5. ÜNÝTE. Türklerde Eðitim A. ÝLK TÜRK DEVLETLERÝNDE EÐÝTÝM B. TÜRK-ÝSLAM DEVLETLERÝNDE EÐÝTÝM C. OSMANLI DEVLETÝ NDE EÐÝTÝM (XIII XVIII.



Benzer belgeler
Niye Bilge Kağan?, Bilge Bir İsim midir?



ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ


ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden


5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

11. Sınıf Tarih Türklerde Eğitim Ders Notları

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

2017 YILI BİLİM SANAT MERKEZLERİNE ÖĞRETMEN ATAMASI SONUCU OLUŞAN İL-ALAN BAZLI TABAN PUANLAR

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

6. ÜNÝTE. Türklerde Sanat A. ÝLK TÜRK DEVLETLERÝNDE SANAT B. TÜRK-ÝSLAM DEVLETLERÝNDE SANAT C. OSMANLI SANATI Ç. CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK SANATI

Hiç Bitmeyen Destek. Örnek 100. Çözüm. Vakýflar 1. Bir hizmetin gelecekte


TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve



Kanguru Matematik Türkiye 2015

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

OSMANLILAR Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu. İstanbul Ticaret Üniversitesi

BASIN DUYURUSU ( ) 2002 Öðrenci Seçme Sýnavý (ÖSS) Yerleþtirme Sonuçlarý

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI


Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2017

4. Osmanlýlar topraðýný iyi ekip biçmeyen ya da üç yýl üst üste boþ býrakanlardan topraðýný alýp baþkasýna vermekle neyi amaçlamýþtýr?

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER


ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?


Simge Özer Pýnarbaþý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

Kanguru Matematik Türkiye 2017

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008


ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

Kanguru Matematik Türkiye 2015

17 ÞUBAT kontrol

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

KURUM ADI KADRO ADI KONT.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

25 Mart 2007 Kol Toplantýsý

KPSS 2009/4 MERKEZİ YERLEŞTİRMEDEKİ EN KÜÇÜK VE EN BÜYÜK PUANLAR ( YERLEŞTİRME TARİHİ : 29 TEMMUZ 2009 )

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý


ORTAÖĞRETİM TARİH 11. YAZARLAR Yasemin OKUR Mehmet AKSOY Hakan KIZILTAN Akın SEVER Mehmet ÖZTÜRK Mülver KARAMAN

Gelir Vergisi Kesintisi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme (Ortaöğretim)

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Bölüm 6: Lojik Denklemlerin Sadeleþtirilmesi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

KURUM ADI KADRO ADI KONT.

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

OTO KALORİFER PETEK TEMİZLİĞİ - VİDEO

LİSTE - II TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU - TAŞRA

LİSTE - II TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU - TAŞRA


01 Kasým 2018

İL ADI UNVAN KODU UNVAN ADI BRANŞ KODU BRANŞ ADI PLANLANAN SAYI ÖĞRENİM DÜZEYİ

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

ünite doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr?

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

Kanguru Matematik Türkiye 2017

AÐLAYAN VAKIF ESERLERÝ SERGÝSÝ

ünite1 Sosyal Bilgiler

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI

Þimdi beraber sarmal bir yay yapacaðýz. Bakýr tel, çubuða eþit aralýklarla sarýlýr. Daha sonra çubuk yayýn içinden çýkarýlýr.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

MEB ÖZEL EÐÝTÝM REHBERLÝK ve DANIÞMA HÝZMETLERÝ GENEL MÜDÜRLÜÐÜ

Faaliyet Raporu (1 Ocak 31 Aralık 2009) İstatistikler İSTATİSTİKİ BİLGİLER

Fren Test Cihazları Satış Bayiler. Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 05 Mayıs :26 - Son Güncelleme Pazartesi, 30 Kasım :22

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

PARK YAZ OKULUNDA YAÞATIN

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Transkript:

5. ÜNÝTE Türklerde Eðitim A. ÝLK TÜRK DEVLETLERÝNDE EÐÝTÝM B. TÜRK-ÝSLAM DEVLETLERÝNDE EÐÝTÝM C. OSMANLI DEVLETÝ NDE EÐÝTÝM (XIII XVIII. YÜZYILLAR). ß. K Ç. TANZÝMAT SONRASI OSMANLI EÐÝTÝMÝ D. CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE EÐÝTÝM (1938 E KADAR) G A

HAZIRLIK SORULARI 1. Eðitim nedir? Bir toplumun eðitim anlayýþýný etkileyen faktörler neler olabilir? 2. Bir devletin varlýðýný sürdürmesinde eðitimin önemini belirtiniz. 3. Ýlk Türk devletlerine ait destanlardan yararlanarak destanlardaki eðitici unsurlarý araþtýrýnýz. 4. Ýslamiyet in eðitim ve bilime verdiði önemi araþtýrýnýz. 5. Ýlk Türk-Ýslam devletlerinde fen bilimleri alanýnda yapýlan çalýþmalar hakkýnda araþtýrma yapýnýz. 6. Medrese, külliye, muid, müderris, suhte, daniþmend, rüþtiye, idadi, darülfünun kelimelerinin anlamlarýný araþtýrarak günümüzdeki karþýlýklarýný bulunuz. 7. Osmanlýlarda örgün ve yaygýn eðitim kurumlarýnýn hangileri olduðunu araþtýrýnýz. 8. XIX. yüzyýlda Osmanlý topraklarýnda açýlan yabancý okullarýn çalýþmalarý hakkýnda bilgi edininiz. 9. Osmanlýdan günümüze kadar varlýðýný sürdüren okullar hangileridir? Araþtýrýnýz. 10. Cumhuriyetin ilk yýllarýnda eðitim alanýnda hangi çalýþmalar yapýlmýþtýr?

A. ÝLK TÜRK DEVLETLERÝNDE EÐÝTÝM 1. Eðitim Anlayýþý Kök Türklerde Bilginin Önemi Mokan Kaðan ýn býraktýðý tahta kardeþi Tapo Kaðan oturmuþtu. Bu yeni kaðanýn devlet içindeki iþleri az zamanda bitmiþ ve gözleri büyük kültür ülkelerine çevrilmiþti. Meraklýydý, oralarda neler olup bittiðini hep soruyordu Çin tarihleri bize çok daha önemli haberler iletiyor, oldukça zengin bir kitap listesi de veriyordu. Çin edebiyat ve felsefesinin en önemli kitaplarý da bu listedeydi. Tapo Kaðan bu kitaplarýn Türkçeye tercüme edilmesini emretmiþ ve buyruk da yerine getirilmiþti. Bu çok derin Çin fikir eserlerinin Türkçeye tercüme edebilmesi için o derece geliþmiþ Türk diline ve yazýsýna da ihtiyaç vardýr. Prof. Dr. Bahaeddin ÖGEL, Türk Kültürünün Geliþme Çaðlarý I, s. 21-22 (Düzenlenmiþtir.) Niye Bilge Kaðan Bilge Kaðan, Bilge unvanýný, Mete ve Hun devlet düzeninden kalan inançlara göre alýyordu: Bilge sözü Bilge Kaðan ýn öz adý deðil; yalnýzca unvaný idi. Eski Türk devlet anlayýþýna göre iyi bir kaðanýn baþlýca iki özelliði olmalýydý. Her þeyden önce bilge yani bilgili olmasý gerekti. Bilge Kaðan daha kaðan olmadan önce devlet içinde Sol Bilge (idarecilik görevi) mevkiinde bulunuyordu. Öyle anlaþýlýyor ki Bilge Kaðan hakan olunca tahtýna eski unvaný da taþýmýþtý. Prof. Dr. Bahaeddin ÖGEL, Türk Kültürünün Geliþme Çaðlarý I, s. 44 Türklerin ilk yazýlý eserlerinden Orhun (Köktürk) Kitabesi (Uygurlara ait Turfan da bulunan bir mecmuadan) Bilgili insan beline Taþ kuþansa kaþ olur. Bilgisizin yanýna Altýn konsa taþ olur. Prof. Dr. Yahya AKYÜZ, Türk Eðitim Tarihi, s. 14. AVRUPA DA ÝLK YAZILI BELGELER Almancanýn en eski yazýlý metinleri 750 lerden sonraya ait olan Merseburg Büyü Tekerlemeleri olarak adlandýrýlan iki küçük metindir. Ýngilizcenin ilk yazýlý belgeleri, 750 lerden sonraya ait küçük þiir parçalarýdýr. 842 tarihli antlaþma, Fransýzcanýn en eski yazýlý belgesidir. Esik Kurganý nda bulunan kabýn çizimi Yukarýdaki metinlere göre Türklerin bilgiye verdiði önemi deðerlendiriniz. Yukarýdaki metinlerden anlaþýldýðý gibi ilk Türk devletlerinde bilgiye ve bilgili insana önem verilmiþtir. Bilgili olmak sadece yöneticilerin sahip olmasý gereken bir özellik olarak görülmemiþ; bilgelik, toplumun diðer fertlerinde de aranarak alp insan anlayýþý ortaya çýkmýþtýr. Alp insan, cesur ve bilgili olarak nitelendirilmiþtir. MÖ V. yüzyýla ait Esik Kurganý nda bulunan yarýsý kýrýk bir kabýn üzerindeki 11 harflik iki satýr yazý; Türklerde yazýnýn çok eskiden beri kullanýldýðýný göstermiþtir. Yine Hunlara ait ev araç gereçleri, süs eþyalarý, silahlar, at koþum takýmlarý vb. kalýntýlarýn üzerinde de yazýlara rastlanmýþtýr. Kurganlardan çýkarýlan eserler üzerinde yazýlarýn bulunmasýyla ilgili neler söylenebilir? 170

