KEiB / BDT Araştırma Dizisi No : 1. R s. istanbul TicARET ODASı. YAYıN NO : 1993-10



Benzer belgeler
RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

KAYSERİ SANAYİ ODASI RUSYA ÜLKE RAPORU

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

KEiB / BDT Araştırma Dizisi No : 2 UKRAYN. istanbul TicARET ODASı YAYıN NO :

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

100 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU ÖZET DEĞERLENDİRME

İZMİR TİCARET ODASI FAS KRALLIĞI ÜLKE RAPORU

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

KEiB / BDT Araştırma Dizisi No : 2 UKRA NA. istanbul TicARET ODASı. YAYıN NO :

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AYDIN TİCARET BORSASI

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

KEiB 1 BDT Araştırma Dizisi No: 1 RUSYA. istanbul TiCARET ODASI YAYlN NO:

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

KAYSERİ SANAYİ ODASI. SLOVAKYA ÜLKE RAPORU 27 Kasım 2018

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

CEZAYİR ÜLKE RAPORU

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

İktisat Tarihi

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI 2013 RUSYA FEDERASYONU

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ŞUBAT 2019-BÜLTEN 13 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Kaynak : CIA World Factbook

DIŞ TİCARET ARAŞTIRMA SERVİSİ

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

İZMİR TİCARET ODASI GÜRCİSTAN ÜLKE RAPORU

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Ocak-Eylül dönemine ait dış ticaret verileri değerlendirildiğinde Sinop ilinin ilk 9 ay sonundaki

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Ortak Tarım Politikasında Korumacılık

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

İZMİR TİCARET ODASI BENİN CUMHURİYETİ ÜLKE RAPORU

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

İZMİR TİCARET ODASI GANA CUMHURİYETİ ÜLKE RAPORU

AYDIN TİCARET BORSASI

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

Finlandiya nın Tarihçesi

AYDIN TİCARET BORSASI

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

İZMİR TİCARET ODASI BENİN CUMHURİYETİ ÜLKE RAPORU

AB Ekonomisinin Mevcut Durumu ve Geleceğe Dönük Projeksiyonlar. Prof. Dr. Lerzan ÖZKALE, İTÜ Ankara, 18 Ekim 2006

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

RUSYA FEDERASYONU. A) Genel Bilgiler

Sinop ilinin Ocak-Ağustos dönemi dış ticareti Türkiye İstatistik Kurumu ndan (TÜİK) alınan veriler

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ

EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

Ekonomi Bülteni. 01 Aralık 2014, Sayı: 48. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Mali Yapı ve Finans Banka Şube Sayısı TR82 Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop

T.C. BAKÜ BÜYÜKELÇİLİĞİ TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Durum Analizi

Transkript:

--------,- KEiB / BDT Araştırma Dizisi No : 1 R s istanbul TicARET ODASı YAYıN NO : 1993-10 L )

KEİB / BDT Araştırma Dizisi No : 1 RUSYA Hazırlayanlar Prof. Dr. OSMAN Z. ORHAN ÖZLENEN SEZER kinci Baskıyı Hazırlayan ÖZLENEN SEZER İSTANBUL TİCARET ODASI YAYİN NO : 1993-10

j j j j j j j j j j j j j j j j

İÇİNDEKİLER Sayfa İKİNCİ BASKI İÇİN SUNUŞ DEĞERLENDİRME 1. ÜLKE VE TOPLUM. 1.1. Coğrafi Yapı 1.2. Demografik Yapı 2 1.3. Tarihi ve Siyasi Yapı 2 1.4. İdari Yapı 4 2. EKONOMİK DURUM 5 2.1. Genel Ekonomi 5 2.2. Tarım, Ormancılık, Balıkçılık 9 2.3. İmalat Sanayi 10 2.4. Madencilik 11 2.5. Bütçe 11 2.6. Ödemeler Bilançosu 12 2.7. Bankacılık 13 3. DIŞ TİCARET 15 3.1. Genel Dış Ticaret 15 3.2. İhracat 16 3.3. İthalat 17 3.4. Türkiye-Rusya Ticari İlişkileri 18 4= PİYASANIN YAPISI 23 4.1. Piyasa Hakkında Genel Bilgiler 23 4.2. Dağıtım Kanalları 26 4.3. Satış Kanalları 26 5. MEVZUAT 29 5.1. Dış Ticaret Rejimi 29 5.2. Kambiyo Mevzuatı 30 5.3. Gümrük Rejimi 31 5.4. Vergi Mevzuatı 31 5.5. Yabancı Sermaye 33 5.6. Şube ve Temsilcilik 36 5.7. Stratejik İhraç Malları Listesi 37 5.8. Geçici Gümrük Vergisi Tarife Oranları 38 5.9. Rusya'ya İthalatında Gümrük Vergisinden Muaf Ürünlerin Listesi 38 5.10. Rusya'ya İthalatında Uygulanacak Tüketim Vergisi Oranları 39 5.11. Rusya'ya İthalatında KDV Uygulanmayacak Ürünler Listesi 40 5.12. Rusya'dan Çıkarıldığında Gümrük Vergileri Yüklenen Malların Listesi 42

Sayfa 6. PİYASAYA GİRİŞ 59 6.1. Potansiyel İş Alanları ve İhraç Ürünlerimiz İçin Ülkenin Durumu 61 7JŞ ADAMLARI İÇİN YARARLI BİLGİLER 63 7.1. Pasaport ve Vize İşlemleri 63 7.2. Nasıl Gidilir : 63 7.3. Gümrük Kontrolü 63 7.4. İklim 63 7.5. Ulaşım 63 7.6. İş Saatleri 64 7.7. Haberleşme 64 7.8. Oteller ve Lokantalar 64 8. YARARLI ADRESLER 67 8.1. Türkiye Temsilcilikleri 67 8.2. Ticaret ve Sanayi Odaları 67 8.3. Rusya Federasyonunda Dış Ticaret Temsilcilik Açma, Bankacılık Vergi. Konularında İlgili Bakanlık ve Kuruluşlar 68 8.4. Moskova'da Faaliyet Gösteren Denetim ve Danışmanlık Kuruluşları 69 8.5. Rusya'daki Çeşitli Bankalar 70 8.6. Sigorta Şirketleri 75 8.7. Borsalar 76 8.8. Dış Ticaret Birlikleri 77 8.9. Dış Ticaret Şirketleri 80 8.10. Yabancı Firmaların Rusya'daki Temsilcilikleri 81 8.11. Rusya'da Yabancıların Ortak Olarak Katıldığı Yatırımlar ve Faaliyetleri 90 8.12. Lokantalar 96

İKİNCİ BASKI İÇİN!... Eski Sovyetler Birliği'nin dağılması sonucu oluşan Bağımsız Devletler Topluluğu'nun ilk aşamada 7 tanesini inceleyen araştırmalarımızın birinci baskısı 1992 yılı Kasım ayında kamuoyuna sunulmuştu. Çalışmalarımız gerek üyelerimiz gerekse kamu kuruluşları ve araştırma kuruluşları tarafından büyük ilgi ile karşılanmış ve kitaplarımız planlanan dağıtım süresinden çok daha kısa bir sürede tamamen satılmıştır. Üyelerimize ve ilgili diğer kişi ve kuruluşlara her zaman en iyiyi sunmayı kendine ilke edinen İstanbul Ticaret Odası bu ülkelerde oluşan yeni durumlara bağlı olarak alınan kararlar ile başlatılan uygulamaları, ilk çalışmayı gerçekleştiren ekipleri ile değerlendirerek ikinci baskı için yeniden hazırlamıştır. Çalışmaların bu ülkelerle ilgilenenlere yararlı olmasını diliyoruz. Prof.Dr. İsmail ÖZASLAN Genel Sekreter

