BALKIMAK FİİLİ VE OĞUZ TÜRKÇESİNDE Y- ~ B- DEĞİŞMELİ KELİMELER THE VERB BALKIMAK AND Y- ~ B- ABELIAN WORDS IN OGHUZ TURKISH



Benzer belgeler
KURLUGAN KELİMESİNİN KÖKENİ ÜZERİNE

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

BURSA GÖÇMEN AĞIZLARI FİİL İŞLETİMİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN Şükrü BAŞTÜRK * Mustafa ULUOCAK ** Erol OGUR *** Süleyman EROĞLU **** Hatice ŞAHİN ***** ÖZET

Türkiye Türkçesindeki Farsça Sözcükler ve Kullanım Şekilleri

OSMANİYE AĞZINDA KULLANILAN FİİLDEN AD TÜRETEN gel EKİ ÜZERİNE Yrd. Doç. Dr. Mustafa TANÇ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti

Tablo 2: Doktora Programı Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI GÜZ YARIYILI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ DERS PLANI

Tez adı: Neva'i Mecalisü'n-Nefa'is metin-inceleme (2 cilt) (1990) SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ/TÜRK DİLİ ANABİLİM DALI

BALTA KELİMESİNİN KÖKENİNE DAİR

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ DÖRT YILLIK-SEKİZ YARIYILLIK DERS PROGRAMI

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

BAHAR YARIYILI KAYNAK KİTAPLARI

KİTÂBİYAT KARAHAN, AKARTÜRK (2013), DÎVÂNU LUGATİ T-TÜRK E GÖRE XI. YÜZYIL TÜRK LEHÇE BİLGİSİ, TDK YAY., ANKARA.

ÖZGEÇMİŞ. : Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. : :

Dünyadaki milletlerin temel yapısını aile kurumu teşkil eder. Her aile üyesi için de farklı

ERZİNCAN AĞIZLARINDAKİ OTUR-LAN- VE SUVAR-LAN- ÜZERİNE

ÖZ GEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ BAHAR YARIYILI DERS PROGRAMI

Dersin Kodu ve Adı Tarih Saat Yer Gözcü CLE-102 Türkiye Türkçesi Şekil Bilgisi F. ERSOY

Doç.Dr. ENGİN ÇETİN ÖZGEÇMİŞ DOSYASI

DOÇ. DR. SERKAN ŞEN İN ESKİ UYGUR TÜRKÇESİ DERSLERİ ADLI ESERİ ÜZERİNE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ÖZGEÇMİŞ. Tezler. Akademik Unvanlar. Adı Soyadı: Erkan DEMİR Doğum Tarihi: Ünvanı: Yrd. Doç. Dr. Öğrenim Durumu: Doktora

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Erkan DEMİR 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Doktora. Tezler. 5.

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Afyonkarahisar Kocatepe

Eski Türkçe kı Ünlemi ve Bunun Anadolu Ağızlarındaki kı/gı Ünlemiyle Karşılaştırılması 1

FUNDA KARA VE ZEBÂN-I TÜRKÎ (KÉLÜR-NÂME) İNCELEME-METİN-DİZİN ADLI ESERİ

DEDE KORKUT KİTABI NDA tur- FİİLİ

NER TERİMİNDEN HAREKETLE TÜRK MİTOLOJİK DEĞERLERİNİN SÜNNET TÖRENLERİNE ETKİSİ THE EFFECT OF TURKISH MYTHOLOGICAL VALUES TO

KIŞ WINTER 2011 SAYI NUMBER 3 SAYFA PAGE ÖZET

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Çin in Ming Döneminde Yapılmış olan Türkçe-Uygurca Sözlük: Ġdikut Mahkemesi Sözlüğü (1997 Ankara)

: Prof.Dr. Şerif Ali BOZKAPLAN HELVACI 01/08/1962. Buca Eğitim Fakültesi. Buca Eğitim Fakültesi

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I

ARGOLA MI ESK TÜRKÇE B R KEL ME: GACI. ( Gaci An Old Turkish Word Which Has Become a Slang Expression)

Hasan Özer - Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin Marmaravi Usul-ı Vusul-ı İlahiyye (metin-incelemegramatikal

(TÜRKÇE) I. (Ana sayfada görünecektir.)

3. Emine Yılmaz Ceylan, Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi, TDK yay., 675, Ankara 1997.

Yüksek Lisans Öğretim Programı Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

TARİH BÖLÜMÜ EYLÜL DÖNEMİ STAJ GRUPLARI

TÜRÜK Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 2014 Yıl:2, Sayı:3 Sayfa:1-5 ISSN:

Öğretim Üyesinin Adı: Yrd. Doç. Dr. Milena Yordanova

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

Journal of International Social Research, Volume: 4, Issue: 19, Fall 2011, s

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ FİNAL PROGRAM VE GÖZETMENLİKLERİ CUMARTESİ

Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu)

BURSA YERLİ AĞIZLARINDA BİRİNCİL UZUN ÜNLÜLER ÜZERİNE ON PRIMARY LONG VOWEL IN NATIVE DIALECTS OF BURSA

DR. MUSTAFA SARI, TÜRKÇEDE ART ZAMANLI DEĞİŞMELER (YÜZ HADİS YÜZ HİKÂYE ÖRNEĞİ), PEGEMA YAYINCILIK, ANKARA 2007, 358 S.

