Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması *

Benzer belgeler
Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması *

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

The Effect of Brain Based Learning on Academic Achievement: A Meta-analytical Study *

Yrd. Doç. Dr. Memet Karakuş - Onur Yalçın

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI

EPİSTEMOLOJİK İNANÇLAR ÜZERİNE BİR DERLEME

Türkiye de Biyoloji Eğitimi. Türkiye de Biyoloji Eğitimi İÇERİK

Geçmişten Günümüze Kastamonu Üniversitesi Dergisi: Yayımlanan Çalışmalar Üzerine Bir Araştırma 1

Available online at

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ

BKİ farkı Standart Sapması (kg/m 2 ) A B BKİ farkı Ortalaması (kg/m 2 )

PROJE TABANLI ÖĞRENMEDE ÇOKLU ZEKÂ YAKLAŞIMININ MATEMATİK ÖĞRENME BAŞARISINA VE MATEMATİĞE KARŞI TUTUMA ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

Sınavlı ve Sınavsız Geçiş İçin Akademik Bir Karşılaştırma

BÖLÜM 6 MERKEZDEN DAĞILMA ÖLÇÜLERİ

BİR ÖRNEKLEM İÇİN T TESTİ İLİŞKİSİZ ÖRNEKLEMLER İÇİN T-TESTİ

İstatistik ve Olasılık

BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN BRANŞLARINA KARŞI TUTUMLARININ İNCELENMESİ

Öğretmen Adaylarının Eğitim Teknolojisi Standartları Açısından Öz-Yeterlik Durumlarının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

A. BIÇIME İLIŞKIN ANALIZ VE DEĞERLENDIRME

İstatistik. Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 1

PROBLEM BELİRLEME ve LİTERATÜR (ALANYAZIN) TARAMA

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması

İLKÖĞRETİM 6. ve 7. SINIF FEN ve TEKNOLOJİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ İÇERİĞİNE VE ÖĞRENME- ÖĞRETME SÜRECİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

DENEYSEL DESENLER GERÇEK DENEYSEL DESENLER YARI DENEYSEL DESENLER FAKTÖRYEL DESENLER ZAYIF DENEYSEL DESENLER

Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S

Yrd. Doç. Dr. Celal Deha DOĞAN. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Ölçme ve Değerlendirme Bilim Dalı- Doktora

ÖZGEÇMĐŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Halil Coşkun ÇELİK

Oluşturulan evren listesinden örnekleme birimlerinin seçkisiz olarak çekilmesidir

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İki Ortalama Arasındaki Farkın Önemlilik Testi (Student s t Test) Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

Arş. Gör. Dr. Mücahit KÖSE

Temel İstatistik. Y.Doç.Dr. İbrahim Turan Mart Tanımlayıcı İstatistik. Dağılımları Tanımlayıcı Ölçüler Dağılış Ölçüleri

TANIMLAYICI İSTATİSTİKLER

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÖSS ve ÖZEL YETENEK SINAVI PUANLARINA GÖRE GENEL AKADEMİK BAŞARILARI

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Eğitim Fakültesi Dergisi. Endüstri Meslek Lisesi Öğrencilerinin Yetenek İlgi ve Değerleri İle Okudukları Bölümler Arasındaki İlişki

Eğitim ve Bilim. Cilt 42 (2017) Sayı

Parametrik İstatistiksel Yöntemler (t testi ve F testi)

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÖZEL EĞİTİM ANABİLİM DALI

Veri Toplama Teknikleri

BÖLÜM 14 BİLGİSAYAR UYGULAMALARI - 3 (ORTALAMALARIN KARŞILAŞTIRILMASI)

BİYOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN LABORATUVAR DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARININ FARKLI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

ÖĞRETMENLER, ÖĞRETMEN ADAYLARI VE ÖĞRETMEN YETERLĠKLERĠ

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

K BAĞIMSIZ ÖRNEKLEM HİPOTEZ TESTLERİ

ÖZGEÇMİŞ. Kişisel Bilgiler: Eğitim Durumu: Emine BALCI. Doğum Tarihi 1985 Telefon 0(242)

TEMEL İSTATİSTİKİ KAVRAMLAR YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

GİRİŞ. Bilimsel Araştırma: Bilimsel bilgi elde etme süreci olarak tanımlanabilir.

TÜRKİYE DE FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ TEZLERİ

Uygulamalı Meta-Analiz

Örnek 4.1: Tablo 2 de verilen ham verilerin aritmetik ortalamasını hesaplayınız.

1. GİRİŞ Yapısalcı (constructivism) yaklaşım, bilginin öğrenme sürecinde öğrenciler tarafından yeniden yapılandırılmasıdır. Biz bilginin yapısını


BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERSLERİNDE ALTERNATİF ÖLÇME-DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ KULLANILMASINA İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımını Temel Alan Çalışmaların Değerlendirilmesi: Türkiye Örneği

Eğitim ve Bilim. Cilt 43 (2018) Sayı

Eğitim ve Bilim. Cilt 40 (2015) Sayı

1.Hafta. Arş. Gör.Canan SOLA

DANIŞMAN ÖĞRETMEN MENTORLUK FONKSİYONLARI İLE ADAY ÖĞRETMENLERİN ÖZNEL MUTLULUK DÜZEYİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

İstatistik ve Olasılık

RADEP ÇALIŞAN DESTEK PROGRAMI (RASYONEL DESTEK PROGRAMI)

Tekrarlı Ölçümler ANOVA

OYUN TEMELLİ BİLİŞSEL GELİŞİM PROGRAMININ AYLIK ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL GELİŞİMİNE ETKİSİ

İkiden Çok Grup Karşılaştırmaları

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ ORTAK SINAV BAŞARISININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

χ 2 Testi Mühendislikte İstatistik Yöntemler Bağımsızlık Testi Homojenlik Testi Uygunluk Testi

Matematik Başarısı ve Anne Baba Eğitim Düzeyi 1 - doi: / IAU.IAUD.m /

Üniversite Öğrencilerinin Akademik Başarılarını Etkileyen Faktörler Bahman Alp RENÇBER 1

İstatistik ve Olasılık

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ DERSLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI Filiz ÇETİN 1

Araştırma Yöntem ve Teknikleri

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 Değişkenler ve Grafikler 1. BÖLÜM 2 Frekans Dağılımları 37

T TESTİ: ORTALAMALAR ARASI FARKLARIN TEST EDİLMESİ. Yrd. Doç. Dr. C. Deha DOĞAN

Örnekleme Yöntemleri

SPSS E GİRİŞ SPSS TE TEMEL İŞLEMLER. Abdullah Can

Araştırma Yöntem ve Teknikleri

GİRİŞ. Eğitsel Tanım. Eğitsel Tanım Dünyadaki Engelli İstatistikleri

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM ORTAK SINAV TEST VE MADDE İSTATİSTİKLERİ

Tam Öğrenme Yaklaşımının Öğrencilerin Akademik Başarıları Üzerindeki Etkisi: Bir Meta-Analiz Çalışması

Sunuş yoluyla öğretimin aşamaları:

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

MEÜ. SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ DERS TANIMI FORMU

İLKÖĞRETİM 8.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN HAVA KİRLİLİĞİ KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ

KAMU PERSONELÝ SEÇME SINAVI PUANLARI ÝLE LÝSANS DÝPLOMA NOTU ARASINDAKÝ ÝLÝÞKÝLERÝN ÇEÞÝTLÝ DEÐÝÞKENLERE GÖRE ÝNCELENMESÝ *

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU

Üniversite Öğrencilerinin Eleştirel Düşünmeye Bakışlarıyla İlgili Bir Değerlendirme

Prof. Dr. Serap NAZLI

Transkript:

Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Educational Sciences: Theory & Practice 14(2) 1-20 2014 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. www.edam.com.tr/kuyeb DOI: 10.12738/estp.2014.2.2103 Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması * Eda GÖZÜYEŞİL a Niğde Üniversitesi Ayhan DİKİCİ b Niğde Üniversitesi Öz Bu araştırmada beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarılarına etkisini deneysel yöntemlerle ortaya koyan çalışmaların etki büyüklüklerinin birleştirilmesi amaçlanmış ve elde edilecek etki büyüklüğünün öğrencilerin öğrenim düzeyleri, çalışmaların yapıldığı derslerin alanı, örneklem sayıları ve çalışmaların yapıldığı ülkelere göre farklılık gösterip göstermediğinin meta-analiz yöntemiyle araştırılması hedeflenmiştir. Meta-analiz, aynı konu üzerine yapılmış birbirinden bağımsız birçok çalışmadan elde edilmiş sayısal verileri istatistiksel olarak birleştirme ve bu çalışmaların sonuçları hakkında genel bir yargıya varma yöntemidir. Bu bağlamda, alan yazın taraması sonucu 1999-2011 yılları arasında yapılmış beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarısı üzerindeki etkisini araştıran kodlama protokolüne uygun çeşitli ülkelerde İngilizce ve Türkçe dilinde yapılmış 31 adet çalışma (42 karşılaştırma) meta-analiz araştırmasına dâhil edilmiştir. Araştırma sonucunda, beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarısı üzerinde pozitif fakat orta düzeyde bir etkiye (d=0.640) sahip olduğunu ortaya konmuştur. Buna ek olarak, etki büyüklükleri öğrenim düzeyi, ders alanı, örneklem sayısına göre farklılaşmazken Türkiye ve ABD de yapılan çalışmalar karşılaştırıldığında, Türkiye lehinde anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler Akademik Başarı, Beyin Temelli Öğrenme, Meta-analiz, Nörobilim, Nörofizyolojik Öğrenme. Son yıllarda beynin yapısal ve fonksiyonel işleyişine yönelik çalışmalarda araştırmacılara fırsatlar yaratan elektrofizyolojik çalışmalar, nöropsikolojik testler ve görüntüleme tekniklerinin kullanılması (Vaid ve Hall, 1991; Vigliocco, Vinson, Druks, Barber ve Cappa, 2011; Weintraub, 2000) eğitim alanında büyük değişmelerle sonuçlanan önemli bilgiler sağlamıştır. Bütün bunlarda temel gaye, birey için daha nitelikli, kalıcı ve yaşanabilir bir öğrenmenin gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Bu amaçla geliştirilen ve yaygın olarak bilinen birçok öğrenme ve öğretme kuramı gibi beyin temelli öğrenme de öğrenmenin nasıl meydana geldiği ve hangi şartlarda daha etkili bir öğretim yapılabileceği üzerine odaklanmaktadır. Beyin temelli öğrenme, öğrenmeyi beynin yapısı ve fonksiyonları üzerine inşa eder ve öğretime yönelik çıkarımlarda bulunur (Caine ve Caine, 2002). Yani öğrencilerin bireysel özelliklerini dikkate alarak; Çevresel, duyusal, psikolojik ve benzeri faktörlerin öğrenme üzerindeki olumlu ve * Bu çalışma, Niğde Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı nda Doç. Dr. Ayhan DİKİCİ danışmanlığında Eda GÖZÜYEŞİL tarafından hazırlanan yüksek lisans tezinden üretilmiştir. a b Sorumlu Yazar: Eda GÖZÜYEŞİL Eğitim Programları ve Öğretim alanında doktora öğrencisidir. Niğde Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu nda İngilizce okutmanı olarak görev yapmaktadır. Çalışma alanları arasında yabancı dil öğretimi, beyin temelli öğrenme ve meta-analiz yer almaktadır. İletişim: Niğde Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, 51200 Niğde. Elektronik posta: edagozuyesil@gmail.com Dr. Ayhan DİKİCİ Eğitim Programları ve Öğretim alanında doçenttir. İletişim: Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Programları ve Öğretim ABD, 51200 Niğde. Elektronik posta: adikici@nigde.edu.tr

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ olumsuz etkileri nelerdir? Bunlar öğrenme ortamına nasıl organize edilebilir? gibi konularda eğitimcilere destek sağlamaktadır. Öğrenmede beyin ve fonksiyonları çok önemlidir. Bu yaklaşımda yer alan beyin temelli öğrenme ilkeleri beynin yapısı ve çalışmasıyla ilişkilendirilmiştir. Beyin temelli öğrenme beynin nasıl çalıştığını en iyi şekilde bilerek, maksimum öğrenmenin gerçekleşme yollarını keşfederek yapılan öğrenmeyi savunur (Carolyn, 1997). Bu yaklaşım, öğrenmeyi beyin ve beynin çalışma şekli ile ilişkilendirir ve beynin özelliklerinin ve çalışma performansının artırılmasının öğrenme üzerindeki olumlu etkilerinden bahseder. Bu nedenle temel olarak beyin gelişimiyle ilgilenir. Beyin ve sinir sistemi ile bilişsel davranışlarımız arasındaki ilişkiyi inceleyen nörobilim sayesinde ve özellikle MRI, PET ve MEG tarayıcılarının gelişmesiyle hız kazanan araştırmalarla, beyin temelli öğrenme yaklaşımı desteklenmektedir (Hansen ve Monk, 2002). Günümüzde bu yeni teknolojiler kullanılarak testler yürütülmekte, beyni çalışan bir kişinin beynindeki nöronların durumunu renkli olarak pozitron emisyonu tomografisi ve Nükleer Magnetik Rezonans Resimleyicisi (NMRI) gibi sistemlerle görüntülenebilmekte, böylece bellek, duygu, dikkat, örüntüleme gibi birçok değişken ve bunların öğrenmeye etkisi irdelenmektedir (Soylu, 2004; Taşçıoğlu, 1994; Thomas, 2001; Weiss, 2000). Dünyada ve ülkemizde yürütülen bu çalışmalar bize ilginç veriler sağlamaktadır. Örneğin görüntüleme teknikleri ile incelenen hücre kümelerinin sanıldığı gibi düzenli bir yapı sergilemediği ya da bir kişideki dil ile ilgili bölgenin konumunun diğer bir kişi ile uyuşmadığı görülmektedir (Ergenç, 1994). Beyin temelli öğrenmenin teorik temelleri olarak tanımlanan ve nörolojik olarak destek bulan bu ilkeler Caine ve Caine tarafından aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (1990; 2002): 1- Beyin paralel bir işlemcidir. 2- Öğrenme tüm fizyolojiyle ilgilidir. 3- Anlam arayışı içseldir. 4- Anlam arayışı, örüntüleme (patterning) yoluyla olur. 5- Örüntülemede duygular önemli bir yer tutar. 6- Beyin, parçaları ve bütünü aynı anda algılar. 7- Öğrenme, hem odaklanmış dikkati hem de çevresel algıyı içerir. 8- Öğrenme her zaman bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir. 9- İki farklı tür belleğimiz vardır: Uzamsal bellek sistemi ve mekanik öğrenme için bir sistemler dizisi. 10- Olgu ve beceriler doğal uzamsal bellekte yapılandırıldığı zaman beyin daha iyi anlar ve hatırlarız. 11- Öğrenme zihni zorlayan (challenging) etkinliklerle artar, tehditle engellenir. 12- Her beyin kendine özgüdür. Caine ve Caine e (2002) göre beyin araştırmaları, beyin temelli öğrenmenin asıl amaçlarından olan anlamlı öğrenme için karmaşık ve somut deneyimlerin can alıcı bir öneme sahip olduğunu gösterir. Beyin temelli öğrenmede asıl olan anlamlı öğrenmedir. Bu yaklaşıma göre, yüzeysel yani ezbere dayalı öğretim, her ne kadar eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilse bile, sonuç olarak kesinlikle amaçlanamaz. Anlamlı öğrenmenin sağlanması için ise haritalama (mapping) gereklidir. Haritalama, öğrenme sırasında nöronlar arasında meydana gelen örümcek ağını andıran bir yapının oluşması sürecidir. Öğrenilen yeni bilgi ile eski bilgiler arasında bağlantı kurulması ve yeni bilgilerin var olan bu ağ içerisinde yerini almasının sağlanması anlamına gelir (Keleş ve Çepni, 2006). Haritalama sırasında öğrencinin tehdit ortamı olarak adlandırabileceğimiz, öğrenciyi sıkıntıya sokan, çöküş (downshifting) durumundan uzak bulunması gerekir (Caine ve Caine, 2002). Çöküş durumu stres ve korku ortamlarında beynin yönlendirmesi sonucu öğrencinin kendini güvene almak için ezber yapmasıyla neticelenir (Keleş ve Çepni, 2006). Böyle bir durumda ise anlamlı öğrenmeden bahsetmek mümkün olmaz. Beyin temelli öğrenme kuramı, sadece bilişsel psikolojiye ya da sadece davranışçı psikolojiye dayandırılamaz. Çünkü beyin temelli öğrenme kuramına göre; öğrenme, her iki psikoloji kuramının bir sentezidir. Psikomotor davranışları sergileyen bir öğrenci bilişsel olarak da zihnini işletebilir. Buradan da beynin birden fazla işlevi aynı anda gerçekleştirebildiğini söyleyebiliriz. Beyin temelli öğrenmenin öğeleri olan rahatlatılmış uyanıklık (relaxed alertness), derinlemesine daldırma (orchestrated immersion) ve aktif süreçleme (active processing) öğrenmenin anlamlı ve kalıcı olmasını sağlayan etmenlerdir (Hasra, 2007, s. 40). Bu öğeleri Caine ve Caine (1990) aşağıdaki şekilde açıklamıştır: Rahatlatılmış Uyanıklık (Relaxed Alertness): Rahatlatılmış uyanıklık, öğrenme için optimal duygusal ve sosyal iklimi yaratmak demektir. Öğrenme için meydan okuyan ancak tehditkâr olmayan ve 2

