İÇKİNİN YASAKLANMASI (Men-i Müskirat) KANUNU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İÇKİNİN YASAKLANMASI (Men-i Müskirat) KANUNU"

Transkript

1 CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 10 TBMM Tutanaklarında İÇKİNİN YASAKLANMASI (Men-i Müskirat) KANUNU ( ) 1

2 TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 10 İÇKİNİN YASAKLANMASI (Men-i Müskirat) KANUNU CENGİZ ÇETİNTAŞ EDİTÖR CENGİZ ÇETİNTAŞ ISBN BASKI 2017 Bu kitabın her hakkı Cengiz Çetintaş' a aittir. Bilgiler kaynak gösterilmek koşuluyla kısmen kullanılabilinir. Ancak kitabın tümü dergi, kitap veya benzer şekillerde yayımlanamaz. 2

3 İÇİNDEKİLER TBMM TUTANAKLARI... 5 GİRİŞ EYLÜL 1920: ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUN TEKLİFİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE KABUL EDİLMESİ EYLÜL 1921: KUMARIN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUN TEKLİFİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE KABUL EDİLMESİ EYLÜL 1921: KADIN OYNATMANIN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ ÖNERGENİN GÖRÜŞÜLMESİ OCAK 1922: ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GÖRÜŞME VE TASARININ REDDEDİLMESİ MART 1923: İÇKİNİN YASAKLANMASINA DAİR KANUNUN İSTANBUL DA UYGULANMASININ BARIŞ ANTLAŞMASININ İMZALANMASINA KADAR ERTELENMESİ HAKKINDA TEKLİFİN GÖRÜŞÜLMESİ ŞUBAT 1924: ALKOLLÜ İÇKİLERİN İMHASININ ERTELENMESİ HAKKINDA TEKİRDAĞ MİLLETVEKİLİ CEMİL BEY İN KANUN TEKLİFİNİN GÖRÜŞÜLMESİ NİSAN 1924: ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASINA DAİR KANUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ VE İÇKİ TEKELİ KURULMASI HAKKINDAKİ KANUN TASARISININ GÖRÜŞÜLMESİ VE KABULÜ OCAK 1925: RAKI'NIN BİRA VE LİKÖR GİBİ BİR İÇKİ OLMADIĞI HAKKINDAKİ KOMİSYON RAPORLARININ GÖRÜŞÜLMESİ SON NOT

4 4

5 TBMM TUTANAKLARI Tarih yazmak için çeşitli kaynaklardan yararlanılır. Arkeolojik buluntular, yazılı eserler, çeşitli yerlere çizilmiş resim ve gravürler vb gibi çeşitli kaynaklar vardır. Tarih'in veri kaynaklarından biri de tutanaklardır. Bu tutanaklar zamanının siyasi, sosyal, ruhsal, ekonomik, dini ve etnik durumunu en iyi yansıtan tarihi belgelerdir. Yaşadıkları dönemde toplantıya katılanların ağızlarından çıkan gerçek sözler, ifadeler bu tutanaklarda yer alır. Sonradan kurgulanmış, değiştirilmiş ifadeler değildir bunlar. Dobra, dobra, konuşmacının gönlünden nasıl geçiyorsa öyle dile gelmiş olan ifadelerdir. Günümüzde Büyük Önder, Başkomutan, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ün ve onunla birlikte Kurtuluş Savaşını zaferle sonuçlandıran, Cumhuriyet'i kuran ve Anadolu'da yeniden aydınlanma dönemini başlatan milletvekillerinin, bir takım yanlışlıklara saplanmadan, saptırmadan, gerçek anlamda kim olduklarını ve neleri ne şartlarda başardıklarını, bu tutanaklar sizlere en iyi biçimde sunar. Doksan yılı aşkın bir süreden beri TBMM Genel Kurul tutanaklarını yazan, dergi haline getiren, onları bugüne kadar saklayan ve günümüzün teknolojik imkanlarından yararlanarak dijital ortamda yayınlayan binlerce Meclis çalışanının ve değerli Meclis başkanlarının üstün çabaları sayesinde bu tutanaklar günümüze kadar ulaşmıştır. Onlar sayesinde dijital ortamda Meclis Genel Kurul tutanaklarını bir tık kadar yakın mesafede ulaşıp o günlerde neler olduğunu, neler konuşulduğunu, hangi kararlar alındığını ve hangi kanunlar çıkartıldığını öğrenebiliyoruz. Milletvekillerinin kişiliklerini, tartışmalarını, kavgalarını, uzlaşmalarını, ülkeleri için yaptıkları özverileri ve her şeyi öğreniyoruz. Ancak dikkat etmemiz gereken şey, o dönemin koşullarında söylenenleri bugünün değer yargılarıyla yorumlamamaktır. O dönemdeki sosyal, siyasal, ekonomik ve etik değer yargıları elbette bugünküne benzememekteydi. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk'ü ve o dönemin bakanlarını, milletvekillerini bugüne göre değerlendirmemiz onlara büyük haksızlık olur. Onlar bugün yaşasalardı, söylem ve davranışları elbette daha farklı olurdu. Ancak farklı olmayacak şeyler de vardı, ülkelerini koruma içgüdüsü, azim ve irade, fedakarlık, çağdaş uygarlığa erişme isteği. Arşivin tozlu raflarında duran tutanakların kimseye bir yararı yoktur. Benim yaptığım iş, dijital ortamdan yararlanarak onları arşiv raflarından alıp çıkarmak, günümüzün anlaşılır Türkçesi ile kamuoyuna sunmaktır. Bu işi yaparken, kendimi doksan yıl öncesinin Meclis Genel Kurul salonunda stenograflara ayrılmış masada oturuyor hissediyorum. Meclis kürsüsünde ağızlardan çıkan her sözü not alıyor, temize çekiyor, derliyor ve o dönemin en önemli kitle iletişim aracı olan telgraf ağıyla sizlere ulaştırıyorum sanki. Bu müthiş bir düş, keyif verici bir haz ve çok önemli bir toplum hizmetidir, benim için. 5

6 6

7 GİRİŞ Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra İstanbul'un toplumsal yapısı köklü değişikliklere sahne olmuştu. İşgallerle zor günler yaşayan İstanbul halkı sosyal, ekonomik ve ahlaki çöküntüyü ve ümitsizliği beraberinde yaşıyordu. Günlük yaşamı etkileyen en önemli etmenlerin başında, Çarlık Rusya'sının Bolşeviklerce yıkılmasıyla on binlerce Rus göçmenin İstanbul'a gelmesiydi. İşgal kuvvetleri ve göçmenler sayesinde İstanbul'da sosyal yaşamda önemli değişiklikler yaşanmıştı. İstanbul'unda göze çarpan diğer bir husus barların ve kumarhanelerin açılmasıdır. Bu durum toplumsal huzurun ve asayişin bozulmasına da önemli bir etken olmuştur. Alkol ve kumar, başta İstanbul olmak üzere Anadolu'da da önlenmesi mümkün olmayan kötülükleri beraberinde getirmişti. Alkol tüketimi ile birlikte kumarhanelerde kumar oynayanlar da çoğalmıştı. Çoğunluğu Ruslar, Yahudiler ve Rum'lar tarafından işletilen bu yerler işgal altında bulunan Osmanlı halkına farklı bir yaşam tarzı sunmuştu. Diğer önemli bir konu fuhuş, ateşkes yıllarında başta İstanbul olmak üzere ülke genelinde oldukça artmıştı. Fuhuşun yaygın olması başta frengi olmak üzere bel soğukluğu, gibi hastalıkların yaygınlaşmasına neden olmuştu. Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi bir taraftan Milli Mücadele hazırlıklarıyla uğraşırken, diğer taraftan halkın sağlığını korumak amacıyla çareler düşünüyordu. Bu kaygılardan kaynaklanan düşünceler bir kısım milletvekillerini bir yasa teklifi hazırlamaya sevk etti. Meclis in toplanmasından beş gün sonra, 28 Nisan 1920 tarihinde, Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey içki üretimi ve tüketiminin yasaklanmasına ilişkin bir kanun teklifi verdi. Ali Şükrü Bey in bu teklifi, Meclis Genel Kurulunda okunduktan sonra, acilen görüşülmek üzere Adalet, Maliye, Sağlık ve Din İşleri komisyonlarına havale edildi. İçki yasağı teklifinin Meclise gelmesi ve kanunlaşması yaklaşık beş aylık bir sürede gerçekleşmiştir. 17 Mayıs 1920 tarihindeki oturumda henüz ilk defa okunurken mebuslardan destek gören kanun teklifi, Osmanlı memleketinde, sarhoşluk veren her tür içkinin üretimi, ithalatı, satışı ve kullanımı kesin biçimde yasaklanmakta idi. Ali Şükrü Bey'in hazırladığı kanun teklifinin gerekçeleri üç temele dayanmaktaydı. Dinin yasaklamış olması, sosyal felaketler ve ABD'de yasaklanmış olması. Özellikle, Müslüman olmayan bir devletin yasak getirmesi örnek olarak verilmişti. Teklifin gerekçesinde ifade olunan husus, önemli olan içki dolayısıyla yaşanan toplumsal yıkımı önlemektir. Kanun teklifi komisyonlarda kısa süre içinde incelenmiş ve yaklaşık yirmi gün sonra 17 Mayıs 1920 tarihinde teklifin görüşülmesine başlanmıştır. Görüşmelerde Hükümet ve Hükümete destek veren milletvekilleri, teklif aleyhinde konuşmalar yapmışlar ve geciktirme taktiği denemişlerdir. İçkinin yasaklanması teklifi konusunda dört komisyonun da görüşleri farklı olmuştur. Bu durum komisyonlara 7

8 Hükümetin hakim olamadığını, farklı siyasi görüşlerin komisyonlarda etkili olduğunu göstermiştir. Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey'in 14 Eylül 1920 tarihinde kabul edilen Kanun Teklifinin oylaması sırasında Meclis te toplam yüz kırk beş milletvekili vardı. Üç üye çekimser kaldı, ama isimleri tutanaklarda yayımlanmadı. Yetmiş bir milletvekili evet, yetmiş bir milletvekili hayır oyu verdi. Oylar eşit çıkınca oturumu yöneten Meclis Başkan Vekili ve Konya Milletvekili Vehbi Bey olumlu oy kullandığından iki oy sayıldı ve Kanun İç Tüzük hükümleri uyarınca kabul edildi. Ankara Meclisinin ilk kabul ettiği kanunlardan biri olan İçkinin Yasaklanması Kanunu, bugünkü gibi alkollü içkilerin ticaret ve tüketiminde bazı düzenlemeler yapmıyor, tamamen yasak getiriyordu. Bir yıl sonra bunun devamı olarak özellikle medrese kökenli milletvekilleri kumar için de aynı şekilde bir kanun çıkartma hazırlığına giriştiler. Kahramanmaraş'- tan medrese hocaları tarafından gönderilen kumarın da yasaklanması isteğini içeren dilekçe esas alınarak iki milletvekili tarafından kanun teklifleri verildi. 8

9 14 EYLÜL 1920: ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUN TEKLİFİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE KABUL EDİLMESİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 64.Birleşim, Gündem:5/4) O zamanki adı Men-i Müskirat olan kanununun Meclis görüşmeleri, dönemin siyasal taraflarının mücadelesine ve oluşan yeni bir gruplaşmaya zemin oluşturmuştur. Kanun, Hükümetin karşı koymasına rağmen kabul edilmiş ve dört yıl uygulanmıştır. Bu kanunun kabul edilmesiyle birlikte, Mecliste etkili bir muhalefet oluşmaya başlamıştır. Kanunun çıkarılmasıyla, çeşitli düşüncede olanları Milli Mücadelenin saflarına çekme amacına yönelik olduğu görüşü de ileri sürülmüştür. (Kanun Teklifi dört ay önce, 17 Mayıs 1920 tarihindeki oturumda görüşülmeye başlamıştı...) HAYDAR BEY (Divan Katip Üyesi): Efendim, içkinin yasaklanmasına dair Ali Şükrü Bey tarafından bir kanun teklif edilmişti. Bu teklif Yüce Heyetinizin kararıyla komisyonlara havale edilmişti. Komisyonların raporları geldi. Emir buyurularsa raporları okuyalım. Arzu ederseniz raportör üyeler gelsinler, izahat versinler. ABDULLAH AZMİ EFENDİ (Eskişehir): Komisyonların raporları okunsun, efendim. TBMM Başkanlığına Dinimizce haram sayılmış olan içkinin, halkımız arasında yaygın olarak kullanılması neticesinde ortaya çıkan fenalıklar, felaketler sayılamayacak derecede çok vahim bir hal almıştır. Mensup oldukları dinleri yasaklamadığı halde bu umumi beladan bir hususi kanun ile milletini kurtarmış olan Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti, cidden takdire layık bir iş yapmıştır. Cehalet sebebiyle içki hususunda kafi malumat sahibi olmadan, her an evini barkını felaketlere uğratan memleketimiz halkını, bu müthiş beladan kurtarmak için aşağıda yazılı kanun teklifinin kabulünü teklif ederim. 27 Nisan 1920 Trabzon Mebusu Ali Şükrü Madde 1. Osmanlı memleketlerinde her cins alkollü içkinin, imali, ithali, satışı ve kullanılması kati olarak yasaktır. Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, satanlar ile bulunduranlara her okkası 1 için elli lira ceza verilir ve mevcut içkiye el konur. Madde 3. İçki içtiği görülenler, ya şer i hukuka göre cezalandırılır yahut elli liradan iki yüz elli liraya kadar para cezasına mahkum edilir. 1 1 okka = 1282 gram 9

10 Madde 4. Bu kanunun yayınlanması ile beraber mevcut içkilere el konulur ve imha edilir. Madde 5. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 6. Bu kanun, zabıta, emniyet, mülki idare ve adliye tarafından yürütülür. TBMM Başkanlığına Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey tarafından verilen, Alkollü İçkilerin Yasaklanması Hakkındaki Kanun Komisyonumuz tarafından tetkik olundu. Teklifin dine ve akla uygun bir kanun teklifi olduğu görülmüşse de ancak Büyük Millet Meclisinin fevkalade hadiseler neticesinde kurulan bir meclis olması sebebiyle, bu tür kanunlarla meşgul olunduğu takdirde çok kıymetli zaman kaybının olacağı düşünülmüştür. Onun için daha müsait bir zamanda ve ileride müzakere edilmek üzere şimdilik teklifin reddi uygun görülmüştür. İleride bu kanun teklifi müzakere edilerek kabul edilinceye kadar, Ceza Kanununun 265.Maddesinin iyi bir şekilde tatbik ve takip edilmesi, bu işle alakalı memurlara şiddetli emirler verilip, sıkı bir şekilde denetlenmesi için Hükümete bu raporun tebliğ edilmesine ve adı geçen kanun teklifinin Sağlık ile Din İşleri komisyonlarına havale edilmesine Komisyonunuz tarafından karar verilmiştir. 29 Nisan 1920 Adalet Komisyonu Reisi Celalettin Arif TBMM Başkanlığına Raportör Üye Refik Şevket 10 Katip Üye Abdülkadir Kemali Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey tarafından verilen Komisyonumuza havale bu kanun teklifi müzakere edildi. Mutlaka içki kullanılması yüzünden ahalinin muhtelif kesimlerinde meydana gelen tahribat çok büyüktür. Ayrıca sosyal ve ahlaki vaziyetimiz perişan bir hale gelmiştir. Nüfusumuzun yüzde seksenini teşkil eden köylülerimizde, cehalet sebebiyle çok içki içilmekte ve birçok cinayetler meydana gelmektedir. Bundan başka bu gibi alkollü içkileri kullananlar üzerinde sağlık problemleri artmakta ve ileride sağlıksız nesillerin ortaya çıkmasına sebep teşkil etmektedir. Bu kötülüklerinden başka, ithal olunan çeşitli içkiler yüzünden milli servetimizin mühim bir kısmı yabancılara gitmektedir. Bu sebeplerden dolayı bu kanun teklifinin esas itibariyle kabulü Komisyonumuzca uygundur. Ancak teklifteki maddelere gelince, imalata ve ithalata ait hususlar ileride tetkik edilmek üzere, şimdilik kullanılmasının şiddetle cezalandırılmasına ve bunun için de Adalet Komisyonunun teklif ettiği Ceza Kanununun 265. Maddesi yerine, kanun teklifinde yer alan 3.Maddenin aşağıda yazılı şekilde değiştirilmesi arz olunur. Sağlık Komisyonu Reisi Dr. Asım Raportör Üye Dr. Suat Kâtip Üye Dr. Mazhar