A FEW NOTES ON NORTHWEST ANATOLİAN MANAV TURKMEN LOCAL DIALECTS

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

GÖKTÜRK HARFLİ YAZITLARDA gali EKİ ÜZERİNE

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI

ÖZGEÇMİŞ Doç. Dr. BÜLENT ÖZKAN

SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ

Arş. Gör. İlker YİĞİT

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TÜRKÇEDE ÜÇÜNCÜ GRUP (ARA) EKLER

PROF. DR. MUSTAFA ARGUNŞAH IN DİL VE EDEBİYAT YAZILARI

Dr. Mikail CENGİZ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkoloji Fakültesi

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

LİTVANYA TATARLARI EL YAZMALARINDAKİ TÜRKÇE MİRAÇNAMEDE BAZI ARKAİK KELİMELER ÜZERİNE

İstanbul Üniversitesi. İstanbul Üniversitesi. Marmara Üniversitesi. Yrd. Doç. Yeni Türk Dili Bartın Üniversitesi 2011

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

ÖZGEÇMİŞ : : cuneyt.akin@hotmail.com

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Türkiye Türkçesi Ağızlarının Araştırılması Tarihi ve Ağız Atlasları (Görsel Sunum)

OKUMAK KELİMESİ ÜZERİNE İNCELEME

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Güvenevler Mahallesi Cinnah Caddesi No:16/A Çankaya-ANKARA

ORTA ASYA (ANONİM) KURAN TERCÜMESİ ÜZERİNDE ÖZBEKİSTAN DA YAPILMIŞ BİR İNCELEME. ТУРКИЙ ТAФСИР (XII-XII acp) *

Eğitim-Öğretim Yılı: Eğitim-Öğretim Dönemi: Güz ( X ) Bahar ( )

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Dr. Mikail CENGİZ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkoloji Fakültesi

Fırat Üniversitesi İNSANİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ÖZGEÇMİŞ. 5. Akademik Unvanlar: Yardımcı Doçentlik Tarihi : Yönetilen Yüksek Lisans ve Doktora Tezleri: 6.1. Yüksek Lisans Tezleri:

Ders Adı : TÜRK HALK EDEBİYATI III Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü +90(312) ( )

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

SESBİLİM ÇALIŞMALARI. Prof. Dr. İclâl ERGENÇ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Mesken Genel Durum Listesi

Türkçede Orta Hece Düşmesi

Transkript:

The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Volume 3 Issue 2, p. 33-40, Winter 2010 BALKIMAK FİİLİ VE OĞUZ TÜRKÇESİNDE Y- ~ B- DEĞİŞMELİ KELİMELER THE VERB BALKIMAK AND Y- ~ B- ABELIAN WORDS IN OGHUZ TURKISH Yrd. Doç. Dr. Ayten ATAY Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Abstract There are some noun and verb derivatives of the verb balkımak, which explained as shining and blazing in different resources,: balkış brightness, illumined, balkı beautiful, bright, smart, balkır blink, flash, balkız blink, balk blink, flash, barkı - shining The verb balkı- should have been the variant of the verb yalkı- coruscate that begins with b-. There are other samples of y- ~ b- variations: yart ~ bart (DLT. water glass ), yudutmak ~ budutmak (DLT. To kill someone by freezing in cold), yulak ~ bulak spring, well spring, fountain, yoz ~ boz ~ bor wild, unimproved and uncultivated land; uncultivated hardpan, yaldır yaldır~ baldır baldır gleamingly In conclusion the root of the verb balkı- should be searching by connecting to the verbs yalkı- ~ yılkı- ~ ılkı- This is also the *ya- verb root which has derivatives like yan-, yal-, yak-, yar-, yaru-, yaşu-, The verb structure of balkımak should be illumined by connecting to the verb yalkı- In such a case balkı-(~ yalkı-) was formed by adding +ı/+i to yalk (~balk: blink, flash) the noun type which was derived from yal- by adding -k Key Words: Turkish, balkı- ~ yalkı-, verb, shining, derivative Öz Çeşitli kaynaklarda parlamak, ışık saçmak şeklinde açıklanan ve daha çok Eski Türkçeden sonraki metinlerde gördüğümüz balkımak fiiliyle ilgili bazı isim ve fiil türevleri vardır: balkış parlaklık, aydınlık, balkı güzel, parlak, süslü, balkır parıltı, şimşek, balkız parıltı, balk şimşek, parıltı, barkı- parlamak... Balkı- fiili, yalkı- parıldamak fiilinin b- li varyantı olsa gerekir. Türkçede y- ~ b- değişiminin başka örnekleri de vardır: yart ~ bart (DLT. su içilen bardak ), yudutmak ~ budutmak ( DLT. soğukta dondurarak öldürmek ), yulak ~ bulak kaynak, pınar, çeşme, yoz ~ boz ~ bor vahşi, sürülmemiş ve ekilmemiş yer; işlenmemiş sert toprak, yaldır yaldır ~ baldır baldır parıl parıl... Sonuç olarak balkı- fiilinin kökünü yalkı- ~ yılkı- ~ ılkı- fiiliyle ilgi kurarak aramak gerekir. Bu da yan-, yal-, yak-, yar- ~ yaru-, yaşu- gibi türevleri olan *ya- fiil köküdür ; balkımak fiilinin yapısını ise yalkı- fiiliyle ilgi kurarak aydınlatmak gerekir. Bu durumda balkı- (~ yalkı-) fiili, yal- fiilinden -k ile yapılmış olan yalk (~ balk: şimşek, parıltı) isim şekline, +ı- / +i- eklenmesiyle oluşmuş bir fiildir.

