BARIŞ PLANI...1O RANA BAYTAR SEÇİMLER VE SONUÇLAR...11 SEREN METİN DEMOKRASİYİ ALGILAMAK...13 MEHMET GÖKÇEK

Benzer belgeler
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Lozan Barış Antlaşması

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

Devrim Öncesinde Yemen

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Türkiye ve Avrupa Birliği

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

Kuzey Irak'a harekat

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Araştırma Notu 15/179

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

İ Ç İ N D E K İ L E R

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Amerikan Stratejik Yazımından...

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Dünyada silahlanma artıyor, Türkiye 20'nci sırada

"Türkiye, Gürcistan'a ilham kaynağı olabilir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

İktisat Tarihi

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya

Türkiye-Rusya ilişkilerinin son 16 yılı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik)

ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

15 Ekim 2014 Genel Merkez

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

Transkript:

İçindekiler TDP MASASI ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI Bir devletin dış politikasının şekillenmesinde uluslararası sistemde yaşanan tüm gelişmelerin ve ilişkilerin etkisi gözlemlenebilmektedir. Bu sebeple, Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasını anlayabilmek için dönemin koşullarını iyi değerlendirmek gereklidir. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI...2 BUSE BOSTANCI ÇİN İLE STRATEJİK ORTAKLIĞA DOĞRU MU?...4 IŞIL EROĞLU AVRUPA MASASI TÜRKİYE - AVRUPA BİRLİĞİ VİZE SORUNU...6 ELİF ÖZDEMİR HOLLANDE MI, SARKOZY Mİ?...8 NESLİHAN SAYGILI ORTADOĞU MASASI BARIŞ PLANI...1O RANA BAYTAR SEÇİMLER VE SONUÇLAR...11 SEREN METİN DEMOKRASİYİ ALGILAMAK...13 MEHMET GÖKÇEK ABD MASASI İLİŞKİLER NORMALE Mİ DÖNÜYOR?...15 İDRİS ŞAHİN STRATEJİK ORTAKLIK...17 YÜCEL YILMAZ İŞLETİLMEYEN 5.MADDE...19 DUYGU TÜRKMEN 24 NİSAN KLASİĞİ...21 YÜCEL BAŞTAN AVRASYA MASASI ARAP BAHARI VE KAZAKİSTAN...23 OĞUZ BİNGÖL MİSAFİR YAZAR EKSEN KAYMASI VE TÜRKİYE...25 MUHAMMET OĞUZ Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan ateşkes ve barış antlaşmaları, siyasi gelişmeler ve gerginlikler, Milli Mücadele Döneminde yaşanan bütün olaylar Türk Dış Politikasının ana unsurlarının oluşmasında etkili olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde; savaş sırasında imzalanan gizli antlaşmalar ortaya çıkmış, galip ya da mağlup bütün devletlerde ekonomik ve siyasal krizler meydana gelmiştir. Mağlup devletler ekonomik ve siyasal açıdan koşulları çok ağır olan barış antlaşmalarını kabul etmek zorunda kalmıştır. 1929 Ekonomik Bunalımı ise siyasi ve ekonomik açıdan dünyayı yeni bunalımlara sürüklemiştir. İtalya da Faşizm ve Almanya da Nasyonal Sosyalizm politikaları seçimle iş başına gelmiş ve daha sonra bu devletler revizyonist faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır. Barış ve güvenliği sağlamak amacıyla kurulan bir örgüt olmasına rağmen, ABD nin yalnızcılık politikasına dönüşü Milletler Cemiyetini İngiltere ve Fransa nın çıkarlarını korumaya çalışan bir oluşum haline getirmesi, cemiyetin daha en baştan işlevsiz kalmasına sebep olmuş ve tüm bu gelişmeler dikkate alındığında, savaş sonrasında imzalanan barış antlaşmalarının kalıcı olmayacağı görülmüştür. 1 Yeni kurulan Türk devletinin dış politika amaçları arasında; uluslararası alanda tanınan, milli sınırları içerisinde tam bağımsız, egemen bir, devlet kurmak yer almıştır. Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasını Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Birinci dönemde temel amaç; bağımsızlıktan taviz vermeden milli sınır içinde tanınan bir devlet olmaktır ve bu amacı gerçekleştirmek için mücadele edilmiştir. Bu mücadelenin en büyük başarısı ve uluslararası meşruiyetinin göstergesi ise Lozan Barış Antlaşmasıdır. Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasının ikinci döneminde ise Lozan Barış Antlaşması ile çözüme ulaşmayan problemlerin çözümünün yanında; dünyada meydana gelen olaylara karşı aktif barışçıl bir dış politika yöntemi izlenmiştir.bu dönemde Türk Dış http://turkoloji.cu.edu.tr/ataturk/arastirmalar/sait_dinc_ataturk_donemi_turk_dis_politikasi.pdf (E.T. 24.04.2012)

