Proje 3: Seminer. Planlama Raporu

Benzer belgeler
Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Gestalt Kuramı. Doç. Dr. Tülin ŞENER

BÖLÜM Duyum ve Algılama

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Algı ÇalıĢma Yaprağı: 6

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

GESTALT KURAMI Gestalt kuramcılarına göre bütün, parçaların toplamından daha anlamlıdır ve farklıdır. Birey herşeyi bir bütün olarak algılama

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

Duyum ve Algı. Fiziksel Uyarandan Anlamlı Algılara Uzanan Bir Süreç

Havacılıkta Ġnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Bilişsel Gelişimle İlgili Kavramlar

TEMEL ALGISAL SÜREÇLER VE BİLGİ İŞLEMEDE ALGININ YERİ VE GESTALT PRENSİPLERİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

ALGI. Yard. Doç. Dr. Aybala SARIÇİÇEK İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıbbi Psikoloji Dersi 2012

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

Eğitimin Psikolojik Temelleri

GESTALT KURAMıN ORTAYA ÇıKıŞı

Gestalt Öğrenme. Gestalt Öğrenme

TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI SORU VE CEVAPLARI

Duyum ve Algı. Prof. Dr. Güler Bahadır Dr. Nilüfer Alçalar İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF PSİKOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Birey ve Çevre (1-Genel)

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Diğer hayvanlar da aynı türde bir dile sahip midir? Dil (devam) Şimdinin Bilinci, Geçmişin Bilinci Ders 7

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

İlk izlenimler önemli midir? Yoksa, sonraki bilgilerle aslında kolayca değiştirilebilir mi?

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

GÖRSEL ALGI VE GÖRSEL YANILSAMALAR. İnci Ayhan, PhD. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

ÜNİTE. ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE RUH SAĞLIĞI Doç. Dr. Ayşe OKANLI İÇİNDEKİLER HEDEFLER DUYUM VE ALGI KAVRAMLARI

BÖLÜM Organizma ve Çevre İlişkileri Organizma, Davranış ve Zihinsel Süreçler Çevre Fizik Çevrenin Organizmayı Etkilemesi

BİLGİYİ İŞLEME KURAMI

Öğrenme Stili Nedir?

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

Etkili Konuşmanın Özellikleri

BILISSEL GELISIMİ TANIMI ÖNEMİ

BEYİN ANATOMİSİ TEMPORAL VE FRONTAL LOB

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

Pragnanz Yasaları Cemil YAYLAR

PSİKOLOJİYE GİRİŞ DUYUM VE ALGI. Öğr. Gör. Ezgi Deveci. Işık Üniversitesi Psikoloji Bölümü

ÖĞRENME STİLLERİ. Öğretim İlke ve Yöntemleri VI. Hafta

Dr. Halise Kader ZENGİN

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

ALGILAMA - ALGI. Alıcı organların çevredeki enerjinin etkisi altında uyarılmasıyla ortaya çıkan nörofizyolojik süreçler.

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

Materyal Çeşitleri. koninin dayandığı ilkeler, Çilenti (1984:57) tarafından şu şekilde açıklanmıştır:

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Bilinç. Dikkat ve Algı. Uyanıklık Bilinç (2) Bilinçlilik Durumu

Sosyal Algı. Atıflar

ÜNİTE 4 Algılama. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

Psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel çalışmasıdır. Sadece insanların

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

sorular sorular - sorular

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

BİLİMSEL ARAŞTIRMA SÜRECİ ve BECERİLERİ

BELLEK. 1- KISA SÜRELİ BELLEK: Kısa süreli bellek de iki aşamalıdır. -Duyumlarla elde edilen bilgilerin - Çok kısa süreli bellekten gelen

ZEKA ATÖLYESİ AKIL OYUNLAR

Komisyon ÖABT PDR TAMAMI ÇÖZÜMLÜ 15 DENEME ISBN Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarına aittir.

