PPP ve Reel Döviz Kuru



Benzer belgeler
ÜNİTE 5: DÖVİZ KURLARININ ANLAMI VE BELİRLENMESİ DÖVİZ KURLARININ ANLAMI

ÜNİTE 5: DÖVİZ KURLARININ ANLAMI VE BELİRLENMESİ DÖVİZ KURLARININ ANLAMI

Döviz Kuru ve Gelir. May 7, 2003

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Para, Faiz Hadleri ve Döviz Kurları

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

8. DERS: IS/LM MODELİ

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

Döviz Kurunun Belirlenmesi

Chapter 16. Fiyat Seviyeleri ve Uzun Vadede Döviz Kurları. Slides prepared by Thomas Bishop

ÇALIŞMA SORULARI-6 DIŞA AÇIK MAKROEKONOMİK MODEL: IS-LM-BP

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

Chapter 15. Para, Faiz Oranları ve Döviz Kurları (devam) Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

İçindekiler kısa tablosu

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

4 ÇOKTAN SEÇMELI (40 puan)

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

Uzun Dönemde Fiyatlar Genel Düzeyi ve Döviz Kuru

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi:

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK

ARZ ve TALEP Talep Talep Eğrisi Talepte Değişme Talep Eğrisinin Kayması ve Talep Eğrisi Üzerinde Hareket 4

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

Chapter 16. Fiyat Seviyeleri ve Döviz Kuru. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

A İKTİSAT KPSS-AB-PS/2007

Ekonomi. Doç.Dr.Tufan BAL. 3.Bölüm: Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat

2. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

1. Toplam Harcama ve Denge Çıktı

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Faktör Donatımı Teorisi (Heckscher Ohlin) Karşılaştırmalı Üstünlüklere Eleştiri. Heckscher Ohlin Modelinden Çıkartılan Teoremler

16.Bölüm:Gelir ve Fiyat Düzeyinin Belirlenmesi: Toplam Talep-Toplam Arz Modeli. Doç.Dr.Tufan BAL

STEMLERĐ VE DR. DĐLEK SEYMEN ASLI SEDA BĐLMAN


TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

IS-LM-BP Grafikleri. A. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

1. Mal Piyasası ve Para Piyasası

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

IS-LM-BP Grafikleri. B. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

Bölüm 4 ve Bölüm 5. Not: Bir önceki derste Fiyat, Piyasa kavramları açıklanmıştı. Derste notlar alınmıştı. Sunum olarak hazırlanmadı.

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

Chapter 15. Para, Faiz Oranları ve Döviz Kurları. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ AD-AS MODELİ

Sabit Döviz Kurları ve Döviz Piyasasında Müdahaleler

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Para Piyasasında Denge: LM (Liquit Money) Modeli

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

N VE PARA ARZININ ÖZELL

Bölüm 5 ARZ VE TALEP UYGULAMALARI

4. PİYASA DENGESİ 89

ONDOKUZUNCU BÖLÜM ULUSLARARASI EKONOMİVE ULUSLARARASI FİNANSMAN

4. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

Mikroiktisat Final Sorularý

SAY 203 MİKRO İKTİSAT

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

[AI= Aggregate Income (Toplam Gelir); AE: Aggregate Expenditure (Toplam Harcama)]

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

Para talebi ekonomik bireylerinin yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarıdır. Ekonomik bireylerin para talebine tesir eden iki neden vardır;

Mikro Final. ĐKTĐSAT BÖLÜMÜ MĐKROĐKTĐSAT 1 FĐNAL-SINAVI SORULARI Saat: 10:45

-MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006)

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları. Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

oluşmaktadır. Sınavda hesap makinesi kullanabilirsiniz. Sınavda kitap ve notlarınız

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele

Çin in Avrupa da Pazar Kaybı Devam Ediyor Yazar: Mithat Aracı/Da Kong

2001 KPSS 1. Aşağıdakilerden hangisi A malının talep eğrisinin sola doğru kaymasına neden olur?

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Zaman tercihinden dolayı paranın zaman değeri her zaman söz konusudur. Parayı şimdi yada gelecekte almanın tercihi hangisi daha avantajlı ise ona

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 92

Transkript:

PPP ve Reel Döviz Kuru Öğr. Gör. Dr. Bahattin Büyükşahin April 14, 2003 Contents 1 Giriş 3 2 PPP ve Tek Fiyat Kuralı ile İlgili Ampirik Bulgular 3 2.1 Big Mac Indeks.......................... 4 3 PPP ile ilgili Problemlerin Açıklanması 4 3.1 Ticaret Engelleri ve Ticarete Konu Olmayan Mallar...... 6 3.2 Tam Rekabetten Sapmalar.................... 7 3.3 Fiyat Seviyelerinin Ölçülmesinde Uluslararası Farklılıklar... 7 4 Uzun Dönem Döviz Kurunun Belirlenmesinde Genel Model 8 4.1 Reel Döviz Kuru......................... 8 4.2 Nominal ve Reel Döviz Kuru Değer Kaybı/ Artışı....... 10 4.3 Talep, Arz ve Uzun Dönem Döviz Kuru............. 11 4.3.1 Türk mallarına olan dünya nispi talebindeki değişme. 12 4.3.2 Nispi Arzdaki bir değisme................ 13 4.4 Uzun Dönemde Nominal ve Reel Döviz Kuru.......... 14 5 Uluslararası Faiz Haddi Farklılıkları ve Reel Döviz Kuru 16 6 Reel Faiz Paritesi 18 Bu ders notları öğrencilere derste işlenen konularda yardımcı olması amacıyla hazırlanmıştır. Bu ders notlarına herhangi bir yerde atıfta bulunulmaması gerekir. 1

7 Bölüm Sonu Soruları 20 A PPP den Sapmaların Diğer Nedenler 21 A.1 Balassa Samuelson (1964) Kritik................ 21 A.2 Houthakker Magee (1969) Kritik................ 22 B Efektif Döviz Kuru ve Reel Efektif Döviz Kuru 23 List of Tables 1 Big Mac Indeks.......................... 5 2 Mal ve Para Piyasalarındaki Değişikliklerin Uzun Dönem Nominal Döviz Kuru Üstündeki Etkileri............... 17 3 Uluslararası Ticaretteki Gelir Esneklikleri............ 23 4 Efektif Döviz Kurları....................... 25 5 Reel Efektif Döviz Kurları.................... 26 List of Figures 1 Uzun Dönem Reel Döviz Kurunun Belirlenmesi........ 11 2 Türk Mallarına olan Nispi Talebin Artması Sonucu Uzun Dönem Reel Döviz Kurunun Belirlenmesi................ 12 3 Türk Mallarının Nispi Arzının Artması Sonucu Uzun Dönem Reel Döviz Kurunun Belirlenmesi................ 13 2

