Sıvı Tedavisi, Hesaplamalar ve Temel İlkeler

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Çözelti, insan albümini içeriği en az % 95 olacak şekilde protein içerir.

RESUSİTASYON FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Sıvılar ve Sıvı Hesaplamaları

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Anestezi ve Termoregülasyon

Kan Transfüzyonu. Emre Çamcı. Anesteziyoloji AD

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

Hayatımızın her alanında olduğu gibi Terapötik Aferezde de matematiği ve bazı hesaplamalara ihtiyaç duymaktayız.

GİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır

VÜCUT SIVILARI. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN. Copyright 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings

Çocuklarda Terapötik Aferez

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

AÇIK KALP CERRAHİSİ SONRASI HİPERLAKTATEMİ. Dr. Nurgül Yurtseven Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

International Guidelines for Management of Severe Sepsis and Septic Shock: Dr. Merve Gü eş Öza dı

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016

HUMAN ALBUMİN GRİFOLS % ml I.V. İNFÜZYON ÇÖZELTİSİ İÇEREN FLAKON

Hemostatik Resüsitasyon. Uzm. Dr. Burçak Kantekin Şanlıurfa Eğitim Araştırma Hastanesi

Prof. Dr. Selmin TOPLAN

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

HEMODİYAFİLTRASYON. Dr. Adem Sezen

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS

PERİTON DİYALİZ SOLÜSYONLARI. Dr. Evrim Kargın Çakıcı Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları EAH

Travmada Sıvı ve Kan Transfüzyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ

KADAVRADAN ORGAN ALINMASI. Özlem ERGİNBAŞ Ameliyathane Hemşiresi

Kan ve Kan Ürünleri Transfüzyonu

5.) Aşağıdakilerden hangisi, kan transfüzyonunda kullanılan kan ürünlerinden DEĞİLDİR?

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır.

KANIN GÖREVLERİ NELERDİR?

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

U.Topuz, T.Akbulak, T.Altunok, G.Uçar, K.Erkanlı, İ.Bakır İstanbul Mehmet Akif Ersoy GKDC Eğ. Ar. Hastanesi

Çalışmaya dahil edilme kriterleri

BUHAR KAZANLARINDA BLÖF

TRANSFÜZYON UYGULAMALARININ TEMEL KURALLARI VE GERİ BİLDİRİM

KULLANMA TALİMATI. RESCUE FLOW 250 ml enfüzyon çözeltisi Damar içine uygulanır.

Toksikolojide Hemodiyaliz, Hemoperfüzyon, Hemofiltrasyon. Dr. Evvah Karakılıç Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

ASİD BAZ DENGESİ. Prof Dr Salim Çalışkan

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

TAMPONLAR-pH ve pk HESAPLAMALARI

Olgu Tartışması. Doç. Dr. Bülent ERDUR PAUTF Acil Tıp AD DENİZLİ Haziran 2012 ATOK

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

EGZERSİZ SONRASI TOPARLAMA

Asit Baz Dengesi Hedefler

KAN VE KAN ÜRÜNLERİNİN KANITA DAYALI KULLANIMI

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

KULLANMA TALİMATI. HAEMACCEL, 500 ml renksiz ve berrak çözelti içeren plastik şişe olarak ambalajlanmıştır.

NUMUNE ALINIRKEN YAPILABİLEN HATALAR. Yrd. Doç. Dr. Funda BULMUŞ Fırat Üniversitesi SHMYO

G. EKLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi

HÜCRE ZARINDA TAŞIMA PROF. DR. SERKAN YILMAZ

Yrd. Doç. Dr. Murat Sarıtemur Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD 2014

Kan Bileşenleri ve Transfüzyon Pratiği. Dr Yüce Ayhan

Böbrek ve İdrar Yollarını Etkileyen Maddeler

Doç. Dr. Selçuk SELÇUK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH

KULLANMA TALİMATI NEOFLEKS HİPERTONİK

ph = 6,1 + log [CO 2 ]

Şekilde görüldüğü gibi Gerilim/akım yoğunluğu karakteristik eğrisi dört nedenden dolayi meydana gelir.

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ

F KALDIRMA KUVVETİ (ARCHİMEDES PRENSİBİ) (3 SAAT) 1 Sıvıların Kaldırma Kuvveti 2 Gazların Kaldır ma Kuvveti

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

SIVILAR YÜZEY GERİLİMİ. Bir sıvı içindeki molekül diğer moleküller tarafından sarılmıştır. Her yöne eşit kuvvetle çekilir.daha düşük enerjilidir.

