KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s. Evren Erman Rutli * Aristoteles ve Platon, hiç kuşkusuz felsefe tarihinin en önemli iki filozofudur. Ortaya attıkları görüşler hem kendilerinden önceki felsefi mirası en iyi biçimde kullanıp geliştirmiş ve çok daha üst bir seviyeye yükseltmiş hem de kendilerinden sonraki felsefe yapma biçimini kökten biçimde karakterize etmiştir. Bu bağlamda felsefe tarihinde olumlu ya da olumsuz anlamda bir şekilde bu iki filozofa gönderme yapmayan bir düşünür yok gibidir. Bu iki filozofun görüşleri sadece felsefe açısından değil, psikolojiden sosyolojiye, pedagojiden teolojiye, sanattan bilime çok sayıda entelektüel alanda oldukça büyük etki yapmış, bu bağlamda Aristoteles ve Platon bütün bir entelektüel dünya için bugün bile tüketilemeyen olağanüstü derecede önemli kaynaklar olmuşlardır. Aristoteles ve Platon u tüm entelektüel ortam açısından bu kadar önemli kılan unsurlardan en önemlisi bizce, tarihin görmüş olduğu ilk büyük sistem filozofları olmalarıdır. Bu iki düşünür, felsefenin doğuşuna kaynaklık etmiş soruların içerildiği epistemoloji, ontoloji, etik, metafizik gibi felsefi disiplinlerin doğrudan kurucuları olmalarının yanı sıra, sordukları sorularla, müstakil birer disiplin olarak kurulmaları kendilerinin yaşadığı dönemden asırlar sonra gerçekleşen dil felsefesi, zaman ve mekan felsefesi, hukuk felsefesi gibi alanlara da kaynaklık etmişlerdir. Dolayısıyla iki düşünür için de hem Türkçe de hem de yabancı dilde, birçok farklı disiplin ve araştırma alanı kapsamında sayısız eser ortaya konmuştur. Bu eserlerden bazıları, filozoflardan birini sistematik bir biçimde ele alarak tanıtmayı amaçlayan eserler olarak; bazıları ise iki düşünürün belli bir alandaki görüşlerini kıyaslayarak değerlendiren eserler olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak özellikle Türkçe terminolojide, etki alanı bu kadar geniş ve çeşitli olan bu iki filozofun, bu çeşitliliğin ortak çatısı olan felsefe odaklı bütüncül bir karşılaştırılmasını içeren sistematik bir telif eser bulunmamaktadır. Prof. Dr. Arslan Topakkaya nın Sistematik Felsefe Bağlamında Platon Aristoteles Karşılaştırılması * Arş.Gör. Evren Erman RUTLİ, Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü 138
başlıklı çalışması, işte bu eksikliği kapatması bakımından oldukça önemli bir eser olarak değerlendirilebilir. Nitekim eserin Giriş bölümünde yazar da bu duruma işaret etmekte ve çalışmanın ana hedefini bu bağlamda belirlemektedir. Buna göre çalışmanın temel amacı yazar tarafından, özellikle üniversite öğrencilerinin Aristoteles ve Platon felsefesi ile ilgili mukayese yaparken yaşadıkları güçlüklerde başvurabilecekleri bir kaynak eser işlevi görme olarak belirlenmiştir. Son tahlilde, çalışmanın koyduğu hedefi hakkıyla yerine getirdiği değerlendirmesinde bulunmak doğru olur. Eser, yazarın doktora ve yüksek lisans öğrencilerinin kısmi katkılarıyla hazırlanmış ve toplam 12 bölümden teşkil edilmiştir. Aristoteles ve Platon, bu 12 bölümde sırasıyla, varlık, bilgi, etik, estetik, hukuk, siyaset, din, dil, eğitim, ruh, zaman ve mekan anlayışları bakımından ele alınıp incelenmiştir. Söz konusu bölümlerden, estetik, hukuk, din, dil, eğitim, zaman ve mekan ile ilgili olanları yazarın tek başına hazırladığı bölümler olup kalan kısımlar farklı araştırmacıların (varlık ile ilgili bölüm Ferhat Soyalı, bilgi ile ilgili bölüm Emre Tuncel ve Tuba Aksüt, etik ile ilgili bölüm Mustafa