Balkımak Fiili ve Oğuz Türkçesinde y- ~ b- Değişmeli Kelimeler 34 Anahtar Kelimeler: Türkçe, balkı- ~ yalkı-, fiil, parlamak, türev Çeşitli kaynaklarda parlamak, parıldamak, ışık saçmak (Dilçin 1983: 24) şeklinde açıklanan ve daha çok Eski Türkçeden sonraki metinlerde gördüğümüz balkı- fiiline Göktürk ve Uygur metinlerinde rastlanmıyor. Eskiden yeniye diğer dönemlerde fiil şöyle geçer: Harezm T. Kıs.Enb.da balķı- parlamak, ışıldamak, balķın- parlamak, ışık saçmak (Ata 1997b: 72) ǾAbduǿl-Muŧŧalibniŋ alnıda nūr balķıp KaǾbe tamınġa tüşdi (180r7), Mevlî Ǿazze ve celle Ādemni ķamuġ körklügler birle bezedi, tişlerindin nūr balķınur ėrdi (7r12) (Ata 1997a: 256, 11), Kıpçak T.de balkı- parlamak, ışıldamak (Toparlı vd. 2003: 23), Eski Anad. T. Dede Korkut ta balkı- parlamak, ışıldamak (Ergin 1997b: 37). Dede Korkut tan şu örneği tespit ettik: ilerü yatan deñizi deldüm, kiçdüm, öteki úara ŧağuñ bir yanında alnı başı balkır bir er gördüm. (207-2 ) (Ergin 1997a: 202). Tatar T.de balkı- parlamak, ışıldamak, balkıt- aydınlamak, balkuv parlamak işi (Şahin 1999: 315) Soñgı tapkır koyaş balkıdı: Son defa güneş parladı. (427/2) Çulpan kalka, tañ ata/ Tugan cirné balkıta: Çolpan yükselir, tan atar / Memleketimizi aydınlatır. (Şahin 1999: 235, 279); Anad.ağz.da balkımak, parlamak, parıldamak, göz alıcı güzel olmak: Ne güzel kız, balk balk balkıyor. (Nuh *Sincanlı-Af; Gençali *Yeşilova-Brd; *Sarayköy köyleri, Kiremitçi-Dz; Eymir *Bozdoğan-Ay vs.); balgımak (*Bor-Nğ), balkımak şimşek çakmak (Nuh *Sincanlı-Af. vs. ) (DS II: 508), balkamak güneş doğmak (Höketçe *Saimbeyli-Ada) (DS II: 507) gibi şekil ve anlamlarla geçer. Anadolu ağızlarında şimşek çakmak anlamında balk- ~ balg- fiil şekilleri de görülür: balk- ( Hisarköyü *Sarayköy-Dz; -Ur, -Gaz, -Mr; *Reyhanlı-Hat), balg- (-Brd) (DS II: 508) Balkı- fiiliyle ilgili görülen bazı isim ve fiil türevleri ise şunlardır: Tatar T.de balkış parlaklık, aydınlık. 397/2 (Şahin 1999: 315); Türkmen T.de balkıl ve uzatılmış balkıldamak ışıldamak, parlamak, parıl parıl parlamak (Kara 2001: 259), balkıldamak parlamak, parıldamak (göz ve yıldızlar hakkında), yıldız balkıldadı: yıldız parladı ( Tekin vd. 1995: 46); balkı güzel, parlak, süslü (Dilçin 1983: 24); Anad.ağz. balkı çok güzel (insan) (* Ilgın-Kn) (DS II: 507), balkır parıltı (-Brs, * Kemerburgaz-İst) ; balkır şimşek (*Kadınhanı-Kn; -Ed) (DS II: 507 ) ; balkız parıltı balgız (-Ada) ( DS II: 508), balgız güzel, sevimli (Yayla *Tefenni-Brd) (DS II: 504), şimşek ( Körküler *Yalvaç-Isp), balkıs (-Gr ve köyleri), balkız ( Körküler *Yalvaç-Isp; -Ba ve çevresi ; Baklalı *Çatalca-İst; -Ada; Kayapa-Ed; *Lüleburgaz ve çevresi- Krk) (DS II: 507). Balkı- fiilinin gövdesi diyebileceğimiz balk kelimesi ise çeşitli kaynaklarda şöyle geçmektedir: Anad. ağz. balk 1.şimşek. Balk oynuyor. ( İğdir *Çivril-Dz; *Emet-Kü; * Antakya-Hat; Akkışla * Bünyan-Ky ve köyleri) (DS II: 506), 2. Gece açık havada ufkun herhangi bir yönünde görülen parıltı (-Ky ve köyleri) (DS II: 507); balk oynamak parlamak (Çavdarhisar *Emet-Kü) (DS II: 508); balķ urmaú parlamak, parıldamak, ışık saçmak (Dilçin 1983: 24). Kelimenin ikileme şekli de ağızlarda kullanılır: balk balk sık sık şimşek çaktığını, açık havanın ve ayın parlaklığını anlatmak için balkımak fiilinin zarfı olarak kullanılır; parıl parıl: Havada hiç bulut yok, balk balk balkıyor. (-Gaz; Taşoluk *Göksun-Mr ) (DS II: 507)

