TERÖR MAĞDURU POLİSLERDE TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ



Benzer belgeler
Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

HEMġEHRĠ ĠLETĠġĠM MERKEZĠ ÇALIġANLARIYLA STRES VE KAYGI DURUMLARI ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Deprem Sonucu Gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile Kişilik Bozuklukları Arasında İlişki

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

HS-003. Nuray ŞAHİN ORAK (Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı.

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

HEMŞİRE TARAFINDAN VERİLEN EĞİTİMİN BESLENME YÖNETİMİNE ETKİSİ

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Bir Üniversite Hastanesinin Yoğun Bakım Ünitesi Hemşirelerinde Yaşam Kalitesi, İş Kazaları ve Vardiyalı Çalışmanın Etkileri

HOŞGELDİNİZ. Diaverum

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

YASLANMA ve YASAM KALİTESİ

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER (TÜRKİYE NİN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE BEŞ FARKLI HASTANE ÖRNEĞİ)

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

Kadın ve Erkek Psikiyatri Kapalı Servislerinde Fiziksel Tespit Uygulamasının Klinik Özelliklerle İlişkisi

FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ. Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

The International New Issues In SOcial Sciences

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA TEDAVİYE BAŞVURU SÜRECİNDE ALKOL KULLANIM ÖZELLİKLERİ VE KLİNİK ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI

Dnen Adam. DSM-5 Akut Stres Belirtileri Siddet Olcegi Cocuk Formunun Turkce Guvenilirligi ve Gecerliligi

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA İNTİHAR DAVRANIŞININ ARAŞTIRILMASI*

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

MESLEĞE VE ÖRGÜTE BAĞLILIĞIN ÇOK YÖNLÜ İNCELENMESİNDE MEYER-ALLEN MODELİ

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA ALKOL KULLANIM ÖZELLİKLERİ İLE KLİNİK DURUM ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI*

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

AĞRIİLE HUZUR EVİ OLUR MU? DR. FİLİZ ŞÜKRÜ DURUSOY

Çocukların Olumsuz Duyguları ile Baş Etme Ölçeğinin Psikometrik Çalışması

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004)

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

TRAFİK KAZASINA UĞRAYAN KİŞİLERDE AKUT STRES BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

Travmatik Toplumlarda Depresyon: Güneydoğu Örneklemi. Doç. Dr. Mehmet Yumru Özel Terapi Tıp Merkezi AKEV Üniversitesi

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor

ilkögretim ÖGRENCilERi için HAZıRLANMıŞ BiR BEDEN EGiTiMi DERSi TUTUM

GÜVENLİK İKLİMİNİN BİREYSEL, ÖRGÜTSEL VE ORTAM ETMENLERİNİN BÜYÜK ÖLÇEKLİ MAKİNE, KİMYA VE MADEN İŞLETMELERİNDE İNCELENMESİ

KRİMİNOLOJİ -I- 11 Aralık 2014 Suçun Ölçümü 2. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Suriye-Türkiye sınırındaki Reyhanlı da bombalı saldırı sonrası stres tepkisi, anksiyete ve depresyon düzeyleri

ÇALIŞMAYAN KADINLARIN SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARI, SOSYAL GÖRÜNÜŞ KAYGISI VE FİZİKSEL AKTİVİTEYE KATILIMLARINI ENGELLEYEN FAKTÖRLER Zekai

Sınavlı ve Sınavsız Geçiş İçin Akademik Bir Karşılaştırma

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2017; 9(4):

HEMODİYALİZ HASTALARININ GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ, YETİ YİTİMİ, DEPRESYON VE KOMORBİDİTE YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

KRİMİNOLOJİ -I- Yrd.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU 10 Aralık 2015 Suçun Ölçümü 2 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

Hemodiyaliz Hastalarının Psikolojik Dayanıklılık Durumları ve Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

14. ULUSAL HALK SAĞLIĞI KONGRESİ, 4-7 EKİM 2011 P220 CEZAEVİNDE BULUNAN MAHKÛMLARIN İLKYARDIM BİLGİ DÜZEYLERİ

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ

DSM-IV E DAYALI ERİŞKİN DEB/DEHB TANI VE DEĞERLENDİRME ENVANTERİ (Turgay, Kas m 1995)

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri Ölçeği-Kendini Değerlendirme (TSSBÖ-KD) Türkçe Formunun psikometrik özellikleri

POSTPARTUM DEPRESYON VE ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MATERNAL BAĞLANMAYA ETKİSİ

Çocuk Ýstismarýna Birimler Arasý Yaklaþým: Bir Olgu Sunumu

Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu Bildirisi, Nisan 2006, Pamukkale Ünv. Eğt. Fak. Denizli

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

Transkript:

