Cumhurba kan Johannes Rau taraf ndan yap lacak. «Berlin Konu mas» Korkmadan ve hayal kurmadan: Almanya da birlikte ya am



Benzer belgeler
1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Firmadaki Mevcut Öğrenme Faaliyetleri 2.2. Aşama

Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

TEDAŞ Dışında Bir Elektrik Tedarikçisinden Elektrik Almak İçin Hangi Koşullar Gerekmektedir?

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

SİRKÜLER 2009 / İşsizlik Ödeneği Almakta Olan İşsizleri İşe Alan İşverenlere Yönelik Sigorta Primi Desteği

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK VE ÖNEMİ ÇEVRE VE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ İLE İLİŞKİSİ. Gürbüz YILMAZ Makina Mühendisi A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

Temel Kendini Değerlendirme Aracı

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

NİSAN 2013 SAYI:16 ŞEHİRLER ÇOCUKLARIMIZA GÖRE OLSUN

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

MY16 Bulut PBX Benimseme Teklifi Hüküm ve Koşulları

Amacımız Fark Yaratacak Makine Mühendisleri Yetiştirmek - OAIB Moment Expo

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

MÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi. Kapanış Konuşması. 27 Mayıs İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri,

WICHTIGER HINWEIS: Bitte fertigen Sie keine Kopien dieses Fragebogens an!

Devir, sanal itibar devri!

Girişimcileri destekleyen

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

Farklı Televizyon Yayın Ortamlarında Aynı Anda Farklı Reklam Yayını Bir Koltuğa İki Karpuz Sığar mı?

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

AİLELERİN YAŞADIKLARININ BETİMLENMESİ

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

UNIVERZITET U TRAVNIKU PRAVNI FAKULTET SOSYAL HUKUK SOSYAL GÜVENLİK T-152/14 MURAT VELİ ÇAKIR

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÖNLİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI ARASINDA YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ LİSANS DÜZEYİNDEKİ PROGRAMLAR ARASINDA ÇİFT ANADAL (ÇAP) ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

GYODER SEKTÖR BULUŞMASI 28 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

2001 yılında otomotiv sektörünün dolar bazında cirosu 1997 yılı düzeyine, tekstilin cirosu ise 1999 yılı düzeyine geriledi.

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

KAMU İHALE KURULU KARARI. Toplantıya Katılan Üye Sayısı : 7 : Elektrik ihtiyacının temini.

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (KOSGEB) KOBİ VE GİRİŞİMCİLİK ÖDÜLLERİ UYGULAMA ESASLARI

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi,

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

WICHTIGER HINWEIS: Bitte fertigen Sie keine Kopien dieses Fragebogens an!

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

Balkanlar da Refah: Kısa Rapor

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

ARAŞTIRMA PROJESİ NEDİR, NASIL HAZIRLANIR, NASIL UYGULANIR? Prof. Dr. Mehmet AY

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Brexit ten Kim Korkar?

AVRUPA BĐRLĐĞĐ HELSĐNKĐ ZĐRVESĐ ve TÜRKĐYE. Helsinki Zirvesi

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

DOĞAN GRUBU TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ POLİTİKASI

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

YÖNETMELİK. Hacettepe Üniversitesinden: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ KANSERDE İLERİ TEKNOLOJİLER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

6. ODA MERKEZ BÜRO İŞLEYİŞİ

PROJE TEKLİF FORMU. Haydi birlikte harika bir iş çıkartalım.

Vadeli İşlemler Piyasası Bülteni

Danışma Kurulu Tüzüğü

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

ARCHİ DANIŞMANLIK VE GAYRİMENKUL DEĞERLEME A.Ş. KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ, GÖZDEN GEÇİRME RAPORU. Sayfa 1 / 7

ÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

ANADOLU DA BEYİN FIRTINASI

Transkript:

Cumhurba kan Johannes Rau taraf ndan yap lacak «Berlin Konu mas» Korkmadan ve hayal kurmadan: Almanya da birlikte ya am Tarih: 12 May s 2000 Yer : Haus der Kulturen der Welt

2 Deồerli Han mefendiler, Deồerli Beyefendiler, - Alman okullar na devam eden öồrencilerin, yak n zamanda Alman vatanda l ồ na geńenlerle birlikte, %30 u göńmen kökenli. Bu oran baz okullarda %60 a varmakta, hatta bunun da üzerine ń kmakta. - 1997 ve 1998 y llar nda Almanya y terkeden ba ka ülkelerden insanlar n say s, Almanya ya yeni gelenlerin say s ndan fazla. - 1990 ile 1998 y llar aras nda Avrupa Birliồi ińindeki iltica ba vurular n n %50 si Almanya da yap ld. Bu oran 1999 y l nda dörtte biri biraz a m t r. - Tüm iltica talebinde bulunanlar aras ndan yetkili federal daire taraf ndan tan nanlar n oran yakla k %4 olmu tur. - Sadece Türkler, Almanya da takriben 50.000 i letme kurdular ve 200.000 i yeri ańt lar. - Alman ekonomisinin, gelecekte kalifiye i gücü ań ồ olacak. Almanya daki gerńeồi gösteren, birbirlerinden tamamen farkl olmalar na kar n genel baồlant lar olan alt belirleme. Göń etmek, göńmen olmak, mülteci kontenjan, göń s n rlamas, uyum, Green Card uygulamas, iltica, zorunlu s n rd, iade edilme. Bunlar n hepsi deồi en aral klarla siyasi tart malar belirleyen kavramlar. Bir ńok sorun, bir ńok soru özel sohbetlerde de konu ediliyor ve ńoồu zaman dile getirilmeyen bir ńat mayla sonuńlan yor. Almanya da yedi milyondan fazla yabanc kökenli insan ya amakta. Bunlar, geńtiồimiz y llarda toplumumuzu deồi ime uồratt lar. Ama bu deồi imin ülkemizdeki birlikte ya am ań s ndan ne anlama geldiồini yeterince dü ünmüyoruz. Ve buna göre davranm yoruz. Toplumumuzun geleceồini dü ündüồümüzde, birlikte nas l ya yoruz sorusu en önemli konulardan biri oluyor. Bu konuya eồilmemiz gerekiyor, ńünkü - kimileri imdiye kadar fark na varmam olsa bile, bu konu hepimizi ilgilendirmekte, - yer yer anayasal düzenimizin ve anayasal gerńeồimizin temelini irdelemekte, - varolan sorunlar, beklemekle ńözülmediồi gibi, daha da büyümekte, - sonuńta söz konusu olan, hepimiz ińin iyi bir geleceồi birlikte kurup kuramayacaồ m zd r.