11 3.Madde. Gizli veya aleni alkollü içki kullanmak yasaktır. İçki içtiği sabit olanlara, yirmi beş liradan elli liraya kadar para cezası veya bir haftadan bir aya kadar hapis cezası verilir. Suçu tekrar edenlere cezalar iki kat artırılır veya ikiden on güne kadar belediyenin temizlik işlerinde çalıştırılırlar. Suçu işleyenler hakim, subay iseler bir daha devlet hizmetinde istihdam edilmemek üzere vazifeden alınırlar. Polis ve zabıta memurlarından bu hususta vazifesini suiistimal edenlere ve ihmali görülenlere Ceza Kanununun 102.Maddesine göre ceza verilir. TBMM Başkanlığına Alkollü içkilerin Osmanlı memleketlerine ithali, kullanılması ve imalinin yasaklanması hakkında Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey tarafından verilen kanun teklifi Komisyonumuzda müzakere olundu. İçki kullanılması dini ve ahlaki olarak yasak ve kötü olup, bunun yasaklanması Komisyonumuzca da uygun bulunmaktadır. Ancak, devletin borçlarının ödemesi için temin edilecek gelirlerin mühim bir kısmını ithalat ve imalat vergisi teşkil etmekte olduğundan, içki ithalatının ve imalatının yasaklanması gerekmemektedir. Özellikle geçirmekte olduğumuz şu kriz sırasında, kazanılmasını düşündüğümüz gelirleri kaybetmemiz devlet için uygun görülememiştir. İçki içilmesinden meydana gelecek kötülüklerin önüne geçmek, bunun kullanılmasına mani olmakla mümkündür. İçki kullanmak insanlığın temel ihtiyacı olmadığı için, bunu kullananlar üzerine ağır vergi yüklemek adalete aykırı değildir. Bu sebeple Adalet Komisyonu tarafından teklif olunduğu gibi Ceza Kanunundaki mevcut maddenin sıkı bir şekilde tatbiki ve verginin artırılması ile birlikte faydalı olacağına karar kılındığı arz olunur. Maliye Komisyonu Reisi Ferit Raportör Üye Fuat Katip Üye Hulusi TBMM Başkanlığına Maddelerin hususiyetlerini tetkik işi ile uğraşan alimlerin ifade ettikleri gibi, bu alemde tesadüfen ve mantıksız olarak meydana getirilmiş hiçbir şey yoktur. Her şeyin bir yaradılış sebebi ve gayesi vardır. Hatta maddelerin her zerresi bile, bir kanun ve intizam içinde kendi yaradılış gayesine uygun bir vazife yapmaktadır. Maddenin en küçük zerresinden, güneş ve yıldızlara kadar her şey, mükemmel vazife yapmak mecburiyetinde olup, intizam üzere iyilikler ve güzellikler ile bu kainatta mevcut olduğu şüpheden uzaktır. Bu alemde asla gözle göremediğimiz ve varlığını hissedemediğimiz her hangi bir zerrenin bile, sebepsiz yere mevcut olmadığı muhakkak kabul edilir. Bu sırları anlamak isteyen mükemmel ilim sahipleri tarafından, yaratılmışların vazifeleri olduğu ve bu 11

12 vazifelerinin de kendilerine ait olduğu ispat olunmuştur. Bu şartlar dahilinde her şeyin kendi kabiliyetine uygun tekamülüne hizmet edecek bir kanun ve bir vazife tayin olunduğu gibi, insanın da kendi yaradılış gayesine uygun, yücelmesine ve ilerlemesine sebep olabilecek dini vazifeler emredilmiş ve bunlara uyanların kıymet ve şerefinin ne kadar yüce rütbe olduğu görülmüştür. Bunun içindir ki dinen vazifelerini yapan ve yasaklanan şeylerden kendini uzak tutan hangi bir Müslüman, her vaziyette mesut olmuş ve her yerde beğenilmiştir. Yumuşak huyluluk ve alçak gönüllülük, adalet, haklara saygı, ırz ve namusa hürmet, düşkünlere merhamet, fakirlere yardım, her canlıya şefkat, ciddiyet, israftan uzak durma, her hususta iktisada uyma, her zaman, Allah a ibadet, İslam kanunu esasinin maddelerinin en mühimlerindendir. Kanunun yasakladıklarını yapmak suçtur. Medeni milletler, suçlar hakkında cezalar tertip ederek suçluların ıslahına çalıştıkları ve içki içmeyi yasaklayarak insanları her türlü beladan korumaya çalıştıkları bu medeniyet asrında, İslam ın ve Müslümanların öteden beri koruyucusu ve yardımcısı olan Hükümetimizin de çalıştığı asla şüphe edilemez. Ruha verdiği manevi lezzet, kalbe bahşettiği paklık ve temizlik ve bedene temin eylediği sıhhat ve saadet ile herkesin gıpta ettiği bu şekilde yaşamak yerine, ne yazık ki gösterilen lakaytlık ve tembellik neticesinde, milletimizin gerilemekte olduğunu gören bizler kan ağlamaktayız. İşlenen suçların ümmetin sinesine açtığı yaraların tedavisine ehemmiyet verilmeli ve suçlulara suçları derecesinde cezalar hükmolunmalıdır. İçkinin kullanılması hakkında Adalet Komisyonunda alınan karara karşı, Komisyonumuz başka bir şekle sokulmuştur. Çünkü Adalet Komisyonu, şimdiki mevzuatın yeterliliğini kabul etmiş, bu maddeler ise içkinin kullanılmasını ve imal edilmesini değil, sadece alenen sarhoşluk etmeyi yasaklamıştır. Komisyonumuz, içkinin imal ve kullanılmasını yasaklayarak sağlık, ahlak ve Müslümanların dinleri bakımından zaten yasak olan bu hali dini bir vazife saydık. İçkinin yasaklanmasına bazı sebeplerden dolayı, maliyeden dolayı taraftar olmayanlar da bulunabilir. Lakin bunun kullanılmasından dolayı sarf olunan para milletçe tasarruf edilecektir. İçkinin imal ve kullanılmasını dini bakımdan yasaklayan maddeleri tekrar yazarak ve kanun teklifinin tamamını tektik ve tasdikine arz eyledik. 15 Mayıs 1920 Din İşleri Komisyonu Reisi Müfit Raportör Üye Refet İÇKİNİN İMAL VE KULLANILMASINI YASAKLAYAN KANUN Kâtip Üye Abdullah Madde 1. Osmanlı memleketlerinde alkollü içki imal ve kullanılması yasak olup, şeriata dair cezalar şer iye mahkemesi tarafından verilir. Diğer cezalar için de mevcut kanuni mevzuat tatbik edilir. Madde 2. Alenen içki içenler bir aydan üç aya kadar hapsolunurlar. Madde 3. İçki içip, sarhoş olmayanlar bir haftadan bir aya kadar, sarhoş olanlar 12

13 bir aydan bir seneye kadar hapsolunurlar. Madde 4. İçki imal edenler yakalandıkları zaman, içki imalinde kullandıkları alet ve makinelere el konur, içkiler imha edilir ve bir aydan altı aya kadar hapsolunurlar. Madde 5. İçki imal edenler tekrar aynı suçu işlerlerse, ayrıca elli altından iki yüz elli altına kadar ceza alınır veya sürgün edilirler. Madde 6. İçki içenler suçlarına tekrar ettiğinde, cezaları bir misli artar. Madde 7. Alkollü içki vergisi, her hangi daireye tahsis olunmuş ise o dairece alınan diğer vergi zamlanarak tahsil ettirilecektir. Madde 8. Ceza Kanununun bu kanun hükümlerine uymaya maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Madde 9. Bütün zabıta memurları bu kanun hükümlerini takip etmeye mecburdurlar. Bu hususta gevşeklik, ihmal veya müsamahaları görülen memurların ilk defa bir maaşları kesilir. Tekrarı halinde memuriyetlerinden atılırlar. HAKKI BEHİÇ BEY (Maliye Vekili): Bir taraftan Hazinenin mühim bir gelir kaynağı olan alkollü içkilerin, diğer taraftan gerek imalatının ve gerekse içilmesinin kesinlikle yasaklanmasına taraftar olmayan hiç kimse yoktur. Fakat bildiğiniz gibi milli servetimizin bir kısmı üzüm bağlardan ve bağcılıktan ibaret olduğundan, oldukça mühim bir iktisadi meseledir. İçkinin yasaklanması meselesi de oldukça mühim bir yer tutan bir gelirin kaybolması itibarıyla da bir mali meseledir. Komisyonlar tarafından da buna temas edilmiştir. Bu husus dikkate alınarak bir kere de meselenin Hükümet tarafından tetkik edilmesi lazımdır. Esas itibariyle bunun yasaklanmasına ve imalatının sınırlandırılmasına taraftar olduğumuz için, tam muntazam ve muayyen bir şekilde Yüce Heyetinize takdim edelim. (uygundur sesleri) Sonra Yüce Heyetiniz de ona göre müzakere etsin. MÜFÎT EFENDİ (Kırşehir): Komisyonlarla müştereken müzakere edilir. (gürültüler) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Bu teklifi kabul buyuruyor musunuz, Efendim? (evet, sesleri) İSMAİL ŞÜKRÜ EFENDİ (Karahisar): Bu teklif reye konulduktan sonra müzakereye devam edelim. ABDULLAH AZMİ EFENDİ (Eskişehir): Bu teklif hakkında söz söyleyecekler varsa söylesinler, efendim. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Bu teklif hakkında söz söylemek isteyen var mı, efendim? 13

14 TAHSİN BEY (Aydın): Biz bu Yüce Meclisi açarken mevcut olan İç Tüzüğe riayet edilmesini kabul etmiştik. Bu sebeple bu kanun teklifinin tetkik için Hükümete gönderilmesi uygundur. (yanlış sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Efendim, müzakere ettiğimiz mesele hakkında Maliye Vekili Beyefendi Hazretlerinin teklifleri elde bulunan Kanunu Esasi ye muhaliftir. Çünkü bir kanun, Hükümet tarafından teklif edildiği gibi, Meclis Heyeti tarafından da yapılabilir. Binaenaleyh Maliye Vekili Beyefendi veya başka vekil beyler gerek komisyonlardaki müzakerelere katılarak, orada müştereken bu mesele hakkında karar verebilirler. Yoksa doğrudan doğruya Hükümete havale icap etmez. (hayır, hayır sesleri) HAKKI BEHİÇ BEY (Maliye Vekili): Meclisin müzakeresine sunulan bir kanun, her vakit Hükümete tetkik için havale edilebilir. Bu meşrutiyetin başından beri böyledir. Bu böyle olmadıkça Yüce Heyetinizden çıkacak kanunun tatbiki kolay olamaz. (oya konulsun sesleri) ALI ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Hakkı Behiç Bey in fikrine iştirak edemeyeceğim. Yüce Mecliste kanun yapılır, onu tatbik edebilen Hükümet yerinde durur, tatbik edemeyenler çekilir. Kaide öyledir efendim. Binaenaleyh bir kanun böyle yapılır. Benim teklifim üzerine dört komisyon içkinin yasaklanmasını kabul ediyor ve bir kısmı da imal ve ithalinin de yasaklanmasını kabul ediyor. Bu komisyonların almış oldukları kararlar çeşitlidir. Bu sebeple bu komisyonlardan ikişer, üçer üye seçilsin, müşterek bir komisyon kurulsun ve ona göre karar verilsin. (olamaz sesleri) REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Efendim, Alkollü içkilerden alınan vergiden elde edilen gelir, on adet borçlanmamızın ödenmesi için kullanılmaktadır. Bunun için borçlu olduğumuz hükümetlere imza verilmiştir. Bu gelirler Duyunu Umumiye İdaresine aktarılmaktadır. Eğer biz bu vergiyi toplayamazsak, bu geliri temin edecek başka bir kaynak göstermelidir. Bu kaynağı bulacak olan da Hükümettir. Binaenaleyh bu kanun teklifi Hükümete gönderilsin. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Kanunu Esasiye ye bakınız. Hükümete göndermek doğru değildir. Bunu oya koyalım. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Hükümetin talebini haksız buluyorum. Hükümet, memleketin sağlığı pahasına, hayatı pahasına, ailelerin saadeti pahasına bir gelir elde edemez. Millet Meclisi eğer içki yasaklanmalı diyorsa, hiçbir adam düşünemiyorum ki paramız eksilmesin diyerek bunu herkes içsin, diyebilsin (alkışlar) Binaenaleyh bir başka noktadan buna itiraz edebiliriz. Fakat diyorlar ki ahali gene de içecektir. (hayır, öyle söylenmedi sesleri) Çünkü diyorlar ki bundan elde edilecek parayı filan devletten aldığımız borca karşılık gösterdik. Zannederim bu telaffuzu mümkün olmayan bir şeydir. Evet, memleketin bir kısım borçları içkiden elde edilecek vergilerle ödenecektir. Binaenaleyh bu bir milli ve mali endişedir ki doğrudan doğruya halkın sağlığı ile alakalıdır. Binaenaleyh Hükümetin bu fikrini reddediyorum. 14

15 OPERATÖR EMİN BEY (Sağlık Komisyonu Üyesi): Sağlık Komisyonu olarak bu kanun teklifinin Hükümete havalesine taraftarız. HAYDAR BEY (Divan Katip Üyesi): Efendim, iki önerge var. Her ikisi de müzakerenin yeterliliğine dair. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Müzakerenin yeterliliğini kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. O halde Maliye Vekili Beyefendinin teklifini kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. Kanun Teklifi Hükümete havale olunacak, oradan geldikten sonra tekrar müzakere edilecektir. 1 (İki ay sonra, 12 Temmuz 1920 tarihindeki oturumda kanun teklifinin görüşülmesine devam edildi. Önce komisyon raporları tekrar okundu ve...) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, gündemimizde İçkinin Yasaklanmasına dair Kanun Teklifinin müzakeresi var. Maliye Vekâletinin Adalet Vekaletine gönderdiği yazıyı, Adalet Vekaletinin cevabını ve bu mevzudaki Hükümet kararını okutuyorum. Adalet Vekâletine Büyük Millet Meclisi tarafından içkinin yasaklanması, sıhhi, ahlaki ve sosyal sebepler yüzünden arzu edilmektedir. Bu sebeple Hazinenin zor durumda kalacağı endişesiyle umumuna izin verilmesi de uygun görülememektedir. Esasen dış borçlarımızın sulh antlaşması imzalanıncaya kadar tehir edilmesi uygun bulunup, Bütçe Kanununun bir maddesinde bu hususa yer verilerek Meclisin tasdikine arz edilmek üzere 1920 senesi için Alkollü İçki Vergisinden vazgeçilmesi düşünülmektedir. Binaenaleyh içki imali, satılması ve kullanılmasının yasaklanmasına, Maliyece mahzur kalmamıştır ve Memleketin iktisadi hayatında mühim bir yeri bulunan bağcılığa, pek tesir etmeyeceği anlaşılmıştır. Yüce Meclis tarafından 17 Mayıs 1920 tarihinde Maliye Vekaletine havale olunan İçkinin Yasaklanması Hakkındaki Kanun Teklifinin, Vekaletiniz tarafından tetkiki ile neticesinin bildirilmesini arz ve talep eylerim, Efendim. 10 Temmuz 1920 Maliye Vekili Hakkı Behiç 1 TBMM Zabıt Ceridesi (17 Mayıs 1920), c.1, s , 15

16 Maliye Vekâletine 1920 senesi gelirleri arasında bulunan alkollü içki vergisinden vazgeçildiği bahsiyle, İçkinin Yasaklanması hakkındaki Kanun Teklifinin tetkik ile neticesinin gönderilmesi isteniyorsa da vaktin azlığı sebebiyle bu mümkün değildir. Din İşleri, Sağlık ve Adalet komisyonlarının bu husustaki raporları da birbirine uymamaktadır ve bu komisyonlar tarafından raporların birleştirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple Vekaletimize göndermiş olduğunuz kanun teklifi iade edilmiştir, efendim. 11 Temmuz 1920 Adalet Vekili Celalettin Arif TBMM VEKİLLER HEYETİ KARARI Dinişleri, Sağlık ve Adalet komisyonlarının birlikte karar almaları ve müzakereler sırasında vekillerinde beraber çalışmaları, Vekiller Heyeti tarafından kabul edilmiştir. TBMM Reisi Mustafa Kemal Milli Savunma Vekili Fevzi Dışişleri Vekili a. M. Kemali Nafıa Vekili İsmail Fazıl İçişleri Vekili Cami Sağlık Vekili Dr. Adnan 16 Genel Kurmay Reisi İsmet Maliye Vekili Hakkı Behiç Maarif Vekili Dr. Rıza Nur CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi efendim, üç kanun teklifi var. Esas itibariyle Hükümet de içkinin yasaklanmasını kabul ediyor. Maliye Vekili de fikrini söyledi. Şimdi bu üç teklifin birleştirilmesi gerekiyor. Yok, bu kabul edilmeyecekse şimdiden müzakeresine başlayabiliriz. Uygun mu efendim? (gürültüler) Bu hususta Çorum Mebusu Haşim Bey in de bir önergesi var. Onu da komisyona gönderelim. Üç komisyon birleşerek onu da tetkik buyursunlar. (hay, hay sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, bu kanun teklifini ben vermiştim. Adalet Komisyonu reddetmişti. Diğer komisyonlar da muhtelif şekillerde içkinin yasaklanmasını talep ediyorlar. Evvela Adalet Komisyonunun ret kararı dikkate alınarak bir karar verilmelidir. Komisyon raporlarını birleştirecek olan biziz. Onun için komisyonlara iadesi uygun değildir. MUSTAFA LÜTFÜ EFENDİ (Siverek): Efendiler, asabım bozulduğu için söz söylemeye dilim varmıyor. Burası, yani Hilafet Merkezi, dört yüz milyon Müslümanın manen bağlı olduğu bir makamdır. Biz elhamdülillah Müslümanız ve içki içmek bize göre değildir. Binaenaleyh filan komisyona... (mevzuya gel sesleri) Katiyen mevzu haricine çıkmadım. Mademki biz Müslümanız, bin üç yüz sene evvel bunu

