YETER ARTIK BİZİ KANDIRAMAZSINIZ: Kimin ADALETinden bahsediyorsunuz? Biz işçiler ve emekçiler için hiçbir zaman adalet olmadı ki? Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana biz işçiler ve emekçiler için adalet hiç olmadı. Cumhuriyetin kuruluşundan grevde olan Nusaybin demiryolu işçilerinin grevi zorbaca bastırıldı. 1946 yılına kadar biz işçilerin ve emekçilerin sendika kurma hakkı yoktu. İşçi sınıfının ve emekçilerin kendi partilerini kurmaları yasaktı. Bugün egemen sömürücü sınıfın tüm partilerince kabul edilen Nazım Hikmet Türkiye Komünist Partisi üyesi olduğu iddiası ile binlerce komünist gibi yıllarını hapishanelerde tüketmek zorunda kaldı. https://turgayfisekci.wordpress.com/2010/01/21/nazim-hikmetin-yasam-oykusu-cezaevi-yillari/ Yine Mustafa Suphi ve yoldaşları memlekete çağrıldıkları ve mecliste birlikte çalışma yapmaları istendiği halde yoldaşları ile birlikte kahpece katledilerek Karadenizin karanlık sularına atıldı. Bunlar bugün Adalet arayışında olan Cumhuriyet Halk Partisi nin (CHP) iktidarı koşullarında gerçekleşen adaletsizliklerdi. Yine tek partili döneminde Kürtlere, Azınlıklara, Alevilere ve Müslüman olmayan diğer azınlıklara karşı zorbaca siyaset güdüldü. Toplumumuzun önemli bir bölümünü oluşturan bu kesimlere karşı adalet hiç uygulanmadı. Tersine Koçgiri, Dersim ve daha birçok alanda katliamlar uygulanarak ne kadar adalet çi olduklarını gösterdiler. ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE DE İŞÇİ VE EMEKÇİ YIĞINLAR İÇİN ADALET YOKTU..! İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 1
Demokrat Parti ile başlayan çok partili sistem döneminde burjuva demokratik bazı adımlar atılmasına rağmen işçi ve emekçi yığınlarla birlikte yine Kürt Ulusu, Aleviler ve azınlıklar için adalet hiçbir zaman olmadı. İnkarcı ve imhacı politikalara devam edildi. Burjuva demokrasisinin bile doğru dürüst işletilmediği dönemlerde yine katliamlar gündemdeydi. 60 lı yıllardaki öğrenci hareketinin uluslararası konjoktördeki gelişmelerden de esinlenerek devrimci harekete evrimlenmesi ve giderek işçi sınıfını içine alması ile birlikte egemen sömürücü sınıfın hükümetleri devlet organları aracılığıyla devletin faşist saldırılarını yoğunlaştırdılar. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan gibi devrimcileri asarak işçi ve emekçi yığınlara gözdağı vermeye çalıştılar. Mahir Çayan ve yoldaşlarını Kızıldere de barbarca katlettiler. İbrahim Kaypakkaya yı Diyarbakır ın zindanlarında kurşuna dizdiler. Bunlar bir korkunun eseriydi. İşçi ve emekçi yığınları susturmak için bu katliamları yaptılar. Ama bizleri susturamadılar. İşçi hareketi giderek güçlendi ve fabrikalar örgütlendi. Milyonları kapsayan 1 Mayıs kutlamalarından da korktular ve devlet işçi eylemlerine saldırdı. 1 Mayıs 1977 de Taksim meydanı kana bulandı. DİSK in başkanı Kemal Türkler i katlettiler. Bunlar yetmedi Çorum, Sivas, Maraş ta olduğu gibi toplu katliamlar düzenlendi. Bu devlet kendi sömürü düzeninin devamı için kontr-gerillayı devreye sokarak yüzlerce insanımızı katletti. Sunni-Alevi çatışması yaratarak sömürü düzenini sürdürmeye çalıştı. Bu katliamlarda düzenin bugünkü partilerinin öncüleri ve bilumum siyasetçileri ortaklaşa tavır aldılar. Bugün adalet arayışında olan CHP iktidar partisi olduğu halde bu katliamları önlemek için bir şey yapmadı. http://blog.milliyet.com.tr/yakin-tarihimizin-utanc-veren-olaylari--maras-olaylari--19-26-aralik-1978/blog/?blogno=220082 Bunlar da yetmedi 2 Temmuz 1993 te bu günkü CHP nin öncülü SHP nin de hükümet ortağı olduğu bir dönemde Sivas katliamı gerçekleştirildi. İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 2
