TOKAT ĠLĠ BÖLGESĠ ESER ELEMENTLERĠ (SELENYUM, ÇĠNKO, BAKIR ) REFERANS ARALIKLARI



Benzer belgeler
BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

Dr. Mehmet PENSE S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Vitaminlerin yararları nedendir?

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

MİNERALLER. Yrd. Doç. Dr. Funda GÜLCÜ BULMUŞ Fırat Üniversitesi SHMYO

ÜNİTE 17 Biyoelementler II (Eser Elementler)

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

KULLANIM KILAVUZUNDA BULUNACAK BİLGİLER

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

B grubunda olan bir vitamin olarak kabul edilir. Yumurta akında bulunan avidin isimli madde biotini etkisiz hale getirir. Yumurta akında bulunan

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/6) Akreditasyon Kapsamı

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

1. KİMYASAL ANALİZLER

GIDA ve TARIM KİMYASI LABORATUVARI TEST VE ANALİZLERİ

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Sporcu Beslenmesi Ve Makarna. Prof. Dr. Funda ELMACIOĞLU Beslenme ve Diyetetik Bölümü Bölüm Başkanı

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI

Pfizer İlaçları Ltd.Şti. Ortaköy - İstanbul KULLANIM KILAVUZUNDA BULUNACAK BİLGİLER

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ; Kapsam Parametre Metot Adı Metot Numarası ph Elektrometrik metot TS EN ISO 10523

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm HİJYEN ve SANİTASYON İkinci Bölüm GIDA HİJYENİ, TANIMI ve ÖNEMİ Üçüncü Bölüm PERSONEL HİJYENİ

Bir gün içerisinde tüketilmesi gereken gıdalar beslenme planına göre düzenlenir.

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır.

PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA Zn Ve TOPLAM ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ TAYİNİ DANIŞMANLAR. 29 Haziran-08 Temmuz MALATYA

7. ÜNİTE - Beslenme İlkelerini Fiziksel Aktivite Programına Uygulamak. Bölüm -2- Beslenme ve sindirim ile ilgili kavramlar

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

ENCON LABORATUVARI MADEN VE AKD ANALİZLER VE FİYAT LİSTESİ (2019) ENCON ÇEVRE DANIŞMANLIK LTD.ŞTİ.

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

E vitamininin kimyasal adı Tokoferol dur E vitamini etkinliği gösteren alfa, beta ve gama tokoferoller ve tokotrienoller denilen moleküller vardır En

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

METAL ANALİZ YÖNTEMİ (ALEVLİ ATOMİK ABSORPSİYON SPEKTROMETRE CİHAZI İLE )

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

ENERJİ METABOLİZMASI

Gıdalar ve Güzellik Ananas Armut Avokado Balık Balkabağı Biber Böğürtlen Brezilya fıstığı Çilek Elma

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

13 VİTAMİN - 6 MİNERAL- KARAMÜRVER EKSTRELİ ŞURUP

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

Normal derişimler için: PE- HD, PTFE Nitrik asit (ρ 1,42 g/ml) ile ph 1-2 olacak şekilde asitlendirilmelidir. Düşük derişimler için: PFA, FEP

Tiroid problemleri kemik yoğunluğunda azalmaya sebep olabilir, kalsiyum ve D vitamini içeren bir diyet emilimi kolaylaştırır.

Besin Öğeleri. 1.Proteinler. 2.Yağlar. 3.Karbonhidratlar. 4.Mineraller. 5.Vitaminler. 6.Su

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Ağır Metal Toksisitesi ve Analizleri

Enjeksiyonluk Çözelti Veteriner Vitamin

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BOVİFİT FORTE İLE AVANTAJLARINIZ Optimal laktasyon başlangıcı Yüksek yem tüketimi İyi doğurganlık Yüksek süt verimi Uzun damızlık ömrü

PROSPEKTÜS DECAVİT YUMUŞAK KAPSÜL

Amino Asit Metabolizması Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD

VİTAMİN NEDİR? Vitaminler organik besinler grubunda bulunup

Hüsamettin VATANSEV Selcuk University, Faculty of Medicine, Department of Medical Biochemistry, Konya, Turkey.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/8) Akreditasyon Kapsamı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

GEBELİKTE BESLENME

Bitkideki fonksiyonu Bitkideki miktarı

MESS Entegre Geri Kazanım ve Enerji San. ve Tic. A.Ş.

2) Kolekalsiferol (D 3)

EVİCAP 100 mg/2 ml I.M Enjektabl Solüsyon içeren Ampul

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

SU NUMUNELERİNİN LABORATUVARA KABUL MİKTARLARI, SAKLAMA KOŞULLARI VE SÜRELERİ

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT.

Yağda eriyen vitaminlerden biridir. Retinoidler adı verilen kimyasal bileşik ile, provitamin A karotenoidleri adı verilen kimyasal moleküller vitamin

YGS ANAHTAR SORULAR #3

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ

ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

BESİNLER. Süt, yumurta, peynir, et, tavuk, balık gibi hayvansal kaynaklı besinler

ADIM ADIM YGS-LYS 14. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ ORGANİK MADDELER 8- VİTAMİNLER

Besin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP

Transkript:

T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ TOKAT ĠLĠ BÖLGESĠ ESER ELEMENTLERĠ (SELENYUM, ÇĠNKO, BAKIR ) REFERANS ARALIKLARI TANER AKARSU YÜKSEK LĠSANS TEZĠ TIBBĠ BĠYOKĠMYA ANABĠLĠM DALI DanıĢman Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin VATANSEV KONYA-2013 1

T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ TOKAT ĠLĠ BÖLGESĠ ESER ELEMENTLERĠ (SELENYUM, ÇĠNKO, BAKIR ) REFERANS ARALIKLARI TANER AKARSU YÜKSEK LĠSANS TEZĠ TIBBĠ BĠYOKĠMYA ANABĠLĠM DALI DanıĢman Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin VATANSEV Bu araģtırma Selçuk Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından 12202031 proje numarası ile desteklenmiģtir. KONYA-2013 1

1

ii. ÖNSÖZ Bu tez çalıģması Selçuk Üniversitesi Bilimsel AraĢtırmalar Proje koordinatörlüğünün 12202031 nolu proje numarası ile gerçekleģtirilmiģtir. ÇalıĢmam sırasında bana her zaman yardımcı olan, emeğini hiçbir zaman esirgemeyen bilgi tecrübe ile yoluma ıģık tutan, deneyimlerini aktararak çalıģmalarımı yönlendirmeme yardımcı olan, tüm samimiyetiyle maddi ve manevi desteğini her zaman yanımda hissettiğim, kıymetli zaman ve emeklerini bana ayırıp harcayan danıģmanım, değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin VATANSEV e teģekkür eder saygılarımı sunarım. Yüksek lisans eğitimi boyunca bana her zaman yol gösterip, emeğini esirgemeyen Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı BaĢkanı Sayın Prof. Dr. Ali ÜNLÜ ye, Yrd. Doç. Dr. Bahadır ÖZTÜRK e, Uzm. Dr. Abdullah SĠVRĠKAYA ya, Uzm. Dr. Recep GÖKÇE ye, istatistiksel analizlerin gerçekleģtirilmesinde büyük emeği ve desteği olan Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyit Ali KAYIġ a AraĢtırma Görevlisi Nedime KORUCU ya Ģükranlarımı arz ederim. Her zaman birlikte sıcak bir ortam sağlayarak çalıģma imkanı sağlayan tüm öğrenci arkadaģlarıma, Selçuk Üniversitesi Tıbbı Biyokimya Laboratuvarı çalıģanlarına yardımları ve destekleri için teģekkürlerimi sunarım. Bu tez çalıģmama katılan tüm gönüllülere ve mesai arkadaģlarıma da ayrı ayrı teģekkür ederim. Hiçbir zaman sevgi, güven ve desteğini esirgemeyen eģime ve tüm dostlarıma teģekkürü bir borç bilirim. Taner AKARSU i

iii. ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ... ii ĠÇĠNDEKĠLER... iii SĠMGELER VE KISALTMALAR... iv 1. GĠRĠġ... 1 1.1. Eser Element Nedir?... 4 1.2. Eser Elementlerin Özellikleri... 4 1.3. Eser Elementlerin Sınıflandırılması... 5 1.3.1. Ġyot... 5 1.3.2. Brom... 6 1.3.3. Demir... 6 1.3.4. Manganez... 6 1.3.5. Krom... 7 1.3.6. Kobalt... 7 1.3.7. Molibden... 7 1.3.8. Flor... 7 1.3.9. Lityum... 8 1.3.10. Nikel... 8 1.3.11. Silisyum... 9 1.3.12. Vanadyum... 9 1.3.13. Kalay... 9 1.3.14. Kadmiyum... 10 1.3.15. Civa... 10 1.3.16. Bor... 10 1.3.17. Alüminyum... 10 1.3.18. KurĢun... 11 1.3.19. Arsenik... 12 1.3.20. Selenyum... 12 1.3.20.1. Selenyum Elementinin Yapısı ve Terminolojisi... 12 1.3.20.2. Selenyum Elementinin Emilimi ve Metabolizması... 13 1.3.20.3. Selenyumun ĠĢlevleri... 14 1.3.20.4. Selenyumun Toksisitesi... 14 1.3.20.5. Selenyum Eksikliği... 15 1.3.20.6. Selenyum Eksikliğinin Tedavisi... 16 1.3.20.7. Dünyada ve Ülkemizde Selenyum... 17 ii

1.3.21. Çinko... 17 1.3.21.1. Çinko Elementinin Yapısı ve Terminolojisi... 17 1.3.21.2. Çinko Elementinin Emilimi ve Metabolizması... 18 1.3.21.3. Çinkonun ĠĢlevleri... 18 1.3.20.4. Çinkonun Toksisitesi... 18 1.3.20.5. Çinko Eksikliği... 19 1.3.20.6. Dünyada ve Ülkemizde Çinko... 20 1.3.22. Bakır... 20 1.3.22.1. Bakır Elementinin Yapısı ve Terminolojisi... 20 1.3.22.2. Bakır Elementinin Emilimi ve Metabolizması... 20 1.3.22.3. Bakırın ĠĢlevleri... 21 1.3.22.4. Bakırın Toksisitesi... 21 1.3.22.5. Bakır Eksikliği... 21 1.3.22.6. Dünyada ve Ülkemizde Bakır... 23 1.4. Eser Element Analizi... 23 1.5. Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi... 23 1.5.1. IĢın Kaynağı... 25 1.5.2. AtomlaĢtırıcı... 26 1.5.2.1. Alevli AtomlaĢtırıcılar... 26 1.5.2.2. Elektrotermal AtomlaĢtırma... 27 1.5.2.3. Hidrür AtomlaĢtırma... 28 1.5.3. Monokromatör... 29 1.5.4. Dedektör... 30 1.5.5. Kaydedici... 31 1.6. Atomik Absorbsiyon Spektrometresinde GiriĢimler... 31 1.6.1. Spektral GiriĢimler... 31 1.6.2. Kimyasal GiriĢimler... 31 1.7. Zemin Düzeltme Teknikleri... 32 1.7.1. Sürekli IĢın Kaynağı Ġle Düzeltme Yöntemi Tekniği... 32 1.7.2. Zeeman Etkisi Ġle Zemin Düzeltme Tekniği... 32 1.8. Eser Element Analiz Yöntemleri... 33 1.8.1. Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (AAS)... 33 1.8.1.1. Alevli Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (FAAS)... 33 1.8.1.2. Grafit Fırınlı Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (GFAAS)... 33 1.8.2. Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma Optik Emisyon Spektrometresi-ICP-OES... 34 1.8.3. Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma - Kütle Spektrometresi (ICP-MS)... 34 iii

1.8.4. X IĢını Floresansı X-RF... 34 1.8.5. Toplam Yansıma X IĢınları Floresansı TXRF... 35 1.8.6. Nötron Aktivasyon Analizi -NAA... 35 1.8.7. Elektroanalitik Yöntemler... 35 1.9. Referans Aralığı Nedir?... 35 1.10. Referans Birey... 37 1.10.1. Referans Bireylerin Seçimi... 37 1.10.1.1. Direkt ve Ġndirekt Yöntem... 37 1.10.1.2. Test Öncesi Örnekleme (priori) -Test Sonrası Örnekleme (posteriori).. 39 1.10.1.3. Rastgele Olan ve Rastgele Olmayan Yöntem... 39 1.10.2. Referans Kitlesinin Gruplandırılması... 40 1.10.3. Referans Aralık Tayininde Veri Sayısının Önemi ve Kullanılan Ġstatistiksel Yöntemler... 41 1.11. Referans Dağılımının Ġncelenmesi... 42 1.12. Referans Aralık Tayinininde Ġstatistiksel Yöntemler... 42 1.12.1. Parametrik Yöntemler... 42 1.12.2. Parametrik Olmayan Yöntemler... 43 2. MATERYAL METOD... 44 2.1. MATERYAL... 44 2.1.1. Hedef Nüfus, Ġçerme ve DıĢlama Kriterleri ve Örneklem Büyüklüğü... 44 2.1.1.1. ÇalıĢmaya Alınma Kriterleri... 44 2.1.1.2. ÇalıĢmadan DıĢlama Kriterleri... 44 2.1.2. Örnek Büyüklüğü... 44 2.1.3. Anket... 44 2.1.4. ÇalıĢma... 45 2.1.5. AydınlatılmıĢ Onam Formu... 45 2.1.6. YaĢ ve Cinsiyete Göre Gönüllü Tablolama... 45 2.1.7. Kan Örneklemesi Ġçin Randevu ve Hazırlık... 46 2.1.8. Anket Toplanması... 46 2.1.9. Kan Toplama Öncesi Prosedürler... 46 2.1.9.1. Örnekleme Ġçin Ekipman Hazırlanması ve Depolama... 46 2.1.9.2. Örnekleme Öncesi Gönüllü Hazırlanması... 47 2.1.10. Kan Alımı Ġçin Prosedürler... 47 2.1.11. Serum ve Alikotların Hazırlanması... 47 2.1.12. Depolama ve Örneklerin Sevkiyatı... 47 2.1.13. Kan Örneklerinin Saklanması... 48 iv

2.1.14. Kullanılan Cihaz ve Malzemeler... 48 2.1.15. Kullanılan Reaktifler... 48 2.1.16. Cam ve Plastik Malzemelerin Temizlenmesi... 48 2.2. METOT... 49 2.2.1. Örneklerin Analiz Periyodu... 49 2.2.2. Örneklerin Analize Hazırlanması... 49 2.2.3. Örneklerin Analizi... 49 2.2.4. Grafit Fırınlı Zeeman Düzeltmeli Atomik Absorbsiyon Spektrometresi Cihazı ve ÇalıĢma Prosedürü... 50 2.2.5. Alevli Atomik Absorbsiyon Spektrometresi Cihazı ve ÇalıĢma Prosedürü... 52 2.3. Ġstatiksel Analiz... 54 3. BULGULAR... 56 4. TARTIġMA... 80 5. SONUÇ VE ÖNERĠLER... 93 6. ÖZET... 95 7. SUMMARY... 96 8. KAYNAKLAR... 97 9. EKLER... 100 EK- A: Etik Kurul Raporu... 100 EK- B: Gönüllü Olur Formu... 101 EK- C: Gönüllü Anket Formu......104 10. ÖZGEÇMĠġ... 106 v

iv. SĠMGELER VE KISALTMALAR AAS ABD AMI BMI CAD DNA D/R HBV HCV HIV HNO3 ID IFCC mol NCCLS ppb ppm RDA RNA rpm SD yy WHO : Atomik Absorbsiyon Spektrometresi : Amerika BirleĢik Devletleri : Acute Myocardial Infarction (Akut Miyokard Ġnfarktüsü) : Body Mass Index (Vücüt Kitle Ġndeksi) : Coronary Heart Disease (Koroner Arter Hastalığı) : Deoksiribonükleik Asit : Dixon Aralık Ġstatistiği : Hepatitis B Virus (Hepatit B Virüsü) : Hepatitis C Virus (Hepatit C Virüsü) : Human Immunodeficiency Virus (Ġnsan BağıĢıklık Yetmezlik Virüsü) : Nitrik Asit : Ġzleme Kodu : International Federation of Clinical Chemistry (Uluslararası Klinik Kimya ve Laboratuvar Tıbbi Federasyonu) : Bir elementin bir molekülündeki atom sayısı : National Commitee for Clinical Laboratory Standarts (Klinik Laboratuvar Standartları Ulusal Komitesi) : Parts per billion : Parts per million : Recommed Dieatary Allowence (Önerilen Günlük Alım Miktarı) : Ribonükleik Asit : Revolutions Per Minute ( Dakikada Devir Sayısı) : Standart Sapma : Yüzyıl : World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü) vi

pg : Pikogram ng : Nanogram μg : Mikrogram mg : Miligram gr : Gram Kg : Kilogram μl : Mikrolitre ml : Mililitre nm : Nanometre dl : Desilitre L : Litre μ : Mikrometre mm : Milimetre cm : Santimetre dm : Desimetre M : Metre mg/l : Bir litre çözelti içerisinde çözünmüģ maddenin miligram cinsinden miktarı μg/l : Bir litre çözelti içerisinde çözünmüģ maddenin mikrogram cinsinden miktarı C : Santigrat Derece K : Kelvin Derece (v/v) : Hacim ile Yüzde ml çözünen/100 ml çözelti m³ : Metreküp % : Yüzde : Binde meq : Miliekivalan sn : Saniye dk : Dakika P : Basınç Ölçü Birimi vii

v. ġekġl LĠSTESĠ ġekil 1.1. Atomik Absorbsiyon Spektrometresinin Yapısı... 24 ġekil 1.2. Tek IĢın Yollu Atomik Absorbsiyon Spektrometresi... 25 ġekil 1.3. Çift IĢın Yollu Atomik Absorbsiyon Spektrometresi... 25 ġekil 1.4. Oyuk Katot Lambasının Yapısı... 26 ġekil 1.5. Elektrotermal AtomlaĢtırıcı ve Grafit Tüpün Yapısı... 27 ġekil 1.6. Sıcaklık Programı ve Analit Evresi... 28 ġekil 1.7. Hidrür AtomlaĢtırıcı AkıĢ Enjeksiyon Sistemi... 29 ġekil 1.8. Monokromatörün Yapısı... 30 ġekil 1.9. Fotoçoğaltıcılı ve Tüplü ve Yük EĢleĢmiĢ Düzenekli Dedektör... 30 ġekil 1.10. Sürekli IĢın Kaynağı ile Düzeltme... 32 ġekil 2.1. Selenyum Standart Eğrisi... 52 ġekil 2.2. Çinko ve Bakır Kalibrasyon Eğrisi... 53 ġekil 3.1. Olasılık Dağılım Grafiği... 56 ġekil 3.2. Selenyum Dağılım Grafiği... 57 ġekil 3.3. Selenyum Cinsiyet Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 58 ġekil 3.4. Selenyum YaĢ Grupları Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 59 ġekil 3.5. Selenyum Sigara Grupları Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 60 ġekil 3.6. Selenyum Egzersiz Grupları Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 61 ġekil 3.7. Çinko Dağılım Grafiği... 62 ġekil 3.8. Çinkonun Kadınlarda Dağılım Grafiği... 63 ġekil 3.9. Çinko Erkeklerde Dağılım Grafiği... 64 ġekil 3.10. Çinko YaĢ Grupları Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 65 ġekil 3.11. Çinko Sigara Grupları Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 66 ġekil 3.12. Çinko Egzersiz Grupları Ġçin Model Kurulduktan Sonra Artıkların Dağılımı... 67 ġekil 3.13. Bakır Dağılımı Grafiği... 68 ġekil 3.14. 18-29 YaĢ Dağılımı... 70 ġekil 3.15. 30-39 YaĢ Dağılımı... 71 viii

ġekil 3.16. 40-49 YaĢ Dağılımı... 71 ġekil 3.17. 50-64 YaĢ Dağılımı... 72 ġekil 3.18. > 65 YaĢ Dağılımı... 72 ġekil 3.19. BMI < 20 Dağılımı... 74 ġekil 3.20. BMI 20-25 Dağılımı... 75 ġekil 3.21. BMI 25-30 Dağılımı... 75 ġekil 3.22. BMI > 30 Dağılımı... 76 ix

vi. TABLO LĠSTESĠ Tablo 1.1. Referans Kitlesindeki GruplaĢmaya Neden Olan Faktörler... 39 Tablo 2.1. ÇalıĢmaya Katılan Gönüllülerin YaĢ ve Cinsiyet Aralığında Dağılımları... 46 Tablo 2.2. Zeeman Düzeltmeli Atomik Absorbsiyon Spektrometresi Selenyum Elementi Analizi ve ÇalıĢma Prosedürü... 51 Tablo 2.3. Alevli Atomik Absorbsiyon Spektrometresinin Bakır ve Çinko Elementi Analizi ve ÇalıĢma Prosedürü... 53 Tablo 2.3. Alevli Atomik Absorbsiyon Spektrometresinin Bakır ve Çinko Elementi Analizi ve ÇalıĢma Prosedürü... 53 Tablo 3.1. Selenyum Logaritmal Transformasyon Sonucu Değerleri... 57 Tablo 3.2. Selenyum Ort±SD ve %95 Güven Aralığı Değerleri... 57 Tablo 3.3. Selenyum Cinsiyet Dağılım Tablosu... 58 Tablo 3.4. Selenyum YaĢ Gruplarına Göre Dağılımı... 59 Tablo 3.5. Selenyum Sigara Ġçip Ġçmeme Durumuna Göre Dağılım Tablosu... 60 Tablo 3.6. Selenyum Egzersiz Yapıp Yapmama Durumuna Göre Dağılım Tablosu... 61 Tablo 3.7. Çinko Logaritmal Transformasyon Sonucu Değerleri... 62 Tablo 3.8. Çinko Ort±SD ve %95 Güven Aralığı Değerleri... 62 Tablo 3.9. Çinko Cinsiyet Dağılım Tablosu... 64 Tablo 3.10. Çinko YaĢ Gruplarına Göre Dağılımı... 65 Tablo 3.11. Çinko Sigara Ġçip Ġçmeme Durumuna Göre Dağılım Tablosu... 66 Tablo 3.12. Çinko Egzersiz Yapıp Yapmama Durumuna Göre Dağılım Tablosu... 67 Tablo 3.13. Bakır Logaritmal Transformasyon Sonucu Değerleri... 68 Tablo 3.14. Bakır Ort±SD ve %95 Güven Aralığı Değerleri... 68 Tablo 3.15. Bakır Cinsiyet Dağılım Tablosu... 69 Tablo 3.16. Bakır YaĢ Gruplarına Göre Dağılım Tablosu... 73 Tablo 3.17. Bakır BMI e Göre Logaritmik Tablosu... 76 Tablo 3.18. Bakır BMI e Göre Dağılım Tablosu... 77 Tablo 3.19. Bakır Egzersiz Yapıp Yapmama Durumuna Göre Dağılım Tablosu... 78 Tablo 3.20. Bakır Sigara Ġçip Ġçmeme Durumuna Göre Dağılım Tablosu... 79 Tablo 4.1. Selenyum Elementinin Cinsiyete Göre Dağılımı... 86 Tablo 4.2. Selenyum Elementinin YaĢ gruplarına Göre Dağılımı... 87 Tablo 4.3. Çinko Elementinin Cinsiyete Göre Dağılımı... 88 x

Tablo 4.4. Çinko Elementinin YaĢ gruplarına Göre Dağılımı... 89 Tablo 4.5. Bakır Elementinin Cinsiyete Göre Dağılımı... 90 Tablo 4.6. Bakır Elementinin YaĢ gruplarına Göre Dağılımı... 91 Tablo 4.7. Ülkelere Göre Selenyum Çinko ve Bakır Değerleri... 92 xi

1. GĠRĠġ ÇalıĢmamızın amacı Tokat ili bölgesinde yaģayan sağlıklı insanlardan alınan kan örneklerinden selenyum, çinko ve bakır elementinin referans aralıklarını belirlemektir. Ülkemizde bölgeler arası referans aralıkları değerlerinin belirlenmesine yönelik çalıģmalar azdır. Bu çalıģmanın sonuçlarını ülkemizde yapılan diğer referans aralığı çalıģmaları ile karģılaģtırarak Tokat ili bölgesinde yaģayan insanların serum selenyum, çinko ve bakır düzeylerindeki farklılığı ortaya koymaya çalıģacağız. Teknolojini geliģmesi ve buna paralel olarak tıp dünyasındaki yenilikler ve çeģitli buluģların ıģığında; yaģam için gerekli olan eser elementlerin canlıdaki rollerini ve iģlevlerini açıklamaya yönelik çalıģmaların sayısı her geçen gün artmakla beraber; bu elementlerin dokular ve vücut sıvılarında analizlerini kapsayan pek çok araģtırmada beraberinde yürütülmektedir (Tunç 2006). Eser elementlerin analiz örnekleri baģta kan olmak üzere çeģitli vücut sıvıları tırnak, saç, karaciğer dokusu, kemik dokusu gibi yöntemler analiz örnekleridir (World Health Organization 1996, Burtis ve ark 2006). Bu analiz örneklerinin sonuçları bölgeler arası birçok farklılık olduğunu göstermektedir. Canlılığın sürmesi ve hayatın devam etmesi için, yenilen besinlerin organik bileģikleri kadar mineral bileģikleri de önemlidir (Solak 2012). Eser elementler de hayati öneme sahip ve günlük eser miktarda alınması gereken minerallerdir. Bazı minerallerin vücuda zarar vermemesi ve gerekli dengenin sağlanması bakımından az ya da çok miktarda alınması gereken mineraller vardır. Eser element olarak adlandırılan bu elementler vücut sıvılarında ve dokularında ölçümleri yapılabilir (Burtis ve ark 2006, Solak 2012). Eser elementlerin doğada kaynak olarak bulunma yerleri bölgesel olarak farklılık göstermektedir. Ġnsanlar elementleri dıģardan hava, su, toprak, çevresel taģınma, besinler ve su yoluyla insan vücuduna alırlar. Bu nedenle her bölgenin element kaynağında farklılıklar canlı organizmalarda da farklı kompozisyonlar oluģturmaktadır (Doğan 2002). Referans aralık ve değerleri laboratuvar test sonuçlarının değerlendirilmesinde, bireyin hastalıklı durumunun hekim tarafından değerlendirilip, hasta bireylerin ve sağlıklı bireylerin ayrımında klinisyen hekimlere yardımcı olması açısından büyük önem taģır. Her bir laboratuvar yapmıģ olduğu analiz sonucunda her bir analit için kendi referans değerini belirlemesi en ideal olanıdır. 1

Analizini yapacağımız selenyum, çinko ve bakır elementi vücutta birçok fonksiyonda görev alır. Selenyum elementi güçlü bir antioksidan olup serbest radikallere karģı vücudun korunmasını sağlar, glutatyon peroksidaz enziminin yapısında rol alır (Gao ve ark 2012). Doku esnekliğini artırarak kalp ve damar sağlığının korunmasına yardımcı olur. Diabet ve kardiyovasküler hastalıkların geliģimini engeller, oksidatif strese karģı hücreleri korur, yaģlanmayı geciktirir, bağıģıklık sistemini güçlendirerek; tümör büyümesini inhibe ederek kanser riskini azaltır (Laclaustra ve ark 2010, Lener ve ark 2012). Tiroid hormonunun üretiminde, eklem iltihabı romatoid artritin azalmasında, üreme sağlığında, karaciğerin faaliyetini düzenli olarak sürdürmesinde büyük bir öneme sahiptir. Çinko elementi DNA ve RNA gibi önemli 300 den fazla enzimatik reaksiyonda, karbonhidrat metabolizmasında ve gen ekspresyonunda rolü olan 2000 den fazla proteinin yapısında bulunur. Doğada serbest halde bulunmayıp, bağlı halde bulunur. Çinko lenfosit transformasyonu için gerekli bir element olup, görme fonksiyonlarının gerçekleģtirilmesinde, tiroid hormon homeostazında, yara iyileģmesinde, gebelik dönemi boyunca anne ve bebek geliģiminde rol alır. Büyüme hormonu, prolaktin ve timik hormonlar üzerinde etkisi vardır. Çinko elementi oksidatif stresi azaltır ve immün sistemin geliģmesini sağlayarak vücudun kanserden korunmasına yardımcı olur. Çinko gereksinimi büyüme, annelik, hamilelik ve emzirme gibi dönemlerde artıģ gösterir (Taneli 2005, Tanrıverdi 2008). Bakır insan metabolizmasında biyokatalizör olarak birçok görevde rol alan temel bir elementtir. Bakır demir emilimi ve hemoglobin sentezi için gereklidir (Uzuner 1999). Kanda iyonik bakır fazlalığı bakır zehirlenmesine, eksikliği ise hemoglobin sentezi bozukluğuna ve anemi hastalığına yol açar (Duran 2000). Güçlü bir peroksidant bir elementtir. Sıvı yağların ve askorbik asidin oksidasyonunu katalizler. Protein sentezinde, vücut dokusunun yenilenmesinde, kemik yapısının sağlamlığında, enerji üretiminde ve alyuvar oluģumunda rol alır. Vücutta sinir sisteminin ve beynin geliģimi için gerekli bir element olup, demir asimilasyonunda ve hemoglobin sentezinde görev alır (Tosun 2009). Selenyum, çinko ve bakırın %80 diyetle alınır. Diyetle alınan selenyum, çinko ve bakır miktarını gıdaların yetiģtiği toprakların vasfı, coğrafi konum, mevsimsel değiģikler ve gıdanın iģlenmesi esnada yapılan iģlemler etkiler (Navarro ve Cabrena 2008). 2

Ġnsanın yaģadığı bölgenin eser element analizinin yapılması toplumun sağlığı ve geleceği açısından oldukça önem taģır Kronik hastalıklar ile selenyum, çinko ve bakır alımı arasındaki iliģkinin belirlenmesinde epidemiyolojik analizlere gereksinim vardır. Diyetle alınan selenyumun, çinko ve bakır miktarını saptamak zordur. Ancak bu zorluk; ayak baģparmağı tırnağından alınan örneklerin analizi ile giderilebilir. Selenyum, çinko ve bakır elementinin cinsiyete özgü etkisi nedeniyle analizlerinin cinsiyetler arası yapılması uygun görülmüģtür (Brandt ve ark1993). 3