3 Almanya ya göńün, bir ńok insanda iyi ya da pek iyi olmayan güńlü hisler uyand rd ồ n hepimiz biliyoruz. Ŕ te bu nedenden ötürü mümkün olduồu kadar ań k sözlü, mümkün olduồunca sakin ve gerńekńi olmam z gerekiyor. Ţoồu zaman bir ńok konu dile getirilmiyor. Göstermelik tart malara dal p, birlikte ya ama konusunu ele almay ihmal ediyoruz. Doồru sorularla me gul olmal y z. - Yasal olarak ve uzun vadeli Almanya da ya ayan ve burada kalmak isteyen insanlarla nas l birlikte ya amak istiyoruz? - Sadece belli bir süre ińin kabul etmek istediồimiz ya da kabul edebileceồimiz insanlara kar nas l davranacaồ z? - Ülkemizdeki bir ńok insan n dertlerini nas l ele alacaồ z? - Uzun vadede Almanya da ya amak ve ńal mak isteyenlerden ne beklemeliyiz, neler bekleyebiliriz? - Kendimizden hangi beklentilerimiz olmas gerekir? Bu sorular partileri de a arak geni bir kamuoyuna tart maya sunulmal. Tüm toplumsal gruplar ve kurulu lar Almanya ya göń ve Almanya daki birlikte ya am hakk nda, bunun sunduồu f rsatlar ve sorunlar hakk nda konu mal. Harekete geńmemiz gerekiyor; korkmadan ve hayal kurmadan. Ba ar l olabilmemiz, ancak fazlas yla yayg n iki tavr n a lmas yla olabilir: Kimi zaman yabanc dü manl ồ na, kin ve iddete dönü en güvensizlik ve korku hislerini yenmemiz gerekiyor. Kökenleri farkl insanlar n birlikte ya ad klar bir ortamda hińbir sorun ve ńat ma olmuyormu gibi bir tutum sergileyen, yanl yoruma dayal bir yabanc dostluồunu yenmemiz gerekiyor. II. Önce bir gerńeồin kabullenilmesi gerekiyor: Farkl kökenlere ve kültürlere sahip insanlar n ülkemizde ya yor olmas, art k deồi meyecek bir olgu. Ba ar l ve bar c l bir birlikte ya am kurmak istiyorsak, entegrasyon ortak görevimiz olacakt r. Fazlas yla uzun bir zaman boyunca, her eyin geńici olduồu dü üncesiyle ya ad k. Bunun en ań k göstergesi de konuk i ńi kelimesi. Bir zamanlar bu kelimeyle, gelen insanlar n, belli bir süre sonra geri dönecek olan konuklar olduồu vurgulan yordu. Ama ńoktan gördükki, gelenlerin ńoồu kald lar. Bizler de, uzun bir süre bu durumun beraberinde getirdiồi pratikteki sonuńlar görmezden geldik.

4 Burada kald lar ve bu da genelde, hepimizin yarar na oldu: Yabanc ülkelerden gelen i ńiler ve memurlar olmasa bir ńok ekonomi dal büyük zorluklarla kar la rd. Pasaportlar farkl olan kad n ve erkekler bu arada onbinlerce küńüklü büyüklü irketler kurdular. Bunlar, i ve eồitim yerleri saồl yorlar. Yabanc nüfusun büyük ńoồunluồu yükümlülüklerini yerine getiriyor, dolay s yla ekonomik refah düzeyimizi saồlamam za ve sosyal güvenliồimizi finanse edebilmemize katk da bulunuyor. Hepimiz gibi onlar da, gelir vergisi ve katma deồer vergisi ödüyor. Emeklilik sigortas na aidatlar n ödüyor, i ve i ńi bulma kurumunu olduồu gibi, yasal hastal k sigortas n da finanse ediyor. Almanya n n göń edilen bir ülke mi, yoksa bir göńmen ülkesi mi olduồu üzerine yapay tart malar sürdürmemize gerek yok. Tart may sürekli k smi bak ań lar alt nda ele almamal y z. Bugün müslüman ńocuklara din dersi, yar n Green Card, ard ndan sezonluk i ńiler ińin ńal ma izni ya da iń sava tan kańan mülteciler hakk ndaki uygulamalar eklinde yürütülmemeli bu tart ma. Konuyu bir bütün olarak görmeliyiz. Gerńeồe olan körlüồü ve yan lsamalar geride b rak p gerekli kararlar almam z ve yeni yollara yönelmemiz gerekiyor. Almanya da ya ayan tüm insanlar n birlikte ya ayabilmeleri ińin yeniden giri imde bulunmam z gerekiyor. Korkmadan ve hayal kurmadan. Tüm tart malar n ba lang c nda u noktada hemfikir olmam z gerekiyor: Yabanc lar diye bir genelleme yap lamaz. Tek tek insanlard r her zaman söz konusu olan. Bireysel kökleri olan insanlar; gerek Anadolu dan gelen i arayan insanlar, gerek Kazakistan n baồr ndan küńük bir köyden gelen Alman kökenli göńmenler, gerek Sudan da takibat ve i kenceden kańan, gerek Kosova da bo alt lan ehirler ve köylerden gelen insanlar olsun, her birinin kendi özgeńmi i, hayalleri, herbirinin kültürel ve dini özellikleri, herbirinin ba ka insanlara kar kendine has davran bińimleri var. Her ne kadar farkl olsalar da, ortak olan bir noktalar var: Kimi gönüllü, kimi zorunlu, kimi geńici bir süre ińin, ama ńoồu kal c ; herbiri Almanya da bir s ồ nak ya da vatan ar yor.