Politikasını meşgul eden konular arasında İngiltere ile Musul sorunu, Yunanistan ile nüfus mübadelesi, Boğazlar ve Hatay Sorunu yer almıştır. Musul Sorunu ile ilgili Türkiye çok mücadele etmiştir. Ancak Şeyh Sait İsyanı gibi bir iç sorunun ortaya çıkması sebebiyle Türkiye Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan Musul dan vazgeçmek zorunda kalmıştır. Nüfus mübadelesinde ise yerleşmiş (etablis) kelimesinin kapsamında iki ülke arasında anlaşmazlık ortaya çıkmıştır. Bu durum Batı Trakya Türklerinin ve İstanbul daki Rumların tamamı yerleşmiş kapsamına alınarak sorun çözüme ulaşmıştır. 2 Boğazların güvenliği Milletler Cemiyeti nin denetiminde yer almaktaydı. Ancak 1930 lu yıllardan itibaren revizyonist bazı devletlerin tutumları cemiyetin etkisiz kaldığını gözler önüne sermiştir. Türkiye de değişen dünya şartlarını ileri sürerek boğazların hakimiyetinin tekrar gözden geçirilmesini istemiştir. Türkiye haklı bulunarak Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu anlaşma Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasındaki önemli başarılardandır. Yaşanan bu gelişmelerin yanında revizyonist politikalar izleyen ülkelere karşı Türkiye komşularıyla işbirliği antlaşmalarında da bulunmuştur. 1932 de gelen davet sonucu Milletler Cemiyetine giren Türkiye, batı sınırının güvenliği için Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ile Balkan Antantı nı imzalamıştır. İtalya nın Habeşistan a saldırması üzerine önce Akdeniz Paktı nı daha sonrada doğu sınırının güvenliği için bazı Ortadoğu ülkeleriyle Sadabat Paktı nı imzalamıştır. da bulunmuştur. 1932 de gelen davet sonucu Milletler Cemiyetine giren Türkiye, batı sınırının güvenliği için Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ile Balkan Antantı nı imzalamıştır. İtalya nın Habeşistan a saldırması üzerine önce Akdeniz Paktı nı daha sonrada doğu sınırının güvenliği için bazı Ortadoğu ülkeleriyle Sadabat Paktı nı imzalamıştır. 3 Sonuç olarak, Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası son derece akılcı ve başarılı bir politika ile sürdürülmüştür. Yurtta barış, dünyada barış ilkesi esas alınarak Dünya kamuoyuna barış yanlısı olduğumuz mesajı verilmiştir ve yaşanan sorunlar aktif barışçıl bir diplomasi yöntemiyle çözümlenmiştir. Atatürk Dönemi dış politikamız hiçbir zaman serüvenci ve kişisel çıkarlar üzerine dayanmamıştır. Amaç; her zaman tam bağımsız bir ülke olarak uluslararası sistemde yaşanan gelişmelere uzak kalmadan dünyada barışın önemine değinen saygın, prestij sahibi bir ülke olmak olmuştur ve bu konuda başarılı olunmuştur. 4 ÇİN İLE STRATEJİK ORTAKLIĞA DOĞRU MU? Başbakan ın Çin e yaptığı ziyaret sonucunda, Çin ile nükleer enerji konusunda Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına İlişkin İşbirliği Anlaşması ve ayrıca Çin Ulusal Enerji Ajansı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında nükleer enerji alanında işbirliğini içeren niyet mektubu olmak üzere iki anlaşma imzalandı. Bu anlaşmayla Türkiye ile Çin, Türkiye de yapılacak ikinci nükleer santral konusunda müzakerelere başlama kararı aldı. 5 Yaşanan bu gelişmeler artmakta olan Türkiye-Çin ticari ilişkileri açısından ve Türkiye nin nükleer santral faaliyetleri açısından önemlidir. Bu aşamada Türk Dış Politikası ndaki değişimin, enerji politikasına da yansıdığını görüyoruz. Bunun için bölgesel ve stratejik ortaklıklar geliştirilmeye çalışılırken; bu enerji politikası kalkınma stratejisi olarak belirlendiği için, bir ülkeye bağımlı olunmamaya çalışılmaktadır. Türkiye ile Çin, Türkiye de yapılacak ikinci nükleer santral konusunda müzakerelere başlama kararı aldı. 6 Yaşanan bu gelişmeler artmakta olan Türkiye-Çin ticari ilişkileri açısından ve Türkiye nin nükleer santral faaliyetleri açısından önemlidir. Bu aşamada Türk Dış Politikası ndaki değişimin, enerji politikasına da yansıdığını görüyoruz. Bunun için bölgesel ve stratejik ortaklıklar geliştirilmeye çalışılırken; bu enerji politikası kalkınma stratejisi olarak belirlendiği için, bir ülkeye bağımlı olunmamaya çalışılmaktadır.konusudur. Bu görüş ayrılığı muhalefet ile hükümet arasında tartışma konusu olmaktadır. 7 Başbakan Mersin Akkuyu da yapılacak nükleer santralin biran önce bitirilmesi için gerekli adımların atılmasını istemekle birlikte uluslararası arenada da bu politikanın arkasında dururken, aynı zamanda; kendi nükleer enerji programını uygulamaya geçecek bir ülke olarak, uluslararası yükümlülüklerini tamamen yerine getiren tüm ülkelerin nükleer enerjiden en geniş biçimde yararlanma haklarını desteklediklerini dile getirmesi ve nükleer güç programı uygulanırken Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ilkelerine dayalı en yüksek emniyet ve güvenlik standartlarını sağlayacağını belirtti. 8 http://www.ait.hacettepe.edu.tr/egitim/ait203204/ii7.pdf (E.T. 24.04.2012) http://ataturkilkeleri.nevsehir.edu.tr/ii8.pdf (E.T. 24.04.2012) Gülnihal Bozkurt, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 56, Cilt: 19, 2003. BUSE BOSTANCI 2. SINIF http://www.usakgundem.com/haber/72162/türkiye-nükleerde-çin-39-le-işbirliğine-gitti.html (E.T. 19.04.2012) http://www.usakgundem.com/haber/72162/türkiye-nükleerde-çin-39-le-işbirliğine-gitti.html (E.T. 19.04.2012) http://www.cnnturk.com/2012/turkiye/03/22/akkuyu.icin.meclis.arastirmasi.istemi/654237.0/index.html (E.T. 19.04.2012) http://www.cnnturk.com/2012/dunya/03/27/erdogandan.nukleer.mesaji/654881.0/index.html (E.T. 19.04.2012)

Peki bu durum Türkiye ye karşı tehdit algılamasını engelleyebilir mi? Örneğin İsrail daha önce İran ın nükleer silah elde etmesi halinde; Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve diğer bölge ülkelerinin de silahlanmasını tetikleyebilceğinden endişe duyduğunu dile getirmişti. Burada İsrail güvenliği için tehdit algısında bulunduğu görülüyor. Zaten yapılan her açıklamada İsrail in temel dış politika önceliklerinden birinin güvenlik olduğu belirtiliyor. Bu nedenle Türkiye nin nükleer enerji kapasitesini oluşturma adımını İsrail in nasıl değerlendireceği önemli bir konudur. 1968 yılında imzalanan ve 1970 yılında yürürlüğe giren Nükleer Silahsızlanma Antlaşması gereği 190 ülke silahsızlanma ve nükleer teknolojinin barışçıl amaçlarla kullanımı konusunda bazı yükümlülükleri taşısada; dünyada bu rejimin dışında kalan ve ya bu rejimin gereklerini yerine getirmeyen bazı eğilimlerin de olduğunu belirtmek gerekir. İran, bu antlaşmaya taraf olmasına rağmen şeffaf bir politika izlemeyi reddetmekte ve bölgede tansiyon yükselten bir doğrultuda dış politika izlemektedir. Öte yandan bu antlaşmaya taraf olmayan İsrail in nükleer silahlara sahip olması da Ortadoğu daki mevcut durumun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. 9 IŞIL EROĞLU 3. SINIF TÜRKİYE - AVRUPA BİRLİĞİ VİZE SORUNU Avrupa Birliği ile Türkiye arasında devam eden vize sorununda artık yeni çareler, ara formüller ortaya konulmaya başlandı. İki tarafta yıllardan beri süregelen ve yılan hikâyesine dönen bu sorunda artık tarafların karşılıklı hareket etmesi gerektiğini, sorunların ancak bu şekilde çözüme kavuşacağını savunuyor. Konuyu bir kez daha hatırlamak gerekirse; Adalet Divanı, AB ile daha önce imzalanan Ankara Anlaşması ve Katma Protokol doğrultusunda Türklere vize uygulanamayacağı yönünde karar almıştı. Gerek Schengen anlaşması gerekse AB vize yönetmeliğinin söz konusu anlaşma ve protokolün gerisinde olduğuna dair karar verilmişti. İşte bu yüzden hukuken vize yok, ancak fiilen var. Türklere uygulanacak rejim, Katma Protokol ün yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1973 tarihli olmakla birlikte vize 1980 yılında geçici olarak konmuştu. Bunun üzerine AB, vizenin kaldırılması için bir vize kolaylaştırma anlaşması yapılmasını istedi. Anlaşma Türkiye den AB ye kaçak olarak girenlerin geri alınmasını öngörüyordu. Ancak bu durumla birlikte, Türkiye üzerinden AB ye kaçak olarak girmiş olan İranlı, Iraklı, Suriyeli ve daha birçok devlet vatandaşının Türkiye ye iade edilmesi söz konusu oluyordu. Türkiye iade edilen her kişiyi kabul etmek zorunda kalacaktı. Mahkeme kararında olduğu gibi vizesiz seyahat sanatçıların, sporcuların ve işadamlarının hakkıydı. Bu olayın hemen ardından pasaport sorunu ortaya çıktı. Hava emniyeti örgütü ICAO nun 2005 yılının temmuz ayında yayınladığı bültende, aralarında Türkiye nin de bulunduğu üye devlet vatandaşlarının seyahatlerinde kullanacağı pasaportların biyometrik resimli, bozulmaz, çizilmez, çipli ve ISO/IEC 14443 standardına uygun elektronik okunabilir nitelikte olması öngörülüyordu. Pasaportların değişimi için de 1 Nisan 2010 tarihine kadar süre tanınıyordu. 24 Kasım 2005 ten sonra çıkarılan pasaportlar içinse değiştirme süresi en fazla 24 Kasım 2015 tarihine kadar olacaktı. Havayolu şirketleri pasaportu değişmeyen kişileri taşımayı reddedebilecekti. Daha sonra AB bu sorunu beraberce çözmemiz gerekir diyerek ortak hareket etme kararı aldı, bu karar çerçevesinde bir ara formül ortaya koydu. 10 Buna göre Türkiye Geri Kabul Anlaşması GKA yi parafe edecek, bunun karşılığında ise Avrupa Komisyonu AB den Türkiye ile vize serbestliği diyalogunun başlatılması için yetki isteyerek vize serbestliği diyalogunu Ankara ile başlatacak. Ancak bu Türk vatandaşları için vizelerin hemen kaldırılması anlamına gelmiyor. Vize serbestliği diyalogu uzun zaman alıyor. Diyalogun uzun zaman almasının sebebi de bunun tüm üye ülkelerin onay vermesine bağlı olmasıdır. Eğer böyle bir onay verilmezse Türkiye-AB arasında vize serbestliğini, Avrupa Komisyonu AB İçişleri Bakanları Toplantısında gündemine alamaz. Bu konuda konuşan Avrupa komisyonu bürokratı 11, AB üyesi ülkelerin onay vermesi durumunda Türkiye ile vize serbestliği diyalogu süreci yine de uzun zaman alacağını belirtti. Ayrıca Türkiye ile göç, GKA, terörizmle mücadele, güvenlik güçleri alanındaki konularda işbirliğini daha da artırmayı düşündüklerini söyledi. Sözlerine Avrupa Komisyonu olarak ortaya bir öneri koyduk, buna göre Türkiye GKA yı parafe edecek, aynı anda AB üyesi ülkeler Avrupa Komisyonu na Türkiye ile vize serbestliği diyalogunun başlatılması için yetki verecek diye devam etti. Böylece her iki tarafta aynı anda hareket etmiş olacaktır. Türkiye-AB Sınır Koruma Ajansı Frontex ile iyi işbirliği yapmasını önemsediklerini belirten bürokrat, bunun çok iyi bir sinyal olduğunu ve de iki tarafında aynı anda hareket ederek vize sorununu çözmek istediklerini dile getirdi. http://www.usakgundem.com/yazar/2397/fukuşima nın-düşündürdükleri-ve-seul daki-nükleer-güvenlik-zirvesi.html http://www.abhaber.com/haber.php?id=39824 (E.T. 23/04/2012) http://www.haberler.com/ab-vize-sorunun-asilmasi-icin-karsilikli-hareket-3536498-haberi/ (E.T. 23/04/2012)

