TEK SAYFADA ANTİBİYOTİKLER

Benzer belgeler
ANTİBİYOTİK KULLANIMINDA GENEL PRENSİPLER

Hazırlayanlar: Doç. Dr. Yasemin ZER Mikrobiyoloji AD Öğrt. Üyesi

Antimikrobik spekturum: fazla sayıda bakteri ve mikroba karşı etkili olan antibiyotiklere geniş spektrumlu antibiyotikler denir.

ANTİBİYOTİKLER. Antibiyotikler, bakterileri öldüren veya onların üremelerini durduran maddelerdir. Bakterileri öldüren antibiyotiklere bakterisidal,

SİSTEMİK ANTİMİKROBİK VE DİĞER İLAÇLARIN REÇETELEME KURALLARI LİSTESİ

KISITLI BİLDİRİM. ADTS grubunun hazırladığı Kısıtlı Bİldirim Tabloları ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken konular.

EUCAST tarafından önerilen rutin iç kalite kontrol Sürüm 3.1, geçerlilik tarihi

Akılcı Antibiyotik Kullanımı. Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu 25 Nisan 2014, Muğla

TEK SAYFADA ANTİBİYOTİKLER

Beta-laktam antibiyotikler dersine ilişkin öğrenim hedefleri

ANTİBİYOTİKLERİN KLİNİK KULLANIMLARI

ANTİBİYOTİKLERİN KLİNİK KULLANIMLARI

ANTİBİYOTİKLERİN KLİNİK KULLANIMLARI

ENDODONTİDE ANTİBİYOTİK KULLANIMI

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

Ribozomun 50s bölgesine bağlanıp protein sentezini bozarak etki eden bakteriyostatik geniş spekturumlu antibiyotiklerdir.

Sepsisde Klinik, Tanı ve Tedavi

Prof.Dr. Ayşe Willke Topcu KLİMİK 2017 Antalya

Pnömonide Etkene Yönelik Antimikrobiyal Tedavi

Avrupa Antimikrobik Duyarlılık Testleri Komitesi

Ae- MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI İÇ KALİTE KONTROL VE DÖF TALİMATI

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

Avrupa Antimikrobik Duyarlılık Testleri Komitesi

COOMBS TESTİ NASIL YAPILIR

AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bolumu 2017

Avrupa Antimikrobial Duyarlılık Testi Komitesi

Antibiyotik sınıflandırılması ve etki mekanizması

ENFEKSİYON HASTALIKLARI DERS NOTLARI ve SORULAR

KISITLI ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTİ BİLDİRİMİ TALİMATI

AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora türü mikroorganizmalardan elde edilirler.

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ

GRAM POZİTİF BAKTERİ ANTİBİYOGRAMLARI

Akılcı İlaç Kullanımı

Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti-ADTS Grubunun hazırladığı "Kısıtlı Bİldirim Tabloları" ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalar:

EUCAST Uzman Kuralları. Sürüm 3.1. Doğal Direnç ve Beklenmeyen Fenotip Tabloları

Prof.Dr.Murat YILDIRIM

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

ANT B YOT KLER N SINIFLANDIRILMALARI

KISITLI ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTİ PROSEDÜRÜ

MİK Minimum İnhibisyon Konsantrasyonu. Mikroorganizmanın üremesinin engellendiği en düşük ilaç konsantrasyonudur.

ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Prof. Dr. Abdullah Sayıner

Klinikte Antibiyotik Kullan m

Ne değişti? Dr. Özlem Kurt-Azap

Antibiyotikler. Sercan ULUSOY

Sağlık Hizmetleri ile İlişkili İnfeksiyonlardan Soyutlanan Bakterilerin Antibiyotik Duyalılık Sonuçları

FEBRİL NÖTROPENİ TANI VE TEDAVİ

Yrd. Doç.Dr. M. Kürşat DERİCİ

DR ALPAY AZAP ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI ve KLİNİK MİKROBİYOLOJİ AD

İnfektif Endokarditin Antibiyotik Tedavisinde Antimikrobiyal Direnç Bir Sorun mu? Penisilin

ACİLDE AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI

ADTS Grubunun Hazırladığı Kısıtlı Bİldirim Tabloları İle İlgili Olarak Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Betalaktamlar dışındaki antibiyotikler dersine ilişkin öğrenim hedefleri

Stafilokok Enfeksiyonları (1 saat)

Kısıtlı Bildirim, Otomatize Sistemler, EUCAST. Güner Söyletir, Nilay Çöplü

ANTİBİYOTİKLERİN KLİNİK KULLANIMLARI

Tularemi Tedavi Rehberi Doç. Dr. Oğuz KARABAY Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

ANTiBİYOTİKLERİN ETKi GÜÇLERiNE GÖRE SINIFLANDIRILMALARI

PROF. DR. HALUK ERAKSOY İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Antibiyogram Yorumu. Mik. Uz. Dr. fiüküfe Diren

CLSI M100-S20 STANDARDINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER. Ahmet Başustaoğlu Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

100. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, bipolar (manik depresif) bozukluğun tedavisinde öncelikli bir seçenek değildir?

Antibiyogram nasıl değerlendirilir?

KÜLTÜR VE DUYARLILIK TESTLERİNİN KULLANIMI VE YORUMU. Feriha Çilli Hall Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Ders Yılı Dönem-III Enfeksiyon Hastalıkları Ders Kurulu

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM III ENFEKSİYON HASTALIKLARI DERS KURULU

Antibiyotiklerin Doğru Kullanılması ve Kontrolü Prof. Dr. A. Çağrı Büke

Piyelonefrit Tedavi süreleri? Dr Gökhan AYGÜN CTF Tıbbi Mikrobiyoloji AD

Gebelik ve Antimikrobiyal İlaç Kullanımı

Dr.Müge Ayhan Doç.Dr.Osman Memikoğlu

Modern kemoterapinin öncüsü.

Febril Nötropenik Hastada Antimikrobiyal Direnç Sorunu : Kliniğe Yansımalar

Antibiyotik Tedavisinin Temel İlkeleri General Principles of Antibiotic Treatment

AKILCI. ANTİBİYOTİK KULLANIM PRENSİPLERİ ve ANTİBİYOTİKLER

ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTLERİ: LABORATUVARDAN KLİNİĞE

SİSTEMİK ANTİMİKROBİK VE DİĞER İLAÇLARIN REÇETELEME KURALLARI

Akılcı antibiyotik kullanımı. Dr. Emin Fatih Vişneci Konya Eğitim Araştırma Hastanesi

ÜRÜN BİLGİSİ. ROTACEF 1 g IM Enjeksiyonluk Çözelti İçin Toz İçeren Flakon

Kronik Osteomiyelit ve Protez İnfeksiyonlarında Antimikrobiyal. Dr Cemal Bulut Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi

AKILCI İLAÇ KULLANIMI. Dr. H. Cem GÜL

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM III ENFEKSİYON HASTALIKLARI DERS KURULU

CEFT P7 Sayfa 2

Oya Coşkun, İlke Çelikkale, Yasemin Çakır, Bilgecan Özdemir, Kübra Köken, İdil Bahar Abdüllazizoğlu

Klinik Örneklerden İzole Edilen E.coli Suşlarının Kümülatif Antibiyotik Duyarlılıklarının Belirlenmesi

Olgularla Antimikrobiyal Duyarlılık Testleri (Gram Negatif Bakteriler)

FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

KEMOTERAPİ Prof.Dr. Ali BİLGİLİ

Piperasilin-Tazobaktam(TZP) a Bağlı Hematolojik İstenmeyen Etkiler

Eklem Protez Enfeksiyonlarında Antimikrobiyal Tedavi

Sepsiste Tedavi Đlkeleri

Toplumda Gelişen Pnömoni

Ratlarda Antibiyotik Tercihi ve Cerrahi Profilaksi

TROPENİK HASTALARA TANI VE TEDAVİ

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI

HAZIRLAYANLAR Ömer ÇETİNKAYA Ali CAN MÜLHİM. Prof. Dr. Figen ERKOÇ GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ

İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Febril Nötropeni Grubu. Febril Nötropeni Simpozyumu , Ankara

Cerrahi Enfeksiyonlar. Dr.A.Özdemir AKTAN Marmara Universitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı 19 Nisan 2014

ANTİMİKROBİYAL YÖNETİM VEKLİNİK MİKROBİYOLOĞUN GÖREVLERİ. Doç.Dr.Nilay ÇÖPLÜ

Transkript:

TEK SAYFADA ANTİBİYOTİKLER İNHİBİT KLASİFİKASYON ANTİBİYOTİKLER PENİSİLİNAZA HASSAS PENİSİLİNLER DOĞAL PENİSİLİNLER (DAR SPEKTRUMLU) AMİNO PENİSİLİNLER (GENİŞ SPEKTRUM) PENİSİLİN G: Na, K, Prokain, benzatin, İM,İV, PENİSİLİN V: VO AMPİSİLİN AMOKSİSİLİN PENİSİLİNAZA DİRENÇLİ PENİSİLİNLER ( ÇOK DAR SPEKTRUMLU) PENİSİLİNLER NAFSİLİN OKSASİLİN DİKLOKSASİLİN ANTİ PSEUDOMONAL PENİSİLİNLER ( GENİŞ SPEKTRUM) KARBOKSİPENİSİLİNLER TİKARSİLİN KARBENİSİLİN PİPERASİLİN ÜREİDOPENİSİLİNLER AZLOSİLİN HÜCRE DUVARI SENTEZ İNHİBİTÖRELRİ BETA LAKTAMLAR MEZLOSİLİN 1-JENERASYON SEFAZOLİN SEFALEKSİN SEFAPİRİN SEFADROKSİL SEFADRİN SEFALOTİN SEFUROKSİM SEFAMANDOL SEFPROZİL 2-JENERASYON SEFOKSİTİN SEFONİDSİD SEFMETAZOL SEFOTETAN SEFAKLOR SEFALOSPORİNLER SEFOPERAZON SEFTRİAKSON SEFDAZİDİM 3-JENERASYON SEFPODOKSİM SEFTİZOKSİM SEFOTAKSİM SEFDİNİR SEFDİBUTEN SEFİKSİM SEFDİTOREN 4-JENERASYON SEFEPİM SEFPİROM 5-JENERASYON SEFTAROLİN KARBAPENEMLER MEROPENEM ERTAPENEM DORİPENEM İMİPENEM SİLASTATİN MONOBAKTAMLAR BETA LAKTAMAZ İNHİBİTÖRLERİ AZTREONAM SULBAKTAM TAZOBAKTAM KLAVULONİK ASİT NO LAKTAM GLİKOPEPTİTLER VANKOMİSİN TEİKOPLANİN BASİTRACİN POLİMİKSİN B PROTEİN SENTEZ İNHİBİTÖRLERİ 30S AMİNOGLİKOZİDLER TETRASİKLİNLER OKSAZOLİDONLAR STREPTOGRAMİNLER GENTAMİSİN NEOMİSİN STREPTOMİSİN AMİKASİN TOBRAMİSİN DOKSİSİKLİN DEMEKLOSİKLİN MİNOSİKLİN TETRASİKLİN TİGESİKLİN LİNEZOLİD QUİNİPRİSTİN / DAFLOPRİSTİN 50S KLORAMFENİKOL MAKROLİDLER ERİTROMİSİN AZİTROMİSİN KLARİTROMİSİN LİNKOZAMİDLER KLİNDAMİSİN LİNKOMİSİN DNA POİSOMERAZLAR FLOROKİNOLONLAR KİNOLONLAR CİPROFLOKSAZİN NORFOKSAZİN LEVOFLOKSAZİN OFLOKSAZİN SPARFOKSAZİN MOKSİFLOKSAZİN GEMİFLOKSAZİN ENOFLOKSAZİN NALİDİKSİK ASİT FOLİK ASİT SENTEZ İNHİBİTÖRLERİ SULFONAMİDLER SULFAMETAKSAZOL (SMX) Ag SULFODİAZİN SULFOSALAZİN SULFİZOKSAZOL DNA HASARI YAPANLAR mrna SENTEZ İNHİBİTÖRLERİ METOTREKSAT RİFAMPİN

ANTİBİYOTİKLERİN KLİNİK KULLANIMLARI Bu başlık altında klinik kullanımda olan bazı antibiyotiklerin etki spektrumları, seçildiği enfeksiyon hastalıkları, önemli yan etkileri ve mikroorganizmaların bu antibiyotiklere geliştirdikleri direnç şekilleri ele alınacaktır. BETA LAKTAM ANTİBİYOTİKLER Beta laktam antibiyotiklerin hepsi 4 üyeli β- laktam halkasına sahiptir. Bakterilerin hücre duvarı sentezini inhibe ederek etki ederler. Bu grupta penisilinler, sefalosporinler, karbapenemler ve monobaktamlar yer almaktadır. PENİSİLİNLER Penisilin grubu aşağıdaki başlıklar altında ele alınacaktır. Doğal penisilinler Penisilin G Penisilin V Penisilinaza dirençli penisilinler (oksasilin, dikloksasilin, nafsilin, metisilin) Aminopenisilinler ( ampisilin, amoksilin) Karboksi penisilinler Karbenisilin Tikarsilin Geniş spektrumlu penisilinler Azlosilin Mezlosilin Piperasilin Beta laktam-betalaktamaz inhibitörü kombinasyonları (Ampisilin-sulbaktam, amoksisilin- klavulanik asit, tikarsilin-klavulanik asit, piperasilin-tazobaktam)

Doğal penisilinler Etki spektrumu: Gram pozitif koklar A grubu streptokoklar,viridans streptokoklar, Streptococcus pneumoniae (dirençli suşlar coğrafi farklılıklar gösterir) Gram negatif koklar Neisseria meningitidis Gram pozitif aerob basiller Pasteurella multocida, Bacillus anthracis Gram pozitif anaerob bakteriler Clostridium, Fusobacterium, Actinomyces türleri Spiroketler Treponema pallidum, Borrelia türleri Leptospira türleri, Listeria monocytogenes Klinik kullanımı Streptokokların neden olduğu farenjit, erizipel, pnömoni, sepsis, menenjit, endokardit, kemik ve yumuşak doku enfeksiyonları Meningokoksik menenjit, tetanoz, gazlı gangren, aktinomikoz, şarbon, leptospiroz, Listeria enfeksiyonları, sifiliz Klinik sunumu Penisilin G, parenteral, IV yolla, 4-6 saatte bir uygulanır. Prokain penisilin G, sadece IM olarak kullanılır. Penisilin V, mide asidinden etkilenmeyen tek penisilin olup oral yoldan kullanılır.streptokoksik farenjitte ve ağır olmayan infeksiyonlarda verilebilir.farenjitte 10 günden az kullanımı etkili değildir. Benzatin penisilin G, IM yoldan 3 haftada bir uygulanan bir depo penisilindir. Streptokokal farenjit, romatizmal ateş profilaksisi ve sifilizde kullanılır. Penisilinaza dirençli penisilinler Etki spektrumu Metisiline duyarlı stafilokoklar (MSS) Doğal penisilinlerin etki spektrumu Klinik kullanımı

MSS un etken olduğu veya şüphelenildiği enfeksiyonlar (endokardit, sepsis, osteomyelit, yumuşak doku infeksiyonları,menenjit vs) Aminopenisilinler Ampisilin, amoksisilin Etki spektrumu Enterokoklar, Haemophilus influenzae (beta laktamaz yapmayan) Moraxella catarrhalis (beta laktamaz yapmayan) Salmonella typhi, Shigella türleri (duyarlılığı coğrafi farklılık gösterir) E. coli ve Proteus türleri Doğal penisilinlerin etki spektrumu Klinik kullanımı Akut otitis media, akut sinüzit, kronik bronşit alevlenmesi (beta laktamaz yapan suşlar ve penisiline dirençli pnömokoklar etkense uygun değil), enterokok enfeksiyonları ve özellikle gebelerin üriner infeksiyonlarında kullanılabilir. Karboksi penisilinler ve üreidopenisilinler Karbenisllin,tikarsilin(karboksi penisilinler) Azlosilin,mezlosilin,piperasilin(üreidopenisilinler) Geçmişte pek çok gram negatif çomağa ve Pseudomonas türlerine etkin olan bu ajanlar hastanelerde gelişen yaygın direnç nedeni ile duyarlı olduğu kanıtlanmadıkça ampirik olarak önerilemez Betalaktam ve betalaktamaz inhibitörü kombinasyonları Ampisilin sulbaktam, amoksisilin klavulanik asit Etki spektrumu Metisiline duyarlı stafilokoklar H.influenzae M.catarrhalis

Streptokok ve enterokok türleri E. coli, Klebsiella ve Proteus türleri Neisseria türleri ( N. gonorrhoea dahil) Anaeroblar ( Bacteroides fragilis dahil) Aminopenisilinlerin etki spektrumu Klinik kullanımı Otitis media,sinüzit, kronik bronşit alevlenmesi, insan ve hayvan ısırmaları, yumuşak doku enfeksiyonları(diyabetik ayak enfeksiyonları), osteomyelit, septik artrit, abdominal ve pelvik enfeksiyonlar (hafif, hastane dışında gelişen), üriner infeksiyonlar (duyarlı suşlara)ve gonorede kullanılabilir. Klinik sunumu Her iki kombinasyonun da oral ve parenteral formları bulunmaktadır. Tikarsilin klavulanik asit Etki spektrumu Beta laktamaz yapan S. aureus, gram negatif çomaklar,bazı Pseudomonas aeruginosa türleri, anaeroblar (Bacteroides türleri dahil), amino penisilinlerin etki spektrumu Klinik kullanımı Polimikrobiyal infeksiyonlar İntraabdominal ve pelvik infeksiyonlar,polimikrobial yumuşak doku infeksiyonları Piperasilin tazobaktam Etki spektrumu Tikarsilin klavulanik aside benzer,ancak etkinliği daha fazla olup, karbapenemlerle karşılaştırılabilir Klinik kullanımı

