T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2776 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1734 EKONOMİK ANALİZ



Benzer belgeler
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2776 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1734 EKONOMİK ANALİZ

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

İktisat Nedir? En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir.

Ekonomi Dersi (BSU 105) Doç. Dr. Türkmen Göksel e-posta: Ankara Üniversitesi / Siyasal Bilgiler Fakültesi / İktisat Bölümü

Dersin Kaynakları. Ġktisat I. Ekonomi... Kıtlık...

ÜNİTE:1. İktisadın Temel Kavramlarına Giriş ÜNİTE:2. Arz, Talep ve Piyasa Dengesi ÜNİTE:3. Talep ve Arz Esneklikleri ve Uygulamaları ÜNİTE:4

İşletme - Ders 1. Temel Ekonomik Kavramlar

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

Komisyon İKTİSAT ÇEK KOPAR YAPRAK TESTİ ISBN Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

Ders İçeriği (2. Hafta)

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ

Üretİm, Uzmanlaşma ve Değİşİm 2

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 4.Bölüm: Esneklikler. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

İşletmenin temel özellikleri

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı),

6. Tüketici Davranışları ve Seçimleri 6.1. Tüketici Kuramına Giriş 6.2. Tüketici Dengesi. Ders içeriği (6. Hafta)

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

Selçuk Üniversitesi 26 Aralık, 2013 Beyşehir Turizm Fakültesi-Konaklama İşletmeciliği Genel Ekonomi Dr. Alper Sönmez. Soru Seti 3

EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER

Ekonomi Nedir? Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından. faydalanılmıştır.

AZALAN VERİMLER KANUNU

1. Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı. 2. Arz,Talep ve Esneklik. 3. Üretim,Maliyetler ve Firma Davranışı. 4. Mal ve Faktör Piyasaları

İKTİSADA GİRİŞ I. Yrd. Doç. Dr. Yeşim ALİEFENDİOĞLU A.Ü. Uygulamalı Bilimler Fakültesi Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Bölümü

İKTİSAT. İktisata Giriş Test Dolmuş ile otobüs aşağıdaki mal türlerinden

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 6.Bölüm: Tüketici Davranışı Teorisi

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

Dolaysız ölçme. Dolaylı ölçme. Toplam üretim yaklaşımı. Toplam harcama yaklaşımı Toplam gelir yaklaşımı

Y R D. D O Ç. D R. M A H M U T M. B A Y R A M O Ğ L U

Ekonomi. Doç.Dr.Tufan BAL. 3.Bölüm: Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat

SERMAYE VE DOĞAL KAYNAK PİYASALARI 2

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY

Standart Ticaret Modeli

Devlet fiyat kontrolü ederek piyasaya müdahale edebilir. Bunun en temel 2 yolu vardır:

ÜRETİM VE MALİYETLER

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

İKTİSADA GİRİŞ-I ÇALIŞMA SORULARI-3 KITLIK, TERCİH VE FAYDA

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR

I. Piyasa ve Piyasa Çeşitleri

İşletmecilik ve Yönetimle İlgili Temel Kavramlar. Ekonomi, işletmeler ve ihtiyaçlar. İhtiyaç kavramını nasıl tanımlayabiliriz?

ÜNİTE:1. İşletmeler ve Özellikleri ÜNİTE:2. İşletme Çevresi ÜNİTE:3. Etik ve Sosyal Sorumluluk ÜNİTE:4. İşletmelerin Kuruluşu ve Büyümesi ÜNİTE:5

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI. Analiz. Cilt 2. Ünite 8-14

İktisada Giriş I. 31 Ekim 2016

GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) GSYH (Gayri Safi Yutiçi Hasıla) GSMH = GSYH ± NDAFG

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

[AI= Aggregate Income (Toplam Gelir); AE: Aggregate Expenditure (Toplam Harcama)]

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA (BTP104)

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER )

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

KPSS SORU BANKASI İKTİSAT YENİ. Pegem. Pegem Pegem Pegem Pegem. Pegem. Pegem Pegem. Pegem. Pegem

İKT101U İKTİSADA GİRİŞ

TEMEL EKONOMİ 1. GİRİŞ

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta

1..., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2..., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği

İKTİSAT ECONOMICUS TAMAMI ÇÖZÜMLÜ SORU BANKASI DİLEK ERDOĞAN KURUMLU TEK KİTAP. Mikro İktisat Makro İktisat Para-Banka-Kredi Uluslararası İktisat

DERS NOTU 01 BİR SOSYAL BİLİM OLARAK İKTİSAT VE TEMEL KAVRAMLAR

Faktör Donatımı Teorisi (Heckscher Ohlin) Karşılaştırmalı Üstünlüklere Eleştiri. Heckscher Ohlin Modelinden Çıkartılan Teoremler

2. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

MAKROEKONOMİ - 2. HAFTA

4. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

Ürünün çok bulunduğu ya da üretildiği yerden az bulunduğu yerlere ya da onlardan yararlanacak kişilere taşıyarak ürüne değer kazandırılabilir.

BAŞABAŞ NOKTASI ANALİZİ

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

İçindekiler kısa tablosu

Case & Fair & Oster Bölüm 1 Ekonominin Kapsam ve Yöntemi. Bölüm 3 Talep, Arz ve Piyasa Dengesi

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

Doç.Dr. Yaşar SARI 36

SAY 203 MİKRO İKTİSAT

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ

Ekonominin Esasları TEKEL PİYASASI TEKEL PİYASASI. Tekel Piyasası

Bölüm 4 ve Bölüm 5. Not: Bir önceki derste Fiyat, Piyasa kavramları açıklanmıştı. Derste notlar alınmıştı. Sunum olarak hazırlanmadı.

Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü. ENM 307 Mühendislik Ekonomisi. Ders Sorumlusu: Prof. Dr. Zülal GÜNGÖR

Mikroiktisat Final Sorularý

Bölüm 1. Para, Banka ve Finansal Piyasaları Neden Öğrenmeliyiz?

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL

meydana gelen değişmedir. d. Ek bir işçi çalıştırıldığında sabit maliyetlerde e. Üretim ek bir birim arttığında toplam

Transkript:

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2776 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1734 EKONOMİK ANALİZ Yazarlar Prof.Dr. Erol KUTLU (Ünite 1, 6) Yrd.Doç.Dr. Resul YAZICI (Ünite 2) Yrd.Doç.Dr. Hasan İSLATİNCE (Ünite 3, 5) Yrd.Doç.Dr. Zeynep ERDİNÇ (Ünite 4) Prof.Dr. Bülent GÜNSOY (Ünite 7, 8) Editör Prof.Dr. Muharrem AFŞAR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Öğretim tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright 2013 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafikerler Gülşah Karabulut Özlem Ceylan Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Ekonomik Analiz ISBN 978-975-06-1450-7 1. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 3.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Ocak 2013 ii

İçindekiler Önsöz... iv 1. Temel Ekonomik Kavramlar.. 2 2. Ekonominin İşleyiş Süreci. 20 3. Milli Gelir Kavramları... 48 4. Enflasyon ve Fiyat Endeksleri. 68 5. Para ve Bankacılık... 84 6. Döviz Piyasası ve Döviz Kuru... 110 7. Ekonomik Konjoktür ve Yorumlanması... 130 8. Ekonominin Kamusal Boyutu... 158 iii