Baba gören ok yontar, ana gören elbise biçer. atasözünden de anlaþýlacaðý üzere Türklerde eðitimin toplumsal bir görev kabul edildiði söylenebilir. Atlý göçebe kültürünü benimseyen Türkler genellikle bilgi ve tecrübelerini sonraki kuþaklara ailede ve sosyal yaþam içinde aktarmýþlardýr. Sosyal hayatta aileden baþlayýp millete kadar uzanan belirli bir nizam ve kaideye sahip Türklerin yazýlý olmayan töre kurallarýný nesiller boyu aktarmalarý onlarýn eðitim konusuna önem verdiklerini göstermektedir. Bu doðrultuda töre, eðitimin yeni kuþaklara aktarýlmasýnda da önemli bir yere sahiptir. Eðitimde ailenin önemli rol oynadýðý, erkek ve kýzlar arasýnda bir ayrým yapýlmadýðý da bilinmektedir. Uygurlara ait Çocuðunu öðretmene ver, ondan alýp saraya ver? atasözü onlarda nasýl bir eðitim anlayýþýnýn olduðunu gösterir? Yaþam tarzý olarak da diðer Türk devletlerinden ayrýlan Uygurlar ilk kez örgün eðitim kurumlarýný oluþturmuþlar; bilim, sanat, eðitim ve öðretimde öncülük yapmýþlardýr. Uygurlarýn, bilgi ve kültür düzeylerindeki geliþmiþlik; onlarýn yüzyýllarca çeþitli Türk ve yabancý devletlerin saraylarýnda kâtiplik, bürokratlýk, danýþmanlýk, tercümanlýk, öðretmenlik ve kültür elçiliði görevlerini yapmalarýný saðlamýþtýr. Dönemlerine ait çeþitli alanlarda bir çok yazýlý belge býrakan Uygurlarýn kâðýdý ve matbaayý Avrupalýlardan önce kullandýklarý, kendilerine ait mabetlerde dinî nitelikli eserlerin yer aldýðý ve kütüphanelere sahip olduklarý bilinmektedir. 2. Askerî Eðitim Kök Türk alfabesi Türklerin kullandýklarý ilk alfabedir. VI. yüzyýla ait Yenisey Yazýtlarý bu alfabenin ilk þeklini, Kök Türk Kitabeleri ise en geliþmiþ hâlini göstermektedir. Kök Türk alfabesi sadece kitabelerde deðil Doðu Türkistan da bulunan muhtelif yazma eserlerde de kullanýlmýþtýr. Ayný alfabe Bulgar, Hazar ve Peçeneklerde bazý deðiþikliklerle devam ettirilmiþtir. Kök Türk alfabesi 38 harf olup bunlardan 4 ü sesli, 26 sý sessiz, 8 i de birleþik harflerdir. Türklerin kullandýklarý bir baþka alfabe de Uygur alfabesidir. Bu alfabede 18 harf vardýr bunlardan üçü seslidir. Elimizdeki en eski Uygurca metinler IX. yüzyýla aittir. Bu alfabe Timur Ýmparatorluðu ve devamýnda kurulan devletlerde de kullanýlmýþtýr. Dr. Hatice ÞÝRÝN, Türklerde Alfabe ve Kimlik, Türkler Ansiklopedisi, C 3, s. 740-745 (Özetlenmiþtir.). TÜRKLERDE AD KOYMA Türklerde ilk zamanlardan beri çocuða ad koymanýn bile bir mücadele, kahramanlýk, güç gösterisi ile ilgisi vardý. Doðduðunda çocuða verilen ad onun gerçek ve sürekli adý deðildi; o, ilk gençlik yýllarýnda dikkati çeken bir baþarý ile adýný kendi kazanýrdý. Türklerde günümüze kadar uzanan ad koyma töreni Dede Korkut Hikâyeleri nde þöyle anlatýlýr: Bir gün dört çocuk meydanda aþýk oynuyorlardý. Azgýn bir boða ahýrdan dýþarý salýnmýþtý. Ol boða katý taþa boynuz vursa un gibi öðütürdü. Oðlancýklara kaçýn dediler. Üçü kaçtý. Dirse Han ýn on beþ yaþýndaki oðlancýðý kaçmadý. Ak meydanýn ortasýnda baktý durdu. Boða, oðlana sürdü geldi. Diledi ki onu helak ede. Oðlan, boðanýn alnýna yumruðuyla katý çaldý. Boða oðlana sürdü geri geldi. Oðlan gene boðanýn alnýna katý vurdu, alnýna yumruðunu dayadý, sürdü meydanýn baþýna çýkardý. Boðayla oðlan bir hamle çekiþtiler. Boða iki arka bacaðýnýn üstünde durdu. Ne oðlan yener, ne boða yener. Oðlan düþündü, dedi: Bir dama (çatýya) direk vururlar ol dama dayak (destek) olur. Ben bunun alnýna niye dayak olur dururum? Boðanýn alnýndan yumruðunu çekti, yolundan savuldu. Boða düþüp tepesinin üstüne yýkýldý. Oðlan býçaðýna el vurdu, boðanýn baþýný kesti. Oðuz beyleri oðlanýn üstüne toplandýlar, övdüler, ona güzel bir ad verdiler ve Boðaç dediler. Orhan Þaik GÖKYAY, Dede Korkut Hikâyeleri, s. 6-7. Uygur yazýsý ve yazý yazan kâtipleri gösteren minyatür Ad koyma usullerinden hareketle Türklerdeki yaþam tarzýnýn eðitimi nasýl etkilediðini tespit ediniz. Atlý göçebe hayat tarzýný benimseyen Türkler, sürekli savaþ tehlikeleri ile karþý karþýya olduklarý için her an hazýrlýklý olmak durumundaydý. Toplumun her 171

ferdi gerektiðinde nerede ve nasýl hareket edeceðini önceden bilmeliydi. Bu yüzden Türklerde askerî eðitim zorunluluk hâlini almýþtý. Türklerin çocukluk çaðlarýnda oynadýklarý oyunlar askerî eðitimlerinin baþlangýcýný oluþtururdu. Hiçbir ayrým yapýlmaksýzýn her çocuk, ata binmeyi ve at üzerinde ok atmayý öðrenirdi. Böylece gençlik çaðýna gelip Türk ordularýna katýldýklarýnda çok iyi ata binerek ok ve yay baþta olmak üzere at sýrtýnda her türlü silahý rahatlýkla kullanabilirdi. Özellikle ordunun eðitimine de önem verilirdi. Barýþ zamanýnda yapýlan sürek avlarý bir nevi askerî tatbikat niteliðindeydi. 3. Mesleki Eðitim (2) (6) (1) (4) (5) (7) (3) Türk sanatýna ait çeþitli eserler: 1. Balbal 2. Halý 3. Altýn iþlemeli süs eþyasý 4. Altýn Elbiseli Adam 5. Kýlýç 6. Ahþap disk 7. At eyer takýmý DEMÝRCÝLER Türklerde kutsal sayýlan gökdemirden yapýlmýþ silah (kýlýç) üzerine ant içilirdi. Altaylarda yaþayan Türklerin demir iþlemeciliði ve yapýmýnda çok usta olduklarý bilinirdi. Altay Daðlarýnda bulunan mezarlarda Türk yapýsý demir kazanlar ve silahlar bulunmuþtur. Altay Türklerinin demircilik þöhretleri yakýn zamana kadar sürmüþtür. Hatta XVII. yüzyýlda Ruslar bu bölgeyi iþgal ettikleri zaman buraya Demirciler Aladaðý adýný vermiþlerdir. Birçok Türk boylarý demiri mukaddes saymýþlar Kök Türk Devleti ni kuran Bumin ve Ýstemi hanlar demirci idiler. Bu gelenek sonraki zamanlarda çeþitli Türk topluluklarýnda da devam ettirildi. Kýrgýz ve Kazaklarýn demirin kötü ruhlarý kaçýracaðýna inanmalarý buna bir örnektir. Ahmet KABAKLI, Türk Edebiyatý, C 2, s. 46. TÜRK ORDUSU Ýlk Türk devletleri geliþmiþ silah üretim teknolojisi ve eðitimli savaþ atlarýyla örnek teþkil etmekteydiler. Savaþlarda kullanýlan silahlarýnýn birçok çeþidi, yaylar, oklar ve hançerler Orta Çaða en uygun þekilde geliþtirilmiþtir. Demir baþlýklar ve vücudu koruyan kýyafetleri askerlerin savaþta vazgeçilmez aksesuarlarý olmuþtur. Savaþçýlar kýyafetlerine bir de toplama kemerler dâhil ediyorlardý. Savaþ atlarý için de özel sert palan ve üzengi kullanýlmaktaydý. Savaþta atlý askerin rolü büyüktür. Atlý asker özel koruyucu kýyafetleri ve kullandýðý silahlarla ordunun direði olarak nitelendirilmekteydi. Prof. Dr. Yulýy S. HUDYAKOV, Eski Türklerde Silah, Türkler Ansiklopedisi, C 3, s. 468 (Özetlenmiþtir.). 172 Yukarýdaki metin ve görsellerden hareketle Türklerde hangi meslekler yaygýndýr? Bu mesleklerde baþarýlý olunmasýnýn sebepleri nelerdir?

Genel anlamda hayvancýlýk ve tarýmla uðraþan Türkler, savaþçý bir karaktere sahip olduklarýndan bu yaþantýya uygun gerekli araç ve gereç yapýmýna önem vermiþlerdir. Böylece çadýr, kürk, halý, kilim, madenî eþya ve silah yapýmýnda ileri gitmiþlerdir. Bu mesleki eðitim, usta-çýrak iliþkisi içinde becerilerin aktarýlmasý þeklinde gerçekleþtirilmiþtir. Araç gereçlerin yapýmýnda farklý madenlerin kullanýlmasý Türklerde madenciliðin (altýn, demir, bakýr vb.) geliþmesini saðlamýþtýr. Tahta oymacýlýðýný da bilen Türkler Uygurlar Döneminde bunu geliþtirerek matbaacýlýða zemin hazýrlamýþtýr. 4. Türklerde Bilim DESTANLARDA BÝLÝM Kök Türklerin en ünlü destanlarý Ergenekon da, Türklerin buradan çýkýþlarý þu þekilde anlatýlýr: Dört yüz yýl Ergenekon da kalan Türkler kendileri ve sürüleri o kadar çoðaldýlar ki sýðmadýlar. Bir yere toplanýp konuþtular. Dediler ki: - Atalarýmýzdan iþittik. Ergenekon un dýþýnda geniþ yerler, güzel yurtlar varmýþ. Bizim yurdumuz eskiden o yerlerdeymiþ. Daðlarýn arasýndan yol izleyip bulalým (O zaman) Bir demirci dedi (ki): Burada bir demir madeni var. Yalýn kata benziyor. Þunun demirini eritsek bir yol olur. Daðýn geniþ yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Sonra yetmiþ deriden körük yapýp yetmiþ yerde kurdular. (Ateþleyip) Körüklediler. Tanrý nýn gücüyle ateþ kýzdýktan sonra demirden dað eriyip akýverdi. Yüklü bir devenin geçebileceði kadar yol açýldý. Nihat Sami BANARLI, Resimli Türk Edebiyatý Tarihi I, s. 26 (Kýsaltýlmýþtýr.). ÇÝÇEK AÞISI Uygur metinlerinde çiçek hastalýklarýyla ilgili þu açýklamaya rastlanmýþtýr: Çiçek hastalýðý geçiren hastanýn yaralarýndan alýnan kabuklar, genellikle ceviz kabuðu içinde saklanmýþtýr. Çiçek salgýný görüldüðünde, bu kabuklar dövülüp sulandýrýlarak ve tercihen de kol çizilerek çizilen yere sulandýrýlmýþ olan mikroptan biraz konur. Ýnsan çiçeði ile aþýlanmýþ kiþi, çiçek hastalýðýna normal yoldan yakalanmýþ kiþiye göre daha hafif olarak geçirir. Bu aþý hastaya baðýþýklýk saðlar; o hasta bir daha çiçek hastalýðýna yakalanmaz. Daha sonra, Anadolu ya gelen Türkler arasýnda da çiçek salgýný görüldüðünde, ayný tedavi uygulanmýþtýr. Prof. Dr. Esin KAHYA, Eski Türklerde Bilim, Türkler Ansiklopedisi, C 3, s. 416 (Derlenmiþtir.). SÝHÝRLÝ YÜZÜKLER Türklerde belli aralýklar býrakýlarak verilen sayý dizeleri ve sayý bilmeceleri vardý. Bunlarýn yaný sýra her ne yönde toplanýrsa toplansýn, ayný sayýyý veren sayýsal bilmeceler vardý. Bu bilmecelere bugün gazetelerde rastlanmaktadýr. Sihirli yüzükler denen ve iç içe geçmiþ halkalardan oluþan takýlara ilk kez eski Türklerde rastlanmýþtýr. Halkalardan oluþan bu yüzüklerde halkalar belirli þekilde bir araya getirilmezse, yüzük oluþmamaktadýr. Prof. Dr. Esin KAHYA, Eski Türklerde Bilim, Türkler Ansiklopedisi, C 3, s. 409. Ýç içe geçmiþ halkalarýn belli bir düzene göre yerleþtirilmesiyle oluþturulan sihirli yüzük Uygur metinlerinde hakanýn tahta çýkýþý ile ilgili olarak þu sözler yer almaktadýr: Kutlulanmýþ toprak unsurlu maymun yýlýnda seçilmiþ iyi zamanda mesut anda dokuzuncu ayýn yirmi dördünde puvra-phalguni yýldýzý altýnda, Güneþ ve Ay a benzer ýþýklý, ilahî ve hâkim hükümdarýmýz Kül Bilge nin tahta oturduðunun ikinci yýlýnda Prof. Dr. Esin KAHYA, Eski Türklerde Bilim, Türkler Ansiklopedisi, C 3, s. 411 (Özetlenmiþtir.). Yukarýdaki metinlerden hareketle Türklerde hangi bilim dallarýnýn geliþtiðini tespit ediniz? 173