Taşdelen, siyaset ile ilgili bölüm Bengi Özyürek Şahin, ruh ile ilgili bölüm Emel Karakaya) katkılarıyla hazırlanmıştır. Aristoteles ve Platon, günümüz felsefi ikliminde dahi onları kullanmaksızın felsefece düşünmenin imkansız olduğu sayısız kavram üreten iki büyük filozoftur. Bu nedenle söz konusu filozofların sistematik karşılaştırmasını yapan bir çalışmadan beklenecek en temel şey, her iki filozofun bütün felsefi disiplinler için ürettikleri temel kavramları okuyucuya başarılı bir biçimde tanıtmak ve bu kavramlardan yola çıkan kıyaslamalar yapmak olmalıdır. Eserin bu bağlamda başarılı olduğu söylenebilir. Gerçekten de 12 bölümün her birinde filozofların ilgili disiplinler için ürettikleri kavramlar birbirleriyle ilişkili bir biçimde ve kaynak eserlere göndermelerde bulunarak okura tanıtılmıştır. Örneğin, varlık felsefesine ilişkin kısımda Platon un ousia, Demiurgos ve Aristoteles in essentia, substantia gibi kavramları birbirleriyle ilişki içerisinde ele alıp değerlendirilmiş bu kavramlar her iki filozofun kendi eserlerine göndermelerde bulunarak incelenmiştir. Özellikle Aristoteles ve Platon arasındaki bir kıyaslamayı amaçlayan ortalama bir çalışmada göz ardı edilmesi muhtemel dil, zaman ve mekan gibi aslında çok önemli konuların ele alınması da eserin orijinalitesini arttıran bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Söz konusu 139
disiplinlerin müstakil birer felsefi araştırma alanı olarak ortaya çıkmaları şüphesiz Aristoteles ve Platon dan çok sonra gerçekleşmiştir. Ancak yazarın bu bölümde ortaya koyduğu görüşler hem söz konusu disiplinlerin ilk nüvelerini Platon ve Aristoteles felsefesinde bulunabileceğine yaptığı vurgu bakımından ilgi çekicidir hem de söz konusu alanlara ilişkin daha detaylı çalışmalar için bir giriş sağlaması bakımından değerlidir. Platon ve Aristoteles in kendinden sonraki filozofları derinden etkiledikleri gibi kendilerinden önceki felsefi mirası da en iyi biçimde kullanıp, bu temelden hareketle çok üstün bir yapı inşa ettikleri, önceki sayfalarda ifade edilmişti. Bu açıdan yazar, 12 bölümün hemen tamamında Platon ve Aristoteles felsefesinin arka planına da ışık tutarak bu filozofların beslendikleri kaynaklar hakkında önemli bilgiler vermekte, bu sayede esere kronolojik bir derinlik katmakta; bu durum da eseri Platon ve Aristoteles özelinde İlkçağ felsefesinin genel havası hakkında bilgi almak için kullanılabilecek bir kaynak olarak işlev görmesine uygun hale getirmiştir. Örneğin filozofların siyaset felsefesine ilişkin görüşlerin ele alındığı 6. Bölümde yazarlar, Platon felsefesinin kendinden önceki Sokrates, Pythagoras ve Herakleitos felsefeleriyle olan ilişkisini incelemiş ve Platon felsefesinin bu temel üzerine inşa edildiği tespitinde bulunmuşlardır. Aynı bölümde Platon un kendisi aynı zamanda Aristoteles için başlı başına önemli bir kaynak olarak gösterilmiştir. Yine bilgi felsefesinin ele alındığı 2. Bölümde, Platon un etkilendiği düşünceler olarak Sofistler, Parmenides, Herakleitos, Sokrates, Pythagoras ve Parmenides felsefeleri; Aristoteles i etkileyen temel düşünceler olarak da özellikle Platon, Herakleitos ve Parmenides felsefeleri gösterilmiş, bu düşünceler hakkında giriş niteliğinde önemli bilgiler verilmiştir. Aristoteles ve Platon felsefelerinin üzerine yükseldikleri temele ek olarak kendilerinin daha sonraki felsefeler için önemli bir köken ve sağlam bir temel olduğu iddiası eserde sıkça vurgulanan bir başka