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

10/14/14. Tüketici Davranışı Modeli Tüketici davranışını etkileyen faktörler Tüketici satınalma karar süreci

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

OKULÖNCESİ DÖNEMDE BEDEN EĞİTİMİ

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

1. ALGILAMA KAVRAMI VE TANIMI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

Beyin Temelli ve Basamaklı Öğrenme S


elif bengü Bölüm 4 İLETİŞİM VE EĞİTİM

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Transkript:

Proje 3: Seminer Planlama Raporu Seçim Rasyoneli Okul Psikolojik Danışmanı Levent Hocamız ile yaptığımız görüşmede bize okuldaki öğrencilerin bir psikoloji kulübü olduğunu ve semineri bu psikoloji kulübündeki öğrencilere verebileceğimizi söyledi. Biz de öğrencilerin bu konuda ilgili olduğunu öğrendikten sonra grup olarak ilgi çekici bir konu anlatmamızın uygun olacağına karar verdik. Bu amaçla gündelik hayatta da öğrencilerin bakış açılarını sorgulamalarına ve yeni bakış açıları kazanmalarına katkı sağlayacağını düşünerek "Algı ve Algı Yanılmaları " konusunu seçerek, bu konu üzerinde araştırmalarda bulunduk ve sunumumuzu oluşturduk. Teorik Arka Plan Duyularımızın beyne ulaştırdığı bilgilerin tamamı değerlendirilmeli ve anlamlı bilgiler haline getirilmelidir. Algı, duyularımızın bize sağladığı veriler dizisinden anlamlı bilgiler inşa etme sürecidir (Hill, 2015 s.77). Dış dünyadaki enerjinin ilk tespitine duyum denir. Buna karşılık algı terimi duyusal bilginin yorumlanması için gerçekleşen daha yüksek düzeyde bir bilişi kapsar. Duyum uyaranın ilk olarak tespitini, algı ise hissettiklerimizin yorumlanmasını içerir (Baymur, 1972 s. 157). Algı konusunda akılda tutulması gereken en önemli noktalardan birisi, dünyanın fiziksel gerçekliği ile buna dair algı temsillerimiz arasında birebir bağıntının mümkün olmayışıdır. Algı, dünyanın fiziksel gerçekliğinin yorumlanması sürecidir. Bu neden böyle? Çünkü, fiziksel bilgi genel olarak, aynı anda pek çok anlama gelen bir belirsizlik içerir. Bizler de duyularımız aracılığıyla bize ulaşan verileri, yani erişebildiğimiz fiziksel uyaranları, dünyaya dair bilebildiklerimiz ışığında yorumlamaya çalışırız (Hill, 2015 s.78) Algılamada Örgütleme Bir tek uyarana değil, uyaran gruplarına tepkide bulunuruz. Bir nesneden bir değil pek çok uyaranlar gelir. Bir portakaldan renk, şekil ve koku uyaranlarının alınması gibi. Bu uyaranlar anlamlı bütünler halinde örgütlenir. Bir dershaneye baktığımız zaman, bir çok renkler ve şekiller değil, ders yapmakta olan bir sınıf görürüz. Aynı şekilde bir kişiye