1 Giriş Parasalcı yaklaşımın 1980 ortalarından itibaren ampirik çalışmalarda başarısız olmasının temel nedeni bu modeldeki varsayımların gerçekçiliğini tartışmaya açmıştır. Doğal olarak bu varsayımların başında PPP gelmektedir. Parasalcı yaklaşım mutlak PPP nin kısa ve uzun dönemde, yani sürekli olarak gerçekleştiğini varsayar. Bu varsayım ne kadar gerçekcidir? Bu bölüm ampirik çalışmalara bakarak bu gerçekçiliği sorgulayacaktır. Daha sonra PPP ile ilgili problemleri tartışacagız. Daha sonra ise ise uzun dönem döviz kuru ile ilgili genel bir model geliştirmeye çalışacağız. Burada reel döviz kuru ve reel faiz haddi pariteside de modelimize girecek. 2 PPP ve Tek Fiyat Kuralı ile İlgili Ampirik Bulgular Gerçekleşen döviz kuru ve ulusal fiyat seviyelerini PPP açıklayabilmekte mi? Kısa bir cevap vermek gerekirse PPP teorisinin bütün versiyonları döviz kuru ile fiyatlar genel seviyesini açıklamakta kötü bir performans sergilemektedirler. Özellikle, ulusal fiyat seviyelerindeki değişmelerin, döviz kurunun hareketleri konusunda bize çok az veya hiçbir bilgi sunmadığını görüyoruz. O halde şu soruyu soruyor olabilirsiniz? Niye PPP yi çalışıyoruz? Bu bölüm sonunda göreceğimiz gibi PPP parasalcı yaklaşımdan daha gerçekçi olan döviz kuru modellerinde de temel bir varsayım olarak kullanılmıştır. 1 Aslında, PPP nin ampirik başarısızlığı daha gerçekçi modellerin nasıl oluşturulabileceğine dair bize önemli ipuçları vermektedir. Mutlak PPP yi test etmek için, ekonomistler ülkeler arası nitelik farklılıkları konusunda gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra belli bir mal sepetinin fiyatlar genel düzeyini karşılaştırırlar. Bu karşılaştırmalar mutlak PPP nin gerçekleşmediğini göstermektedir. Aynı mal sepetinin fiyatları aynı para cinsinden ifade edildiğinde farklı ülkelerde aynı değildir. Tek fiyat kuralınında gerçekleşmediği görülmektedir. Nispi PPP mutlak PPP ye göre daha iyi bir performans göstersede tam olarak gerçekleştiği söylenemez. Özellikle Bretton Sistemi nin 1973 te sona 1 Örneğin daha önce gördüğümüz Dornbusch overshooting modeli PPP nin kısa dönemde değil ama uzun dönemde gerçekleştiği varsayımı altında geliştirilmiş bir modeldir. 3

ermesi ile birlikte mutlak ve nispi PPP den sapmaların arttığını, bu sapmaların sadece kısa dönem değil uzun dönemde de sürdüğü görülmektedir. 2.1 Big Mac Indeks 1986 yazında Economist dergisi dünyanın çeşitli ülkelerindeki McDonalds larda satılan Big Mac hamburger fiyatları üzerine genış bir anket ccalışması gerçekleştirmiştir. Big Mac hamburger in PPP için iyi bir gösterge olacağına inanılmaktaydı, çünkü çok az farklarla dünyanın her yerinde satılan hamburgerlerde kullanılan maddeler aynıdır, yani aynı mal sepetini göstermektedir. 1986 dan itibaren Economist dergisi bu hesaplamaları yenilemektedir. Economist dergisinin bu araştırması tek fiyat kuralının gerçekci olup olmadığına yönelik bir test olarakda yorumlanabilir. Bu araştırmada ortaya çıkan sonuçlar tek fiyat kuralının gerçekçi olmadığını göstermektedir. Tablo 1 Ocak 2003 tarihinde Economist dergisinde yayınlanan Big Mac indeksini göstermektedir. Bu tabloya göre ABD de 2.65 Dolara satılan hamburger Arjantin de 1.29 Dolara satılmaktadır, İngiltere de ise 3.15 Dolara satılmaktadır. Bu fiyat farklılıklarını nasıl açıklayabiliriz. Economist dergisininde belirttiği gibi bu fiyat farklılıklarının kaynağı ulaşım maliyetleri ve tarif gibi ticaret engelleri olabilir. Bir başka neden ise ürün farklılaşması olabilir. Bazı ülkelerde hamburgerin çok az sayıda yakın ikamesi olduğu için, McDonalds bu ülkelerde fiyat belirlemekte piyasadaki gücüne göre fiyat ayarlamaları yapabilmektedir. Son olarak, hamburger fiyatı sadece kullanılan et ve diğer madde maliyetlerini değil aynı zamanda McDonalds da çalşan işçi ücretlerini, kira, elektrik gibi diğer maliyetleride karşılaması gerekir. 3 PPP ile ilgili Problemlerin Açıklanması PPP nin gerçekleşmemesini nasıl açıklayabiliriz. Karşımıza hemen çıkacak problemleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Tek fiyat kuralındaki varsayamın aksine, ulaşım maliyetleri ve ticaret engelleri gerçekte önemlidir. Ulaşım maliyetleri ve ticaret engelleri yüksekse, bu durum bazı mal ve hizmetlerin ülkeler arasında ticaretini engellemektedir. 2. Monopolistic (tekelci) ve oligopolistic (oligopol) piyasa yapıları ulaşım maliyetleri ve ticaret engelleri ile birlikte benzer malların farklı ülkelerdeki 4

Table 1: Big Mac Indeks Country BigMac Price S (+) / (-), % in Local Currency in US dollars 1 USD = $ göre PPP United States $ 2.65 2.65 1.00 - - Argentina Peso 3.85 1.2919 2.98-51.3423 1.45 Australia A$ 3.20 1.9331 1.6554-31.1345 1.14 Brazil Real4.50 1.3381 3.363-49.4499 1.70 Britain 1.99 3.1502 1.583 18.7272 0.75 Canada C$ 3.20 2.1798 1.468-17.5749 1.21 China Yuan 9.95 1.2006 8.2874-54.7506 3.75 Euro area Euro 2.75 3.0045 0.9153 12.5314 1.03 Hong Kong HK$ 11.25 1.4419 7.8021-45.6557 4.24 Hungary Forint 492 2.1697 226.76-17.975 186 Indonesia Rupiah 16,155 1.8183 8884.8-31.3884 6,096 Japan 263 2.2292 117.98-15.7484 99.40 Malaysia M$ 5.10 1.3449 3.7921-49.3684 1.92 Mexico Peso22.0 2.0368 10.801-23.1553 8.30 New Zealand NZ$3.95 2.1907 1.8031-17.3645 1.49 Poland Zloty 6.30 1.5347 4.105-42.0219 2.38 Russia Rouble 40.00 1.2739 31.4-51.9427 15.09 Singapore s$ 3.30 1.8705 1.7642-29.7132 1.24 South Africa Rand 14.05 1.7773 7.9052-32.9555 5.3 South Korea Won 3,211 2.5375 1265.4-4.299 1,211 Sweden Skr 30.0 3.551 8.4484 33.9899 11.32 Switzerland SFr 6.35 4.702 1.3505 77.712 2.40 Taiwan NT$ 70.55 2.0256 34.83-23.5716 26.62 Thailand Baht 55.0 1.2835 42.853-51.5787 20.75 Notes: Burada malımız Big Mac hamburgerdir. Örneğin, Big Mac in İngiltere deki fiyatı 1.99 ve ABD de $2.65, bu nedenle PPP döviz kuru 1.99/2.65 = 0.7509 olacaktır. Eğer gerçeklesen döviz kuru daha düşükse, (örneğin, burada 0.6349 ), bu durumda BigMac indeksine göre Poundun döviz kurunun PPP değerine ulaşana değin artmasını bekleriz (yani Pound Dolar karşında değer kaybetmelidir, başka bir deyişle Pound PPP degerinden daha pahalıdır ve de aşırı değerlenmiştir. Dolar karşısındaki Aşırı/Eksik Değerlenmeyi şu şekilde hesaplamaktayız: Aşırı/Eksik Değerlenme Haddi = (PPP - Döviz Kuru) 100 Döviz Kuru 5

