İŞLETME RİSKİ YÖNETİMİ



Benzer belgeler
VOB VADELİ İŞLEMLER VE OPSİYON BORSASI

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası nda İşlem Gören Türev Ürünleri ve Hedef Kitlesi. Elif AY

VOB VADELİ İŞLEMLER VE OPSİYON BORSASI

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

OSMANLI MENKUL DEĞERLER A.Ş. TÜREV ARAÇLAR RİSK BİLDİRİM FORMU

FİNANSAL YÖNETİM ÇALIŞMA SERMAYESİ

Bölüm 1 (Devam) Finansal Piyasalar & Kurumlar

Finansal Tablolar Analizi

Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri Piyasa Yapıcılık Uygulamaları

RENAISSANCE CAPITAL MENKUL DEĞERLER A.Ş.

FBIST FTSE İstanbul Bono FBIST B Tipi Borsa Yatırım Fonu

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA)

Future Forward Oplsiyon Piyasaları. Doç. Dr. A. Can BAKKALCI 1

Şekil 2.1. Risk Sınıflandırması Örneği Şekil 2.2. İç ve Dış Kaynaklı Önemli Risk Faktörleri

Uyarı: Önemli Açıklama:

VOB da Kur Riskinin Yönetilmesi

FACTORING. M. Vefa TOROSLU

ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMA ARAÇLARINA İLİŞKİN RİSK BİLDİRİM FORMU

FİNANSAL PİYASALAR VE KURUMLAR. N. CEREN TÜRKMEN

EK MALİ TABLOLAR-2 3. HAFTA NAKİT AKIM TABLOSU NET İŞLETME SERMAYESİ DEĞİŞİM TABLOSU

VOB ve Emtia Piyasaları

TÜREV ÜRÜNLER KATALOĞU

Mali Analiz Teknikleri

3. HAFTA MÜHENDİSLİK EKONOMİSİ. Nakit Yönetimi Para-Zaman İlişkisi Basit-Bileşik Faiz Ekonomik Eşdeğerlilik. Yrd. Doç. Dr.

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM PERFORMANSI

DERS 2 TÜREV ARAÇLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 2

OSMANLI PORTFÖY MİNERVA SERBEST FON HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU (Aksi Belirtilmedikçe Tutarlar Türk Lirası (TL)

Çalışma Sermayesi. Yönetimi. Çalışma Sermayesi. Ocak, Satış. Ham Madde- Mal. Üretim. Tahsilat. Ödemeler

BANKALAR TARAFINDAN YAPILACAK REPO VE TERS REPO İŞLEMLERİNE İLİŞKİN ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK TASLAĞI

MENKUL KIYMET YATIRIMLARI

PİYASA YAPICILIK. Aralık Dilek Demir Buğdaycıoğlu Hazine ve Türev Ürünler

TÜREV ÜRÜNLER KATALOĞU

Departman Adı - Tarih

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU

HALK HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU A. TANITICI BİLGİLER

GELİR VERGİSİ KANUNU KAPSAMINDA VADELİ İŞLEM VE OPSİYON SÖZLEŞMELERİNDEN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLİMESİ

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

Yurtiçi Piyasalar Değişken Getirili Ürünler

Pay Opsiyon Sözleşmeleri. Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası

Yatırım Ve Yönetime İlişkin Bilgiler

HALK HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU. Yatırım Ve Yönetime İlişkin Bilgiler

PERFORMANS SUNUŞUNA İLİŞKİN TANITICI BİLGİLER, PERFORMANS BİLGİSİ VE DİPNOTLAR 1-5 A TANITICI BİLGİLER 1-3 B PERFORMANS BİLGİSİ 4 C DİPNOTLAR 5

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE

TÜREV ARAÇLAR RİSK BİLDİRİM FORMU (Borsa İstanbul A.Ş. Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası nezdindeki işlemlere ilişkindir.)

Yatırım Ve Yönetime İlişkin Bilgiler

HALK HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM PERFORMANSI


GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

1. Yapılan işlemlerin asgari unsur ve risklerine, Yatırım hizmet ve faaliyetleri Genel Risk Bildirimi

2012/3.DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ 2 Aralık 2012-Pazar 13:30-15:00 SORULAR

Tahvil Yatırımında Risk Anapara ve Faizin Ödenmeme Riski

ZİRAAT PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. KATILIM ŞEMSİYE FONU NA BAĞLI ZİRAAT PORTFÖY KİRA SERTİFİKALARI (SUKUK) KATILIM FONU

İstanbul, 23 Ağustos /994

Finansal Amaç, Finans Fonksiyonu, Finansal Çevre 3 38

A. TANITICI BİLGİLER. PORTFÖYE BAKIŞ Halka arz tarihi: 20 Mayıs 2009 YATIRIM VE YÖNETİME İLİŞKİN BİLGİLER

REPO İŞLEMLERİNE İLİŞKİN ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ (III-45.2) (6/12/2015 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.)

GİRİŞİMCİLİKTE FİNANSMAN (Bütçe - Anapara - Kredi) FINANCING IN ENTREPRENEURSHIP (Budget - Capital - Credit)

Marjinal VaR Ratio Instruments PV VaR VaR/PV Portfolio PV Marjinal VaR

Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş. Hisse Senedi Grup Emeklilik Yatırım Fonu'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ULUSLARARASI KARMA EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2009 TARİHİ İTİBARİYLE FİNANSAL TABLOLAR

PERFORMANS SUNUŞUNA İLİŞKİN TANITICI BİLGİLER, PERFORMANS BİLGİSİ VE DİPNOTLAR 1-4 A TANITICI BİLGİLER 1-2 B PERFORMANS BİLGİSİ 3 C DİPNOTLAR 4

PAY VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ

OSMANLI PORTFÖY MİNERVA SERBEST FONUNA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Finansal Amaç, Finans Fonksiyonu, Finansal Çevre 1 40

OSMANLI PORTFÖY KISA VADEL

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

KURUMLAR KISA ÖZET KOLAYAOF

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU. Fonun Yatırım Amacı

Ak Portföy BIST 30 Endeksi Hisse Senedi Fonu (Hisse Senedi Yoğun Fon)'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

GKB - Garanti Emeklilik ve Hayat Kamu Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu. Performans Sunuş Raporu

Tüm işletmeler UMS 7 kapsamında, UFRS lere göre hazırlanan mali tablolarının bir parçası olarak nakit akım tablosu hazırlamak zorundadırlar.

Ünite 5: Bankacılıkta ve Sigortacılıkta Risk Giriş

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş. Birinci Değişken Emeklilik Yatırım Fonu'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Kredi Borcu İstatistikleri

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK

tarih ve sayılı izin doğrultusunda aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

KASA HESABI. Alacak + - B A

19 Ağustos 2015 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı: YÖNETMELİK

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri

VADELİ İŞLEMLER PİYASASI

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

HALK HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI KARMA BORÇLANMA ARAÇLARI DÖVİZ EMEKLİLİK YATIRIM FONU HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS

İşletme Finansmanı İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM İşletme Finansmanına Giriş 1 28

5 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

AEGON EMEKLILIK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU

Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş. B.R.I.C Ülkeleri Yabancı Değişken Emeklilik Yatırım Fonu'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

ORAN ANALİZİ 8. VE 9. HAFTA

AK EMEKLİLİK A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU TANITIM FORMU DEĞİŞİKLİĞİ

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği TASLAĞI (Seri No: )

Vadeli Piyasalarda Yatırım

VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

Finansal Sistem ve Bankalar. 1. Bankacılık İşlemleri ve Banka Türleri. 2. Dünya da ve Türkiye de Bankacılığın Gelişimi

DEĞERE DAYALI YÖNETİM ve FİRMA DEĞERİNİN TESPİTİ. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

VOB la Gelecek ece Yönetimi

HALK HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. KATILIM ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM

Transkript:

1

İŞLETME RİSKİ YÖNETİMİ İçindekiler İşletme Riski Risk Yönetimi İşletmelerde Risk Yönetiminin Amacı ve Süreci Piyasa Riski Yönetimi a. Likidite Riski b. Faiz Oranı Riski c. Kur Riski d. Piyasa Riski Yönetiminde Kullanılan Türev Araçlar Kredi Riski Yönetimi Operasyonel Risk Yönetimi İş ve Endüstri Riski Yönetim Riski Bilanço ve Gelir Tablosundan Elde Edilebilecek Erken Uyarı Sinyalleri Şirket Faaliyetlerinden Elde Edilebilecek Erken Uyarı Sinyalleri İşletmelerin Mali Başarısızlığa Karşı Önlem Almasını Zorlaştıran Zafiyetler İşletmelerin Mali Krize Girmemesi İçin Almaları Gereken Tedbirler Yararlanılan Kaynaklar 2