İntraabdominal ve pelvik infeksiyonlar,ciddi yumuşak doku infeksiyonları, baş boyun enfeksiyonları, nozokomiyal enfeksiyonlar ve başka polimikrobiyal enfeksiyonlardır. Penisilinlerin yan etkileri Aşırı duyarlılık ( basit deri reaksiyonu, anafilaksi) Diğer beta laktam ilaçlarla çarpraz aşırı duyarlılık görülebilir. Nötropeni, trombositopeni Renal toksisite Transaminaz yüksekliği Gastrointestinal yan etkiler ( bulantı, kusma, pseudomembranöz enterokolit) Nörotoksisite ( Yüksek doz penisilin G ile konvülzüyon ) SEFALOSPORİNLER Etki spektrumları farklı birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşak sefalosporinler klinik kullanımdadır. Birinci kuşak sefalosporinler ( Sefazolin) Etki spektrumu Streptokoklar, metisiline duyarlı stafilokoklar, E. coli ve Klebsiella türleri Klinik kullanımı Metisiline duyarlı stafilokok enfeksiyonları ve streptokokal enfeksiyonlarda ( deri ve yumuşak doku enfeksiyonları, endokardit, septik artrit, osteomyelit ) ve kolorektal cerrahi dışında cerrahi profilakside kullanılabilir. İkinci kuşak sefalosporinler ( Sefuroksim, sefoksitin) Sefuroksimin oral ( sefuroksim aksetil) ve parenteral formları mevcuttur. Sefoksitin sadece parenteral uygulanır. Etki spektrumu Metisiline duyarlı stafilokoklar, streptokoklar, Haemophilus influenzae, Neisseria gonorrhoae ye etkilidir. Gram negatif enterik bakterilere etkinliği birinci kuşak sefalosporinlerden daha yüksektir.sefoksitin sefamisin

grubundan bir sefalosporin olup gram pozitif ve negatif anaerob bakterilere etkindir. Klinik Kullanımı Sefuroksim, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları ( otit, sinüzit, kronik bronşit alevlenmeleri, toplum kökenli pnömoni ), üriner enfeksiyonlarda kullanılabilir. Sefoksitin, toplum kökenli ve çok ağır seyirli olmayan intraabdominal ve pelvik enfeksiyonlarda tercih edilebilir. Üçüncü kuşak sefalosporinler Seftriakson, sefotaksim, seftizoksim, sefodizim, anti pseudomonal etkili sefoperazon sulbaktam ve seftazidim parenteral olarak kullanılır. Sefiksim oral kullanılabilen bir sefalosporindir. Etki spektrumu Seftriakson, sefotaksim, seftizoksim, sefodizim etkinliği birbirine benzer. Gram negatif enterik bakterilere, H. influenzae, Streptococcus pneumoniae, Nesseria meningitidis, N. gonorrhoae ye etkilidir. Antistafilokokal etkinliği yeterli değildir. Seftazidim ve sefoperazon- sulbaktam, Pseudomonas aeruginosa ya etkili sefalosporinlerdir. Son yıllarda,özellikle hastane kökenli enterik bakterilerin çoğu üçüncü kuşak sefalosporinleri inaktive eden geniş spektrumlu beta laktamaz enzimleri sentezlemektedir ve bu nedenle etkinliklerinde önemli azalma görülmektedir. Klinik kullanımı Gram negatif çomakların neden olduğu enfeksiyonlar ( bakteriyemi, sepsis, üriner enfeksiyon, nozokomiyal pnömoni), abdominal ve pelvik enfeksiyonlar ( antianaerob bir ilaçla kombine edilmelidir, safra yolları enfeksiyonlarında safraya yüksek oranda geçen sefaperazon ve seftriakson tercih edilmelidir ) Nötropenik ateş ( hastanedeki direnç durumu dikkate alınarak antipseudomonal sefalosporinler, aminoglikozidlerle birlikte veya tek başına kullanılabilir. ) Yeni doğan menenjiti ( sefotaksim tercih edilmeli, Listeria monocytogenes olasılığı için ampisilinle kombine edilmelidir.)

Çocuk ve erişkin yaş grubunda akut bakteriyel menenjit 50 yaşın üzerinde akut bakteriyel menenjit ampirik tedavisinde ( ampisilinle kombine edilmelidir. ) Gonore ve şankroid ( tek doz seftriakson ) Lyme hastalığı santral sinir sistemik tutulumunda ( seftriakson ) Dördüncü kuşak sefalosporinler (sefepim) Sefepim, üçünçü kuşak sefalosporinlerin çoğunu inaktive eden geniş spektrumlu betalaktamazların çoğuna stabil olduğundan, bu enzimleri sentezleyen gram negatif enterik bakterilerin çoğuna etkindir. Nozokomiyal enfeksiyonlarda, nötropenik ateşte tercih edilir. P. aeruginosa ya etkindir. Anti stafilokokal etkinliği üçüncü kuşak sefalosporinlerden daha iyidir. Anaerob bakteri enfeksiyonları için uygun bir seçim değildir. Sefalosporinlerin yan etkileri Aşırı duyarlık reaksiyonları Anafilaksi, anjioödem nadirdir. Makülopapüler döküntü, ürtiker ve eozinofili görülebilir. İlaç ateşi sıktır. Kanama metiltiotetrazol yan zinciri taşıyan (sefoperazon) sefalosporinler K vitamini sentezini inhibe ederek protrombin zamanını uzatırlar. Kanama komplikasyonu K vitamini ile önlenebilir. Disülfiram benzeri reaksiyon Alkolle birlikte kullanımında taşikardi, terleme, bulantı, kusma, dispne,hipotansiyon ve kofüzyon görülebilir. Sefoperazon gibi metiltiotetrazol yan zinciri taşıyan sefalosporinlerin kullanımında saptanır. Trombositopeni, nötropeni, Coombs testi pozitifliği Renal toksisite Transaminaz, alkalen fosfotaz yüksekliği ( sefoperazon, seftriakson) Gastrointestinal yakınmalar Kolesistit benzeri tablo ( seftriaksona bağlı safra çamuru oluşması ile ilişkili bulunmuştur.) Yeni doğanda kern ikterus ( seftriakson) Tromboflebit ve enjeksiyon yerinde ağrı Süper enfeksiyonlar ( enterokok, pseudomonas ve kandida enfeksiyonları ) MONOBAKTAMLAR Bu gruptaki tek antibiyotik sentetik bir monobaktam olan aztreonamdır. Aztreonam

Etki spektrumu Dar spektrumlu olup sadece gram negatif bakterilere etkilidir.beta laktamaz yapımını indüklemediğinden başka bir beta laktamla kombine edilebilir. Klinik kullanımı Aztreonamın duyarlı olduğu gram negatif bakteri enfeksiyonları ( bakteriyemi, sepsis, pnömoni, üriner enfeksiyon ), intraabdominal ve pelvik enfeksiyonlar ( antianaerobik bir antibiyotikle kombine edilmelidir). Yan etkileri: Aztreonam yan etki oranı düşük, emniyetli bir antibiyotiktir. Başka bir beta laktam ilaca aşırı duyarlılığı olanlarda, çarpraz reaksiyon olasılığı çok düşük olduğundan aztreonam kullanılabilir. KARBAPENEMLER Bu grupta imipenem ve meropenem klinik kullanımdadır. İmipenem İmipenem, böbrek tubuli hücrelerinde sentezlenen dehidropeptidaz- 1 enzimi ile inaktive edildiğinden, bu enzimi inhibe eden silastatin ile kombine olarak kullanılır. Etki spektrumu Karbapenemler gram negatif enterik bakterilere (Pseudomonas ve Acinetobacter türleri dahil), bazı enterokok türlerine ( E. fecalis), metisiline dirençli stafilokoklara, streptokoklara ( penisiline dirençli pnömokoklar dahil ) ve gram pozitif ve negatif anaerop bakterilere etkili antibiyotiklerdir. İmipenemin gram pozitif bakterilere etkinliği meropenemde daha iyidir. Meropenem Meropenem dehidropeptidaz- 1 enzimi ile inaktive edilmediğinden tek başına kullanılabilir. Etki spektrumu İmipenem gibidir. Meropenem, Enterobacteriaceae, Haemophilus influenzae,

P. aeruginosa ve gonokoklar gibi gram negatif bakterilere imipenemden daha etkindir. Klinik kullanımı Karbapenemler gram negatif bakterilerin sentezlediği beta laktamazların çoğuna stabildir. Ancak beta laktamaz yapımını indükleyebilir. Beta laktamazlarla inaktive olabilen beta laktam ilaçlarla bu nedenle kombine edilmemelidir. Çoğul direnç gösteren gram negatif bakterilere bağlı nozokomiyal enfeksiyonlar ve nötropenik ateşte tercih edilmelidir. Abdominal ve pelvik enfeksiyonlar, poli mikrobiyal deri ve yumuşak doku enfeksiyonları ve osteomyelit ( diyabetik ayak gibi) te tek başına yeterlidir. Meropenem, nörotoksik olmaması nedeniyle nozokomiyal menenjitlerde ve üçüncü kuşak sefalosporinlere dirençli pnömokok menenjitlerinde kullanılır. Karbapenemler, metisiline dirençli stafilokok enfeksiyonlarında kullanılmamalıdır.ciddi enterokok ve Pseudomonas enfeksiyonlarında tek başına kullanılmamalıdır. Cerrahi profilaksi ve duyarlı bakterilerin neden olduğu toplum kökenli enfeksiyonlarda kullanılmamalı, dirençli bakteri enfeksiyonları için saklanmalıdır. Yan etkileri İmipenemin hızlı infüzyonu bulantı ve kusmaya yol açabilir. İmipenem yüksek dozlarda, renal yetmezliği olan hastalarda ve sinir sisteminde patolojisi olan hastalarda daha sık olmak üzere konvülzüyona yol açabilir. Meropenem hızlı verilebilir ve nörotoksik değildir. Karbapenemlerin diğer yan etkileri transaminazlarda yükselme ve tromboflebittir. GLİKOPEPTİDLER MAKROLİDLER Eritromisin, makrolidlerin en eski üyesidir.yeni makrolidlerden ülkemizde klaritromisin, roksitromisin, azitromisin ve diritromisin klinik kullanımdadır.spiramisin toksoplazmozda tercih edilen bir makroliddir Sadece klaritromisinin parenteral formu bulunmaktadır.bakteri hücresinde protein sentezini inhibe ederek etki gösterirler. Bakteriyostatik olup yüksek konsantrasyonları bakterisidal etki gösterir.intraselüler ve solunum salgılarında