5 III. Vatan n terketmek ve farkl bir kültüre al mak: Bunlar tarihte yeni olgular deồil; ülkemizin tarihinde de yeni deồil bunlar. Dolay s yla, göń etmenin ve uyum saồlaman n sorunsuz geńmediồini ve kendiliồinden ba ar ya ula mad ồ n biliyoruz. Almanya ya geńtiồimiz yüzy llarda olan göńle, günümüzdeki durum elbette doồrudan kar la t r lamaz. Oldukńa farkl kültür ve dine sahip insanlar n birlikte ya amas sözkonusu olunca ńok daha fazla zamana ihtiyań duyuluyor, birńok noktada daha büyük zorluklarla kar la l yor. Göńmenler, telefon ve uydu antenli televizyon kanallar arac l ồ yla anavatanlar yla s k baồlar n sürdürdükleri ińin, bir ńok nokta daha da zorla yor. Yine de geriye dönüp bakt ồ m zda, geńmi te uyumu ba arm olduồumuzu ve gelecekte de tekrar ba arabileceồimizi görebiliriz. Bizler Almanya ya, 19. yüzy l n ikinci yar s nda ve daha sonra, i ve ekmek arayan yüzbinlerce insan kabul ettik. Bunlar Ŕmparatorluồun doồu vilayetlerinden, Avusturya- Macaristan Ŕmparatorluồundan, Rusya dan geliyorlard ve aralar nda büyük ńoồunluk Polonyal yd. Zaman n sanayi merkezi Berlin e ve Alt n Bat ya, Ruhr havzas n n maden ocaklar na geliyorlard. Bir ku akl k ömür sonunda köyler ve küńük ehirler büyük ehirlere dönü mü lerdi. Göńmenlerin ilk ku aồ beraberinde getirdiồi geleneklere, örneồin Polonya katolikliồinin inanńl ya am bińimine uygun ya yordu. Ayn ocaklarda ńal an, ayn futbol kulüplerinde oynayan ikinci ku ak ise, Lehńe isimleri Vestfalya aồz yla telaffuz etmeye ba lam t. Yeni ńevreleri kendilerini nas l etkilediyse, onlar da yeni yurtlar n etkilediler. Sadece burada Berlin de ya da Ruhr havzas nda ya ayanlar deồil, bir ńoồumuz göńmen torunuyuz! Yaban ellerde daha iyi ya am artlar arayan ana babalar n ńocuklar y z! Dedelerimiz ve büyükdedelerimiz ińin nas l bir kar lama arzu ederdik? Peki yabanc diyarlara giden bizim hem ehrilerimiz nas l kar land lar? Almanya, tarihinde yaln zca göńmen ülkesi olmam t r. Fakirlik ve k tl k, ama ayn zamanda maceraperestlik ve giri imci ruh da, atalar m z n bir ńoồunu ondokuzuncu yüzy l n ikinci yar s nda Kanada ve Amerika ya yönlendirdi. Seneler boyunca her y l bir büyük ehir nüfusu kadar insan göń etti. Almanlar da bir zamanlar ekonomik nedenlerden ötürü mülteci durumundayd. Almanlar da politik nedenlerden ötürü s ồ nmac durumundayd.

6 Almanlar da ba ka ülkelerin kurulu una katk da bulundu. Ŕkinci dünya sava n n sonucu olarak kańmak zorunda kalm ya da göńe zorlanm milyonlarca mülteciyi Almanya ya kabul ettik. Sonuńta ba ar l olan bu uyum süreci de, ba lang ńta hiń kolay deồildi. Halbuki sözkonusu insanlar, Almanya ya gelen Almanlard. En büyük ac lar ńekmi olmalar na, ayn dili konu malar na, ayn kültürden gelmelerine, hatta ńoồu zaman yeni kom ular yla ayn mezhebi payla yor olmalar na raồmen bir ńoồu, köylerde ve ehirlerde nas l d land klar n unutmayacaklard r. Uyum süreci uzun vadeli ve sab r isteyen bir süreńtir. Yerli halk n ań k davranmas n gerektirir. Ama bundan da fazla, ki bu günümüzde daha da önem kazanm t r, yeni gelenlerin haz r olmalar n ve ńaba göstermelerini gerektirir; yani yaln zca yeni bir topluma gelmekle kalmay p, o yeni toplumun bir parńas olmaya haz r olmay da. IV. Yabanc olanla kar la mak, tan mad ồ m z insanlar ve durumlarla kar kar ya gelmek heyecan verici bir süreń. Kar k duygularla dolu bir süreń: Merak ve reddetmenin, kucak ańma ve s n r ńizmenin, anlayamama ve zamanla güven saồlaman n birarada ya and ồ bir süreń. Bir ülkeye göń etmek her zaman iki tarafl d r: Yük ve zenginlik. Birini dile getiriyorsak, diồerini de görmemiz ve adland rmam z gerekir. Ülkemize olan göń ve dolay s yla diồer kültürlerle olan ili kilerimizin bize saồlad ồ yararlar o kadar benimsemi durumday z ki, bunlar n fark na bile varm yoruz. Zaman nda konuk i ńi olarak adland r lan insanlar olmasayd, Federal Almanya ya ad ồ bu ekonomik kalk nmay yapamayacakt. Acilen ihtiyac m z olan i gücünü ńaồ rd k ve bu insanlar geldiler. Alman ekonomisinin bugünkü gücüne eri mesi yolunda önemli katk larda bulundular. Bu arada evlerine gönderdikleri para havaleleriyle de kendi ülkelerinin ekonomik geli mesine katk da bulundular. Kültürel ań dan zenginle tik: Ba ka ülkelerden gelen müzikler birńoồumuza yeni dünyalar ańt. Yirmi ya da otuz y l öncesine kadar bize tamamen yabanc olanlar, günümüzde severek dinlediklerimiz oldu. Bu binada gerńekle tirilen Heimat Kunst ( anavatan sanat ) ve baồlant l diồer projeler de gösteriyorki, müzisyenler, ses sanatń lar, ressamlar ve yazarlar, farkl kültürlerin kar la mas yla birlikte yeni sanatsal ifade bińimleri buluyorlar.