35 civarında sanatçı ve aydının katledildiği bu katliamın gerçek sorumluları hala yargılanmadı. Bu olayın failinin devlet olduğu gün gibi ortadayken göstermelik bazı şahısların yargılanması olayın örtbas edilmesiydi. Yani yine Alevi mezhebine mensup insanlar hedef gösterilmişti ve katliam vahşi bir şekilde gerçekleştirildi. Alevi vatandaşlar için yine adalet yoktu. İŞÇİLERİN HAK ARAMA HAKKI YOKTUR Sendikalaşma ve toplu sözleşme yapma hakkı hem Anayasa da ve hem de Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu nda yer almasına rağmen bir dizi başka yasa ile önemli oranda sınırlandırılmış ve hatta istisnaların dışında kullanılamaz hale getirilmiştir. Son yıllarda Metal İş Kolunda, Kimya İş kolunda, Cam iş kolunda ve daha bir dizi işyerinde uygulanmaya konan grevler bakanlar kurulu kararı ile 60 gün süre ile ertelendi denerek yasaklanmıştır. Çünkü 60 günlük sürenin sonunda devam eden grev yoktur. Bu adaletsizliğe karşı bugün adalet arayışında olduğunu söyleyen ne CHP ne de diğer burjuva partiler seslerini çıkarmışlardır. Çünkü kendileri patronların savunucusu partilerdir. Sesini çıkaran küçük partilerin ise yaptırımcı gücü yoktur. Kayıt dışı çalıştırılan milyonlarca işçinin, taşeron ve kiralık işlerde çalıştırılan kiralık işçilerin grev hakkı vb. hiçbir hakkı yoktur. Yani biz işçilerin ve emekçilerin üretimden gelen gücünü kullanma hakkı da adaletsiz liğe takılmıştır. F TİPİ CEZAEVLERİ KATLİAMI Politik tutsakların tecride karşı mücadelesi yine CHP nin hükümet ettiği bir dönemde gerçekleşti. 19 Aralık ta dönemin adalet bakanı Hikmet Sami Türk ün de içinde bulunduğu sorumlu devlet yetkilileri Hayatı kurtarma operasyonu yalanıyla gerçekleştirilen bu faşist saldırılar sonucu 32 civarında insanımız hayatını kaybetti. İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 3
Kimi kimyasal maddelerle yakılarak katledildi. Bu katliamın sorumluları yargılanmadı bile. Devlet kendi eliyle katliam tertiplediğinde kimden hesap soracak ki? KIRK YILDIR SÜREN BİR İÇ SAVAŞ VAR Kırk yılı aşkın bir süredir Kuzey Kürdistan da bir iç savaş sürmektedir. Bu savaşı sürdüren Kürdistan İşçi Partisi olarak kendisini adlandıran PKK yıllardır on binlerce kayıp vermesine karşın geldiği noktada TC devletinden ayrılmama, birlikte yaşama fakat anadilde eğitim ve Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde kendi kendisini yönetme adı altında bir program sundu. Bu program üzerine devletle bir dizi görüşmeler sürdü ve sonradan yeniden bir savaş tırmandırıldı. Bu savaşta özerklik ilan edilen bölgede 10 bin Kürt insanı katledildi. Kimisi kimyasal silahlarla öldürüldü. Dünyanın birçok ülkesi özerlikten daha geniş kapsamlı haklara sahip olan federasyon tipinde yapılanma ile yönetilmektedir. TC devleti yıllarca yok saydığı Kürtleri ve Kürt ulusunu binlerce kurban verildikten sonra Avrupa Birliğine girmenin yolu Diyarbakır dan geçer söylemi ile birden bire Kürtlerin varlığını da keşfederek en yüksek devlet katında en önemli sorunumuz Kürt sorunudur ve bunu çözmemiz şarttır dediler. Dediler demesine ama hala bir dizi oyun peşindeler. Yani kısacası Kürtler için de adalet yok. Aynı şey diğer azınlıklar için de geçerlidir. Bugün hala Ermeni soykırımının ki bazıları buna şimdi büyük felaket diyorlar, hesabı verilmiş değil. Ermenilerin kendi anayurtlarından koparılıp atılması, önemli bir kesiminin katledilmesinin muhasebesi yapılmak zorundadır. Yine Trabzon Rumlarının yerlerinden yurtlarından edilmesinin hesabı verilmemiştir. Yani bu dönemin temel sorumlu partisi olan CHP nin bu konularda egemen devlet politikalarını savunması Tek bayrak, tek dil, tek Vatan Irkçı söyleminin arkasındaki devlet politikasının hala devam ediyor olması işçi ve emekçiler için olmayan adalet in azınlıklar için de olmadığını bir kez daha göstermektedir. İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 4
