AVRUPA BİRLİĞİ GIDA GÜVENLİĞİNİ NASIL SAĞLIYOR? I. AB Gıda Kanunu nun Genel Olarak İncelenmesi AB Gıda Kanunu, tarladan sofraya yaklaşımı ile şekillendirilmiştir. Bu yaklaşıma göre; gıda kanunu ilk üretim, ürünün işlenmesi, taşınması, dağıtımı gibi bölümlerden oluşan gıda üretim zincirinin tüm bölümlerini kapsamalıdır. Her bölümde, gıdanın güvenliğinden o bölümde faaliyet gösteren operatör sorumludur. 2002 tarihli AB Gıda Kanunu, 1 Ocak 2007 ye kadar tüm AB ülkelerinde uygulanır duruma geçirilmelidir. AB Gıda Kanunu nun genel hükümleri şunlardır: Güvenli olmayan gıda ürünleri pazara sunulmamalıdır. Bir gıda ürününün güvenli olup olmadığının belirlenmesinde; ürünün normal kullanım koşulları, tüketiciye aktarılan bilgiler, ürünün kullanımı ile ortaya çıkacak kısa ve uzun vadedeki etkiler ve toksik etkileri göz önünde bulundurulur. Ürünün güvenli olmadığının belirlenmesi durumunda; malın dahil olduğu tüm parti Gıda Kanunu na uygunsuz sayılır. Gıda üretim zincirinin her aşamasında faaliyet gösteren operatörler ürünün Gıda Kanunu ile belirlenmiş olan koşulları sağlaması ile yükümlüdür. Gıda ürünlerinde kullanılan tüm maddeler, üretim, işleme ve dağıtım zincirlerinin her aşamasında o zincirde faaliyet gösteren operatörler tarafından izlenebilmelidir. Kanunun en önemli ilkelerinden biri olan gıda izlenebilirliği, dünyada çoğu gelişmiş ülkenin; gıda konusunda hijyen koşullarının sağlanması, gıda yolu ile yayılan hastalıkların engellenmesi amacı ile gıda zincirinin tarladan sofraya dek izlenmesi ve denetlenmesi adına düzenlemeler oluşturduğu bir uygulamadır. Gıda İzlenebilirliği, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren 1782002 sayılı yeni AB Gıda Kanunu Yönetmeliği ile AB de yasal bir nitelik kazanmıştır. Bir operatörün ithal ettiği ya da ürettiği gıda ürünlerinin sağlığa zararlı olduğunu düşünmesi durumunda, ürün ivedilikle pazardan çekilmeli ve ilgili otoritelere haber verilmelidir. Bu tarz bir ürün tüketiciye ulaşmış ise, tüketiciler konu ile ilgili bilgilendirilmeli ve ürünlerin geri toplanması sağlanmalıdır. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), gıda güvenliği ile ilgili tüm konularda bilimsel tavsiye ve teknik destek sağlamakla sorumludur. Kurum aracılığı ile kamuoyunun bilgilendirilmesi sağlanmaktadır. Gıda Güvenliği ile ilgili Uygulamalar Acil Uyarı Sistemi
Tüm gıda ürünleri ve hayvan yemleri Acil Uyarı Sistemi kapsamındadır. Bu sistem aracılığı ile; Pazara sunulması yasaklanan ya da geri toplatılacak gıda ürünleri Profesyonel operatörler tarafından kullanılması sakıncalı gıda ürünleri AB sınırında Birliğe sokulması sakıncalı ürün grubu ve konsinyeleri hakkında bilgilerin Birlik genelinde duyurulması sağlanır. Acil Durumlar Birlik içinde üretilen ya da dışarıdan ithal edilen gıda ürünlerinin insan ve hayvan sağlığına ya da çevreye zararlı olması riski bulunması ve bu riskin üye ülke tarafından yürütülen faaliyetlerle kontrol edilememesi durumunda, Komisyon ivedilikle aşağıda belirtilen tedbirleri alabilir: Birlik içinde üretilmiş olan ürünler için: söz konusu ürünün piyasada konumlanmasının durdurulması, geçici özel düzenlemelerin getirilmesi Üçüncü ülkelerden ithal edilmiş ürünler için: ithalatın durdurulması, geçici özel düzenlemelerin getirilmesi Genel Kriz Yönetimi Planı EFSA ve üye ülkeler ortaklığında