GÖZÜYEŞİL, DİKİCİ / Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması karmaşık sosyal etkileşimlerle beraber olan çevre sağlanmalıdır (Gülpınar, 2005). İnsan, bir şeye ilgi duyduğunda açılır, bir tehdit altında olunca da kapanır. Rahat ve açık olan beyin ise daha kolay öğrenmektedir. Elde edilen bulgular, bazı öğrenmelerin rahat bir ortamda olumlu yönde etkilendiği, tehdit ve yorgunluk algılandığında ise bastırıldığını ortaya çıkarmıştır (Combs ve Suygg, 1959 dan akt., Caine, Caine ve Crowel, 1999). Derinlemesine Daldırma (Orchestrated Immersion): Bireylerin karşı karşıya kaldığı içeriğe yoğunlaşmasıdır. Bütünlük ve birbirine bağlantılılık kaçınılmaz hâle geldiğinde bireyler içeriği keşfetmek için bellek sistemlerini kullanmak zorunda kalacaklardır (Caine ve Caine, 2002). Zengin öğrenme ortamları ile gerekli koşullar sağlanıp gerçekçi deneyimlerle bireyin anlamlı bağlantılar kurarak, yaşantılarının anlam ifade etmesi için gerekli zamanı ve fırsatları vermek amaçlanır (Gülpınar, 2005). Aktif Süreçleme (Active Processing): Beynin doğal kapasitesinde yoğunlaşma, onu arttırma ve ondan faydalanma sürecidir. Öğrenmeyi pekiştirmek için optimal yolları yaratmaktır (Gülpınar, 2005). Öğrenen bir beyin aktif süreçleme içerisindedir. Örneğin yaşantıyı anlamlandırmak için, bellek sistemi doğal olarak önceden oluşturulmuş haritalar ile uyuşmayan yeni nesnelere doğal olarak tepki gösterir. Böylece beyin hazırda bilinen şeylere karşı olan yaşantıları sürekli olarak test eder (Duman, 2007). Aktif süreçleme aşamasında, soru sorma ve üst düzey düşünme etkinlikleri yoluyla, öğrencilerin bilgiyi bütünleştirme ve içselleştirme sorumluluğu almaları sağlanır (Caine ve Caine, 1990). Beyin temelli öğrenme konusunda çok sayıda kitap ve makalesi bulunan eğitimciler Caine ve Caine (1990), beyin temelli öğrenmenin temel ilkelerini ortaya koymuşlardır. Bir eğitim danışmanı olan Wolfe (2001), beyin araştırmaları ve sınıf uygulamaları konusunda çalışmalar yapmıştır. Beyin temelli öğrenme, beyin uyumlu stratejiler ve süper öğrenme gibi konularda yoğun olarak çalışan Jensen (1998), yayınlarında beyin araştırmalarını göz önünde bulundurarak sınıf içinde uygulanabilecek faydalı strateji ve teknikler sunmaktadır. Biyoloji öğretmeni olan Nunly (2002), müfredat geliştirme çalışma1arı ve Utah Üniversitesi nde beyin temelli öğrenme araştırmaları yapmaktadır. Ancak beyin temelli öğrenmenin akademik başarıya olan etkililiğini geniş çerçevede ortaya çıkarmak için hem ülkemizde hem de yurt dışında yapılmış bir metaanaliz çalışmasına rastlanamamıştır. Öğrenme ve öğretme ile ilgili olarak beyin üzerinde yapılan araştırmaların daha kat edeceği çok uzun bir yol gözükmektedir. Bilginin beyinde nasıl düzenlendiği, nasıl yapılandığı, nasıl muhafaza edildiği ve nasıl kullanıldığı bilimsel olarak tam belirlendiği zaman, öğrenme ve öğretme ile ilgili köklü değişiklikler olacağı açıktır (Soylu, 2004, s. 175). Ancak günümüzde de beyin ve öğrenme ile ilgili oldukça kapsamlı ve derinlemesine çalışmaların devam etmekte olduğu görülmektedir. Yapılan çalışmalardan oluşan bilgi birikimini etkin olarak kullanmak, yorumlamak ve yeni çalışmalara yol açmak için daha geniş ve detaylı bir araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır (Demirel, 2005). Uygun yöntemlere göre planlanan ve düzenlenen geniş bir araştırma deseniyle başka araştırmalara gerek kalmadan sonuca ulaşılabilir. Meta-analiz yöntemi bu amaçla karşımıza çıkmaktadır. Meta-analizin amacı gerçekleri ortaya koyabilmek için farklı yer ve zamanlarda yapılan küçük ölçekli bireysel çalışmalardan elde edilen sonuçları birleştirmektir. Bu sayede örneklem sayısı genişleyecek ve farklı çalışmalardan niceliksel olarak doğruya ulaşılabilecektir (Yıldız, 2002). Bu çalışma, son yıllarda ülkemizde popülerliği gittikçe artan beyin temelli öğrenme ile ilgili alanyazını gözden geçirmek için planlanmıştır. Bireysel araştırmalardan elde edilen veriler ve bulguların meta-analiz yöntemiyle birleştirilmesi bu araştırmanın temelini oluşturmuştur. Bu sayede beyin temelli öğrenme ile işlenen derslerdeki akademik başarının etki büyüklüğüne ulaşarak büyük resim ortaya çıkarılarak, tartışma imkânı yaratılabilir. Beyin temelli öğrenmenin akademik başarı üzerindeki etkisini geniş kapsamlı ortaya çıkarmak amacıyla, ülkemizde ve dünyada gerçekleştirilmiş araştırmalar doğrultusunda bir meta-analitik etki analizine ihtiyaç vardır. Bu noktadan hareketle, beyin temelli öğrenme ile işlenen derslerdeki akademik başarının etki büyüklüğüne ulaşmak araştırmamızın temel amacını oluşturmaktadır. Beyin temelli öğrenmenin etkisini incelemek amacıyla 31 adet çalışma (42 karşılaştırma) ele alınmış ve araştırma kapsamında şu sorulara cevap aranmıştır: i. Beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarıları üzerindeki etkisi nedir? ii. Çalışmaların gerçekleştiği ders alanları (sayısal, sözel, eşit ağırlık, yabancı dil, yetenek) bakımından incelendiğinde, beyin temelli öğrenmenin etki büyüklükleri arasında anlamlı bir fark var mıdır? iii. Öğrencilerin öğrenim seviyeleri (ilköğretim, lise, lisans, yetişkin) açısından, beyin temelli öğrenmenin etki büyüklükleri arasında anlamlı bir fark var mıdır? 3