SUNUŞ Eylül t991, Dünyanın ikinci büyük gücü Sovyetler Birliği'nin çöküşünün başladığı tarih. Bir zamanlar herbiri kendi zengin tarihi ve kültürel birikime sahip 15 Ulusal Cumhuriyetten oluşan büyük bir federasyon. Bugün ise bir ülke olmadığı gibi Avrupa Topluluğu gibi üye, ülkeler topluluğu olarak da nitelendirilmeyen Bağımsız Devletler Topluluğu. İşte bu çalışmada Bağımsız Devletler Topluluğu'na dahil olan ülkelerden ilk aşamada 7 tanesi (Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Kırgızistan) incelenerek her biri ayrı bir kitap olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmalar yapılırken ilk olarak bu ülkelerle ilgili yayınlanmış veya yayınlanmamış temin edilebilen bütün yerli ve yabancı yayınlar taranmış, daha sonra üçer kişilik üç ekip bu ülkelere gitmiş ve elde edilen bilgiler mahallinde de değerlendirilerek eksik olanların tamamlanabilmesine çalışılmıştır. Ancak, hemen belirtelim bu araştırmanın sahaya yönelik kısmı güç koşullarda gerçekleştirilmiştir. Öncelikle yeni bağımsızlığını kazanan Cumhuriyetlerde derlenmiş bilgilerin bulunmaması veya mevcut bilgilerin verilmek istenmemesi veya görüşme yapılan kişilerden alınan bazı bilgilerin bir başkası tarafından doğrulanmaması gibi. Araştırmanın gerçekleştirilmesi amacıyla bu ülkelere yapılan ziyaretlerde Türk Büyükelçilikleri en büyük yardımcımız olmuştur. Özellikle Orta Asya Cumhuriyetlerindeki Büyükelçilerimiz zor çalışma şartlarına ve kısıtlı kadrolarına rağmen güçlükleri yenmemizde en büyük desteği vermişlerdir. Bu nedenle Alma Ata Büyükelçimiz Sn. Argun Özbay'a, Taşkent Büyükelçisi Sn. Volkan Çotur'a, Bişkek Büyükelçisi Sn. Metin Göker'e, Aşkaabat Büyükelçisi Sn. Selçuk încesu'ya, Baku Büyükelçisi Sn. Altan Karamanoğlu'na, Kiev Büyükelçisi Sn. Acar Germen'e ve Moskova Ekonomi ve Ticaret Müşavirliği Yetkililerine teşekkürlerimiz sonsuzdur. Bu proje Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Cengiz Ersun'un koordinasyonunda Prof. Dr. Nazım Engin, Prof. Dr. Rona Turanlı, Prof. Dr. Osman Z. Orhan, Doç. Dr. Ahmet İncekara, Erdoğdu Pekcan. Özlenen Sezer, Zehra Mumcu ve Nuran Mihmandarlı'dan oluşan ekip tarafından gerçekleştirilmiştir. Araştırmaların bu ülkelerle iş ilişkilerine girmeyi planlayan tüm ilgililere yararlı olmasını diliyoruz. Prof. Dr. İsmail ÖZASLAN Genel Sekreter

DEĞERLENDİRME Bugün artık tarihe karışmış olan Sovyetler Birliği, herbiri kendi zengin tarihi ve kültürel birikime sahip 15 Ulusal Cumhuriyeten oluşan bir federasyondu. İlk Rus devleti, 862 yılında, bir Viking olan Prens Rurik tarafından, şimdi Ukrayan'nın başkenti olan Kiev'de kurulmuştu. Devletin merkezi 1238 yılında Moskova'ya taşınmış ve bugün Ukrayna ve B.Rusya olarak bilinen Cumhuriyetler ilk dönemlerde Litvanya ve daha sonra da Polanya tarafından yönetilmişti. Rusya devleti, XVII. yüzyılın sonlarına kadar, Batı'da olan gelişmeleri bir hayli gerilerden izleyen bir ülke iken XVIII. yüzyılın başlarından itibaren önce Çar B. Petro'nun, daha sona da II. Katerina'nın gayretleri sonucu batılılaşmaya başlamış ve moden bir ordu kurarak sınırlarını batıya ve güneye doğru genişletmiştir. Rusya'nın büyük bir askeri ve ekonomik güç olarak kabul edilmesi ise, esas olarak, Napolyon'un 1812-13'lerde mağlup edilmesi ile olmuştur. XIX. yüzyılda ise Rusya'nın ekonomik ve politik güç olarak artık iyice kendini gösterdiğine tanık olunmuştur. 1917 yılının Mart ayında Romanof hanedananın çökmesi ile Rusya'da yeni bir dönem başlamış, aynı yılın 7 Kasım'ında "Ekim Devrimi" (Bolşevik Devrim) gerçekleştirilmiştir. Bu devrim, siyasal çoğulculuğun tüm izlerini tarihin derinliklerine gömmüş ve tüm yetkiler S.B. Komünist Partisi'nin bünyesinde toplanmıştır. Stalin döneminde S.B, temeli kitle terörüne ve totaliter yöntemlere dayalı bir diktatorya tarafından yönetilmiş N. Kuruşçef dönemi ise katı totaliter yapının kısmen yumuşatıldığı bir dönem olmuştur. Fakat Brejnev zamanında, Ştalinizmden vazgeçmenin işin mantığı gereği komünist sistemin çökmesi anlamına geleceğinin anlaşılması üzerine yumuşama eğilimlerine son verilmiş, bununla beraber Stalin döneminin aşırılıklarına bir daha geri dönülmemiştir. Brejnev'in 1982 sonunda ölümünden sonra yerine KGB'nin eski başkanı Yuri Andrapov geçmiştir. Andropov, ekonomik reform konusunda ilk tartışmaları başlatan kişidir. Andrapov, sistemdeki çürüme ve dejenerasyonun üzerine kararlılıkla gitmiş, hatta günümüzde çok önem kazanan çevre sorunları ile bile yakından ilgilenmiştir. Bunların yanında, Andrapov'un en önemli katkısının, daha sonraları, Mart 1985'de partinin başına geçen M. Gorbaçov'un kariyerini hazırlaması olduğunu söyleyebiliriz. Perestroyka öncesi yani geleneksel Sovyet politik sistemi, nomenklatura ilkesi olarak adlandırılan ilkeye dayandırılmıştı. Buna göre, ülkedeki tüm önemli görevlere atamalar Komünist Partisi tarafından yapılıyordu. Stalinizmin kötü mirasına karşı kararlı hücumlar, Gorbaçov'un glasnost (açıklık) ve perestroyka (yeniden yapılanmla) politikaları ile yeniden gündeme getirilmişti. 1991 yılı Ağustos ayındaki darbe girişimine kadar Sovyetler Birliği, komünist sisteme özgü güç yapısını aşama aşama terketme ve onun yerine hukukun hakimiyietine dayalı gerçek çok partili sisteme geçme sürecini yaşamaktaydı. Gorbaçov'un iktidara gelmesinden sonra politik sistemde büyük değişiklikler gerçekleştirilmiş olmasına karşın, darbe olduğunda, sistem Avrupai anlamda bir demokrasi olmaktan çok uzaktı ve piyasa ekonomisine geçiş yönünde de sadece birkaç adım atılabilmişti. Darbe girişimine kadar geçen dönemde meydana gelen en önemli değişiklik, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin gücündeki gözle görülür azalmaydı denilebilir. 1991 yılı ortalarına gelene kadar Sovyetler Birliği Komünist Partisi en az 5 önemli gruba bölünmüştü. Antikomünist Politik Muhalefet de çok yaygın olmakla beraber parçalanmış bir görüntü sergiliyordu. Sovyetler Birliğinde 1990 ve 1991 yıllarında yaşanan politik mücadelenin çoğu, Gorbaçov tarafından önerilen Birlik Antlaşması'nm temel ilke ve felsefesi üzerine yapılan tartışmalardan kaynaklanmaktaydı. Gorbaçov böyle bir antlaşmayı, çoğu Cumhuriyetin Sovyet Birliği'nden