Önsöz Öncelikle iktisat ve ekonominin farklı dillerde ancak aynı anlama gelen iki kelime olduğunu belirtmeliyim. Normal 4 yıllık lisans eğitiminde, olağan müfredat içinde eğitim alan bir iktisat öğrencisi teorik ve pratik olarak ifade edilen yoğun bir eğitim sürecinden geçer. Bu eğitimin sonunda İktisatçı (ekonomist) unvanını alır. Teorik eğitim; ekonomik olguları anlamamıza ve bu olguları açıklamakta pek çok farklı bakış açısı olduğunu görmemizi sağlar. Pratik eğitim ise, teorik bilgimiz ışığında ekonomik sorunlara çözüm yolları bulabilmemize yardımcı olur. Peki, burada şu soruyu soralım? Ekonomi sadece iktisat ya da ekonomi öğrencilerini veya bu bağlamda sadece iktisatçıları mı ilgilendir? Sorunun yanıtlanmasına ekonominin tanımını vererek başlayalım. Ekonomi bir sosyal bilimdir. Bu bağlamda insanların ve toplumların ihtiyaçlarının karşılanmasını konu almış bir bilim dalıdır. Ekonomi kıt kaynaklar ile sonsuz insan ihtiyaçlarını uyumlaştırmaya çalışan bir bilim dalıdır. Bunun gibi birçok tanım yapılabilir. Fakat bunlar incelendiğinde ekonomiyle ilgili ortak bazı özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz: Ekonomi toplum halinde yaşayan insanların ekonomik faaliyetlerini ve bu yöndeki davranışlarını konu alan sosyal bir bilim dalıdır. İnsanların sınırsız kabul edilen maddi ihtiyaçlarının karşılanması amacına yöneliktir. İnsanların ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetler, sınırlı durumdaki üretim kaynaklarıyla üretilirler. Amaç kıt kaynakların kullanılmasından en yüksek faydanın elde edilmesidir. Mevcut kaynak arzının artırılması bu kaynakların mal ve hizmet üretiminde etkinliğinin artırılması ve kaynakların mülkiyetinin toplumda çeşitli kesimler arasında dağılımında denge sağlanması amaçlar arasındadır. Yukarıdaki özelliklerden anlaşılacağı gibi, ekonomi biliminin kapsamı oldukça geniştir. Hatta günümüzde ekonomiyle ilişkisi bulunmayan insan ve toplum yoktur. Çünkü hepimiz bir ekonomik sistemin içinde bulunuyoruz. Sabah kalkıp ise gidiyoruz, gazete sayfalarındaki iş ilanlarına başvuruyoruz. Akşam eve giderken kendimiz ya da ailemiz için yiyecek bir şeyler satın alıyoruz. Ülkemizdeki işsizlik oranı hepimizi etkiliyor, korkuyoruz ve beklide artık alışveriş merkezinde gördüğümüz o pahalı LCD TV nin pek de cazip olmadığını hissediyoruz. Bunun yanında enflasyon oranı yüksekse bu hepimizi etkiliyor. Belki de kredi oranlarının düşmesi, ev satın alma planlarımızı öne çekiyor. Bunlar ve benzerleri doğrudan ya da dolaylı ekonomi ile ilgili eylemlerdir. Ekonomi ülkemizdeki ve dünyadaki politik ve toplumsal gelişmeleri kavramamızı ve fakirlik, azgelişmişlik, çevre gibi konulara duyarlı olmamızı sağlar. Ekonomi sayesinde, hükümetlerin izlediği politikaları daha iyi anlarız. Bilindiği gibi gerçekliğin kavramlar ve kavramların sistemli bir biçimde bir araya getirilmesi demek olan teori aracılığıyla anlaşılabilmesi için, kullanılan kavramların içeriğini, oluşum sürecini bilmeye ihtiyacımız var. Elinizdeki çalışma, ön lisansın belli bir alanında eğitim alan öğrencilere yönelik ve bu anlamda bilinen ekonomik analiz kitaplarından içerik olarak farklı hazırlanmış bir kitaptır. Buradaki amacımız öğrencilere ekonominin temel olarak ilgi alanının ne olduğunu vermek, günlük yaşamımızda karşılaşılan temel ekonomik kavramların nasıl algılanması ve bazı ekonomik değişkenlerin nasıl yorumlanması gerektiğini anlatmaktır. Bunun için temel ekonomi kavramlar ile tanımlar ve olgular ele alınacaktır. Bu yönüyle ekonomik politikası uygulamalarının pratik hayatımıza etkilerinin daha iyi algılanması hedeflenmektedir. Bununla birlikte siyasi ve ekonomik parametrelerin ışığında Türkiye ekonomisini daha iyi yorumlanması sağlanacaktır. Bu bağlamda öğrencilere; ekonomik kavramları öğrenmeleri, ekonominin mevcut durumunu analiz etmeye ve doğru kavramaya dönük birikimlerini artırmaları hedeflenmektedir. Elinizdeki kitap, yazımından tasarımına, grafikten, test araştırmasına ve dizgiye kadar uzun bir sürecin sonunda oluşmuştur. Bu bağlamda birçok kişinin emeği bulunmaktadır. Öncelikle kitabın yazılması olanağını sunan Anadolu Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Davut Aydın a teşekkürü borç bilirim. Ayrıca kitabın yazılmasındaki üstün çabalarından dolayı yazar arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bunun dışında süreç içinde yer alan bütün emeği geçenlere de teşekkürü borç bilirim. Başlangıcından sonuna kadar bir çaba, özveri ve heyecanın ürünü olan kitabın bütün öğrencilerimize yararlı olmasını diliyorum. iv Editör Prof.Dr. Muharrem AFŞAR

1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; İhtiyaç, mal ve hizmet, fayda, değer, üretim, üretim faktörlerini açıklayabilecek, Ekonomik etkinlik, işbölümü, uzmanlaşma ve değişim, verimlilik, karlılık, kıtlık gibi kavramları tanımlayabilecek, Fırsat maliyeti, üretim imkânları sınırı ve ekonomik birimleri yorumlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Ekonomi Fayda Fırsat Maliyeti Tüketim Mal Üretim İşbölümü Değişim Tercih Uzmanlaşma İçindekiler Giriş İhtiyaç Mal ve Hizmet Fayda Değer Üretim Tüketim Ekonomik Etkinlik İşbölümü ve Uzmanlaşma Verimlilik Karlılık Kıtlık Tercih ve Fırsat Maliyeti Üretim İmkânları Sınırı Ekonomik Birimler 2

Temel Ekonomik Kavramlar GİRİŞ Ekonomi ya da iktisat değişik iktisatçılarca, farklı zamanlarda farklı şekillerde tanımlanmıştır. Fakat tüm tanımların temel dayanak noktası kıtlık ve seçim kavramlarıdır. Ekonomi insanların sınırsız isteklerini sınırlı kaynaklarla en iyi nasıl tatmin edileceğini inceleyen bir sosyal bilim dalıdır. Tüm ekonomik sorunlar kıt kaynaklardan dolayı bütün istekleri karşılayamamaktan doğar. Ekonomi bilimi bireylerin, şirketlerin, hükümetlerin kıtlık sorunuyla uğraşırken yaptıkları tercihleri inceler. Günlük hayatımızda karşılaştığımız olayların tümünün ekonomik temelleri vardır. Örneğin sabah kahvaltı masamıza gelen ekmeğin üretilmesi, dağıtılması, satın alınması, tüketilmesi ayrı ayrı incelenmesi gereken ekonomik olaylardır. Yani ekonomi bilimi hayatla iç içedir. Bu nedenle ekonomi biliminde kullanılan kavramların çoğu günlük konuşma dilinde de kullanılmaktadır. Fakat ekonomi biliminde kullanılan kavramlar bazen günlük konuşma dilindeki anlamlarından farklı olabilir. Bu nedenle bu bölümde, temel bazı iktisadi ya da ekonomik kavramların başlangıçta öğrenilmesi sağlanarak, ileriki ünitelerin daha kolay kıvranılması sağlanacaktır. İHTİYAÇ Daha öncede ifade edildiği gibi, ekonomik faaliyetin temel nedeni kıtlıktır. İnsanlar ekonomik faaliyette bulunurlarken bu kıtlığı yenmeyi amaçlarlar. Bu savaşın arkasında insanların ihtiyaç sahibi olması gerçeği yatar. İnsanların bütün faaliyetleri, ihtiyaçlarını gidermek için harcadığı çabalardır. Çünkü ihtiyaç; karşılandığı zaman insanlara haz, karşılanmadığı zaman acı veren duygulardır. Günlük yaşamda kullanılan ihtiyaç kavramı ile ekonomi biliminde kullanılan ihtiyaç kavramı farklıdır. Örneğin hasta bir kişinin ilaç ihtiyacı herkes tarafında ihtiyaç olarak kabul edilirken, zengin bir kişinin spor araba ihtiyacı pek çok kişi için ihtiyaç olarak değerlendirilmez. Oysa ekonomi teorisinde bunların ikisi de ihtiyaçtır. Kısacası bir toplumu oluşturan insanların her birinin ve herhangi birinin ihtiyaç saydığı her şey ekonomi teorisinde ihtiyaç olarak kabul edilir. İhtiyaçların Özellikleri Tanımı yukarıdaki gibi yapılan ihtiyaçların, genel kabul görmüş çeşitli özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikleri başlıklar altında aşağıdaki gibi ortaya koyabiliriz: İhtiyaçların şiddeti birbirinden farklılık gösterir: İnsanların bazı ihtiyaçlarının şiddeti diğer ihtiyaçlarına oranla daha fazladır. Genel olarak zorunlu ihtiyaçların şiddeti zorunlu olmayanlara göre daha fazladır. Örneğin beslenme ihtiyacı, müzik dinleme ihtiyacından genel olarak daha şiddetlidir. İhtiyaçların şiddet açısından farklılık göstermesi insanları rasyonel davranmaya zorlar. Bütün ihtiyaçların şiddeti aynı olsaydı insanlar sınırlı kaynaklarıyla hangisini önce karşılayacaklarını bilemezlerdi. Şiddetlerin farklı olması nedeniyle insanlar ihtiyaçlarını karşılarken bir tercih ve sıralama yaparlar. İhtiyaçlar sonsuzdur: İnsanların gidermek istedikleri pek çok ihtiyaç vardır.hayat standardının yükselmesiyle birlikte, kültürel, yaşamsal ve lüks ihtiyaçlar olarak adlandırılan ihtiyaçlar her geçen gün değişmekte ve artmaktadır. Toplumların sosyal ve ekonomik gelişmeleri, teknolojik ilerlemeleri, insanların zevk ve tercihlerinin değişmesi ihtiyaçları sürekli artırmaktadır. 10 yıl önce olmayan cep telefonu ve bilgisayarlar günümüzde en önemli ihtiyaçlardan bazılarıdır. 3