1.1. Eser Element Nedir? Total vücut minerallerinin %0.01 den azını oluģturan ve part pert million (ppm) (mcg/lt) veya part pert billion (ppb) (ng/lt) birimi ile ölçülebilen elementlere eser element veya iz element denir (Uluözlü 2005). YaĢam için esansiyel inorganik moleküllerdir. 70 kg gelen bir insan vücuduna ortalama 10 gr bulunurlar (Doğan 2002). Vücutta bulunan birçok enzim metabolizmasında esas olan elementlere eser elementler denir (Onat ve ark 2006). Eser element terimi aslında nicel olarak bir numune içinde inorganik kalıntı miktarını tanımlamak için kullanılmıģtır (Burtis ve ark 2006). 1.2. Eser Elementlerin Özellikleri Canlılar ve özelliklede insanlar, sağlığın sürdürülmesi, hayatın devamı ve çeģitli biyolojik fonksiyonlar için besinler arasında vitaminler ve bununla beraber inorganik elementlere de ihtiyaç duyarlar (Onat ve ark 2006). Bu inorganik elementler, insanlarda çok çeģitli hücresel düzeydeki enzimatik fonksiyonlarda görev alan eser elementlerdir. Eser elementlerin birçoğu vücudumuzdaki enzimatik reaksiyonlarda kofaktör veya prostetik grup olarak görev yapar (Özçelik 1998). Teknolojinin geliģmesi, analitik duyarlılığının artmasına, buna bağlı olarak da vücut sıvısı dokusunda çok küçük miktarlardaki eser elementlerin analizinin yapılmasına imkân sağlamıģtır. Vücut sıvılarında bulunan eser elementler µg/dl birimi ile, dokularda bulunan eser elementlerde mg/kg birimi ile gösterilir. Ġnsanlar diyetlerinde RDA (Recommed Dieatary Allowence) tarafından önerilen günlük yeterli alım miktarının alınması ile eser element eksikliği giderilmiģ olur. Eser elementler birçok hastalığın tanı ve tedavi sürecinde rol oynamaları nedeniyle laboratuvar koģullarında biyokimyasal analiz yöntemi ile analiz edilirler (Burtis ve ark 2006). 4

1.3. Eser Elementlerin Sınıflandırılması Eser elementler 4 e ayrılırlar (Ünaldı ve Yöntem 2011). 1. Esansiyel eser elementler: Bakır (Cu), Çinko (Zn), Demir (Fe), Kobalt (Co), Molibden (Mo), Mangan (Mn), Krom (Cr), Selenyum (Se), Ġyot (I), Flor (F) 2. Muhtemelen esansiyel eser elementler: Nikel (Ni), Silisyum (Si), Vanadyum (V), Lityum (Li), Kalay (Sn) 3. Esansiyel olmayan eser elementler: Bor (B), Alüminyum (Al), Brom (Br), Kadmiyum (Cd), Arsenik (As) 4. Esansiyel olmayan diğer eser elementler: Altın (Au), Antimon (Sb), Arsenik (As), Bizmut (Bi), Cıva (Hg), Germanyum (Ge), KurĢun (Pb), Titanyum (Ti), Rubidyum (Rb) dir. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) yaptığı sınıflandırma ile eser elementleri kendi aralarında 3 ayırarak gruplandırmıģtır (World Health Organization 1996). 1. Esansiyel eser elementler: Ġyot (I), Çinko (Zn), Selenyum (Se), Bakır (Cu), Molibden (Mo), Krom (Cr) 2. Belki esansiyel eser elementler: Manganez (Mn), Silikon (Si), Nikel (Ni), Boron (B), Vanadyum (V) 3. Potansiyel toksik elementler: Flor (F), KurĢun (Pb), Kadmiyum (Cd), Civa (Hg), Arsenik (As), Alüminyum (Al), Lityum (Li), Kalay (Sn) 1.3.1. Ġyot Ġyot, tiroksin ve triyodotiroinin bileģenidir. Tiroksin tüm organ ve hücrelerde metabolizma hızını etkiler. Tiroid hormonunun büyümesinde ve geliģmesinde hayvanlar ve insanlar için önemli bir majör faktördür. Vücuttaki iyodun %80 e yakını tiroid bezinde bulunur (World Health Organization 1996). Tiroid bezinde iyot tiroglobülin Ģeklinde depo edilir. Vücutta yağ yakılmasında rol alır. Ġyot eksikliğinde tiroid bezinin iģlevi bozulması ile hipotroidi, guatır, miksödem ve bebeklerde kretenizm gibi hastalıklar ortaya çıkar. En önemli iyot kaynağı deniz ürünleri olup, iyot açısından en zengin ürün balıktır. Ġyot için diğer besin kaynakları tahıl ürünleri, süt, sığır karaciğeri, un, patates özelliklede buğday ekmeğidir (Insel P ve ark 2006). Günlük alım miktarı 100 150 µg/gün kadardır. 5

1.3.2. Brom Brom bileģikleri sanayide ve laboratuarda kullanım alanı yaygındır. Ġlaçların içeriğinde, özellikle sedatif etkili ilaçlarda, organik ve inorganik formlar Ģeklinde kullanılır. AĢırı alınması kiģide alıģkanlığa ve brom zehirlenmesine yol açar. Yer kabuğunda bol bulunan bir elementtir. Deniz suyunda, deniz bitkilerinde ve maden yataklarında bulunur. Günlük alım miktarı 2-8 mg/gün kadardır (World Health Organization 1996). 1.3.3. Demir Demir en önemli esansiyel eser elementtir. Yeryüzünde en çok bulunan ve insan için önemli bir elementtir. Kanda oksijen taģıyan hemoglobinin, myoglobülin sitokromun ve birçok enzimin yapıtaģıdır. Beyin geliģiminde ve immün sistemde rol oynar. Hücrelerde biyokimyasal oksidasyonlarda görev alır (Insel P ve ark 2006). Kadınlarda ve hamilelik süresincedeki kadınlarda fetüs geliģimi için önemlidir (Murray ve ark 1993). Demir eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan demir eksikliği anemisi dünyada en sık rastlanan ve bilinen hastalıklardan biridir. Demir eksikliğinde enfeksiyonlara karģı direnç azalır. Bu eksiklik demir takviyeleri ile giderilebilir. Demirden zengin besin kaynakları sakatatlar, istiridye, mısır gevreği, sığır karaciğeri, tüm kepekli tahıllar, et ve et ürünleridir. Günlük alım miktarı 10 15 mg/gün dür (Insel P ve ark 2006). 1.3.4. Manganez Manganez, bazı enzimlerin yapısında oksidatif fosforilasyonda, bağ dokusunda, üreme ve büyüme fonksiyonlarında görev alır (Adam 2000). Biyokimyasal olarak metalloenzimlerin bileģeni ve enzim aktivatörü olarak görev yapan esansiyel bir elementtir. Manganez kümesinin ayrıntılı yapısı tam olarak bilinmemektedir (Kılıç 2005). Protein ve karbonhidrat metabolizmasında ve yağ asitlerinin sentezinde rol alır. Manganezin etkileri baģlıca plazma, karaciğer, solunum sistemi ve beyinde görülür. Manganez endüstrisinde ve ocaklarında çalıģanlarda manganez zehirlenmesi görülür. Belirti olarak canlı tendon refleksi ve ağır biliģsel kayıplar ile kendini gösterir (Doğu 2010). Erkekler uzun süre manganezin etkisi altında kaldıklarında iktidarsızlık oluģabilir. Manganezden zengin besinler çay yaprağı, kepekli un, ıspanak, fındık, soya, tahıl tohumları, ceviz ve kabuklu yemiģlerdir. Günlük alım miktarı 2-5 µg/gün dür (Insel P ve ark 2006). 6

1.3.5. Krom Krom, 1959 yılında glikoz tolerans faktörünün aktif maddesi olarak tespit edilmiģtir. Organizmada esas görevi glikoz tolerans faktörü yapısında görev almasıdır. Karbonhidrat çevriminde rol oynar. Endüstriyel kullanımı yaygın olan gri renkli sert bir elementtir (Burtis ve ark 2006, Onat ve ark 2006). Kromun hekzavalan formu toksiktir. Kroma maruziyet baģlıca deri ile temas sonucu ve krom içeren toz ve buharların solunması ile olur. Endüstride çalıģanlar kroma dermal maruz kaldıklarında kontakt dermatit hastalığına neden olur. Kromdan zengin besin kaynakları bira, mantar, maya, et, karaciğer, böbrek ve baharatlardır. Günlük alım miktarı 50-200 μg/gün kadardır (Onat ve ark 2006). 1.3.6. Kobalt Kobalt, B 12 vitaminin yapıtaģıdır. Kobalt eksikliği anemiye yol açar (Adam 2000). Kalp üzerine toksik etkisi vardır. Sağlıklı beslenenlerde eksikliği görülmez. Hayvansal gıdalarla alınması önemlidir. Kobalt siyanür zehirlenmelerine karģı kullanılabilir (Onat ve ark 2006). Vitamin B 12 nin yapısında oluģan foto kararsızlık nedeniyle bitkiler B 12 vitamini içermez Kobalttan zengin kaynaklar karaciğer, sakatatlar, et, peynir, ve balıktır. Günlük alım miktarı 5 μg/gün kadardır. (Kılıç 2005). 1.3.7. Molibden Molibdenin biyolojik fonksiyonları genelde bakır metabolizması ile iliģkilidir. Molibden insan ve hayvanların yapısında bulunan ksantin oksidaz, aldehit oksidaz ve sülfit oksidaz gibi birçok enzimlerin yapısına katılır (World Health Organization 1996). Bitkiler için gerekli bir elementtir. Bitkiler protein sentezleyebilmek için azotu bağlamada molibdene ihtiyaç duyarlar (Doğan 2002). Birçok endüstride parça yapımında da kullanılır. Günlük molibden ihtiyacı 2 μg/gün kadardır (Burtis ve ark 2006). 1.3.8. Flor Flor, insan vücudunda florür Ģeklinde bulunur. DiĢ çürüklerine karģı koruma ve diģ kemiklerinin geliģimini sağlar. Kemiklerde kalsiyumu tutarak kalsiyum kaybına engel olur. DiĢ ve kemik yapısında 2 3 gr kadar bulunur. En zengin flor 7

kaynağı içme suyudur (Doğan 2002). Ġçme sularına flor katılması diģ çürüklerini engeller. Günlük alım miktarı 1,5 4,0 mg/gün dür (Burtis ve ark 2006). 1.3.9. Lityum Lityum, doğada lityum tuzları Ģeklinde bulunur. Alkali bir metaldir. Metabolik olaylarda sodyum ve potasyumun yerini alır. Endüstride geniģ bir kullanım alanı olup pil üretiminde kullanılır. Lityum zehirlenmesi nadirdir. Lityum duygu durum bozukluklarında, bipolar bozukluklarda tedavi amaçlı kullanılan bir elementtir (Çevik ve KurĢun 2009, Biyokimya 2012). Nötropeni tedavisinde de kullanılmaktadır. Lityum ilaç olarak kullanıldığında, diğer ilaçlarla etkileģiminin olması nedeniyle zehirlenmeye yol açabilir. AĢırı lityum alımı öldürücüdür. Kanda lityum oranı sürekli kontrol edilmeli ve kan lityum seviyesinin 2 meq/l geçmemesine dikkat edilmelidir. Gastrointestinal sistem hastalıkları, konjestif kalp hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği, psikiyatrik hastalıklar, merkezi sinir sisteminin dejenere hastalıkları ve addison hastalığı lityum zehirlenmesine yatkınlık sağlar. Lityumun toksik etkisi, nöron iletimini baskılar ve uyarılabilirliği azaltır. Günlük alım miktarı 60 70 μg /gün kadardır (Ünaldı ve Yöntem 2011). 1.3.10. Nikel Nikel, membranların yapı ve metabolizmasında rol oynar. Metaloenzimlerde kofaktör olarak görev yapar. Arginaz, karboksilaz ve asetil koenzim sentetaz gibi enzimleri, tripsin fermentini aktifleyerek, asit fosfatazın etkisini azaltarak yağ dokusu ve hormonları etkiler. Demir elementinin canlılar tarafından daha fazla değerlendirilmesi için gerekli bir elementtir (Doğan 2002). Nikel endüstrisinde çalıģanlarda inhalasyon sonucu zehirlenmeler oluģabilir. Nikele maruziyetin oluģturabileceği baģlıca sağlık riski kontakt dermatit hastalığı ve solunum sistemi kanserleridir (World Health Organization 1996). Bunlar içerisinde burun ve akciğer kanseri en sık rastlanılanlarıdır. Nikel allerjisi olanlara zararlıdır. Nikelden zengin besinler çikolata, katı yağlar ve sebzedir. Günlük alım miktarı 100 300 μg/gün olmalıdır (Gözükara 1997). 8

1.3.11. Silisyum Silisyum, doğada oksijenden sonra en yoğun bulunan elementtir. Cam endüstrisinde kullanılır. Ġnsanlarda asit mukopolisakkaritlerin, kollajenin ve elastinin yapısında yer alır. Silisyum iģlenmemiģ tahılda fazla miktarda olup, hayvansal gıdalarda azdır. Silisyum antiaterojenik etkiye sahiptir. Silisyumun tozlarının uzun bir süre solunması silikozis denen hastalığa yol açar (Kavak ve ark 2004). Günlük alım miktarı 21 46 mg/gün olmalıdır (Insel P ve ark 2006). 1.3.12. Vanadyum Vanadyum, kemik ve diģler için önemli bir elementtir. Yer kabuğunda çok az bulunan bir element olup insan için yaģamsal öneme sahip bir elementtir. Tiroid metabolizmasında yer alır. Mikroorganizmaların ve bazı bitkilerde bulunan enzimlerin iģlev görmesi için vanadyum gereklidir. Adenilat siklaz, protein kinaz, Na-K ATPaz ve fosforil taģıyıcı enzimler üzerinde etkisi vardır. Toksisitesi daha kolay görülen bir elementtir. AĢırı alımı insanlarda manik depresif hastalığının etiyolojik faktörüdür. Kemik de diģlerin oluģumu için önemlidir (World Health Organization 1996, Doğan 2002). Diyetle alınan vanadyumun %85 i emilmeden atılır. Vanadyumdan zengin besinler yumurta, balık, zeytinyağı, et ve et ürünleridir. Günlük alım miktarı 10 25 μg/gün kadardır (Adam ve Yiğitoğlu 2012). 1.3.13. Kalay Kalay, mide suyunda gastrin hormonunu aktiflediği için, protein sentezinde etkilidir. Normal beslenme ile eksikliği görülmez. Ġnsanlar için en tehlikeli kalay formu organik kalay bağlarıdır. Kalay bileģikleri tarım, plastik ve boya endüstrisinde kullanılır. Kalay bileģiklerinin toksik etkisi çevre faktörlerinden kaynaklanır. EriĢkin bir insanda 15 30 mg kadar bulunur. Günlük alım miktarı 0,1 1,6 mg/gün kadardır (Doğan 1993). 9

1.3.14. Kadmiyum Kadmiyum, vücuttaki fonksiyonu tam olarak bilinmemekle birlikte kimyasal özellikleri çinkoya benzemektedir. Çinkonun saflaģtırılmasıyla elde edilir. Vücutta kadmiyum bulunmaz. Sindirim ve solunum yoluyla, sigara içimi ve sigara içimine bağlı ortama salınan dumanlar ile dıģardan alınır (Aydın ve Ersöz 1999). Sigara içmeyenlerde kadmiyumun temel kaynağı diyetle alımıdır. Vücutta ortalama 5 20 mg olan total kadmiyum oranı sigara içenlerde iki kat daha fazladır. Alınan kadmiyum ancak 20 yıl sonra vücuttan atılır. Endüstriyel sahalarda çalıģanlarda fazla miktarda alınması tehlikeye neden olur (Kavak ve ark 2004). Lifli ve deniz kabuklularından zengin beslenme kadmiyum alımını arttırır. Günlük alım miktarı 50 μg/gün dür (Aydın ve Ersöz 1999). 1.3.15. Civa Civa, toksisitesi yüksek olan bir metaldir. Mikroorganizmalar civayı daha zehirli bir civa formu olan metil civaya dönüģtürürler. Metil civa besinlerin en üst seviyesinde mikroorganizmalarla birlikte birikir. Civa solunması ve koklanması tehlikelidir. Bu durum merkezi sinir sistemini olumsuz etkileyerek ensefolapati ve nöbet, parkinsonizm, dizartri ve periferik nöropatiye neden olur (Doğu 2010). Metil civa kolayca plasentadan anneye, anne sütünden de bebeğe geçebilir Günlük alım miktarı 2-6 μg/gün kadardır (World Health Organization 1996). 1.3.16. Bor Bor, insan vücudunda fonksiyonu tam olarak bilinmemektedir. Dünya üzerinde doğal olarak bulunmaz. Endüstride ve sanayide kullanım alanı yaygın bir elementtir. Diyette bor yokluğu; beyin fonksiyonları, enerji değiģikleri ve kalsiyum metabolizması ile tarif edilmiģtir. Günlük alım miktarı 1 mg/gün olmalıdır (Burtis ve ark 2006, Insel P ve ark 2006). 1.3.17. Alüminyum Yer kabuğunda en bol bulunan ve kullanım alanı oldukça geniģ bir elementtir. Alüminyum kozmetik, gıda, ambalaj, inģaat ve boya endüstrisinde yaygın olarak kullanılır (World Health Organization 1996). Tıpta antiasit ve büzücü özelliklerinden dolayı kullanılan bir elementtir. Diyetle alınan alüminyum böbrek glomerülleri tarafından kanda etkin bir Ģekilde filtre edilerek elimine edilirler. Renal yetmezliği 10

olan hastalarda alüminyum eliminasyonu olmadığı için diyaliz süresince alüminyum toksisitesine ve buna bağlı diyaliz demansı tablosuna maruz kalırlar (Çevik ve KurĢun 2009). Alüminyumun aģırı alımı beyin ve kemikte alüminyum birikmesine neden olur. Kemik dokularında biriken alüminyum kalsiyum değiģ tokuģuna, eritrositlerde yetersiz hemoglobin bulunmasına, beyin kabuğunun zarar görmesine, ileri yaģlarda hafıza kaybı ve unutkanlığa neden olur. Bu durumun devam etmesi sonucu vücutta aģırı alüminyum birikimi adı verilen hastalık ortaya çıkar (Dalyan 2007, Tunç 2006). Alüminyum üretimi ve alüminyuma maruz kalma 20. yy da oldukça artmıģtır. Bitki ve hayvan dokularında az miktarda bulunur. Yiyeceklerle tabii olarak alınmakla birlikte, alüminyumlu mutfak eģyalarından da çok az miktarda alınır. Günlük alım miktarı 3,0 17 mg/gün kadardır (Ünaldı ve Yöntem 2011). 1.3.18. KurĢun KurĢun, tabiatta doğal halde bulunan bir elementtir. Kolay iģlenebilen, kullanım alanı oldukça yaygın ve ağır bir elementtir (Tunç 2006). Endüstrinin birçok kolunda kullanım alanı vardır (Duran 2000). KurĢun gen transkripsiyon faktörleri, membran iyon taģıma enzimleri, hücre içi sinyal enzimleri ve alfa-aminolevulinik asit dehitrataz gibi çinko bağımlı proteinlere irreversibl olarak bağlanır. Alfaaminolevulinik asit dehitrataza bağlanarak hem yapımını ve hem bağımlı protein yapımını azaltmakta böylece alfa-aminolevulinik asit dehitrataz birikmesine yol açmaktadır. OluĢan bu birikim, oksijen depolanması ve taģınmasını, mitokondride enerji yapımını ve P450 detoksifikasyon sistemlerini bozmaktadır. KurĢun, protein kinaz C ve kalsiyum bağımlı iyon kanallarını bozarak sinaps oluģumunu azaltır. Her geçen gün çevremizdeki zararlı kurģun oranı artmaktadır. Trafiğin aģırı yoğun olduğu yerlerdeki bitkiler ve toprak kurģunlu atıklar ile kirlenir. Bu durum o bölgede yaģayanların kanında, kurģun oranının yüksek olmasına yol açar (Özçelik 1998 ve Mehmetoğlu 2007). AĢırı kurģuna maruz kalma kurģun zehirlenmesi ile kendini gösterir. Belirti olarak gastrointestinal semptomlar; kolik, kabızlık, anoreksi, bulantı, myalji, baģ ağrısı ve kramplar ile tanı konulur. KurĢun zehirlenmesi çocuklarda santral sinir sistemi, eriģkinlerde ise periferik sinir sisteminin fonksiyonlarını daha çok etkiler (Doğu 2010). KurĢun zehirlenmesinde en güvenilir yöntem tam kanda kurģun konsantrasyonunun ölçümü ile konulur. Vücuttaki kurģunun önemli bir bölümü yiyeceklerle alınır. Bu yiyeceklere kurģun, daha çok yiyeceklerin üretilmesi ve 11

depolanması safhasında geçer (Özçelik 1998). Organizmaya giren kurģunun büyük miktarı kemik dokusu olmak üzere karaciğer, dalak ve böbrek dokularında birikir (Duran 2000). DüĢük düzeyde ve uzun süre kurģuna maruz kalınması hemoglobinin önemli bir parçası olan hem sentezine, eritropoeze, sinir sistemi ve kan basıncı üzerine etkisi olur. Günlük alım miktarı 21 160 μg /gün kadardır (Özçelik 1998, Uluözlü 2005). 1.3.19. Arsenik Arsenik, metalloid özellik gösteren, yer kabuğunda çok az olarak bulunan ve geniģ bir dağılımı olan elementtir. Arsenik bulunabilen en toksik maddelerden biridir. Arsenik zehir kelimesiyle neredeyse özleģmiģtir. Ġnsanlar arseniğe gıdalar, su, havayolu ve toprak ile maruz kalabilirler. Günlük 2 miligramdan fazla arsenik alımı arsenik zehirlenmesine neden olur. Zehirlenme belirtisi olarak kusma, kanlı ishal, myoglobinüri, böbrek yetmezliği, aritmi, hipotansiyon nöbet koma ve ölüm görülebilir (Doğu 2010). ÇeĢitli arsenik bileģikleri birçok endüstri kolunda kullanılır. Arseniği oluģturan arsin renksiz, hafif sarımsak kokulu bir gazdır. Ġnsan beyninin lipid fazında bulunur (Ünaldı ve Yöntem 2011). Deney hayvanları üzerinde yapılan araģtırmalarda arseniğin insan için eser miktarda esansiyel olacağı gösterilmiģtir. Ġnorganik bileģikler organik bileģiklerden daha toksik etkiye sahiptirler. Günlük alım miktarı 60 μg/gün olmalıdır (Burtis ve ark 2006). 1.3.20. Selenyum Selenyum elementinin ismi eski Yunan da ay tanrıçası selene den gelmektedir.1800 yılların baģında modern kimyanın kurucusu olarak bilinen Ġsveç li Jöns Jakob Berzelius tarafından keģfedilmiģ. Atom numarası; 34, atom ağırlığı; 78,96 gr/mol sembolü; Se dir (ġimģir ve Özgen 2010). 1.3.20.1. Selenyum Elementinin Yapısı ve Terminolojisi Ġnsanlar için esansiyel bir elementtir. Memeliler için esansiyel bir element olduğu 1957 yılında anlaģılmıģtır. Enzim aktivitesinin korunması amacıyla serbest radikallere karģı koruyucu bir maddedir. Selenyum organik ve inorganik olmak üzere 2 yapıda bulunur. Ġnorganik yapılarda selenat ve selenit Ģeklinde, organik yapılarda ise selenosistein ve selenometiyonin Ģeklinde bulunur. Selenometiyonin insanlarda ve hayvanlarda bulunmaz, bitkisel kaynaklıdır. Bu formu organizmada 12

sentezlenemez ve vücuda diyetle alınır. Selenyum deposu olarak vücutta görev yapar. DıĢardan selenyum alınmadığı zamanlarda vücudun selenyum ihtiyacını karģılar (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b, Gao ve ark 2012). Selenosistein DNA tarafından ĢifrelenmiĢ yirmi birinci aminoasit olan sisteinin selenyum içeren organıdır. Hücre içinde yükseltme ve indirgenme reaksiyonlarında yer alan enzimlerin biyolojik olarak etkin kısmıdır. Selenosistein hayvansal kaynaklıdır. Selenosistein glutatyon peroksidaz, iyodotiroinin deiyodinaz, selenoprotein P, selenoprotein W, tiyoredoksin redüktaz gibi selenoproteinlerin yapısında yer alır (Tunç 2006, ġimģir ve Özgen 2010). Selenyum glutatyon peroksidaz ve iyodotiroinin deiyodinaz enzimlerin bir bileģeni olup önemli bir antioksidandır (World Health Organization 1996, Gül 2000). Glutatyon peroksidazın aktif kısmıdır (Onat 1996). Glutatyon peroksidaz enzimi E vitamini ile birlikte lipid peroksidasyonuna karģı vücudun savunma mekanizmasının bir kısmını oluģturur. 4 çeģit izoformu vardır. Bunlar GSHPx 1 kırmızı hücrelerde, GSHPx 2 gastointestinal mukozada, GSHPx-3 kan plazmasında, GSHPx-4 hücre zarının merkezinde bulunur. Bu enzim aktivitesi için gerekli olan selenosistein formu kovalent bağlı selenyum atomu içerir (Kılıç 2005). Ġyodotiroinin deiyodinaz enzimi T3 hormonunu aktive edici ve T4 hormonunun prekürsor hormonudur. Bu enziminin tip 1, tip 2 ve tip 3 olmak üzere; 3 tip izoformu vardır. Tip 1 tiroksin 5 deiyodinaz böbrek, karaciğer ve kaslarda bulunan T3 ün üretiminin %90 dan fazlasından sorumludur. Hipofiz, beyin ve kahverengi yağ dokusu tip 2 ve tip 2 deiyodinaz içerir. Oksidasyon ve redüksiyon süreçlerinde katalizör olan birçok enzimin yapısında bulunur. Hücreleri oksidatif hasarlardan korur (Bleys ve ark 2007). 1.3.20.2. Selenyum Elementinin Emilimi ve Metabolizması Selenyum emilimi iyi olan bir elementtir. Selenyumun %50 den fazlası gastrointestinal yol ile duedonum ve proksimal jejunumdan emilmektedir. Atılımın %90 ı idrarla ve %10 u feçesle gerçekleģir (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b). Selenyum DNA yapısına zarar veren serbest radikallere karģı antioksidan olarak görev yapar. Selenyum E vitamini ile birlikte alındığında daha etkilidir (Ulusal Gıda Laboratuvar dergisi 2010). 13

1.3.20.3. Selenyumun ĠĢlevleri Selenyum antioksidan sistemin bir parçası olan glutatyon peroskidaz enziminin koenzimidir. Glutatyon peroskidaz enziminin parçası olan katalaz, süperoksit dismutaz ve E vitamini ile birlikte sitolozik hidrojen peroksiti ortadan kaldırarak hücreleri oksidatif hastalıklardan korur (Behrman ve Kliegmen 1994). Selenyum bağıģıklık sisteminde fagositer etkiyi, natürel killer hücre aktivasyonunu, T hücre çoğalmasını ve immünoglobülin sentezini arttırarak bağıģıklık sistemini güçlendirir (Özen ve Tezcan 2007). Vücudun enfeksiyonlara karģı direnci arttırır. Doğal katil hücrelerinin oluģumunu sağlar. Selenyum sitokrom P450 enzimlerini uyararak bazı kanser moleküllerinin temizlenmesine yardımcı olur. Üreme fonksiyonlarında görev alır (Özkan 2009). Tiroid bezinin çalıģmasını sağlar. Vücutta selenyum; testis, böbrek, sürrenal, dalak, karaciğer ve kalp dokularında bulunur (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b). Enflamasyona neden olan prostaglandinlerin aktivitesini azaltır. Erkek fertilitesini arttırır (ġimģir ve Özgen 2010). Kanserlere karģı koruyucu etkisi olmakla birlikte özelliklede, mide ve bağırsak kanserlerinin önlenmesinde önemli rol oynar. Virüs üremesini engellediği için HIV, Hepatit B ve Hepatit C tedavisinde önemlidir. Çocuklarda hipotiroidizmin tedavisinde oral selenyum alımı gereklidir. E vitamini vücutta ancak eser miktarda selenyum elementinin bulunması halinde etkili olur (Uluözlü 2005). Selenyum içeren ürünlerle ilgili yapılan çalıģmalarda selenyumun elementinin içeriğinin tespit edilmesi büyük önem taģır. Kullanım alanının geniģ olması nedeniyle biyolojik örneklerde yapılan çalıģmalarda bu hususa dikkat etmek gerekir (Kabirov ve ark 2008). 1.3.20.4. Selenyumun Toksisitesi Selenyum toksisitesinin biyokimyasal mekanizması tam olarak bilinememektedir (World Health Organization 1996). Topraklarda ve gıdalarda, selenyum konsantrasyonunun yüksek olduğu bölgelerdeki hayvanlarda, ciddi beslenme bozukluğu görülmüģtür. ABD eyaletlerinden biri olan Oregon Ģehrinde su ve topraktaki selenyum düzeyinin yüksek olması; çocuklarda diģ çürüklerine ve idrarla selenyum atılımının artmasına neden olmuģtur (Gediklioğlu 1978). Selenyum toksisitesi nedenleri olarak; uygunsuz selenyum alımına bağlı doz aģımı, selenyum 14

içeriği zengin topraklarda yetiģen sebzeleri tüketme, içme sularında bulunan selenyum düzeyinin fazlalığı ve buna bağlı içme suyu tüketimi sonucu toksisite geliģebilir (Martin ve ark 1987). Çinin bazı bölgeleri ve ABD nin bölgelerindeki topraklar çok miktarda selenyum içerir. Bu bölgelerde üretilen ve yetiģtirilen gıdalar ve sebzelerde selenyum fazladır. Bu durum selenyum toksisitesine yani selenosise neden olur. Selenosisin bulguları; sarımsak kokulu nefes, saçta dökülme, alopesi, halsizlik, saç kırılması, tırnak zedelenmesi, deri lezyonları, hemipleji, periferal nöropati, yorgunluk ve paralizi ile karakterizedir (Martin ve ark 1987). Hayvanlarda özellikle ratlarda görülen karaciğer hasarı selonosisin bir özelliğidir. Selenyum toksisitesini ölçmekte önemli bir sorunda; selenyumun selektivitesi ve sensivitesi yüksek bir dozda selenyum göstergesinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Günlük tolere edilebilen selenyum miktarı 400 µg/gün dür. Bu miktardan fazla alınması toksisiteye neden olur (Burtis ve ark 2006). Selenyum toksisitesine maruz kalan çocuklara dimercaprol 5 gün süre ile 4-8 saat aralarla 3-4 mg/kg/doz, 12 saatte bir 3 mg/kg/doz intramusküler olarak yapılır (Yılgör ve ark 1983). 1.3.20.5. Selenyum Eksikliği Selenyum eksikliği sadece damardan beslenen hastalarda görülebilir. Uzun süreli total ve parenteral beslenenlerde, selenyumdan fakir diyet ile beslenenlerde selenyum eksikliği ve buna bağlı kardiyomiyopati hastalığı görülebilir. Hastalık daha çok tahılla beslenenlerde ve topraktaki selenyum miktarının azalmıģ olduğu bölgelerde daha çok ortaya çıkar (Alexander 2001). Uzun süreli selenyum eksikliğinde vücudun tüm dokularında glutatyon peroksidaz enziminin aktivitesinde azalma görülür. Selenyum eksikliği olan insanlarda, özellikle yaģlılarda, kas ağrıları gözlenmiģtir (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b). Anne sütündeki yoğunluğu annedeki selenyum düzeyini gösterir (Behrman ve Kliegmen 1994). Plasentadan fetüse ve süt yoluyla da anneden bebeğe geçtiği için hamile ve emziren annelerin selenyum ihtiyacı artar. Oral beslenen prematüre bebeklerde düģük kan serum selenyum düzeyleri eritrosit frajilitesini artırır. Bunun sonucu da preterm bebeklerde kas ağrısı, miyopati ve tırnak yatağı değiģiklikleri ortaya çıkar. Süt çocuklarının ani ölümlerinde (beģik ölümü) selenyum eksikliğin rolü olduğunu belirten yayınlar vardır (Neyzi ve Ertuğrul 2002a, 2010b). Selenyum eksikliğinde risk altındakiler daha çok bebekler, küçük çocuklar ve doğurganlık 15