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ iv. Çalışmaların örneklem büyüklükleri (küçük, orta, büyük) incelendiğinde, beyin temelli öğrenmenin etki büyüklükleri arasında anlamlı bir fark var mıdır? v. Çalışmaların gerçekleştiği ülkeler incelendiğinde, beyin temelli öğrenmenin etki büyüklükleri arasında anlamlı bir fark var mıdır? Yöntem Dâhil Edilme Kriterleri, Alanyazın Tarama ve Kodlama Yöntemi Beyin temelli öğrenmenin akademik başarı üzerindeki etkisini tespit etmek amacıyla, 1999-2011 yılları arasında beyin temelli öğrenme ile ilgili yapılmış nicel çalışmalar araştırma kapsamında incelenmiştir. Alanyazın tarama sürecinde beyin temelli öğrenmenin akademik başarı üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik en erken tarihli çalışmanın 1999 yılında yapıldığı görülmüştür. Bu nedenle 1999 yılı ile bu araştırmanın yapıldığı yıl olan 2011 yılları arası kodlama kriterlerine uygun çalışmalar meta-analize dâhil edilmiştir. Alanyazın tarama, dâhil edilme süreci Şekil 1 de detaylı olarak sunulmuştur. Beyin temelli öğrenme hakkında; yayımlanmış ve yayımlanmamış tüm doktora tezlerinden, yüksek lisans tezlerinden, hakemli ve hakemsiz dergilerde yayımlanmış makalelerden, YÖK e ait tez kataloğundan, Türkiye deki üniversite kütüphanelerinin elektronik kataloglarından, konferans sunumlarından, Eric, Ebsco, Proquest Digital Dissertations gibi birçok uluslararası veri tabanlarından yararlanılmıştır. Veri toplamak amacıyla öncelikle internet ortamında beyin temelli öğrenme, brain-based learning, brain compatible instruction, brain-based strategies, brain compatible classrooms anahtar sözcükleri kullanılarak yayınlar taranmıştır. Açık ve detaylı bir kodlama formu geliştirilmiştir. Çalışmaların kodlandığı bu form üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm çalışma kimliği dir. Bu bölüm çalışmanın kimliğini tespit etmek amacıyla çalışmanın kimlik numarası, çalışmanın adı, yazar veya yazarların adı, çalışmanın yapıldığı yıl ve ülke, çalışmanın basım şekli gibi bilgileri içermektedir. İkinci bölüm çalışma içeriği dir. Bu bölümde beyin temelli öğrenmenin uygulandığı ders ve öğrenim düzeyi, deneyin süresi gibi bilgilere yer verilmiştir. Üçüncü bölüm çalışma verileri dir. Bu bölümde çalışmalarda deney ve kontrol gruplarından elde edilen örneklem büyüklüğü, ortalamaları ve standart sapma değerleri hakkındaki bilgiler belirlenmiştir. Meta-analiz araştırmalarına deneysel/yarı deneysel çalışmaların (Glass, McGaw ve Smith, 1981; Hunter ve Schmidt, 1990) seçilebileceği dikkate alınarak, çalışmaların bir kısmı deneysel araştırmalar olmadığından, etki büyüklüğü hesaplaması için gereken verilerin yetersizliğinden ya da beyin temelli öğrenmenin akademik başarı üzerindeki etkililiğini incelemediğinden bu araştırmadan çıkarılmıştır. Konu ile ilgili olarak 345 adet yüksek lisans ve doktora tezi, 108 adet makale ve bildiri tespit edilmiş; bu çalışmalardan sadece kontrol gruplu deneysel çalışmalar meta-analize dâhil edilmiştir. Bazı çalışmalar hem yüksek lisans/doktora tezi hem de bildiri olarak sunulduğundan bunlardan daha çok tezler dikkate alınarak analize dâhil edilip kodlanmıştır. Taranan bazı deneysel çalışmalar meta-analiz için gerekli sayısal verileri içermediğinden bu araştırmanın dışında bırakılmıştır. Sonuç olarak çalışmanın örneklemini yayımlanmış ve yayımlanmamış 31 araştırma (42 karşılaştırma) oluşturmuştur. Değişkenler Meta-analize dâhil edilen çalışmalarda kullanılan, beyin temelli öğrenmenin etkililiği ile ilgili etki büyüklükleri bağımlı değişkenler olacaktır. Etki büyüklükleri her çalışmayla ilgili değişik ölçme araçları için standartlaştırılmış değerlerdir (Tarım, 2003). Çalışma karakteristikleri (bağımsız değişkenler) ve etki büyüklükleri arasındaki ilişkileri değerlendirmek için bağımsız değişken olarak deneye katılan öğrencilerin öğrenim düzeyleri, deneyin yapıldığı derslerin alanı, çalışmalardaki örneklem sayıları, çalışmaların yapıldığı ülkeler forma kodlanmış ve veri analizinde açıklayıcı değişkenler olarak kullanılmıştır. Meta-analiz Süreci ve Değerlendiriciler Arası Güvenirlik Bir meta-analiz çalışmasında analize dâhil edilecek çalışmalar nitelik açısından incelenir ve elde edilen verilerle etki değerleri hesaplanır. Bu bulgularla uygun model seçilerek heterojenlik testi yapılır. Heterojenliğin kaynağını belirlemek için alt grup analizine geçilir. Buna moderatör analizi de denilir. Bu çalışmada istatistiksel analizin yapılmasında Comprehensive Meta Analysis (CMA) İstatistik Programı ve MetaWin programlarından yararlanılmıştır. Verilerin analizinde, İşlem Etkisi (Study Effect) Metaanalizi yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde temel amaç, d=(xe-xc)/sd formülü ile gösterilen, deneysel çalışmalardaki kontrol ve deney gruplarının ortalamaları arasındaki farkları hesaplamaktır (Hunter 4

GÖZÜYEŞİL, DİKİCİ / Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması Şekil 1. Alanyazın Tarama ve Ulaşılan Çalışmaların Meta-analize Dâhil Edilme Sürecini Gösteren Akış Diyagramı ve Schmidt, 2004). Bu çalışmada etki büyüklüğü hesaplamasında Hedges d kullanılmıştır. Etki büyüklüğü d, işlemler arası farkın iki grubun birleştirilmiş standart sapması ile bölünmesidir (Cooper, 1989). İstatistiksel analizlerin önemlilik düzeyi olarak.05 önemlilik düzeyi seçilmiştir. Çalışmalar arasında gerçek heterojenliğin olup olmadığını değerlendirmek için en basit ve en yaygın yaklaşım olan Cochran tarafından önerilen (k-1) serbestlik dereceli Ki-Kare heterojenlik testi (Q istatistiği) kullanılmıştır. Heterojenlik testi tüm çalışmaların aynı etkiyi değerlendirdiği sıfır hipotezini test eder (Higgins, Thompson, Deeks ve Altman, 2003). Farklı etki büyüklüklerinin meta-analizle bir araya getirilmesinde; kullanılacak meta-analiz modeli önemlidir. Bu noktada iki türlü meta-analiz modelinden bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi sabit etki modeli, ikincisi ise rastgele etki modelidir. Sabit etki modeli, meta analize dâhil edilen çalışmalarda evren etki büyüklüklerin değişmediği varsayımına sahiptir. Bu nedenle, tüm çalışmalara ait evren etki büyüklükleri standart sapması sıfıra eşittir. Rastgele etki modelinde ise, evren etki büyüklüklerinin çalışmadan çalışmaya değiştiği varsayılır. Dolayısıyla tüm çalışmalara ait evren etki büyüklükleri standart sapması sıfırdan farklıdır (Ellis, 2010). Bu ifadeler Şekil 2 deki gibi özetlenebilir. 5

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Şekil 2. Sabit ve Rastgele Etki Modelleri (Ellis, 2010) Meta-analiz sırasında hangi modelin seçileceğine karar verilirken etki büyüklüklerinin homojen dağılıp dağılmadığı test edilebilir. Bu test sonucuna göre, eğer etki büyüklükleri homojen dağılım gösteriyorsa, sabit etki modelinin kullanılabileceği söylenir. Etki büyüklükleri homojen dağılım göstermiyorsa rastgele etki modeli kullanılmalıdır (Ellis, 2010). Kodlama formunun güvenirlik hesaplaması için, incelenen makalelerin yaklaşık %25 i (n=7) yansız atama yolu ile seçilmiş, iyi düzeyde İngilizce bilen, bağımsız ikinci bir okuyucu tarafından okunarak makale değerlendirme formuna işlenmiştir. Ardından ilk okuyucu ile ikinci okuyucunun formları karşılaştırılmıştır. Değerlendiriciler Arası Güvenirlik (DAG) hesaplaması [görüş birliği / (görüş birliği + görüş ayrılığı) x 100] formülü (Miles ve Huberman, 1994) kullanılarak gerçekleştirilmiş ve güvenirlik %100 olarak belirlenmiştir. Bulgular Çalışma Karakteristikleri Beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarısı üzerindeki etkililiğinin araştırıldığı bu çalışmada, elde edilen 31 araştırmadan (42 karşılaştırma) örneklem sayısı, standart sapmaları ve aritmetik ortalamaları kullanılarak çalışmalara ait genel karakteristikler ve etki büyüklükleri belirlenmiştir. Araştırmaya dâhil edilen çalışmalardan Erland a (1999) ait olan uzamsal çalışmadaki örneklem gruplarının sadece anlık son-test (immediate post-test) sonuçları karşılaştırmaya dâhil edilmiştir. Deney grubunda 1473, kontrol grubunda 1721 olmak üzere toplam 3194 kişi üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen verilere ulaşılmıştır. Araştırmaya dâhil edilen çalışmaların yapıldığı ülkelerin frekansına, yayın türüne göre frekansına, yapıldığı derslerin alanına göre frekansına, çalışmaların örneklem eğitim düzeyine göre frekansına ait bilgiler Tablo 1 de gösterilmiştir. Tablo 1. Çalışmaların Değişkenlere Göre Frekans ve Yüzde Değerleri Değişken Frekans Yüzde (%) Yayın Türü Yüksek Lisans Tezi 13 41.94 Doktora Tezi 8 25.81 Makale 7 22.58 Teknik Rapor 1 3.23 Konferans Belgesi 2 6.45 Ülke Türkiye 19 61.29 Eğitim Düzeyi Amerika Birleşik Devletleri 9 29.03 Tayvan 1 3.23 Pakistan 1 3.23 Malezya 1 3.23 İlköğretim 18 58.07 Lise 7 22.58 Lisans 4 12.90 Yetişkin 2 6.45 Ders Alanı Sayısal 18 42.86 Sözel 10 23.81 Eşit Ağırlık 2 4.76 Yabancı Dil 10 23.81 Yetenek 2 4.76 Araştırmaya dâhil edilen çalışmaların büyük çoğunluğunu yüksek lisans tezleri (%41,94) ve doktora tez- 6