1. İşletme Riski Risk kavramı hayatın her alanında karşımıza çıkmakla birlikte özellikle bankacılıkta ve işletmelerde büyük önem taşımaktadır. Geniş bir çerçeve içinde bakıldığında, planların başarısız olma olasılığı, hatalı karar alma tehlikesi, zarar etme veya kâr etmeme gibi durumları genel olarak risk diye adlandırmak mümkündür. Tüm tanımlar birlikte ele alındığında risk, genel olarak beklenen veya umulan bir sonuçtan sapma ihtimalinin mevcut olduğu bir hali anlatır. Geleceğe ilişkin belirsizlikleri çağrıştırır. İşletmecilik açısından bakıldığında risk işletmenin aldığı birtakım risklerden dolayı zarara uğrama ihtimalini anlatır. 2. Risk Yönetimi Risk yönetimi; muhtemel risklerin veya mümkün risklerin saptanıp bertaraf edilmesi, bertaraf edilemiyorsa azaltılması veya telafi edilmesi üzerine kurulmuş bir teknik ve bu tekniğin ulaştığı sanattır. İşletmeler güçlü risk yönetimi sayesinde bir yandan risklerini kontrol ederek kayıplarını azaltır, diğer yandan da riske ayarlı kârlılık analizi ışığında daha verimli ürünlerde büyüyerek ortakların kârını maksimize etmeye çalışırlar. 2.1 İşletmelerde Risk Yönetimi Amacı ve Süreci Risk yönetiminin iki temel amacı vardır: İşletmenin finansal performansını iyileştirmek, İşletmenin karşılanması imkânsız, faaliyetini tehlikeye sokacak zararlarla karşılaşmasını önlemek. İşletmelerin risk yönetmekteki amacı ise, işletmenin sermayesi ile orantılı risk almasını sağlamaktır. Yani beklenmedik durumlarda ortaya çıkabilecek zararın sermaye ile karşılanabilmesini sağlamak için gereken önlemleri önceden almaktır. Risk yönetim süreci, işletme yönetimi tarafından, risklerin tanımlanması, ölçülmesi, risk politikaları ve uygulama usullerinin oluşturulması ve uygulanması, risklerin analizi ve izlenmesi, raporlanması, araştırılması, teyidi ve denetimi safhalarından meydana gelir. 3. İşletme Risk Türleri İşletmelerin karşılaşabileceği riskler genel hatlarıyla, piyasa riski, likidite riski, faiz oranı riski, kur riski, operasyonel risk ve yönetim riskleri (faaliyet ve finansal kaldıraç riskleri de dâhil) şeklinde sıralanabilir. 3.1. Piyasa Riski Yönetimi İşletmelerin tutmuş oldukları pozisyonlarda, finansal piyasalardaki dalgalanmalardan kaynaklanan faiz, kur ve hisse senedi fiyat değişmelerine bağlı olarak ortaya çıkan riskler nedeniyle oluşan zarar etme ihtimali piyasa riskidir. Likidite Riski, Faiz Oranı Riski ve Kur Riski piyasa riskini oluşturur. 3

3.1.1. Likidite Riski Bir işletmenin vadesi gelen mevcut ve diğer yükümlülüklerini karşılamaya yetecek düzeyde nakdinin bulunmaması riskini ifade eder. Daha geniş bir tanımlamaya göre likidite riski, işletmelerde alacak ve borçlar arasındaki vade uyumsuzluğu, şüpheli alacaklarda artış, stoklarda artış, kârlılığın düşmesi, kullanılan kredilerde büyük düşüş, yerel ya da uluslar arası krizler nedeniyle nakit talebinin hızla artması gibi nedenlerle aktiflerini fonlama ihtiyacı ve buna bağlı olarak taahhütlerini zamanında yerine getirememe tehlikesidir. Likidite risk çeşitlerini aşağıdaki gibi gruplandırabiliriz; Vade Uyumsuzluğuna Bağlı Likidite Riski Aktif Kalitesindeki Bozulmalara Bağlı Likidite Riski Beklenmeyen Kaynak Çıkışlarına Bağlı Likidite Riski Kârlılıktaki Düşüşe Bağlı Likidite Riski Krizlere Bağlı Likidite Riski Likidite riskine karşı alınabilecek önlemler: Yeterli sayıda ve yüksek kalitedeki kredi sağlayıcılara erişilebilirliğinin sürekli kılınması Operasyonlardan yaratılan fonun yeterli miktarlarda olmasının sürekli kılınması Şirket yönetimince kesintisiz nakit akışını sağlamak için müşteri alacaklarının vadesinde tahsil edilmesi konusunda yakın takip yapılması Şirketin ihtiyaç duyması halinde kullanıma hazır nakdi ve gayri nakdi kredi limitlerinin olması Gereğinden fazla stokla çalışılmaması Satıcılar nezdinde kredibilitenin yüksek tutularak zor anlarda onlardan gerektiğinde destek alınabilmesi İmalat ve/veya nakde dönüşüm sürecinin hızlandırılması 3.1.2 Faiz Oranı Riski Faiz oranlarındaki değişiklikler nedeniyle işletmenin finansman giderlerinde artış ve elinde bulunan DİBS (Hazine Bonosu ve Tahvil gibi Devlet İç Borçlanma Senetleri) portföyünden kaynaklanan zararla karşılaşması ve bu gelişmelere bağlı olarak öz kaynak değer kaybına uğraması riskidir. Ayrıca faiz oranında beklenmedik artışlar sonucunda işletmenin nakit akımlarında ortaya çıkabilecek aksaklıklar ve planlanan nakit giriş değerlerinde düşüşler gibi sonuçlar da bu risk kapsamında değerlendirilmelidir. 4

3.1.3 Kur Riski Bu risk, yabancı para (YP) pozisyon riski olarak da adlandırılır. İşletmelerin bilançoları içinde döviz aktif ve pasif pozisyonlarına bağlı olarak, döviz kurlarında meydana gelen değişiklikler nedeniyle uğrayabilecekleri gelir kaybı ve buna bağlı oluşacak olumsuz durumlardır. Daha geniş bir ifadeyle, işletmenin aldığı yabancı para pozisyonlarının beklenmedik yöndeki kur hareketleri nedeniyle işletmenin gelirlerinde ve dolayısıyla öz kaynaklarında, nakit akımlarında, aktif kalitesinde ve nihai olarak taahhütlerini karşılamada yaratacağı olumsuzluklara ilişkin risktir. Kur riski, muhasebe riski, işlem riski ve ekonomik risk olmak üzere 3 e ayrılabilir: 3.1.3.1 Muhasebe Riski (Translation Exposure Risk): Bilanço riski de denilen (balance sheet exposure) bu risk, yabancı döviz cinsindeki aktif ve pasiflerin yerel para cinsinden değerlerinin, bir muhasebe döneminden diğerine kadar geçen zamanda herhangi bir fiziki işlem olmaksızın değişimini ifade etmektedir. Bir başka deyişle, döviz cinsinden belirlenmiş aktif veya pasiflerin muhasebe kayıtları için yerel para birimi cinsine çevrilmesi ya da "tercüme edilmesi" sonucunda ortaya çıkan bir risktir. Ülkemizde de olduğu gibi, dövizle yapılan işlemlerin muhasebe kayıtları genellikle milli para cinsinden kaydedilmesi zorunluluğundan dolayı döviz cinsinden yapılan işlemlerin yerel paraya çevrilmesi gerekmektedir. Döviz kurlarındaki bu çevrilme sırasında işletmeleri döviz kuru riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Muhasebe riski özellikle çok uluslu şirketlerin sıkça karşılaştıkları ve yönetilmesi önemli olan bir risk türüdür. Yabancı ülkelerde de faaliyet gösteren bu işletmeler faaliyetlerini ilgili yabancı ülke parası ile yürütür ve bilançolarını yine bu yabancı ülke parası cinsinden tutarlar. Daha sonra yabancı ülkedeki şubelerin bilançoları ana merkezde çok uluslu şirketin bilançoları ile birleştirilir. Bu birleştirme sırasında bu riskin etkisi ortaya çıkar. 3.1.3.2 İşlem Riski: Döviz kuru hareketlerinin beklenen nakit akımlarında doğrudan yarattığı etkiden kaynaklanan olası kazanç ve kayıplar olarak tanımlanabilir. Belirli bir vade sonra döviz karşılığı ödemede bulunacak işletme, anlaşma yapıldığı tarihteki döviz kurunda meydana gelen değişiklikler sonucu işlem riski ile karşı karşıya kalabilir. Bunun sonucunda işletme yerli para üzerinden daha fazla nakit ödemede bulunabilir. Döviz kurlarındaki olası bir değişme firmanın beklenen ya da bütçelenen nakit akışı veya harcamalarının beklenenden daha az veya çok olması sonucunu yaratabilir. Dolayısıyla firmanın kârlı olabilecek bir işlemi zararla kapatması söz konusu olabilmektedir. İhracatçı firma dövizdeki bir düşüş yüzünden kaybederken, ithalatçı firma da dövizdeki bir artış yüzünden kaybedecektir. 3.1.3.3 Ekonomik Risk: Ekonomik risk, muhasebe ve işlem risklerine nazaran daha geniş kapsamlı olup, firmaların birbirlerine karşı olan rekabetçi pozisyonunu etkilemek şeklinde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Almanya'ya ihracat yapan bir Türk firması yalnızca TL nin EURO ya karşı değeri ile ilgilenmemekte, bunun yanında diğer ülkelerdeki rakiplerinin para birimlerinin 5