On Ýki Hayvanlý Türk Takvimi ne göre yýllarýn hangi hayvanlara denk geldiðini gösteren cetvel. 174 Türklerde Eðitim GÖZ TEDAVÝSÝ ÜZERÝNE Uygurlara ait týp kitabýnda göz hastalýklarýna iliþkin olarak þu açýklama verilmektedir: Eðer göz puslansa, gözden çok fazla soðuk yaþlar aksa, sýðýr ödü üzerine sürülürse göz tekrar berraklaþýr. Yine ayný eserde bulunan bir baþka ilaç da göz þikayetleriyle ilgili olarak Gözden akan sýcak yaþlara, kamýþ þekeri ve sarý munga toz hâline getirilip inek yaðý ile karýþtýrýlarak buruna sürülürse iyi gelir. denilmektedir. Ýlk Türklerin yaþadýklarý bölgelerde yapýlan arkeolojik kazýlarda çýkarýlan çeþitli kaplar, giysi, taký ve hayvan kalýntýlarý eski dönemlerden itibaren onlarýn bazý basit tekniklerle kimya, ilaç yapýmý, veterinerlik ve týp ile ilgili bilgilere sahip olduðunu göstermiþtir. Türklerin bilimsel çalýþmalarý geliþtirmesinde belirleyici unsur diðer alanlarda olduðu gibi yaþam tarzýdýr. Konargöçer bir hayat sürdüren Türkler yer deðiþtirmek, yerleþik hayata geçtiklerinde de tarýmsal faaliyetlerini gerçekleþtirmek için astronomi bilimine ilgi duymuþlardýr. Güneþ ve Ay ýn hareketlerini izlemiþler, Venüs ve Merkür gezegenlerinin varlýðýný tespit ederek onlarý sabah yýldýzý ve akþam yýldýzý olarak adlandýrmýþlar ve yýldýzlara bakarak yön tayin etmeye çalýþmýþlardýr. Bugün Nevruz Bayramý olarak kutlanan gün, Dünya nýn kendi ve Güneþ etrafýndaki hareketlerinin gözlenmesiyle tespit edilmiþtir. Orta Asya da yaygýn olarak kullanýlan On Ýki Hayvanlý Türk Takvimi ni ilk kez Türkler düzenlemiþtir. Aþaðýdaki On Ýki Hayvanlý Türk Takvimi cetveline göre hangi yýlda doðduðunuzu ve öðrenime baþladýðýnýzý belirleyiniz. Ýpek Yolu güzergâhýndaki bölgelerde yerleþmiþ olan Türklerin önemli geçim kaynaklarýndan biri de ticaret olmuþtur. Bu yüzden Türkler matematikle ilgilenmiþlerdir. Erken tarihlerden itibaren on tabanlý (desimal) sistemi kullanmýþ, bu sistemle çeþitli matematik iþlemlerini de yapmýþlardýr. Genel olarak Türklerdeki matematik bilgisi günlük hayatta kullanýlan dört iþlemden ibaretti. Türkler aðýrlýk ve uzunluk ölçüleriyle ilgilenmiþ olup takas alýþ veriþine uygun belli birim ölçülerini kullanýlmýþlardýr. Zaman içinde bazý aðýrlýk ve uzunluk ölçüleri ile para birimlerinin kullanýldýðý hukuk metinlerinden anlaþýlmaktadýr. Türkler madenleri býçak, kama, kap kacak, süs vb. eþya yapýmýnda kullanmýþlardýr. Türklerin kullandýklarý ilk maden olan bakýrýn alaþýmlarýndan tunç ya da bronz elde etmiþlerdir. Kök Türkler Dönemine yönelik yapýlan araþtýrmalar neticesinde demirin eritilmesinin bilindiði, ayný zamanda çelikten çeþitli silahlar yapýldýðý anlaþýlmýþtýr. Çin kaynaklarýndan Uygurlarýn maden kömürü kullandýklarý tespit edilmiþtir. Ayrýca Uygurlarýn, niþadýr ticareti yaptýklarý, boraks elde ettikleri bakýrcýlýk ve kuyumculukta bir hayli ileri olduklarý çeþitli kaynaklarda yer almýþtýr. Türkler týp alanýnda çalýþmalar yapmýþlardýr. Genel olarak erken dönemlerde basit yara, kýrýk, çýkýk vb. Prof. Dr. Esin KAHYA, Eski Türklerde Bilim, Türkler Ansiklopedisi, C 3, s. 414. tedavisi þeklinde görülen týp bilgisi, zaman içinde çok hýzlý olmasa da belli bir çizgide geliþim göstermiþtir. Otacý adý verilen þifacýlar halkýn tedavisinde görev almýþtýr. Uygurlar týp alanýnda, diðer Türklerden daha ileriye gitmiþlerdir. Hint ve Çin uygarlýklarýna ait týp bilgisinden de çeviriler yapmýþlar, cerrahi müdahale yerine ilaçla tedaviyi tercih etmiþlerdir. Bu yüzden eczacýlýkta geliþen Uygurlar, çeþitli bitkisel ve hayvansal ürünlerden ilaçlar yapmýþlardýr. Onlardan günümüze kadar gelen bir týp kitabýnda; baþ aðrýsý, göz, kulak, burun ve zihin hastalýklarý gibi birçok hastalýk hakkýnda bilgi bulunmaktadýr. Ayrýca Uygurlar, Çinlilerde görülen akupunktur benzeri bir tedaviyi de uygulamýþlardýr.

B. TÜRK-ÝSLAM DEVLETLERÝNDE EÐÝTÝM 1. Eðitim Anlayýþý FARABÝ YE GÖRE EÐÝTÝM Eðitim, toplumun tüm kesimleri için gereklidir. Çünkü eðitim olmazsa mutluluða ve mükemmelliðe ulaþmak mümkün deðildir. Bununla birlikte toplumu oluþturanlar arasýndaki fark, eðitimde uygulanacak yöntemlerin de farklý olmasýný zorunlu kýlmaktadýr. Bu yöntemler ikna ve göstererek açýklama dýr. Ýkna daha çok emek gücüne dayanan iþlerin öðretilmesinde kullanýlan yöntemdir. Sýradan insanlar yeniliðe açýk deðildir ve ancak yenilikleri ikna olduklarý zaman kabullenirler. Bu nedenle yaptýklarý iþi benimsemeleri ve kendilerine gösterilen þekilde yapmalarý ancak ikna edilmelerine baðlýdýr. Teorik bilgilerin öðretilmesinde göstererek açýklamaya (demostrasyon) dayanan yöntem kullanýlmalýdýr. Bu yöntemde gerçek bilgiyi (doðruyu) öðretmek ve onu çýkaracak þekilde anlatmak gerekmektedir. ÝBNÝ SÝNA YA GÖRE EÐÝTÝM Eðitim; bireyin fiziksel, zihinsel ve ahlaki geliþimlerini saðlamalýdýr. Bireyin içinde yaþadýðý toplumda yeteneklerine uygun bir meslek seçmesini saðlayarak geliþiminin tüm aþamalarýnda ona yardýmcý olmalýdýr. Bu nedenle Ýbni Sina nýn eðitim görüþü, fiziksel geliþme ve gereksinimleri (bedensel hareketler, beslenme, uyku, temizlik vb.) ihmal etmemekte, onu üstü kapalý da olsa kapsamaktadýr. Eðitimin bireysel geliþimi ve bilgi birikimini saðlama yanýnda motive edici tarafý da bulunmaktadýr. Ýbni Sina ya göre eðitim, bireyin kiþiliðinin bir bütün olarak bedensel, zihinsel ve karakter bakýmýndan geliþimine katký saðlamasýdýr. Bu eðitim anlayýþýnda eðitim iyi bir vatandaþ olmanýn yanýnda toplumsal geliþmeye katkýda bulunacak þekilde hazýrlanmalýdýr. Prof. Dr. Sebahattin ARIBAÞ, Dr. Ýbrahim GÖRÜCÜ, Ýslamiyetin Kabulünden Sonraki Dönemlerde Türklerde Eðitim, Türk Eðitim Tarihi, s. 27-29 (Özetlenmiþtir.). Yukarýda verilen metinleri dikkate alarak sorularý cevaplayýnýz. Ýlk Türk devletlerinde eðitim ile Türk-Ýslam devletlerindeki eðitim anlayýþý arasýnda ne gibi benzerlik ve farklýlýklar vardýr? Türk-Ýslam devletlerinin eðitim anlayýþý hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Karahanlýlar Dönemi Türk eðitim tarihinde bir dönüm noktasý oldu. Ýlk Türk devletleri döneminde daðýnýk bir þekilde verilen eðitim, bu dönemde belli bir plan ve program çerçevesinde verilmeye baþlandý. Eðitimin tüm toplum kesimleri için gerekli olduðu görüþü yaygýnlýk kazandý. Bu doðrultuda eðitimde yöntem ve teknikler belirlendi. Eðitim bir bütün olarak düþünülerek kurumsallaþmaya gidildi. Türk geleneðindeki eðitime önem verme bu dönemde devam ettirildi. Devlet adamlarýnýn bilim insanlarýnýn eðitim konusundaki önerilerini dikkate almalarý, Türk-Ýslam dönemi eðitim çalýþmalarýný ileri boyutlara taþýdý. Ayrýca bilim ve kültüre verilen önem sayesinde ünlü bilim insanlarý Türk-Ýslam devletleri bünyesinde toplanmaya baþladý. 175

