Zigomikozis, Zygomycetes grubuna ait mantarların

Benzer belgeler
MUKORMİKOZ (ZİGOMİKOZ) Dr.Halis Akalın Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Nocardia Enfeksiyonları. Dr. H.Kaya SÜER Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Hematolog Gözüyle Fungal İnfeksiyonlara Yaklaşım. Dr Mehmet Ali Özcan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı İzmir-2012

NİLGÜN ÇERİKÇİOĞLU MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Doç. Dr. Erdal Eren. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrin Bilim Dalı

İnvazif Fungal İnfeksiyonların Tedavi Seçeneklerinin Olguya Dayalı İrdelenmesi Mukormikoz

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Doç Dr Bahadır Ceylan Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Küf Türlerinin Epidemiyolojisi. Yrd. Doç. Dr. Özge Turhan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması

Febril Nötropenide Fungal İnfeksiyonlara Klinik Yaklaşım

Fungal Etkenler. Toplantı sunumları Dr.AyşeKalkancı. Santral Sinir Sistemi Enfeksiyonlarında Tanı. Ege Mikrobiyoloji Günleri-3

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ

OLGU SUNUMLARI. Dr. A. Nedret KOÇ. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Kayseri

İNVAZİV PULMONER ASPERJİLLOZ Dr. Münire Gökırmak. Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A.D.

İnvaziv Aspergillozis

Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

İnvaziv Aspergilloz da Tedavi Yaklaşımları

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

DR ALPAY AZAP ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI ve KLİNİK MİKROBİYOLOJİ AD

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde Febril Nötropenik Hasta Antifungal Tedavi Uygulama Prosedürü

ANTİFUNGAL TEDAVİ: PRE-EMPTİF Mİ EMPİRİK Mİ? Prof. Dr. Ayper SOMER İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik İnfeksiyon Hastalıkları

İNVAZİF FUNGAL İNFEKSİYONLAR. Doç. Dr. Ç.Banu ÇETİN Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi

FUNGAL RİNOSİNÜZİTLER. Doç. Dr. Özge Turhan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

FEBRİL NÖTROPENİ : 2009 DA NELER OLDU? Dr Alpay AZAP Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

S İ S T E M İ K M İ K O Z L A R

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

EMPİRİK ANTİFUNGAL TEDAVİ ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR

İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Febril Nötropeni Grubu. Febril Nötropeni Simpozyumu , Ankara

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu

FUNGAL İNFEKSİYONLARDA TANI SORUNLARI RADYOLOJİK SORUNLAR

İnvazif Mantar İnfeksiyonlarında Preemptif Tedavi

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

AKILCI ANTİFUNGAL KULLANIMI. Dr Alpay AZAP Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hst ve Klinik Mikr AD

Uluda Üniversitesi T p Fakültesi, Klinik Mikrobiyoloji ve nfeksiyon Hastal klar Anabilim Dal, Bursa

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI. Tanı ve Sorunlar. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa

Aspergillus Epidemiyoloji Klinik Tanı. Mehmet Ali Özcan Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü İzmir 2014

Rinoorbital Mukormikoz: Palatal Nekroz

İnvazif Kandida İnfeksiyonları Tedavi. Prof. Dr. Nur YAPAR DEÜTF İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D.

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI


Mukormikoz: 12 Olgunun Retrospektif Değerlendirilmesi

Antifungallerin Akılcı Kullanımı ve Yönetimi

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul


Pediatrik Hastalarda Antifungal Tedavi Yaklaşımları

MUKORMİKOZ ARTIK DAHA SIK MI?

Penetran Göz Yaralanmaları

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 7 Şubat 2018 Çarşamba. Dr.

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Onkoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 6 Aralık 2016 Salı

Febril Nötropenik Hastada Antimikrobiyal Direnç Sorunu : Kliniğe Yansımalar

OLGU SUNUMU. Dr. Nur Yapar. DEÜTF İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D Şubat 2010 Ankara

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

Prof. Dr. Özlem Tünger Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

ANTİFUNGAL DİRENÇ ve ANTİFUNGAL DUYARLILIK TESTLERİ

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Yoğun Bakımda Kandida Dışı Fungal İnfeksiyonlar: Aspergillus spp.

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik

KÖK HÜCRE NAKİL HASTALARINDA FUNGAL KEMOPROFİLAKSİ

GİRİŞ. Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) önemli morbidite ve mortalite sebebi. ABD de yılda KDE, mortalite % 35-60

Doripenem: Klinik Uygulamadaki Yeri

Doç. Dr. Bilgin ARDA Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Piyelonefrit Tedavi süreleri? Dr Gökhan AYGÜN CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

Ventilatör İlişkili Pnömoni Tanısında Endotrakeal Aspirat Kantitatif Kültürü ile Mini-Bal Kantitatif Kültürü Arasındaki Uyum

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

FEBRİL NÖTROPENİK HASTALARDA ERCİYES ÜNİVERSİTESİ DENEYİMİ

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

DİYABETİK AYAK ENFEKSİYONLARININ KLİNİK SINIFLANDIRMASI

Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji

FEN kurs 2009 risk değerlendirmesi

FEN TEDAVİSİNDE GENEL ANTİBİYOTERAPİ EĞİLİMİ

Sunum Planı. Hayatı Tehdit Eden. Enfeksiyon. Kimler Risk Altında? Nasıl Sınıflanıyor MSS Enfeksiyonları

Eser Elementler ve Vitaminler

KANDİDA PROFİLAKSİSİ. Dr. Sema ALP-ÇAVUŞ Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 17 Aralık 2011

