UYKUDER 2017 BİLDİRİ ÖZETLERİ SÖZEL

Benzer belgeler
UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı?

Dr. Figen HANAĞASI Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü

Dr. Oğuz Köktürk. Tablo-1: Uykuda solunum bozuklukları

UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARI SINIFLAMA VE TANIMLAR

CPAP Titrasyonu (manuel titrasyon)

Prof. Dr. Mehmet Ünlü. Afyon Kocatepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD.

CPAP (Continuous Positive Airway Pressure) Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Nöroloji Epilepsi ve Uyku Bozuklukları Birimi

Polisomnografi Raporunun Hazırlanması ve Yorumlanması

Tüm Uyku Teknologları Derneği. Uyku laboratuarı Akretidasyon Formu.? Telefon:.? Faks:..? E-posta:.? Web Sayfası:.

Nurhak Demir İbrahim Öztura Barış Baklan Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Klinik Nörofizyoloji Bilim Dalı

Uykuda Solunum Bozuklukları Merkezimize Başvuran Hastaların Demografik Özellikleri, Tedavi Yöntemleri ve Tedaviye Uyumları

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz

Uykuda Solunum Olayları Skorlaması. Eğt Gör Doç Dr. Zeynep Zeren Uçar İGHCEAH Uyku Bozuklukları Kliniği

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Hastalarında Sürekli Pozitif Havayolu Basıncı Tedavisi Sonrası Kaybolan veya Yeni Ortaya Çıkan Uykuda Periyodik Bacak

Türk Uyku Tıbbı Derneği. Akreditasyon Başvuru Formu

OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU. Dr. M. Sezai Taşbakan Ege ÜTF Göğüs Hastalıkları A.D.

POLİSOMNOGRAFİDE SOLUNUMUN SKORLANMASI

Uykusuzluk Yakınması İle Gelen Hastaya Yaklaşım. Dr. Hakan KAYNAK

Uykuda Solunum Olayları Skorlaması. Dr. Zeynep Zeren Uçar İGHCEAH Uyku Bozuklukları Merkezi

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

Uyku Apne Sendromu Tedavisi Olgu Örnekleri

MSLT ve MWT çekimi. Prof. Dr. Serhan Sevim Mersin Ün. Tıp Fakültesi Nöroloji A. D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi, 2010, Antalya

Titrasyonda hangisi tercih edilmeli? CPAP mı? APAP mı?

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Dr. Akın Kaya. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Solunum Yoğun Bakım Ünitesi

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

Dr.İbrahim Öztura. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

GÖĞÜS HASTALIKLARI UYKU LABORATUVARI HASTA DEĞERLENDĠRME FORMU. Genel Bilgiler

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Gündüz Uykuluğunu Değerlendiren Nesnel Yöntemler

ÜST SOLUNUM YOLU. Dr. Zeynep Zeren Uçar. kları ve Cerrahisi

A) Solunumsal uyku hastalıklarında NĐMV cihazları verilme ilkeleri;

Uyku Fizyolojisi Uyku Hijyeni Obstrüktif Uyku-Apne Sendromu

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD, Bursa. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji AD, Bursa

UYKUDA SOLUNUM BOZUKLUKLARININ DİĞER POZİTİF HAVA YOLU BASINÇ (PAP) TEDAVİLERİ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

UYKU APNE SENDROMUNUN KLİNİĞİ -Olgunun Değerlendirilmesi- Dr. Özen KAÇMAZ BAŞOĞLU 21 Mart 2009, Ankara TTD Uyku Bozuklukları Merkezi Kursu

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

ICSD3: Parasomniler. Farklar & Yenilikler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Nöroloji AD, Manisa

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Uykuda Solunumsal Skorlama; Geçmişten Günümüze. Dr. Hikmet Fırat

Pulmoner hipertansiyon hastalarının takibinde fraksiyone ekshale nitrik oksitin yeri

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

Uykuda Solunum Kayıtlama ve Skorlama

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

GİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri

Gözde Ak, Şerife Savaş Bozbaş, Ayşe Elif Küpeli, Ayşegül Füsun Öner Eyüboğlu Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

Çocuklarda Uyku ve İlgili Sorunlar

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

DİYABET VE UYKU BOZUKLUKLARI

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

14 Aralık 2012, Antalya

Uyku Bozuklukları Merkezinde Acil Durumlar ve Teknisyenin Rolü

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HUZURSUZ BACAK SENDROMU, UYKU KALİTESİ VE YORGUNLUK ( )

Obstrüktif Uyku Apnesi Olan Hastalarda Hastalık Şiddetinin Uyku Algılaması Üzerine Etkisi

REM UYKU ĠLĠġKĠLĠ PARASOMNĠLER. Dr Selda KORKMAZ Ģubat 2012

UYKU APNE SENDROMU KLİNİĞİ Olgunun Değerlendirilmesi. Doç. Dr. Ahmet URSAVAŞ Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU

Yeni Uyku Bozuklukları Sınıflaması (ICSD-3) Uykuda Solunum Bozukluklarında Neler Değişti?

Uyku Hastalıklarında PAP Tedavisi. Prof. Dr. Mehmet KARADAĞ Bursa Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi

DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ

TİP 2 DİYABETİK BİREYLERDE GLOMERULAR FİLTRASYON HIZI HESAPLAMADA KULLANILAN ÜÇ FARKLI YÖNTEMİN KARŞILAŞTIRILMASI

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

Dr. Hikmet FIRAT. SB Yıldırım Beyazıt Dışkapı Eğit & Araş Hast./ANKARA. Göğüs Hastalıkları Kliniği Uyku Bozuklukları Tanı & Tedavi Merkezi

VAKA SUNUMU. Dr. Arif Alper KIRKPANTUR Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nefroloji Ünitesi

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Çocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Tıkayıcı uyku apne sendromunun ve sürekli pozitif havayolu basıncı titrasyonunun evre 3 ve REM uykusuna etkisi

Otomatik CPAP ların (APAP) Teknik Özellikleri ve Tedavi Endikasyonları

Narkolepsi..Dr.Zerrin.Zerrin Pelin Pendik Devlet Hastanesi Uyku Bozuklukları Birimi

İleri Obez Diyabetiklerde Tedavi Yaklaşım Bariatrik Cerrahinin Zamanlaması

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

PAP CİHAZLARI VE MODLARI. Dr. Banu Salepçi Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği

Epilepsi ayırıcı tanısında parasomniler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Tıp Fakültesi Nöroloji AD, Manisa

CPAP TEDAVİSİ. Prof. Dr. Mehmet KARADAĞ Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

