ANADOLU AHİLİĞİ NİN SOSYO-EKONOMİK YÖNLERİ. Nasır NİRAY



Benzer belgeler
İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

Ahi Teşkilatı XIII.y.y. nın ilk yarısından XIX.y.y. ın ikinci yarısına dek Anadolu da, Balkanlar da ve Kırım da yaşamış olan Türk halkının, sanat ve

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

İktisat Tarihi I. 10/11 Kasım 2016

İktisat Tarihi I

Kapalı olanlar lı (Kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalıdır.),

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

Meslekî yetiştirme dereceleri, Ahîlik kurumunda bilgi ve becerinin düzeyini ortaya koyan önemli ögelerden biridir.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

Avrupa da Yerelleşen İslam

AHİ EVRAN VE AHİLİK. Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ

İşyeri Temsilcileri Rehberi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

FİNANSAL MUHASEBE [BAŞLANGIÇ DÜZEYİ] DİĞER KURUM İŞLEMLERİ.

İktisat Tarihi II

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

Soykut, R. (1980). İnsanlık Bilimi Ahilik. Ankara: Afsaroğlu Matb..

İNSANİ DEĞERLER HAREKETİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İktisat Tarihi I Ekim

TÜRK EĞİTİM TARİHİ 3. Dr. Öğr. Ü. M. İsmail Bağdatlı.

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

Sosyal Güvenlik Hukuku 1. Ders

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017)

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA]

Ahilik Kültürü Haftası Kutlamaları. Ahiliğin temel ilkelerini şöyle sıralayabiliriz

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ORTA ASYADAN TÜRK GÖÇLERİ

MÜHENDİSLİK ETİĞİ Emin Direkçi

SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

1.Yönetim ve Yönetim Bilimi. 2.Planlama. 3.Örgütleme. 4.Yöneltme. 5.Denetim. 6.Klasik Yönetim. 7.Neo-Klasik Yönetim. 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

BİRLİKTE YAŞAMA(KASIM-ARALIK)

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

YÖNETİM KURULU ÇALIŞMA PROGRAMI VE BÜTÇESİ 2015

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

ESKĠġEHĠR OSMANGAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ FEN EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ, TARĠH BÖLÜMÜ DERS ġablonu (ÖĞRETĠM PLANI / MÜFREDAT)

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ. ve HACI BEKTAŞ VELi. Araştuma Dergisi. Research Quarterly

"Köklü geçmişimize yakışır, Asil bir gelecek için..." Kulübümüz ASİLDER in faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

EĞİTİMİN HUKUKSAL TEMELLERİ YRD. DOÇ. DR. MELIKE YİĞİT KOYUNKAYA

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

1. SINIF - 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME FORMU Öğretim Yılı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

11. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI ÖRGÜTLEME. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT

SCA Davranış Kuralları

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

SAĞLIK HİZMETLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3

ERBİL BEYTAR İŞÇİNİN KİŞİLİĞİNİN VE KİŞİSEL VERİLERİNİN KORUNMASI

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ

DEĞERLERİN ÇOCUKLARA AKTARIMI

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

T.C. ANTALYA MÜFTÜLÜĞÜ Aile İrşad ve Rehberlik Bürosu HUZUR AİLEDE BAŞLAR AİLE HUZURU, KADINA ŞİDDET

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI

Hafta boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerle Ahi felsefesinin ve Ahi Evran kurallarının topluma tanıtılması hedeflenmektedir.

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları

İ Ç İ N D E K İ L E R

Bu doküman Kâtip Çelebi tarafından 1632 de yazılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeleri ile Matbaa-ı Amire de basılan Kitabı-ı Cihannüma nın

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Transkript:

ANADOLU AHİLİĞİ NİN SOSYO-EKONOMİK YÖNLERİ Nasır NİRAY ÖZET Ahilik, XIII. Yüzyıldan XX. Yüzyıla kadar Anadolu daki esnaf ve sanatkar birliklerine verilen bir addır. Göç ile Anadolu ya gelen Türklerin çoğunluğunu esnaf ve sanatkarlar oluşturuyordu. Bizans sanatkarlarıyla rekabet edebilmek, üretilen malların kalitesini korumak, üretimi ihtiyaca göre düzenlemek, sanat ahlakını yerleştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek gibi nedenler ahiliğin kurulmasına sebebiyet vermiştir. Ahilik örgütü ayrıca, kardeşlik, yardımseverlik, hoşgörülük, dürüstlük gibi temel ahlaki ve insani değerleri prensip olarak kabul etmiş, toplumda sosyal ve ekonomik denge sağlamaya çalışmıştır. ABSTRACT Guild is a name given to the tradesman and craftsman unions in Anatolia from the 13 th century till 20th century. The majority of the Turks who migrated to Anatolia was craftsmen and tradesmen. Guilds were founded with a view to competing with Byzantium craftsmen, maintaing the quality of the products, arranging production according to the demand, setting craftsmanship morals and making Turkish people economically independent. Furthermore, guilds adopted basic moral and human values in prınciple such as fellowship, helpfuhess, tolerance and honesty and endeavoured to set a social and economic balance within the society. Giriş Her ulusun toplum olarak veya birey olarak başkalarına karşı kendine özgü bir değerler sistemi veya davranış kalıbı vardır. Güvenlik, taşıma ve haber alma araçlarının yetersiz ve ilkel olduğu çağlarda bu değer ölçülerinin oluşturduğu kurallar, yiğitlik, eli açıklık, soyluluk, konuk severlik ve hoşgörülük kültürü içinde toplanır ve gelişir. Bu hasletler, ciddiyet, içtenlik ve köklülük bakımlarından her ulusa göre farklılık gösterir. Bu alanda en üstün seviyeye kuşkusuz Türklerin ulaştığı bir gerçektir. Devletlerin, kişinin can, mal ve namus güvenliğini ve adaletini her zaman sağlayamaması üzerine; kendilerini toplumun ahlak düzeyini kurmakla yükümlü gören din ve ahlak bilginlerinin tespit ettiği kurallara uyan gençler, bireysel olarak veya bir örgüt halinde halka yardım ediyorlardı. Türkler ve İranlılar İslam a girdikten sonra bu ahlak ve fazilet kuralları İslam prensiplerine uydurulmuştur. Zamanla bu, dini- ahlaki kurallar, geniş bir örgüt haline gelmiş olan tasavvuf erbabı ve bilginlerince benimsenmiş, tasavvuf kural ve edepleri olarak kitaplarına geçirilmiştir. Bu kurallara

daha sonra fütüvvetname adı verilmiştir. İşte bu fütüvvetnameler Ahilik örgütünün de tüzüğünü oluşturmuştur. Ahilik kurumunun Anadolu Türklerinin sosyo-ekonomik yaşantısında oynadığı rol çok büyük olmuştur. Göçebe hayattan yerleşik düzene geçilmesiyle birlikte, o zamana dek, Türk olmayan yerli halkın elinde bulunan sanat ve ticaret hayatına Türklerin de katıldığı görülür. Zamanla Türk esnaf ve sanatkarları toplumda imtiyazlı bir hale gelerek, şehir ekonomisinde önemli söz sahibi oldular. Ancak, Türkler Anadolu daki şehirlere yerleşirken bu bölgede el sanatları ve ticaret, Bizanssın geliştirdiği loncalara bağlı Rum ve Ermenilerin tekelindeydi. Sanatkar ve tüccar Türklerin, yerli tüccar ve sanatkarlar karşısında tutunabilmeleri, onlarla rekabet edebilmeleri, ancak aralarında bir teşkilat kurarak dayanışma sağlamalarına, bu yolla iyi, sağlam ve standart mal üretip satmaları ile mümkün olabilirdi. Ahi birliklerinin de bu şartların tabii bir sonucu olarak ortaya çıktığı görülür. Doğrudan bir devlet denetimi olmayan Ahi örgütleri, hem ekonomik hem de sosyal bir kurumdur. Ahiliğin Türkleşme ve İslamlaşmada, toplum ahlakı ve dayanışma duygusunun gelişmesinde, hoşgörü ve kardeşlik kültürünün oluşmasında, toplumsal hukuk düzeninin kurulmasında, üretimin denetlenmesinde, ticaret ve tarımın koordinasyonunda, sendikal faaliyetler üzerinde ve siyasal örgütlenmenin oluşumunda büyük etkisi ve önemi vardır. XVIII. yüzyıla kadar yarı tarikat durumundaki Ahi birlikleri daha sonraları dini karakterini bırakarak, doğrudan doğruya iktisadi bir organizasyon olmaya yüz tutmakla beraber usta- çırak ilişkileri aynen kalmıştır. İşte bu çözülme sonucu loncalaşan ahi birlikleri, bir ekonomik ve sosyal sistem olarak XIX. asra kadar sürüp gitmiştir. Bu çalışmada, Türk e özgü bir kurum olan Ahiliğin kökenlerini, temel prensiplerini, tarihi gelişimi ile birlikte sosyo ekonomik yönü üzerinde durulmuştur. Ahilik Nedir?Anadolu da Ahiliği Meydana Getiren Nedenler Ahilik, XIII. yy.da görülmeye başlayan XIX. yüzyıla dek Anadolu da, Balkanlar da ve Türkistan da yaşamış olan Türklerin sanat ve meslek alanında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan, esnaf ve sanatkar birliklerine verilen bir addır. Ahi kelimesi sözlük, terim ve örgütsel yapı olarak değişik anlamlar içermektedir. Bu kelime Arap çadır ve sözlük anlamı kardeşim demektir.