Benzer olarak gelecek toplumlar da bugün bizim hayal edemediğimiz tipte ve çeşitte yeni ihtiyaçlarla tanışacaklardır. İhtiyaçlar giderildikçe şiddeti azalır: Bir ihtiyaç giderildiğinde doğal olarak şiddeti azalır. Örneğin çok susamış bir kişi için su içmek en şiddetli ihtiyaçtır. Bir ya da iki bardak su içip bu ihtiyacı giderildikten sonra diğer ihtiyaçlar su ihtiyacının önüne geçer. Örneğin yemek ve barınma gibi ihtiyaçlar daha önemli hale gelir. İhtiyaçlar ve onları gideren araçlar birbirinin yerine ikame edilebilir: İhtiyaçlar çoğu zaman birbirinin yerine geçebilir. Özellikle zorunlu olmayan ihtiyaçlarda bu durum görülür. Örneğin kişi konser biletini pahalı bulursa, bu ihtiyacını müzik CD si alarak karşılayabilir. Alışkanlık ihtiyacın şiddetini artırır: İktisat bilimi açısından, bir mal kullanıldığında haz, kullanılmadığında acı veriyorsa ihtiyaç olarak değerlendirilir. Yaratılan alışkanlık, önceleri sürekli ve zorunlu olmayan bir ihtiyacı zamanla zorunlu hale getirebilir. İhtiyaçların Gruplandırılması İhtiyaçlar ne gibi özellikler arz eder? İhtiyaçları ekonomik açıdan üç gruba ayırabiliriz. Bunlar yaşamsal ihtiyaçlar, kültürel ihtiyaçlar ve lüks ihtiyaçlardır. Yaşamsal ihtiyaçlar insanların yaşamlarını sürdürmek için karşılamak zorunda oldukları ihtiyaçlardır. Yemek, içmek, giyinme, barınma gibi ihtiyaçları bu gruba örnek olarak gösterebiliriz. Kültürel ihtiyaçlar ise insanların zorunlu ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra gerçekleştirmek istedikleri ihtiyaçlardır. Sinema, spor, tatil gibi ihtiyaçlar bu gruba örnek olarak verilebilir. Lüks ihtiyaçlar ise, modaya göre giyinme, havyarla beslenme, yurt dışında eğitim görme gibidir. İhtiyaçları yaşamsal ve yaşamsal olmayan diye kesin olarak ayırmak güçtür. Çünkü ihtiyaçların çeşidi yaşanan topluma, statüye, sosyal ve ekonomik konuma göre değişmektedir. Örneğin küçük bir köyde yaşayan çiftçi için cep telefonu zorunlu bir ihtiyaç değilken değişik bölgelerde yatırımları olan bir holding patronu için zorunlu ihtiyaç olarak kabul edilebilir. Aynı ülkede bile daha önce lüks sayılan ihtiyaçlar zamanla zorunlu ihtiyaç haline dönüşebilmektedir. Örneğin ilk çıktığı yıllarda çok az evde bulunabilen televizyon günümüzde dağ başındaki kulübede bile bulunmaktadır. Bu açıdan beslenme, giyinme, barınma ve eğitim gibi ihtiyaçlar, hem yaşamsal, hem kültürel hem de lüks olabilmektedir. Çevrenizde ulaşabildiğiniz İktisada giriş kitaplarında ihtiyaçlar konusunu okur musunuz? MAL VE HİZMET Genel olarak ihtiyaçları gideren araçlara mal denir. İnsan ihtiyaçlarını dolaylı ya da dolaysız olarak karşılamaya elverişli ve bu amaç için kullanılmaya hazır her şeye mal denir. İhtiyaçları karşılamasına rağmen fiziksel varlık özelliği taşımayan şeylere de hizmet denir. Bir berberin saç kesmesi, doktorun hastasını muayene etmesi, garsonun servis yapması, devlet memurlarının yaptığı görevler hizmetlere verilebilecek örneklerdendir. Malların Sınıflandırılması Mallar özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılabilirler. Bu sınıflandırmayı gruplar halinde aşağıdaki gibi ortaya koyabiliriz: Ekonomik mal - Serbest mal: Herkese yetecek kadar bol olmayan, elde edilebilmesi için mut laka belirli bir çaba harcanması ya da bir bedel ödenmesi gereken mallara ekonomik mal denir. Doğada bütün insanların ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bol olan ve hiçbir çaba harcamadan ya da bedel ödemeden elde edilebilen mallara ise serbest mal denir. Bir pınarın suyu ya da soluduğumuz hava serbest mal niteliğindedir. Serbest malların üretiminde kıt kaynaklar 4

kullanılmadığından maliyeti sıfırdır. Ayrıca bir serbest malın üretimini arttırmak için diğer bir malın üretimini azaltmamız gerekmez. Ekonomik mallarda ise kaynaklar kıt olduğundan bir malın üretimini arttırmak için diğerinin üretimini azaltmamız gerekir. Bir malın serbest ya da ekonomik mal olma özelliği zamanla değişebilir. Örneğin bir pınardaki su başlangıçta serbest mal niteliğindeyken, şişelendikten sonra ekonomik mala dönüşebilir. Bir malın ekonomik mal özelliği taşıyabilmesi için üç temel şart vardır. Bunlar faydalı olması, kıt bulunması ve devredilebilir olmalısıdır. Tüketim malları - Üretim malları: Tüketim malları insanların ihtiyaçlarını doğrudan karşılayan mallardır. Bu mallara aynı zamanda dolaysız ya da nihai mallarda denir. Üretim malları ise başka mallarının üretiminde kullanılarak ihtiyaçları dolaylı olarak karşılamış olurlar. Dolaylı mallar ya da ara mallarda denilen üretim mallarının birikimi teknik sermayeyi oluşturduğundan ekonomik kalkınma açısından çok önemlidirler. Bir makine, makinenin çalışmasında kullanılan yakıt, fabrika binası üretim malı niteliğindedir. Dayanıklı mallar - Dayanıksız mallar: Elde edildikten sonra uzun süre fayda sağlayan mallara dayanıklı mal denir (televizyon, torna tezgâhı, masa gibi). Bu mallar kullanılırken tüketilmez, onların faydasından yararlanılır. Dayanıksız malların ise bir defa kullanıldıklarında ömürleri sona erer (kömür, kaynak elektrotu, kâğıt gibi). Yani bunlar fayda sağlandıktan sonra biten mallardır. İktisat literatüründeki dayanıksız mal kavramı ile günlük hayatta kullanılan dayanıksız mal kavramı birbirine karıştırılmamalıdır. Çok çabuk yırtılan bir elbise günlük hayatta dayanıksız mal olarak kabul edilmesine rağmen ekonomi literatürüne göre dayanıklı maldır. Özel mallar Kamusal mallar: Piyasa sisteminde alınıp satılan mallar özel mallardır. Özel firmalar tarafından üretilen mallar iki önemli özelliğe sahiptir. Özel sektör tarafından üretilen bir mal bir tüketici tarafından kullanılınca, diğer tüketicilerin o maldan kullanacakları miktar azalır. Örneğin bir kişi bir mağazadan bir çift ayakkabı satın alınca, diğer kişilerin satın alabilecekleri ayakkabı miktarı azalır. Bu özellik kısaca tüketimde rakiplilik diye nitelendirilir. Ayrıca özel sektör tarafından üretilen bir maldan sadece o malı satın alan kişi kullanabilir. Bir başka deyişle, özel sektör tarafından üretilen bir malın satın alan kişi dışındaki kişiler tarafından kullanılması önlenebilir. Örneğin bir çift ayakkabıyı sadece onu satın alan kişi kullanır. Bu özellik kısaca dışarıda tutulabilme diye nitelendirilir. Bu bağlamda rakiplilik ve dışarıda tutulabilme özelliklerine sahip olan mallara özel mallar denir. Kamusal mallar ise tamamen piyasa sistemi içinde üretilip satılmazlar. Ekonomistler tarafından kullanılan kamusal mal terimi, malın kamu tarafından sağlanmasını gerektirmez. Bunun yerine mala ait iki özelliğe göre kamusal mal tanımı yapılır. Bu iki özellik; Tüketimde rakip olmaması ve kimsenin dışarıda tutulamamasıdır. Belli bir üretim seviyesinde, malın bir kişi tarafından tüketilmesi, diğerlerinin tüketim miktarını azaltmıyorsa tüketimde rakipsizdir. Bu tanım biraz değişik gibi görünse de bu tür mallar vardır. Düşman saldırılarının olasılığını azaltan bir nükleer denizaltı düşünelim. Bir kişinin elde ettiği korunma diğerlerinin korunmasını azaltmayacaktır. Kamusal malların diğer özelliği kimsenin dışlanamamasıdır. Dışlayamamak demek malın faydasının sadece seçilen belli kişilere olmasının imkânsızlığı veya çok masraflı olmasıdır. Yani kişi para ödese de, ödemese de üretilen üründen faydalanabilir. İkame (rakip) mallar Tamamlayıcı mallar: Birbirinin yerine kullanılabilen mallara ikame mal lar denir (reçel-bal, portakal-mandalina gibi). Yalnız başına ihtiyacı karşılamadığından bir başka malla birlikte kullanılan mallara tamamlayıcı mal denir (otomobil-benzin, kalem-mürekkep, tebeşir-yazı tahtası gibi). Bölünür mallar Bölünmez mallar: Bölünür mallar küçük birimlere ayrılıp satılabilir. Bölün mez malları ise bütün olarak almak gerekir. Çoğaltılabilen mallar Çoğaltılamayan mallar: Miktarlarının üretimle arttırılması mümkün olan mallara çoğaltılabilen mallar denir (masa, sandalye, ayakkabı gibi). Çoğaltılamayan mallar ise üretim yapılarak miktarlarının arttırılması imkansız olan mallardır (antika eşyalar, tarihi eserler bu tür mallara örnektir). İkame ve tamamlayıcı malları tanımlayıp, örnek veriniz. 5