yüksek konsantrasyonlara ulaşır, kan düzeyleri düşüktür. Makrolidlerin ilk seçim olduğu durumlar Mycoplasma pneumoniae pnömonisi Chlamydia pneumonia pnömonisi Legionella pnömonisi Boğmaca, difteri Penisiline allerjik hastalarda; GAS infeksiyonları, romatizmal ateş profilaksisi, yumuşak doku infeksiyonları, sifiliz Toplum kökenli pnömoniler(riskli olmayan genç hastalarda) Genital Chlamydia enfeksiyonları Ureaplasma urealyticum enfeksiyonları, Campylobacter jejuni enfeksiyonları Azitromisin, günde tek doz kullanılır.gastrointestinal yan etkileri eritromisinden daha azdır.kısa süreli tedavileri elverişlidir. Atipik Mycobacterium türlerine ve Toxoplasma gondii ye etkilidir. Klaritromisin, günde iki kez kullanılır, yan etkileri azdır Farenjit, akut maksiller sinüzit, kronik bronşit alevlenmeleri, toplum kökenli pnömoniler, Mycobacterium avium kompleksi (MAC) ve Helicobacter pylori enfeksiyonlarında (FDA onaylı) tercih edilebilir. Yan etkileri Eritromisinin gastrointestinal yan etkileri oldukça fazladır.bulantı, karın ağrısı ve ishal görülebilir. Yeni makrolidlerde bu yan etki daha azdır.emniyetli bir antibiyotik olup gebede ve çocuklarda kullanılır. Kolestatik hepatit ve ototoksisite diğer yan etkileridir. LİNKOZAMİDLER Linkozamid grubunda linkomisin ve klindamisin yer alır. Klindamisin absorbsiyonu daha iyi ve antibakteriyel etkinliği daha güçlü olması nedeniyle tercih edilir. Bakteri hücresinde protein sentezini inhibe eder. Makrofaj ve PNL içinde yüksek konsantrasyonlara ulaşır. BOS a geçmez. Oral ve parenteral preparatları mevcuttur.

Antibakteriyel spektrumu ve klinik kullanımı Gram pozitif ve negatif anaerob bakterilere, Propionobacterium türlerine, streptokok ve stafilokoklara etkilidir. Başlıca anaerob enfeksiyonlarda, intraabdominal, pelvik enfeksiyonlarda gram negatif enterik bakterilere etkili antibiyotiklerle kombine olarak kullanılabilir. Stafilokokal ve streptokokal enfeksiyonlarda alternatif ilaçtır. Aspirasyon pnömonisi ve akciğer apsesinde anaerob etkinliği nedeniyle seçilebilir. Diyabetik ayak enfeksiyonları ve osteomyelitlerinde kombine tedavide kullanılabilir. Aknede topik preparatları etkin bulunmuştur. Klindamisin ayrıca antiparaziter bir ilaçtır. Bu alanda en önemli kullanımı toksoplazmoz ve babezyozdur. Yan etkileri En önemli yan etkileri bulantı, kusma, ishal gibi gastrointestinal yan etkileridir. Pseudomembranöz enterokolitin en önemli nedenlerinden biridir.diğer yan etkileri, hepatotoksisite ve kemik iliği inhibisyonudur. AMİNOGLİKOZİDLER Bu gruptan ülkemizde bulunanlar; streptomisin, kanamisin, neomisin, streptomisin, gentamisin, tobramisin, netilmisin, amikasin ve izepamisindir. Aminoglikozidler bakterilerin protein sentezini inhibe ederek etkili olan bakterisidal antibiyotiklerdir.beta laktam ilaçlarla kombinasyonu sinerjiktir.ancak aynı solusyon içinde verildiğinde inaktive olabilirler. BOS a geçmezler, bu nedenle menenjitte intratekal veya intraventriküler verildiğinde etkili olabilirler. Asit ortamda inhibe olduğundan apse ve itihaplı bronş sekresyonlarında aktivitesi azalır. Klinik kullanımı Neomisin, barsak bakterilerinin inhibisyonu gereken hepatik koma ve abdominal cerrahi öncesi barsak temizliği amacı ile oral olarak kullanılan bir aminoglikoziddir. Kanamisin dirençli tüberküloz olgularında tercih edilir. Streptomisin brusellozda tetrasiklinle birlikte, tüberkülozda, enterokok ve viridans streptokoklara bağlı endokarditte penisilin veya vankomisinle kombine olarak kullanılır. Veba ve tularemide ilk seçenektir. Diğer aminoglikozidler, daha çok gram negatif enterik bakterilerin neden

olduğu enfeksiyonlarda,genellikle kombinasyon tedavisi olarak kullanılırlar. Bu enfeksiyonların başında nozokomiyal enfeksiyonlar ( pnömoni, sepsis, üriner enfeksiyonlar, osteomyelit, septik artrit) gelmektedir.nötropenik ateşte antipseudomonal beta laktam bir ilaçla kombinasyonu önerilir. Abdominal, pelvik enfeksiyonlarda, diyabetik ayak enfeksiyonlarında anaerob etkili bir antibiyotikle kombine edilmelidir. Aminglikozidlerin günde tek doz kullanımları. Aminoglikozidler konsantrasyona bağlı bakterisidal etki ( doz arttıkça öldürme gücü artar) ve post antibiyotik etki ( PAE)( doz arttıkça PAE artar)leri nedeniyle günde tek doz kullanım için uygundur. Günlük doz bir seferde uygulanır. Bu durumda toksik etkilerin artmadığı saptanmıştır. Yan etkileri En önemli yan etkileri nefrotoksisite ( doza bağlı; doz arttıkça toksisite artar) ve ototoksisite ( işitme kaybı, vestibüler toksisite) dir.nefrotoksisite genellikle ilacı kesince düzelmesine karşın ototoksisite irreverzibldir. Netilmisin en az toksiktir. TETRASİKLİNLER Tetrasiklinler protein sentezi inhibitörü bakteriyostatik antibiyotiklerdir. Ülkemizde sadece oral formları bulunmaktadır. Doksisiklin uzun etkili bir tetrasiklin türevi olup günde iki kez kullanılma avantajına sahiptir. Klortetrasiklin ve oksitetrasiklin türevleri altı saatte bir kullanılırlar Klinik kullanımı Brusellozda streptomisin ve rifampisinle kombine olarak, Chlamydial pelvik inflamatuar hastalıkta, kolera, leptospiroz, Lyme hastalığı, psittakoz, trahom, veba, Rickettsia enfeksiyonları ve nongonokoksik üretritte ilk seçenek olarak kullanılır.mycoplasma pnömonisi, sifiliz, gonore, şarbon, tularemi, akne ve kronik bronşit alevlenmelerinde alternatif ilaçtır. Yan etkileri Tetrasiklin çocuklarda dişlerde lekelenme ve iskelet gelişiminde duraklamaya yol açtığından 8 yaş altında kullanılmaması önerilmektedir. Gebede akut karaciğer yetmezliğine yol açabilir.ayrıca deri döküntüleri, fotosensitivite ve böbrek yetmezliğine yol açabilir.gastrointestinal yan etkileri, özofagusta

ülserasyonlar görülebilir. Doksisiklin böbrek hastalarında doz ayarlanmadan kullanılabilir. Tetrasiklinlerin absorbsiyonu süt ürünleri, demir, kalsiyum ve magnezyum içeren antiasitlerle ve simetidinle azalır. TRİMETOPRİM SÜLFAMETOKSAZOL ( TMP-SMZ) TMP- SMZ, bakteri nukleik asit sentezi için gerekli folik asit sentezini iki farklı basamakta inhibe eden kombine bir antibiyotiktir. Oral ve parenteral formları bulunmaktadır. Klinik kullanımı Toplum kökenli üriner sistem enfeksiyonlarda etken mikroorganizmalar başta E. coli olmak üzere gram negatif bakterilerdir. Ülkemizde bu bakterilerde TMP-SMZ a önemli oranda direnç olduğundan duyarlı olduğu kanıtlanmadıkça seçilmemelidir. Aynı nedenle prostatit tedavisinde yerini kinolonlara bırakmıştır. Akut sinüzit, otit ve kronik bronşit alevlenmelerinde alternatif bir antibiyotiktir. Salmonella ve Shigella enfeksiyonlarının ampirik tedavisinde ülkemizdeki direnç sorunu nedeniyle kullanılmamalıdır. Tifo tedavisinde alternatif olarak, kolera tedavisinde ampirik olarak seçilebilir.ayrıca Pneumocystis carinii pnömonisi, Nocardia enfeksiyonları ve Toxoplasma gondii enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Organ transplantasyonu yapılan ve HIV enfeksiyonu olan hastalarda yukarıda belirtilen enfeksiyonların profilaksisi amacıyla tercih edilir. Brusellozda kombine tedavide yer alabilir. Yan etkileri Kern ikterus riski nedeniyle gebelikte, iki aydan küçük bebeklerde ve süt veren annelerde kullanılmamalıdır. Gastrointestinal semptomlar, deri döküntüleri ( Steven Johnson sendromu ) kemik iliği süpresyonu, karaciğer ve böbrek toksisitesi başlıca yan etkileridir. KLORAMFENİKOL Bakterilerin protein sentezini inhibe ederek etki gösterir. Oral ve parenteral formları klinik kullanımdadır.