Euro karşısındaki değeri ile de ilgilenmektedir. Çünkü Türk firmasının rakiplerinin paraları değer kaybederse bu rakip ülkelerin firmalarının ürettiği benzer ürünler Alman alıcılar açısından daha ucuz hale gelir ve Türk firmanın rekabet gücü yanında satış cirosu da o oranda düşer. 3.1.4 Piyasa Riski Yönetiminde Kullanılan Türev Araçlar Piyasa riskine karşı vadeli işlem sözleşmelerinden (futures), forward ve takas işlemlerinden yararlanılabilir. Burada bu işlemler hakkında kısa bilgi sunulacaktır. 3.1.4.1.Vadeli İşlem Sözleşmeleri: Değişik mallara ilişkin vadeli işlemlerin batı borsalarında çok eski bir geçmişi olmasına karşın, ülkemizde bu piyasa 4 Şubat 2005 tarihinde İzmir de açılmıştır. İzmir de açılan bu yeni piyasamızın adı Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) olup İMKB gibi organize bir piyasa özelliği taşımaktadır. VOB da işlem gören belli başlı sözleşmeler aşağıdaki gibidir: Döviz Vadeli İşlem Sözleşmeleri : TL/ Dolar; TL/ Euro Faiz Vadeli İşlem Sözleşmeleri : DIBS 91; DIBS 365 Endeks Vadeli İşlem Sözleşmesi: IMKB-30 Endeks Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri : Pamuk ; Buğday, Altın, Fiziki teslimatlı canlı hayvan Vadeli işlem sözleşmeleri belirli bir finansal aracın belirli bir miktarının belirli bir fiyattan belirli bir yerde gelecekteki belirli bir tarihte teslimini öngörür. Örneğin, ülkemizde, eğer VOB dan bir Ekim vadeli Türk lirası- ABD Dolar kuru vadeli sözleşmesini 1 Mayıs 2013 tarihinde 1 USD=1.81 TL kuru üzerinden almışsanız, bu belge vade sonuna kadar muhafaza edilmek kaydıyla sizin 1000 USD nominal değerli ABD Dolarına bu kur üzerinden vade tarihinde (Ekim 2013) sahip olacağınızı garantiler. Ülkemizde işlem gören vadeli işlem sözleşmesinde aşağıdaki unsurlar yer alır: Dayanak varlık (Kalite, standart) Sözleşme büyüklüğü Kotasyon şekli ve minimum fiyat adımı Günlük fiyat hareket sınırı Vade ayları İşlem gün ve saatleri 6

Pozisyon limiti Son işlem günü Uzlaşma şekli Gün sonu uzlaşma fiyatı Vade sonu uzlaşma fiyatı Günümüzde vadeli işlem sözleşmelerine yoğun bir ilgi bulunmaktadır. Bu yoğun ilginin artarak devam edeceği söylenebilir. Bunun ana nedeni, ilgili finansal aracın (dayanak varlığın) fiyat riskini sıfırlama açısından yatırımcıya imkân sağlamasıdır. Ayrıca, vadeli işlem sözleşmelerinin kullanıcılara ve genel ekonomiye sağladığı başka yararlar da (işlevler) bulunmaktadır. Bu faydaları aşağıdaki başlıklarda toplamak olasıdır: Fiyat (değer) tespitini yapmaya olanak vermesi (fiyat oluşum mekanizması) Maliyeti düşürme(işlem maliyetleri) Fiyat istikrarı sağlaması (volatilite azalır) Piyasa derinliğine katkıda bulunması (likidite) Piyasada verimlilik sağlaması (etkin piyasalar) Erken uyarı görevi görmesi Daha gerçekçi üretim plânlaması yapmaya olanak vermesi Kullanan şirketlere rekabet avantajı yaratması Yabancı sermayenin ekonomiye girişini sağlaması Uluslararası entegrasyonu artırması Kaldıraç unsuru sağlaması (küçük yatırımcılara da katılım olanağı) Bu imkânları sunan vadeli işlem piyasasını tanımak açısından, vadeli işlemin özelliklerini bilmek herhalde okuyucuya yararlı olacaktır. Vadeli işlem sözleşmesi standartlaştırılmış homojen özelliğe sahip bir sözleşmedir. Bu sözleşme daha önce de belirtildiği gibi herhangi bir finansal aracın 5 önemli özelliği olan kalite, miktar, fiyat, teslim yeri ve teslim tarihini belirgin olarak düzenler. Vadeli işlem piyasasında bu amaçla kullanılmak üzere hazırlanmış standart sözleşme belgeleri kullanılmaktadır. Nakit (spot) ve gelecekte teslim (forward) piyasalarının bu tür homojenleşme özelliği yoktur. Sözleşmeler bir merkezi takas kurumu (şirketi) aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Nakit ve gelecekte teslim piyasalarında sözleşmeler alıcı ve satıcı arasında doğrudan gerçekleştirilir. Vadeli işlem piyasaları homojen sözleşmelere taraf olan çok sayıda alıcı ve satıcının faaliyetlerini yansıtır. Bu piyasada bu yüzden tek bir alıcı ya da satıcının fiyatı etkilemesi çok zordur. Nakit ve gelecekte teslim piyasalarına kıyasla bu piyasanın likidite üstünlüğü ve ilaveten herhangi bir alıcı ya da satıcıya piyasayı kontrol etme gücü açısından daha az imkân tanıması bu piyasanın gelişmesinin en önemli nedenleridir. 7

Vadeli işlem piyasaları bilgiyi, hızlı, etkin ve ucuz bir şekilde yaydıklarından dolayı tekelleşme gücünü azaltıcı yönde bir etkiye sahiptir. Nakit ve gelecekte teslim piyasalarında ise büyük bir firma daha güvenilir bir bilgiyi daha ucuza elde etme imkânına sahiptir ve bu gücünü tekelleşme yönünde kullanabilir. Vadeli işlem piyasasında daha az sayıda mal ve finansal araç türü işlem görür. İşlem gören miktar ise büyüktür ve işleme göre bu miktarın bölünmesi söz konusu değildir. Ülkemizde henüz olmasa da batı piyasalarında bazı vadeli işlem sözleşmelerinin teslim süresi 3 yıla kadar uzamasına rağmen, genelde teslim süresi uzadıkça işlem hacmi düşmektedir. Çoğunlukla, sözleşmeler 3 ay ilerisi için yapılmaktadır ve bu süreler sabittir. Faiz oranı ve para birimi vadeli işlem sözleşmelerine taraf olanlar arasında hem ticaretle uğraşan hem de uğraşmayan kişiler bulunabilir. Aslında bu tür türev piyasalarda işlem yapan kişileri, riski sıfırlayıcılar (hedgers), arbitrajdan yararlanmak isteyenler, tüccarlar ve spekülatörler olmak üzere 4 grupta toplamak olasıdır. Vadeli işlem sözleşmelerinin ticari kişilerce kullanılmasının temel amacı nakit (spot ve cash) veya gelecekte teslim (forward ya da alivre işlem) piyasalarında çıkması muhtemel riski sıfırlamaktır. Bu yüzden, gerçekte, sözleşmeye konu olan finansal aracın teslimatının yapıldığı durum toplam işlem sayısı içerisinde oran olarak %3 ü geçmez. Vadeli işlem sözleşmesinin alıcısı, vade tarihinde ilgili finansal aracı teslim almaya karar verinceye kadar ilgili finansal aracın sahiplik unvanına malik değildir. Kaldıraç etkisi vadeli işlem piyasasında daha fazladır. Örneğin A.B.D.de hisse senedi alımında başlangıç teminatı ödemesi kontratın %50 si dolayındayken, bu oran vadeli işlem piyasası için %5 ila %10 arasında değişmektedir. Vadeli işlem piyasasında sözleşmeye taraf olmak için başlangıç teminatına yürütülen bir faiz söz konusu değildir. Bunun nedeni vadeli işlemin gerçekte tehir edilmiş bir teslim sözleşmesi niteliğine sahip olmasıdır. Bu yüzden, satın alış bedelinin ödenmesi sözleşmede belirlenen teslim tarihine kadar ertelenir. Gerçekte başlangıç teminatı olarak belirtilen tutar vadeli işlem sözleşmesine aracılık yapan komisyoncuları korumak üzere yatırılan bir iyi niyet depozitosudur. Vadeli işlem sözleşmeleri için aracılık ücreti talebi ancak bir sözleşmenin tamamlanması (alım ve satımının gerçekleşmesi) durumunda söz konusu olur. Bu ücret, sözleşmenin parasal tutarı arttıkça oran olarak küçülmektedir. Vadeli işlem sözleşmelerinin fiyat değişimi için günlük olarak tespit edilmiş olan sınırlar vardır. Eğer bir sözleşme bu sınıra ulaşmışsa, bu sınırın ötesinde bir başka 8

