GÜÇLÜ / FATİH / / / 2012 / 4. (ICILS) / 6. / MEB / SENNET / FATİH



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

GAZETECİLİK ALANI. Bu faaliyet sonucunda gazetecilik alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Yaz l Bas n n Gelece i

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Yeri Ve Önemi

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Eğitim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Eğitsel Oyun Projesi Raporu. Otizm Kavram Öğretimi Mustafa UZUN

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

GENÇLER ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞI FARKINDA MIYIZ?

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

GELECEGIN MUCITLERI ROBOT YAPMAYI ÖGRENIYOR

İ.Ü. AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Tanıtım Faaliyetleri Standartları Standardı


İşimizi aşımızı müşterimizi Sosyal Medyayla BÜYÜTÜYORUZ.

ÖZET SONUÇ BİLDİRGESİ

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI

Engelsiz Eğitim ve Yaşam Sosyal İçerikli Televizyon Programı SPONSORLUK DOSYASI

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması

ORGANİK HABERLEŞME TEKNOLOJİLERİ

İnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

herkesin bir reklamı olmalı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

1. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ ( 18 Aralık 09 Şubat 2018 )

İnternet Teknolojisi. İnternet Teknolojisi. Bilgisayar-II - 4. Hafta. Öğrt. Gör. Alper ASLAN 1. Öğrt. Gör. Alper Aslan. İnternet Nedir?

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

Yrd. Doç. Dr. Gökçe BECİT İŞÇİTÜRK. Gökçe BECİT İŞÇİTÜRK 1

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor

SOSYAL MEDYADA EĞİTİM UYGULAMALARI. Yasin YÜKSEL

2011 yılında yeni konsepti ve büyüyen ekibiyle şu anki yüzüne kavuşmuştur.

Dijital Pazarlamada. Trendleri ye merhaba demeden önce bir önceki senede neler olduğunu birlikte incelemek istedik.

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

EĞİTİMDE GÜNCEL SORUNLAR. -Küreselleşme, teknoloji,internet ve sosyal medya bağlamında -

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

Türkiye nin Teknoloji Kültürü Dergisi!

EĞİTİM BİLİŞİM AĞI (EBA) Sosyal Eğitim Platformu. Hazırlayan Caner YACAN

Dijital pazarlama bir satış yöntemi değil; ulaşılan sonuçları sayesinde satış artışı sağlayan, bir ilişkilendirme ve iletişim sürecidir.

BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK YENİLEYEN SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

EĞLENCEM MEDYA. Prof. Dr. E. Nezih ORHON. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi

Teknoloji Seviyoruz!

ÇOCUKLARIMIZ VE TEKNOLOJİ

1. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (08 Aralık Ocak 2015 )

Samsung ilk akademisini Bayrampaşa'da açtı

OKULLARDA TEKNOLOJİ KULLANIMI İLE BEŞERİ ALTYAPI ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ. Demet CENGİZ

T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ

Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

Yrd. Doç. Dr. M. Akif NACAR. Arş. Gör. F. Didem ALAY. Arş. Gör. M. Umut SALUR

EDEBİYAT. Edebiyat okumak bakmak ve görmek arasındaki hassas çizgiyi anlamayı sağlayan bir yolculuğa çıkmaktır. (By Oleg Shuplyak)

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399

İLETİŞİMDE TASARIM TASARIMDA İLETİŞİM KONULU ULUSLARARASI KATILIMLI SEMPOZYUM VE SERGİ GERÇEKLEŞTİ

Sorgulama Hatları: Değerli Velilerimiz,

BİLİŞİM ZİRVESİ HAKKINDA

Bir süre önce Büyük günlük gazetelerimizden birinin Genel Yayın Müdürü medya dünyasına yeni bir konu atarak bir tartışma başlattı.

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

1 ÇALIŞMANIN NASIL SUNULACAĞINI İŞARETLEYİNİZ

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

1. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (07 Aralık Ocak 2016)

Her daim yenilikçi anlayış

ÖĞRENME ALANI: BİREY VE TOPLUM

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

DESKPORT. Bilișim Hizmetleri Yılı Hizmet Tanıtım Kataloğu

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Biri bizi sahiden gözetliyor

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

Mixerarts.com Sanat Platformu başarı hikayemizde Mixer Direktörü Bengü Gün konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Mark Zuckerberg, Facebook ve Aldatıcı Reklamlar. Mark Zuckerberg, Facebook adlı sosyal medya sitesinin kurucularından biridir.

DERNEK YÖNETİMİ. Prof. Dr. Ümran SEVİL İstanbul Bilim ve Akademisyenler Derneği Başkanı. Yrd. Doç. Dr. Ayça GÜRKAN Dernek Genel Sekreteri

L Oréal in Dijital Dönüşümü

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası

SOSYAL MEDYA NEDEN? NASIL? Murat Güner SSUK Medya Yöneticisi

CIK. çocuklar için K O D L AM A

ANAFİKİR: Kendimizi tanımamız, sorumluluklarımızı yerine getirmemizde

Pazarlama İletişimi-3

4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (22 Ekim-14 Aralık 2012)

12. MĐSYON 13. VĐZYON

İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü

Sosyal Medya ve Çocuk Alanında Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar Dr. Olgun GÜNDÜZ

PDR ÇALIŞMALARIMIZ. 3. Sayı / Şubat - Mart 2016 ŞUBAT AYI ANA SINIFI ETKİNLİKLERİMİZ ŞUBAT AYI. sayfa 2. SINIF ETKİNLİKLERİMİZ. 2 de. sayfa.

TÜRKİYE'NİN EN KAPSAMLI GENÇLİK ARAŞTIRMA RAPORU YÜZLERCE GENCİN ÖNÜNDE AÇIKLANDI

Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER

12. Araştırmacılar Zirvesi nin açılış konuşmasını yapmak için beni davet etmenizden, bana bu fırsatı vermenizden dolayı sizlere teşekkür ederim.

Öğretim planındaki AKTS Kitle iletişimi ve Kültür

Transkript:

T E T ayı ı ı Sayı: 10 Eylül - Ekim 2012 Medya ve Eğitim Prof. Dr. Mehmet Metin HÜLAGÜ Türk Tarih Kurumu Başkanı / Prof. Dr. Zakir Avşar - Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı / Prof. Dr. Ayşe ÇAKIR İlhan - Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı / Muhammed Mücahit Küçükyılmaz-T.C. Cumhurbaşkanlığı Sosyal Medya Müdürü / İhsan Kabil - Sinema Eleştirmeni-Yazar / RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut DURSUN / Yapımcı Timur SAVCI / TV Program Yapımcısı ve Sunucusu Erkan TAN Gazeteci-Yazar Abbas GÜÇLÜ / FATİH Projesi ne Yurt Dışından Büyük İlgi / İnanılmaz Bir Başarı Öyküsü: Turan Delimehmetoğlu / etwinning / Engelsiz Bilişim 2012 Sempozyumu / İsviçre 4. (ICILS) Ulusal Araştırma Koordinatörleri Toplantısı / 6. Uluslararası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Sempozyumu / MEB e-imzaya Geçti / SENNET Projesi-Belçika / FATİH Projesi Pilot Uygulaması Değerlendirme Çalışması / İl Formatörünün Gözünden / Yorumlar / Soru-Cevap / Öneriler / Basından