Sorunu kısaca sonuçlandırmak gerekirse, yıllardan beri devam eden sürecin ara formüller ile çözüme kavuşacağı veya rahatlama devresine gireceği çok uzak gözüküyor. Çünkü AB komisyonu ara formülü sunarken diğer devletler ile ortak bir çalışma içinde olmadan, çözümü tek başına ürettiği için bu formülü her devletin onaylayacağını düşünmek çok düşük bir ihtimaldir ki, bu ihtimal gerçek olsa bile bundan sonraki süreçte öncekiyle aynı şekilde uzun uzadıya sürmektedir. Bu sorunun aşılması için daha iyi formüller bulunmalıdır. Çünkü gittikçe gelişen uluslararası ilişkiler ve bunun dünyanın iletişimde hızlı bir yol alması, böyle bir sorunun var olması ve devam etmesi, Türkiye ve AB ülkeleri ilişkileri açısından ufak da olsa sekteye uğrama tehlikesine sebep oluyor. HOLLANDE MI, SARKOZY Mİ? ELİF ÖZDEMİR 2. SINIF Fransa da, Euro Bölgesi ndeki kriz ve yüksek işsizlik kaygıları arasında yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turun galibi sosyalistlerin adayı François Hollande oldu. Radikal sol hiç olmadığı kadar güçlendi ve ikinci tur öncesi solda birlik kaçınılmaz oldu. 12 Açılan sandık sonuçlarına bakıldığında Hollande ın oyların yüzde 28,6 sını aldığı görülüyor, Sarkozy ise oyların yüzde 26 sını aldı. 6 Mayıs taki ikinci tur seçimlerinde bu 2 adaydan birisi galip çıkacağı kesin olmakle birlikte diğer yandan aşırı sağcı ve göçmen karşıtı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen oyların yüzde 19 unu alarak üçüncülüğü elde ederken, Komünist Parti nin desteklediği solcu aday Jean-Luc Melenchon ise oyların yüzde 12 sini aldı. Fransa da, Euro Bölgesi ndeki kriz ve yüksek işsizlik kaygıları arasında yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turun galibi sosyalistlerin adayı François Hollande oldu. Radikal sol hiç olmadığı kadar güçlendi ve ikinci tur öncesi solda birlik kaçınılmaz oldu. Açılan sandık sonuçlarına bakıldığında Hollande ın oyların yüzde 28,6 sını aldığı görülüyor, Sarkozy ise oyların yüzde 26 sını aldı. 6 Mayıs taki ikinci tur seçimlerinde bu 2 adaydan birisi galip çıkacağı kesin olmakle birlikte diğer yandan aşırı sağcı ve göçmen karşıtı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen oyların yüzde 19 unu alarak üçüncülüğü elde ederken, Komünist Parti nin desteklediği solcu aday Jean-Luc Melenchon ise oyların yüzde 12 sini aldı. Melenchon 2. turda seçmenlerine Hollande a oy vermeleri konusunda çağrıda bulunurken, aldığı yüzde 19 oyla sağ kesimin ne kadar yükseldiğini gösteren Le Pen kimseyi desteklemediğini açıkladı. Ancak Le Pen in oylarının bir kısmının yine de Sarkozy e gitmesi bekliyor. İlk tura; iki adayında aldığı oy oranlarının çok yakın olmasının yanında, sağ ve solun iki radikal adayın gösterdiği yüksek performans seçime damga vurdu. Sol kesimin bu kadar yükselmesindeki en büyük etken hem sağ kesimin hem de sol kesimin Nicolas Sarkozy nin neoliberal siyasetinden duyduğu rahatsızlıktır. Ayrıca Sarkozy nin cumhurbaşkanlığının ilk yılında yaptığı yanlışlarını beş yılda silememesi, ülke de yaşayan Müslümanlara takındığı sert tutum ve yaşanan ekonomik bunalım kendisine olan desteği azalttı. Zengin insanların yanında yaptığı yat tatilleri, eşinden boşanması ve Carla Bruni ile olan evliliği, hiperaktif çalışma tarzı her kesimin tepkisini çekti. Ayrıca uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard And Poor s un Fransa nın notunu seçimlerden hemen önce 2A ya düşürmesi, ülkenin 1700 milyar Euro luk borç krizinden bir türlü çıkamaması da Sarkozy nin oylarının düşmesinde önemli bir etken teşkil ediyor. Ülkede devamlı artan işsizlik konusunda izlediği yanlış politikalar Sarkozy e olan memnuniyetsizlik duygusunu arttırdı. İş istihdamını arttırmak yerine daha çok çalış daha çok kazan tezini savunan Sarkozy, işsizliği azaltmak bir yana dursun iş saatlerini arttırdı.benim gerçek rakibim Sarkozy değil, Finans dünyası diyen François Hollande ise; yatırım bankalarının ayrılması, Fransız bankalarına finans cenneti olan ülkelerde yatırım yasağı, uluslararası finans hareketlerinin vergilendirilmesi gibi krizin çözümünde finans dünyasını kontrol altına alan reformlar önerdi. Hollande ayrıca asgari ücreti arttırma, bazı sektörlerde emeklilik yaşını 62 den 60 a düşürme ve 60 bin ek öğretmen istihdam etme sözü verdi. Zenginlerden alınacak vergiyi http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/04/120422_france_election.shtml (e.t. 23.04.2012)