işleme izin verilmez. Böyle bir sınır getirilmesinin nedeni histerik fiyat artışlarını engellemektir. Her bir finansal araç için minimum fiyat değişim sınırı vardır. Böyle bir düzenleme belli bir fiyat üzerinde pazarlık çekişmesini ortadan kaldırmak amacıyla getirilmiştir. Vadeli işlem sözleşmelerinde, bir sözleşmeye konu olan finansal aracın değeri, ilgili finansal araç cinsine göre değişmektedir. Vadeli işlem sözleşmelerinin geçerliliği takas kurumu tarafından garanti edilmektedir. Bu garanti çerçevesinde, takas kurumu her işlem gününün sonunda sözleşmeye taraf olan alıcı ve satıcının hesabını tekrar gözden geçirir. Örneğin, o gün için vadeli işlem fiyatlarının müşteri lehine gelişme göstermesi durumunda, müşterinin hesabı fiyat değişikliği kadar alacaklandırılır. Herhangi bir olumsuz fiyat değişiminde ise, aynı şekilde müşterinin hesabı borçlandırılır. Bir müşteri bir vadeli işlem sözleşmesi açtırdığında (al ya da sat emrini verdiğinde), sözleşmeye göre tespit edilen minimum tutarda bir başlangıç teminatını (initial margin) hesabına kaydedilmek üzere takas kurumuna vermeye mecburdur. Bu emniyet payı ilgili finansal aracın cinsine göre değişmekle beraber, genelde sözleşmenin nominal değerinin yüzde 5 i ila 10 u arasındadır. Daha sonra, müşterinin, başlangıç teminatının genelde %75 ı kadar olan bir payı muhafaza etmesi gerekmektedir ki bu paya sürdürme teminatı (maintanance margin) denir. Günlük ayarlamalar sonucunda müşterinin başlangıç teminatı, sürdürme teminatı seviyesine düşmüşse, müşteriye teminat tamamlama çağrısı (margin call) yapılır. Burada şu nokta da belirtilmelidir ki, müşterinin kredi değerliliğine, vadeli işlem fiyatlarının dalgalanma derecesine ve rekabet koşullarına göre, müşteriden ilave emniyet payı talep edilebilir. Vadeli işlem sözleşmelerinin en temel özelliği, kredili alış ve açığa satış işlemlerinde olduğu gibi düşük miktarda para veya teminatla büyük pozisyonlar alınabilmesine imkân vermesidir. Bu yüksek kaldıraç etkisi ile bu piyasalarda yüksek getiriler elde edilebileceği gibi, büyük zararlarla karşılaşma ihtimali de mevcuttur. Ortaya çıkacak zarar miktarı, başlangıç teminatını aşabileceği gibi, yatırımcının hesabındaki teminatın tümünü de aşabilir. Sonuç olarak, vadeli işlem sözleşmeleri, sözleşmenin teslim tarihine kadar vadeli işlem alıcı ve satıcılarının birçok kez nakit ödemede bulunmalarına neden olabilir. Böyle bir günlük ayarlama sisteminin amacı, takas şirketini iflas etme tehlikesinden kurtarmak ve vadeli işlem sözleşmelerinin likiditesini arttırmaktır. Vadeli işlem getirisinin hesabı, hisse senedi getirisinin hesabına kıyasla daha basittir. Zira ne temettü ne de bedelsiz hisse senedi verilmesi söz konusu değildir ve bu yüzden sözleşme fiyatındaki değişme gerçek getirinin kendisine eşittir. 9

Vadeli işlem sözleşmeleri için kullanılan bir kavram olan açık pozisyon (open interest) ilgili zaman kesitindeki ters işlemle kapatılmamış uzun veya kısa pozisyon sayısını göstermektedir. Bu rakam ilgili sözleşmeye ilişkin işlem sayısından farklıdır. İşlem sayısı seans içerisindeki alım ve satıma konu olan toplam sözleşme sayısını ifade eder. Dolayısıyla, gerçekleştirilen her yeni işlem, işlem sayısında artışa neden olur. Farklı vadeli işlem sözleşmeleri, farklı zaman dilimlerinde farklı derecelerde risk ve getiri içerir. Vadeli işlem sözleşmesi alım-satım işlemlerinde, fiyatların hareket edeceği yön konusunda haklı olmak çoğu zaman yeterli değildir. Bunun yanında, fiyat hareketlerinin gerçekleşeceği zamanı da iyi tespit etmek gerekmektedir. Pozisyon açılan sözleşmenin vade sonundaki fiyatı tahminler doğrultusunda gerçekleşse de, vade ortasında oluşabilecek ters fiyat hareketleri kısa vadede üstlenilmeyecek büyüklükte zararlara sebep olabilir. Bu da kara geçilebilecek vade sonu gelmeden, pozisyonunun kapatılması zorunluluğunu doğurabilir. Başarılı bir vadeli işlem sözleşmesi alım-satım işlemi için, vadeli işlem sözleşmesinin seçimi kadar alım-satım kararının veriliş zamanı ve pozisyon alındıktan sonra oluşabilecek teminat tamamlama çağrısına cevap verebilecek ilave teminatın bulunup bulunmadığı da çok önemlidir (Teminat tamamlama çağrısına cevap verilemediğinde temerrüde düşüleceğinden aracı kuruluşun pozisyonu likidite etme hakkı vardır). Piyasada işlem yapan yatırımcıların bilmesi gereken en önemli noktalardan bir diğeri de, bazı sözleşmeler ve bazı vadelerin diğerlerine göre daha aktif olarak alınıp satıldığı, dolayısıyla daha likit olduğudur. Bu konuda kullanılabilecek en önemli kriter, işlem hacmi (işlem gören sözleşme adedi) ve açık pozisyon sayısıdır (uzun veya kısa pozisyonların sayısı). İşlem hacmi ve açık pozisyon sayısının artması veya azalması fiyatla birlikte piyasanın yönü hakkında da önemli bilgi verir. Vadeli işlemler piyasasında pozisyonun ters bir pozisyon alarak kapatabileceği likit bir piyasanın varlığı her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda istenilen işlemi karşılayacak üyeyi bulmakta zorluk yaşanabilir. Genelde vadeli işlem piyasalarını düzenleyen kurumlarla menkul kıymet borsalarını düzenleyen kurumlar ayrı kurumlardır. Örneğin A.B.D. de SEC, menkul kıymetler borsasını düzenlerken vadeli işlem piyasası CFTC (Commodity Future Trading Corporation) adlı kurumca düzenlenmektedir. Ülkemizde ise hem Borsa İstanbul hem de VOB aynı kurum tarafından yani SPK tarafından düzenlenmekte ve denetlenmektedir. Aşağıda buraya kadar anlatılanları özetlemek amacıyla TL/Dolar ve TL/Euro Vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin iki örnek tablo sunulmaktadır: 10

Sözleşme Büyüklüğü 1.000 ABD Doları Kotasyon Şekli 1 ABD Doları'nın Türk Lirası cinsinden değeri virgülden sonra dört basamak halinde kote edilir (örn. 1,8155 TL veya 1,8160 TL). Fiyat Adımı 0,0005 (Minumum fiyat adımının değeri 0,5 TL'ye karşılık gelir.) Vade Ayları Aynı anda Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim ve Aralık aylarından en yakın üç tanesine ait sözleşmeler işlem görür. Günlük Fiyat Hareket Sınırı Baz fiyatın % +/-10 udur. Başlangıç Teminatı 150 TL Sürdürme Teminatı 112,5 TL Son İşlem Günü Her vade ayının son iş günü Uzlaşma Şekli Nakdi Uzlaşma Pozisyon Limiti 20.000 kontrat sabit, üzeri açık pozisyonunun %10 ile sınırlı. *2005/21 sayılı genelge hükümleri çerçevesinde gerekli şartları taşıyan üyeler için üst paragrafta belirtilen mutlak pozisyon limiti 50.000 adet olarak uygulanır. Kaynak: VOB Yatırımcı Rehberi 11

Sözleşme Büyüklüğü 1.000 Euro Kotasyon Şekli 1 Euro nun Yeni Türk Lirası cinsinden değeri virgülden sonra dört basamak halinde kote edilir (örn. 2,3165 TL veya 2,3170 TL). Fiyat Adımı 0,0005 (Minumum fiyat adımının değeri 0,5 TL'ye karşılık gelir.) Vade Ayları Aynı anda Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim ve Aralık aylarından en yakın üç tanesine ait sözleşmeler işlem görür. Günlük Fiyat Hareket Sınırı Baz fiyatın % +/-10 udur. Başlangıç Teminatı 200 TL Sürdürme Teminatı 150 TL Son İşlem Günü Her vade ayının son iş günü Uzlaşma Şekli Nakdi Uzlaşma Pozisyon Limiti 20.000 kontrat sabit, üzeri açık pozisyonunun %10 ile sınırlı Kaynak: VOB Yatırımcı Rehberi 12