Toplumların inşasında büyük görevler üstlenen devletlerin, gelecek nesillere bıraktıkları toplumsal değerler, kitle iletişim araçlarıyla yücelir, değerlenir ve yaşatılır. Haber aktarma, bilgilendirme, eğitim, insanların birbirleriyle dolaylı da olsa iletişim kurmasına olanak sağlama, toplumsallaştırma, duyarlılık ve farkındalık oluşturma gibi işlevlere sahip olan medyanın, günümüzde önemi ise katlanarak artmaktadır. Tüm bu özellikler içerisinde medyanın eğitimle olan ilişkisi unutulmamalı, gerek kamu gerekse özel sektörün hassasiyeti ve desteğiyle, bu alandaki işbirlikli çalışmalar artırılmalıdır. Ömer Dinçer Millî Eğitim Bakanı

Günümüz eğitim sistemi yenilikçi, donanımlı ve yeni neslin ihtiyaçlarını karşılar nitelikte olmak için sürekli bir gelişim içindedir. Bu gelişimi yakalamayı amaçlayan günümüz okullarını, diğer eğitim ve medya kurumlarından ayıran sınırlar; teknolojik yenilikler ve içinde bulunduğumuz dijital çağın gerekleri nedeniyle her geçen gün keskinliğini yitirmektedir. Bu nedenle sınırların kalktığı, iletişimin mekândan bağımsız yaşandığı çağımızda; eğitim alanının, diğer alanlarla etkileşim hâlinde olduğu çalışmalar yürütülmektedir. Yeni nesile kâinatı sevdirmek, onları dünya ile barışık hâle getirmek ve onlara kültürünü, tarihini tanıtabilmek için klasik sistemin üstünde bir eğitim gerekmektedir. Bu noktadan hareketle; bizlere düşen görev, onların bilinçli nesiller olmaları için kitle iletişim araçlarının, teknolojinin ve eğitimin birlikteliğini sağlamaktır. Mustafa KOÇ YEĞİTEK Genel Müdürü

İ İNDEKİLER 44 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın Katılımları ile Eğitim-Öğretim Yılı Açılış Kutlamaları 81 İlde Yapıldı. 49 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer UZEM den Yapılan Canlı Yayınlarda Tüm Eğitim Camiasına Seslendiler. 52 Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım 2012 İstanbul Bilişim Zirvesi ne sanal perdeye yansıyan görüntüsüyle katıldı. 55 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün: Fatih Projesi Pardus la buluşacak. Yerli arama motoru ise çok yakında... T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Dergisi Yönetim Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Adına Sahibi Mustafa KOÇ Editör Esra ÖZEL Yayın Kurulu Arzu BİLİCİ Ayten BAYTOK İbrahim DEMİRKAN Naran USLANOĞLU Serpil ERTEKİN 6

Prof. Dr. Mehmet Metin HÜLAGÜ Türk Tarih Kurumu Başkanı / Tarihimize ve Bize Dair 10 Prof. Dr. Zakir Avşar / Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı 12 Prof. Dr. Ayşe ÇAKIR İLHAN / Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı 16 Muhammed Mücahit KÜÇÜKYILMAZ / T.C. Cumhurbaşkanlığı Sosyal Medya Müdürü 19 İhsan Kabil / Sinema Eleştirmeni-Yazar / Medyanın Eğitim Sürecindeki Yansımaları Üzerine 25 Narin Kanatlılar / Münevver Karabacak 28 Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı (RTÜK) Prof. Dr. Davut DURSUN 30 Dizi ve film yapımcılarından Timur SAVCI 34 Tv Program Yapımcısı ve Sunucusu Erkan TAN 37 Gazeteci-yazar, eğitim araştırmacısı Abbas GÜÇLÜ 40 Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Birol Ekici 57 ODTÜ Uygulamalı Eğitim Kongresi 59 FATİH Projesi ne Yurt Dışından Büyük İlgi 61 İnanılmaz Bir Başarının Öyküsü / Turan Delimehmetoğlu 64 e Twinning 68 Genel Müdürlüğümüzde Devir Teslim Töreni 74 Engelsiz Bilişim 2012 Sempozyumu 76 İsviçre 4. (ICILS) Ulusal Araştırma Koordinatörleri Toplantısı 81 Erol Düzgün e Veda Töreni 84 6. Uluslararası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Sempozyumu 85 MEB e-imzaya Geçti 88 SENNET Projesi Ekipleri Belçika da Buluştu 89 Çin Heyeti Kurumumuzu Ziyaret Etti 92 FATİH Projesi Pilot Uygulaması Değerlendirme Çalışması 93 Kurumumuzda İletişim ve Eğitimin Tarihçesi 94 Eğitimde Dijital Dönem Başladı 100 Adana İli Bilişim Teknolojileri Koordinatörü Mehmet BERKDEMİR 106 YORUMLAR 108 SORU-CEVAP 120 ÖNERİLER 128 BASINDAN 134 Röportaj Esra ÖZEL Nur Efşan NORŞENLİ Arzu BİLİCİ Grafik Tasarım Tanzer ÖZDER Fotoğraf Münevver KARABACAK Niyazi KIZILBULUT Arşiv İhsan AKŞEHİRLİ Web Yayın Macit YEŞİLYURT Adres Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü 06500 Teknikokullar - ANKARA İletişim http://egitek.meb.gov.tr Tel:0 (312) 296 94 00 Faks:0 (312) 223 87 36 7

EDİTÖRDEN... Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar mademki yâr vardır Yoktan da vardan da öte bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır (Sezai Karakoç) Şair; mısralarında, yaratılmış olanın yolculuğuna dair bitmeyen bir umut aşılamaktadır okuyucusuna. Adeta öğretmektedir, tekrar etmektedir gerçeği mısra mısra. Tıpkı gerçeği tekrar etmeyi görev edinen ve geleceği şekillendiren öğretmenlerimiz gibidir bu şiir. Öğretmen, mesleğin içinde barındırdığı ruhu fark ettikçe yücelmekte ve yüceltmektedir. Zaman mekân koşul fark etmeksizin ülkenin ve dünyanın, yaşam ile sonrasına dair bilinç aktarımı öğretmende şekillenmektedir. Bu değerli yolculukta biz öğretmenlerin sorumluluğunun geçen yıl Van ilimizde yaşanan 23 Ekim depremiyle bir kademe daha arttığını düşünüyorum. Zira, mesleğimiz, deprem de görev şehidi olan öğretmenlerimizden devraldığımız bayrakla daha çok anlam kazanmıştır. Onların genç bedenlerinin nasıl bir yolculukta olduğu yukarıda paylaşılan şiirin mısralarında zaten gizli. Yaşayan ve yolculuğa devam eden öğretmenler olarak, sevgiliye sevgili olmuş Şehit öğretmenlerimizin anısını ve mesleğimizin gereklerini, yeminimiz ve namusumuz bilerek yola devam edeceğiz. Dergiye dair, Dergimizin bu sayısında, konularımızı ve konuklarımızı Medya ve Eğitim ilişkisi üzerinden seçtik. Kitle iletişim araçlarının aile ve birey üzerindeki etkisinden, yeni medya kavramına; Sosyal Medyadan yazılı basına; sinemadan televizyona birçok konuya yer verdik. Özellikle de medyanın ve kitle iletişim araçlarının eğitim alanındaki etkilerini sorduk ve yanıtlarını aldık. Tüm kesimlere söz hakkı tanıdık ve değerlendirmeyi sizlere bıraktık. Esra ÖZEL Medya Grup Koordinatörü 8