2. Medreseler BÝR MEDRESE VAKFÝYESÝ Medresede bilim ve din adamlarý için toplantý yeri olacak, cami, çalýþma odalarý, kütüphane; halk için Kur an-ý Kerim okuma salonu, öðretmen ve öðrenci odalarý, bir avlu bir bahçe bulunacaktýr. Medresenin fakih denen bir müderrisi bulunacak, kendisine ayda 300 dirhem maaþ verilecektir. Öðrencilerin tümüne ayda 1500 dirhem maaþ verilecektir. Bu para, müderrisin görüþü alýnarak onlar arasýnda eþit veya farklý biçimde daðýtýlabilecek, ya da bazýlarýna hiç maaþ verilmeyecektir. Fakat en yüksek öðrenci maaþý ayda 30 dirhemi geçmeyecektir. Öðrencilere maaþlarýný daðýtana ayda 50; Kur an-ý Kerim öðreten öðretmene 100; Kur an-ý Kerim okuyan ve dualarý bilen okuyucuya ayda 125 dirhem, medresenin hizmetlerini yerine getiren görevlilerine 50 dirhem verilecektir. Ayrýca bir bekçi ve bir de kütüphaneci bulunacak, onlarýn da her biri ayda 50 dirhem alacaktý. Prof. Dr. Yahya AKYÜZ, Türk Eðitim Tarihi, s. 22-23 (Özetlenmiþtir.). Uluð Bey Medresesi, Özbekistan 176 Yukarýdaki metni dikkate alarak aþaðýdaki sorularý cevaplayýnýz. Bu medresede öðrenciler için hangi kolaylýklar saðlanmýþtýr? Günümüz eðitim sistemi ve kurumlarýyla karþýlaþtýrma yaparak benzerlik ve farklýlýklarý tespit ediniz. Maaþ miktarýnýn eþit ya da farklý biçimde daðýtýlmasýnýn amacý nedir? Ýlk Türk devletleri döneminde düzensiz ve sistemsiz olan eðitim öðretim çalýþmalarý, Türk-Ýslam devletlerinde medreselerde yapýlmaya baþlandý. Medreselerin kuruluþunda Uygurlar Döneminde tapýnaklarda yapýlan eðitimin etkisi vardýr. Ayrýca Türklerin Ýslam dinini kabul etmeleri ve diðer Ýslam devletlerindeki Darül Hikme, Beytül Hikme ve Darül Ýlim adlý eðitim-öðretim kurumlarýnýn da etkisi oldu. Türk-Ýslam eðitim kurumlarý olan medreseler, Karahanlýlar zamanýnda yapýlmaya baþlandý. Dönemin ilk medresesi Semerkant ta Tabgaç Buðra Han tarafýndan kuruldu. Bu kurumlarýn oluþturulmasýnda Uygurlarda baþlayan tapýnaklardaki eðitim çalýþmalarýnýn yaný sýra, Ýslamiyeti yeni kabul eden Türk boylarýnýn inançlarýnýn pekiþtirilmek istenmesi etkili oldu. Gazneliler Döneminde de medreseler kurularak eðitim-öðretim faaliyetinde bulunmuþlardýr. Medreseler; cami, kütüphane, genel eðitimin verildiði oda, çalýþma odalarý, halkýn ders dinlemek üzere katýlabileceði çalýþma salonlarý, öðrencilerin ve öðretmenlerin kalacaðý odalar ile dinlenme alanlarýndan oluþmaktaydý. Böylece öðretmen ve öðrenci arasýnda gerçekleþen eðitim çalýþmasýna halkýn da katýlýmý saðlanmýþtý. Medreselerin fiziki yapýsý da eðitimin saðlýklý bir þekilde yürütülmesine ve burada bulunanlarýn rahat bir ortamda çalýþmasýna uygun hâle getirilmiþti. Karahanlýlarda medresenin yöneticilerine fakih öðretmenlerine müderris denilirdi. Medrese müderrisinin ve yöneticisinin seçimi Semerkant taki ilim adamlarýnca gerçekleþtirilmekteydi. Bu uygulama ile eðitim kurumlarýnýn dýþ etkilerden uzak tutulmasý, akademik özerklik ve özgürlüklerinin saðlanmasý bakýmýndan önemliydi. Öðrencilere verilen burslarla onlarýn sadece eðitime odaklanmalarý saðlanmaktaydý. Medrese çalýþanlarýna verilen ücretler yaptýklarý iþe göre belirlenmekteydi. Medreseye vakfedilen gelirin ekonomik þartlardaki deðiþimden olumsuz etkilenmemesi amacýyla gerekli tedbirler de alýnmaktaydý.

Kendinden önceki eðitim kurumlarýný örnek alarak daha da geliþtiren Büyük Selçuklular, ileri bir düzeyde eðitim sistemi oluþturmuþlardý. Bu dönemde eðitim çalýþmalarý; okuma-yazma, temel dinî bilgiler ve Kur an-ý Kerim öðretimi ile baþlamaktaydý. Planlý, programlý ve kurumsal nitelikte olmayan bu eðitim, cami ve mescitlerde yapýlmaktaydý. Büyük Selçuklular Karahanlýlar ve Gazneliler dönemlerinde açýlarak faaliyet gösteren medreseleri geliþtirdiler. Ýlk Selçuklu medresesi Tuðrul Bey tarafýndan Niþabur da açýldý. Nizamülmülk tarafýndan ilki Baðdat ta kurulan Nizamiye Medresesi Türk eðitim tarihinde bir dönüm noktasý oldu. Önceki dönem medreselerinin süreklilik göstermemesi, sistemli bir yapý ve eðitim programlarýnýn olmamasý gibi olumsuzluklar giderilerek medrese eðitimi kurumsallaþtýrýldý. SÝVAS GÖK MEDRESE PLANI 3 3 3 6 6 9 9 9 3 3 3 3 3 3 7 5 8 4 1 1 2 1. Müderris odasý 2. Medrese çalýþanlarý odasý 3. Öðrenci odasý 4. Mescit 5. Darül hadis bölümü 6. Ders odalarý 7. Kütüphane 8. Abdesthane 9. Eyvan MEDRESELERDE OKUTULAN DERSLER DÝN VE HUKUK DERSLERÝ Kur an okuma Tefsir Hadis Fýkýh Kelam DÝL, EDEBÝYAT FELSEFE MÜSBET BÝLÝM DERSLERÝ DERSLERÝ DERSLERÝ Arap Edebiyatý Farsça Nahiv Sarf Hitabet Þiir Cerh ve Tadil Tarih Edeb Felsefe Mantýk Týp Cerrahi Riyaziye Hesap Hendese Müsellesat Nücûm Heyet Tabiiyat Prof. Dr. Yahya AKYÜZ, Türk Eðitim Tarihi, s. 44. Yukarýdaki medrese krokisi ile tabloda verilen derslere göre medreseleri eðitim ve kurumsal açýdan deðerlendiriniz. Ayrýca bu kurumlarýn günümüz eðitim-öðretim kademelerinin hangisine denk olabileceðini tartýþýnýz. 177

Nizamiye Medreselerinde hukuk, din ve dil eðitimi Nizamiye Medreselerinin Kuruluþ aðýrlýklý bir program uygulanmaktaydý. Týp eðitimi Amaçlarý: hastane-týp okulu niteliðindeki bimaristan ve Selçuklu topraklarýnda yýkýcý ve bölücü darüþþifa larda yapýlmaktaydý. Heyet (astronomi faaliyetleri önlemek için bilim insaný yetiþtirerek fikre fikir ile karþýlýk vermek, bilimi) eðitimi ise rasathanelerde verilmekteydi. Medresede bulunan derslerin sayýsý, içeriði ve tüm Geniþleyen devletin yönetim kademeleri için memur yetiþtirmek, medrese birimleri incelendiðinde bu kurumlarýn Din adamý ihtiyacýný karþýlamak ve Oðuzlarýn Ýslam inançlarýný pekiþtirmek, çýkmaktaydý. dönemin ilk üniversitesi niteliðinde olduðu ortaya Bilim insaný yetiþtirmek ve onlarýn bilgilerinden devlet ve ülke yararýna faydalan- yardýmlarý ile ücretsiz hâle getirilmesi isteyen herkesin Nizamiye Medreselerinde eðitim, vakýf ve devlet maktýr. bu hizmetten yararlanabilmesini saðladý. Her yaþta Prof. Dr. Yahya AKYÜZ, Türk Eðitim Tarihi, s. 44. insana öðrenci olma imkâný verildiði gibi öðrenciler istedikleri dersi ve öðretmeni de seçebiliyorlardý. Medreselerdeki öðrencilere eðitim gördüðü yerde barýnma imkâný da saðlanmaktaydý. Ayrýca öðrencilerin tüm ihtiyaçlarýný karþýlamaya yetecek miktarda burs verilmekteydi. Medreselerde eðitim dili Arapçaydý. Bu öðretim kurumlarýnda ders veren müderrisler bilimsel yeterlilik ilkesiyle seçilmekteydi. Müderrislerin bilimsel çalýþmalarýnda baðýmsýz olabilmelerini saðlamak maksadýyla görev süreleri ömür boyu olarak belirlenmiþti. Medreselerde zaman zaman eðitim vermek üzere uzman kiþilerden de yararlanýlmaktaydý. Böylece öðrencilerin medrese dýþýnda etkinlik gösteren bilim insanlarýndan bilimsel olarak yararlanmalarý saðlanmaktaydý. Medreselerden baþarý ile mezun olanlara meslek ruhsatý anlamýna gelen icazetname (diploma) verilirdi. Meslek ruhsatýný alanlar ilgili mesleklerde çalýþmalarýna baþlardý. Bunlardan bir bölümü devlet memuru olurken diðerleri farklý meslek gruplarýný (hukukçu, müderris, din adamý) oluþturmaktaydý. NÝZAMÝYE MEDRESELERÝ MÜDERRÝSLERÝ Nizamiye Medreselerinde müderrislik yapabilmek için önceden müderris olarak çalýþmýþ olmak gerekmektedir. Ders vereceði alanda kendini ispat etmiþ olma veya bir müderris tarafýndan referans verilmesi þart koþulmuþtur. Müderrislerin atanmasý, vezir ya da hükümdar emriyle olmaktadýr. Böylece eðitim verecek kiþilerin atanmasý devletin en üst makamlarýnýn kontrolünde olmaktadýr. Atanmalarý ömür boyu olarak yapýlan müderrislerin ilmî çalýþmalarýnda yönetim karþýsýnda tam baðýmsýz olmasý ve gelecek endiþesi olmadan çalýþmasý saðlanmýþtýr. Bununla birlikte müderrislerin çalýþma süreleri kendi iradelerine baðlý olarak belirlenebilmektedir. Müderrislerin ders verirken kullandýklarý siyah cübbe ve sarýktan oluþan özel kýyafetleri bulunmaktadýr. Bu özel kýyafet, kiþinin ders vermeye yetkili olduðunun iþaretidir; fakat görevlerinden ayrýlmalarý durumunda cübbe ve sarýðýn iadesi gerekmektedir. Prof. Dr. Sebahattin ARIBAÞ, Dr. Ýbrahim GÖRÜCÜ, Ýslamiyetin Kabulünden Sonraki Dönemlerde Türklerde Eðitim, Türk Eðitim Tarihi, s. 42-43 (Özetlenmiþtir.). Türkiye Selçuklularý Dönemine ait Karatay Medresesi, Konya 178 Nizamiye Medreselerine müderris seçilmesinde titiz davranýlmasýnýn ve müderrislere bir takým ayrýcalýklar verilmesinin sebepleri neler olabilir? Anadolu da kurulan ilk Türk beylikleri ve Türkiye Selçuklularýnýn kurduklarý medreseler bir külliye niteliðindeydi. Tokat Niksar da Daniþmentliler tarafýndan yaptýrýlan ve týp eðitimi veren Yaðýbasan Medresesi, Anadolu nun ilk medresesi olarak bilinir. Anadolu da baþlayan medrese kurma geleneði diðer beyliklerle devam ederken Türkiye Selçuklularý zamanýnda Anadolu ya yayýlmýþtý. Türkiye Selçuklu medreselerinin yapýsý ve eðitim düzeni Büyük Selçuklularýnkine benzerdi.