3.2. Kredi Riski Yönetimi Kredi riski, müşterinin yapılan sözleşme gereklerine uymayarak, yükümlülüğünü kısmen veya tamamen zamanında yerine getirememesinden kaynaklanan risk durumudur. Dürüstlük ve ticari ahlak şeklinde tanımlanan karakter, vadeli satış işleminde (kredilendirmede) tüm etmenlerin önüne geçmektedir. Karakteri zayıf bir firmanın ödeme gücü ve varlığı yerinde olsa dahi o firmaya vadeli satış yapılmaması gerekmektedir. Bu gerçek kendisini takip safhasında da göstermekte, zayıf karakterli firmalar borcunu ödememek için tüm imkânlarını seferber etmekte, takibin her safhasına itiraz ederek teminatlı alacaklarda dahi uzun süre tahsilât yapılmasına engel olmaktadırlar. Kötü niyetli borçlu genel hukuk kurallarının sağladığı imkânlardan yararlanarak takipleri istediği şekilde uzatabilmekte, ayrıca mahkemelerin ağır çalışması, duruşmaların ileri tarihlere atılması işleri daha da zorlaştırmaktadır. Edinilen tecrübeler takiplere sürekli itiraz ederek alacağın tahsilâtını zorlaştıran ve geciktiren firmaların karakter yönünden zayıf olduğu, bu firmalarla daha başlangıçta kredi ilişkisine girilmemesi gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, borçlunun yönetim kapasitesinin yeterince araştırılmaması nedeniyle, olumsuz finansal bilgilerin ışık tuttuğu yönetim başarısızlığını yeterince görememe, sorunun dış faktörlere -rekabet, kötü ekonomik koşullar gibi- bağlanmasına yol açabilir ki bu da yapılmaması gereken bir vadeli satış işleminin firmanın alacak portföyüne dâhil edilmesine neden olabilir. Kredi riski içinde ayrıca, borçlunun kredi derecesinden meydana gelebilecek ani düşüşler de yer almaktadır. Kredi riskine aşağıdaki gibi etmenler neden olur: Yetersiz Teminat Alma: Bilindiği gibi yüksek tutarlardaki kredili satışa karşı borçludan alınan teminatlar firmayı olası zararlara karşı korur. Alınan teminat, pazar değeri ve piyasada satılabilirliği açısından yeterli olarak değerlendirilmemişse olası bir zararla karşılaşılabilir. Nitekim, firmaların teminata verdikleri senetlerle ilgili olarak yapılan değerlendirmeler neticesinde; senetlerin büyük bölümünün teminat değeri olmayan ortak senedi, ödeme gücü olmayan kişilerin borçlu olduğu senetler, borçlu imzası taklit edilmiş veya tamamen hayal mahsulü olan senetler veya şekil noksanlığı olan senetlerden (tüzel kişilerin borçlu olduğu senetlerde ticaret unvanının hiç yazılmaması, ilk cironun bulunmaması gibi) oluştuğu gözlenmektedir. Kredinin ve Firmanın İyi İzlenememesi: Kredili satışlarda, firmaların kredi değerliliğinin üzerine çıkılmamasına büyük özen gösterilmelidir. Firmanın ve alacakların kalitesinin ne yönde değiştiğinden haberdar olmak için etkin bir izleme şarttır. Firmadan dönemsel olarak finansal verilerin istenmesi, firmaya dönemsel ziyaretler yapılması, değişen ekonomik koşulların borçlu üzerindeki etkilerinin izlenmesi alacak kalitesindeki değişimi ortaya koyan izleme teknikleridir. İzlemenin yetersiz olması halinde sorunlar zamanında fark edilemeyecek ve sorun su yüzüne çıkınca firmayı koruyacak önlemlerin alınmasında gecikilmiş olunacağından, zarar ortaya çıkabilecektir. Öte yandan, firma ziyaretlerinde bulunurken hedefleri doğru saptamaya, çevre koşulları ve şirketler konusunda gizlilik ilkesine uymaya ve tam ve sürekli bilgi elde etmeye özen gösterilmelidir. Kredili Satış Fonksiyonunun Yönetiminde Yetersizlikler: Kredili satış fonksiyonun iyi yönlendirilmemesi, kredi politikasının kredi fonksiyonuna yeterli derecede yön verecek biçimde belirlenememesi, kredi kalitesinin düşmesi pahasına kâr ve büyüme hedefinin gözetilmesi ve iyi eğitim almamış kişilerle çalışılması, şüpheli alacak miktarını 13

arttıran diğer hususlardır. Bu konuda alınabilecek önlemlerden birisi de alacakların sigortalandırılmasıdır. Alacak sigortalandırılarak, bir anlamda alacakların yönetimine profesyonel yaklaşım getirilebilir. Sorunun Teşhis Edildiği Anda Önlem Alınmaması: Kredili satış işlemlerinde en çok yapılan hatalardan bir tanesi de sorunun teşhis edildiği anda hemen harekete geçmemektir. Bu yaklaşım çoğu zaman sorunu daha da büyütür ve zarar ihtimalini artırır. Alacakların tahsilâtından sorumlu yönetici müşteriyi sıkıştırmaktan çekinirse veya şahsi korkuları nedeniyle problemi kabul etmekten kaçınırsa durum kontrol altına alınmayacak derecede vahim bir hal alabilir. Alacaklar konusunda ayrıca yer istihbaratına ve etkin izlemeye de önem verilmelidir. Bu konuda aşağıdaki işlemler yapılabilir: (1) Önemli tutarda vadeli satışın yapıldığı müşterilerden mutlaka belirli aralıklarla finansal tablolar ya da bilgiler istenmeli ve bu tablolar analiz edilmelidir. Bu firma bazında yapılacak temel analiz için gereklidir. (2) Düzenli bir şekilde müşterinin bürosu ve fabrikaları ziyaret edilmeli ve müşteri ile olan temas sürdürülmelidir. (3) Düzenli bir şekilde Merkez Bankası, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıkları ve diğer birimler tarafından hazırlanan sektör raporları, ticaret ve sanayi odası raporları incelenerek, genel ekonomi ve endüstri bazında temel analiz yapılmalıdır. (4) Kredi müşterisi hakkında; rakipleri, tedarikçileri ve müşterilerinden istihbarat toplanabilir. Örneğin, perakendeci ilgili olduğu toptancıya, toptancı da ilgili olduğu sanayici ya da ithalatçıya sorulmalıdır. (5) Maaşların zamanında ödenip ödenmediği, çeklerinin yazılıp yazılmadığı vb. gibi firmanın ödeme gücünü ortaya koyan bilgiler takip edilmelidir. Eğer sizin bu tür bilgileri toplama imkânınız sınırlı ise, bir faktoring şirketine giderek, diğer işletmeden olan alacağınızı devretmek istediğinizi belirtirsiniz. Faktoring şirketi istihbarat konusunda uzman olduğundan bu işi sizin için yapar. Böylece çalıştığınız firmanın ne kadar sağlam olduğunu öğrenebilirsiniz. Ancak faktoring işleminin önemli bir maliyeti olduğunu da unutmayın. Aynı işlemi Coface ve Hermes gibi alacak sigortası yapan şirketler de bir bedel karşılığında yapmaktadır. 3.3. Operasyonel Risk Yönetimi Operasyonel risk; Kredi veya piyasa riskleri altında sınıflandırılamayan diğer tüm risklerdir. Sade bir şekilde formüle edilen bu tanım, başlangıçta geniş çapta kabul görmüş ve denetim otoriteleri tarafından da kullanılmıştır. Fakat son yıllarda bu tanımın pratik ve teorik düzeyde tatmin edici olmadığı ortaya çıkmıştır. Daha sonra geliştirilen tanıma göre ise operasyonel risk şu şekilde ifade edilmiştir: Yetersiz ve başarısız içsel süreçlerden, personel ve sistemlerden ya da dışsal olaylardan kaynaklanan, doğrudan veya dolaylı zarar riskidir. 14