GÖZÜYEŞİL, DİKİCİ / Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması leri (%25,80) oluşturmaktadır. Belirlenen ölçütlere uygun olan çalışmaların ülkelere göre dağılımına bakıldığında Türkiye 19 çalışmayla, Amerika Birleşik Devletleri 9 çalışma ile araştırmaya katkı sağlamaktadır. Ayrıca araştırmaya Tayvan, Pakistan ve Malezya dan da birer çalışmanın dâhil olduğu Tablo 1 de görülmektedir. Çalışmaların eğitim düzeyine ait frekans ve yüzde verilerine bakıldığında en çok ilköğretim öğrencilerinin (%58,07) örneklem olarak seçildiği görülmektedir. Bir çalışmada birden fazla ders alanına ait deneysel çalışmalar olduğu için ders alanına ait yüzde ve frekans hesaplaması 42 karşılaştırma esas alınarak yapılmıştır. Sayısal dersler matematik, biyoloji ve fizik gibi derslerdir. Sözel dersler sosyal bilgiler, Türkçe veya ana dil gibi derslerdir. Eşit ağırlık ders alanı sayısal ve sözel derslerin bir arada test edildiği (matematik ve okuma gibi) çalışmaları ifade etmektedir. Yetenek dersleri ise beden eğitimi ve müzik gibi derslerdir. Çalışmaların yapıldığı derslerin alanına bakıldığında en fazla çalışmanın gerçekleştirildiği alanın 18 çalışma ile (%42,86) sayısal dersler olduğu görülmektedir. Araştırmaya Dâhil Olan Çalışmaların Etki Büyüklüğü Analizinin Birleştirilmemiş Bulguları Araştırmaya dâhil olan çalışmalar standart hata ve varyans değerleriyle birlikte etki büyüklüğü ortak metriğinde birleştirilmiştir. Şekil 3 meta-analize dâhil edilmiş çalışmaların her birinin ayrı ayrı güven aralığını, etki büyüklüğünü ve toplam etki büyüklüğü üzerindeki ağırlığını göstermek amacıyla oluşturulmuştur. Meta-analize alınmış çalışmaların birleştirilmemiş etki büyüklüklerinin incelenmesi için meta-analiz diyagramı (forest plot) oluşturulmuştur. Meta-analiz diyagramında çalışmaların etki büyüklükleri siyah karelerle gösterilmekte ve her karenin içinden geçen yatay çizgiler o çalışmaya ait güven aralığını göstermektedir. Yatay çizgi ne kadar uzunsa güven aralığı da o kadar geniştir. Oklar grafiğe sığmayan güven aralığını göstermektedir. Ağırlık (%) çalışmanın ağırlığını yani meta-analiz sonucu üzerindeki etkisini göstermektedir. Yüzde ne kadar yüksekse çalışma toplam meta-analiz sonucu üzerinde o kadar etkilidir. Bir çalışmanın ağırlığı o çalışmanın örneklem büyüklüğü ve çalışma sonucunun doğruluğu ile belirlenir. Grafiğin en son satırında yer alan baklava biçimli şekil, meta-analizin toplam sonucunu göstermektedir. Şeklin ortası ortalama etkiyi, şeklin genişliği ortalama güven aralığını göstermektedir. Eğer bu şekil etki yok çizgisini yani 0 çizgisini geçmezse deney ve kontrol grubu arasında hesaplanan fark istatistiksel olarak anlamlı düşünülebilir (Ried, 2006). Şekil 3 te gösterilen diyagrama (forest plot) göre, en geniş güven aralığına sahip çalışma İnci (2010) iken en küçük güven aralığına sahip çalışmalar Pennigton (2010) ve Tremarche, Robinson ve Graham a (2007) ait çalışmalar olarak görülmektedir. Çalışmaların ağırlıklarına bakıldığında, İnci (2010) ve Griffee ye (2007) ait çalışmalar hariç diğer çalışmaların toplam etki büyüklüğü üzerinde yaklaşık eşit ağırlığa sahip oldukları görülmektedir. Metaanalize dâhil edilen çalışmaların 35 inin pozitif etki büyüklüğüne sahip olduğu göstermektedir. Etki büyüklüğü değerlerinin pozitif çıkması bu boyutlardaki performansın, etki büyüklüğü derecesince deney grubu lehine olduğunu gösterir. Eğer etki büyüklüğü değeri negatif çıkarsa incelenen boyutta performansın, etki büyüklüğü derecesince kontrol grubu lehine olduğunu gösterir (Wolf, 1986, s. 26). Bu sonuçla birlikte 42 çalışmanın 35 i yani %83,34 lük bölümü beyin temelli öğrenmenin etkililiğinin pozitif yönde olduğunu göstermektedir. Tablo 2. Çalışmaların Etki Büyüklüğünün Cohen in Sınıflandırmasına Ait Frekans ve Yüzde Tablosu Etki Büyüklüğü Düzeyi Frekans Yüzde (%) Küçük Orta Geniş 9 18 15 21,43 42,86 35,71 Tablo 2 de çalışmaların etki büyüklükleri Cohen, Welkowitz ve Ewen (2000) tarafından yapılan sınıflandırmaya göre incelendiğinde 18 çalışmanın (%42,86) orta ölçekte etki büyüklüğüne sahip olduğu görülmektedir. Tablo 3. Çalışmaların Etki Büyüklüğünün Thalheimer ve Cook un Sınıflandırmasına Ait Frekans ve Yüzde Tablosu Etki Büyüklüğü Düzeyi Frekans Yüzde (%) Önemsiz Küçük Orta Geniş Çok Geniş Muazzam 8 8 9 7 4 6 19,04 19,04 21,43 16,67 9,53 14,29 Thalheimer ve Cook un (2002) geliştirmiş olduğu etki büyüklüğü aralığına göre daha ayrıntılı bir sınıflandırılma yapıldığında en yüksek frekansın 9 çalışma ile (%21,43) orta ölçekte etki büyüklüğü olduğu Tablo 3 te görülmektedir. Beyin Temelli Öğrenmenin Etkililiğinin Etki Modellerine Göre İncelenmesi Sabit etki modeline göre yapılan analizler sonucunda (Tablo 4), standart hata 0.037, %95 lik güven ara- 7

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Şekil 3. Çalışmaların Etki Yönünü Gösteren Meta-analiz Diyagramı (Forest Plot) lığının üst sınırı 0.560 ve alt sınırı 0.414 ile ortalama etki büyüklüğü 0.487 olarak beyin temelli öğrenmenin lehine akademik başarının geleneksel öğretim yönteminden daha iyi olduğu hesaplanmıştır. Hesaplanan bu etki büyüklüğü gerek Thalheimer ve Cook (2002), gerekse Cohen ve arkadaşları (2000) tarafından yapılan sınıflandırmalara göre orta (medium) olarak kabul edilmiştir. İstatistiksel anlamlılık amacıyla gerçekleştirilen z-testi hesaplamaları sonunda z= 13.030 bulunmuştur. Buna göre ulaşılan sonuç p=0.000 ile analizin istatistiksel anlamlılığa sahip olduğu söylenebilir. Homojenlik testi sonu- Tablo 4. Sabit Etki Modeline Göre Ortalama Etki Büyüklüğü ve Homojenlik Değerleri Model Türü Sabit Etki Rastgele Etkiler Ortalama Etki Büyüklüğü ES 0.487 ES 0.640 Serbestlik Derecesi 41 41 Toplam Heterojenlik Değeri Q 333.166 70.216 Ki-Kare Tablo Değeri (0.05) 56.942 56.942 95% Güven Aralığı Alt Üst 0.414 0.560 0.419 0.861 8