ayrılma isteklerinin su yüzüne çıktığı ve ileri derecede gerçek otonomi istedikleri 1990 yılında önermişti. Fakat Gorbaçov'un önerileri başlangıçta, Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin dahil çeşitli Cumhuriyetlerin liderleri tarafından, merkezin elinde çok fazla güç bıraktığı gerekçesi ile reddedildi. Fakat daha sonra aylar süren şiddetli çatışma ve tartışmaların sonunda 23 Nisan 1991 'de Sovyetler Birliği ile Cumhuriyet temsilcileri arasında Birlik Antlaşması'nm genel çizgileri konusunda yapılan uzun görüşmelerden sonra Birlik Antlaşması 20 Ağustos 1991'de imzaya hazır duruma getirildi. Geçmişte 15 cumhuriyet Kremlin'in, daha doğrusu Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin eyaletleri gibi yönetilmişti. Bu Cumhuriyetlerin kendilerine özgü bir güç yapıları olmakla beraber gerçekte tüm önemli kararlar ve atamalar Moskova tarafından denetleniyordu. Cumhuriyetlerdeki ulusal komünist partiler de Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin sıkı denetimi altındaydı. Ayrıca, bu partilerin parti birinci sekreterleri her Cumhuriyetin kendi ulusundan gelmekle beraber ikinci sekreterler hemen daima Rus ya da Ukrayna'lıydılar. Bununla beraber, Ağustos 1991 'deki darbeden önce de Cumhuriyetlerin çoğunda komünist olmayan hükümetjerin işbaşında olduğunu veya Cumhuriyetlerin pro-bağımsızlık duyguları taşıyan komünist liderler tarafından yönetildiğini söylemek gerekir. Bu nedenle, darbeden hemen sonra merkezin gücü tümden çökmüş ve Cumhuriyetler kaderlerini belirleme konusunda tamamen bağımsız bir duruma gelmişlerdir. Bugünlerde nasıl gelindiğini değerlendirebilmek açısından yukarıdaki bilgilere ek olarak ayrıca Sovyetlerin ekonomik kalkınma deneyimi konusunuda kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Birinci Beş Yıllık Plan'ın 1928 yılında kabul edilmesinden sonraki 40 yılboyunca Sovyetler Birliği istikrarlı bir şekilde %5'in üzerinde bir büyüme gerçekleştirmiştir. Bu gelişmede sanayi sektörü motor işlevi görmüş, tarım sektörü ise sürekli geri kalarak sanayiyi, gıda ve emek yönlerinden besleme görevini üstlenmiştir. SSCB'nin kendine özgü ve bol sınai kaynak tabanı, Sovyetler Birliği4nin uluslararası iş bölümüne'ne girmeden ve ciddi ödemeler dengesi güçlüklerine uğramadan yüksek bir ortalama büyüme hızı gerçekleştirmesini olanaklı kılmış, emeğin bol olması da emek verimliliğindeki gelişmelerin mütevazi olmasına karşlın, büyüme hızının yüksek olmasına katkıda bulunmuştur. 1950'lere gelindiğinde Sovyetler Birliği görünürde dünya çapında güçlü bir sanayi ülkesi durumuna gelmişti. Görünüş bu olmakla beraber ekonominin temelinde yatan eğilimler pek iç açıcı değildi ve ekonominin teklemeye başlayacağının işaretleri daha 1960'larm başından kendini hissettirmeye başlamıştı. Gorbaçov döneminde geriye dönük olarak yapılan hesaplamalar, 1970'lerin sonlarına gelindiğinde büyüme hızının yüzde sıfıra yaklaştığını göstermekteydi. Artık kırsal kesimden sanayiye emek transferinin sınırlarına gelmiş ve 1980'lerin başlarından itibaren, daha verimsiz alanların üretime açılması nedeniyle doğal kaynakların üretim maliyetlerindeki artış da ekonomiyi zorlayacak boylutlara ulaşmıştı. 1990 ve 1991 yıllarında Sovyetlerin kömür ve petrol üretimi de şiddetle düşmüş ve modern teknoloji ve ulaşım altyapısından yoksun olan Sovyetler Birliği sanayisi büyük bir darbe yemişti. Bugün artık herkes, büyümenin yeniden gerçekleştirilebilmesinin, batılı firmalarla yoğun bir işbirliği ile gerçekleştirileceğinin ve hem beşeri hem de maddi kaynaklar açısından önceliklerin üretkenliğe ve enerjinin daha etkin bir şekilde kullanımına verilmesi gerektiğinin bilincine varmıştır. Sorunların sancıları hissedilmeye başlayınca ardarda gelen Sovyet yöneticilerini, planlama sistemini çağdaş gereksinimlere uyarlama çabalarına girdiğine tanık olunmuştur. Bu yönde girişimlere, yukarıda da değinildiği gibi Kuruşçev zamanında başlanmış, Brejnev-Kosigin yönetimi 1965 yılında sınai planlama sistemi ile ilgil önemli bir reformu uygulamaya koymuştur. Sistemi talebe duyarlı bir duruma getirmeyi hedef alan bu reformlar Sovyetlerin tarihinde ilk defa

kân başarının esas göstergesi olarak kabul etmiş ve böylece sistemi maliyetlere daha duyarlı bir duruma getirmeyi amaç edinmiştir. Ayrıca, bunlarla uyumlu olarak fiyat sisteminde değişiklikler yapılmış ve şirketlerin bir sermaye ücreti ödemesi uygulamasına geçilmiştir. Yatırım ve sınai arz konularında da çok sınırlı da olsa ademimerkeziyetçiliğe geçilmeye çalışılmış, tarımsal alanda da benzeri düzenlemelerle gidilmiştir. Bu çabalar içinde bulunulurken, aşama aşama, belirlenen yeni planlama göstergelerinin ancak ve ancak sistemde piyasa güçlerinin işleyişine çok daha fazla olanak sağlanması ile işlevsel hale gelebileceği görülmüş, kısmi reformların etkili olamayacağının bilincine varılmış ve tüm bunların sonucu olarak eski sistemin değiştirilmesi yönündeki baskılar artmıştır. Bir yanda bu yönde eğilimler sözkonusu olurken diğer yanda da 1970'lere gelindiğinde, bu konularda karşılaşılan güçlükle politik tutucuları harekete geçirmiş ve ekonomik reform girişimllerini sona erdirme gayretlerine tanık olunmuştur. Ayrıca, 1960'ların sonlarında başlayan ademimerkeziyetçilik eğilimleri de geri döndürülmeye çalışılmıştır. 1970'lerde petrol fiyatlarının 4 kat artması ve altın fiyatlarının bunu destekler yönde yükselmesinin Sovyet ekonomisini olumlu yönde etkilemesi, o dönemdeki lider Brejnev'i, ekonomik reformlar gerçekleştirilmeden de sorunları çözülebileceği düşüncesine itmiş fakat maalesef 1970'lerin sonlarına gelindiğinde ekonomik sorunların intikam alırcasına geri döndüğü görülmüştür.. Brejnev, sınai planlama yönünden bu duruma pek müdahale etmemiş, bununla beraber, 1990 yılına kadarki dönemle ilgili olarak çıkardığı gıda programı yasası, çiftliklerin yönetiminde yeniden ademimerkeziyetçiliğe dönüşü sağlamıştır. 1982 yılı ortasında yayınlanmış olan bu yasanın hazırlanışında Gorbaçov'un çok etkisi ve katkısı olmuştur. Gorbaçov Brejnev'den sonra gelen Andropov ve Çernenko dönemlerinde de ekonomik politikaların oluşturulup uygulanmasında en önemli kişi olmuş; bu durum politikalarda sürekliliği sağlamıştır. Andropov'un yaklaşımının zayıf tarafı, çeşitli hedefler belirleyerek, sistemi, piyasa mekanizmasına daha çok dayandırma yerine teknolojiye ve kaliteye daha duylarlı yapmayı amaçlamasıydı. Bu ise, 1965 yılında yapılan hatanın yenilenmesi anlamına geliyordu. Gorbaçov'un kumandayı ele almasından sona işlerin düzelmeye başladığı söylenebilir. Bugün ise, hemen artık herkesin merkezi planlı sistem terkedilmedikçe eski Sovyet ekonomisinin kendisini toparlayamayacağını kabul etmiş olduğunu söyleyebiliriz. 1989 yılına gelene kadar ise Sovyet liderleri merkezi planlama ile piyasa ekonomisinin ilkelerini birleştirerek merkezi planlamanın muhafaza edilebileceği inancı taşıyorlardı. Bu reformist strateji, genel ademimerkeziyetçiliği. Cumhuriyetlerin ve şirketlerin kendi kendilerini finanse etmesi gereğinin vurgulanmasını, toptan ticaretin liberalizasyonunu, fiyat reformlarını (yani sübvansiyonların aşama aşama kaldırılmasını ve denge fiyatlarının uygulanmaya konulmasını), emeğe ilişkin teşviklerin geliştirilmesini, kooperatif sistemini genişletilmesini, küçük işletmelerin seçici bir şekilde özelleştirilmesini ve dış ticaret sektörünün ademimerkezileştirilmesi yönünde reformları ve benzeri öğeleri içermekteydi. Fakat uygulamada bu yaklaşım hiçbir gözle görülür iyileşme sağlayamamış ve bu tür kısmi piyasa sosyalizmi türü reformların, nihai çöküntünün hızlandırılmasından başka bir işe yaramadığı görülmüştür. Bunun nedeni, bu tür reformlarla, eski sistemin temel direkleri dinamitlenirken, onun yerini alması istenen piyasa ekonomisinin temel direklerinin dikilememesiydi. 1990 yılı yazında Gorbaçov'un danışmanları, Doğu Avrupa ülkelerinin öncülüğünü yaptıkları türde radikal bir reform paketinin hazırlanması gerektiği konusunda Gorbaçov'u ikna etmişlerdi. Bu plan daha sonraları '500 gün planı' veya 'Shatalin Planı' olarak adlandırılmıştır. Bu planın belirgin özelliği, ekonominin hızlı bir şekilde özelleştirilmesi gereğini kabul etmesiydi. Bu planla toplum, yaşam standartlarının düşürülmesi, enflasyon ve işsizlik gibi önemli fedakarlıklara katlanma zorunda kalıyor ve tünelin sonunda feraha çıkacakları vaadediliyordu. Shatalin