Operasyon Riskinin Artma Nedenleri Artan otomasyon (e-finans, şirket dışından hizmet alma) Hizmetlerin daha belirgin ve küresel bir hal alması Yeni ürünlerin daha karmaşık bir yapıya bürünmeleri Operasyon riskinin tamamını yakalamak veya tespit etmek imkânsızdır. Operasyonel riskler; personel riski, teknolojik riskler, organizasyon riski, yasal riskler ve dış risklerden oluşmaktadır. 3.3.1. Personel Riski: İşletme yönetiminin ve personelin yetersizliğinden, ihmalinden, görevlerini unutmalarından ya da kötüye kullanmalarından veya kasıtlı olarak, suç sayılan eylemleri gerçekleştirmelerinden kaynaklanan risklerdir. Örneğin işletme yönetiminin limitleri aşarak ve yeterli güvence almadan kredi açması, gerekli incelemeleri yapmadan başka teşebbüslere iştirak etmesi, teknolojik yeniliklere uyum sağlayamaması, ürün ve hizmet tanıtımındaki yetersizlik ve belirsizliğin yanı sıra personelin yolsuzluk, hırsızlık ve sahtekârlık yapması, emirleri dikkate almaması veya kurallara aykırı olarak yerine getirmesi, bilerek işi engellemesi, kötü niyetli davranması gibi hususlar personel riski kapsamında değerlendirilebilir. Personelden kaynaklanan operasyon riskine neden olan faktörler içerisinde ise personelin bilgi ve tecrübe yetersizliği, motivasyon eksikliği, aşırı iş yükü, personelin düzensiz yer değişimi, iş yerinin elverişsizliği ya da düzeninin iyi kurulmamış olması gibi konular sayılabilir. 3.3.2. Teknolojik Riskler: Bilgisayar ve iletişim sistemlerindeki teknik sorunlar ve aksamalar, virüs sorunları, yetersiz ya da eskimiş sistemlerden kaynaklanan risklerdir. 3.3.3. Organizasyon Riski: İşletme örgüt yapısı ve işleyişiyle ilgili sorunlardan kaynaklanan risklerdir. Örneğin, örgüt içerisindeki kademeler arasındaki bilgi akışının yetersizliği, yetki belirsizliği, yapı-işleyiş değişikliklerinden doğan karışıklıklar bu gruba girmektedir. 3.3.4. Yasal Riskler: İşletmeler özellikle yeni tip işlemlere girerken veya uluslararası faaliyetlerinde yasal risklerle karşılaşırlar. Uluslararası faaliyetlerin işletmenin alışık olmadığı unsur taşıması, buna bağlı olarak da birden fazla hukuk düzenini ilgilendirmesi, uluslararası işlemlerde ve sözleşmelerde yabancı hukuk sistemine uygunluk denetimi gerekli kılmaktadır. Örneğin, karşı taraf taahhüdünü yerine getirmeyi reddediyorsa veya belirli sözleşme tipleri yabancı hukuk sisteminde geçersiz ise, işletmenin taleplerini elde edebilmesi hususu önemli bir risk taşır. Ayrıca mevcut yasal düzenlemeler de işletmenin dâhil olduğu hukuki sorunları çözmede yetersiz kalabilir. 3.3.5. Dış Riskler: İşletme dışında üçüncü kişilerle ilgili sahtekârlık olayları, risk doğurması muhtemel konulara ilişkin hukuki düzenlemelerdeki değişiklik ve boşluklar, deprem, yangın, sel gibi felaketlerden kaynaklanan riskler, terörist faaliyetler, sosyal kargaşanın yol açacağı zararlar, para aklama, web sitelerinin dış müdahalelerle kötüye kullanılması, enerji iletiminde oluşan aksamalar dış riskler kapsamına girmektedir. 15

3.3.6. Personelden Kaynaklanan Operasyonel Risklere Yönelik Uygulamalar Denetim Kalitesinin Artırılması Çalışan Kalitesinin Artırılması ve Eğitim İşlemlere Limit Uygulaması Sigorta, Karşılık Ayırma ve Reasürans Dış Kaynak Kullanımı ve Dışarıdan Hizmet Satın Alma 3.3.7. Sistem Kaynaklı Operasyonel Risklere Yönelik Uygulamalar Donanım ve Yazılım Yeterliliği Bilgi Güvenliğinin Sağlanması Bilgisayar Merkezini Çeşitlendirme 3.3.8. Dış Kaynaklı Operasyonel Risklere Yönelik Uygulamalar Güvenlik ve Eğitim Acil Durum Planı 3.3.9. Süreç Kaynaklı Operasyonel Risklere Yönelik Uygulamalar İç Denetim Bağımsız Finansal ve İç Kontrol Fonksiyonları Yasal Risklere Karşı Uygulamalar Kamuoyunu Aydınlatma 3.4. İş ve Endüstri Riski Bazı iş kolundaki işletmelerin (bankacılık, turizm, tekstil, dericilik, inşaat, demir, çimento, kahverengi eşya vb.) satışları, kârları ve dolayısıyla hisse senetleri fiyatları çeşitli nedenlerle büyük ölçüde dalgalanmalar gösterir. Bu sektörlerin getirisinin piyasa getirisine bu ölçüde bağımlı olması yani sektör betasının yüksek olması bu sektörlerde yer alan işletmelerin önemli bir riskini oluşturur. İş veya endüstri riski olarak bilinen bu riski çeşitlendirmeyle yani farklı sektörlere yatırım yaparak azaltmak hatta bazı durumlarda tamamen yok etmek mümkündür. 3.5. Yönetim Riski Yukarıda sıralanan hususlar işletmelerle ilgili akla gelen en bariz zafiyetlerdir. Ekonomik kriz veya durgunluk döneminde, işletmelerin kriz veya durgunluk ortamına ayak uyduramamalarının en önemli sonucu işletmenin mali başarısızlığa uğramasıdır. Mali başarısızlık, işletmenin sürekli zarar etmesi nedeniyle işletme sahipleri tarafından 16

kapatılması veya vadesi gelen borçlarını ödeyemeyerek iflas etmesidir. Her iki durumla da karşılaşma olasılığı kriz ve durgunluk dönemlerinde artar. Özellikle son durgunluk döneminde kapanan şirket sayısının arttığı Maliye Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden anlaşılmaktadır. İşletmelerin mali başarısızlıklara karşı direncini zayıflatan bazı unsurlar yukarıda sıralanmıştır. Bunun yanında, yapılan çalışmalar mali başarısızlığa bazı yönetsel hataların da sebep olduğunu ortaya çıkarmıştır. İşletmenin bünyesi ne kadar kuvvetli olursa olsun, söz konusu yönetsel hatalar işletmenin kriz ve durgunluk dönemlerinde mali başarısızlığa uğramasını kolaylaştırır. Örneğin, bir insanın bünyesi ne kadar kuvvetli olursa olsun, kış günü beslenmesine ve giyimine dikkat etmezse soğuk algınlığı olma riski artar. İşletmelerin yaptıkları bazı yönetsel hatalar aşağıda sıralanmıştır: Optimum nakit dengesinden daha az nakitle çalışma: İşletmeler işlem, ihtiyat ve spekülasyon saikleriyle nakit tutarlar. İşletmelerin ödemelerini yapmak için bulundurdukları nakde, işlem nakdi; beklenmeyen durumlara karşı (örneğin müşterilerden birisinin ödeme yapmaması) tuttukları nakde, ihtiyat nakdi; ortaya çıkan fırsatları değerlendirmek için tuttukları nakde ise, spekülasyon nakdi adı verilir. İşletmelerin bilimsel yöntemlere göre hesaplanan ve bu saiklere yönelik tutmaları gereken nakdin altında bir nakit tutmaları, işletmelerin işlemlerini yapamamasına, beklenmeyen durumlarda ödeme zorluğu ile karşılaşmalarına veya önlerine çıkan fırsatları kaçırmalarına neden olur. Nakit insan vücudundaki kan gibidir. Ne azı ne de çok fazlası işletme için olumlu bir durum değildir. Alacak tahsilat süresini işletme sermayesi ihtiyacını hesaba katmadan uzatma veya alacak tahsilat süresi ile firma nakit dengesi arasında uyumsuzluk olması: İşletmeler satış yapmak ve müşteri çekmek için vadeli satış yaparlar. Perakendeciler, tüketicilerden ödemelerde kredi kartı kabul ederek bu sorunu halletmektedirler. Ancak sorun, vadeli satış yapan üretici ve toptancılar için devam etmektedir. Alacaklar işletme sermayesinin önemli bir unsurudur. Alacak miktarının yüksek olması işletme sermayesinin de yüksek olmasına neden olur ve işletme sermayesi bir şekilde finanse edilmelidir. Ticari alacaklar, ticari borçlarla finanse edilebilir. Ticari borçlar, tedarikçilerden yapılan vadeli alışlardır. Tedarikçi teslim ettiği malın bedelini belirli bir süre sonra tahsil ederek alıcı işletmeye finansman sağlamaktadır. Ancak ticari alacakların vadesi, ticari borçların vadesinden daha fazlaysa aradaki farkın finanse edilmesi gerekir. Şu nokta unutulmamalıdır ki, bazen çok uzun vadeli satışların kabul edilmesi işletmenin sonunu getirebilir. Satışları artırmak amacıyla müşteri istihbaratı yapmaksızın kredili satış tutarını artırmak: Vadeli satışlar beraberinde bir riski de getirmektedir. Satış yapılan müşteri borcunu vadesinde ödemeyebilir veya verdiği çek karşılıksız çıkabilir. Bununla, satıcı işletmenin alıcı işletme ile ilgili yeterli bilgiyi toplamadığı durumlarda karşılaşılır. Optimum stok miktarından daha fazla stokla çalışmak: Nasıl optimum (en uygun) nakit miktarı varsa, işletmelerin ellerinde bulundurması gereken optimum stok miktarı da vardır. Optimum stok miktarı, elde tutma maliyeti, sipariş maliyeti, 17