Komisyon genel kriz yönetimi planı düzenlemelidir. Eğer kriz, genel kriz yönetimi planında belirlenen uygulamalar ile çözülemezse Komisyon tarafından Kriz Masası kurulmalı ve EFSA bu birime teknik destek vermelidir. II. Türk Gıda Kanunu nun İncelenmesi AB ye uyum çalışmaları kapsamında 2004 yılında ülkemizde kanun hükmünde kararname ile yönetilen gıda sektörü kendi yasasına kavuşmuş ve Gıda Kanunu kabul edilmiştir. Tarım Bakanlığı, Türk Gıda Kanunu nun, kavramsal birliktelik, izlenebilirlik, tüketicinin bilgilendirilmesi, bildirim sistemi, risk analizi, değerlendirilmesi ve yönetimi, güncel gıda türlerinin yasal çerçeveye kavuşturulması, kayıt altına alma, serbest rekabetin önünün açılmasına yönelik tedbirler konusunda AB Gıda Kanunu ile uyum gösterdiğini belirtmektedir. Yeni Türk Gıda Kanunu ile AB Gıda Kanunu nun Tarladan Sofraya Gıda Güvenliği yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşım; gıdaların son ürün aşamasında değil, üretimden tüketiciye ulaşana kadarki her evrede izlenebilmesi üzerine kurulmuştur. İnsan sağlığının korunması amacıyla, gıda maddeleri üreten, ithal eden, dağıtımını yapan ve satan işyerlerine de sorumluluklar ve yaptırımlar getirilmiştir. Kanuna göre; gıda işletmecisi ithal ettiği, ürettiği, işlediği, imal ettiği veya dağıtımını yaptığı gıdanın gıda güvenliği şartlarına uymaması durumunda, ürününü pazardan geri çekmek ve bu konuda yetkili mercileri bilgilendirmek zorundadır. Gıda maddesinin toptan veya perakende satış ve/veya dağıtım faaliyetlerinden sorumlu kişiler de aynı şekilde; gıda güvenliği şartlarına sahip olmayan ürünleri pazardan geri çekmek, yetkili
merciler tarafından alınan tedbirler ile ilgili olarak işbirliği yapmak, gıdanın izlenebilirliğine katkıda bulunmak zorundadır. Gıda işletmecileri; gıda, gıdanın elde edildiği hayvan, bitki ya da gıda maddelerine karıştırılması tasarlanan herhangi bir maddeyi, kimden aldıklarını belirleyebilecek sisteme sahip olmak zorundadır. Bu nedenle; piyasaya sürülen gıdaların, izlenebilirliğini kolaylaştırmak amacıyla, gerekli bilgileri içerecek şekilde etiketlenmesi ve tanımlanması zorunludur. Yasanın Getirdiği Yenilikler İlk kez bu yasa ile Ulusal Gıda Komisyonu ve Gıda Bankası gibi organlar oluşturulmuştur. Ulusal Gıda Komisyonu Gıda ile ilgili düzenlemelerin ve uygulamaların yapılmasında görüş ve öneri bildirmesi amacıyla kurulmuştur. Bu Komisyon; Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Türk Standartları Enstitüsü, üniversitelerin gıda bilimi ve teknolojisi, bitki ve hayvan sağlığı dallarından uzman öğretim üyeleri, gıda alanında faaliyet gösteren kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve ilgili özel sektör kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinden seçilecek temsilcilerden oluşmaktadır. Gıda Bankaları Birliği Gıda bankaları arasında işbirliği, koordinasyon ve denetim fonksiyonlarını yerine getirmesi için kurulmuştur. Sadece işyerinin hijyeni çalışma ruhsatı almak ve üretim yapabilmek için yeterli olmamaktadır. Faaliyetin yürütüldüğü binanın imar yasasına uygunluğu gibi koşullar aranmaktadır. Tarladan sofraya yaklaşımı sayesinde sorunlu bir ürünü ilk aşamasına kadar kimin ürettiği belirlenebilecektir. Gıda sektöründeki tüm yetkilerin Tarım Bakanlığı na devredilmesi ile bir merkezde toplanması