Orta Asya diyalektinde kullanılan akı sözcüğü de yine kardeşim anlamına gelmektedir. Geniş anlamıyla ahi kelimesi eli açık, cömert, yiğit karşılığı olarak kullanılmıştır. Akı kelimesinin değişime uğramasıyla dile ahi şeklinde yerleşmiş olduğunu kabul etmek hiç de yanlış değildir. Terim olarak ahilik, belli bir devredeki esnaf ve sanatkar birliklerini ifade eder. İlerleyen dönemlerde ahilik, yerini belli esnaf gediklerine ve loncalara bırakmışsa da bu isimler altındaki teşekküllerin özü, yine ahilikte toplanmaktadır. Anadolu da ahiliğin şekillenmesi ve köylere dek örgütlenmesi, politik ve sosyo-ekonomik bir zorunluluğun ürünüdür. Örgüt yapısı ise Xlll. yüzyılın ilk yarısından başlayarak XX. Yüzyılın başlarına kadar Anadolu şehir, kasaba ve hatta köylerindeki esnaf ve sanatkar kuruluşlarında görülür. Amaç olarak eleman yetiştirmeyi eleman yetiştirme sisteminin işleyişini ve kontrolünü düzenlemeyi benimsediği söylenebilir. Ahiliğin, kurum olarak en belirgin özellikleri, konukseverlik, yardımseverlik, bir sanat yada meslek sahibi olmak, üyelerini gündüz tezgah ve atölyelerde, işbaşında, geceleri ahi zaviyelerinde sosyal ve ahlaki yönden eğitmek ve bilinçlendirmektir. Örgütsel yapıda olmasa da düşünsel platformda XIII. yy dan önceki dönemlerde gerek Anadolu da, gerekse Anadolu ya göç veren yörelerde, özellikle Kuzeybatı İran da (Azerbaycan) Ahilere rastlamak mümkündür. Örgütlenmemiş olmakla birlikte, ahiliğin bütün kuram ve kurallarıyla meydana getirmeye dönük çalışmalar yapılmış, hatta bazı ilkeler belirlenmiştir. Kuzeybatı İran da ahilik ile gelişmelerin varlığı bir tesadüf değildir. Moğol istilası, göçebe Türklerin Anadolu ya yerleşmesini doğurmuş, ancak göçebe olmayan esnaf ve sanatkarların İran da Harezm bölgesine yerleşmelerine yol açmıştır. Göçebe Türkler, XI. Yüzyılın ikinci yarısında Maveraünnehir civarından taşınarak İran ı istila edip, Anadolu nun doğu sınırına gelmişlerdir. 1071 yılında Alparslan ın ordusunun, Malazgirt ovasında Bizans ordusunu bozguna uğratması sonucu, göçebe olan Türkler köy, kasaba ve şehirlere yerleşmişlerdir. Bu merkezlerde ticaret ve zanaat geçici bir süre, Türk ve Müslüman olmayan yerleşik halkın elinde kalmaya devam etmiştir. Anadolu topraklarına ilk gelen Türk topluluklarının çoğunluğunu atlı göçebeler oluşturuyordu. Bu ilk göç hareketinde, anayurdun büyük ve medeni şehirlerinin esnaf ve sanatkarları göçe katılmayıp Türkistan da kalmışlardı. Ancak, Moğol istilası önce Uygur Türklerini hakimiyeti altına almıştır. (1209), Harezm bölgesine saldırmış ve bölgeyi ele geçirmişlerdir. 1227 yılına kadar Türkistan ve Harezm tamamen Moğolların eline geçmiş, Buhara, Semerkant, Taşkent, Merv gibi büyük ve medeni Türk şehirleri yerle bir olmuştur.