FAYDA Mal ve hizmet tüketimi sonucu elde edilen tatmine fayda denir. Örneğin açlık bir ihtiyaç, açlığı giderecek olan yemek ise, bu ihtiyacı karşıladığı için faydaya sahiptir. Fayda kavramı subjektiftir, yani kişiden kişiye değişebilir. Örneğin bir makasın faydası bir terzi için herhangi bir insana göre daha fazladır. Hatta bir malın faydası aynı kişi için değişik zamanlarda farklı olabilir. Örneğin kişi çok susamış olduğu zaman bir bardak suyun faydası diğer zamanlara göre daha fazla olacaktır. Bir malın faydasından bahsedebilmemiz için öncelikle o mala ihtiyaç duyulması gerekir. Eğer mala ihtiyaç duyulmuyorsa onun faydasından söz edilemez. İktisadi anlamda kullandığımız fayda kavramı günlük yaşamda kullandığımız fayda kavramından farklılık gösterebilir. Bir şeyin faydalı olabilmesi için ahlak ve yasalara uygun olması gerekmez. İnsanların ihtiyaçlarını karşıladığı sürece kullanılan şey faydalıdır. Bir malın tüketilen tüm birimlerinin sağladığı faydaların toplamına toplam fayda, bir malın tüketim miktarı bir birim artırıldığında toplam fayda da meydana gelen değişmeye marjinal fayda, bir malın tüketilen miktarı artırıldığında, marjinal faydanın giderek azalmasına da azalan marjinal fayda ilkesi adı verilir. Bu bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz; Toplam fayda maksimum iken marjinal fayda sıfırdır. Toplam fayda artarken marjinal fayda azalır. Toplam fayda azalırken marjinal fayda negatiftir. DEĞER Değer ekonomik mal ve hizmetlere verilen göreceli önemdir. Faydanın mutlak bir büyüklük olmasına karşın, değer göreceli bir büyüklük ifade eder. Örneğin bir kişiye göre A malı B malından daha değerli olabilir. Eğer dünyada tek bir mal olsaydı onun faydasından bahsedilebilir, fakat başka bir mal ile karşılaştırılması mümkün olmadığından değerinden söz edilemezdi. Çünkü bir mal arz edenin gözünde başka, talep edenin gözünde başka nedenlere dayanılarak değerlendirilmektedir.bir malın bir başka mal ile birçok açıdan karşılaştırılması yapılabilir. Fakat iktisatçıları ilgilendiren nokta, malların kişilere sağladığı fayda ve malların elde edilmesi için katlanılan fedakarlık ya da maliyettir. Değer Tanımlamaları Değer, kullanım ve değişim değeri olarak iki başlık altında incelenebilir. Kullanım Değeri: Bir malın kişiye sağladığı faydanın bir başka malın sağladığı fayda ile karşılaştırılması sonucunda, mala verilen göreceli önemdir. Kullanım değeri kişinin malı kullanması sonucunda ortaya çıktığından kişisel bir değerlendirmedir. Kullanım sonucunda elde ettiği faydaya göre kullanım değeri değişir. Örneğin bir öğretmen için tebeşirin kullanım değeri bir aşçıya göre daha fazladır. Aynı şekilde bir tencere de aşçıya daha faydalı olacağından, kullanım değeri öğretmene göre daha fazla olacaktır. Değişim Değeri: Bir mal veya hizmetin başka bir mal veya hizmetle değiştirilebilme oranıdır. Burada söz konusu olan mal veya hizmetin fırsat maliyetidir. Örneğin bir buzdolabının fiyatı (1.500) bir fırının fiyatının (500) üç katı ise bir buzdolabı ile üç tane fırın satın alınabilecektir. Yani buzdolabının değişim değeri üç fırın olacaktır. Değişim değeri, kullanım değeri gibi kişiden kişiye değişmez. Herkes için aynı olan bir büyüklüktür. Değer Çelişkisi (Paradoksu) Bir malın değerini o malın bir yandan talep ediliyor olması, diğer yandan da o malın azlığı ya da çokluğu belirler. Bir mal hem talep ediliyor hem de kıtsa o mal başka mallara göre daha değerli olacaktır. Yaşamımız için vazgeçilmez olmasına karşın, suyun bir elmas parçasından çok daha az değer taşıması değer çelişkisini (paradoksunu) yaratır. 6

Bir mal marjinal faydası çok düşük olmasına rağmen, çok yüksek toplam faydaya sahip olabilir. Yaşam için zorunlu mallar, toplam faydalarının büyüklüğüne rağmen düşük fiyatla satılırken, elmas gibi zorunlu olmayan mallar çok yüksek fiyatlardan alıcı bulabilmektedir. Eğer elmas da su kadar bol bulunsaydı, marjinal faydası azalacağından fiyatı düşük olurdu. Kısaca suyun fayda değeri başka mallarla karşılaştırılmayacak kadar yüksektir; ama değişim değeri, yani fiyatı da tam tersine çok düşüktür. Diğer yandan çok daha düşük faydaya sahip elmasın çok yüksek bir değişim değeri, yani yüksek bir fiyatı vardır. ÜRETİM Üretim, insanlara doğrudan ya da dolaylı olarak fayda sağlayan malların yaratılması faaliyetidir. Diğer bir deyişle; insanların gereksinimlerini karşılayan mal ve hizmetlerin ortaya çıkarılması, miktar ve faydalarının arttırılarak malların kıtlığının azaltılması yönündeki faaliyetlerdir. Yani üretim sadece malların miktarının arttırılması değildir. Mal ve hizmetlerin miktarının yanında faydalarının arttırılması yönündeki çabalar da ekonomide üretim faaliyeti olarak değerlendirilir. Bu tür faydaları şu şekilde açıklayabiliriz: Şekil faydası: Üretilmiş bazı malların şekillerinin değiştirilerek ihtiyaçları daha iyi karşılayacak hale getirilmesidir. Örneğin bir miktar kumaş, elbise haline getiriliyorsa burada bir üretim faaliyeti vardır. Bu sayede kumaş daha faydalı hale gelmiş olur. Yer faydası: Mallar üretildikleri yerlerden, onlardan yararlanacak olan tüketicilerin bulunduğu yerlere taşınarak faydaları arttırılabilir. Örneğin bir malın bol bulunduğu yerden kıt bulunduğu yere taşınarak tüketicilerin gereksinimleri daha iyi karşılanabilir. Böyle bir işlemde malın miktarı artmasa da maldan elde edilen fayda artmaktadır. Örneğin; Afyon ilinde üretilen patatesin Eskişehir halkına faydalı olabilmesi için pazarlardaki tezgâhlara bu patatesin getirilmesi gerekir. Zaman faydası: Mallar üretildikleri anda hemen tüketilmezler. İhtiyaç duyulduğu zaman tüketilebilmeleri için malların saklanması ya da stok yapılması gerekir. Mallar bol iken stoklanıp kıt olduğu dönemlerde piyasaya sürülerek tüketiciler için bir fayda yaratılmış olur. Mülkiyet faydası: Üretilmiş olan malların, onlara en fazla ihtiyaç duyanların eline geçmesine aracılık edenlerin yaptıkları iş malların mülkiyet faydasını arttırmaktadır. Üretim Faktörleri Üretimin tanımını yapınız. İhtiyaçların giderilmesine yönelik mal ve hizmetlerin elde edilmesinde kullanılması gereken kaynaklara üretim faktörleri denir. Temel üretim faktörleri emek, doğal kaynaklar, sermaye ve girişimcilik olmak üzere dört başlık altında sıralanmaktadır. Emek: Üretimin en önemli unsuru olan emek, beşeri sermaye olarak da adlandırılır. Emek, ihtiyaçların giderilmesine yönelik, insana özgü bedensel ya da zihinsel çabadır. İşgücü olarak da adlandırılır. Örneğin bir inşaat işçisinin kol gücünden yararlanılırken, bir inşaat mühendisinin beyin gücünden yararlanılır. Bu tanımdan emek ya da işgücünün sadece gelir elde etmeye yönelik bir çaba harcaması gerektiğini anlamamız gerekmektedir. Emeğin üretime katılması karşılığında elde elde ettiği getiriye ücret denir. Doğal kaynaklar: Hava, su, toprak, madenler ve ormanlar gibi doğanın insanlara sağladığı olanaklardır. Üretim faktörleri sayılırken doğal kaynaklar arasında ilk akla gelen toprak olmaktadır. Bu alışkanlık eskiden toprağa dayalı üretimin yaygın olmasından kaynaklanmaktadır. Günümüzde ise madenler, petrol gibi diğer doğal kaynakların önemi artmıştır. Doğal kaynakların üretime katılmaları karşılığında elde ettikleri getiriye rant denir. Sermaye: Sermayeyi, parayla ifade edilen ve üretimde kullanılan üretim araçları olarak tanımlayabiliriz. Üretim sürecinde emeğin verimliliğinin arttırılmasına katkıda bulunan her çeşit alet, makine, teçhizat, bina gibi daha önceden insanlar tarafından üretilmiş üretim araçlarıdır. 7

