Devlet ve Toplum II ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ. Eğitim, Öğretim, Bilim ve Sanat. (Halk konuşuyor, TBMM dinliyor) - 8- TOPLANTIYA DAVETLİSİNİZ

Benzer belgeler
Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir.

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ -1- Yeni ve sivil bir Anayasanın Yapısı Hazırlanması Oylanması. Nasıl olmalı?

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN EĞİTİMİ - 4. Dr. Öğr. Ü. M. İsmail BAĞDATLI.

ANAYASA DEĞĠġĠKLĠKLERĠ HAKKINDA GÖRÜġ VE ÖNERĠLERĠMĠZ

MİLLİ EĞİTİME YÖN VEREN HUKUKSAL NİTELİKLER - 1 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 5-

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

GENEL OLARAK DEVLET TEŞKİLATI SORULARI

Eğitimin Ulusal Nitelikli Hukuksal Temelleri by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı?

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

Yükseköğretim Üst Kuruluşları ile Yükseköğretim Kurumları Personeli Görevde Yükselme

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ. 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ve OKUL YÖNETİMİ. 8. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Sayı: 27/2013 İYİ İDARE YASASI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İNSAN HAKLARI. Sosyal ve Ekonomik Haklar Kültürel haklar (10. Hafta)

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünte Toplumsal İletişim HUKUK KURALLARI / İNSAN HAKLARI 21.Hafta ( / 02 / 2014 )

Cumhuriyetin Laik, Bilimsel Eğitim Anlayışı, Sapmalar ve Önlemler... Metin eklemek için tıklayın Mustafa Gazalcı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

1982 ANAYASASI, ANAYASANIN HAZIRLANMASI, KABUL EDİLMESİ VE TEMEL İLKELERİ

1: İNSAN VE TOPLUM...

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

Türkiye de Zorunlu Din Dersi Uygulaması

İ Ç İ N D E K İ L E R

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

Cumhurbaşkanı. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANA YÖNETMELİĞİ

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25540

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Sayılı Belediye Kanunu na Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçesi ekte sunulmuştur.

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

YÖNETMELİK YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN GENEL YAPISI

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları)

GVK NUN 89. MADDESİNE GÖRE EĞİTİM HARCAMALARININ BEYAN EDİLECEK GELİRDEN İNDİRİLMESİ UYGULAMASINDAKİ

Katılımcı Demokrasi STK ları Güçlendirme Önerileri

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI

C E D A W KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ. Prof. Dr. Feride ACAR

İnsanlık ailesinin tüm üyelerinde bulunan onuru ve onların eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu,

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIGI NA

DEMOKRATİK, ÖZGÜRLÜKÇÜ VE EŞİTLİKÇİ BİR ANAYASA İÇİN; ANAYASA KADIN PLATFORMU NUN TALEPLERİ

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİLERİ (ASİSTAN) TEMSİLCİLİĞİ KURULU SEÇİMİ VE ÇALIŞMA ESASLARI

ANAYASA GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI 5 OCAK 2015 SAAT 09:00

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları

Her Okulun Bir Projesi Var

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım

BASIN AÇIKLAMASI: İnsan Hakları Ortak Platformunun TBMM de yeni Anayasa ile ilgili çalışmaları yürütecek olan Komisyonun işleyişine dair önerileri

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

UNESCO MİLLÎ KOMİSYONLAR TÜZÜĞÜ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

(Resmi Gazete Tarihi: ; Resmi Gazete Sayısı: 28773)

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

EĞİTİMİN HUKUKSAL TEMELLERİ

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

Demokratik Yönetişimde Vatandaş Şikayetinin Rolü. Fikret Toksöz May 12, 2015

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

Ümit GÜVEYİ. Demokratik Devlet İlkesi Çerçevesinde. Seçimlerin Yönetimi ve Denetimi

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

1.Medya Hukukunun Kavram ve Kaynakları. 2.Basın ve Yayın Faaliyetleri ve Yasal Düzenlemeler. 3.Radyo ve Televizyon Yayıncılığı

28/4/2014 TARİHİNDE YAPILAN KURUM İDARİ KURULU TOPLANTISINA DAİR GÖRÜŞ RAPORU

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. Resmi Gazete: Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2009/59. Karar Sayısı : 2011/69

Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürleri Çalıştay Raporu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE BİRİMİ YÖNERGESİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

Transkript:

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ (Halk konuşuyor, TBMM dinliyor) - 8- TOPLANTIYA DAVETLİSİNİZ Yer: Tarih: Saat: Konuklar: Devlet ve Toplum II Eğitim, Öğretim, Bilim ve Sanat www.tkmm.net 1

2

Devletten neyi, nereye kadar bekleyebiliriz? - Çocuklarımızı eğiteceğiz. Nasıl, niçin? Bize benzesinl diye mi? - Onlara öğreteceğiz. Neyi? Sadece kendi doğrularımızı mı? - Hangi kültür ü, hangi sanat ı destekleyeceğiz? Kendi beğendiğimiz sanatı, kendi anladığımız kültürü mü? Buna hakkımız var? - Hakkımız yok diyorsanız çözüm ne olmalı, nasıl olmalı? Devlet ve yurttaş- toplum ilişkisinde eğitim, öğrenim, bilim ve sanat nerede duruyor? Kime ne düzeyde sorumluluk düşüyor? Anayasamızı Hazırlıyoruz toplantılarında, Nisan ayında devletin ve bireyin sosyo ekonomik hak ve yükümlülükleri başlığı altında bunları da konuşmuştuk. Bu soruların yanıtı, aslında devletin sosyal olup olmadığı noktasında yatıyor. Devlet, sosyal devlet olma iddiasında değilse, zaten tartışacak birşey yok. Ancak, böyle olduğunu söylüyorsa üzerine düşen sorumluluklar var demektir. Anayasanın ikinci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve SOSYAL bir hukuk devleti olarak tanımlanmış. 1982 ANAYASASI- GENEL HÜKÜM Madde 5: Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. 3

EĞİTİM ve ÖĞRETİM Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 3 Mart 1924'te Tevhid- i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Üzerinde değişklikler yapılsa da, halen yürürlükte olan kanun 1973 tarihli Milli Eğitim Temel Kanunu. Milli Eğitim Temel Kanunu ilk ve orta dereceli eğitim sisteminin yanı sıra yüksekokulların da işleyişini belirtiyor. Ayrıca üniversiteler özelinde ki düzenlemeler 1961 Anayasa sından bu yana ayrıntılı olarak Anayasa metinlerinde de yerini aldı. 1982 Anayasası 42.Maddesinde eğitim ve öğrenim hakkını detaylı olarak tanımlıyor. Bu hakkın kullanımında, devletin sorumluluklarını ne derece yerine getirdiği ise, sosyal devlet olma niteliği gibi, tartışmalı. Yeni anayasa sürecinde bütün bu tartışmalı konulara çözüm bulunulabilecek mi? Bu konudaki görüş ve önerilerimiz yeni Anayasa ya nasıl yansımalı? Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi bu tartışmaların başında geliyor. Ülkenin servet dağılımı, demografik yapısı, bölgesel eşitsizlikler, sosyo- politik farklar/sorunlar (Kürt sorunu, mezhep farklılıkları,...vb) fırsat eşitliğini etkileyen sorunlar. Başka bir ifade ile, Türkiye de her çocuğun eğitime erişim imkanları aynı mı?, eriştiği taktirde, aldığı eğitimin kalitesi 4

aynı mı? sorusuna verdiğimiz cevaplar, eşitlik düzeyini de ortaya çıkaracak. Eğitim müfredatı istediği kadar ülkenin her yerinde aynı olsun, teknik imkanlarından, eğitimcilerin kapasitesine kadar çok sayıda eşitsizlik nedeni var. Yalnızca bir veri olarak bile, Lisans Yerleştirme Sınavlarında (eski ismiyle ÖSS) elde edilen sonuçların bölgesel dağılımı bu eşitsizliği apaçık gösteriyor. 1982 Anayasası nda EĞİTİM ve ÖĞRENİM Madde 42: Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.... Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.... İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.... Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.... Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir.... 5