Terör Mağduru Polislerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerinin Değerlendirilmesi 25 TERÖR MAĞDURU POLİSLERDE TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ The Examination of Post Traumatic Stress Disorders of Police Officers Who are Victims of Terrorism Erdoğan Gültekin 1 * Niyazi Ekici 2 ** Fatih Tepe 3 *** Özet Terör olayları travma sonrası stres bozukluğunun önemli bir nedenidir. Bu çalışmada amaç, terör mağduru olmuş polislerde terör olayından sonra travma sonrası stres bozukluğu belirtileri ve depresyon belirtileri geliştiğini araştırmak ve travma sonrası stres bozukluğu belirti sıklığı ve şiddeti ile hastaların demografik özellikleri ve terörle ilgili özellikler arasındaki ilişkileri incelemektir. Çalışmaya terör olayını yaşamış, çatışmaya girmiş, operasyon harici saldırıya uğramış ya da olaya şahit olmuş ve olmamış polisler dahil edilmiştir. Polislerin psikolojik belirtilerini ve etkilenmenin derecesini ölçmek için self-report bir test olan Davidson Travma Ölçeği ve Beck Depresyon Envanteri kullanılmıştır. Bu çalışma, terör mağduru olan polislerden oluşan bir örneklem (N=17) üzerinden elde edilen bulgular yardımıyla, törörün neden olduğu ruhsal problemleri incelemektedir. Bulgular polislerde töröre bağlı taravmanın stres bozukluğuna ve depresyona yol açtığını göstermektedir. Sonuç olarak, travma sonrası stres bozukluğu ile depresyon düzeyleri arasında anlamlı pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve terör mağduriyeti. * Yrd. Doç. Dr., Ş. Balcı PMYO ** Emniyet Amiri, Mardin Emniyet Müdürlüğü. *** Emniyet Amiri, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü.

26 Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi Cilt: 2 (1) Abstract Terror attacts are important in occurrence of posttraumatic stress disorder and depression. In this study we aimed to find out the occurrence rate of symptoms of pottraumatic stres disorder and depression disorder, and to investigate the relationships among the demographic features of police officers, the severity of pottraumatic stress disorder. The study consisted of both police officers who are victims of terror and non-victim of terror. Davidson Trauma Scale and Beck Depression Inventory were used to evaluate the psychologic symptoms and the severity of effects to police officers. These findings were discussed in the light of existing literature. Based on saple of police officers who are victim of terror (N=17), this paper examines mental disorders reflecting the depression and three trauma symptoms. Finally, there is a positive correlation between post-traumatic stres disorder and depression level. Key Words: Posttraumatic stress disorder, depression and victims of terror Giriş Terör olayları toplumda ağır siyasal, sosyal, ekonomik ve psikolojik sonuçlara neden olup, bireysel yaşamı olumsuz etkilemektedir. Terör, insanların yaşam kalitesini düşürerek ruhsal dengesini ve uyumunu bozabilmekte; stres bozuklukğu ve depresyon gibi ruhsal hastalıklara neden olabilmektedir. Terör olayları ile en sık karşılaşan meslek grubu olan polisler de, terörün neden olduğu ruhsal bozukluklardan etkilenmektedir. Her ne kadar strese dayanıklılık, risk alabilme ve güçlü ego yapısına sahip olabilme gibi kişilik özelliklerine sahip olsalar bile terör olaylarından ruhsal olarak en çok etkilenen risk grubu içerisine girmektedirler. Bu araştırma, terör olayını yaşamış; çatışmaya girmiş; gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi algılamış; ağır bir yaralanma ya da kendisinin ve başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayı yaşamış; böyle bir olaya tanık olmuş; operasyon harici saldırıya uğramış ya da olaya şahit olmuş polislerin stres bozukluğu belirtilerini ve depresyon belirtilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda öncelikle Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) depresyon kavramı üzerinde yurt içinde ve yurt dışında literatür taramaları sonucunda ulaşılan kuramsal açıklama ve araştırmalardan bazılarına yer verilmiş, ardından çalışmanın amaç, yöntem, bulgular, sonuç ve öneriler bölümleri sunulmuştur. 1. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) şiddetli bir travmatik stresten sonra özgül bir takım belirtilerin ortaya çıkmasıyla süren bir bozukluktur. Kişinin bir özgül olaya karşı verdiği tepkileri doğrultusunda ortaya çıkan belirtiler; olayı yeniden yaşama, travmaya eşlik eden uyaranlardan sürekli kaçınma, genel tepki düzeyinde azalma ve artmış uyarılmışlık olarak gelişir. Travma yaşayan kişi dehşete düşme, aşırı korku ya da çaresizlik içindedir. Bu bozukluk, belir-