baktığımız zaman da, onu göz, kaş, saç ve burun olarak değil, Ahmet ya da Ayşe olarak görürüz (Baymur, 1972 s. 138). Şekil-Zemin Gördüğümüz, baktığımız nesne (şekil) ve (art) zemin olarak ikiye ayrılır. Bir şeyin şekil ya da zemin olarak sınıflandırılması, nesnenin kendine has özelliği değil, gözlemciye bağlı bir durumdur. Kimi zaman nesnenin hangisi, zeminin hangisi olduğu hakkında kuşkulu ip uçları alsak da, bunları daime birbirlerinden ayırabiliriz (Furnham, 2014 s. 33). Algılamayı Etkileyen Belli Başlı Etmenler A) Uyaranları Gruplama ve Bütünleme Eğilimi Algılamada, etraftan gelen uyarıcılar anlamlı bütünler halinde kavranmakta, zihin daima bir toplanma ve yorumlama yapmaktadır. Dışarıdan zihne ulaşan uyarımları gruplama doğal bir eğilimdir. En yalın nokta ve çizgiler bile belli biçimlerde kümelenir. Gruplamaya yol açan koşullar dört noktada toplanabilir (Baymur, 1972 s.140): 1)Benzerlik: Bir şeklin benzer parçalarının daha fazla birbirlerine ait olarak algılanması eğilimidir (Furnham, 2014 s. 34). Benzer şeyler birlikte gruplanmış gibi görünür (Goldstein, 2013 s. 123). 2)Yakınlık: Yakınlık ilkesi, birbirine yakın yüzeyler ya da sınırların uzaktakilere göre, aynı cismin parçası olarak algılanma olasılığının daha fazla olmasıyla ilgilidir (Furnham, 2014 s. 34). 3)Süreklilik: Birleştirildiklerinde düz ya da düzgün kıvrımlı hatlar yaratan noktalar birbirine ait görünür ve bu hatlar da en düzgün yolu izleyecek şekilde görülme eğilimindedir. Ayrıca, başka nesnelerle, onların altında kalacak şekilde örtüşen nesneler, üsteki nesnenin devamı olarak algılanır (Goldstein, 2013 s. 122). 4)Bütünleme: Zihinde tam olmayan şeyleri bütünlemeye doğru bir eğilim vardır. İnsanda tam olmayan şekilleri tam olarak görme konusunda kuvvetli bir eğilim vardır. Bir kitapta tertip yanlışlarını görmek de bu yüzden zor olur. Çünkü insanda yanlış ya da eksik yazılmış kelime ve cümleleri bütünleyerek, doğru okuma eğilimi kuvvetlidir (Baymur, 1972 s.142).

B) Pragnanz (Basitlik İlkesi) Almancadan kabaca bir çeviriyle pragnanz "iyi biçim" anlamına gelir. İyi biçim yasası ya da basitlik yasası olarak da anılan pragnanz yasasına göre: bütün uyarıcı örüntüleri, sonuçta ortaya çıkan yapı mümkün mertebe basit olabilecek şekilde görülür (Goldstein, 2013 s. 123). C) Algılamada Geçmiş Yaşantıların Etkisi Algılanan nesneler ile yaşantıların zihinde izleri kalır. Geçmiş yaşantıların izlenimleri yeni algıları etkiler. Örneğin, bir çocuk daha önce mandalina yemişse, mandalinanın bütün özellikleriyle zihinde bir tasarımı meydana gelmiştir. Bundan sonra o mandalinanın sadece kokusunu duymakla, bu kokunun mandalinadan geldiğini anlar ve zihninde mandalinanın bütün öteki özellikleri canlanır. Bunun gibi bütün geçmiş yaşantıların ve zihinde birikmiş tasarımların, yeni algılamalar üzerinde etkisi olur. Herkesin bir nesneyi veya olayı kendine göre algılamasının en önemli nedeni budur. Her insan yaşantılarının kendine göre olması, aynı uyarıcıların değişik kişilerde değişik şekillerde algılanmasına yol açar (Baymur, 1972 s. 143-144). D) Duyguların, Tavırların ve Güdülenme Durumunun Algılama Üzerinde Etkileri Kuvvetli duygular, doğru, kesin ve objektif olarak algılamayı çok kere engeller. Bu yüzden çok heyecana kapılmış kişilerin mahkemelerde tanıklığı kabul edilmez. Ana babanın, çocuklarının kusurlarını göremeyeceği sık sık tekrarlanan bir iddiadır. Doktorlar kendi yakınlarına teşhis koyamazlar. Aşırı particiler, memleket olaylarını gerçekte olduğu gibi kavrayamazlar. Bir insan, çok sevdiği bir kimseyi tam objektif olarak değerlendiremez. Sevdiklerinin kusurlarını, sevmediklerinin ise iyi taraflarını görmekte zorluk çeker. Ayrıca kuvvetli güdülenme, korku, kaygı gibi ruh halleri de algı aldanmalarına yol açar (Baymur, 1972 s. 144-145). E) Algılama Üzerinde Telkinin Etkisi Telkin olayının da yanlış algılamalara sebep olduğu bilinmektedir. Purdue Üniversitesi Profesörü Knight, bir gün sınıfta güzel bir esans şişesinin kapağını açtıktan sonra öğrencilere kokuyu duyar duymaz ellerini kaldırmalarını söylediği zaman, bütün öğrenciler parmaklarını