7 Bu arada unu da belirteyim: Yemek al kanl klar m z da art k ńok deồi ti. Göńmenler beraberlerinde kendi yemek tariflerini, kendi mutfaklar n, kendi baharatlar n, ińkilerini getirdiler. Pizza ve döner dükkanlar sokaklar m z n vazgeńilmez birer parńas oldular. Zeytinyaồ ve pide ńoồumuzun günlük beslenmelerine girmi durumda. Almanya günümüzde dünyan n en renkli ve ań k ülkelerinden biri. Rahat davranma, farkl deneyimler kazanma olanaklar ve ho görülü yakla m ań s ndan ńok yol katettik. Ama baz insanlar n bu kazan m görmedikleri ya da göremedikleri de bir gerńek. Bu insanlar, göńmen say s n n bu kadar yüksek olmas yla da gerńekten ilintili olan sorunlar daha aồ r ya amakta ve deneyimler edinmekteler. V. Birlikte ya amak zor olduồu kadar yorucu da. Bunu inkar eden ya da kabul etmek istemeyen, ho görüye, dostluồa ve misafirperverliồe olan ńaồr lar nda da inand r c olamamaktad r. Sorunlar görmezlikten gelmek ya da sorunlar n tarif edilmesini bile yabanc dü manl ồ olarak tan mlamak bizi bir yere götürmez. Kalburüstü semtlerde oturup yabanc dostu tav r göstermek zor deồildir. Ama sürekli deồi ikliồin ya and ồ, yerli sakinlerin dükkanlardaki levha ve yaz lar anlayamad ồ bir yerde, dünyan n her kö esinden insanlar n oturduồu, holde bir sürü farkl yemek kokular n n birbirine kar t ồ bir evde, sesli olarak yabanc müziklerin ńal nd ồ ve apayr ya am tarzlar ve dini geleneklerle kar kar ya kald ồ m z yerlerde ise zordur. Eskiden beri ayn yerde ya ayan Almanlar n, kendilerini art k evlerinde gibi deồil, kendi ülkelerinde birer yabanc gibi hissettikleri yerde birlikte ya am zordur. Klimal arabada, ńokkültürlü yay n yapan radyo programlar n n keyfini ń karmak ba ka, metro ya da otobüste, dillerini anlamad ồ n z insanlar aras nda olmak ba ka bir eydir. Devam ettikleri okulda yabanc öồrenci say s ńok yüksek olan ńocuklar n eồitimleri ań s ndan endi eli olan anne babalar anlayabiliyorum. Bu durumu bizzat kendi deneyimlerimden biliyorum. Ayn zamanda, genń yabanc ve Alman uyruklu göńmenler aras nda suń i leme oran n n, ortalaman n üstünde olmas n n bir ńok insan ürkütmesini de anl yorum.

8 Yabanc genńlerin gruplar halinde sata malar ndan ya da insanlar sindirmesinden sadece genń k z ve kad nlar n deồil, diồer insanlar n da korkmas n anlayabiliyorum. Endi eleri ve korkular ciddiye almayan, insanlara ula amaz. Onlar n politikac lar hakk nda konu maktan ba ka bir ey yapmazlar diye dü ünmelerini desteklemi bile olur. Endi eler ve korkular hakl olarak varsa, bunlar n önlemi al nmal d r. Neden ba ka türlü olamayacaồ n, ya da neden daha iyisinin yap lamayacaồ n ań klamam z, ań klayabilmemiz gerekir. Hayat ńoồu zaman okulda olduồu gibidir: En iyi akl m zda tuttuklar m z, maalesef yanl anlad klar m z olur. Hatalar, belleồimizden srarla silinmez. Önyarg lar n yerle memesi ve yayg nla mamas ińin bunlara hep kar gelmek gerekir. Burada medyan n önemli bir görevi olduồunu ve özel bir sorumluluk ta d ồ n dü ünüyorum. Ayd nlatma ve bilgilendirme acilen gerekli. Bir örnek: Ŕnsanlar, mültecilerin sokaklarda öylece oturup hińbir ey yapmadan, ba kalar n n ödedikleri vergi paralar yla geńindikleri izlenimini edinip onlara k z yorlar. Pek az insan, mültecilerin ilk üń ay ńal malar n n yasalarca yasak olduồundan, sonra i arad klar nda da i ve i ńi bulma kurumunca geri ńevrildiklerinden haberdar. Bunu bilen, bu yasan n anlams zl ồ na a abilir, ama mültecilerin ńal mak istemediklerini art k dü ünmez. Dünyada tüm kültürlerin ve dinlerin diyaloồunu ińtenlikle savunuyorum. Bu, ńok önemli bir görev. Yine de hińbir zaman bunu, kendi ülkemizde ya ayan farkl kültürlerin bir arada ya amas ndan kaynaklanan ve pratikte varolan günlük somut sorunlarla uồra mamak ińin bir neden olarak görmedim. Birlikte ya amay, hayat n en somut ya and ồ yerde dile getirmeliyiz. VI. Toplumumuzda yabanc dü manl ồ var. Cinayete kadar varan iddet ya anmakta. Tek tek iddet olaylar ndan daha tehlikeli olan ey, yabanc dü manl ồ n gizli, hatta ań k bir sempatiyle destekleyen toplumsal havad r. Yabanc lara kar sald rgan bir tahammülsüzlük mevcut. Ţoồunluk suskun kal rsa, bu te vik edilmi olur. Susan, suńu payla r. Hepimizin tav r almas gerekiyor. Politikac lar, polis, yarg ve öồretmenler, insanlara kar dü manca eồilimler kar s nda özel sorumluluk ta yor. Bunun ińin medeni cesarete ve desteồe ihtiyańlar var.