23 Ekim 2011 Saat: 13:41... Tasarım : H. Tibet Oğuzoğlu Sizleri unutmadık... 9

DOSYA KONUSU Prof. Dr. Mehmet Metin HÜLAGÜ Türk Tarih Kurumu Başkanı Tarihimize ve Bize Dair Sahip olduğumuz bu müstesna medeniyeti yazmaya kabiliyeti olanlar yazarak; medya ile iştigal edenler, gerçeklere sadık kalmak suretiyle, filmleştirerek, dizileştirip belgeselleştirerek;sanatla uğraşanlar sergileyip görselleştirerek halka ve tüm dünyaya tanıtmalı; ama istisnasız olarak her yaştan ve her insanımız bu emsalsiz ilim, kültür, sanat ve vakıf medeniyetini okumalı, tanımalı, anlamalı ve anlatmalıdır. Uzun ve şanlı bir geçmişe sahip olan Türk tarihi aynı zamanda hanlar, hakanlar, hükümdarlar, padişahlar ve sultanlar tarihidir. Bu hanlar, hakanlar ve padişahların her birinin ayrı bir hikâyesi olup her birini diğerlerinden ayıran bir hayli hususiyet ve uygulamalar söz konusudur. Bu durum dolayısıyladır ki tarihimizde yer alan hanların, hakanların, padişah ve sultanların birini diğerine tercih etmek son derece zordur. Türk tarihi sadece sultanları ve hükümdarları ile değil, fakat aynı zamana Barbaros Hayreddin Paşa yahut Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa gibi, şanlı beyleri, paşaları ve kahraman kumandanları ile de malum ve maruftur. Türk tarihinde kimi hükümdar ve padişahlar karaların sultanı iken, kimi hakan ve sultanlar da deryaların hükümdarı olmuştur. Osman Gazi, Orhan Gazi, beylikten imparatorluğa geçişin temellerini atmışken, Kanuni Sultan Süleyman, kanun koymadaki mahareti ve at sırtında harp meydanlarında sergilediği şecaati ile yaklaşık yarım asır iktidarda kalmış, cihanda hâkimiyetini tesis etmiş ve dolayısıyla tahtın ve tacın gerçek anlamda sahibi olmuştur. Fatih Sultan Mehmet, kadim Bizans ı yıkarak bir taraftan kutlu övgüye mazhar o- lurken diğer taraftan da tarihin sayfalarına adını altın harflerle hakkettirmiştir. Üçüncü Selim ve İkinci Mahmud, Nizam-ı Cedid formülü ile imparatorlukta köklü bir değişimin öncüsü ve moderniteyi öngören yeni bir düzenin ilk temsilci ve tesisçisi olmuştur. Son dönemin en parlak ismi yahut kelimenin tam anlamı ile Siyasetin Sultanı ise Sultan II. Abdülhamid dir. Şüphe yok ki onun, bin bir gaile ile dolu, 33 yıllık iktidarı imparatorluğun en 10

DOSYA KONUSU uzun yüzyılına denk gelmiştir. Sultan Hamid devri yahut Devr-i Hamid, dün olduğu gibi bugün de, olayları, isyanları, Sultan ın kendine mahsus bir dizi özgün uygulamaları ve politikaları ile herkesin dikkatini üzerine çekmiştir. Şahsı, dönemi, olayları ve uygulamaları yerli ve yabancı tarihçi, siyasetçi birçok kimse tarafından çokça tartışılmış, oldukça çok ve uzun uzadıya konuşulmuştur. Bazıları onu fazlasıyla medh ü senada bulunarak Ulu Hakan olarak nitelemişken, muarızları ise ithal bir ifadeyi kendisine siper edinerek Kızıl Sultan olmakla ithamdan kendisini kurtaramamıştır. Dolayısıyla o, önemini ve güncelliğini, vefatının ardından bir asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, hiçbir şekilde yitirmemiştir. Türk tarihinin coğrafi enginliği, kültürel, siyasi, askeri ve daha bir hayli bakımlardan toplumsal zenginliği, hassaten askeri, siyasi, dini ve ilmi sahalardaki mümtaz şahsiyetleri dün olduğu gibi bugün de tarihi ilgi merkezi haline getirmiştir. Tarih okuyan, tarihe bakan ve tarihle uğraşan herkes tarihte kendini görmüş, tarihte, tarihin tozlu sayfaları arasında özünü bulmuştur. Zira tarih, ait olduğu toplumun kimliğidir, başarı veya başarısızlıklarını sergileyen, hüzün ve neşe dolu günlerini detayları ile arz eden sicilidir. Tarih aynı zamanda nostaljidir, özlemdir, heyhattır, ah u vahtır, gururdur, şandır, şereftir. Türk tarihi dünya tarihi içerisinde hiç şüphesiz ki seçkin bir mevki, hususi bir ehemmiyete ve emsalsiz bir zenginliğe sahiptir. Zira Türk tarihi aşktır, sevgidir, muhabbettir, hizmettir, paylaşımdır, hoşgörüdür, adalettir, kısaca ifade etmek gerekirse eşsiz bir medeniyettir. Bu engin zenginliği ve namütenahi tecrübeyi mutlak surette günümüz insanının yeterince tanıması, çevresine ve dünyaya tanıtması ve özenle muhafaza ederek gelecek nesillere aktarması gerekmektedir. Bu durum hepimiz için yerel ve küresel çapta mutlak surette ifa edilmesi gereken ihmal edilemez tarihi bir sorumluluktur. Sahip olduğumuz bu müstesna medeniyeti yazmaya kabiliyeti olanlar yazarak; medya ile iştigal edenler, gerçeklere sadık kalmak suretiyle, filmleştirerek, dizileştirip belgeselleştirerek; sanatla uğraşanlar sergileyip görselleştirerek halka ve tüm dünyaya tanıtmalı; ama istisnasız olarak her yaştan ve her kesimden insanımız bu emsalsiz ilim, kültür, sanat ve vakıf medeniyetini okumalı, tanımalı, anlamalı ve anlatmalıdır. Muhabbetle 11