Özel okullar ve dershaneler de yine bu başlıkta tartışılan olgular. Bir çocuğun iyi bir öğrenim görebilmesi her şeyden önce ailesinin, maddi imkanlarına bağlı. Nitelikli bir eğitime erişim, fırsat eşitsizliğinin ana kaynaklarından. Parası olan çocuğunu özel okullara yollamak istiyor, çünkü sınıflar daha tenha, donanım çok daha iyi ve daha iyi maaş alan daha kaliteli öğretmenler özel okullarda. Yüksek ücretleri ödeyemeyecek ailelerin çocukları? Aynı nedenler ve gerekçeler deshaneler için de geçerli. Özellikle ilk ve orta öğretimde, çocuklar, okulda geçirdikleri zaman kadar zamanı, belki daha da fazlasını dershanelerde geçiriyor. Sınavlara hazırlık aşamalarında, dershanelerin, okullara kıyasla daha staretejik önemde görüldüğü bir gerçek. Dershaneler ciddi fiyat farklarıyla, öğrenci alıyorlar. Peki bu fiyat farkı neye göre oluşuyor? Ayrıca en ucuzuna dahi gidemeyen öğrencilerin varlığı da mevcut. Özel ders imkanları da yine bu başlıkta değerlendirilmeli. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ Madde 26: 1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır. 2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir. 3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır. 6

İlk ve ortaöğrenimde, yıllardır tartışılan bir konu da din eğitimi. 28 Şubat ta İmam Hatip Liseleri nin orta kısımlarıın kapatılması, hükümetin geçtiğimiz aylarda 4+4+4 sistemi ile yeniden bu kısımların açılmasına imkan veren düzenlemeyi yapması, bu tartışmayı yeniden gündeme taşıdı. Hz. Muhammed in hayatının ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin de seçmeli olarak okutulması artık mümkün. Hükümet, 28 Şubat ta yapılan yanlışı ortadan kaldırdıklarını, bu derslerin seçmeli olması hasebiyle kimse üzerinde bir yaptırım oluşturmayacağı görüşünü öne sürüyor. Toplumun %99 u Müslüman önkabulü de bu adımların atılması için gerekçe sayılıyor. Devletin laiklik ilkesini hatırlatanlar ise, devletin dini olmamalı, bu nedenle de yalnızca bir inanca ve mezhebe yönelik eğitim vermemeli diyorlar. İmam Hatip Okulları nın varlığı da yine aynı gerekçelerle eleştiriye tabi tutuluyor ve benzer gerekçelerle destekleniyor. Sözü edilen seçimlik dersler ve İmam Hatip Okulları nın müfredatı da Sunni- Hanefi inancına göre şekillenmiş durumda. Oysa Türkiye de başka mezheplerden ya da inançlardan (Alevi, Nusayri, Şâfi,...) ya da bu anlamda inançsız insanlar da var. Buradan bakıldığında, Devlet ya tüm yurttaşlarına inançları için bu hizmeti vermeli, ya da din eğitiminde rol almamalı denebilir. O zaman da Peki çocuklarının din eğitimi almasını isteyen yurttaşlar ne yapacak? sorusu akla geliyor. Tevhid- i Tedrisat kanunu ile, ilahiyat eğitimi veren tekke ve medreseler de kapatılmıştı; halen de açılmaları yasak. Din eğitminin bu yasak kaldırılarak, bir çok batı ülkesinde olduğu gibi sivil toplum tarafından verilmesi de bir düşünce. 7

Yeni anayasa çalışmalarında en yoğun olarak tartışılan konulardan biri de anadilde eğitim. 1982 Anayasası ve Milli Eğitim Kanunu okullarda Türkçe dışında bir dilde eğitim verilmesine imkan tanımıyor. Türkiye, imzaladığı ve tarafı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi nin 17, 29 ve 30.maddelerine de bu gerekeçeleri ileri sürerek çekince koymuştu. Bu yasak özellikle Kürtler için geçerli. Temel bir hak olan anadil kullanma hakkından yoksun bırakıldıklarından, böylece dillerinin ve kültürlerininin asimile edildiğinden şikayet ediyorlar. Yeni anayasa sürecinde yalnızca Kürtçe için değil, konuşulan tüm diller için bir düzenleme beklentilesi var. ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ Madde 29: 1. Taraf Devletler, çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler; a) Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yetilerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi; b) İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Antlaşmasında benimsenen ilkelere saygının geliştirilmesi; c) Çocuğun anne- babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı, veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygının geliştirilmesi; d) Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik, ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhu ile özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması; e) Doğal çevreye saygının geliştirilmesi.... Madde 30: Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz. 8

Bu noktada bir ayrımın önemle altı çiziliyor: Türkçe nin tek resmi dil olması, onun tek eğitim dili olması anlamına gelmez. Peki Türkiye de birçok anadil konuşulurken, devletin bu hizmeti tamamına vermesi mümkün mü? Anayasaya tek eğitim dili olarak Türkçe yi yazmaya devam ederek bu yasağı sürdürmeli mi, yoksa bu yasak kalkmalı, imkanların geliştirilmesi için zaman içerisinde yol mu alınmalı? ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ Madde 28: 1. Taraf Devletler,çocuğun eğitim hakkını kabul ederler ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle: a) İlk öğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler; b) Orta öğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılması ve öğretimi parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar; c) Uygun bütün araçları kullanarak, yüksek öğretime yetenekleri doğrultusunda herkese açık hale getirirler; d) Eğitim ve meslek seçimine ilişkin bilgi ve rehberliği bütün çocuklar için elde edilir hale getirirler; e) Okullarda düzenli biçimde devamın sağlanması ve okulu terk etme oranlarının düşürülmesi için önlem alırlar. 2. Taraf Devletler, okul disiplinin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu Sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.... Şunu da hatırlatalım; eğitim hizmetlerinin yerel yönetimler tarafından verildiği örnekler dünyada olduğu gibi, Türkiye de de özerklik tartışmaları ile bir süredir gündemde. 9

1982 Anaysa sında ÜNİVERSİTELER Madde 130: Çağdaş eğitim- öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim- öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir. Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir. Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez. Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır. Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır. Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları; Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar... Türkiye eğitim sisteminin müfredatı da oldukça tartışmalı. Hem ilk ve ortaöğretimde hem de üniversitelerde 1982 Anayasası nın ruhuna uygun bir müfredat varlığını koruyor. Yeni bir anayasa yazımının ardından, eğitim müfredatının da bilimsel, özgürlükçü ve demokratik değerlere uygun olarak, yeniden şekillenmesi gerekecek. 10