PARASOMNİ. Prof.Dr.E.Esra OKUYUCU MKÜ Tıp Fak, Hatay

Kalp Yetmezliği ve Gece Sık Uyanmalar, Uykusuzluk Yakınması Olan Olgu

(1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Alınacak Asistan Sayıları

Genel Önlemler. Dr. Bülent Çiftçi Sanatoryum Hastanesi Keçiören-Ankara

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

Uykuya Bağlı Solunumsal Hastalıkların Sınıflaması ve Tanımlar

HEMODİYALİZ HASTALARINDA KORONER ARTER KALSİFİKASYON PROGRESYONU VE OSTEOPROTEGERIN / RANKL

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

Transkript:

UYKUDER 2017 BİLDİRİ ÖZETLERİ SÖZEL (SS-01) Preoperatif STOP-BANG Anketinin Obstruktif Uyku Apne Sendromu ile İlişkili Olabilecek Postoperatif Pulmoner Değişiklikleri Öngörmedeki Değeri Özlem Erçen Diken 1, Adem İlkay Diken 2, Adnan Yalçınkaya 2, Banu Gülbay 3, Turan Acıcan 3, Emre Demir 4, Sertan Özyalçın 5, Mehmet Emir Erol 5 1 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Çorum 2 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı, Çorum 3 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Ankara 4 Hitit Üniversitesi, Biyoistatistik Bölümü, Çorum 5 Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp Damar Cerrahisi, Çorum Amaç: Koroner arter cerrahisi gibi acil operasyonlarda, preoperatif dönemde göğüs hastalıkları tarafından değerlendirilen ve postoperatif dönem için risk verilecek hastalarda, OSAS'dan şüphelenildiğinde polisomnografi yapacak zaman ve şartlar bulunmayabilir. Çalışmamız, OSAS ile ilişkili olabilecek postoperatif komplikasyonların preoperatif dönemde polisomnografi yapılmadan öngörülebilmesinde STOP-BANG anketinin kullanılıp kullanılamayacağını değerlendirmek için planlanmıştır. Gereç-Yöntem: Çalışmaya kalp damar cerrahisinde Haziran 2015 ile Aralık 2016 arasında koroner arter bypass cerrahisi yapılan ve preoperatif dönemde göğüs hastalıkları konsültasyonu istenen hastalar alındı. STOP BANG anketi uygulandı. STOP BANG anket puanı 0-2 arası (hafif risk) olanlar grup 1, 3-4 arası (orta risk) olanlar grup 2, ve STOP BANG puanı 5-8 arası (yüksek risk) olanlar grup 3 olarak alındı. Postoperatif komplikasyonlarla ilişki incelendi. Bulgular: Çalışmaya 61 olgu alındı. STOP BANG puanına göre OSAS riski yüksek olgular %36,1 idi. STOP BANG grup 1, 2 ve 3 arasında ekstübasyon sonrası 1. saatteki saturasyon değişkeni (p<0,001) ve extübasyon sonrası CPAP süresi (p=0,012) açısından istatistiki olarak anlamlı farklılık vardır. Yoğun bakım üniversitesinde yatış günü grup 1 olguların ortalama 2.42 gün, grup 2 olguların 2.30 gün, grup 3 olguların 3.41 gündü (p=0.012). Grup 3 olgularının % 77.3 ünde postoperatif birinci gün hipoksemi gözlendi (p<0,001). STOP BANG grup 1, 2 ve 3 ile postoperatif pulmoner komplikasyondan CPAP ihtiyacı arasında ilişki görüldü (p=0.001). Postoperatif değişiklikler tablo 1 de gösterilmiştir. Sonuç: STOP BANG gibi basit bir anketle, koroner arter cerrahisi gibi acil operasyonlarda, preoperatif dönemde OSAS tanısı olma ihtimali ve postoperatif dönemde OSAS ile ilişkili olabilecek komplikasyonlar öngörülebilir. Anahtar Kelimeler: OSAS, preoperatif değerlendirme, STOP BANG, Uyku Apne

Tablo 1: STOP BANG anketine göre postoperatif komplikasyonlar ve takipleri (SS-02) Diafragma Patolojisi Olan Hastalara Polisomnografi Gerekli Mi? Özlem Oruç 1, Sema Saraç 1, Gülgün Afşar 1, Özgür Bilgin Topçuoğlu 2, Serda Kanbur Metin 3, İrfan Yalçınkaya 3, Merve Tepetam 4, Gökhan Kırbas 5 1 Süreyyapaşa EAH Göğüs Hast. bölümü 2 süreyyapaşa eah nöroloji bölümü 3 süreyyapaşa eah göğüs cerrahis bölümü 4 Süreyyapaşa EAH allerji bölümü 5 Dicle üniversitesi Göğüs hast ABD Amaç: Respiratuar yakınmalar diafragma plikasyon operasyonu için bir endikasyon sayılırken uyku hastalıkları gözden kaçabiliyor.bu çalışmada diafragma patolojileri ile birlikte olan uyku bozukluklarını saptamayı; özellikle Diafragma evantrasyonu olan hastalarda obstruktif uyku apne varlığını araştırmayı hedefledik.