fiyatlar arasındaki ilişkinin zayıflamasına neden olmaktadır. 3. Farklı ülkelerde yayınlanan enflasyon verilerinin dayandığı mal ve hizmet sepetinin farklı olması nedeniyle PPP nin gerçekleşmesi için hiç bir neden yoktur. 3.1 Ticaret Engelleri ve Ticarete Konu Olmayan Mallar Ulaşım maliyetleri ve tarif gibi ticaret engelleri farklı ulkelerdeki piyasalar arasındaki mal hareketlerini sınırlayacağından, PPP nin dayandığı tek fiyat kuralını zayıflatmaktadır. Varsayalımki, aynı HP yazıcısı Amerika da 100 Dolar a satılırken, Türkiye de 175,000,000 TL ye satılsın, ve bir HP yi Türkiye ye gönderme maliyeti 15,000,000 TL olsun. Döviz kurunun 1,630,000 TL/USD olduğunu kabul edersek, Amerika daki HP yazıcısının TL cinsinden değeri, 163,000,000 TL dir. Ancak, Türkiye deki ithalatçı Amerika dan HP yazıcısını alıp Türkiye ye getirebilmesi için 163,000,000+15,000,000=178,000,000 TL ödemesi gerekmektedir. Bu nedenle ithalatçı HP yazıcısını Amerika dan ithal etmeyecek ve yazıcı Türkiye ve ABD de farklı fiyatlara satılacaktır. Bu basit örnek bize, döviz kurları ile fiyatlar arasındaki, tek fiyat kuralında varsayılan, yakın ilişkinin ulaşım maliyetleri nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini göstermektedir. Ulaşım maliyetleri arttıkça, farklı ülkelerdeki fiyatlar veri iken, döviz kurunun hareket alanı genişleyecektir. Ulaşım maliyetleri gibi ticaret engelleri de aynı sonuçları doğuracaktır, çünkü gümrükte ödenen tarif te aynı ulaşım maliyeti gibi ithalatçının kâr ını etkileyecektir. Ulaşım maliyetleri ve ticaret engelleri, belli bir paranın satın alma gücünün farklı ulkelerde farklılaştıracağından PPP ce öngörülen ilişkinin zayıflamasına neden olacaktır. Örneğin, 750,000,000 TL sizi Chicago da, Antalya da gidebileceğiniz kadar sizi götürmeyebilir. 2 Bazı mal ve hizmetler için ulaşım maliyetleri bu mal ve hizmetlerin üretim maliyetlerine göre çok yüksek olabilir. Bu nedenle, bu mal ve hizmetlerin uluslararası ticareti yapılamaz. Bu mal ve hizmetlere ticarete konu olmayan mallar denmektedir. Bu mallar arasındaki uluslararası fiyat farklılıkları çok yüksek olmasına rağmen ticareti yapılamamaktadır. Ticarete konu olmayan mallarda PPP den sapmalara neden olmaktadır. Ticarete konu olmayan mal- 2 Şu an için Chicago da kamuya ait otobüslerde minimum 1.20 Dolar ödemek zorundasınız. 6

ların ülkeler arasındaki fiyat farklılıkları PPP den sapmaların en önemli nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. 3.2 Tam Rekabetten Sapmalar Ticarete resmi engellerle birlikte eksik rekabetçi piyasa yapılarında, ulusal fiyat seviyeleri arasındaki ilişki dahada zayıflamaktadır. Burada tek bir firmanın aynı malı farklı piyasalarda farklı fiyatlarda sattığını düşünelim. Bir firmanın aynı malı farklı piyasalarda farklı fiyatlara satması durumuna piyasaya göre fiyatlandırma (pricing to market) adı verilmektedir. Piyasa fiyatlandırması farklı piyasalardaki farklı talep durumunu gösterebilir. Örneğin, talebin fiyat esnekliğinin düşük olduğu ülkelerde, tekelci firmalar üretim maliyetlerinin çok üstünde bir mark up ile malı satabilirler. Ampirik çalışmalar piyasa fiyatlandırmasının özellikle sanayi mallarında olduğunu göstermektedir. Örneğin 1990 lar başında İngiltere nin kuzeydoğusundaki Nissan otomobil fabrikasında üretilen bir Japon otomobili, fabrikaya yakın bir pazarlamacıda 16,215 Pound a satın alınabilmekteydi. Aynı otomobil İngiltere den Japonya ya gönderildiği halde, Japonya da ise 13,375 Pound a satılmaktaydı. Eğer Japonya dan otomobili alıp, İngiltere ye göndermek çok pahalı ise farklı piyasalarda farklı fiyat uygulanması olabilir. Aynı şekilde, eğer tüketiciler örneğin Fiat veya Volkswagen otolarını Nissan ın yakın ikamesi olarak görüyorlarsa, üreticiler arasındaki rekabet nedeniyle Nissan ın İngiltere deki fiyatının üretim maliyetinden çok fazla olmaması gerekir. Ürün farklılaştırması ve ayrışmış piyasalar, tek fiyat kuralı ve dolayısı ile mutlak PPP den sapmalara neden olacaktır. 3.3 Fiyat Seviyelerinin Ölçülmesinde Uluslararası Farklılıklar Hükümetlerin fiyatlar genel seviyesi ölçümleri ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Bu farklılaşmanın bir nedeni farklı ülkelerde yaşayan insanların gelirlerini farklı şekilde harcamaktadır. Türkiye de yerleşik bir kişinin tükettiği mal ve hizmetler ABD de yerleşik bir kişiden farklı olabilir. Bu nedenle fiyat indeksleri oluştururken, aynı malların farklı ağırlıkları olabilir. Bu nedenle fiyat indekslerinin farklı olması nedeniyle PPP nin gerçekleşmesi beklenmemelidir. Öte yandan, nispi PPP fiyat seviyesi yerine fiyat değişmeleri hakkında öngörülerde bulunması nedeniyle, kullanılan mal sepetinin içeriği mutlak PPP deki kadar önemli değildir. Başka şeyler eşitken, eğer Türkiye deki 7

bütün fiyatlar %30 artmışsa ve TL yabancı paralar karşında %10 değer kaybetmişse, nispi PPP sağlanmış demektir. Ancak mal sepeti içindeki malların nispi fiyatındaki değişmeler nispi PPP nin gerçekleşmemesi sonucunu doğurur. 4 Uzun Dönem Döviz Kurunun Belirlenmesinde Genel Model Esnek döviz kurlarının belirlenmesinde kullanılan parasalcı yaklaşım parasal faktörlerin uzun dönem döviz kurunu nasıl etkilediğini araştırmaktadır. Parasalcı yaklaşım göreceli olarak parasal şokların (para arz ve talebindeki değişmeler) ekonomik dalgalanmaların birincil kaynağı olduğu yüksek enflasyon ekonomilerinde daha başarılı olmaktadır. Ancak, reel şokların (örneğin Türk mallarına olan nispi talebin değişmesi durumunda) önemli olduğu durumda, parasalcı yaklaşım reel ekonomileri anlamak için doğru bir model sunmamaktadır. Burada parasalcı yaklaşımı reel faktörleride kapsayacak şekilde geliştirmeye çalışacağız. Böylelikle, uzun dönem döviz kurunun belirlenmesinde genel bir modeli inceleyeceğiz. 4.1 Reel Döviz Kuru PPP teorisinden daha ileriye gidebilmek için, öncelikle reel döviz kurunu tanımlayacağız. İki ülke parası arasındaki reel döviz kuru bir ülkenin mal ve hizmetlerinin fiyatlarının diğer ülke mal ve hizmetlerinin fiyatlarına göre ölçülmesidir. Bu noktada reel döviz kurunu incelemek önemlidir, çünkü PPP ye göre reel döviz kuru en azından sürekli olarak değişmemektedir. Modelimizi bir adım ilerletmek için, biz reel döviz kurunda değişiklik yapan etkenlere bakacağız. Reel döviz kuru sadece PPP den sapmaları incelemek için değil aynı zamanda açık ekonomilerde makroekonomik talep ve arz koşullarını incelemede önemlidir. Reel döviz kuru ( iki mal sepetinin nispi fiyatı) ile nominal döviz kuru (iki paranın nispi fiyatı) arasındaki ayrımı iyi anlamak gerekmektedir. Bundan önce ve bundan sonrada döviz kuru ile nominal döviz kurundan bahsettiğimizi unutmamamız gerekmektedir. Reel döviz kuru, nominal döviz kuru ve fiyatlar genel seviyesi cinsinden ifade edilmektedir. Reel döviz kurunun daha açık bir tanımını vermeden 8