1982 Anayasası ve üniversite kelimeleri yanyana görüldüğü yerde akla ilk gelen şey YÖK, yani Yüksek Öğrenim Kurumu. Tarih boyunca, hem sistem hem de muhalifler açısından bilginin yeniden üretildiği kurumlar olarak görülen üniversitelerin, akademik özgürlüğü Türkiye de pek de iç açıcı görünmüyor. Uluslararası standartlar, akademik özgürlük için akademilerin özerklik ilkesine göre çalışmasını şart koşuyor. Özerklik, üniversite yönetiminin ve akademik araştırmaların devletten bağımsızlığını kapsıyor. Oysa Türkiye de, üniversite rektörlerinin seçiminde söz önce YÖK de daha son olarak da Cumhurbaşkanı nda oluyor. Akademide en fazla oyu alan adayın atanmaması sıklıkla karşılaşılan bir durum. Aynı şekilde öğretim üyelerinin terfilerinde de son söz YÖK te. Özetle YÖK Kanunu da 82 Anayasası nın tekçi ve özgürlükten uzak ruhunu yansıtmaya devam ediyor. Üniversite özerkliği kavramının ilk kez ifadesi 1961 Anayasasında oldu. Sınırları son derece geniş çizilmiş bu madde, öğrenci olayları bahane gösterilerek 71 de yeniden düzenlendi ve özerklik daraltıldı. 82 Anayasası da bu dar yorumu esas aldı, daha da daralttı. Üniversite öğrencilerinin ise, kurumlarında karar alma süreçlerine katılımları öngören bir düzenleme zaten yok. Vakıf üniversiteleri de, orta öğretimde özel okullara yapılan, eleştirilerin benzerlerine muhatap oluyor. Her yıl bir milyona yakın öğrencinin girdiği LYS sınavında yerleştirilemeyen öğrencilerd, maddi imkanları el veriyorsa burslu olarak vakıf üniversitelerinde eğitim alma şansına sahipler. 11

Yine bu sınava giren öğrencilerin yalnızca ufak bir kesimi, örgün öğrenim görecekleri bölümlere yerleştirilirken, çoğu açıkta kalıyor. Türkiye de özellikle son yıllarda üniversite sayılarında ciddi bir artış yaşanmasına rağmen, bu kez de eğitimin kalitesinin düştüğü eleştirisi yapılıyor. ŞEYTAN IN AVUKATI SORUYOR * Laf, beş parmağın beşi bir mi? Tabii farklı farklı olacak, her parmak kendi haddini bilsin. SAVUNMA AVUKATI YANITLIYOR * Bir dakika Şeytan bey. Tamam, beş parmak farklı farklı, ama hepsine aynı damardan, aynı kan gidiyor! 12

BİLİM VE SANAT Bilim ve sanatın devlet ve toplumla nasıl bir ilişki kuracağına ilişkin uluslararası bir sözleşme ve genel model yok. Uygulama, pratikler, tercihler ülkeden ülkeye farklılaşıyor. Hem 82 Anayasası hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, her iki konuda da devletin koruyan ve teşvik eden özelliğini tanımlamakla yetiniyor. Türkiye de bu anlamda ilk düzenleme, sosyal devlette sanat kavramı ile sosyal devlet nitelemesinin, devletin sıfatları arasında sayıldığı 1961 Anayasasının Bilim ve Sanat Hürriyeti başlıklı 21.maddesi ile ifade edilmiş: Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme, öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Aynı anayasanın 41. maddesi ise sosyal devlete, herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşam düzeyi sağlama ve sosyal- kültürel kalkınma için iktisadi plan yapma ödevi de yüklüyor. 1982 Anayasa sında BİLİM ve SANAT Madde 27: Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz.... Madde 64: Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır. 13

Ancak güncel tartışmalar ışında, meselenin bu kadar kolay olmadığı aşikar. Devletin, hem bilim hem de sanat alanında hizmet veren kurumları mevcut. Kültür Bakanlığı ve bakanlığa bağlı çalışan çok sayıda daire, TÜBİTAK ve yerel idarelerin ilgili birimleri ilk akla gelenler. Bu kurumlar, bilimsel ve sanatsal çalışmaları maddi olarak desteklemek ve teşvik etmekle sorumlular. Ancak işin ne kadar ve ne kalitede işlediği de tartışma konusu. Bilimsel ve sanatsal çalışmaların üniversiteler dışında varlığını devam ettirebilmesi maddi olanaklara bağlı. Hele maddi getirisi olmayan ya da çok az olan alanlar düşünüldüğünde, bu imkanın ya özel sektörden ya da devletten temin edilmesi dışında bir yol yok gibi görünüyor. Ama bunlar kamu yararı gözeten ve kar getirmesi söz konusu olmayan işler. O vakit ya devlet destekleyecek, ya da Sosyal sorumluluk projesi olarak özel sektör. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ Madde 27: 1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir. 2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır. Pekiii, devletin ya da özel sektörün bu çalışmalara maddi destek sağlaması, çalışmaların içeriğine müdahale etme hakkını doğurmaz mı? 14

Bu konuda da rivayet muhtelif. Kimi Parayı veren tabii ki düdüğü çalar derken, kimileri İyi de verdiği para kendi parası değil, bizim paramız diyor. Kimi de sanatın ve bilimin gelişimi için özerkliğin şart olduğunu ileri sürüyor; sanat üretiminde idarenin sanatçılardan ve bilim ve insanlarından oluşan bağımsız kurullarca yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Devletin kendi bünyesinde, özellikle sanatın toplumla buluşmasının yaygınlaşması anlamında, tesis ettiği kurumlardan Devlet Opera ve Balesi ve Beldiyenin kurduğu Şehir Tiyatroları var. İstanbul Şehir Tiyatroları özelinde yaşanan son tartışmalar, bu kurumların özerkliği tartışmasını da beraberinde getirdi. Şehir Tiyatroları Yönetmeliğinin 2.md si tiyatronun amacını şöyle açıklıyor: İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu, bir temel hak olarak Anayasanın güvence altına aldığı sanatın ve özellikle tiyatronun toplumsal görevine uygun olarak halkın kültürel üretiminin, çağdaş eğitiminin Sanat düzeyi ve bilincinin yükseltilmesine katkıda bulunmak; bu katkıyı gerçekleştirmek için yerli ve yabancı tiyatro eserlerinin seçkin örneklerini seyircisine ulaştırmak, Türk Tiyatrosunun geleceğe yönelik yaratıcı atılımlarına önderlik etmek amacıyla kurulmuştur. Devletin bu çalışmalara maddi destek sağlaması, çalışmaların içeriğine müdahale etme hakkını doğurur mu? Devlet parasını ben verdiğime göre idaresini de ben yaparım diyor. Aksi görüştekiler ise, sanatın ve bilimin gelişimi için özerkliğin şart olduğunu ileri sürerek, hem maddi imkanlardan istifade etme sürecinin hem de içerik belirlenmesi ve idarenin sanatçılardan ve bilim ve insanlarından oluşan, bağımsız kurullarca yürütülmesi gerekliliği üzerinde duruyor. 15