Terör Mağduru Polislerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerinin Değerlendirilmesi 27 tilerin bir arada en az bir yıldır bulunmasıyla ve belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin diğer önemli alanlarında bozulmasıyla birlikte ortaya çıkmaktadır (Şahin, 2:15; American Psychiatric Association, 21:22). Ancak bu bozukluğun ortaya çıkış nedeni yalnızca stresin ağırlığına bağlanamamaktadır. Belirli bir kişilik yapısı ve kişilik yatkınlığı da bu bozukluğun ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Psikodinamik açıdan bu travmatik nevroz durumu Freud un tanımladığı yineleme zorlantısı görüşü ile açıklanmaya çalışılmıştır (Öztürk, 199:256) Ancak travmatik stresin ortaya çıkmasında merkezi sinir sisteminde oluşan değişiklikler ve bilişsel-davranışsal yaklaşım tarzları da etkili olmaktadır (Şahin, 2:16). Aynı travmatik olayı yaşayan herkeste TSSB ortaya çıkmamaktadır. Stres kaynağı bozukluğun ortaya çıkması için gerekli ise de, yeterli değildir. Bu bozukluğun oluşumunda çeşitli etnik, kültürel, psikolojik, fiziksel, ailesel, sosyal etkenler ve kişisel özellikler rol oynamaktadır (Kaplan ve Sadock, 1998:588). Ancak, kişilik bozukluğu TSSB şiddetini etkilemiyor iken; TSSB nin ortaya çıkışında önemli bir faktör olarak görünmektedir (Özçetin ve ark. 28:9). TSSB nin gelişme riski, stresörün şiddetini arttıran etkenler ve kişinin yatkınlığı tarafından belirlenmektedir. Şiddetli bir travmada kişisel faktörler daha az etkiliyken, düşük yoğunluklu bir travmada önem kazanabilmektedir (Breslau ve ark., 1998:63). Yoksul bir aileden gelme (McFarlane, 1988:23); travma sonrası sosyal desteğin yetersizliği (Cohn ve ark. 1985:437); içe dönüklük kişilik özelliğinin yüksek olması (Hammond ve ark., 1993:294); stresörün kişi için öznel bir anlamının olması (Kaplan ve Sadock, 1998); kişinin suçluluk duygusu, sağ kalma suçluluğu taşıması ve kendini köşeye sıkıştırılmış hissetmesi; stresörün ani olması; hazırlıksız olma (Kaplan ve Sadock, 1998:588); erken çocukluk dönemindeki örseleyici yaşantılar; 1 yaşından önce anne-baba ayrılığının olması; borderline, paranoid, antisosyal ve bağımlı kişilik özellikleri gösterme; psikiyatrik bir hastalık geliştirmeye ailesel yatkınlık taşıma (Kaplan ve Sadock, 1998:588; Breslau ve ark., 1998:63); önceden alkol veya ilaç kötüye kullanım öyküsü (Kaplan ve Sadock, 1998:589; Resnick ve ark., 1989:861); travma öncesi davranış problemlerinin olması (Resnick ve ark., 1989:861) kişinin TSSB ye yatkınlığı olduğunu gösteren ve bozukluğun şiddetini arttıran etkenler arasındadır. Travmatik olay insan tarafından yapılmış ise TSSB gelişme riski, şiddeti ve süresi daha fazla olmaktadır (American Psychiatric Association, 21:2; Davidson ve Fairbank, 1998:258) TSSB nin toplumda görülme sıklığı, toplumdaki stresörlerin sıklığı ile paraleldir. TSSB her yaşta görülebilmekte, ancak daha çok genç erişkinlerin hastalığı olarak kabul edilmektedir. Helzer ve arkadaşlarının 1987 yılında yapmış oldukları epidemiyolojik çalışmada yaşam boyu görülme sıklığı erkeklerde %,5 kadınlarda %1-3 oranında bulunmuştur. Vietnam savaşına katılanlarda yaşam boyu TSSB görülme sıklığı %3 bulunmuş, %25 i de hastalığın alt klinik formunu yaşamıştır (Helzer ve ark., 1987:1632). Ölümcül yaralanmalardan sağ kalan yanık hastalarında ise, TSSB oranı %3 dur (Kaplan ve Sadock, 1998:587). Çalışmalarda TSSB görülme sıklığının, travmayla bizzat karşılaşma, travmanın şiddeti ve travmanın süresiyle birlikte arttığı görülmüştür (Labbate ve Snow, 1992:832). Norveç de bir boya fabrikasındaki patlamadan sağ kurtulanların %8 inde, toplama kamplarından sağ kurtulanların %75 inde, 1982 Lübnan savaşında çarpışan İsrail askerlerinin %59 unda, Vietnam da savaşan Ameri-

28 Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi Cilt: 2 (1) kan askerlerinin %19 unda, Meksika da depremlerden sağ kurtulanların %32 sinde, Meksika göçmenlerinin %25 inde, uçak kazasına uğrayanların %22 sinde TSSB saptanmıştır (Helzer ve ark., 1987:1632; Hammond ve ark., 1993:294). 2. Depresyon TSSB belirtileri yatıştıktan, yineleyici rüya ve düşünceler durduktan sonra uzun süre yaygın bunaltı ve depresyon belirtileri devam edebilmektedir. TSSB, depresyon ile yakından ilişkili bir ruhsal durumdur (Öztürk, 199:258). Depresyon ise, üzüntü ve mutsuzluk ile birlikte seyreden bir duygudurum bozukluğudur. Genellikle kişisel ve toplumsal uyumu bozan ve anksiyete bozukluklarına göre daha çok işgücü kaybına neden olan bir ruhsal problemdir. Ağır depresyon tablolarında intihar riski de gelişebilmektedir. İstatistiklere göre, yaşam boyu görülme sıklığı her insanda iki kez olarak belirtilmektedir. DSM-4-TR de depresyonda ortaya çıkan belirtiler üzüntü, ağlama isteği ya da ağlama, dikkati toplamada güçlük, kararsızlık, bedensel şikayetler, cinsel isteksizlik, uyku ve yemek yeme alışkanlığının bozulması, suçluluk ve pişmanlık duyguları, başkalarını suçlama, alınganlık ve hassasiyette artma olarak sıralanmaktadır(american Psychiatric Association, 21:152). Ancak, depresyonun nedenleri arasında birçok etken bulunmaktadır. Bu nedenler arasında kişilik özellikleri, çevre faktörleri, yaşam olayları, ekonomik durum, iklim ve önemli kayıplar öncelikle yer almaktadır. İnsanları travmatize eden yaşam olaylarının da depresyonu tetiklediği kabul edilmektedir. Ancak başka faktörlerin varlığı önemli etkendir. Travmayla tekrar tekrar karşılaşma ve uzun zaman TSSB semptomlarını yaşama depresyon belirtilerini artırabilir (Öztürk, 199, 256). Bu çalışmada, teröre bağlı travmanın TSSB ye ve depresyona neden olup olmadığının araştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca TSSB nin depresyon belirtileri ile ilişkisini incelenmiş ve depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasında TSSB rolü araştırılmış ve aşağıda belirtilen hipotezler savunulmuştur. 1. Teröre mağduru polislerde TSSB ile depresyon belirtileri arasında bir ilişki vardır. 2. Teröre bağlı travma TSSB nedenlerinde önemli bir etkendir. 3. Teröre bağlı travma depresyon nedenlerinde önemli bir etkendir. 3. Gereç ve Yöntem Çalışmaya terör olaylarının yaşandığı Türkiye nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde 28-21 yıllarında terörle mücadeleden sorumlu olan Emniyet Teşkilatı birimlerinde çalışanlardan 17 kişi katılmıştır. Bu çalışmaya, 28-21 yılları arası terör olayını yaşamış; çatışmaya girmiş; gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi yaşamış; ağır bir yaralanma ya da kendisinin ya da başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayı yaşamış; böyle bir olaya tanık olmuş; operasyon harici saldırıya uğramış ya da olaya şahit olmuş polisler ile terör mağduru olmamış polisler dahil edilmiştir. Polis memurlarına çalışmaya katılma istekleri sorulmuş olup, gönüllü polisler çalışmaya kabul edilmiştir. Gönüllü polislere Davidson Travma Ölçeği (DTÖ), Beck Depresyon Envanteri bozukluğu ölçeği (BDE) ve sosyodemografik bilgi formu uygulanmıştır.