Sermayenin kullanılması emeğin verimini arttırır. Halk dilinde sermaye denildiğinde akla para, tahvil, hisse senedi gibi finansal enstrumanlar gelmektedir. Oysa ekonomi dilinde sermaye reel değer olup, fiziksel özelliğe sahip ve emek tarafından üretilen araçlardır. Para, tahvil gibi finansal değerlere ise finansal sermaye adı verilir. Paranın kendisi bizzat üretimde kullanılamayacağı için üretim faktörü anlamında sermaye değildir. Sermayenin üretime katılması sonucunda elde ettiği getiriye faiz denir. Girişimcilik: Emek, doğal kaynaklar ve sermayenin organize edilip, mal ve hizmet üretimini gerçekleştirme çabasıdır. Bu çabayı gösteren kişiye ise girişimci adı verilir. Girişimci diğer kaynakları kullanma karşılığı ücret, faiz ve rant ödemesi yaptıktan sonra kalan parayı geliri olarak tutar. Bu paraya kar denir. Kar, girişimcinin risk alma, üretken kaynakları organize etme ve yeni buluşlar ortaya çıkarma karşılığında aldığı bir ödüldür. TÜKETİM İhtiyaçların giderilmesi ya da hafifletilmesi için mal ve hizmetlerin kullanılmasına tüketim adı verilir. İktisadi faaliyetin nihai amacı tüketimdir. İnsanların hayat standardının yükselmesinin en önemli göstergesi daha yüksek tüketim düzeyine ulaşmalarıdır. Tüketimin söz konusu olabilmesi için mal ve hizmetlerden faydalanmanın dolaysız olması gerekir. Örneğin evde yemek yapmak için doğalgaz kullanmak, elektrik kullanmak gibi. Eğer doğalgaz ve elektrik bir fabrikada üretim sürecinde kullanılıyorsa bu tüketim olarak değerlendirilmez, ara kullanım olarak adlandırılır. Tüketim harcanabilir gelire bağlıdır. Harcanabilir gelir ile tüketim arasındaki ilişkiye tüketim fonksiyonu denir. Gelir sıfır dahi olsa yapılan tüketime zorunlu tüketim denir. Gelirdeki bir birimlik değişmenin ne kadarının tüketime gittiğini gösteren kavrama marjinal tüketim eğilimi denir. Marjinal tüketim eğilimi, tüketimdeki değişmenin gelirdeki değişmeye oranıdır. Belli bir gelir düzeyinde tüketimin gelire oranına ortalama tüketim eğilimi denir. EKONOMİK ETKİNLİK Kıt kaynakların tümünü çalışır duruma getiren bir ülke, bu kaynaklarla toplumun tercihlerine uygun bir mal ve hizmet demetinin üretilmesini de başarmış ve bu arada üretimini en verimli, en ekonomik üretim teknikleriyle en düşük maliyetlerle gerçekleştirebilmiş ise, o ülkede üretimin fiziksel sınırlarına ulaşılmış demektir. Başka bir deyişle kaynakların tam kullanımıyla hangi malları, ne kadar ve hangi üretim yöntemleriyle üretileceği sorunlarının çözümlenmesiyle, ülke, mevcut teknolojik bilgi ve faktör donanımının izin verdiği maksimum fiziki hasılayı elde etmiş olacaktır. Buna üretimde etkinliğin sağlanması diyoruz. Kıt kaynakların toplum refahını maksimize edecek şekilde üretim sürecine katılması ve üretilen mal ve hizmetlerin bireyler arasında adaletli olarak dağıtımının yapılması durumu ekonomik etkinliği sağlar. Ekonomide etkinliği, üretimde ve bölüşümde etkinlik olmak üzere iki başlık altında ele alabiliriz. Üretimde Etkinlik Mevcut kaynaklarla en yüksek üretim düzeyine ulaşmayı ifade eder. Aynı çıktı miktarını daha az girdi kullanarak elde etme seçeneği kalmadığında üretimde etkinlik sağlanmış olur. Belirli bir çıktıyı, girdilerin biri ya da birkaçından daha az kullanarak üretme fırsatı varsa üretimde etkinsizlik var demektir. Bölüşümde Etkinlik Üretilen mal ve hizmetlerin üretime katılanlar arasında adaletli bir şekilde dağıtılmasıdır. Bir ekonomide üretilen toplam çıktıyı, sosyal gruplardan birinin refah düzeyini kayda değer ölçüde azaltmaksızın, bir başka grubun refah düzeyini yükseltecek biçimde yeniden bölüştürme seçeneği bulunmadığında bölüşümde etkinlik sağlanmış olur. Bölüşümde etkinlik gelir dağılımı ile ilgilidir. Bir ülkede gelir dağılımı adaletsiz ise bölüşümde etkinlik sağlanamamış demektir. Ekonomik etkinlik nasıl sağlanır? 8

İŞ BÖLÜMÜ VE UZMANLAŞMA Gerek işletme, gerekse ulusal ekonomi açısından iş yapabilme gücü ve dolayısıyla verimlilik, iş bölümü sayesinde artar. Hiç kimse ihtiyaç duyduğu tüm ürünleri tek başına üretemez. Bu nedenle yapılan işbölümü sonucunda herkes en başarılı olduğu alanda uzmanlaşmalı ve sadece o alanda çalışmalıdır. Daha sonra ürettiklerini diğer alanlarda uzmanlaşan kişilerin ürünleri ile değiştirerek tüm ihtiyaçlarını karşılamış olur. Adam Smith in ünlü toplu iğne örneğini hatırlarsak, bir kişi 1770 li yıllarda o zamanın teknolojisini ve aletlerini kullanarak günde en fazla 20 toplu iğne üretebilir. Fakat toplu iğne üretim işini bölümlere ayırır ve her bölümde bir kişiyi görevlendirirsek kurulan toplu iğne üretim tesisinde günde 48.000.000 tane toplu iğne üretilebilir. Üretimdeki bu artış işbölümü ve uzmanlaşma sayesinde gerçekleşmektedir. Üretim sürecinde çalışan işçilerden her biri belli bir alanda uzmanlaşır. Bir tanesi çeliği ince şeritler haline getirir, diğeri küçük parçalara böler, bir başkası ucuna topları takar, diğeri paketlemesini yapar ve nihayet pazara sunulur. İşbölümü mesleki ve teknik işbölümü olarak ikiye ayrılabilir. Mesleki işbölümü, bireylerin herhangi bir meslekte uzmanlaşmasıdır. Manav, berber, mühendis gibi. Teknik işbölümü ise işletmelerin bir malın çeşitli üretim aşamalarının birinde uzmanlaşmasını ifade eder. Örneğin kumaşı ele alırsak, ipliğin bükülmesi, kumaşın dokunması, boyanması, farklı işletmeler tarafından gerçekleştirilir. İşbölümü ve uzmanlaşmanın ekonomiye birçok katkısı vardır. Yeteneğe göre çalışma, uzmanlaşma sonucu zaman tasarrufu sağlama, malzeme tasarrufu, rasyonalizasyon, teknik buluşlar, verimliliği artışı, ölçek ekonomilerinin gerçekleştirilmesine katkı, değişim ekonomisinin gerçekleşmesine yardımcı olma bu katkılardan bazılarıdır. VERİMLİLİK Belli bir süre içinde elde edilen çıktının bunu sağlayan girdiye oranıdır ve teknik üretim sonucunun (çıktının, ürünün) belirli bir büyüklüğe (işgücü sayısı, işgücü saati, makine saati) bölünmesiyle sayısal bir değer olarak ifade edilir. Bu ifadeyi basit bir formüle dönüştürmek istersek : Verimlilik = Üretim Miktarı Girdi Miktarı Yukarıdaki formülle toplam verimlilik hesaplanır. Bunun yanında emek verimliliği ya da sermaye verimliliği gibi kısmi verimlilikler de hesaplanabilir. Bu durumda üretim faktörlerinden sadece birisinin dikkate alınması gerekir. Üretimde kullanılan girdiler ve sonuçta elde edilen üretim, miktar yönüyle dikkate alınırsa fiziki verimlilik, üretimde kullanılan girdilerin ve üretimin parasal değerleri dikkate alınırsa parasal verimlilik hesaplanmış olur. Kullanılan faktör birimi başına üretim miktarını arttıran her şey verimliliğin artmasını sağlar. Örneğin teknolojideki ilerlemeler sonucunda bir birim sermayeden daha fazla ürün elde edilmeye başlanmışsa verimliliğin arttığını söyleyebiliriz. Ya da eğitim sonucunda işçilerin bilgi ve becerileri arttırılarak emek birimi başına daha fazla ürün elde edilebilir. Bu durumda da verimlilik artışı gerçekleşmiş olur. KARLILIK Teknik verimliliğin işletme açısından yararlı olması; yani piyasanın üretim ve arzı artan ürüne, maliyet masraflarını ve girişimciye kalacak karı karşılayacak bir fiyat ödemesi halinde, elde edilen karın derecesi, karlılık aracılığıyla ölçülür. Karlılık, girişimcinin koyduğu öz sermayeye oranla net kar ya da girişimin toplam sermayesine oranla net kar + yabancı sermaye faizidir. Bu tanımlama aşağıdaki formülasyonlar aracılığıyla da ifade edilebilir. Ya da Girişimci karlılığı: Net kar x 100 / Öz sermaye Girişim karlılığı: (Net kar + yabancı sermaye faizi ) x 100 / Toplam sermaye 9