müşteriye yok deme maliyeti (elde yeterli stok olmadığından müşteriyi kaçırma) gibi faktörler dikkate alınarak bilimsel yöntemlere göre hesaplanır. Bu miktarın üzerinde stok bulundurmak işletmeye ilave finansman yükü getirir. İşletme sermayesi ihtiyacının gereğinden az veya fazla belirlenmesi: İşletme sermayesinin yanlış hesaplanması, işletmeyi yanlış finansman kararlarına götürür ki bu durum işletmenin hem borçluluğunu artırır hem de gereksiz yere faiz ödemesine sebep olur. İktisadi gelişmelere ters biçimde faaliyet kaldıraç derecesini artırmak: Maliyetler, değişken ve sabit maliyetler olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulur. Değişken maliyetler; faaliyet hacmine bağlı olarak değişen hammadde, direkt işçilik, yardımcı malzeme, enerji gibi maliyetlerdir. Sabit maliyetler ise; faaliyet hacminden bağımsız, faaliyet hacminin artması veya azalmasından etkilenmeyen maliyetlerdir. Sabit maliyetler büyük çoğunlukla sabit varlıklara yapılan yatırımlardan doğar. Dolayısıyla, bilançonun aktifinde sabit varlıklar önemli bir yere sahipse, işletmenin sabit maliyetleri ve faaliyet kaldıraç derecesi yüksek olur. Bir diğer deyişle, faaliyet kaldıraç derecesinin artması işletmeye ait varlıkların likiditesinde azalma demektir. Satışların artması durumunda maliyetler sabit kalacağından (satış hacmi ile artmayacağından) ekonomik genişleme dönemlerinde yüksek faaliyet kaldıraç derecesine sahip işletmeler kậrlılıklarını artırır. Ancak faaliyet kaldırıcı durgunluk dönemlerinde tersine çalışır. Durgunluk dönemlerinde satışlar azalır, ancak satışlar azalırken sabit maliyetler değişmez. Bu nedenle faaliyet kaldıraç derecesi yüksek olan işletmelerin kậrlılığı, ekonomik durgunluk dönemlerinde maliyetlerini azaltamayacaklarından, oldukça fazla düşer. Burada önemli olan iktisadi gelişmeleri dikkate alarak faaliyet kaldıraç derecesini ayarlamaktır. İktisadi gelişmelere ters biçimde finansal kaldıraç derecesini artırmak : Bir işletmenin sermaye yapısı içinde borçların miktarı öz sermayeye oranla yüksekse, başka bir ifadeyle işletme borçlanmışsa finansal kaldıraç derecesi yüksektir. Bir önceki maddede açıklanan faaliyet kaldıracı bilançonun aktifi ile ilgiliydi. Finansal kaldıraç ise bilançonun pasifi, yani işletmenin kaynak yapısı ile ilgilidir. Bilançonun pasifinde borçların oranı yüksekse işletmenin finansal kaldıraç derecesi yüksektir. Bir diğer deyişle, finansal kaldıraç derecesinin artması, bilançonun pasif tarafında bulunan kaynakların vadesinin azalması demektir ki bu durum, işletmenin zamanı geldiğinde yükümlülüklerini yerine getirememe riskinin arttığına işaret eder. Burada da işletmenin borcu üzerinden ödeyeceği faiz belli olup sabittir. İşletmenin faaliyet kậrı artarken finansman maliyetini teşkil eden faiz giderleri değişmeyeceğinden, başka bir deyişle borç verenler Sen bu dönem çok kậr elde ettin, bu nedenle bize ödediğin faizi de artır. diyemeyeceğinden, işletmenin dönem kậrı fazla olacaktır. Ancak durgunluk dönemlerinde finansal kaldıraç da ters çalışacaktır. Durgunluk dönemlerinde satışlar azaldığından faaliyet kậrı da azalacak, ancak faiz ödemeleri değişmeyecektir. Durgunluk döneminde borç verenler Sen az kậr elde ettin bize de az faiz öde. demeyeceklerdir. Faaliyet kậrı düşerken faiz ödemeleri sabit kalacağından, ekonomik durgunluk dönemine yüksek miktarda borçla giren işletmelerin dönem kậrında önemli ölçüde bir düşüş ortaya 18

çıkar. Burada da borçlanmanın iktisadi gelişmeler dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Sabit varlıkların kısa vadeli kredilerle finansmanı: Sabit varlıklar işletmenin uzun bir süre kullanmayı planladığı varlıklarıdır. Vade uyumu sağlamak için bu varlıkların uzun vadeli kaynaklarla finanse edilmesi gerekir. Aksi halde bu varlıklardan uzun vadede elde edilecek gelirlerle kısa vadeli bir borcun ödenmesi mümkün olmaz. Bu durumda işletme borcu borçla ödemek zorunda kalır ve borç sarmalına girer. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: On yıllık bir kredi ile ev aldığınızı düşünelim. Kredinin tutarı 100.000 TL olsun. Evinizi kiraya verdiniz ve her ay 1.000 TL kira alıyorsunuz. Her ay aldığınız kira ile 10 yılda borcunuzu rahat bir şekilde ödeyebilirsiniz. Şimdi 100.000 TL tutarındaki krediyi 1 yıl vadeli olarak aldığınızı kabul edelim. Bir yılda elde edeceğiniz kira geliri 12.000 TL dir. Bununla borcunuzun ancak 12.000 TL tutarındaki kısmını ödeyebilirsiniz. Kalan 88.000 TL ve birinci yılın faizi için yeniden borçlanmanız gerekir. Bu tür borç yenilemeler işletmenin borç sarmalına girmesine neden olur. İşletme içi ve işletme dışı iletişimin yetersiz olması: Etkin işletme içi ve işletme dışı iletişim; çalışanların ve işletme ile ilgili tedarikçiler, müşteriler vb. diğer paydaşların işletme ile ilgili en doğru bilgiyi almalarını sağlar. Aksi halde, özelikle kriz dönemlerinde işletme ile ilgili dedikodu ve asılsız haberler yayılır ki bunlar işletmeye büyük zarar verir. Örneğin yanlış bilgiler sonucu, işletmenin kapanacağını veya işten çıkarmaların artacağını düşünen çok yararlı bir eleman başka bir yerde iş bularak işletmeden ayrılabilir, yine mesnetsiz haberler nedeniyle tedarikçiler işletmeye vadeli mal satmayı durdurabilir ve peşin ödeme talep edebilir veya müşteriler tedarik güvenliklerinden kuşkuya düşerek işletmeden mal veya hizmet tedarikini durdurabilir. Tüm bunların önlenmesi için kriz dönemlerinde etkin bir iletişim kurulması çok önemlidir. İşgücünün iyi kullanılamaması (Motivasyonun sağlanamaması): Çalışanlar, işletmelerin en önemli varlıkları ve zenginlikleridir. Motivasyon, çalışanların iş yapma istek ve azmidir. Motivasyonu eksik olarak çalışanlar işlerini layıkıyla yapamazlar. Çalışma alanı ve büyüklüğü ne olursa olsun bir işletme için en önemli hedeflerden birisi çalışanlarında aidiyet duygusu yaratmak ve onların motivasyonlarını yüksek tutmak olmalıdır. Aksi halde, çalışanlar kendilerini tam anlamıyla işlerine vermeyeceklerinden, kendilerinden istenen verim de alınamayacaktır. Yeterli bir kontrol sistemi oluşturamama: Kontrol çok önemli bir işletme fonksiyonudur. Kontrol; planlananla gerçekleşenin karşılaştırılması, aradaki farkların nedenlerinin araştırılması, olumlu farkların devamı, olumsuz farkların ise tekrarlanmaması için gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Dünyaca ünlü bir romanda geçen Eğer gideceğin yeri bilmiyorsan her yol seni oraya ulaştırır. sözü bunu ifade etmektedir. Bir kontrol sistemi tesis etmenin ön şartı bir planlama sisteminin bulunmasıdır. Planlamayanı planlar özdeyişinde de belirtildiği gibi planlama birincil yönetim fonksiyonudur. Planlama sistemi denilince akla hemen çok ayrıntılı bir sistem gelmemelidir. Elbette büyük işletmeler oldukça ayrıntılı planlar hazırlamak durumundadırlar. Ancak küçük işletmeler de basit planlar 19