Terör Mağduru Polislerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerinin Değerlendirilmesi 29 3.1. Veri Toplama Araçları 3.1.1 Davidson Travma Ölçeği (DTÖ) Davidson tarafından geliştirilmiş, geçerlilik ve güvenirlilik çalışmaları yapılmış olan Davidson Trauma Ölçeği (Davidson ve ark, 1997:159) 17 maddeden oluşmaktadır. Ölçek hem travma sonrası stres belirtilerinin şiddetini hem de sıklığını ölçmektedir. Bu belirtiler, Amerikan Psikiyatri Birliğinin Ruhsal Bozukluklar Tanı ve İstatistiksel El Kitabı olan DSM-4-TR de tanımlanmış olan belirtilerdir (American Psychiatric Association, 2:2). Ölçek bütün travma tiplerini ölçebilmektedir. Bunlar kaza, savaş, terör, cinsel saldırı, fiziksel saldırı, doğal afetler, soykırım, maddi iflas, ölüm tehlikesi yaşamak ve mahrumiyet durumlarıdır. Ölçekte stresin sıklığını belirlemek için denekler sıfır (hiçbir zaman) dan dört (her zaman) e kadar olan seçeneklerden birisini işaretlemektedir. Ayrıca travmanın ortaya çıkardığı belirtilerin şiddetini ortaya koymak için de sıfır (stres yok) dan dört (aşır stres) e kadar seçenekleri tercih etmektedir. DTÖ nün yangına maruz kalmış kişilerin TSSB belirtilerini ölçmede geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu ortaya konmuştur (Lawrence, 1996:376). Ayrıca çocukluk döneminde cinsel istismara maruz kalmış kişilerde belirtileri teşhis etmede güvenilir sonuçlar elde edilmiştir (Zlotmick,1996:256). Davidson da tecavüz, törör, savaş ve doğal afetlere maruz kalanlarda TSSB üzerinde çalışmalar yapmıştır (Davidson ve ark, 1997:159). Ölçeğin ilk 5 maddesi yeniden olayı yaşama ve travmaya eşlik etmiş uyaranlaradan sürekli kaçınma ile ilgilidir. Olayın sıklığı ve şiddeti ile ilgili 5 eşel üzerinden Likert türü ölçek kullanılarak kaydedilir. Analiz yapılırken sıklık ve şiddet ayrı ayrı puanlanarak toplam 17 değişkenin de toplam değeri elde edilir. DTÖ nün toplam puanı ise, bütün maddeler verilen cevapların toplanması ile elde edilir. Muhtemel toplam puan aralığı ise ile 136 arasında değişir. DTÖ nün 3 alt faktörü vardır. Bunlar; olayı yeniden yaşama/kaçınma, hissizlik/uyuşukluk ve aşırı uyarılma/hassasiyette artıştır. DTÖ için kesme noktası olarak sıklık ve şiddet puan toplamlarından aldığı 35 değeri kesme noktası olarak alınmıştır (Davidson, Book, ve ark.,1997:159). DTÖ nün travmanın sıklığını ölçen alt ölçeğinin 17 sorusu için cronbach alfa değeri =.934, DTÖ nün travmanın şiddetini ölçen alt ölçeğinin 17 sorusu için cronbach alfa değeri =.922 olarak bulunmuştur. Ölçeklerin cronbach alfa değerleri güvenilirlik açısından da kabul edilebilir bir değerlerdir. DTÖ nün Beck depresyon envanteri puanları arasındaki pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı =.885 olarak bulunmuştur. DTÖ nün pearson momentler çarpımı değerleri geçerlik için kabul edilebilir değerlerdir. 3.1.2. Beck Depresyon Envanteri (BDE) BDE, Hisli tarafından Türkçeye tercüme edilmiş ve testin Türkiye deki geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır (Hisli, 1989:12). Testin güvenirlik katsayısı cronbach alfa değeri =.73 olarak bulunmuştur. Testin geçerlik geçerliği üzerine yapılan çalışmada pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı,63 bulunmuştur. Deneklerin artan şiddetli depresif belirtileri envanter üzerinde 4 eşel üzerinden işaretlediği 21 maddeden oluşan bir ölçektir. Ölçekteki soruların tamamı (21 madde) DSM-V-TR deki depresif bozukluk belirtilerini yansıtmaktadır (American Psychiatric Association, 2:152). BDE de ülkemiz için kesme noktasının 17 olarak kabul edildiği belirtilmiştir. Beck ve arkadaşları tarafından BDÖ den alınan