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Candida Epidemiyolojisi. Dr. Nur Yapar Aralık 2009 Çeşme İzmir

Mine Doluca Dereli Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim

Gülşen Mermut İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi. KLİMİK, 24 Mart 2011, Manavgat-Antalya

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

Febril Nötropenik Hastada Antifungal Profilaksi

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

YILIN SES GETİREN MAKALELERİ

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI

KANDİDÜRİ Olgu Sunumları

Transkript:

Zigomikozis Esin ŞENOL* * Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Klinik Bakteriyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı, ANKARA Zigomikozis, Zygomycetes grubuna ait mantarların neden olduğu, nadir karşılaşılan ama sıklıkla ölümcül seyreden mikozları tanımlamaktadır. Tüm doğada yaygın olarak bulunan bu sınıftaki küf mantarları, Mucorales ve Entomophthorales takımı olmak üzere klinik olarak önem taşıyan başlıca patojenleri içeren iki gruba ayrılır [1]. Patojenik zigomiçetlerin sınıflandırılması ve zigomikozisin klinik özellikleri Tablo 1 de verilmektedir [2]. Bu gruplar birbirinden farklı klinik tablolara yol açmaktadır. Genel olarak Mucorales takımına ait mantarlar, konakta hazırlayıcı koşullar varlığında hızla ilerleyen, doku yıkımı ve kan damarlarının invazyonu ile seyreden ağır klinik tablolara yol açmakta ve mukormikozis olarak tanımlanmaktadır. Entomophthorales takımına ait mantarlar ise normal konakta, daha çok tropikal ve subtropikal bölgelerde, yavaş seyirli, nazal submukoza, sinüsler ve ekstremiteler ile gövdede subkütan, lokalize infeksiyonlara neden olmakta ve entomoftoramikozis olarak tanımlanmaktadır. Zygomycosis Key Words: Zygomycosis, Diagnosis, Treatment Anahtar Kelimeler: Zigomikozis, Tanı, Tedavi Başlangıçta, insan patojenlerinin çoğunlukla Mucorales grubuna ait olması ve klinik tablolar arasındaki belirgin farklılık nedeniyle zigomikozis yerine sıklıkla mukormikozis tanımlaması kullanılmakta idi. Ancak son yıllarda Entomophthorales ile ortaya çıkan infeksiyonlardaki coğrafi dağılımın, histopatoloji ve konak yelpazesinin değiştiği ve iki grubun neden olduğu infeksiyonların klinik, epidemiyolojik ve histopatolojik olarak ayrımının mümkün olmayabileceği bilinmektedir. Bu nedenle ve mantar sınıflandırma sistemindeki değişimleri daha doğru yansıttığı için zigomikozis terminolojisi daha uygun bulunmaktadır [2,3]. Ancak bazı otörlere göre bu terminoloji fazla geniş ve belirsiz bulunmakta, klinik uygulamada pratik olmadığı düşünülmektedir [4]. Sonuç olarak mukormikozis tanımlaması da halen tıp literatüründe yer almaktadır. ETKENLER ve EPİDEMİYOLOJİ Zygomycetes grubu mantarlar çevrede ve dokuda hif formları ile çoğalır. Bu hifler, septasız olup geniştir, dik açı ile dallanır ve dokuda kurdela gibi görünür. Bu görünüm ile septalı hifleri olan diğer küf mantarlarından kolaylıkla ayrılabilir. Dokuda bu grup mantarlar ile diğer küf mantarları ve Candida spp. nin morfolojik ve histopatolojik özellikleri Tablo 2 de verilmektedir [2]. Tüm doğada yaygın olup, özellikle meyve ve ekmek gibi çürümekte olan organik materyalde bulunurlar. İnsanda patojenik türler, tüm karbonhidrat yapılarda kolaylıkla çoğalır. Bu grup mantarlar termotoleran olup, 37 C ve üzerindeki ısılarda hızla ço- Flora 2008;13(1):5-12 5