Sıvı-Elektrolit ve Asit Baz Denge Farmakolojisi

TRANSFÜZYON REAKSİYONLARINI ÖNLEYEBİLİRMİYİZ?

Gaz değişimi Ventilasyon perfüzyon ilişkisi (Prof. Dr. Mert Şentürk, Prof. Dr. Mehmet Uyar, Doç. Dr. Mukadder Orhan Sungur)

KAN BASINCI (TANSĐYON) Prof. Dr. Erdal ZORBA

OLİGOÜRİLİ HASTADA LABORATUVAR BULGULARI

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

SEPSİS OLGULARI. Prof Dr Sait Karakurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Yoğun Bakım Ana Bilim Dalı

PERİTON DİYALİZİNİN ANATOMİSİ & FİZYOLOJİSİ Hayriye PELENK Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH Ankara

Transkript:

PERFUZAT_ Pompa-oksijenatör sistemini prime etmek için kullanılır. Dengeli elektrolit çözeltileridir. Normale yakın ph sı vardır. İyonik içeriği plazmaya benzer. Prime solüsyonuna glukoz ve laktat ilave edilmesi uygun değildir. Düşük ısıda glukoz düzeyi yükselir. Glikoliz hızlanır, doku seviyesinde meydana gelen laktik asidozun nedeni bu olabilir. Hb KONSANTRASYONU_ CPB sırasında optimal Hb konsantrasyonu (ya da hematokrit düzeyi) ile ilgili çok az bilgi vardır. Bu nedenle bazı merkezlerde, hem erişkin hem de genç hastalarda CPB sırasında Hb konsantrasyonun yakın kontrolu yapılamaz. Bunun yerine pompa-oksijenatör dengeli tuz çözeltileri ile doldurulur. Normal bireylerde 37ºC da, 0.4 ile 0.5 arasında hematokrit değeri dolaşım ve oksijen taşınması için optimaldir (eritrosit Hb konsantrasyonun normal olduğu varsayılırsa). Bu halde normal mitokondrial PO 2 düzeyi (0.05-1 mmhg) ve ortalama intraselüler PO 2 düzeyi (~5 mmhg) sağlanır. Bu mixed venöz kanda normal oksijen düzeyi olarak ifade edilir (PVO 2 ~40, SVO 2 75%). Hematokrit normal derecede yükseldiğinde, oksijen içeriği yükselir ancak viskozite arttığı için kan akımı azalır. Oksijen transportu hematokrit ile direkt, kanın viskozitesi ile ters ilişkilidir. Hipotermi kanın viskozitesini artırır, yani düşük ısılarda 37ºC a göre daha daha düşük hematokrit daha uygundur. Hipotermik CPB de normalin altında hematokrit, düşük viskozite ve düşük shear nedeniyle arzulanan şeydir ve mikrosirkülasyonun daha etkili perfüze olmasını sağlar. Orta ve derin hipotermide CPB de 0.20 civarında hematokrit uygundur. Düşük akım hızlarında, düşük hematokrit düzeyleri, nörolojik disfonksiyona zemin hazırlayabileceği unutulmamalıdır. Isınma sırasında, oksijen ihtiyacının artmasına paralel olarak daha yüksek (>0.30) hematokrit düzeyi istenir. Bu; ısınma sırasında uygulanan ultrafiltrasyon ile sağlanabilir. Kan hacmi çok düşükse eritrosit suspansiyonu ilave edilebilir. Hb konsantrasyonu CPB başlamadan önce ayarlanmalıdır. CPB nin başlangıcından sonraki kan hemoglobini (hemoglobin konsantrasyonu (mg/dl) ya da hematokrit (Hct) olarak ifade edilir) CPB nin başlangıcından hemen önce hastanın kan hacmi ve hemoglobin düzeyi Hb/dl (ya da Hct) ve pompa-oksijenatörün kan hacmi ve hemoglobin düzeyi Hb/dl (ya da Hct) ile belirlenir. Yani pompa-oksijenatör kan ile prime edildiğinde, hasta-makine hematokriti (Hct p.m) şu denklem ile hesaplanır: Hct p.m = hasta eritrosit hacmi (ml) + makine eritrosit hacmi (ml) hasta kan hacmi (ml) + makine kan hacmi (ml)