Gereç-Yöntem: 2014-16 yılları arasında Süreyyapaşa EAH horlama, uykuda nefes durması yakınmaları olan minitorokatomi ile diafragma plikasyonu yapılan hastalara uygulandı.bütün hastalara operasyon öncesi ve sonrası tüm gece Polisomnografi ( PSG )uygulandı.operasyon öncesi ve sonrası PSG,solunum fonksiyon testleri(sft),epworth uykululuk skalası (ESS) karşılaştırıldı. Bulgular: Toplam 12 hastanın 7 si erkek yaş ortalaması48(27-60) Vücut kitle indeksi:25(20-30)kg/m2. 9 (%75) hastada OSA görüldü.postop Apne- hipopne indeksi(ahi), ESS, SFT hepsinde olumlu düzelmeler görüldü. Sonuç: Dafragma patolojisi olup semptomları olan tüm hastalara PSG yapılmalı, OSA tesbit edilenler opere edilmelidir. Bu sayede uzun vadede OSA ile görülen comorbid hastalıklar önlenmiş olur. Anahtar Kelimeler: OSA, Diafragma evantrasyonu, Polisomnografi (SS-03) Obstruktif uyku apne ön tanısında tiroid fonksiyon testlerinin önemi ve gerekliliği Deniz Doğan, Nesrin Öcal Gülhane Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları, Ankara Amaç: Obstruktif uyku apne sendromu (OSAS) hipotiroidizm ile ayırıcı tanısı önemlidir. Bu çalışmada OSAS ön tanısı ile PSG testine alınan olgularda olası tiroid fonksiyon bozukluklarının sıklığının ortaya konması ve tiroid fonksiyon testlerinin gerekliliğini irdelemek amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Uykuda solunum bozuklukları ön tanısı ile tüm gece PSG testine alınan 309 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Hastalara ait demografik veriler, vücut kile indeksleri, PSG skorları ve tiroid fonksiyon test sonuçları derlendi. Bulgular: Tüm olguların genel yaş ortalaması 38.46 ± 12.34, vücut kitle indeksi (VKİ) ise 28.14 ± 4.08 olarak saptandı. Olguların 279 u (%90.3) erkek, 30 u (%9.7) kadındı. PSG sonuçları apnehipopne indeksine (AHİ) göre gruplandırıldı. Olguların 91 inde (%29.45) AHİ<5 olup bu olgular non-osas grubu olarak tanımlandı. 80 olguda (%25.89) hafif-osas, 60 ında (%19.42) orat-osas, 78 inde (%25.24) ise ağır OSAS saptandı (Tablo1). AHİ gruplarına göre yaş, VKİ, T3, T4, TSH ortalamaları kıyaslandığında gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı (Tablo 2). Tüm olguların tiroid fonksiyon testleri ayrı ayrı incelendiğinde ise 7 (%1.8) olguda klinik hipotiroidizm, 9 (%2.9) olguda ise subklinik hipotiroidizm bulunduğu izlendi. klinik hipotiroidizm saptanan olguların PSG sonuçlarına bakıldığında 4 ünün non- OSAS, 2 sinin hafif-osas, 1 inin ise ağır-osas olduğu izlendi. subklinik hipotiroidizm saptanan olguların ise sadece 1 i non-osas olup diğerleri farklı derecelerde OSAS olarak saptandı (1 hafif-osas, 4 orta-osas, 3 ağır-osas). Sonuç: Olguların %5.18 inde klinik veya subklinik hipotiroidizm saptanmış olması ve bu olguların %50 sinin non-osas veya hafif-osas grubunda olmaları, tiroid fonksiyonlarının mutlaka incelenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. OSAS benzeri semptomlarla başvuran

hastalarda kolay uygulanabilir bir tarama yöntemi olan tiroid fonksiyon testlerinin yapılması klinik açıdan önemli ve gereklidir. Anahtar Kelimeler: uyku apne, OSAS, tiroid fonksiyonları, vücut kitle indeksi, AHİ Tablo 1 Tablo 1. Olguların AHİ skorlarına göre yaş ve vücut kitle indesklerinin (VKİ) dağılımı. (gruplar arasında anlamlı fark yok, p>0.05).

Tablo 2 Tablo 2. Olguların AHİ skorlarına göre tiroid fonksiyon test sonuçlarının dağılımı. (gruplar arasında anlamlı fark yok, p>0.05). (SS-04) Anasınıfı Çocuklarında Uyku Alışkanlıkları Ve İlişkili Faktörler Sevgi Pekcan 1, Yasemin Durduran 2, Meltem Energin 1, Bahar Çolpan 3 1 Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Konya 2 Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Konya 3 Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı, Konya Amaç: Doğumdan çocukluk çağının bitiş dönemine kadar uykuyla ilgili parametrelerde değişimler olmaktadır. Çocuklarda kaliteli uyku için, uyku hijyeni kurallarına uyulması önemlidir. Bu çalışmada Konya il merkezinde anasınıfı çocuklarında uyku alışkanlıkları ve uyku sürelerinin saptanması, uyku hijyeni ile ilgili problemlerinin değerlendirilmesi ve ilgili faktörlerin belirlenmesi amaçlandı. Gereç-Yöntem: Konya il Merkezinde bulunan anasınıfı çocuklarında yapılan çalışmanın örneklemini 390 çocuk oluşturdu. Okul listeleri İl Milli Eğitim Müdürlüğünden alınarak, rastgele seçilen anasınıfı olan okul ve anaokullarına gidildi. Veri toplama aracı olarak çocukların ebeveynleri tarafından doldurulan anket kullanıldı.

Bulgular: Çalışmada 390 annenin çocuklarının %58.5 i erkekti, ailelerin %83.6 sının bir-iki çocuğu vardı. Çocukların %77.2 sinin kendi odası vardı. Annelerin %15.4 ü uykuya dalmadan çocuğuna müzik dinletmiş, %42.1 i ninni söylemişti. Halen çocuklarına kitap okuyan %51.0 anne oldu. Çocuğunu uyuturken kitap-masal okuma, babası lise- yükseköğrenim mezunu olanlarda diğerlerinden fazlaydı. Annelerin %50.3 ü ise çocuklarının gece lambası, %39.0 u oda lambası; %12.3 ü radyo/televizyon açıkken uykuya dalıyordu. Uyku sırasında gece lambası veya radyo/televizyon açıkken uykuya dalma; devlet okuluna gidenlerde, annesi 35 yaş-altında olanlarda diğerlerine göre fazlaydı. Çocukların %3.8 i halen emzikle uyuyordu. %54.1 i bebekliğinde emzirirken uyumuştu. Annelerin %18.5 i bebeklikte uykuya dalması için çocuklarını kundak yaparken, bebekken çocuklarının kollarını saran %21.0, ayakta sallayan %58.7, salıncak veya battaniye ile sallayan %21.8 anne vardı. Çocukların %27.9 u her zaman sırtüstü, %13.8 i yüzüstü, %27.9 u yan yatarak, %1.5 i oturarak, kalanlarda farklı şekillerde uyuyordu. Çocukların %52.8 i halen hiçbir zaman kendi başına yatağında yatmıyordu. Sonuç: Bizim toplumumuzda uyku hijyeninde çocuk ve ailelerde uyum problemi olup ailelere konuyla ilgili farkındalık eğitimlerinin verilmesinin doğru bilgi kazanımında ve uyku hijyeni uygulamalarına destek olacağı düşüncesindeyiz. Anahtar Kelimeler: Anasınıfı Çocuklları, Uyku alışkanlıkları, Uyku hijyeni (SS-05) Obstruktif Uyku Apne Sendromlu Olgularda Serum Heparanaz Düzeyleri İle Endotelyal Disfonksiyon İlişkisi Asiye Kanbay 1, Halil İbrahim Yakar 1, Abdullah Özkök 2, Serçin Özkök 3, Mümtaz Takır 4 1 Istanbul Medeniyet Universitesi Göztepe EAH Göğüs Hast ABD 2 Istanbul Medeniyet Universitesi Göztepe EAH Nefroloji Hast ABD 3 Istanbul Medeniyet Universitesi Göztepe EAH Radyoloji Hast ABD 4 Istanbul Medeniyet Universitesi Göztepe EAH Endokrinoloji Hast ABD Amaç: Obstruktif uyku apne sendromu (OSAS) ve kardiyovasküler hastalıklar (KVH) arasında günümüzde doğrudan bir ilişki olduğu iyi bilinmektedir. Heparanaz, proteoglikanların heparan sülfat yan zincirlerinin bölünmesinde rol oynayan bir enzimdir. Heparanazın, inflamasyon ve aterosklerotik plakların hassasiyeti ile ilişkili olduğu yakın zamanda gösterilmiştir. Çalışmamızda OSAS tanılı olgularda SHD ve endotel disfonksiyonu ile OSAS ağırlığı arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. Gereç-Yöntem: OSAS tanısı olan 120 hasta (ortalama yaş: 52 ± 12 yıl, E/K: 72/48) ve 31 kontrol grubu (ortalama yaş: 46 ± 13 yıl, E/K: 14/17) çalışmaya alındı. OSAS ağırlığı, apne-hipopne indeksi (AHI) ile belirlendi. FMD, endotel disfonksiyonunun göstergesi olarak ölçüldü. Tüm olguların SHD, ELISA ile ölçüldü.