35 Ayten ATAY Balk kelimesi Anadolu ağızlarında balık şeklinde de görülür: balık oynamak parlamak, parıldamak (Çeliş, Kozluca, Arvatlı-Brd, -İz); balıklamak parlamak, parıldamak (Karamanlı *Tefenni-Brd) (Ds II: 508). Balk kelimesi gibi kullanılan bark şekline de rastlandığını belirtmek gerekir: Türkmen T.de bark urmak 1. parıldamak, 2. güzel ve kesif koku yaymak (Kara 2001: 159). Bu isimden balkımak benzeri barkımak parlamak, parıldamak (-Ks) (DS II: 508), barķımak parlamak, parıldamak, ışık saçmak (Dilçin 1983: 24)fiili yapılmıştır. Şunu belirtmeliyiz ki balk ve bark kelimeleri birbirinin aynı kelimeler değildir. Aynı fiilin r ve değildir. l li gövdelerinden türemiş iki ayrı kelimedir, burada r ~ l değişimi söz konusu Bark kelimesi, Arapça bāriķ parıldayan (Devellioğlu 1992: 88) kelimesini hatırlatıyor. Fakat unutmamalı ki bāriķ kelimesi sıfattır, Arapçada bu kelimenin isim şekli ise bāriķa ( şimşek, yıldırım parıltısı )dır (Devellioğlu 1992: 88), bark kelimesi ise isimdir. Balk ve balkımak kelimeleri yansıma kelimeleri de hatırlatıyor. Hamza Zülfikar, Türkçede Ses Yansımalı Kelimeler adlı eserinde bılk bılk etmek, bılkı-, bılkın-, bılkak, bılkık, bıllık bıllık etmek, bulk bulk etmek, bulka- gibi önses b- li yansıma kelime örnekleri vermiş ve bunların kaynama, ekşime, çürüme vb. olaylarla kabarıp sönme, dalgalanmayı anlattığını belirterek (1980: 166) parlamak anlamından bahsetmemiştir Bize göre söz konusu balkı- fiili, yalkı- fiilinin b- li varyantıdır, yalkı- fiili de parlamak, parıldamak anlamıyla geçmektedir. Anadolu ağızlarıdaki ılkı- serap görünmek (-Kn) (DS VII: 2473) ile yalkım ~ alkım gökkuşağı, ışık (Türkçe Sözlük 1988: 53) kelimeleri karşılaştırılabilir. Tıpkı balkı- ~ barkı- benzeri yalkı- ~ yarkı- şekilleri de vardır. Kanaatimize göre bark kelimesi, yark [( Kazak T. cark etüv âniden parlamak (Oraltay 1984: 94), Kırgız T. carka parıltı (Yudahin 1988: 182)] şeklinden; balk kelimesi de yalk şeklinden değişmedir ve bu kelimeler de ya-l-, ya-r-, ya-ş-, ya-k-, ya-n- gibi gövdelerinden türemiş alkım ~ yalkım gökkuşağı (Türkçe Sözlük 1988: 53); yalın genel olarak alev (Türkçe Sözlük 1988: 1585), Kıpçak T. yarkın parlaklık, parıltı, şimşek (Toparlı 2003: 312), Kırgız T. carkın aydın, göz alıcı, ışık, nur topu (Yudahin 1988: 182); Neh.Fer. yaruk Işık, aydınlık Yana bir ùayifalar kelgeyler yüzleri tolun ay teg yaruú bolġay (241/9) (Eckmann 1956: 166), yaktı parlak, aydınlık, parlaklık (Kadri 1945: 759), DLT. yaşın şimşek (Atalay 1986: III/22) gibi türevleri olan *ya- fiiline dayanırlar. Türkçede y- ~ b- değişmesinin başka örnekleri de görülmektedir. Çeşitli kaynaklarda şu örnekler geçer: yurbag ~ burbag: DLT.de sürüncemede işi uzatma, işi yarına bırakma (I/461) yart ~ bart: DLT.de su içilen bardak Oğuzca. (I/341). Besim Atalay, DLT. ün dipnot kısmında, basma nüshada bu bart kelimesiyle bundan sonra gelen iki kelime, yani bart burt tutmak ansızın bir yandan yakalamak (I/341) ve daha sonra, karabasan anlamına gelen burt kelimelerinin yazma nüshada y ile yart ve yart yurt ve yurt şeklinde (I/341) olduğunu belirtmektedir. yart yurt tutmak ~ bart burt tutmak: (I/341). DLT.de ansızın bir yandan yakalamak