çağındaki kadınlardır. DüĢük selenyum durumu ve diyetten fakir selenyum alımının kanser ve kardiyomiyopati insidanslarını artırdığını gösteren çalıģmalar mevcuttur (Onat 1996). Selenyum eksikliğinde pankreatit, hepatit, aritmi, karaciğer sirozu, inflamatuvar bağırsak hastalığı, karsinomlar, böbrek yetmezliği, hemodiyaliz ve antioksidan tükenmesine neden olan oksidatif stres içeren inflamatuvar hastalıklarla kendini gösterir (Müftüoğlu ve Yaman 2007, Hady ve ark 2012). Üreme sağlığında önemli bir role sahiptir. Selenyum eksikliği sperm üretimini ve kalitesini etkiler. Erkeklerin selenyum ihtiyacı üreme sağlığında kadınlara göre daha fazladır (Tosun 2009). Selenyum eksikliğine ciddi malnütrisyon eksikliği de eklendiğinde halsizlik, kaslarda ağrı, saç ve cilt renginde değiģiklikler, tırnak yatağında beyazlaģmalar ile kendini gösterir. Çin in Keshan bölgesinde ortaya çıkan ve tanımlanan baģlıca bulgusu kas ağrısı ve buna bağlı kardiyomiyopati olan, Keshan hastalığı selenyum eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkmıģtır. Bu hastalık daha çok çiftçi ailelerinde ve fabrika çalıģanlarında daha sık görülür. Keshan hastalığı ilk olarak 1935 yılında Çin in Keshan bölgesinde görülmüģtür. Hastalığa hassas topluluklar 2-7 yaģ arası çocuklar, bebekler ve doğurganlık çağındaki kadınlardır. Uzun süre total ve parenteral beslenen yetiģkinlerde, diyetinde selenyum ve hayvansal protein alımı çok düģük olanlarda hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Kashin Back hastalığı Çin de ergenlik döneminde ve öncesinde görülen endemik osteartite neden olan bir hastalıktır (World Health Organization 1996). Bu hastalık ölümcül kalp hastalıklarına, akut ya da kronik kalp yetmezliğine yol açabilir (Tuzcu a 2000, Tuzcu b 2002). 1.3.20.6. Selenyum Eksikliğinin Tedavisi Bebeklerde selenyum eksikliğinin tedavisi term bebeklerin formülalarında minimum 1,5 mcg/100 kcal ve preterm formülalarında 1,8mcg/100 kcal olarak düzenlenmelidir (Sarıalioğlu ve ark 2010). Parenteral beslenmeler selenyum ile desteklenmelidir. YetiĢkinlerde eksiklik ise selenyum tabletleri ve diyetlerinde selenyumdan zengin yiyecekler ile giderilmelidir. Selenyumdan zengin besin kaynakları deniz ürünleri özellikle; ton balığı, karides, istiridyedir. Et, süt, hububat, sebze ürünleri, sarımsak ve az miktarda da olsa içme suyunda selenyum vardır. Tahıl ürünlerindeki selenyum içeriği, ürünün yetiģtiği topraktaki selenyum konsantrasyona 16

bağlı olarak değiģir. Günlük alım miktarı 50 200 µg dır (Sağlıker 2004, Burtis ve ark 2006). 1.3.20.7. Dünyada ve Ülkemizde Selenyum Ülkemizde selenyum normal sınırlarda bulunur. Depolayıcı özelliği nedeniyle killi topraklarda yetiģen bitkilerde selenyum miktarı fazladır. Selenyumun en fazla bulunduğu bölgeler ABD, Ġrlanda, Türkistan, Çin dir. Ġsveç, Finlandiya, Ġskandinavya, Yeni Zelanda ve Çin in bazı bölgelerinde topraktaki selenyum miktarı düģüktür (Orak ve ark 2000, Sağlıker 2004). Temamoğulları ve arkadaģının ġanlıurfa ili ve çevresindeki kuyu sularında çinko ve selenyum düzeyleri ile ilgili yaptıkları çalıģmada 50 kuyudan temin edilen su plazma optik emisyon spektrometresinde (ICP-OES) ölçülmüģtür. Ölçüm sonuçlarına göre ölçülen suların %54 ünün (>10 µg/l) kıta içi su kaynakları sınıflandırılmasına göre selenyum yönünden kirli olduğu tespit edilmiģtir. Sonuç olarak ġanlıurfa ve çevresinden temin edilen kuyu sularının bazılarındaki selenyum miktarının sağlık açısından zararlı olabileceği saptanmıģtır (Temamoğulları ve Dinçoğlu 2010). 1.3.21. Çinko 1746 yılında Andreas Marggraf tarafından bulunmuģtur. Atom numarası 30, atom ağırlığı 65,38, g/mol sembolü; Zn olup; geçiģ elementleri sınıfında yer alan önemli bir elementtir. Canlılarda çinkonun önemini ilk olarak 1869 yılında Raulin ortaya atmıģtır (Özçelik 1998). 1.3.21.1. Çinko Elementinin Yapısı ve Terminolojisi Ġnsanlar için esansiyel bir element olup; vücutta demirden sonra en çok bulunan ikinci elementtir. Ġnsan vücudunda 300 den fazla enzim aktivitesi için çinkoya ihtiyaç duyar. Bu enzimlerden baģlıcaları; karbonik anhidraz, alkalen fosfotaz, DNA ve RNA polimeraz, (deoksiribonükleik asit, ribonükleik asit) timidin kinaz, retinen redüktaz, süperoksit dismutaz, karboksipeptidaz ve alkol dehidrogenazdır (Onat ve ark 2006). Çinko intrasellüler katyon olup tüm vücut dokularında ve sıvılarında yer alır. Ġnsan vücudunda 1,4 2,3 gr çinko yer alır. Total vücut çinkosunun %50-60 ı kas dokusunda yer alır. Çinko en fazla karaciğerde, böbrekte, kemikte, retinada, 17

pankreasta, prostatta, kas dokusunda ve semende bulunur. Kandaki çinkonun %75 i kan hücrelerinde yer alır (Uzuner 1999, Doğan 2009). 1.3.21.2. Çinko Elementinin Emilimi ve Metabolizması Diyetle alınan çinkonun yaklaģık %10-15 i emilebilmektedir. Bu emilim onikiparmak bağırsağında ve proksimal jejenumda olmak üzere ince bağırsakta gerçekleģir. Histidine, sistein ve D vitamini çinko emilimini arttırır. Fitik asit, bakır, kil ve lifli gıdalar emilimi engeller. Bağırsaklardan emilen çinko kanda proteinlere bağlanır. Emilmeyen çinkonun atılımının büyük kısmı feçesle olmakla birlikte geriye kalan kısım safra ve idrar ile dıģarı atılır. Çinko metabolizmasında rol oynayan en önemli organ karaciğerdir (Ünaldı ve Yöntem 2011). 1.3.21.3. Çinkonun ĠĢlevleri Birçok enzimin yapısında yer alması, çoğu enzim ve hormonunda etkinlik kazanmasını sağladığı için vücut için önemli bir biyolojik katalizördür. A vitaminin plazmada normal seviyelerde yer almasında, tat ve koku almada yara iyileģmesinde, sinir myelinizasyonunda, hipofizden hormon salgılanmasında, virüslere ve bakterilere karģı allerjen durumlarda, immün sistem üzerinde, gebelik sürecinde, bebeklik ve çocukluk döneminde vücudun büyümesi ve geliģmesinde, spermlerin oluģmasında ve fetüsün geliģiminde önemli bir role sahiptir. Çinko enzimatik fonksiyonlar dıģında hücre membranlarını oksidatif olaylara karģı koruyarak stabilizasyonunu sağlar. Ġnsülin ile kompleks bir yapı oluģturur. Diyabet hastalığında hastalara insülin yerine çinko insülin verildiğinde, insülin daha uzun süreli etki sağlamıģ olur (Sağlıker 2004, TaĢkapan ve ark 2007). 1.3.21.4. Çinko Toksisitesi Zehirli bir element olmayıp, toksisitesi çözünebilir tuzlardan gerçekleģebilir. Asitler ve asitli maddelerin varlığında çözülebilir tuzların oluģması ve çinko galvenizli kaplar ve eģyalar toksisiteye yol açabilir. Bu nedenle çinko içeren eģyaların özelliklede süt ürünlerinde kullanımına dikkat edilmesi gerekir. Süt ve süt ürünlerinin çinko galvenizli kaplarda uzun süre bekletilmesi akut çinko zehirlenmesine neden olabilir. Akut çinko zehirlenmesi günde 4 8 gr çinko alımında ortaya çıkar (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b). 18

1.3.21.5. Çinko Eksikliği Çinko eksikliği ilk defa Mısır ve Ġran da Prozad tarafından tanımlanmıģtır. Çinko eksikliği 1961 yılında Mısır ve Ġran dan sonra Türkiye, Yugoslavya ve Fas ta bildirilmiģtir. Klinik özellikler büyüme ve iskelet geliģiminde gerilik, testiste atrofi, hepatosplenomegali gibi primer özellikler çinko eksikliği arttıkça görülür. Yetersiz büyüme, tat alımında azalma, genç eriģkinlerde hipogonadizm, çocuklarda büyüme ve geliģme geriliği, saç deri ve tırnaklarda bozukluklar, saç dökülmesi, diyare, ödem, mental bozukluk, çinko eksikliği cüceliği ve anemi görülebilir. Enfeksiyonlara dayanıksızlık, timus atrofisi ve bakteri, virus ve fungus enfeksiyonlarının sıklığında artıģ, iģtahsızlık ve kilo alamama, öğrenme ve dikkat eksikliği, akne, dermatit, adet bozuklukları, ciddi eksiklik durumunda çocukların cinsel geliģiminde aksaklıklar, ergenlik çağında cinsel olgunluğa eriģememe ve üreme kabiliyetinde ciddi hasarlar ortaya çıkar. Çocukluk çağında toprak yiyenlerde, bağırsak paraziti olanlarda ve devamlı olarak lifli besinleri bol tüketenlerde çinko eksikliği görülebilir. Alkolizm, steatore, ciddi yanıklar, kronik böbrek yetmezliği, ileri yaģ, orak hücreli anemi hastalığı olanlarda, gebelik ve laktasyon durumlarında çinko eksikliği artar. Febril nöbet geçiren çocukların serum ve beyin omurilik sıvılarındaki çinko düzeyleri kontrol grubuna göre düģük bulunmuģtur (Bora 2008). Hamile kadınlarda çinko eksikliği erken doğumlara ve doğan çocuklarda organ bozuklarına neden olabilir. Çinko için besin kaynakları meyve, sebze, fındık, kepekli tahıllar, sığır karaciğeri, yengeç, yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünleridir. Günlük alım miktarı 12 mg/gün dür (Insel P ve ark 2006). Çinko metabolizmasının en belirgin genetik bozukluğu olan nadir görülen ve bebeklerde ortaya çıkan kalıtsal hastalığı akrodermatis enteropatikadır (Uzuner 1999). Akrodermatis enteropatika anne sütünden kesilen bebeklerde 2 4 hafta içinde baģlar. Otozomal resesif geçiģli olan bu hastalıkta vücut orifislerinden baģlayan ve zamanla ellere ve ayaklara yayılan deri lezyonları akut perioral ve perianal dermatit, alopesi, tırnakların dökülmesi, steotore ile birlikte diyare ve geliģme geriliği ile karakterizedir. Hastalık, defekt nedeniyle geliģen ağır çinko eksikliğine bağlıdır. Plazma çinko düzeyleri 30 ug/dl veya altındadır veya azalmıģtır. Serum alkalen fosfotaz aktivitesi düģüktür. Tedavi ek oral çinko verilerek yapılır (Adam ve Yiğitoğlu 2012). 19

1.3.21.6. Dünyada ve Ülkemizde Çinko Ülkemizde çinko düzeyi normal sınırların altında yer alır. Türkiye de yapılan toprak ve bitki analizlerinde çinko düzeyleri oldukça düģük çıkmıģtır. Bu düģüklük, toprakta yetiģen sebze ve meyvelerin yenmesi sonucu çinkonun vücutta az olmasına neden olur. DüĢük sosyoekonomik toplumlarda ekmeğin sık tüketilmesi çinko eksikliğinin oluģmasına sebep olur. Normal dünya çinko referans aralığı 70 150 mikrogram/dl iken ülkemizde bu değer 38-152 mikrogram/dl dir (Tanrıverdi 2008). 1.3.22. Bakır 1818 yılında Bucholz tarafından bitki ve hayvanlarda keģfedilmiģtir. Atom numarası 29 atom ağırlığı 63,54 g/mol sembolü; Cu dur. GümüĢten sonra iletkenliği en iyi olan metaldir (Tokman 2007). 1.3.22.1. Bakır Elementinin Yapısı ve Terminolojisi Ġnsan metabolizmasında biyokatalizör olarak görev yapan bakır birçok metalloenziminin ve bazı doğal pigmentlerin yapısında yer alır. Bunlardan baģlıcaları seruloplazmin, sitokrom C oksidaz, süperoksit dismutaz, askorbat oksidaz, lizil oksidaz, tirozinaz, ürikaz, galaktoz oksidaz, δ- aminolevulinat dehidrataz, dopamin beta hidroksilaz gibi birçok enzimin ve proteinin bileģenidir. Cu enzimlerine kuproenzim adı verilir. EriĢkin bir insanda 100 120 mg bakır bulunur. Bunun %10 u en fazla karaciğer olmak üzere beyin, kalp ve böbrekte, çok az miktarda da kas, kemik ve endokrin salgı bezlerinde yer alır. Geriye kalan %90 lık kısım ise kanda plazmaya ve eritrositlere dağılmıģ durumdadır. Plazmadaki bakırın %95 i seruloplazminde, geriye kalan kısım ise albümine ve aminoasitlere bağlanmıģ olarak yer alır (Ünaldı ve Yöntem 2011, Adam ve Yiğitoğlu 2012). 1.3.22.2. Bakır Elementinin Emilimi ve Metabolizması Diyetle alınan bakırın ancak %5 i vücut tarafından emilir. Bu emilimin büyük bir kısmı duedonumda gerçekleģir. Emilimi gerçekleģtirilen bakır hızlı bir Ģekilde karaciğere, böbreğe, kalp ve beyine transfer edilir. Günlük alınan bakırın yaklaģık %80 e yakın atılımı safra yolu ile kalan kısımın atılımı ise idrar ve feçesle gerçekleģtirilir. Bakırın vücutta homeostazinini sağlayan organ karaciğerdir. Ca, Zn, Cd, Mo, askorbik asit ve fitik asit bakır emilimini azaltırken, taze bitkiler ve aminoasitler bakır emilimini arttırır (Uzuner 1999). 20

1.3.22.3. Bakırın ĠĢlevleri Oksidatif reaksiyonlarda ve eritropoezde görev alır. Demir metabolizmasında da rol oynar. Hemoglobin sentezinde demire yardımcı olur. Protein metobolizması ve iyileģtirme sürecinde rol alır. Vitamin C oksitlenmesinde, RNA sentezinde myelin kılıfın oluģumunda, kalp çalıģmasının düzenlenmesinde, kırık kemiklerin iyileģme sürecinde rol oynar (Tokman 2007). 1.3.22.4. Bakırın Toksisitesi Bakır insanlar için esansiyel bir element olmakla birlikte toksik etkiye de sahip bir elementtir. Hayvanlarda bakırın toksik etkisi çok sık görülürken; insanlarda intihar amacıyla bakır bileģiklerinin alınması haricinde toksisite pek görülmez.10 mg dan fazla bakır iyonlarının alınması ile kusma, diyare ve kramplı karın ağrıları ortaya çıkabilir. Meyve suyu, süt vb. çeģitli içeceklerin birkaç saat süre ile bakırlı kaplarda bekletilmesi sonucu bakır toksisitesi görülebilir. Vücuda alınan bakır elementi atılmadığı durumlar, vücutta bakırın birikmesine ve buna bağlı olarak da Wilson hastalığının ortaya çıkmasına neden olur. Wilson hastalığı özellikle karaciğerde, beyinde ve gözde toksik seviyelerde bakır birikmesi ile karakterize bir hastalıktır. Wilson hastalığı karaciğerde hafif ve yağlı değiģim, akut hepatit, kronik hepatit ve siroz ile kendini gösterir (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b, Sağlıker 2004). 1.3.22.5. Bakır Eksikliği Ġnek sütüne dayalı besin alan PEM li çocukların iyileģme döneminde bildirilmiģtir. Bakır eksikliği ilk kez bakır içeriğinin diyette alımında azalma, yetersiz bakır içeren sıvılarla total ve paranteral beslenme yapılan hastalarda ve bebeklerde, kronik antiasit kullanımında, aģırı çinko alımı sonrasında, bakır metabolizmasının bozulduğu durumlarda ortaya çıkar. Eksiklik anemiyi, nötropeniyi, akromatrisiayı, kemik kırıklarının artmasını, merkezi sinir sistemi bozukluklarını, hipotermiyi, hipotoniyi, elastin ve kollajen değiģikliğini, kalp ritmi düzensizliğini ve hiperlipidemi yoluyla koroner kalp hastalığı riskini arttırdığı düģünülür. Bakır eksikliği sıklıkla demir eksikliği ile beraber görülür. Fazla çinko alımı da bakır eksikliğine yol açabilir. Bakır eksikliği vücutta bir takım belirtiler ile kendini gösterir. Halsizlik, solukluk, ödem, büyümede yavaģlama, saç dökülmesi, apne, skorbüt benzeri kanama, damar rüptürü, kırıklar, glukoz tolerans değiģikliği, iģtahsızlık, ishal, cilt sorunları, enfeksiyona olan direncin azalması ve enfeksiyon süresinin uzaması ile kendini 21

gösterir. Bakır beslenmesiyle ilgili olduğu bilinen hastalıklar; Menkes Sendromu ve Wilson hastalığıdır. Bakırın günlük gereken miktardan fazla alınması durumunda bakır birikimi ve buna bağlı olarak da bakır toksisitesi ortaya çıkar. Bu etki genetik bir hastalık olan Wilson hastalığında görülür. Wilson hastalığı (hepatolentikülar dejenerasyon) nda görülür. Normal insanlarda karaciğere gelen bakırın bir kısmı safra ile atılır. Wilson hastalığında bu olayda defekt olduğu veya aposeruloplazmin düzeylerinin düģmesi ile karakterize etyolojisi bilinmeyen otozomal resesif geçiģli bir hastalıktır. Wilson hastalarında serum safra bakır konsantrasyonu ve seruloplazmin düzeylerinde azalma gözükürken; karaciğer ve böbrekte bakır düzeyi birikimi izlenir. Wilson hastalığının belirtisi 6-20 yaģ arasında görülmeye baģlar. Ancak bazı kiģilerde hastalığın belirtisi 30-40 yaģına kadar herhangi bir klinik belirti göstermeyebilir. Wilson hastalarında 2-3 yaģlarında bile karaciğer biyopsilerinde patoloji tespit edilmiģtir. Wilson hastalarında 5 yaģından sonra kayser-fleischer halkaları, davranıģ sorunları, hemolitik anemi, siroz, korneada pigmente, tremor, çocukluk çağında davranıģ bozuklukları, salya akması, dizartri, distoni, spasite ve ince motor kontrolün iyi olmaması gibi nörolojik bulgular görülür. Hastalığın tedavi döneminde bakırdan fakir diyet ve D- penicilamine ile ömür boyu Ģelazyon uygulanarak tedavi sürdürülür (Neyzi ve Ertuğrul 2002a,2010b, Sağlıker 2004). Menkes sendromuna çelik gibi sert ve dolaģık saç sendromu da denir. Çeliksi saçın oluģumu bakırın katalizlediği disülfit bağının kaybına bağlıdır. Menkes sendromu bakırın taģınması ve depolanmasındaki yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan, nadir hipotoni görülen ölümcül bir hastalıktır. Menkes sendromunda gastrointestinal sistemde emilen bakırın emiliminde defekt vardır. Hastalarda klinik bulgular 3.ayda ortaya çıkar. 3-5 yaģına kadarda hastalık ölümle sonlanmaktadır. Hastalığın klinik belirtileri olarak karmaģık ve döngüsel yapıģık saç, deri ve saçın pigmentasyonu, hipertermi, sarılık nöbetleri, büyüme geriliği, serabral dejenerasyon ve vasküler defekt ortaya çıkar. Ağır mental yetmezlik, saç anomalisi ve bakırlı proteinlerdeki eksiklikler bakır tedavisi ile düzeltilemezler. Ġntravenöz bakır uygulaması plazma bakır konsantrasyonlarını arttırmaya yardım eder. Bakırdan zengin besinler karaciğer, eklem bacaklılar (istiridye, ıstakoz), deniz ve tahıl ürünleri, kuruyemiģ (özellikle fındık), süt ürünleri, mantar ve kakaodur. Süt bakır içeriği açısından 22

fakirdir. Günlük alım miktarı 1 1,6 mg/gün dür (Sağlıker 2004, Insel P ve ark 2006, Göral 2010). 1.3.22.6. Dünyada ve Ülkemizde Bakır Endüstride ve metal sanayisinde kullanım alanı geniģ olan bir element olup bilinen en eski metaldir. Dünyada diyet ile alım BirleĢik Krallık ve Avustralya da fazla iken ABD, Kanada ve Almanya da günlük alım miktarı normal sınırların altında seyretmektedir. (WHO 2004) Ülkemizde bakır alımıda normal sınırların altında seyretmektedir (Farzın ve ark 2008). 1.4. Eser Element Analizi Ġlk eser element analizi 1879 yılında Gutzeit tarafından yapılan arsenik analizidir. Eser element analizinin yapılması hastalıklarla iliģkilendirilmesi açısından önemlidir. Gün geçtikçe değiģen dünya koģulları ve buna bağlı olarak canlıların eser elementlerle etkileģiminin her geçen gün artması sonucu eser element analizi büyük önem kazanmıģtır. Eser elementlerin analizi için birçok analiz örneği ile analiz sağlanabilir. Bu analiz örnekleri semen, balgam, tam kan, plazma, idrar, serum, saç ve tırnaktır. Eser elementlerin analizi için birçok yöntem mevcuttur. Analiz yöntemleri gün geçtikçe değiģmekte ve kendini yenilemektedir. Analizi yapılacak eser element için hangi analiz yöntemi seçilecekse eser element o yönteme uygun hale getirilip hazırlanmalıdır (ÇalıĢır 2008). 1.5. Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi Bir çok metal ve ametallerin eser miktarlarının analizinde kullanılabilen, elektromanyetik ıģının atomlar tarafından absorplanması ilkesine dayanan kantitatif bir yöntemdir. Atomik absorbsiyon spektroskopisi eser element analizi için kullanılan en yaygın metodlardan biridir. Atomların elektromanyetik ıģığı absorbe ederek en düģük enerji düzeyinden uyarılmıģ düzeylere geçmesi olayına atomik absorbsiyon denir. Her atom için absorbsiyon spektrumları belirlenir. Madde konsantrasyonu tayini yapmada kullanılan cihazlar atomik absorsiyon spektrofotometreleridir. Atomik absorbsiyon spektrometrelerinin ıģın absorbsiyonunda beer yasası geçerlidir. Beer yasası absorbslanan ıģın miktarının, absorbans, deriģim ve atomlaģtırıcı da aldığı yol ile orantılıdır. A=logₒ/I=k.c.d 23

A=Absorbans Iₒ_Gelen ıģının Ģiddeti I=Ortamı terk eden ıģının Ģiddeti k=absorpsiyon katsayısı c=absorplanan maddenin konsantrasyonu d=iģının geçtiği tabakanın kalınlığı Elementin absorbsiyonu için atomların serbest ve iyonize olmamıģ halde bulunması gerekir. ĠyonlaĢmamıĢ nötral atomlar 0,001-0,01 nanometre arasında çok dar bantlı bir alanda bile ıģımayı absorbe etme kapasitesindedirler (Mehmetoğlu 2007). Atomik absorbsiyonda elementler uyarılmaz sadece kimyasal bağından ayrılarak nötral atom durumunda bulunurlar (Duran 2000, Mehmetoğlu 2007). Ġlk ticari atomik absorbsiyon spektrometreleri single-beam (tek ıģın demetli) ve doğru akım (DC) sistemine göre yapılmıģtır. Uygulanabilirliğinin kolay ve ucuz olması atomik absorbsiyon spektrofotometrelerinin önemli bir özelliğidir (Burtis ve ark 2006, Hızlı 2006, Mehmetoğlu 2007, Güngören 2008). Atomik absorbsiyon spektrometrelerinin en önemli bileģenleri (ġekil 1.1). (Doğan 2009). analiz elementinin absorblayacağı ıģımayı yayan ıģın kaynağı, analiz çözeltisinin atomik buhar haline geldiği atomlaģtırıcı çalıģan dalga boyunun diğer dalga boylarından ayrıldığı monokromatör, ıģık kaynağından gelen ıģığın ölçüldüğü dedektördür. ġekil:1.1. Atomik absorbsiyon spektrometresinin yapısı (Tunç 2006). Ticari olarak ilk yapılan atomik absorbsiyon spektrometreleri ġekil 1.2 de görülen single-beam (tek ıģın demetli) absorbsiyon spektrometreleridir. Doğru akım 24

sistemine göre yapılmıģ olup, spektrometreye lambadan ve atomlaģtırıcıdan gelen ıģık kesiksizdir. Bu durum detektöre doğru bir akım oluģturur. ġekil 1.2. Tek ıģın yollu atomik absorbsiyon spektrometresi (Tokman 2007). Daha sonraları yapılan çalıģmalar ve araģtırmalar sonucu ġekil 1.3 de görülen double-beam (çift ıģın yollu) atomik absorbsiyon spektrometrelerine geçilmiģtir. Alternatif akım sistemine göre yapılmıģtır. Bu sistemde ıģık kaynağından gelen ıģık kesikli, atomlaģtırıcıdan gelen ıģık kesiksiz olarak detektöre düģer. Kesikli ıģık dedektörde alternatif bir akım oluģturur (Tunçeli 1991). ġekil 1.3. Çift ıģın yollu atomik absorbsiyon spektrometresi (Tokman 2007). 1.5.1. IĢın Kaynağı Atomik absorbsiyon spektrometrelerinde analizi yapılacak elementin absorpsiyon hat geniģliğinden daha dar emisyon spektrumu veren ıģık kaynakları kullanılır. AAS de kullanılan ıģık kaynakları; 1.Oyuk katot lambaları 25

2.Elektrotsuz boģalım lambaları 3.Yüksek ıģımalı lambalar 4.Sürekli ıģın kaynaklı boģalım En yaygın kullanılan ıģın kaynağı ġekil 1.4 de görülen oyuk katot lambalarıdır. Bu tüp lambalar 1-5 torr basınçta inert bir gaz (argon veya neon) ile doldurulmuģ 3-4 cm çapında 8-10 cm boyunda anot ve katot içeren bir cam silindirden oluģur. Oyuk katot lambalarının yaklaģık olarak kullanım süresi 5000 ma/saat tir (Tunç 2006). ġekil 1.4. Oyuk katot lambasının yapısı (Tunç 2006). Atomik absorbsiyon spektrokopisi yönteminde her element için o elemente özgü bir oyuk katot lambasının spektrofotometreye yerleģtirilmesi gerekir. Bu atomik absorbsiyon analizlerinde en büyük dezavantajdır. Bu nedenle de çok elementli oyuk katot lambaları tasarlanmıģtır. Çoklu elementli lambalar pratik olmasına rağmen her bir elementin emisyon Ģiddeti tekli oyuk katot lambalardaki emisyon Ģiddetinden zayıftır. Bu durum kesinliği ve gözlenebilme sınırını olumsuz etkiler. 1.5.2. AtomlaĢtırıcı Absorbsiyon hücresi olarak da adlandırırlar. Temel görevi bir numunede ki iyonlardan ve moleküllerden analit elementinin temel haldeki atom buharını oluģturur. AtomlaĢtırıcı alevli atomlaģtırma ve elektrotermal atomlaģtırma olmak üzere 2 ayrılır. 1.5.2.1. Alevli AtomlaĢtırıcılar IĢığın gaz halindeki atomlar tarafından absorbsiyonunun ölçülmesi ilkesine dayanır. Alevde örneğin atomlaģtırılmasında ilk iģlem örnek çözeltinin aleve doğru yanıcı-yükseltgen gaz karıģımı ile püskürtülmesidir. Alevli atomik absorbsiyon spektrometrelerinde en yayın kullanılan alev türü hava-asetilen karıģımıdır (Duran 26