Moğol saldırılarından kaçabilen esnaf ve sanatkarların çoğu, Anadolu ya sığınmıştır. Bu ikinci büyük göç hareketinde, Anadolu ya gelen Türklerin çoğunluğu esnaf ve sanatkarlardı.yeni gelenler, hem yerleşik Bizans halkına hem de kendilerini buraya kovalayan Moğollara karşı teşkilatlanmak zorundaydılar. Asya dan Anadolu ya gelen çok sayıdaki esnaf ve sanatkarlara iş bulmak, Bizans sanatkarlarıyla rekabet edebilmek, yaptıkları malların kalitesini korumak, üretimi ihtiyaca göre düzenlemek, sanatkarlarda sanat ahlakını yerleştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek, ihtiyaç sahibi olanlara her alanda yardım etmek, sanatta, dilde, edebiyatta, müzikte, gelenek ve görenekleriyle milli heyecanı yaşatmak gerekiyordu. Bütün bu ihtiyaçlar, dini-ahlaki kuralları fütüvvetnamelerde bulunan bir esnaf ve sanatkar dayanışma ve kontrol kuruluşunun yani ahiliğin kurulmasına sebebiyet vermiştir Anadolu da Kırşehir de yerleşen Hacı Bektaş (1210-1270), göçebe Türk topluluklar arasına girip,onların ulusal duygularını kamçılayarak Türk dilinin, folklörünün, edebiyatının ve kültürünün Bizans ve İran etkileri altında bozulmasını ve eriyip gitmesini önlemiştir. Aynı çağlarda Kırşehir de yerleşmiş bulunan bir düşünür ve ekonomist olan Nasruddin Ahi Mahmut Evran (ö.1280), toplumun sosyo-ekonomik düzeni ile ilgilenmiştir. Bu iş Horasan, Harezm ve Türkistan bölgelerinden gelen Türk esnaf ve sanatkarlarını, ahlak ve sanat bileşimi olan Ahi Kuruluşu içinde örgütlendirilmesidir. Anadolu da XIII. yy.da görülmeye başlayan Ahilik, Selçuklu Devleti nin yıkılmasından sonra Anadolu daki birliğin sağlanmasında ve Osmanlı Devletinin kurulmasında büyük rol oynamıştır. Ahiler, esnaf,tüccar ve diğer sahalardaki meslek gruplarının örgütlenmesini sağlamış, böylece yerleşim merkezlerinde sosyal ve ekonomik düzenin kurulması yanında, kültüründe gelişmesini gerçekleştirmiştir. Görülüyor ki, Ahilik devleti çöküntü ve yıkım zamanlarında içten koruyan, kollayan ikinci bir gizli güçtür. Osmanlı Devletinin temelleri atılırken Osmanlı Beyliği, ahilikten ve ahi reislerinin nüfuzlarından yaralanmıştı: Osman Gazi nin kayın pederi olan Şeyh Edebali o sırada Ahilerin ileri gelenlerindendi. XV. yüzyılın ilk yarısına kadar, Osmanlı Devletinde ahiler siyasal bakımdan etkin kişiler olarak görülür. Osmanlı Devletinin güçlenmesiyle,ahilik kurumu, dervişlik kurumuna, Bektaşi tarikatına ve Osmanlı Lonca Örgütü ne sığınmıştır. Osmanlılar loncaları sıkı devlet denetimine almışlar fakat loncalarda ahi geleneği, hayırsever esnaf kurulları halinde yaşamaya devam etmiştir.

Ahiliğin İlkeleri: Ahilik ilkeleri, kuramcı bir yaklaşımdan çok,pratik hayat koşullarından, ahilik uygulamalarından çıkmıştır. Yeni gerçeğin yansımasından, iş ve üretim hayatının geleneklerinde doğmuştur. Bunları şu başlıklar halinde özetleyebiliriz. Kendi ihtiyacı varken başkalarına vermek, Öfkelenince yumuşak davranmak, Yenici iken yenileni affetmek, El emeğini, çalışmayı kutsal bir yaşama ilkesi haline getirmek, Bütün insanlara karşı sevgi ve yardım duygusu taşımak ve bunu hayata geçirmek, uygulamak, Kardeşlik dayanışması içinde, askerleri, yöneticileri, emekçileri, esnafı birleştirmek ve böylece devleti güçlü kılmak, Halkçı ve milliyetçi bir düzen içinde; egemen,sömürücü güçlere karşı çalışan her kesimden halkın çıkarlarını savunmak, Yabancıları ağırlamak, suçlu-suçsuz, Hıristiyan, Müslüman kim olursa olsun kendine sığınanlara sanat-zanaat öğretmek. Ahiliğin Ana Programları : Ahilikte dört ana program bulunmaktadır. Bunlar; a-) Şeriat Kapısı b-) Tarikat Kapısı c-) Hakikat Kapısı d-) Marifet kapısı Ahilik anayasası bu dört bab tan oluşmaktadır. Şeriat; yani hukuk düzenlemeleri, Tarikat; bir sisteme bağlı olma, Hakikat; gerçeği arama,gerçeği bulma, insanı yakalama, maddi ve moral insanı keşfetme, onu yüce ve aziz bilme, Marifet Kapısı ise; günümüzdeki iş dünyasıdır. Ahilik,başkalarının esiri olmamak için doğruluğu, aç kalmamak için sanat öğrenmeyi, başkalarından üstün yaşamak için faziletli olmayı, her işte aklını kullanmayı, başarılı olmak için bilgi sahibi olmayı,iyiliği daima iyilikle karşılamayı, Allah'ı Peygamberleri ve insanları sevmeyi teşvik eden, tuzu ekmeği bol, sofrası açık insanların cemiyetidir.