Balkımak Fiili ve Oğuz Türkçesinde y- ~ b- Değişmeli Kelimeler 36 yuđutmak ~ buđutmak: DLT.de soğukta dondurarak öldürmek (II/302) şeklinde geçer. Besim Atalay, eserin dipnot kısmında, yudhuttı-yudhutur-yudhutmak şeklinde geçen kelimelerin yanlış yazılmış olması gerektiğini, bunların doğrusunun b ile budhuttıbudhutur-budhutmak olacağını, çünkü bugün buymak, buydurmak kelimelerinin var olduğunu belirtir (II/32); ancak çeşitli kaynaklarda,örnek olarak Kıpçak T.de yut soğuğun şiddetinden hayvanların telef olması (Toparlı vd. 2003: 330), DLT.de yut kışın soğukta hayvanları öldüren felaket (III/142) şekillerinde açıklanan yut kelimesine de rastlanır. Yine DLT.de yutıktı yılkı yutıktı, yılkı yutadı ( yılkı ve davar kardan öldü.) bu, soğuktan yılkı ve davar öldüğü zaman söylenir. (III/76) şeklinde yut kelimesinden yapılmaş yutıkmak ile ilgili açıklamalar bulunur. Çeşitli kaynaklarda buy- soğuktan donmak ( Toparlı vd. 2003: 330,39) fiilinin de geçmesi, kelimenin hem b- li hem y- li şekillerinin olduğunu gösteriyor. yoruk ~ yorık ~ borık: DLT.de gidiş, huy (I/378)şeklinde açıklanır. Besim Atalay, DLT. dipnotunda borık kelimesinin basma nüshada borık şeklinde olduğunu, yazma nüshada borık şeklinde iken kırmızı mürekkeple ilk harfin altına bir nokta konarak yorık biçimine sokulduğunu belirtir; ancak kelimenin eserde b harfinde gelmesi (I/378) de ilgi çekici bir ayrıntıdır. Bu da kelimenin yanlış yazılmadığını, yorık ve borık şeklinde kullanıldığını gösteriyor.kaşgarlı bu kelimeyi borık huy, gidiş, insanlarla geçiniş, beg borıkı neteg: Beyin gidişi, huyu nasıldır? (I/378) şeklinde tespit etmiş. Eserde düzenli olarak hem b- hem y- li başka kelimelerin de bulunması, bu kelimenin de yanlışlıkla borık yazılmadığını ortaya koyuyor. yuba- ~ burba-: DLT.deki er ışığ yubadı: adam işi ihmal etti, yüzüstü bıraktı, üstüne düşmedi. (III/86), er ışığ burbadı: adam işi salladı, savsakladı, üzerine düşmedi (III/275) şeklindeki açıklamalar yuba- ve burba- arasında hem ses hem anlam bakımından ilgi olduğunu gösteriyor. yubal- ~ yuban- ~ burbaş-: DLT.de karışmak (III/76). yubat- ~ burbat-: DLT.de hile etmek (II/315) (yap ~ yup: hile) ; yubattı: Ol ışığ yubattı: O, işi savsaklattı, başkasına işi savsaklamayı emretti. Bu kelimenin asıl manası hile etmektir; Oğuzlar, Ol anı yubaladı derler ki o, onu aldattı. demektir.(ii/315); burbattı Ol anıng ışın burbattı: O, onun işini karıştırdı ve geciktirdi.(ii/327) yulak ~ bulak: Kıs.Enb.da yulaķ küçük su pınarı (3v3) (Ata 1997b: 142, 723), bulaķ çeşme, pınar (176v19) (Ata 1997b: 142 ); Yeni Tar.Söz. de bulak kaynak, pınar, çeşme (Dilçin 1983: 39), Kıpçak T.de bulak göl, kaynak, memba, pınar (Toparlı vd. 2003: 37)şeklinde geçmektedir. Clauson da bulak kelimesi yanında yulak kelimesini vererek bu kelimelerin kaynak, pınar anlamlarıyla aşağı yukarı anlamdaş olduğunu belirtir(1972: 336). yoz ~ boz ~ bor: yoz 1.vahşi, 2. yavan, bayağı, 3. zararlı, 4. sürülmemiş ve ekilmemiş (yer) (Dilçin 983: 251); Kıpçak T. yozlamak koyun kısır kalmak (Toparlı vd. 2003: 327) ; Yeni Uygur T. bozyer sürülmemiş toprak, boz yer açmak: sürülmemiş toprağı tarla haline getirmek (Necip 1995: 50), Kazak T. boz 1. yüksek yerlerde biten bir nevi bitki, 2. kurak yer (Oraltay 1984: 46), boz sürülmemiş toprak (Dilçin 1983: 38), Anad. ağz.da boz okumamış, olgunlaşmamış basit adam ( *Kilis-Gaz; -Mr; -Yz; Taçın-Bünyan-Ky) (DS II: 748), bozlamak tarla boş kalmak, sürülmeden kalmak (Karakuş köyleri *Ünye-Or) (DS II: 751); bor 1. yağmurdan sonra toprağın üstünde meydana gelen tuzlu beyaz tabaka (-Af), boraz (Kösten *Honaz-Dz ), 2. taşlık, işlenmemiş sert toprak, ekilmemiş tarla (-Af, *Uluborlu, *Senirkent-Isp vs.), borak (Bornova-İz), boraz (Gönen-Isp), bur ( *Maçka-Tr), 3. yollarda havaya kalkan toz (*Polatlı*-Ank), 4. kireç, tebeşir, beyaz toprak