Sinop Edirne Zonguldak Süleyman Pervane Medresesi Kastamonu Samsun K A R A D E N Ý Z Trabzon Kars Tekirdað Ýstanbul Amasya Çanakkale MARMARA DENÝZÝ Bursa Ýzmit Ýznik Bilecik Bolu Ankara Çankýrý Çorum Yozgat Tokat Sivas Erzincan Erzurum Aðrý Eskiþehir Kütahya Cacabey Medresesi Kýrþehir Gök Medrese Divriði Elazýð Ahlat Van Gölü Bitlis Van E G E D E N Ý Z Ý Manisa Ýzmir Aydýn Muðla Uþak Denizli Afyonkarahisar Burdur Isparta Antalya Nevþehir Tuz Gölü Aksaray Niðde Konya Karatay Medresesi Karaman Mersin Kayseri Adana Malatya Adýyaman Kahramanmaraþ Þanlýurfa Gaziantep Antakya Diyarbakýr Mardin Medrese Hakkâri A K D E N Ý Z 0 100 200 300 km Ýlk Beylikler ve Türkiye Selçuklularý Döneminde kurulan medreseleri araþtýrarak yukarýdaki haritaya yerleþtiriniz. Mýsýr da kurulan Tolunoðullarý inanç farký gözetmeksizin bilim insanlarýna büyük önem vermiþlerdi. Bu durum Mýsýr ý bilim merkezi hâline getirmiþti. Fakihler, âlimler ve muhaddisler ülkeye yerleþtirilerek halkýn eðitimine katký saðlanmýþtý. Mýsýr da kurulan diðer Türk-Ýslam devleti olan Ýhþidoðullarý zamanýnda da bir önceki dönem uygulamalarý devam ettirilmiþti. MEDRESE YILLARIM Adým Alaaddin Bin Mehmet. Baðdat Nizamiye Medresesine tahsil yapmak için 1070 yýlýnda Horasan dan geldim. Amacým iyi bir eðitim alýp Selçuklu Devleti nde yüksek düzeyde bir memur olmaktý... Medreseler konusunda öðrendiðiniz bilgiler ýþýðýnda yukarýdaki metni tamamlayan bir öykü yazýnýz. 3. Yaygýn Eðitim - Ahilik Ahiler arasýnda, ahinin yetiþmesi için sanatýn okumakla deðil üstattan görerek öðrenmesi þartý getirildi. Yamaklýk, çýraklýk, kalfalýk, ustalýk, yiðitbaþýlýk, ahi babalýk ve kethüdalýk safhalarýndan geçmesiydi. Gündüz iþinde çalýþan ahiler, akþamlarý kendilerine mahsus binalarda sohbetlere katýlýrlardý. Böylece ahilerin ahlaki terbiyesi ihmal edilmezdi. Ahmet DEMÝR, Fütüvvet Teþkilatýnýn Kökeni ve Türkiye Selçuklularýndaki Durumu, Türkler Ansiklopedisi, C 7, s. 264-270 (Özetlenmiþtir.). Yukarýdaki metne göre ahilikte hangi tür eðitim modeli uygulanmaktadýr? Belirtiniz. Türkiye tarihinde ilk defa Türkiye Selçuklularý tarafýndan oluþturulan ahi teþkilatýnýn üyeleri usta, kalfa ve çýraklardýr. Bu teþkilat; üyelerinin dayanýþmalarýný, mesleklerini iyi bir þekilde yapmalarýný ve eðitilmelerini amaçlýyordu. Ahilikte eðitim, iþ dýþýnda veya iþbaþýnda gerçekleþtirilirdi. Ýþ dýþýnda eðitim, teþkilatýn zaviyelerinde muallim ahi ve pîr denen öðreticiler tarafýndan verilmekteydi. Teþkilat üyelerine dinin esaslarý, okuma, yazma, ahlak, temizlik, kurumun düzeni ve geleneði öðretilirdi. Ayrýca silah kullanýmý ve beden eðitimi konusunda da talim yaptýrýlýrdý. Ahiliðin iþbaþýnda uyguladýðý eðitim o dönemlerde çarþý ve dükkânlarýn bedesten gibi yerlerde topluca bulunmalarý nedeniyle kolay ve etkiliydi. Her meslek sahibi, yanýnda mutlaka bir çýrak çalýþtýrmak zorundaydý. Zaanaat dalýnda belli kademeleri geçen çýrak icazet alýr ve kendi iþini kurabilirdi. Bu durum ilk Türk devletlerinden farklý olarak mesleki kurumsallaþmayý getirdi. 179

Esnaf ve zanaatkârlara namaz saatlerinde dükkânlarýný kapatma, sonra açma gibi zaman ve düzen alýþkanlýðý kazandýrma, müþteriye saygýlý davranarak dürüst olma, üretimi artýrma, komþularýnýn da kazanmalarýný isteme, çýraklarý iyi yetiþtirme gibi tutum ve davranýþlar edindirilmeye çalýþýlýyordu. Cami, mescitler, bilim insanlarýnýn evleri, ilmî toplantýlarýn yapýldýðý yerler ve kütüphaneler yaygýn eðitimin verildiði mekânlardý. Ayrýca medreselerde öðrencilerin yaný sýra halka da okuma yazmaya yönelik olarak eðitim verilmesi ve dinleyici kabul edilmesi yaygýn eðitimin bir parçasýný oluþturmaktaydý. Bunlar dýþýnda ahi teþkilatýnýn zaviyelerde verdiði eðitim de yaygýn eðitimin bir türüydü. 4. Atabeylik Türklerde þehzadelere devlet idaresi ve askerî alanda eðitim verilmesi amacýyla tecrübeli ve bilge kiþiler görevlendirilmekteydi. Köktürklerde Tonyukuk, Bilge Kaðan ýn eðitimini ve danýþmanlýðýný üstlenmiþti. Büyük Selçuklu Devleti nde þehzadelerin eðitimi ve yönetim tecrübesinin kazandýrýlmasý iþi atabey lere verilmiþti. Atabeyler þehzadelerin en iyi biçimde yetiþtirilmesini üstlenmiþ hem teorik hem de uygulamalý olarak görev yapan eðitimcilerdi. Büyük Selçuklu Hükümdarý Alparslan ýn oðlu Melikþah ýn atabeyliðine getirilen Nizamülmülk bu görevde bulunmuþ önemli bir isimdi. Osmanlý Devleti zamanýnda devam eden bu uygulamada atabeyin yerini lala aldý. 5. Türk-Ýslam Devletlerinde Bilim Oku! Seni yaratan Rabb inin adýyla oku. (Ayet) Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Ayet) Ýlim Çin de de olsa alýnýz. (Hadis) Bana bir harf öðretenin 40 yýl kölesi olurum. (Hz. Ali) Ýnsan bilmezse öðrenir, bilir; bildikten sonra arzusuna kavuþur. Ýnsan doðuþtan âlim doðmaz, sonradan öðrenir; dil doðuþtan konuþmaz, zamanla konuþmaya baþlar. Ýnsan öðrenerek, âlim olur; bilgi sahibi olduktan sonra her iþi yoluna girer. Yusuf Has Hacib, çev.: Reþit Rahmeti ARAT, Kutadgu Bilig, s. 291. Kaþgarlý Mahmut un Divan-ý Lügat it Türk te yer alan Dünya haritasý 180 Yukarýdaki sözlere göre Türk-Ýslam devletlerinin bilime verdiði önemi deðerlendiriniz. Ýslamiyetin bilime önem vermesiyle Müslüman bilim insanlarý, Abbasiler Dönemi ile birlikte Yunancadan ve Hintçeden yaptýklarý çeviriler ve orijinal fikirleri sayesinde felsefe, matematik, geometri, astronomi, týp gibi bilim dallarýnda büyük ilerlemeler kaydettiler. Böylece Ýslam dünyasýný dönemin en önemli ilim ve kültür merkezi hâline getirdiler. Bilim insanlarýnýn devlet tarafýndan desteklenmesi, bilimsel çalýþmalarýn özendirilmesi ve açýlan medreseler Türk- Ýslam devletlerindeki bilimsel geliþmeleri hýzlandýrdý. Türk devlet adamlarýnýn bilime ve bilim insanlarýna verdikleri deðer Semerkant, Buhara, Fergana ve Baðdat gibi þehirleri dönemin birer ilim ve kültür merkezleri hâline getirdi. Medreselerde yetiþen deðerli bilim insanlarý sayesinde dinî ilimler yanýnda týp, astronomi, matematik, kimya, tarih ve coðrafya alanlarýnda dünyayý etkileyecek buluþlar yapýlmýþ, çeþitli eserler yazýlmýþtýr.

CEZERÎ NÝN TAVUS KUÞLU MAKÝNESÝ Makine kaide üzerine oturtulmuþ bir leðen, leðenin zemininden yükselen dört sütun ve sütunlar üzerinde de tavus kuþunu taþýyan iki kapýlý bir hisardan oluþmuþtur. Tavusun boynu yay gibi uzanmýþ ve gagasý leðene doðrudur. Kuyruðu ise diktir. Tavusun gagasýndan su akar. O anda kapýlardan biri açýlýr ve elinde sabun kavanozu tutan bir çocuk çýkar. Su akýþý durduðunda diðer kapý açýlýr ve buradan da elinde havlu tutan bir çocuk çýkar. Yrd. Doç. Dr. Yavuz UNAT, El-Cezerî nin Makine Yapýmýnda Yararlý Bilgiler ve Uygulamalar Adlý Eseri, Türkler Ansiklopedisi, C 7, s. 572. Atomun parçalanmasý konusunda Cabir Bin Hayyan þunlarý söylemiþtir: Maddenin en küçük parçasýnda (atomda) yoðun bir enerji vardýr. Yunan bilginlerinin söylediði gibi bunun parçalanamayacaðý söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanýnca da öyle bir güç (enerji) meydana gelir ki bir anda Baðdat ýn altýný üstüne getirebilir... Bu sözlerden asýrlar sonra yapýlan atom bombasý, atýldýðý þehirleri yerle bir etmiþtir. Abdülhakim KOÇÝN, Modern Kimyanýn Kurucusu Cabir Bin Hayyan, Bilim ve Teknik, Kasým 1989, Sayý: 264, s. 37. Yukarýdaki metinlere ve görsele göre Türk-Ýslam devletlerinde bilimsel çalýþmalar hakkýnda neler söylenebilir? TÜRK-ÝSLAM DEVLETLERÝ DÖNEMÝNDE YAÞAMIÞ BÝLÝM ÝNSANLARI Yaþadýðý dönem Çalýþma alanlarý Bilim insanlarý Bilim alanýna katkýlarý IX-X. yüzyýl Felsefe, matematik, týp, müzik... Harezmi Cezerî nin tavus kuþlu makinesi Bilimleri sýnýflandýrdý. Musiki aletlerinin yapýlma ilkelerini ortaya koydu. Týp alanýnda yazdýðý eserler ders kitabý olarak okutuldu. Ýbni Sina Yusuf Has Hacip X-XI. yüzyýl Matematik, coðrafya, astronomi, týp Biruni Rasathane kurdu. Dünyanýn çapýný buldu. Jeodezi ilmini kurdu. Harezmi Cabir Bin Hayyan Cezerî (Ebu l-ýzz)......... Yukarýdaki tabloda Türk-Ýslam devletleri zamanýnda yaþamýþ bazý bilim insanlarý ve çalýþmalarý verilmiþtir. Siz de araþtýrma yaparak tablodaki boþluklarý tamamlayýnýz. Ayrýca bu dönemde yaþamýþ diðer bilim insanlarý ve çalýþmalarýný tabloya ekleyiniz. 181