kaldırmışlardır. Halbuki esans şişesinde tamamıyla kokusuz bir sıvı bulunmaktaydı. Bu olay, telkinin algıma üzerindeki etkisini gösterir (Baymur, 1972 s. 145). F) Dikkat Dikkat belirli uyarıcı ya da konumlara odaklanma yeteneğidir (Goldstein, 2013 s. 158). Dikkat, psikofizik enerjisinin bir nokta üzerinde toplanması demektir. Bu da gözlerin bir noktaya dikilmesi, bazı kasların büzülüp gevşemesi gibi, bir olayı ya da nesneyi iyice kavramak üzere organizmanın hazır duruma girmesidir (Baymur, 1972 s. 133). Dikkat ile ilgili çağdaş düşüncelerin çoğu, gözlemci olan insanın her an çok sayıda uyaran tarafından sarıldığı varsayımına dayanır. Nörolojik kapasitemizin sınırlı olması bu milyonlarca dış uyaranın hepsinin algılanmasını engeller. Bilgi işleme kapasitemiz oldukça sınırlı olduğundan bu uyaranlar saptansa bile, beyin bu uyaranların hepsini birden işleyemez. Duyu sistemimiz diğer iletişim aracıları gibi kapasitesi ölçüsünde bilgiyi işlediğinde etkili bir şekilde çalışır, bu kapasitenin üzerinde bilgi yüklenildiğinde işe başarısız olur (Solso, Maclin ve Maclin, 2010, s. 98). Dikkat, sık sık bir konudan başka bir konuya atlar. Buna dikkatte kayma denir. Örneğin, bir konferans dinlerken gözümüzü konuşanın yüzüne dikmiş olduğumuz halde, dikkatin zaman zaman kendi iç yaşantılarımıza çevrildiği olur. Sürekli dikkat denilen durum, dikkatin belli bir konunun sınırları içinde bir noktadan ötekine kaymasından ibarettir. Örneğin, çok ilgi ile izlediğimiz bir maçı seyrederken dikkat hali bazen topa, bazen oyunculara, bazen hakeme ya da seyirciye doğru bir takım kaymalar yapar. Aynı zamanda iki şeye dikkat etmek kolay olmaz; hatta bunun mümkün olmadığı ileri sürülür. Ancak aynı zamanda iki işi birden görmek mümkündür. Örneğin, örgü örerken bir konuyu arkadaşıyla tartışan bir bayan gibi. Yahut, iki telefonla birden konuşan bir iş adamı gibi. Bu durumlarda bir arada yapılan iki işten birinin otomatikleşmiş olması mümkündür. Böylece insan, işlerden birini düşünmeden mihaniki olarak yapar ve dikkatini öteki iş üzerinde toplar (Baymur, 1972, s.134-135). Algı Aldanmaları /Optik Aldanmalar Bir şeyin doğruluğuna karşımızdakileri inandırmak için "gözlerimle gördüm, kulağımla işittim" deriz. Acaba gözlerle görülen şeylerin doğruluğuna her zaman güvenilebilir mi? Algılamada, duyu organları yoluyla alınan duyumlar zihinde bütünlenerek yorumlandığından, her görülen ve işitilen şeyin nesnel olarak doğru olması ihtimali kesin