Bulgular: Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında OSAS ın ağırlığı ile korele olarak SHD istatiksel anlamlı düzeyde yüksek gözlendi (p <0.001). Ayrıca kontrol grubu ile karşılaştırıldığında OSAS ın ağırlığı ile korele olarak FMD, istatiksel anlamlı düzeyde düşük bulundu (p <0.001). OSAS'lı hastalarda serum heparanaz düzeyi, AHİ, FMD ve Hb-A1c ile anlamlı olarak ilişkili bulundu. SHD'nin OSAS'lı hastalarda VKİ ile anlamlı derecede ilişkili olduğu bulundu (r = 0.30, p = 0.001), ancak kontrol grubunda SHD ile VKİ ilişkisi bulunamadı (p=0.82). Lineer regresyon analizinde, SHD ve VKİ nin, AHI için bağımsız prediktör faktör olarak bulundu (sırasıyla p <0.001 ve p = 0.006). SHD ve ürik asit seviyeleri lineer regresyon analizinde FMD' nin bağımsız prediktör faktörü olduğu bulundu. Sonuç: SHD, OSAS şiddeti (AHI) arttıkça anlamlı bir şekilde arttığı izlendi. Aynı zamanda SHD azaldıkça olgularda FMD yanıtının olmadığı izlendi. OSAS' lı hastalarda heparanaz düzeyindeki artış, bu hastalardaki artmış kardiyovasküler hastalıklar oranını açıklayabilir. Anahtar Kelimeler: Obstruktif Uyku Apne sendromu, Heparanaz, Endotelyal Disfonksiyon (SS-06) Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Tanısında Ve Tedavi Takibinde İdrar Biyobelirteçleri; Lipokalin Tip Prostaglandin-D Sentaz Ve F2- İzoprostan Murat Türk 1, Oğuz Köktürk 1, Zeynep Işıkdoğan 1, Canan Yılmaz Demirtaş 2 1 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara 2 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Ankara Amaç: Bu çalışma ile obstrüktif uyku apne sendromunun (OSAS) varlığı, şiddeti ve tedavi yanıtının, oksidatif stres belirteçleri olan lipokalin-tip prostaglandin D sentaz (L-PGDS) ve F2- izoprostan idrar düzeyleri ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Metod: Çalışmaya 52 si hasta, 26 sı kontrol grubu olmak üzere toplam 78 gönüllü dahil edildi. Kontrol grubundan ilk PSG gecesi öncesi ve sonrası, hasta grubundan ilk PSG ve titrasyon geceleri öncesi ve sonrası idrar örnekleri alındı. Her iki belirteç idrar düzeyleri ELISA yöntemi ile tayin edildi. Sonuçlar: Hasta grubunda uyku öncesi ve sonrası L-PGDS düzeyi daha yüksekti (sırası ile 1.211±1.49 vs 0.44±0.41, p=0.002 ve 1.47±1.61 vs 0.47±0.32, p<0.001). Her iki belirteçte ilk PSG gecesi uyku sonrasında, uyku öncesine göre belirgin artış izlendi (L-PGDS için 1.211±1.49 vs 1.47±1.61, p=0.03; F2-izoprostan için 6.82±7.06 vs 8.59±8.95, p=0.037). Kontrol grubunda her iki belirteçte artış saptanmadı. Titrasyon sabahında L-PGDS ve F2-izoprostan düzeylerinde geceye göre azalma izlendi. Titrasyon sabahındaki F2-izoprostan düzeyinde, ilk PSG sabahına göre anlamlı düşüş saptandı (6.19±6.82 vs 8.59±8.95, p=0.002). Apne-hipopne indeksi ile her iki belirteç arasında anlamlı korelasyon saptanmadı.

Tartışma: Bu bulgular tedavi edilmemiş obstrüktif uyku apne sendromunda gece boyunca belirgin bir oksidatif stres olduğunu; L-PGDS ve F2-izoprostanın OSAS varlığının ve tedavi yanıtının değerlendirilmesinde kullanılabileceğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Obstrüktif uyku apne sendromu, oksidatif stres, biyobelirteç Tablo

(SS-07) Cpap Kullanım Süresinin Lipid Profili Üzerine Etkisi Doğan Atan 1, Nurcan Yurtsever Kum 2, Kürşat Murat Özcan 3, Hüseyin Dere 2 1 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz AD, Çorum 2 Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, KBB Kliniği, Ankara 3 Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz AD, Giresun Amaç: Çalışmamızın amacı Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu (TUAS) tedavisinde Devamlı pozitif havayolu basıncı (CPAP) kullanımının lipid profili üzerine etkisini araştırmaktır. Gereç-Yöntem: Çalışma orta veya ağır TUAS tanısıyla CPAP kullanan 48 hasta ile yapıldı. Kontrol grubuna ise yapılan Polisomnografi (PSG) sonucu AHİ<5 olan, hasta grubu ile yaş ve cinsiyet açısından uyumlu 39 birey dahil edildi. Hasta grubunun CPAP kullanım süreleri yıl olarak, günlük kullanım süreleri ise saat olarak kaydedildi. Hasta grubu ile kontrol grubunun trigliserit, total kolesterol, HDL ve LDL değerleri istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Hasta grubunun CPAP tedavisi öncesinde ve CPAP kullanımı sırasında trigliserit, total kolesterol, HDL ve LDL parametrelerine bakıldı ve istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Ayrıca CPAP kullanım süresi ve kullanım saati ile bu parametrelerdeki değişimlerin korelasyonu istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Trigliserit, TUAS grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olarak bulundu (p= 0.024). CPAP kullanımı ile trigliserit istatiksel olarak anlamlı derecede azalmıştır (p<0.001). CPAP toplam kullanım süresi ve günlük kullanım süresine göre yapılan karşılaştırmada; CPAP kullanım yılı arttıkça HDL düzeyi istatistiksel olarak anlamlı derecede artarken (p= 0.039), CPAP ın günlük kullanım saati artıkça total kolesterol düzeyinde azalma görülmüştür (p= 0.049). Sonuç: CPAP tedavisi, CPAP kullanım süresi arttıkça HDL de artışa neden olarak lipid profilinin düzelmesine katkı sağlamaktadır. Günlük CPAP kullanım süresi artması, total kolesterol düşmesine neden olarak lipid profilinde düzelmeye neden olmaktadır. CPAP tedavisinin lipid profiline olumlu etkileri toplam CPAP kullanım süresi ve günlük kullanım süresi arttıkça belirginleşmektedir. Anahtar Kelimeler: uyku apne sendromu, devamlı pozitif havayolu basıncı, kolesterol, hdl (SS-08) Cerrahi Tedavi Sonrası Gelişen Kompleks Uyku Apnesi Ahmet Cemal Pazarlı 1, Ali Kahraman 2, Handan İnönü Köseoğlu 1 1 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi,Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı,Tokat 2 Lüleburgaz Özel Bir Nefes Hastanesi,Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Kliniği,Kırklareli