3 Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi Cilt: 2 (1) puanlara göre depresyon düzeyleri; -13 puan depresyon yok, 14-19 puan düşük, 2-28 puan orta, 29-63 puan yüksek derecede depresyon şeklinde sınıflandırılmıştır (Beck ve ark., 1988:245). 4. Analiz ve Bulgular Bu çalışmanın istatistiksel analizi Windows için hazırlanmış olan SPSS programının 13. sürümü ile yapılmıştır. Bilgisayar ortamında çözümlenen veriler t-testi ve korelasyon analizinden yararlanılarak yorumlanmıştır. Ölçeklerin iç tutarlılığını ve homojenliğini değerlendirmede Cronbach Alfa Yöntemi uygulanmış, anlamlılık düzeyi.5 olarak alınmıştır (p<.5 istatistiksel olarak anlamlı değer kabul edilmiştir). Çalışmaya alınan 17 polisin yaş ortalaması x=36.4 (aralık:23-49 yaş) dür. Polislerin %93.5 (n:1) i erkektir. Çalışmaya katılanların yaşamları boyunca ortalama ikinin üzerinde travmatik olay yaşadıkları saptanmıştır. TSSB kişinin tanımladığı en kötü olay üzerinden değerlendirilmiştir. En kötü olaya bağlı TSSB nin belirlenmesi için DTÖ nin sıklık ve şiddet alt ölçeklerinin 3 alt faktörünün sonuçları ve BDE nin toplam puanları ile ilgili veriler Tablo 1 de gösterilmiştir. Polislerin BDE ye ilişkin depresyon düzeyleri belirlenerek Tablo 2 de gösterilmiştir. Terör mağduru polislerin %16.9 unda (n=11) TSSB belirtileri, %2 sinde (n=13) hafif düzeyde depresyon puanı ve %3 ünde (n=2) orta düzey depresyon puanı aldığı görülmüştür. Terör mağduriyeti yaşamayan polislerde ise, sadece %4.7 sinde (n=2) hafif düzeyde depresyon görülmüştür. Depresyon ve anksiyete düzeylerinin polislerin terörle ilişkili travma mağduriyeti yaşayanlarda arttığı belirlenmiştir. Terör mağduru olan polislerin hafif ve orta düzey depresyon düzeylerinde artış vardır. Bu çalışma terör mağduru polislerin TSSB ve depresyon belirti puanlarının yüseldiğini ortaya koymuştur (Tablo 1 ve Tablo 2). Tablo 1 de görüldüğü üzere terör mağduru olan ve mağdur olmayan gruplar arasında TSSB belirtileri açısından anlamlı istatistiksel farklılık bulunmuştur. T-testi sonuçlarına göre yapılan farklılık analizlerde, TSSB belirtilerinin ortalamalarında terör mağduriyetine göre anlamlı bir farklılık görülmüştür (t-(15)=8., p<.1). Bulgulara göre, terör mağdurları mağdur olmayanlara göre daha yüksek düzeyde TSSB belirtilerine sahiptirler.

Terör Mağduru Polislerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerinin Değerlendirilmesi 31 Tablo 1. Polislerin Bazı Demografik ve Psikometrik Değerlendirme Verileri DEĞİŞKENLER Bütün Polisler (n=17) Terör Mağduru (n=65) Terör Mağduru Değil (n=42) Ort SS Ort SS Ort SS Yaş 36.43 6.2 35.74 5.92 37.5 6.54 Cinsiyet (E/K) 1/7 59/6 41/1 %93.5 %6.5 %91 %9 %98 %2 DTÖ 19.41 2.6 29.26 19.47 4.16 7.52 DTÖ sıklık düzeyi 6.7 6.15 9.17 5.88 1.26 2.24 DTÖ şiddet düzeyi 5.31 5.58 7.98 5.51 1.17 2.9 DTÖ kaçınma faktörü 6.1 6.28 9.36 5.96 1.4 1.88 DTÖ hissizlik faktörü 5.84 6.5 8.8 6.51 1.27 2.27 DTÖ hassasiyet faktörü 5.12 6.66 7.56 7.26 1.33 2.85 BDE 6.25 5.64 8.63 5.43 2.57 3.65 BDE: Beck Depresyon Envanteri, DTÖ:Davidson Travma Ölçeği Tablo 2 de görüldüğü üzere terör mağduru olan ve mağdur olmayan gruplar arasında depreyon belirtileri açısından anlamlı istatistiksel farklılık bulunmuştur. Polislerin depresyon belirtilerinin ortalamaları terör mağduriyetine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir (t-(15)=2.57, p<.1). Bulgulara göre, terör mağduru polisler mağdur olmayanlara göre daha yüksek düzeyde depresyon belirtilerine sahiptirler. Tablo 2. Polislerin Depresyon Düzeylerine İlişkin Veriler DEPRESYON DÜZEYİ Mağdur Mağdur Değil Bütün Polisler Depresyon Yok Erkek Kadın Hafif Depresyon Erkek Kadın Orta Erkek Kadın Yüksek Depresyon Erkek Kadın 46 4 11 2 2 Toplam n=65 n=42 n=17 39 1 2 85 5 13 2 2