değildir. Çeşitli çevresel etkilerin gerçekte olduğundan farklı bir biçimde yorumlanması mümkündür (Baymur, 1972, s. 153-154) 1)Yanılsama(İllüzyon) Zihinde duyumların yanlış olarak yorumlanmasına yanılsama denir. Uyaranın nitelikleri, duyu organlarının özellikleri, geçmiş yaşantılar, duygular, heyecanlar, kuvvetli istekler, korku ve kaygılar gibi türlü öznel faktörler sık sık algı aldanmalarına yol açar. (Baymur, 1972, s. 154). Göz yanılmaları, algımızda sürekli ve tutarlı bir biçimde hatalara neden olan fiziksel uyaranlara verilen addır (Hill, 2015 s.81) 2) Sanrı (Halüsinasyon) Algı aldanmaları ile ilgili olarak sanrılara da değinilebilir. Ancak bunlar gerçek algı aldanmaları olmayı, tamamıyla zihin icadı olan imgelerdir. Çünkü bunlar çevreden hiç bir duyum alınmaksızın meydana gelir. Örneğin, susuzluktan baygın düşen bir kimse dışarıdan hiç bir etki gelmediği halde, ayağının dibinde bir derenin akmakta olduğunu görebilir (Baymur, 1972, s.155). Kültür ve Algı Farklı kültürlere mensup kişilerin algı süreçleri birbirinden farklı değildir. Öğrenme biçimleri ve deneyimler arasındaki farklılıklar, algı konusunda kültürlerarası farklılıklara yol açmaktadır, ancak algı süreçleri ile ilgili temel psikolojik araçlar bakımından kültürlerarası herhangi bir fark bulunmamaktadır (Hill, 2015 s.83). Algıların ve Algı Aldanmaları Niçin Önemlidir? Göz yanılsamaları, merak uyandıran psikolojik tuhaflıklardan ibaretmiş gibi görünüyor olabilir. Oysa, tüm bunlar, algı süreçleri ile ilgili olarak çok daha temel bir noktayı işaret etmektedir. Dünya hakkındaki genel bilgilerimiz, ihtiyaçlarımız, motivasyonlarımız ve dünyanın nasıl bir yer olduğu ya da olması gerektiği ile ilgili beklentilerimiz, dünyayı nasıl algıladığımız ile yakından ilgilidir. Bu nedenle, dünyayı nasıl gördüğümüz, temel olarak bizi bağlayan psikolojik faktörlere dayanmaktadır. Ayrıca, her bireyin kendi çevresini algılama biçimi, kendine has ve kendine özeldir (Hill, 2015 s.83).

Algı aldanmaları hakkında bilgi edinmek, ayrıca herkesin karşılaşabileceği bu çeşit yanılmaları, hoşgörülükle karşılamamıza yol açar. Bu yönden algılama, psikoloji biliminin kurulduğu günden beri bir ilgi konusu olmuş, üzerinde önemli araştırmalar yapılmıştır. Herkes, algılama işinde ne gibi yanılmalar olabileceğini bilecek olursa, gerek kendisinin, gerekse başkalarının gözlemlerine ve yargılarına derhal inanmaz ve bu aldanmaların önüne geçmek için gerekli önlemeleri alır. Daha iyi gözlemler yapmak ve daha sağlam yargılara varabilmek için gereken yerlerde bir değil birkaç duyu organını kullanır. Böylece meydana gelebilecek yanılmaların sayını azaltmaya çalışır (Baymur, 1972, s. 155-156).

KAYNAKÇA Baymur, B. F. (1972). Genel Psikoloji. İstanbul: İnkilap. Solso, R. L., Maclin, M. K., Maclin, O. H. (2010). Bilişsel Psikoloji (3. Baskıdan Çev. Ayşe Ayçiçeği-Dinn). İstanbul: Kitabevi. Goldstein, E. B. (2013). Bilişsel Psikoloji (1. Baskıdan Çev. Okhan Gündüz). İstanbul: Kaknüs. Furham, A. (2014). Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri (3. Baskıdan Çev. Sumru Ağıryürüyen). Ankara: Domingo. Hill, M. G. (2015). Aklımın Aklı: Psikoloji (2. Baskıdan Çev. Mithat Durak, Emre Şenol Durak, Ufuk Kocatepe). Ankara: Nobel.