Şenol E. Zigomikozis Tablo 1. Patojenik zigomiçetlerin sınıflandırılması ve zigomikozisin klinik özellikleri Zygomycetes Zigomikozisin klinik özellikleri Takım 1: Mucorales Mucoraceae Rinoserebral, rinoorbital, paranazal, Aile 1: Cins (tür) Absidia (A. corymbifera) kütanöz, dissemine Apophysomyces (A. elegans) Mucor (circinelloides, hieamalis, racemosus, ramossisimus, rouxaus) Rhizomucor (R. pusillus, miehei) Rhizopus (R. arrhizus, microsporus, schipperae, stolonifer) Aile 2: Cunninghamellaceae Dissemine, rinoserebral, kütanöz, pulmoner Cunninghamella (C. bertholletiae) Aile 3: Mortierellaceae Aile 4: Saksenaceae Kütanöz, rinoserebral, dissemine, serebral Saksenaea Aile 5: Syncephalastraceae Kütanöz Syncephalastrum (S. racemosum) Aile 6: Thamnidaceae Kronik sistit, ishal, peritonit, plörit Cokeromyces (C. recurvatus) Takım 2: Entomophthorales Aile 1: Ancylistaceae Conidiobolus Subkütan granülomlar, rinofarengeal, sinüs, (C. coronatus, incongruus) pulmoner, dissemine Aile 2: Basidobolaceae Subkütan granülom adenopati Basidiobolus (B. ranarum) Tablo 2. Zygomycetes, diğer küf mantarları (Aspergillus spp., Fusarium spp., Pseudallescheria boydii) ve Candida spp. nin morfolojik ve histopatolojik özellikleri Morfolojik özellik Zygomycetes Diğer küf mantarları Candida spp. Fungal elemanlar Hif Hif Psödohif, hif ve blastokonidya Hif karakteristikleri Genişlik Geniş (15-20 µm) Dar (4-5 µm) Dar (2-3 µm) Septasyon Septasız Belirgin septalı Belirgin septalı Duvarlar Düzensiz Paralel Paralel Dallanma Sıklıkla dik açı ile Sıklıkla dar açı ile Blastokonidya Yok Yok Yok Sporülasyon Genellikle yok Yok Anjiyoinvazyon Var Var Olabilir ğalabilir. Pek çok besiyerinde, iki-beş günde üreyebilirler. Ancak sikloheksimid üremeyi engellediğinden sikloheksimidsiz agar kullanılması önerilmektedir. Bu grup mantarların bulaşında çevredeki sporların inhalasyonu en önemli yol olarak düşünülmektedir. Perkütan bulaş yolları da kütanöz ve subkütanöz tutulumda önemli rol oynamaktadır. Sporların travmatik olarak deriye doğrudan inokülasyonu, dövme, kateter girişim bölgeleri ve enjeksiyon yerlerinde iğne-batması, sinek-böcek ısırmaları sonucu bulaş bu şekilde bulaşın örnekleridir. Ayrıca, hastane ortamında steril olmayan bantlarla ilişkili yara zigomikozisi olguları ile de karşılaşıldığı bildirilmiştir [3]. Sporlar ile bulaşmış gıdaların injesyonu gastrointestinal tutulumdaki önemli bulaş yoludur. Ayrıca, kirli dil basacakları ile de bu tarz bulaş bildirilmiştir [4]. 6 Flora 2008;13(1):5-12

Zigomikozis Şenol E. Genel olarak Mucorales grubundaki etkenler fırsatçı patojen olarak kabul edilmektedir. Konakta, diyabet, hematolojik veya onkolojik malignite varlığı, transplantasyon sonrası veya yüksek riskli yenidoğan gibi hazırlayıcı koşullar varlığında gelişmektedir. Ayrıca, genel cerrahi veya kalp cerrahisi, desferoksamin tedavisi, travma, yanık gibi durumlar da konak duyarlılığını arttırmaktadır. Entomophthorales grubundaki etkenler ise normal konakta lokalize klinik tablolara neden olan gerçek patojenlerdir. Son yıllarda immün sistemi baskılanmış hastalarda, yaygın infeksiyon etkeni olabildiklerine ilişkin olgu bildirimleri, fırsatçı patojen olarak önem kazanabileceklerini düşündürmektedir [5]. PATOGENEZ Normalde sağlıklı bir konak zygomycetes