37 Ayten ATAY (Doğanbey *Beyşehir, Argıthanı *Ilgın, Bisse-Kn) 5. taşların güneye bakan yüzünde oluşan yosun (Bulut *Akşehir-Kn) (DS II: 737); Kazak T. bor tebeşir (Oraltay 1984: 48) ; Yeni Tar. Söz. borlaġ ~ bozlaġ sürülmemiş tarla (Dilçin 1983: 37). bozmak yoz- ~ boz-: Süh. Nev. yoz- silmek, dağıtmak (4114.beyit) (Dilçin 1991: 653) ; bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak, dokunmak, zarar vermek, kötü duruma düşürmek, geçersiz bir duruma getirmek... bırakmak, dağıtmak (Türkçe Sözlük,1988: 218). yaldır yaldır ~ baldır baldır: Anad. ağz. baldır baldır parıl parıl (-Gaz) (DS II: 502) ; yaldır yaldır parıl parıl (Dilçin 1983: 231) yaldırdamak ~ baldırdamak: baldırdamak parlamak, parıldamak ( Bağyaka *Finike-Ant) (DS II: 508), yaldırdamak ışık yansımak, parlak bir nesne parlayıp sönmek (- Sn; *Antakya-Hat) (DS XI: 4133). baz ~ yat: DLT.de baz yat, yabancı, garip (III/148,159). balçık ~ yalçık: Anadolu ağz. yalçık buzun, donun sıcaktan erimesiyle oluşan çamur: Yalçık tarlada çift sürülmez. (Çöplü *Çivril-Dz) (DS XI: 4143). Yukarıda da belirttiğimiz gibi balkı- fiili, yalkı- fiilinin y- ~ b- değişmeli başka bir şeklidir. Bu durumda balkı- ile kök ve anlam itibariyle ilgili görünen bazı türevleri y- li şekillerle karşılaştırmak mümkündür. Balkı- fiiliyle kök ve anlam bakımından ilgi kurabileceğimiz kelimelerden biri baldız kelimesidir. Bu kelime Anad. ağızlarında baldız şimşek (-Ba; *Mustafa Kemal Paşa-Brs) (DS II: 506), baldız çakmak şimşek çakmak (*Edremit-Ba), baldız oynamak şimşek çakmak (-Ba); Yeni Tar.Söz.de baldızık ilk ve sonbaharda tan vakti doğan bir yıldız (Dilçin 1983: 23) şeklinde geçer. Bu kelime ile, çeşitli Türk şivelerinde y- li yaldız ~ yalduz ~ yuldız ~ yulduz ~ yulđuz, hatta y si düşmüş ıldız ~ ulduz (Toparlı vd. 2003: 321) gibi şekilleri olan yıldız kelimesi arasında bağ kurulabilir. Kanaatimizce hem baldız kelimesi hem yaldız ~ yıldız kelimesi, yaldır parıl, ışıl kelimesinin Altay dillerinde var olan r // z (Es.T. yaz: ilkbahar =Mo.niray=Ma.narhun= Ko.nyerim=Çuv.sur (Tuna 1992: 25) denkliğiyle kullanılan şekilleridir. Balkı- fiiliyle kök ve anlam bakımından ilgili gördüğümüz balkı güzel, parlak, süslü (Dilçin 1983: 24); balkı çok güzel (insan) (* Ilgın-Kn) (DS II: 507) kelimesi de y li yalkı kelimesi ile karşılaştırılabilir. Anad ağz.da yalkı ışın (-Kn) (DS XI: 232) anlamıyla geçmektedir. Balkı- ile aynı kökten geldiğini düşündüğümüz başka bir kelime bark kelimesidir. Bu kelime Türkmen T.de bark urmak şimşek çakmak, bark urmak parıldamak, güzel ve kesif koku yaymak (Kara 2001: 159) şeklindedir.bu isimden barkımak fiili yapılmıştır, barkımak parıldamak, ışık saçmak (Dilçin 1983: 24). y li şekillere baktığımızda aynı karşılıkları bulmaktayız: Kırgız T.de yarkı- > carkı- parlamak, yıldıramak (Yudahin 1988: 182) Yine balkı- ile ilgili gördüğümüz baldır parıl kelimesi de daha çok ikileme olarak kullanılan yaldır ~ yaltır kelimesiyle [( yaldır yaldır: parıl parıl) (Dilçin 1983: 231)] karşılaştırılabilir. Baldır kelimesi de yaldır kelimesi gibi ikileme olarak kullanılır: Anad. ağz. baldır baldır parıl parıl (-Gaz) (DS II: 502).