C. OSMANLI DEVLETÝ NDE EÐÝTÝM (XIII XVIII. YÜZYILLAR) KLASÝK DÖNEM OSMANLI EÐÝTÝM SÝSTEMÝ ÖRGÜN EÐÝTÝM YAYGIN EÐÝTÝM SARAY EÐÝTÝMÝ ENDERUN ÞEHZADE EÐÝTÝMÝ (XVII. yy dan itibaren sarayda) HAREM (Saray kadýnlarýnýn eðitimi) ASKERÎ EÐÝTÝM (Ocak, kýþla) SIBYAN MEKTEBÝ MEDRESE ESNAF KURULUÞLARI CAMÝLER MAHALLELER Saray Cerre Çýkma Konak-Ev Tekke-Zaviye- Dergâh Ý Þ H A Y A T I Yukarýdaki tabloya göre Osmanlý eðitim sistemiyle ilgili neler söylenebilir? Klasik Dönemde Osmanlý yönetimi, halký bulunduðu mekânda yaþamaya yönlendirmiþti. Kuruluþ Döneminde okuma yazma halk için zorunlu bir ihtiyaç deðildi. Ýnsanlar kendileri için gerekli bilgileri bulunduðu bölgede yaþayarak öðrenmek durumundaydýlar. Bu anlayýþla kiþiler, kendine yetecek kadar bilgi ve beceri edinecek, okuma yazmayla temel dinî bilgileri öðrenecekti. Her insaný kendisine yetecek kadar bilgilendirmek Osmanlý eðitiminin ilk hedefiydi. Okuma yazmayý geliþtirmek, düzenli bilgi edinmek ve bunu kullanma hakký ulemaya verilmiþti. Osmanlý eðitim anlayýþýnýn bir baþka hedefi de topluma öncülük ve rehberlik yapacak, yöneticilik vasýflarý bulunan insanlar yetiþtirmekti. Bu yüzden devletin eðitim faaliyetleri XVIII. yüzyýla kadar genel olarak ilmiye, seyfiye ve kalemiye için yetiþmiþ eleman kazandýrmaya yönelikti. Osmanlý Devleti nin eðitim anlayýþý ideal insan tipini yetiþtirmek temeline dayanmaktadýr. Hedeflenen insan itaatkâr, vatanýný seven, dindar, sevecen ve vefakâr olmalýdýr. Osmanlýda eðitim faaliyetleri, düzenli eðitim kurumlarý (örgün eðitim kurumlarý) ve sosyal kurumlarda (yaygýn eðitim) yapýlmaktadýr. 1. Örgün Eðitim Kurumlarý Ayasofya Sýbyan Mektebi, Ýstanbul SIBYAN MEKTEPLERÝNDE EÐÝTÝM Sýbyan mektebi öðretmeni Amasyalý Hüseyin oðlu Ali, 1453 te eðitimle ilgili yazdýðý kitabýnda þöyle demektedir: Çocuk yavaþ yavaþ ve yumuþak davranýþlarla mektebe alýþtýrýldýktan sonra az az eðitim ve öðretime geçilmelidir. Ýlk yapýlacak þey çocuðun yaratýlýþýný tanýmaktýr. Eðer uyanýk, zeki ve anlayýþlý ise dersi yavaþ yavaþ artýrmalýdýr. Geç ve zor anlar yaratýlýþta ise yapabildiði kadar ders verilmelidir... Verilen bir ders öðrenilmeden ötekine geçilmemeli, bir harf ya da kelimeyi bilemediði için çocuk cezalandýrýlmamalý, anlatýmý kolaylaþtýrarak öðretmeye çalýþmalýdýr. Bazý zihinler birçok tekrardan sonra anlayabilir. Hiçbir çocuktan ümit kesilmemeli. Çok zor anlayan çocuk, alýþtýrma yapa yapa zeki olanlarý bile geçebilir. Öðretmen usanmadan çaba göstermeli, zihinleri geç geliþen öðrenciler üzerinde daha çok durmalýdýr. Prof. Dr. Yahya AKYÜZ, Türklerde Eðitim, Türk Tarihi ve Kültürü, s. 359 (Derlenmiþtir.). 182 Yukarýdaki metne göre sýbyan mekteplerindeki eðitim anlayýþý hakkýnda neler söylenebilir? Metindeki eðitim anlayýþýný günümüz eðitim anlayýþýyla karþýlaþtýrýnýz.

a. Sýbyan Mektepleri Osmanlý Devleti nde eðitim ve öðretimin yapýldýðý ilk okul, sýbyan mektebi (mahalle mektebi) idi. Külliyelerin içerisinde, camilerin bitiþiðinde veya müstakil bir yapý hâlinde kurulan sýbyan mektepleri her köy, mahalle ve semtte açýlmýþtýr. Ayrýca bu mektepler kýz, erkek veya karma olmak üzere farklý binalar þeklindedir. Okullarý, devlet adamlarý ya da varlýklý kiþiler vakýf yoluyla kurar ve giderleri vakýf gelirleriyle karþýlanýrdý. Köylerde, mahallelerde halk iþ birliðiyle de mektep yapar, o zaman öðretmen ücretlerini veliler öderdi. Okula kayýt-kabul gibi herhangi bir iþlem söz konusu deðildi. Müslüman olan her ailenin çocuðu bu mekteplere gidebilirdi. Burada ders verenlerin özel eðitimleri yoktu. Okuma yazma bilen ve bu iþ için uygun olduðu kabul edilen imam, müezzin, kayyum vb. kiþiler bu mekteplerde ders verirlerdi. Kýz çocuklarý da bilgili, tecrübeli ve hafýz olan kadýnlar tarafýndan eðitilirdi. Okullarýn genel amacý çocuða okuma yazma ile Ýslam dininin kaidelerini ve Kur an-ý Kerim okumayý öðretmekti. Bundan dolayý mekteplerde elifba, Kur an talimi, bazý surelerin ezberletilmesi, temel ilmihâl bilgileri, tecvit, yazý yazma ve dört temel iþlem öðrencilere öðretilmeye çalýþýlýrdý. Mezuniyet yaþýnýn belirtilmemiþ olmasýna raðmen mezun olabilmek için en az bir defa Kur an ý hatmetme mecburiyeti vardý. Osmanlý Devleti nde ilköðretim, II. Mahmut Döneminde Ýstanbul da zorunlu hâle getirildi. Sýbyan mektepleri Tanzimat Dönemine kadar görevlerini devam ettirdi. Fatih Sultan Mehmet in Ýstanbul u fethetmesinden sonra burada yaþayan Rum ve Galata Latinlerine kendi dinî inanýþ ve ibadetlerini sürdürmeleri için kolaylýk saðlanmýþtý. Daha sonra ülkenin deðiþik yerlerinde yaþayan Ermeni ve çoðu Avrupa dan getirilen Yahudiler de bu imkândan faydalanarak Ýstanbul da okullar açmýþlardý. Bu okullar tamamen baðlý olduklarý kiliseler, havralar tarafýndan denetlenirdi. Devletin herhangi bir denetimi yoktu. Öðreticileri büyük oranda papaz ve hahamlar idi. Ayrýca Ermeni, Rum ve Yahudi cemaatleri, kurduklarý matbaalarda bastýklarý kitaplardan da eðitimde faydalanmýþlardýr. b. Medreseler Osmanlý Devleti nde orta ve yükseköðretim kurumlarýnýn temeli medrese teþkilatýna dayanmaktaydý. Osmanlý fetih politikasýna göre fethedilen yerlerde ilk önce cami ve yanýnda medrese açýlmasý bir gelenek hâlini almýþtý. Medreseler ile topluma ve devlete gerekli din, ilim ve eðitim hizmetleri yanýnda devlet idaresinde ihtiyaç duyulan idari (ilmiye, kalemiye) ve adli personelin yetiþtirilmesi de saðlanmýþtý. Böylece Osmanlýlar devlet iþlerinde bilgili ve ayný zamanda yapýlan iþlerin kanunlara uygun olmasý hususlarýna riayet eden yetiþkin insan gücüne sahip olmuþlardýr. Bu da merkezî idareyi saðlam ve güçlü kýlmýþtýr. Osmanlýlarda ilk medrese, 1330 da Orhan Bey tarafýndan Ýznik te yaptýrýlmýþtýr. Devlet geniþledikçe Bursa, Edirne gibi birçok þehirde medreseler yapýlmýþtýr. Ýlk dönemlerde Mýsýr, Suriye, Ýran, Türkistan ve Anadolu beyliklerinden gelen âlimler de Osmanlý medreselerinde ders vermiþlerdir. Selçuklulardan Fatih Dönemine kadar Osmanlý medreselerinde eðitim, Nizamiye Medreselerinin geleneðini devam ettirmiþtir. Dinî ilimlerin okutulmasý ve özellikle fýkýh tahsilinin yaygýnlaþtýrýlmasý eðitimin esas hedefini oluþturmuþtur. Yýldýrým Bayezid ve II. Murat Döneminde bazý medreselere hazýrlýk bölümlerinin eklenmesiyle geliþme kaydedilmiþtir. Fatih Döneminde okutulacak derslerden müderrislere ödenecek maaþlara kadar deðiþik Osmanlý da medrese eðitimini gösteren bir minyatür 183