Prime olarak kan kullanılmazsa: Hct p.m = [vücut ağırlığı (kg). ƒ. 1000] [Hct p ] [vücut ağırlığı (kg). ƒ. 1000] + makine kan hacmi ƒ sabit katsayısı infantlar ve 12 yaşın altındaki çocuklar için 0.08, 12 yaşın üzerindeki çocuklar ve erişkinler için 0.065 kabul edilir. Hesaplanan Hct istenen seviyede ise kansız prime solusyonu kullanılır. Eğer hesaplanan değer istenenin altında ise uygun miktarda kan ya da eritrosit suspansiyonu ilave edilir. 48 saatten daha yeni banka kanı kullanılır, erişkinlerde gerekli olduğunda daha eski kan kullanılabilir. Eritrosit suspansiyonları 5 günden daha eski olmamalıdır. Banka kanı antikoagülan solusyon (sitrat-fosfat-dekstroz ya da CPD) ile kalsiyumu tüketilmiş kandır ve asidotiktir. Bu nedenle birçok merkezde kan pompa-oksijenatöre konmadan ya da CPB öncesinde ya da sırasında heparin, kalsiyum ve tampon ilave edilir. Bir ünite CPD kana ilave edilecekler CPD kan 500 ml Heparin (3000 U) 3 ml (her ml kan için 6 U heparin) NaHCO 3 (8.4%) 10 ml CaCl 2 (10%) 5 ml (en son ilave edilir) Toplam 568 ml Ancak bazı merkezlerde kan pompa-oksijenatöre konmadan önce kalsiyum ilave edilmez ancak ısınma sırasında nazofarengeal ısı 28ºC ulaşınca iyonize kalsiyum düzeyi ölçülür ve uygun miktar ilave edilir (iyonize kalsiyumun normal seviyesi 1.2 milimol/l, total kalsiyum 2.5 mm/l ya da 10 mg/dl). Bu uygulamarda CPB nin başlangıcında aşırı düşük iyonize kalsiyum seviyelerine yol açar. Aslında yüksek iyonize kalsiyum düzeyi daha zararlıdır. Daha mantıklı bir uygulama her 1 şişe banka kanına 5 yerine 3 ml kalsiyum klorur ilave etmek ve iyonize kalsiyum düzeyi ölçmeden daha fazla ilave yapmamaktır.

ONKOTİK BASINÇ (Albumin konsantrasyonu)_ Hasta-pompa-oksijenatör kanının albumin konsantrasyonu, hemoglobin konsantrasyonunda olduğu gibi hemodilüsyon ile etkilenir. Albuminin ve dolayısıyla plazma kolloid ozmotik basıncının düşmesi sıvının damardan interstisyel boşluğa kaymasına yol açar. Bu özellikle akciğerler için önemlidir. CPB sırasında pulmoner venöz basınç sıfır olmalı 10 mmhg yı kesinlikle geçmemelidir. Pulmoner venöz basıncın yükseldiği ya da plasma ozmotik basıncının düştüğü durumlarda Starling yasasına göre ekstravasküler akciğer sıvısı artar ve pulmoner ödem gelişir. Cohn ve arkadaşlarının çalışmasında hemodilüsyonun ekstraselüler sıvı hacminde artışa yol açtığı gösterilmiştir. Ancak CPB esnasında mikrovasküler geçirgenlik artar ve dışarıdan verilen albumin gibi makromoleküller interstisyel sıvıya kaçar. Starling denklemindeki etkilere göre bu da olumsuz sonuçlar doğurur. Homolog albuminin kendisi de bazen allerjik reaksiyonlara neden olarak mikrovasküler geçirgenliği artırır ve albuminin interstisyel boşluğa kaymasına neden olur. Bu karmaşık bağıntılar homolog albumin ilave edilmesinin faydalı etkiler ortaya çıkarmamasının nedeni olabilmektedir. Bazı özel durumlarda albumin düzeyinin normal sınırlarda tutulması tartışmalıdır. Dekstran 40, dekstran 70, hidroksietil-nişasta gibi diğer koloid solüsyonları da intravasküler sıvı kaybolmasını azaltmak için prime solüsyonuna ileve edilebilir, ancak bunların faydaları gösterilememiştir. İLAÇLAR ve İLAVE EDİLENLER_ Dengeli tuz çözeltileri ve kan ve ona ilave edilenler dışında perfüzata eklenecek diğer maddeler ve ilaçlar konusundaki tavsiyelerde pratikte farklılıklar vardır. Bu maddeler pompa-oksijenatöre prime olarak, CPB den önce hastaya ya da CPB esnasında hastaya ya da pompa-oksijenatöre ilave edilebilir. Ozmotik diüretiklerin kullanımı tavsiye edilir. Saf bir ozmotik diüretik olan manitol (0.5 g/kg) prime olarak eklenir. Manitol aynı zamanda CPB esnasında ortaya çıkan serbest oksijen radikallerine karşı etkili bir ajan olarak kabul edilir. Pompa-oksijenatöre prime olarak eklenen 350 mg/dl konsantrasyonundaki glukoz da tatmin edici bir diüretik ajandır. Ancak soğuma ve derin hipotermik total sirkulatuar arestten hemen sonra meydana gelen hiperglisemi beyin hasarı riskini artırır. Bu nedenle, prime olarak ve CPB sırasında ve hemen sonrasında kullanımı pek doğru değildir. CPB sırasında potent bir diüretik kullanımı faydalıdır. Bu nedenle, pompaya prime olarak furosemide (Lasix) ilave edilmesi birçok grup tarafından uygulanmaktadır. Total