önce, kullanacağımız fiyat seviyelerini bir kez daha açıklamakta yarar var. P Türkiye deki fiyatlar genel seviyesini ve de P ABD deki fiyatlar seviyesini gösterdiğini varsayalım. Parasalcı yaklaşımda varsaydığımız mutlak PPP yi burada varsaymayacağımız için, buradaki fiyatlar genel seviyesi Türkiye deki ve ABD deki aynı mal ve hizmetler sepetinin fiyatı olarak düşünülmemelidir. Ancak, buradaki analizimizi parasal faktörlerle ilişkilendireceğimiz için her ülkenin fiyat indeksinin yerleşiklerin alışverişleri için para taleplerinin iyi bir göstergesi olduğunu varsayacağız. Hiç bir fiyat indeksi bunu mükemmel bir şekilde gösteremese de burada reel döviz kurunu tanımlamak için fiyat indeksleri üzerinde bazı tanımlamalara ihtiyaç vardır. Daha açık olarak, P yi Türkiye deki hanehalklarının ve firmaların bir aylık değişmeyen mal ve hizmet sepetinin TL fiyatı ve de P ı ise aynı şekilde ABD deki hanehalklarının ve firmaların bir aylık değişmeyen mal ve hizmet sepetinin Dolar fiyatı olarak düşünebilirsiniz. Burada hatırlanması gereken önemli nokta, Türkiye deki fiyat indeksinin Türkiye de üretilip tüketilen malların ağırlığının göreceli olarak daha fazla olmasıdır. Aynı şekilde ABD fiyat indeksinde ise ABD de üretilip tüketilen malların daha ağırlıklı olarak indekse girmesidir. Fiyat indekslerinin neyi ifade ettiğini inceledikten sonra, reel döviz kurunu şu şekilde tanımlayabiliriz: TL/USD reel döviz kuru ABD mal sepetinin TL cinsinden fiyatının TL mal sepeti fiyatı oranına eşittir. Q = SP P burada Q reel döviz kurunu göstermektedir. Reel TL/USD döviz kuru bu nedenle ABD mallarının Türk malları cinsinden nispi fiyatını ölçmektedir. Reel döviz kurundaki bir artış (TL nin reel değer kaybı) Amerikan mallarının nispi olarak daha pahalı hale geldiğini göstermektedir (TL reel olarak daha az değerlidir). Sayısal bir örnek reel döviz kurunu anlamakta yardımcı olacaktır. Varsayalım ki TL/USD döviz kuru 1,700,000, ABD mal sepetinin fiyatı 100 Dolar ve Türkiye de ki mal sepetinin fiyatı 200,000,000 ise reel döviz kuru Q = (TL 1,700,000 Dolar başına)($100 ABD mal sepeti başına) TL 200,000,000 Türk mal sepeti başına Q = (TL 170,000,000 ABD mal sepeti başına) (TL 200,000,000 Türk mal sepeti başına) 9

Q = 0.85 Türk mal sepeti(abd mal sepeti başına) TL/USD reel döviz kurunun 0.85 e eşit olması şunu ifade eder: 0.85 Türk mal sepeti 1 ABD mal sepetini alabilir. Reel döviz kuru arttığında, 1 ABD mal sepetini alabilmek için daha fazla Türk mal sepetine ihtiyaç duyarsınız. 4.2 Nominal ve Reel Döviz Kuru Değer Kaybı/ Artışı Daha öncede belirttiğimiz gibi, reel döviz kurundan ayırt etmek için TL/USD döviz kurunu nominal döviz kuru olarak adlandırmaktayız. İkinci ders notumuzda, nominal döviz kurunda bir artış olduğunda (TL Dolar karşısında değer kaybettiğinde), yabancı malların Türkiye yerleşikleri için daha pahalı hale geldiği ve Türk mallarının yabancılar için daha ucuz hale geldiğini ifade etmiştik. Reel döviz kurunu tanımladıktan sonra bu ifademizi daha doğru bir şekilde formalize edebiliriz. Başka şeyler eşitken (P ve P sabit iken ), nominal TL/USD döviz kurundaki bir değer kaybı TL nin reel olarak değer kaybetmesine neden olur. Başka bir deyişle, Amerikan malları Türk mallarından daha pahalı hale gelmiştir. Sayısal örneğimizde, TL nin Dolar karşısında ki %10 luk bir nominal değer kaybı, 1 USD=1,870,000 TL, reel döviz kurunda da %10 luk bir değer kaybı olacaktır. Q = (TL 1,870,000 Dolar başına)($100 ABD mal sepeti başına) TL 200,000,000 Türk mal sepeti başına Q = (TL 187,000,000 ABD mal sepeti başına)/(tl 200,000,000 Türk mal sepeti başına) Q = 0.935 Türk mal sepeti(abd mal sepeti başına) Baslangıç nominal döviz kurunda, S = 1, 700, 000, reel döviz kuru Q = 0.85 idi. Nominal döviz kurunun %10 luk bir değer kaybı sonucunda, S = 1, 870, 000, reel döviz kuru Q = 0.935 olmuştur. Reel döviz kurundaki değer kaybı haddi (0.935 0.85)/0.85 = 0.1 olacaktır. Yurtiçi fiyatlardaki %10 luk bir artış veya yurtdışı fiyatlardaki %10 luk bir azalmada reel döviz kurlarında %10 luk bir değer kaybına neden olacaktır. Bu nedenle % 10 reel değer kaybı, TL nin Amerikan mal ve hizmetleri üzerindeki satın alma gücünün, Türk mal ve hizmetleri üzerindeki satın alma gücüne göre %10 düştüğünü gösterir. 10

4.3 Talep, Arz ve Uzun Dönem Döviz Kuru Reel döviz kuru Amerikan mallarının Türk malları cinsinden nispi fiyatı olduğuna göre, reel döviz kuru Amerikan malları ve Türk mallarının nispi arz ve taleplerine bağlı olacaktır. Bu fikri açıklayabilmek, arz ve talep eğrisini çizerek incelemeye başlayacağız. Bu grafikte, ABD ve Türkiye nispi outputları (hasıla, gelir) ile nispi taleplerini birarada göstereceğiz. Önceki analizlerimizde olduğu gibi, uzun dönemde nispi ABD output ve Türkiye output arzı nispi üretim faktörlerine bağlıdır, bu nedenle reel döviz kurundan bağımsız olduğunu varsayacağız. Ancak, nispi talebin (Türk mallarına göre ABD mallarına olan talep) ise reel döviz kurunun azalan bir fonksiyonu olduğunu varsayacağız (Şekil 1). Daha yüksek bir reel döviz kurunda (yani ABD malları göreceli olarak daha pahalı ise) ABD mallarına olan talep Türk mallarına olan talebe göre azalacaktır. Doğal olarak nispi arz ve nispi talep eğrileri başka faktörlerede bağlıdır, ancak burada analizimizi basit tutmak için bu eğrileri çizerken diğer şeylerin sabit olduğunu varsayacağız. Q, Reel Döviz Kuru ABD malları nispi arzı Q 0 Y Y ABD mallarina nispi talep Nispi Arz ve Talep Figure 1: Uzun Dönem Reel Döviz Kurunun Belirlenmesi Baslangıçta reel döviz kuru nispi arzın nispi talebe eşitlendiği noktada, Q 0 da belirlenmektedir. 11