17 dinimiz yasaklamıştı. Cenabı Allah bunu yasaklamıştı. Bunun hakkında Cenabı Allah'ın kanununa karşı bizim kanun yapmamız doğru mudur? Bunda Hükümetin elli milyon lira istifadesi olsa da bunun lüzumu yoktur. Binaenaleyh filan komisyona gitsin, filan vekalete gitsin, Maliyeye gitsin, demenin lüzumu yoktur. (doğru sesleri) MÜFİT EFENDİ (Din İşleri Komisyonu Reisi): Biz raporumuzda kanun teklifini yeniden yazıp Yüce Heyetinize takdim etmiştik. Bundan dolayı tekrar bunu komisyonlara havale ederek işin uzatmamasını istirham ederim. RASİH EFENDİ (Antalya): Malumunuz komisyonlar yeniden teşekkül etmiştir. Üyelerin vazifelerine başlaması ve kendilerine şimdiye kadar verilen dosyaları tetkik edesiye kadar vakit geçecektir. Bu vaziyette bu kanunu hemen çıkaramayız. Halbuki bugün bir an evvel bunu çıkarmamız icap eder. Millet biraz da kendi hissiyatının ve ruhunun okşanmasını istiyor. Binaenaleyh Yüce Heyetiniz uygun görürseniz şimdi müzakeresine başlayalım. Biraz şöyle düşünerek muhakeme edelim. Bugün içki içmenin bizdeki şekli, Avrupa nın neresinde vardır? (mevzuya gel sesleri) Neden sinirleniyorsunuz, beyefendiler? (vakit geçiyor sesleri) BİR MEBUS BEY: Şimdi Müfit Efendinin söylediği sözleri kabul ettik bitti. RASİH EFENDİ (Devamla): Benim teklif ettiğim de budur. REFİK BEY (Konya): İç Tüzükte açıklık vardır. Mademki Yüce Heyet acilen kararını talep ediyor. O halde oya konulsun, mesele hallolunur efendim. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Bunu komisyona göndermek taraftarı değilsiniz zannederim. (hayır, hayır sesleri) Bugün gündemimize dahil ise de her birinizde bu kanun teklifinin basılmış birer sureti bulunmalıdır. Hükümet bugün iade ettiği için bastıramadık. Onun için arzu buyrulursa önümüzdeki celseye alalım ve alelacele bastırıp dağıtalım. (uygundur sesleri) 1 (Üç gün sonra, 15 Temmuz 1920 tarihindeki oturumda...) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): İçkinin Yasaklanmasına dair Kanun Teklifinin müzakeresine devam ediyoruz. Evvela Çorum Mebusu Haşim Bey ile Bolu Mebusu Nuri Bey in aynı mevzuda geçen gün verdikleri kanun tekliflerini okutuyorum. TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanması Hakkındaki Kanunun hususi bir komisyonda tetkik edilmesi ve Düyunu Umumiye Müdürünün de kanaatinin dikkate alınması gerekir. Evvela ticaret serbesttir kaidesine riayet etmek icap eder. Zira bu hak bir 1 TBMM Zabıt Ceridesi (12 Temmuz 1920), 1.Dönem, c.2, s , 17

18 kanun ile verilmiştir. Sonra gayrimüslimlerin dini ve milli zamanlarında istisna edilmeleri lazım gelirken, Müslümanların cezaya tabi tutulmaları uygun değildir. Çünkü kendi dinlerine göre gayrimüslimlerin yiyip içmesi haram olmadığına ve hatta Ceza Kanununa göre kendi aralarında hür ve serbest olacaklarından, onlar hakkında ceza verilmesi uygun değildir. Başka memleketlerin vatandaşları olan gayrimüslimlerin içki içmelerinin de yasaklanması devletler hukukuna aykırıdır. Gelir vergisi mükellefi olan meyhaneciler ile içki imal edenlerin kanunen ticaret yapmaları serbesttir. Bunların depolarda mevcut olup da milyonlara varan sermayelerinin yok olmasıyla iflas etmeleri, devletin maliyesine bir darbe indirilmekten başka bir şey olmayacaktır. Maliye Vekili Beyefendinin, güya Hazineye para alacağız siz içiniz, diyormuş gibi Hamdullah Suphi Bey in sözlerine katiyen iştirak edemeyiz ve Maliye Vekilini de bu şekilde tenkit etmeye hakkımız yoktur. Çünkü Hükümet, içenler ve satanlarla, imal edenler arasında gayrimüslimleri işaret etmiştir, Müslümanları değil. Bu sözün kendi ayinlerinde içmelerine karışılmayan gayrimüslimler için söylendiği bellidir. Zaten öteden beri Müslümanlardan ne meyhaneci ve ne de haşa... görülmemiş ve işitilmemiş iken, zamanın icabı sebebiyle midir, her nedense, bu kötü meslekler bile gayrimüslimleri belki geride bırakacak şekilde Müslümanlara da maalesef sirayet etmiştir ki hakikaten kolay, kolay hazmedilecek zehirlerden değildir. Yukarıda saydığım gerekçeleri dikkate alarak ve gayrimüslimlerin içki imali, ticareti ve kullanmalarına mani olmayarak, yalnız Müslümanlara yasak getirecek öyle bir kanun yapalım ki hayırlı olsun. Binaenaleyh aşağıdaki kanun teklifinin, Düyunu Umumiye Müdürü de hazır olduğu halde, Maliye Vekâleti ile münakaşa ve müzakeresini teklif eylerim. 12 Temmuz 1920 Çorum Mebusu Haşim MÜSLÜMANLAR HAKKINDA ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI KANUNU Madde 1. Hangi devletin vatandaşı olursa olsun, her çeşit alkollü içkinin Müslümanlar tarafından imali ve kullanılması ve ticareti katiyen yasaktır. Madde 2. Birinci Maddeye uymayan herhangi bir Müslümana, üçüncü maddedeki tarife göre ceza verilir. Suçun tekrarı halinde, fakir ise suçu işlediği yerden otuz altı saat uzakta bir yere süresiz olarak sürgün edilir. Suçu tekrar eden zengin ise beş bin kuruş para cezası verildikten sonra, suçu işlediği yerden yirmi dört saat uzakta bir yere iki seneliğine sürgün edilir. Madde 3. Birinci Maddedeki suçu işleyen herhangi bir Müslümana şeriat cezası lazım gelir ve tabip raporuna lüzum görülmeksizin bir buçuk arşın uzunluğunda ve başparmak kalınlığında bir değnek ile falakaya yatırılarak ayakları altına otuz defa veya kaba uylukları üstüne kırk defa vurulur. 18

19 Madde 4. İkinci ve üçüncü maddelere göre cezalandırılacak suçluya, gündüz alaturka saat sekizde idare meclisi ve belediye heyeti huzurunda Hükümet meydanında polis veya jandarma tarafından cezası tatbik edilir. Madde 5. Gizli veya açık içki içen veya sarhoş halde olduğu belli olan, içki imali ve ticareti yapan veya yaptıran Müslümanların suçları, idare ve adliye huzurunda iki kişinin şahitlikleri ile sabit olur ve karar verilir. Madde 6. Yukarıdaki maddelere göre suç işleyenler hakkında ceza vermeyen ve yirmi dört saat içinde müsamaha gösteren herhangi bir devlet memuru derhal azledilir. Madde 7. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 8. Bu kanun, İçişleri ve Adalet vekaletleri tarafından yürütülür. TBMM Başkanlığına İslamiyetin on üç asır önce yasakladığı içki, bağımlılık ve daha birçok sebeplerden dolayı son zamanlarda insanlığın ve özellikle Müslümanların çocuklarına ve kadınlarına varıncaya kadar yayılmıştır. Bunun büyük bir bela olduğu hususunda hiç kimsenin şüphesi kalmadığı için Yüce Meclis bu mevzudaki kanun teklifini tetkik olunmak üzere komisyonlara havale buyurmuştu. Artık zamanı geldiği için ve Yüce Meclis bugünkü gündemini bu önemli meseleye ayırdığı için, komisyonların raporlarını tetkik ve kanaatimi Yüce Meclise arz etmeye mecbur oldum. Mesele gayet ehemmiyetli olduğu için tatbiki kolay, teferruattan uzak, efradını cami ağyarını mani 1 olması sebebiyle sadece üç maddelik aşağıdaki kanun teklifinin tetkik ve kabulünü teklif ederim. 15 Temmuz 1920 Bolu Mebusu Nuri ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI KANUNU Madde 1. Gizli veya aleni olarak içki içilmesi, ithalatı, imalatı ve kullanılması yasaktır. İthal ve imal edenlerle, kullananlara yirmi beş liradan yüz liraya kadar para cezası veya bir haftadan bir aya kadar hapis cezası verilir. Devlet memurlarının bu suçları tekrar işlemeleri halinde vazifeden azledilirler. Madde 2. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 3. Bu kanun, Hükümet tarafından yürütülür. 1 Bir şeyin tam ve mükemmel olabilmesi için gerekli olan en ufak unsurları içine alması, barındırması, gereksiz olan en ufak unsurları ise dışarıda bırakması anlamında kullanılan bir söz. 19

20 CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Gündemimizde İçkinin Yasaklanmasına dair kanun teklifinin müzakeresi var. Bildiğiniz gibi Ali Şükrü Bey in yapmış olduğu bir kanun teklifi vardı ve Adalet Komisyonuna gönderilmişti. Adalet Komisyonu da raporunu hazırladıktan sonra Din İşleri ve Sağlık komisyonlarına gönderdi. Onlar da birer kanun teklifi yaptılar. Onları gözden geçireceğiz. (Divan Katip Üyesi Refik Bey, 17 Mayıs 1920 tarihindeki oturumda okunan kanun teklifini ve Adalet Komisyonu raporunu tekrar okudu ve...) REFİK BEY (Divan Katip Üyesi): Diğer komisyonların raporlarını okuyorum. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Evvelce okunmuştu zaten, şimdi okumaya lüzum yoktur. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, bu hususta Çorum Mebusu Haşim Bey le Bolu Mebusu Nuri Bey in de kanun teklifleri var ve biraz önce okundu. Şimdi leh ve aleyhte söz söyleyecek var mı? FERİT BEY (Maliye Komisyonu Reisi): Efendim, müzakere usulü hakkında söz söyleyeceğim. Bu kanunun en çok alakası olan şey mali tarafıdır. Alkollü içki vergisi ile dış borç ödenmesi hakkında imzalanmış bir anlaşma vardır. Bu sonradan verilen teklifler Maliye Komisyonundan geçmemiştir. Bir kere de oraya gitmesini ve oraya gittikten sonra müzakere edilmesini temenni ederim. Maliye Vekilinin tezkeresi kafi değildir. Bu mühim bir meseledir. (olamaz sesleri) NAFİZ BEY (Canik): Müsaade buyurunuz, arkadaşımızın şimdiki teklifini oya koyunuz, şayet kabul edilirse müzakereye lüzum kakmaz. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Reis Bey, bunun esası geçen gün kabul edilmişti. Şimdi maddelerin müzakeresine geçeceğiz. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Teklifin tamamı görüşülmedi, efendim. Maliye Komisyonunun tetkikini arzu buyurursanız lütfen ellerinizi kaldırınız. Kabul edilmiştir. Konuşmak için söz alan arkadaşların isimleri burada yazılıdır. Teklif orada bir an evvel tetkik edilsin, sonra herkes sözünü söyler. 1 (Bir ay sonra, 12 Ağustos 1920 tarihindeki oturumda...) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Sıra İçkinin Yasaklanması Kanununa geldi. Bu hususta söz istemiş arkadaşlar vardı ve kendilerinin de hakları saklı demiştim. İsimleri olmayanlar ve söz isteyenler ayrıca isimlerini yazdırsınlar. BİR MEBUS BEY: Önce raporlar okunsun da komisyonların düşünceleri belli olsun. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (15 Temmuz 1920), 1.Dönem, c.2, s , 20

21 (Divan Katip Üyesi Haydar Bey, 17 Mayıs 1920 tarihindeki oturumda okunan komisyon raporlarını tekrar okudu ve...) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi de en son hazırlanan Maliye Komisyonu raporunu okuyoruz. TBMM Başkanlığına Alkollü içkilerin Osmanlı memleketlerine ithali, kullanılması ve imalinin yasaklanması hakkında Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey tarafından verilen kanun teklifi ve bu mevzuda Din İşleri, Sağlık ve eski Maliye komisyonlarının raporları, Maliye Vekili Beyefendi hazır olduğu halde Komisyonumuzda tetkik olundu. İçki kullanılması dini ve ahlaki olarak yasak ve kötü olup, bunun yasaklanması hususu Sağlık ve Din İşleri komisyonları tarafından teyit edilmiş ve Adalet Komisyonu da bununla alakalı olarak Ceza Kanununda hüküm mevcut olduğunu kaydetmiştir. Eski Maliye Komisyonu da yasaklama ve ceza yoluna gitme yerine, insanlığın esas ihtiyaçlarından biri olmayan içki üzerine ağır vergi koymanın oldukça tesirli bir tedbir olacağını ifade etmiştir. Asırlardan beri zararlı ve kötü olduğu belli olan içkinin yasaklanmasını Komisyonumuz da uygun bulmakta ise de bunun birden bire yasaklanmasının ne dereceye kadar tatbik edileceği belli değildir. Binaenaleyh tatbiki maddeten mümkün olmayan bu gibi tedbirlere müracaat etmektense tedrici bir şekilde bunun önüne geçilmesi daha uygun bulunacağı ve eski Maliye Komisyonunun ifade ettiği gibi içki üzerine vergileri artırmak suretiyle kullanılması azalacağı gibi, Devletin dış borçlarının ödenmesinde de biraz faydası olur kanaatindeyiz. Komisyonumuzun bu kanaati, Maliye Vekaleti tarafından da kabul olunarak, içkiden alınan verginin artırılması maksadıyla bir kanun tasarısı hazırlanmış ve Yüce Heyetinize arz edilmiştir. Diğer taraftan memleketimizin birçok yerinde ahali bağcılıkla uğraşmakta olduğundan, bunun da dikkate alınması lüzumludur. Aynı zamanda içki kaçakçılığının da artacağı düşünülmelidir. Bu izahata göre, içki vergisini artırmak maksadıyla hazırlanmış olan kanun tasarısının kabul edilmesi, evvelce İstanbul Mebuslar Meclisi tarafından kabul edilmiş olup kapitülasyonların mevcudiyeti sebebiyle tatbik edilememiş olan İspirto Kanununun tatbik edilmesi ve halen Ceza Kanununda bu hususta mevcut olan maddenin şiddetle tatbik edilmesi hususlarının Yüce Heyete arz edilmesine karar verilmiştir. Maliye Komisyonu Reisi Ferit Raportör Üye Fuat 21 Kâtip Üye Mehmet Emin CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Komisyon raporlarının okunması tamamlandı. Şimdi söz alan üyeler beyanatlarını vereceklerdir. Buyurun Haydar Bey. HAYDAR BEY (Kütahya): Efendiler, alkolün insan hayatı üzerinde yaptığı tahribat... TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Alkol kelimesi Fransızca, Türkçesini söyle.

22 HAYDAR BEY (Devamla); Hakikaten pek müthiştir. Hatta alkol aleyhinde olan tıbbi bir cemiyet Lyon daki son toplantısında, üzümden başka maddelerden üretilmiş olan alkollerin zehirli olduğuna karar vermiştir. Binaenaleyh dışarıdan gelen alkolün zararlı olması sebebiyle, Ali Şükrü Bey in teklifine göre, ithalat ve ticaretinin yasaklanması şart ise de malumunuz olan sebepler dolayısıyla bu şimdilik mümkün olsa bile, ileride mümkün olup olamayacağı belli değildir. Efendiler, Meşrutiyetin ilk senesinde Mebusan Meclisi halkımızın sağlığını muhafaza etmek ve bağcılığı zor durumdan kurtarmak için ithal edilecek olan içkilere ve alkole yasaklama getirmişti. Bu kanun ticari anlaşmalara uygun olduğu halde, sırf Avrupa'nın menfaatine dokunduğu için, yapılan müdahale ve baskı üzerine bir hafta sonra kapitülasyonlar bahane edilerek, yürürlükten kaldırılmıştı. Halbuki efendiler, bu kanunun kapitülasyonlara muhalif hiçbir maddesi yoktu. Çünkü zararlı olan bir şeyi kapitülasyonlar himaye etmediği gibi, hiçbir devlet de diğer devlete zararlı olan içki ve alkolleri halkına içireceksin gibi bir teklifte bulunamaz. (İngilizler yapar sesleri) Bu haklı olan davalarımızı da Avrupalılara dinletmek bizim için mümkün olamadı ve kanunun yürürlükten alınmasıyla hürriyet ve istiklalimize dehşetli bir darbe indirildi. Halbuki efendiler, biz bu kanun ile dışarıdan memleketimize bir senede gelmekte olan yirmi milyon kilo alkol ile milyonlarca içkinin gelmesine mani olduğumuz gibi, bu zararlı maddeleri imha etmeyip, bunları gümrüklerde aseton mentol ile karıştırarak, sanayide kullanılacak madde yapmak istiyorduk. Fakat ne yazık ki efendiler, o medeni denilen Avrupa, kendi menfaatini bizim hayatımıza tercih ederek, kanunun kaldırılmasında ısrar etti. Bu izahattan maksadım, Düyunu Umumiye İdaresinin muvafakati alındıktan sonra, kapitülasyonlara katiyen dokunmayan bir kanunun, yalnız yabancı birkaç fabrikatörün menfaatine dokunması dolayısıyla tatbik edilemezse, bilmem ki dış borçlarımız ve yabancıların menfaati ile alakalı olan Ali Şükrü Bey in bu kanun teklifi nasıl tatbik edilebilir? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Demek siz şimdiden kapitülasyonları kabul etmiş oluyorsunuz? HAYDAR BEY (Devamla): Hal böyle iken Din İşleri ve Sağlık komisyonları Ali Şükrü Bey in kanun teklifini esas itibariyle kabul ettiler, fakat raporlarında bazı değişiklikler de teklif ettiler. Bu değişikliklerden biri, içkinin ithalatının ve ticaretinin serbest olması, imalat ve kullanılmasının yasaklanması şeklindedir. Fakat efendiler, Avrupa'dan gelecek olan milyonlarca içkinin serbestçe ticaretine müsaade edecek olursak, bilmem ki yabancıları kuşkulandırmaktan başka hiçbir fayda temin etmeyen şu imalat kelimesine artık lüzum kalır mı? Çünkü efendiler, ithal içkinin rekabet kabul etmeyecek derecede ucuz bir fiyatla her yerde bulunmasından sonra, artık imalat kelimesine ne ihtiyaç kalır? Efendiler, muhtelif milletten insanlar, mesela bir Rus, bir İtalyan, şer i cezayı gerektirecek derecede sarhoş olsalar, hakim huzuruna sevk edilseler, hakim bunlara siz şer i ceza icap edecek derecede sarhoş olduğunuzdan dolayı cezalandırılmanıza hükmettim dese, acaba bunların mensup oldukları devletler, kendilerince yasak olmayan bu fiilden dolayı bu hükmü infaz ettirecekler mi? 22