2000). Püskürtme iģlemi sonucu numune kurur. Kuruyan küçük parçacıklar ayrılarak geriye katı madde kalır. Geriye kalan bu kurumuģ numunedeki tuzlar çözücü nebulizer yardımıyla buharlaģarak uzaklaģır ve aerosol haline dönüģür. Aerosol moleküllerinin çoğu ayrıģarak atomik bir gaz meydana gelir. Bu atomlar atomik absorbsiyon spektrofotometresinde absorbsiyon yapan türdendir (Tunçeli 1991, Duran 2000). 1.5.2.2. Elektrotermal AtomlaĢtırma Bu yöntemde elementlerin atomlaģtırılması alev sayesinde olmayıp, yanma baģlığı yerine yerleģtirilen grafit fırın içindeki grafit tüp iç yüzeyinde ve grafit tüp platform yüzeyinde ġekil 1.5 de gösterildiği gibi atomizer sayesinde elektriksel olarak sağlanır (Tunç 2006). ġekil 1.5. Elektrotermal atomlaģtırıcı ve grafit tüpün yapısı (Tunç 2006). ġekil 1.5. Elektrotermal atomlaģtırıcı ve grafit tüpün yapısı (Tunç 2006). Bu yöntem fırın içindeki numunenin çözüsünün uzaklaģtırıldığı kurutma, organik moleküller veya inorganik maddelerin uzaklaģtırıldığı küllendirme, serbest atomların oluģturulup pik Ģeklinde absorbsiyon sinyalinin üretildiği, pik yüksekliğinin pik alanında analizi yapılan elementin miktarı ile doğrudan iliģkili olduğu atomlaģtırma olmak üzere 3 basamaktan oluģur. Grafit fırınlı atomik absorbsiyon spektrometresinde (GFAAS) atomizasyon bu üç aģamada belli bir programda gerçekleģir. Analizi yapılacak her element için süre ve sıcaklık dereceleri farklıdır. Ortalama sıcaklık 2500ºC civarındadır. AtomlaĢtırma grafit tüp içerisinde meydana gelir. Numune grafit tüp içine enjekte edilir. Grafit tüpü yaklaģık 5cm uzunluğunda ve 1 cm den daha az iç hacme sahiptir. Tüpe yüksek akım uygulanarak ısıtılır ve inert iç gazı (azot-argon) grafit bölümden geçerek tüpü oksidasyondan korur. DıĢ gaz akıģıda ġekil 1.5 de gösterildiği gibi yüksek sıcaklıklara ulaģan grafit tüpün yanmasını engeller. Soğutma su ile sağlanır. Monokromatörden gelen ıģık 27

demeti grafit tüp içerisinde yönlendirilir. Grafit platform numune giriģ deliğinin altına yerleģtirilir. AtomlaĢtırma iģlemi ancak ġekil 1.6 da gösterildiği gibi sıcaklığın hıza bağlı olarak değiģmediği evrede gerçekleģtirilerek tekrarlanabilir pikler elde edilir (Tunç 2006). Grafit tüp sıcaklığı hızla yükseltildiğinde atomlaģma numune tüp duvarında olmadığı için gecikir. Atomlarına ayrılmıģ element tarafından absorbe edilen ıģık miktarı dedektör tarafından ölçülür. Her element için karakteristik olan dalga boyunda absorbe edilen enerjinin miktarı elementin konsantrasyonu ile orantılıdır. Analizi yapılacak elementin konsantrasyonu düģükse grafit fırınlı AAS kullanılır. Bozucu etkilere karģı daha az duyarlı olduğundan ayrıca tercih edilir. Özellikle Pb, Cd, Cr ve Ni elementlerinin analizlerinde kullanılır (Biyokimya 2012). Grafit fırınlı AAS, sistemin içinden ve dıģından sürekli azot veya argon gazı geçirilerek oksijenin etkisi engellenir. Grafit fırınının örnek çözeltisi, küçük bir delikten enjekte edilir. ġekil 1.6 da gösterildiği gibi 2000 3000 C de oluģturulan sıcaklık programları ile örneğin atomlaģması sağlanır. ġekil 1.6. Sıcaklık programı ve analit evresi (Tunç 2006). ġekil 1.6.Sıcaklık programı ve analit evresi (Tunç 2006). Elektrotermal atomlaģtırıcılarda grafit tüpün ısıtılması iģlemi bir düzlem boyunca doğrusal ısıtma ya da çapraz ısıtma Ģeklinde olabilir. (Tunç 2006). DüĢük miktardaki numunelerde (5-50 μl) bile yüksek gözlenebilme sınırına sahiptir. Selenyum ve manganezin analizi bu yöntemle yapılabilir. En çok kullanılan grafit fırın tipi Massman tipi grafit fırınlardır (Duran 2000). 1.5.2.3. Hidrür AtomlaĢtırma Arsenik, selenyum, civa, tellür antimon, bizmut, As, Sb, Sn, Pb gibi elementler toksik olmaları nedeniyle düģük deriģimlerinin analizinde hidrür 28

atomlaģtırıcılar kullanılır. Hidrür atomlaģtırma ġekil 1.7 de gösterilen akıģ enjeksiyon sistemi kullanılarak sağlanır. TaĢıyıcı reaktif, indirgen ve analit çözeltinin karıģması ile bu sistem gerçekleģtirilir. Peristaltik bir pompa ile çekilen taģıyıcı reaktif ve indirgen ve analiz edilecek çözelti karıģtırılarak karıģma bloğuna gönderilir. KarıĢma bloğundan gaz-sıvı ayıracına hidrür buharları T tüpe taģıyıcı argon gazı ile taģınarak hidrür atomlaģma gerçekleģtirilir. AtomlaĢtırmada alev baģlığı veya elektrik yoluyla ısıtılan fırın kullanılabilir (Tunç 2006). ġekil 1.7. Hidrür atomlaģtırıcı akıģ enjeksiyon sistemi (Tunç 2006). ġekil 1.7.Hidrür atomlaģtırıcı akıģ enjeksiyon sistemi (Tunç 2006). Bu sistemde analiz edilecek elementlerin çözeltilerine asidik ortamda NaBH4 ilave edilerek uçucu hidrürlerine dönüģtürülerek, atomlaģtırıcıya gönderilirler. Civa için ise SnCl2 indirgen olarak kullanılır. Hidrür reaksiyonundaki akıģ enjeksiyon sistemi taģıyıcı reaktif (HCL) indirgen (NaBH4 veya SnCl2) ve analit çözeltinin karıģması ile gerçekleģir. 1.5.3. Monokromatör Analizi yapılacak olan elementin rezonans hattını oyuk katot lambasının yaydığı hatlardan ayırmaya yarar. Monokromatör ġekil 1.8 de gösterildiği gibi bir giriģ ve çıkıģ olmak üzere iki yarık, bir dalga boyunu ayırmaya yarayan bileģeni ve yardımcı optik bileģenlerden meydana gelir. 29

1.8. Monokromatörün yapısı (a ve b tipi) (Tunç 2006). GiriĢ ve çıkıģ yarıkları monokromatöre gelen ve dedektöre üzerine düģen ıģını kontrol ġekil etmeye yarar. Analizin duyarlılığını azaltan veya giriģim yapan diğer çizgilerden ölçüm çizgisini ayırmak için monokromatör yeterli dar bir bant geniģliği sağlayabilmelidir. Bu amaçla cihazlar elementin dalga boyuna göre 0,2-2 nm aralığında çeģitli bant geniģliklerinin kullanımına imkan sağlar. GeniĢ bant aralıklarının kullanımı ıģının daha büyük miktarlarda ıģının detektöre ulaģmasını sağlar. Odak mesafesinin uzunluğu da monokromatörün ıģın ayırma gücünü arttıran bir özelliktir (Tunç 2006, ÇalıĢır 2008). 1.5.4. Dedektör IĢın kaynağından gelen ıģın Ģiddetinin ölçülmesi amacıyla kullanılır. AAS de ıģın kaynağının elektrik sinyaline dönüģtürmek için foto çoğaltıcılar kullanılır. Fotoçoğaltıcılar ġekil 1.9 da gösterildiği gibi ıģığa duyarlı bir katot, bir anot ve dinod adı verilen ek elektrotlardan oluģur. Kaynaktan gelen ıģığı elektrik sinyaline dönüģtürür. Katot kolaylıkla iyonlaģabilen bir malzeme ile örtülmüģtür. ġekil 1.9. Fotoçoğaltıcılı tüplü ve yük eģleģmiģ düzenekli dedektör (Tunç 2006). 30

Fotoçoğaltıcının hassasiyeti katotu örten bu maddeye bağlıdır. Minumum ve maksimum ölçülebilen dalga boyu 197,3-852,1 nm dir. Yük eģleģmiģ dedektörlerde ise ıģın enerjisini elektrik enerjisine çevirebilen transdüserler kullanılır (ÇalıĢır 2008). 1.5.5. Kaydedici Dedektörden alınan sinyal, analizi yapılan elementin absorbansı, deriģimi, bilgisayar ve yazıcı ortamına aktarılarak kaydedilir. 1.6. Atomik Absorbsiyon Spektrometresinde GiriĢimler Atomik absorpsiyon spektrometresinde spektral giriģimler ve kimyasal giriģimler olmak üzere 2 tip giriģim vardır. 1.6.1. Spektral GiriĢimler Oyuk katot lambaların emisyon çizgilerinin çok dar olması nedeniyle çizgilerin örtüģmesinden ileri gelen giriģimler az görülür. IĢınların saçılmasına sebep olan katı tanecikli ürünler veya geniģ bant absorbsiyonu oluģturan yanma ürünlerinden dolayı spektral giriģimler meydana gelebilir. Bu iki durum gelen ıģının gücünü zayıflatarak pozitif analitik hataya sebep olur. Kör çözeltinin ölçülmesi ile spektral giriģim ortadan kaldırılabilir. Saçılmadan ileri gelebilen giriģimler numunenin organik türler içerdiği veya numuneyi çözmede organik çözücüler kullanıldığında da ortaya çıkabilir. Alev atomlaģtırıcıda matriks ürünlerinin giriģimiyle pek karģılaģılmaz bu durum çoğu zaman yanıcı yükseltgen oranı gibi analitik değiģkenlerin ayarlanması ile giderilebilir. Elektrotermal atomlaģtırıcılarda matriks giriģim problemi daha önemlidir. Buna rağmen platform teknolojisindeki geliģmeler, yüksek kaliteli grafit materyaller hızlı fotometrik ölçüm ve zeeman tipi düzeltme ile bu tip giriģimler en aza indirilmiģtir. 1.6.2. Kimyasal GiriĢimler Spektral giriģimlerden daha yaygındır. Kimyasal giriģimin etkileri uygun çalıģma koģullarının belirlenmesi ile en aza indirilebilir. Kimyasal giriģimlerde analitin absorbsiyonunu değiģtiren ve atomlaģtırma sırasında oluģan az uçucu bileģiklerin oluģumu, ayrıģma ve iyonlaģma dengeleri adı verilen kimyasal iģlemler meydana gelir (Doğan 2009). 31

1.7. Zemin Düzeltme Teknikleri Sürekli ıģın kaynağı ile düzeltme yöntemi tekniği ve zeeman etkisi ile zemin düzeltme tekniği olmak üzere ikiye ayrılır. 1.7.1. Sürekli IĢın Kaynağı Ġle Düzeltme Yöntemi Tekniği Bu düzeltme yönteminde ultraviyole bölgesindeki sürekli ıģın kaynağını, oyuk katot lambasına ek döteryum veya halojen bir lambası gibi geniģ bir dalga boyu aralığında ıģıma yapabilen bir ıģık kaynağı oluģturur. Sürekli ıģın kaynağı ve oyuk katot lambadan gelen ıģınlar yol üzerindeki kesicinin yardımı ile atomlaģtırıcıdan sırası ile geçerler. ġekil 1.10. Sürekli ıģın kaynağı ile düzeltme (Tokman 2007). ġekil 1.10 da dilicinin görevi oyuk katot lambasından ve sürekli ıģın kaynağından gelen ıģının atomlaģtırıcıdan sıra ile geçmesini sağlamaktır. Döteryum lambanın ıģının absorbansı analitin ıģının absorbansından çıkarılarak zemin düzeltme tekniği sağlanmıģ olur. 1.7.2. Zeeman Etkisi Ġle Zemin Düzeltme Tekniği Bir atomik buhar kuvvetli bir manyetik alana tutulduğu zaman atomların elektrik enerji seviyelerinde ve her bir elektronik geçiģte birçok absorbsiyon çizgisinin oluģumuna yol açan bir yarılma ortaya çıkar buna zeeman etkisi denir. OluĢan yeni çizgilerin absorbansları toplamı onların oluģturduğu orijinal çizginin 32

absorbansına tam olarak eģittir. Zeeman etkiye sahip cihazlar elektrotermal atomlaģtırıcılar için yararlı olup idrar ve kan gibi örneklerdeki elementlerin analizinde rahatlıkla kullanılabilir. Bir atomike magnetik alan uygulanmadığı durumda atomik ve zemin absorbsiyonu birlikte ölçülmüģ olur (Tunç 2006, ÇalıĢır 2008). 1.8. Eser Element Analiz Yöntemleri Eser elementlerin analizlerinde kullanılan analitik teknikler ve ölçüm yöntemleri hâlihazırda 7 ayrılır (Burtis ve ark 2006, Duran 2000). 1) Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi(AAS) a) Alevli Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi(FAAS) b) Grafit Fırınlı Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (GFAAS) 2) Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma Optik Emisyon Spektroskopisi (ICP-OES) 3) Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma Kütle Spektroskopisi (ICP-MS) 4) X IĢını Floresansı ( XRF) 5) Toplam Yansıma X ıģınları Floresansı (TXRF) 6) Nötron Aktivasyon Analizi (NAA) 7) Elektroanalitik Yöntemler (Polorografi, Voltametri) 1.8.1. Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (AAS) 1.8.1.1. Alevli Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (FAAS) Alev içinde bulunan bir atom türünün baģka kaynaktan alev içerisinde gönderilen kendine has dalga boyundaki ıģın demetini kısmen absorblanması ve geride kalan karakteristik ıģın demetinin azalma derecesini ölçmeye yarayan cihazdır. Elementlerin analizinde kullanılır. Daha çok metal elementlerin analizinde sık kullanılır. 1.8.1.2. Grafit Fırınlı Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (GFAAS) Grafit fırınlarda element analizlerinde sistemin içinden ve dıģından sürekli azot veya argon gazı geçirilerek oksijenin etkisi engellenir. Grafit fırınının örnek çözeltisi, küçük bir delikten enjekte edilerek, analiz edilecek elemente özgü analit sıcaklığı programları ile örneğin atomlaģtırılmasını sağlayan cihaz grafit fırınlı atomik absorpsiyon spektroskopisi cihazıdır. 33

1.8.2. Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma Optik Emisyon Spektrometresi (ICP-OES) Aynı anda birçok elementin nicel analizinde kullanılan bir analiz yöntemidir. DüĢük deriģim seviyelerinin tayininde baģarı sağlayan bir yöntemdir (Göküstün 2005). Atom veya iyonların uyarılmıģ enerji düzeylerine çıkmaları UV veya görünür bölge ıģımalarını absorplamaları dıģında bir prosesle gerçekleģmiģse, yayılan karakteristik ıģımanın ölçülmesi yöntemine atomik emisyon spektroskopisi denir (Kavak ve ark 2004). Bu yöntem uyarmayı sağlayan enerji kaynağının türüne göre sınıflandırılır. Uyarmayı sağlayan ICP kaynağı, yüksek sıcaklık neticesinde katyon ve elektronlarına ayrıģmıģ argon gibi inert bir gazlardan yüksek enerjili ve yüksek frekanslı iyonlaģmıģ bir plazmayı üretir (ÇalıĢır 2008). Bu plazma numunedeki elementlerin atomlaģma ve uyarılma iģlemlerini sağlar. Hedef türlerin yaydığı ıģımanın ölçülmesine dayalı atomik spektroskopi çeģitli ICP-OES adını alır. Yayılan ıģıma Ģiddeti analitin deriģimi ile doğru orantılıdır. Ca, Mg, Zn, Cu, Fe, Al gibi elementlerin analizi bu yöntemle yapılır (Burtis ve ark 2006). 1.8.3. Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma - Kütle Spektrometresi (ICP-MS) Katı, sıvı ve gaz örneklerde çok sayıda elementin hızlı, ucuz, hassas ve doğru biçimde niteliksel, niceliksel ya da yarı-niceliksel olarak ölçülmesine olanak sağlayan ileri teknoloji ürünü bir analiz örneğidir (Kavak ve ark 2004). ICP-MS'in en cazip yönlerinden birisi, kütle spektrometrik belirlemenin optik belirlemeye göre daha düģük gözlenebilme sınırları sağlamasıdır (Göküstün 2005). Elektromanyetik indüksiyonla 10,000 ºK sıcaklığa ulaģtırılan argon plazması tarafından örneğin iyonize edilmesi, iyonize elementlerin kütle spektrometresi tarafından ayrıģtırılması ve element deriģimlerinin elektron çoklayıcı bir dedektör tarafından ölçülmesi aģamalarını içerir (ÇalıĢır 2008). Örnekteki tüm elementlerin değiģimi 1-2 dk içinde ölçülür. ICP-MS klinikteki uygulamaları test edilmiģ bir yöntemdir (Burtis ve ark 2006). 1.8.4. X IĢını Floresansı (X-RF) X-ıĢınları dalga boyları 0.01 nm ile 10 nm arasındaki elektro manyetik ıģınları kapsar. Uygulamalarda X ıģınları havası boģaltılmıģ bir tüp içinde hedef adı verilen elementin elektronlarla bombardıman edildiği X-ıĢını tüpünden elde edilir. Isıtılan bir flamandan elde edilen elektronlar uygulanan gerilim ile hedefe doğru 34

hızlandırılarak, hedefi oluģturan atomun iç kabuktaki elektronları uzaklaģtırılır. Bu sırada hedefe özgü X-ıĢınları yayınlanır. X-ıĢını ile analizi yapılacak madde etkileģtirildiğinde analizi yapılacak maddede, iç kabuk boģluğu oluģması ve boģluğun dıģ kabuktaki elektronlar tarafından doldurulması sırasında yayılan X-ıĢınlarının Ģiddetinin ölçülmesini temel alan X-ıĢınları floresans spektroskopisi (XRF) geliģtirilmiģtir (Kavak ve ark 2004). XRF katı sıvı gaz halindeki örnekler incelenebilir. Kimyasal analizde üstünlükleri absorbsiyon ve emisyon çizgilerinin az oluģu ve spektrumlarının basit oluģudur. X-ıĢınları metotları jeolojik, arkeolojik, çevresel, partiküler ve biyolojik örneklerdeki eser elementlerin tayini için son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır (Duran 2000). 1.8.5. Toplam Yansıma X IĢınları Floresansı (TXRF) TXRF kantitatif analiz örneklerinin yapılması için en iyi analiz yönteminden biridir. Bu yöntem yarı iletken endüstrisinde kullanılabilir. 1.8.6. Nötron Aktivasyon Analizi (NAA) Elementlerin analizi için analitik nötron kullanarak yapılan analiz tekniğidir. Bu analiz ile elementlerin konsantrasyonlarının doğru belirlenmesi son derece duyarlı bir yöntemdir. Duyarlılık nanogram düzeyde ölçü birimi ile ifade edilir. NAA yöntemi nötronlar ile ıģınlama üzerine örnek üretilen radyoaktif izotopların yaydığı karakteristik gamma ıģınları algılama, Ģiddetinin ölçmesi ve miktarının bulunması esasına dayanır (Duran 2000). 1.8.7. Elektroanalitik Yöntemler Voltametri elektrot potansiyelinin değiģtirilerek akımın kaydedildiği elektro analitik bir yöntemdir. Çözeltideki iyonların türünün belirlenmesinde ve deriģimlerinin saptanmasında kullanılır. Voltametri cihazları kompakt bir yapıda olup aynı zamanda da üstün analiz kabiliyetine sahiptirler. DüĢük çalıģtırma maliyetleri voltametri için önemli bir avantajdır. Oldukça düģük analiz limitlerine sahiptir. Tür belirleme için idealdir. Otomasyonu kolaydır. 1.9. Referans Aralığı Nedir? Referans aralığı nedir sorusuna yanıt bulmamız için ilk önce referans aralık çalıģmalarına katılan bireylerin sağlık tanımlarının yapılması gerekir. Dünya Sağlık 35

Örgütü (WHO) ya göre sağlık; kiģinin hastalık ya da güçsüzlük halinin olmamasını, bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halini ifade eder (Burtis ve Ashwood 2006). Hekimlerce bireylerin sağlıklı olup olmadıklarına referans verilere baģvurularak karar verilir (Horn ve Pesce 2003). Bu verileri, bireylerden alınan anamnezler, yapılan muayeneler ve istenen laboratuvar tetkikleri oluģturur (Burtis ve Ashwood 2006). Biyokimya laboratuvarlarında yapılan biyokimyasal testler, klinik tanının konulmasında hastalığın seyrinde, yapılan tedavide ve tedavi sürecinde rol oynarlar. Laboratuvar sonuçlarının yorumlanırken, bu sonuçların bir Ģekilde normal kabul edilmiģ olan değerlerle karģılaģtırılması gerekir (Bakan 2011). Bir laboratuvar testinin en önemli unsurlarından biride referans aralığıdır (Horowitz 2008). Laboratuvar test sonuçlarındaki referans aralıkların belirlenmesinde daha çok sağlıklı olan kiģilerden elde edilen değerler seçilir. Ancak referans aralığı sadece sağlam bireylere yönelik değil herhangi bir fizyolojik ve patofizyolojik bozukluğu ortaya çıkarmak içinde yapılabilir (Laleli 2003). Referans için seçilmiģ bir bireyin kendine özgü fenotipinin klinik laboratuvarlarda gözlenmesi ya da ölçülmesi ile elde edilen değere referans değeri denir (Toprakçı 2000, Balcı 2006). Referans aralığını belirlemeden önce referans aralığının uygulanacağı referans aralık ve referans grubunun belirlenmesi gerekir. Referans grubun belirlenmesinde grubu oluģturacak bireylerin daha önceden belirlenmiģ belli kriterlere sahip olması gerekir. Bu kriterleri sağlayanlar referans bireyi oluģturur. Referans aralığı ise referans bireylerin oluģturduğu örnek referans dağılımının belirli bir istatiksel analiz yöntemleri kullanılması sonucunda elde edilen en küçük ve en büyük değer arasındaki değer aralığı, referans değer aralığı tanımını oluģturur (Hayran, Hayran 2011). Belirli bir popülasyondan seçilen bireylerin tümünün oluģturduğu topluluğa referans kitlesi denir. Böylece referans kitlesi kendi arasında bir dağılım oluģturmuģ olacak, bu dağılımda istatiksel analize tabi tutulduğunda dağılımın alt ve üst değerleri elde edilmiģ olacaktır. Alt ve üst değerlerin içine aldığı kesim dağılımın belli bir yüzdesini ifade eder (Balcı 2006). Dünyada teknolojinin gün geçtikçe geliģmesi klinik ihtiyaçlarında farklılaģmasına ve geliģmesine neden olmaktadır. Bu durum klinik laboratuvarlarda çok çeģitli uygulama ve değerlendirmelere neden olur. Bu çeģitliliğin ortadan kaldırılması da ancak laboratuvarların kendi referans aralıklarını belirlemeleri ile giderilebilir. Çünkü dünya üzerinde coğrafi nedenler, bölgeler arası yaģ, cinsiyet, ırk, 36

beslenme gibi unsurlardan dolayı referans değerlerde farklılık ortaya çıkar (Horowitz 2008). Herhangi bir klinik bir laboratuvarda yapılmıģ bir referans aralık değeri baģka bir laboratuvarda geçerliliğini sürdürmesi hekimlerin hastaların teģhisinde ve hastalıkların tedavi süresinde olumsuz karar almalarına ve hastaların bulunduğu popülasyona göre değerlendirilememesine neden olur (Kalafat 2008). 1.10. Referans Birey Referans birey belli kriterlere göre seçilmiģ olan ve daha önceden klinik araģtırma yapılmıģ olan bireylerle karģılaģtırılan bireydir (Kalafat 2008). 1.10.1. Referans Bireylerin Seçimi Referans aralığı belirlenmesinde referans çalıģmasına katılacak popülasyonun belirlenmesi en önemli aģamadır. Popülasyonu kiģinin kendisi (kiģinin sağlıklı olduğu dönemlerde elde var olan test sonuçları), hastane dıģı yani sağlıklı bireylerin oluģturduğu popülasyonu veya hastane popülasyonu oluģturabilir (Hızlı 2006). National Committee For Clinical Laboratory Standards (NCCLS) ve Ġnternational Federation of Clinical Chemistry and Laboratory Medicina (IFCC) nin referans değerlerin hesaplanırken koyduğu standart referans bireylerin direkt yöntemle seçilmelerini önermektedir. Bu durum masraflı ve pratikte uygulanabilirliğinin zor olması nedeniyle 3 temele dayalı 6 adet seçme yöntemi önermektedir (Laleli 2003, Hızlı 2006). 1.Direkt-Ġndirekt 2.Test öncesi örnekleme (priori) -Test sonrası örnekleme (posteriori) 3.Rastgele olan ve Rastgele olmayan yöntem 1.10.1.1. Direkt ve Ġndirekt Yöntem Direkt yöntemde daha önceden belirlenmiģ kriterlere göre hazırlanmıģ olan anket formları ile bireylerin anketi doldurulmaları sağlanarak analizleri yapılmıģ olur. Referans değerlerin hesaplanmasıyla ilgili standartları NCCLS referans bireylerin direkt örnekleme yöntemi ile seçilmelerini önerir. Direkt örnekleme yönteminde NCCLS C28-A standartlarına göre; uygun olarak hazırlanmıģ olan örnek anket formu kullanılır. Bu anket formu doldurularak bireylerin laboratuvar tetkikleri yapılır (Ġlçöl 2004, Özarda 2011). 37

Ġndirekt yöntem laboratuvara baģvuran hastaların analiz sonuçlarının bulunduğu bir veri tabanına ulaģılarak belli kurallara uygun olarak test sonuçlarının seçilmesi iģlemidir. Seçilen test sonuçları kullanılarak geriye dönük referans aralıklar hesaplanır. Ġndirekt yöntemin temel prensibi Ģöyledir. Klinik laboratuvarlarda üretilen sonuçların çoğunluğu tam olarak normal bir dağılım göstermeselerde normale yakın bir dağılım ortaya çıkar. Normal dağılım, değiģken değerlerin dağılımının normal dağılıma uygun olup olmaması prensibine dayanır (Hayran, Hayran 2011). Eğer dağılımda çok fazla sapma veya herhangi bir gruplaģma yoksa bu dağılımın içindeki normal dağılıma uyan bölüm alınabilir. Ġndirekt örnekleme yöntemi ile toplanan verileri değerlendirmeye yarayan pek çok çeģitli istatiksel analiz yöntemleri tanımlanmıģtır. Bu analiz yöntemlerinin bazı dezavantajları vardır. Bu analiz yönteminde alt ve üst referans değerlerin istatiksel analizde kullanılan matematiksel metodlara bağlı kalması, elde edilen referans aralıklar, referans çalıģmasının yapıldığı hastanenin belirli bir zamandaki referans aralıkları değerlerini gösterir (Toprakçı 2000, Kalafat 2008). Oysa referans değerleri hastaneden hastaneye farklılık gösterebilir. Ġndirekt yöntemle elde edilen referans değerlerin daha geniģ popülasyonlara uygulanması birçok probleme neden olur (Balcı 2006). Eğer bir referans aralığı hesaplamasında dolaylı örneklendirme yolu tercih edilecekse veri toplama aģamasında uyulması gereken kuralla Ģunlardan oluģur. 1. Kullanılacak örnek dağılım referans için seçilen popülasyonun bir parçası olması gerekir. Hasta verileri seçilirken hastanedeki mevcut kayıtların kullanılması gerekir. Hastane popülasyonu dıģındakilerin değerlendirilmemesi gerekir. 2. Örnek referans dağılım ünimodal olmalı ve dağılımın içinde homojenitenin bozulmasına neden olabilecek gruplaģmaların olamaması gerekir. 3. Verilerin yoğun olduğu bölge, dağılımın moduna uygun olmak zorunda olup; total dağılım ile örnek dağılım modlarının birbirlerine yakın olması gerekir. Ġndirekt yöntemde herhangi bir veri seçimi yapılmadığından, direkt yöntemden daha kolay bir yöntemdir. Dağılımda ortaya çıkan modlar iyi gözlenmelidir. Birden fazla mod ortaya çıktığında hastanın tanısı ve hastanın demografik bilgileri kullanılarak gruplaģmaların önüne geçilmelidir (Balcı 2006, Güngören 2008). Ġster direkt ister indirekt yöntem olsun, bu iki yöntemle de örneklendirme yapılabilmekte olup; bu yöntemlere göre seçilen referans bireylerde 38

farklı istatistiksel metotlarla değerlendirmeler yapılır. Veri seçiminin doğruluğu, dağılımlarda ortaya çıkabilecek uç değerleri ve gruplaģmaları azaltacaktır. Bir baģka kullanılan kriterde hasta taburcu olduğu anda hastaya ait tanısının kullanılarak tanı doğrultusunda bazı test sonuçlarının dıģlanarak hastalık tanısında belirtilen patolojinin etkilemediği test sonuçlarının referans kitlesine dahil edilmesiyle ortaya çıkan kriterdir (Ġlçöl 2004, Özarda 2011). Referans bireyler seçilirken Tablo 1.1. de yer alan bu faktörlerin etkisi altında olup olmadıkları durumuna bakılır. Tablo 1.1. Referans Kitlesindeki GruplaĢmaya Neden Olan Faktörler *YaĢ *Cinsiyet *Açlık-tokluk durumu *Egzersiz *YerleĢim yeri *Sigara kullanımı *Biyoritm *Örnek alınırken vücut postürü *Irk *Diyet *Menstüral siklus durumu *Gebelik *Numune alım saati Tabloda yer alan kriterler referans bireyin seçimi aģamasında uygulamanın yönüne göre iki Ģekilde değerlendirilir. 1.10.1.2. Test öncesi Örnekleme (priori) -Test sonrası örnekleme (posteriori) 1. Test öncesi örnekleme (apriori) yöntemi dıģlama kriterleri seçilirken kullanılır. Geriye yönelik bir dıģlama vardır. 2. Test sonrası örnekleme (aposteriori) yöntemi ise elde var olan bir veri kitlesi var olup; bu kriterler sonradan kullanılır. DıĢlamanın yapılabilmesi için elimizde çok iyi hazırlanmıģ bir veri tabanına sahip olmak gerekir (Toprakçı 2000, Balcı 2006). 1.10.1.3. Rastgele Olan ve Rastgele Olmayan Yöntem Rastgele olan yöntemde her bireye eģit Ģekilde seçilme Ģansı verilir. Referans grupların oluģturulmasında bireylerin rastgele yöntemle seçilerek grup oluģturulması daha uygundur. Bu yöntemde grup içerisindeki her bireyin referans grubu kriterleri sağladığı düģünülerek, örnekler toplanır ve analiz edilerek değerlendirilir. Bu yöntem 39

gerçek hayata uygulanabilirliği zor olan bir yöntemdir. Bu zorluğu gidermek için, kan donörlerinden ve hastane çalıģanlarından grup oluģturularak referans aralık hesaplaması sık yapılan bir hesaplamadır. Fakat bu rastgele örneklem tanımına uymayan bir iģlemdir. Rastgele olmayan örneklemde bireylere eģit olmayan seçilme Ģansı veren bir yöntemdir. Bu yöntem çoğunlukla uygulanan bir yöntemdir. 1.10.2. Referans Kitlesinin Gruplandırılması Referans aralığı hesaplamalarında elde edilen verilerin normal dağılıma uyması icap eder. Normal dağılıma uyan ve modülasyona uğramayan verilerde gruplandırılmanın yapılmasına gerek yoktur. Ama genelde biyolojik veriler gaussian dağılıma uymazlar; çünkü bu verilerde modülasyona neden olan faktörler çoktur (Balcı 2006, Güngören 2008). Dağılımlarda ortaya çıkan bu gruplaģmaların nedeni olan faktörle Tablo 1.1. de sıralanmıģtır. En fazla kullanılan kriterler yaģ ve cinsiyettir. Bir çalıģmada dıģlama kriteri olarak kabul edilen kriterler baģka bir çalıģmada dağılımları gruplara ayırmada kullanılabilmektedir. ÇalıĢma sonucunda istatiksel olarak gruplar arasında önemli bir farkın olup olmadığına bakılabilir. Bunun için student s T-test kullanılan en yaygın istatiksel analiz yöntemi olup; bu testte iki farklı grubun karģılaģtırılması sağlanır. Varyans analizi yöntemi ise ikiden fazla grubun ölçümle belirtilen değiģkenlerin karģılaģtırılmasında kullanılan istatiksel analiz yöntemidir (Hayran, Hayran 2011). 40