arttıracağını söyleyen Hollande, Sarkozy nin tersine Fransa da yaşayan mültecilerin durumuna da daha insancıl bakıyor. Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkan Sarkozy nin aksine Hollande Türkiye nin AB üyeliğine sıcak bakıyor. Ancak Hollande da Sarkozy gibi inkâr yasasını yeniden getireceği sözünü verdi. Ayrıca kadın-erkek eşitliği, insan hakları gibi konularda Ankara ya karşı daha eleştirel bir tavır alabileceği dikkat çekiyor. IFOP-Fiducial anketine göre ikinci turda Hollande oyların yüzde 54,5 ini, Sarkozy ise yüzde 45,5 ini alacak. Europe 1, Paris Match ve Public Sénat ın talebi ile yapılan bu ankete göre Jean-Luc Mélenchon a birinci turda oy verenlerin yüzde 83 ü ikinci turda sosyalist aday için oy kullanacak. Aynı anket, Marine Le Pen in seçmenlerinin yüzde 48 i Sarkozy ye, yüzde 31 inin de François Hollande a oy vereceğini gösteriyor. Bununla birlikte François Bayrou seçmenlerinin yüzde 38 i Sarkozy için, yüzde 32 i de Hollande için oylarını kullanacak. 44,5 milyon Fransız seçmen 6 Mayıs ta 5 yıllığın yeni cumhurbaşkanını belirleyecek. Siyasi gözlemciler 2. Tur seçimlerinde sosyalist parti adayı François Hollande ın avantajlı olduğu görüşündeler. Hollande eğer seçilirse bundaki en büyük nedeni Hollande ve diğer muhalefetin başarısından çok, Fransa halkının Sarkozy e duyduğu tepkidir. 1981-1995 yılları arasında görev yapan François Mitterand dan bu yana ülkeyi yöneten ilk sosyalist cumhurbaşkanı olacak. BARIŞ PLANI NESLİHAN SAYGILI 2. SINIF Suriye de bir yıldan daha fazla süren çatışmaların ardından nihayet bir ateşkes kararı alındı ve ateşkese uyulup uyulmadığını denetlemek üzere BM tarafından gönderilen ilk 7 gözlemci Suriye ye geldi. Gözlemciler görevlerine başlamadan önce hükümetle ve muhalefetle görüşmeler yaptı ve ardından görevlerini yerine getirmek üzere çalışmalara başladılar. İlk gözlemlere göre ateşkes ilan edilmiş olmasına rağmen bazı yerlerde çatışma halen devam etmekteydi. Esad ordusu ateş etmeye devam ediyordu. 7 kişilik gözlemci grubu önce 30 a sonra 250 ye ve son olarak 300 e çıkarılmak istendi ve oylamayla kabul edildi. Gözlemci grubunun sayısının artırılmasında neden olarak 7 gözlemcinin Suriye deki tüm bölgelerde gözlem yapmasının zor olacağı gösterildi. Bundan önce Arap Ligi nin Suriye ye gözlemci gönderme konusunda birkaç kez Suriye nin isteği doğrultusunda gözlemci sayısını azaltması ve daha sonra gözlemcilerin Suriye yi terk etmesi Arap Ligi nin Suriye konusunda çok etkili olamadığı imajını yaratmıştı ve Arap Ligi tüm baskılarına rağmen Suriye nin kabul ettiği şartlar doğrultusunda gözlemci yollamıştı. Şimdiki yaşanan durum ise işlerin tersine dönmeye başladığı imajını yaratacak gibi görünüyor; çünkü Suriye yönetimi başta BM olmak üzere Arap Ligi nin de taraf olduğu bu karara sesini çıkartmamış ve gözlemcileri kabul etmiştir. Başta Katar ve Suudi Arabistan olmak üzere; çeşitli Arap ülkelerinin muhalif gruba alenen silah ve para yardımı yapması, bazı ülkelerde Şam hükümeti yandaşlarının öldürülmesi konusunda fetva verilmesi, buna rağmen Suriye de hükümetin tavrı açısından barış şartlarının oluşmadığı yönünde bir rapor sunulması, BM raporunun ne derecede tarafsız olduğu konusunda bir fikir veriyor. Kofi Annan ın 6 maddelik Barış planının uygulanması için 300 gözlemcinin yeterli olmadığı ve gözlemci sayısının daha da artırılması gerektiği yönünde birtakım görüşler de mevcuttur. Gözlemlerine Humus kentinden başlayan grup daha sonra kademeli olarak artıp 300 e ulaşacak ve Annan ın Barış Planı için yapılan ateşkese ne derecede uyulup uyulmadığını her iki taraf açısından bütün Suriye coğrafyasında inceleyecek ve gerekli görülürse sayıları yine arttırılacak. SEÇİMLER VE SONUÇLAR RANA BAYTAR 2. SINIF Son birkaç yıldır Ortadoğu da, kimisine göre virüs, kimisine göre ise demokrasinin gölgesi gibi görülen isyanlar bir ülkeden diğerine yayılırken; olaylar bu durumu destekleyen liderlerle karşı olanların arasında sert söylemlerin olmasına neden olmaktadır. Bunların oluşumu ise olayların farklı açılarda değerlendirilmesini sağlayıp gerilimi daha da tırmandırıyor. İran ın Güvenlik Konseyi nin 5 daimi üyesi ve Almanya ile müzakereye oturulacağı yerin İstanbul olarak belirlenmesi, Tahran yönetimi tarafından tepkiyle karşılandı. Çünkü İran ve Türkiye arasında Suriye deki olaylar farklı değerlendirilmektetir. Tabi bu duruma Türkiye açısından sert bir şekilde cevap gelirken, yapılan bu müzakerenin ise İsrail tarafından İran ın zaman kazanma taktiği olarak görülmesi olayları daha farklı bir boyuta taşıdı. 17 Bu durum İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından Nazi Almanyası kadar tehlikeli olarak değerlendirilen İran ın, İsrail in şu dönemde en önemli hedefi olduğunu gösterir niteliktetir. 18 http://www.ntvmsnbc.com/id/25341399/(e.t. 27.04.2012) http://www.ntvmsnbc.com/id/25341800/(e.t. 27.04.2012)