32 Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi Cilt: 2 (1) Tablo 3 de görüldüğü gibi, TSSB belirtileri ile depresyon belirtileri arasında olumlu ve orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=.6, p<.1). Tablo 3. TSSB ile Depresyon Belirtileri Arasındaki İlişkilerin Analizi Spearman s TSS Correlation p. (Çift Kuyruk) N DEPRESYON Correlation p. (Çift Kuyruk) N ** Korelasyon.1 seviyesinde anlamlıdır (Çift Kuyruk). TSS 1, - 14,6**,,17 DEPRESYON,6**,,17 1, - 14 Tablo 4 incelendiğinde, TSSB nin alt faktörleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Bu ilişkilere bakıldığında TSSB nin hissizlik alt faktöründe özellikte yükselme olurken diğer faktörlerde de yükselme olmaktadır ve olumlu yönde anlamlı bir ilişki görülmektedir (r=768, p<.1; r=776, p<.1).. TSSB nin hassasiyet alt faktöründe özellikte yükselme olurken kaçınma alt faktöründe de yükselme olmaktadır ve olumlu yönde anlamlı bir ilişki görülmektedir (r=64, p<.1) Tablo 4. TSSB Alt Faktörleri Arasındaki İlişkiler Analizi KAÇINMA HİSSİZLİK HASSASİYET Pearson Korelasyon Sig. (Çift Kuyruk) N Pearson Korelasyon Sig. (Çift Kuyruk) N Pearson Korelasyon Sig. (Çift Kuyruk) N KAÇINMA HİSSİZLİK HASSASİYET 1,776**,64**,, 17,776**, 17,64**, 17 ** Korelasyon.1 seviyesinde anlamlıdır (Çift Kuyruk). 17 1 17,768**,,17 17,768**,,17 1 Ölçeklerin iç tutarlılığını ve homojenliğini değerlendirmede Cronbach Alfa Yöntemi uygulanmış, anlamlılık düzeyi.5 olarak alınmıştır (p<.5 istatistiksel olarak anlamlı değer kabul edilmiştir). DTÖ nün travmanın sıklığını ölçen alt ölçeğinin 17 sorusu için cronbach alfa değeri=.934, DTÖ nün travmanın şiddetini ölçen alt ölçeğinin 17 sorusu için cronbach alfa değeri=.922 olarak bulunmuştur. Ölçeklerin cronbach alfa değerleri güvenilirlik açısından da kabul edilebilir bir değerlerdir. Beck Depresyon Envanteri maddelerin DTÖ puanları arasındaki pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı,885 olarak bulunmuştur. DTÖ nün pearson momentler çarpımı değerleri geçerlik için kabul edilebilir değerlerdir. 17

Terör Mağduru Polislerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerinin Değerlendirilmesi 33 Tablo 5 incelendiğinde, terör mağduriyetine göre, hem teröre bağlı travmanın hem de depresyonun gruplar arasında anlamlı farlılık gösterdiği görülmektedir. Ancak grupların ortalamaları arasındaki farklılığa bakıldığında, TSSB nin ortalamasının depresyon ortalamasından daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Terör mağduriyetine göre TSSB belirtilerinin gruplar arasında farkı daha anlamlıdır (t-(15)=8., p<.1). Tablo 5. Mağduriyete göre TSSB ve Depresyon Farkları (t-testi Sonuçları) Levene Testi t-testi F P t sd p. (Çift Kuyruk) Ort Farkı Std. Hata Farkı TRAVMA Mağdur 39,645, -8,4 15, -,73614,9197 Mağdur -9,423 88,933, -,73614,7812 Değil DEPRESYON Mağdur 14,689, -6,532 15, -6,59,954 Mağdur Değil -6,897 14,814, -6,59,879 Vaka sayısının az olması mevcut çalışmada önemli bir kısıtlılık oluşturmuştur. Terör mağduru polislerin bölgedeki çalışma sürelerinin doldurmaları nedeniyle denek sayısını artırmamızda olumsuz çevresel etkisi yapmıştır. Sonuç ve Öneriler Bu çalışmada, terör olaylarının ruhsal travma ve depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasındaki rolünü araştırdık. Terör mağduru olan polislerin %16.9 unun yüksek TSSBÖ skorları aldıkları bulundu. Her ne kadar uygulanan psikometrik bir testle hastalık tanısı konulamaz ise de, eğer bu yüksek puan alan kişilerin TSSB tanısı alma olasılığının daha yüksek olduğunu varsayarsak, bu oran daha önceki terör olayı sonrası yapılan çalışmalardaki TSSB gelişme oranları ile tutarlıdır (Forbes ve ark., 21:984; McDonald ve ark., 29:254). Son yıllarda ülkemizin terör olaylarından oldukça etilendiği de hesaba katılırsa, teröre bağlı TSSB nin birçok kişiyi etkilediğini düşünebiliriz. Bu çalışmanın önemli sonuçlarından birisi, DTÖ nün terör mağduru olanların TSSB belirtilerini ölçmede geçerli bir test olduğunu ortaya çıkarmasıdır. Özellikle bir psikiyatrik değerlendirme yapmadan, DTÖ bireylerarası karşılaştırma için güvenilir veriler sağlamaktadır. Çünkü iç tutarlılığı oldukça yüksek güvenirlilikte kullanılabilecek bir ölçektir (Sıklık için Alpha=.934 ve şiddet için Alpha=.922). Terör olaylarının ruhsal sonuçlarını belirlemeye yönelik bu tür araştırmalarda güvenle kullanılabilecektir. Ayrıca Beck Depresyon Envanteri maddelerin DTÖ puanları arasındaki pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı,885 olarak bulunmuştur. Bu sonuç da DTÖ nün geçerli bir ölçek olduğunu göstermektedir. Diğer bir önemli sonuç ise, ülkemizde terör mağduru güvenlik güçleri üzerine ilk defa amprik bir çalışmanın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Terör ve çatışma ile ilişkili TSSB, ilk defa