GÖZÜYEŞİL, DİKİCİ / Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması Tablo 5. Meta-analize Dâhil Edilen Çalışmaların Etki Modellerine Göre Homojen Dağılım Değeri, Ortalama Etki Büyüklüğü ve Güven Aralıkları Tablosu Model Türü N Z Q ES 95% Güven Aralığı Alt Üst Sabit Etki 42 13.030 333.166 0.487 0.414 0.560 Rastgele Etkiler 42 5.871 70.216 0.640 0.419 0.861 cunda Q istatistiksel değeri 333.166 olarak hesaplanmıştır. χ 2 tablosundan %95 anlamlılık düzeyinde, 41 serbestlik derecesi değeri 56.942 bulunmuştur (Kmietowicz ve Yannoulis, 1988). Q istatistiksel değeri 333.166 ile kırk bir serbestlik derecesindeki ki-kare dağılımının kritik değerini (χ 2 (0.95) =56.942) aştığı gözlenmiştir. Bu değerler ışığında, çalışmaların etki büyüklükleri dağılımlarının, sabit etki modeline göre heterojen özellikte olduğu belirlenmiştir. Q istatistik değeri sonucunda çalışmaların heterojen özellikte olması, etki büyüklükleri değişiminin örneklem hatasından dolayı oluşan bir değişimden bekleneceğinden büyük olduğu anlamına gelmektedir (Özcan, 2008). Sabit etki modeli yani ayrı çalışmalardaki bulgulardan tahmin edilebilen altta yatan bir tek gerçek etkinin var olduğu varsayımı savunulamaz olur (Akgöz, Ercan ve Kan, 2004). Bu nedenle rastgele etkiler modeline uygun analizler yapılarak, örneklemin heterojen olmasından kaynaklanan yanılsamalar ortadan kaldırılabilir (Demirel, 2005; Yıldız, 2002). Bu noktadan hareketle, beyin temelli öğrenmenin etkililiği rastgele etkiler modeline göre de karşılaştırılmıştır. Rastgele etkiler modeline göre yapılan analizler sonucunda; standart hata 0.110; %95 lik güven aralığının üst sınırı 0.861 ve alt sınırı 0.419 ile ortalama etki büyüklüğü 0.649 olarak beyin temelli öğrenme lehine akademik başarının geleneksel öğretim yönteminden daha iyi olduğu hesaplanmıştır. Bulunan etki büyüklüğüne bakıldığında bu değer gerek Thalheimer ve Cook (2002), gerekse Cohen ve arkadaşları (2000) tarafından yapılan sınıflandırmalara göre orta (medium) olarak kabul edilmiştir. İstatistiksel anlamlılık amacıyla gerçekleştirilen z- testi hesaplamaları sonunda z= 5.871 bulunmuştur. Buna göre ulaşılan sonuç p=0.000 ile analizin istatistiksel anlamlılığa sahip olduğu söylenebilir. Homojenlik testi sonucunda Q istatistiksel değeri 70.216 olarak hesaplanmıştır. χ 2 tablosundan %95 anlamlılık düzeyinde, 41 serbestlik derecesi değeri 56.942 bulunmuştur (Kmietowicz ve Yannoulis, 1988). Q istatistiksel değeri 70.216 ile 41 serbestlik derecesindeki ki-kare dağılımının kritik değerini (χ 2 =56.942) aştığı görülmüştür. (0.95) Tablo 5 te meta-analize dâhil edilen 42 çalışmanın etki modellerine göre ortalama etki büyüklükleri sunulmuştur. Beyin temelli öğrenmenin akademik başarıya etkisi sabit etki modelinde 0.487 değerini alarak akademik başarının beyin temelli öğrenme lehine olduğu görülmektedir; rastgele etkiler modelinde 0.640 değerini alarak sabit etki modelindeki gibi akademik başarının beyin temelli öğrenme lehine olduğu görülmektedir. Homojenlik değeri 333.166 ile sabit etki modelinde kritik değeri aşmaktadır. Rastgele etkiler modelinde de homojenlik değerinin kritik değeri aştığı görülmektedir. Homojenlik değerinin rastgele etkiler modelinde de kritik değeri aşması nedeniyle, etki büyüklüğü dağılımının heterojen olduğu söylenebilir. Heterojenlik çıkma nedeninin örnekleme hatasından veya örnekleme hatasından farklı değişkenliğe sahip olup olmadığını anlamak amacıyla çalışmalar gruplara ayrılarak değerlendirmeler yapılmıştır. Beyin Temelli Öğrenmenin Etkililiğinin Ders Alanlarına Göre İncelenmesi Çalışmaların yapıldığı derslerin toplam etki büyüklüğü üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla dersler; sayısal, sözel, eşit ağırlık, yabancı dil ve yetenek olarak 5 farklı gruba ayrılmıştır. Bu gruplara göre analiz sonuçlarına Tablo 6 da yer verilmiştir. Çalışmaların yapıldığı derslerin alanlarına göre; en yüksek etki büyüklüğü 0.767 ile yabancı dil, en düşük etki büyüklüğü ise -0.073 ile yetenek alanında görülmüştür. Bununla birlikte sınıflar arası homojenlik testi değeri Q B =2.757 bulunmuştur. χ 2 tablosundan %95 anlamlılık düzeyinde ve 4 serbestlik derecesi değeri 9.488 olarak bulunmuştur (χ 2 =9.488). Q istatistik değeri (Q =2.757, (0.95) B B p=0.599) 4 serbestlik derecesi ile χ 2 dağılımının kritik değerinden (χ 2 =9.488) küçük olduğu için (0.95) etki büyüklüklerinin dağılımına ait homojenlik hipotezi Sabit Etki Modeli nde kabul edilmiştir. Buna göre, meta-analize dâhil edilen çalışmaların ders alanlarına göre gruplandırılıp etki büyüklüklerine bakıldığında ders alanlarına göre anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. Eşit ağırlık ve yetenek alanında kriterlere uygun az sayıda çalışma bulunması nedeniyle kesin yargıya ulaşmak yerine, mevcut durum hakkında bilgi verdiğini söylemek daha uygun olmaktadır. 9

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Tablo 6. Çalışmaların Yapıldığı Derslerin Alanlarına Ait Heterojenlik Testi Değişken Q B Çalışma Adedi Ortalama Etki Büyüklüğü %95 Güven Aralığı Alt Üst Alan 2.757 Sayısal 18 0.704 0.339 1.069 Sözel 10 0.617 0.094 1.140 Eşit Ağırlık 2 0.267-6.298 6.832 Yabancı Dil 10 0.767 0.252 1.282 Yetenek 2-0.073-6.865 6.719 Beyin Temelli Öğrenmenin Etkililiğinin Örneklemin Öğrenim Seviyesine Göre İncelenmesi Çalışmalardaki örneklemlerin öğrenim seviyelerinin toplam etki büyüklüğün üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla çalışmalar; ilköğretim, lise, lisans ve yetişkin olarak 4 farklı gruba ayrılmıştır. Yetişkin grubu devlet destekli ya da özel bilgi/beceri gelişim kurslarında beyin temelli öğretim almış belli bir yaş üstü grupları kastetmektedir. Bu gruplara göre analiz sonuçları Tablo 7 de verilmiştir. Bulgular ışığında beyin temelli öğrenme ile yapılan derslerdeki akademik başarı öğrencilerin öğrenim seviyesine bağlı olarak değişmemektedir. Beyin Temelli Öğrenmenin Etkililiğinin Örneklem Büyüklüğüne Göre İncelenmesi Çalışmalardaki örneklem büyüklüğünün toplam etki büyüklüğü üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla çalışmalar; küçük (1-49 arası), orta (50-99 Tablo 7. Çalışmaların Öğrenim Seviyelerine Ait Heterojenlik Testi Değişken Q B Çalışma Adedi Ortalama Etki Büyüklüğü %95Güven Aralığı Alt Üst Öğrenim Seviyesi 6.568 İlköğretim 28 0.536 0.277 0.794 Lise 7 1.098 0.494 1.702 Lisans 5 0.765-0.033 1.562 Yetişkin 2-0.092-6.290 6.106 Tablo 7 de verilen analiz sonuçlarına göre; en yüksek etki büyüklüğü 1.098 ile lise grubunda, en düşük etki büyüklüğü ise -0.092 ile yetişkin grubunda görülmüştür. Bununla birlikte gruplar arası homojenlik testine bakıldığında Q B = 6.568 değeri bulunmuştur. χ 2 tablosundan %95 anlamlılık düzeyinde ve 3 serbestlik derecesi değeri 7.815 olarak bulunmuştur (χ 2 =7.815). Q istatistik değeri (0.95) B (Q B =6.568 ve p=0.087) 3 serbestlik derecesi ile χ 2 dağılımının kritik değerinden (χ 2 =7.815) küçük olduğu için etki büyüklüklerinin dağılımına (0.95) ait homojenlik hipotezi Sabit Etki Modeli nde kabul edilmiştir. Buna göre, meta-analize dâhil edilen çalışmaların öğrenim seviyelerine göre gruplandırılıp etki büyüklüklerine bakıldığında öğrenim seviyelerine göre anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. arası) ve büyük (100 ve üzeri) olmak üzere 3 farklı gruba ayrılmıştır. Bu gruplara göre analiz sonuçları Tablo 8 de verilmiştir. Tablo 8 de verilen analiz sonuçlarına göre; örneklem büyüklüğü küçük olan çalışma gruplarının ortalama etki büyüklüğü 0.688, orta büyüklükte örnekleme sahip çalışmaların ortalama etki büyüklüğü 0.603, büyük örnekleme sahip çalışmaların ortalama etki büyüklüğü ise 0.686 olarak belirlenmiştir. Gruplar arası homojenlik testine bakıldığında Q B =0.139 değeri bulunmuştur. χ 2 tablosundan %95 anlamlılık düzeyinde ve 2 serbestlik derecesi değeri 5.991 olarak bulunmuştur (χ 2 (0,95) =5.991). Q B istatistik değeri (Q B =0.139) 2 serbestlik derecesi ile χ 2 dağılımının kritik değerinden (χ 2 (0,95) =5.991) Tablo 8. Çalışmaların Örneklem Büyüklüğüne Ait Heterojenlik Testi Değişken Q B Çalışma Adedi Ortalama Etki Büyüklüğü %95 Güven Aralığı Alt Üst Örneklem Büyüklüğü 0.139 Küçük (1-49 arası) 16 0.688 0.278 1.098 Orta (50-99 arası) 21 0.603 0.274 0.932 Büyük (100 ve üzeri) 5 0.686-0.174 1.546 10