23 REMZİ EFENDİ (Kayseri): Onlar hakkında şer i ceza yoktur. Şer i ceza kime lazımsa ona yapılacak. HAYDAR BEY (Devamla): Onları kanunun hükümlerinden istisna edemezsiniz. REMZİ EFENDİ (Kayseri): Şer i ceza Müslümanlara aittir. Yabancılara lazım gelmez. HAYDAR BEY (Devamla): Efendim, sizi müzakere usullerine uymaya davet ediyorum. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Remzi Efendi, sonra kalkar burada izah edersiniz, sözünü kesmeyiniz HAYDAR BEY (Devamla): Fakat efendiler, siz Amerika nasıl yasakladı diyeceksiniz. Bir kere Amerika bizim gibi bir yerlere bağlı bir hükümet değildir. Sonra Amerika, içkiyi yasaklamaya teşebbüs ettiği tarihten itibaren altmış küsur sene sonra, bugünkü kanunu meclisinden geçirmeye muvaffak olmuştur. (gürültüler) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Sözünü kesmeyelim efendiler, rica ederim. (gürültüler) Remzi Efendi, hakkınızda İç Tüzüğü tatbik ederim. Herkes kanaatini söylemekte hürdür. Buraya gelir söylersiniz. REMZİ EFENDİ (Kayseri): Niçin kıymetli vakitlerimizi boşa harcıyoruz? CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim susacak mısınız? Haydar Bey davam ediniz. HAYDAR BEY (Devamla): Fakat efendiler, bugünkü kanunu Meclisinden çıkarmaya muvaffak olan Amerika, zannediyor musunuz ki kanunu tatbik etmeye muvaffak olmuştur? Bilakis efendiler, meyhaneleri kapatayım derken bütün evlerin meyhane olmasına sebep olmuştur. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Delil göster. REFİK BEY (Konya): Rica ederim kesmeyelim, efendim. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim not edersiniz, sonra söylersiniz. Niçin hatibin sözlerini kesersiniz? (devam, devam sesleri) HAYDAR BEY (Devamla): Delilim işte elimdedir. Efendiler, Amerikan Meclisinde yapılan müzakerede, bu tatbik edilemeyen kanun yüzünden Amerika'nın senede beş yüz otuz iki milyon dolar servet kaybettiğini, bu kanunun gayet müthiş bir şekilde kaçakçılık ve suiistimale sebebiyet verdiğini ve Amerika'da içkinin yasaklanması meselesinin sosyal ve hayati bir mesele değil, siyasi bir mesele şekline girdiğini bize pek açık bir şekilde ispat etmektedir. MÜFİT EFENDİ (Din İşleri Komisyonu Reisi): Komisyon adına cevap vereceğim, müsaade buyurur musunuz? CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Sözünü bitirsin, efendim. 23

24 HAYDAR BEY (Devamla): Hele efendiler, Sağlık Komisyonunun yirminci asırda tatbik etmek istediği belediye temizlik işlerinde çalıştırma cezası, Abdülhamit zamanındaki tımarhane ve serseri kanunundaki darp cezaları gibi... (alkışlar, sürekli gürültüler) BİR MEBUS BEY: Sözünü geri al. REMZİ EFENDİ (Kayseri): Olmaz, kabul etmeyiz, aşağı indirin. HAYDAR BEY (Devamla): Buraya gel. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Peki Efendim, susunuz. REMZİ EFENDİ (Kayseri): Bizim burada lüzumumuz yoktur. Şer i hükümler aleyhinde... BİR MEBUS BEY: bu millet şeriatla ayaktadır. Katiyen kabul etmiyoruz. Çekil oradan utanmıyor musun? Nedir bu yahu hepimiz Müslümanız. HÜSREV BEY (Trabzon): Herkes hürdür, istediğini söyler. (gürültüler) REFİK BEY (Konya): Efendiler, rica ederim ne oldunuz dünyaya karşı rezil mi olacağız? CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendiler, müsaade buyruluyor mu? HAYDAR BEY (Kütahya): Hoca efendilerim, sözlerim yanlış anlaşıldı. Şeriata uymamak benim hiçbir zaman hayalimden bile geçmez. Çünkü ben de sizin gibi ders görmüş, hukuk ve medrese mezunuyum. Yalnız başımda sarık yoktur. Abdullah Azmi Efendi biraderimiz pek güzel bilirler ki serseri kanunundaki ceza, şer i olduğu halde, ne yazık ki tatbik edilememiştir. İşte o endişe ile serseri kanunundan bahsettim. Başka maksadım yoktur. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, müsaade buyrulur mu? Beyefendiler... (şiddetli gürültüler) Müsaade buyurun. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Müsaade buyurun, Şükrü Bey, rica ederim. Bir önerge var, onu okuyacağım. TBMM Başkanlığına Zamanın nezaketine sebebiyle içkinin yasaklanması hakkındaki müzakerenin daha uygun bir zamana tehir edilmesini teklif ederim. Isparta Mebusu Hacı Tahir RIZA EFENDİ (Yozgat) :Ret, ret... (gürültüler) EMİN BEY (Erzincan): Müzakere usulü hakkında söz söyleyeceğim. (şiddetli gürültüler) 24

25 CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Önerge hakkında mı söyleyeceksiniz, mesele hakkında mı? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bu gibi meclislerde her türlü müzakere yapılır. Bu gibi mevzuların gayet ehemmiyetlileri, gayet ehemmiyetsizleri vardır. Herkes bir mesele hakkında söz söylerken rica ederim sözü tartsın ve öyle söylesin. Ben kanunu teklif eden olduğum için tabii lehindeyim. Kabul edilmesi için elimden geldiği kadar çalışacağım. Söz söylemek herkesin hakkıdır. Yukarıdan aşağı ne biliyorlarsa onu söylesinler ve buna karşı kimsenin itiraza hakkı yoktur. Burada çıkar söyler. Fakat söz söylerken dikkat etmek lazımdır. Hatta dil sürçmesine yer yoktur. (şiddetli gürültüler) BİR MEBUS BEY: Herkes sözünü ne şekilde söyleyeceğini bilir. (gürültüler) (Oturuma kısa bir ara verilir) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Rica ederim efendim, oturalım. Celseyi açıyorum. Efendim, müsaade buyurun. (şiddetli gürültüler, ayak patırtıları) HÜSREV BEY (Trabzon): Müzakere usulü hakkında söz isterim. (şiddetli gürültüler, ayak patırtıları) BİR MEBUS BEY: Böyle şeyler ayıptır. HÜSREV BEY (Trabzon): Müsaade buyurun efendim, Isparta Mebusu Tahir Bey bir önerge vermiş, bunun hakkında konuşacağım. Zannedersem önergede ifade edilen sebep, Mecliste görülen bu ruh halidir. Öyle hissediyorum ki Haydar Bey kardeşimizin buradaki sözü yanlış anlaşılmış. Bu hale ben de dahil olduğum halde, hep üzgünüz ve müzakereyi devam ettiremeyeceğimizi görüyorum. Binaenaleyh, görüşelim, sakinleşelim, bu iş memlekete ve millete uygun olarak çıksın. (uygundur sesleri) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Teklifi kabul edenler ellerini kaldırsınlar. Kabul edildi efendim. BİR MEBUS BEY: Kanun biraz daha uyuyacak. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Uyuyacak, parlamento dalaveresi. EMİN BEY (Erzincan): Bütün bu fesatların sebebi sensin. (gürültüler) 1 (Bir ay sonra, 13 Eylül 1920 tarihindeki oturumda...) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim rica ederim dinleyelim. İçkinin yasaklanması kanununun müzakeresine başlıyoruz. Daha önce konuşmak için isimlerini yazdıran arkadaşlara sıra ile söz vereceğim. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (12 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s , 25

26 REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Müzakere usulü hakkında bir söz söyleyeceğim. Arkadaşlar, herkesçe zararlı olduğu bilinen bir mesele hakkında şimdiye kadar misali görülmemiş bir şekilde birçok arkadaşlar söz aldı. Halbuki belli olanı ispata kalkmak zamanında değiliz. Zamanlarımız gayet kıymetlidir. Bir şey arz edeceğim. Bu kanun daha önce görülmediği gibi muhtelif komisyonlardan geçti. Bu mesele hakkında muhtelif derece ve şekilde konuşuldu. Böyle yirmi beş arkadaşımız leh ve aleyhte söz söylemektense, zamandan tasarruf için yalnız beş kişi konuşsun (olmaz öyle sesleri) FERİT BEY (Maliye Vekili): O kadar basit değil. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Ben de müzakere usulüne dair söz söyleyeceğim. Refik Şevket Bey in sözüne itiraz edeceğim. Bu o kadar mühim bir kanundur ki birçok komisyonlardan geçmiştir. Hepimizle alakadar bir meseledir. Hepimiz söz söylemek isteriz. Ne kadar müzakere uzarsa hakikat o kadar ortaya çıkar. ABDÜLKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu): Refik Şevket Bey in teklifini kabul ediyor ve sözümden vazgeçiyorum. REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Teklifimi oya koyunuz. DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Müzakere usulüne ait söz söyleyeceğim. Efendim bu kanunun kabulünde Meclis müttefik gibi. Ancak pek çok üye söz söyleyecek, kanunun tatbik şekli hakkında yeni yeni değişiklik teklifler verilecek. Halbuki yapacak pek çok işlerimiz var. Kabul buyurursanız evvela söz alanlar aralarında konuşsunlar, beğeneceklerini tayin etsinler ve sonra burada müzakere edelim. (gülüşmeler ve alkışlar) Meclis ve kendimizi birçok zahmetlerden kurtarmış oluruz. FERİT BEY (Maliye Vekili): Ben de söz istemiştim, VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Buyurun. FERİT BEY (Maliye Vekili): Efendim, içkinin kendisini değil, fakat vergisini müdafaa etmek için kürsüye çıktığım zaman, ne kadar şiddetli taarruzlara uğrayacağımı düşünmeyerek çıktım. Fakat beni bu müdafaada bulunmaya vazifem mecbur etti. Vazifem ne kadar zor olursa olsun, düşüncemi arz edeceğim ve fikrimi müdafaa edeceğim. Bu kanununun hulasası, içkinin imalatının ve kullanılmasının kati olarak yasaklanmasıdır. EMİN BEY (Erzincan): İthalatı da. FERİT BEY (Devamla): İthali de dahil. Müzakereye başlamadan önce bu kürsüde bulunan arkadaşlarımızdan birisi, bunun muhtelif komisyonlarda müzakere edilip kabul edildiğini beyan buyurdular. Bu ifadeyi düzelteceğim. Komisyonlardan bazıları bunun tamamıyla yasaklanmasını kabul ettikleri halde, bazıları da bunun sadece kullanılması yasaklansın demişlerdir. Hükümet bundan bir ay önce Yüce 26

27 Heyetinize verginin artırılmasını teklif etmiş ve iki komisyon da bunu kabul etmiştir. Bu da aynı esasa ait meselelerdendir. Bunlar muhtelif, fakat aynı esasa dair meseleler olduğundan, bunların müzakerelerinin birbirlerinden ayrılmasına katiyen imkân yoktur. Hükümetin bu teklifinin de diğerleri ile birlikte müzakere edilmesini rica edeceğim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Ona cevap verelim. FERİT BEY (Devamla): Söz kesilmez, usul değildir rica ederim. İçki meselesi, bir maliye meselesi, bir iktisat meselesi ve bir de ahlak meselesidir. MUSTAFA SABRİ EFENDİ (Siirt): Sağlık da dahildir. FERİT BEY (Devamla): Ahlak deyince, sağlık da içine girer. Bir kere Yüce Heyetinize şunu arz ederim ki içkinin kendisini değil, vergisini müdafaa eden Maliye Vekiliniz, hiç içki kullanmamış bir adamdır. Binaenaleyh bu tarzdaki müdafaamı bir şahsi mesele olarak görmeyiniz. (estağfurullah sesleri) Dinimiz bunu yasaklamış olduğu gibi, muhtelif memleketlerde kanuni bir şekilde kendi dinlerince yasak olmadığı halde içkiyi yasaklamışlardır. Amerika bu yasağı tam olarak tatbik edememişlerdir. Rusya da da teşebbüs edilmişti. O sırada orada bulunuyordum. Orada da katiyen yasaklama imkanı ve ihtimali olmadığını gördüm. Tekrar ediyorum, meselenin ruh ve esası hakkında ihtilafımız yoktur. Fakat maalesef meselenin tatbikine imkan mevcut olamayacak ve nihayetinde iktisadi ve mali birtakım zararlar olacaktır. Bazı arkadaşlarımız diyorlar ki bunu yalnız Müslüman ahaliye tatbik edelim, Hıristiyan ahalinin dini vazifeleri esnasında mecbur oldukları bazı içkilere müsaade edelim. Böyle olunca Hıristiyanlara yeni bir menfaat ve yeni bir kâr temin edilmiş olacaktır. Ayrıca içki içenlere kim ceza verecektir. (Hükümet sesleri) Hükümet her şeyi arzu etmesine rağmen, asayişi temin edecek vaziyette değildir ki bunu yapsın. Maliyemiz, içişlerimiz mükemmel bir idari teşkilata sahip değildir. Polis teşkilatında sadece iki bin iki yüz polisimiz vardır. Mevcut yüz ölçümüze göre bir hesap yaptım. Üç yüz yirmi bir kilometre kareye bir polis düşüyor. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Yine de şükür. FERİT BEY (Devamla): Şimdi vazifesi başından aşmış bulunan polisten siz içki içenlerin takip edilerek cezalandırılmalarını istiyorsunuz. Evet, bu polis teşkilatı ile farz edelim ki bu iş mümkün olsun. Efendiler, bu teşkilat içerisinde içki kullanmayı son derece alışkanlık haline getirmiş adamlar olduğunu bilmiyor musunuz? Buna alışmış olan adamlarla, emniyetin tamamıyla sağlanmasını ve içki içenlerin takip ve tetkik edilebileceğini düşünebiliyor musunuz? Düzenin ve intizamın tamamen mevcut olmadığı bir teşkilatta, içki içtiler diye birçok adamların haklarına tecavüz edilmesini dikkate alıyor musunuz? TAHSİN BEY (Aydın): Siz de tecavüz ettirmeyiniz. FERİT BEY (Devamla): Ettirmemek mümkün mü, ettirmeyiniz diyorsunuz? Bir latife olmak üzere söyleyeyim. Burada sizlere, üç ay sigara içmekten vazgeçecek- 27

28 siniz desek, bunun tatbik edileceğine inanır mısınız? Beyefendiler, bu derecede içkiye alışanların aklı, onu kullanmayanlara göre daha çok zarar gördüğü dikkate alındığında, ne yaparsanız yapınız bunun önüne geçmezseniz. Hatta bilirsiniz ki tarihte enfiye 1 kullananlar hakkında, eski padişahlar zamanında en şiddetli idam cezaları tatbik edildiği halde buna mani olunamamıştır. Binaenaleyh bence bunun tatbikinin imkanı yoktur. Memleketimizin birçok ziraata uygun olmayan topraklarında kolaylıkla bağcılık yapılabilmektedir. Buralarda bulunan ahalinin menfaatlerine de mani mi olmak istiyorsunuz? (pekmez yaparlar sesleri) Pekmez az olduğu zaman para eder, çoğalınca para etmez. Sonra ne yapacaksınız? Bugün Müslümanların yetiştirdikleri üzümler, Hıristiyanların alkol ihtiyacını karşıladıkları için para etmektedir. Yoksa hiç bir zaman ne yaş üzüm, ne kuru üzüm aynı derecede para etmez. Bundan dolayıdır ki bu mesele iktisadi bir meseledir. Bunu dikkate almanız lazımdır. Eğer siz milletin kendi maliyesine sahip olmasını istiyorsanız, bağcılık ziraatını muhafaza etmeniz lazım gelir. Beni meselenin mali tarafı çok kaygılandırıyor. Efendim, içkinin her çeşidinden Hükümet vergi almaktadır. Mesela şarabın her yüz litresinden yirmi kuruş, biranın her yüz litresinden yüz kuruş ve alkolün her yüz litresinden otuz yedi kuruş alınmaktadır. Biz gerek halkımızın sağlığını muhafaza bakımından doğru bir adım atmak ve gerek bu bunun için mevcut olan bu vergileri artırmak için Yüce Heyetinize şimdi kanun teklif edeceğim. Bu kanun teklifi ile biz şimdi, şarabın her yüz litresinden iki yüz kuruş, biranın her yüz litresinden üç yüz kuruş ve alkolün yüz her litresinden yüz kuruş vergi almak istiyoruz. BİR MEBUS BEY: Azdır, bile. FERİT BEY (Devamla): Bu vergi artışının Hazineye geliri iki milyon liradır efendiler. Ayrıca meyhanelerin faaliyetine göre alınan vergi de vardır ki bu da bunun haricindedir. Eğer bunu kabul buyurmayacak olursanız, o zaman bütçeyi katiyen denkleştiremeyiz. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Diğer taraflardan denkleştiririz. FERİT BEY (Devamla): Eğer bütçenizi düzeltemeyecek olursanız, emin olunuz efendiler, ne harp kudretiniz, ne siyasi kudretiniz, hiçbir şeyin ehemmiyeti yoktur. Dünya bugün size bakıyor efendiler. Bir devletin yaşayabileceğini kabul eden bir heyetin, evvela bütçesine bakılır. Ordusu var mıdır, yok mudur, donanması var mıdır, yok mudur bunlara bakılmaz. Bütçesini bakılır. Bütçesinde eğer o kudret var ise, o kudrete herkes itaat eder. Herkes ona hürmet eder. O olmazsa, o zaman kimseden hürmet beklemeyin efendiler. Düşününüz, içki yasağı ile içki içenlerin vergi mükellefliğini ortadan kaldıracağız ve onlardan alacağımız vergileri içki içmeyenleri üzerine yıkacağız. Dünyada bundan saçma bir şey var mıdır? 1 İnce toz halinde bulunan, burun deliklerine çekilerek kullanılan ve nikotinin doğrudan kana karıştığı bir tütün ürünüdür. 28