ile infeksiyona karşı güçlü bir immüniteye sahiptir. Zigomikozis gelişimi için tanımlanmış önemli risk faktörleri Tablo 3 te verilmektedir [2]. Diyabetik ketoasidoz ve uzun süreli nötropeni en önemli iki risk faktörüdür. Zigomikozis gelişimi için önemli iki temel mekanizma söz konusudur. Bunlar; sporların jerminasyonunun önlenememesi ve çoğalmakta olan hif elemanların öldürülememesi olarak tanımlanmaktadır [1-3]. Normal konakta makrofajlar sporların jerminasyonuna izin vermeyerek ilk basamak savunmada en önemli rolü oynamaktadır. İnfeksiyon başladıktan Tablo 3. Zigomikozis için hazırlayıcı faktörler İmmünsüpresyon Nötropeni Kortikosteroid tedavisi Organ transplantasyonu HIV infeksiyonu Metabolik Diyabetik ketoasidoz Kontrolsüz diyabet Kronik metabolik asidoz Cilt ve yumuşak doku bütünlüğünde bozulma Yanık yaraları Travmatik inokülasyon Cerrahi yara Diğer İntravenöz ilaç alışkanlığı Neonatal prematürite Malnütrisyon sonra ikinci basamak savunmada ana rolü nötrofiller oynamaktadır. Sonuç olarak, konakta doku makrofajları, nötrofiller ve monositlerle ilgili sayısal veya işlevsel yetersizlikler, yaygın infeksiyon gelişimine zemin hazırlamaktadır. Diyabetik hastalarda, hem monosit/makrofaj hem de nötrofil işlevlerinde yetersizlik söz konusudur. Ayrıca, bu hastaların serumlarının normal insan serumu gibi spor jerminasyonunu önleyemediği gösterilmiştir [2]. Diyabetik hastalarda hiperglisemi özellikle de ketoasidoz bununla ilişkili önemli faktörler olarak düşünülmektedir [3]. Desferoksamin alan diyaliz hastaları ile zigomikozis ilişkisi 1980 li yıllardan beri bilinmektedir [4]. Hayvan deneyleri ve in vitro çalışmalar desferoksamine bağlanan demirin bu mantarlar tarafından kullanılabildiğini ve çoğalmalarının kolaylaştığını göstermiştir. HIV infekte hastalarda zigomikozisin göreceli seyrek karşılaşılan bir infeksiyon olması, savunmada T-hücre ilişkili immüniteden çok nötrofillerin önemini göstermektedir. Zigomikozis gelişen HIV infektelerin, genellikle nötrofillerde sayısal veya işlevsel yetersizliklerin eşlik ettiği ileri evrelerde olduğu gözlemlenmiştir [6]. İnfeksiyonun başlaması için gerekli olan sporların jerminasyonu ve çoğalma başladıktan sonra hızla dokuların ve özellikle de kan damarlarının invazyonu gerçekleşmektedir. Bu grupta yer alan mantarların damar duvarlarına doğrudan penetrasyonu ve burada çoğalmaları, zigomikozisteki çok önemli iki temel histopatolojik bulgunun; tromboz ve doku nekrozunun nedenidir. Zigomikozis ile küf mantarları arasında aspergillozisten sonra ikinci sıklıkta karşılaşılmaktadır. Zigomikozislerin, yüksek riskli hastalardaki fungal infeksiyonların %5-10 undan sorumlu olduğu düşünülmektedir [7]. Bir çalışmada lösemik hastalarda sıklığın %1, transplant hastalarında %1-9 olduğu bildirilmiştir, ancak olguların %30 dan azına premortem tanı konulabildiği de göz önünde bulundurulmalıdır [6,8]. Son yıllarda hem zigomikozis olgularında hem de zigomikozise neden olan tür sayısında artış gözlenmektedir [5]. Zigomikozisli hastalardan en sık izole edilen tür Rhizopus türleridir, bunu Rhizomucor ve Absidia spp. izlemektedir [1,4]. Cunninghamella bertholletiae, itrakonazol profilaksisi alan lösemik hastalarda alevlenen fungal infeksiyonla ilişkili bulunmuştur [5]. Flora 2008;13(1):5-12 7