GÖZÜYEŞİL, DİKİCİ / Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması küçük olduğu için etki büyüklüklerinin dağılımına ait homojenlik hipotezi Sabit Etkiler Modeli nde kabul edilmiştir. Buna göre, meta-analize dâhil edilen çalışmaların örneklem büyüklüğüne göre gruplandırılıp etki büyüklüklerine bakıldığında örneklem büyüklüğüne göre anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. Beyin Temelli Öğrenmenin Etkililiğinin Ülkelere Göre İncelenmesi Belirlenen ölçütlere göre 5 ülkeden çalışma meta-analize dâhil edilmiştir. Ancak etki büyüklüğü hesaplanmasında oluşturulan her bir grup için en az iki çalışma gerekli olduğundan, ulaşılabilen çalışmalar arasından 2 den az çalışmaya sahip olan ülkeler çıkarılmıştır. Böylece sadece 2 ülke arasında karşılaştırma yapılabilmiştir: ABD ve Türkiye. Tablo 9 çalışmaların yapıldığı ülkelerin toplam etki büyüklüğü üzerindeki etkisini göstermek amacıyla oluşturulmuştur. Tablo 9 da verilen analiz sonuçlarına göre; Türkiye de yapılan çalışmaların ortalama etki büyüklüğü 1.017 iken ABD de yapılan çalışmaların ortalama etki büyüklüğü 0.172 olarak gösterilmektedir. Bununla birlikte gruplar arası homojenlik testine bakıldığında Q B =17.986 değeri bulunmuştur. Ki-kare dağılımının 0.05 anlamlılık düzeyi ve 1 serbestlik derecesi değeri 3.841 olarak görülür. Hesaplanan homojenlik değeri (Q B =17.986), bulunan kritik değer olan 3.841 den büyük olduğu için heterojen dağılıma sahip olduğu söylenebilir. Buna göre, meta-analize dâhil edilen çalışmaların ülkelere göre gruplandırılıp gruplar arası etki büyüklüğüne bakıldığında (Q B =17.986, p=0.000) oluşan gruplar arasında anlamlı bir farklılık olduğu söylenebilir. Tartışma ve Sonuç Belirlenen kriterlere göre 31 çalışmanın dâhil edildiği bu meta-analizin verileri ile sabit etki modeline göre yapılan analizler doğrultusunda etki büyüklüğü, beyin temelli öğrenmenin lehine ES=0.487 olarak bulunmuştur. Ancak homojenlik testi sonrasında çalışmaların heterojen çıkması verilerin tüm evrene genellenemeyeceğini göstermiştir. Bu nedenle sabit etki modeli yerine rastgele etkiler modeline göre hesaplamalar tekrar yapılmıştır. Rastgele etkiler modeline göre yapılan analizler doğrultusunda; 0.110 standart hata ve %95 lik güven aralığının üst sınırı 0.861 ve alt sınırı 0.419 ile etki büyüklüğü değeri ES= 0.640 olarak hesaplanmıştır. Bu değer, Cohen ve arkadaşlarının (2000) sınıflandırmasına göre orta düzeyde, pozitif ve anlamlı bir etki büyüklüğüdür. Mevcut araştırmanın bulguları, beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarısı açısından geleneksel öğretim yöntemine oranla daha başarılı olduğunu göstermiştir. Bu sonuç, yurt içi ve yurt dışında farklı yıllarda yapılan bireysel araştırmalar ile tutarlılık göstermektedir (Ali, Hukammad, Ghazi, Shahzad ve Khan, 2010; Aydın, 2008; Baş, 2010; Baştuğ, 2007; Çelebi, 2008; Çengelci, 2005; Demirel, Erdem, Koç, Köksal ve Şendoğdu, 2002; Erland, 1999; Griffee, 2007; Hasra, 2007; İnci, 2010; Özden, 2005; Peder, 2009; Sünbül, Arslantaş, Keskinkılıç ve Yağız, 2004; Tüfekçi, 2005). Meta-analize dâhil edilmiş olan 31 çalışmanın 42 karşılaştırması bağımsız değişkenlere göre analiz edildiğinde elde edilen verilere göre; çalışmaların yapıldığı ders alanlarına göre en yüksek etki büyüklüğü 0.767 ile yabancı dil, en düşük etki büyüklüğü ise -0.073 ile yetenek alanında görülmüştür. Meta-analize dâhil edilen çalışmaların ders alanlarına göre gruplandırılıp etki büyüklüklerine bakıldığında (Q B =2.757, p=0.599) oluşan sınıflar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. Dolayısıyla elde edilen bulgular tüm ders alanlarına genellenebilir. Örneklemlerinin öğrenim seviyelerine göre analizler yapıldığında, varılan sonuçlara göre; en yüksek etki büyüklüğü 1.098 ile lise grubunda, en düşük etki büyüklüğü ise -0.092 ile yetişkin grubunda görülmüştür. Meta-analize dâhil edilen çalışmaların öğrenim seviyelerine göre gruplandırılıp etki büyüklüklerine bakıldığında (Q B =6.568, p=0.087) öğrenim seviyelerine göre anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. Beyin temelli öğrenme ile yapılan derslerdeki akademik başarı öğrencilerin öğrenim seviyesine bağlı olarak değişmemektedir. Yetişkin grupları hariç diğer tüm öğrenim seviyelerine ait etki büyüklükleri pozitif değerler almıştır. Yetişkin grubuna ait veriler sadece 2 karşılaşmadan elde edilen veriler olması sebebiyle bu etki büyüklüğünü yetişkin gruplarına genellemek doğru olamayacağından sadece mevcut durum hakkında bilgi verdiğini söylemek daha uygun olacaktır. Tablo 9. Türkiye ve ABD ye Ait Heterojenlik Testi Değişken Q B Çalışma Adedi Ortalama Etki Büyüklüğü %95 Güven Aralığı Alt Üst Ülke 17.986 Türkiye 20 1.017 0.721 1.313 ABD 19 0.172-0.123 0.467 11