Ahiliğin, ahlaki, ekonomik, sosyal ve siyasi olmak üzere dört temel fonksiyonu vardır. Bu fonksiyonlar arsında mesleki ve ticari ahlak en ön plandadır. Bu ahlak temelde eski göçebe aşiret değerlerine dayanmakla birlikte, yavaş yavaş İslami yerleşik hayat değerleriyle de uzlaşma yolunda olan bir ahlaktır. Ahiliğin Sosyal Hayatı Düzenlemedeki Rolü: Ahilik, orta çağlarda Anadolu nun sosyal yaşantısının düzenlenmesinde büyük rol oynamıştır. XII. yy ın ortalarından başlayarak Türk gençlerini aylak kalmaktan ve çeşitli kötü akımların etkisinden kurtarmak, aynı zamanda devletin çok ihtiyacı olan askeri güce katkıda bulunmak için organize edilmiş olan ahi kuruluşu çok yönlü sosyal yapıya sahiptir. Bu bağlamda, belli bir süre kademede kalarak pişirilen yamak, çırak, kalfa, usta hiyerarşisi kurmak ve bu kademelerdekileri, baba evlat ilişkisi gibi candan bağlarla bağlamak suretiyle sanatı, sağlam ahlakı ve mesleki temellere oturtmuştur. Diğer yandan, esnaf ve sanatkarlıkta önemli bir sorun olan üretici-tüketici çıkar ve ilişkilerini, birbirleriyle bir sürtüşmeye düşmeyecek biçimde ayarlanmıştır. Ülkenin zengin ve saygılı kişileri olan Ahilik kurucuları, bütün güçlerini ve çabalarını, ülkenin türlü sanat erbabını bir örgüt etrafında toplayıp onları zaviyelere bağlayarak manevi ve ahlaki yönden yüceltmek istemişler, bunda da çok başarılı olmuşlardır. Ahilerin toplantı yeri ve konuk evi olarak kullandıkları ahi zaviyelerine işçi ve çıraklardan başka, öğretmenler, müderrisler, kadılar, katipler, vaizler, emirler yani bölgenin faziletli, saygılı ve ulu kişileri devam ederdi. Ahiliğe kabul edilmek için, iyi ahlaklı, yardımsever ve cömert olmak gibi özellikler aranırdı. Ahiler arasından yüksek dereceli yöneticiler, tabipler, valiler, komutanlar, müderrisler ve kadılar yetişmiştir. Bu kişilerden çoğunun, zaviye, han, hamam, medrese yaptırıp bunların bakımları ve giderleri için zengin vakıflar bağladıklarını görüyoruz. Ahiliğin Sosyo-Ekonomik Yönleri Ahilik hareketlerinin göç ve savaşlar sonucunda politik yönünün olgunlaştığı görülmektedir. Her politik eylemin sonucunda sosyo-ekonomik oluşumlar meydana geldiğinden hareketle, Ahilik için de böyle bir sıralama yapmak mümkündür. Ahiliğin Türkleşme ve İslamlaşmada, toplum ahlakı ve dayanıma duygusunun gelişmesinde, toplumsal hukuk düzeninin oluşmasında, üretimin denetlenmesinde, ticaret ve tarımın koordinasyonunda, sendikal faaliyetler üzerinde ve siyasal örgütlenmenin oluşumunda büyük önem ve etkisinin olduğu bilinmektedir.