DOSYA KONUSU Söyleşi - Nur Efşan Norşenli - Esra Özel Prof. Dr. Zakir Avşar Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Biz medya kuruluşlarından toplumu bilgilendirmeyi, bilinçlendirmeyi, eğitmeyi bir görev olarak benimsemesini ve böyle bir sorumluluğu üstlenmesini bekliyoruz. Fakat medya, böyle bir sorumluluğu toplumda karşılığı varsa sürdürebilir, karşılığı yoksa sürdüremez. Medyanın üstlenmesi gereken bir eğitim misyonu olmalı mıdır? Medyanın klasik işlevlerini sayarken zaten bir tanesi eğitici olmasıdır. Kuşkusuz bu tesadüfen ortaya konmuş bir şey değildir. Yüzyılların, binyılların hatta insanlığın var olduğu andan itibaren medya böyle bir işlev üstlenmiştir. Ben öğrencilerime sorarım; Medya araçları nelerdir? diye. Onlar da saydıkları araçların içerisine kendilerini katmazlar. Niye kendinizi saymıyorsunuz? derim ve onların da bilgi alan, veren, ileten varlıklar olduklarını söylerim. Bir taraftan alıp bir taraftan iletiyorsanız o zaman siz de bir medyasınız. Bu durumda doğal olarak insan varsa medya var, medya varsa eğitim faaliyeti var ve bu süreç hep böyledir. Medyanın kurumsallaştığı ve bir takım farklı araçlarla öne çıktığı dönemlerde de bu böyledir. RTÜK Başkan Vekili olarak görev yaptığım dönemde medyanın eğitim misyonu ile ilgili olarak MEB ile RTÜK arasında bir protokol imzalanmıştı. Bu protokolde dönemin Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, RTÜK Başkanı Fatih Karaca ve benim imzam var. Bu protokolü imzalamamızdaki ana gayemiz; okullarda verilecek medyaokuryazarlığı dersi ile insanları medya karşısında edilgen olmaktan kurtarmak; araştıran, soruşturan okuduğunu anlamaya çalışan, okuduğunu anlamakla kalmayıp eleştiren, talep eden bir insan tipi üretebilmekti. Kuşkusuz ki bu sadece dönemsel bir faaliyet değil, ısrarla sürdürülmesi gereken önem verilmesi gereken bir husus. Biz bu protokolü imzaladığımızda 2003 yılıydı ve üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen bu konuda yeterli düzeyde bir farkındalık 12

DOSYA KONUSU oluşturulamadıysa bir sıkıntı var demektir. Bu durumda öncelikle topluma medya okuryazarlığı dersinin ehemmiyetini anlatmak gerekir. Medya ve eğitim dediğiniz zaman medya teknolojisindeki gelişmelerin etkisini göz ardı edemeyiz. Teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki esasen bu medya dediğimiz, hatta yeni medya dediğimiz araçlar; eğitimin ayrılmaz bir parçasına da dönüşebiliyor. Böylece medyanın kullanmış olduğu araçları eğitim ortamlarında da rahatlıkla kullanmamız mümkün hâle gelebiliyor. Bugün uzaktan öğrenme diyoruz değil mi? Bu uzaktan öğrenmenin bir çok enstrümanı var: Görsel malzemeler, videolar, online yayınlar örnek olarak verilebilir. Üstelik yeni nesil iletişim araçlarının interaktif, yani karşılıklı iletişime olanak veren yapısı, amaca hizmet etme noktasında da kolaylaştırıcı rol oynamaktadır. Şimdi siz buradan kamerayı koyuyorsunuz hoca olarak, karşı taraftaki kişi de de alıcı cihazını koyuyor, söz gelimi bir bilgisayar ekranı olabilir veya şu anda Fatih Projesi kapsamında bütün okullara yaygınlaştırılmaya çalışılan ve çok da olumlu bulduğum tablet bilgisayarlar olabilir, o da oradan sürece dahil olabiliyor; hatta sınıfın büyüklüğü çapıyla ilgili olarak da hocayla etkileşimli bir sistem geliştirmek dahi mümkün olabiliyor. Sonrasında ise öğrencinin, o dersin yenilemesi mümkün olabiliyor. Basıyorsun bir düğmeye hoca neler anlattı, şurada ne söyledi diye ve olduğu gibi kayıt altına alıp öyle mi değil mi tekrar dinleme imkânını, izleme imkânını bulup anlama fırsatını arttırabiliyorsun. Bu bakımdan da medya iletişim arasındaki ilişkiden hareketle, medyanın tabii ki eğitici işlevi var. Geldiğimiz bu noktada da insanı medya kullanımına yönelterek eğitmek ise bu da başka bir boyut. Yayın kuruluşlarının, Radyo-TV kanal sahiplerinin, genel yayın yönetmenlerinin ve medya koordinatörlerinin günümüz de bu konu ile ilgili olarak yeterli düzeyde sorumluluk aldıklarını düşünüyor musunuz? Eğitim işlevini göz önünde bulundurarak bir takım çalışmalar yaptıklarını düşünüyor musunuz? Bu sorumluluk tek taraflı olmaz. Toplumsal taleple paralel bir sorumluluk olmalıdır. Medya kuruluşları aynı zamanda birer ticari işletmedir. Bu ticari işletmeler karlılık ve verimlilik esası üzerine çalışır ve bunu asla gözden kaçırmamak lazımdır. Hepinizin hatırlayabileceği bir zaman diliminde gazetelerimiz; ansiklopediler, kitaplar gibi eğitsel materyaller veriyordu. Günümüzde de gazetelerin bu türden promosyonlar vermeye devam ettiklerini görmekteyiz. Promosyonların eğitsel içerikli olması, toplumsal talebin önemini anlatması bakımından iyi bir örnektir. Gazetelerin bunları yaparken topluma hizmet etmek gayesiyle yaptıklarını düşünmüyorum. Aksine tiraj kaygısıyla yaptıklarını, yıllarca medyanın içerisinde bulunmuş biri olarak söylüyorum. Burada medya kuruluşlarının ticari kaygıyla hareket etmeleri açıklanabilir bir durum olsa da asıl önemli olan, toplumsal talebin bilinçli bir şekilde belirleyici bir güç hâline gelmesidir. Yani toplumsal talebin medya kuruluşlarını kendi istekleri çerçevesinde zorlaması, yönlendirmesi gerekmektedir. Bizde medya içeriklerinin topluma dayatıldığına ilişkin kolaycılığa kaçan bir yaklaşım var. Bana göre içeriği toplum belirler. Çok kanallı bir televizyon dünyasındayız, kanallar içerik ve fikri bakımdan ayrışmaktalar. İzleyici neyi izlemek isterse onu seçebiliyor. Artık sadece Türkiye den yayın yapan kanallarla da sınırlı değiliz. Aynı anda yüzlerce kanalı takip edebileceğimiz gibi uydularımızla farklı dillerdeki 13