düzenlemeleri içeren plan hazýrlanmýþ ve medrese eðitimi bir sistem üzerine oturtulmuþtur. 1463-1470 yýllarý arasýnda Fatih Külliyesi (Sahný Seman) yaptýrýlmýþtýr. Ayrýca Fatih, camiye çevrilen Ayasofya nýn içinde ve bugünkü Eyüp Camii nin yanýnda medreseler açtýrmýþtýr. Sahný Seman Medreseleri, Kanuni ye kadar tefsir, hadis, kelam, fýkýh, Arap dili ve edebiyatýný okutan birer ilahiyat fakültesi veya Ýslam akademisi seviyesindeydi. Fatih Sultan Mehmet ve Ali Kuþçu yu birlikte gösteren minyatür SAHNI SEMAN MEDRESELERÝ...... Fatih in vakýf eseri olarak yaptýrdýðý Semaniye medreseleridir ki hocalarýnýn derecesi yüksektir... Büyük bahçesinde Müslüman çocuklarý için Kur an kursu medresesi de vardýr... Bu medreselerde uzaktan gelen hastalar ve fakirler için hastane bulunur. Medreselerin kuzeyi ve güneyinde 360 kadar oda vardýr. Her odada 4 veya 5 öðrenci oturur. Odalarýn her birinin vakýftan ödeneði vardýr. Medrese hocalarý için yemekhanesi ve yetmiþ kubbeli bir mutfaðý vardýr ki fakirlere günde iki defa bol yemek verilir... Evliya Çelebi, Seyahatnâme, s. 84 (Özetlenmiþtir.). OSMANLI MEDRESELERÝ Klasik Dönemde Osmanlý medreseleri genel ve ihtisas medreseleri olarak ikiye ayrýlmaktaydý. Genel medreseler, devrindeki ilimlerin birlikte okutulduðu, dereceleri müderrislerinin aldýðý yevmiyeye göre belirlendiði medreselerdir. Bunlar haþiye-i tecrid (yirmili) (20 akçe), miftah (otuzlu) (30 akçe), kýrklý (40 akçe), ellili (hariç ve dâhil) (50 akçe), Sahný Seman (50 akçe ve üstü), altmýþlý (60 akçe ve üstü) medreseler þeklindeydi. Ýhtisas medreseleri ihtisas gerektiren bir alanda eðitim veren medreselerdi. Bunlar Darul Kurra (Kur'an okunuþu), Darul Hadis (hadis ilmi), Darut Týp medreseleri þeklindeydi. Doç. Dr. Cahit BALTACI, Eðitim Sistemi, Osmanlý Dünyayý Nasýl Yönetti, s. 248-251 (Özetlenmiþtir.). AVRUPA DAKÝ GELÝÞMELER Rönesans ve Reform ile beraber Avrupa da, ilahiyat fakülteleri eski saygýnlýklarýný yitirmiþ, müspet bilimler önem kazanmýþtý. Üniversite dýþýnda da birçok âlim, buluþlar yapmýþ, eserler vermiþti. Buna raðmen Avrupa da, 1600 lerin ilk yarýsýnda bile hâlâ, dinî dogmalara ters düþen bilimsel görüþler kilise tarafýndan hoþ karþýlanmasa da akademi denen bilim kurumlarý açýlmýþtý. Yukarýdaki metne göre vakýflarýn eðitim sistemi içindeki konumunu deðerlendiriniz. Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan a Ýstanbul da Süleymaniye Camii ve medresesini yaptýrmýþtýr. Osmanlý eðitim ve öðretimini en yüksek noktaya ulaþtýran Süleymaniye Medresesi, fen ve týp ilimlerinin verildiði bir eðitim kurumu hâline getirilmiþtir. Hariç ve dâhil medreselerini bitiren talebe, dilerse Sahný Seman ve Süleymaniye medreselerine devam eder ve medrese öðrenimini tamamladýktan sonra icazet alýrdý. Zamanla Fatih in yaptýrdýðý medreselerden ilham alýnarak yapýlan klasik Osmanlý medrese düzeni her tarafa yayýldý. Kurulan medreseleri, orada öðretim yapan müderrisin ilmî deðeri belirlediðinden zamanla farklý düzeylere ulaþmýþtýr. Orta düzeydeki medrese öðrencilerine softa, yükseköðretim düzeyindeki öðrencilere de daniþmend denirdi. Sahn ý bitirenlere icazetname denen diploma verilirdi. Her medresede esas olarak bir müderris bulunur, yardýmcýsýna da muid denirdi. Müderrisler, Sahn düzeyindeki bir medreseyi bitirenlerden mülazemet denen ve esasý sýra beklemeye dayanan bir sistemle atanýrdý. Medreselerden mezun olanlar müderris, müftü, kadý, defterdar, hekim, imam, niþancý vb. olurlardý. MEDRESELERDE AKADEMÝK KARÝYER BASAMAKLARI SOFTA (suhte) DANÝÞMEND MUÝD MÜLAZÝM MÜDERRÝS Mimar Sinan ýn eserlerinden Süleymaniye Medresesi 184

Türk-Ýslam devletlerinde olduðu gibi Osmanlýlarda da eðitim öðretim hizmetleri vakýf yoluyla saðlanmýþtýr. Kanuni Sultan Süleyman ýn ilk yýllarýnda Anadolu ve Rumeli de vakýflarca yönetilen toplam 216 medrese bulunmaktaydý. Medreselerin her kademesinde eðitim, ücretsiz yapýlmakta olup büyük medreselerde öðrencinin yeme, içme, yatma, giyim-kuþam, öðrenim ile ilgili masraflarý medreselerin vakýflarý tarafýndan karþýlanýr, ayrýca kendilerine medrese gelirlerinden karþýlýksýz burs verilirdi. Buradan da anlaþýlacaðý gibi medreselerin büyük çoðunluðunda yatýlý öðretim yapýlmaktaydý. Medreselerde önceleri matematik, felsefe (hikmet), astronomi gibi müspet bilimler de okutuluyordu. Zamanla medreselerden müspet bilimler çýkarýldý, yalnýzca dinî ve hukuki bilimler kaldý. KOÇÝ BEY E GÖRE Bugün ilim yolu dahi fevkalade bozulmuþtur. Aralarýnda yürürlükte olan eski kanun iþlemez olmuþtur... (Eskiden) ilim yolu, gayet temiz ve derli toplu idi. O yüzden içlerinde cahil ve yabancý olmayýp her biri yolu ile geldiðinden kadý ve müderrislerden hepsi, bilgisi ve dini mükemmel, ýrz ve vakar sahibi adamlar olup müderris olduðu takdirde mübarek ilme, mansýp sahibi olduðu takdirde din ve devlete doðrulukla hizmet edip halka gayet faydalý olurdu... Giderek her iþe hatýr karýþmakla ve her iþe göz yummakla hak sahibi olmayanlara hadden aþýrý mevkiiler verilip eski kanun bozuldu... Ýþlerinde tamah sahibi ve haris olanlar, bulunduðu mevkii ve fýrsatý nimet bilip memuriyetlerin çoðunu rüþvet ile ehliyetsizlere verir oldular. Mülazýmlýklar dahi yolu ile verilmeyip satýlmaya baþlayalý voyvoda ve subaþý kâtipleri ve avam tabakasýndan birçoklarý beþ-on bin akçe ile mülazým oldu, sonra az zamanda müderris ve kadý olup ilim sahasý cahillerle doldu. Ýyi ve kötü belirsiz oldu. Yüce bilginlerin halk gözünde itibarý kalmadý. Zuhuri DANIÞMAN, Koçi Bey Risalesi, s. 20-22 (Kýsaltýlmýþtýr.). ÝLMÝYE SINIFINDA BOZULMA II. Mustafa Döneminde þeyhülislamlýk yapan Feyzullah Efendi aile fertlerinden olanlara bol bol memuriyet ve rütbeler aldý. Henüz yirmi beþ yaþýnda bulunan büyük oðlu Fethullah Efendi yi Selanik Kadýlýðýna, bir müddet sonra da kazaskerliðe tayin ettirdi. Bununla da kalmayarak þeyhülislamlýk payesi almak suretiyle kendisinden sonra, þeyhülislamlýðý oðluna devretmek istedi. Ortanca oðlu Mustafa Efendi ye iki senede medreseleri devrettirerek önce Selanik Kadýlýðý sonra Anadolu Kazaskerliði payesiyle Mekke Kadýlýðý ve arkasýndan kazaskerlik verdi. Ayrýca on sekiz yaþýndaki üçüncü oðluna Anadolu payesiyle Bursa Kadýlýðýný vermiþ ve on yaþýndaki en küçük oðlu Ýbrahim i de Rumeli payesiyle Yeniþehir Kadýsý tayin ettirmiþti. Gerek kendisi ve gerek oðullarý ve mensuplarýna tahsis ettiði yüksek mevkilerle ulema silsilesini týkayan Feyzullah Efendi; vezir, beylerbeyi ve diðer hizmetlere kendi adamlarýný tayin ettirerek Osmanlý tarihinde ilmiye sýnýfýndaki bozulmayý hýzlandýrmýþtýr. Ord. Prof. Ýsmail Hakký UZUNÇARÞILI, Osmanlý Tarihi, C 3, 2. Kýsým, s. 484 (Özetlenmiþtir.). MEDRESELERDE AKLÝ BÝLÝMLER Fatih, Sahný Seman medreselerini inþa ettirdikten sonra felsefi aðýrlýklý derslerin okutulmasýný emretmiþ, XVII. yüzyýlda Bu dersler felsefiyattýr. denilerek programdan çýkarýlmýþtý... III. Murat devrinde 1575 te Ýstanbul da ilk rasathane kurulmuþ, fakat Kadýzade Ahmet Þemseddin Efendi nin gökyüzünü incelemenin uðursuzluk getirdiði ve nerede teþebbüs edilmiþ ise devletin periþan olduðu konusunda padiþahý ikna etmesi üzerine 1580 de rasathane yýktýrýlmýþtý. Prof. Dr. Cahit BALTACI, Osmanlý Eðitim Sistemi, Osmanlý Dünyayý Nasýl Yönetti, s. 255 (Kýsaltýlmýþtýr.). Yukarýdaki metinlere göre ilmiye sýnýfýnýn bozulmasýnýn sebeplerinin neler olduðunu sýnýfta tartýþýnýz. XVII. yüzyýldan itibaren medreselerin bozulmasýnda; okutulmakta olan felsefe, mantýk gibi akli bilimlerin boþ ve gereksiz olduðunun düþünülmesi, müderris atama sisteminin bozularak kanunlara aykýrý devlet adamlarýnýn müdahalesiyle bazý ulema çocuklarýna küçük yaþlarda müderrislik verilmesi (beþik ulemasý), öðrencilerin yeterli öðretim yapmadan müderris olmalarý sayýlabilir. Cer yoluyla Anadolu köylerini dolaþýp vaaz veren medrese öðrencileri bunun karþýlýðýnda yiyecek ve para alarak ihtiyaçlarýný karþýlýyorlardý. Bunlar yeterli olmayýnca öðrencilerden Celali denen isyancýlara katýlanlar olmuþtur. Medrese öðrencilerinin iþsiz kalma korkusu, öðrenci disiplinin bozulmasýna da sebep olmuþtur. Padiþahlar zaman zaman kanunnameler çýkararak medreseleri ýslah 185