4.3.1 Türk mallarına olan dünya nispi talebindeki değişme Toplam Türk mal ve hizmetlerine olan toplam dünya harcamalarında ABD mal ve hizmetlerine olan harcamalara göre bir artış olduğunu, yani Türk mallarına olan dünya nispi talebinde bir artış olduğunu düşünelim (bu belki Türk lerin veya Amerikalıların daha fazla Türk malı talep etmesinden kaynaklanmış olabilir). Bu durumda reel döviz kuru düşer yani TL Dolar karşısında reel olarak değer kazanır. Grafikte, nispi talep eğrisi sola doğru kayar ve yeni denge reel döviz kuru B noktasında daha düşük bir reel döviz kurunda oluşur. Baslangıç döviz kurunda, Türk mallarına yönelik bir talep fazlası oluşacak (aynı şekilde ABD mallarında bir arz fazlası oluşacak). Bu nedenle de ABD mallarının Türk malları cinsinden nispi fiyatı düşmek zorundadır (Şekil 3). Figure 2: Türk Mallarına olan Nispi Talebin Artması Sonucu Uzun Dönem Reel Döviz Kurunun Belirlenmesi Q, Reel Döviz Kuru ABD malları nispi arzı Q 0 B ABD mallarina nispi talep Y Y Nispi Arz ve Talep Bu nedenle şu sonucu yazabiliriz: Türk mallarına olan dünya nispi talebindeki bir artış uzun dönem TL/USD reel döviz kurunda bir düşüşe, yani TL nin Dolar karşısında reel olarak değer kazanmasına neden olur. Aynı şekilde nispi talepteki bir azalma ise reel döviz kurunda bir artışa (TL nin Dolar karşısında reel olarak değer kaybetmesine) neden olur. 12

4.3.2 Nispi Arzdaki bir değisme Varsayalim ki Türkiye deki sermayenin ve emeğin verimliliğinde bir artış sonrası Türkiye output unda ABD outputuna göre bir artış gerçekleşmiş olsun. Bu durumda reel döviz kurunda bir artış olacaktır. Grafikte, ABD outputu sabit iken Türkiye output undaki bir artış nispi arz eğrisini sola kaydıracaktır. Yeni denge noktası, reel döviz kurunun daha yüksek olduğu C noktasında sağlanacaktır. Türkiye yerleşikleri artan gelirlerinin bir kısmını yabancı mallar alarak harcayacaklardır, bütün Türk mal ve hizmetlerinin arzı taleplerine göre artacaktır. Bunun sonucunda baslangıç reel döviz kurunda Türk mallarında nispi arz fazlası doğacaktır. Türk mallarının nispi fiyatlarında bir düşüş olacak ve bu düşüş sonucunda Türk mallarına olan nispi talep artacak ve arz fazlasını ortadan kaldıracaktır. Bu fiyat değişimi ise TL/USD reel döviz kurunda bir değer kaybıdır, yani Q da bir artma. Figure 3: Türk Mallarının Nispi Arzının Artması Sonucu Uzun Dönem Reel Döviz Kurunun Belirlenmesi Q, Reel Döviz Kuru Q 0 ABD malları nispi arzı C Y Y ABD mallarina nispi talep Nispi Arz ve Talep Buradan şu sonuca ulaşabiliriz:türkiye output undaki nispi bir artış uzun dönem reel döviz kurunda bir artışa yani değer kaybına neden olur. ABD output undaki nispi bir artış ise uzun dönem reel döviz kurunda bir düşüşe 13

yani TL Dolar karşısında reel olarak değer kazanacaktır. 4.4 Uzun Dönemde Nominal ve Reel Döviz Kuru Şimdi reel ve parasal faktörlerin uzun dönem nominal döviz kurunu nasıl etkilediğini inceleyebiliriz. Burada sonucumuz ulusal para arz ve talebinde meydana gelen değişmelerin uzun dönem nominal döviz kurunda aynı oranda bir değişmeye neden olacağı ve uluslararası fiyat oranının nispi PPP nin öngördüğü şekilde olacağıdır. Ancak, ulusal mal piyasalarındaki arz ve talep kaymalarının PPP ce öngörülen nominal döviz kurundaki değişmeleri doğrulamamasıdır. Reel döviz kuru denklemini tekrar yazacak olursak Q = SP P bu denklemden, nominal döviz kurunu şu şekilde yazabiliriz: (1) S = Q P P (2) Bu denklemin PPP denkleminden, (S = P P ), farkı burada olası PPP den sapmaları reel döviz kurunu denkleme ekleyerek dikkate almamızdır. Nominal döviz kurunun şimdi fiyatların yanı sıra yeni bir belirleyicisi de vardır: reel döviz kuru. Fiyatlar genel seviyesinin P = P = M L(i, Y ) M L (i, Y ) olduğunu hatırlarsak, buradan şu sonuçlara ulaşmak mümkündür: (3) (4) 1. Nispi para arzındaki kaymalar: Başka şeyler eşitken, Türkiye para arzındaki sürekli bir artışın uzun dönem output (hasıla, gelir)düzeyinde, faiz haddi ve diğer nispi fiyatlar (reel döviz kuru dahil) üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır.bu nedenle, 3 no lu denklem P nin para arzındaki artış oranında artacağını gösterirken, 2 nolu denklemde değişen sadece P olduğu için nominal döviz kuruda fiyatlardaki artış oranında artacaktır. Reel döviz kurunda herhangi bir değişme olmadığı için nominal döviz kurundaki değisme nispi PPP de öngörülen şekilde olacaktır. 14

Türkiye para arzındaki bir artış uzun dönemde bütün TL fiyatlarının (Doların TL fiyatı dahil) para arzındaki artış oranında artmasına neden olacaktır. Bu sonuç parasalcı yaklaşımdaki öngörülerimizle aynı doğrultudadır. Öte yandan ABD para arzındaki bir artış ise TL nin Dolar karşısında değer kazanmasına neden olur. 2. Nispi para arzı büyüme hızındaki kaymalar: Türkiye de para arzı büyüme hızının arttığını düşünelim: Para arzı büyüme hızındaki bu artış uzun dönemde Türkiye de enflasyonu artıracaktır, enflasyondaki bu artış ise Fisher etkisi kanalıyla TL mevduatları üstündeki nominal faiz haddini Dolar mevduatları faiz haddine göre nispi olarak artmasına neden olacaktır. Nispi faiz hadlerindeki bu artış, Türkiye de reel para talebinin düşmesine neden olacak ve bu nedenle P artacaktır. Bu değişiklikler tamamen parasal bir politikadan kaynaklandığı için, uzun dönem reel döviz kurunda herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktır. 2 no lu denkleme göre nominal döviz kuru (S) fiyatlardaki artış oranında artacaktır, yani TL Dolar karşısında değer kaybedecektir. ABD para arzı büyüme hızındaki bir artış ise bunun tam tersi sonuçlara yol açacaktır. Yine burada tamamen parasal bir değişiklik uzun dönem nominal döviz kurunun nispi PPP de ve parasalcı yaklaşımda öngörülen şekilde değiştiğini göstermektedir. 3. Nispi talepteki değişmeler: Bu şekildeki bir değişikliği parasalcı yaklaşımda incelememiştik. Burada Türk mallarına olan talebin Amerikan mallarına olan talebe göre arttığını düşünelim. Nispi talepteki Türk mallarına yönelik bir artış reel döviz kurlarında bir azalmaya, yani TL nin Dolar karşısında reel olarak değer kazanmasına yol açacaktır. 2 no lu denkleme göre reel döviz kurlarındaki bir azalma nominal döviz kurunda da bir azalma meydana getirecektir. Nispi talepteki değişiklikler fiyatlar genel seviyesini etkilemeyecektir, çünkü fiyatlar genel seviyesi 3 ve 4 no lu denkleme göre para arzı, gelir ve faiz haddine bağlıdır. Nominal döviz kurundaki değişmenin nedeni ise reel döviz kurundaki değişmeden kaynaklanmaktadır. Burada, reel bir değişikliğin nominal döviz kurunu nasıl etkilediğini görüyoruz. 4. Nispi arzdaki değişmeler Başka şeyler esi tken, Y nin (Türkiye de ki reel gelirin) arttığını düşünelim. Nispi gelirdeki bu artış, bölümün başında gördüğümüz gibi reel döviz kurunda bir artmaya, yani TL nin Dolar 15