hazırlayabilirler. Bir planınızın olması size, nereye ulaşmak istediğinizi gösterir. Bir insan bir yerden bir yere giderken bile hangi saatte yola çıkacağı, hangi yolu takip edeceği, yanına neleri alacağı, nerelerde mola vereceği, varış noktasına tahminen ne zaman ulaşacağı konusunda basit bir plan yapar. İşletmeler plan yaptıktan sonra işi bitirmemeli, planlananla gerçekleşeni karşılaştırmalı, yani ulaşmak istedikleri sonuca ulaşıp ulaşmadıklarını kontrol etmelidirler. İyi bir kontrol sisteminin tesis edilmesi işletmeye doğru işler yapıp yapmadığını gösterir. Yeterli iç kontrol sistemini oluşturamama: Kontrol sistemi işletmeye doğru işleri yapıp yapmadığını gösterir. İç kontrol sistemi ise, işleri doğru yapıp yapmadığını gösterir. İç kontrolün amacı; çalışanları hata ve usulsüzlük yapmaktan alıkoymaktır. Eğer hata ve usulsüzlük varsa ortaya çıkarmak ve tekrarlanmasını önlemektir. İç kontrol sistemi çalışanlara güvensizlik anlamına gelmez. Çünkü yanlışlıklar her zaman çalışanların bilerek ve kişisel çıkar sağlamak amacıyla yaptıkları usulsüzlüklerden kaynaklanmaz. Çalışanlar bazen kasti olmayan hatalar da yapabilirler. İşte iç kontrol sistemi hem hataları hem de usulsüzlükleri ortaya çıkarmak ve bunların bir daha olmasını önlemektir. İç kontrol sistemi tesis etmeyen işletmeler işlerin doğru yürüyüp yürümediğini tespit edemezler. Biçimselliğin araç olmaktan çıkıp amaç haline gelmesi: Bu da işletmeler için önemli bir yönetsel sorundur. Örneğin, işletme sadece biçimsel olarak, başka bir deyişle yok dememek için, bir kontrol sistemi ve iç kontrol sistemi kurmuşsa bu hiçbir işe yaramaz. Önemli olan bunların biçimsel olarak var olması değil, işletmenin ayakta kalabilmesi için bir araç olarak kullanılmasıdır. İş konusunda risk analizi yapmaksızın kumarvari risk alma: Risk ve getiri ilişkisi işletmecilikteki en önemli kavramlardan birisidir. Yüksek getiri beklentisi olmadan işletmeler yüksek risklere girmezler. Ancak, bir işletmenin yüksek bir getiri (kazanç) elde etmesi için de bir miktar riske girmesi gerekmektedir. Riske girmeyi göze alamayan işletmeler, elde edecekleri getiriden de mahrum kalırlar. Korkar bezirgan ne kâr eder, ne zarar. deyişi bu durumu ifade etmek için söylenmiştir. Daha fazla kazanç için risk göze alınmalıdır, ancak bu hesapsız kitapsız risk alınacak anlamına gelmez. Hesapsız kitapsız risk alınması kumarvari bir yaklaşım oluşturur ki bu durum işletmenin varlığını tehlikeye sokar. Yeni işleri, yeni coğrafi bölgeleri ve yeni ürünleri yeterince incelemeden yatırım yapma: Bu yönetsel hata da yukarıdaki duruma benzemektedir. Yeni bir girişimde bulunulurken mutlaka bu girişimle ilgili gelir ve maliyetleri yansıtan bir araştırma yapılmalı, işin getirisi ve götürüsü hesaplanarak işin yapılmasının kârlı olup olmadığı belirlenmelidir. Şu nokta unutulmamalıdır: Yeni bir yatırımla ilgili inşaatlar yapılıp makine teçhizat alındıktan sonra maliyetler gerçekleşmiştir ve bu noktadan sonra geriye dönüş büyük zararlara yol açar. Bu nedenle daha yolun başında, maliyetler oluşmadan ayrıntılı bir araştırma yapılmalıdır. İşletmelerin unutmaması gereken bir diğer husus da bilmedikleri işlere girmemeleri gerektiğidir. Falanca firma şu alana yatırım yaptı, çok da iyi kazanıyor. yaklaşımı ile işletme, kurumsal kabiliyetinin bulunmadığı alanlara girerse, parasını batırabilir. Hele bu tür yatırımlar borç kullanılarak yapılırsa işletme için çok daha vahim sonuçlar 20

doğurabilir. Bilinmeyen alanlara yatırım yapılırken çok dikkatli düşünülmeli ve iyi hesap/kitap yapılmalıdır. Kârlı üretim hatlarının ihmal edilmesi veya bu ürünlerden vazgeçilmesi: Her işletmenin kârlılığı yüksek yıldız ürünleri vardır. İşletmeler ürünlerinin kârlılığını doğru bir şekilde tespit ederek kârlılığı yüksek ürünlerini belirlemeli bu ürünlere özel bir ilgi göstermelidir. Bu noktada yapılabilecek en önemli hata, kârlılığı yüksek olan ürünlerin çeşitli nedenlerle ihmal edilmesidir. İş hayatındaki, ekonomideki ve sektördeki değişiklikleri izleyememe ve gerekli tedbirleri zamanında alamama: Dünyada değişmeyen tek şey, değişimdir. Derisini değiştirmeyen yılan ölür özdeyişinde belirtildiği gibi, işletmeler dış çevrelerindeki her türlü gelişmeyi yakından takip ederek, bu gelişmelerden işlemelerinin nasıl etkilenebileceğini belirlemeli ve bu yönde gerekli tedbirleri almalıdır. Üretim kapasitesinin üstünde taahhüde girme: Bir işletme neyi yapıp yapamayacağını iyi bilmeli ve bir taahhüde girerken, başlangıçta, kapasite ve kabiliyetini iyi değerlendirmelidir. Aksi halde, girdiği taahhüdü çok yüksek bir maliyetle yerine getirmek durumunda kalır ki bu da işletmenin varlığını tehlikeye düşürür. Bir taahhüdün kısmen de olsa yerine getirilememesi ise işletmenin itibarını önemli ölçüde zedeler. Normal satın alma uygulamalarının dışında spekülatif hammadde alımları: Spekülasyon gelecekte piyasanın ne yönde hareket edeceği ile ilgili bir tahminde bulunmak ve buna göre pozisyon almaktır. İşletmeler özellikle hammadde alımlarında spekülatif alımlardan (hammaddenin fiyatı yükselecek beklentisiyle şimdiden ihtiyacın çok üzerinde alım yapmak) kaçınmalıdır. Eğer beklenti gerçekleşmez hatta ters yönde gerçekleşirse, işletme aşırı miktarda yüksek bir bedel ödenerek alınmış stokla karşılaşır ki bu da işletmenin önemli ölçüde zarar etmesine neden olur. Son ekonomik durgunluk sırasında bazı firmalar bu hatayı yapmışlardır. Emtia fiyatlarının yükseldiği bir dönemde Fiyatlar daha da yükselir. beklentisi ile aşırı hammadde stoku yapmışlar, ancak emtia fiyatları hızlı bir şekilde düşünce çok yüksek bedelle satın alınmış hammadde stoğu ile karşılaşmışlardır. Fabrika, teçhizat ve ekipmanların bakımsızlığı, eskiyen teçhizatın yenilenmemesi: Bir işletme kaliteli ve uygun maliyetli imalat yapmak için, randımanlı çalışan makine ve teçhizata ihtiyaç duyar. Ekonomik ömrünü tamamlamış veya bakımsızlık nedeniyle istenen randımanda çalışmayan makine ve teçhizat hatalı ürün üretilmesine sebep olur ki, bu da işletmeyi ilave bir maliyetle karşı karşıya bırakır. Döviz cinsi varlığı yokken dövizle borçlanmak: İşletmenin döviz cinsinden borçları döviz cinsi varlıklarından fazla ise, açık pozisyondadır. İşletmenin döviz cinsi varlıkları, kasa veya bankadaki döviz mevcudu ile döviz cinsi alacaklarıdır. 21

İşletme döviz cinsi varlıklarını kullanarak (özellikle döviz cinsi alacaklarını tahsil ederek) döviz borçlarını ödeyebilir. Ancak işletmenin döviz cinsi varlıkları yoksa kurların yükseldiği bir dönemde döviz cinsi borçlarını ödemesi zor olabilir. Çünkü işletmenin piyasadan döviz temin etmek için ödemesi gereken Türk Lirası miktarı artar. Kurların düşük seyrettiği bir dönemde dövizle borçlanmak cazip görülebilir, ancak böyle bir işe girişmeden önce kurların yükselebileceği ve bu durumda döviz cinsi varlıkları olmayan bir işletmenin sıkıntıya düşebileceği unutulmamalıdır. Bu gerçeği unutarak dövizle borçlanan işletmeler kendilerini önemli oranda kur riskine maruz bırakırlar. 4. Bilanço ve Gelir Tablosundan Elde Edilebilecek Erken Uyarı Sinyalleri İşletmeler başka işletmelerin bilanço ve gelir tablosundan yararlanarak hem onlar hem de kendi mali tablolarına bakarak kendilerinin mali durumu konusunda önemli ipuçları elde edebilir. Bunları şu başlıklar altında toplamak mümkündür: Bilançoların zamanında alınmaması Bilanço yapısında belirgin değişiklikler Müşteri nakit durumunun bozulması Ticari alacaklarda büyük artışlar Stok miktarlarındaki artışlar Firmanın likiditesinin / işletme sermayesinin bozulması Sabit varlıklarda hızla değişen yoğunlaşmalar Stok ve alacak karşılıklarındaki artışlar Cari borçta orantısız artış Uzun vadeli borçta orantısız artış Borca göre yetersiz öz varlık Ortaklara borç veya ortaklardan alacaklar kalemlerinin bilançoda bulunması Sık sık muhasebeci değişiklikleri Aktif toplamındaki düşüş 5. Şirket Faaliyetlerinden Elde Edilebilecek Erken Uyarı Sinyalleri İşletmeler şirket faaliyetlerini takip ederek bir işletmenin mali durumu konusunda önemli ipuçları elde edebilir. Bu sinyalleri şu başlıklar altında toplamak mümkündür: 22