1.10.3. Referans Aralık Tayininde Veri Sayısının Önemi ve Ġstatiksel Yöntemler Referans aralıklarının belirlenmesi amacıyla yapılan çalıģmalarda çalıģmaya katılacak veri sayısının miktarı, araģtırmanın doğruluğu ve güvenirliği açısından önem arz eder. Veri sayısının çokluğu referans aralık değerlerinin güvenirliğini ve doğruluğunu olumlu etkiler. Referans aralık belirlenmesi çalıģmalarında istatistiksel yöntemler ikiye ayrılır. Bunlar parametrik yöntemler ve parametrik olmayan yöntemlerdir. Bu iki yöntemden hangisinin kullanılacağına dağılımın tipine ve veri sayısına göre karar verilir. Dağılım tipine etki edecek uç değerler ve veri sayısı gibi faktörler iyi değerlendirilmelidir. Ortaya çıkabilecek olumsuz etkileri en aza indirebilmek ve metodumuzun güvenilir olmasının sağlanması için veri sayısı ne kadar olması gerekir? (Balcı 2006). Normal olmayan ve normal dağılımlar çok çeģitli örnek veri sayılarında incelenmiģ bunun sonucu normal dağılımlarda veri sayısı daha düģük sayı ile dağılım yapılmaktadır. Bu durum ancak dağılımın iyi tanımlanması Ģartıyla gerçekleģir. Normal olmayan dağılımlar düģük verilerde güvenilir olmayan sonuçlar vermektedir. Referans aralıklarının hesaplanması için en az 120 veri gerekmektedir (Ġlçöl 2004, Horowitz 2008, Özarda 2011). Bu veri sayısı ile sağılımın % 2,5-% 97,5 nci noktalarına denk gelen yerler saptanmıģ olur. Normal olmayan dağılımda merkezi % 95 alan içindeki verilerin referans aralık sınırları ve referans aralık sınırlarının % 90 güven aralıklarının hesaplanması için yeterlidir. Parametrik yöntemlerde 120 verinin %90 güven aralığı için yeterli olduğunu NCCLS beyan etmiģtir. 153 veri %95 güven aralığında 198 veri %99 güven aralığında olması için gereken en az veri sayılarıdır. Ġstatiksel bir çalıģmada 20, 40, 60, 80, 100, 120 veri sayılarında parametrik olmayan, parametrik transformasyon ve bu iki yöntemin modifiye yöntemleri kullanılmıģ olup; bu modifiye yöntemler orijinal yöntemleri düģük veri sayılarında uygulanabilir hale getirmek için geliģtirilmiģtir. Eğer bu çalıģmalarda 120 veri kullanıldığında yöntemler arasında çok az bir farkın ortaya çıktığı, ancak veri sayısı düģtüğü zaman parametrik olmayan yöntemlerin etkisinde azalma göstermektedir. Veri sayısı 120 nin altındaki verilerde modifiye edilmiģ yöntemlerle en az 30 veri ile çalıģmanın mümkün olduğu bildirilmektedir (Hayran, Hayran 2011). Uç değerlere dağılımlarda her zaman rastlamak mümkündür. Ortaya çıkan bu uç değerlerin çıkartılması için birçok istatiksel metodlar kullanılabilir. Bunlar; blok 41

prosedürü, standart sapma istatistiği, boxplot çizim Ģeklinde cut-off yaklaģımı, dixon metodudur (Toprakçı 2000). 1.11. Referans Dağılımının Ġncelenmesi Histogram çizilerek referans aralıkların gözle görülmesi sağlanır. Histogram ile istatiksel tekniklerin yanlıģ kullanımı engellenebilir. Histogram sürekli değiģkenler için çizilebilir (Sümbüloğlu, Sümbüloğlu 2002). Histogram yapılırken aģırı uç verilerin olup olmamasına dikkat edilmelidir. Birden fazla tepe noktası ortaya çıkan bimodal veya polimodal dağılımlar bize birden fazla alt grubun varlığını gösterir. Bu durumlarda referans bireylerin seçimindeki kriterler tekrar gözden geçirilmeli, yaģ, cinsiyet vb. faktörlere göre gruplara ayırma iģlemi tekrar edilmelidir. 1.12. Referans Aralık Tayininin de Ġstatistiksel Yöntemler Referans aralık tayininde kullanılan istatistiksel yöntemler parametrik ve parametrik olmayan yöntemler olarak 2 ayrılır (Güreli 2004) 1.12.1. Parametrik Yöntemler Bu yöntemde verilerin normal dağılıma uymaları ve her testte farklı farklı koģulların yerine gelmesi gerekir. Normal dıģı ya da ordinal dağılım gösteren verilere parametrik testin uygulanması sakıncalı bir durumdur (Hayran ve Özdemir 1996). Bu yöntem nonparametrik yönteme göre zor bir yöntem olup; ikiye ayrılır. 1.Parametrik yüzde tahmin yöntemi 2.Parametrik tolerans aralık yöntemi Parametrik yüzde tahmin yönteminde %2,5 - %7,5 lik bir bölgenin sınırlarını oluģturmakta olan minumum ve maximum değerler aranır. Bu bölge dağılımın %95 ini yansıtmaktadır. Parametrik tolerans yönteminde ise dağılımın %95 i belli bir olasılık içerisinde açıklanır. Olasılığın %90 ının altında olduğu durumlarda parametrik tolerans yönteminin kullanıldığı durumlarda çok geniģ referans aralıklarının ortaya çıkmıģtır. Ortaya çıkan bu geniģ referans aralıkları ancak veri sayılarının (n 1000) kullanılması ile engellenebilir. %95 lik bölge dağılımda farklı yerlere lokalize olabilir. Referans aralıkların çok geniģ tutulması istatiksel testin tanısal gücünü zayıflatabilir. Bunun tam tersi olarak %95 olasılıkta ise çok dar bir aralık ortaya 42

çıkar. Parametrik tolerans yöntemi bu nedenle parametrik yüzde yöntemine göre daha az tercih edilir (Toprakçı 2000, Laleli 2003, Güreli 2004). 1.12.2. Parametrik Olmayan Yöntemler Nonparametrik olmayan yöntemdir. Daha az koģulun varlığında uygulanabilen bir yöntemdir. Bu testlerde genellikle nominal, ordinal yada normal dıģı dağılım gösteren verilerin analizi mümkündür. Parametrik olmayan yöntemler için veri sayısı en az 120 olmalıdır. DüĢük denek sayılarında testin güvenirliliği yetersizdir. Normal dağılıma uygun verilere nonparametrik testlerin uygulanması pek hatalı sayılmaz (Güreli 2004, Hayran ve Hayran 2011). Yöntem 3 gruba ayrılır (Balcı 2006). 1. Parametrik olmayan yüzde tahmini yöntemi 2. Modifiye parametrik olmayan yöntemler 3. Parametrik olmayan tolerans aralığı yöntemi 43

2. MATERYAL ve METOD 2.1. MATERYAL 2.1.1. Hedef Nüfus, Ġçerme ve DıĢlama Kriterleri ve Örneklem Büyüklüğü 2.1.1.1. ÇalıĢmaya Alınma Kriterleri 1. Katılımcıların öznel olarak bugün kendini iyi hissedip hissetmediklerinin sorulması 2. Katılımcıların yaģ aralığı 18-65+ den yukarı yaģ aralığında olmaları 3. Katılımcıların günlük bir ilaç ya da vitamin alımları (ismi, doz sıklığı) kayıt altına alınmalı ve gerekli ölçümler yapılarak izin verilmelidir. Oral kontraseptif ya da östrojen ve tiroksin tedavisine yönelik ilaç kullananlara izin verilir. Ancak bunlar kaydedilmelidir. 2.1.1.2. ÇalıĢmadan DıĢlama Kriterleri 1. Katılımcıların insülin ya da oral ilaçla tedavi edilen Ģeker hastalığının olması 2. Kronik karaciğer ya da böbrek rahatsızlığının olması. 3. Ciddi bir hastalığı gösteren kan sonuçlarının varlığı 4. Geçtiğimiz 4 hafta içerisinde hastaneye yatma veya hastalık geçirme durumu 5.Geçtiğimiz 3 ay içinde kan bağıģında bulunulması 6. HBV, HCV veya HIV taģıyıcısı olması 7. Hamilelik durumu veya 1 yaģ altı çocuk sahibi olması 8. Son 12 hafta içerisinde bir araģtırma ürünü ya da çalıģmaya katılmıģ olması 2.1.2. Örnek Büyüklüğü NCCLS nin C28-A3 protokolünde çalıģma yapılacak bölgelerde örneklem büyüklüğünün en az 120 (erkek ve kadın 60*2) olmasını önerir. Bizde Tokat ili bölgesinde yaptığımız bu çalıģmada NCCLS nin C28-A3 sayılı protokolünü dikkate alarak çalıģmamızın örneklem büyüklüğünü 18-65 ve 65 yaģ üstü arasında 105 i erkek 61 i kadın olmak üzere toplam 166 kiģiden oluģturduk. 2.1.3. Anket Dünya çapında bölgeler arasında gerekli karģılaģtırmanın sağlanması için gerekli temel öğelerin yer aldığı, BMI (vücut kitle indeksi) özel bir diyet, sigara, tüketimi, haftada alkol alımı, ilaç alımı veya takviyeleri, fiziksel güç ve aktivitede 44

bulunma sıklığı ve durumu, menstrüel sıklığı, egzersiz durumu, beslenme tarzı gibi değerler test sonuçlarını varyasyon kaynaklarını analiz etmek için ve ikincil dıģlama gerekliliğini değerlendirmek için kullanıldı (Ek:C Anket). 2.1.4. ÇalıĢma ÇalıĢmaya katılımın sağlanması için, gönüllülere çalıģma hakkında bilgi verecek e-mailler göndererek çalıģmaya davet edilmelerinin sağladık. Her bir gönüllü için; *ÇalıĢmaya davet *ÇalıĢma hakkında açıklama metni (alınma/dıģlanma kriterlerini içeren) *Onay formu (Etik kuruldan alınmıģ) *Gönüllülerden alınan imzalı gönüllü olur formu *ÇalıĢmaya katılım için resmi prosedürler hazırladık. 2.1.5. AydınlatılmıĢ Onam Formu ÇalıĢmanın amacını, izlenecek olan yöntemler ve iģlemleri, araģtırmanın süresini, katılması beklenen gönüllü sayısını, gönüllülere getirebilecek olası faydaları, ek risk ve rahatsızlıkları, araģtırmanın yapılacağı yerleri, araģtırmaya katılan araģtırıcıları, araģtırmaya gönüllünün istediği anda katılma ve çekilme hakkının olduğunu, araģtırma masraflarını, kiģinin sosyal güvenlik kurumuna herhangi bir ek ödeme veya masraf getirmeyeceğini, araģtırma süresince iletiģim kurmak için gerekli kiģilerin iletiģim bilgilerini, gönüllülerin kimliklerinin gizliliğini, adı soyadı, tarihi gönüllülerin ve araģtırma yürütücüsünün imzasının yer aldığı yazılı izin elde edilerek, orijinal imzalı formları kullandık. (Ek:B AydınlatılmıĢ Onam Formu) 2.1.6. YaĢ ve Cinsiyete Göre Gönüllü Tablolama ÇalıĢmaya davet edilen gönüllerden, çalıģmayı kabul edenleri, araģtırmacımız tarafından cinsiyet ve yaģ dengeli bir dağılım gösterecek Ģekilde tablo hazırladık. Bu tablo cinsiyet ve yaģ dağılımı temel hedef aralığı bölgeler arası farklılıkların ortaya konulması açısından büyük önem taģır. Temel hedef aralığı 18-65 ve 65 yaģ üstü aralığında toplam 5 grup olacak Ģekilde tablomuzu oluģturduk. 45

Tablo 2.1. ÇalıĢmaya katılan gönüllülerin yaģ ve cinsiyet aralığında dağılımları Cinsiyet 18-29 30-39 40-49 50-64 65 + Erkek(n) 24 41 23 10 7 Kadın(n) 22 13 11 10 5 Toplam 46 54 34 20 12 2.1.7. Kan Örneklemesi Ġçin Randevu ve Hazırlık ÇalıĢmamızda yer alan katılımcıların kanlarının alınması için hafta içi günleri sabah 08:30-10:00 saatleri arasında 10 dk lık periyotlar halinde her gönüllüye randevuları not ederek verdik Gönüllülere randevu tarihinde ve saatinde hazır olmalarını söyledik. Örnekleme öncesi aģağıdaki Ģartları her gönüllüye hatırlattık. *Örneklemeden önceki 3 gün egzersizden kaçınmaları gerektiğini *Bir gece vardiyasında çalıģtıktan sonra örneklemeden kaçınmaları gerekliliğini *Örnekleme öncesi gece aģırı yeme ve/veya alkolden uzak durmalarını *Örnekleme öncesi en az 10 saat bir Ģey yiyip içmekten kendilerini alıkoymalarını *Kan toplama süresinden öncesi sigara içmekten kaçınmalarını hatırlattık. 2.1.8. Anket Toplanması Anketleri gönüllülere verdik. Gönüllülerin anketi doldurabilmeleri için boy, kilo, bel çevresinin ölçümlerini sağlayacak mezura, tartı, boy cetvelini hazırladık. Gönüllülere ait kimlik etiketleri ve gönüllü onam formunu imzalattırıp fotokopilerini çekerek bir nüshalarını arģivledik. 2.1.9. Kan Toplama Öncesi Prosedürler 2.1.9.1. Örnekleme Ġçin Ekipman Hazırlanması ve Depolama Örnekleme için kullanılan tüpleri düz tüp (serum eser element tüpü) olarak her bir gönüllü için 1(bir) adet olarak ayırdık. Kullanılan tüp tipini kayıt ettik. Her bir gönüllüye ait (ID) numune etiketleri kan alma tüpleri ve saklama kapları üzerine yapıģtırdık. YapıĢtırılan etiketlerin ankette ve onam formunda yer alan bilgiler ile tutarlılıkların karģılaģtırılarak, olası hataların giderilmesi sağladık. 46

2.1.9.2. Örnekleme Öncesi Gönüllü Hazırlanması Gönüllülerin kan alınmadan önce en az 30 dk. oturur pozisyonda dinlenmelerini sağladık. Acele ile telaģ edilmesi gönüllülerin strese girmelerine ve buna bağlı postur değiģikliklerine neden olacağını, bu durumun da test sonuçlarında farklılaģmalara neden olabileceğini açıkladık. Sigara içmek isteyen gönüllülere sigaranın kanda bazı enzim ve değerleri etkilemesi nedeniyle, sadece kan toplama öncesi sigara içilmesine izin verilmeyeceğini gönüllülere açıklamaya çalıģtık. 2.1.10. Kan Alımı Ġçin Prosedürler *Damar yüzeyinden 7-10 cm üzerinde olacak Ģekilde turnike uyguladık. Damar üzerinde 1 dakikadan uzun turnike bırakılmamasına dikkat ettik. *Kan alımı sırasında yumruk sıkılması kanda potasyum yüksekliğine ve kanın hemoliz olmasına neden olabileceğinden gönüllülere dikkat etmelerini söyledik. 166 sağlıklı kiģinin kan örnekleri sabah 08:00-10:30 saatleri arasında gönüllülerin randevu saatine göre içeriksiz cam lacivert kapaklı ABD menģeili vacuette markalı eser element tüplerine yaklaģık 9 cc kan alınarak örnekler topladık. *Kan alınan her bir tüpü en az 5 kere 180º açı ile aģağı yukarı ters düz ettik. 2.1.11. Serum ve Alikotların Hazırlanması *Kan tüplerini doğrudan güneģ ıģığının altına veya düģük sıcaklıklar altında durmalarını engelleyip buzdolabında +4 C muhafaza ettik. Daha sonra 5000 rpm de devirde 10 dakikada örnekler santrifüj iģlemini sağladık. *Kan alma tüpleri ile ayrıģtırılacak ependorf tüplerindeki kimliklerin aynı olup olmadığını kontrol ettik. 2.1.12. Depolama ve Örneklerin Sevkiyatı Alınan kanları önce, 5000 devirde 10 dakika santrifüj edilerek serumları ayrıldı ve alikodlanan eppendorflara porsiyonlandı. Tokat tan nakil gününe kadar -40 ºC de derin dondurucuda saklandı. Numunelerin çözünmeden Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Laboratuvarına, kuru buz aküler ile hazırlanmıģ soğuk zincir taģıma kabı ile nakli sağlandı. 47

2.1.13. Kan Örneklerinin Saklanması Laboratuvara nakli sağlanan kan örneklerini tüp spotlarına yerleģtirerek yaģ gruplarına göre 5 erli gruplar halinde numaralandırıp, -80ºC de derin dondurucuya yerleģtirip çalıģma gününe kadar kalmalarını sağladık. 2.1.14. Kullanılan Cihaz ve Malzemeler 1. Zeeman Düzeltmeli Atomik Absorbsiyon Cihazı; Varian marka AA 240Z Atomic Absorption Spectro AAS GTA 120 USA 2. Mikrodalga Fırın; örnekleri yakmak için Mars5 CEM marka Cem Corporation 3100 Smith Form Road, USA 3. Graphite Tube Atomizer USA 4. Santrifüj Sigma Laboratary Centrifuges Speed 3000 devirde time 10 dk (rpm) Germany 5. Vestel marka derin dondurucu Türkiye 6. Eser element tüpü; lacivert kapaklı 9 cc lik vacuette marka ABD menģeili 7. Otamatik pipet ve pipet uçları Brand Transferpette marka 100-1000 μl 8. %0,1 lik HNO3 MERCK marka KGaA 64271 Germany 2.1.15. Kullanılan Reaktifler 1. Serum Selenyum standardı SCP SCIENCE Lot:SC8275549 Selenium AA Standart 1000 μg/ml standart çözelti 2. Matrix Modifier %2 Pd in %5 HNO3 (GFFAA) için kalibrasyon standartı Lot:140-003-091 3. Serum bakır standardı SCP SCIENCE Lot: SC 824012 Copper AA Standart 1000 μg/ml standart çözelti 4. Serum çinko standartı SCP SCIENCE Lot: SC 8191562 Zinc AA Standart 1000 μg/ml standart çözelti 2.1.16. Cam ve Plastik Malzemelerin Temizlenmesi Deneylerde kullanılan tüm cam ve plastik malzemeler en az 48 saat %10 luk nitrik asit çözeltisi içerisinde bekletildikten sonra 3 kere distile su ile yıkanarak durulandı ve 3 kez de deiyonize sudan geçirildikten sonra kurutularak kullanıldı. 48

2.2. METOT 2.2.1. Örneklerin Analiz Periyodu Analiz gününde derin dondurucudan 5 erli gruplar halinde çıkarttığımız 40 adet örneği sabah ve öğleden sonra günde 2 defa periyotlar halinde analiz edilecek Ģekilde, derin dondurucudan alıp buzdolabının rafına yerleģtirdik. Sabah analizi gerçekleģtirilecek ilk 20 örneği buzdolabından alıp, güneģ ıģığının etkisinden kaçınacak Ģekilde, en az 1 saat boyunca oda sıcaklığında bekletip çözülmelerini sağladık. Örnekleri 10 kez alt üst ederek homojenizasyonu sağladık. Çözülüp analize hazır hale gelen, ilk 20 örneği 3 saat içerisinde analizini gerçekleģtirecek Ģekilde hazırladık. Öğleden sonra analizi yapılacak 20 adet örneği de aynı sabah periyodunda olduğu gibi çözülmelerini sağlayacak Ģeklide hazırlayarak 1.gün 40 örnek, 2.gün 40 örnek, 3.gün 40 örnek, 4.gün 40 örnek, 5.gün 6 örnek olmak üzere toplam 5 günde tüm numunelerin analizlerinin gerçekleģtirilmesini hedefledik. 2.2.2. Örneklerin Analize Hazırlanması Eppendorf tüplerinde çözülmüģ hale gelmiģ olan serum örneğinden yeni temiz çalıģma tüpüne 200 μl serum numunesi alınıp analize geçildi. 2.2.3. Örneklerin Analizi ÇalıĢma tüplerine alınan 200 μl serum selenyum numuneleri mikrodalgada ekstrakte edilmek üzere teflon hücrelerine sıra ile konuldu ve üzerine %0,1 lik HNO3 800 μ/l deriģik nitrik asit eklendikten sonra, teflon koruyucularına yerleģtirilerek cihaza konuldu. Mikrodalga fırın 220 P si basınç ve 120 C de 15 dakika olacak Ģekilde cihazın çalıģma koģulları belirlendi. Örnekler mikrodalgada HNO3 konsantre asit ile yakılarak ekstrakte edildi. Ekstrakte edilen örnekler Zeeman düzeltmeli AAS cihazına verilmeden önce soğumaya bırakıldı. Soğuma iģleminin ardından teflon hücrelerden alınan örnekler tüp spotlarına yerleģtirildi. Ardından numara sırasına göre her bir örnekten otomatik pipet yardımı ile 100 μl örnek, 200 μl %0,1 lik HNO3 nitrik asit atomik absorbsiyon küvetine alınarak, atomik absorbsiyon cihazına yerleģtirildi. 49

2.2.4. Grafit Fırınlı Zeeman Düzeltmeli Atomik Absorbsiyon Spektrometresi Cihazı ve ÇalıĢma Prosedürü Selenyum elementinin zeeman düzeltmeli atomik absorbsiyon spektrometresinde analizi için selenyuma özgü optimum parametrelerin düzenlenmesi Tablo 2.2. deki gibi yapıldı. AAS cihazı çalıģtırıldı. 48 nolu küvete %0,1 lik HNO3 nitrik asit, 49 nolu küvete saf olarak modifier ve 50 nolu küvete 25 ppm selenyum standartı konuldu. Zeeman düzeltmeli atomik absorbsiyon spektrometresinde ilk önce standart selenyum düzeyleri 196 nm boyutunda dalga boyu, 2 nm aralığında yarık aralığı, tepe yüksekliğinde sinyal ölçümü, 5 saniyede okuma döngüsü ve 5 watt düzeyinde elektrotsuz boģalım lambaları, zemin düzeltme tekniği zeeman etkili olacak Ģeklideki hazırlanan parametrelerden oluģturuldu. Selenyum elementi analizi için 80 ºC ve 2700 ºC aralığında bir sıcaklığa ulaģılması, gaz akıģı içinde argon gazı kullanıldı. Her bir örnekten alınan numune örnek verme oyuğundan tüpün duvarlarına verilerek analiz 5 farklı aģamada gerçekleģtirildi. 1. Kurutma: Sıçramaları önlemek için kurutma basamağında sıcaklık oldukça düģük tutuldu ve çözücünün kaynama noktası altındaki bir sıcaklığa kadar fırın 80 ºC ve 5 saniye rampa süresinde, 120 ºC sıcaklığa 70 saniye zaman aralığında yavaģça fırın ısıtılarak çözücü uzaklaģtırıldı. 2. Küllendirme: Analizi yapılan selenyum elementinin buharlaģtırılmadan uçucu matrikslerin uzaklaģtırıldığı bu basamakta, sıcaklık 300 ºC ve 10 saniye rapma süresinde, 1200 ºC sıcaklığa 20 saniye hızında ulaģılarak organik ve uçucu inorganik bileģikler uzaklaģtırılarak örnekteki matriks bileģenleri parçalandı. 3. Atomizasyon: Bu basamakta selenyum elementinin gaz atomlarının oluģturulduğu noktaya kadar 1200 ºC ve 10 saniye rampa süresinde 2700 ºC ve 1 saniye hızında sıcaklık yükseltildi. Selenyum elementinin absorbsiyonu atomlaģma basamağı süresince ölçüldü. AtomlaĢtırıcıdan gelen argon gazının akıģı kesildi. AtomlaĢtırıcıdan atomlar absorbsiyon sinyali oluģturarak hızlıca spesifik ıģın yolunun dıģına atıldı. 4. Temizleme: Sıcaklık 2700 ºC 1 saniye rampa süresinde ve 2700 ºC 5 saniye hızında sıcaklıkta tutularak argon gaz akıģı kesilerek kalıcı veya az uçucu matriksler ortamdan uzaklaģtırıldı. 50

5. Soğutma: 2700 ºC sıcaklığa ulaģan fırın 1 saniye rampa süresinde ve 2 saniye hızın da 40 ºC sıcaklığa inecek Ģekilde soğutularak grafit fırında Zeeman düzeltme tekniği ile analiz sağlanmıģ oldu. Tablo 2.2. Zeeman düzeltmeli atomik absorbsiyon spektrometresinin selenyum elementi analizi çalıģma prosedürü Varian AA240 Zeeman Düzeltmeli AAS Spekrofotometresi Dalga Boyu Yarık Aralığı Sinyal Ölçümü Okuma Döngüsü EDL Lamba akımı Evre Sıcaklık C ÇıkıĢ Süresi(s) 196 nm 2nm Tepe 5s 5W KalıĢ süresi(s) Gaz akıģı(argon) Kurutma 80 5 0 300 90 70 0 300 120 0 Küllendirme 300 10 0 300 1200 20 15 Atomizasyon 1200 10 5 300 Temizleme 2700 1 5 0 Soğuma 2700 1 2 0 40 1 0 300 15 300 Analizin 5 farklı evresi tamamlanarak, ġekil: 2.1 deki selenyum kalibrasyon eğrisi elde edilerek standartlar okutuldu. Okunan standart değerler en az 5 noktadan elde edildi. Ġlk okunan standartın verdiği absorbans değer örneğin verdiği absorbansın iki katı olacak Ģekilde standart sağlanıldı. Cihazın yazılım yardımı ile ġekil 2.1 deki standart grafiği çizdirildi. Absorbans değerlerinden sonra hazırlanan analiz örneklerinin analizine geçildi ve standartlarda yapılan iģlemler aynı Ģekilde tekrarlanarak okumalar gerçekleģtirildi. 51

ġekil 2.1. Selenyum standart eğrisi 2.2.5. Alevli Atomik Absorbsiyon Spektrometresi Cihazı ve ÇalıĢma Prosedürü Bakır ve çinko elementleri alevli atomik absorbsiyon spektrometresinde analiz için bakır ve çinkoya özgü optimum parametrelerin düzenlenmesi Tablo 2.3. deki gibi yapıldı. AAS cihazı çalıģtırıldı. HazırlamıĢ olduğumuz çalıģma tüplerine otomatik pipet yardımı ile 500 μl bakır ve 500 μl çinko serum numuneleri çekildi ve her bir tüpün üzerine ayrı ayrı 2 ml/l %0,1 lik HNO3 deriģik nitrik asit eklenerek çözelti seyreltildi. Seyreltme ardından oluģan 2,5 ml/l lik bakır ve çinko numuneleri alevli atomik aborbsiyon spektrometresinde analize hazır hale getirildi. Analiz aģamasında bakır ve çinko numune çözelti tüpleri sıra ile alevli atomik absorbsiyon spektrometresinin üzerinde yer alan kapiller bir boru aracılığı ile emilimi sağlanarak nebulizere taģındı. Nebulizere taģınan numune yakıcı gaz akımı olan asetilen gazının etkisi ile çözeltinin bir boģluğun içine taģınması sağlanır. Burada numune çözeltisi yanıcı gazlarla karıģarak; karıģım sonucu bir aeresol oluģur. OluĢan bu aeresol nebulizer karģıģına yerleģtirilen levhalara çarparak çeģitli büyüklükteki damlacıklara dönüģür. Damlacıklar nebülizerden sonra püskürtme hücresine gelir. Püskürtme hücresi alevde buharlaģabilecek küçük parçacıkları seçip aleve gönderir. Aleve gelen bu parçacıklar alev sıcaklığının etkisiyle 80 C - 2700 C derece arasında değiģen sıcaklıkta değiģikliklere uğrayarak organik bileģikleri yanar, inorganik bileģikleri ise buharlaģarak birbirleri ile tepkimeye girer. Çözeltideki taneciklerin buharlaģmasından sonra oluģan gaz moleküller ısısal ayrıģma ile 52

atomlarına ayrılır. Çinko ve bakır elementlerinin gaz akıģı için asetilen gazı kullanıldı. Tablo 2.3. Alevli Atomik Absorbsiyon Spektrometresinin bakır ve çinko elementi çalıģma prosedürü Element Dalga boyu(nm) Yarık geniģliği(nm) Lamba akımı(ma) Asetilen akıģ hızı l/dakika Cu 324,8 0,5 3,7 1,1 Zn 213,9 0,2 7,5 1,2 Analizin 5 farklı evresi tamamlanarak, kalibrasyon eğrileri elde edilerek standartlar okutuldu. Okunan standart değerler en az 5 noktadan elde edildi. Ġlk okunan standartın verdiği absorbans değer örneğin verdiği absorbansın iki katı olacak Ģekilde seçilerek standart sağlanıldı. Cihazın yazılımı yardımı ile ġekil 2.2 deki standart kalibrasyon grafiği çizdirildi. Absorbans değerlerinden sonra hazırlanan analiz örneklerinin analizine geçildi ve standartlarda yapılan iģlemler aynı Ģekilde tekrarlanarak okumalar gerçekleģtirildi. Ancak bazı numunelerindeki yetersizlik nedeni ile çinko ve bakır düzeyleri selenyuma kıyasla eksik çalıģılmıģtır. ġekil 2.2. Çinko ve bakır kalibrasyon eğrisi ġekil 2.2. Çinko ve bakır kalibrasyon eğrisi 53