Başka bir yaklaşım ise, devletin bilim ve sanat faaliyetlerinden tümüyle elini çekmesi gerektiği yönünde. Nitekim Başbakan ın şehir tiyatrolarını özelleştirme açıklaması da bu görüşün temel alınacağına işaret olarak algılandı. Bilimsel ve sanatsal çalışmanın olmazsa olmaz koşulu ise fikir ve ifade özgürlüğü. Türkiye hala kitapların yasaklandığı, sansür ve otosansür mekanizmalarının çalıştığı bir ülke görüntüsünde. Bilimsel ve fikir eserlerinin telif hakları da uzun yıllar sorunlu bir konu olmaya devam edegelmişti. Son yıllarda patenet ve fikri mülkiyet alanlarında yapılan bazı yasal düzenlemeler ile, bilim insanlarının ve sanatçıların madden korunması kısmen mümkün oldu. 16

BU KONUDA KİM, NE DEDİ? Anayasa konusunda çalışmalar yürüten platformların, sivil toplum ve meslek örgütlerinin şu ana kadar yayınlanmış olan sonuç metinlerinde yar alan bu konulardaki görüşlerini sizin için yanyana getirdik. Bu tarihten sonra yapılacak açıklamalardaki görüşleri de toplamaya devam ederek çalışma sonunda (en erken Kasım 2012 de) yayınlanacak olan Ortak Paydalar kitabına, kendi çalışmalarımızın yanına yerleştireceğiz. 17

SİVİL TOPLUM NE DÜŞÜNÜYOR? Anayasa Kadın Platformu Eğitim ve öğretimde kadınların her düzeyde yararlanma hakkı ve okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması. YÖK üyeleri üniversite ve yükseköğretim kurumlarında görevli profesörlerin kendi aralarından seçeceği onbir üyeden oluşur. Üyeler, cinsiyetler arası eşit temsil ilkesine uygun olarak seçilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetimleri cinsiyetler arası eşit temsil ve katılım ilkesine uygun olarak belirlenir. MÜSİAD Eğitim hakkı: Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, bireyin kişiliği ve onurunu tam olarak geliştirme, insan haklarına saygı, çoğulculuk, hoşgörü, adalet ve barışı güçlendirme esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında, serbestçe yapılır. 18

Devlet, eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken, ana ve babanın eğitim ve öğretimi, kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını isteme haklarına saygı gösterir. Kılık ve kıyafet ya da dini semboller, eğitim ve öğretim hakkından yararlanmayı engelleyecek şekilde yasaklanamaz. Okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır. Temel eğitim, eğitimin amaçlarına, kişisel yeteneklere ve mesleki eğitime geçişlere imkân sağlayacak şekilde aşamalı olarak yapılandırılabilir. Ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacıyla; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde, kamu tüzel kişiliğine ve özerkliğe sahip üniversiteler kanunla kurulur. Üniversiteler ile diğer yükseköğretim kurumları ve öğretim üyeleri serbestçe her türlü araştırma ve bilimsel faaliyette bulunabilirler. Devlet yükseköğretimde eşgüdümü sağlamak amacıyla özerk bir teşkilat kurabilir. Devletin gözetim ve denetimi altında, Devlet okulları için öngörülen esaslara uygun olarak, serbestçe özel eğitim ve öğretim kurumları açılabilir. Bu kurumlar bir din, inanç ya da dilin eğitim ve öğretimini yapabilir. Eğitim ve öğretim dili Türkçedir. Türkçeden başka dillerde eğitim ve öğretim yapılması ile ilgili esaslar, taraf olunan uluslararası antlaşmalara uygun olarak kanunla düzenlenir. Hiç kimse anadilini öğrenme, öğretme ve kullanma hakkından yoksun bırakılamaz. Ana dilde eğitim, resmi dilin öğrenilmesi ya da öğretilmesine engel oluşturamaz. Bu hak, milli birliğe ve 19

ülke bütünlüğüne zarar verecek bir faaliyette bulunma hakkı verir şekilde yorumlanamaz. Herkesin, kişisel ilgi ve yeteneklerine göre bir mesleği seçmesine yardımcı olacak uygun mesleki yönlendirme ve mesleki eğitim için uygun imkânlara sahip olma hakkı vardır. Yükseköğretime geçişlerde, meslek liseleri bakımından eşitliğe aykırı farklı uygulama yapılamaz. Kültürden yararlanma hakkı: Herkes, kültürel kimliğini geliştirme, saygı gösterilmesini isteme ve kültürel yaşama katılma hakkına sahiptir. Bu hak, bilimsel gelişmelerden yararlanma; bilimsel, edebi ve sanatsal ürünlerden kaynaklanan maddi ve manevi menfaatlerinin korunmasını ve özerkliğini isteme; insanlığ n ortak mirasına, kültürel, dinsel ve dilsel çeşitliliğe saygı gösterilmesini talep etme haklarını da içerir. Devlet, sanat, kültürel ve bilimsel alanlarda, ulusal ve uluslararası işbirliğini teşvik eder; kişilerin kültürel kimliklerinin asli unsurları olan dinlerini, dillerini, geleneklerini ve kültürel miraslarını korumaları ve geliştirmeleri için gerekli önlemleri alır ve teşkilatı kurar. MAZLUMDER Farklı dillerde yaratılmış olmanın eğitim konusunda bir engel teşkil etmemesi gerekmektedir. Okul çağına gelen çocuklar hem hakim dilde hem de kendi anadillerinde öğretim almalıdırlar. Buradaki amaçlardan biri anadilde daha kaliteli öğretim yapmak iken, çift dilli öğretimin diğer bir amacı da birbirimizin farkında olmamızı sağlaması suretiyle toplumsal konsolidasyona hizmet etmesidir. 20

Ayrıca, tıpkı batı dillerinin öğretimi yapıldığı gibi bu topraklarda konuşulan başka dillerin de örgün eğitim kurumlarında öğretimi yapılmalıdır. Böylece birbiriyle akraba olan insanların birbirinin dillerini bilmeleri ve anlamaları sağlanmalıdır. Madde Metni: Resmi dil Türkçe dir. Farklı etnik kimliğe mensup vatandaşlara kendi dilinde eğitim imkanı tanınır. TEPAV (Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı) Anayasa Platformu okul öncesi eğitim ve 12 yıllık temel eğitim zorunlu olmalı ve herkes bundan yararlanabilmeli. bu hakkı ebeveynler dışında hiç kimse engelleyememelidir. Üniversitelerin mali özerkliği sağlanmalıdır. YÖK özerk olmalıdır. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar anayasal güvence altında özerk yapıya kavuşturulmalıdır. DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Eğitim hakkı: Yeni Anayasa, herkesin nitelikli eğitim alma hakkı nı güvence altına almalıdır. Bu hak, çocukların ve gençlerin etkin, özgür, katılımcı ve sorgulayıcı kişiler olarak yetişmelerini sağlama, insan hakları ve demokrasi bilincini geliştirme ve güçlendirme amacı taşımalıdır. Bunun için, ders programları insan haklarına uygun bir içerikle düzenlenmeli; eğitim hakkı ise, tüm düzeylerde sosyal hak boyutuyla da güvenceye alınmalıdır. Bu amaca ulaşmak için, şu anayasal ilkeler belirleyici olmalıdır: 21