34 Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi Cilt: 2 (1) Amerika Birleşik Devletleri ile Vietnam arasındaki savaş sonrası tanımlanmış olan bir sendrom olup, Vietnam Sendronumu olarak anılmıştır. Ülkemizde, Vietnam sendromuna benzer sendrom olarak kabul edilebilecek bu ruhsal durumun belirlenmesinde yapılan bu çalışmanın önemi büyüktür. Çünkü araştırmamızda verilere ulaşmada ortaya çıkan güçlükler ve güvenlik güçlerinin ruh sağlığı gibi kendileriyle ilgili bir konuda hassas davranmaları araştırma sonuçlarını daha önemli kılmaktadır. Araştırmamızda, polislerde teröre bağlı TSSB belirtileri yüksek olanlarda depresyon belirtilerinin de yüksek olduğu belirlnmiştir. Tablo 3 de olduğu gibi, TSSB belirtileri ile depresyon delirtileri arasında olumlu ve orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. TSSB belirtilerinin ortalamalarında terör mağduriyetine göre anlamlı bir farklılık görülmüştür. Bulgulara göre, terör mağdurları mağdur olmayanlara göre daha yüksek düzeyde TSSB belirtilerine sahiptirler. Ayrıca teröre bağlı travma yaşayan polislerin depresyon belirtilerinin ortalamaları da terör mağduriyetine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Ancak terör mağduriyetine göre TSSB belirtilerinin gruplar arasında fark daha anlamlıdır (Tablo 5). Araştırmamızda literatürde uygun biçimde, TSSB ile ilişkili olan depresif bozuluğun da incelenmiş olması ve bu iki özellik arasında ilişkinin ortaya çıkarılması kapsamlı bir değerlendirmeyi ifade etmektedir. Ancak TSSB ile depresyon belirtilerinin yanında başka ruhsal durumlarında incelenmesi yeni araştırma konusu olarak ele alınmasında yarar vardır. Örneğin, intihar teşebbüsü, ağır ruhsal bozukluklar, kazaya ile yaralama ya da ölüme sebebiyet verme gibi olgular araştırılmaya ihtiyaç duymaktadır. Terör mağduru polislerde görülme riski yüksek olan TSSB ve depresyonu bozukluğu ile başaçıkma için sağlık ve sosyal destek sağlanması amacıyla idari, yasal ve sosyal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu amaçla, psiko-sosyal rehabilitasyon merkezlerinin oluşturulması, fazladan yıllık izin hakkı tanınması, ekonomik destek sağlanması ve özlük haklarında iyileştirme gibi önlemler alınması yaralı olacaktır. Böylece terör nedeniyle oluşan travmanın etkileri en aza indirgenebilecektir. Tüm bu değerlendirmelerin sonucu, teröre mağduriyetinin TSSB belirtilerinin sıklığı ve şiddeti üzerinde belirleyici olduğu bulunmuştur. Ayrıca terörün TSSB nin ortaya çıkışını belirleyen önemli bir faktör olduğunu düşünülmüştür. Ancak teröre mağduru olmanın depresyon belirtileri ile arasındaki ilişki TSSB belirtileri arasındaki ilişkinin düzeyinden daha düşüktür. Çünkü depresyonu etkileyen başka faktörlerin de olduğu varsayılmaktadır. Bütün sonuçlar çalışmamızın başındaki hipotezlerimizi destekleyerek literatürle de uyumlu olduğunu göstermiştir. Bundan sonra terör olayları sonrası kısa dönemleri kapsayan daha fazla sayıda örnekle çalışılması daha güçlü verilere ulaşılmasını sağlayacaktır. Bu çalışmanın, bizden sonra ki çalışmalara rehber olmasını ümit etmekte ve bu konuda çok sayıda karşılaştırmalı çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.