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Bu araştırma için belirlenen ölçütlere göre Türkiye, ABD, Pakistan, Tayvan ve Malezya olmak üzere 5 ülkeden çalışma meta-analize dâhil edilmiştir. Ancak etki büyüklüğü hesaplanmasında oluşturulan her bir grup için en az iki çalışma gerekli olduğundan, 2 den az çalışmaya sahip olan ülkeler çıkarılmıştır. Böylece ABD ve Türkiye arasında karşılaştırma yapılabilmiştir. Ülkelere göre analizler yapıldığında elde edilen sonuçlara göre; Türkiye de yapılan çalışmaların ortalama etki büyüklüğü 1.017 iken ABD de yapılan çalışmaların ortalama etki büyüklüğü 0.172 olarak gösterilmektedir. Buna göre, meta-analize dâhil edilen çalışmaların ülkelere göre gruplandırılıp gruplar arası etki büyüklüğüne bakıldığında (Q B =17.986, p=0.000) oluşan gruplar arasında anlamlı bir farklılık olduğu söylenebilir. Sosyal bilimlerdeki araştırmalarda yer, zaman ve uygulamalardaki farklılıklardan kaynaklı olarak her zaman elde edilen verilerin uygunluğu hakkında şüpheler oluşmaktadır. Bu araştırmada meta-analize dâhil edilmiş çalışmaların örneklemin eğitim düzeyine, deneylerin yapıldığı derslerin alanlarına göre elde edilen verilerin sınıflandırılmasında homojen yapının bozulmadığı görülmüştür. Dolayısıyla bu kategorilerde meta-analize dâhil edilmiş çalışmaların tutarlı olduğu görülmüştür. Ancak çalışmaların yapıldığı ülkelere ait veriler sınıflandırıldığında, Türkiye ve ABD de yapılmış çalışmalara ait homojenlik değerinin kritik değeri aştığı bulunmuş ve aradaki farkın istatistiksel anlamlılığa sahip olduğu görülmüştür. Bu farklılığın altında yatan birçok neden olabileceği gibi en önemlilerinden biri de çalışmalarda son-test sonuçlarının elde edildiği akademik başarıyı ölçen test türleri olabilir. Türkiye de yapılan çalışmaların nerdeyse tamamında araştırmacı tarafından geliştirilmiş başarı testleri kullanılmışken ABD de yapılan çalışmalarda ise genellikle ulusal geçerliliği ve güvenirliği olan standart testlerin kullanılmış olması göze çarpmaktadır. Bir meta-analizden elde edilecek genellemelerin kalitesi, meta-analize dâhil edilecek uygun çalışmaların nasıl sunulduğuna bağlıdır. Uygun çalışma, hem araştırma çevresinin kapsamına hem de araştırma içeriğinin sunusuyla ilgilidir (Rust, 1990). Bu araştırmaya dâhil edilen çalışmaların bir kısmında deney süresi, deneyin uygulanma aşamaları gibi bilgilerin belirtilmemiş olması meta-analiz sonucunda ortaya çıkan heterojenlik değerinin kaynağını belirlemeye engel olmaktadır. Yine de Türkiye de yapılan çalışmaların etki büyüklüğünün büyük derecede önemli çıkması ve ABD de yapılan çalışmaların etki büyüklüğünün küçük derecede önemli çıkması manidardır. Aynı oranda da güven aralıklarındaki değişim yadsınamaz. Beyin görüntüleme teknolojilerinin hızlı gelişimi tıp dünyasına ve dolayısıyla eğitimcilere önemli ipuçları sunmaktadır. Elde edilen bu bilgilerin beynin çalışmasını ne oranda yansıttığı ya da bunların eğitimcilerin ne işine yarayacağı konusunda henüz çok sayıda bilinmeyen olmasına karşın bu verileri tamamıyla göz ardı etmemiz de mümkün değildir. Ancak beyin temelli öğrenme yaklaşımının akademik başarı üzerindeki etkisini araştıran bu meta-analiz çalışmasıyla bu yaklaşımın daha çok lise düzeyinde ve yabancı dil derslerinde daha etkili olduğunu söylemek mümkün olsa da bu etkinin orta düzeyde olduğunu unutmamak gerekir. Rust (1990) meta-analiz alanında en büyük problemin basılmış yayınların hep güçlü bir etki ya da istatistiksel anlamlılığa sahipse basılmaya uygun görüldüğünü söyler. Yapılan çalışmalar güçlü bir etki ya da istatistiksel anlamlılığa sahip değil ise birçoğu basılmaya uygun görülmemektedir. Bu durumda meta-analize dâhil edilecek olan çalışmalar arasında zıt yönlü ya da etkisi sıfır olan çalışma sonuçları pek nadir bulunmaktadır. Yüksek lisans ve doktora çalışmaları hem bu araştırmanın içeriğine uygun hem de gerekli veri yapısına sahip şekilde sunulduğu için araştırmanın sınırları çerçevesinde uygun olan ve ulaşılabilinen tüm yüksek lisans ve doktora çalışmaları alınmıştır. Bu durum meta-analiz araştırmamızdan elde edilmiş sonuçlardan genellemeler yapılma kalitesini de yüksek tutmuştur. Bu meta-analiz çalışmasında beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarısına olan etkisi incelenmiş ve bunun dışında kalan etkileri çalışma kapsamı dışında tutulmuştur. Bu konularda çalışma yapacak araştırmacıların beyin temelli öğrenmenin tutum, motivasyon gibi faktörler üzerine etkisi; cinsiyet, sosyo-ekonomik farklıların beyin temelli öğrenme üzerine etkisi gibi farklı konularda metaanaliz çalışması gerçekleştirebilirler. Araştırmacılar nitel çalışmaların da dâhil edildiği daha geniş kapsamlı meta değerlendirmeler gerçekleştirebilirler. Benzer yöntemle yapılabilecek bu çalışmalarda uygulanan anketlerdeki madde analizleri ve açık uçlu cevapların analizleri sonucunda beyin temelli öğrenmenin etki büyüklüğü haricinde, etki nedeni üzerinde analizler yapmak mümkün olabilir. Beyin temelli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarısı üzerindeki etkililiğini araştıracak gelecekteki çalışmaların araştırmacı tarafından geliştirilen başarı testleri yerine ülke genelinde uygulanan standart testleri kullanması da önerilebilir. Ülke genelinde uygulanan standart testler araştırmalar arasında birlik ve bütünlük sağlayabilmektedir. Yurt dışında yapılan çalışmalarda genellikle ülke 12

GÖZÜYEŞİL, DİKİCİ / Beyin Temelli Öğrenmenin Akademik Başarıya Etkisi: Bir Meta-analiz Çalışması genelinde uygulanan standart testler kullanılmıştır. Ülkemizde ise genellikle testler araştırmacılar tarafından geliştirilmiş ve her biri birbirinden farklılık göstermektedir. Buna ek olarak, beyin temelli öğrenme yaklaşımının etkililiğini araştıracak gelecekteki deneysel çalışmalarda daha büyük örneklem grupları (100 ve üzeri) üzerinde çalışma yapılması önerilebilir. Okul öncesi düzeyinde beyin temelli öğrenme üzerine yapılmış araştırmaya alan yazında rastlanmadığı için bu eğitim kademesinde de araştırmalar yapılması önerilebilir. Ayrıca, araştırmalarda beyin temelli öğrenme uygulama çalışmalarının deney süresinin mümkün olduğunca uzun tutulması da önerilebilir. 13

Educational Sciences: Theory & Practice 14(2) 14-20 2014 Educational Consultancy and Research Center www.edam.com.tr/estp DOI: 10.12738/estp.2014.2.2103 The Effect of Brain Based Learning on Academic Achievement: A Meta-analytical Study * Eda GÖZÜYEŞİL a Niğde University Ayhan DİKİCİ b Niğde University Abstract This study s aim is to measure the effect sizes of the quantitative studies that examined the effectiveness of brain-based learning on students academic achievement and to examine with the meta-analytical method if there is a significant difference in effect in terms of the factors of education level, subject matter, sampling size, and the countries where the studies were carried out. Meta-analysis is the method employed in order to statistically combine the quantitative data collected from many studies of the same topic, and to reach a general conclusion from the results. In this respect, following the literature research, 31 studies (42 effects) which investigated the effectiveness of brain-based learning on students academic achievement between the years 1999-2011 met the inclusion criteria, were reported in English and Turkish, and were included in the metaanalytical research. The findings indicate that 35 out of 42 comparisons had positive effect sizes. It revealed that brain-based learning has a positive but medium effect (d=.640) on students academic achievement. In addition, when compared with the studies conducted in Turkey and the USA, it drew the conclusion that there is a significant difference between the groups while there is no difference in any effect sizes in terms of education level, subject matter and sampling size. Key Words Academic Achievement, Brain-Based Learning, Meta-analysis, Neuroscience, Neurophysiologic Learning. In recent years, electrophysiological studies, neuropsychological tests and the use of imaging techniques (Vaid & Hall, 1991; Vigliocco, Vinson, Druks, Barber, & Cappa, 2011; Weintraub, 2000) have created opportunities for researchers in the structural and functional studies of the human brain which have provided clues resulting in big changes for the field of education. By knowing how the brain works, brain-based learning supports learning by discovering the ways of maximum learning (Carolyn, 1997). This approach associates learning with the brain and the way it works, and mentions the positive effects of the brain s features and its enhancing performance on learning. Therefore, it is mainly interested in the development of the brain. Through neuroscience, investigating the relationship between the brain, the neural system and our cognitive behaviors, brain-based learning is increasingly supported by studies, especially with the improvement of MRI, PET and MEG technologies (Hansen & Monk, 2002). Today, tests are carried out with the use of these new technologies. The position of neurons in a living human brain can be color-imaged by * This study was produced from a master thesis prepared by Eda GÖZÜYEŞİL and adviser Associate Professor Ayhan DİKİCİ at Niğde University Institute of Educational Sciences Division of Curriculum and Instruction. a b Eda GÖZÜYEŞİL is a Ph.D. candidate of Curriculum and Instruction. She is working as an English instructor at Niğde University School of Foreign Languages. Her research interests include foreign language teaching, brain-based learning and meta-analysis. Correspondence: Niğde University, School of Foreign Languages, 51200, Niğde, Turkey. Email: egozuyesil@hotmail.com Ayhan DİKİCİ, Ph.D., is currently an associate professor of Curriculum & Instruction. Contact: Niğde University, Faculty of Education, Department of Curriculum & Instruction, Niğde, Turkey. Email: adikici@nigde.edu.tr