Sonuç olarak bize savaşın yıkıcılığını gösteren geçmişe bakıp, karar vericilerin ve temsilcilerin bu noktada biraz daha kamuoyunun sesine kulak vermeleri gerektiğini vurgulamakta fayda var. Bu konuda İsraillilerin, sosyal medya alanında, İran ın İsrail tarafından vurulması yönünde endişe duydukları için mesajlar yolladıkları bilinmektedir. 22 Belki bu çok etkili ve samimi gelmeyebilir, fakat halkların bu konulardaki düşüncelerini bu yolla az da olsa belli edebildikleri yönünde bir gerçek var ve dediğim gibi bu gerçeğin hiçbir zaman kulak ardı edilmemesi gerekir. Zira savaş kararı alan ülkeler ve liderler, ileride hesap vermek durumunda kalırlarsa, bu işten sıyrılmaları zor olur. DEMOKRASİYİ ALGILAMAK SEREN METİN 2. SINIF Demokrasi Kelime anlamı açısından düşününce kulağa hoş gelen ve insanda güzel duygular uyandıran bir kelime; halkın iktidarı. Ancak her zaman doğru işlemeyebiliyor ya da doğru işlemesine izin verilmiyor. Yaklaşık bir buçuk yıl geçti, Ortadoğu da demokrasi kelimesinin sık duyulmaya başlamasının üzerinden; fakat gerçek anlamda henüz ortaya çıkmadı. Arap Baharı dendi ancak kime göre, neye göre bahar bu hiç düşünülmedi. Bu baharın aslında Irak işgaliyle başladığını ve anlamının Ortadoğu nun zenginliklerini daha rahat kullanabilmek olduğunu kimse fark etmedi. ABD, Irak a demokrasi getireceğini söylemedi mi? Üstelik halkın böyle bir isteği yokken. Irak halkı demokrasiyi hiç anlamadı ama Mısır halkı da yanlış anladı. Her isteklerini sokağa dökülerek anlatmaya çalışıyorlar. Mesela Mısır daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hüsnü Mübarek e yakın isimlerin aday olmaması için bir milyon kişi Tahrir de toplanmaya hazır. 23 Hüsnü Mübarek i devirirken halkın direnişi işe yaradı; bu inkâr edilemez bir gerçek ama demokrasiyi bu şekilde algılamaları incelenmesi gereken bir durum. Belki elde ettiklerini kaybetme duygusu onları organize ediyor; belki de halkın sokaklara çıkması dolaylı yoldan başkalarının işine geliyor. Ekonomik olarak zaten istikrarsız olan Mısır bir de siyasi yönden bir istikrarsızlığa sürükleniyor. Müslüman Kardeşler in Filistin meselesine bakış açısı ortada ve İsrail elbette istikrarlı bir Mısır ı ve iktidardaki bir Müslüman Kardeşler i yanı başında istemez. Ekonomik açıdan kendine yeten bir ülke olamayacağından ve halkın bu tutumu sürdükçe de istikrar gelmeyeceğinden yola çıkarsak; gelecek 10-15 yıl için Ortadoğu da etkin bir Mısır göremeyiz. Bunun uzantısı olan açıklamalarda Bağdat ta yapılacak ikinci tur müzakerelerin sonuçsuz olması durumunda, İsrail saldırı planlarına kesin gözüyle bakarken; Amerika, İran ın önünün kesilebilecek bir ülke olduğunu gösterircesine Hürmüz Boğazında bazı Arap ülkeleriyle tatbikatlar gerçekleştirdi. 19 Bu bir nevi ABD İsrail e, silah kullanmadan olayı çözümleyebileceğini göstermek istemesi de olabilir. Çünkü İsrail tarafından gelen açıklamalar, İran a karşı yapılacak saldırılar için ABD nin desteğine ihtiyaç duyulmadığı yönündedir. Olası bir saldırıda ise ABD nin tarafsız kalamayacağı bilindiğine göre, sorunu bu yolla çözmeye çalışması gayet normal. Bu müzakereler sırasındaki ilginç diğer bir olay ise, İstanbul daki oturumdan önce Ahmedinejad ın petrol ambargolarına rağmen ülkesinin 3 yıl idare edebilecek konumda olduğu açıklamasını yapmasıydı. 20 Bu açıklama biraz da müzakerelerin sonuçsuz kalması halinde, İran ın nükleer tesislerindeki üretime devam edeceğini dolayısıyla İsrail in de hedefi olacağını gösteriyor. Diğer taraftan bilindiği gibi İran da cumhurbaşkanı seçimleri yaklaşmakta. Batılı ülkeler bu seçimlerde kendi hedeflerine uygun bir adayın gelmesini isterken, Ahmedinejad ın kendi politikasına eş bir aday göstermesi herkes tarafından kuşkulara yol açtı. 21 Yenilenen seçimlerle, şu anki yönetiminden daha farklı bir aday gelse bile, İran ın profili gerçekten Batılı ülkelerin istediği kadar değişebilir mi, bu da ayrı bir merak konusudur. Ayrıca ABD nin bu müzakerelerle nükleer krizin diplomatik yollarla çözülmesini istediği belirtilirken, bu kadar güvensiz ortamda bu bilgilerin doğruluğuna ne kadar inanılır? Öte yandan, bu müzakereler otlumlu sonuçlansa bile gereği kadar çaba gösterilmezse olası bir savaş ya da saldırının olmayacağı güvencesini kimse veremiyor. Hatta bu olası saldırılar için gerekli planlar yapılırken karşılıklı konuşmalar gerginliği tırmandırıcı niteliktedir. Yani iletilen mesajda, aslında saldırı için hazır olduklarının ama bunu tetik- söylediklerinin doğru olabilme ihtimaliyle birlikte eksiktir. Çünkü böyle bir zaman kazanma söz konusuysa bu iki taraf için de geçerlidir. Hatta İsrail açısından daha da geçerlidir. Çünkü Ortadoğu ya istedikleri gibi yön vermeye çalışıp, nükleer silahları kendileri üretirken bunları tehlike unsuru olarak değerlendirmeyip, başka bir ülkede bu konuda söz sahibi olmak isteyenler de kendileridir. İran ın nükleer çalışmalarının barışçıl amaçlarla olduğunu gösteren kanıt bazı antlaşmalar olacaksa eğer, bunun aksi için tarihe bakıp, imzalanan ve uyulmayan antlaşmalara göz gezdirmekte fayda vardır. http://www.ntvmsnbc.com/id/25339749/(e.t. 27.04.2012) http://www.ntvmsnbc.com/id/25338911/(e.t. 27.04.2012) http://www.ntvmsnbc.com/id/25338811/(e.t. 27.04.2012) http://www.ntvmsnbc.com/id/25333597/(e.t. 27.04.2012) http://www.ntvmsnbc.com/id/25339911/

Rejim değişiklikleri başladığından bu yana Ortadoğu ülkeleri arasında bir model arayışı söylemi oluştu ve hem Müslüman olmasından hem de Osmanlı nın mirasçısı olmasından dolayı Türkiye ön planda tutuldu. Son yıllarda Ortadoğu daki Recep Tayyip Erdoğan sempatisi de Türkiye seçeneğini güçlendirdi. Ancak bilinmesi gereken alınacak modelin, Türkiye ya da başka herhangi bir ülke, uygulanamayacak olduğudur. Demokrasi bir anda oluşan bir şey değildir. Tavandan tabana değil tabandan tavana yayılması gerekir. Halkın demokrasiyi bilmesi yönetenlerin bilmesinden daha önemli ve gereklidir. Mısır ın mevcut halkı demokrasiyi öğrenmeli ve yeni kuşak bu kültürün içine doğmalıdır ki Mısır gerçek anlamda demokrasiye ulaşsın. Aynı durum bölgenin diğer ülkeleri içi de geçerlidir. Türkiye nin demokrasiye geçişi hiç kolay olmamıştır. Mısır da halk şu an ne yapıyorsa Türkiye de ordu defalarca aynı şeyi yapmış demokrasiyi baltalamıştır. İnsanlar sokağa dökülmüş(ya da bunun olması sağlanmış) arkasından darbe yapılmıştır. İran da bir cumhuriyettir ama sadece adı öyledir. Sudan ve Güney Sudan hala bilfiil savaş halindedir. Suriye de ateşkese ve özel temsilci atanmasına rağmen silahlar hala çalışmaktadır. Hani nerede demokrasi; nerede Arap Baharı? MEHMET GÖKÇEK 3. SINIF İLİŞKİLER NORMALE Mİ DÖNÜYOR? Bilindiği gibi İran la ABD ve dolayısıyla başta İran ve Batılı ülkeler arasındaki gerginliğin sebebi öncelikli olarak bu ülkenin nükleer programı ve bunun nükleer silah üretme sürecinin bir adımı olduğu iddiasıdır. Bölgede ABD nin en yakın müttefiki olan İsrail i bir hayli rahatsız eden hatta açıkça tehditler savurmasına sebep olan İran, politikasından geri adım atmamakla birlikte uygulanan ambargolara da direnmeye devam ediyor. En son Hürmüz Boğazını misilleme olarak kapatacağını açıklaması ve boğazda bir tatbikat yapması ABD ve İsrail in bölgede yapmış olduğu ortak füze tatbikatına verdiği bir cevaptı. Dünya kamuoyu ve uzmanlar bu sürtüşmelerin savaşa yol açabileceğini konuşmuşlar ve Hürmüz Boğazındaki petrol trafiğinin durmasının dünyada büyük bir krize sebep olacağını dle getirmişlerdi. Başta ABD ve İsrail in söylemleri de bu ihtimali güçlendirmişti; ancak beklenenin aksine tüm karşılıklı restleşmelere rağmen batılı ülkeler; İsrail in aleyhine, İran a askeri müdehale söylemlerinden vazgeçtiler. Her ne kadar ABD, belli aralıklarla İsrail in çıkarlarını kendi çıkarlarıyla bir tutarak müttefikine destek sözü verse de bizzat kendi yetkilileri, olası bir müdehalenin başta ABD ve Batılı ülkelerin çıkarlarına ters düşeceğini defalarca dile getirmişlerdi. Bu ay İran la 5+1 grubunun bu ülkenin nükleer programıyla ilgili toplantısı gündeme geldi ve nerde yapılacağı çok tartışılsa da 14 Nisan da İstanbul da gerçekleşti. 24 Dünya kamuoyu İran-İsrail ve ABD arasındaki gerginliğin devam edeceğini beklerken Amerika ve İran yetkilileri toplantıya ilişkin olumlu açıklamalarda bulundular. Toplantı dünyada büyük ses getirirken; Rusya nın, İran ı nükleer tehdit olarak kabul ettiğini açıklaması kafaları karıştırdı. 25 İran ın ABD ve batı ile yakınlaşması Rusya ya böyle bir tavır aldırmış olabilir; fakat İran ın ABD ile müzakerelere yanaşmasının altında da kendisine uygulanan ekonomik ve siyasi ambargonun ülkeyi oldukça zora sokmasının yattığı açık. Zira, Mahmud Ahmedinejad, mecliste yaptığı konuşmada ABD nin uyguladığı ekonomik yaptırımların İran bankacılık sektörüne ciddi zararlar verdiğini dile getirmişti. Bu da İran ın, askeri tehditlerden ziyade ekonomik ambargolara karşısında zorlandığını ve uluslararası pazarla ilişkisinin kesilmesi sinyalleri verdiğini gösteriyor. http://www.cnnturk.com/2012/dunya/04/16/istanbul.muzakerelerinde.gol.yok/657376.0/index.html http://www.zaman.com/haber.do?haberno=1278681&keyfield=c4b072616e