Şenol E. Zigomikozis KLİNİK BULGULAR Zigomikozis, tutulan organ sistemi ve klinik bulgularla ilişkili olarak; 1. Rinoserebral tutulum, 2. Pulmoner tutulum, 3. Gastrointestinal tutulum, 4. Kütanöz tutulum, 5. Dissemine zigomikozis olmak üzere en az beş farklı klinik antiteye ayrılmaktadır. Bu tablolardan hangisinin ortaya çıkacağını belirleyen altta yatan hastalık veya hazırlayıcı faktörün ne olduğudur. Örneğin; diyabetik ketoasidozda sıklıkla karşılaşılan form rinoserebral tutulum iken, hematolojik malignitesi olan nötropenik hastalarda rinoserebral veya pulmoner tutulum, protein malnütrisyonu olan hastalarda ise gastrointestinal tutulum ile daha sık karşılaşılmaktadır [2,3]. Rinoserebral Tutulum Zigomikozisin en sık karşılaşılan formudur. Olguların %60-70 i diyabetik ketoasidoz ile ilişkili bulunmaktadır [9]. Hematolojik maligniteli nötropenik hastalar ile kemik iliği ve solid organ transplant alıcılarında da gelişmektedir [7]. Akut, fulminan ve hızla ilerleyen bir tablo söz konusudur. İnfeksiyon tipik olarak paranazal sinüslerden başlar. Burada anjiyoinvazyon ve doku nekrozu sonucu sinüzit bulguları ortaya çıkar. En çok maksiller ve etmoid sinüsler etkilenmektedir. İnfeksiyonun orbita, kavernöz sinüs, beyin gibi komşu bölgelere hızla yayılımı ve kemik destrüksiyonu tipiktir. Başlangıç bulguları sinüzit bulguları ile uyumludur. Nazal konjesyon, serosanginöz bazen kanlı bir burun akıntısı, sinüslerde hassasiyet, yüz ve/veya baş ağrısı, ateş ve halsizlik en önemli bulgulardır. Baş ve yüz ağrısı klinik ve radyolojik bulgularla uyumsuz derecede şiddetlidir. İnfeksiyon komşu dokularda yayılırken, tutulan bölgelerde önce kırmızı-mor renk değişimi, daha sonra tromboz ve nekroz sonucu siyahlaşma ortaya çıkar. Ağız mukozasında, sert damakta, nazal kavitede siyah nekrotik ülser ve skarların görülmesi tipiktir. Orbital bölgeye yayılım sonucu periorbital selülit, ödem, konjunktivada şişme, proptozis gibi bulgular gelişebilir. Retinal arter trombozu ile ilişkili görme kaybı olabilir. Özellikle V. ve VII. sinir başta olmak üzere kafa çiftleri tutulumu, bununla ilişkili pitoz ve pupiller dilatasyon görülebilir ve kötü prognoz bulgusudur. Bilinç durumundaki değişim ve bozulma, serebral tutulumun başladığını gösteren olumsuz bir bulgudur. Beyne yayılım, optik sinir veya paranazal sinüslerin venöz drenajı sonucu kavernöz sinüs aracılığıyla olmaktadır. Diyabetik ketoasidozlu bir hastada, ketoasidoz düzelmesine karşın, 24-48 saatten uzun süren bilinç değişimi, zigomikozis tanısı için önemli ve uyarıcı bir bulgudur. Etkenin anjiyoinvaziv özellikleri nedeniyle internal karotis arter ve kavernöz sinüs sıklıkla tutulmaktadır. Buna bağlı olarak internal ve eksternal oftalmopleji ve fasiyal paralizi gelişebilmektedir. Rinoserebral tutulumun daha seyrek olarak kronik seyir gösterebileceğine izole sinüzit, sinüste kalsifiye mantar topu gibi farklı klinik tablolarla ilişkili olabileceğine ilişkin raporlar bulunmaktadır [10]. Ayrıca, nadiren ketoasidotik olmayan diyabetiklerde rinoserebral tutulum bildirimleri söz konusudur. Rinoserebral tutulumla ilgili özgün bir laboratuvar bulgu olmamakla birlikte, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) dahil radyolojik inceleme erken tanıda önemlidir. Başlangıçta direkt radyografik incelemede sinüzitle uyumlu, sinüs mukozalarında kalınlaşma, bazen sıvı seviyeleri, opasifikasyon bulguları olabilir. BT ve MRG de osteomiyelit ve kemik destrüksiyonu daha iyi gösterilebilir. Ayrıca, nazal endoskopik inceleme gerekli örneklerin erken alınması bakımından önemlidir. Rinoserebral tutulumda mortalite %40-50 hatta bazı çalışmalarda %75-80 olarak bildirilmektedir [9,11]. Erken tanı, tedavi başarısını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle yukarıda tanımlanan risk faktörleri varlığında özellikle diyabetik ketoasidoz veya nötropeni varsa, sinüzit bulguları, ağız, burun mukozalarında siyah nekrotik lezyonlar, diplopi, görme bozukluğu olması zigomikozis tanısı konusunda uyarıcı olmalıdır. Pulmoner Tutulum Pulmoner sistem, zigomikozis ile ilişkili bir başka sık tutulum bölgesidir. Daha sık olarak nötropeni ile ilişkili immün sistemi ciddi şekilde baskılanmış hastalarda görülür [3]. Ayrıca, transplantasyon alıcıları ve uzun süreli kortikosteroid kullananlarda da gelişebilmektedir [2]. Pulmoner tutulum, dissemine veya rinoserebral tutuluma eşlik eden bir bulgu da olabilir. Bir çalışmada zigomikozisin, solid organ transplant alıcılarının yarıdan fazlasında rinoserebral tutulum, %10 kadarında da pulmoner, kütanöz veya dissemine form şeklinde seyrettiği bildirilmiştir [4,7]. En önemli bulgular ateş, öksürük ve dispne olup, başlangıçta genellikle başka bir bulguya rastlanılmamaktadır. Riskli hastalarda antibakteriyel tedaviye karşın düzelmeyen ve ilerleyen pulmoner infiltratla- 8 Flora 2008;13(1):5-12