Anadolu nun ve Rumeli nin Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında Ahilik teşkilatının önemi büyüktür. Nitekim göçler dolayısıyla Anadolu ve Rumeli ye yerleşen Türkler, esnaf teşkilatını kurmuşlar ve şehrin iktisadi hayatını ellerine geçirmişlerdir. Şehirlerden köylere, ülkenin ücra köşelerine kadar yayılan zaviye, yani toplantı ve konaklama evleri kurulmuştu. Bunlar konaklama yerlerinin az bulunduğu bir dönemde büyük bir sosyal hizmeti yerine getiriyorlardı. Ahi teşkilatına ödenen aidatların esnaf tasarruf sandığında biriktirilerek teşkilat üyeleri için evlenme, doğum, hastalık, ölüm gibi hallerde kullanılması; esnafa sanat ahlakı, hedefler, gelenekleri, töre ve nizamının öğretilmesi; ahiliğin önemini ve sosyal yönünü ortaya koymaktadır. Ahilik orta çağlarda Anadolu nun sosyal hayatının düzenlenmesinde büyük rol oynamıştır. XIII. yy ın ortalarından başlayarak, Türk gençlerini aylak kalmaktan ve kötü akımların etkisinden kurtarmak, ahiliğin Türk toplumunu sosyo-ekonomik bakımdan düzenlemedeki etkisini gösterir. Şehir halklarının çoğunluğunu meydana getiren esnaf ve sanatkarlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma dini inanç ve değerlerde de birleştiği için, toplumun çeşitli kesimleri içerisinde kin ve düşmanlık olmasına fırsat vermiyordu. Böylece Ahilik kardeşlik ve yardımlaşma duygusunun gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ahilik örgütünün yerleştirdiği sağlam mesleki ve ahlaki düzen, aralarındaki karşılıklı dayanışma ve yardım, onların öteki esnaf ve sanatkarlar üzerinde etki ve üstünlük kurmaları sonucunu doğurmuştur. Osmanlı ülkesindeki bütün Türk esnaf, sanatkar ve meslek sahipleri, ahi babalarından yada onların yetki verdiği kişilerden aldıkları yeterlik ve izin belgeleriyle işgörür duruma gelmişlerdir. Böylece her şehir ve kasabadaki esnaf ve sanatkar grupları için çarşılar, uzunçarşılar, kapalıçarşılar kuruldu. Her türlü iş bu esnaf birliklerince görülmeye başlandı. Ahilerin kurduğu esnaf ve sanatkar birliklerinin koydukları ana kurallar daha sonraları bu alanda hazırlanan kanunnamelerin, tüzüklerin temelini teşkil etmiştir. Esnafın meslek ve sanatları için gerekli hammadde alımı satımı, bu hammaddelerin işlenmesi, işlendikten sonra alınıp-satılması süreçleri (işlemleri), tüzükler ve narh ayarlamaları ile kontrol edilmekteydi. Bilinen eski esnaf ve sanatkar mesleklerinden başka, her türlü ekmek ve unlu madde mamulünün pişmesi, ağırlıklarına kadar göreceği işlem; kasapların, türlü kasaplık hayvanlarının özellikleri, fiyatı, temizliği; aşçıların her türlü yemeği nasıl pişirecekleri ve satış fiyatları; garsonların, lokantalarda kullanılan geçlerin, temizliği, başçıların (kellecilerin), işkembecilerin, tavukçuların, börekçilerin halk sağlığı ve fiyatlar bakımından dikkat edeceği hususlar; yaş ve kuru meyvelerin, cins, nitelik ve fiyatları, ambalajları; yoğurtçular, şerbetçiler, terziler, çuhacılar, ipekçiler, köle ve cariye satıcıları, kitap ciltçileri, kundura yapımcıları ve onarıcıları, hallaçlar, keçeciler, bıçakçılar, nalbantlar,