DOSYA KONUSU yayınları da takip edebilmekteyiz. Yine gazete, dergi, kitap çeşidinin arttığı bir toplumdayız. Doğal olarak tamamıyla şartları insanlar belirliyor. Bir işin piyasası varsa mutlaka ilgi de vardır. Piyasası yoksa ilgi yoktur. Biz medya kuruluşlarından toplumu bilgilendirmeyi, bilinçlendirmeyi, eğitmeyi bir görev olarak benimsemesini ve böyle bir sorumluluğu üstlenmesini bekliyoruz. Fakat medya, böyle bir sorumluluğu toplumda karşılığı varsa sürdürebilir, karşılığı yoksa sürdüremez. Bu duruma medya içerisinden bir örnek verelim. Yayıncılıkta yapılan bir iş toplum tarafından kabul gördüyse, benzerlerinin hemen türediğini görmekteyiz. Örneğin evlendirme programını bir kanal yapıyor. Diğeri de yapmaya kalkışıyor. Bir bakıyorsunuz duruş itiba-riyle çok farklı olan televizyonlar dahi, benzer formatlarda ve şekillerde programlar üretiyor. Onlara soruyorsunuz Bunu niye üretiyorsunuz? diye, Çünkü izleniyor! diye cevap veriyorlar. Tarihi bir dizi çok tutuyorsa öteki de rekabette geri kalmamak için benzer bir dizi üretiyor. Bir haber programı formatı çok tutuluyorsa bir başkası da benzer şekilde bir formatla karşınıza çıkabiliyor. Bir süre sonra bakıyoruz ki diğer kuruluşlar da benzer formatları kullanmaya başlamış. Hatta gazetelerde bile bunu görebiliyorsunuz. Manşetlerde, gazetelerin başlık ve logolarında görebiliyorsunuz. Sonuç olarak o çeşitliliği toplumun arzulaması, ihtiyaçlarını kuvvetli olarak vurgulaması lazım. Yoksa isteklerimiz, arzularımız söner ve kaybolur. Eleştiren, sorgulayan, araştıran insan tipine ulaşmak için farkındalıklarımızı, beklentilerimizi, taleplerimizi daha güçlü bir dille ifade etmemiz gerekiyor. Bugün sosyal medya olarak tanımlanan araçlar, geleneksel kitle iletişim araçlarından farklı olarak bireylerin içeriği doğrudan belirlemesine olanak tanıyor. Karşılıklı iletişime dayalı bu yeni iletişim türüyle şekillenen insan profili hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Kuşkusuz ki sosyal medya dediğimiz olayda bireylerin içerik üretimi söz konusu. Fakat içerik üretimi ne kadar toplumsal gündeme dahildir, belirleyicidir, ya da ne kadar değildir ona bakmak lazımdır. Ne kadar bireysel kalmaktadır, yine bakmak lazımdır. Eskiden iki insanın telefonla yaptığı veya birtakım başka iletişim, mecralarıyla yapmış olduğu iletişim şimdi sanal ortamlar üzerinden biraz daha geniş bir kitleye ulaşmaktadır. Bunlara çok fazla anlam yüklememek gerekir ve ben bunları çağın getirdiği iletişim rahatlığı olarak görüyorum. İki insan arasında yapılan dedikoduyu bu ortamlar aracılığıyla yaymış oluyoruz. Sosyal medyadaki bir gelişme habere dönüşse bile gündem değiştirme, gündem doldurmaya dönüşmüyor. Sosyal medyada gündemde olan bir konu, diğer iletişim araçlarınca habere dönüştürülürse; gündemde yerini bulabiliyor. Sözgelimi Sayın Cumhurbaşkanı benim gördüğüm kadarıyla sosyal medyayı dünya liderleri arasında da en iyi ve en bilinçli şekilde kullanan kişi. Sayın Cumhurbaşkanı nın sosyal medya hesaplarını medyada takip ediyor. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere, sosyal medyada yer alan bilgiler klasik medya mecralarında da yer alırsa gündem belirleyici ve anlamlı olabiliyor. Klasik medya araçlarına ulaşamamış bir haber lokalde kalıyor. Tabi bu yeni ortam yurttaş gazeteciliği gibi yeni olguları da beraberinde getiriyor. Ancak bu durum bizim için yeni değil. Çünkü eskiden vatandaş bir olay olduğunda gazeteyi arar ve durumu ihbar ederdi. Bugünkü yurttaş gazeteciliği olarak 14

DOSYA KONUSU tanımlanan şeyde, vatandaş olayın görüntüsünü çekiyor ve internete yüklüyor. Geçmişten farklı olarak teknoloji araya girmiş oluyor. Artık bir foto muhabiri beklemiyorsunuz, internete yüklenen görüntünün yine etkin bir medya organınca kullanılmasını bekliyorsunuz. Yoksa her şey, her olay; her an, her saniye gündeme girmiyor. Örneğin Twitter a gün içerisinde milyarlarca twit yüklendiğini göz önünde bulundurursak, tüm bunların takip edilip gündeme yansıdığını söylemek çok güç. Günümüz gençlerinin iletişim teknolojileriyle kurduğu yakın ilişkinin, eğitim-öğretim ortamlarını dönüştürücü bir etkisi olacak mıdır? Olacaksa eğitimciler olarak nasıl bir yol izlemek gerekmektedir? İster istemez dönüştürecektir. Söz gelimi bu kadar hantal eğitim ve öğretim kurumlarına, bu kadar büyük binalara, çok sayıda hocaya, örgütlenmeye ihtiyaç kalmayacak. Daha basit, daha ucuz bir örgütlenmeyle daha nitelikli daha kaliteli bir yapılanmaya doğru gidilmesi gerekecektir. Mekânsal varlığın bir zararı var mıdır yok mudur, faydası var mıdır yok mudur bunu ayrıca oturup tartışmalıyız. Tabii ki mekânın önemi vardır ve onu tamamen ortadan kaldırmak uygun değildir. Söz gelimi üniversitenin önemli misyonlarından biri de sosyalleştirmedir. Üniversiteye ülkenin çok değişik yerlerinden insanlar gelir ve burada bir arada okur, farklılıkları birlikte hisseder, birbirleriyle yaşarlar. Bu sadece üniversite için değil ilkokuldan itibaren geçerli bir durumdur. Okul ortamları bu birlikteliğe ortam sağladığı için önemlidir. Ancak teknolojinin gelişmesi mekanlara çok fazla yatırım yapılmasının önüne geçecek. Mekandan ziyade eğitimde verimi maksimize edecek yapılara yatırım öne çıkacak. Bunun yanı sıra, anlamayı daha kolay ve görsel hâle getiren materyallerle; örneğin çizgi filmler, animasyonlar, belgeseller gibi içeriğin karşıya aktarımı kolaylaşacak. Uygulamalı derslerde etkin kullanılacak bu özellik, şu anda üniversitelerde de tercih edilmektedir. Söz gelimi tıp fakültelerinin cerrahi uygulamaya dayalı derslerinde, bir cerrahın ameliyat esnasında yanında 50 tane öğrencisine o ameliyatı seyrettirerek yapması ile bunu kaydederek istenildiği kadar seyredilmesinin sağlanması arasında mutlaka bir fark olacaktır. Sonuç olarak teknolojinin eğitime katkısı fazlasıyla var ve biz bunu çok etkili kullanmak zorundayız. Sahip olduğumuz değerlerin geleceğe aktarımı noktasında yeni nesili nasıl buluyorsunuz? Gençlere her zaman umutla bakmak lazım. Hiçbir zaman umutsuzluğa düşemeyiz, böyle bir hakkımız da yok. Gençler her zaman her dönemde çok dinamiktir, toplumu onlar taşır, geleceğin teminatı onlardır. Eğer toplum ileriye doğru gidiyorsa korkacak bir şey yok demektir. Toplumumuz da ileri doğru gidiyor, kötü bir noktaya gitmiyor. Gençlerimizi tenkit edemeyiz, sadece onlar için daha iyisini temenni eder ve daha iyi bir gelecek için mücadele ederiz. Dünün gençliği, bu günün gençliğinde daha iyiydi, ondan evvelki daha i- yiydi gibi bir değerlendirme bizi son derece yanlış yöne doğru götürür. Kuşaklar vardır. Kuşak realitesinin olduğunu kabul etmek zorundayız. Ama dünden bu güne bu günden yarına da temessül edecek bir sistemi mutlak suretle kurmak zorundayız. Bu önemli. Dışarı çıktığınız zaman şu gençlere bakıyorsunuz gözleri pırıl pırıl bu yüzden ben gençleri hiç tenkit etmem, aksine hep güdüler ve her durumda onların arkasında olduğumu hissettiririm. 15