9 Hińbir siyasi sorumlu, yabanc dü man bir atmosferden yararlanma tuzaồ na dü memelidir. Kullan lan kelimelerin dikkatle seńilmesi en ba ta gelir. Herkesin bu konuda disiplinli ve a r duyarl olmas n bekliyorum. Yabanc dü manl ồ n n doồurduồu kötü davran lara k zan, fazlas yla kullan lan o kötü sözleri duymazdan gelmemeli, hele kendisi bu sözleri hiń kullanmamal d r. Kötü sözler, kötülüklere zemin haz rlar. Elbette hiń kimseyi önyarg lar ve kayg lar yla yaln z b rakmamal y z. Yabanc dü manl ồ ve yabanc lara duyulan kin, ńoồu zaman bilgisizlik ve yetersiz deneyimden kaynaklan yor. Almanya da ńok az yabanc n n ya ad ồ baz yerlerde, yabanc dü manl ồ n n ńok yayg n olmas n n ań klamas ancak bu olabilir. A r saồc lar gururla ulusal kurtar lm bölge lerden bahsediyorlarsa, bu hukuk devleti ve demokrasi ań s ndan bir uyar sinyali ve gerńek vatanperverler ińinse utanń kaynaồ d r. Irkń l k ve rkń iddetin nedenleri ve ań klamalar var, ama bunlar n hińbiri, bir gerekńelendirme olamaz. iddete ba vuran her kimse, mümkün olan en k sa zamanda cezaland r lmal d r. Almanya n n dünya kamuoyu önündeki itibar eklindeki, al lagelmi o eski tezi yeniden vurgulamak istemiyorum. Tabiiki d ardan bakanlar n bizi nas l deồerlendirdikleri önemli. Ama en önemlisi bizim kendimize olan borcumuzdur. O da, yabanc dü manl ồ n n d lanmas gerektiồidir. VII. Konular m z göń ve uyum olunca, kendi ń karlar m z dü ünmemiz sadece doồal deồil, ayn zamanda önemlidir de. Bize, Almanya ya gelen ki i, birlikte ya amam z n temelini olu turan demokratik oyun kurallar na uymak zorundad r. Bu kurallar d lamaya deồil, uyuma dayal d r ve kültürel ńoồulculuồa yeterince mekan sunmakta, inanń özgürlüồü ve az nl k haklar n güvence alt na almaktad r. Bu kurallar n ńizdiồi s n rlar ise kimse taraf ndan, kökenleri ya da dini inanńlar neden gösterilerek ihlal edilemez. Kad n n toplumdaki yeri ve haklar buna önemli bir örnek olu turmaktad r. Kad nlar n geleneksel ya da kültürel nedenlerden ötürü, haklar n n k s tlanmas na tahammül etmeyeceồimizi herkesin bilmesi gerekir. Uyum süreci kendiliồinden olu maz, bizzat ńaba sarfetmek gerekir. Bu da ńoồu zaman yorucudur.

10 Bu yeni ńabay, yabanc lara iyilik yapmak ińin verilen bir sadaka gibi görmek yanl na dü memeliyiz. Daha iyi bir uyum süreci doồrultusunda yapt klar m z, sadece hissedilen yak nl k, ya da h ristiyanl kta varolan insanseverlikten ötürü deồil, kendi bilinńli ń kar m z da gözönünde bulundurarak yap yoruz. Ţokkültürlü bir toplum olup olmad ồ m z ya da bunun ne derece gerekli olduồu üzerine ńok konu uldu. Bu konuda u kadar n söylemekle yetineceồim: Her halukarda kültürel ań dan ńok yönlü bir toplumuz. Ama bu farkl kültürler ńoồu zaman birlikte ya amaktan ziyade yanyana ya amaktalar. Bu model ancak, ńok yönlülük keyfilikle kar t r lmad ồ sürece ve bir toplumun, az nl klar n toplam olmad ồ görü ünde fikir birliồi saồland ồ zaman i leyebilir. Almanya da nas l birlikte ya amak istediồimiz hakk nda ortak bir fikir sahibi olmam z gerekiyor. Davran lar m z baồlay c k lan kesin deồerlere ihtiyac m z var. Parńalara bölünen bir toplum gerńek anlamda demokratik bir yap ya sahip deồildir. Demokrasi, az nl klar n ńoồunluk kararlar n kabul etmeleri, hatta benimsemeleri anlam na da gelir. Bu da, ńoồunluk ve az nl ồ n güncel sorunlar ve kar t tutumlar ötesinde, ortak temel görü leri payla malar n gerektirir. Ancak o zaman her ikisini de baồlayan ve birbirleriyle payla t klar o biz hissi olu abilir. Diồer uluslar n, toplumsal birliklerini peki tirme amac yla kulland klar kabar k duygular kullanamasak da, bu biz hissine ihtiyac m z var. Anayasay temel alan bir vatanperverlik önemlidir. Ama ayn zamanda belli bir duygusal ortakl ồa da ihtiyac m z bulunmaktad r. Bizler, onlar diye ayr ma gitmek, demokratik bir toplumun uzun vadede yarar na olmaz. Toplumumuzun bölünme tehlikesinden bahsettiồimiz zaman, parmaồ m zla sadece ba kalar na i aret etmemeliyiz. Kendimize sormam z gereken ise, tüm bu geńen y llarda kendi kimliồimizin yeterince bilincinde olup olmad ồ m z ve yeni gelen insanlar kazanmak ińin gereken özgüvene sahip olup olmad ồ m z sorular olacakt r. 50 y ll k ba ar l bar ve demokrasi geńmi imizden sonra kendi toplumumuzun kültürünün ve ya am bińimlerinin, hatta belki sembollerinin de tan t m n yapmak yerinde olmaz m? Ülkemizin ńekiciliồinin sadece refah düzeyinden ve ekonomik ba ar ńizelgesinden ibaret olmad ồ n daha da vurgulamam z gerekmiyor mu? Eồer bunu ba ar rsak o zaman göńmenlerden, ülkemizde yaln zca evlerini kurmu olmalar n n ötesinde, kendilerini burada yerli olarak da hisseden birer yurtta olmalar n bekleyebiliriz.

11 Entegrasyon, köklerinden kopmak ya da ki iliksiz bir ekilde asimilasyona uồramak anlam na gelmemektedir. Entegrasyon, birbiriyle ńeli en kültürlerin birbirleriyle hińbir baồlar olmadan yanyana varolmalar na bir alternatifi te kil etmektedir. Almanya da kalmak isteyenin, kökenlerini reddetmesi gerekmiyor. Ama, anayasan n öngördüồü ekilde ań k bir topluma katk da bulunmaya haz r olmas gerekiyor. Bizim herkese sunabileceồimiz bu kadar. Ań k ve kal c bir toplumu ancak, toplumsal temel uzla man n d nda kalan adac klar olu turmazsak saồlayabiliriz. Bu nedenden ötürü uyum sürecini doồrudan ve sistemli bir ekilde desteklememiz gerekiyor. Almanya da uzun vadede kalma hakk olan herkes, toplumumuzu tan mak zorunda olmal ; deồer ölńülerimizi, geleneklerimizi ve özellikle dilimizi. Diồer ülkeler örneồinde olduồu gibi biz de, uyumu etkin bir ekilde desteklemek amac yla getirilecek yasal düzenlemeler konusunda mutabakat saồlamay ciddi olarak dü ünmeliyiz. VIII. Bu sorularla ciddi bir ekilde ilgilenenler aras ndan hemen hemen kimse, kendi ń karlar m z göz önünde bulundurduồumuzda, gelecekte de göńmenlere ihtiyac m z olacaồ m z inkar etmiyor. Bu sadece Almanya ińin deồil, tüm diồer bat ülkeleri ińin de geńerli. Ŕ adamlar m z n bir ńoồu Amerika y örnek gösterip, Amerikan ekonomisinin son on y ldaki olaồanüstü dinamizmine i aret ediyor. Bu önemli derecede, Amerika n n son on y lda kabul ettiồi yüksek say da göńmen sayesinde olu an bir geli me. Ba kan Clinton, birkań y l önce halk n deồi ik kesimlerinin uyumu ińin büyük bir program uygulad. Toplumun farkl etnik gruplara daồ lmas na kar haz rlanan program n ad One America. Bu programa bizde pek kimse deồinmiyor. Bizim ve diồer ülkelerin gelecekte neden göńe ihtiyac olacakt r? Bunun ińin hep bir tak m nedenler gösterilmekte. Bir örnek: Sosyal ve emeklilik sistemimizin finansman sadece gelen göń sayesinde saồlanabiliyormu. Doồru. Tüm bat toplumlar n n demografik bir sorunu var. Bunu ne küńümsemek ne de dramatize etmek gerekir. Sorunu sadece göń olgusuyla ńözemeyiz. Ya piramidinin ters dönmesinde olduồu gibi, kapsaml neden ve sonuńlar olan sorunlarda, hiń bir zaman ań klay c tek doồru yoktur. Elbette ülkemizde ńocuklara daha sevecen yakla mda bulunulmas ńok iyi olurdu. Doồum oranlar n yükseltmek politikan n görevi deồildir. Ama politika ńocuk sahibi olmay engellememeli, desteklemeli. Ţocuk sahibi olmak maddi yönden cezaland r lmamal.