a) Herkes, eğitim hakkına sahiptir. b) Eğitim ve öğrenim, lâiklik ilkesi ve (çağdaş) bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. c) Eğitim hakkına ilişkin hukukî düzenleme, özel okullar ve devlet okulları arasında ikinciler aleyhine büyük eşitsizliklerin doğmasını önleyici bir anlayışla yapılmalıdır. Anayasal düzenleme; devlet, öğretim kamu hizmetini her kademede sağlayacak kurumları kurma ve bu hizmeti yürütme yükümlülüğü altında bulunduğu gibi, bu kamu hizmetini yerine getirirken, kız çocuklar ile engelli ve yoksul çocukların eğitimlerini destekleyecek özel önlemleri de yerine getirmekle yükümlü tutulmalıdır. İlk (temel) öğretim 12 yıl, mecburi ve ücretsiz olmalıdır. Ayrıca, yükseköğretim dâhil, devlet okullarının bedelsiz öğretim hizmeti sunması, ilke olarak kabul edilmelidir. Avrupa Konseyi sözleşmelerinden Bölgesel veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı onaylanmalı ve eğitim hakkının bu çerçevede düzenlenmesi öngörülmelidir. Eğitim hakkı konusunda Türkiye de önem taşıyan bir sorun da, ilk ve orta öğretimde zorunlu din dersleridir. Okullarda din dersleri konusu, 1948-49 öğretim yılına kadar uzanmaktadır. İlk kez bu dönemde, ilkokulların 4. ve 5. Sınıflarında ancak çocuğun velisinin isteğiyle katılması koşuluyla kabul edilen din dersleri, kısa bir süre sonra velinin rızasının katılmama konusunda alınması biçimine dönüştürülerek üstü kapalı mecburilik niteliğine kavuşturulmuştur. 1961 Anayasası ise md. 19 da, din eğitim ve öğrenimi ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır demek suretiyle 1948 de kabul edilen esasa dönmüş, fakat daha sonra 1982 Anayasası ile ilk ve orta öğretimde 22

zorunlu din dersi esası kabul edilmiştir. Her ne kadar Anayasa da din kültürü ve ahlâk öğretimi deyimi kullanılmış ise de, zaman içersinde uygulamanın gösterdiği gibi amacın dinler hakkında genel bilgi vermekten ibaret olmadığı ve İslâm dininin, hatta Sünni yorumunun aşılanması ve uygulanmasına yönelik olduğu görülmüştür. Böyle bir uygulamaya zemin oluşturan bu düzenleme, öncelikle aynı maddede yer alan açıklamaya zorlanamama şeklindeki yasakla çeliştiği gibi Anayasa nın 2. maddesindeki lâiklik ilkesi ile de bağdaşmaz ve bu nedenle anayasaya aykırı anayasa normu niteliği taşır. AHİM ın Kjeldsen ve diğerleri v. Danimarka kararında işaret edildiği üzere, eğitimsel çoğulculuk ilkesi çocuğun ana- babasının dinsel ve felsefi inançlarına saygısızlık sayılabilecek bir aşılama (endoctrinement) amacı güdülmesini yasaklar. Kararda, eğitimde dini ayırımcılığa yol açabilecek uygulamalara da yer verilmemesi gereğine işaret edilmiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi de, 1961 Anayasası döneminde Milli Nizam Partisi nin lâikliğe aykırılık nedeniyle kapatılmasına karar verirken, bu partinin din dersini zorunlu ve yaygın hale getirme isteği ni de gözönünde bulundurarak, bunun Anayasa nın lâiklik hükmüne aykırı olduğu gerekçesine de dayanmıştır. Ayrıca İHAM, 9 Ekim 2007 günü vermiş olduğu Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye kararında, Anayasa md. 24 te yer alan zorunlu din dersini İHAS md. 9 a aykırı bulmuştur. Yapılacak yeni anayasada, zorunlu din dersine yer verilmemeli; fakat din kültürü ve ahlâk bilgisi dersine mutlaka yer verilecekse, bu durumda 1961 Anayasasının konuya ilişkin düzenlemesi temel alınmalıdır. Dersin içeriği, dinler bilgisi ile sınırlı olmalı; ancak kişinin kendi isteğine veya çocuğun kanuni temsilcisinin açık isteğine bağlı olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca, kural olarak yalnızca dersi almak isteyen bireylerin taleplerinin işleme konması, anayasal hükme bağlanmalıdır. 23

Bilim ve araştırma özgürlüğü: Bilim özgürlüğü, bilimsel araştırma ve bilimi öğretme ve/veya yayma özgürlüğü olarak ifade edilir. Bu özgürlüklerin her ikisi de, anayasalardaki öteki özgürlüklerden farklı özelliklere sahip olmakla birlikte, düşünce özgürlüğü çerçevesinde ele alınabilir. Bu nedenle bunların düzenlenmesi, diğer hak ve özgürlüklerden farklı yaklaşımı gerekli kılmaktadır. 1982 Anayasası nın 27. maddesinin 2. fıkrasında, bilim (ve sanatı) yayma özgürlüğünün Anayasa nın 1., 2. ve 3. maddelerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamayacağı belirtilmiştir. Bu sınırlama, Ceza Kanunu hükümlerine de yansımış, bu hükümlerde sözü edilen amacın suç sayılmasını sağlayan ifadeler kullanılmıştır. Bu yüzden birçok bilim adamı ve sanatçı, eserinde devletin ve ülkenin bölünmezliği aleyhine propaganda yapma suçunu işlediği gerekçesiyle ceza yaptırımına maruz bırakılmış, diğerleri de bu duruma düşme kaygısıyla bu özgürlükleri kullanma olanağından yoksun kalmıştır. Kuşkusuz, faşizm, ırkçılık, ayrımcılık, savaş kışkırtıcılığı, insanlığa karşı suçlar ve suç işlemeye açıkça teşvik gibi hususlar anayasal koruma dışında kalır; fakat hukukî anlamda, bu gibi suçların bilimsel ve sanatsal eserlerle işlenmesi de kolay değildir. Türkiye de bilim özgürlüğünün sınırlanmasının başka bir boyutu da, yükseköğretimin düzenlenmesinde ortaya çıkmaktadır. Gerçekten üniversiteler, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile, bilim özgürlüğüne yabancı ağır bir ön ve son denetim altına sokulmuştur. Her şeyden önce üniversiteler, kadro ve organlarının oluşumu, çalışma düzeni ve malî kaynakları bakımından bir merkezi kuruluş olan YÖK tarafından yapılan denetimler sonucunda idari özerkliğini yitirmiş; bu olgu, üniversitelerde bilimsel bilginin araştırılması, üretilmesi, öğretilmesi ve yayılması özgürlüğünü ciddi bir biçimde sınırlamıştır. Bu nedenle, üyeleri Üniversitelerarası 24