Zigomikozis Şenol E. rın varlığı uyarıcı olmalıdır. Radyolojik olarak özgün bir bulgu yoktur. Soliter nodüller, segmenter, lober tutulum, kaviteler ve bronkopnömonik infiltratlar saptanabilmektedir. En sık saptanan radyolojik bulgu konsolidasyon ve nodül olup, nötropeni düzelirken olguların %40 ında kavitasyon gelişmektedir [12,13]. Başlangıçta tek bir segmentte görülen lezyonların hızla ilerlemesi de bir başka önemli bulgudur. Tablo genellikle hızla ilerler. Yaygın doku nekrozu, pulmoner damarlara invazyon, infarktlar ile hemoptizi ve plöretik göğüs ağrısı gibi bulgular gelişmektedir. Ardından da hem torakal hem de akciğer dışı bölgelere yayılım gerçekleşmektedir. Pulmoner tutulumda mortalite %70-80 arasında bildirilmektedir [6,14]. Gastrointestinal Tutulum Zigomikozis ile ilişkili çok daha nadir karşılaşılan bir tutulumdur. Genellikle ağır malnütrisyonlu çocuklarda mantar sporlarının injesyonu ile gelişmektedir. Gastrointestinal kanal bütünlüğünü bozan ishal, enterik ateş, gastrik veya intestinal ülserler ve amebik kolitle ilişkili zigomikozis olguları da tanımlanmıştır [3,4]. Bazı bildirimler renal transplant hastalarının gastrointestinal zigomikozis riskine dikkat çekmektedir [4]. Gastrointestinal tutulum ile ilişkili iki sendrom tanımlanmaktadır. Bunlar; var olan ülseratif lezyonların yüzeyel tutulumuna bağlı kolonizasyon ve gastrik mukoza, submukoza ve damarların invazyonu sonucu gelişen invaziv gastrointestinal zigomikozistir [3]. Gastrointestinal kanalın tüm bölümleri etkilenebilmekle birlikte, lezyonlar en sık mide, ileum ve kolondadır. Gelişen nekrotik mide ve bağırsak ülserleri perfore olup, peritonite yol açabilmektedir. Bulgular gastrointestinal kanaldaki lokalizasyon ve hastalığın yayılımı ile ilişkilidir. Başlangıçtaki en önemli klinik bulgular karın ağrısı ve bulantı-kusmanın eşlik ettiği distansiyondur. Ateş, hematemez, hematokezya ve ishal diğer önemli klinik bulgulardır. İntestinal perforasyon gelişmiş ise peritonit bulguları ardından sepsis ve hemorajik şok gelişebilmektedir. Gastrointestinal zigomikozis hızla ilerleyen çok fatal bir tablodur. Ancak olguların %2 kadarının kurtulabildiği bildirilmektedir [3]. Kütanöz Tutulum Kütanöz tutulum ya etkenin primer inokülasyonu veya dissemine tutulum sonucu hematojen yayılımla gelişmektedir. Primer inokülasyon, özellikle ağır yanık, diyabet veya kortizon kullanımına bağlı hiperglisemi ve otomobil veya makine kazalarına bağlı ağır travmalar sonucu gerçekleşmektedir. İnsülin enjeksiyon bölgeleri, böcek ısırmaları, kateter yerleşim bölgeleri ve operatif yaralarla ilişkili olgular da tanımlanmıştır [1,2]. Kontamine elastik bandajlarla ilgili epidemi bildirimleri söz konusudur. Ayrıca, tahta dil basacaklarının, ekstremiteleri sabitlemek için kullanımına bağlı yenidoğanlarda bir epidemi bildirilmiştir [1,3]. Kütanöz tutulumda, epidermis ve dermisin tutulumu ve vasküler invazyonla ilişkili doku nekrozu gerçekleşmektedir. Genellikle var olan bir lezyonun infeksiyonu şeklinde gelişerek burada akut inflamasyon, apse ve nekrozla seyreder. Lokal olarak çok invaziv gelişerek, deri ve deri altı dışında, yağ, kas ve hatta kemik dokuya yayılıp, nekrotizan fasiite dönüşebilir. Yanıklı hastalarda başlangıç bulguları ateş, şişlik ve yara görünümünde değişim olup, hızla nekroz ve doku infarktı gelişmektedir. Sağlıklı kişilerde travma, sinek ısırması ile ilişkili bildirilen kütanöz zigomikozis olgularında lezyon genellikle iyi sınırlanmakta ve cerrahi tedaviye iyi yanıt vermektedir. Hematojen yayılım sonucu gelişen kütanöz lezyonlar genellikle ekimotik merkezli ağrılı nodüller şeklindedir ve kötü prognoz ile yakından ilişkilidir. Dissemine Tutulum Sistemik infeksiyon yukarıda tanımlanan klinik formlardan herhangi birine eşlik edebilir. Ancak en sık nötropenik hastalarda pulmoner tutulum sonucunda gelişmektedir [3,4]. Ayrıca, diyaliz hastaları başta olmak üzere desferoksamin kullanımı ile ilişkili olabileceği de bildirilmektedir [2]. Beyin, yayılımın en sık gerçekleştiği organdır ancak dalak, kalp ve diğer organlarda da metastatik nekrotik lezyonlar saptanmaktadır. Serebral infeksiyon, rinoserebral tutulumdan farklıdır. Hematojen yayılım sonucu beyin apsesi veya infarkt gelişimi söz konusudur. En önemli bulgu, ani başlangıçlı fokal nörolojik defisit veya komadır. Mortalite oranı %95-100 olarak bildirilmektedir [4,5]. Zigomikozis ile ilişkili diğer az karşılaşılan klinik tablolar ise şöyle özetlenebilir; endokardit, osteomiyelit, renal infeksiyon, fatal penil nekroz, izole plevral tutulumla ilişkili olgu bildirimleri söz konusudur. Dissemine tutulum veya rinoserebral tutulum olmaksızın yalnızca serebral tutulum intravenöz ilaç alışkanlığı olan bazı AIDS li olgularda, açık kafa travması sonucunda ve nadiren lösemik hastalarda tanımlanmıştır. Flora 2008;13(1):5-12 9