Amaç: OSAS nedeni ile cerrahi tedavi uygulanmış hastada gelişen komplex uyku apne sendromu nedeni ile vakamız sunulmuştur. Olgu: 38 erkek hasta tanıklı apne,gündüz uyku hali,halsizlik ve horlama şikayetleri ile başvurdu.hastanın vucut kitle indexi (VKI) 21.5 kg/m2 ve ek hastalık öyküsü yoktu.hastaya uygulanan tüm gece polisomnografi (PSG) tetkikinde apne hipopne indexi (AHİ) 23,4 h olarak tespit edildi ve titrasyon uygulandı.hastada mallampati class 3 tespit edildi, hasta cihaz kullanmayı kabul etmemesi üzerine cerrahi tedavi olarak anterior palatoplasti uygulandı.hastanın cerrahi tedavi sonrası şikayetlerinde artma tespit edildi. Kontrol PSG'de AHİ nin 45.9 h olduğu gözlendi, ve hastaya CPAP titrasyonu uygulandı.cpap titrasyonu sonucu hastada komplex uyku apne sendromu (Com-SaS) gelişti.kontrol CPAP titrasyonunda santral apne hipopne indeksinin >5 olması üzerine BPAP titrasyonu uygulandı. BPAP/ST reçete edilen hasta kontrolde tüm şikayetlerinde gerileme ve santral AHİ <5 sağlandı ve takibe alındı.hastanın PSG ve titrasyon uyku verileri tabloda hipnogram sonuçları ise şekil 1 ve 2 de verilmiştir Sonuç: Com-Sas; Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS) tanısı nedeniyle PAP tedavisi uygulanan bazı olgularda, PAP tedavisi sonrası daha önceden olmayan santral apnelerin veya var olan santral apnelerin artması ile karakterize bir klinik tablodur. Ağıziçi araç ve cerrahi tedavi sonrası, olgu sunuları şeklinde de olsa benzer tablonun yayınlanması nedeniyle, ileride Comp- SAS tanımının yalnızca PAP tedavisi değil, OSAS tedavisi sonrasında. şeklinde değişmesi muhtemeldir. OSAS'da ilk tedavi seçeneği PAP tedavisidir. Ancak PAP kullanamayan veya tolere edemeyen hastalarda cerrahi tedavi ilk seçenek olabilir.osas için uygulanan birçok cerrahi yöntem tarif edilmiştir. Vakamızda cerrahi tedavi sonrası OSAS şiddetinin artması ve tedavide Com-Sas gelişmesi nedeni ile sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: apne-hipopne indeksi, anterior palatoplasti, komplex uyku apne sendromu

Şekil 1 A-Tanı polisomnografi hipnogram B-Titrasyon hipnogram Şekil 2 A-Cerrahi tedavi sonrası polisomnografi hipnogram B-Cerrahi tedavi sonrası CPAP titrasyonu hipnogram

Tablo.Polisomnografi ve titrasyon sonucu uyku verileri Tanı PSG Titrasyon Cerrahi sonrası PSG Cerrahi sonrası CPAP Titrasyonu Cerrahi sonrası BPAP Titrasyonu Toplam uyku süresi (dakika) Uyku etkinliği (%) REM (dakika)* (%) Evre 1 (dakika)* (%) Evre 2 (dakika)* (%) Evre 3 (dakika)* (%) 300 356 261.7 381.3 245.9 89.4 87,1 83.2 89.2 84.5 38.5/12.8 47.8/13.4 52.0/19.9 134.0/35.1 53.5/21.8 13.0/4.3 7.9/2.2 21.0/8 29.0/7.6 3.0/1.2 110.5/36.8 98.3/27.6 126.2/48.2 127.8/33.5 143.5/58.4 138.0/46 114.9/32.2 62.5/23.9 90.5/23.7 45.9/18.7 AHİ 23.4 0.7 45.9 3.6 2.7 AHİREM 3.1 0.9 25.4 3.1 2.2 AHİNREM 26.4 0.6 50.9 3.9 2.8 AHİSUPİN 49.1 0.9 34.9 4.5 1.9 AHİSOL-SAĞ YAN Santral apne sayısı Obstrüktif apne sayısı 14.6-3.4 0-1.2 22.7-8.2 3.4-0 2.9-4.8 3 0 3 13 3 10 0 60 9 3 Mixt apne sayısı 4 1 4 1 2 Hipopne sayısı 100 2 134 1 1 Uyanıklık O2 saturasyonu Ortalama O2 saturasyonu Minimum O2 saturasyonu 92 94 94 95 95 92 93 93 94 95 76 88 77 90 91 ODİ 32.4 2.8 55.9 3.5 3.7 En uzun apne süresi (saniye) 62 24 47 19 13 yku evreleri toplam uyku amanının yü desi ve dakika olarak verildi, REM:Rapid Eye Movement AHI:Apne Hipopne indeksi, ODİ: oksijen desaturasyon indeksi