DOSYA KONUSU Söyleşi - Esra Özel Prof. Dr. Ayşe ÇAKIR İLHAN Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Medyanın günümüzde tabii ki işlevi çok büyüktür. Medya hem araç olarak, hem amaç olarak eğitimde kullanılmaktadır. Gelişen teknolojik yenilikler ve çok seçeneklilik paralelinde medyanın eğitim işlevi sizce nedir ve nasıl olmalıdır? Medyanın günümüzde tabii ki işlevi çok büyüktür. Medya hem araç olarak, hem amaç olarak eğitimde kullanılmaktadır. Araç olarak kullanıldığında medya, bir öğretim elemanının kendi ders süreciyle ilişkilendirilebilir ve o öğretim elemanı pek çok olaydan olgudan yararlanabilir. Yararlanacakları haberler olabileceği gibi reklamlar, bunun dışındaki eğitim programları ya da güncel tartışılan konular da olabilir ve bu konularda yapılan çalışmaları da medyadan eğitime olan destek olarak değerlendirebiliriz. Aslında medyadan genel olarak amaç olarak da yararlanabiliriz. Örneğin eğitim programları yapılarak direkt mesajlar verilebilir, aynı zamanda örtük olarak da. Fakat bunun dışında benim bu konuda söylemek istediğim, yetişenleri medyada en çok etkileyen programlar, normalde reklam programları. Reklam programları çünkü çok iyi mesaj vermeyi ve görsel dili çok iyi kullanmayı başarıyor bu sektör. Dolayısıyla popüler kültür, özelliklede tüketim kültürü konusunda medyayı çok başarılı buluyorum. Bunun yanı sıra tekrarlanan programlar ve spotlarla, belli mesajları hem yetişenlerin hem de halkın zihnine yerleştirdiklerini düşünüyorum. Medyanın içinde reklam sektörü başta olmak üzere, haber sektörünün ya da diğer magazin programlarının çok izlendikleri için önemsenmesi ve alt mesajlarının ya da görsel mesajlarının halkı ve özellikle de eğitim alan kesimi gözeterek onlara göre düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu alandaki yayıncıların bir sorumluluğu var ve yalnızca malı satmak yetmez, aynı zamanda toplumsal duyarlılığa da sahip olmak gerekir. Günümüzde bu işlevin, ilgili kurumlar tarafından tam olarak yerine getirildiğini düşünüyor musunuz? Tabi ki biz eğitimciler hiçbir şeyi tam olarak görmeyiz. Genellikle olaya eleştirel gözle bakarız ve eksiklerin neler olduğunu daha çok söyleriz. Özellikle de bizim gibi yapıya sahip toplumlarda 16

DOSYA KONUSU iyi olan çok öne çıkartılmaz, genellikle eksik olan vurgulanır. Ama buna rağmen ülkemizde medya çok yol aldı ve çok önemli işler başardı ama bu yeterli değil. Her türlü siyasi düşünceden arınık, bilimin ışığında, yeni gelişmeleri takip eden ve çağdaş bir yapıda ilerleyen bir medya profili olması gerekir diye düşünüyorum. Ama maalesef böyle olmadığını siyasetin görüşleri doğrultusunda medyanın yön değiştirdiğini, program değiştirdiğini, anlayış değiştirdiğini görüyorum ve tabi ki bu da benim çok eleştirdiğim konulardan biri. Sosyal Medya yı kullanıyor musunuz? Evet Facebook u kullanıyorum. İnternetten çok yazışırım. Zaten günümüzde interneti kullanmamak mümkün değil. Çünkü en rahat iletişim kurduğum ve herkese ulaşabildiğim yer orası ve dolayısıyla da çok sık kullanıyorum. Öğrencilerle orada özel gruplar oluşturuyoruz. Onlarla bazı konuları paylaşıyoruz ve ben de onların görmesini istediğim, yeni edindiğim bilgileri kişisel sayfama koyarak, onlara bir nevi mesaj vermeye çalışıyorum. Onlarla paylaşım kuracağım alanlar oluşturuyorum. Görsel algılamanın öğrenme üzerinde kalıcı etkisinin çok yüksek olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda kitle iletişim araçlarının öğrenme üzerindeki etkisi hakkında neler söyleyebiliriz? Biz Eğitim Bilimleri Fakültesinde şu anda hemen hemen bütün sınıflarımızda ve eğitim yaptığımız bütün ortamlarda projeksiyon cihazı kullanıyoruz ve internete bağlı. Bu cihazlarımızı her öğretim elemanı, istediği takdirde istediği kütüphaneye istediği siteye bağlanmak; görsellerden, yazılı basından ya da yazılı eğitim materyallerden yararlanmak için kullanıyor. Bu bakımdan da özellikle sanal ortamın çok zengin olduğunu düşünüyorum ve pek çok kurum da sanal olarak kendilerini kamuoyuna açmış vaziyeteler. Hem Türkiye de hem yurtdışında pek çok yere bağlanabiliyorsunuz ve ders anlatma süreci içerisinde internetten bu sanal ortama girerek istediğiniz materyali kullanma olanağına sahip oluyorsunuz. Bu sayede de görsel malzemeyi eskisinden çok daha sık çok daha kaliteli ve çok daha verimli kullandığımızı düşünüyorum. Yaparak, yaşayarak öğrenme modelinde, öğrencilerimizle birebir uygulama ortamları kurarız. Fakat şu anda çocuklar küçük yaşlardan itibaren televizyondaki sürekli izleyip dinlediği bir dili konuşabiliyor, suluboyayı ya da ebruyu tableti ile yapabiliyor, en gerçekçi sonuçlara ulaşarak deneylerini tamamlıyor. Bu durumun avantajları ve dezavantajları sizce neler? Ben Türkiye de, eğitimde yaratıcı drama yönteminin yerleşmesi konusunda ilk çalışan kişilerden biriyim. Dolayısıyla yaratıcı drama konusunda pek çok çalışma yaptık ve yaparak, yaşayarak öğrenme yönteminin yaratıcı drama konusunun çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Şu anda öğretmen yetiştiren programlarda ve ilköğretim programlarında özellikle de bu yeni 3x4 modelinde, yaratıcı dramanın çok öne çıktığını düşünüyorum. Çocuklar severek, oyun oynayarak, isteyerek, eğlenerek ve öğretmende yaparak yaşayarak yeni durumları öğreniyor. Yapılandırmacı yaklaşım dediğimiz yaklaşım için yaratıcı drama bulunmaz bir yöntem. Dolayısıyla da bu yöntem içerisinde sanal ortamı da kullanmak çok önemli gerçekliktir. Çünkü her şey yalnızca atölye de yapılmaz. Bazı şeyleri insan 17