amaçlanmıştır. Ancak denetim yetkisinin sadece Tarım Bakanlığı nda olup olmadığı konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Belediye Yasası na göre yerel yönetimlere de denetim yetkisi tanınmaktadır. Yeni Gıda Yasası nda ise gıda denetim faaliyetlerinin sadece Tarım Bakanlığı nca görevlendirilen denetçiler tarafından yapılacağı belirtilmektedir. Yasa reform niteliğinde maddeler içermesine rağmen, pek çok ana başlık ile ilgili yönetmeliklerin çıkarılması gerekmektedir. Bu nedenle yasa tam olarak uygulanamamaktadır. AB Komisyonu, Gıda Yasasının yayınlanmasından 6 ay sonra bir tebliğ ile yasanın eksiklikleri konusunda görüş bildirmiştir. AB genel olarak şu tavsiyelerde bulunmuştur:
Gıda üreticileri sağlıklı ve güvenli gıda üretilmesi ve bunların uygun şartlarda pazara sürülmesinden birincil derecede sorumludur. Yasada üreticinin sorumluluğu ve uymaması durumunda karşılaşacağı cezai müeyyideler net bir şekilde ifade edilmemiştir. Gıda Kanunu'nun ilgili maddesinde ihraç edilen ancak aflatoksin gibi gerekçelerle geri dönen ürünlerin ülke içinde kullanılabileceği anlamı çıkmaktadır. Kanunda kontrollerden bahsedilmiş ama kontrollerden sorumlu merci net olarak belirtilmemiştir. II. Avrupa Birliği nde Gıda Ürünleri ile ilgili Genel Düzenlemeler Gıda Ürünlerinin Etiketlenmesi ile ilgili Düzenlemeler Ürünün hangi ad altında satıldığı Gıda ürünlerinin etiketlenmesi, sunulması ve reklamının yapılması ile ilgili genel şartlar 2000/13/EC Konsey Direktifi ile düzenlenmiştir. Bu koşullar sadece ürünün ulaştığı son birim olan tüketiciye satılan gıda ürünleri için değil, restoran, hastane ve büyük yiyecek içecek tedarikçilerine satılan ürünler için de geçerlidir. Bu yönergeye göre ürünün etiketinde yer alması zorunlu olan bilgiler şunlardır: Azalan ağırlık sırasına göre ürünün içindeki malzemeler-genetik yapısı değiştirilmiş gıda ürünleri, ambalaj gazları, tatlandırıcılar, aspartam, kinin, kafein, meyan kökü, phytosterol, phyostanol için etikette özel bir ibare gerekmektedir. Kasım 2005 ten itibaren 2003/89/EC sayılı yönerge uyarınca içerikte kullanılan malzemelerin tüm alt gruplarının etikette belirtilmesi gerekmektedir. Bu uygulama alerjik etki yaratabilecek malzemelerin tüketiciler tarafından belirlenebilmesini sağlamaktadır. Aynı uygulama alkollü içecekler için de geçerlidir. Yeni yönerge kapsamında; gluten içeren hububat, kabuklu hayvansal gıdalar, yumurta, balık, fıstık, soya fasulyesi, süt ve süt ürünleri, fındık ve fındık ürünleri, en az 10mg/kg lık konsantrasyon oranına sahip susam tohumu ve sulfit, kereviz ve hardal gibi tüm potansiyel alerjik malzemelerin etikette belirtilmesi gerekmektedir. Bazı malzemelerin spesifik isimleri yerine kategori isimleri altında belirtilmeleri mümkündür. Bunlar; yağlar, sıvıyağlar, nişasta, balık, peynir, baharatlar, otlar, ekmek içi, şeker, glukoz şurup, süt proteinleri, kakao yağı, kristalize meyve,sebze ve şarap tır. 2001/101/EC yönetmeliği ile et ayrı bir kategori olarak eklenmiş ve paketlenmiş et ihva eden ürünlerin et kategorisi altında sınıflandırılması kararlaştırılmıştır. Paketlenmiş gıdanın metrik sisteme göre net miktarı (litre, kilogram, vb) Minimum dayanıklılık tarihi