noktadır. Bu da çalışmanın kronolojik derinliğini tamamlayan önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda yazarın hemen her bölümde Platon ve Aristoteles in ortaya koyduğu felsefi sistemin izlerini sadece geriye doğru değil ileriye doğru da izlediğini ifade etmek gerekmektedir. Varlık felsefesinin ele alındığı birinci bölümde Aristoteles in cevabını aradığı soruların ve bu arama çabasında kabul ettiği varsayımların modern felsefenin temelindeki Descartes felsefesi için de kabul edilen varsayımlar olduğu tespiti bu duruma örnek olarak gösterilebilir. 140
Çalışmanın varlık felsefesine ilişkin ilk bölümünde Aristoteles ve Platon un hayatı ve genel felsefesine belli oranda yer verilse de yazarın, toplam 12 bölümden oluşan bu çalışmanın sonuna ya da başına tüm bölümleri izlemeyi ya da değerlendirmeyi kolaylaştıracak bir genel kıyaslamayı içeren giriş ya da sonuç bölümü koymaması çalışmanın nadir eksik noktalarından biri olarak değerlendirilebilir. Okuyucu her bölümde ilgili alan kapsamında iki filozofun görüşlerinin değerlendirmesine sistemli bir biçimde ulaşabilmekte ancak bu bölümlerin sonucunda faydalanabileceği genel bir değerlendirmenin eksikliğini hissetmektedir. Bununla birlikte yazarın giriş bölümünde de bahsettiği üzere, eserin doğrudan felsefeyle ilgilenen kişilere, özellikle de felsefe alanında öğrenim gören lisans ve yüksek lisans öğrencilerine kılavuz olması için hazırlandığı göz önüne alındığında, çalışmanın hitap etmeyi amaçladığı okuyucunun zaten böyle bir genel ön bilgi ile esere yaklaşacağı düşünülebilir. Bu da söz konusu eksikliği bir ölçüde anlaşılabilir kılmaktadır. Eserin, üzerinde durulması gereken bir başka ayırıcı noktası da oldukça zengin tutulan kaynakçasıdır. Gerçekten de yazar yalnızca Platon ve Aristoteles in hemen her eserine önemli atıflar yapmakla kalmamış, geniş bir literatür taramasıyla ulaşıldığı belli olan oldukça zengin ve çeşitli yardımcı kaynaklara da başvurarak çalışmanın güvenilirliğini tesis etmeyi başarmıştır. Bu açıdan eserin ele aldığı konu ile ilgili gözden kaçırdığı önemli bir kaynağın olmadığı rahatça ifade edilebilir. Bu konuya paralel olarak her bölümün başında hem Platon un hem Aristoteles in konu ile ilgili düşüncelerinin yer aldığı eserlerine değinilmesi ve metin içerisinde de bu eserlerden önemli alıntılar yapılması, giriş niteliğindeki bu kitaptan beklenen, kaynak eserlere yönlendirme işlevini yerine getirmesi bakımından dikkate değerdir. Sonuç olarak, eserin tümüne bakıldığında, çalışmanın Aristoteles ve Platon felsefesini, tüm yönleriyle sistematik bir biçimde ele alıp kıyaslayan ve konuyla ilgili okura, doğru bir başlangıç noktası oluşturan, bu açıdan da giriş niteliğinde sağlam bir kaynak olarak ortaya çıkan bir çalışma olduğu değerlendirmesi yapılabilir. Bu bağlamda, buradaki incelemenin konusu olan bu çalışma son dönemlerde özellikle Türkiye deki üniversitelerin felsefe bölümlerinde müfredatlara müstakil bir ders olarak giren Platon Aristoteles felsefesine ilişkin, ders kitabı olarak okutulabilecek oldukça yeterli bir eser olarak dikkat çekmektedir. Bu bağlamda yazarın giriş bölümünde ifade ettiği hedef doğrultusunda, Prof. Dr. Arslan Topakkaya nın Sistematik Felsefe Bağlamında Platon Aristoteles Karşılaştırması başlıklı 141
çalışması kendisine koyduğu hedefi başarıyla yerini getirmiş olan ve bu yönüyle literatürde önemli bir boşluğu doldurmayı başaran önemli bir eser olarak ortaya çıkmaktadır. 142