planının bir diğer önemli niteliği, icrai gücün önemli bir kısmını Cumhuriyetlere devretmesiydi. Birlik, daha çok Sovyet Ortak Pazarı ve ortak para birimi yoluyla bir arada tutulmaya çalışılıyor, merkezi kumanda sistemi ise terkediliyordu. Shatalin Plam'na, güçlerini yitirmekten korkan muhafazakarlarca şiddetle karşı çıkılmıştır. Bunun nedeni, Shatalin Planı uygulamaya konulup devlet bütçesi denetim altına alınınca, askeri - sınai sektörde ve devlet kollektif çiftliklerinde kısıntılar yapmasının kaçınılmaz olmasıydı ve ayrıca toprak özelleştirildiğinden zaten kollektif çiftliklerde de ortadan kalkacaktı. Fakat Shatalin Plan, Gorbaçov'a yapılan yoğun baskılar sonucu akamete uğratılmış ve böylece, perestroykanın 1985 yılında gündeme gelmesinden sonra ilk kez daha çok liberaleşme ve piyasa ekonomisine geçme çabaları önemli bir darbe yemişti. Bunun ardından ortaya çıkan tutucu-reaksiyoner rejim, sistemin temelinde, merkezi planlamaya dayalı özü (yani ağır sanayi ve askeri sınai yapılanmayı) muhafazaa etmeyi amaçlıyordu. Burada, piyasa ekonomisi ve özel girişimin, bu özün çeperinde yeşerebileceği umuluyordu. Bu görüşün önde gelen savunucusu Başbakan Valentin Pavlov, Brejnev veya Stalin türü bir rejimi önermemekle beraber radikal reformları da şiddetle eleştiriyordu. Aslında Pavlov'un geleneksel anlamda bir komünist olduğunu söylemek güçtür. Onun istediği. Komünist Partisi örgütünün. Birlik bürokrasisi ve sınai askeri yapılanma adına muhafaza edebilecek ne tür imtiyazlar kalmışsa onları muhafaza etmekten başka bir şey değildi, denilebilir. Bu stratejinin temel yanlışı, piyasa mekanizmasını ve özel sektörü sistemin merkezine oturtmayıp çeperine itmesiydi. Böyle bir durumda ise özel sektörün, eski sistemin verimsiz ve enflasyonist yükünü kaldırması olanaksızdı ve dolayısıyla da anılan stratejinin sürdürülebilmesi mümkün değildi. Bu stratejinin aslında, sistemi çöküntüye götüren eski sistemden pek farkı da yoktu. Pavlov, ağır sanayiye yeni yatırımlar yapılması ve teknolojik düzeyinin modernize edilmesi gereğinden söz etmekteydi. Fakat bu öneri yapıldığında Sovyet ekonomisi zaten iflas etmiş durumdaydı. Sözünü ettiğimiz bu tutucu rejim, yönetimde kök salacak bir süre kalamamıştı. 1991 yılı başlarında ekonomik kriz derinleşmeye başlamıştı ve ekonomi gittikçe kötüye gidiyordu. Bu arada da yeni planın hazırlayıcı, Shatalin Plam'nı hazırlayan ekipteki 2. adam olan Griogory Yavlinsky idi. 1991 yılı Mayıs ayında Yavlinsky, Gorbaçov'u, işlerin üstesinden gelmek için yalnızca radikal piyasa reformlarının yeterli olamayacağı konusunda ikna etmişti. Ona göre bunun için Batıdan önemli miktarlarda yatırım ve yardım çekmek gerekmektedir. Yavlinsky ayrıca, Harward Üniverstesi'nden bir grup iktisatçı ile birlikte önerilerini geliştirmiş ve Gorbaçov'a sunmuştur. Gorbaçov'un 1991 Temmuz'unda G7'lerle yaptığı Zirve Toplantısı'nda Sovyet ekonomisinin yeniden yapılanması için bu ülkelerden talep ettiği mali desteğin temelinde yatan öneriler bu önerilerdir. Gorbaçov bu yardımları bu toplantıda sağlayamamış olmakla beraber Batılıları, eski Sovyetler Birliği'nin gerçekten radikal reformlar yapacağı konusunda ikna edebilmiştir. Bu görüşmeleri takiben IMF'ye ortak üyelik statüsü kazanılmıştır. Sovyetler Birliği ekonomisinin tarihçesi ile ilgili bu kısa bilgilerden sonra. Cumhuriyetlerin reform girişimlerinde karşılaştıkları sorunlar konusunda da bazı bilgileri gözden geçirmekte yarar vardır. Günümüzde hemen herkes yeni oluşan tüm Bağımsız Cumhuriyetlerde piyasalara serbestlik kazandırılması yönünde acilen adımlar atılması gerektiğini kabul etmekle beraber, atılacak adımların ne olduğu konusunda bir fikirleri olduğunu söylemek mümkün değildir. Sorun, piyasa mekanizmasına ve kapitalizme aşina olmamaktan çok daha derinlerde yatmaktadır. Sözkonusu Cumhuriyetlerde gerek yönetenler ve gerekse de yönetilenler Komünist ideoloji ve onun yarattığı değerlerle yoğurulmuş durumdadırlar. Unutulmaması gereken bir nokta da, Komünist Parti'nin ölmüş olmasının, o partinin ideolojisini de tümden defnedilmiş olması anlamına gelmediğidir. Özellikle söylemek gerekirse. Komünizmin ve merkezi planlamanın değerlerini geride bırakmak pek kolay olmayacaktır.

Sovyetlere ve bağlı Cumhuriyetlere ilişkin istatistik! bilgileri değerlendirirken unutulmaması gereken bir nokta şudur. Bu Cumhuriyetlerde iktisadı istatistikler, çoğu yararlı hizmetleri üretken değildir diye dışlamaktadır. Ayrıca yatırımlar, sermayeyi geri kazanmak üzere hiçbir önlem alınmadan yapılmaktadır. Batıda çok önemli bir işlev gören borsa simsarlığı bu Cumhuriyetlerde tutuklanmaya konu olabilmektedir. Birkaç örneğini verdiğimiz bu durumlar iktisadi reformların önünde büyük engeller oluşturmaktadır. Sovyet vatandaşı için gayet doğal olan uygulamalar batılılar için düşünülmesi ve kabul edilmesi olanaksız olabilmektedir. Bu nedenle, herşeyden önce, toplumun temelinde yatan mantalite iyi kavranmalıdır. Bunun ise kolay bir iş olmadığı açıktır. Söz konusu Cumhuriyetlerle ilgili önemli bir konu da. Cumhuriyetlerin karşılıklı ekonomik bağımlılığı konusudur. Yıllarca süren merkezi planlama uygulamaları, bu Cumhuriyetleri, piyasa ekonomilerinde normal kabul edilebilecek boyutların çok ötesinde birbirine bağlamıştır. Eski Sovyet ekonomisi önemli derecede bölgelerarası iş bölümünü içermekteydi. Bu iş bölümü, kısmen, farklılık gösteren karşılaştırmalı üstünlüklerden ve müşterek ekonomik birlikten kaynaklanmakta olup, ayrıca Sovyet ekonomik sistemine özgü şu iki öğe tarafından da desteklenmektedir. 1) İktisadi bakanlıkların tefiıfişlara göre örgütlenmesi: Bu durum, genellikle, bir Cumhuriyet içinde çeşitli bakanlıklar arasında cereyan eden ticaretten ziyade, belli bir bakanlık içinde cereyan eden Cumhuriyetlerarası ticarete daha yatkın bir sonuca yol açar. 2) Ölçek ekonomilerine verilen önem: Bu durum, piyasada, tüm birliğin gereksinimlerini karşılayan bir iki firmanın kalması sonucunu doğurabilmektedir. İstatistikler Sovyetler Birliğinde Cumhuriyetlerarası ticaretin son derece uzmanlaştığını göstermekdedir. Rusya Cumhuriyetinde dış ticaretin payı az olmakla beraber diğer tüm Cumhuriyetler birbirlerine iktisadi açıdan son derece bağımlıdırlar. Cumhuriyetlerin birbirlerine yaptıkları ihracat Cumhuriyet dışına yapılan ihracatın 5 ile 10 misli fazlasıdır. Eskinin bu mirasını devralan yeni bağımsız cumhuriyetlerin birbirleri ile yoğun bir şekilde karşılıklı ticaret anlaşmaları imzaladıkları görülmektedir. Rusyadaki ekonomik darboğazlar, siyasi iktidarlarında başarısız olmasına yol açmıştır. Gorbaçov'dan sonra Yetisin de ekonomik krizden etkilenmiş hatta kendisini devirmek için çok ciddi girişimlerde bulunulmuştur. Ülke büyük bir karışıklığa sürüklenirken muhalefet kanadı geri adım atmış buna karşılık Yeltsin de kabinesinin reformlar kanadında Kongre'nin istediği yönde bazı değişiklikler yapmıştır. Nisan 1993'de ülkede yapılan referandum öncesinde, gerek Japonya, gerekse de diğer batılı ülkeler daha önce vaad edip vermedikleri dış yardımdan daha da fazlasını vermeyi kabul etmişlerdir.