Raf ömrü best before.. ibareleri ile belirtilmelidir. Tarih gün/ay/yıl sırasında yazılmalıdır. Raf ömrü üç ayında altında olan ürünler için gün ve ayın, raf ömrü 3-18 ay arasında olan ürünler için ay ve yılın, raf ömrü 18 aydan fazla olan ürünler için ise yılın belirtilmesi yeterli olmaktadır. Kolay bozulabilir ürünlerde ise use by ifadesi altında gün, ay ve yıl belirtilmelidir. Özel saklama ya da kullanım koşulları Üretici firmanın ismi, adresi, paketlemeyi yapan firma, satıcı firma bilgileri Menşe ülkesi Kullanma talimatları %1.2 den fazla alkol içermesi durumunda gerçek alkol seviyesi Ürünün ait olduğu partiyi (lotu) belirten bir işaret (üretici, imalatçı, paketleyici ya da AB de ilk satışı gerçekleştiren firma tarafından verilebilir) İşaretin önünde L harfi yer almalıdır. Lot işareti son kullanma tarihinin ay, gün ve yıl olarak belirtilmesi durumunda gerekli değildir. Üretim sırasında ürünün üzerinde yapılan uygulamalar (özellikle dondurulmuş gıdalar için) AB genelinde ürünlerin kodlandırılması için Avrupa Ürün Numaralandırma Sistemi (EAN) kullanılmaktadır. Bu sistem, AB yönetmelikleri tarafından düzenlenen bir sistem olmamasına rağmen, izlenebilirlik ilkesinin koşullarını yerine getirmek amacıyla AB genelinde sıklıkla kullanılmaktadır. Katkı Maddelerinin Etikette Belirtilmesi Ürünlerin etiketlenmesini düzenleyen yönetmelikte ayrıca, kullanılan katkı maddelerinin de etikette yer alması gerektiği belirtilmektedir. Yönetmelikte katkı maddeleri kategoriler altında listelenmektedir. Bu kategoriler şunlardır: renk, koruyucu madde, anti-oxidant, emülfiser, kalınlaştırıcı, stabilizer, kabartıcı, anti-foaming, parlatıcı, un düzenleyeci, sıkılaştırıcı, itici görevi gören gaz. Ürünün içeriğinde yer alan tatlandırıcı, aspartam ve polyol maddeleri için etikette standart bir ibare kullanılmaktadır. İçeriğin Miktarsal olarak Belirtilmesi (QUID) İçeriğin miktarsal olarak belirtilmesi aşağıdaki durumlarda zorunludur: Gıda ürünün içeriğindeki malzemelerin ürünün satıldığı isim altında geçmesi (Örnek: Çilekli dondurmada %15 çilek)
İçerikteki malzeme ya da malzemenin dahil olduğu kategoriye etikette yazı (Örnek: Tereyağı ile yapılmıştır), resim (süt ürünlerinde inek resmi kullanılması) ya da grafikler yolu ile dikkat çekilmesi İçerikte malzemenin belirtilmesinin ürünün tanımlanmasında ya da diğer ürünlerden ayrılmasında gerekli olması Gıdaların Besin Değerinin Etiketlerde Belirtilmesi Ürünün üzerinde ya da reklamlarında besin değeri hakkında bir iddiada bulunulmadığı sürece, ürünlerin besin değerinin belirtilmesi zorunlu değildir. Besin değerinin etiketlendirilmesi ürünün enerji, protein, karbonhidrat, yağ, lif, sodyum, vitamin ve mineral oranlarının belirtilmesi anlamına gelmektedir. Besin ve enerji değeri her 100 ünite için gram/mililitre cinsinden, vitamin ve mineral miktarı ise günlük önerilen miktarın yüzdesi olarak verilmelidir. Bazı ürünler için özel etiketlendirme şartları belirlenmiştir. Bu ürünler; genetik yapısı değiştirilmiş gıda ürünleri, besleyici özelliğe sahip bebek gıdaları, biftek, şarap, alkollü içkiler, organik gıdalar, kakao özü ve çikolata, şeker, meyve suyu ve benzerleri, pastörize süt, kahve, meyve reçeli, marmelat, kestane püresi, taze sebze ve meyveler, et, yumurta, süt ürünleri, sürülebilir yağlar ve deniz ürünleridir. Avrupa Birliği nde Gıda Maddelerinin Ambalajlanması Ürünün paketinde yazan ağırlık ile ürünün esas ağırlığı arasındaki kabul edilebilir hata payı 76/211/EEC sayılı AB yönetmeliği ile belirlenmiştir. Etikette yer alan en az 3 mm lik e harfi, belirtilen ağırlığın ürünün esas ağırlığına eşit olduğunu ifade etmektedir. Tereyağı, taze peynir, tuz, şeker, makarna, pirinç, kuru meyve ve sebzeler, dondurulmuş meyve ve sebzeler, balık fileto, dondurma, ve metal kaplarda satılan ürünlerin kap ölçüleri 80/232/EEC sayılı yönetmelik ile belirlenmiştir. 