DOSYA KONUSU 18 birebir yapar. Çünkü kişinin kendine dönük buluşları, kendine dönük yaratıcılıkları ve kendi için üreteceği şeyler vardır. O zaman o gruptan arınık bazı şeyler yapması gerekir. Böyle olduğunda yani baş başa kalmak istediği durumlar da bu sanal ortamlardan yararlanılabilirler. Fakülteniz geleceğin öğretmenlerini yetiştiriyor. Var olan durumu değerlendirecek olursak öğrencileriniz ileride, kendilerinden bir on ya da yirmi yıl önce mesleğe başlayan meslektaşlarına oranla eğitim sistemine neler katacaklar? Nasıl farklar ortaya çıkacak? Tabi ki teknolojiye hâkim bir grupla çalışıyoruz. Eğitim Bilimleri Fakültesi olarak öğretmen yetiştirmeye başladığınız 1998 yılında Bilgisayar 1 Bilgisayar 2 şeklinde derslerimiz vardı ve gelen gruplara bilgisayar nasıl kullanılır diye öğretiyorduk. Şu anda böyle bir sorunumuz yok ve gelen her öğrenci teknolojiyi kullanmayı biliyor. Yani bir yandan ders dinlerken öğrenci, bir yandan mesaj çekebiliyor, arkadaşlarıyla sohbet edebiliyor. Sanal ortamı çok iyi kullanabilen bir grupla birlikteyiz. Sanal ortamla ile birlikte dil becerileri konusunda da daha yatkın olduklarını görüyorum. Çünkü sanal ortamda özellikle İngilizcenin çok rolü var. Dili öğrenme ve dile hâkim olma konusunda da eskilerle kıyaslandığında daha yetkin, daha her şeyi kabul edebilen, daha disiplinler arası çalışabilen bir grupla birlikte olduğumuzu düşünüyorum. Bu dönem öğrenciler daha önceki kutuplaşmalar içerisindeki çok fazla yer almıyor ve küçük küçük grupları var. Büyük gruplar genellikle öğretmenlik programlarında okuyanların olduğu gruplar. Büyük bir çoğunluğu daha hayata hoşgörülü bakabilen, daha hayatı kucaklayabilen bir grup. Onlara çok güveniyorum ve çok iyi şeyler yapacaklarını düşünüyorum. Tabi eski ile kıyaslandığında daha vericiler mi bu konu da tereddütlerim var. Daha bireysel olduklarını düşünüyorum, daha kendilerine dönük ve kendilerini daha rahat yaşatma konusunda daha istekli olduklarını görüyorum. Ben Dekan olarak, bir Öğretim Üyesi olarak, bir toplumun yetişmesinde sorumlu bir birey olarak, onların mutlu olması için çaba serf ediyorum; çünkü mutlu olan insan mutlu eder. şeklinde düşünüyoruz. Bunun sonucunda da bizim mezun olan öğrencilerimizin diğerlerine göre daha başarılı olduklarını da görüyorum. Her nereye gidersek, eğer orada bir öğretmen ya da bir müdürle karşılaşırsam, bizim öğrencilerimizin ne kadar iyi yetiştirilmiş olduğunu söylüyorlar. Biz burada onları bu kadar iyi değerlendiremiyoruz ama gittikleri yerlerde birer yıldız olduklarını görüyorum ve bu da bizi gururlandırıyor. Küçük yaşlar da öğretmenlik ya da akademisyenlik yapacağınız var mıydı aklınız da ve bizimle paylaşabileceğiniz bir okul anınız var mı? Ben ortaokul sıralarında resim iş öğretmeni olmaya karar vermiştim zaten ve yıllığımıza da yazmıştım. Arkadaşlar da yıllığımıza o resim öğretmeni olacak diye yazmışlardı. Benim zamanımda dershaneler öyle çok yaygın değildi. Biz liseden sınıf olarak 24 kişi mezun olduk ve sınıfın her hâlde 22 kişisi üniversite mezunu oldu. İyi, başarılı bir sınıftan mezun oldum ve iyi bir puan aldım. Fakat yine de resim öğretmenliğini tercih ettim. Çok da memnunum resim öğretmeni olduğuma ve hep severek çalıştım. Gittiğim yerlerde diğer resim öğretmenleriyle birlikte işbirliği yaptım. Orada galeriler açtım, halkın resim tutkusunu daha da yoğunlaştırmak için çalışmalar yaptım ve bu belirlediğim hedef için hiç durmadan çalıştım. Öğrencilik hayatım da hep resim yaparak geçti ve bütün her şeyi görsel algıladım, görsel düşündüm ve görsel mesaj vermeye çalıştım. Çok severek çalıştım.