1. ÜLKE VE TOPLUM 1.1. Coğrafi Yapı Rusya Federasyonu 17.075.400 km^'lik alanıyla eski Sovyetler Birliğinin en büyük cumhuriyetlerinden birisidir. Bu yüzölçümü ile eski Sovyetler Birliği'nin toplam topraklarının yüzde 76'sini Rusya Federasyonu meydana getirmekte olup bu alan, Amerika Birleşik Devletlerinin yaklaşık iki katı genişliğindedir. Ülkenin toprakları, Baltık Denizindeki Kaliningrad'dan, Bering boğazına uzanmaktadır. Rusya'nın kuzeyinde Kuzey Denizi, güneyinde Çin Halk Cumhuriyeti ile Moğalistan ve doğusunda da Pasifik Okyanusu yer almaktadır. Bu genişliğiyle, toplam dünya topraklarının 1/8'ini meydana getiren Rusya Federasyonu, dünyanın en büyük ülkesi durumundadır. Orta Asya Çölleri hariç tutulursa, Rusya Federasyonu, eski Sovyetler Birliğinin temel coğrafi özelliklerini taşımaktadır. Ülkenin en kuzeyinde kutup çölleri ve tundralar yer almakta ve tundraların güneyinde de ormanlık bölgeler uzanmaktadır. Ülkenin daha güneyinde ise bozkırlar bulunmaktadır. Rusya'da hakim iklim tipi, kıtasal kara iklimi olmakla beraber, ılımlı kıtasal iklim ile son derece soğuk kutupsal iklim arasında bir değişme göstermektedir. Ülkenin 2/5'i sürekli olarak donmuş topraklardan meydana gelmektedir. Rusya Federasyonu'nun Avrupa parçası ile Trans-Sibirya Demiryolu boyunca uzanan Güney Asya Bölgesi, Sovyet standartlarına göre iyi nitelikte bir ulaşım sistemine sahip bulunmaktadır. 1 Ocak 1991 itibariyle 148.5 milyonluk bir nüfusa sahip olan Rusya Federasyonu, eski Sovyetler Birliği toplam nüfusunun yüzde 51'ini meydana getirmektedir. 1970'li ve 1980'li yıllarda ortalama yüzde 0.6 olan yıllık nüfus artış hızı, 1990'lı yılların başında yüzde 0.4'ün altına gerilemiştir. Ülke, düzinelerle etnik grupları bünyesinde barındırmaktadır. Nüfusun yaklaşık olarak yüzde 82'si Rus kökenlidir. Diğer uluslar arasında Tatarlar (yüzde 3.8), Ukraynalılar (yüzde 3), Beyaz Rusyalılar (yüzde 0.8), Almanlar (yüzde 0.6) ile her biri yüzde 0.4 oranında olan Yahudiler, Ermeniler ve Kazaklar bulunmaktadır. Rusya Federasyonu'nun Avrupa kısmında nisbeten yoğun bir nüfus yapısına sahip olan 9 milyon nüfuslu Moskova ile 5 milyon nüfuslu St. Petersburg yer almaktadır. Ayrıca Gorki, Kuybyhev ve Perm şehirleri de burada bulunmaktadır. Asya kısmında nüfus yoğunluğu daha düşük bulunmaktadır. Nüfusun büyük bir kısmının dini Rus-Ortodoks'tur Resmi dil Rusça'dır. Dil grupları arasında Rusça, Tatarca Çuvaşça yer almaktadır. Rusya Federasyonu, çok geniş doğal kaynaklara sahip bulunmaktadır. Eski Sovyetler Birliğinin toplam hububat üretiminin yüzde 50'den fazlası Rusya'dan sağlanmaktadır. Bu oran, patates için yüzde 50 şeker pancarı için yüzde 25, çiftlik hayvanları için yüzde 50 civarında bulunmaktadır. Bununla birlikte, Rusya Federasyonu, tekstil ve diğer sanayilerin girdi ihtiyaçları bakımından geniş ölçüde ithalata bağlı bulunmaktadır. Ayrıca, ülke zengin maden kaynaklarına sahip bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri, kömür, petrol, doğal gaz, fosfor, potasygm tuzları, demir cevheri, altın, elmas ve nadir metallerdir.

1.2. Demografik Yapı 1991 yılı itibariyle 148.5 milyon nüfusa sahip olan Rusya Federasyonu'nda nüfusun yüzde 82'sini Rus kökenliler meydana getirmektedir. Toplam nüfusun yüzde 74'ü şehirlerde, yüzde 26'sı da kırsal kesimde yaşamaktadır. Ülkede, doğumlar (bin kişide) 12.2, ölümler (bin kişide) 11.3 olup doğal nüfus artış hızı (bin kişide) 0.9'dur. Nüfusu oluşturan diğer uluslar arasında. Tatarlar, Ukraynalılar, Çuvaşlar, Başkırtlar, Beyaz Rusyalılar ve diğer azınlıklar yer almaktadır. Dağıstanlılar, Rusya Federasyonu toplam olarak ele alındığında homojen bir nüfus yapısı gösterdiği halde, 16 Otonom Cumhuriyette, 5 Otonom Bölgede ve 10 Ulusal Bölgede, çeşitli uluslar bölgesel çoğunluğu meydana getirmektedir. Tamamı hesaba katıldığında Rusya, sayıları 100'ü aşan çeşitli milletleri bünyesinde barındırmaktadır. Üniversite mezunları ile mesleki eğitim ve orta öğrenimlilerin yüzdeleri itibariyle nüfusun eğitim düzeyi ele alındığında, Rusya Federasyonu, diğer cumhuriyetlerin biraz daha üstünde bir yerde bulunmaktadır. 1990 yılı itibariyle Rusya Federasyonu'nda 10 bin kişiye düşen doktor sayısı 47, hastane yatak sayısı ise 138'dir. Orta öğretimde öğrenci-öğretmen oranı 13.8'dir. Ülkede 10 bin kişiye düşen bilim adamı sayısı ise 70'dir. Çocuk ölümü (bin doğumda) 17.4'dür. Ortalama yaşama umudu 69.3 olup bu oran erkekler için 63.9, kadınlar için ise 74.3'dür. Rusya'da hayat standardının bir ölçüsü olarak çeşitli mal ve hizmetlerden yararlanma imkanı ele alınabilir. Buna göre, 1990 yılı itibariyle konut (kişi başına m2) 16.4'dür. Çeşitli mallardan tüketim miktarı (kişi başına kg) ise, et 69, balık 20, sebze 89, meyve 35'dir. Ev eşyaları ise, bin kişiye isabet eden televizyon sayısı 364, buzdolabı 308, çamaşır makinesi ise 254'dür. Her bin kişiye düşen otomobil sayısı ise 59'dur. 1990 yılı itibariyle çeşitli sektörlerde istihdamın dağılımına gelince, çalışanların yüzde 30.9'u sanayi sektöründe çalışmaktadır. Bunu, yüzde 13 oranıyla tarım sektörü, yüzde 12 ile inşaat, yüzde 7.9 oranıyla ulaşım ve haberleşme ile yüzde 8 oranıyla dış ticaret sektörü izlemektedir. 1.3. Tarihî ve Siyasi Yapı 1917 yılı Ekim Devrimi'nin bir sonucu olarak Lenin'in başkanlık ettiği Halk Komiserleri Konseyi, 1918 Ocak ayında Rusya toprakları üzerinde "İşçilerin, Askerlerin ve Köyüllerin sovyet Cumhuriyeti"nin kurulduğunu ilan etti. Kurucu üyelerden biri olarak Rusya Federasyonu, 30 Aralık 1922 yılından beri eski Sovyetler Birliği'nin siyasi bakımdan en güçlü üyesi olarak Birlik'te yerini almıştı. Eski Sovyetler Birliği'nin 70 yılı aşkın Merkezi Planlamaya dayalı devlet sisteminin yıkılmasının altında çeşitli nedenler vardır. Bunlardan en önemlisi, ekonomik alanda yaşanan başarısızlıklar, verimliliğin düşmesi, üretimin gerilemesi ve geniş boyutlu bütçe açıklarının neden olduğu enflasyonisi fiyat artışları. Sistemin çöküşünü hızlandıran bir başka neden de. Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanan gelişmeler olmuştur. Çok kısa bir zaman içinde Polonya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'daki köklü siyasi değişmeler, Sovyetler Birliği'ndeki politik gelişmeleri hızlandırmıştır.