KITLIK Kaynakların miktarının tüm arzuları karşılamaya yetersiz olduğu duruma kıtlık denir. İnsanoğlunun istekleri sınırsız, buna karşılık istekleri karşılamaya yönelik kaynaklar sınırlı olduğu için kıtlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Zaten ekonomi biliminin amacı sınırsız tüketim isteklerinin kıt kaynaklarla nasıl tatmin edileceğini incelemektir. Kıtlık sorunu ekonomik faaliyetlerin açıklanmasını sağlar. Tüm ekonomik birimlerin kıtlıkla mücadele etme eylemleri ekonomik faaliyet olarak tanımlanır. İktisadi faaliyetler isteklerle kaynaklar arasındaki dengesizliği azaltarak, insanların refahını arttırmaya yöneliktir. Sınırsız İstekler İnsanların istekleri sonsuz denebilecek kadar çoktur. Bunu iki temel nedene bağlayabiliriz. Birincisi insanların hayatlarını sürdürebilmeleri için karşılamak zorunda oldukları biyolojik ihtiyaçlardır. Gıda ve beslenme ihtiyacı, giyinme ihtiyacı, barınma ihtiyacı temel biyolojik ihtiyaçlardır. İkinci neden ise insanların doğası gereği elindeki ile yetinmeyip yaşamak için gerekli olan asgari ihtiyaçlarından daha fazlasını istemeleridir. Örneğin yaşamını sürdürmek için bir tabak yemek yeterli iken değişik yemek türlerini tatmak isterler. Örtünme ihtiyacını karşılamak için bir elbise yeterli iken gardıroplarını elbise ile doldururlar. Yani insanlar hayatlarını daha mutlu kılacak mal ve hizmetleri isterler. Ayrıca isteklerden biri karşılanınca, istekler bitmez aksine onun yerine başkaları geçer. Örneğin arabası olmayan birisi araba sahibi olduktan sonra bir de yat sahibi olsam demeye başlar. Yani istekler sonsuzdur. İsteklerin sayısının artmasının bir nedeni de her gün yeni ürünlerin piyasaya çıkıyor olmasıdır. Sonuç olarak insanlar isteklerine sınır koyamamaktadır. Kıtlık Kanunu ve Ekonomi Bilimi İnsanların ihtiyaçları sonsuzdur dedik. Buna karşılık bu ihtiyaçları karşılamakta kullanılan mal ve hizmetler sınırlıdır. Yeni tesisler inşa edilerek üretim kapasiteleri devamlı arttırılsa da, her gün yeni ürünler piyasaya çıkarılsa da bunun bir sınırı vardır. Bu sınır üretim faktörleri ile belirlenmektedir. Üretimde kullanılan emek, sermaye ve doğal kaynakların miktarı bellidir. Yani üretilecek mal ve hizmetler çok olsa bile sınırsız değildir. İhtiyaçlar ile kaynaklar arasındaki dengesizlik toplumun yapısıyla, ekonomik durumuyla ya da ekonomik sistemle ilgili bir sorun değildir. İster az gelişmiş olsun ister gelişmiş olsun tüm toplumlarda bu sorun görülmektedir. İhtiyaçlar ile kaynaklar arasındaki bu dengesizlik kıtlık kanunu olarak adlandırılır. Burada kıtlık ile bir kaynağın yokluğu değil, toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek kadar fazla olmaması anlatılmaktadır. Kaynakların sınırlı, insan ihtiyaçlarının sınırsız olması ve kıt kaynakların farklı amaçlarla kullanma olanağının var olması ortaya tercih yapma zorunluluğunu çıkarmaktadır. Kıt kaynakları kullanırken bir ihtiyacı erteleyip, önce başka bir ihtiyacı karşılamaya karar vermek, seçme yapmak ya da tercih kararı almak demektir. İşte bu tür tercih kararlarının alındığı her yerde mutlaka bir ekonomik sorun vardır ve dolayısıyla bu kararların etkilerini inceleyen, onların sistemli ve tutarlı bir biçimde açıklamaya çalışan bir ekonomi bilimine gerek vardır. İhtiyaçların karşılanmasında kullanılan kaynaklar kıt olmasaydı, kaynakların bir fiyatı olmazdı. Bu durumda hangi kaynakların hangi mal ve hizmetin üretiminde kullanılacağı, üretimden elde edilen gelirin faktör sahiplerine nasıl dağıtılacağı, faktör sahiplerinin gelirlerini nasıl kullanacağı, yapılan düzenlemelerle toplum refahının nasıl arttırılacağı gibi sorunlar olmaz, dolayısıyla ekonomi bilimine gerek kalmazdı. Fakat kaynaklar kıt olduğundan tüm bu sorunlar çözüm beklemekte, hangi kaynakların kullanılacağı sorusu bizi bir tercih yapmaya zorlamaktadır. Bu yönüyle ekonomi bir tercihler bilimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında tüm kaynaklarda var olan kıtlık, insanların arzuladıklarından daha az mal ve hizmete sahip olacakları sonucunu doğurmaktadır. Elde edilmek istenen şeylerden sadece bazılarına sahip olma imkânı söz konusudur. Bu nedenle insanlar seçim yapmak zorunluluğu ile karşı karşıyadırlar. Kıtlık sorunu insanları seçenekler arasında bir tercih yapmaya zorlar. Kişinin kaynağı tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyorsa, ihtiyaçları arasında en acil olanını tercih edip diğerlerinden vazgeçmek zorundadır. 10

TERCİH VE FIRSAT MALİYETİ Tüm isteklerimizi karşılamadaki güçlük, bizi sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimiz konusunda seçim yapmaya zorlamaktadır. Kıt kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda akılcı seçimlerin yapılması ekonominin temel konusunu oluşturmaktadır. Kıtlığın seçme zorunluluğu getirmesi gibi, seçme gereği de bir ekonomik maliyetin varlığını gösterir. Beğendiğimiz bir şeyi elde etmek istediğimizde ya da bir şey yapmak istediğimizde alternatif başka bir şeye sahip olmaktan ya da başka bir şey yapmaktan vazgeçmemiz gerekir. Belirli bir tercih ya da davranış için vazgeçmek zorunda kaldığımız en değerli alternatif bu seçimin ya da davranışın fırsat maliyetidir. Kıt kaynakların kullanımıyla ilgili alınan her kararda, seçilen alternatifin maliyeti, seçimden vazgeçilen alternatiftir. Bu nedenle kaçırılan fırsatlar anlamında fırsat maliyeti ya da alternatif maliyet denmektedir. Örneğin bir tatil gününde sinemaya gitmek, maça gitmek ya da hafta içindeki sınav için çalışmak alternatifleri arasında karar vermek durumunda olan bir öğrenciyi düşünelim. Zaman sınırlı olduğundan tüm aktiviteleri gerçekleştiremeyecek ve alternatifler arasından seçim yapmak durumunda kalacaktır. Eğer ders çalışmayı seçerse maça ya da sinemaya gitmekten fedakârlık etmek zorundadır. Ders çalışmanın alternatif maliyeti vazgeçilen maç ya da sinemaya gitme alternatifidir. Alternatif maliyet sadece bireyler için söz konusu değildir. Kıt kaynakları olan ve seçim yapmak zorunda kalan her ekonomik birim alternatif maliyetle karşılaşacaktır. Hangi malı tüketeceğine karar veren tüketiciler, hangi malın üretileceğine karar veren işletmeler ve harcamaların nasıl bölüştürüleceğine karar veren devlet için alınan kararların alternatif maliyeti olacaktır. ÜRETİM İMKANLARI SINIRI Her çalışma gününde binlerce fabrikada, atölyede, ofislerde çeşit çeşit mal ve hizmetler üretilmektedir. Fakat üretebileceğimiz mal ve hizmetlerin miktarı sahip olduğumuz kaynaklar ve teknoloji düzeyi ile sınırlıdır. Bir malın üretilen miktarını arttırmak için başka bir malın üretimini azaltmak zorundayız. Yani bir seçim yapmak durumundayız. Üretim imkânları eğrisi belli bir süre içerisinde, mevcut tüm kaynaklar ve teknoloji ile üretilebilecek, nihai mal ve hizmetlerin alternatif bileşimlerini gösterir. Bir ekonomide binlerce mal ve hizmetin üretildiğini düşünürsek bir model kurmak için bazı varsayımlar yapmamız gerekecektir. Üretim imkânları sınırını gösterebilmek için belli bir zamanda sadece iki malın üretildiğini kabul edip diğer mal ve hizmet üretimlerini sabit kabul edeceğiz. Yani iki malın üretimi dışındaki her şeyin sabit olduğu bir ekonomik model oluşturacağız. Konuyu daha iyi açıklayabilmek için buğday ve bilgisayar gibi iki örnek mal ele alalım. Üretim imkânları eğrisi bilgisayar ve buğday üretiminde kullanacağımız kaynaklar veri iken, bu iki maldan üretebileceğimiz alternatif bileşimleri gösterir. Aşağıdaki tablo bir ay içerisinde mevcut kaynaklarla üretilebilecek buğday ve bilgisayar kombinasyonlarını göstermektedir. Gözlemler Buğday (Ton) Bilgisayar (Adet) A 0 15 B 1 14 C 2 12 D 3 9 E 4 5 F 5 0 Aşağıdaki şekilde ise tabloda verilen üretim alternatifleri gösterilmiştir. X ekseninde üretilen buğday miktarı, y ekseninde ise üretilen bilgisayar miktarı gösterilmiştir. Üretim imkânları sınırı eldeki kaynaklarla gerçekleştirilebilecek maksimum miktarları gösterdiğinden, eğrinin dışındaki noktalara 11