(SS-09) Arnold Chiari Malformasyonu ve Santral Uyku Apne Sendromu Gülgün Çetintaş Afşar 1, Sema Saraç 1, Özgür Bilgin Topçuoğlu 2 1 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştrma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları 2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştrma Hastanesi, Nöroloji Bölümü Amaç: ICSD -3 sınıflamasında uyku ile ilişkili solunum bozuklukları alt grubunda yer alan santral uyku apne sendromu PSG de tüm apne ve hipopnelerin %50 den fazlasının santral tipte olması ile karakterize bir hastalık tablosudur. Medikal Hastalığa bağlı Cheyne-Stoke (CSB) olmadan santral uyku apnesi alt grubunda en sık görülen patolojiler santral sinir sistemi lezyonları (vasküler, neoplastik, travmatik, demiyelinizan vs.) ve son dönem böbrek hastalığıdır Arnold chiari malformasyonu olan olgu ile santral uyku apne sendromu ve tedavisini tekrar gözden geçirmeyi amaçladık. Olgu: H.D; 54 yas K 2013 yılında merkezimize horlama, uykuda nefes durması (tanıklı apne), gündüz uyku hali şikayetleri ile başvurdu. Sigara kullanım öyküsü olmayan hasta astım tanısı ile de takip edilmekteydi. VKİ: 32/kg/m², ESS 10 idi. Hastaya o dönemde merkezimizde uyku apne ön tansı ile polisomnografi yapıldı. (Tablo 1) Beyin MR Arnold Chiari ile uyumlu bulgular izlendi ve Beyin Cerrahisine yönlendirildi. Hasta kontrole gelmedi. 09/01/2017 de Horlama, uykuda nefes durması ve gündüz uyku hali şikayetlerinin devam etmesi nedeni ile tekrar başvurdu. ESS: 3 2015 yılında opere olduğu ancak tam bir düzeltme sağlanamadığı öğrenildi. Nöroloji konsultasyonu istendi. 20/01/2017Beyin MR:Serebellar tonsiller foramen magnuma doğru 9mm herniye olarak raporlandı. Tekrar PSG yapıldı. (Tablo 2) 19/03/2017 PSG ile birlikte titrasyon yapıldı. 8 cmh2o basınçta hastanın santral apneleri dahil anormal solunum olayları ortadan kalktı. (AHI:0/saat) Sonuç: Santral Uyku apne sendromu Obstrüktif uyku apne sendromuna göre daha nadir görülmekle birlikte öncelikle tedavisi altta yatan patolojinin düzeltimesidir. Ancak bu her zaman mümkün olmamaktadır. PAP tedavi seçeneği göz önünde bulundurulmalı ve uygun PAP cihazı uygulanmalıdır. Anahtar Kelimeler: horlama, arnold chiari malformasyonu, santral apne

PSG Bulguları 2013 Time in bed (dk) 507 dk TST (dk) 247 dk Uyku etkinliği (%) %50 N1 dk,% 18.5dk %7.5 N2 dk,% 138.5dk (%56) N3 dk,% 60.5 dk (%24.5) REM dk,% 29.5 dk (%11.9) T. AHI 56/saat Santral AI Obstrüktif AI Santral HI Obs. AHI 23/saat 9.75/saat 0/saat 34.75/saat Ort O2 Sat % %92 Min O2 Sat % %76 PSG Bulguları 2017 Time in bed (dk) 452 dk TST (dk) 352 dk Uyku etkinliği (%) %77.7 N1 dk,% 17 dk (%4.8) N2 dk,% 257 dk (%73) N3 dk,% 68.5 dk (%19.5) REM dk,% 9.5 dk (%2.7) T. AHI 36.14/saat Santral AI Obstrüktif AI Santral HI Obs. AHI 21/saat 3.41/saat 0/saat 12.41/saat Ort O2 Sat % %94 Min O2 Sat % %73

(SS-11) Katapleksili Narkolepsili Bir Olgu Sunumu Sevda Yıldız Gökçeer 1, Özlem Ad Çobanoğlu 2, Füsün Mayda Domaç 2, Gökçen Akar Öztürk 3, Reyhan Gürer 4 1 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği ve Uyku Merkezi İstanbul 2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroloji ve uyku Merkezi İstanbul 3 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul 4 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Üsküdar Devlet Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul Gündüz aşırı uykululuk hali önemli bir toplum sağlığı sorunudur.gündüz uykululuk birçok nedenden oluşabilir. Katapleksili Narkolepsi ise nadir görülen santral orijinli bir hipersomni olup gündüz uyku atakları,aşırı gündüz uykululuğu,duygusal uyaranlarla tetiklenen kas güçsüzlüğü öyküsüyle gelen hastalarda akla gelmelidir. Toplumda Katapleksili Narkolepsi nadir olup % 0,02-0,06 oranları arasında gözlenmektedir. Biz bu sunumumuzdaki olgumuzla Katapleksili Narkolepsiye farkındalık yaratmayı amaçladık. Olgumuz 23 yaşında erkek hasta,aşırı uykululuk,unutkanlık,dalgınlık yakınmaları ile polikliniliğimize başvurmuş olup ayrıntılı anamnezinde gülme ve ağlamalar ile yere düşmeleri olduğu, uykuya dalma ve uyanma sırasında hallüsinasyonlar gördüğü öğrenildi. Yapılan tüm gece polisomnografisi normal olup ardından yapılan Çoklu Uyku Latans Testinde (MSLT de) uyku latansı 7.5 dakika olup 2 SOREM izlenmiştir. Katapleksili Narkolepsi tanısı alan hastaya Modafinil tedavisi başlanmış ve 45 dakikalık gündüz uyku şekerlemesi (nap) önerilmiş ve hasta tedaviden fayda görmüştür. Sonuç olarak gündüz aşırı uykululuğu olan hastalarda Narkolepsinin akla gelerek gündüz uyku atakları, uyku paralizisi, katapleksi, hipnogojik ve hipnopompik hallüsinasyonların sorgulanması önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: hipersomni, katapleksi, narkolepsi, uyku atakları (SS-12) Katapleksisiz Narkolepsi Bir Olgu Sunumu Özlem Ad Çobanoğlu 1, Sevda Yıldız Gökçeer 2, Gökçen Akar Öztürk 3, Reyhan Gürer 4, Füsun Mayda Domaç 1 1 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroloji Kliniği ve Uyku Merkezi İstanbul 2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Hastanesi Nöroloji ve Uyku Merkezi İstanbul 3 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul 4 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Üsküdar Devlet Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul Gündüz uykuluk nedenleri arasında Tip 2 Narkolepsi, katapleksinin olmaması ile tip 1