Nihayet, son bir etkende de enformasyon sisteminde ve teknolojide meydana gelen baş döndürücü gelişmeler, Sovyet sisteminin sonunu hazırlayan belli başlı faktörler olmuştur. Sovyet Sisteminin zayıflaması sonucunda Birliği meydana getiren Cumhuriyetler de bağımsızlık hareketleri ortaya çıkmış ve bu durum bütün eski Birlik Cumhuriyetlerini etkilemiştir. Bu gelişmelerin sonucunda, Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti tarafından 20 Haziran 1990 tarihinde Rusya'nın bağımsız bir ülke olduğu ilan edildi. Diğer taraftan, 8.12.1991 tarihinde Beyaz Rusya'nın başşehri Minsk'de biraraya gelen Rusya Federasyonu, Beyaz Rusya ve Ukrayna Devlet Başkanları aşağıda özetlenen anlaşmayı imzalamışlardır. Bu anlaşma ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB)'nin bütün hukuki ve siyasi varlığı sona ermiş bulunmaktadır. Söz konusu antlaşmada şu ifadeler yer almıştır. "Biz, aşağıda imzası bulunan yüksek akit taraflar, 1992 tarihinde birlik sözleşmesini imzalayan kurucu üyeler olarak, gerek coğrafi bir hakikat, gerekse uluslararası hukukun bir süjesi olarak artık Sovyetler Birliği'nin sona ermiş olduğunu saptamış bulunuyoruz. Üç hukuki eşitlik iç işlerine karışmamazlık ilkelerine saygı içinde demokratik hukuk devletlerini kurmak arzusu ile bu adımı atmışlardır. Halklar ve devletler arasında, eşit ve karşılıklı verimli bir işbirliğini geliştirmek için politika, ekonomi, kültür, sağlık, bilim, ticaret, çevre ve diğer alanlarda özel sözleşmeler yapılması hususunda görüş birliğine varmışlardır. Taraflar, Devletlerin toprak bütünlüğüne, mevcut hudutların dokunulmazlığına, vatandaşların serbestçe dolaşmalarına ve dışa açılmalarına saygı göstereceklerini ve tanıdıklarını teyid ederler. Taraflar, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Helsinki Nihai Senedi ilkelerine ve amaçlarına sadakat içinde olduklarını beyan ederler; vatandaşlarının milliyetlerinden bağımsız olarak hak ve özgürlüklerini güvence altına alırlar ve azınlıkların dil ve din, kültürel geleneklerinin geliştirmesine ve korunmasına katkıda bulunmayı taahhüt ederler. Topluluk üyeleri silahlanma ve askeri bütçelerini azaltmak ve uluslararası barış ve güvenliği sağlamak için işbirliği içinde hareket etmeyi kabul ederler. Aynı zamanda taraflar, bağlantısız ve nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge statüsüne erişme iradesine saygı gösterirler. Uzayın müştereken askeri ve stratejik bir komuta altında ve nükleer silahların ortak bir kontrol mekanizması içinde idaresini karar altına alırlar. Bu sözleşme imzalandığı anda, eski Sovyetler Birliği dahil diğer bütün ülkelerin normları akit tarafların ülkesinde artık uygulanamaz ve eski Sovyetler Birliği organlarının tüm faaliyetleri sona erer. Taraflar, Sovyetler Birliği ile imzalanan sözleşmelerden doğan yükümlülüklerine sadakat gösterirler, İş bu sözleşme, eski Sovyetler Birliği'nin bütün üyelerine ve bu sözleşmedeki ilke ve amaçları paylaşan diğer bağımsız devletlere açıktır. Bu sözleşme ile, Minsk şehri, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)'nun koordinasyonda görevli organlarının idare merkezi seçilmiştir. Gürcistan, Letonya, Litvanya ve Estonya dışında kalan 11 bağımsız devlet, 21 Aralık 1991 'de Alma Ata'da bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)'nu meydana getiren Zirve toplantısını yapmışlardır. Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi ülkelerin "Ortak Ekonomik Alan" konusunda b^r anlaşmaya varamamaları nedeniyle, bazı kurucu üye ülkeler aralarında ikili anlaşmalar yapma yoluna gitmiştir.

1.4. İdari Yapı İdari bakımdan Rusya Federasyoun, illere (oblast ve kral), metropol şehirlere (Moskova ve St. Petersburg), otonom cumhuriyetlere, otonom bölgelere ve ulusal bölgelere ayrılmaktadır. Sayıları 16 olan otonom cumhuriyetler: Başkırt, Buryat, Çeçen-İnguş, Çuvaş, Dağıstan, Kabardino-Balkar, Kalmuk, Karelin, Komi, Mari, Moldavya, Kuzey Osetya, Tatar, Tuva, Udmunt ve Yakut'tur. Bu cumhuriyetlerin geniş çapta bağımsızlığa sahip olan kendi hükümetleri mevcuttur. Çeçen-İnguş, Tatar, Yakut gibi bu cumhuriyetlerden bazıları, kendi bağımsızlıklarını etmişlerdir. Ne var ki, bu bağımsızlık ilanları, Rusya Federasyonu Yüksek Sovyeti ya da başka bir ülke tarafından kabul edilmemiştir. Ayrıca, Rusya Federasyonunda 5 adet otonom bölge mevcuttur. Bu otonom bölgeler; - Adige - Gorno Altay - Yahudi - Karaçay Çerkeş - Kafkas Bunların dışında, bir ölçüde daha-sınırlı bir bağımsızlığa sahip olan 10 adet ulusal bölge vardır. Ulusal Bölgeler: - Alginsky - Buryat - Chukot - Evenki - Kanti-Mansi - Komi-Permyak - Koryak - Nenetz - Taimyr - Üst - Ordynsky-Buryat - Yamalo - Nenets Rusya Federasyonunda idari yapının başka yönü de iktisat politikalarının (Bakanlıklar ve Devlet Komitelerinin) sorumluluğu altında bulunmaktaydı. Ekonomik politikanın idaresinde de cumhuriyetler çok sınırlı bir role sahip bulunmaktaydılar. Ne varki, 1980'li yılların sonlarına yaklaşıldıkça cumhuriyet hükümetlerinin artan hak iddiaları karşısında ekonomik politikanın oluşturulması ve idaresinde Birliği oluşturan yetki verilmeye başlanmıştır. ilan Cumhuriyetlere 1991 yılının ikinci yarısında Merkezin gücünün azalıp, ekonomik ve siyasal gücün Birlikten, Cumhuriyetlere doğru transferinde başlıca iki faktör etkili olmuştur. 1) Bu faktörlerden birincisi, 1991 Haziranında Yeltsin'in seçilmesidir 2) İkinci etkende, 1991 Ağustosunda yapılan darbe teşebbüsüdür. Bu gelişmeleri izleyerek Rus yetkililer, ekonomik politikanın oluşturulması ve idaresi konusunda bağımsız bir yapını oluşturulması için hızla hareket etmişlerdir. Özetle, Rusya Federasyonu, iktisat politikasının idaresi başta olmak üzere, tüm idari yapıyı kendi kontrolü altına almıştır.

2. EKONOMİK DURUM 2.1. Genel Ekonomi 1980'li yılların sonlarına gelinceye kadar Rusya Federasyonunda genel ekonomik göstergeler, eski Sovyetler Birliği'ne paralel bir seyir izlemiştir. Aynı şekilde, Rusya ekonomisinin sektörel yapısı da eski Sovyetler Birliği'ne benzer bir yapı sergilemektedir. Bu benzerliklere karşın, Rusya Federasyonun'da tarım kesiminin Net Maddi Üretim (NMÜ)'deki ve istihdamdaki payı, eski Sovyetler Birliğininkinden daha düşük oranlarda bulunmaktadır. 1970'li yılların ikinci yarısında Rusya'da sanayi sektörünün Net Maddi Üretimdeki ve istihdamdaki payında bir düşme görülmüştür. 1988 yılında görülen kısa süreli bir canlanma dışında, 1980'li yılların ikinci yarısında Net Maddi Üretim ile ölçülen reel üretim artışı düşük oranlarda kalmıştır. Gerçekten,1986-90 arasında Net Maddi Üretim artışı ortalama olarak, yüzde 1,1, 1976-80 arasında yüzde 4,4, 1981-85 arasında yüzde 3 olmuştur. 1980'li yılların ikinci yarısında sanayi üretim artışı da sürekli gerilemiştir. Enerji Sektöründe 1987-88'de zirveye ulaşan petrol ve kömür üretimi, daha sonra hızlı bir biçimde düşmeye başlamıştır. Doğal gaz üretimi ise, azalan bir hızda da olsa, artışını sürdürmüştür. TABLO : 1 GAYRİ SAFİ ENDÜSTRİYEL ÜRETİM (1986-91) (Karşılaştırılabilir Fiyatlar Cinsinden Yüzde Değişme) 1986 1987 1988 1989 1990 1991 Toplam 4,5 3.5 3.8 1.4-0.1-8.0 Enerji 3.8 3.2 1.6-0.5-1.4 - Metalürji 3.7 2.4 3.1 0.6-2.2-7.6 Makine Yapımı 7.0 5.7 5.2 1.7 1.0 4.0 Kimyasal Ürünler 6.6 3.7 4.7 - -3.3-8.6 Orman Ürünleri 5.3 2.5 5.4 3.1 0.1 8.6 İnşaat Malzemeleri 6.2 3.3 4.8 2.4-0.9-0.6 Hafif Sanayiler 1.1 1.0 3.5 2.3-0.1-0.4 İşlenmiş Gıda Maddeleri 5.3 4.5 4.2 4.2 0.4-9.5 Tüketim Malları -1.9 3.7 8.0 12.3 7.3-0.8 Gıda Maddeleri 11.2 4.5 4.8 3.9 0.6-7.6 Alkollü İçkiler -39.1-4.8 18.1 21.1 10.1 4.8 Gıda Dışı Maddeler 3.3 5.1 7.3 8.1 10.0 4.7 Sanayi üretiminin 1986 yılından 1991 yılına kadar artış hızında sürekli bir gerileme hemen göze çarpmaktadır. Toplam sanayi üretim artış hızı, 1986 yılında yüzde 4.5 iken, takibeden yıllarda sürekli ve hızlı bir gerilime eğilimine girerek, 1990 yılında negatife (-0,1) dönüşmüştür. Bu gerileme eğilimi, hızla devam ederek 1991 yılında yüzde (-8)'e düşmüştür. Sanayi sektörü için de bu gerilemenin en bariz olduğu alanlar; metalürji yüzde (-7.6), kimyasal ürünler yüzde (-8.6) ve özellikle işlenmiş gıda maddeleri yüzde (-9.5) ile en kötü durumda olan saha durumundadır. Sanayi üretimindeki bu olumsuz gelişmenin altında yatan temel etkenler, genel ölçüde sabit sermaye yatırımlarının hızla düşmesi ile sermaye stokunun eskimiş olup teknolojinin yenilenememesidir. 1980'li yılların sonlarında, yatırımların finansmanın bütçe kaynakları yerine, işletmelerin kendi bünyelerinde yarattıkları içsel fonlarla finanse edilmesi gerektiği yolunda bir