ulaşamayız. Bu noktalar karşılanamayan istekleri göstermektedir. Üretim imkânları sınırının üzerinde ya da iç bölgesinde herhangi bir yerde üretim gerçekleştirebiliriz. Bu noktalar ulaşabildiğimiz noktalardır. Örneğin bir ayda 4 ton buğday ve 5 bilgisayar üretebildiğimizi düşünelim. Yukarıdaki şekilde bu alternatif E noktasında gösterilmektedir. Şekilde diğer üretim alternatifleri de gösterilmektedir. Örneğin buğday üretimini bırakıp tüm üretim faktörlerini bilgisayar üretimine yönlendirirsek şekil üzerindeki A noktasına gelmiş oluruz. Bu durumda hiç buğday üretmeden 15 adet bilgisayar üretebiliriz. Ya da bilgisayar üretimini bırakıp tüm faktörleri buğday üretiminde kullanırsak bir ayda 5 ton buğday üretebiliriz. Bu olasılık da şekil üzerinde F noktasında gösterilmektedir. Bu iki uç durumun dışında B, C, D, E gibi noktalarda her iki üründen de üretilmektedir. Eldeki kaynaklar ve teknoloji düzeyi ile eğrinin dışındaki noktalara ulaşılamaz. Eğrinin içindeki noktalara ulaşılmakla birlikte etkin üretim gerçekleştirilemez. Bilgisayar Şekil 1.1: Üretim İmkanları Sınırı Bu bağlamda başka bir malın üretimini kısmadan bir malın üretimini arttıramıyorsak üretimde etkinliğe ulaşmış oluruz. Eğer üretimde etkinlik sağlamışsa üretim imkânları sınırı üzerinde bir noktadayız demektir. Eğer üretim imkanları sınırları içerisinde Z gibi bir noktadaysak, üretim etkin değildir. Çünkü ya kullanmadığımız kaynaklar vardır, ya kaynakların dağılımını yanlış yapmışızdır ya da her ikisi de geçerlidir. Örneğin bilgisayar mühendislerini buğdayları biçmeye gönderirsek kaynak dağılımını yanlış gerçekleştirmiş oluruz. Eğer üretim imkânları sınırları içinde Z gibi bir noktadaysak, kaynakları daha etkin kullanarak, daha fazla buğday, daha fazla bilgisayar ya da her iki üründen de daha fazla üretim gerçekleştirebiliriz. Fakat üretim imkânları sınırı üzerinde bir noktadaysak bir maldan daha fazla üretmek için diğer maldan daha az üretmek zorundayız; yani bir seçim yapmak zorunda kalırız. Yaptığımız seçimlerin ise bir maliyeti olur. Bir şeyden daha fazla elde etmek için diğer şeyden vazgeçmek zorundayız. Örneğimize dönersek, daha fazla bilgisayar üretmek için buğdaydan vazgeçmek zorundayız, ya da daha fazla buğday üretmek için bilgisayardan vazgeçmek zorundayız. Fırsat Maliyeti, bir kararın fırsat maliyeti vazgeçilen en değerli alternatiftir. Üretim olanakları sınırı fırsat maliyeti kavramamıza ve hesaplamamıza yardımcı olur. Üretim imkânları sınırı üzerinde sadece iki mal vardır. Dolayısıyla bir malın üretimini arttırmak için vazgeçeceğimiz alternatif tektir. O da diğer malın miktarıdır. Eldeki kaynaklar ve veri teknoloji düzeyi ile daha fazla buğday üretmemiz sadece daha az bilgisayar üretirsek mümkün olmaktadır. İlave buğday üretiminin fırsat maliyeti üretiminden vazgeçmek zorunda olduğumuz bilgisayar sayısıdır. Benzer şekilde, İlave bilgisayar üretiminin alternatif maliyeti de üretiminde vazgeçmek zorunda olduğumuz buğday miktarıdır. Örneğin C noktasında, D 12

noktasına göre daha az buğday, daha fazla bilgisayar üretiriz. Eğer D noktasını C noktasına tercih edersek, ilave edilen bir ton buğdayın maliyeti 3 bilgisayar olacaktır. Şekilde C noktasını D noktasına tercih etmenin alternatif maliyetini de hesaplayabiliriz. D noktasından C noktasına doğru hareket edersek, üretilen bilgisayar miktarı 3 artacak, üretilen buğday miktarı 1 ton azalacaktır. Yani C noktasını D noktasına tercih edersek, ilave edilen 3 uçağın maliyeti 1 ton buğday olacaktır. Bir uçağın maliyeti ise 1/3 ton buğday olur. Fırsat maliyeti bir orandır. Bir malın üretim miktarındaki azalmanın diğer malın üretim miktarındaki artışa oranı bize fırsat maliyetini verir. Örneğimize göre ürettiğimiz bilgisayar sayısını bir adet arttırmanın fırsat maliyeti, ilave bir ton buğday üretmenin fırsat maliyetinin tersidir. Üretim imkânları sınırı üzerinde C noktasından D noktasına hareket edersek, bir ton buğday üretmenin alternatif maliyeti 3 tane bilgisayardır. 3 ün tersi ise 1/3 tür. Yani D noktasından C noktasına doğru hareket edip buğday üretimini azaltır ve bilgisayar üretimini arttırırsak bir uçağın fırsat maliyetinin 1/3 ton buğday olması gerekir. Bunun doğru olduğunu şekle bakarak söyleyebiliriz. D noktasından D noktasına hareket edersek, 3 tane fazla bilgisayar üretiriz ve buğday üretimini 1 ton azaltırız. 3 bilgisayarın maliyeti 1 ton buğday olduğundan, 1 bilgisayarın fırsat maliyeti 1/3 ton buğday olacaktır. Artan Fırsat maliyeti, bir maldan daha fazla üretilmesi için diğer maldan artan miktarlarda vazgeçilmesi gereken durum olarak tanımlanır. Bir ton buğdayın fırsat maliyeti üretilen buğday miktarı arttıkça artmaktadır. Aynı zamanda bir uçağın fırsat maliyeti de bilgisayar üretimi arttıkça artmaktadır. Artan fırsat maliyetleri nedeniyle üretim imkânları sınırı orijine göre içbükey çizilmiştir. A ve B noktaları arasında, üretilen bilgisayar miktarı çok ve buğday miktarı azken, eğrinin eğimi düşüktür. Bu nedenle buğday miktarındaki artışın maliyeti bilgisayar miktarındaki küçük bir azalma olacaktır. Yani bir ton buğdayın fırsat maliyeti düşük miktardaki bilgisayar olacaktır. E ve F noktaları arasında olduğu gibi üretilen buğday miktarı çok ve bilgisayar miktarı azsa, üretim imkânları eğrisi daha dik olacaktır. Buğday miktarındaki artışın maliyeti bilgisayar üretiminde daha büyük bir düşüşe neden olur. Yani bir ton buğdayın fırsat maliyeti daha fazla bilgisayar olacaktır. Buradan çıkan sonuç buğday üretmenin fırsat maliyetinin bilgisayar üretimi cinsinden sürekli arttığıdır. Aynı şekilde bilgisayar üretmenin fırsat maliyeti de buğday üretimi cinsinden artmaktadır. Şimdi de artan fırsat maliyetlerinin altında yatan temel mantığı açıklayalım. Var olan sınırlı kaynaklardan bazıları buğday üretimi için uygun olurken, bazıları da bilgisayar üretimi için uygun nitelik taşımaktadır. Örneğin, buğday üretiminde oldukça iyi olan işgücünün büyük bir bölümü bilgisayar üretiminde iyi olmayabilir. Böyle bir durumda daha fazla bilgisayar üretimi gerçekleştirilmek istendiğinde, giderek bilgisayar üretimi için uygun olmayan sadece tarımla ilgili kişiler ve kaynaklar da bilgisayar üretimine kaydırılacaktır. Sonuçta verim düşüklüğü gözlenecek ve aynı sayıdaki bilgisayar üretimindeki artış için giderek daha fazla miktarda buğday üretiminden vazgeçilecektir. Yani çiftçileri, ziraat mühendislerini, gereğinden fazla toprağı bilgisayar üretimine kanalize ederseniz, bunun buğday üretimi açısından çok maliyetli olacağını ve bilgisayar üretimine de çok az katkı yapacağını söyleyebiliriz. EKONOMİK BİRİMLER Ekonomide ekonomik birimler hanehalkı, firmalar ve devlet olmak üzere üç gruba ayrılır. Bu üç gruba ek olarak uluslararası ticaretin söz konusu olduğu ortamda diğer ülkelerdeki ev halkı, firmalar ve devleti içeren bir dış dünya dördüncü aktör olarak sayılabilir. Hane Halkı Aynı evde yaşayan ve ortak finansal kararlar alan tüm insanlara hanehalkı denir. Hanehalkı kavramı içine tüketiciler, üreticiler ile bina ve arazilerin sahipleri girer. Tüketici olarak hanehalkı firmalar tarafından üretilen mal ve hizmetleri satın alır. Bir tüketici olarak hanehalkı belli bir satın alma gücüne sahip olarak harcadığı her liradan mümkün olan en yüksek faydayı sağlamaya çalışır. Kaynak sahibi olarak hanehalkı sahip olduğu kaynakları ya da faktörleri firmalara satarak üretim faaliyetlerine katılır. 13