Narkolepsiden ayrılmakta ve gündüz aşırı uykululuk ile giden idiopatik hipersomni, ilaca bağlı hipersomni gibi birçok gündüz uykululuğa neden olan hastalıkla karışmaktadır. Tanımlamasında en az 3 aydır önlenemez gündüz uyku atakları olması, katapleksinin olmaması, Çoklu Uyku Latans Testinde (MSLT)uyku latansının 8 dakika ve altında olması ve en az 2 SOREM görülmesi ile aşırı gündüz uykululuğa yol açacak başka bir nedenin olmaması ile tanı konulan bir hastalıktır. Biz bu olgumuzla katapleksili narkolepsiye göre daha sık görülen bu hastalığın tanısında MSLT önemini vurgulamak istedik. Olgu: 19 yaşındaki kadın hasta gün içinde aşırı uykululuk, dikkatinin azalması, sabah kalkmada güçlük yakınması ile uyku kliniğimize başvurdu. Yapılan tüm gece Polisomnografi (PSG) ve Çoklu Uyku Latans Testi tetkiklerinde; PSG de uyku etkinliği %90 olup AHI: 1,26 bulunmuş, MSLT de uyku latansı 4,9 dakika ve 2 SOREM (Sleep Onset Rem) saptanmıştır. Sonuç: Biz bu olgu sunumumuzda katapleksisiz narkolepsi tanısı alan hastamız nezdinde gündüz aşırı uykululuk yapacak diğer nedenlerin ekarte edilmesi halinde polisomnografisi normal olan hastalarda santral orijinli hipersomnilerin atlanmaması ve hipersomni nedenlerinin ayrımı için PSG+MSLT tetkiklerinin önemli olduğu görüşündeyiz. Anahtar Kelimeler: çoklu uyku latans testi, gündüz uykululuk, hipersomni, narkolepsi (SS-13) İdiopatik Hipersomnili bir Olgu Nedeniyle Aşırı Gündüz Uykululuğunun ve Uyku Sarhoşluğunun İrdelenmesi Sevda Yıldız Gökçeer 1, Reyhan Gürer 2, Özlem Ad Çobanoğlu 3, Gökçen Akar Öztürk 4, Füsun Mayda Domaç 3 1 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği ve Uyku Merkezi İstanbul 2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Üsküdar Devlet Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul 3 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroloji Kliniği ve Uyku Merkezi İstanbul 4 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul Aşırı gündüz uykululuk toplumda çok sık görülmekte olup bir çok uyku bozukluğuna da eşlik etmektedir. İdiopatik Hipersomni ise gündüz aşırı uykululuğun 16anı sıra gece uyku etkinliğinin %90 gibi yüksek olması, gündüz uykululuğu açıklayacak uyku apne sendromu, narkolepsi, katapleksi, yetersiz uyku sendromu, geç veya erken uyku faz değişikliği, ilaç veya madde kullanımına bağlı uykululuk hali gibi nedenlerin dışlandığı kişilerde akla gelmelidir. Biz bu sunumumuzda gündüz uykululuk, uyku sarhoşluğunun klinik tablosunu irdeleyerek idiopatik hipersomninin katapleksisiz Narkolepsi ve diğer hipersomnilerden ayrımında PSG+MSLT nin önemini vurgulamayı amaçladık. Olgumuz 29 yaşında sabahları uyanamama, çok yorgun kalkma, gündüz aşırı uykululuk hali, dikkat azlığı ve unutkanlık yakınmaları ile başvuran bir erkek hasta olup, anamnezinde katapleksi, narkolepsi düşündürecek bir bulguya rastlanmamıştır. Yapılan

polisomnografisinde uyku etkinliği %89, AHI: 0,1 bulunup, PSG si normal olarak değerlendirilmiştir. Ardından yapılan MSLT de uyku latansı 6 dakika ve 1 SOREM gözlenmiştir. Eşlik eden başka bir hastalığı saptanamayan hastaya Modafinil başlanmış ve hasta bu tedaviden fayda görmüştür. İdiopatik Hipersomni tanısı gündüz uykululuğa neden olacak hastalıkların ekarte edilmesi sonrası yapılan 24 saatlik polisomnografide veya 7 günlük aktigrafi süresince en az 660 dakika uyuyan kişilerde veya Çoklu Uyku Latans Testinde (MLST) uyku latansının 8 dakika ve altında olması ve/veya birden az SOREM bulunması kriterlerini karşılaması halinde konur. İdiopatik Hipersomninin patofizyolojisi halen tam bilinmemekte olup, genel popülasyonda milyonda 20-50 oranında görüldüğü hesaplanmaktadır. Sıklıkla 10-30 yaşları arasında görülüp, hastaların yaklaşık %50 sinde aile öyküsü mevcuttur. Sonuç olarak hipersomnilerin ayırıcı tanısında çoklu uyku latans testi polisomnografiyi takip eden günde yapılması gereken olmazsa olmaz testimiz olduğu görüşündeyiz. Anahtar Kelimeler: çoklu uyku latans testi, gündüz uykululuk, idiopatik hipersomni, uyku sarhoşluğu (SS-14) Uykuda Solunum Bozukluğu ve Narkolepsi Birlikteliği: 2 Olgu Sunumu Sevda Yıldız Gökçeer 1, Özlem Ad Çobanoğlu 2, Reyhan Gürer 3, Gökçen Akar Öztürk 4, Füsun Mayda Domaç 2 1 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği ve Uyku Merkezi İstanbul 2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroloji ve Uyku Merkezi İstanbul 3 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Üsküdar Devlet Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul 4 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği İstanbul Gündüz aşırı uykululuğa neden olan iki hastalığın aynı kişide görülmesi nadir değildir. Bu gibi durumlarda tanıda gri zone diyebileceğimiz komorbid durumlara dikkat çekmek üzere iki olgumuzu sunmayı amaçladık: Olgu 1: Gündüz aşırı uykululuk, unutkanlık, sabah yorgun kalkma, şikayetleri ile başvuran 24 yaşındaki erkek hastada yapılan polisomnografide uyku etkinliği %84, AHI: 6,48 olup sırtüstü pozisyonda oksijen satürasyonunun%88 e düştüğü ve hipopnelerinin arttığı gözlenmiş, Çoklu Uyku Latans Testinde (MSLT)ise uyku latansı 4 dakika olup 5 Nap te 5 kez SOREM saptanmıştır. Bu bulgularla hastada Katapleksisiz Narkolepsi (Narkolepsi Tip 2) ve pozisyonel hafif Obstruktif Uyku Apne Sendromu (OUAS) birlikteliği düşünülerek KBB konsültasyonu yapılmış pozisyon önerileri uygulanmış ve Uyku Kliniğimizce Modafinil tedavisi verilerek takibe alınmıştır. Olgu 2: Gündüz aşırı uykululuk, dikkat azlığı, unutkanlık, nadiren horlama yakınmaları ile gelen 32 yaşındaki kadın hastanın yapılan polisomnografisinde uyku etkinliği %87,5 tüm