Kurul tarafından seçilen ve görevleri de sadece koordinasyondan ibaret olan bir yapı oluşturulmalıdır. Ekleyelim ki, yönetim görevlerinde seçimleri dışlayan, rektör ve dekanlara aşırı yetkiler tanıdığı halde, kurul şeklinde işleyiş ve karar alma mekanizmalarını ikinci plâna atan üniversitelerin içyapıları da özerklik ilkesine ters düşmektedir. İnsanlığın ortak mirasının korunması ve buna saygı hakkı, anayasaya açık biçimde yazılmalı; Anadolu ve Rumeli Uygarlıklarına mozaik oluşturan farklı din ve kültürlere ait her tür eserin, ülkenin tarihsel birikimi ve zenginliği olduğu açıkça öngörülmelidir. Memur- Sen Eğitimde fırsat ve imkan eşitliği sağlanmalı. Yüksek öğretimdeki başörtüsü yasağına ve katsayı adaletsizliğine son verilmeli. YÖK kaldırılmalı. TESEV Milli güvenlik derslerinin eğitim müfredatından kaldırılması gerekmektedir. Ekolojik Anayasa Tabiatın dengesi anlayışının, çevre ve bilincinin gelişmesi için eğitim ve öğrenim kamu yönetimi tarafından yaygın olarak desteklenmeli, bu alanda çalışan çevre korumacı ve ekolojist girişim ve örgütler teşvik edilmelidir. Demokatik Anayasa Hareketi Yeni Anayasa anadilde eğitim ve anadili öğrenme hakkını açıkça tanımalıdır. 25

YAP (Yeni Anayasa Platformu) İlk, orta ve yüksek öğrenim özgürlükçü demokratik düzen gereklerine göre yeniden tasarlanmalı, merkeziyetçi ve hiyerarşik yapılar kaldır lmalıdır. Bu bağlamda eğitimin yapılandırılmasında bölgesel gereklilikler göz önünde bulundurulmalıdır. Devlet dışı eğitim imkânları da aynı ölçüde meşru ve değerli kabul edilmelidir. Eğitim yalnızca bir sosyal hak olarak tasnif edilemez. Bu hakkın sağlanması, devlete, çocukları ve gençleri belirli ideolojiler, inançlar ve yaşam tarzları doğrultusunda biçimlendirme yetkisi sunmaz. Devlet eğitim olanağı yaratırken, hiçbir koşulda ayrımcı, dışlayacı, sorgulama imkânı bulunmayan doktrinleri dayatıcı bir politika takip edemez. Bireylerin ve grupların eğitim verme hakkına, çocukları evrensel değerlerle bağdaşmaz yaklaşımlara karşı koruma gerekçesi dışında, müdahale edemez. Devletin eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması gerekir. Dini, askeri, ekonomik ya da kültürel nitelikli bütün eğitimler eşit yönetim ilkesiyle kamusal hizmet sunmalıdır. Demokratik ve çoğulcu anlayışla tüm eğitim sistemi yeniden yapılandırılmalı, buna aykırı yasal düzenlemeler kaldırılmalıdır. Türkiye Barolar Birliği Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğrenim, Anayasanın temel ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında serbestçe yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğrenim yerleri açılamaz. Özel okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen düzeye uygun olarak kanunla düzenlenir. 26

Anaokulu öğrenimi herkese açık ve kamuya ait kurumlarda parasızdır. Sekiz yıllık ilköğrenim, kız ve erkek her yurttaş için zorunlu ve kamuya ait okullarda parasızdır. Ortaöğrenim herkese açık ve kamuya ait okullarda parasızdır. Devlet yükseköğrenimin, yurttaşlara fırsat eşitliği sağlayacak biçimde, kişisel yetenek temelinde herkesiçin erişilebilir olmasını sağlar. Devlet, maddi olanaklardan yoksun başarılı öğrencilerin, en yüksek öğrenim derecelerine çıkmalarını sağlamak amacıyla burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları nedeniyle özel eğitime gereksinimi olanları destekleyecek önlemleri alır. Resmi ve özel kurumlarda eğitim ve öğrenim dili Türkçedir. Eğitim ve öğrenim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile Türkçe den başka dillerde yapılacak derslerin bağlı olacağı esaslar kanunla belirlenir. Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma yapma hakkına sahiptir. Devlet, sanat çalışmalarını ve sanatçıyı korur. Çağdaş Hukukçular Derneği Eğitim hakkı güvence altına alınmalı, anadilde eğitim hakkı, bütün vatandaşlara tanınmalıdır. TÜSİAD Din eğitimi zorunlu olmaktan çıkarılmalı, isteğe bağlı ve seçimlik hale getirilmelidir. Türkçe'den başka anadillerin isteğe bağlı olarak devlet okullarında kapsamlı biçimde öğretilmesi anayasal güvence altına alınmalıdır. 27

ASDER Etnik grupların dilini konuşma, geliştirme ve kendi dilinde eğitim yapma özgürlüğü, anayasa ile koruma altına alınmalıdır. Ama devletin kurumlarında ve uluslara arası ilişkilerde resmi dil Türkçe olmalıdır. İnsanın sosyal ve ekonomik haklarından olan eğitim- öğretim, sağlık, meslek edinme, eğlenme, dinlenme, seyahat etme, çalışma ve iş kurma özgürlüğü de pozitif hak ve özgürlükleridir. Bu hak ve özgürlükler, sivil toplum ve cemiyet hayatı içinde geliştirilecek haklardır. Anayasada bu özgürlüklerin kullanılabilmesi için sivil toplumun örgütlenmesi imkanı sağlanmalı ve sivil toplum kuruluşları teşvik edilmelidir. Bu özgürlük alanı da kısıtlamasız koruma altına alınmalıdır. Yönetim kadrolarında ve öğretim görevlerinde bulunan elemanların hakkında soruşturma açtırma ve gerektiğinde görevden alma yetkisi ile YÖK Başkanı ve Rektörlerin seçim, atama ve görevden alma yetkisi TBMM 'e verilmelidir. Üniversitelerin bilimsel özerkliğinin tesisi için ilave tedbirler Anayasa ve ilgili Kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. İnsan Hakları Derneği Mevcut YÖK e benzer bir kurum kesinlikle oluşturulmamalıdır. Üniversiteler özerk olmalıdır. Eğitim hakkı düzenlenirken, anadilinde eğitim ve öğretim hakkı ile ebeveynlerin isteğine uygun olarak devlet okulları dışında dini eğitim verilebilmesi konusu özellikle düzenlenmelidir. Bu konuda BM Ekonomik ve Sosyal Komitenin 1999 yılında kabul ettiği 11 nolu genel yorumu ile ilköğretime yönelik eylem planlarının yapılması etraflıca 28

anlatılmıştır. Burada açıkça ilköğretimin zorunlu ve parasız olması gerektiği belirtilmiştir. BM Ekonomik ve Sosyal Komitenin 1999 tarihinde kabul ettiği 13 nolu genel yorum beyanında ise eğitim hakkının kapsamı anlatılmıştır. Düzenleme yapılırken, her iki genel yorum beyanı ile AİHS e ek 1 nolu Protokole bakılmalıdır. Bu hak düzenlenirken, kültürel yaşama katılma hakkı ile beraber herkesin bilimsel ilerlemeden ve uygulamalardan yararlanma ve kendisinin yarattığı herhangi bir bilimsel, edebi ya da sanatsal üründen doğan maddi ve manevi çıkarların korunmasından yararlanma hakkına sahip olduğu belirtilmelidir. Bu konuda BM Ekonomik ve Sosyal Komitenin 2005 tarihinde kabul ettiği 17 nolu genel yorumuna bakılmalıdır. TESİAD (Tüm Etkin İş Adamları ve İŞ Kadınları Federasyonu) 23. MADDE: Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır. Devlet, sanat faaliyetlerini, sanat eserlerini ve sanatçıyı korur. Bununla ilgili gerekli tedbirleri ilgili kanunla yapar. Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir. 33. MADDE: Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır. 29

Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. İlk ve orta öğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır. Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez. Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına temel eğitim ve öğretim dili olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında ikinci dil olarak okutulacak yabancı diller ile Kürtçe, Boşnakça, Çerkezce gibi yerel diğer dillerle eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır. 44. MADDE: Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır. Bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir. 96. MADDE: Çağdaş eğitim- öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde sağlıklı, eğitimli ve kendine güvenen bireyler yetiştirmek ve milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan 30

gücü yetiştirmek ve yüksek öğrenim kurumlarına öğrenci hazırlamak amacı ile; ilk ve ortaöğretim kurumlarının eğitim öğretim ve sınav sistemlerinin genel esasları meclis tarafından milli eğitim kanunu ile belirlenir. 97. MADDE: Çağdaş eğitim- öğretim esaslarına dayanan bir düzen çinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim- öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir. Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır. ÖNDER Zorunlu ilk ve orta öğretim kesintili olmalı; ortaokuldan itibaren mesleğe yönelme getirilmeli. Ailelerin çocuğuna özel okulda ya da evde eğitim verebilmesi imkânları tanınmalı. Yüksek öğretimde özerklik ilkesi, hem kurumlar bakımından hem de öğretim üyeleri ve öğrenciler için en geniş bir şekilde tanınmalı; özel üniversitelere kendi müfredatlarını belirleme konusunda daha fazla yetki verilmeli; YÖK bir koordinasyon kurulu haline getirilmeli. Eğitimin her aşamasında isteğe bağlı 31

olarak ve yeterli talebin olması şartıyla, anadilde eğitim imkânı tanınmalı; anadilde eğitim konusunda özel okul açma hakkı verilmelidir KAOS GL Birinci ve İkinci kuşak hakların kullanımında devletin görev alanı belirlenirken cinsel yönelimlere ve cinsiyet kimliklerine dair sosyal devlet anlayışı içinde önlemlerin alınmasını ve asgari düzeyde zorunlu sosyal alanların yaratılmasına dair devlete yükümlendirici ödevlerin getirilmesini talep ediyoruz. Yeni Anayasa ekonomik ve sosyal hakları güvence altına almalı, yurttaşların temel ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının giderilmesi devletin anayasal sorumluluğu olmalıdır. Halkların Kardeşliği İnisiyatifi Ana dilde eğitim- öğretim konusundaki sınırlama ve yasaklar ortadan kaldırılmalı. Doğal yaşam alanları, halkların kültürel ve tarihi mirası anayasa tarafından koruma ve güvence altına alınmalıdır Ermeni Kurumları Azınlık cemaatlerinin varlıklarını devam ettirilebilmeleri, kendine özgü din, dil kültür ve benzeri değerlerinin kuşaktan kuşağa aktarılması ile gerçekleşir. Bu aktarımın yapılabilmesi için cemaat mensubu gençlerimizin kendi inançlarını, örf ve adetlerini, dillerini, kültürlerini öğrenebilecekleri eğitim olanaklarının yaratılması ve korunmasının anayasal güvence altına alınması önem arz etmektedir. Yukarıdaki ana değerler ışığında ve azınlık cemaatleri için öncelikli olduklarını 32

belirteceğimiz eğitim alanına yönelik somut önerilerimiz aşağıda kısaca özetlenmiştir. Anayasanın başlangıç kısmında olması gerektiği gibi, eğitim tarif edilirken atıfta bulunulması gereken ilkeler, kişisel ve kollektif hak ve özgürlükler alanını kapsamalıdır. Eğitimin temel amacının, insan haklarına, farklılıklara saygılı, düşünce ve ifade özgürlüğünden yana bireyler yetiştirmek olduğu vurgulanmalıdır. Devlet, kamu okullarına verdiği her türlü desteği, kâr amacı gütmeyen, kamu kurumu gibi çalışan azınlık okullarına da vermelidir. Yeni Anayasa metninde Devletin, azınlık mensuplarının okullarının, eğitim için ayrılan kamusal kaynaklardan eşit şekilde istifade edebilmeleri, eğitim ve öğretimlerini faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli kaynağı tahsis edeceği hususuna yer verilmelidir Öte yandan, devletin yalnız vatandaşı olanlara değil, vatandaşı olmayan çocuklara da eşit eğitim ortamı ve hakkı tanımalıdır. Bu yaklaşımın, çağdaş insan ve çocuk haklarının bir gereği olduğu unutulmamalı ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi somut uluslararası metinlere referanslar, anayasada kayıt altına alınmalıdır. Ayrıca, eğitim hakkı ve özgürlüğünün, kısıtlanamayacağı ilkesinden yola çıkarak herkesin temel eğitimde istediği eğitim kurumuna devam etme özgürlüğü (sınav gibi gerekli uygulamalar baki kalmak şartıyla) vurgulanmalı, böylece azınlık okullarına sadece o azınlığa mensup çocukların gidebileceğine dair düzenlemenin kaldırılmasının önü açılmalıdır. İhtiyaç halinde Türkiye de yaşayan azınlık topluluklarına, eğitim ve kültürlerini yaşatmaları için yeni okullar açma hakkı tanınmalıdır. 33

Ülkemizde bulunan azınlık mensubu vatandaşların oluşturduğu cemaatlerin kendi din adamlarını yetiştirme konusunda belli sorunlarla karşılaştıkları bilinmektedir. Dolayısıyla anayasal açıdan da sorunun çözümü, evrensel hukuk normları uyarınca, azınlık mensubu vatandaşların, kendi din adamlarını yetiştirebilmek için her türlü eğitim ve öğretim kurumunu kurma, idare etme ve denetleme hakkı verilmelidir. Yeni anayasada, çağdaş bilim, öğretim ve eğitimin, demokratik, özgürlükçü, barışçı ve çoğulcu demokrasinin değerlerini temel alarak ve toplumun farklı kesimleri arasındaki dayanışma ve kardeşliği artırmak amaçlarıyla Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı ve bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağı belirtilmelidir. Her türlü kültür ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik devlet desteğinin eşitlik ilkesine aykırı olmayacağını belirten bir ifadenin yeni anayasada zikredilmesi gereklidir. Hiç kimseye veya gruba kendi kültür veya inançları dışındaki kültür veya inançlar zorunlu olarak öğretilmeyeceği konusu Anayasa da yer almalıdır. Ayrıca, tarihi her türlü kültürel mirasın korunmasının çoğulcu toplum ve devlet anlayışının bir gereği olduğu vurgulanmalıdır. 34