Firmalar Üretime katkı yapan, kaynakları kullanan ve ne üretileceğine karar veren, çeşitli özel firmalardan devlete kadar uzanan tüm üretici birimleri içeren kuruluşlara firma denir. Firmalar üretim faktörlerini kullanarak ürettikleri mal ve hizmetleri, hanehalkına, diğer firmalara ve devlete satarlar. Firmanın fonksiyonu üretim, amacı ise üretim faaliyetinden maksimum kar elde etmektir. Devlet Hane halkı gelirinin bir kısmını vergi olarak toplayıp firmaların ürettikleri mal ve hizmetlerin bir bölümünü satın alır. Devlet ayrıca özel bir firma gibi bazı mal ve hizmetlerin üretimini kendisi gerçekleştirir. Bunlardan daha önemli işlevleri ise mülkiyet haklarının düzenlenmesi, firmaların çalıştıkları piyasaların temizlenip gerekli düzenlemelerin yapılması, piyasa kurallarına uyumun denetlenmesi, üretim ve rekabet için uygun ortamın hazırlanması, piyasaya işlerlik kazandırılmasıdır. Böylece firmalar, tüketiciler ve kaynak sahipleri arasındaki ilişkilerin serbest piyasa koşulları çerçevesinde gelişmesine katkıda bulunur. Dış Dünya Bir ülkenin ticaret yaptığı bütün ülkeleri ve dolayısıyla o ülkelerdeki ev halkını, firmaları ve hükümetleri kapsar. 14

Özet İhtiyaç; karşılandığı zaman insanlara haz, karşı lanmadığı zaman acı veren duygulardır. Aşağı daki özellikleri gösterirler; İhtiyaçların şiddeti birbirinden farklılık gösterir, İhtiyaçlar sonsuzdur, İhtiyaçlar giderildikçe şiddeti azalır, İhtiyaçlar ve onları gideren araçlar birbirinin yerine ikame edilebilir, Alışkanlık ihtiyacın şiddetini artırır. Ayrıca, İhtiyaçları ekonomik açıdan üç gruba ayırabiliriz. Bunlar yaşamsal ihtiyaçlar, kültürel ihtiyaçlar ve lüks ihtiyaçlardır. Genel olarak ihtiyaçları gideren araçlara mal denir. İnsan ihtiyaçlarını dolaylı ya da dolaysız olarak karşılamaya elverişli ve bu amaç için kullanılmaya hazır her şeye mal denir. İhtiyaçları karşılamasına rağmen fiziksel varlık özelliği taşımayan şeylere de hizmet denir. Mallar özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılabilirler; İktisadi mal-serbest mal, Tüketim malları-üretim malları, Dayanıklı mallar-dayanıksız mallar, Özel mallar Kamusal mallar, İkame(rakip) mallar Tamamlayıcı mallar, Bölünür mallar Bölünmez mallar, Çoğaltılabilen mallar Çoğaltı lamayan mallar Mal ve hizmet tüketimi sonucu elde edilen tatmine fayda denir. Bir malın tüketilen tüm birimlerinin sağladığı faydaların toplamına toplam fayda, bir malın tüketim miktarı bir birim artırıldığında toplam fayda da meydana gelen değişmeye marjinal fayda, bir malın tüketilen miktarı artırıldığında, marjinal faydanın giderek azalmasına da azalan marjinal fayda ilkesi adı verilir. Bu bilgiler ışığında şunları diye biliriz; Toplam fayda maksimum iken marjinal fayda sıfırdır. Toplam fayda artarken marjinal fayda azalır. Toplam fayda azalırken marjinal fayda negatiftir. Üretim, insanlara doğrudan ya da dolaylı olarak fayda sağlayan malların yaratılması, diğer bir deyişle; insanların gereksinimlerini karşılayan mal ve hizmetlerin ortaya çıkarılması, miktar ve faydalarının arttırılarak malların kıtlığının azaltılması yönündeki faaliyetlerdir. Yani üretim sadece malların miktarının arttırılması değildir. Mal ve hizmetlerin miktarının yanında fayda larının arttırılması yönündeki çabalar da ekono mide üretim faaliyeti olarak değerlendirilir. İhtiyaçların giderilmesi ya da hafifletilmesi için faydalı mal ve hizmetlerin kullanılmasına tüketim adı verilir. İktisadi faaliyetin nihai amacı tüketimdir. İnsanların hayat standardının yüksel mesinin en önemli göstergesi daha yüksek tüke tim düzeyine ulaşmalarıdır. Kaynakların miktarının tüm arzuları karşılamaya yetersiz olduğu duruma kıtlık denir. İnsan oğlunun istekleri sınırsız, buna karşılık istekleri karşılamaya yönelik kaynaklar sınırlı olduğu için kıtlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Zaten ekonomi biliminin amacı sınırsız tüketim isteklerinin kıt kaynaklarla nasıl tatmin edileceğini incelemektir. 15

Kendimizi Sınayalım 1. Kullanıldığında haz, kullanılmadığında acı veren maddelere ekonomi biliminde ne ad verilir? a. İkame mal b. Tamamlayıcı mal c. Düşük mal d. İhtiyaç e. Lüks mal 2. Bir malın bir kişi tarafından tüketilmesi, diğerlerinin tüketim miktarını azaltmıyorsa, yani tüketimde rakipsizse ve kimse dışarıda tutula-- mıyorsa bu tür mallara ekonomide ne ad verilir? a. Kamusal mallar b. Serbest mallar c. İkame mallar d. Ortak mallar e. Dayanıklı mallar 3. Aşağıdakilerden hangisi bir üretim faktörü değildir? a. Sermaye b. Emek c. Doğal kaynaklar d. Girişimcilik e. Bilgi ve beceri 4. Verimlilik kavramı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde en iyi ifade edilmektedir? a. Üretimde kullanılan bir birim girdi başına düşen mal ve hizmet miktarını b. Tüm kaynakların kullanımı c. Üretim seviyesinin her sene artması d. Kaynakların israf edilmemesi e. Girdilerin idareli kullanılması 5. Üretilen mal ve hizmetlerin üretime katılanlar arasında adaletli bir şekilde dağıtılması sonucun da ulaşılan nedir? a. Üretimde etkinlik b. Bölüşümde etkinlik c. Tüketimde etkinlik d. Verimlilik e. Liberalizm 16 6. Doğal kaynakların üretime katılmaları karşı lığında elde ettikleri getiriye ne ad verilir? a. Rant b. Faiz c. Ücret d. Ödül e. Borç 7. Üretim imkânları sınırının dışındaki bir nokta için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? a. Ulaşılamaz b. Kullanılmayan kaynaklar vardır c. Fiyatlar düşerse ulaşılabilir d. Fiyatlar yükselirse ulaşılabilir e. İthalat artarsa ulaşılabilir 8. Alternatif maliyet aşağıdakilerden hangisidir? a. Yapılabilecek en iyi seçimdir b. Vazgeçilen en iyi alternatiftir c. Parasal maliyettir d. Dolaylı maliyettir e. Direk maliyettir 9. Üretim imkânları sınırının genişlemesi nasıl değerlendirilmelidir? a. Ekonomik büyümedir b. Kıtlığın bağlayıcı bir kısıt olmadığının ispatıdır c. Doğanın insanlığa bir armağanıdır d. Tarihte çok ender rastlanan bir durumdur e. Enflasyonist ortamda fiyatların etkisidir 10. Üretime katkı yapan, kaynakları kullanan ve ne üretileceğine karar veren, özel ya da devlete ait tüm üretici birimleri içeren kuruluşlara.. denir Yukarıdaki cümlede noktalı yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? a. Devlet b. Hane halkı c. Firma d. Dış dünya e. Birey