29 ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Biz milleti kurtarmak için buna razıyız. FERİT BEY (Devamla): Evet, tekrar ediyorum ki içkiyi yasaklamanın tatbik imkanı olmadığı halde, bütçenin bir milyon lirasını heba etmekten başka bir şey yapmayacağız. Buna karşılık yine her tarafta rakı içildiğini, her tarafta içki içildiğini göreceksiniz. (gürültüler) Yine her tarafla aynı şekilde içki karaborsası göreceksiniz. Bununla beraber maalesef zaten sıkıntıda olan bütçenin içinde bir milyon liralık açık göreceksiniz. İSMET BEY (Çorum): Dışarıdan gelecek olan içkilerin vergisini artırmak mümkün mü? FERİT BEY (Devamla): Dışarıdan gelen ve hakikaten sağlığa tamamen zararlı olan içkilerin ithalatının yasaklanması için bir kanun var ve onun kabulünü Yüce Heyetinizden istirham edeceğim. Fakat memleketimizin içerisinde tatbik imkanı olmayan ve yalnız bir arzu dolayısıyla bir milyon lirayı kurban etmeyelim, efendiler. (alkışlar) OPERATÖR EMİN BEY (Sağlık Komisyonu Üyesi): Efendim, Ferit Beyefendiye vergi hakkında birkaç söz söyleyeceğim. Bundan iki ay evvel Maliye Vekaleti adına, 1920 senesi için içki vergisinden vazgeçildiğine, içkinin yasaklanmasına herhangi bir mahzur kalmadığına ve bağcılık ziraatına pek tesir etmeyeceğine dair burada bir yazı okundu. FERİT BEY (Maliye Vekili): Efendim, o kararı geri aldım. OPERATÖR EMİN BEY (Devamla): Şimdi bu kadar büyük fikir değişikliğine sebep nedir? Anlayamıyorum. FERİT BEY (Maliye Vekili): O yazıyı Yüce Meclise ben göndermedim. OPERATÖR EMİN BEY (Devamla): Neyse, şimdi Ferit Beyefendinin söylediklerine cevap vereyim. Alkolden alınan vergiyi, diğer maddelerin vergilerini artırarak karşılayabiliriz. Mesela kahvenin ithalat vergisini artırabiliriz. (gürültüler, olmaz, olmaz sesleri) Dünya Harbinden evvel şekeri yüz paraya alıyorduk, Harp sırasında dört yüz kuruşa şeker yedik. Tabii her şey normale döndükten sonra şekerin kilosu belki beş kuruşa düşecek. O zaman şekeri yüz kuruşa düşürürüz de farkını vergi olarak kazanırız. Sonra alkol, tedavide hastanelerde kullanılıyor. Onların vergisini de artırırız. Bir milyon lira mı istiyor Ferit Bey? Bu temin etmek tamamen mümkündür. Bir de içkinin yasaklanması mümkün değildir diyorlar. (gürültüler) Biz bu suyu başından çevireceğiz, efendim. İçkiyi yasaklayan kanunu çıkartırsak rakıyı kim çekebilir? Sonra üzümleri hep vergi olarak düşünüyorlar. Üzümlerden yine alkol yaparız ve içine boya atarız. Binaenaleyh rakı olarak kullanılamaz. FERİT BEY (Maliye Vekili): Kolonya içiyorlar. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, herkes içkinin kötülüklerini söylüyor. Hatta içkinin yasaklanması kanununun kabul edileceğinden korkan Maliye Vekili Beye- 29

30 fendi bile bunun fenalığında bizimle beraber. Müslüman olduğu, insan olduğu için bunun yasaklanmasına taraftardır. Amerika bunu yasaklamıştır ve bugün bizim limanlarımıza gelen Amerikan gemilerine gidiniz, sudan başka içecek hiç bir şey bulamazsınız. Bulunduğu takdirde her türlü cezaya razıyım. Evet, her yerde olduğu gibi Amerika da da içki içmeyi alışkanlık haline getirmiş ayyaşlar vardır. Fakat bunlar hakkında o kadar fazla takibat yapılıyor ki milyarlarca dolar sarf ediliyor. Bugün Amerika'da içki içenler Küba ya, Meksika ya, falan yerlere giderler, içerler, çünkü zengin adamlardır. Ferit Beyefendi buyurdular ki Amerikalılar bunu yasaklayamadılar. Çünkü bunu siyasi bir mesele yaptılar. Aksine Amerikalılar bunu siyasi bir mesele yapmaktan fevkalade korkuyorlar. Amerika nın en mühim seçimi, Başkanlık seçimidir. Bugün Amerikan İçki Üreticileri Sendikasının desteklediği parti bile içki meselesini programına koyamıyor. Kamuoyunun tepkisinden korkuyor. Sonra Rusya dan bahsettiler. Rusya'da yasaklanmıştır. Fakat Rusya nın devlet teşkilatı Amerika nın teşkilatı gibi değildir. Çünkü onlar yeni bir inkılap geçiriyorlar. Yalnız şuna dikkatinizi çekerim ki Ruslar dünyada en çok içki kullanan bir millettir. Sonra Rusların dinleri de bunu yasaklamamıştır. Bu sebeple Ruslar da, bu inkılabın kahramanları içki içilmesini yüzde yirmi yasaklamışlarsa çok iyidir. Fakat bu inkılap böyle devam ederse emin olunuz ki yüzde yüz muvaffak olacaklardır. Sonra bu meselede tatbikine imkan yoktur, deniliyor. Bilhassa bir Hükümet için, tatbik imkânı yoktur demek, bir dereceye kadar züldür, tatbik edemeyen çekilir. FERİT BEY (Maliye Vekili): Ben şimdi çekilirim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Müsaade buyurun, böyle hayal ile laf olmaz. Ben sizin sözünüzü kesmedim. Siz bana ihtar ettiniz, sustum. FERİT BEY (Maliye Vekili): O halde zül sözünü geri alınız. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Ben kanunu tatbik edemem diyen bir hükümet, bence hükümet olarak durmaya layık değildir. (gürültüler) Rica ederim, müsaade buyurun tatbik edilemez demek ne demek? FERİT BEY (Maliye Vekili): Sözünü geri al. Yoksa aynı şekilde ben de size hitap ederim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Efendiler, izah edeyim. (gürültüler) TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Şükrü Bey, dil sürçmesinden bile sakınırım, demiştiniz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Hilmi Bey müsaade buyurun, bugün bu Yüce Meclisi bu millet buraya göndermiş, mukadderatını kurtarmak için, her ne mümkünse yapınız demiş ve bu Meclis de bir Hükümet seçmiştir. Yüce Meclis o Hükümeti devamlı denetleyecektir. Meclis, memleketin menfaati için uygun gördüğü bir kanunu yapar ve tatbiki için Hükümete havale eder, Hükümet ben bunu yapmam derse, o hükümet yerinde duramaz. (alkışlar) Şimdi bu sebeple... 30

31 HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Konuşurken ağır kelimeler kullanmak da doğru değildir. (devam, devam sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Efendim, anlıyorum ki yoktan bir mesele çıkarılmak isteniyor. Binaenaleyh bu meseleyi kapatıyorum. Zül ifadesini geri alıyorum. Diyeceğiniz var mı? (bravo sesleri) EMİN BEY (Erzincan): Rica ederim Şükrü Bey, itidali muhafaza edelim de bu mesele bitsin. ALÎ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Şimdi bizim elimizde bir takım kanunlar var. Bizim o kanunlar hakkında tatbik gücümüz ne ise, elbette bu Meclisin yapacağı kanunlarda da odur. Bugün mesela aşı kanunu, aynı meseledir. Biliyorsunuz ki aşı kanunu tatbik edilmeden evvel bu memlekette binlerce, on binlerce kişi çiçek hastalığından ölürdü. Aşı kanunu mecburi bir şekilde tatbik edildiği zaman, bizim halk, bilgisizliğinden dolayı, keçi gibi dağlara kaçıyordu. Ama bu kanun mümkün olduğunca tatbik olunabildi. Aşı kanunu Avrupa da olduğu gibi tatbik edilemiyor diye bu kanunu bırakalım mı? Rica ederim. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): O kanun, buna misal değildir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Efendim, sözümü kesmeyiniz. Meselenin farkı yoktur. O kanun, halkın cahilliği sebebiyle tamamen tatbik olunamıyor, diye bu kanunu yürürlükten kaldıralım da az da olsa elde ettiğimiz faydalarından vazgeçelim mi? Şimdi biz de bu kanunu, gelecek nesillerimizin sağlığını düşündüğümüz için çıkartmak istiyoruz. Zaten hangi kanunu tam olarak tatbik ediyoruz da bunu tatbik edebilelim? Haydi, yüzde yirmi veya yüzde otuz tatbik etsek, bundan zarar mı görürüz, rica ederim? Efendiler, şimdi bir de Hıristiyanlık meselesi bahis mevzu oldu. Evvelce Amerika, Rusya ve son zamanlarda Avustralya gibi hükümetler bunu tatbik etmişlerdir. O hükümetler Hıristiyan olmak itibarıyla, sadece sağlıklarını korumak için tatbik ettikleri halde, biz niçin kendi milletimizin sağlığını muhafaza için koymak istediğimiz bir kanunda, azınlık ahalimiz olan Hıristiyanları ayrı tutalım? Hıristiyan vatandaşlarımızın bu husustaki şikayetleri dinlenemez. Çünkü onların çok sevdikleri Amerika gibi Hıristiyan bir hükümet içki yasağını kabul etmiştir. Ermenilerin şikayet makamı Amerika dır. O kabul ettikten sonra, şikayet edecekleri yer yoktur. Kimse bir şey diyemez. Hıristiyan meselesi bahis mevzu değildir. FERİT BEY (Maliye Vekili): Bize dediler maalesef. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Bir zamanlar demişler, ama şimdi diyemezler. Bir de dediler ki emniyet teşkilatımız bu kanunu tatbike müsait değildir. Rica ederim, şimdi bunu söyleyen Maliye Vekili Beyefendi, verginin artırılmasını talep ediyor. Halbuki bence, bu kanunun tatbiki için ne kadar emniyet teşkilatına ihtiyaç varsa, vergi artırıldığı zaman kaçakçılığın önlenmesi için de o kadar lazımdır. Bu kanunun tatbik edilmesi, halkın ruhuna, ananelerine uyduğu için kolay olur. Bilirsiniz ki efendiler, içkiye alışmış olan herkes, Allah belasını versin nereden alıştım buna, 31

32 der. Bunu söyleten, bin üç yüz senelik ananenin devam etmesidir. Size misal söyleyeyim. Mondros Ateşkesinden sonra İstanbul Hükümeti ile alakası kesilen Balıkesir ve havalisinde halk kendini bir dereceye kadar idareye başladıkları zaman, bunu yasaklamışlardı. Buna karşı isyan çıkmamıştır. (doğru sesleri) Demek ki halk bu kanuna karşı isyan etmeyecektir. Fakat halkın elindeki fazla parayı ve silahı al götür, o zaman nasıl isyan eder. Bu sebeple bu kanunun tatbik edilmesi mümkündür. Bu kanunun fahri müfettişleri de vardır ve onlar bütün millettir. Buna uymayanları, hatta ben bile görürsem, derhal polise haber veririm. İster ahaliden, ister memurlardan olsun ve hatta Maliye Vekili bile olsa. FERİT BEY (Maliye Vekili): Siz onu göremezsiniz, ben tam tersini görürüm (gülüşmeler) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Şahıs meselesi değildir bu. Binaenaleyh bu işin zabıtası halktır. Bu kanun zannediyorum ki eğer ciddi tutulursa, diğer kanunlara göre tatbik imkanı belki yüzde yüzdür. Sonra Vekil Beyefendi bağcılık meselesine geçtiler. Bağcılık meselesi şüphesiz bir iktisadi meseledir. Efendiler bugün ne yazık ki bağlarımızın en fazla mevcut olduğu yerler elimizde değildir, Yunan işgali altındadır. İnşallah bu yerler tabii bizimdir tekrar bizim elimize geçecektir. (inşallah yakında sesleri) Bugün görüyorsunuz ki memleketimizin ve bütün dünyanın geçirmekte olduğu büyük bir inkılap sayesinde, birçok iktisadi teşebbüsleri hükümetler millete veriyorlar. Bugün demiryolları, kömür ocakları filan hepsi millileştiriliyor. Biz de bu işi millileştirebiliriz. Hükümetin veya milletin kontrolü altında bir sendika halinde, bir şirket halinde, üreticilerin üzümlerinden alkol yapar ve ihraç edilebiliriz. Benim elimde üzüm gibi ürünüm olsun, ondan her şekilde istifade ederim. Üzümden mutlaka rakı yapmak, şarap yapmak lazım değildir. Sonra bunun için İstanbul Meclisinde alkol hakkında bir kanun müzakere edilmişti. Bu kanunu çıkarabiliriz. Ferit Beyefendinin kayıp hakkında vereceği rakamı pek büyük zannediyordum. On milyon lira kaybedeceğimizi zannediyordum. Meğer kaybımız bir milyon lira imiş. Bu hiç bir şey değildir. Bütçemizin açığının yirmi milyon lira olduğunu söylediler. Efendiler eğer bu alkol veya içki vergisi bütçenin açığını kapatmış olsaydı, bu kanunu bir seneliğine tehir edelim derdim. Bütçe açığının ancak yirmide birini kapatabiliyor. Maliye Vekili Beyefendi yirmi milyon lirayı, daha doğrusu on dokuz milyon lirayı her nereden bulacaksa, lütfen bir milyon lirayı da oradan bulsunlar. FERİT BEY (Maliye Vekili): İçmeyenlerden buluruz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Bir arkadaşımız, ayyaşların bütçeye yapacakları katkıyı biz mi yapacağız, dediler. O halde frengi hastanelerini kaldıralım. (o başka sesleri) Bir adam keyfi için frengiye yakalanmış, o halde ben neden onun tedavisi için para vereyim? Halbuki millet kendi vatandaşlarından birinin zevki yüzünden frengiye mahkum olduğunu biliyor ve onu kurtarmak İçin ona yardım ediyor. (alkışlar) Bunu kendi cebinden para veriyor. (alkışlar) Binaenaleyh rica ederim, bugün içkinin tahribatı, frenginin tahribatından aşağı mıdır? Aksine beş on misli fazladır. 32

33 Zavallı olmuş ayyaş bir takım vatandaşlarımızı kurtarmak için biraz daha fazla para verirsek ne olur? Zaten veriyoruz. DR. MAZHAR BEY (Aydın): Borcumuzdur. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Şimdi efendiler, bu rakam üzerinde biraz durmak istiyorum. Evet, Hazineye bir milyon lira girecek, ama memlekette yüz yirmi milyon kilo sarf olunmuş. Bu yüz yirmi milyon kilonun Rum ve Ermenilerin cebine verdiği para, rica ederim. REFİK BEY (Konya): Apartman yaptırıyorlar. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Bu bir milyon lira ile ölçülebilir mi? Fevzi Paşa Hazretleri geçenlerde, -Teftiş için Erzurum a gittiğim zaman Erzurum halkının ileri gelenleri, içki kullanımının Dünya Harbinden öncesine göre iki misli arttığını söylemişlerdi. O vilayette birçok nüfus kaybı olduğu halde, tahkikat yaptım ve gördüm ki üç Rum bunu yapıp satıyorlar....demişti. Rica ederim. Zannederim ki bizim Ermenilerin, Ermenistan için borç yaptığını gördünüz. REFİK BEY (Konya): Aşağı yukarı Yunanistan da böyle yükseldi. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Yunanistan ı yükselten bizim verdiğimiz paralardır. Maliye bir milyon lira kazanacak diye birçok insanın zarara uğraması pahasına olarak bize açıkça düşmanlık eden Hıristiyanların cebine aşağı yukarı on milyon lira para girecektir. DR. MAZHAR BEY (Aydın): Aferin Şükrü Bey, aferin. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Şimdi bu bir milyon lira gözünüzü korkutmasın. Bu gün hepiniz bilirsiniz ki hapishanede bulunan adamların çoğu içki yüzünden hapishaneye girmiştir. Hapis olanların ve içki yüzünden ölenlerin işgücü kaybını bir düşününüz. Zannederim ki Hükümetin, bu fenalıklar önüne geçilmek dolayısıyla edeceği kâr pek büyüktür. Rica ederim, bir milyon liranın buna karşı kıymeti ne olabilir? Sonra her akşam içki içmek dolayısıyla akıl ve beden kudretini kaybetmek yüzünden kazanç kaybını Hazinenin kaybı olarak ilave ediniz. (yıkılan yuvalar sesleri) Sonra bundan başka bilhassa bizim memleketimiz için nüfusumuza indirilen darbeyi düşününüz. Son söz olmak üzere şunu söyleyeyim ki benim böyle bir kanun teklifini takdim etmekten maksadım, neslimizi bu müthiş beladan kurtarmak içindir. Dini tarafı herkes için bilinmektedir. Şimdi gidilen yolun vahametini anlatmak için bir misal vereceğim. Yirmi sene evvel... EMİN BEY (Erzincan): Hikaye dinlemek istemeyiz. 33