Klinik kullanımı Kloramfenikol lipofilik olduğundan BOS a iyi geçer. Bakteriyel menenjit etkenlerine bakterisidal etki gösterir. Beta laktam allerjisi olan hastalarda menenjit tedavisinde kullanılabilir.tifo tedavisinde yerini kinolonlara bırakmıştır.tifoda alternatif olarak kullanılabilir. Anaerob etkinliği nedeniyle abdominal enfeksiyonlarda ve beyin apsesinde penisilinle kombine olarak kullanılabilir. Ayrıca epidemik tifüs, Q ateşi, veba, tularemi, listeria ve melioidoz tedavisinde kullanılabilir. Göz tabakalarına ve aköz hümöre geçişi iyi olduğundan göz enfeksiyonlarında lokal olarak kullanılabilir. Kloramfenikol günümüzde ancak alternatif tedavilerde kullanılabilecek bir antibiyotiktir. Yan etkileri En önemli yan etkileri doza bağlı olarak gelişen anemi, lökopeni ve trombositopeni ve dozla ilişkisiz idiosenkrazik bir reaksiyon olan aplastik anemi gibi hematolojik yan etkileridir. Yeni doğanda kloramfenikolü detoksifiye eden glukronil transferaz enzimi yetersiz olduğundan gri bebek sendromu ( kardiyovasküler kollaps) gelişebilir. Gastrointestinal semptomlara yol açabilir. Tifo tedavisinde parçalanan bakterilerden açığa çıkan endotoksinin dolaşım yetmezliğine yol açmasıyla Herxheimer reaksiyonu adı verilen tablo nadiren gelişebilir. Diğer bildirilen yan etkiler başağrısı, konfüzyon, optik nörit ve periferik nörit gibi nörotoksik bulgulardır. KİNOLONLAR Bu grubun ilk üyesi olan ve birinci kuşak kinolon olarak adlandırılan nalidiksik asit üriner enfeksiyonlar ve bakteriyel ishallerde kullanılmış dar spektrumlu bir antibiyotiktir.ikinci kuşak kinolonlar daha geniş spektrumlu olup gram negatif çomaklar dışında, stafilokoklara, Haemophilus ve Moraxella türlerine, atipik pnömoni etkenlerine ( Mycoplasma, Legionella, Chylamydia türleri ), genital enfeksiyon etkenlerine ( Mycoplasma, Ureoplasma, Chylamidia, Neisseria türleri), Mycobacterium tuberculosis ve Brucella gibi pek çok bakteriye etkindir.bu grupta en çok klinik deneyim olan kinolonlar; siprofloksasin ve ofloksasindir.bu gruptan diğer kinolonlar ise pefloksasin, enoksasin ve norfloksasin dir. Pefloksasin ve ofloksasin BOS a geçişi en iyi olan kinolonlardır. Siprofloksasin P. aeruginosa ya en etkin kinolondur.m. tuberculosis e en etkili kinolon ofloksasindir.ikinci kuşak kinolonların streptokoklara ve anaerob bakterilere etkinliği azdır. Üçüncü kuşak kinolonlar ın spektrumu streptokoklar ( S.

pneumoniae dahil) lehine genişlemiş olup bu grup kinolonlar toplum kökenli solunum sistemi enfeksiyonlarında kullanılabilirler. Bu gruptan ülkemizde bir ofloksasin türevi olan levofloksasin bulunmaktadır. Dördüncü kuşak kinolonlar ( bazı kaynaklarda üçüncü kuşak kinolonların ikinci grubu) ise üçüncü kuşak kinolonların etki spektrumuna ek olarak anaerob bakterilere olan etkinlikleri nedeniyle dikkati çekmektedirler. Bu gruptan ülkemizde moksifloksasin bulunmaktadır. Günümüzde pek çok yeni kinolon ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. Klinik kullanıma sunulan pek çok kinolonun ise yan etkileri nedeniyle imali durdurulmuştur. ( Grepafloksasin, trovafloksasin, temafloksasin vb.) Klinik kullanımı Gastrointestinal enfeksiyonlar : Tifo,paratifo gibi salmonella enfeksiyonlarında,, invazif bakteriyel gastroenteritlerde, kolerada seçilecek antibiyotikler ikinci kuşak kinolonlardır. Ayrıca anaerob antibiyotiklerle kombine edilerek abdominal ve pelvik enfeksiyonlarda kullanılabilirler. Üriner sistem enfeksiyonları: Basit sistitler, komplike üriner sistem enfeksiyonları ve akut prostatitlerin tedavisinde ve profilaksisinde seçilecek antibiyotiklerdir. Genital enfeksiyonlar: Gonokoksik ve nongonokoksik üretritlerde uygun alternatif ilaçlardır. Solunum sistemi enfeksiyonları:toplum kökenli pnömonilerde ve kronik bronşit akut alevlenmelerinde pnömokoklara etkili olan levofloksasin ve moksifloksasin kullanılabilir. Nozokomiyal pnömonilerde siprofloksasin özellikle Pseudomonas türlerine en etkili olması nedeniyle tercih edilir. Kemik ve eklem enfeksiyonları:kronik osteomyelitin uzun süreli tedavisinde kinolonlar iyi bir oral tedavi seçeneğidir. Kemik dokusuna geçişlerinin iyi olması da seçilmeleri için önemli bir nedendir. Diğer klinik kullanım alanları tüberküloz, bruselloz ve meningokoksik menenjit profilaksisidir. Diyabetik ayak ve dekübit yara enfeksiyonlarında anaeroblara etkili ilaçlarla kombine edilerek kullanılabilir. Yan etkileri En sık gastrointestinal yan etkiler görülür. Baş ağrısı, baş dönmesi, konfüzyon gibi nörolojik bulgulara yol açabilir. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlarla birlikte konvülziyon gelişebilir. Hayvan deneylerinde artropatiye yol açması nedeniyle 16 yaşından küçüklerde önemli bir endikasyonu olmadıkça kullanımı kontrendikedir. Tendinit ve tendon rüptürü de nadir yan etkileri arasındadır.

Allerjik yan etkiler ve fotosensitiviteye yol açabilir. Kinolonların emilimi antiasitler, sükralfat ve diğer metal içeren ilaçlarla azalır. Bu nedenle ilaçların en az iki saatlik aralıkla alınması önerilir. Teofilin ve kafeinle birlikte kinolonlar alınırsa belirtilen ilaçların kan düzeyi artarak toksisite bulguları ortaya çıkabilir.ofloksasin ve levofloksasin belirtilen etkileşimin en az görüldüğü kinolonlardır. METRONİDAZOL VE ORNİDAZOL Bu grup antibiyotikler anaerob bakteri enfeksiyonlarında ( abdominal ve pelvik enfeksiyonlar, beyin apsesinde, tetanoz, kemik ve yumuşak doku enfeksiyonları), C. difficile nin neden olduğu pseudomembranöz enterokolitte, Helicobacter pylori gastrit ve ülserinde kullanılabilir. Ayrıca protozoa enfeksiyonları ( Entamoeba histolytica, Giardia lamblia, Trichomonas vaginalis) başarı ile kullanıldığı diğer hastalıklardır. Başlıca yan etkileri; gastrointestinal ( glossit, metalik tad, bulantı,kusma) ve nörolojik ( başağrısı, başdönmesi, konfüzyon, periferik nöropati, parestezi) toksisite bulgularıdır. Karaciğer toksisitesi görülebilir. KAYNAKLAR 1 Cunha BA : Antibiotic resistance. Antibiotic therapy, Part I. Medical Clinics of North America 2000, 84:1407-1429. 2. Moellering RC Jr : Principles and Practice of Infectious Diseases. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R (eds), 5th ed,churchill Livingstone, Philadelphia, 2000,223-235 3. Reese RE, Betts RF : Antibiotic use. A Practical Approach to Infectious Diseases, Richard E Reese, Robert E Betts (eds), 4th ed, Little Brown and Company, Boston, 1996, 1059-1389. 4. Wilson WR : General principles of antimicrobial therapy. 5. İnfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi,Topçu WillkeA, Söyletir G, Doğanay M ( ed), 2. Baskı, Nobel Tıp Kitabevleri, 2002, 167-275.

ANTİBİYOTİK DİRENCİ Antibiyotik direnci bir bakterinin antimikrobiyal ilacın öldürme veya üremeyi durdurucu etkisine karşı koyabilme yeteneğidir. Bakteriler antibiyotiklere doğal dirençli olabilirler ya da kazanılmış direnç gelişebilir. Bakterilerin antibiyotiklere direnç geliştirme mekanizmaları Hedef Değişikliği Bu mekanizma ile ilacın bağlandığı reseptör veya bağlanma bölgesinde değişiklikler sonucu direnç gelişmektedir.hedef değişikliği, beta laktamlar ( Penisilin bağlayan proteinler (PBP) de değişiklik sonucu ilaca afinite azalması S. aureus, S. pneumoniae, N. meningitidis, E. faecium da penisilin direnci görülebilir.), kinolon, glikopeptid, makrolid, tetrasiklin ve rifampisine direnç gelişmesinde önemlidir. Enzimatik inaktivasyon Başta beta laktam ilaçları inaktive eden beta laktamazlar pek çok gram pozitif ve gram negatif bakterilerde direnç gelişiminde önemli rol oynar. Aminoglikozidleri inaktive eden asetilaz, adenilaz ve fosforilaz enzimleri, kloramfenikolü inaktive eden asetil transferaz ve eritromisini inaktive eden esteraz enzimleri de enzimatik dirençte önemli rol oynar. Bakteriyel membran değişiklikleri İç ve dış membran permeabilitesindeki değişikliklere bağlı olarak ya ilacın hücre içine alımındaki azalmadan ya da ilacın hızla dışarı atılmasını sağlayan aktif pompa sistemlerinden kaynaklanan dirençtir.gram negatif bakterilerin dış membranlarındaki porin kanallarındaki değişiklikler özellikle P. aeruginosa nın beta laktam ilaçlara direnç kazanmasında önemli bir mekanizmadır. Dış zar geçirgenliğinin azalması kinolon ve aminoglikozid direncinde de önemlidir.iç