Balkımak Fiili ve Oğuz Türkçesinde y- ~ b- Değişmeli Kelimeler 38 Sonuç olarak balkı- fiilinin kökünü yalkı- ~ yılkı- ~ ılkı- fiilinin köküyle ilgi kurarak aramak gerekir. Bu da kanatimizce yan-, yal-, yak-, yar- ~ yaru-, yaşu- gibi türevleri olan *yafiil köküdür ; balkı- fiilinin yapısını ise yalkı- fiiliyle ilgi kurarak çözmek gerekir. Bu durumda balkı- (< yalkı-) fiili, ya-l- [yal-: yalınmak, alevlenmek, güneş yüzü yalayarak çalıp karartmak, ot yaldı: ateş alevlendi. (Atalay, 1986: DLT III/63); Teleüt T. çal- ışık saçmak, parıldamak (Sırkaşeva 2000: 11)] fiilinden k ile yapılmış yalk [(görk, bark vs.) (Banguoğlu 1990: 250)] isim şekline + ı- / +i- eklenmesiyle oluşmuş bir fiildir. Eski Türkçe önses y- nin Tuva ve Hakasçada ç; Kazak, Karakalpakçada j ; Kırgız, Karaçaycada c ; Tatar şivelerinden bazılarında c yanında j, ts, dz, z, Altaycada d (Tuna 1992: 11) olması, genel Türkçeye has önses ünsüz değişmelerindendir: Anad. ağz. yalbır yalbır parıl parıl (-Dz, -Bo vs.) (DS.1979: 4142); Teleüt T. d albıra- yanmak (Sırkaşeva 2000: 21); Kırgız T. calbırt tutuşma, alev (Yudahin 1988: 167); Teleüt T. d ılbırkay kaygan, dümdüz (Sırkaşeva 2000: 28) ; Türkmen T. yaldıra- (Kara 2001: 130), Kırgız T. caltıra- yıldıramak, yalabımak (Yudahin 1988: 171), Tatar T. yaltıra- (Şahin 1999: 117,14/13), Kazak T. caltırav parlamak, ışıldamak (Oraltay 1984: 89), Teleüt T. d altıra- parıldamak (Sırkaşeva 2000: 21) vs. Yukarıda çeşitli kaynaklardan tespit ettiğimiz DLT. yurbag ~ burbag sürüncemede işi uzatma, işi yarına bırakma (I/461), yart ~ bart su içilen bardak (I/341), yuđutmak ~ buđutmak soğukta dondurarak öldürmek (II/302) ; yoruk ~ yorık ~ borık gidiş, huy ( I/378) ; bulak kaynak, pınar, çeşme (Dilçin 1983: 39), yulaķ küçük su pınarı (3v3) (Ata 1997b: 142, 723); boz sürülmemiş toprak (Dilçin 1983: 38) ; yoz 1. vahşi, 2. yavan, bayağı, 3. zararlı, 4. sürülmemiş ve ekilmemiş (yer) (Dilçin 1983: 251) ; yalçık buzun, donun sıcaktan erimesiyle oluşan çamur (Çöplü *Çivril-Dz) (DS XI: 4143); baldır baldır ~ yaldır yaldır parıl parıl (-Gaz) (DS II/502) gibi kelimeler, çok az da olsa y- ~ b- değişmesini akla getiriyor. Bu kelimelerde asli önses y- mi yoksa b- midir, örneklerden bunu tespit etmek zor olsa da y- nin çeşitli Türk şivelerindeki asli durumu ve Altay dillerindeki değişmeleri göz önüne alınırsa y- nin bazı kelimelerde değişerek b- ye dönüştüğü söylenebilir. Bu değişimi taşıyan kelimelerin Orta Türkçeden itibaren, DLT den başlayarak görülmesi de ilgi çekici bir durumdur. Örneklerin özellikle DLT.de yer alması, bu değişimin Oğuz Türkçesine ait olduğu izlenimini veriyor. Bilindiği gibi Divan da Oğuzlara oldukça önemli bir yer verilmiş ve asıl Hakaniye Türkçesinden sonra, en çok bu şiveye ait kelimeler zaptedilmiştir ( Caferoğlu 1984: 42). Örnek olarak Kaşgarlı, yukarıda saydığımız y- yanında b- taşıyan örneklerden bart su içilen bardak (I/341) kelimesini de Oğuzca olarak açıklamıştır. Balkı- fiilinin Harezm ve Kıpçak T.de de görülmesi, bu şivelerde Oğuz dil özelliklerinin mevcut olmasından kaynaklanıyor olabilir. Kıpçakların uzun müddet Türkmenlerle birlikte yaşamaları neticesinde Kıpçakça da Türkmence ile yakın temasta bulunmuştur. Türkmence ve Kıpçakçanın eserlerde karışması, Kıpçakça denilen eserlerin Kıpçak-Türkmen grubu diye isimlendirilmesine bile sebep olmuştur (Karamanlıoğlu 1994: XIX). Harezm T. de kısmen Oğuz (Türkmen) ve Kıpçak yerli ağızlarının etkisi altında Karahanlıcadan teşekkül eden bir Orta Asya Türkçesi edebiyat dili (Toparlı 1998: 10) olduğuna göre Oğuzca unsurların bulunması kaçınılmazdır. Bu y- ~ b- meselesinde başka bir görüş ise bunların belki de Ana Altaycadan kalmış, y- yanında b- yi de taşıyan dil yadigârları olmalarıdır. Fakat elimizdeki kaynaklarda şimdilik bu değişimi aydınlatacak fazla bilgi yoktur. KAYNAKÇA ATA, Aysu, (1997a). Nāśırü d-dįn Bin Burhānü d-dįn Rabġūzį Kıśaśü l-enbiyā-i,giriş, Metin, Tıpkıbasım, Ankara: TDK