12 Göń faktörünü desteklemenin ikinci nedeni de ciddiye al nmal. Günümüzde önemli alanlarda iyi eồitimli kalifiye eleman yokluồu ńekilmekte. Bu, gelecekte daha da yoồun olarak hissedilecektir. Geńmi y llar n eồitim politikalar ndaki eksikliklerin ac s n imdi ńekiyoruz. Ba bakan, bu durumu Green - Card giri imiyle yan tlad. Bu dü ünce her ne kadar geni bir destek gördüyse de, ki ben de destekleyenlerdenim, hepimiz biliyoruzki, tek ba na göńmen olgusu kalifiye eleman yokluồunu gideremez. Yurtd ndan gelen üst düzeyde kalifiye elemanlara ihtiyac m z var ama, kendi uzman eồitimi olanaklar m z acilen güńlendirmemiz gerekiyor. Bunu da ancak eồitim kurumlar ve ekonomi aras ndaki i birliồiyle saồlayabiliriz. Ekonominin, kendi ń karlar n gözönünde bulundurarak eồitim ve kalifikasyon konular nda daha büyük yat r mlara gitmesi art. Ba bakan bu noktaya da i aret etti. IX. Ülkemizdeki birlikte ya am rastlant lara b rakamay z. Kendimize ve bize gelenlere kar beklentilerimizi iyi dü ünüp, sakin kafayla tart p, ak ll ca tesbit etmemiz gerekiyor. Ya anan göńün ko ullar n bilmemiz ve kesin düzenlemelere gitmemiz gerekiyor. Herkes, kendisini neyin beklediồini ve kendisinden neler beklendiồini bilmeli. Toplumsal düzenimizin bu temel sorular nda mutabakat saồlamak kesinlikle kolay olmayacakt r. Ama konuyu ańmam z ve bu tart may imdi sürdürmemiz gerekiyor. Entegrasyon ve göń kurallar n, toplumumuzun sosyal ve ekonomik ń karlar belirlemeli. Dolay s yla ay rt etmemiz gereken iki olgu ńok büyük önem kazanmaktad r: Göń ve iltica hakk. Göń düzenlemeleri yarar m z gözetir, iltica hakk nda ise kendi yarar m z gözetmeyiz. Dünyan n tüm problemleri Almanya da ńözülemez diyenler hakl. Ama unu ekliyorum: Almanya, özgürlükleri ve hayatlar tehlike alt nda olan insanlar ińin emin bir adres olmal ve kalmal. X. Göń olgusunu gelecekte nas l düzenlersek düzenleyelim, iyi haz rlanm olmal y z; hem zihnen, hem siyasi ań dan hem de kurumsal olarak. Kendilerinden belli beklentilerimizin olduồu, ve kendilerinin de bizden beklentileri olan insanlar n gelmesine haz rl kl olmal y z.

13 Bir ńok alanda haz rl kl olmal y z. En önemli yerler ńocuk yuvalar, okullar ve yüksek okullard r. Bu yerler, ülkemizde uyum sürecinin ba ar l olup olmayacaồ na karar verilen, birlikte ya aman n öồrenildiồi ve temellerinin saồland ồ yerlerdir. Günlük hayatta insanlar kendilerini ay rabilir, kendi semtlerinde kendi aralar nda kalmay tercih edebilirler. Okulda ise birarada olmak, ister istemez diồerleriyle anla mak zorundad rlar. Ulusun öồrenim yeri okuldur. Burada, birlikte ya aman n getirdiồi tüm zorluklar ńoồu zaman en keskin ekilde görülür. Bundan ötürü, günden güne toplumumuzun bu derece ńok yönlü, dolay s yla bir o kadar zorla m olmas n hisseden öồretmenlere te ekkür etmek istiyorum. Özellikle ilkokullarda bu toplumda nelerin ya and ồ n doồrudan hissediyorlar. Te ekkürlerim ana okullar nda, derneklerin genńlik bölümlerinde ve tüm genńlik ńal malar nda görevli ve hepimiz ad na günlük uyum ńal mas yürüten herkese yönelik. Polis ve yarg görevlilerine, nüfus kay t dairelerinde ve yabanc lar dairelerinde ńal anlara, i ve i ńi bulma kurumlar ve sosyal daire ńal anlar n n hepsine, yapt klar ve ńoồu zaman zor olan, ńok sab r ve hassasiyet gerektiren ńal malar ndan ötürü te ekkür etmek istiyorum. Konu mam n ba nda belirtmi tim. Almanya da okula giden ńocuklar n % 30 u bir ekilde göń olgusunu ya am lar. Bu da, dil bilgilerinin yetersiz olmas, s n fa uyumda zorluk ńekmeleri, velilerin anaokullar ve okullarla pek az i birliồinde bulunmas ve yeterince angaje olmamalar gibi olgular ińeriyor. Birńok problem daha anaokulundan ba layarak bir sonraki eồitim birimine devrediliyor! Asl nda gereksinimimiz olan, daha anaokulu ve ilkokulda ba layan ve uyumu destekleyen, bunu sadece bir yan dal olarak görmeyen pedagojik ńal mad r. Öồretmenlerimizin eồitiminde bu göreve gereken önem veriliyor mu? Öồretmenler, yar s Alman olmayan s n flarda ders vermeye haz rl kl m? Özellikle kad n öồretmenler, ńok farkl otorite ve cinsiyet ay r m anlay ndan kaynaklanan ve kabul edilemeyecek davran bińimleriyle kar kar ya kal yor. Buna kar ne yap yoruz? Okulda verilmeyen, ńoồunlukla ömür boyu giderilemiyor. Yüksek okullar m zdaki Türk kökenli öồrenci say s n n, son on y l ińersinde iki kat na ń kmas sevindirici bir geli me. Ama temel eồitimde yabanc öồrencilerin oran, kendi ya gruplar ndaki Alman öồrencilerin oran n üńe katlamaktad r. Diồer orta ve yüksek eồitim kurumlar nda ise bu oran tam tersine dönmekte. Temel eồitimi diploma alarak bitiren Alman kökenli olmayan öồrencilerin %40 mesleki eồitim yeri bulam yor.