YENİ ANAYASA YOLCULUĞU 2007 Hükümet yeni bir Anayasa hazırlığına girişti, bir taslak hazırlattı. Ama bu çalışma çok tepki aldı. Diğer siyasi partilerle bir uzlaşma ortamı görülmeyince, üstüne bir de Ak Parti için kapatma davası açılınca tasarı rafa kalktı. 2010 Ancak yaptığı işlerin çoğu yargı engeline takılan, sonunda kapatılma tehlikesini kıl payı atlatan Ak Parti, özellikle asker- sivil ilişkilerini ve yargının yapısını değiştirmeyi hedefleyen geniş bir değişiklik paketi hazırladı. Taslak TBMM den 2/3 çoğunlukla geçemeyince referanduma gidildi ve 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda değişiklik paketi % 58 evet oyuyla kabul edildi. 2010 Seçimleri sonrasında Ak Parti, Anayasa yı baştan aşağı değiştirmek için, bu kez siyasi ve toplumsal uzlaşma istediğini de belirterek tekrar harekete geçti. Parlamentoda grubu bulunan dört siyasi partinin (Ak Parti, CHP, MHP ve BDP) eşit sayıda üçer- milletvekili ile katıldığı bir uzlaşma komisyonu kuruldu ve çalışmalarına başladı. 35

Bundan sonra neler olacak? 2012 yılında yeni Anayasa nın tamamlanması hedefleniyor. Uzlaşma komisyonunca hazırlanan yol haritasına göre: 1. Yazılı görüş alma: 2011 sonuna kadar sivil toplumdan yazılı olarak görüşler toplandı. 2. Diyalog: 2012 Nisan ayı sonuna kadar sivil toplumla toplantılar, karşılıklı görüşmeler yapıldı. 3. İstişare: Uzlaşma kurulu, birikimleri değerlendirerek üzerinde uzlaşmaya vardığı bir taslak hazırlıyor. 4. Tartışma ve karar: Bu taslak parlamentoda görüşülerek karara bağlanacak. Ya 2/3 oyla kabul edilecek, ya da halkoyuna sunulacak 36

İLKELER VE YÖNTEMLER TBMM de Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturulduğunda akla gelen ilk soru, bu komisyonun çalışma ilke ve yöntemlerinin ne olacağı ve sivil toplumla ilişkilerinin nasıl düzenleneceği oldu. Anayasa konusunda düzenli çalışmalar yürüten platformların, sivil toplum ve meslek örgütlerinin temsilcileri 21.10.2011 tarihinde tam gün süren bir arama toplantısı yaparak bu konudaki ortak paydalarını belirlediler ve TBMM Uzlaşma Komisyonunun ilk toplantısına yetiştirdiler. İLKELER: Yeni Anayasa yapım sürecine sivil toplumun katılımında - Avrupa Konseyi tarafından da benimsenmiş olan- dört ana ilkenin temel oluşturması görüşündeyiz: (Beşinci maddeyi biz ekledik) 1. Kapsayıcılık (Toplumun hiçbir kesiminin bu süreçten dışarıda kalmaması) 2. Şeffaflık (Bütün tartışma sürecinin - İnternet ve diğer uygun araçlarla- kamuya açık olması, görünebilmesi, izlenebilmesi), 3. Sistemli, zamana bağlı bir planlama (Sürecin nasıl işletileceği, hangi safhalardan hangi zaman dilimlerinde geçileceğinin belirlenmesi ve açıklanması), 4. Geri Bildirim (Toplanan görüşlerin boşa gitmediğinin, nerede ve nasıl değerlendirildiğinin belirlenmesi ve görüş sahiplerinin bilgilendirilmesi) 5. İfade Özgürlüğü önündeki engeller (Katkıların ve tartışmaların özgürce yapılabilmesi, ancak "İfade özgürlüğü" zemininde mümkündür. Bunu engelleyen yasal mevzuatın, TMK, Basın ve İnternet yasalarının bazı maddelerinin acilen düzeltilmesi - eğer bunun 37

zaman alacağından endişe ediliyorsa- özgür bir ortamı sağlayabilecek idari önlemlerle yolun açılması) gereklidir. YÖNTEMLER: Sivil toplumun sürece katılımındaki belli başlı yöntemler ve kullanım biçimleri hakkındaki ortak görüşlerimiz şöyle özetlenebilir: A. Yazılı görüş alma: Yazılı görüş almak için bir sistem ve mekanizma oluşturulmalıdır 1. Görüşler kimden ve nasıl alınacak? 2. Alınan görüş ve bilgiler nasıl sınıflandırılacak? 3. Bu görüşler nasıl değerlendirilecek, geri bildirim, kamuya açıklama ve zamanlama nasıl olacak? B. Görüş alma toplantıları 1 Toplantılar STÖ lerle tematik ve halk ile gündemli olarak yapılmalı, 2 Sivil toplum katılımı kurumsallaştırılmalı, TBMM ile bağlantı sürekli hale getirilmeli, 3 Toplantılarda cinsiyet eşitliği ya da %40 kadın kotası uygulanmalı, 4 Herkesin ana diliyle görüş vermesi olanağı sağlanmalıdır. 5 Toplantılar elden geldiğince yerele yayılmalı, 6 Anayasa Hazırlık Komisyonu nun üyeleri de bu toplantılara katılmalıdır. C. İnternetin genel kullanımı ve medyanın etkin katkısı için birlikte çaba gösterilmelirdir. 38

1 TBMM websitesi interaktif olmalı, buraya tarafsız ve iyi formüle edilmiş sorular yerleştirilmeli, 2 Tüm gelişmeler bu siteye güncel olarak yansıtılmalı, 3 Aynen TRT- 3 teki Meclis TV gibi bir TV kanalı olmalı, kanalın yönetimi Anayasa Uzlaşma Komisyonu nun oybirliği ile seçtiği kişilerden oluşmalı, 4 İnternet ve medya mekanizmaları ve araçları, dezavantajlı gruplar gözönünde bulundurularak yapılandırılmalıdır. YOL HARİTASI, GÖREV BÖLÜMÜ ve OLASILIKLAR 1 Toplantı bitiminde, bu Ortak Payda ları Ankara ya götürerek TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu na iletmek ve onlarla yüzyüze görüşerek anlatmak üzere şu beş gönüllü seçildi: 2 Ahmet Günenç, Ayşegül Devecioğlu, Levent Gönenç, Mustafa Dağcı, Özge Genç. (Tarih belli olduğunda bu kişilerden gelemeyen olursa, o kişinin temsilcisi olduğu kurumdan başka bir katılımcı istenerek boşluk doldurulacak) 3 Toplantı Ortak Payda tutanağını hafta sonunda hazırlayıp katılımcılara yollamak ve Pazartesi günü TBMM Uzlaşma Komisyonuna başvurarak randevu istenmek görevlerini TkMM üstlendi. Katılımcılar: (Alfabetik) Anayasa Kadın Platformu, DAH/Demokratik Anayasa Hareketi, Ekolojik Anayasa Girişimi, Genç Siviller, LGBTT İstanbul, Memur- Sen, NDI, Özgürlükçü Anayasa Platformu, SDP/Sivil Dayanışma Platformu, SETA, TEPAV, TESEV, Türkiye küçük Millet Meclisleri, YAP (Yeni Anayasa Platformu) AÇG (Anayasa Çalışma Grubu). 39