39 Ayten ATAY ATA, Aysu, (1997b).Nāśırü d-dįn Bin Burhānü d-dįn Rabġūzį Kıśaśü l-enbiyā-ii, Dizin, Ankara: TDK ATALAY, Besim, (1986). Divanü Lugati t-türk Tercümesi-I, II, III, Ankara: TDK BANGUOĞLU, Tahsin, (1990). Türkçenin Grameri, Ankara: TDK CAFEROĞLU, Ahmet, (1984).Türk Dili Tarihi, İstanbul: Enderun Yayınevi CLAUSON, Sir Gerard (1972). An Etymological Dictionary Of Pre- Thirteenth-Century Turkish, Oxford Derleme Sözlüğü (DS) (1965). II. Cilt, Ankara: TDK Derleme Sözlüğü (DS) (1979). XI. Cilt Ankara: TDK Derleme Sözlüğü (DS) (1974). VII. Cilt Ankara: TDK DEVELLİOĞLU, Ferit,(1992).Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara DİLÇİN, Cem, (1983). Yeni Tarama Sözlüğü, Ankara: TDK DİLÇİN, Cem, (1991). MesǾūd Bin Ahmed Süheyl u NevBahār, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi ECKMANN, János, (1956 ).Nehcü l-feradis, II. Metin, Ankara: TDK ERGİN, Muharrem (1997b). Dede Korkut Kitabı-II, İndeks Gramer, Ankara: TDK ERGİN, Muharrem (1997a). Dede Korkut Kitabı-I, Giriş-Metin- Faksimile, Ankara: TDK KADRİ, Hüseyin Kazım (1945). Türk Lūgati, Türk Dillerinin İştikakı ve Edebi Lugatleri, Cilt 4, Cumhuriyet Matbaası KARA, Mehmet (2001). Türkmence, Ankara: Akçağ KARAMANLIOĞLU, Ali Fehmi (1994).Kıpçak Türkçesi Grameri, Ankara: TDK NECİP, Emir Necipoviç (1995). Yeni Uygur Türkçesi Sözlüğü (Rusçadan Çeviren: İklil Kurban), Ankara: TDK ORALTAY, Hasan, (1984)., Kazak Türkçesi Sözlüğü, Tercüme: Nuri Yüce, Saadet Pınar, İstanbul: TDA SIRKAŞEVA L.T.Ryumina ve Kuçigaşeva N.A. (2000). Teleüt Ağzı Sözlüğü (Çev.Şükrü HalūkAkalın, Caştegin Turgunbayev) Ankara: TDK ŞAHİN, Erdal (1999). Yurt Konulu Tatar Cırları, Ankara: TDK TOPARLI, Recep, Vural Hanifi, Karaatlı Recep (2003), Kıpçak Türkçesi Sözlüğü, Ankara: TDK TOPARLI, Recep (1998). Harezm Türkçesi, Tokat Türkçe Sözlük (TS) (1988). Ankara: TDK TEKİN, Talat, Ölmez Mehmet, Ceylan Emine, Ölmez Zuhal, Eker Süer (1995).Türkmence- Türkçe Sözlük, Ankara: Simurg

Balkımak Fiili ve Oğuz Türkçesinde y- ~ b- Değişmeli Kelimeler 40 TUNA, Osman Nedim (1992). Altay Dilleri Teorisi, Türk Dünyası El Kitabı, Cilt-II, s. 7-58 Ankara: TKAE YUDAHIN, K.K. ve Taymas Abdullah (1988).Kırgız Sözlüğü, Ankara: TDK ZÜLFİKAR, Hamza (1980). Türkçede Sesyansımalı Kelimeler, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Doçentlik Tezi, Ankara