Terör Mağduru Polislerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtilerinin Değerlendirilmesi 35 Kaynakça American Psychiatric Association, (2). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder, Fourth Edition (DSM-IV-TR), Washington DC, ss. 152-22 American Psychiatric Association. (24). Practice Guideline for the Treatment of Patients with Acute Stress Disorder and Post-traumatic Stress Disorder. Retrieved May 26 Andrykowski, M. A., Cordova, M. J., Studts, J. L., & Miller, T. W. (1998). Posttraumatic stress disorder after treatment for breast cancer: prevalence of diagnosis and use of the PTSD Checklist-Civilian Version (PCL-C) as a screening instrument Journal of Consulting and Clinical Psychology, 66, ss. 586 59. Beck, AT, Ster, RA, Garbin, MG.,(1988). Psychometric properties of the Beck Depression Inventory: twenty-five years of evaluation, Clin Psychol Rev, 8, ss. 219 47. Breslau, N., Kessler RC., Chilcoat, HD, Schultz, LR., Davis, GC., Andreski P., (1998). Trauma and posttraumatic stress disorder in the community: the 1996 Detroit Area Survey of Trauma, Arch Gen Psychiatry. 55, ss. 626-632 Breslau, N., Davis, GC., (1992). Posttraumatic stres disorder in an urban population of young adults: risk factors for chronicity, Am J Psychiatry. 149, ss. 671-675. Cohn, J., Danielsen L., Holzer KI., Koch L., Severin B., Thogersen S., Aalund O., (1985), A study of Chilean refugee children in Denmark, Lancet. 24, 2, ss. 437-438. Cook, J. M., Elhai, J. D., & Area n, P. A. (25). Psychometric properties of the PTSD Checklist with older primary care patients, Journal of Traumatic Stress, 18, ss. 371 376. Davidson, JRT., Fairbank, J., (1989). Position Paper on epidemiology of PTSD, Paper Prepared for the DSM-IV Workgroup on Posttraumatic Stress Disorder,ss. 257-261 Davidson, J., Book, SW., Colket, JT., Tupler, LA., Roth, S., David, D., Hertzberg, M., Mellman, T., Beckham, JC., Smith, RDDRM., Katz, R., Feldman, ME.,(1997). Assessment of a new self-rating scale for Post-Traumatic Stress Disorder, Psychol Med, 27, ss.153 6 Dobie, D. J., Kivlahan, D. R., Maynard, C., Bush, K. R., McFall, M., Epler, A. J., et al. (22). Screening for post-traumatic stress disorder in female Veteran s Affairs patients: validation of the PTSD checklist, General Hospital Psychiatry, 24, ss. 367 374. Forbes, D., Creamer, M., & Biddle, D. (21). The validity of the PTSD checklist as a measure of symptomatic change in combat-related PTSD, Behaviour Research and Therapy, 39, ss. 977 986. Hammond, KW, Scurfield, RM, Risse, SC., (1993). Post-Traumatic Stress Disorder. In Current Psychiatric Therapy. Philadelphia, Edited by Dunner D.L, W.B. Sounders Company, ss. 288-295. Helzer, JE, Robins, LN, McEvoy, L., (1987). Posttraumatic stress disorder in the general population. Findings of the epidemiologic catchment area survey, N Engl J Med. Dec 24, 317, ss. 163-1634.

36 Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Dergisi Cilt: 2 (1) Hisli, N., (1989). Beck Depresyon Envanterinin Üniversite Öğrencileri İçin Geçerliği, Güvenirliği, Psikoloji Dergisi, 7, ss. 3-13. Kaplan, HI., Sadock, BJ., (Eds) (1998). Anxiety disorders. In Kaplan and Sadock s Synopsis of psychiatry. Mass Publishing Co. Egypt. ss. 581-628. Labbate, LA., Snow, M.P., (1992). Posttraumatic Stress Sympyoms Among Soldires Exposed to Combat in Persion Gult. Hospital and Community Psychiatry, 43, ss.831-833. Lawrence, J., Fauerbach, JA., Richter, D., Munster, AM.,(1996). Construct validity of the Davidson PTSD scale in an inpatient burn population: proceedings of the American Burn Association, St. Louis MO: Mosby-Year Book, ss.374-388. McDonald, S.D., Beckham, J.C., Morey, R.A., Calhoun, P.S. (29). The validity and diagnostic efficiency of the Davidson Trauma Scale in military veterans who have served since September 11th, 21, Journal of Anxiety Disorders, 23, ss. 247 255 McFarlane AC., (1988), The phenomenology of posttraumatic stress disorders following a natural disaster, J Nerv Ment Dis. 176, ss.22-29. Özçetin, A., Maraş, A., Ataoğlu, A., İçmeli, C., (28). Deprem Sonucu Gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile Kişilik Bozuklukları Arasında İlişki Düzce Tıp Fakültesi Dergisi, 2, ss 8-18. Öztürk, O. (199), Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, İstanbul, Evrim Basım Yayım Dağıtım, ss. 255-257. Resnick, HS., Foy, DW., Donahoe, CP., Miller, EN., (1989). Antisocial behavior and posttraumatic stress disorder in Vietnam veterans, J Clin Psychol. 45, ss. 86-866. Şahin, D.(2), Travma Sonrası Stress Bozukluğu, Raşit Tükel (Der.), Anksiyete Bozuklukları, Ankara, Çizgi Tıpn Yayınevi, ss. 15-132. Wohlfarth, T. D., van den Brink, W., Winkel, F. W., & ter Smitten, M. (23). Screening for posttraumatic stress disorder: an evaluation of two self-report scales among crime victims, Psychological Assessment, 15, ss. 11 19. Zlotmick, C, Davidson, J, Shea, MT, Perlstein, T., (1996). The validation of the Davidson Trauma Scale (DTS) in a sample of survivors of childhood sexual abuse, J Nerv Ment Dis, 184, ss. 255 257.