34 ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Trabzon un büyükçe bir kıyı nahiyesinden ayrıldığım zaman orada zannederim ki en fazla üç kişi içiyordu, bunlar da aleni içmiyorlardı. Efendiler bugün yemin ederim ki yedi yaşından itibaren içiyorlar. Her fındık ağacının dibi bir meyhanedir. Bizim Trabzon içki imal etmeyi bilmez. Eğer oraya içki gelirse alır içerler. Çünkü para vardır. Binaenaleyh içkinin imal ve ticaretini yasaklayacak olursak onlar bunu bulamazlar ve böylece genç nesli bir dereceye kadar kurtarırız. Efendiler, mesela Konya da bir köylü ürettiklerini alıp şehre getiriyor ve satıyor. Çok kolay bulduğu için, parası ile bir binlik rakı alıp köyüne dönüyor. REFİK BEY (Konya): Yalnız Konya değil. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Yalnız Konya değil, evvelce kendi memleketimden de bahsettim. Bu bir ahlak meselesidir. Ahlak ve irfan bakımından dinimiz yüksektir. Fakat şu maddi irfan olarak biz Amerikalılara ulaşmamız daha çok zaman ister. Efendiler, size ispat ederim ki dünyada bizden fazla serbest millet yoktur. Amerika da size gösterebilirim ki bazı hükümetler pazar günü kiliseye gitmeyenlerden iki dolar para cezası alırlar. Efendiler Amerika bugün medeniyette en ileri dereceye ulaşmış bir millettir. O ilim ve fenne ulaşabilmek için birçok seneler ister. Bunlar bu dereceye ulaştıkları halde, bir ferdin ibadetini yapmamasından bütün insanlığın tesir göreceğini düşündükleri için hükümet para cezası alıyor. Onun için bunu medenileşmeye aykırıdır diye tenkit eden arkadaşlara bu şekilde cevap vermiş oluyorum. Son olarak iddia ediyorum ki bu kanunla genç neslimizi kurtarmış olacağız. Şimdilik yüzde yüz değil ama zararı yok, yüzde ona da razıyım. Efendiler, bugünkü vaziyette Amerika, Avustralya, Bolşevikler içkiyi yasakladıkları bir sırada, zaten Kanunu Esasisinde dini İslam olan Büyük Millet Meclisi dinen yasaklanmış bu meseleyi yasaklar ve bu kanunu çıkarırsa, emin olunuz Avrupa ve Amerika pek insani olan bu başarımızı hayretle bakar, siyasi vaziyetimiz de bilhassa İslam Aleminde iki kat artar. (alkışlar, bravo, müzakere kafi sesleri) İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Hayır kafi değil. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, Maliye Vekilinin vergilerin artırılmasına dair bir kaç maddelik bir kanun tasarısı var. Şimdi bu meseleyi halledelim de sonra ona içki kanununa geçelim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Vergi artışına zaten lüzum yoktur. Bu şekilde kanun kabul edilirse, o vakit o meseleye ait bir şey kalmaz. SOYSALLI İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Ben kanun teklifi aleyhinde söz söyleyeceğim. İç Tüzük açıktır. İçkinin Yasaklanması Kanunu aleyhinde birçokları var söz söyleyecek, müsaade edin. (Bir süre içkinin yasaklanması kanununu ile bazı vergilerin artırılmasına dair kanun tasarısının, birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı görüşüleceği tartışıldı.) 34

35 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Şimdi içkinin yasaklanması kanunu ile vergilerin artırılmasına dair kanun tasarısının ayrı ayrı müzakeresini kabul edenler ellerini kaldırsın. Büyük çoğunluk ile kabul olundu. FERİT BEY (Maliye Vekili): Peki ayrı, ayrı müzakere edilecek, fakat hangisi evvel, hangisi sonra? (şiddetli gürültüler, ayak patırtıları) RÜŞTÜ BEY (Kastamonu): Rica ederim, kendi vekilimize, içimizden seçtiğimiz bir vekile, ayak patırtısı yapılmaz. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Müsaade buyurun, gündemimizde bulunan ve müzakeresine başlamış olduğumuz içkinin yasaklanması kanununun müzakeresine devam ediyoruz. Söz Suat Bey indir. DR. SUAT BEY (Kastamonu): Efendim, alkolün zararları hakkında uzun boylu söz söylemeğe lüzum yok zannederim. (gürültüler) Alkolün vücutta yaptığı en büyük tesir, sarhoştuk adıyla tanıdığımız şeydir. (gürültüler) NEBİL EFENDİ (Karahisar): Müzakere edeceksek sessiz olalım, yoksa hiç bir şey anlaşılmıyor. DR. SUAT BEY (Devamla): Efendiler, alkol esasen vücuda girdiği zaman zarar vermediği hiç bir organ yoktur. Sindirim, solunum, bağırsaklar, idrar yolları ve bilhassa sinir sistemine tesir eder. Bilhassa akşamcılar, yani her akşam içenler, her türlü hastalığa yakalanırlar. Ben zannediyorum ki hayatımızı kemirmekte olan bu felaketi ortadan kaldırmak için böyle küçük bir fedakarlığı kabul etmek lazımdır. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, kanun teklifinin tamamının müzakeresinin yeterliliğine ve maddelere geçilmesine dair Konya Mebusu Refik Bey in bir önergesi var. Müzakereyi kafi görerek maddelere geçilmesini kabul edenler ellerini kaldırsınlar. Kabul edildi, efendim. Birinci maddeyi okutuyorum. Madde 1. Osmanlı memleketlerinde alkollü içki imal ve kullanılması yasak olup, şeriata dair cezalar şer iye mahkemesi tarafından verilir. Diğer cezalar için de mevcut kanuni mevzuat tatbik edilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Refik Şevket Bey buyurun, REFİK ŞEVKET BEY: Okunan bu madde, Din İşleri Komisyonu raporunda teklif edilen birinci maddedir. Halbuki üç teklifin de birinci maddeleri var. Ya verilen üç kanun teklifinden birisi esas alınsın veya verilen üç kanun teklifinin birinci maddeleri okunsun, hangisi kabul edilirse o madde müzakere edilsin. (Bir süre usul tartışması yapıldı ve...) 35

36 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Refik Şevket Bey in dediği gibi birinci teklif, yani Ali Şükrü Bey in teklifi esas alınsın diyenler el kaldırsın. Kabul edilmiştir, efendim. Birinci maddeyi okuyoruz. Madde 1. Osmanlı memleketlerinde her cins alkollü içkinin, imali, ithali, satışı ve kullanılması kati olarak yasaktır. MUSTAFA NECATİ BEY (Saruhan): Toplantı yeter sayısı yoktur, Reis Bey. (gürültüler, vardır sesleri) İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Efendim, ben bu birinci maddenin kaldırılmasını teklif ediyorum. Çünkü söz istedim verilmedi. Arzu ederdim ki kanunun tamamı aleyhinde pek çok söz söyleyeyim, fakat olmadı. Onun için yalnız madde hakkında az bir şey arz edeceğim. Bir defa bize misal olarak gösterilen Amerika da henüz daha içkinin yasaklanması altı aydan fazla olmamıştır. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Kanunun tamamı hakkında söylüyorsunuz. Madde hakkında söyleyiniz. İSMAİL SUPHİ BEY (Devamla): Madde hakkında soyuyorum. Yani birinci maddede içkinin yasaklanması, deniliyor. Bu maddenin kaldırılmasını teklif ediyorum. Amerika bize misal gösteriliyor. Efendiler Amerika nın dört yüz bin kilometre uzunluğunda demiryolu var, bizde dört bin kilometre bile yok. Amerika da halkın yüzde ellisi yüksek mektep mezundur. Bizde yüzde kaçı mezundur? Amerika da seksen katlı binalar var. Rica ederim biz Amerika ile boy ölçüşebilir miyiz? Avrupa devletlerine bakacak olursak, hiç biri içkiyi yasaklamaya kalkışmamıştır. Onların hiç birisi sağlıklarını bizden daha az mı düşünüyorlar? İskandinavya devletlerine, İsviçre ye bakınız. Halka ne yaptıklarını görürsünüz. Halkı içkiden uzaklaştırmak için tek yaptıkları şey ucuz çayhaneler, temiz lokantalar açmaktır. Binaenaleyh biz de böyle yapmalıyız. Amerika'da buna muvaffak olamayacaklar. Rusya da muvaffak olduklarını söylüyorlar, çünkü Rusya daki idare başka. Rusya daki heyecanı buraya getiriniz, ben de sizinle beraberim ve taraftarım. Binaenaleyh siz burada içkiyi yasaklayamazsınız. MUSTAFA SABRİ EFENDİ (Siirt): Bizde heyecan daha fazladır. İSMAİL SUPHİ BEY (Devamla): Binaenaleyh siz burada bugünkü yarım ve sakat teşkilatla, bu memurlarla bu işi başaramazsınız. Bu maddeyi kabul buyuracak olursanız, herkesin evini, en mukaddes aile ocağını meyhane haline getireceksiniz. İçki bulamayanlar esrar kullanacaklar, afyon kullanacaklar. Şunu pekala bilirsiniz ki eskiden beri dünyada iki madde insanları büyülemiştir, birisi içki, diğeri musiki. Bunun önüne hiç bir kuvvet geçememiştir. Eğer insanların beynindeki bu düşünceleri değiştirebilirseniz, o vakit ben de sizinle beraber olurum. Ali Şükrü Bey, içkinin aleyhinde birçok delil sundular. Ben de aleyhindeyim. İçkiye düşkün değilim. Fakat Ali Şükrü Bey in bütün sözleri tatbik edilemez. Tatbik edilmesi eğer 36

37 ciddi tutulursa, dediler. Eğer, tatbik edilemeyecek demektir. Mesela ciddi tutulmuş olsaydı, bu memleket için herkes evindeki silahını getirsin denildiği vakit herkes silahını getirirdi. Neden alamıyorsunuz ahalinin silahlarını? Zannederim aciliyet ve ehemmiyet itibarıyla bu mesele bugün içki meselesinden çok daha mühimdir. Binaenaleyh bu maddeyi kabul etmeyiniz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Ben o sözlerin kanunun tamamı müzakere edilirken söyledim. Birinci madde hakkında söylemedim ki. İSMAIL SUPHİ BEY (Devamla): Sahillerimizdeki Amerikalıların ticaret gemilerini gördünüz mü efendiler? (maddeye dair sesleri) Birçok içki içiyorlar. (madde hakkında söyle sesleri, gürültüler) Bu memlekette ilk mektebin mecburi olması, tütün ve reji gibi birçok kanunlar var. Hiç birisini tatbik edemiyorsunuz. Her yerde tütün kaçakçıları var. Kimse çocuklarını okutmuyor. Çünkü kafi derecede mektep yok. Bunu niye unutuyorsunuz? MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Mektep yapar, muallimi gönderirseniz hepsi olur. İSMAİL SUPHİ BEY (Devamla): Devlet idaresini değiştirirseniz ben de taraftarım. Bu çürük, sakat teşkilatla içkinin yasaklanmasının imkanı yoktur. Hâlâ büyük bir mücadele içindeyiz. İngiltere ile mücadele ediyoruz İstanbul da, Yunan Ordusu ile yerde gökte mücadele ediyoruz, yolsuzlukla mücadele ediyoruz. Bu kürsüden jandarmaya eşkıya ocağı denildi. Bütün Osmanlı memleketlerinde iki bin polisimiz var. Sonra çıkarabilmek için en medeni memleketlerle pek büyük, başlı başına bir mücadeleye kalkışıyorsunuz. Ben bu sözleri vicdanıma rağmen söylüyorum. Vicdanım söyleme diyor, fakat aklım emrediyor. İçkinin yasaklanmasının lehinde bulunmuyorum ve tatbik imkanı yoktur diyorum. Binaenaleyh bu maddenin reddedilmesini teklif ediyorum ve sözümü kısa kesiyorum. Hislerle değil, akılla hareket edelim. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Ben İsmail Suphi Beyefendi gibi Amerika dan, Avrupa dan bahsetmeyeceğim. Çünkü oraları yakından tanımamakla beraber, kendi halkımın seçtiği bir mebus olduğum için yalnız kendi seçim mıntıkamdan biraz bahsedebilirim. Bu birinci maddenin tatbikinin imkansız olduğunu bazı arkadaşlarım iddia ediyorlar. Bu iddiayı reddederim. Ben Balıkesir İdman Yurdu reisliği yaptım. İçkinin insan vücudu üzerinde yaptığı tahribatı dikkate alarak, sırf sağlam bünye yetiştirmekle mükellef olan İdman Yurdu nu içkinin karşısında tuttuk ve mücadeleye başladık. Elimizde böyle bizi serbestçe hareket ettirebilecek bir kanunu olmuş olsaydı, biz hareketimizde daha serbest bir şekilde devam eder ve içkiye karşı mücadelemizi belki arttırabilirdik. Fakat buna rağmen biz Balıkesir de içkiyi yasakladık. Balıkesir de on yedi meyhane vardı, efendiler. Biz azmimizle, imanımızla bu on yedi meyhanenin hepsini kapattık. Zor kullanmadık, nasihat ile propaganda ile işe başladık. Meyhaneciler şikayete kalkıştılar. Çünkü meyhaneleri bom boş kalmıştı. Sonradan ufak tefek, kaba kuvvete benzer harekette bulunduk. Biraz 37

38 sopa ile de nasihat ettik. Binaenaleyh meyhaneler tamamen kapandı. Biz de yalnız nasihat kafi değildir. Nasihatin arkasında sopa da bulundurmak lazımdır. HACI TEVFİK EFENDİ (Çankırı): Peygamber de onu emreder. HASAN BASRİ BEY (Devamla): Balıkesir de mektepli, mektepsiz, alim, cahil, zengin, fakir içkiye hemen herkes veda etmiştir. Bunu iddia ediyorum. Amerika da seksen kat binanın bulunması ile içkinin Osmanlı memleketlerinde yasaklanması arasında hiç bir alaka görmüyorum. Amerikalılar tahsillidir, biz henüz o seviyeye gelmedik, tatbik edilemez diyorlar. Efendiler, cahil olan halkta ahlak temizliği daha fazladır. İçkinin zararlarını herkes anlamıştır. Bunun yasaklanması yolundaki teşebbüsler bizde daha kolaylıkla tatbik edilebilir. Biz memleketimizde tahsilsizlerden çok daha fazla istifade ediyoruz. Bunlar itaatli, namuslu adamlardır. Biraz da nasihatte bulunulursa mesele kolaylaşır. Yalnız bu nasihati sopa ile takviye etmek lazımdır. Bu kanunun ciddiyetle tatbiki sayesinde eminim ki Osmanlı memleketlerinde içki her halde yüzde elli nispetinde kalkacaktır. Ah efendiler, ben tahsillilerden şikayetçiyim. Milletin idaresini eline alanların bir kısmından şikayetçiyim. HACI TEVFİK EFENDİ (Çankırı): Hah şimdi doğru dediniz. HASAN BASRİ BEY (Devamla): Onlar keşke biz bu kanunu tatbik edeceğiz deselerdi. Böyle olursa, bu kanun emin olunuz tatbik edilecektir. İsmail Suphi Beyefendi, eğer kanunun bu maddesini bu şekilde kabul edersek içki içmek artar, diyor. Çünkü insanoğlunun yasaklara karşı temayülü vardır, demek istiyor. Halbuki efendiler, bugün içkinin imali, ithali ve kullanılması yasak diye bu kanunu çıkartınız, emin olunuz ki her halde içki içilmesi mühim bir nispette azalacaktır. Ayrıca halkın silahlarını istedik getirmediler, diyor. Halkın mili hislerini, ruhunu okşayanız, emin olunuz ki bizimle beraberdir ve milli müdafaa meselesi de halledilmiş demektir. (bravo sesleri) Halk ile mektepliler arasında müthiş uçurumlar vardır, halk bizden ayrılmıştır. Biraz halka yaklaşmak için çalışalım. Bu maddeyi kabul edelim. Halk dindardır. Bu halk kendisine göre dindar bir idare istiyor. Ben halkçıyım çünkü dindarım, dindarım çünkü halkçıyım. Meydanda bir ilahi kanun varken, bu ilahi kanunu Avrupa ve Amerika ilim ve fen adamları teyit edip dururken, bilhassa bu İslam Meclisinde içkinin aleyhinde bulunmak katiyen uygun değildir. Binaenaleyh ben çok uygun bulduğum bu birinci maddenin münakaşa edilmeden aynen kabulünü Yüce Heyetinizden rica ederim. RASİH EFENDİ (Antalya): Efendim bu kanunun birinci maddesini kabul etmek, dört noktadan bizim üzerinize vatani bir vazifedir. Biri Hükümetimizin şekli, ikincisi düşmanlarımızın bizim aleyhimizde yaptığı propagandaların tesiri, üçüncüsü ahlak meselesi, dördüncüsü de memleketimizin bir kısmının istilaya uğramış olmasıdır. Hükümetimiz Hilafet hükümeti midir, değil midir? Hilafet Hükümeti ise hilafetin esası olan ve Kuran ın yasakladığı bir şeyi, vergi alacağız diye muhafaza edemezsiniz. Muhafaza ederseniz Müslümanlar size gülerler, Müslümanların lideri olamazsınız. Bakınız nasıl olamayız senesinde Hindistanlı kadın hükümdar 38