politika kararı alınmıştır. Gerçektende, yatırımların finansmanında bütçe kaynaklarının payı önemli ölçüde düşmüş, fakat işletmeler, harcamalarını ücretler yönünde kaydırdıkları için toplam yatırımlar gerilemiştir. Sanayi üreîimideki gerileme, geniş ölçüde sabit sermaye yatırımlarındaki şidetli düşüş ile bunun sonucu olarak ortaya çıkmış olan sermaye stokununun eskimiş olmasından kaynaklanmıştır. Tarımsal üretimin artış hızı daha değişken bir yapı sergilemiştir. 1990 yılında kollektif ve devlet çiftliklerinin üretim artışı yüzde 2.8 olup bu 1986 yılındaki seviyenin altında bir üretim hacmini ifade etmektedir. 1986'dan 1990 yılma kadar özel üretim, yüzde 10.3 oranında artmış olmasına rağmen 1991'de toplam tarımsal üretimin yüzde 75'i yine de kollektif ve devlet çiftliklerinden sağlanmıştır. Bu oran patates ve meyve gibi kalemlerde çok daha düşük düzeylerde kalmıştır. Dikkate değer bir başka hususda, 1980'li yılların ortalarından itibaren devletin tedarik ettiği hububat, patates ve sebze dahil çok sayıdaki üründe sürekli bir gerileme yaşanmıştır. 1980'li yılların ikinci yarısında sıkı fiyat kontrolleri nedeniyle, devlet ve kooperatif sektörlerinde fiyatlar, istikrarlı bir yapı göstermiştir. Bu açıdan, 1980'li yılların ikinci yarısında tasarruf oranının iki kat artması, baskı altına alınmış enflasyonun göstergesi olmaktadır. 1980'li yılların sonları ile 1990 yılında Rusya ekonomisinde meydana gelen ekonomik çöküntü, 1991 'de daha belirgin bir hal almıştır. Üretimin şiddetli bir biçimde düşmesiyle 1991 'de Net Maddi Üretim, yüzde 11 oranında azalmıştır. Üretimdeki bu düşmenin altında yatan belli başlı faktörler şunlardır; 1) Merkezi planlama sistemi ile geleneksel işletme bağlarının giderek çözülmesi, 2) Ödemeler bilançosunun neden olduğu baskılar, 3) Konvertibl dövizle yapılan ithalatın daralmasından dolayı ithal girdilerde ve yedek parçada giderek artan bir kıtlığın yaşanması, 4) Yatırımlarda gözlenen hızlı bir gerileme 5) Cumhuriyetler arasındaki ekonomik ilişkilerin kötüleşmesi 1991 'de sanayi üretimi yüzde 8 oranında düşmüş ve bu düşme eğilimi yıl boyunca hızlanarak devam etmiştir. Kimyasal ve orman ürünlerindeki üretim düşmesi yüzde 5 ile yüzde 13 arasında değişirken, çelik üretimi yüzde 14, çimento üretimi yüzde 7 oranında bir gerileme kaydetmiştir. Bazı dallarda üretim gerilemesinin belirgin nedenleri olmuştur. Hafif sanayi için ithal edilen girdilerde yaşanan kıtlık, metalürji sektörü için talep daralması, petrol ve kömür sektörleri için teçhizat yetersizliği olumsuz nedenlerinin başlıcaları olmuştur. Ayrıca, 1991 yılı Mart-Nisan aylarındaki işçi grevleri ve bunun sonucunda fiili çalışma saatlerin önemli ölçüde azaltan işçi kesimi görüşmeleri de kömür ve petrol sektörlerini olumsuz bir biçimde etkilemiştir. Yedek parça, gübre ve akaryakıt gibi girdilerde ortaya çıkan yetersizliklerin bir sonucu olarak 1991 'de gayri safi tarımsal üretim yüzde 5 oranında azalmıştır. Olumsuz hava koşulları ve 1990 yılı hasadının geç tamamlanması nedeniyle 1991 yılında hububat hasadı, 1990 yılma göre yüzde 25 oranında bir düşüş göstermiştir. 1991'de, çoğu tarımsal ürünlerde devletin sağladığı üretim miktarı, 1990 yılındaki seviyesinin oldukça altında kalmıştır. Toplam yurt içi gıda arzı da yüzde 10 oranında azalmıştır. Bu durum, Moskova ve St. Petersburg gibi büyük sanayi merkezlerinde oldukça ciddi zorluklara neden olmuştur.

1991 yılında Rusya Federasyonunda, enflasyon belirgin bir biçimde hız kazanmıştır. Sanayi kesiminde toptan fiyat artışları 1990 yılına göre, yüzde 138 parakende mal ve hizmet fiyatları ise yüzde 90 oranında bir artış kaydetmiştir. Serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde 1992 yılı reformlar açısıdan çok önemli değişikliklerin yapıldığı bir yıl olmuştur. 1992 yılında fiyatlar serbest bırakılmış, özelleştirmeye başlanılmış, ancak başarılı olunamamış, ruble bir ölçüde konvertibl olmuştur. Ekonomik açıdan bakıldığında 1992 yılı Rusya için başarısız geçmiştir. Gaidar tarafından uygulanan reform programları yetersiz olmuş ve 1989 yılında başlayan gerileme 1992'de de devam etmiştir. Başarısız ekonomik gidiş, hükümet başkanının değişmesine sebep olmuş ve Y. Gaidar başkan Yetsin'e ekonomik danışman olurken Victor Cheronmyrdin başbakan olmuştur. 1992 yılında toplam sınai üretim %20 gerilemiş, Rusyanın büyük sanayi kuruluşlarının diğer ülkelere olan borçları tamamıyla kontrolden çıkmıştır. 1992 yılında yıllık enflasyon oranı %2600 olmuş, 1993 yılının Ocak ayı enflasyon rakamı ise %28 olarak gerçekleşmiştir. Rusyada GSMH 1992 yılında 15 trilyon ruble olarak gerçekleşmiştir. Sektörel dağılıma göre sanayi %37.5, tarım %10.9, inşaat %11.0, hizmetler %13 oranında paya sahiptir. Ülkede kişi başına düşen gelir 1992 yılında yaklaşık 88156 ruble olmuştur. Rusyada birçok kuruluş komünist sistemdeki istihdam politikasını hala sürdürmektedir. Bir başka ifadeyle çeşitli iş yerlerinde üç ayrı vardiye ile çalışılmaktadır. Buna rağmen işsizlik hızla artmakta ve 1993 yılı sonunda dört milyona ulaşması beklenmektedir. 1992 yılındaki başarısızlıkların önemli sebeplerinden biri de Rusya Federasyonunun gelişmiş ülkelerden istediği yardımı alamamış olmasıdır. Ancak 1993 yılı başında görülen siyasi istikrarsızlıkların hızla tırmanması karşısında çeşitli gelişmiş ülkeler yeniden Rusya Federasyonuna yardım yapacaklarını belirtmişlerdir. Ayrıca eski SSCB'nin batılı bankalara olan borcu 31.3.1993 tarihine kadar ertelenmiştir. 1992 yılı başında reform paketinin bir amacı da, rubleyi uluslararası piyasalarda kullanılan ve tasarruf aracı olarak Rus vatandaşları tarafından güven duyulan, gerçek bir para birimi haline getirmekti. Bugün ise, ruble tüm ülkede ticarete konu olmakta, fakat sürekli değer kaybetmektedir. Kuyruklar sona ermiş, Rus vatandaşları aradıkları malı bulabilmekte, ancak enflasyon parayı değersiz bir kağıt haline getirdiğinden alışveriş yapamamaktadır. Yılın başında Y. Gaidar Hükümeti, tüketici fiyatlarının %80'ini ve toptan fiyatların %90'ını serbest bırakmış, bunun sonucu olarak, fiyatlar Ocak 1992 ayında 2.5 kat artmıştır. Enflasyon kontrol altına alınamamış ve daha sonraki aylarda aylık fiyat artış oranı hızla artmıştır. Rusya'da ekonomik reformunun başarısız olmasının nedeni Rus Sanayini kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirilememesidir. Fiyatlar serbest bırakıldığında, Devlet kuruluşları malları, güçleri üzerindeki yüksek fiyatlardan satın almışlar ve ödeme zamanı geldiğinde Merkez Bankasının kendilerine ucuz kredi sağlayarak yardımcı olacağını tahmin etmişlerdir. Bunun sonucu olarak, firmalararası borçlar çok büyük artış göstermiştir. Ocak ayında firmaların birbirlerine olan borçları 39 milyar ruble iken, yılın ortasında kriz çıktığında 3 trilyon rubleyi aşmıştır. Bu dönemde Merkez Bankası firmaları kredi vermeye hızlandırmış ve Aralık ayında Merkez Bankası 327.5 milyar rubleyi daha dolaşıma çıkartmıştır. Kolay krediler ve enflasyon korkusu, rubleyi tamamen konvertibl bir döviz haline getirme planını başarısız kılmıştır. Ruble, Merkez Bankası sabit resmi kur politikasından Ağustos ayı başında Moskova Döviz Borsasında süratle değer kaybetmiş, firmalar Bankasından aldıkları ucuz kredileri, enflasyondan korunmak amacıyla dolar satın ayrılınca, Merkez almakta kullanmışlardır. 1993 yılı başında emisyondaki hızlı artış, rubleyi çok etkilemiş ve 1.1.1993 tarihinde 1$=417 ruble olan kur. Şubat ayında ise 1$=593 ruble olmuştur. (Serbest kur)