sirkulatuar arest veya orta ya da derin hipotermi ile total CPB sonrasında ısınma başlangıcında 1-2 mg/kg dozunda bolus olarak uygulanması daha avantajlıdır. Kısa etkili bir α-adrenerjik reseptör blokörü olan fentolamin, katekolaminlerin neden olduğu vazokonstriksiyonu önler. CPB sırasında verildiğinde daha dengeli bir soğuma ve ısınma sağlar, doku perfüzyonunu olumlu yönde etkiler. İlaç bu amaçla Boston Children s Hospital da rutin olarak kullanılmaktadır. CPB nin başlangıcında ya da soğutma başlarken, 0.2 mg/kg bolus dozu uygulanır. Sirkulatuar arest kullanıldığında, ısıtma için CPB tekrar başladığında 0.2 mg/kg dozu tekrarlanır. Benzer şekilde uzun etkili α-adrenerjik reseptör blokörü olan fenoksibenzamin, infant ve çocuklarda rutin olarak kullanılır ve 8-10 saatlik blok sağlar. İlaç 1 mg/kg dozunda, CPB başlamadan 15 dakika önce ve total sirkulatuar arestte ısıtma başlarken verilir. Nitroprusid de, soğutma ve ısıtma esnasında devamlı infüzyon olarak kullanılabilir. Nitroprusid, CPB esnasında arteriyel basıncı düşürürken (yaklaşık 25 mmhg) serebral kan akımını yeterli düzeyde tutar. Steroidlerin rutin kullanılıp kullanılmayacağı, perfüzata ilave edilip edilmeyeceği ve hangi ajanın kullanılacağı konusunda kesin görüş birliği yoktur. Elde edilen veriler steroidlerin doku perfüzyonunu artırdığını ve CPB sırasında meydana gelen ekstraselüler hacimdeki artışı azalttığını ortaya koymaktadır. CPB nin başlangıcında bir kez uygulanacak olan 30 mg/kg tek doz metilprednizolon ya da 1 mg/kg tek doz deksametazon endikedir, çünkü bu protokol ile ilgili olarak hiçbir dezavantaj tanımlanamamıştır. Bu ajanlar kompleman aktivasyonunu azaltmaz, ancak özellikle CPB nin sonlarında kalbin ve akciğerlerin reperfüzyonu sonucu oluşan kompleman-yollu lökosit aktivasyonunu azaltır. Aprotinin (Trasylol) serin proteaz inhinitörü olarak etki eden bir biyolojik üründür. Güçlü bir antifibrinolitik ajandır. Birçok çalışmada, aprotinin CPB sonrası kanamayı 50% oranında azalttığı gösterilmiştir. Henüz bir yanetkisi gösterilmemiştir. Küçük bir doz (500 KIU, 0.05 ml), anestezinin başlamasından hemen sonra intravenöz yolla uygulanır ve hastanın sensitivitesi (allerjik reaksiyon) test edilir. Erişkinlerde pompa-oksijenatör prime solusyonu, 1 milyon kallikrein inaktivatör ünitesi (KIU) ya da 100 ml ilaç içerecek şekilde ayarlanır. CPB başlamadan önce devamlı aprotinin infüzyonu başlar, ilk 20-30 dakikada 200 ml (2 milyon KIU) verilir, bunu takiben 50 ml/saat (5 yüzbin/saat) infüzyona devam edilir. İnfüzyon CPB sonlanana kadar ya da 6 saat tamamlanana kadar devam eder. Daha fazla doz uygulanmaz. Aprotinin ACT sonuçlarını etkiler. Epsilon-aminokaproik asit ve traneksamik asit kanama miktarını ve kan transfüzyonu ihtiyacını azaltan, CPB öncesinde, sırasında ya da sonrasında uygulanabilen antifibrinolitik ilaçlardır. Epsilon-aminokaproik asit ampirik olarak cilt insizyonu ile birlikte 10 mg, işlem