ŞİMDİ CHP ÖNCÜLÜĞÜNDE ADALET YÜRÜYÜŞÜ TERTİPLENİYOR VE BİZİ DE BUNA İNANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR Şimdi yukarıda saydığımız tüm yok sayma politikalarının sahibi olan CHP nin adalet istiyoruz diye sokaklarda yürümesi inandırıcı mı? Öncelikle şunu tespit etmek gerekir ki herkes dilediği şekilde kendi tepkisini dile getirme hakkına sahiptir. Biz bu hakkın savunulması gerektiğini düşünüyoruz. Fakat biz işçi ve emekçileri aldatmanın bir biçimi olan politikalara da karşıyız. 2019 yılı seçimleri egemen sömürücü sınıflar için önemli bir dönemeçtir. Aslında bugünkü yürüyüşün hedefi de bu seçimlerdir. Yukarıda da ortaya koymaya çalıştığımız gibi ne CHP döneminde ne de diğer partiler döneminde izlenen politikalar hiçbir şekilde biz işçilere, emekçi yığınlara, azınlıklara ve diğer inanış gruplarına hiçbir adalet getirmemiştir. Şimdi yine CHP kazaen 2019 da hükümet kurarsa bilin ki bugünkünden daha farklı bir adalet anlayışı olmayacaktır. Tekçi zihniyet-siyaset devam edecektir. Burjuva sömürü düzeni de devam edecektir. PEKİ, ÇÖZÜM NEREDE? Kendi iktidarımızdadır çözüm. Bugün burjuvazi için adalet vardır. Mülkü olanın adaleti var. İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 5
Biz mülksüzlerin adaleti de bugün mülk sahibi olanların ellerindeki sömürü aletlerini, yani üretim araçlarını alıp toplumsal mülk haline getirdiğimizde ve kendi sosyalist iktidarımızı kurduğumuzda olacaktır. Biz işçilerin ve emekçilerin neredeyse bir yüzyıldır kandırıldığı yetmiyor mu? Evet, bu oyunları bozmak için, ÖRGÜTLENMEK GEREKİYOR! Biz işçiler ve emekçiler fabrikaları temel alan İŞÇİ SINIFI PARTİSİ örgütlenmesini başarıyla tamamlayıp diğer emekçilerle birlikte var olan bu kapitalist sömürü düzeninin bir aracı olan devleti yıktığımız koşullarda kendi hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz. O zaman biz İşçiler ve emekçiler Anayasa da nelerin yer alacağına karar vereceğiz. Herkes iş güç sahibi olacak ve insanca yaşama koşullarına sahip olacaklardır. Çünkü bizim Anayasamızda sömürüye izin olmayacaktır. Bizim Anayasamızda sömürüye neden olacak özel mülkiyete izin verilmeyecektir. Bizim Anayasamız insanca özgür ve eşit bir şekilde yaşama temel olan bir içerikte olacaktır. Bizim Anayasamız bu coğrafyada yaşayan bütün halkların eşitliğine ve özgürlüğüne yer verecektir. Bizim Anayasamızda erkek egemenliği yasaklanacak erkek ve kadınların eşit haklara sahip olması için bir temel yaratılacaktır. ÇÜNKÜ BU ANAYASAYI BİZ İŞÇİLER KENDİMİZ YAPACAĞIZ! Ama bunun için örgütlenerek kendi partimizi yaratmamız lazımdır. Çünkü sömürünün iktidarını yıkabilmek için yürütülen mücadeleye önderlik edecek, bize yol gösterecek bir gerçek işçi partisine ihtiyaç vardır. Bugün küçük bir çekirdek şeklinde çalışmasını yürüten partimizin sınıfın partisine dönüştürülmesi için sınıfla, yani işçilerle kucaklaşması gerekmektedir. Her örgütlenmede, her grevde, her direnişte var olmalıyız ve savaşkan bir parti olmalıyız. Kendi iktidarımızı kurabilmemiz için sermayenin devletini şiddete dayanan devrimle yıkmalı ve kendi iktidarımızı kurmalıyız. İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 6
YAŞASIN İŞÇİLERİN EMEKÇİLERİN SOSYALİZM MÜCADELESİ ADALET SOSYALİZMDE EMPERYALİST VE GERİCİ SAVAŞLARA HAYIR! YAŞASIN DEVRİMCİ SAVAŞLAR YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ! / BİJÎ BRATÎYA GELAN! KAHROLSUN KAPİTALSİT SÖMÜRÜ DÜZENİ! / BİMRE SAZÜMANA KAPÎTALÎST YA KEDXWARÎ! YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!/ BIJÎ ŞOREŞ Û SOSYALÎZM! / SKİDAS GENOMTSKİNU DO SOSYALİZMİ! YA KAPİTALİST BARBARLIK, YA SOSYALİZM! / YAN KAPÎTALİSTA BARBARÎ YAN SOSYALÎZM! / KAPİTALİSTHURİ BARBAROBA, VARNA SOSYALİZMİ! MARKSİST-LENİNİST PARTİ (BOLŞEVİK)-ÖK PARTİYA MARKSİST-LENİNİST (BOLŞEWİK)-KR 02 Ç uruğayi/tîrmeh/temmuz 2017 İŞÇİ PARTİMİZİ, MARKSİST LENİNİST PARTİMİZİ(BOLŞEVİK) ÖRGÜTLE! Sayfa 7