2.3. Ġstatiksel Analiz Numunelerden elde edilen veriler tabloya aktarıldı. Minitab14 istatistik programı aracılığıyla bilgisayar ortamına aktarılmıģ ve her bir değiģken için ilgili analizler yapılmıģtır. Parametrik yöntemde referans grup verilerin olasılık dağılımlarının normal dağılıma uygunluğu kabul edilir. Ġstatistiksel analiz gerçekleģtirilmeden önce veriler Anderson-Darling testi ile normal dağılıma uygunlukları test edildi. Normal dağılım gösteren değiģkenler aģağıdaki modeller ile karģılaģtırıldı. Y j e j H 0 Hipotezi(fark yoktur) Buarada Y j : Y değiģkenine ait j. gözlem : Genel ortalama e : Artıklar j Y F e H 1 Hipotezi(fark vardır) ij Buarada i ij Y ij : Y ij değiģkenine ait i. guruptaki j. gözlem F i : F faktörünün i. seviyesinin etki miktarı e : Artıklar ij Normal dağılım göstermeyen değiģkenlere logaritmik transformasyon uygulandı ve tekrar Anderson-Darling testi uygulandı. Transformasyona uğramıģ veriler normal dağılım gösterdiğinde yukarıdaki modeller uygulandı ve test edildi. Transformasyon sonucu değiģkenlerin normal dağılım göstermediği durumlarda nonparametrik testler uygulandı. Parametrik hesaplama yöntemi 1. Verilerin histogramı çizildi, görsel incelendi. 2. Etkileme olasılığı olan parametrelere göre alt grupların varlığı araģtırıldı. 3. AĢırı uç değerler belirlendi (aritmetik ortalama ± 3 standart sapma dıģında kalan veriler) ve atıldı. 4. Normal dağılıma uyum testi yapıldı. (Anderson- Darling Normality Testi) 54

5. Normal dağılıma uyanların %95 merkezi temel alınarak referans aralık sınırları hesaplandı. (%2,5 ve %97,7 lik yüzdelikler) 6. Normal dağılıma uyum göstermeyenlere logaritmik transformasyon yapıldı. 7. Logaritmik transformasyonu normal dağılıma uyanlara parametrik yöntem uygulandı ve geri transformasyon yapılarak sınırlar hesaplandı. 8. Transformasyondan sonra normal dağılım göstermeyenler parametrik olmayan yöntem ile hesaplandı. 9. Cinsiyetler, yaģ grupları, BMI, sigara içip içmeme, egzersiz yapıp yapmama arasındaki farklılıklar ayrı ayrı normal standart sapma testleriyle test edildi. Parametrik olmayan yöntem NCCLS C28-A in 4,28 protokolüne göre 1. Verilerin histogramı çizildi, görsel incelendi. 2. Etkileme olasılığı olan parametrelere göre alt grupların varlığı araģtırıldı. 3. AĢırı uç değerler (D/R kuralına göre) belirlenerek atıldı. 4. Cinsiyetler, yaģ grupları, BMI, sigara içip içmeme, egzersiz yapıp yapmama arasındaki farklılıklar ayrı ayrı test edildi. 5. Fark bulunanların ayrı ayrı, fark bulunmayanların birlikte %95 merkezi alan temel alınarak, alt ve üst sınırlar hesaplandı. 6. Alt ve üst sınırların %90 güven aralıkları hesaplandı. AĢırı uç değerlerin atılması: 4,28 protokolüne göre D/R 1:3 kuralı uygulandı. D = En uç değer-yanındaki değer, R= Tüm veriler arasındaki aralık değer, D/R > 0.33 ise değer hesaba katılmadı. Cinsiyetler arası farkların incelenmesi (4,28 protokolüne göre): Standart sapma testleri: z değeri ve z kritik değeri hesaplandı. z hesap > z kritik ise alt grupların referans aralıkları ayrı ayrı hesaplandı. Z s 2 1 x n 1 1 x 2 s 2 2 n 2 n1 n2 Z kritik 3 n alt grup = 120 için 240 55

3. BULGULAR Selenyum, çinko ve bakır verilerinin normal dağılım gösterip göstermediğini test ettik. Test sonucunda selenyum, çinko ve bakır verilerimiz normal dağılım göstermedi. ġekil 3.1. Olasılık dağılım Grafiği Selenyum ve çinko verileri normal dağılım göstermediğinden değerlerin logaritmik transformasyonu yapıldı. Veriler bu kez normal dağılım gösterdi. Bundan sonra Selenyum ve çinko karģılaģtırmaları logaritmik transformasyon üzerinden yapıldı ve parametrik testler kullanıldı. Bakır verileri normal dağılım göstermedi. Normal dağılım sonrası bakır verilerinin logaritmik transformasyonu alındı. Transformasyon sonucu bakır verileri normal dağılım göstermediğinden, nonparametrik testler kullanıldı. 56

Selenyum Selenyum değerleri üzerinde Anderson- Darling Normality testi yapıldı. Selenyum değerleri normal dağılım göstermedi. Bu yüzden verilerin logaritmik transformasyonu yapıldı. Veriler bu kez normal dağılım gösteriyordu. Se karģılaģtırmaları logaritmik transformasyon üzerinden yapıldı. Ortalama standart sapma ve %95 güven aralığı bulundu. (Tablo 3.2.) Summary for LSe A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.13 P-V alue 0.982 Mean 0.000000 StDev 0.268278 V ariance 0.071973 Skew ness -0.131051 Kurtosis -0.112460 N 166-0.6-0.3 0.0 0.3 0.6 Minimum -0.818295 1st Q uartile -0.176560 Median 0.014010 3rd Q uartile 0.183579 Maximum 0.593144 95% C onfidence Interv al for Mean -0.041113 0.041113 95% C onfidence Interv al for Median -0.043343 0.049074 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 0.242191 0.300713 Mean Median -0.050-0.025 0.000 0.025 0.050 ġekil 3.2. Selenyum dağılım grafiği Tablo 3.1. Selenyum logaritmal transformasyon sonucu değerleri DeğiĢken Ortalama Standart Hata Standart Sapma Min. Median Maks. LogSe 1,5881 0,0208 0,2683 0,7701 1,6024 2,1815 Tablo 3.2. Selenyum ortalama±sd ve %95 güven aralığı değerleri Se ( μg/l) n Ortalama±SD %95 güven aralığı 166 73,35±20,40 70,35-76,35 57

Selenyum ve Cinsiyet Selenyum ortalamaları ve cinsiyetler arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. Ho hipotezi: Ortalama selenyum değerleri cinsiyete göre farklılık göstermez. Cinsiyetler arasında Se değeri bakımından fark yoktur. H1 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri cinsiyete göre farklılık gösterir. Cinsiyetler arasında Se değeri bakımından görülen fark, istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu Ho hipotezi kabul edildi. Ortalama Se değerlerinin cinsiyetlere göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,192) Tablo 3.3. Se: cinsiyet için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.13 P-V alue 0.982 Mean 0.000000 StDev 0.268278 V ariance 0.071973 Skew ness -0.131051 Kurtosis -0.112460 N 166-0.6-0.3 0.0 0.3 0.6 Minimum -0.818295 1st Q uartile -0.176560 Median 0.014010 3rd Q uartile 0.183579 Maximum 0.593144 95% C onfidence Interv al for Mean -0.041113 0.041113 95% C onfidence Interv al for Median -0.043343 0.049074 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 0.242191 0.300713 Mean Median -0.050-0.025 0.000 0.025 0.050 ġekil 3.3. Selenyum cinsiyet için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.3. Selenyum cinsiyet dağılım tablosu Se (μg/l) Cinsiyet n Ortalama ±SD %95 güven aralığı p Kadın 61 73,37±14,73 68,81-78,25 0,192 Erkek 105 73,44±23,12 69,66-77,43 58

Selenyum ve YaĢ grupları Selenyum ortalamaları ve yaģ grupları arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H 0 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri yaģ gruplarına göre farklılık göstermez. YaĢ grupları arasında Se değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri yaģ gruplarına göre farklılık gösterir. YaĢ grupları arasında Se değeri bakımından görülen fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H 0 hipotezi kabul edildi. Ortalama Se değerlerinin yaģ gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. ( p: 0,274) Tablo 3.4. Se: Yas guruplari için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.11 P-V alue 0.992 Mean 0.000000 StDev 0.263237 V ariance 0.069294 Skew ness -0.094487 Kurtosis -0.216405 N 166-0.6-0.3 0.0 0.3 0.6 Minimum -0.756880 1st Q uartile -0.173970 Median 0.003480 3rd Q uartile 0.172160 Maximum 0.554525 95% C onfidence Interv al for Mean -0.040340 0.040340 95% C onfidence Interv al for Median -0.048169 0.049199 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 0.237640 0.295062 Mean Median -0.050-0.025 0.000 0.025 0.050 ġekil 3.4. Selenyum yaģ grupları için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.4. Selenyum yaģ gruplarına göre dağılımı %95 güven aralığı Se YaĢ Grupları n Ortalama±SD ( μg/l) 18-29 47 76,47±18,17 70,73-82,67 30-39 58 74,43±19,36 70,20-78,93 40-49 30 73,96±17,48 66,83-81,85 50-64 21 69,06±17,03 60,01-79,48 65+ 10 62,23±16,51 53,26-72,71 p 0,274 59

Selenyum ve Sigara Selenyum ortalamaları ve sigara içip içmeme durumu arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H 0 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri sigara içip içmemeye göre farklılık göstermez. Sigara içip içmeme durumu arasında Se değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri sigara içip içmemeye göre farklılık gösterir. Sigara içip içmeme durumu arasında Se değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu Ho hipotezi kabul edildi. Ortalama Se değerlerinin sigara içip içmeme durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,075) Tablo 3.5. Se: Sigara guruplari için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.14 P-V alue 0.969 Mean -0.000000 StDev 0.268179 V ariance 0.071920 Skew ness -0.134458 Kurtosis -0.100526 N 166-0.6-0.3 0.0 0.3 0.6 Minimum -0.823231 1st Q uartile -0.180388 Median 0.010635 3rd Q uartile 0.179912 Maximum 0.603501 95% C onfidence Interv al for Mean -0.041098 0.041098 95% C onfidence Interv al for Median -0.040808 0.044138 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 0.242102 0.300602 Mean Median -0.050-0.025 0.000 0.025 0.050 ġekil 3.5. Selenyum sigara grupları için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.5. Selenyum sigara içip içmeme durumuna göre dağılım tablosu Se Sigara n Ortalama±SD %95 güven aralığı p ( μg/l) Ġçen 57 72,68±19,96 67,92-77,78 Ġçmeyen 109 73,80±20,98 70,12-77,68 0,075 60

Selenyum ve Alkol Erkeklerde alkol kullanımı az olduğu için değerlendirme yapılmadı. Selenyum ve Egzersiz Selenyum ortalamaları egzersiz yapıp yapmama durumu arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H 0 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık göstermez. Se değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama selenyum değerleri egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık gösterir. Se değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu Ho hipotezi kabul edildi. Ortalama Se değerlerinin egzersiz yapıp yapmama durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,055) Tablo 3.6. Se: Egzersiz guruplari için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.19 P-V alue 0.903 Mean 0.000000 StDev 0.263463 V ariance 0.069413 Skew ness -0.129529 Kurtosis -0.058080 N 164-0.6-0.3 0.0 0.3 0.6 Minimum -0.807514 1st Q uartile -0.168466 Median 0.010592 3rd Q uartile 0.174336 Maximum 0.603925 95% C onfidence Interv al for Mean -0.040624 0.040624 95% C onfidence Interv al for Median -0.053742 0.055616 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 0.237703 0.295533 Mean Median -0.050-0.025 0.000 0.025 0.050 ġekil 3.6. Selenyum egzersiz grupları için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.6. Selenyum egzersiz yapıp yapmama durumuna göre dağılım tablosu %95 güven Egzersiz n Ortalama±SD Se aralığı P ( μg/l) Yapan 26 80,05±20,13 72,60-88,28 0,055 Yapmayan 138 72,65±28,6 69,51-75,94 61

Çinko Çinko değerleri üzerinde Anderson- Darling Normality testi yapıldı. Çinko değerleri normal dağılım göstermedi. Bu yüzden logaritmik transformasyonu yapıldı. Veriler bu kez normal dağılım gösteriyordu. Zn karģılaģtırmaları logaritmik transformasyon üzerinden yapıldı. Ortalama standart sapma ve %95 güven aralığı bulundu. (Tablo 3.8.) Zn: Genel dagilim grafigi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.46 P-V alue 0.259 Mean 16.470 StDev 3.820 V ariance 14.589 Skew ness 0.180454 Kurtosis -0.601052 N 162 9 12 15 18 21 24 Minimum 8.260 1st Q uartile 13.775 Median 16.235 3rd Q uartile 19.280 Maximum 25.100 95% C onfidence Interv al for Mean 15.878 17.063 95% C onfidence Interv al for Median 15.600 17.136 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 3.444 4.288 Mean Median 15.50 15.75 16.00 16.25 16.50 16.75 17.00 ġekil 3.7. Çinko dağılım grafiği Tablo 3.7. Çinko logaritmal transformasyon sonucu değerleri DeğiĢken n Ortalama Standart Hata Standart Sapma Min. Median Maks. Zn 162 16,47 0.3 3.82 8.26 16.235 25.1 Tablo 3.8. Çinko verilerinin ortalama±sd ve %95 güven aralığı değerleri Zn (mmol/l) n Ortalama±SD %95 güven aralığı 162 16,47±3,82 15,88-17,06 62

Çinko ve Cinsiyet Çinko ortalamaları ve cinsiyetler arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. Ho hipotezi: Ortalama çinko değerleri cinsiyete göre farklılık göstermez. Cinsiyetler arasında Zn değeri bakımından fark yoktur. H1 hipotezi: Ortalama çinko değerleri cinsiyete göre farklılık gösterir. Cinsiyetler arasında Zn değeri bakımından görülen fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H1 hipotezi kabul edildi. Çinko ve cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardı. Erkeklerde çinko değerini yüksek bulduk. Kadınlarda çinko değerleri erkeklere oranla düģük bulundu. (p: 0,01) Tablo 3.9. Zn: Genel dagilim grafigi (Kadin) A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.31 P-V alue 0.546 Mean 15.468 StDev 3.848 V ariance 14.807 Skew ness 0.303015 Kurtosis -0.601448 N 60 9 12 15 18 21 24 Minimum 8.260 1st Q uartile 12.475 Median 15.275 3rd Q uartile 18.013 Maximum 23.870 95% C onfidence Interv al for Mean 14.474 16.462 95% C onfidence Interv al for Median 13.799 16.520 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 3.262 4.693 Mean Median 14.0 14.5 15.0 15.5 16.0 16.5 ġekil 3.8. Çinkonun kadınlarda dağılım grafiği 63

Zn: Genel dagilim grafigi (Erkek) A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.37 P-V alue 0.422 Mean 17.060 StDev 3.696 V ariance 13.659 Skew ness 0.168147 Kurtosis -0.560071 N 102 9 12 15 18 21 24 Minimum 9.500 1st Q uartile 14.685 Median 17.000 3rd Q uartile 19.318 Maximum 25.100 95% C onfidence Interv al for Mean 16.334 17.786 95% C onfidence Interv al for Median 16.060 17.802 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 3.249 4.286 Mean Median 16.0 16.5 17.0 17.5 18.0 ġekil 3.9. Çinkonun erkeklerde dağılım grafiği Tablo 3.9. Çinko cinsiyet dağılım tablosu Zn Cinsiyet n Ortalama±SD %95 güven aralığı p (mmol/l) Kadın 60 15.47±3,90 14.47-16.46 Erkek 102 17.06±3,85 16.33-17.78 0,01 64

Çinko ve YaĢ grupları Çinko ortalamaları ve yaģ grupları arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. Ho hipotezi: Ortalama çinko değerleri yaģ grupları için farklılık göstermez. YaĢ grupları arasında Zn değeri bakımından fark yoktur. H1 hipotezi: Ortalama çinko değerleri yaģ grupları için farklılık gösterir. YaĢ grupları arasında Zn değeri bakımından görülen fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H 0 hipotezi kabul edildi. Ortalama Zn değerlerinin yaģ grupların durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,053) (Tablo 3.10.) Zn: Yas guruplari için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.54 P-V alue 0.164 Mean 0.00000 StDev 3.78932 V ariance 14.35893 Skew ness 0.159781 Kurtosis -0.708446 N 162-6 -3-0 3 6 Minimum -8.19000 1st Q uartile -2.93383 Median -0.07500 3rd Q uartile 2.73286 Maximum 8.21048 95% C onfidence Interv al for Mean -0.58793 0.58793 95% C onfidence Interv al for Median -1.06428 0.87924 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 3.41676 4.25379 Mean Median -1.0-0.5 0.0 0.5 1.0 ġekil 3.10. Çinko yaģ grupları için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.10. Çinko yaģ gruplarına göre dağılım tablosu Zn (mmol/l) YaĢ Grupları n Ortalama±SD %95 güven aralığı p 18-29 45 16,45±3,8 15,23-17,67 0,053 30-39 56 16,16±3,8 15,22-17,10 40-49 30 17,44±3,8 16,03-18,84 50-64 21 16,12±3,8 14,48-17,76 65+ 10 16,14±3,8 14,16-18,12 65

Çinko ve Sigara Çinko ortalamaları ve sigara içip içmeme durumu arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H0 hipotezi: Ortalama çinko değerleri sigara içip içmemeye göre farklılık göstermez. Sigara içip içmeme durumu arasında Zn değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama çinko değerleri sigara içip içmemeye göre farklılık gösterir. Sigara içip içmeme durumu arasında Zn değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu Ho hipotezi kabul edildi. Ortalama Zn değerlerinin sigara içip içmeme durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,18) Tablo 3.11. Zn: Sigara guruplari için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.38 P-V alue 0.401 Mean 0.00000 StDev 3.79047 V ariance 14.36767 Skew ness 0.115828 Kurtosis -0.609325 N 162-6 -3 0 3 6 Minimum -7.87824 1st Q uartile -2.68720 Median 0.03384 3rd Q uartile 2.68176 Maximum 8.19176 95% C onfidence Interv al for Mean -0.58811 0.58811 95% C onfidence Interv al for Median -0.83595 0.68941 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 3.41780 4.25508 Mean Median -1.0-0.5 0.0 0.5 ġekil 3.11. Çinko sigara grupları için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.11. Çinko sigara içip içmeme durumuna göre dağılım tablosu Zn (mmol/l) Sigara n Ortalama±SD %95 güven aralığı p Ġçen 60 16,14±3,56 15,47-16,80 0,18 Ġçmeyen 102 17,13±4,51 15,99-18,27 66

Çinko ve Egzersiz Çinko ortalamaları egzersiz yapıp yapmama durumu arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H0 hipotezi: Ortalama çinko değerleri egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık göstermez. Zn değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama çinko değerleri egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık gösterir. Zn değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu Ho hipotezi kabul edildi. Ortalama Zn değerlerinin egzersiz yapıp yapmama durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,21) Tablo 3.12. Zn: Egzersiz guruplari için model kurulduktan sonra artiklarin dagilimi A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.42 P-V alue 0.314 Mean -0.00000 StDev 3.81406 V ariance 14.54709 Skew ness 0.165894 Kurtosis -0.591967 N 160-6 -3 0 3 6 9 Minimum -8.25261 1st Q uartile -2.73261 Median -0.20261 3rd Q uartile 2.75679 Maximum 8.58739 95% C onfidence Interv al for Mean -0.59552 0.59552 95% C onfidence Interv al for Median -0.91261 0.69789 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 3.43696 4.28485 Mean Median -1.0-0.5 0.0 0.5 ġekil: 3.12. Egzersiz gruplar için model kurulduktan sonra artıkların dağılımı Tablo 3.12. Çinko egzersiz yapıp yapmama durumuna göre dağılım tablosu Zn (mmol/l) Egzersiz n Ortalama±SD %95 güven aralığı p Yapan 26 16,15±4,05 15,79-48,70 0,21 Yapmayan 134 16,55±3,22 15,30-49,00 67

Bakır AĢırı uç değerler belirlendi. Normal dağılıma uyum testi yapıldı. Normal dağılıma uyanların %95 merkezi alan temel alınarak referans aralık sınırları hesaplandı. Normal dağılıma uyum göstermeyenlere logaritmik transformasyon yapıldı. Logaritmik transformasyonu normal dağılıma uyanlara parametrik yöntem uygulandı ve geri transformasyon yapılarak sınırlar hesaplandı. Transformasyon sonucu normal dağılım göstermeyenlere nonparametrik uygulandı. Ortalama standart sapma ve %95 güven aralığı bulundu. (Tablo 3.14.) Cu dagilimi genel A nderson-darling Normality Test A -Squared 5.54 P-V alue < 0.005 Mean 137.78 StDev 42.48 V ariance 1804.27 Skew ness 1.49656 Kurtosis 2.69099 N 159 80 120 160 200 240 280 Minimum 64.00 1st Q uartile 108.00 Median 128.00 3rd Q uartile 150.00 Maximum 309.00 95% C onfidence Interv al for Mean 131.13 144.43 95% C onfidence Interv al for Median 123.00 134.00 95% Confidence Intervals 95% C onfidence Interv al for StDev 38.27 47.74 Mean Median 120 125 130 135 140 145 ġekil 3.13. Bakır dağılım grafiği Tablo 3.13. Bakır logaritmal transformasyon sonucu değerleri Cu Cinsiyet n Aritmetik Standart Standart Ortalama Hata Sapma Min. Maks. Kadın 58 146,45 6,76 51,52 64,00 309,00 Erkek 101 132,80 3,54 35,63 70,00 270,00 Tablo 3.14. Bakır verilerinin ortalama±sd ve %95 güven aralığı değerleri n Ortalama±SD %95 güven aralığı Cu 137,78±44,22 131,13-144,43 (μg/dl) 159 68

Bakır ve Cinsiyet Bakır ortalamaları ve cinsiyetler arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. Ho hipotezi: Ortalama bakır değerleri cinsiyete göre farklılık göstermez. Cinsiyetler arasında Cu değeri bakımından fark yoktur. H1 hipotezi: Ortalama bakır değerleri cinsiyete göre farklılık gösterir. Cinsiyetler arasında Cu değeri bakımından görülen fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H 0 hipotezi kabul edildi. Ortalama Cu değerlerinin cinsiyetler için anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. Cinsiyetler arasındaki farklılık normal standart sapma testleri: z değeri ve kritik z değeri hesaplandı. Zhesap > Zkritik ise alt grupların referans aralıkları ayrı ayrı hesaplandı. Zhesap > Zkritik olmadığı için cinsiyetler arasında fark olmadığına karar verildi. Bakır bakımından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. (p: 0,204) Tablo 3.15. Tablo 3.15. Bakır cinsiyet dağılım tablosu Cu Cinsiyet n Ortalama±SD p (μg/dl) Kadın 58 130.5±51,52 Erkek 101 126.0±35,63 0,204 69

Bakır ve YaĢ grupları Bakır ortalamaları ve yaģ grupları arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. Ho hipotezi: Ortalama bakır değerleri yaģ grupları için farklılık göstermez. YaĢ grupları arasında Cu değeri bakımından fark yoktur. H1 hipotezi: Ortalama bakır değerleri yaģ grupları için farklılık gösterir. YaĢ grupları arasında Cu değeri bakımından görülen fark istatistiksel olarak anlamlıdır. YaĢ grupları arasındaki medyanların eģitliğini sınamak amacıyla Kruskal- Wallis testi yapıldı. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H 1 hipotezi kabul edildi. Ortalama Cu değerlerinin yaģ gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği anlaģıldı. Bakır değerlerinde yaģla birlikte artıģın olduğu gözlendi. 50-64 ve 65 ve 65 yaģ üstü grubunda artıģ gözlendi. (p: 0,001) Tablo 3.16. Cu dagilim grafigi 18-29 Yas A nderson-darling Normality Test A -Squared 1.39 P-V alue < 0.005 Mean 122.80 StDev 38.47 V ariance 1479.71 Skew ness 1.41238 Kurtosis 2.66824 N 45 100 150 200 250 300 Minimum 64.00 1st Q uartile 96.00 Median 113.00 3rd Q uartile 145.50 Maximum 260.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 111.24 134.36 95% C onfidence Interv al for Median 102.00 125.86 95% C onfidence Interv al for StDev 31.85 48.59 Median 105 110 115 120 125 130 135 ġekil 3.14. 18-29 yaģ dağılımı 70

Cu dagilim grafigi 30-39 Yas A nderson-darling Normality Test A -Squared 2.89 P-V alue < 0.005 Mean 131.19 StDev 35.66 V ariance 1271.51 Skew ness 2.7696 Kurtosis 11.2293 N 54 100 150 200 250 300 Minimum 93.00 1st Q uartile 107.00 Median 126.50 3rd Q uartile 142.25 Maximum 309.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 121.45 140.92 95% C onfidence Interv al for Median 115.00 134.64 95% C onfidence Interv al for StDev 29.98 44.02 Median 115 120 125 130 135 140 ġekil 3.15. 30-39 yaģ dağılımı Cu dagilim grafigi 40-49 Yas A nderson-darling Normality Test A -Squared 1.45 P-V alue < 0.005 Mean 141.76 StDev 34.80 V ariance 1211.19 Skew ness 2.05908 Kurtosis 5.71244 N 29 100 150 200 250 300 Minimum 102.00 1st Q uartile 119.50 Median 128.00 3rd Q uartile 152.00 Maximum 270.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 128.52 155.00 95% C onfidence Interv al for Median 121.83 149.17 95% C onfidence Interv al for StDev 27.62 47.07 Median 120 130 140 150 ġekil 3.16. 40-49 yaģ dağılımı 71

Cu dagilim grafigi 50-64 Yas A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.39 P-V alue 0.345 Mean 168.10 StDev 51.48 V ariance 2650.69 Skew ness 0.606911 Kurtosis -0.043730 N 21 100 150 200 250 300 Minimum 84.00 1st Q uartile 130.50 Median 153.00 3rd Q uartile 200.50 Maximum 288.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 144.66 191.53 95% C onfidence Interv al for Median 131.00 192.00 95% C onfidence Interv al for StDev 39.39 74.35 Median 130 140 150 160 170 180 190 ġekil 3.17. 50-64 yaģ dağılımı Cu dagilim grafigi >65 Yas A nderson-darling Normality Test A -Squared 0.33 P-V alue 0.442 Mean 165.60 StDev 53.44 V ariance 2856.27 Skew ness 0.542027 Kurtosis -0.853500 N 10 100 150 200 250 300 Minimum 105.00 1st Q uartile 117.25 Median 161.00 3rd Q uartile 209.00 Maximum 262.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 127.37 203.83 95% C onfidence Interv al for Median 116.60 210.85 95% C onfidence Interv al for StDev 36.76 97.57 Median 120 140 160 180 200 220 ġekil 3.18. >65 dağılımı 72

Tablo 3.16. Bakır yaģ gruplarına göre dağılım tablosu Cu YaĢ Grupları n Ortalama±SD %95güven aralığı p (μg/dl) 18-29 45 123,0±38 102,0-125,9 0,001 30-39 54 126,5±36 115,0-134,64 40-49 29 128,0±51 121,83-149,17 50-64 21 1 153,0±53 131,0-192,0 65+ 10 1 161,0±36 116,60-210,85 73

Bakır ve BMI Bakır ortalamaları ve BMI arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. Ho hipotezi: Ortalama bakır değerleri BMI e için farklılık göstermez. BMI arasında Cu değeri bakımından fark yoktur. H1 hipotezi: Ortalama bakır değerleri BMI e için farklılık gösterir. BMI arasında Cu değeri bakımından görülen fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H 1 hipotezi kabul edildi. Ortalama Cu değerlerinin BMI i göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği anlaģıldı. (p: 0,048) Tablo 3.18 Cu dagilimi BMI<20 A nderson-darling Normality Test A -Squared 1.27 P-V alue < 0.005 Mean 115.64 StDev 40.07 V ariance 1605.65 Skew ness 1.74371 Kurtosis 2.13569 N 11 100 150 200 250 300 Minimum 82.00 1st Q uartile 93.00 Median 102.00 3rd Q uartile 113.00 Maximum 207.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 88.72 142.56 95% C onfidence Interv al for Median 92.34 118.43 95% C onfidence Interv al for StDev 28.00 70.32 Median 90 100 110 120 130 140 150 ġekil 3.19. BMI<20 dağılımı 74

Cu dagilimi BMI; 20-25 A nderson-darling Normality Test A -Squared 2.61 P-V alue < 0.005 Mean 138.79 StDev 44.54 V ariance 1984.05 Skew ness 1.64800 Kurtosis 3.73376 N 73 100 150 200 250 300 Minimum 64.00 1st Q uartile 111.00 Median 130.00 3rd Q uartile 151.00 Maximum 309.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 128.40 149.19 95% C onfidence Interv al for Median 120.36 142.00 95% C onfidence Interv al for StDev 38.31 53.22 Median 120 125 130 135 140 145 150 ġekil 3.20. BMI 20-25 dağılımı Cu dagilimi BMI; 25-30 A nderson-darling Normality Test A -Squared 2.63 P-V alue < 0.005 Mean 139.04 StDev 43.85 V ariance 1922.78 Skew ness 1.58144 Kurtosis 2.17352 N 47 100 150 200 250 300 Minimum 84.00 1st Q uartile 108.00 Median 128.00 3rd Q uartile 146.00 Maximum 270.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 126.17 151.92 95% C onfidence Interv al for Median 116.52 140.00 95% C onfidence Interv al for StDev 36.44 55.07 Median 120 130 140 150 ġekil 3.21. BMI 25-30 dağılımı 75

Cu dagilimi BMI>30 A nderson-darling Normality Test A -Squared 1.04 P-V alue 0.008 Mean 141.71 StDev 34.29 V ariance 1175.62 Skew ness 0.934461 Kurtosis 0.196937 N 28 100 150 200 250 300 Minimum 90.00 1st Q uartile 120.00 Median 131.50 3rd Q uartile 150.75 Maximum 224.00 95% C onfidence Interv al for Mean Mean 95% Confidence Intervals 128.42 155.01 95% C onfidence Interv al for Median 124.00 147.55 95% C onfidence Interv al for StDev 27.11 46.67 Median 125 130 135 140 145 150 155 ġekil 3.22. BMI>30 dağılımı Tablo 3.17. Bakır BMI e göre logaritmik tablosu BMI n Aritmetik Standart Standart Ortalama Hata Sapma Min. Median Maks. BMI <20 11 115.6 12.1 40.1 82.0 102.0 207.0 Cu BMI 20-25 73 138.79 5.21 44.54 64.00 130.00 309.00 BMI 25-30 47 139.04 6.40 43.85 84.00 128.00 270.00 BMI >30 28 141.71 6.48 34.29 90.00 131.50 224.00 76

Tablo 3.18. Bakır BMI e göre dağılım tablosu BMI n Median %95güven aralığı BMI <20 11 102,0 92,34-118,43 Cu (μg/dl) BMI 20-25 73 130,0 120,36-142,0 BMI 25-30 47 128,0 116,52-140,0 P 0,048 BMI >30 28 131,0 124,0-147,55 Yapılan istatistik analiz sonucu bakır ve BMI i arasında p değeri 0,05< olduğu için Ho hipotezi red edildi. H1 hipotezi kabul edildi. Yani bakır değerleri ve BMI i arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu anlaģıldı. Bakır artıģı BMI arttıkça bakır değerlerinde artıģ görüldü. En çok değer artıģı BMI 20-25 aralığında olanlarda bulundu. (p: 0,048) Tablo 3.18. 77