Rusyada 1992 yılının sonunda hükümeti kuran Viktor Chernomyrdin ülkenin en birinci sorununun enflasyon oranını aşağı çekmek olduğunu belirtmiştir. Ancak daha sonra ülkede uygulanacak ekonomik modeller arasından hangisinin uygulayacağını henüz belirlememiştir. Ekonomik Büyüme ile İlgili Alternatif l\/lodeller 1992 1993 1 2 3 - Para arzının aylık büyüme oranı % 16 15 15 25 - Para arzı yıl sonu itibariyle(triiyon ruble) 6-1 19 38 89 - Yıllık fiyat artışı % 2600 390 690 1540 - Aylık fiyat artışı % 25'^ 3-5 10-12 25 - GSI\/IH cari fiyatlarla (trilyon ruble) 15 47 91 217 - İşsizlik oranı % 1.3 10 7 4 - Bütçe açığının GSMH'ya oranı % 7 5 10 15 -Bütçe açığı (trilyon ruble) 1.1 2.3 9.1 32.6 - Döviz kuru (dolar/ruble) yıl sonu 420 1.OOO*"" 1.700'^'^ 4.100''x X - Aralık 1992 itibariyle XX - Resmi kur Yukarıda verilen ekonomik modellerden birincisi kısıtlayıcı bir para politikası uygulamayı öngörmektedir. Zaten büyük bir kriz içinde olan piyasaya bu politikanın etkisinin nasıl olacağı tartışılmaktadır. İkinci politika tamamıyla enflasyonist bir politikadır. Bu ikiayrı uçtaki ekonomik modellerden farklı olarak ortaya çıkan diğer bir alternatif politika ise sınırlı bir enflasyonist model uygulaması olan üçüncü alternatifdir. Hükümetçe bu modellerden hangisinin kullanılacağı çalışmamızın hazırlandığı dönemde henüz kesinlik kazanmamış idi. Rus ekonomisinde bu ekonomik modellerin hangisi uygulanırsa uygulanmasın, serbest piyasa ekonomisi kurallarına göre çalışan kurum ve kuruluşların sayısının da artması gerekmektedir. Ekonomide bu tür firma, holding, ajans gibi kuruluşların çalışmaya başlaması bankacılık, gibi hizmet sektörlerinin daha çağdaş hale gelmesine yardımcı olacaktır. Rusya Federasyonunda yaşanan ekonomik kriz Moskovaya bağlı otonom cumhuriyetlere de merkeze karşı gelme gücü vermiştir. Kendi dış ticaret, gümrük, bankacılık rejimlerini oluşturmaya başlayan bu otonom cumhuriyetler giderek Moskovadan bağımsız olmaya çalışmaktadırlar. Bu tür ekonomik bağımsızlık istekleri ekonomik sorunların yanına bazı politik sorunların da eklenmesine yol açmaktadır. Ekonomide yaşanan diğer bir sorun da dış borçlardan kaynaklanmaktadır. Rusyanın toplam 6iş borcu yaklaşık 84 milyar dolar olup bunun büyük bir bölümü orta ve uzun vadeli kredilerdir. Bu borçların %55'i ticari krediler, %45'i ise devlet borçlarıdır. Rusya 1992 yılında vadesi gelen

toplam 12 milyar dolar borçtan iki milyarını ödeyebilmiştir. Rusya yaptığı bir anlaşma ile tümdış borç ödemelerini 1993 Mart ayına kadar dondurmuştur. Kreditör ülke denilen ülkeler borç verirken çeşitli sağlam kaynaklara bakmakta, petrol ve maden kaynakları gibi garantili sektörlerin faaliyetlerini incelemektedirler. Oysa bu sektörlerin özelleştirilmesi Rusyada çok yeni bir konudur ve henüz tam olarak bu konuda başarı sağlanılmamıştır. 1992 yılı boyunca Rusyada yapılan reformlar çeşitli ekonomik ve siyasi sebeplerden ayrıca bazı yabancı ülkelere vaat ettiği yardımın gelmemesinden dolayı başarılı olamamıştır. Ülkede bu sebeple çeşitli kesimlerde doğan hoşnutsuzluklar "geriye dönüş" denebilecek adımlar atılmasına yol açmıştır. Örneğin stratejik malların Dış Ekonomik İşler Bakanlığınca ihraç edilmesi dış ticaretin liberalleşmesi ile çelişkili bir durumdur. Yine yabancılara yönelik vergi denetimini yoğunlaşması ve yabancıların bankalara para yatırırken vergi dairesine kayıtlı olup olmadıklarının sorulması, ayrıca dövizle satış yapan mağazalara ruble ile de satış yapma zorunluluğu getirilmesi ve bu firmaların tekrar kayıt yaptırmaya zorlanması geriye atılmış adımlar olarak nitelenebilir. 2.2. Tarım, Ormancılık, Balıkçılık Rusya Federasyonunda, 12 bin devlet çiftliği, 12.200 kollektif çiftlik ile sayıları 10 bini aşkın tarımsal işletmelere yardımcı olmak üzere 100'den fazla araştırma enstitüsü faaliyette bulunmaktadır. Rusya'dan tarım sektöründe çalışan yaklaşık 15 milylon insan, Sovyetler Birliği toplam hububat üretiminin yarıdan fazlasını sağlamaktadır. Gerçekten 1987 yılında 109 milyon ton hububat üretimini sağlayan Rusya, toplam Sovyet hububat üretiminin yüzde 51.6'sını sağlamaktadır. Yine 38 milylon tonluk patates üretimiyle Rusya, toplam Sovyet üretimini üzde 50'sini meydana getirmektedir. Toplam Sovyet yün üretiminin yüzde 47'si Rusya tarafından sağlanmaktadır. Sebzelerin yüzde 43'ü ile şeker pancarının yüzde 25'i de Rusya tarafnıdan üretilmektedir. Tüm bu gelişmelere rağmen, Rusya, sürekli olarak hubuat ithalatçısı bir ülke durumundadır. Çoğu kere, et, meyve ve sebze üretiminde arz yetersizliği ile karşılaşılmaktadır. Ancak bütün ekonomik olumsuzluklara rağmen 1992 yılında tarımsal üretimde artış gözlenmiştir, özellikle hububat üretimi artmış ve 1991 yılında 99.1 milyon ton olan üretim miktarı, 1992'de 117.3 milyon ton olmuştur. Rusya Federasyonunda 1992 yılında 106.8 milyon ton buğday, 25.5 milyon ton şeker pancarı, 37.8 milyon ton patates, 9.9 milyon ton sebze üretilmiş ve tarım yapılan topraklar 62 milyon hektara ulaşmıştır. Rus tarım sektöründe yapısal bir değişiklik göze çarpmaktadır. Devlet çiftliklerinin alanları %8 azalırken, özel çiftliklerin alanları %14 artmış, sebze üretiminin büyük bir kısmı bu çiftliklerden gelmiştir. Rusya, Dünya kereste rezervinin yüzde 25'ine sahiptir. Aynı zamanda kağıt ve kağıt hamurunun dünyadaki en büyük üreticisi Rusya Federasyonu' dur. Kereste ihracatı, toplam ihracatın küçük bir oranını meydana getirmekle birlikte bu oranın önemli ölçülerde arttırılabilme imkanı vardır. Kerestelik ormanların 2/3'den fazlası Sibirya'dadır. Kağıt endüstrisi, eski bir teknoloji ile işletilmektedir. Daha modernleştirilmesi için yabancı sermayenin teşvik edilmesi gerekmektedir. Rusya, balıkçılık alanında da Dünya'nın sayılı ülkeleri arasındadır. Uzun zamandan beri Rus balıkçılık filoları okyanuslarda varlığını hissettirmektedir. Ülkede çok sayıda balıkçılık gemileri ve yüzlerce fabrika faaliyetlerini sürdürmektedir.