Şenol E. Zigomikozis TANI Zigomikozis hızla ilerleyen ölümcül bir tablo olduğundan erken tanı güç olmakla birlikte çok önemlidir. Tanı, etkenin klinik örneklerde mikroskobik olarak gösterilmesi ve izole edilmesi ile konulmaktadır. Tanımlanmış risk faktörleri olan bir hastada herhangi bir örnekte etkenin gösterilmesi veya izole edilmesi önemli ve yeterli olmasına karşın, risk faktörleri olmayan bir kişide steril olmayan bir bölgeden bu gruba ait bir etkenin izole edilmesi dikkatle yorumlanmalıdır [1,4]. Laboratuvarda bu etkenlerin sporlarının hava yolu ile örneği kontamine edebileceği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu gibi durumlarda tanının doğrulanabilmesi için etkenin doku örneğinde mikroskobik olarak gösterilmesi veya steril bir örnek söz konusu ise birden fazla sayıda izole edilmesi gereklidir. Steril olmayan balgam gibi bir örnek söz konusu ise, çok sayıda örnekten izolasyon ve koloni sayısının fazlalığı önemlidir [1,3]. Direkt bakı veya histopatolojik inceleme için alınan örnekler tutulumla ilişkili olarak, balgam, akciğer iğne aspirasyon biyopsileri, nazal akıntı veya kazıntı, sinüs aspiratları veya tutulan bölgeden doku biyopsileri olabilir. Ancak genellikle klinik örnekler nekrotik veya apse olan bölgelerden alındığı için, sürüntüler yeterli ve ideal örnekler değildir. Bu nedenle olabildiğince doku biyopsileri alınması önerilmektedir. Doku biyopsileri lezyon ortası ve kenarlarından alınarak, serum fizyolojik veya beyin-kalp-infüzyon agarı ile nemli tutularak hızla laboratuvara ulaştırılmalıdır. Gönderilen örnekler hem mikroskobik inceleme için hazırlanmalı hem de kültür için ekim yapılmalıdır. Bu grup mantar hifleri işlemler sırasında hızla dağılıp parçalanabildiğinden, mikroskobik olarak gösterilen etkenler kültürde izole edilemeyebilir. Bu nedenle alınan örneklerin olabildiğince az işlemle az hasar görmesi önemlidir. Direkt mikroskobik ve histopatolojik inceleme en hızlı tanı konulmasını sağlayan yöntemlerdir. Direkt mikroskobik inceleme için; %10-20 lik KOH, Parker mürekkebi ve kalkoflor beyazı kullanılmalıdır. Özellikle steril olmayan bölgelerden alınan örneklerden izole edilen etkenle ilgili doğrulama için direkt bakı önemlidir. Doku örneklerinin histopatolojik incelemesi için hematoksilen eozin (HE), Gomori metenamin gümüş (GMS), periyodik asit-schiff (PAS) boyaları önerilmektedir. HE ile hifler soluk ve silik görünebileceğinden GMS özellikle önerilmektedir. Mikroskobik olarak dokuda etkenin 10-15 µm genişliğinde, septasız, düzensiz, ince duvarlı, geniş açı ile dallanan, fokal bulböz şişlikler gösteren hifleri ile kurdela gibi görülmesi tipiktir. Ayrıca, doku nekrozu ve anjiyoinvazyon tipik bulgulardır [1,2]. Enteromoftromikoziste ise hiflerde septa olabilir ve Splendore-Hoeppl fenomeni olarak bilinen eozinofilik bir tabaka bulunur [1,4]. Direkt mikroskobik veya histopatolojik incelemede tipik hiflerin görülmesi etken izole edilmese bile tanısal olarak çok önemli bir bulgudur. Zigomikoziste etkenin izolasyonu tür düzeyinde tanımlama ve tedavi cevabının izlemi açısından önemlidir. Ancak anjiyoinvaziv etkenler olmalarına karşın özellikle kan kültürlerinden izolasyon başarısızdır. İzolasyon için kültürlerin sikloheksimidsiz buna karşın, kloramfenikol veya gentamisin gibi antibakteriyellerin bulunduğu bir besiyerine ekilmesi önerilmektedir. Antibiyotik içeren Sabouraud dekstroz agar (SDA) başlangıç izolasyonu için ideal besiyeridir [1,3]. Bu grup mantarlar bir-yedi gün içinde, pamuk helvası gibi, petri kabını hızla dolduran yoğun bir üreme gösterir. Zigomikozis serolojik tanısı için tanımlanmış çeşitli antijenler ve deneysel çalışmalar olmakla birlikte, bugün için önerilen tanısal değeri kanıtlanmış bir serolojik test bulunmamaktadır [1,4]. Moleküler teknikler ise az sayıda olup, halen epidemiyolojik çalışmalarda kullanılmaktadır [3]. TEDAVİ Zigomikoziste tedavi üç temel yaklaşımla ele alınmalıdır. Bunlar; lezyonlu bölge ve nekrotik dokunun cerrahi olarak çıkarılması, antifungal ajanlarla medikal tedavi ve altta yatan hastalığın ve hazırlayıcı koşulların düzeltilmesidir. Tedavi başarısındaki en önemli iki faktör, erken tanı ve hazırlayıcı nedenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Ancak hastalık tanımladığında genellikle yayılım ve doku nekrozu başlamış bulunmaktadır. Bazı merkezlerde antemortem tanı oranları artmış bildirilmekle birlikte halen istenen düzeyde değildir. Yapılan bir çalışma, altta yatan hastalıkları farklı zigomikozisli hastalar arasında sağkalım oranlarının diyabetik hastalarda en yüksek olduğunu göstermiş ve bu sonuç diyabette hazırlayıcı nedenlerin düzeltilmesinin diğer hastalıklardan daha kolay ve mümkün olması ile ilişkilendirilmiştir [2]. Cerrahi yaklaşım özellikle tutulumun lokalize olması durumlarında daha başarılı bulunmaktadır. An- 10 Flora 2008;13(1):5-12