Kâtip Çelebi nin temsilî resmi etmeye çalýþmýþlardýr. Bu kanunnamelerle müderrislerin öðrencileri ciddi çalýþtýrmalarý, makamlarýn ehline verilmesi, atama sistemine uyulmasý gerektiði üzerinde durulmuþtur. Koçi Bey ve Kâtip Çelebi gibi düþünürler medrese ve ilmiye sýnýfýnýn ýslahýna yönelik raporlar sunmuþlardýr. Bulunduklarý çaðýn gerisinde kalýp kendilerini yenileyemeyen medreseler yapýlmak istenen ýslahatlara da karþý çýktýlar. Medreselerin ýslahýnýn mümkün olmamasý nedeniyle padiþah II. Mahmut, Avrupa usulü eðitim sisteminin kurulmasýna teþebbüs etti. Çýkardýðý bir fermanla Ýstanbul da ilköðretimin mecburi ve parasýz olacaðýný ilan etti. II. Meþrutiyetle beklenen ýslahatlar yapýlmýþ, Farsça, Osmanlýca, tarih, coðrafya, kimya vb. dersler okutulmaya baþlanmýþtýr. Daha sonra 1914 te medreseleri ýslah nizamnamesi çýkarýlarak öðrencilerin durumu düzeltilmeye çalýþýlmýþtýr. c. Saray Eðitimi SARAYDA EÐÝTÝM ENDERUN ÞEHZADE EÐÝTÝMÝ HAREM Ben bir Osmanlý veziriyim. Filibeli beþ çocuklu Hristiyan bir ailenin üçüncü oðluyum. 15 yaþýna geldiðimde devlet tarafýndan ailemin de rýzasý alýnarak devþirildim. Anadolu da bir Türk ailenin yanýna yerleþtirilerek Türk ve Ýslam kültürüne uygun yetiþtirildim. Ýki-üç yýl sonra bu aileden alýnarak acemi oðlanlar ocaðýna getirildim. Gösterdiðim baþarýlar sonucu Topkapý Sarayý nda bulunan Enderun a seçildim. Enderunda devlete sadrazam, vezir, ordu komutaný, vali gibi yöneticiler yetiþtirilmekteydi. Burada eðitim yedi kademeden oluþmaktaydý. Bir üst kademeye geçmek için baþarýlý olmak þarttý. Baþarýsýz olanlar, disiplin cezasý alanlar çýkma adýyla taþradaki çeþitli görevlere gönderilirdi. Ben Enderundaki eðitimi baþarý ile tamamladým. Çeþitli görevlerden sonra vezirlik makamýna kadar yükseldim. 186 Türklerde Eðitim Ben XVIII. yüzyýlda yaþayan bir Osmanlý þehzadesiyim. Altý yaþýnda Þeyhülislam tarafýndan törenle derse baþlatýldým. Ýlk olarak Kur an okumayý öðrendim ve sonra saray içinde þehzadelerin ilköðretimine mahsus okul olan Þehzadegân Mektebine devam ettim. Gençlik dönemimde eðitimim sarayda devam etti. Büyüklerimin anlattýðýna göre þehzadeler XVII. yüzyýla kadar devlet tecrübesi kazanmak için lala gözetiminde sancaklara yönetici olarak atanýrlarmýþ. Eðitimlerine özel hocalarla devam ederlermiþ. Ben ise bu usul terk edildiði için sarayda kafes ya da þimþirlik denen dairelerde inziva hayatý yaþamaktayým. Ben bir padiþah kýzýyým. Harem, sarayda ailemizin ve hizmetlilerin kaldýðý bölümdür. Burada eðitimimizle annemiz, dadýmýz ve kalfalar ilgilenmektedir. Okuma çaðýna geldiðimizde babamýzýn katýldýðý merasimle eðitimimize baþladýk. Harem ayrýca ailemizin hizmetkârlarý ve cariyelerin kalfalar denetiminde eðitim aldýðý bir kurumdur. Cariyeler okuma-yazma ve dinî eðitimin yanýnda yeteneklerine göre musiki, resim, edebiyat, nakýþ, dikiþ, örgü gibi dersler de görmektedir. Eðitim süresi yedisekiz yýldýr. Her kademede baþarýlý olanlar bir üst eðitime geçmektedir. Buradaki eðitimin diðer amacý yüksek derecedeki askerî, idari görevlilere iyi eðitim almýþ eþ yetiþtirmektir. Böylece saraya sadýk bir yönetici sýnýf meydana getirilmesi amaçlanmýþtýr. Yukarýdaki metinlere göre aþaðýdaki sorularý cevaplandýrýnýz. Enderun ve harem eðitiminin Osmanlý Devleti nde merkezî otoriteye etkileri neler olmuþtur? Þehzadelerin sancaða çýkma usulünün terkedilmesi Osmanlý devlet yönetimini nasýl etkilemiþtir? TÜRKLERÝN EÐÝTÝME VERDÝÐÝ ÖNEM Türkler olaðanüstü bir insan bulduklarýnda deðerli bir nesne edinmiþçesine coþku duyarlar ve özellikle de savaþa yatkýn biriyse onu yetiþtirmek için hiçbir emek ve çabadan kaçýnmazlar. Bizim (Batý Avrupalýlarýn) yaptýðýmýz ise çok farklýdýr. Biz iyi bir köpek, þahin ya da at bulduðumuz zaman çok sevinir ve onu türünün en mükemmeli durumuna getirmek için elimizden geleni yaparýz. Ama bir insanda olaðanüstü nitelikler varsa, onu geliþtirmek için kendimizi zahmete sokmaz, onu eðitmenin bize düþen bir iþ olduðunu düþünmeyiz. Oysa Türkler, iyi yetiþtirilmiþ insandan büyük zevk alýrlar. Prof. Dr. Yahya AKYÜZ, Türk Eðitim Tarihi, s. 95. XVI. yüzyýlda Osmanlýlarý yakýndan tanýyan Albert Howe Lybyer in yukarýdaki anlatýmlarý doðrultusunda Osmanlýlarýn eðitime verdiði önem hakkýnda neler söyleyebilirsiniz?

ç. Asker Eðitimi Osmanlý kara ordusunun en önemli bölümünü kapý kulu ocaklarý ile týmarlý sipahiler oluþturmaktaydý. Kapý kulu ocaklarýna devþirme usulü ile alýnan genç erkekler acemi oðlanlar ocaðý denilen kýþlada askerî ve bedenî bakýmdan eðitilirlerdi. Eðitim gören bu gençlerden yetenekli olanlar tespit edilip Enderun Mektebine alýnýr, geri kalanlar eðitim sonrasý yeniçeri ocaðýna gönderilirlerdi. Ýlk kez I. Murat zamanýnda Gelibolu da bir acemi oðlanlar ocaðý açýlmýþ, sayýlarý zamanla artýrýlmýþtý. Acemi oðlanlar ocaðý askerî ve bedenî birer eðitim ocaðý olmakla beraber, kýsmen birer sanat okulu niteliði de taþýmaktaydý. Týmarlý sipahiler, gelirlerine göre belli sayýda cebelü denilen atlý askerleri toplar ve bunlara gerekli askerî eðitimi verirdi. Deniz kuvvetlerinin askerlerine levent denilirdi. Leventler Batý Anadolu daki Türk gençlerinden seçilir, tersane ve gemilerde eðitilirlerdi. ACEMÝOÐLANLAR OCAÐI SANAT OKULLARI Yeniçerileri gösteren temsilî bir resim Mehterhane Cambazhane Tophane Humbarahane Tüfekhane Kýlýçhane (Askerî mýzýka eðitimi) (Saray cambazlarýný (Top döküm ve (Havan topu dökümü, (Tüfek yapýmý) (Kýlýç ve kesici yetiþtirme) yapýmý) el bombasý yapýmý) silahlar yapýmý) 2. Yaygýn Eðitim Kurumlarý a. Esnaf Eðitimi: Osmanlýlarda esnaf kuruluþlarý da birer eðitim kurumudur. Osmanlýda esnaf birlikleri ahiliðe (sonralarý lonca) dayanýyordu. Ahi teþkilatý mensuplarýna mesleki, dinî ve ahlaki eðitim vermekteydi. Esnaf olmak isteyenler küçük yaþta çýrak (þakird) olarak iþe baþlardý. Gerekli eðitimi alan çýraklar sýnavla kalfalýða, en az üç yýllýk kalfalýktan sonra yine sýnavla ustalýða hak kazanýrdý. Usta unvaný alanlar yeni bir iþ yeri açabilirlerdi. Loncalar mesleki eðitim görevlerini XIX. yüzyýla kadar devam ettirmiþlerdir. b. Halk Eðitimi: Ulaþým ve haberleþme imkânlarýnýn sýnýrlý olmasý nedeniyle Osmanlý toplumu Tanzimat Dönemine kadar dýþa kapalýydý. Toplumu oluþturan kiþilerin çoðu doðduklarý ve yaþadýklarý bölgeden dýþarý çýkmadýðýndan bilgi ve becerilerini de çevrelerinden edinirlerdi. Halk; cami, mescit, tekke, kütüphane, cem evleri, yaren sohbetleri, sýra geceleri, sahaf, konaklarda çeþitli vesilelerle eðitilirlerdi. 3. XVIII ve XIX. Yüzyýl Baþlarýnda Eðitimde Yenileþme Hareketleri XVIII. yüzyýlda Osmanlý Devleti nin Avrupalý devletlerle yaptýðý savaþlarýn büyük bir kýsmýný kaybetmesi, askerî alanda yenilikler yapma ihtiyacýný ortaya çýkarmýþtýr. Daha sonra diðer alanlara da yayýlan bu yenilik hareketlerinde Avrupa dan getirilen uzmanlardan da yararlanýlmýþtýr. I. Mahmut Döneminde Humbaracý Ahmet Paþa (Kont de Bonneval) nýn çalýþmalarýyla kara subayý yetiþtirmek için Hendesehane (kara mühendishanesi) açýlmýþtý (1734). Bu okul III. Selim Döneminde Nizamý Cedid düzenlemeleri çerçevesinde daha da geniþletilerek istihkâm ve topçu subayý yetiþtiren bir okula dönüþtürülürken adý da Mühendishane-i Berri-i Hümayun a çevrilmiþtir (1795). III. Mustafa Döneminde deniz subayý yetiþtirmek için Deniz Mühendishanesi (1773) adýyla açýlan okul, III. Selim Döneminde daha geniþletilerek adý Mühendishane-i Bahri-i Hümayun olmuþtur (1793). Dönemin yenilik hareketlerinden birisi de Osmanlýlarýn matbaayý kullanmasýdýr. XIX. yüzyýl baþlarýnda Batý teknolojisini öðrenmek üzere Avrupa ya öðrenciler gönderilmeye baþlanmýþtýr. II. Mahmut Döneminde ordunun doktor ihtiyacýný karþýlamak üzere Týphane-i Âmire ve Cerrahhane-i Mamure (1827) ve yeni kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye ordusuna subay yetiþtirmek amacýyla da Mekteb-i Fünûn-ý Harbiye (1834) açýlmýþtýr. OSMANLIDA MATBAA Osmanlýlar matbaayý 1727 de kullanmaya baþlamýþlardýr. Bunda, Lale Devrindeki kültür faaliyetleri ve Batýyý anlama düþüncesi etkili olmuþtur. III. Ahmet, Ýbrahim Müteferrika ya -dinî olanlar hariç- kitap basým izni vermiþtir. Basýlan ilk kitap, medrese öðrencilerinin çok yararlandýðý Vankulu adýyla bilinen Arapça-Türkçe sözlüktür. Matbaa zamanla geliþmiþ, birçok kitap yayýnlanmýþ, kitap fiyatlarý ucuzlamýþ ve bu da eðitim-öðretimin geliþmesinde çok yararlý olmuþtur. Prof. Dr. Mustafa AKBULUT, Ýbrahim Müteferrika ve Ýlk Türk Matbaasý, Türkler Ansiklopedisi, C 14, s. 919-921 (Özetlenmiþtir.). 187