karşısında reel olarak değer kaybetmesine neden olacaktır. 2 no lu denkleme göre reel döviz kurundaki değer kaybı nominal döviz kurunda da bir değer kaybına neden olacaktır. Ancak nispi gelirdeki bu artış aynı zamanda TL ye olan nispi talebin artmasına neden olacaktır, ve bu nedenle Türkiye de fiyatlar genel düzeyinde bir azalma olacaktır. Fiyatlar genel düzeyindeki azalma ise nominal döviz kurunun azalmasına yani nominal döviz kurunun değer kazanmasına neden olacaktır. 2 no lu denkleme göre, reel döviz kuru artarken P düşecektir, yani mal ve para piyasaları gelirdeki artış sonrası tam ters sonuçlar doğuracağı için, gelirdeki artışın nominal döviz kuru üzerindeki net etkisi belirsizdir. Buradan şu genel sonuca ulaşabiliriz:değişikliklerin kaynağı parasal ise, nominal döviz kuru nispi PPP de öngörülen şekilde olacaktır. Uzun dönemde parasal değişiklikler sadece paranın satın alma gücünü etkilerler, ve paranın satın alma gücündeki değişiklik paranın yurtiçi ve yurtdışı mallar cinsinden değerini aynı şekilde değiştirmektedir. Öte yandan değişikliklerin kaynağı mal piyasası ile ilgili ise, nominal döviz kuru uzun dönemde dahi nispi PPP ye göre hareket etmeyecektir. Bu sonuçları Tablo 2 de özetlersek: 5 Uluslararası Faiz Haddi Farklılıkları ve Reel Döviz Kuru Geçen haftaki ders notlarında nispi PPP nin faiz paritesi koşulu ile birlikte; ülkeler arasındaki faiz farkının bu ülkelerde beklenen enflasyon oranları arasındaki farka eşit olduğunu öngördüğünü görmüştük. Ülkelerarası faiz farkları ve enflasyon arasındaki ilişki nispi PPP nin sağlanmadığı durumda daha karmaşık bir hale gelmektedir. Buna rağmen, döviz kurlarını etkilemek isteyen politika yapıcıları ve döviz kurlarını tahmin etmek isteyen bireyler, bu amaçlarına ülkelerdeki faiz hadlerinin neden farklı olduğunu anlamadan ulaşamazlar. Bu nedenle, burada nominal faiz hadlerinin reel faiz ile beklenen enflasyonun toplamına eşit olduğunu gösteren Fisher denklemine tekrar bir dönüş yaparak, Fisher etkisinde reel döviz kurlarındaki değişmelerin önemini inceleyeceğiz. Bunu faiz farklarının beklenen enflasyon farklarına ve reel döviz kurundaki değişmelere bağlı olduğunu göstererek gerçekleştireceğiz. 16

Table 2: Mal ve Para Piyasalarındaki Değişikliklerin Uzun Dönem Nominal Döviz Kuru Üstündeki Etkileri Degişiklik Para Piyasası TR para arzındaki artış ABD para arzındaki artış TR para arzı büyüme hızında artış Mal Piyasası TR mallarına talebin artması ABD mallarına talebin artması TR toplam hasılasındaki artış ABD toplam hasılasındaki artış Uzun Dönem Nominal Döviz Kuru Üzerindeki Etkisi Aynı oranda artar (TL değer kaybeder) Aynı oranda azalır (TL değer kazanır) Artar (TL değer kaybeder) Azalır (TL değer kazanır) Artar Belirsiz Belirsiz 17

Reel döviz kurundaki değişme nispi PPP den sapma miktarına eşittir, yani reel döviz kurundaki yüzde değişme nominal döviz kurundaki yüzde değişme ile ülkeler arasındaki enflasyon farkı arasındaki farka eşittir. Bu nedenle reel döviz kurundaki beklenen değişme nominal döviz kurundaki beklenen değişme ile beklenen enflasyon farkının arasındaki farka eşittir. Q e t+1 Q t Q t = Se t+1 S t S t (π e π e ) (5) Faiz paritesi koşulu ise buradan i i = Se t+1 S t S t i i = Qe t+1 Q t Q t + (π e π e ) (6) Piyasa nispi PPP nin gerçekleşeceğini bekliyorsa, yani Q e t+1 = Q t, bu durumda i i = π e π e olmaktadır. Ancak genellikle, TL Dolar faiz farkının iki bileşeni vardır: (1) TL nin Dolar karşısında beklenen reel değer kaybı (2) Türkiye ile ABD beklenen enflasyon oranları arasındaki fark. 6 Reel Faiz Paritesi Nominal faiz haddi ile reel faiz haddi arasındaki ayrım iktisatta önemli bir ayrımdır. Nominal faiz haddi parasal getiri hadlerini ölçerken, reel faiz haddi reel getiri hadlerini ülke hasılası cinsinden ölçmektedir. Reel getiri hadleri çoğu zaman belirsizdir, bu nedenle çoğu zaman beklenen reel getiri hadlerine atıfta bulunuruz. Faiz pariteleri ve para talebi tartışmalarımızda, nominal faiz hadlerinden bahsetmekteydik. Ancak bir çok diğer amaç için ise reel getiri hadleri önemlidir. Örneğin, parasal bir yatırımı düşünen hiç kimse sadece nominal faiz haddine bakarak yatırıma karar veremez. %15 nominal faiz geliri kazandıran bir yatırım %0 enflasyon ortamında çok çekici bir yatırım olabilir, ancak %100 enflasyon ortamında ise hiçte çekici bir yatırım olmayacaktır. Nominal faiz paritesi koşulu; beklenen değer kaybı haddini nominal faiz farkına eşitlerken, reel faiz paritesi koşulu beklenen reel faiz haddi farkını beklenen reel döviz kurundaki değer kaybı haddine eşitler. Sadece nispi PPP nin 18

gerçekleşmesinin beklendiği durumunda (yani reel döviz kurunda herhangi bir değişme tahmin edilmiyorsa) beklenen reel faiz haddi bütün ülkelerde eşittir. Beklenen reel faiz haddini (r e ), nominal faiz haddi ile beklenen enflasyon arasındaki fark olarak tanımlarsak 3 ; r e = i π e Başka bir deyişle, bir ülkedeki beklenen reel faiz haddi yurtiçi yerleşiğin ödünç verdiği parasından elme etmeyi beklediği reel getiri haddine eşittir. Beklenen reel getiri haddinin tanımı Fisher etkisinin arkasındaki nedenleride açıklamaktadır. Beklenen reel faiz haddinde bir değişikliğe neden olmayan beklenen enflasyon haddindeki bir artış nominal faiz haddini aynı oranda artıracaktır. Bir önceki tanımdan yola çıkarak, iki ülke parası arasındaki beklenen reel faiz haddi farkını şu şekilde yazabiliriz: r e r e = (i π e ) (i π e ) Bu denkleme diğer denklemide koyarsak r e r e = Qe Q Q Bu denklem nominal faiz paritesine benzemektedir. Ancak nominal faiz hadleri yerine reel faiz hadleri, nominal döviz kuru yerine ise reel döviz kurunun olduğunu görüyoruz. Denklem, beklenen reel faiz haddi farkı beklenen reel döviz kuru değer kaybı haddine eşittir. Eğer nispi PPP nin gerçekleşeceği bekleniyorsa, farklı ülkelerde beklenen reel faiz hadleri birbirine eşit olacaktır. Ancak genellikle, eğer mal piyasalarında sürekli bir değşim varsa, farklı ülkelerde beklenen reel faiz hadleri uzun dönemde dahi birbirine eşit olmak zorunda değildir. Örneğin, Türkiye de gelecek on yılda ticarete konu olan mal ve hizmet sektörlerinde bir verimlilik artışı olacağını ancak ticarete konu olmayan mal ve hizmetler sektörü ile ABD deki bütün sektörlerde verimliliğin değişmediğini varsayalım. Eğer Balassa Samuelson hipotezi doğru ise, Türkiye nin ticarete konu olmayan malların fiyatları arttıkça, insanlar 3 Enflasyon ve faiz hadlerinin yüksek olduğu durumda r e = 1 + i 1 + π e 1 19