iğne yapıcıları, kuyumcular, yapı usta ve işçileri, boyacılar, hamamcılar, değirmenciler vb. işlerin tümü, düzenli kurallarla çalışmış ve sıkı denetim altında bulundurulmuşlardır. Ahiler genellikle esnaf ve sanatkardan meydana geliyordu. Üretimin pazarlanması aşamasında tüccar devreye giriyordu. Şehirde oturup ticaretle uğraşan bu kimseler, şehirlerarası ticaretle de uğraşıyorlardı. Kısa zaman sonra tüccarlar da ahi teşkilatında yerlerini almışlardır. Anadolu da kırsal kesimde bulunan ahi zaviyeleri genellikle Selçuklu Devletinin son yıllarında ve beylikler döneminde kurulmuştur. Zaviyeler misafirhane fonksiyonuna sahip idiler. Ahiler zaviye çevresinde tarım alanları açarak göçmenlere örnek oluyor, aynı zamanda misafirhane olan zaviyeye gerekli hububatı sağlıyorlardı. Anadolu ya sürüleriyle göç eden Türkmenler, yerleştikten sonra hayvancılığı sürdürdüğü için tarımla uğraşan ahiler doğal olarak hayvancılıkla ilgileniyorlardı. Anadolu daki Türk kolonizasyonunda ahi zaviyelerinin rolü diğer tarikat zaviyelerinden daha güçlü olmuştur. Üyelerinin meslek sahibi olması ahi zaviyelerinin ekonomik ve toplumsal işlevini arttırmıştır. XIV.yy da Anadolu yu gezen İbn Batuta 1330 yılında ahiler hakkında bazı bilgiler vermişse de bu bilgiler daha önceki yüzyıldaki duruma da ışık tutabilir. İbn Batuta, Anadolu gezisinin ilk durağı olan Alanya da ve Antalya da ahilerle karşılaşır. Sırtında eski, yıpranmış bir giysi, başında da keçe külah bulunan ahi şefi, Arap gezgin ve arkadaşlarını yemeğe davet eder. İbn Batuta bu fakir görünüşlü kişinin, kendilerini ağırlamaya gücünün yetmeyeceğini düşünür. Ancak bu kişinin ikiyüz kadar zanaatçı tarafından seçildiğini, şölen ve toplantılar için zaviye yaptırdığını öğrenir. Gezgin İbn Batuta ahi gençlerinin, gündüzleri çalışıp, kazandıkları parayı şeflerine verdiklerini gözlemler. Bu parayla zaviye giderleri karşılanır ve toplu yaşamın gider kalemleri telafi edilmeye çalışılır. Bu açıklamalar, zanaat sahiplerinin kendi aralarında özgürce örgütlenebilmeleri ve başkan seçebilmelerini göstermektedir. Bazı şehirlerde ahilerin, günümüzün rakip sendikaları gibi ayrı kuruluşlarda örgütlendiklerini ve bu kuruluşların birden fazla mesleği kapsadığını görmek mümkündür. Ahiler, resmen siyasal iktidara sahip değillerse de iktidarın çözüldüğü dönemlerde, kentlerin eşrafı ürküten ve zaman zaman karışıklıklar çıkartan egemen gücü durumuna gelirler. Ahilerin yaşadıkları kentle sınırlı olan bir yurtseverlik anlayışına sahip oldukları görülür. Ahiliğin sendikalarla benzerlikleri söz konusu ise de, temelde ayrıldıkları noktalar vardır: Sendikalarda üretilen nesnenin niteliklerine bakılmaz, önemli olan emektir. Sendikalar, işçi ile işveren arasındaki çelişkiye dayanır, ilişkilerini devlete bağlı hukuki bir düzen ile sürdürür. Kanunların