Sovyet etkisindeki komünist rejim değiştiğinden bu yana Bulgaristan-Türkiye ilişkilerindeki değişim İran bankalarının ne yönde gerçekleşmiştir? uluslararası işlemlerde Bulgaristan daki kısıtlandığı Türkiye ve AB nin algısı de ve İran dan Türkiye nin petrol komşularla alım yasağını iyi Temmuz ilişki politikasına ayında devreye tepkisi sokacağı ne yöndedir? biliniyor. 26 Tüm bu gelişmeler, İran ı batı ile müzakerelere zorluyor. Çünkü yaptırımların şiddetlenerek artacağı kesin; ancak müzakerelerde kartlar tamamen Batı nın Evvela lehine Bulgaristan-Türkiye değil. Ayrıca, uyuşmazlığın ilişkileri ideolojik her iki tarafı etkiden da temizlendi, oldukça güçlü sıyrıldı. kozlara Bulgaristan ın sahipler. Öyle ki ABD nin demokrasiye Ortadoğu daki geçişinden sonra çıkarları bir açısından anti Rus-Sovyet İran la açık iyi ilişkiler gizli politikası halinde propagandası olması oldukça güdüldü. önemli. Bunun Zira Nükleer içine Türkiye programı girmiyor. hakkında Yalnız ciddi Türkiye nin iddialar bulunan Bulgaristan daki ülkeyle Türk çatışmaya azınlığını girmek desteklemesinden Ortadoğu daki korkuyorlar. istikrarsızlık Ayrılıkçı halini bir hareket artıracaktır. başlamasın İki tarafın diye..bir da çıkarları örnek vereceğim için hayati benim öneme belgem sahip yok 5+1 ama toplantılarının; son 10-15 çatışma ve İran senedir lehine Bulgaristan daki ambargoların kalkması, Kürtler açık ABD iş yapamıyorlar. ve batı lehine Slogan ise nükleer kaldıramıyorlar tehdidin ortadan Türkiye ye kalkması karşı. Onların sonuçlarını bir kültür merkezi sağlaması kaldı bekleniyor. yalnız. Öbür taraftan Türkiye, Bulgaristan daki Türk azınlığını desteklemiyor, sınırdan geçip görmezden geliyor. Bosna ya, Makedonya ya gidiyor. Görmüyor mu Bulgaristan da ne kadar büyük topluluk olduğunu, görüyor. Ama arada centilmenlik antlaşmaları var. Nasıl oldu Türkiye Çeçenistan da destek vermeyi çekti, Rusya da PKK ya desteği çekti. BUSE BOSTANCI DİPLOMATİK GÜNDEM EDİTÖR YARDIMCISI İDRİS ŞAHİN DİPLOMATİK GÜDEM EDİTÖRÜ YÜCEL YILMAZ DİPLOMATİK GÜNDEM EDİTÖR YARDIMCISI STRATEJİK ORTAKLIK Yaklaşık çeyrek yüzyıl süren silahlı çatışmalar Afganistan devletini parçalamış, ulusal kurumları neredeyse yok olma noktasına gelmiş ve ekonomisi iflas etmişti. Devlet otoritesi zayıflamış ve yeni rejimi savunan Amerika Birleşik Devletleri nin ağırlığında olan uluslararası toplumun vesayeti altına girmişti. ABD nin Taliban sonrası Afganistan daki politikasında yapısal farklılıklar bulunmaktadır. Bunlar askeri ve sivil yapılanma arasındaki dengesiz ortaklıktan ve bunların ABD nin Afganistan daki misyonun yürütülmesine ilişkin oldukça farklı yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. ABD ordusunun Afganistan daki terörle mücadele operasyonlarını sürdürme kararlılığıyla ilgili politikalar olmak üzere, tartışmalı stratejik politikaları vardır. 28 ABD ve Afganistan, uluslararası kuvvetlerin 2014 yılında çekilmesinden sonra ikili ilişkilerini düzenleyecek bir uzun vadeli bir stratejik ortaklık anlaşması geliştirmeleri Afganistan ın, bölge ve dünya güvenliği için Şöyle ki, bir sonraki ayağı Bağdat ta yapılacak olan toplantıyla ilgili İran Dışişleri bakanı Ali Ekber Salihi, İran a karşı uygulanan müeyyidelerin yumuşatılması halinde ülkelerinin, nükleer ihtilafı çözmeye hazır olduğunu açıkladı. Zaten İstanbul daki toplantının oldukça olumlu geçtiğini söyleyen ABD ve AB tarafı da, Bağdat ta yapılacak olan toplantı hakkında ümitvar söylemler dile getirmekteler. 27 İsrail in İran la ilgili söylemlerinde pek değişme olmazken, eğer beklendiği gibi devam ederse müzakerelerin, olumlu sonuçlar doğuracağı ve İran a karşı uygulanan ambargoların adım adım hafifleyeceği kuvvetle muhtemel. İDRİS ŞAHİN 3.SINIF güçlü bir temel oluşturduğunun bir göstergesidir. Afganistan hükümetiyle ABD ordusu arasında sürekli gerginlik kaynağı olan gece baskınları bu anlaşma ile baskınların Afganistan kuvvetlerinin öncülüğünde yapılmasını, yerel yetkililere bunları veto etme hakkı vermesi bunula birlikte yabancı kuvvetlerin gece operasyonlarında sadece destek rolü üstleneceğini ve bunların düzenlenebilmesi için Afganistan yetkililerinin izni gerekeceği ABD nin biraz da olsa hareket kabiliyetini kısıtlamaktadır. 29 Ayrıca bu durum ABD nin, Afganistan ordusunun etkinliklerini arttırmayı hedeflediklerini ve Afganistan ın demokratikleşmesinden veya çağdaşlaşmasından ziyade, bu ülkenin iç karışıklıklarına son verebilecek, biraz da olsa istikrara kavuşabilecek kadar güce sahip olmasının istendiği anlaşılıyor. Kısacası, Afganistan da çağdaş ve demokratik bir devlet kurulması amacından uzaklaşıldığı söylenebilir. ABD, artık sadece kendisi ile işbirliği yapacak ve uluslararası düzeyde faaliyet belirli bir istikrara ulaşmış, Amerikan ın askeri varlığına ihtiyacı olmayan bir Afganistan nın varlığını kabul etmeye hazır olabilir. Amerikan varlığının ülkedeki süresi uzadıkça sorunlar da arttı ve bugün artık ABD ve müttefikleri ülkede istikrarın nasıl sağlanacağı konusunda kesin bir çözümün oldukça uzağında bulunuyor. Bush dönemine has saldırgan ve tek taraflı politikaların yerine yeni alternatifler henüz üretemeyen Obama yönetimi de zor durumda bulunmaktadır. http://www.zaman.com/yazar.do?yazino=1275743&keyfield=c4b072616e http://www.haberturk.com/dunya/haber/733931-dunyanin-gozu-istanbulda Francis Fukuyama, Ulus İnşası, 1. Baskı, Çev. Hasan Kaya, İstanbul, Profil Yayıncılık, 2008, s.194-195. http://www.voanews.com/english/news/asia/afghanistan-us-agree-on-strategic-agreement-148434865.html (E.T 23.04.2012)