Bakır ve Egzersiz Bakır ortalamaları egzersiz yapıp yapmama durumu arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H0 hipotezi: Ortalama bakır değerleri egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık göstermez. Cu değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama bakır değerleri egzersiz yapıp yapmama durumuna göre farklılık gösterir. Cu değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu H 0 hipotezi kabul edildi. Ortalama Cu değerlerinin egzersiz yapan ve yapmayan gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,636) Tablo 3.19 Tablo 3.19. Bakır egzersiz yapıp yapmama durumuna göre dağılım tablosu Egzersiz n Ortalama±SD p Cu Yapmayan 134 128.0±112,27 (μg/dl) 0,636 Yapan 25 127.0±68,95 78

Bakır ve Sigara Bakır ortalamaları ve sigara içip içmeme durumu arasında fark olup olmadığının test edilmesi için iki türlü hipotez kuruldu. H0 hipotezi: Ortalama bakır değerleri sigara içip içmemeye göre farklılık göstermez. Sigara içip içmeme durumu arasında Cu değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. H1 hipotezi: Ortalama bakır değerleri sigara içip içmemeye göre farklılık gösterir. Sigara içip içmeme durumu arasında Cu değeri bakımından görülen farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan istatistiksel hesaplamalar sonucu Ho hipotezi kabul edildi. Ortalama Cu değerlerinin sigara içip içmeme durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği anlaģıldı. (p: 0,682) Tablo 3.20 Tablo 3.20. Bakır sigara içip içmeme durumuna göre dağılım tablosu Sigara n Ortalama±SD p Cu Ġçen 53 128.5±99,42 (μg/dl) 0,682 Ġçmeyen 106 127.0±119,77 79

4. TARTIġMA Ġnsanların yaģadığı yerleģim yerlerinde, farklı referans aralık değerleri, yapılan analiz ve çalıģmalar sonucu ortaya çıkarılmıģtır. Bu referans aralık ve değerler insanların içinde bulunduğu coğrafi bölgelere göre değiģiklik gösterir. Referans aralıkların belirlenmesi her türlü teģhis ve tedavide hekimlere kolaylık sağlar. Eser elementlerin referans aralıklarının belirlenmesi oldukça zor bir iģtir. Eser elementlerin referans aralıkları bölgeden bölgeye değiģiklik göstermesi nedeniyle her laboratuvar tarafından bu değerlendirmenin yapılması gerekli olmakla birlikte neredeyse imkânsızdır. Referans aralık belirlenmesinde analiz yöntemleri ve istatiksel tekniklerin uygulanabilirliğini değerlendirmek, zor ve yorucu olan bu hesaplamaların pratik hale getirilmesi, çalıģmamızın esas amacını oluģturmuģtur. Referans aralık belirlemede ilk amaç referans bireylerin seçimidir. Her analit için cinsiyet ve yaģ gruplarının en az 120 bireyden oluģması gerekliliği birey seçiminde en önemli öğedir. NCSSL nin önermiģ olduğu anketler bize birey seçiminde önemli bir fayda sağladı. Buna ek olarak her analiti etkileyen preanalitik değiģkenler için farklı soruların eklenmesi ile analite yönelik ek sorular ankete eklendi. (EK-C) Homojenliğin sağlanabilmesi için yaģ aralığını 18-65 ve 65 yaģ üstü olarak belirledik. Hesaplamaların sağlıklı yapılabilmesi için veri sayısını en az 120 ve üzeri olmasında dikkat ettik. Rükgauer ve arkadaģları 1997 yılında Almanya nın Stutgart kenti Katherin hastanesinde 137 sağlıklı çocuk ve 68 yetiģkinde selenyum, çinko ve bakır referans aralığını belirlemiģler. 22-75 yaģ arası 68 yetiģkinde ortalama serum selenyum düzeyini 80 μg/l, çinko düzeyini 16,6 μmol/l, bakır düzeyini de 165 μg/dl bulmuģlar. Biz ise %95 güven aralığında serum selenyum düzeyini 73,35 μg/l, çinko düzeyini 16,47 μmol/l ve ortalama serum bakır düzeyini 137,78 μg/dl olarak bulduk. Bu değerleri Rükgauer ve arkadaģlarının yapmıģ oldukları çalıģma ile karģılaģtırdığımızda bulduğumuz sonuçlar serum selenyum ve çinko değerlerinin birbirine çok yakın, bakır değerinde ise aramızda fark olduğunu gözlemledik.(tablo 4.1.- 4.3.- 4.5.) Farzın ve arkadaģları tarafından 2008 yılında Ġran ın Tahran kentinde yaģayan 6-62 yaģ arası 115 (60 kadın 55 erkek) sağlıklı gönüllülerden alınan kan örneklerinden serum selenyum, çinko ve bakır elementlerinin ortalama düzeylerini 80

Tablo 4.1.- 4.6. da görüldüğü Ģekilde saptamıģlar. ÇalıĢma sonucunda bulduğumuz serum selenyum değeri Farzın ve arkadaģlarının bulduğu selenyum değerinden daha düģük olduğu, çinko ve bakır değerlerinin ise daha yüksek olduğu görülmektedir. (Tablo 4.1.- 4.6.) Parizadeh ve arkadaģlarının MeĢhed Üniversitesinde Ġran da yaģayan 15-65 yaģ arası, 1106 (erkek), 1127 (kadın) olmak üzere toplam 2223 kiģilik bir örnek üzerinde çinko ve bakır referans aralığı belirlemiģler. AraĢtırma sonucu Zn değerleri ile cinsiyet ve yaģ grupları arasında anlamlı bir farklılık bulunmazken, Cu değerleri ile cinsiyet ve yaģ grupları arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğunu bulmuģlar. Kadınlarda bakır değerini erkeklerden daha yüksek olduğunu ve yaģın artması ile birlikte bakır değerlerinde de önemli bir artıģın olduğunu kaydetmiģler. (Tablo 4.3-4.6.) Parizadeh ve arkadaģlarının yaptığı çalıģma ile çalıģmamızı karģılaģtırdığımızda serum çinko değerlerimizin yüksek olduğunu gözlemledik. Parizadeh ve arkadaģlarından farklı olarak Tokat ili bölgemizdeki çinko düzeylerinin istatistikî olarak erkeklerde daha yüksek olduğunu bulduk. (p: 0,01) YaĢ grupları arasında da Parizadeh ve arkadaģları gibi anlamlı bir fark bulmadık. (p>0,05) (Tablo 4.3-4.6.) ÇalıĢmamız da Parizadeh ve arkadaģlarının yaptığı çalıģmayla paralel olarak serum bakır değerlerimizin yaģ grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu ve yaģın artması ile birlikte bakır değerinde artıģ olduğunu bulduk. (p: 0,001) Ancak kadınlarda bakır düzeyini erkeklerden istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir yükseklik olduğunu gördük. (p: 0,204) ÇalıĢma sonucunda bulduğumuz serum çinko ve bakır değerlerimizin normal sınırlarda olduğunu görmekteyiz. (Tablo 4.3. - 4.6.) Güvendik ve ark tarafından 1993 yılında Ankara Yüksek Ġhtisas Hastanesinde 41-91 yaģ arası AMI tanısı konmuģ 22, CAD hastalığı (koroner arter hastalığı) tanısı konmuģ 27 hasta ve kontrol grubu olarak da 21 sağlıklı bireyden alınan örneklerde selenyum referans aralığını belirlemiģler. ÇalıĢma sonucunda ortalama serum selenyum değerlerini AMI hastalarında 38,59 µg/l, CAD hastalarında 37,20 µg/l, kontrol grubu sağlıklı bireylerde 63,66 µg/l olarak bulmuģlar. ÇalıĢmamız sonucu bulduğumuz selenyum değerini Güvendik ve arkadaģlarının yaptığı çalıģma ile karģılaģtırdığımızda serum selenyum değerlerimizin biraz yüksek olduğu görülmektedir. (Tablo 4.1. - 4.2.) 81

Pizent ve arkadaģlarının Hırvatistan da yaģayan ortalama 130 günlük mahkumiyet süresi bulunan 19-54 yaģ aralığında 34 mahkum ve bunlara yaģ ve vücut kitle endeksi olarak uyan 21-55 yaģ aralığında 85 sağlıklı kontrol grubu erkekte serum selenyum düzeylerini ölçmüģler. Mahkumların serum selenyum median düzeylerini 53 μg/l, çinko düzeylerini 18,11 μmol/l, bakır düzeylerini 113,8 μg/dl olarak bulmuģlar. 85 sağlıklı kontrol grubunun serum selenyum median düzeylerini 65 μg/l, çinko düzeylerini 18,85 μmol/l, bakır düzeylerini 114,9 μg/dl olarak bulmuģlar. (Tablo 4.1. 4.3. 4.5.) Biz çalıģmamızda %95 güven aralığında elde ettiğimiz serum selenyum değerimizi 73,35 μg/l, çinko değerimizi 16,47 μmol/l, ve ortalama serum bakır değerimizi 137,78 μg/dl olarak bulduk. Bulduğumuz bu sonuçlar Pizent ve arkadaģlarının kontrol grubunda buldukları selenyum çinko ve bakır değerleri ile karģılaģtırdığımızda bizim çalıģmamızda elde ettiğimiz serum selenyum ve bakır değerimizin yüksek, çinko değerimizin ise düģük olduğunu görmekteyiz. (Tablo 4.1. 4.3. 4.5.) Bleys ve arkadaģları ABD de yaģayan yetiģkinlerdeki serum selenyum düzeyleri ve diabet prevelansı arasındaki iliģkinin belirlenmesi amacıyla 20-60 yaģ ve üzerinde diyabet hastalığı olan 1379 kiģi ve diyabet hastalığı olmayan 7497 kiģi olmak üzere toplam 8876 kiģiyi bu çalıģmaya alarak; selenyum referans aralığını belirlemiģler. ÇalıĢma sonucunda diyabeti olan ve olmayan katılımcıların ortalama selenyum düzeylerini 125,7 μg/l ve 126,5 μg/l bulmuģlar. (Tablo 4.1.) ÇalıĢmamız sonucunda %95 güven aralığında bulduğumuz selenyum değerimiz (73,35 μg/l) Bleys ve arkadaģlarının buldukları sonuç ile karģılaģtırıldığımızda değerimizin oldukça düģük olduğunu görmekteyiz. (Tablo 4.1.) Kılınç ve arkadaģları KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesinde bir doğum öncesi tarama programı kapsamında sağlıklı gebe kadınlarda selenyum, çinko ve bakır referans aralığını belirlemiģler. 10-14 haftalık gebe olan 177 kadın (1.grup) ve 16-20 haftalık gebe olan 174 (2.grup) kadın ile gebe olmayan 30 kadın (3.grup) ve sağlıklı 30 erkekten (4.grup) çalıģma gruplarını oluģturmuģlar. ÇalıĢmalarında ortalama serum Se, Zn ve Cu düzeylerini sırasıyla 1.grupta 44, 85 µg/l, 8,13 µmol/l, 132,33 μg/dl, 2.grupta 47,18 µg/l, 7,42 µmol/l, 164,86, μg/dl, 3.grupta 55,38 µg/l, 12,14 µmol/l, 104,75 μg/dl, 4.grupta 72,24 µg/l, 13,48 µmol/l, 78,29 μg/dl olarak bulmuģlar. (Tablo 4.1. 4.3. 4.5.) 82

Biz çalıģmamızda erkekler için selenyum değerimizin (73,37 μg/l) yaklaģık aynı düzeyde olduğu, kadınlar için selenyum değerimizin (73,44 μg/l) biraz yüksek olduğu, erkekler için çinko değerimizin (15,47μmol/l) aynı düzeyde olduğu, kadınlar için çinko değerimizin (17,06 μmol/l) %30 oranında yüksek olduğu, erkekler için ortalama bakır değerimizin (126,0 μg/dl) %60 daha yüksek, kadınlar için ortalama bakır değerimizin (130,5 μg/dl) biraz yüksek olduğunu gördük. (Tablo 4.1. 4.3. 4.5.) Köseoğlu ve arkadaģlarını Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde MI geçirmiģ hastalarda serum bakır ve seruloplazmin düzeylerinin bu hastalık ile iliģkisini belirlemek amacıyla 40-70 yaģ aralığında 16 sı AMI, 31 i eski MI, olmak üzere 2 grup oluģturarak referans aralığını belirlemiģler. ÇalıĢmaya 35 kiģiyi kontrol grubu olarak seçmiģler. ÇalıĢmada sonucunda AMI hastalarda ortalama serum bakır düzeylerini 148 μg/dl, MI hastalarda bakır seviyelerini 142 μg/dl ve kontrol grubunda bakır değerlerini 138 μg/dl olarak bulmuģlar. (Tablo 4.5. 4.6.) Biz çalıģma sonucumuzda kadınlarda ortalama bakır değerimizi 130,5 μg/dl olarak bulduk. Köseoğlu ve arkadaģlarının kadın kontrol grubunda buldukları bakır değerleriyle çalıģmamız kadın değerleri karģılaģtırıldığında birbirine yakın olduğunu gözlemledik. (Tablo 4.5. 4.6.) Háck ve arkadaģları Polonya Gdansk Medical Üniversitesinde Gdansk ta yaģayan 19-70 yaģ arası 59 erkek, 77 ü kadın toplam 136 sağlıklı yetiģkini 5 ayrı yaģ grubuna ayırarak selenyum düzeylerini belirlemiģler. (Tablo 4.2.) Ayrıca çalıģma sonucunda ortalama serum selenyum seviyesini 72,3 μg/l, erkeklerde 75,9 μg/l, kadınlarda 69,5 μg/l olarak bulmuģlar. (Tablo 4.1.- 4.2.) Biz çalıģmamızda %95 güven aralığında elde ettiğimiz selenyum değerimizi 73,35 μg/l, erkekler için 73,44 μg/l, ve kadınlar için 73,37 μg/l olarak bulduk. Háck arkadaģlarının buldukları ortalama serum selenyum değeriyle, erkek ve kadınlar için değerleri çalıģmamızla aģağı yukarı aynı düzeyde olduğu Tablo 4.1. den görülmektedir. Háck ve ark. serum selenyum değerleri çalıģmamız yaģ grupları ile karģılaģtırıldığında, 60 yaģına kadar olan gruplarda serum selenyum düzeylerimizin yaklaģık aynı düzeyde oldukları, sadece çalıģmamızda 65 ve 65 yaģ üstü grubumuzun serum selenyum düzeyinin Háck ve ark. 61-70 yaģ grubunda buldukları serum selenyum düzeyinden biraz düģük olduğu görülmektedir. (Tablo 4.1.- 4.2.) 83

Günaldı ve arkadaģları 2007 yılında Ġstanbul Okmeydanı Eğitim ve AraĢtırma Hastanesinde ST elavasyonlu AMI (Akut Miyokard Ġnfarktüsü) tanısı konulan toplam 20 hasta ve 24 sağlıklı kontrol grubu (14 kadın, 10 erkek) olmak üzere toplam 44 kiģide yaptıkları klinik çalıģmada serum selenyum düzeylerine bakmıģlar. Kontrol grubunun serum selenyum ortalama değerini 51,5 μg/l, AMI grubunun selenyum değerini 46,45 μg/l olarak bulmuģlar. Sigara içmeyenlerin oluģturduğu kontrol ve hasta grubunda ortalama serum selenyum değerini 51,76 μg/l, sigara içenlerde ortalama serum selenyum değerini 45,84 μg/l olarak bulmuģlar. (Tablo 4.1.- 4.2.) Bizim çalıģmamızın sonuçları ile Günaldı ve arkadaģlarının elde ettiği sonuçlar ile karģılaģtırıldığında bizim selenyum değerimizin daha yüksek olduğu görülmektedir. (Tablo 4.1.- 4.2.) Kazi ve arkadaģları 2012 yılında Pakistan Jamshoro Üniversitesinde erkek karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri üzerine minerallerin etkisinin değerlendirilmesi amacıyla yaptıkları çalıģmaya 30-50 yaģ arası, karaciğer sirozu olan 82 hasta ve karaciğer kanseri tedavisi süren 62 hastadan oluģan, toplam 144 erkek hastayı klinik çalıģmaya katmıģlar. Karaciğer sirozu kanser hastalarından ek mineral tedavi süresinden önce kan örneği alınarak serum ve plazmada selenyum değeri ölçmüģler. Ardından 60 günlük mineral selenyum (40 µg/day) takviyesi sonrası tekrar kan örneği alınarak plazma ve serumda selenyum değerine bakmıģlar. ÇalıĢma sonucu olarak 120 sağlıklı kiģiyi referans olarak seçmiģler ve bu grubun ortalama selenyum düzeyini 77,0 µg/l, çinko düzeyini 10,2 μmol/l olarak bulmuģlar. (Tablo 4.1.- 4.3.) Bizim çalıģmamızda bulduğumuz değerler Kazi ve arkadaģlarının buldukları değerlerle karģılaģtırdığımızda; bizim selenyum sonuçlarımız aynı, çinko sonuçlarımızın yüksek olduğu görmekteyiz. (Tablo 4.1.- 4.3.) Parizadeh ve arkadaģlarının MeĢhed Üniversitesinde Ġran da yaģayan 15-65 yaģ arası, 1106 (erkek), 1127 (kadın) olmak üzere toplam 2223 kiģilik bir örnek üzerinde bakır referans aralığı belirlemek için çalıģma yapmıģlar. ÇalıĢmalarında 2223 kiģiyi 5 erli grup halinde yaģ gruplarına ayırmıģlar. ÇalıĢma sonucunda yaģ grupları arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık bulmuģlar. YaĢın artması ile birlikte bakır seviyelerinde önemli bir artıģı ortaya çıkarmıģlar. En çok bakır değeri artıģı 50-59 yaģ grubu aralığında olduğunu bulmuģlar. (p: 0,001) Bizde çalıģmamız da bakır değerleri ile yaģ grupları arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık bulundu. (p: 0,001) Bakır değeri 50-64 yaģ grubu aralığında oldukça yüksek bulundu. 84

Bu yüksekliğin nedeni olarak; Parizadeh ve arkadaģlarının çalıģmalarında belirttikleri yaģ artıģının bakır değerlerinde artıģa neden olabileceğini söyleyebiliriz. Kılınç ve arkadaģları KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesinde bir doğum öncesi tarama programı kapsamında sağlıklı gebe kadınlarda selenyum, çinko ve bakır referans aralığını belirlemiģler. 10-14 haftalık gebe olan 177 kadın(1.grup) ve 16-20 haftalık gebe olan 174 (2.grup) kadın ile gebe olmayan 30 kadın(3.grup) ve sağlıklı 30 erkekten(4.grup) toplam 411 kiģiden çalıģma gruplarını oluģturmuģlar. ÇalıĢmalarında ortalama serum Zn düzeylerini sırasıyla 1.grupta 8,13 µmol/l, 2.grupta 7,42 µmol/l, 3.grupta 12,14 µmol/l, 4.grupta, 13,48 µmol/l, olarak bulmuģlar. Kılınç ve arkadaģlarının yapmıģ oldukları çinko referans aralığı çalıģması bize gebeliğin 10-14. ve 16-20. haftalarındaki çinko değerlerini, sağlıklı kadın ve erkek grubuna göre düģük bulmuģlar. Bu çalıģma gebelik sürecinde olan kadınların çinko düzeylerininin düģük olduğunu ortaya çıkarmıģtır. Biz de çalıģmamızda erkeklere oranla kadınlardaki çinko düģüklüğünün nedeni olarak; çalıģmamıza katılan kadınların doğurganlık döneminde olması, bazılarının daha önceden doğum yapmıģ olmaları ve kadınların menstürasyon durumlarının, kadınlarda çinko kaybına neden olabileceğini söyleyebiliriz. Kaya ve ark. Isparta ili Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapmıģ oldukları çalıģmalarında gebelik takibinde olan 101 kadın, postpartum erken dönemde 31 kadın, ve kontrol grubu 34 sağlıklı kadın olmak üzere 166 kadının çinko düzeylerini belirlemiģler. ÇalıĢmalarında gebe olmayan 34 sağlıklı kontrol grubunun çinko düzeyini 12,7 µmol/l, gebeliğin 1.trimestırında çinko değerlerini 13,9, µmol/l 2. trimestırında çinko değerlerini 13,23 µmol/, 3.trimestırında çinko değerlerini 1,08 µmol/l ve pospartum dönemde olanlarda çinko değerlerini 9,8 µmol/l olarak bulmuģlar. Kaya ve arkadaģlarının yapmıģ olduğu çalıģmada gebelik süreci ve artan trimestır dönemlerinde çinko düzeyini düģük bulmuģlar. Bu düģüklüğe kadınların gebelik süreci ve postpartum durumlarının neden olabileceğini söylemiģler. Biz de çalıģmamızda erkeklere oranla kadınlardaki çinko düģüklüğünün nedeni olarak; çalıģmamıza katılan kadınların doğurganlık döneminde olması, bazılarının daha önceden doğum yapmıģ olmaları ve kadınların menstürasyon durumlarının, kadınlarda çinko kaybına neden olabileceğini söyleyebiliriz. 85

Tablo 4.1. Selenyum elementinin cinsiyete göre dağılımı Diğer Hesaplanan ülkelerde ort±sd ÇalıĢma Cinsiyet n yapılan değeri çalıģmalar (μg/l) (μg/l) Bizim ÇalıĢmamız *Güvendik ve ark Ankara/Türkiye *Kılınç ve ark K.MaraĢ/Türkiye *Farzın ve ark Tahran/Ġran **Pizent ve ark Zagreb/Hırvatistan *Hack ve ark Gdansk/Polonya *Günaldı ve ark Ġstanbul/Türkiye *Kazi ve ark Jomshoro/Pakistan **Bleys ve ark Maryland/ABD *Rükgauer ve ark Stutgart/Almanya Erkek Kadın Toplam 105 61 166 73,44±23,12 73,37±14,73 73,35±20,40 Erkek 15 Kadın 6 Toplam 21 Erkek 30 Kadın 30 Erkek 55 104,31±24,70 Kadın 60 94,33±17,60 Toplam 115 99,10±21,78 Erkek 85 65,0 Erkek 59 75,9±12,8 Kadın 77 69,5±14,7 Toplam 136 72,3±14,1 Erkek 10 Kadın 14 Toplam 24 Erkek 120 77,0±13,5 Erkek 85 126.5 Toplam 68 80±36 *: Sonuçlar Ortalama±Standart Sapma (SD) Ģeklindedir. **: Sonuçlar Medyan Ģeklindedir. Türkiye de yapılan çalıģmalar (μg/l) 61,35±12,24 62,08±11,56 63,66±11,7 72,24±9,28 55,38±8,81 47,4±9,1 51,2±7,8 51,5±7,71 86

Tablo 4.2. Selenyum elementinin yaģ gruplarına göre dağılımı Diğer Türkiye Hesaplanan ülkelerde de ÇalıĢma YaĢ grupları n ort ±SD değeri yapılan çalıģmalar yapılan çalıģmalar (μg/l) (μg/l) (μg/l) 18-29 47 76,47 ±18,17 Bizim ÇalıĢmamız 30-39 40-49 50-64 58 30 21 74,43 ±19,36 73,96±17,48 69,06 ±17,03 65+ 10 62,23 ±16,51 *Güvendik ve ark <60 9 63,21±12,40 Ankara/Türkiye >60 12 61,78±13,29 *Farzın ve ark. Tahran/Ġran <12 12-30 31-50 31 28 31 97,92±17,79 98,93±23,69 99,56±20,24 51-62 25 100,20±26,67 19-30 41 70,3±13,8 *Háck ve ark Gdansk/Polonya 31-40 41-50 51-60 30 24 23 75,6±14,2 69,3±12,8 71,1±15,8 61-70 18 76,7±12,8 *Günaldı ve ark Ġstanbul/Türkiye <40 40-50 50-60 11 11 15 52,73±6,36 51,64±9,05 46,20±9,94 >60 7 46,29±5,71 * : Sonuçlar Ortalama±Standart Sapma (SD) Ģeklindedir. 87

Tablo 4.3. Çinko elementinin cinsiyete göre dağılımı Hesaplanan Diğer Türkiye de ÇalıĢma Cinsiyet n ort ±SD değeri ülkelerde yapılan yapılan çalıģmalar (μmol/l) çalıģmalar (μmol/l) (μmol/l) Bizim ÇalıĢmamız Erkek Kadın Toplam 102 60 162 17,06±3,85 15,47±3,90 16,47±3,82 *Farzın ve ark. Tahran/Ġran Erkek Kadın Toplam 55 60 81 9,1±1,6 8,7±1,5 8,9±1,6 *Kılınç ve ark K.MaraĢ/ Türkiye Erkek Kadın 30 30 13,48±1,59 12,14±2,92 *Parizadeh ve ark MeĢhed/Ġran *Rükgauer ve ark Stutgart/ Almanya *Kazi ve ark Jamshoro/Pakistan **Pizent ve ark Zagreb/Hırvatistan Erkek Kadın 1106 1127 11,8±1,8 11,7±1,9 Toplam 68 16,6±1 Erkek 10,2±2,2 Erkek 85 18,85 * : Sonuçlar Ortalama±Standart Sapma (SD) Ģeklindedir. ** : Sonuçlar Medyan Ģeklindedir. 88

Tablo 4.4. Çinko elementinin yaģ gruplarına göre dağılımı ÇalıĢma YaĢ grupları n Hesaplanan ort ±SD değeri μmol/l Diğer ülkelerde yapılan çalıģmalar μmol/l 18-29 47 16,45±3,8 Bizim ÇalıĢmamız 30-39 40-49 50-64 58 30 21 16,16 ±3,8 17,44 ±3,8 16,12 ±3,8 65+ 10 16,14 ±3,8 <12 31 8,8±1,3 *Farzın ve ark. 12-30 28 8,9±1,8 Tahran/Ġran 31-50 31 8,9±1,5 51-62 25 8,9±1,8 <20 62 12,1 ±2,5 20-29 334 11,7±1,7 *Parizadeh ve ark. 30-39 507 11,7±1,5 MeĢhed/Ġran 40-49 588 11,7±1,9 50-59 2478 11,6±1,8 >60 264 11,8±2.1 * : Sonuçlar Ortalama±Standart Sapma (SD) Ģeklindedir. 89

Tablo 4.5. Bakır elementinin cinsiyete göre dağılımı ÇalıĢma YaĢ grupları n Hesaplanan Ort ±SD değeri μg/dl Diğer ülkelerde yapılan çalıģmalar μg/dl Türkiye de yapılan çalıģmalar μg/dl Erkek 101 126,0±35,63 *Bizim ÇalıĢmamız Kadın 58 130,5±51,52 Toplam 159 137,78±44,2 Erkek 30 78,29±20,90 *Kılınç ve ark K.MaraĢ/Türkiye Kadın 30 104,75±39,14 *Köseoğlu ve ark Denizli/Türkiye *Parizadeh ve ark MeĢhed/Ġran **Pizent ve ark Zagreb/Hırvatistan *Rükgauer ve ark Stutgart/Almanya Kadın 35 138±14 Erkek 1106 139±29 Kadın 1127 156±33,9 Erkek 85 114,9 Toplam 85 114,9 Toplam 68 165±86 *Farzın ve ark. Tahran/Ġran Erkek Kadın Toplam 55 60 115 90±17 98±21 95±20 * : Sonuçlar Ortalama±Standart Sapma (SD) Ģeklindedir. ** : Sonuçlar Medyan Ģeklindedir. 90

Tablo 4.6. Bakır elementinin yaģ gruplarına göre dağılımı ÇalıĢma YaĢ grupları n Hesaplanan Ort ±SD değeri μg/dl Diğer ülkelerde yapılan çalıģmalar μg/dl Türkiye de yapılan çalıģmalar μg/dl 18-29 47 123,0±38 *Bizim 30-39 58 126,5±36 ÇalıĢmamız 40-49 30 128,0±51 50-64 21 153,0±53 65+ 10 161,0±36 *Köseoğlu ve ark Denizli/Türkiye 40-70 35 138±14 *Farzın ve ark. Tahran/Ġran <12 12-30 31-50 31 28 31 102±19 95±24 93±15 51-62 25 87±16 <20 62 144±32 *Parizadeh ve ark MeĢhed/Ġran 20-29 30-39 40-49 334 507 588 142±35 146±33 147±31 50-64 478 151±29 >60 264 149±32 * : Sonuçlar Ortalama±Standart Sapma (SD) Ģeklindedir. ** : Sonuçlar Medyan Ģeklindedir. 91

Tablo 4.7. Ülkelere göre selenyum, çinko ve bakır değerleri ÜLKELERE GÖRE SERUM SELENYUM, ÇĠNKO VE BAKIR DEĞERLERĠ ÜLKELER Se (μg/l) Zn (μmol/l) Cu (μg/dl) Bizim çalıģmamız Tokat:/Türkiye 73,35 16,47 137,78 Belçika 84,30 8,6 - Brezilya 73,18-109 Almanya 63,20 10,8 105 Yunanistan 65,10 7,7 115 Kuveyt 87,46 10,3 148 Portekiz 92,41 10,5 128 Ġspanya 80,70 11,6 110 Ġsveç 100 9,9 100 92

5. SONUÇ ÇalıĢmamız sonucunda 18-65 ve 65 yaģ üstü 166 sağlıklı bireyin genel ortalama serum selenyum değeri bulundu. Cinsiyetler, yaģ grupları, sigara içimi ve egzersiz yapma arasında selenyum değeri kıyaslandığında herhangi bir anlamlı farklılık bulunmadı (p>0,05). 18-65 ve 65 yaģ üstü 162 sağlıklı bireyin genel ortalama serum çinko değeri bulundu. Cinsiyetler arası çinko değeri kıyaslandığında. istatiksel olarak anlamlı bir farklılık bulundu (p:0,001). Bu farklılık kadınlarda çinko değeri erkeklere oranla daha düģük Ģeklinde idi ve kadınlarda menstruasyon ve doğumların, çinko kaybına neden olduğunu düģünmekteyiz. Çinko değeri yaģ grupları, sigara içimi ve egzersiz yapma ile kıyaslandığında herhangi bir istatiksel anlamlı farklılık gözlenmedi. 18-65 ve 65 yaģ üstü 159 sağlıklı bireyin genel ortalama serum bakır değeri bulundu. Bakır değeri yaģ grupları ile kıyaslandığında anlamlı bir farklılık bulundu (p:0,001). YaĢın artması ile birlikte bakır değerinde artıģ bulundu. En çok bakır artıģı 50-64 ve 65+ ve 65 yaģ üstü yaģ aralığında kaydedildi. Yine bakır değeri ve BMI açısından istatiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlendi (p:0,048). BMI değeri yükseldikçe bakır seviyelerinde artıģ gözlendi. En çok artıģ BMI 20-25 arası alanlarda yüksek bir değerde ortaya çıktı. Bakır değeri ve sigara içimi, cinsiyetler, ve egzersiz yapma arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmedi. 93