verdiği imkanlar çerçevesinde (legal) sendikal hareketler geçerlidir. Kanunlar bu imkanı vermediği zaman sendika ve sendikal hareketler kanun-dışı (illegal) olur. Sendikalarda işveren ve işçi arasındaki çelişki, dışarıdan gelen bir destekle yani devlet otoritesiyle düzenlenmektedir. Bunun gayesi, işveren ve işçi arasındaki haksızlığı gidermeye çalışmaktır. Sendikal hareketler bu yönüyle sosyal olmakla beraber daha çok politiktirler. Ahilikte işveren ile işçinin yerini usta-çırak ilişkisi almaktadır. Sendikada işveren ile işçi arasında geçiş söz konusu değildir. Bu geçişkenliğin olmaması, işverenin işçiyi ve işçinin değerini reddetmesi sonucunu doğurmaktadır. Ahilikte usta-çırak ilişkisi geçişlidir. Bu geçiş bir nevi hiyerarşik kurallara bağlı ve birtakım görev ve sorumlulukları içermektedir. Her çırak, günün birinde gerek işinde, gerekse o işi yapmadaki başarısında sınava tabidir. Bir işte sadece yetenekli olmak yeterli değildir. Aynı zamanda kişinin ahilik kurallarına ve ahi ahlakına sahip olması gerekir. Ahilikte ve ahiliğin devamı olan esnaf kuruluşlarında peştamal kuşanma merasimi yapılmaktadır. Bu merasim toplumda yapılan bütün merasimlerin üstündedir, tıpkı ilkel toplumlardaki topluma giriş merasiminde olduğu gibi. Peştamal kuşanmada çırak kendine bir işyeri açmak için ahi teşkilatı tarafından gerekli alet ve sermaye ile donatılır, dükkan açılır, ahi kendi müşterilerinin önemli bir kısmını yeni ustaya gönderir. Böylece yeni ustanın güçlenmesi ve Ahilik teşkilatına girmesiyle ona da aynı sorumluluklar yüklenir. SONUÇ Ahilik, ülke kaynaklarının en rasyonel ve insancıl biçimde harekete geçiren, adil ve hak üzere bir gelir dağılımı sağlayan, sosyal dayanışma, barış, kardeşlik oluşturan (Ulusal bütünlüğün ekonomik temellerini kuran) dengeli ve verimli bir iktisadi-sosyal sistemdir. Ahilikte her şey sıralıdır, belli yasalara tabidir. Bundan dolayı kimse keyfi hareket edemez. Yeni ve ciddi durumlarda ancak konunun uzmanlarının genel kararlarına başvurulur, çözüme gidilir. Bu yönüyle Ahilikte demokrasi ve düzenin olduğu yargısına ulaşılabilir. Ahilikte kişiyi üretici ve yararlı bir seviyeye ulaştırmak, toplumda layık olduğu en uygun yere getirmek, ahlaklı, bilinçli, üretici ve mutlu bir orta sınıf oluşturarak güçlülüğünü sürdürmek; yapılar arasında karşılıklı anlayış, güven, rıza duygularıyla iş bölümü ve işbirliği kurarak toplumda sosyal ve ekonomik denge sağlamak, gayeleri bir arada bulunmaktadır. İşçi eğitim sistemi ve iktisadi meselelerin endüstriyel teknolojisini sosyal ve ekonomik şuuruyla gerçekleştirmek, üretici işadamları yetiştirmek, sosyal, ekonomik ve demokratik olmak.

Sonuç olarak ahiliğin gayesi; zenginle fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, halk ile devlet arasında iyi ilişkiler kurarak sosyal adaleti gerçekleştirmek ve ahlaki bir toplum düzeni meydana getirmektir. Ahilikteki bu amaçlara sağlam bir teşkilat ve köklü bir eğitim aracılığıyla ulaşılmaya çalışılmıştır ve bunda başarılı olunmuştur. Doç.Dr. Nasır NİRAY, Muğla Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Türk Tarih Kurumu Yayınları,Ankara-1989, s.1-43. Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, Cilt IV, s.2061-2062. Cemal Anadol,Türk- İslam Medeniyetlerinde Ahilik Kültürü ve Fütüvvetnameler,Ankara- 1991,s.64. Neşet Çağatay,Ahilik,Ankara-1974, s.155 Ali Sevim, Yaşar Yücel,Türkiye Tarihi, Cilt II, Ankara-1990,s.324. Müjgan Cumbur, XXX. Ahilik Sempozyumu Tebliği, 1986Ahilik Araştırma ve Kültür Vakfı Yayınları-İstanbul Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, a.g.e.,s.92 Çağatay, a.g.e. s. 215 Neşet Çağatay, Cumhuriyetin 50. Yılında Esnaf ve Sanatkar, Ankara, 1973, s.34. Osman Nuri(Ergin), Mecelle-i Umur-u Belediye, İstanbul-1922, s.393. Doğan Avcıoğlu, a.g.e. s. 2056-2057,2060 Cemal Anadol, a.g.e. s. 69-70. Refik Soykurt, Ortayol Ahilik, Ankara-1971, s.86-87. KAYNAKÇA ANADOL, Cemal, Türk İslam Medeniyetlerinde Ahilik Kültürü ve Fütüvvetnameler, Ankara-1991 AVCIOĞLU, Doğan, Türklerin Tarihi, Cilt IV, İstanbul-1976. CUMBUR, Müjgan, XXI. Ahilik Sempozyumu Tebliği, Ahilik Araştırma ve Kültür Vakfı Yayınları,İstanbul- 1986. ÇAĞATAY, Neşet, Ahilik, Ankara-1974.

ÇAĞATAY, Neşet, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Türk Tarih Kurumu Yayınları,Ankara-1989. ÇAĞATAY, Neşet, Cumhuriyetin 50.yılında Esnaf ve Sanatkar, Ankara-1973 ERGİN, Osman Nuri, Mecelle-i Umur-u Belediye, İstanbul-1922. SEVİM, Ali-YÜCEL,Yaşar, Türkiye Tarihi, CiltII, Ankara- 1990. SOYKURT, Refik, Ortayol Ahilik, Ankara-1971.