pozisyonlarda Rem ve Nrem de saatte horlama indeksi 80.1 olup AHI: 0.80 bulunmuştur. MSLT de uyku latansı 2,3 dakika olup 5 Napte 4 SOREM izlenmiştir. Bu bulgularla hastada Katapleksisiz Narkolepsi ve Basit Horlama birlikteliği düşünülmüş ve KBB Konsültasyonu sonrası alerjik rinit tanısı konularak medikal tedavi verilmiş sonrasında Uyku Kliniğinden Narkolepsi Tip 2 için takibe alınmış, Modafinil tedavisi başlanmıştır. Sonuç olarak uykuda solunum bozuklukları, uykuda hareket bozuklukları, huzursuz bacak sendromu ve santral hipersomniler birlikte görülebilebilmekte ve OUAS olan olgularda önce OSAS ve / veya huzursuz bacak sendromu tedavi edilerek OUAS lu olgularda gerekirse CPAP ile MSLT yapılmalı ve tanı netleştirilmelidir. Anahtar Kelimeler: çoklu uyku latans testi, gündüz uykululuk, narkolepsi, polisomnografi, uyku apne sendromu (SS-15) Uykuda Yeme Alışkanlığı(SRED) Olan Olgu Sunumu Mustafa Çam Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Kliniği Denizli Giriş: Uyku ile ilişkili yemek yeme bozukluğu (SRED), genellikle non- REM uyku evresinde görülen bir parasomni olarak tanımlanır. İstemsiz bir şekilde ortaya çıkan tekrarlayıcı yemek yeme ya da içme atakları ile karakterizedir. Olguların çoğunda olay sırasında bilinç düzeyinde azalma vardır. SRED varlığında ortaya çıkan temel sorunlar; garip ve uygunsuz hatta toksik özellikte gıda tüketimi, uyku ile ilişkili yaralanma, kilo artışı ve ek sağlık problemleridir. Bu yazıda uykuda yemek yeme alışkanlığı sonucu kilo artışı yakınması olan olgu sunulmaktadır. Olgu: 38 yaşında erkek hasta sabah kalktığında yastığında yemek artıkları olması nedeniyle kliniğimize başvurdu. Geceleri yemek yeme alışkanlığı olduğu halde bunu hatırlamadığını ifade ediyordu. Özgeçmiş ve soygeçmişinde özellik yoktu. Hasta poliklinik başvurusu sırasında psikiyatrik hastalık tanısı ile 1 yıldır antidepresan ve antipsikotik ajan kullanıyordu. Kilosu 110 kg olarak saptanmış olup son 1 yılda 10 kg aldığını söyledi. Hastanın laboratuar ve beyin görüntüleme tetkikleri normal bulundu. Polisomnografi de orta düzey OSAS saptandı. EEG normal saptandı. Çekim sabahı hasta atak konusunda sorgulandı ve hasta olanları hatırlamadığını söyledi. Topiramat başlanan hastada kısmi düzelme saptandı. Tartışma: 20-40 yaşları arasında ve kadınlarda daha sık görülür. SRED, tüm yemek yeme bozukluklarının %16,7 sini oluşturmaktadır. Çoğu hasta tanısız kalmaktadır. Ayırıcı tanı bu açıdan oldukça önemlidir. Özellikle psikiyatrik bozuklukların eşlik ettiği diğer yemek yeme bozuklukları ile karışabilmektedir. Antidepresan ve antipsikotik ajanlar, SRED için predispozan özelliktedir. SRED tanısı ICSD-3 tanı kriterlerine göre klinik olarak konmaktadır ve tanı için PSG zorunlu değildir. SRED tedavisi topiramat ve dopaminerjik ajanlar ile olmaktadır. SRED beklenenden sık görülen ve ayırıcı tanı açısından akılda bulundurulması gereken bir hastalıktır. Anahtar Kelimeler: SRED, uyku, yemek

(SS-16) Obstrüktif Uyku Apne Sendromu İle Birliktelik Gösteren Solunum Yetmezliği Olgusu Handan İnönü Köseoğlu Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Tokat Olgu: 69 yaşında kadın hasta. Bir ay önce solunum yetmezliği tanısıyla dış merkezde yatırılarak tedavi verilmiş. Horlama, tanıklı apne, gündüz aşırı uyku hali yakınmaları nedeniyle uyku apne sendromu ön tanısıyla polisomnografi (PSG) yapılmış. PSG de apne hipopne indeksi (AHİ): 93.84, (toplam 696 solunumsal olayın 131 obstrüktif apne, 181 mikst apne, 28 santral apne, 356 hipopne) en uzun apne süresi 34.2 saniye, uyanıklık oksijen saturasyonu %82, gece minimum oksijen saturasyonu %55, oksijen desaturasyon indeksi: 98.97 tespit edilmiş. Fizik muayenede; beden kitle indeksi: 37.5, boyun çevresi: 42 cm, bel çevresi: 130 cm, Epworth Uykululuk Skoru: 21 tespit edildi, kifoskolyoz mevcuttu. Ek hastalıkları; KOAH (uzun etkili β2 agonist+iks, uzun etkili antikolinerjik), hipertansiyon (perindopril + indapamid) idi. Sigara: 40 pkt/yıl, aktif içiciydi. SFT de FEV1: %59 FVC: %58, FEV1/FVC: %71.9, uyanıkken oda havasında alınan arter kan gazında ph: 7.39, pco2: 59.5 mmhg po2: 51.2 mmhg O2 sat: %85.2 tespit edildi. Ekokardiyografi yapıldı; sağ kalp boşlukları dilate, PAB: 45 mmhg idi. Ağır dereceli OSAS (Obstrüktif uyku apne bozuklukları), KOAH, kifoskolyoz (Tıbbi bozukluklara bağlı uyku ilişkili hipoventilasyon) tanıları olan hastaya PAP titrasyonu yapıldı. IPAP: 22 cmh2o, EPAP:18 cmh2o basınçlarda BPAP-ST cihazıyla birlikte nazal oksijen tedavisi reçete edildi. Olgu OSAS ile birliktelik gösterebilecek ikincil patolojilerin olabileceğine dikkat çekmek amacıyla sunuldu. Sonuç: OSAS birçok patolojiye eşlik edebilir. Bu nedenle OSAS'lı olgular değerlendirilirken altta yatan diğer uyku bozuklukları ve ikincil klinik durumlar açısından olgular irdelenmeli ve tedavi planı buna göre yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: obstrüktif uyku apne sendromu, KOAH, kifoskolyoz

Şekil 1: Olgunun Akciğer Grafisi

Şekil 2: Titrasyon Gecesine Ait Basınç Grafisi