ABD askeri varlığı daha önceden belirlenen terörü yok edilemediği, Taliban nın üstünlüğünün ortadan kaldırılamadığı ve ülkede istikrar sağlanamadığı için Afganistan Devlet Başkanı Hamit Karzai nin ABD askeri varlığının arttırılmasını desteklemesine neden oluyor. Ülkede istikrar ve güvenliğin sağlanması için askeri güçten başka bir alternatifin olmaması, siyasi olarak da bir başka seçeneğin bulunmaması durumu da Afganistan daki istikrarsızlığı etkilemekte ve yeni çatışmaların ortaya çıkmasına sebep teşkil etmektedir. 30 Afganistan ın yeninden inşasındaki ilk ve önemli koşul, işleyen devlet kurumlarının oluşturulmasıdır. İkinci koşul dinamik bir ekonomidir. Ekonomik gelişmişlik beraberinde hukukun üstünlüğü ve güvenlik taleplerini beraberinde getirir ve sivil toplumu güçlendir. Üçüncü koşul sürekli olacak olan dış yardımlardır. Dış yardımlar sayesinde temel insani ihtiyaçlar karşılanabilir, kalkınma hedefleri ilerletilebilir ve güven ortamı arttırılabilir. Dördüncü koşul ise toplumda bölünmelere yol açan siyasi ve anayasal meselelerin çözülmesi, en azından yönetilmesidir. 31 Francis Fukuyama, Tarihin Sonu ndan bahsederken Hegel in yorumunu kullanarak; modern tarih Doğu da yeni devletler tarafından yazılacaktır demektedir. Küreselleşmenin esas sonucu, benzerliğe karşı çeşitlilik amaçlı bir mücadelenin başlaması olmuştur. Ekonomide, politikada, ideoloji ve kültürde ABD formlarının hakimiyeti döngüsünün sona ermesi yakın görülmektedir. Jeopolitik olarak yeni güç merkezleri dünyanın çeşitli yerlerinde kendini göstermesi ve yeni bir ittifak ve blok kurma süreci başlaması, bu yeni ittifaklar bölgesel anlamda hakim olacak olmaları, tam egemenliğe sahip ulus devletler çağının son bulmaya başlamaktadır. Uluslararası sistemdeki politikalar üzerinde olacak olan rekabet büyük imparatorluklar ve güç merkezleri tarafından belirlenecek olması küçük bir devletin kaderi kendine bir merkez devlet bulmak olacaktır. 32 Bu Afganistan için de geçerlidir. YÜCEL YILMAZ 3. SINIF http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1364:afganistanda-ler-abd-cin-yi-gitmiyor&catid=168:ortadoguanalizler (E.T. 23.03.2012) Fukuyama, ibid., s. 196-197. Francis Fukuyama, Tarihin Sonu ve Son İnsan, 1 Baskı, Çev. Zülfü Dicleli, İstanbul, Profil Yayıncılık, 2011, s. 17.26. http://www.nato.int/cps/en/natolive/what_is_nato.html (E.T. 27.04.2012) http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/nato.html (E.T. 27.04.2012) İŞLETİLMEYEN 5.MADDE NATO (North Atlantic Treaty Organization) bütün imzacı devletlerin 4 Nisan 1949 yılında imzalamasının ardından 24 ağustos 1949 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 33 Amerika Birleşik Devletleri nin önderliğinde kurulan bu savunma ittifakı yıllar içinde kendisine bağlı devlet sayılarını arttırmıştır. NATO nun kuruluş amacına baktığımızda; Rusya ile yaşanan Soğuk Savaş döneminde savunma örgütü olarak kurulmuş, Kuzey Atlantik topraklarını olası tehlikelere karşı güvenlik altına alarak o topraklarda refahı ve istikrarı sağlamaktır. Bu antlaşmanın tarafları Birleşmiş Milletler yasası doğrultusunda kurulmuş olup bu akde ve onun yükümlülüklerine olan inançlarını ve diğer hükümetlerle ve diğer bütün halkalarla barış ve huzur içinde birlikte yaşamayı arzulamaktadırlar. Peki, bu yapılan antlaşmanın içerikleri nelerdi ve devletler hangi durumlarda birbirlerinin çıkarları için çalışacaklardı? Bu çalışma kime karşı nasıl gerçekleşecekti? Söylediğimiz gibi NATO bir savunma antlaşmasıydı ve bir devlet güvenliğini tehdit edecek bir durum karşısında üye devletlerden yardım isteyebilecek ve diğer devletler tarafından incelendikten, NATO içindeki gerekli konseyden geçtikten sonra karar üzerinde mutabık kalınıyorsa uygulamaya girilecek ortak amaç, ortak çıkar, ortak savunma gerçekleşecekti. ABD nin 11 Eylül 2001 tarihinde uğradığı saldırı geniş çapta güvenlik önlemlerinin alınmasını ve NATO nun olay içerisinde angajman kapasitesini arttırmasını sağlamıştır. El-Kaidenin gerçekleştirdiği bu saldırı ABD için her açıdan büyük kayıplara neden olmuştur. İşte bu noktada NATO ya taşınan olay ittifakın kurucu yasası tarafından 5.madde kapsamında ele alınacağına karar verildi. Yani ABD ye yapılan saldırının dışarıdan geldiği belirlenerek bu kararın uygulanmasına karar verildi. 5.maddenin içeriği neydi? 5.madde; Taraflar, Kuzey Amerika da veya Avrupa da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak için bireysel ve diğer devletlerle birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güven Konseyi ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir. 34