membran ya da sitoplazmik membran geçirgenliğinin azalması aminoglikozidlere direç gelişmesinde önemli bir mekanizmadır.aktif pompa sisteminden kaynaklanan direnç tetrasiklinler, kinolonlar,makrolidler, kloramfenikol ve beta laktamlara dirençte etkilidir ve pek çok bakteride bulunur. Antibiyotiklerin uygunsuz ve gelişigüzel kullanımı ile gerek toplum kökenli gerekse de hastane kökenli enfeksiyonların tedavisinde önemli sorunlar yaşanmaktadır. Gelişigüzel antibiyotik kullanımının sakıncaları: Direnç gelişimi Toksik ve allerjik etkiler Hastalık tanısının maskelenmesi Yüksek maliyet Sonuç alınmada gecikme. Hekime ve ilaca güvensizlik Süper enfeksiyon ( Dirençli bakterilere bağlı yeni enfeksiyon gelişimi) Antibiyotik tedavisinde başarısızlık. Bu sonuca ulaşmak için hastada klinik düzelme görülmemesi veya hastanın klinik olarak kötüleşmesi gerekir. Bu durumda aşağıdaki durumlar düşünülmelidir. Hastalık tanısı doğru değildir. ( Hastanın bakteriyel enfeksiyonu yoktur, ya da enfeksiyon dışında bir hastalığı vardır.) Mikroorganizma doğru tanımlanmamıştır. Polimikrobiyal ( aerob- anaerob) enfeksiyon vardır. Bakteri tedavi sırasında direnç geliştirmiştir. Süper enfeksiyon gelişmiştir. Antibiyotik enfeksiyon yerine ulaşamamaktadır. Yetersiz doz, yetersiz süre veya uygun olmayan veriliş yolu kullanılmıştır. Antibiyotik kombinasyonları Birden fazla antibiyotiğin birlikte kullanılmasıdır. Antibiyotik kombinasyonları; aditif ( İlaçların etkisi tek başına kullanıldıklarında elde edilen etkilerinin toplamı kadardır.), sinerjik (İlaçların toplam etki üzerinde bir antibakteriyel etkinlik göstermesidir) antagonistik( İlaçların toplamlarından daha düşük bir etkinlik göstermesidir) etki ile sonuçlanabilir.ideali sinerjik etki sağlamak ve antagonistik etkiden kaçınmaktır. İmmün sistemi normal konakta birçok enfeksiyon tek bir

antibiyotikle tedavi edilebilir. Antibiyotik kombinasyonları ancak gerekli olduğu durumlarda yapılmalıdır. Bu durumlar aşağıda belirtilmiştir. Sinerjik etki sağlamak Klinik olarak sinerjik etkisi kanıtlanmış kombinasyonlar kullanılmalıdır. Beta laktam ve aminoglikozid kombinasyonları, beta laktam ve beta laktamaz inhibitörü kombinasyonları, trimetoprim ve sulfametoksazol kombinasyonları sinerjik kombinasyonlardır. Ciddi enfeksiyonların başlangıç tedavisi olarak daha geniş bir spektrum elde etmek Direnç gelişimini önlemek Tüberküloz ilaçları direnç gelişimini önlemek ve sinerjik etkileri nedeni ile kombine kullanılır. İlaçları daha düşük dozda kombine ederek toksisiteyi azaltmak Cryptococcus neoformans menenjitinde amfoterisin B ve 5-flusitozinin düşük dozlarda kombinasyonu klinik olarak etkinliği kanıtlanmış bir uygulamadır. Polimikrobiyal enfeksiyonların tedavisi Aspirasyon pnömonisi, akciğer ve beyin apseleri, abdominal enfeksiyonlar ve diyabetik ayak enfeksiyonları aerob ve anaerob bakterilerin etken olduğu enfeksiyonlardır. Tek bir antibiyotikle bu spektrum kavranamazsa aerob-anaerob etkili iki ilaç kombine edilir. Antibiyotik kombinasyonları yaparken antagonistik etkiden kaçınılmalıdır.penisilin tetrasiklin kombinasyonu antagonistiktir. Eritromisin, kloramfenikol, linkomisin ve klindamisin kendi aralarında antagonistiktir. Penisilin ve kloramfenikol kombinasyonu invitro antagonistik iken invivo,örneğin menenjit tedavisinde yüksek dozlarda bu etki görülmez.

ANTİBİYOTİK KULLANIMINDA GENEL PRENSİPLER Antibiyotikler tedavide en çok kullanılan ve kullanımında en çok hata yapılan bir ilaç grubudur. İnsan vücudunun her organında enfeksiyon gelişebileceğinden her daldaki hekimin antibiyotik kullanımını iyi bilmesi gerekir. Antibiyotiklere direnç gelişimi ve tedaviye yeni antibiyotiklerin girmesi gibi nedenlerle de bilgilerin devamlı yenilenmesi zorunludur. Antibiyotik kullanımında dikkat edilmesi gereken kuralları şöyle sıralayabiliriz. 1. Antibiyotik kullanma gerekliliğinin saptanması Hastanın bir bakteriyel enfeksiyonu olmalıdır ya da profilaktik antibiyotik kullanımının gerekli olduğu bir durum olmalıdır ( cerrahi profilaksi, romatizmal ateş profilaksisi, kalp kapak hastasında invazif girişimler öncesi profilaksi gibi). Bakteriyel enfeksiyon olduğunu kanıtlayabilmek için mikroorganizmanın kültürde üretilmesi, değişik boyama yöntemleri ile bakterinin mikroskopik inceleme ile gösterilmesi, antijen ve antikor saptayan serolojik testler kullanılabilir. Klinik bulgular bazı bakteriyel enfeksiyonlar için tipik olmakla birlikte güvenilir değildir. Aynı klinik bulguları başka mikroorganizma enfeksiyonları veya enfeksiyon dışındaki hastalıklar da verebilir. Antibiyotiklerin etken izole edilip, duyarlılık testine göre ya da diğer laboratuvar testleri ile kanıtlanarak kullanılmasına kanıtlanmış bakteriyel enfeksiyon tedavisi denir.ampirik antibiyotik tedavisi ise olası enfeksiyon etkenleri ve duyarlılık durumuna göre verilen tedavidir. Ampirik tedavi toplum kökenli ciddi enfeksiyonlar ( menenjit, sepsis), nozokomiyal ve nötropenik hastadaki enfeksiyonlarda erken antibiyotik verilmesinin yaşamsal önemi nedeniyle yapılmalıdır.rutin kültür alınması, invazif girişim gerektirdiğinden önerilmeyen ve olası etkenleri bilinen enfeksiyonlarda( akut otit, akut sinüzit, beyin apsesi, osteomyelit) da ampirik tedavi tercih edilir. 2. Uygun antibiyotiğin seçilmesi Bu aşamada mikroorganizma, hasta ve antibiyotikle ilgili faktörler gözden geçirilmelidir. Mikroorganizma ile ilgili faktörler. Hastalık etkeni nedir? İlk yanıtlanması gereken soru budur. Etkenin belirlenmesi

için çeşitli yöntemler vardır. Gram boyası bunların en basiti olup, halen enfeksiyon tanısında altın standarttır. Örneğin pnömonide balgamın Gram boyasında PNL ve gram pozitif diplokokların görülmesi, pnömokoksik pnömoni tanısı için çok değerlidir. Akut bakteriyel menenjitte BOS un Gram boya ile incelenmesi yine etkenin erken tanımlanması açısından yararlıdır. Dışkıda PNL bulunması invazif bir ishal etkenini düşündürür. PNL yoksa toksik veya viral bir gastroenterit olabilir. Etkeni belirlemede esas yöntem kültürdür. Antibiyotik başlamadan önce mutlaka yapılmalıdır. Kültür ve başka bir laboratuvar incelemesi yapma olanağı yok ise o zaman genel bilgilerden yararlanılır. Erişkin akut bakteriyel menenjitli bir hastada olası etkenlere ( meningokok, pnömokok) yönelik tedavinin başlanması örnek olarak verilebilir. Mikroorganizma ile ilgili değerlendirilmesi gereken diğer faktörler virulansı ve nozokomiyal ya da toplum kökenli bir mikroorganizma oluşudur. Çünkü nozokomiyal patojenler antibiyotiklere daha dirençlidir. Etken bakterinin antibiyotik duyarlılık durumu nedir? Yanıtlanacak ikinci sorudur. Etken izole edilmişse antibiyotik duyarlılık testi yapılarak uygun antibiyotik belirlenebilir.bu amaçla aşağıdaki yöntemler kullanılır. Disk difüzyon yöntemi; hızlı üreyen aerob ve fakültatif anaerob bakteriler için önerilen, kolay, pratik, standartlara uygun yapılırsa halen tüm dünyada rutin laboratuvarlar için seçilen bir testtir.antibiyotiğin inhibisyon etkisini ölçen kalitatif bir testtir. Minimal inhibitör konsantrasyon ( MIC ) ölçümü, Özel durumlarda (yeni antibiyotiklerin etkinlik araştırması, penisiline dirençli pnömokokların belirlenmesi gibi) yapılır Bu test te inhibisyonu ölçer, ancak kantitatif bir testtir. Minimal bakterisidal konsantrasyon (MBC) ise kantitatif ve bakterisidal etkiyi saptayan bir testtir. Rutinde kullanılmaz. Ancak nötropenik hasta gibi özel konakta, menenjit ve endokarditte tedavi başarısızlığında yapılması gerekebilir. Antibiyotik duyarlılık testi yapılamıyorsa etkenin veya olası etkenin duyarlılık durumuna göre antibiyotik başlanabilir. Bu durumda genel bilgilerden, ülkemizde yapılan çalışmalardan ve hastane enfeksiyonları için hastanede saptanan mikroorganizmaların duyarlılık durumunu içeren yerel verilerden yararlanılabilir. 3. Hasta ile ilgili faktörler Yaş Böbrek fonksiyonları yaşla ilgili farklılıklar gösterir. Atılımı böbrekten olan antibiyotiklerin serumdaki yarı ömürleri yenidoğanlarda daha fazladır. Çünkü böbrek fonksiyonları yetersizdir. İlacın dozu buna göre ayarlanmalıdır.