Zigomikozis Şenol E. cak tek başına antifungal tedaviye yanıtın çok düşük olduğu pulmoner tutulumla seyreden olgularda yapılan bir çalışmada, tek başına antifungal alan olgularda %60 olan mortalitenin cerrahi yaklaşımla birlikte %11 e düştüğü gösterilmiştir [15]. Amfoterisin B klinik ve in vitro etkinliği kanıtlanmış tek antifungal ajandır. Klinik ve mikrobiyolojik olarak etkenlerdeki göreceli direnç nedeniyle 1.0-1.5 mg/kg gibi yüksek dozlarda kullanılması gerekmektedir [16]. Ancak amfoterisin B nin bu dozlarda kullanımını engelleyen, renal toksisite başta olmak üzere önemli yan etkileri bulunmaktadır. Amfoterisin B nin lipozomal formülasyonları ile bu problemin aşılabileceği ve 3-5 mg/kg hatta daha yüksek dozlarda kullanımların mümkün olabileceği düşünülmektedir [3,6,16]. Bu formülasyonların kullanımına ilişkin yeterli veri olmamakla birlikte, tedavi başarısını arttırabilecekleri düşünülmektedir. İn vitro duyarlılık testlerinin uygulanması sorunlu olmakla birlikte, yapılan çalışmalar triazollerin ve ekinokandin türevlerinin etkisiz olduğunu ve tedavide tek başına kullanılamayacaklarını düşündürmektedir [2,16]. Bugüne kadar yapılan in vitro duyarlılık testlerinde genellikle bu sınıfın temsilcisi olarak Rhizopus spp. kullanılmıştır. Ancak altı farklı türün azollere in vitro duyarlılığına bakılan bir çalışmada türler arası duyarlılık farkları olabileceği, Rhizopus spp. nin posakonazol ve amfoterisin B ye Absidia spp. den daha az duyarlı olduğu, posakonazolün ise genel olarak tüm türlerde iyi etkinlik gösterdiği saptanmıştır [17]. Amfoterisin B ye rifampisin veya tetrasiklin eklenmesine ilişkin başarılı sonuçlar bildiren yayınlara karşın, bunların henüz önerilmesini destekleyecek veri yoktur. Nötropenik hastalarda granülosit-koloni stimüle eden faktör (G-CSF) veya granülosit makrofaj-koloni stimüle eden faktör (GM-CSF) gibi koloni stimüle edici faktörlerin kullanımının genel olarak bakteriyel ve fungal infeksiyonların sıklığını azalttığı bilinmektedir [18]. Zigomikoziste de bu faktörlerin kullanımının tedavi başarısını arttırdığını bildiren anektodal raporlar bulunmaktadır. Ayrıca, hiperbarik oksijen tedavisi ve amfoterisin B nin lokal uygulamalarının denendiği ve başarılı bulunduğu bazı yayınlar bulunmakla birlikte bu yaklaşımlarla ilgili de istenilen düzeyde veri bulunmamaktadır. Primer kütanöz tutulumda lokal cerrahi uygulanması ve topikal amfoterisin B yeterli olmaktadır. Ancak yayılım düşünüldüğünde hemen sistemik tedaviye geçmek önemlidir. Entomoftormikoziste, lokalize seyirde tedavi potasyum iyodür, trimetoprim-sülfametoksazol, imidazoller, triazoller ve amfoterisin B seçeneklerini içermektedir [3,4]. Bu ajanların her birinin kullanımına ilişkin başarılı sonuçlar bildirilmiştir. Ayrıca, cerrahi olarak tutulan dokunun çıkarılması da önerilmektedir. Zigomikozis önlemi için bilinen standart bir yaklaşım bulunmamaktadır. Ancak gereksiz desferoksamin tedavisinden kaçınılması, metabolik problemlerin hızla düzeltilmesi önemlidir. Ayrıca, derin nötropenisi olan hastalarda High Efficiency Particulate Air (HEPA) filtre uygulaması, yüksek maliyetli ve her zaman pratik bir yaklaşım olmamakla birlikte, hem aspergillozis hem de zigomikozis sıklığını azaltmaktadır. KAYNAKLAR 1. Ellis DH. Zygomycetes. In: Collier L, Balows A, Susman M (eds). Microbiology and Microbial Infections. 9 th ed. London: Topley & Wilson s, 1998:248-73. 2. Gonzales GE, Rinaldi MG, Sugar AM. Zygomycosis. Infect Dis Clin North Am 2002;16:895-914. 3. Ribes JA, Vanover-Sams CL, Baker DJ. Zygomycetes in human disease. Clin Microbiol Rev 2000;13:236-301. 4. Sugar AM. Agents of mucormycosis and related species. In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds). Principles and Practice of Infectious Diseases. 5 th ed. Philadelphia: Churchill Livingstone, 2000:2685-95. 5. Groll AH, Walsh TJ. Uncommon opportunistic fungi: New nosocomial threats. Clin Microbiol Infect 2001;7(Suppl 2):8-24. 6. Eucker J, Sezer O, Graf B, Possinger K. Mucormycoses. Mycoses 2001;44:253-60. 7. Nucci M. Emerging moulds: Fusarium, Scedosporium and Zygomycetes in transplant recipients. Curr Opin Infect Dis 2003;16:607-12. 8. Pagano L, Ricci P, Tonso A, et al. Mucormycosis in patients with haematological malignancies: A retrospective clinical study of 37 cases. Br J Haem 1997;99:331-6. 9. Warwar RE, Bullock JD. Rhino-orbital-cerebral mucormycosis: A review. Orbit 1998;17:237-45. 10. Harril WC, Stewart MG, Lee AG, Cernoch P. Chronic rhinocerebral mucormycosis. Laryngoscope 1996;106: 1292-7. 11. Sohail MA, Khabori MA, Hyder J, Verma A. Acute fulminant fungal sinusitis: Clinical presentation, radiological findings and treatment. Acta Tropica 2001;80:177-85. 12. Jamadar DA, Kazerooni EA, Daly BD, White CS, Gross BH. Pulmonary zygomycosis: CT appearence. J Comput Assist Tomogr 1995;19:733-8. 13. McAdams HP, Rosado de Christenson M, Strollo DC, Patz EF. Pulmonary mucormycosis: Radiologic findings in 32 cases. Am J Roentgenol 1997;168:1541-8. Flora 2008;13(1):5-12 11

Şenol E. Zigomikozis 14. Morrison VA, McGlave PB. Mucormycosis in BMT population. Bone Marrow Transplant 1993;11:383-8. 15. Tedder M, Spratt JA, Anstadt MP, et al. Pulmonary mucormycosis: Results of medical and surgical therapy. Ann Thoracic Surg 1994;57:1044-50. 16. Böhme A, Ruhnke M, Buchheidt D, et al. Treatment of fungal infections in hematology and oncology. Ann Hematol 2003;82(Suppl 2):133-40. 17. Dannaoui E, Meletiadis J, Mouton J, et al. In vitro susceptibilities of Zygomycetes to convential and new antifungals. J Antimicrob Chemother 2003;51:45-52. 18. Roilides E, Farmaki E. Granulocyte colony-stimulating factor and other cytokines in antifungal therapy. Clin Microbiol Infect 2001;7(Suppl 2):62-7. Yazışma Adresi: Prof. Dr. Esin ŞENOL Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Bakteriyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Beşevler-ANKARA e-mail: esins@gazi.edu.tr Makalenin Geliş Tarihi: 10.01.2008 Kabul Tarihi: 21.01.2008 12 Flora 2008;13(1):5-12