İşte burada yapılan saldırı tüm NATO üyesi devletlere yapılmış gibi kabul edilmiş ve savunma için anlaşmaya taraf olan devletler birlikte harekete davet edilmiştir. ABD nin ve Kuzey Atlantik Konseyi nin aldığı bu kararda geçmişte yaşanan bazı durumlarla ilinti olarak değerlendirirsek bir takım ironilere rastlamak mümkündür. Berlin Duvarı 11 Eylül saldırısından yaklaşık 12 yıl önce yıkılmış, NATO 5. maddeye kapsamında hiçbir yaptırımı uygulama gereği duymamıştır ve silah dahi kullanmadan Soğuk Savaşı kazanmıştır 35 Günümüze baktığımızda aynı durum şu sıralar yaşanmaktadır. Suriye nin Türkiye sınırlarına saldırması üzerine Türkiye nin olayın NATO nun 5.madde kapsamında değerlendirmesine yönelik teklifine ABD den olumsuz yanıt geldi. Bu yanıtın gerekçesini ise Suriye de yaşanan olayların Türkiye için ABD Libya Devleti nin güvenliğini ve özgürlüğünü sağlamak için vaatlerde bulunmuş ve akabinde bu sözlerini tutmak için bu devlete müdahalede bulunmuştu. Çünkü Libya konusunda, askeri müdahale için Arap dünyasında ve başka yerlerde geniş uluslararası destek ve BM Güvenlik Konseyi nin açık yetkisi vardı. 36 DUYGU TÜRKMEN 2. SINIF 24 NİSAN KLASİĞİ 24 Nisan 2012 tarihinde, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının sözde anma günü,gözler bir kez daha Amerika Birleşik Devletleri Başkanı nın yapacağı açıklamaya çevrildi. Obama, geçtiğimiz yıllarda kullandığı Med Yengern ifadesini yineledi. 37 Bu ifade,abd nin 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına yönelik bakış açısını net bir şekilde gözler önüne seriyor.ilk olarak ABD iç ve dış politik olaylar sebebi ile 1915 olaylarına sağlıklı bir bakış açısı geliştiremiyor.ikinci olarak Türkiye nin stratejik önemi sebebi ile bu konuya yönelik doğrudan bir açıklama getirilemiyor. ABD nin olaya reel bakış açısını görmek için, Obama nın başkanlık seçimleri öncesi yaptığı bazı açıklamalara değinmek gerekir. Adaylık sürecinde Obama, Türk ve Azeri kuşatmasının sona erdirilmesine çalışarak Ermenistan ın güvenliğini geliştireceğine, Dağlık Karabağ da Amerika nın temel bağlayıcı ilkeleri olan demokrasi ve kendi kendini yönetme hakkını gözeterek, tüm partilerin kabul edebileceği kalıcı ve güçlü bir çözüm için çalışacağına yönelik açıklamalar yaptı. Ayrıca Obama, bir çoğu soykırım kurbanlarının çocukları olan Amerikalı Ermenilerin soykırımları önlemek ve soykırım anmak konusundaki ilkesel taahhütlerini paylaştığını beyan etti. Adaylık döneminde bir başka dikkat çekici açıklaması da, bir ABD senatörü olarak Türkiye yi geçmişte Ermeni soykırımını tanımaya çağırdığını ve Ermeni Soykırım Kararı nı (H.Res. 106 ve Res.106) güçlü bir şekilde desteklediğini ve Başkan olarak Sözde Ermeni soykırımını tanıyacağını belirtti. 38 Obama nın Başkanlık öncesi bakış açısına yönelik bir diğer dikkat çekici örnek ise, seçimler öncesinde Ermeni Ulusal Kongresinden Ken Hachikian a gönderdiği mektup. İlgili mektupta Obama; bu trajik gerçeğin tanıması gerektiğine, Bush yönetiminin bunu tanımamasının özrü olmadığına ve yönetimin tutumunu değiştirmesi için çaba göstermeye devam edeceğine yönelik ifadelere yer veriyor. Obama nın adaylık sürecinde kullandığı ifadeler önemli çünkü bu ifadelere her 24 Nisan günü bir şekilde atıf yapıyor. Obama nın seçimler öncesinde Ermeni cemaatine karşı verdiği bu sözler,başkanlığının ilk 24 Nisan günü için büyük bir beklenti yarattı. Ancak Obama nın yaptığı açıklama iki tarafıda tatmin etmekten uzaktı.obama bu konuşmasında Meds Yeghern ifadesini kullandı. Bu ifade, Ermeni Diasporasının 1915 yılında yaşanan olaylar için kullandığı Büyük Felaket ifadesini karşılamaktadır. Bu ifade, Prof.Dr. İlter Turan ın yorumu ile tam olarak örtüşüyor: Obama kimseyi memnun etmedi ancak kimseyi de çileden çıkarmadı. 39 http://www.nato.int/docu/review/2006/issue2/turkish/art2.html (E.T. 27.04.2012) http://www.cnnturk.com/2012/dunya/04/20/suriyede.5.maddeye.gecit.yok/657948.0/index.html (E.T. 27.04.2012) http://www.haberturk.com/dunya/haber/736795-obama-yine-soykirim-demedi (E.T. 26.04.2012) http://www.usakgundem.com/ders-notu/21/obama-ve-ermeni-sorunu.html (E.T. 26.04.2012) http://arsiv.sabah.com.tr/2009/04/26/haber,a7fae08b8f0b41588b0021b2d62d25c1.html (E.T. 26.04.2012)

ARAP BAHARI VE KAZAKİSTAN Kazakistan Dışişleri Bakanlığı Genişletişmiş İstişare toplantısında Arap Baharına değinen Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev yapmış olduğu konuşmasında demokrasilerde tek bir model olmadığını, hiçbir ülkenin bir başkasına model dayatma hakkı bulunmadığını belirtmiştir. Ayrıca konuşmasında Batı değerlerinin tek başına ortak değer olarak gösterilemeyeceği, halkların kendi değerlerine ve kültürlerine göre yönetim şekillerinin belirleyebilmesi ve bunun önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirtmişdir. 42 Obama bu yıl yaptığı konuşma da; 20.yy en büyük mezalimlerinden olan Meds Yeghern i (Büyük Felaket) andığını ifade etti. Obama ayrıca; 1915 yılına dair kendi görüşlerini açıkça ifade ettiğini ve bu görüşlerinin değişmedi vurguladı. 2. ve 3. Paragraflarda açıkca görüldüğü üzere şu an ABD başkanı 1915 Olaylarına İlişkin Ermeni iddialarını, zımni olarak kabul etmiş durumdadır. ABD kamuoyunun bu konuda görüşlerine bakmak istersek, 50 eyaletten 43 eyaletin, iddiaları soykırım olarak kabul etmesi, Türkiye ye bir şeyleri anlatır niteliktedir. 40 ABD de mevcut olan bu durumun içsel unsurlarına bakacak olursak, Ermeni nüfusunun gücünü görebiliriz. Nüfusun gücüne yönelik örnek vermek istersek; Kaliforniya Eyaleti,bir adayın başkan seçilmek için ihtiyaç duyduğu delegelerin 1/5 ini sağlama kapasitesine sahiptir. Bu açıdan özellikle Kaliforniya da yoğunlaşan Ermeni seçmeninin desteğini almak, Başkan adayları için önemlidir. 41 Buna karşı ABD de bulunan sınırlı sayıdaki Türk cemaatin oy kullanma ve Başkanlık sürecini etkileme kapasitesi oldukça zayıftır. Ayrıca Ermeni lobisinin gücü ve buna yönelik Türk lobisinin geç kalmış çabası dikkat çekici ve önemli bir unsurdur. Olayı sadece iç politik olaylarla sınırlamak yanlış olacaktır. Doğu ya kayan güç dengesi içinde ABD, Ermenistan ı başta Rusya olmak üzere diğer devletlerin etkisine kaptırmak istememektedir. Sonuç olarak, ABD de Başkan düzeyinde ve halk düzeyinde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına yönelik yeterli gerçekçi bakış açısı mevcut değildir. Bu konuda ki gerçekçi bilimsel veriler göz ardı edilmektedir. Türkiye nin arşivlerin açılmasına yönelik talebi,a BD başkanları tarafından yeterli ilgiyi görmemiştir. Ermeni lobisinin 2015 yılına yönelik hazırlıkları göz önüne alınırsa, Türkiye nin konu ile alakalı çalışmaları hızlandırması zaruridir. Nazarbayev in açıklamaları sadece ülkesi açısından değil bölge ülkeleri açısından da son derece önem taşımaktadır. SSCB nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya ülkeleri her ne kadar eski rejimden kurtulmuş olsalar da yine de demokrasileri hala sorunludur. Her ne kadar demokratik kurumlar şeklen mevcut olsa da bu kurumların işleyişinde hala büyük sorunlar söz konusudur. 43 Genelde Orta Asya ülkelerinin özelde de Kazakistan ın bu özelliği de göz önüne alındığı zaman Nazarbayev in açıklamaları Kazakistan rejiminin meşruiyetini vurgulaması açısından önemlidir. Ülkede var olan başkanlık sistemi sayesinde devlet başkanı bütün yürütme görevlerini elinde bulundurmaktadır. Ülkede var olan siyasi partiler de devlet başkanı Nazarbayev çizgisinde hareket etmektedirler. 44 Ülkede söz konusu olan tek adam iktidarı bir nevi ayaklanmaların yaşandığı Arap ülkelerinin tek adam iktidarlarına benzemektedir. YÜCEL BAŞTAN 3. SINIF http://www.sabah.com.tr/yazarlar/safak/2012/04/25/24-nisan (E.T. 26.04.2012) Mehmet Yegin, Ermeni Diasporasının Seçim Tangosu,Analist,Sayı 14,2012,ss.26-29 http://www.usakgundem.com/haber/72380/-quot-hi%c3%a7bir-%c3%bclke-bir-ba%c5%9fkas%c4%b1na-model-dayatamaz-quot-.html (et: 25.04.2012) Tayyar Arı Orta Asya da Siyasal, Toplumsal ve Ekonomik Yapılar, Güvenlik Sorunları ve İşbirliği Girişimleri, Orta Asya ve Kafkasya Rekabetten İşbirliğine, der:tayyar Arı, Bursa: MKM yayıncılık, 2010, ss. 13-39. Tayyar Arı, a.g.m