Yaşlılarda böbrek fonksiyonları dahil fizyolojik olaylarda gerileme vardır. BUN ve kreatinin değerleri normal olsa bile kreatinin klirensi düşüktür. Antibiyotiklere bağlı böbrek toksisitesi ( aminoglikozid toksisitesi gibi) bu nedenle daha sık görülür.yaşlılarda izoniazid hepatotoksisitesi daha sıktır. Hipersensitivite reaksiyonları da daha sık görülür. Yeni doğanda hepatik fonksiyonlar yetersizdir. Glukronil transferaz enziminin yetersizliği nedeni ile kloramfenikol kullanılması halinde Gray sendromu adı verilen şok ve kardiyovasküler kollapsla seyreden bir tablo gelişebilir. Yeni doğanda sulfonamid ve seftriakson kullanılması kern ikterus tablosuna yol açar. Çünkü bu antibiyotikler proteine bağlanmakta bilirubinle yarışır. Sonuçta bağlanmamış bilirubin düzeyi artar. Tetrasiklinler gelişmekte olan kemik ve diş dokusunda biriktiği için 8 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır. Kinolonlar kıkırdak toksisitesi ve artropati riski nedeniyle 16 yaşından küçüklerde önemli bir endikasyon olmadıkça kullanılmamalıdır. Çocuklarda mide asiditesi düşüktür. Bu nedenle 3 yaşından küçük çocuklarda ve aklorhidrik hastalarda antibiyotik absorbsionu artar. Genetik ve metabolik bozukluklar Glikoz 6 fosfat dehidrogenaz ( G6PD) eksikliği olanlarda sülfonamidler ve kloramfenikol hemolize yol açar. Bazı hemoglobinopatilerde de sülfonamid kullanımı hemoliz riski nedeniyle sakıncalıdır. Diyabetli hastalarda antibiyotiklerin IM absorbsiyonu azalabilir.idrarda yalancı şeker pozitıfliği görülebilir. Gebelik ve laktasyon Gebelikte penisilinler ( tikarsilin dışında ), sefalosporinler ve makrolidler kullanılabilecek antibiyotiklerdir. Tetrasiklinler teratojen etkisi yanı sıra gebede karaciğer nekrozu, böbrek yetmezliği ve pankreatitle seyreden ağır bir tabloya yol açabildiğinden kontrendikedir. Emziren anneden çocuğa geçen antibiyotik yan etkilere yol açabilir. Bu durum özellikle yenidoğanda sakıncalı antibiyotiklerin kullanımı ve bebeğin prematüre olması halinde çok önemlidir.

İmmünsüpresyon İmmün süpresyonun durumuna göre olası etkenler farklıdır. Normal konakta hastalık oluşturmayan mikroorganizmalar etken olabilir. İmmün süpresif hastada ilaç toksisitesi daha çok görülür. Antibiyotikleri daha yüksek dozda, parenteral yoldan ve uzun süre vermek gerekebilir. Aşırı duyarlılık Kullanılacak antibiyotikle ilgili daha önce bir allerjik reaksiyon olup olmadığı sorgulanmalı ve seçim buna göre yapılmalıdır. Karaciğer ve böbrek fonksiyonları Antibiyotiklerin başlıca atılım yolları böbrek ve karaciğerdir. Antibiyotik kulllanılan hastada ilacın atılım yolları dikkate alınarak, hastanın karaciğer ve böbrek fonksiyonları araştırıldıktan sonra antibiyotik seçilmeli ve hasta toksisite açısından yakından izlenmelidir. Karaciğerde metabolize olan ilaçlar ( eritromisin, klindamisin,doksisiklin, nafsilin, seftriakson) böbrek yetmezliğinde doz ayarlamadan kullanılabilir. Bazı antibiyotikler böbrek yetmezliğinde kreatinin klirensine göre dozları ayarlanarak kullanılabilir ( penisilinler, sefalosporinler, aminoglikozidler, glikopeptidler).bazıları ise kontrendikedir( tetrasiklin ).Karaciğer patolojisi olan hastalarda makrolidler, klindamisin, kloramfenikol, doksisiklin dikkatle kullanılmalıdır. 4. Antibiyotikle ilgili faktörler Antibiyotik seçiminde ilk dikkat edilecek konu seçilen antibiyotiğin kanıtlanmış veya olası bakteri için invitro etkin olmasıdır. Diğer bir konu ise klinik çalışmalarda seçilen antibiyotiğin bu enfeksiyon için etkinliği kanıtlanmış olmalıdır. Antibiyotiğin farmakokinetik özellikleri iyi bilinmelidir. Farmaokinetik ilacın absorbsiyonu, vücut kompartmanlarına dağılımı ve eliminasyonunu içerir. Kısaca invitro ideal koşullarda test ettiğimiz antibiyotiğin invivo koşullarda ne derece etkin olabileceğini tahmin etmemiz için farmakokinetik özelliklerini dikkate almamız gerekir.diğer önemli bir konu ise antibiyotiklerin

farmakodinamik özellikleridir. Etki mekanizması ve toksisite konularını içerir. Antibiyotiklerin bazıları bakteriyostatiktir, başka bir deyişle bakterinin çoğalmasını inhibe ederler ( klindamisin, kloramfenikol gibi). Bazıları ise bakterisidaldir. Bakterileri öldürürler. Bakterisidal etki antibiyotiklerde farklı özellikler gösterir. Konsantrasyona bağlı bakterisidal etki gösteren antibiyotiklerin dozları arttırılınca bakterisidal etkileri artar. Aminoglikozidler ve kinolonlar bu özellikleri nedeniyle günde tek doz kullanılabilirler. Süreye bağlı bakterisidal etki gösteren antibiyotiklerde, MBC üzerindeki düzeyin sürdürülmesi bakterisidal etki için gereklidir. Dozu arttırmanın bir yararı yoktur. Betalaktam antibiyotikler ve glikopeptidler böyledir.postantibiyotik etki ( PAE) ilaç düzeyi MBC altına düştükten sonra da bir süre etkinliğin korunmasıdır. Kinolon ve aminoglikozidler 1-6 saat süre PAE etki gösterebilirler.ilaç konsantrasyonu arttıkça PAE artar. Karbapenemler de gram negatif bakterilere 2 saat süre PAE göstermektedir.antibakteriyel ilaçlar mikroorganizma miktarının az olduğu erken dönemlerde daha etkilidir.betalaktam ilaçlar bakterilerin hızlı üreme evresinde daha etkilidir.oysa kinolonlar stasyoner evrede de etkilidir. Antibiyotik yan etkileri çok farklı organlarda görülebilir ( böbrek, karaciğer, kemik iliği, santral sinir sistemi gastrointestinal sistem) Bazı antibiyotiklerin birlikte kullanılan ilaçlarla etkileşerek toksisiteleri artar ve emilimleri bozulabilir. ANTİBİYOTİKLER Dr. Aydoğan LERMİ Kemoterapi: mikrop ve parazitlerin konakçıya zarar vermeden öldürülmesi amacıyla yapılan tedavidir. Antibiyotik: Doğadan- küflerden elde edilen antimikrobik ilaçlara antibiyotik(ör:penisilin), laboratuvarda sentetik olarak elde edilen antimikrobik ilaçlara antibakteriyel (ör: sülfonamidler), doğal olanların laboratuvarda güçlendirilmesine semisentetik antibiyotik denir ancak antibiyotik kelimesi rutinde hepsini kapsayacak anlamda kullanılır.

Antibiyotikler 5 mekanizma ile mikropları öldürürler 1- Bakteri hücre duvarının sentezini bozarak, 2- Sitoplazmik membran permeabilitesini arttırarak, 3- Bakteri ribozomlarındaki protein sentezini bozarak, 4- Nükleik asit sentezini bozarak, 5- Bakteri metabolizmasını bozarak. Antimikrobik spekturum: fazla sayıda bakteri ve mikroba karşı etkili olan antibiyotiklere geniş spektrumlu antibiyotikler denir. ETKİ MEKANİZMALARINA GÖRE ANTİBİYOTİKLER: HÜCRE DUVARI SENTEZİNİ BOZAN VE LİTİK ENZİMLERİ AKTİVE EDEN ANTİBİYOTİKLER. Bu ilaçlar genellikle bakterisid etkilidir. BETA LAKTAMLAR o PENİSİLİNLER, o SEFALOSPORİNLER, o MONOBAKTAMLAR (AZTREONAM) o KARBAPENEMLER İMİPENEM, ERTAPENEM, MEROPENEM, SİKLOSERİN, RİSTOSETİN, BASİTRAZİN, TEİKOPLANİN, VANKOMİSİN. SİTOPLAZMA PERMEABİLİTESİNİ BOZARAK ETKİ EDENLER (DETERJAN ETKİSİ) Bunlar katyonik deterjanlardır. Bu ilaçlar sitoplazmada bulunan amino asid ve nukleotidler gibi önemli bileşiklerin hücre dışına çıkmalarına neden olur ve bakterisid etki gösterirler.