sırasında 10 mg ve erken postoperatif dönemde 10 mg olarak uygulanır. Buna alternatif olarak ilaç insizyon ile birlikte 150 mg/kg ve CPB başlangıcından 4 saat sonra 30 mg/kg dozunda da uygulanabilir. Traneksamik asit ise cilt insizyonundan önce 1 g, pompada prime olarak 500 mg ve işlem sırasında 400 mg/saat uygulanır. YABANCI CİSİMLER_ Normalde insanların arteriyel dolaşımına nadiren yabancı cisimler girer ve bu olduğu zaman arteriyel tromboemboli denen patolojik durum ortaya çıkar. Ancak CPB esnasında, hava kabarcıkları, pompa-oksijenatörün partikülleri, platelet agregatları ve parçaları, fibrin agregatları, denatüre olmuş protein parçaları ve şilomikronlar arteriyel dolaşım içinde hastaya dağılır. Mikroembolizasyon CPB nin ilk 5 ile 10 dakikasında en fazladır. Bundan dolayı toplam mikroemboli miktarı CPB nin süresi ile orantılı değildir. Pompa-oksijenatörün arter hattına yerleştirilen daha küçük gözenekli bir filtre kullanarak mikroemboli miktarının azaltılabileceği pek doğru değildir. Mikroembolizasyon bubble oksijenatörlerde membran oksijenatörlere göre daha fazladır. Emboize olan parçacıklar ne çeşit olursa olsun sadece geçici tıkanıklığa yol açar ve genellikle 5-10 günden sonra bunlara ait bir bulgu kalmaz. Ancak nöropsikometrik test skorlarındaki düşüş ile mikroembolizasyon miktarı arasında bir ilişki olduğu gerçektir. Mikroembolilerin nedeni birden fazladır. Bazı durumlarda pompa-oksijenatörün yüzeyindeki partiküller embolize olur, bu nedenle CPB başlamadan önce sistemdeki kanın filtreden geçirilmesi düşünülebilir. Arteriyel hattaki hava kabarcıklarının da birçok nedeni vardır, ancak bunlar bubble oksijenatörlerde daha sık meydana gelir. Isı değiştiricideki su ile kan arasında yüksek derece farkları bulunması (süratli soğuma ve ısınma) gaz mikroembolilerine neden olur. CPB sırasında plateletlerin adezyonu ve agregasyonu ve heparinizasyona rağmen fibrin oluşması embolizasyona katkıda bulunur. İntrakardiyak aspiratör sistemi de mikroembolilerin hastaya dönmesine neden olur. HEMOLİZ_ Eritrositlerin hemolizi, uzun süredir bilinen bir pompa etkisidir. Açık kalp cerrahisinin ilk zamanlarında, pompanın zarar verici etkisinin göstergesi olarak ameliyat sırasında ve sonrasında plazma Hb düzeyleri monitorize edilmiştir. Ancak, CPB sırasındaki serum Hb seviyeleri gerçekten hemoliz miktarını doğru yansıtmaz. Haptoglobinlere bağlı olan Hb, haptoglobin binding site ler doyduktan sonra, retiküloendoteliyal sistem ve idrar yoluyla devamlı olarak uzaklaştırılır. Plazma Hb düzeyi 40 mg/dl geçtiğinde, böbrek tübüllerinde Hb

kastları oluşur. Plazma Hb düzeyi 100 mg/dl üzerine çıkmadıkça renal shutdown olası değildir. Han (1980) yaptığı bir çalışmada serum Hb düzeylerini ölçmüş CPB öncesi 8.3±1.3 mg/dl, CPB başlangıcından 10 dakika sonra 33.3±3.6 mg/dl ve CPB sonrası 90.7±8.4 mg/dl bulmuştur. Hastaların plazma Hb düzeyleri CPB sonrası saatlerce yüksek seyredebilir, bu CPB esnasında hasar gören ancak parçalanmayan eritrositlerin yıkımının devam etmesi ile açıklanır. Eritrosit sayısı sıklıkla postoperatif 3-4 güne kadar düşmeye devam eder. Geçmişte bu hasar gören eritrositlerin yarı ömürlerinin kısalmasına bağlanırken aslında hemoliz biraz daha komplikedir. Kompleman aktivasyonunun ürünü olan C5b-9 CPB sırasında eritrositlerin yüzeyinde birikir, bu da hemoliz ile yakından ilişkilidir.