39 Bibiya Begüm 1 İstanbul a geldi ve beş on gün kaldı. Ondan sonra Avusturya ya, Viyana ya gitti. Orada bir gazeteciye verdiği beyanatını İkdam Gazetesi yazmıştı. Diyor ki, -Hilafet Makamının merkezi olan İstanbul u, İslam Aleminin kalbi farz ederdim. İslam Aleminin kalbi olan burayı görmek için gittim. Fakat maalesef eski İstanbul un sarsıntıya uğradığını gördüm....bu beyanatı dikkate alınız. İngilizler tarafından propaganda yapmak için İstanbul da gördüklerini Viyana da söylemek için gönderilmiş kimselerdir. İslam Alemini bizden ve İslamiyet ten soğutmak İçin gönderdiği kimselerdi. TAHSİN BEY (Aydın): O kadın bunu kabul etmez, ben onu biliyorum. İftira ediyorsun. RASİH EFENDİ (Antalya): Şimdi bunlar bizim için bir delildir. Atacağımız adımlarda daima İslam Aleminin bizi gözetlediğini ve onun için İslam Alemini bizden çevirmek için bunların yapıldığını unutmayalım. İngilizler Hintli Müslümanlara, Türkler liderimizdir diyorsunuz, buyurunuz, yaptıklarına bakın dedirtmemek için, böyle beyanatlar verdiriyorlar. Biz buna mani olmalıyız. İçkinin bugün bizde almış olduğu şekil, ahlakı öyle sarsıyor, öyle yıkıyor ki mesleğim itibarıyla söylüyorum, eğer bunun bir önüne geçmezsek, memleketin ahlak bakımından bir uçuruma doğru sürüklenip gitmesine müsaade etmiş oluruz. İnkılap zamanındayız diyoruz. Binaenaleyh inkılap zamanında en evvel göze çarpacak ahlaktır. Arkadaşlardan birisi Amerikan halkı ahlakı iyi bildiğinden, bugün içkinin zararlarına kanaat getirmiş ve orada içki yasaklanır ama burada olmaz, demek istedi. Fakat arkadaşlar soruyorum, onlar bugün bunun fenalığına kanaat getirmiş, fakat biz bundan on dört asır evvel bunun zararlarını bilmiş ve yasaklanmasına karar vermişiz. Bunda tereddüt eden bir Müslüman var mıdır? Onun için bu kanunun, bu memlekette tatbik kabiliyeti daha çoktur. Çünkü bu birinci maddeyi tatbik etmek istersek, halk Müslüman'- dır ve bunun yasaklanmasını seve seve arzu eder. Fakat sen onun arzusunu değil, kendi arzunu tatbik etmek istiyorsun. Efendiler bir milyon lira vergi alacağız diye, hiç bir vakit halkın arzusuna uymayan içki içmeyi kabul edemeyiz, içkinin ithalatına ve ticaretine müsaade edemeyiz. Eğer vergi almak gerekli ise zararlı ve yasak olan birçok şeyler var. Onlara da vergi koyalım. Cinayet, zina gibi şeylerden de vergi alalım ve hazineyi dolduralım. Eğer bu gibi yasak olan şeylerden vergi alacaksak, adam öldürmeyi helal diyelim ve katillerden de vergi alalım. Herkes öldürsün, para versin, geçsin gitsin. Vergi toplamak demek, nedir rica ederim? İktisatçı arkadaşlar bilhassa buna cevap versinler. Rica ederim, gelir demek, servet demek, fakirin cebini soyup da halkın parasını devletin hazinesine sokmak mı demektir? Müslümanlar sırf bu suiistimal yüzünden servetlerini de mahvettiler, 1 İngiliz yönetimindeki Hindistan'da yarı bağımsız Bopal Mahalli devletinin son kadın Hükümdarı ( ) 39

40 evlerini de mahvettiler, memleketlerini de mahvettiler. Bir defa sahilleri şöyle gözünüzün önüne getiriniz. Bundan altmış sene evvel o sahillerde Müslümanlar oturuyordu. Şimdi oralarda maalesef Hıristiyanlar birçok mülk edinmişlerdir. Rica ederim, bunu bir düşününüz. Onlar oralara bakkal olarak gelmişler, meyhane açmışlardır. Ahmet oğlu Mehmet okkalarca rakıyı onlardan almış içmiş, deftere yazdırmış. Sene başında hesap görmüş, harmanından kalkan buğdayını satmış. O da yetmemiş, evini, bahçesini, tarlasını satmış. Ben bir vakitler Edremit e uğramıştım. Ortasından bir dere geçer, şehri ikiye ayırır. Güneye düşen kısmında altı cami bulunduğu halde, diğer kısım tamamen Hıristiyanların eline geçmiş. Sordum eşraftan, dediler ki kırk sene evvel burada dört beş hane Hıristiyan aile vardı. Şimdi kasabanın yarısı onların eline geçmiştir. (çok doğru sesleri) Sebebi başka bir şey değil, sebebi budur. Eşraf ve ağanın eline para geçince, başka bir şey düşünmemiş, yalnız içelim demiş, tükenince malını, mülkünü vermeye başlamış. Hıristiyanlar bu şekilde çoğalmışlar ve her şey onların eline geçmiş. Bunları söylemekten maksadım, bugün vergi için memleketin ahlakı feda edilemez. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Müzakerenin yeterliliği hakkında iki önerge var. (kafi sesleri, gürültüler) DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Reis Bey söz istiyorum. Hiç bahsedilmeyen mühim bir hususu arz edeceğim ve birinci maddenin değişikliği hakkında söz söyleyeceğim. Ben de sizlerden fazla içkinin aleyhindeyim. Fakat bir nokta var ki pek mühimdir. O da bilhassa Ali Şükrü Bey in teklifindeki ithalat meselesidir. Bundan dolayı teşekkür ederim. Fakat tıbbi alkol imalatı da serbest bırakmalıdır. RASİH EFENDİ (Antalya): Onlar esasen Avrupa dan geliyor. DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Devamla): İçinde alkol bulunan ilaçlar evvelce tamamen Avrupa dan geliyordu. Çalışkan Müslüman eczacılar ve kimyagerler, bazı ilaçları da burada yapıyorlar, Pertev şurubu, 1 Hasan kuvvet şurubu 2 ve tentürdiyot gibi. Paralarımızı lüzumsuz yere Avrupa ya dökmek lazım değildir. Bu sebeple imalat kelimesinin kaldırılmasını istirham ediyorum. 1 Ethem Pertev, ilk Türk eczacıdır. Osmanlı Devletinin ilk Türk eczanesini 1895 yılında açtı. O güne kadar eczacılık mesleği gayrimüslimlerin tekelindeydi. İlk Türk ilacı olan "Pertev Şurubu"nu üretmiş ve hazır ilaç üreten ilk laboratuarı kurmuştur. Bugün daha çok "Krem Pertev" adlı kremi ile bilinmektedir. 2 Türk ecza depoculuğunun en önemli isimlerinden biri olan Eczacı Hasan Hassan, kurmuş olduğu laboratuarında "Hasan Kuvvet Şurubu" adıyla bir ilaç üreterek 1920'li yıllarda ün kazanmıştır. Ayrıca Hasan adıyla başlayan gazoz özü, meyve özü, öksürük pastili, kinin hapı ürettiği ürünlerden bazılarıdır. 40

41 ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bir şey söyleyeceğim. Ben içki diyorum, alkol değildir. Efendim bizim yasaklamayı arzu ettiğimiz tıbbi alkol değil alkollü içkidir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Birinci maddenin müzakeresinin yeterliliğine dair bir önerge var. Kabul edenler ellerini kaldırsın. Müzakere kafi görüldü. Değişiklik önergeleri var, okunsun. (Din işleri Komisyonu raporunda yer alan 1.Maddenin kabul edilmesini istendi, ancak yapılan oylamada reddedildi. Diğer değişiklik önergeleri de biri hariç okundu ve reddedildi.) TBMM Başkanlığına Birinci maddedeki kati olarak ifadesinin kaldırılmasını teklif ederim. Saruhan Mebusu Refik Şevket ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Ben de kabul ediyorum. (uygundur sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Kati olarak ifadesinin kaldırılmasını kabul edenler el kaldırsın. Kabul edildi efendim. Değiştirilmiş şekliyle okutuyorum. Madde 1. Osmanlı memleketlerinde her cins alkollü içkinin, imali, ithali, satışı ve kullanılması yasaktır. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Ali Şükrü Bey in Kanun Teklifindeki bu maddeyi oya koyuyorum. Kabul edenler. Kabul olundu, efendim. (gürültüler) Müsaade buyurun, vakit iyice geç oldu. İkinci maddeyi yarın müzakere edelim. Yarın toplanmak üzere celseyi kapatıyorum. 1 (Bir gün sonra, 14 Eylül 1920 tarihindeki oturumda...) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, dün müzakere etmiş olduğumuz İçkinin Yasaklanması Kanununun Birinci maddesi kabul olundu. İkinci maddesinin müzakeresine başlıyoruz. Maddeyi okuyoruz. Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, satanlar ile bulunduranlara her okkası için elli lira ceza verilir ve mevcut içkiye el konur. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): 2.Madde hakkında Refik Şevket Bey söz istedi, buyurunuz. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (13 Eylül 1920), 1.Dönem, c.4, s , 41

42 REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Efendim, bu maddede yakalanacak olan ifadesi kaldırılmalıdır. Bu ifade, elinizdeki malları hemen kaçırınız, demekten başka bir şey değildir. Bir de sadece içkiyi yasaklayıp, esrar gibi dumanlı maddeleri yasaklamamak uygun değildir. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Afyon ne olacak? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bizim teklif ettiğimiz maddede, sarhoşluk veren her şey, hatta esrar ve afyon da dahildir. BİR MEBUS BEY: Ya tütün? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Tütün sarhoş etmez, dahil değildir. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Efendim sarhoşluk veren her şey dahildir diye, haşhaş tarlalarını sökecek miyiz? Rica ederim. Her şey buna dahildir demek manası çıkmasın. Afyon bizim en mühim zirai servetlerimizdendir. Düzeltiniz rica ederim. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim müsaade buyurunuz. Şimdi içki diyince afyon buna dahil değildir diyorsunuz değil mi? TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim nasıl olur da afyon dahil olmaz? İngilizler, Hintlileri afyonla mahvettiler, öldürdüler. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Afyon hakkında o kadar ısrar edilmemesini rica ederim. Çünkü efendim eczacılıkta afyonun kullanıldığı yüzlerce ilaç var. O halde eczaneleri de kapatmak lazım gelir. Sonra afyon bir nevi sarhoşluk verirmiş diye onu yasaklamak doğru değildir. Silahçılar da birçok silahları satılıyorlar. İntihar etmek isteyen oradan bir silah alır, intihar edebilir. Binaenaleyh afyonun içki ile alakası yoktur. DR. SUAT BEY (Kastamonu): Efendim içki adıyla bu kanunun izah ettiği şey, alkolden imal olunan şeylerdir. Yoksa burada afyonun, alaka ve münasebetini göremiyorum ve memleketimizde afyon kullanılmasından dolayı zararlı bir alışkanlık mevcut değildir. Afyon dünyanın bazı yerlerinde kullanılıyor ve zararlıdır. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Efendim bu kanun ile afyonun bir alakasını göremiyorum. Böyle bir şey yokken şimdi bir de afyon meselesi çıktı. Bilirsiniz ki bu, memleketimizin mühim bir zirai zenginliğidir. Ankara, Konya ve Afyonkarahisar, Alaşehir, İzmir'de birçok afyon yetiştirilir. Bunlar içinde en çok Afyonkarahisar'da yetiştirildiği için ve ben de oralı olduğum için bir kişi bilmem ki afyon kullansın. Hiç yoktan afyonu bu kanunun içine sokmak ve memleketin bir zenginliğini baltalamak doğru değildir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Zannederim söylemiş olduğum bir şey ortalığı heyecanlandırdı. Açık söyleyeyim, afyon ve esrar meselesinin nereden çıktığını bilmiyorum. Benim maksadım esrardır. Esrar zaten yasaktır ve bunu karıştırmayalım. 42

43 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim müsaade buyurunuz. Bu meseleye afyonun dahil olmadığına ittifak var zannederim. Bitti, bu mesele kapandı, ikinci madde hakkında söz isteyen yok. Maddenin müzakerenin yeterliliğine dair iki önerge var. Kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edildi. Şimdi maddenin değişikliğine dair önergeler okunacak. TBMM Başkanlığına İkinci Maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederim. Aydın Mebusu Tahsin Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler, satanlar ile bulunduranlara her okkası için elli lira ceza verilir, mevcut içkiye el konur ve imha edilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): ellerini kaldırsın. Dikkate alındı. TBMM Başkanlığına Bunu kabul ediyor musunuz? Kabul edenler Maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz. Bursa Mebusu Emin Saruhan Mebusu Refik Şevket Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler, satanlar ile bulunduranlara her okkası için elli lira ceza verilir, elde edilen içkiler imha edilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Kabul edenler ellerini kaldırsın. Dikkate alındı. Şimdi efendim madde komisyona gidecek. Bu madde komisyondan değiştirilip, gelinceye kadar, üçüncü maddeyi müzakere edelim. Madde 3. İçki içtiği görülenler, ya şer i hukuka göre cezalandırılır yahut elli liradan iki yüz elli liraya kadar para cezasına mahkum edilir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Arkadaşların bir kısmı pek haklı olanak diyorlar ki birçok meselede suiistimale alışmış olan memurlar bundan istifade ederek halkı taciz ederler, evlere girerler, gelen ve geçenin ağızlarını koklarlar. Bu sebeple maddeye gizli veya aleni kelimelerini koymadık. İçki içenler, kırda veya umuma açık bir yerde içerlerse, yani suçüstü görülürler veya sarhoş oldukları açıkça belli olursa cezalandırılacaklar. Yani yalpalar, sallanırlarsa. Şimdi bu kanundaki koyduğumuz şey içkinin doğrudan kaynağına dairdir. O zaman bunlar rakı bulamayacaklar ki içsinler. Bu maddenin tatbik edilebilmesi için, ya içki içtiği veya sarhoş 43

44 olduğu belli olacaktır. Evlerin aranması söz konusu değildir. Kimse kimsenin evine giremez. SÜLEYMAN SIRRI (Yozgat): İçki imalatının yasaklanmasından maksat, umumi hayatı muhafaza ve milli serveti israftan korumakla beraber, ahlakı düzeltmektir. Bence ahlakı düzeltmek için, en evvela memurların ahlakını düzeltmek lazımdır. Ben idare memuruyum. Şimdiye kadar ağzıma bir yudum içki girmemiştir ve içenler de emrimde bulunamamıştır. Kaymakamlıkla hangi kazaya gittiysem, sarhoş olan memurlar benimle çalışmamıştır. Bu kanunu tatbik edecek olanlar idare mamurlarıdır. Bir de cezanın caydırıcı olması için seri ve kati olması icap eder. Ben bu kanunda öyle bir madde göremiyorum. İçkiyi imal ettiği veya kullandığı için yakalanan bir şahıs, sonradan beraat olacaksa bile tutuklu olarak muhakeme edilmelidir. REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Şeriat hukukuna göre verilecek olan değnek cezası, suç işleyenin vücudu üzerine doğrudan doğruya tesir ettiği ve kan dolaşımında bozukluk meydana getirdiği için çok zaman arzu etmediğimiz neticeler doğurabilir. Kalp hastası olanlara değnek cezası tatbik etmek doğru değildir. Onun için seksen değnek vurmak için yatırdığımız adamın vefatına sebebiyet verme tehlikesi mevcuttur. Onun için değneğe tahammülü olmayanlara, hapis cezası veya para cezası verilmesini teklif ederim. HAMDİ NAMIK BEY (İzmit): Değnek cezasını kaldırmalı. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Benim şimdiye kadar edindiğim tecrübelere göre, hakimlere ne kadar çok salahiyet verilirse, her hakim muhakeme ettiği şahsın vaziyetine göre ceza vermekte serbest bırakılırsa, o kadar iyi olur. Öyle insanlar vardır ki yan gözle bakılmakla üzülürler, hakimin karşısında ağlarlar. Fakat öyle insanlar vardır ki seksen sopa değil, üç yüz seksen sopayı her gün yeseler, onların derileri kalınlaşmıştır bir şey olmaz. Onun için hakimlere değnek cezası yerine hapis veya para cezası verme hususunda salahiyet verilmelidir. Değnek atmaya lüzum gördüğü takdirde ceza verilecek şahsa, doktor muayenesi neticesinde bu ceza verilmelidir. Onun için ben, üçüncü madde için bu hususta değişiklik yapılmasını teklif ediyorum. DR: MAZHAR BEY (Aydın): Dayak tahammüle göre atılsın, cümlesini koymamız yeter. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Refik Şevket Bey kardeşimizin teklifini ben uygun bulmuyorum. Yalnız bu maddeye memurlar hakkında da hüküm koymak lazımdır. Memurlar her hususta halka örnek olmak mecburiyetindedirler. Ümit ederiz ki halkı idare vazifesi olan ve ağır mesuliyetler altında bulunan memurlarımız evvela bu kanunu kendileri tatbik ederler. Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten ibaren memurlarımız tam bir Müslüman memur olduklarını bütün dünyaya göstermelidirler. HAMDİ NAMIK BEY (İzmit): Sözünüzü geri alınız, Hıristiyan memur yoktur. 44

45 BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Efendim, insan karşısındaki düşmanın kuvvet ve mukavemet derecesini ölçerek, ona karşı kendi mukavemetini hazırlarsa muvaffak olur. Biz büyük bir düşmanla mücadeleye atıldık. Yani içkinin yasaklanması ile uğraşıyoruz. Pek uygun ve pek doğru bir karardır. Fakat bilemem ki bu, pek büyük düşmandır. Hakkından gelebilecek miyiz? O kadar büyük bir düşman ki bizim kalbimize kadar girmiş, şiirlerimize, sohbetlerimize, edebiyatımıza kadar girmiş, baştan ayağa kadar ruhumuzu sarmıştır. Bu derdin kolay kolay hakkından gelebilecek miyiz? İnşallah, temenni ederim hakkından geliriz. Memleketi kemiren, memleketi iktisat, ahlak ve nüfus itibariyle birçok tehlikeye sürükleyip götüren bu düşmanın hakkından gelmek için daha ciddi düşünmek icap eder. Şeriat cezaları meselesine gelince, biz eğer içkinin yasaklanması için bir kanun yapıyorsak, şer-i cezalar tabirine lüzum yoktur. Eğer fıkıh kaidelerini hakkıyla tatbik edecek isek o vakit lazım gelir. (bu kanundur sesleri) Eğer kanun ise şer-i cezalara lüzum yoktur. Kutbu Fıkhiyye kitabından alınmış şunları okuyayım. Gayrimüslim, dilsiz, zorla içirilen, yaşlı, akıl hastası, bunlar hakkında şer'i ceza lâzım gelmez. Peki, şimdi efendim, biz içkiyi yasaklamak istiyoruz, esasen kaldırmak istiyoruz. Eğer rakıya su katılırsa ve suyu fazla olursa şer'i ceza lazım gelmiyor. Meğerki sarhoşun ağzında koku olmalı. Mahkemede hakim, oğlum bir defa oh de bakalım demeli. Ya bir şey vardır, onu yutar da gelirse ne yapalım? Sonra bir yerde sarhoş bulunsa o sarhoş sarhoşluğunu kabul etmedikçe, şer'i ceza lazım gelmiyor. Sarhoş, yeri, göğü, kadını, erkeği ayıramayacak derecede olursa, şer'i ceza lazım geliyor. Bir adamın yanında rakı bulunsa, içkiden sayılan bir şey bulunsa, o adam hakkında şer'i ceza lazım gelmiyor. O adam, ben içtim demeli. Ağzında koku bulunmalı. Ondan sonra ona seksen sopa atmalı. Pekala, bunu böyle yapmaktansa, Allah bize daima kolaylık buyuruyor. Bunun için cezanın, seksen değnekten yirmi değneğe kadar olması, denilmeli. İnsanların bazısı zayıftır, bazısı kuvvetlidir. Sonra arz ettiğim gibi, memurlar hakkında daha sert davranmalı, Bunlarla mücadele etmek boynumuzun borcudur. MÜFİT EFENDİ (Din İşleri Komisyonu Reisi): Komisyon adına söz söyleyeceğim. Efendim Besim Atalay Bey arkadaşımız bilmem nereden alarak Yüce Meclisinize bazı beyanatta bulundular ve şer i ceza lazım gelecek, gelmeyecek husussunda bir şeyler söylediler. Kendilerinden rica ve istirham ederim, biz Meclisimize yasama salahiyeti verirken, bu kelimeden ürkmediğimiz halde, acaba şer'i ceza sözünden neden dolayı ürküyoruz? Elimizde mevcut bulunan Kanunu Esasinin maddeleri arasında, devletin yapacağı kanunlar fıkha uygun olmak suretiyle yapılacaktır, denilmektedir. Bu maddeyi unutmuşlar mıdır? Bizim fıkıh esaslarımız, acaba Avrupa devletlerinin düşünmüş oldukları kanunların derecesinden daha aşağıda bir seviyede midir? Şer'i ceza lazım gelecek kısmını hakim takdir eder. Bunun için şer'i ceza tabirinden ürkecek hiçbir şey yoktur. Efendiler onun için kanundaki bu kelimenin kalkması doğru değildir. 45