Doların TL karşsında reel olarak değer kaybedeceğini bekleyeceklerdir. Bu nedenle reel faiz haddi paritesi ABD deki reel faiz haddinin Türkiye reel faiz haddinden yüksek olacağını öngörür. Reel faiz hadleri arasındaki bu farklar zorunlu olarak uluslararası yatırımcılara kâr olanakları sunar mı? Bu her zaman doğru değildir. Sınır ötesi reel faiz haddi farklılıkları ülke yerleşikleri servetleri üzerinde farklı reel getiri elde ederler. Ancak, nominal faiz paritesi ise yatırımcıların yurtiçi ve yurtdı ı varlıkların reel getirisinin beklenen değerlerinin eşit olacağını óngörmektedir. Eğer nispi PPP farklı ülkelerdeki yerleşiklerin tüketimlerindeki mal ve hizmetlerin fiyatlarını ilişkilendirmiyorsa, bu yerleşikler tek bir reel getiri haddi hesaplamak zorundaa değildirler, ama fonlarını bir ülkeden diğer bir ülkeye kaydırmakla kâr elde edemezler. 7 Bölüm Sonu Soruları 1. Ulusal reel para talebindeki sürekli bir değişmenin uzun dönemde reel ve nominal döviz kuru üzerindeki etkisini tartışınız. 2. Varsayalım ki Avrupa Birliği Türkiye ye hibe şeklinde bir para transferi gerçekleştirdi. Bunun TL/Euro reel ve nominal döviz kuru üzerindeki etkilerini inceleyiniz. 3. Nominal TL/USD döviz kurunun TL nin beklenen reel değer kaybından nasıl etkileneceğini tartışınız. 4. Bir ülkedeki nominal faiz haddini artıran ve de parasının değer kazanacağı bir olay önerebilir misiniz? 5. Başka şeyler eşitken, aşağıda verilenler ülke reel döviz kurunu yabancı paralar karşısında nasıl etkiler 6. (a) Toplam harcama değişmez iken, yurtiçi yerleşikler ticarete konu olmayan mallara yönelik harcamalarını artırırken, ticarete konu olan mallara yönelik harcamalarını azaltmışlardır. (b) Yabancı yerleşikler kendi ülke malları yerine bizim mallarımızı talep etmeye başlamışlardır. İhracatçıların ülke parasının reel olarak değer kazanmasından neden olumsuz etkilendiklerini açıklayınız. 20

7. Aşağıdaki cümleyi açıklayınız: Nominal faiz haddinin beklenen reel faiz haddindeki bir artış nedeniyle artması durumunda, ülke parası değer kazanır. öte yandan bu artış beklenen enflasyondaki bir artıştan kaynaklanıyorsa, ülke parası değer kaybeder. 8. Katı fiyatlar varsayımı altındaki kısa dönem analizinde, para arzındaki bir azalmanın nominal faiz haddini artırırken paranın değer kazanmasına neden olduğunu görmüştük. Beklenen reel faiz haddine ne olur? 9. ABD de beklenen reel faiz haddinin %9, Avrupa da ise %3 olduğu varsayımı altında, reel Dolar/Euro döviz kurunun gelecek yıl ne olacağını beklersiniz? A PPP den Sapmaların Diğer Nedenler A.1 Balassa Samuelson (1964) Kritik Balassa ve Samuelson zengin ülkelerdeki emeğin veriminin fakir ülkelerdekine göre daha yüksek olduğunu ve bu verimlilik farkının genellikle ticarete konu olmayan mal sektörlerinde değil ticarete konu olan mal sektörlerinde olduğunu ileri sürmüşlerdir. Klasik örnek olarak, bir Türk kuaförünün Amerikalı bir kuaför kadar verimli olduğu (saat başına düsen saç kesimi cinsinden ölçüldüğünde) ancak Türk oto işçisinin Amerikan oto işçisinde daha az verimli olduğu (saat başına düşen oto üretimi cinsinden ölçüldüğünde) ileri sürülmektedir. Ticarete konu olan mal sektörlerinde ve ticareti yapılamayan mal sektörlerinde ücretlerin aynı olduğu ve ücretlerin verimlilikle pozitif yönlü bir ilişkisinin varolduğu varsayımı yapılmaktadır. Fiyatlar ücretler artarken artmakta ve verimlilik arttığında ise düşmektedir. Bu varsayımlar asağıdaki ilişkileri fakir ülkede zengin ülkede ise P N = W N Q N P T = W T Q T PN = W N P Q T = W T N Q T burada P N ticarete konu olmayan mal fiyatlarını, P T ticarete konu olan mal fiyatlarını, Q N emek birim başına ticarete konu olan mal üretimini, ve Q T emek birim başına ticarete konu olmayan mal üretimini göstermektedir. Ve W N = W T W N = W T 21

Zengin ülkedeki emek verimliliğinin ticarete konu olan mal sektöründe fakir ülkedekinden yüksek olduğu, ancak ticarete konu olmayan mal sektörlerinde iki ülkedeki verimliliğin aynı olduğu varsayımı yapılmaktadır. Yani Q T > Q T Q N = Q N PPP sadece ticarete konu olan mallarda gerçekleşeceğine göre S = P T P T Ticarete konu olan mallar ile olmayan mallar arasındaki fiyat oranı Θ = P N P T Θ = P N P T Ticarete konu olan sektördeki verimliliğin zengin ülkede daha fazla olması nedeniyle Θ > Θ. Ancak PPP sadece ticarete konu olan sektörlerde gerçekleşeceği için, P T = SP T, ve Θ > Θ olduğu için, ticarete konu olmayan mal fiyatlarının zengin ekonomilerde yüksek olması gerekmektedir, yani SP N > P N. Bunun nedeni gelişmekte olan ülkelerde ücretlerin ticarete konu olan mal sektöründeki düşük verimlilik nedeniyle düşük olması ve bu ülkelerde gelişmiş ülkelerdeki verimlilikle aynı verimliliğe sahip olan ticarete konu olmayan malların nispi fiyatlarının düşük olmasına neden olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise ticarete konu olan sektörlerdeki yüksek verimlilik ticarete konu olmayan sektörlerde de ücretlerin yüksek olmasına neden olmaktadır. Balassa Samuelson eleştirisi ticarete konu olan ve olmayan malların fiyat indeksleri üzerinde durmaktadır. A.2 Houthakker Magee (1969) Kritik 1969 da Houthakker ve Magee birçok ülke için ticaret denklemlerini yayınladılar. Bu makaledeki ana sonuç ülkeler arasındaki gelir esnekliğinin büyük farklılıklar gösterdiğidir. İhracatın gelir esnekliği(yabancı geliri) ile ithalatın gelir esnekliği(yurtiçi gelir) ülkelerde farklıdır ve bu farklar ülkeler arasındada vardır. Bunun PPP ile ilişkisini anlamak için, reel döviz kurlarının ticarete etkisini düşünmemmiz yeterlidir. Varsayalım ki dünya ekonomileri aynı büyüme oranında büyümektedir. Eğer ithalatın gelir esnekliği farklı ülkelerde farklı ise, ülkelerdeki büyüme ticaret dengesizliklerine yol açacaktır. Örneğin ABD 22