1935/2004 sayılı yönetmelik ile gıdanın paketlenmesi dahil olarak gıda ürünleri ile teması olan materyaller konusunda sınırlamalar getirilmiştir. Bu yönetmeliğin ek bölümünde bazı materyaller için özel düzenlemeler getirilmiştir. Bunlar; plastikler, yeniden yaratılmış selüloz ve seramiklerdir. Seramikler ile ilgili olarak, seramik bileşenleri olan kurşun ve kadmiyum için limitler belirlenmiştir. Gıda Maddelerinde Katkı Maddeleri Kullanımı 89/107/EEC sayılı yönerge ile gıda maddelerinde kullanılması uygun olan katkı maddeleri listesi hazırlanmıştır. Bu listede yer almayan katkı maddelerinin kullanımı kesinlikle yasaktır. Listeye iki yıllık geçici izinden sonra yeni maddeler eklenebilmektedir. Çoğu katkı maddesinin kullanımı için limitler belirlenmiştir.
Gıda maddelerinde eklenen mineraller ve vitaminler bu yönetmelik kapsamında değildir ve bunların kullanımı üye ülkelerin ulusal kanunları ile düzenlenmektedir. Gıda ürünlerinde kullanılabilen katkı maddeleri üç ayrı yönetmelik ile düzenlenmiştir: 94/35/EC sayılı yönetmelik ile gıda ürünlerinde kullanılan tatlandırıcılar için maksimum kullanım oranları belirlenmiştir. 94/36/EC sayılı yönetmelik ile belirlenmiştir. hangi gıda ürünlerinde boya kullanımının uygun olabileceği 95/2/EC sayılı yönetmelik ile ise diğer katkı maddeleri ile ilgili düzenlemeler belirlenmiştir (kullanımı şarta bağlı olan katkı maddeleri, bebek gıdalarında kullanılabilecek katkı maddeleri, sadece sınırlı sayıda katkı maddesi kullanılabilecek gıda ürünleri listesi). How does the European Union Ensure Food Safety? The General Principles of EU Food Law entered into force in 2002 and the member states should adapt the existing food law principles and procedures by 1 January 2007. The integrated "farm to fork" approach is the general principle that the law is based on. As part of this approach, the principle of traceability inherited in the law, allows the food, feed, and ingredients to be followed through all stages of production, processing and distribution. There are a number of different procedures implied in the law on food safety like; rapid alert system, emergency procedures and crisis management. The EU Food Law sets the general framework and for the implementation of the law, certain regulations are set. Among these, regulations on labeling, packaging, the use of additives stand as the key ones. In 2004, the Turkish Food Law was enacted. Until that time, the food sector in Turkey was governed by decrees. As part of the EU harmonization process, the new Turkish Food Law was prepared in line with the EU Food Law. The Turkish Food Law which is also based on the farm to fork approach brought new applications like; establishment of National Food Commission and Food Banks Association. However there are some criticisms about the law arguing that how the controls in the sector will be carried out is not clearly defined.