POLİMİKSİNLER, GRAMİSİDİN, NİSTATİN, AMFOTERİSİN B KETOKONAZOL VE DİĞER İMİDAZOL GURUBU ANTİFUNGALLER, FLUKONAZOL VE DİĞER TRİZOL ANTİFUNGALLER, HEKZAKLOROFEN, KATYONİK DETERJANLAR, RİBOZOMLARDA PROTEİN SENTEZİNİ BOZARAK ETKİ EDEN ANTİBİYOTİKLER Bakterilerilerin 70 S ribozomu insanlardaki 80 S ribozomuna göre antibiyotiklere daha duyarlıdır. Bakteri 70S ribozomunda 23 S, 16 S ve 5 S alt üniteleri ve 70 S protein sentezi sırasında 30 S ve 50 S alt birimlerine ayrılır. 30 S alt ünitesine bağlananlar: Aminoglikozidler, tetrasiklin. Bu gruptaki ilaçlar memeli hücrelerinin mitokondrilerinde bulunan 55S ribozomları aracılığıyla meydana gelen protein sentezini de inhibe eder (en etkilisi kloramfenikoldür) ancak sitoplazmada bulunan 80S ribozomlarındaki protein sentezine etkili değildir. TETRASİKLİNLER 50S 30 S AMİNOGLİKOZİDLER, ( aminoglikozidler dışında hepsi bakteriyostatiktir), 30 S MAKROLİDLER, 50S KLORAMFENİKOL,50S LİNKOZAMİDLER, 50S FUSUDİK ASİT,50S BAKTERİ DNA VE RNA SINI BOZARAK ETKİ EDENLER Antineoplastikler (mitomisin, aktinomisin, daunorubisin, doksorubisin). Aktinomisinler ve rifamisinler: DNA ya bağımlı RNA polimeraz enzimini inhibe ederek mrna sentezini (transkripsiyon) önler. Kinolonlar (nalidiksik asid, fluorokinolonlar): DNA giraz enzimini inhibe ederek, bakterinin ölümüne neden olurlar. Mitomisinler: DNA zincirini alkilleyerek DNA moleküllerinin birbirinden ayrılmasını önler. Böylece DNA replikasyonu durur.

Kinolonlar- DNA giraz ı inhibe ederler Rifampisin- DNA ya bağlı RNA polimerazı inhibe eder Trimetoprim/ Sulfa- tetrahidrofolat yapımını inhibe ederler FLOROKİNOLONLAR, RİFAMİSİNLER, NALİDİKSİK ASİD, METRONİDAZOL, AKTİNOMİSİNLER, MİTOMİSİNLER, BLEOMİSİN, ASİKLOVİR ( antiviral), BAKTERİYEL ANTİMETABOLİTLER SÜLFONAMİDLER, SÜLFONLAR, PAS, İZONİYAZİD (İNH) ETAMBUTOL, TRİMETOPRİM, PENİSİLİNLER: I. DAR SPEKTRUMLU PENİSİLİNLER a. DEPO PENİSİLİNLER, i. PEN-G (BENZİL PENİSİLİN) ii. PROKAİN PEN- G, iii. TAKVİYELİ PROKAİN PEN G iv. KLEMİZOL PEN-G v. BENZATİN PEN-G b. FENOKSİ PENİSİLİNLER ( ASİDE DAYANIKLI) i. PEN V(FENOKSİMETİL PENİDİLİN), ii. FENETİSİLİN ( FENOKSİETİL PENİSİLİN), iii. PROPİSİLİN ( FENOKSİPROPİL PENİSİLİN),

c. BETALAKTAMAZLARA ( PENİSİLİNAZA ) DAYANIKLI (ANTİSTAFİLOKOKAL) PENİSİLİNLER i. METİSİLİN, ii. NAFSİLİN, iii. İZOKSAZOLİL PENİSİLİNLER 1. OKSASİLİN, 2. KLOLSASİLİN, 3. DİKLOKSASİLİN, 4. FLUKLOKSASİLİN, II. GENİŞCE SPEKTURUMLU PENİSİLİNLER a. AMİNOPENİSİLİNLER i. AMOKSİSİLİN, ii. AMPİSİLİN VE ESTERLERİ: 1. BAKAMPİSİLİN, 2. PİVAMPİSİLİN, 3. TALAMPİSİLİN, iii. HETASİLİN, iv. SİKLASİLİN, v. EPİSİLİN, III. GENİŞ SPEKTURUMLU PENİSİLİNLER ( ANTİPSEUDOMONAL) a. KARBOKSİPENİSİLİNLER i. TİKARSİLİN, ii. KARBENİSİLİN VE ESTERLERİ 1. KARİNDASİLİN 2. KARFENİSETİN, b. ASİLÜREİDO PENİSİLİNLER i. MEZLOSİLİN,

ii. AZLOSİLİN, iii. PİPERASİLİN, c. DİĞER PENİSİLİNLER i. AMİDİNOPENİSİLİNLER 1. AMİDİNOSİLİN (MESLİNAM), ii. TEMOSİLİN SEFALOSPORİNLERİN SINIFLANDIRILMASI I. KUŞAK SEFALOSPORİNLER a. ORAL I. KUŞAKLAR i. SEFALEKSİN, ii. SEFAGLİSİN, iii. SEFADROKSİL, b. PARENTERAL I. KUŞAKLAR i. SEFALOTİN, ii. SEFAZOLİN iii. SEFASETRİL c. HEM ORAL HEM PARENTERAL OLAN I. KUŞAK i. SEFRADİN II. KUŞAK SEFALOSPORİNLER a. ORAL II. KUŞAKLAR i. SEFAKLOR, ii. SEFTİBUTEN, b. PARENTERAL II. KUŞAKLAR i. SEFAMANDOL, ii. SEFOKSİTİN, iii. SEFOTETAN, iv. SEFONİSİD, v. SEFMETAZOL,

c. HEM ORAL HEM PARENTERAL II. KUŞAKLAR i. SEFUROKSİM, ii. SEFETAMET III. KUŞAK SEFALOSPORİNLER a. ANTİPSEUDOMONAL III. KUŞAKLAR i. SEFOPERAZON, ii. SEFTİZİDİM, iii. SEFSULODİN, b. ORAL III. KUŞAK i. SEFPODOKSİM, c. ORAL PARENTERAL III. KUŞAK i. SEFİKSİM d. DİĞERLERİ i. SEFOTAKSİM, ii. SEFTRİAKSON, iii. SEFTİZOKSİM, iv. MOKSOLAKTAM, SEFALOSPORİNLERİN ANTİBAKTERİYEL ETKİLERİNE GÖRE SINIFLANMASI A- ANTİ STAFİLOKOKAL SEFALOSPORİNLER a. SEFAZOLİN, b. SEFALOTİN, B- ANTİ HEMOPHİLUS SEFALOSPORİNLER a. SEFUROKSİM b. SEFAKLOR, C- ANTİPSEUDOMONAL SEFALOSPORİNLER a. SEFTAZİDİM, b. SEFOPERAZON,

D- ANTİ ENTERİK GRAM NEGATİF SEFALOSPORİNLER a. SEFOTAKSİM, b. SEFTRİAKSON, c. SEFTİZOKSİM, d. SEFOPERAZON, E- ANTİ ANAEROB ETKİLİ SEFALOSPORİNLER a. SEFOKSİTİN KİNOLONLARIN SINIFLANDIRILMASI I. KUŞAK KİNOLONLAR a. NALİDİKSİK ASİT, b. OKSOLİNİK ASİT, c. SİNOKSASİN II. KUŞAK KİNOLONLAR a. PİPEDİMİK ASİT b. FLUMEKİN, III. KUŞAK KİNOLONLAR a. FLOROKİNOLONLAR i. CİPROFLOKSASİN, ii. OFLOKSASİN, iii. ENOKSASİN, iv. NORFLOKSASİN, v. PEFLOKSASİN, vi. LOMEFLOKSASİN, vii. FLEROKSASİN, viii. TEMAFLOSKASİN, ix. AMİFLOKSASİN, x. SPARFLOKSASİN. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE ANTİBİYOTİKLER

A- AKCİĞER DOKUSUNA İYİ GEÇENLER a. PENİSİLİN G b. AMPİSİLİN, c. TETRASİKLİN, d. ERİTROMİSİN, e. SPİRAMİSİN, f. FLOROKİNOLONLAR, B- KEMİK DOKUYA İYİ GEÇENLER a. METİSİLİN, b. SEFAZOLİN, c. KLİNDAMİSİN, d. LİNKOMİSİN C- HÜCRE İÇİNE GİRİŞİ İYİ OLAN ANTİBİYOTİKLER a. TETRASİKLİNLER b. MAKROLİDLER, c. ETAMBUTOL, d. KLORAMFENİKOL, e. RİFAMPİSİN, f. FLOROKİNOLONLAR, g. KLİNDAMİSİN, h. TRİMETOPRİM D- BARSAKTAN EMİLMEYEN VE MİDE SIVISINDA PARÇALANMAYAN ANTİBİYOTİKLER a. AMİNOGLİKOZİDLER i. KANAMİDİN, ii. NEOMİSİN, iii. PROMOMİSİN, b. KOLİSTİN c. POLİMİKSİN B d. VANKOMİSİN