14 -Bat l -h ristiyan Alman ailesinin ńocuồu olan öồrencilerin, art k her yerde ortalamay olu turmad ồ olgusunu daha ńok dikkate alan eồitim modellerine ihtiyac m z var. Öồretmenlerin ald klar pedagoji ve didaktik eồitim ve meslek sonras eồitimde, bu konular n daha yoồun ele al nmas gerekiyor. -Aile ińi eồitimin ana hatlar ńoồunlukla anneler taraf ndan verildiồi ińin, anne ve ńocuklar n birlikte Almanca öồrendiồi iyi model projelerimiz var. -Uzun vadede Almanya da ya ayan insanlar n Almanca konu abilmeleri gerekir. -Bu nedenden ötürü yabanc lar ińin Almanca, toplumumuzun geleceồi ań s ndan merkezi bir eồitim projesi. Bunu gerńekle tirebilmek ińin daha ńok öồretmene ihtiyac m z var. Biliyorum! Buna para gerek! Ama unu da biliyorumki, bugün yanl yerde tasarrufa gidene, bu davran daha sonra pahal ya mal olacakt r. Öồretmenler ve okul müdürleri okulda Almanca konu ulmas na dikkat ettiklerinde, bu bir yabanc dü manl ồ göstergesi deồildir. Tam tersine, buna dikkat edilmediồi zaman uyum süreci daha ba tan iflas eder. Bu da tüm ńocuklar n zarar na olur. Tüm yabanc lar n ya da yeni vatanda lar n mümkün olan en iyi eồitim olanaklar na sahip olmalar hepimizin ortak ń kar d r. Eồitim, uyumu destekler. Eồitim, iyi i yeri olanaklar n ańar. Eồitim, ileti im kurabilmeyi saồlar. Sonuńta eồitim, kültürlerin gerńek anlamda kar la mas n n ba nda gelir. Ancak eồitim, önyarg lar yenmemize de yard mc olur. Eồitim, kökten giri imlere ve rkń l ồa kar en iyi korumad r. Yeni bir eồitim proletaryas n n olu mas n, yani yetersiz eồitimden ötürü sosyal baồlar kuramayan bir kesimin olu mas n kesinlikle önlemeliyiz. Yoksa bunun sonucu, tüm zararl, hatta tehlikeli etkenleriyle birlikte etnik gettola ma olur. Gettola ma ve grupla man n, uyum saồlayamaman n, i piyasas ndaki umutsuzluồun ve sosyal marjinalliồin zararl sonuńlar aras nda iddet eồilimi ve suń i lemek bulunmaktad r. Bu konu,yay nlanan rakamlar ve istatistiklerle ńoồu zaman suistimal edilmektedir. Bu yay nlar n dikkatli okunmas gerekir. O zaman var lan baz yarg lar n, önyarg dan ibaret olduồu görülür. Doồru olan ise, iddet eylemlerine kat lan ve suń i leyenler aras nda özellikle yabanc genń erkeklerin ve Alman kökenli göńmenlerin oran n n ortalaman n üzerinde olduồudur. Kendileri, tüm suń i leyenler gibi hukuka ve yasalara göre ve en k sa zamanda cezaland r lmal d r. Ŕstatistikler unu da vurguluyor: Uyum süreci okul eồitimi, meslek eồitimi ve i bulma yoluyla, ba ar l geńtiồi zaman, yabanc genńler aras ndaki iddet eylemleri ve suń i leme oran, Alman genńlerinden daha fazla deồildir.

15 Ayr ca asker postal giymi bir dazlak, elinde Alman pasaportu olsa bile, bende daha az tehlikeli bir izlenim yaratm yor. XII. Toplumumuzda halen h ristiyan geleneklerin etkisi yoồun olarak hissedilmektedir. Ama sekularizm, bir ńok insan n alg lad ồ ndan ńok daha güńlüdür. Din baồlar olmayan kimi insan, müslüman kom usuyla birlikte ilk kez, inanc n günlük ya ant s na yans tan bir insanla kar kar ya gelmi olmuyor mu? Diồer taraftan inanńl müslümanlar, özellikle bizim büyük ehirlerimizi gördüklerinde, ńoồunlukla, ancak eskiden beri varolan geleneklerine s k s k ya sar larak kendilerini koruyabileceklerini sand klar, inanńs z insanlar dünyas nda ya yorlarm hissine kap lmazlar m? S k müslüman eồitmenler ve veliler, ńocuklar n n, ayn bizde de anne ve babalar n ony llard r ńocuklar nda bizzat gördükleri gibi, dinden kopmalar ndan korkuyor. Ŕnanń ve din özgürlüồü ülkemizde herkes ińin geńerli, sadece h ristiyanlar ińin deồil. Bu, inanc n dini ibadet tarz nda ve ibadete ayr lm yerlerde ifade etme özgürlüồünü de ińerir. Bu nedenden ötürü Almanya n n bir ńok ehrinde camiler var art k. Bir ńok ki i, önce, aralar nda klasik cami görüntüsüne sahip olan camilere al mak zorundayd. unu da ekliyorum: Bir ńoồumuz ińin bu yeni görüntüye al mak, eồer müslüman ülkelerde h ristiyanlara da inanńlar n ya ama ve kilise in aa etme hakk tan nsayd, daha kolay olabilirdi. Okullar m zda islam din dersi verilebilmesini destekliyorum. Bu dersin, Almanca verilmesi gerekiyor. Öồretmenlerin devlet eồitimi alm ve öồretmenliklerinin tan nm olmalar, ayr ca temel al nan ders müfredat n n, yine tan nm müslüman muhataplarca haz rlanmas ve bakanl k onay n n al nm olmas gerekiyor. Bu da gösteriyor ki, akademik islam din öồretmeni eồitimine ihtiyac m z var. Bu zor sorular tart labileceồimiz, güvenilebilir islami muhataplar m z n olmas gerekiyor. Anayasam z, devlet ve dini cemaatler aras nda güvenilir i birliồini temel almaktad r. Ŕslamiyet, kilise gibi bir yap ya sahip deồildir. Dolay s yla, Almanya da ya ayan müslümanlarla güvenilir, kurumsal bir i birliồine gitmenin bir ba ka yoluna ihtiyac m z var. Birlikte ya ad ồ m z müslüman vatanda lar n hakl isteklerini kar layan ve anayasam z n sunduồu temelde uygulanacak bir düzenlemeyi getirmemiz gerekiyor.