ÖNERĠLER GeliĢen teknolojik imkânlar ıģığında eser elementlerin analizinde her bir elemente özgü, analiz yöntemlerinin seçilerek en doğru sonuçların alınması gerekir. Ülkemizin genel referans değerlerinin belirlenmesi için bölgelere özgü referans değerlerinin belirlenmesi gerekir. Bölgeler arası referans değerlerinin belirlenmesiyle bir ülkenin genel referans değerine kolayca ulaģılabilir. Bu sayede sadece o ülkeye ait eser elementlerin referans değerleri belirlenmiģ olur. Herhangi bir bölgenin laboratuvarda yapılan referans aralık çalıģmasının sonucu ülke geneline yansıtılmamasına dikkat edilmelidir. Farklı laboratuvar sonuçlarının kullanılmasının yerine ülke genelini daha geniģ bir alanda temsil edecek değerlerin kullanılması tıbbı tanı ve tedavide hekimlere büyük kolaylık sağlayacaktır. Gelecek nesillerin daha sağlıklı olabilmesi için araģtırma ve analiz yöntemlerine önem verilmelidir. Her laboratuvarın kendi referans aralıklarını hesaplamasının çok zahmetli ve zor olması nedeniyle referans aralıkların bölgesel olarak hesaplanması gerekliliğini vurgulamaktayız. Bölgesel olarak yapılan referans aralıklar çalıģmaları çoğaltılarak genel Türk popülâsyonu hakkında daha sağlıklı bilgilerin elde edilmesi sağlanmıģ olur. Yaptığımız çalıģmalara benzer çalıģmaların yaygınlaģması, klinik laboratuvar çalıģmalarına katkı sağlayarak, laboratuvar test sonuçlarında belirli bir standardizasyonun elde edilmesine büyük katkı sağlar. Bundan sonra yapılacak olan yerel ve bölgesel çalıģmalar, daha önce taslağı hazırlanmıģ olan ulusal projeler Ģeklinde hazırlanmalı ve buna uygun olarak uygulanıp ve yürütülmesi sağlanmalıdır. 94

6. ÖZET T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ Tokat Ġli Bölgesi Eser Elementleri (Selenyum, Çinko, Bakır) Referans Aralıkları Taner AKARSU Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı YÜKSEK LĠSANS TEZĠ/ KONYA 2013 Bu araģtırmanın amacı Tokat ili bölgesinde yaģayan sağlıklı insanlardan alınan kan numunelerinden serum selenyum, çinko ve bakır elementinin referans aralıklarını belirlemektir. Eser elementler içinde yer alan selenyum, çinko ve bakır elementi insanların yaģamsal faaliyetlerini sürdürmesi açısından gerekli olan ve diyet ile alınması gereken minerallerdirler. Bu çalıģmada Tokat ili bölgesinde yaģayan çalıģmaya alınma kriterlerini taģıyan 166 sağlıklı gönüllü çalıģmaya alındı. Gönüllülerin her birine aydınlatılmıģ onam formu imzalatılarak, çalıģma anketi dolduruldu. Gönüllülerden alınan kan örnekleri santrifüj edilerek serumları ayrıldı ve alikodlanan eppendorflara porsiyonlandı. Tokat tan nakil gününe kadar -40 ºC de derin dondurucuda saklandı. Numunelerin çözünmeden Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Laboratuvarına soğuk zincir taģıma kabı ile nakli sağlanarak çalıģma gününe kadar -80º derin dondurucuda saklandı. Alınan kan örnekleri selenyum elementi için grafit fırınlı atomik absorbsiyon spektrometresi ile çinko ve bakır elementleri içinde alevli atomik absorbsiyon spektrometresi kullanılarak kan örneklerinin analizi gerçekleģtirildi. Analizi gerçekleģtirilen eser elementlerin istatiksel olarak hesaplamaları minitab14 istatistik programı aracılığıyla bilgisayar ortamına aktarılarak, her bir değiģken için ilgili analizler yapılarak aralık değerler elde edildi. Selenyum, çinko ve bakır elementlerinin cinsiyet, yaģ, sigara alıģkanlığı, vücut kitle indeksine, egzersiz durumu gibi değiģkenlere göre ayrı ayrı değerlerini belirledik. Böylece elde ettiğimiz referans değerlerin dünya standartları ile karģılaģtırma olanağını bulduk. ÇalıĢma konumuzla ilgili olarak öncelikle ülkemizde ve dünyada yapılan bütün referans aralık çalıģmalarının birleģtirilerek bir bütün olarak değerlendirildiğinde daha sağlıklı bir sonuç elde edilmiģ olacaktır. 95

7. SUMMARY Tokat Province Trace Elements (Selenium, Zinc, Copper) Reference Ġntervals The aim of this study is determine the reference range of serum selenium, zinc and copper elements of blood samples taken from healthy people living in the province of Tokat. Selenium, zinc and copper elements which are among trace elements are necessary for people to maintain their vital activities and are minerals that need to be taken with the diet. This study is carried out with 166 healthy volunteers who live in the province of Tokat and meet the criteria to be admitted to the study. The study questionnaire was filled in by making each volunteer sign the informed consent form. The blood samples taken from volunteers were separated into aliquots and were portioned into alicod eppendorfs by centrifuging. They were preserved in a deep freezer at -40ºC until the day of transportation from Tokat. The transport of the samples to the Medical Biochemistry Laboratory Selcuk University Faculty of Medicine was provided with cold chain transport container without dissolution and the samples were preserved in a deep freezer at -80ºC until the day of study. The analysis of blood samples was carried out by using graphite furnace atomic absorption spectrometry for selenium element and by using flame atomic absorption spectrometry for zinc and copper elements. The statistical calculations of the analyzed trace elements were carried out by transferring the data to the computer via minitab14 statistic program and range values for each variable were obtained by performing related analyses. We determined separate values of selenium, zinc and copper elements according to variables such as gender, age, smoking habit, body mass index and exercise status. In this way, we had the chance to compare the reference values that we obtained with world standards. When all related reference range studies firstly in our country and then in the world are evaluated as a whole by combining, a healthier result will be obtained. 96

8. KAYNAKLAR 1.Adam B. Temel biyokimya. Nobel Yayın Dağıtım Ankara 2000; (6): 77-81. 2.Adam B, Yiğitoğlu MR. Tıbbi biyokimya. Nobel Tıp Kitabevleri 2012;512-513. 3.Alexander RW, Fuster V, Schlant RC, O rourke RA, Sannanblıck EH. Hurst. Editör. Konuk M. Hurst kalp hastalıkları el kitabı. Nobel Tıp Kitabevleri 2001;458. 4.Aydın HH, Ersöz B. Kadmiyum biyokimyası. Biyokimya Dergisi 1999; 4(24):53-60. 5.Bakan E. Tanıda laboratuvar. Bakanlar Medya. Ġstanbul 2011;167-174. 6.Balcı Y.Laboratuvar hasta verileri kullanılarak biyokimya testlerinde referans aralıkların belirlenmesi. Uzmanlık Tezi Ġstanbul 2006. 7.Behrman RE, Kliegman RM. Nelson essentials of pediatrics. 2nd Edition. Nobel Tıp Kitabevleri 1994;84. 8.Behrman RE, Kliegman RM, Jenson HB. Nelson essentials of pediatrics. Editör: Tuzcu S, Tuzcu M. Çocukta beslenme ve beslenme bozuklukları 4 nd. Edition W.B. Saunders Company 2000;139. 9.Behrman RE, Kliegman RM. Nelson essentials of pediatrics. Editör: Tuzcu S, Tuzcu M. Çocukta beslenme ve beslenme bozuklukları 4 nd. Edition. W.B. Saunders Company. 2002;87. 10.Bleys J, Novas A, Gualler E. Serum selenium and diabetes in U.S. adults epidemiology health services psychosocial research. Diabetes Care 2007;(30):829-834. 11.Bora Ġ, Yeni SN, Gürses C. Epilepsi. Nobel Tıp Kitabevleri 2008;198. 12.Brandt PA, Goldbohm RA, Bade P, Dorant E. A Prospective cohort study on selenium status and the risk of lung cancer. American Association for Cancer Research. 1993; 4860-4865. 13.Burtis CA, Ashwood ER, Bruns DE. Tietz textbook of clınıcal chemistry and molecular diagnostics 4nd. Edition Elsevıer Saunders Printed in the. United States of America 2006;425-446:1118-1141. 14.ÇalıĢır F. Atomik absorbsiyon spektrofotometresinde bazı eser elementlerin tayin öncesi çeģitli yöntemlerle ayrılması ve zenginleģtirilmesi. Doktora Tezi Ġstanbul 2008. 15.Dalyan N. ICP-AES Cihazı ile bebek mamalarının eser element analizi. Yüksek Lisans Tezi Hatay 2007. 16.http:// www.diearysupplements.info.nih.gov/helathinformation/vitamin and mineral. 20.05.2013. 17.Doğan M. Eser elementler biyolojik önemleri ve tayin yöntemleri ders notları. Erciyes Üniversitesi 1993. 18.Doğan M. Sağlıklı yaģamın kimyası. Popüler Bilim Dergisi 2002;(1): 32-36. 19.Doğan S. Atomik absorpsiyon spektroskopisi ile saçta eser element tayininde farklı örnek hazırlama yöntemlerinin karģılaģtırılması. Yüksek Lisans Tezi Mersin 2009. 20.Duran C. Bazı eser elementlerin XAD-200 reçinesinde zenginleģtirildikten sonra AAS ile analizleri. Doktora Tezi Trabzon 2000. 21.Farzin L, Moassesi ME, Sajadi F, Amiri M, Shems H. Biology Trace Elemets Research 2009;(129)36-45. 22.Gao S, Jin Y,Unverzagt FW,Liang C, Hall KS, Cao J, Ma F, Murrell JR, Chang Y, Li P, Bian J,Hendrie HC. Selenium Level and Depressive Symptomps in a Rural Elderly Chinese cohort. BMC Psychiatry 2012;12:72. 23.Göküstün O. Elazığ yöresinde doğuģtan kalp rahatsızlığı olan çocukların kan serumunda bazı eser elementlerin spektroskopik yöntemlerle tayini. Yüksek Lisans Tezi Elazığ 2005. 24.Gözükara EM. Biyokimya 2 Nobel Tıp Kitabevleri 1997;678-715-718-719-720. 25.Graef DM, Core TE. Department of medicine children s hospital medical center. Editör: Yılgör GümüĢ H, Kaçar M, Yüce A. Çocuk hastalıklarında tedavi el kitabı. TaĢ Kitabevleri 1983;81. 26.Gül G. NMS National medical series for indepent study. Biyokimya mikromineraller. Nobel Tıp Kitabevleri 2000;16. 27.Günaldı M. Kan selenyum düzeyi ve glutatyon peroksidaz aktivitesinin akut miyokart enfarktüsü geliģimi üzerine etkisi. Uzmanlık Tezi Ġstanbul 2009. 28.Güngören MS. Mersin bölgesinde vitamin B12 ve folik asit düzeylerine ait referans aralıklarının belirlenmesi Uzmanlık Tezi Mersin 2008. 29.Güreli TB. Parametrik ve nonparametrik testler. Yüksek Lisans Semineri Niğde 2004. 30.Güvendik G, Tümtürk N. Kalp- damar hastalıklarınde serum selenyum düzeyleri. Ankara Eczacılık Fakültesi Dergisi 1993;(22)1-2. 31.Hác E, Krechniak J, Szyszko M. Selenium in plasma of ınhabitannts of the gdansk region. Polsih Journal of Environmental Studies Gdansk Poland 2001;275-278. 97

32.Hady G, Hardy B, Manzanares W. Selenium supplementation in the critically ill. Faculty of Medical and Health Sciences.University of Auckland Private. New Zeland. 2012 ġubat 27(1): 21-33. 33.Harrison s. Principles of internal medicine. Martın JB, Wılson JD, Petersdorf RG, Faucı AS Isselbacher KJ, Braunwald E 11 nd Edition. McGraw-Hill Book Company. 1987;384-421. 34.Harrison s. Principles of internal medicine. Braunwald, Faucı AS, Kasper DL, Hauser SL, Longo DL, Jameson JL. Editör. Sağlıker Y. Harrison Ġç Hastalıkları Prensipleri 15. Basım McGraw- Hill Book Company Nobel Tıp Kitabevleri Cilt-1 2004;467-469. 35.Hauser SL, Braunwald E, Faucı AS, Kasper DL, Longo DL, Jameson JL. Editör: Çevik M, KurĢun O. Harrison nöroloji. Nobel Tıp Kitabevleri Ltd. ġti. 2009;(604):209. 36.Hayran M, Hayran M. Sağlık araģtırmaları için temel istatististik Omega AraĢtırma Organizasyon Eğitim ve DanıĢmanlık Ltd ġti. Ankara. 37.Hayran M, Özdemir O. Bilgisayarlı istatistik ve tıp. Hekimler yayın birliği. Medikomat Basım Yayın San ve Tic. Ltd ġti. Ankara 1996;21. 38.Hızlı ZB. Bursa ilinde 18-45 yaģ arası sağlıklı bireylerde vitaminlerin ve antioksidan parametrelerin referans aralıklarının belirlenmesi. Uzmanlık Tezi Bursa 2006. 39.Horowitz GL. Reference intervals Beth Israel deaconess medical center boston. Jifcc 2008;19. 40.Horn PS, Pesce AJ. Refererence Ġntervals Clinica Chimica Acta 2003;334;5-23 2007;1059. 41.Insel P, Turner RE, Ross D. Dıscovering nutrition. American Dietetic Assocation 2 nd. Edition United Status of America. 2006;15-416. 42.Ġlçöl YÖ, Aslan D. Bursa ilinde sağlıklı bireylerde kan biyokimyası profili referans aralıklarının saptanması. Türk Biyokimya Dergisi 2004;29(2):183-192. 43.Kabirov KK, Kapetanovic IM, Lyubimov AV. Direct determination of selenium in rat blood plasma by Zeeman atomic absorption spectrometry. Chemical Biologial Ġnteract 2008;(30):171 44.Kalafat H. Klinik biyokimya testlerinin mersin ilindeki referans aralıklarının indirekt yöntemle belirlenmesi. Uzmanlık Tezi Mersin 2008. 45.Kavak O, Dalgıç A, ġenyiğit. Ġnsan sağlığına etki eden mineraller ve analiz yöntemleri. Dicle Tıp Dergisi 2004; 31(1):69-75. 46.Kaya H, Acar A, DelibaĢ N, Babar Y, Özkaya MO, Mandal T, Göçen Ç. Gebelikte ve postpartum erken dönemde ve yenidoğanda Cu ve Zn düzeyleri. SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi 1996;3(3);49-52 47.Kazi TG, Kolachi NF, Afridi HI, Kazi NG, Arain SS. Effects of mineral supplementation on liver cirrhosis cancer/cancer male patients. Biologial Trace Elements Resarch. 2012;150:81-90. 48.Kılınç M, CoĢkun A, Bilge F, Ġmrek SS,Atli Y. Serum reference levels of selenium zinc and copper in healty pregnant women at a prenatal screening program in southeastern mediterranean region of Turkey. Journal of Trace Elements in Medicine and Biology 2010;152-156. 49.Köseoğlu MH, Aslan D, Kaptanoğlu B, Fadiloğlu M, Örmen M. Miyokard Ġnfarktüsünde serum bakır ve serüloplazmin düzeyleri. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 1996;3(1):39-42v 50.Laclaustra M, Stranges S, Acien an, Ordovas JM, Guallar E Serum selenium and serum lipidsin us adults. Atherosclerosis. 2010;643-648. 51.Laleli Y. Referans kavramı ulusal referans politikası ve hasta verilerinin kullanımı. Türk Biyokimya Dergisi 2003;(2884)225-227. 52.Lener M, Wiechowska A, Kozlowska A, Kladny J, Muszynska M, Sukiennicki G, Kubera L, Nowakowska L, Lubinski J. Selenium and the risk of cancers of the colon pancreas and stomach. Hereditary Cancer in Clinical Practice. 2012;(10): A13 53.Mehmetoğlu Ġ.Klinik biyokimya laboratuvarı el kitabı. Nobel Tıp Kitabevleri 2007;6:66:363:397-398. 54.Merritt s Neurology. Rowland LP, Pedley TA. Editör: Doğu O. GüneĢ Tıp Kitabevleri 2010;830-831,1096. 55.Murray RK, Mayes PA, Granner DK,Rodwell VW.Harper ın biyokimyası Editör: MenteĢ G, Er B. BarıĢ Kitabevi Ġstanbul 1993; (242):770. 56.Navarro M, Cabrera C. Science of the Total Enviroment. 2008;(8):115-141. 57.Nelson WE, Vaughan VC, Mckay RJ. Nelson teetbook of pediatrıcs. W.B. Saunders Company Editör: Gediklioğlu G. Nelson çocuk hastalıkları 10.baskı Güven Kitabevi Yayınları 1978;222. 58.Nelson DL, Cox MM. Lehninger. Editör: Kılıç N. Biyokimyanın Ġlkeleri. 3.baskı Palme Yayıncılık 2005;611-708-842. 59.Neyzi O, Ertuğrul T. Pediatri 13.baskı Nobel Tıp Kitabevleri 2002;177. 98

60.Neyzi O, Ertuğrul T. Pediatri cilt 1. 4.baskı Nobel Tıp Kitabevleri 2010;205. 61.Onat T. Çocuk sağlığı ve hastalıkları. Eksen Yayınları 1996;124. 62.Onat T, Emerk K, Sözmen EY. Ġnsan biyokimyası. Palme Yayıncılık Ankara 2006;597-608. 63.Orak E, Yanardağ R, Orak H. Selenyum ve kalp hastalıkları ile iliģkisi. Türk Kardiyoloji Derneği AraĢtırma 2000;(28):230-238. 64.Organik Biyokimya 2. www.belgeler.com. EriĢilme tarihi. 12.12.2012. 65.Özarda Y. Pediatrik referans aralıkları kritik değerler. XXIII Ulusal biyokimya konresi sunumu. Türk Biyokimya Dergisi Özel Sayısı Ankara 2011. 66.Özkan A. Pediatrik onkoloji. Nobel Tıp Kitabevleri 2009;1364. 67.Özçelik D. Bakır, çinko, kurģun ve kadmiyum katkılı besinlerle beslenen civcivlerin kan, serum ve değiģik dokularındaki element konsantrasyonlarının ölçülmesi ve besi perfomansın etkilerinin saptanması. Uzmanlık Tezi Ġstanbul 1998. 68.Parizadeh SMR,Kazemi- Bajesteni SMR, Mogheddem AS, Ghayour- Mobarhan M, Esmaeli H, Majdi MR, Emadzadeh A, Safarian M, Azimi- Nezhad M, Khodaei GH, Hosseini SJ, Parizadeh SHJ, Oladi MR, Ferns G. Serum zinc and copper concentrations and socioeconomic status in a large persion cohord asian. Mashhad Ġran. Asian Biomedicine vol5 no3 Temmuz 2011;329-335. 69.Pizent A, Jurasovıć J, Pavlovıć M, Teliśman S. Serum copper, zinc and selenium levels with regard to psychological stress in men. Journal of Trace Elements in Medicine and Biology 1999;34-39. 70.Rükgauer M, Kleın J, Kruse D, Jarres D. Reference values fort he trace elements copper, manganese, selenium, and zinc in the serum/plasma of children adolescents, and adults. Journal of Trace Elements in Medicine and Biology 1997; (11):92-98. 71.Solak M. Mineraller www.belgeler.com EriĢilme tarihi 13.12.2012. 72.Solberg HE. Establishment and use of reference values. Burtis CA, Ashwood ER. Tietz textbook of clinical chemistry 4 th ed. Elsevier Saunders 2006;425-446. 73.Siegentheler W. Editör: Müftüoğlu E, Yaman H. Semptomdan tanıya iç hastalıklarında ayırıcı tanı. Nobel Tıp Kitabevleri 2007;1059. 74.Sümbüloğlu K, Sümbüloğlu V. Biyoistatistik 10. Baskı Hatipoğlu Yayınevi Ankara 2002;55. 75.ġimĢir IY, Özgen AG. Tiroid ve selenyum olgu sunumu. Turkish Journal of Endocrinology and Metabolism. 2010; (14):76-79. 76.Taneli B. Anadolu toplumunda çinko. Ege Tıp Dergisi 44;(1):1-10 2005. 77.Tanrıverdi MH. Pnömoni tanısıyla hastaneye yatırılan 0-2 yaģ arası çocuklarda serum çinko düzeyi. Uzmanlık Tezi Ġstanbul 2008. 78.TaĢkapan Ç, Atambay M, Aycan ÖM, Özyalın F, Yoloğlu S, Miman Ö, Daldal N. Giardiosisli hastalarda serum çinko(zn) düzeyleri. Türkiye Parazitoloji Dergisi 2007; 31(1):14-16. 79.Temamoğulları F, Dinçoğlu AH. ġanlıurfa ve çevresindeki kuyu sularında çinko ve selenyum düzeyleri. Kafkas Üniversitesi Dergisi 2010;16(2) 199-203. 80.Tezcan Ġ, Özen H. Bebeklerin bağıģıklık sisteminin güçlenmesinde beslenmenin önemi. Clinic Pediatri 2007;(2;6);1-63. 81.Tokman N. ÇeĢitli örneklerde eser element analizinde faklı çözme tekniklerinin karģılaģtırılması. Yüksek Lisans Tezi Ġstanbul 2007. 82.Toprakçı M. Hastane laboratuvar test verileri kullanılarak klinik testlerin referans aralıklarının Saptanması. Uzmanlık Tezi Ġstanbul 2000. 83.Tosun E. Hastalık tedavisinde kullanılan bazı meyve ve sebzelerin dokularında eser element tayini ve mineral tayini. Yüksek Lisans Tezi Malatya 2009. 84.Trace elements in human nutrition and health. WHO library cataloguing in publication data. World Health Organization Genava 1996. 85.Tunç M. Biyolojik sıvılarda bazı eser elementlerin tayini ve metot geliģtirme. Yüksek Lisans Tezi Ġstanbul 2006. 86.Tunçeli A. Bazı eser elementlerin amberlik XAD-16 ile zenginleģtirme Ģartlarının araģtırılması ve alevli atomik absorpsiyon spektroskopisi ile tayinleri. Yüksek Lisans Tezi Ankara 1991. 87.Uluözlü ÖD. Tokat yöresi bazı sulama göletlerinin suyunda ve balıklarında eser element tayini. Yüksek Lisans tezi Tokat 2005. 88.Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı Dergisi 2010. Cilt:1 sayı:1 89.Ünaldı M, Yöntem M. Biyokimya. Aybil Dijital Baskı Sistemleri ve Matbaa 2011;86-105. 90.Wıllıam WH, Levin MJ, Sondhelmer JM, Deterdına RR. Current diagnosis and treatment pediatrics. Editör: Sarıalioğlu F, Varan A, Yazıcı N, Köksoy ÖT. Pediatride tanı ve tedavi 20.baskı GüneĢ Tıp Evleri 2010;279-280. 99

9. EKLER EK-A:ETĠK KURUL KARARI 100

EK-B:GÖNÜLLÜ OLUR FORMU S.Ü. ARAġTIRMA ETĠK KURULU BĠLGĠLENDĠRĠLMĠġ SAĞLIKLI GÖNÜLLÜ OLUR FORMU Sayın Sizi Selçuk Üniversitesi Tıbbı Fakültesi Tıbbı Biyokimya Anabilim dalı ve Merkez Biyokimya laboratuvarında yürütülen Tokat ili bölgesi eser elementleri (selenyum, çinko ve bakır) referans aralıkları yüksek lisans tezine katılım; referans aralığı belirleme çalıģmasına katılmaya davet ediyoruz. Siz bu araģtırmanın sağlıklı kontrol grubu içerisinde yer alacaksınız. Sizden elde edilecek veriler veya bilgiler çalıģmanın diğer grubundan elde edilecek verilerle karģılaģtırılarak bir sonuca varılacaktır. Bu araģtırmaya katılıp katılmama kararı vermeden önce araģtırmanın niçin yapıldığını, nasıl yapılacağını ve bu araģtırmanın sağlıklı gönüllü katılımcılara getireceği olası faydaları riskleri ve rahatsızlıkları bilmeniz gerekmektedir. AĢağıdaki bilgileri dikkatlice okumanız için zaman ayırınız. Ġsterseniz bu bilgileri aileniz, doktorunuz veya yakınlarınız ile tartıģınız. Eğer anlayamadığınız veya sizin için açık olmayan Ģeyler varsa; ya da daha fazla bilgi isterseniz bize sorunuz. Katılmayı kabul ettiğinizde gerekli yerleri siz, doktorunuz ve kuruluģ görevlisi bir tanık tarafından doldurulup imzalanmıģ bu formun bir kopyası saklamanız için size verilecektir. AraĢtırmaya katılmak tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. ÇalıĢmaya katılmama veya katıldıktan sonra herhangi bir anda çalıģmadan çıkma hakkına sahipsiniz. Her iki durumda da bir ceza veya hakkınız olan yararların kaybı kesinlikle söz konusu olmayacaktır. AraĢtırma Sorumlusu Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin VATANSEV Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi AraĢtırmanın amacı: Gönüllü olarak katılmanızı istediğimiz bu tıbbi araģtırmanın genel olarak amacı bölgemiz için selenyum, çinko ve bakır eser elementlerinin referans aralıklarını belirlemektir. Ayrıca bu çalıģmanın sonuçları Avrupa, Asya, Amerika ve Afrika da yer alan belli ülkelerdeki değerlerle uyumu incelenecektir. 101

Ġzlenecek olan yöntemler ve iģlemler: Bu amaçla sizden ön-kol toplardamarınıza bir kez 22 numara ince bir iğne ile girilerek vakumlu 1 adet düz tüp olmak üzere yaklaģık 9 ml kan alınacaktır. Bu kan örneklerinde selenyum element düzeylerinin ölçümü yapılacak ve bölgemiz için referans değerleri hesaplanacaktır. AraĢtırmanın Süresi: ÇalıĢmamızın tahmin edilen süresi 2 yıldır. Sizin bu tıbbı araģtırmada sağlıklı grup içinde yer almanızı istiyoruz. Katılması beklenen gönüllü sayısı 18-85 yaģ arası çeģitli yaģta erkek-kadın 100 sağlıklı gönüllü yer alacaktır. Size getirebileceği Olası faydalar: ÇalıĢmanın kapsamında yapılacak tetkikler için bir ücret talep edilmeyecek, bu tıbbi araģtırmadan elde edilecek bulguların sizin Ģu andaki ve ilerdeki sağlık durumunuz hakkında bir bilgi edinmek için kullanılmayacaktır. ÇalıĢmadan elde edilecek bilgiler bu konuda tıbbi bilgilerimizin artmasına ve bölgemiz için normal değerlerin belirlenmesine faydası olacaktır. Sonuçlarınız ve kimlik bilgileriniz gizli tutulacak ve kimseye bilgi verilmeyecektir. Ancak istemeniz durumunda bu araģtırmada kanınızda ölçtüğümüz kimyasal parametrelerin sonuçları bir rapor halinde size verilecektir. Size getirebileceği Ek risk ve rahatsızlıklar: Yapılacak kan alma iģlemlerinin ve alınacak toplam kan miktarının sağlığınız için hiçbir risk getirmediğini düģünüyoruz. Kan almaya bağlı olarak az da olsa hafif ve geçici bir acı ve baygınlık hissi duyabilirsiniz. Baygınlık hissi kan alma koltuğuna uzandığınızda kısa bir süre içinde (3-10 dk) geçecektir. Kan alınan damar bölgesinde birkaç gün içinde geçecek olan hafif bir morarma ve sararma gibi renk değiģiklikleri olabilir. Ayrıca doğurganlık çağındaki kadınları gebe kalma olasılıkları olmadığı takdirde bu çalıģmaya katılabilecekleridir. AraĢtırmanın yapılacağı yerler: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı AraĢtırma Laboratuvarı AraĢtırmaya katılan araģtırıcılar: Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin VATANSEV Yüksek Lisans Öğrencisi Taner AKARSU 102

Katılma ve Çıkma: AraĢtırmaya katılmak tamamen gönüllük esasına dayanmaktadır. ÇalıĢmaya katılmama veya herhangi bir anda çalıģmadan çıkma hakkına sahipsiniz. Ayrıca sorumlu araģtırıcı gerek duyarsa sizi çalıģma dıģı bırakabilir. ÇalıĢmaya katılmama, çalıģmadan çıkma ve çıkarılma durumlarında bir ceza veya hakkınız olan yararların kaybı kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Masraflar: Bu çalıģmada yapılacak tüm analizler nedeni ile size yada sosyal güvenlik kurumunuza ek bir mali yük hiçbir Ģekilde gelmeyecektir. Bu tıbbi araģtırmaya katılmanız durumunda size yada yakınlarınıza maddi değeri olan herhangi bir ödül verilmeyecektir. Ayrıca normal tedaviniz gereği yapılan ve yapılacak olan gerekli tıbbi iģlemlerde bir parasal indirim söz konusu olmayacaktır. ÇalıĢmayla ilgili masraflar Selçuk Üniversitesi BAP bütçesinden karģılanacaktır. ĠletiĢim kurulacak kiģiler: Yrd. Doç. Dr. Hüsamettin VATANSEV 0505 521 95 55 Yüksek Lisans Öğrencisi Taner AKARSU 0505 921 63 60 Gizlilik: Bu çalıģmadan ele edilen bilgiler tamamen araģtırma amacı ile kullanılacak ve kimlik bilgileriniz kesinlikle gizli tutulacaktır. Ben (gönüllünün adı soyadı kendi el yazısı ile) yukarıdaki metni okudum. Katılmam istenen çalıģmanın amacını, kapsamını ve gönüllü olarak üzerime düģen sorumlulukları tamamen anladım. Bu çalıģmayı istediğim zaman ve herhangi bir neden belirtmeksizin bırakabileceğimi ve bıraktığım zaman mevcut sağlığımı olumsuz yönde etkilenmeyeceğimi anladım. Söz konusu araģtırmaya kendi rızamla katılıyorum. Gerek duyulursa kiģisel bilgilerime ve çalıģma sonucunda elde edilen bilgilere mevzuatta belirtilen kiģi ve kurumların eriģebilmesine, yayın için kullanılmasına, arģivlenmesine ve gerek duyulduğunda yurtdıģına aktarılmasına izin veriyorum. Gönüllünün AraĢtırıcının Adı- soyadı: Adı soyadı: Adresi: Adresi: Ġmza: Ġmza: Tarih: Tarih: 103

EK-C:GÖNÜLLÜ ANKET FORMU 104

105