DOSYA KONUSU Söyleşi - Nur Efşan Norşenli - Esra Özel Muhammed Mücahit KÜÇÜKYILMAZ T.C. Cumhurbaşkanlığı Sosyal Medya Müdürü Sosyal medya nedir ve sosyal medya deyince ne anlamalıyız? Sosyal medya, iletişim alanının teknolojiye bağımlılığı ile yakından ilgili bir kavram. İletişim kadar teknolojiye bağımlı çok az sektör vardır. Teknoloji kavramı etimolojik olarak teknos kelimesinden gelmektedir. Teknos, insanın alet, edavat yapım eylemini karşılayan bir kavramdır. Teknoloji, temellerini Descartes a kadar uzatabileceğimiz pozitivist mantığın bir sonucu olan modernite ile çok hızlı bir gelişim seyri göstermiştir. Şu anda alet edevat yapımının çok ötesinde insanın özne oluşumu sorgulatan bir ortam var. Bugünkü gelişmelerle insan ürettiği şeyin bir nesnesi haline dönüşüyor, yani nesneleşiyor. Japonya da 1960 lar da yaşanan ve ürettiği robotu tamir ederken robot tarafından öldürülen bir mühendis bu duruma örnek verilebilir. Bu sembolik bir olay olsa da insanın eşya ile olan ilişkisindeki değişimin açıklanması bakımından önem arz etmektedir. Bu süreçte eşya bir anlamda özneleşmeye doğru giderken, eşyayı üreten insan ürettiği şeyin nesnesi olmaya başlamaktadır. Aslında burada önemli bir ayrıntıya dikkat etmemiz gerekiyor. Teknolojiyi üreten ile tüketen toplumlar arasında insanın nesneleşmesi konusunda bir ayrışma söz konusudur. Örneğin otomobili üreten toplumlarda trafik bilincinin daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Çünkü ürettiği şeyin denetimi kendisine aittir ve kullanım kültürünü de beraberinde geliştirmiştir. Ceza müesseseleri, kontrol mekanizmaları erken oluşmuştur. Fakat otomobili sadece tüketen toplumlarda trafik bilincinin daha zayıf olduğunu görüyoruz. Bu durum bize eşyanın toplumsal hayata yansımasının gecikmesini göstermektedir. Teknolojik ürünleri yalnızca tüketen toplumlarda ürünle-insan arasında kurulan ilişkide, insanın tekrar özne konumuna gelmesi belli bir süreci gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede medya olarak tanımladığımız ve insanlar/ toplumlar arasındaki iletişimi sağlayan araçlarla olan ilişkimizde de benzer bir durum söz konusudur. Klasik medya araçları olan gazete, radyo ve televizyon da teknolojik gelişmenin bir sonucu olarak hayatımıza girdiler ve kitleleri çok ciddi bir biçimde etkilediler. Bu süreçte kitle iletişim araçlarının kitleleri dönüştürücü bu gücü sorgulanmalarını da beraberinde getirmiştir. Ancak zaman içerisinde araçların zararlarından daha çok bilinçli kullanımı öne çıkmaya başlamıştır. Örneğin önceleri televizyon aptal kutusu olarak tanımlanıyordu. Ancak şimdi başka iletişim araçlarının da öne çıkması ile birlikte bu eleştirilerin azaldığını görmekteyiz. Tabii burada insanın araçla kurduğu 19

DOSYA KONUSU ilişkiyi de normalleştirmesinin etkisini göz ardı etmemeliyiz. Yani araçla karşılaştığında bir nevi onun esareti altına giren insan zamanla özne konumuna tekrar dönerek eşya ile ilişkisini doğru bir biçimde kurmaktadır. Tüm bu bilgilerin ışığında sosyal medya bizim için çok yeni bir ortam ve biz bu iletişim ortamının cazibesine kapılmış durumdayız. Şu an etkiye çok açığız, çünkü bu konunun hukuku henüz oluşmadı. Toplumların yeni bir şeyle ilk karşılaşma anı önemlidir. Toplum yeni bir şeyle karşılaştığında ayıplıyorsa, kınıyorsa burada etik bir sorun var demektir. Çünkü henüz yazılı bir hukuk oluşmamıştır. Dolayısıyla hukuki yaptırım yoktur. Sosyal medya konusunda da şu an sadece etik devrededir yani hukuk henüz devreye girmiş değildir. Zaten hukukun müdahaleleri gayri tabi karşılanıyor ve tartışılıyor. Çünkü hukuk da ne yapacağını bilmiyor, yepyeni bir durumla karşı karşıya. Hem sosyal medya hem de hukuk konusunda gerekeli uzmanlaşma henüz gerçekleşmedi. Bu nedenle karşılaşma toplumsal, siyasal ve hukuksal açıdan sancılı oluyor. Şu anda medyanın sosyalleşmesi söz konusu, bundan sonraki aşama medyanın hukukileşmesi olacaktır. Medyanın sosyalleşmesi kavramı şu soruyu aklıma getirdi: Medya sosyal değil miydi ki sosyal medya kavramı ortaya çıktı. Bu çerçevede sosyal medyanın geleneksel medya araçlarından farkı nedir? Bu soruya geleneksel iletişim araçlarının ilk örneği olan gazetelerin çıkış amaçları üzerinden cevaplayalım. İlk gazeteler Frankfurt, Strazburg, Paris gibi kentlerde 18. yy. ortasında çıkmaya başlamıştır. Başlangıçta Halkın sesi olacağız iddiası ile kendilerini toplumsal olarak konumlandıran gazetelerin 19. yy.da ulus devletleşmeye paralel olarak vatandaşın sesi olacağız dediklerini görmekteyiz. Böylece vatandaş odaklı gazetecilik kavramı ortaya çıkar ve 19. yy. sonlarına doğru ise gazeteler, vatandaşların sözcüsü olarak; iktidarla toplum arasında kanal oldukları misyonunu kendilerine atfederler. Süreç içerisinde ortaya çıkan yeni kitle iletişim araçlarının da etkisiyle vatandaş sözcülüğünün yanı sıra bilgilendirme, eğitme, eğlendirme işlevlerini de bünyesine katar gazeteler. Bu durum zamanla kitle iletişim araçlarının dördüncü güç olarak tanımlanmasını beraberinde getirmiştir. Çünkü medya vatandaşın sesini duyurup sorunlara çözüm bulma, bürokrasinin yetmediği yerde devreye girme özelliği ile toplumsal yapıda ciddi bir güç hâline gelmiştir. Bu durum bazen yargılama süreci devam eden birinin medya tarafından suçlu ilan edilmesine kadar varabilmekte ve kaynağı belirsiz bu gücün bizatihi kendisi tehdit haline gelmektedir. Bu bağlamda, klasik medyanın kendisine atfettiği işlevleri yerine getirirken çok ciddi hatalar yaptığını görmekteyiz. Bu çerçevede klasik medya sermayeye bağlıdır ve sermayeyle zorunlu bir ilişkisi vardır. Çünkü sermaye gücünüz olmadan TV yayını yapamaz, gazete çıkartamazsınız. Klasik medya araçlarının gerek sermayeye bağlılığı, gerekse iktidar odakları ile kurduğu ilişkinin biçimi zamanla kendisini toplumun yalnızca bir kesimin temsilcisi olmasına yol açmıştır. Bu durum medyanın toplumsal işlevlerinin sorgulanmasını da beraberinde getirmiştir. Hâlbuki sosyal medyada böyle bir sermayeye gerek yok. Üç beş genç bir araya gelerek neredeyse sıfır maliyetle bir web sitesi veya blog oluşturabiliyor. Şimdi tüm gençlerin sosyal ağlarda hesapları var. Sosyal medya için kullanılan bir tabir var: Zamanın ruhu. İşte zamanın ruhunu iyi okuyabilen, zeki olanlar için bu ortam sıyrılma, fark edilme olanağı tanıyor. Bu yeni ortamda sizin klasik gazetecilikte bir sürü emek, sermaye, kurumsal teşebbüs ve hukuki süreçle gerçekleştirdiğiniz medya faaliyetini, web üzerinden hatta mobil iletişim cihazları üzerinden bedavaya yapabiliyorsunuz. Geleneksel medya araçlarına sahip olmanın ciddi bir ekonomik bir güce sahip olmayı gerekli kılan yapısı zaman içerisinde farklı medya araçlarının belli sermaye odaklarının elinde toplanmasına ve tekelleşmelerin yaşanmasına yol açmıştı. Bu bağlamda sosyal medyanın, medya ortamında bir çoğullaşmayı sağlayacağını düşünüyor musunuz? Teorik olarak sorunun cevabı evet ama bu pratiğe nasıl 20