Table 3: Uluslararası Ticaretteki Gelir Esneklikleri Gelir Esnekliği 1950-1960 Ülke İthalat İhracat Oran UK 1.66 0.86 0.52 USA 1.51 0.99 0.66 Almanya 1.80 2.08 1.56 Fransa 1.66 1.53 0.92 İtalya 2.19 2.95 1.35 Danimarka 1.31 1.69 1.29 Japonya 1.23 3.55 2.89 ve Japonya ekonomisinin reel olarak yılda %3.5 büdüğünü varsayalım. ABD nin Japonya dan ithalat eğilimi Japonya nın ABD den ithalat eğilimi daha yüksektir. Tabii ki bu ülke ekonomileri büyüdükçe, ABD nin Japonya ile olan ticaret dengesi, ABD nin ticaret açığı artacaktır. ABD nin Japonya dan ithalatı Japonya nın ABD den ithalatından daha hızlı artacaktır. Bu durum reel döviz kurunda esneklikler arasındaki farkı dengeleyecek şekilde bir değişme olmasını, yani PPP den sapmaları gerektirmektedir. Öte yandan, Helpman ampirik çalışmasında, ithalatın gelir esnekliğinin düşük olduğu ülkelerin daha hızlı büyüdüklerini bulmuştur. Bu ise gelir esnekliği farklılıklarını dengeleyecektir. Buna karşın, Houthakker Magee eleştirisi halen geçerli bir PPP eleştirisidir. B Efektif Döviz Kuru ve Reel Efektif Döviz Kuru Bir ülke parasının bir başka ülke parasına göre değerini nominal döviz kuru olarak tanımlamış ve S ile göstermiştik. Daha doğru bir ifadeyle bilateral döviz kuru olarak adlandırılmaktadır. Reel döviz kuru ise, nominal döviz kuru ile ilgili ülkelerin fiyat düzeylerinin çarpimıyla elde edilir ve bir ülkedeki mal sepetinin diğer bir ülkedeki mal sepeti cinsinden değerini ölçer. Q = S P 23 P

Her iki tarafın logaritmasını alırsak ln Q t = ln S t + ln P t ln P t ve ln Q t = q t, ln S t = s t, ln P t = p t, ln P t şeklinde tanımlasak ve 7 no lu denklemden 8 no lu denlemi çıkarırsak q t = s t + p t p t (7) q t 1 = s t 1 + p t 1 p t 1 (8) q t = s t + p t p t (9) Yani reel döviz kurundaki yüzde değişme nominal döviz kurundaki yüzde değişme artı enflasyon farkıdır. Nominal döviz kuru ve reel döviz kuru sadece iki ülke parası için hesaplanırken, günümüzde yüzden fazla ülke parası vardır. Bu durumda bir ülke için, yüzden fazla farklı döviz kuru hesaplayabiliriz. Bir ülke parası aynı anda bazı ülke paraları karşısında değer kaybederken bazı ülke paraları karşısında değer kazanabilir. Bu nedenle, bir ülke parasınının zaman içinde ortalama olarak nasıl bir gelişme içinde olduğunu gösteren bir indekse ihtiyaç duyabiliriz. Bu indekste genellikle bir ülkenin ticaret yaptığı ülke paraları kullanılmaktadır. Efektif döviz kuru bir ülkenin ticaret yaptığı yabancı ülkelerin parası cinsinden ifade edilmiş ağırlıklandırılmış ortalamasıdir ve EER ile gösterilir. EER = α 1 S 1 + α 2 S 2 +... + α n S n burada α i i.inci ülkenin ticaretteki ağırlıği ve S i i.inci ülke ile nominal döviz kuru (indeks sayısı olarak). Varsayalım ki bir ülke sadece iki ülke ile ticaret yapmakta, ve ilk ülke ile olan ticaret toplam ticaretin %75 ini ikinci ülke ile olan ticaret ise toplam ticaretin %25 i olsun. Ve yıllar itibariyle nominal döviz kurları şu şekilde verilmektedir: Döviz kurları yabancı paranın ülke parası cinsinden değeri şeklinde verilmiştir. Şimdi 2000 yılı fiyatlarına göre efektif döviz kurunu hesaplayalım. Öncelikle nominal döviz kuru indeksini bulmamız gerekiyor. Burada 2000 yılı döviz kurlarının 100 değerini aldıklarını varsayarak, diğer yıllardaki nominal 24

Yıl S 1 S 2 1999 70 90 2000 75 85 2001 76 90 2002 80 92 döviz kurlarının 2000 yılına göre değerleri bulunur. Örneğin 1999 yılı için S 1 nominal döviz kuru indeksini şu şekilde hesaplarız: S 1 1999 Indeks = S1999 1 S1 2000 100 = 70 100 = 93.3 75 Nominal döviz kuru indekslerini hesapladıktan sonra efektif döviz kurunu bulabilmek için o yılki nominal döviz kuru indeksleriyle ticaret ağırlıklarını çarparak ortalama efektif kuru bulabiliriz: EER 1999 = 0.75 93.3 + 0.25 105.9 = 96.45 Bu şekilde hesapladığımız yıllar itibariyle efektif döviz kuru Tablo 4 verilmiştir. Efektif döviz kurunun bir indeks sayısı olduğu unutulmamalıdır. Table 4: Efektif Döviz Kurları Yıl S 1 S 2 S 1 indeksi S 2 indeksi EER 1999 70 90 93.3 105.9 96.45 2000 75 85 100 100 100 2001 76 90 101.3 105.9 102.45 2002 80 92 106.7 108.2 107.075 Efektif döviz kurundaki bir artış ülke parasının değer kaybettiğini gösterirken azalış ise değer artışını gösterir. Ticaret ağırlıkları yanında fiyat düzeylerinide analizimize kattığızda reel efektif döviz kuruna, REER, ulaşırız: P1 REER = α 1 S 1 P + α P2 2S 2 P +...α Pn ns n P 25

P P1 P2 1999 90 101 105 2000 100 100 100 2001 110 102 103 2002 115 105 105 burada Pi i.inci ülkedeki fiyat indeksini P ise bizim ülkemizdeki fiyat indeksini göstermektedir. Gördüğuz gibi reel efektif döviz kuru reel döviz kuru indeksi ile ticaret agırlıklarının çarpımından oluşmaktadır. REER = α 1 Q 1 + α 2 Q 2 +...α n Q n Örneğin yukarıdaki ülkelerde yıllar itibariyle fiyat indeksleri şu şekilde verilmiştir. Fiyat indekslerindeki baz yıl 2000 dir. Bu durumda REER hesaplanırken REER 1999 = 0.75 93.3 101 90 + 0.25 105.9 105 90 = 109.415 Tablo 5 yukarıdaki örnek ii n REER hesaplamalarını göstermektedir. Yine Table 5: Reel Efektif Döviz Kurları Yıl S 1 indeksi S 2 indeksi EER REER 1999 93.3 105.9 96.45 109.415 2000 100 100 100 100 2001 101.3 105.9 102.45 95.24 2002 106.7 108.2 107.075 97.76 burada da REER deki bir artış ülke parasının değer kaybettiğini gösterir, yani 1 birim daha fazla yabancı mal alabilmek için daha fazla yurtiçi mal vermemiz gerektiğini gösterir. Yukarıdaki örnekte EER artarken, REER azalmaktadır. Yani nominal bazda ülke parası değer kaybederken, reel bazda ise değer kazanmaktadır. Bunun nedeni bu ülkedeki enflasyon oranının diğer ülke enflasyon oranlaından yüksek olması ve bunun yanında ise nominal kurun enflasyon oranı kadar artmamasıdır. 26

Efektif döviz kuru, bütün kurlardaki değişmeleri dikkate aldığından iktisadi analizlerde daha sağlıklı sonuçlara götürür. Ithalat ve ihracat reel efektif döviz kuruna bağlıdır ve bu nedenle ticaret dengeside reel efektif döviz kuruna bağlı olduğu unutulmamalıdır. 27