16 Hangi konuda srarl olmam z gerektiồini, burada ya ayan tüm ńocuklar n da ń karlar n da göz önünde bulundurarak, ań kńa ifade ediyorum: Gerek devlet, ve gerekse özel okullar m zda olsun, her ikisinde de ńocuklar, din dersi de dahil olmak üzere, anayasam z n temel deồer ölńülerine göre eồitilir. XIII. Biraz önce, bir kań y l önce yeniden düzenlenen ve temel hak olan iltica hakk n tart maya ańmamam z gerektiồini söyledim. Ancak geńerli yasalar, birńok bireysel durumda, asl nda sert iltica uygulamalar n savunan ki ilerin bile yanl ve savunulamaz olarak deồerlendirdiồi kararlara yol ań yor. Milletvekilleri, i adamlar, okullar, kilise guruplar ve ilgili vatanda lar n kaleme ald ồ ve tek tek mültecilerin s n rd edilmesine kar olduklar n dile getiren bir ńok mektup elime geńiyor. Ţoồu zaman kendilerini ńok iyi anl yorum. Ama ńoồunlukla bu insanlara yard mc olunamayacaồ n görüyoruz. Ţünkü bu durumda, geńerli yasalar n ihlal edilmesi sözkonusu olduồundan, burada kalam yorlar. Resmi makamlar n, her özel duruma göre daha iyi karar verebilmeleri ińin, takdir alanlar n n geni letilmesi gerekmiyor mu diye soruyorum kendime. Bunu onaylayanlar, parlamentoda sözkonusu deồi iklikleri savunmal d r. Sempatim onlardan yana olacakt r. Ülkemizdeki birlikte ya ama düzeni ińin yeni ve ortak giri imde bulunmam z gerekiyor. Toplumsal ya am n her alan nda olduồu kadar, politika ve devletin harekete geńtiồi her alanda dü ünce tarz m z deồi tirmemiz gerekiyor. Gerńeồin ba ar l olmas n istiyorsak, gerńekleri olduồu gibi görmemiz gerekiyor. Korkmadan ve hayal kurmadan. Uyum sürecinin ba ar yla sonuńlanmas en önemli ń kar m zd r. Ŕyi bir gelecek ińin ihtiyac m z olan gücü harekete geńirir. Ţ kar ve hedeflerimizi ań kńa belirleyelim. Uyum sürecini nas l bińimlendirmek istediồimize karar verelim. Gerńekńi hedefler seńelim. Eồitim ve tekrar eồitim! Her uyum sürecinin en temel art d r bu! Uyum, her türlü eồitim politikas n n merkezi parńas olmak zorundad r. Göń, rastlant ya b rak lmamal. Ŕyi dü ünülmü, herkese hitap eden ve pratikte uygulanabilir tasar lara ihtiyac m z var. Doồru olan, her zaman ve her yerde, populer olmad ồ zaman da yapabilme cesaretine ihtiyac m z var.

17 Uyum ve göń konusunda geni bir uzla maya varmam z gerekiyor. Bu nedenden ötürü, toplumumuzda görevi ve sesi olan herkesten rica ediyorum: Bu hedefe ula mak ińin en iyi hangi yoldur diye tart n. Ama korku uyand rmadan, yan lsamalara neden olmadan tart n. Göń politikas nda, Avrupa ńerńevesinde anla maya varmam z gerekiyor. Ama bunu, kendi ülkemizde gerekli olan yapmamak ińin bir neden olarak kullanmayal m. Birlikte ya ad ồ m z birńok yabanc yurtta ülkemizde ńe itli kurulu larda, derneklerde ńal yor, serbest giri imci ve i adam olarak i yerleri yarat yor ve meslek eồitimi veriyor. Bunun ińin kendilerine te ekkür ediyorum. Hepinize cesaret vermek istiyorum: Toplumsal ya ama kat l n; mahallenizde ve okullarda, sendikalarda ya da spor derneklerinde. Ancak ńok insan kat l rsa, farkl insanlardan olu an bu birlikteliồin sunduồu zenginlikten yararlanabiliriz. Size acilen sesleniyorum: Almanca öồrenin! Birlikte ya yorsak, birbirimizi anlamam z gerekir. Almanya da büyüyen ya da yan m za yeni gelenler Almanca konu mak ve anlamak zorundad r. Uyum sürecinin desteklenmesi birincil s rada gelen toplumsal ve politik bir görevdir. Kesinlikle ciddiye al nmas gerekir. Yasal bir temel vermemizi gerektirecek kadar ciddi bir görev. Ülkemize olan göńü nas l yönlendireceồimize ve hangi kurallar n gerekli olduồuna dair bir tart may sürdürmemiz gerekiyor. Ţok yönlü ve canl bir Almanya istiyorum; bar c l ve dünyaya ań k. Bunun ińin her türlü ńabay sarfetmeye deồer. Aslolan, tek tek ki ilerin kökeni deồil, birlikte geleceồi kazanmam zd r.