46 BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Efendim, Hoca Efendi Hazretlerince şer'i ceza tabiri yanlış anlaşılmış. Eğer bu kanun, içkinin yasaklanması için bir kanunsa, o zaman şer'i cezalara lüzum yoktur. Hoca Efendi, biz şer'i ceza tabirinden Meclisin yasama mahiyetini tespit ederken ürkmedik de şimdi ürküyoruz, buyurdu. Ben şer'i cezalardan ürkecek bir Müslüman düşünemem. Ben şeriatı, bütün kanunların üstünde ilahi bir kuvveti haiz olduğunu takdir ederim. Hoca Efendi yalnız şunu takdir buyurmamışlar. O da şeriat tabiriyle, yasama salahiyeti arasındaki farkı. Şeriat denildiği vakit, Allah tarafından insanların saadeti için gönderilen ilahi kanunlar hatıra gelir. Yasama deyince, kanun koyan anlaşılır. MÜFİT EFENDİ (Devamla): Fıkıh hususlarını sana anlatırım. Fıkıhı ben sana da okuturum. (gülüşmeler) BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Siz üç ay evvel burada, muhalif sözlere amel caizdir, diyordunuz. Fıkıhı böyle mi biliyorsunuz? Gel de fıkıhı ben sana anlatayım. HAMDİ NAMIK BEY (İzmit): Efendim, beni bu kürsüye sevk eden sebep, Basri Bey in şimdi söylediği bir sözdür. Dediler ki bu kanunu tatbik etmek istediğimiz dakikadan itibaren memurların, bir Müslüman memur gibi hareket etmesini istiyoruz. Bununla ne demek istediklerini anlayamadım. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Tam Müslüman ca dedim, HAMDİ NAMIK BEY (İzmit): Yani siz rakı içenleri gavur mu farz ediyorsunuz? Onu izah ediniz. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Tam Müslüman ca dedim. HAMDİ NAMIK BEY (Devamla): Ben para cezasını, hapis cezasını kabul ediyorum, fakat dayağı kabul etmiyorum. Efendiler, bilirsiniz ki insanların en hassas noktası haysiyetleridir. Demin bir arkadaşımız buyurdular ki bunları hakimlerin takdirine bırakalım. İcap edene sert, icap edene hafif ceza verilsin. Efendiler, biliyoruz ki insanlar birçok yerlerde kendi hislerine mağlûp olur ve en namuslu bir adama, tatbik edilmesi lazım gelmeyen bir adama bile ağır cezalar verilebilir. Binaenaleyh diyorum ki bir adamı hapsediniz, (gürültüler) bir adama para cezası veriniz ve hatta bir adamı idam ediniz, fakat dayak atmayınız. Benim düşüncem böyledir. Sonra Hıristiyanlara tatbiki meselesi çok önemlidir. Çünkü onların bazı dini merasimlerinde Hıristiyanların bunu kullanma mecburiyetleri vardır. Böyle bir hal karşısında bunu tatbik edebilecek miyiz ve edersek doğru mudur, değil midir? VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim müzakerenin yeterliliğine dair bir önerge var. Kabul edenler. Kabul edilmiştir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Hakimin karşısına bir adam gelir, mesela kopuğun biri, parası yok, pulu yok. O adamın cezası dayaktan başka bir şey değildir. Çünkü parası yoktur. Her maddeyi tam olarak kabul buyurmayınız, o maddeleri tamamla- 46

47 yacak diğer maddeler vardır. Hamdi Efendi, dayak haysiyet meselesidir, dedi. Bu, pek doğrudur. Fakat düşünülmeli ki milleti temsil eden bu Meclisin yaptığı kanunun tatbik edilmesi de milli haysiyettir. Bununla oynayan da dayak yer, çünkü milletin haysiyeti şahsın haysiyetinden daha yüksektir. Onu kırmamak lazımdır. Memur, kanunu tatbik etmekle vazifelidir. Binaenaleyh içmesin, içerse mutlaka cezasını görür ve memuriyetten atılır. Ben doğrudan doğruya atılmasına taraftarım. Kanunu eline verdiğimiz bir adam içecek olursa demek ki bu kanun tatbik edilmeyecektir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): 3.Maddenin müzakeresini kafi görenler ellerini kaldırsın. Kafi görüldü. Bu madde hakkında değişiklik önergeleri var, dinleyiniz. TBMM Başkanlığına Üçüncü Maddeye, aleni olarak içki içenler veya gizli içip sarhoşluğunu aleni belli edenlere üç aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir ve memur ise memuriyetten ihraç edilir ifadesinin ilave edilmesini arz ve teklif ederim. 47 Niğde Mebusu Mustafa Hilmi VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim bu önergeyi itibara alanlar ellerini kaldırsın. İtibara alındı. TBMM Başkanlığına Üçüncü maddenin sonuna Bu hükümlere itiraz ve temyiz edilemez. cümlesinin ilave edilmesini teklif ederim. 14 Eylül 1920 Antalya Mebusu Ali Vefa (uygundur sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, itibara alanlar ellerini kaldırsın. Çoğunlukla itibara alındı. TBMM Başkanlığına Üçüncü maddenin nihayetine, resmi vazifeli olanlar vazifelerinden atılırlar ifadesinin ilavesini teklif ederim. Trabzon Mebusu Ali Şükrü (kabul, kabul sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, bunu itibara alanlar ellerini kaldırsın. Bu da itibara alındı. Bu kabul edilen önergelere göre üçüncü maddeyi de değişti-

48 rilmek üzere Komisyona gönderiyoruz. Daha önce Komisyona geri gönderilen ikinci madde değiştirilerek geldi. Okutuyorum. Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler ve satanlara her okkası için elli lira para cezası verilir ve ele geçirilen içkiler imha edilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Bu maddeyi aynen kabul edenler ellerini kaldırsın, Aynen kabul olundu. Üçüncü madde Komisyondan geri geldi. Okutuyorum. Madde 3. Aleni olarak içki içenlere veya gizli içip sarhoşluğu belli olanlara ya şer i ceza veya elli liradan iki yüz liraya para cezası veya üç aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Resmi vazifeli olanlar ise memuriyetten ihraç edilirler. Bu hükümlere itiraz ve temyiz edilemez. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Bu maddeyi aynen kabul edenler ellerini kaldırsınlar. Çoğunlukla kabul olundu. Dördüncü maddeyi okuyoruz. Madde 4. Bu kanunun yayınlanması ile beraber mevcut içkilere el konulur ve imha edilir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bu içkiler tabii para karşılığında alınmıştır ve sahiplerinin açıkça malıdır. Bu sebeple hiçbir süre vermeksizin el koymak doğru değil zannederim. Bu hususta ben bir önerge veriyorum. MUSTAFA BEY (Gümüşhane): Alet ve makinelerin bedelini verecek misiniz? REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Şimdiye kadar yasak olmayan bir fiilden dolayı sermaye sahibi olanların birdenbire sermayesine el koymanın uygun olmayacağına dair Ali Şükrü Bey in söylediği doğrudur. Ancak alet ve makinelerin her halde başka sanatlarda da kullanılma imkanı vardır. Bilhassa imbiklerin bedelinin Hükümet tarafından verilmesi lazımdır. Çünkü bir ay içinde böyle bir alet ve makineler ne ihraç olunabilir, ne de satılabilir. MUSTAFA BEY (Tokat): Hayır, hayır olmaz. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Efendim, halen memlekette mevcut içkilerin miktarı ve bedeli çok yüksektir. Bunları birdenbire imha etmekle her halde memleketimiz pek büyük bir zarara katlanmak mecburiyetinde kalacaktır. Onun için ben bir teklifte bulunmak istiyorum. Mevcut içkiler dışarıya ihraç olunsun. Fakat bir aylık süre çok azdır. Bu iş için aylara ihtiyaç vardır. Aksi halde eldeki mevcut içkileri on paraya sakağa dökmüş oluruz. Hele şu bağ bozumu sırasında, bundan en fazla bağcılık yapan ahali zarar görür. Bir teklifim var, beğenmezseniz kabul etmeyiniz. (gürültüler) Siz susuncaya kadar konuşmayacağım. (devam, devam sesleri) Ben ihraç müddetini dört ay olarak teklif ediyorum. Dört ay çok zaman değildir, Düyunu 48

49 Umumiyenin teşkilatı mükemmeldir. Onun vasıtasıyla her şeyi kontrol edersiniz, bir tek şişe bile çaldırmazsınız, korkmayınız. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Mülkiyet haklarına riayet edilsin. Binlerce lira sarf edilerek meydana gelen fabrikalar imha edilmesin, rica ederim. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Bu kanunun kabulüyle milli servetin kayba uğrayacağından bahsedildi. Bir kısım vatandaşlarımız içkinin yasaklanmasından dolayı hakikaten zarar edeceklerdir. Fakat rica ederim, senelerden beri sülük gibi memleketin servetini emdikleri için imalathaneleri kapatılsın. Bu zarar hiçtir. Bizim şimdiye kadar uğradığımız hayati, mali, iktisadi birçok zararlara göre buraların, meyhanelerinin kapanması, eğer bir zararsa rica edenim, bu kadar zararı düşünmeyelim. (gürültüler) TAHSİN BEY (Aydın): Efendim, kaçak içki imal edenlerin alet ve makinelerini, içki nakledenlerin sandallarını, arabalarını el koymayı teklif ederim. (uygundur sesleri, gürültüler) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, benim teklifimdeki bir aylık müddetin uzatılması talep olunuyor. Bence bir ay, sahiller için kafidir. İç kısımlarda ise bugünkü yol ve vasıtaların vaziyeti dikkate alınırsa, iki veya üç aya kadar uzatılabilir. (kafi sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, dördüncü maddenin müzakeresini kafi görenler el kaldırsın. Kafi görüldü. Madde hakkında değişiklik önergesi var, okunacak. TBMM Başkanlığına 4.Maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederim. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Madde 4. Bu kanunun kabul edilip yayınlanması ile beraber, içki imalatına ait bütün alet ve makinelere el konulur. Mevcut içkiler mühürlenir ve iki ay içinde yabancı memleketlere ihracına müsaade olunur. Bir ay sonunda da imha edilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Ali Şükrü Bey in bu önergesini kabul edenler. Kabul edilmiştir. Dördüncü maddeyi yeni şekliyle okutuyorum. Madde 4. Bu kanunun kabul edilip yayınlanması ile beraber, içki imalatına ait bütün alet ve makinelere el konulur. Mevcut içkiler mühürlenir ve iki ay içinde yabancı memleketlere ihracına müsaade olunur. Bir ay sonunda da imha edilir. 49

50 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Kabul edenler. Madde bu şekliyle ve çoğunlukla kabul edilmiştir. Efendim, beşinci maddeye geçmeden önce bazı önergeler var, onları okuyacağız. TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanması Kanununa aşağıdaki maddenin ilave edilmesini teklif ederim. 8 Eylül 1920 Bursa Mebusu Opr. Dr. Emin Madde 5. Sanayide kullanılacak her tür alkolün imalatı sırasında içine boya maddesi katılır. Tıp ve eczacılıkta kullanılacak her tür alkollü madde, ihtiyaç nispetinde Sağlık Vekaleti tarafından eczanelere dağıtılır ve sarfiyatı kontrol edilir. Sağlık Vekaleti bununla alakalı olarak bir talimatname hazırlayacaktır. TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanması Kanununa 5.Madde olarak aşağıdaki maddenin kabulünü teklif ederim. Kastamonu Mebusu Dr. Suat Madde 5. İlaç ve imalatında kullanılmak üzere her eczanede on kiloya kadar alkol bulundurulabilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Bu iki önergeyi beşinci madde olmak üzere teklif ediyorlar. Bunun için söz isteyen var mı? OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Efendim, Ali Şükrü Bey in bu kanun teklifi Komisyona geldiği zaman bu şekli alacağını bilmiyorduk. Onun için tıp ve eczacılıkta kullanılacak alkoller hakkında hiç bir kayıt konulmamıştı. Hemen pek çok ilaçlar alkol ile yapılır. Onun için tıpta kullanılacak alkoller hakkında bir madde ilave etmek lazımdır. Kullanılacak alkoller ya imal ettirilir veya dışarıdan mühürlü şişeler içinde gelir ve Sağlık Vekaleti onu daima kontrol altında bulundurur. DR. SUAT BEY (Kastamonu): Bilhassa eczanelerde, mesela bir tentürdiyot, bir pansuman yapmak için eczanede alkol bulunmasın, bu mümkün değildir. Onun için eczanede on kilo kadar alkol bulunabilmesini kabul etmenizi rica ederim. HAŞİM BEY (Çorum): Doktorlar ve mütehassıslar lüzum gösteriyorlar, o halde neden itiraz ediyorsunuz? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bu kanundan bizim gayemiz içkileri yasaklamaktır. Tıpla kullanılan alkolü yasaklamak değildir. Bu kanun alkol kanunu değildir ki bu- 50

51 raya böyle bir kayıt koyalım. Ona ayrıca düşünülerek karar verilir. Eğer biz bunları da yapacak olursak, doktor arkadaşlarımızın dediği gibi, tıbbın bir kısmını boşta bırakacağız, yanlış anlaşılmasın. Bizim el koyacağımız ve imha edeceğimiz rakı, şarap ve diğer içkilerdir. Arkadaşlarımın vermiş oldukları önergeler de tıp bakımından lazımdır. Bunları eğer uygun görürseniz kanuna ilave edelim. HAŞİM BEY (Çorum): Müsaade buyurun, içki imalatının bütün alet ve makinelerine en konulunca alkol nerede imal edilecek? Bu vaziyette Avrupa'dan ithal edilmesi gerekecek. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Sağlık Vekâleti kendi kontrolü altında bir alkol fabrikası açılmasına müsaade eder ve burada alkol imal edilir. Mesele bundan ibarettir. Bunda çekinecek hiç bir nokta yoktur. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, mesele şimdi anlaşıldı. Eğer bu önergeler itibara alınıyorsa ellerinizi kaldırınız. Kabul edildi, efendim. Bir önerge daha var, bunu da dinleyelim. TBMM Başkanlığına İçkinin yasaklanmasına dair Kanuna Merasim ve dini ibadetleri gereği içki kullanmak mecburiyetinde kalanlar, bu kanun hükümlerinden muaftır. şeklinde bir maddenin ilavesini rica ve teklif eylerim. Menteşe Mebusu Dr. Tevfik Rüştü (ret, ret sesleri) DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Efendim, bu maddeyi teklif etmekten maksadım, İslam Aleminin senelerden beri kabul ettiği bir prensip vardır ki o da hürriyettir. İslam bunu daima muhafaza etmiş ve tanınmıştır. (gürültüler) Müsaade edin. Sonra İslam ın bugün mazlum bulunduğu şu sıralarda bizim en çok gözeteceğimiz prensiplerden biri de hürriyettir. Onu kendi elimizle yok edemeyiz. Binaenaleyh başka dinlere hürmet eden İslam ve onu temsil eden bu Meclis, bunu kabule mecburdur. MÜFİT EFENDİ: Esasen bu teklif reddolundu. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Ben Tevfik Rüştü Bey arkadaşımızın teklifine esas olarak katılıyorum. (gürültüler) Müsaade ediniz, merasim esnasında, yalnız merasim esnasında olabilir. Senede bir defa merasim yapılırken, güya Hazreti İsa nın kanı içilirmiş diye şarap içerlermiş. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Yok canım hurafe. 51

52 ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Bizce hurafe ama onlar için değil, Hakikaten böyle bir şey yaparlar. Fakat Tevfik Rüştü Bey in teklif ettiği şekilde değil. Biz bir kayıt koyalım ki dini merasim esnasında bu şekilde... (olmaz, olmaz sesleri, gürültüler) BİR MEBUS BEY: O zaman Müslümanlar da içer. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, dinleyelim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Beyefendiler, bugün Avrupalıların bin türlü bahane altında saklamak istedikleri fakat muvaffak olamadıkları bir hakikat vardır ki dünyada mevcut dinler arasında İslam Dini kadar hürriyete riayet eden hiç bir din yoktur. BİR MEBUS BEY: Riayet ettik de ne faydası oldu? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Efendim, istifade meselesi bahis mevzu değil. Fakat bu da Müslümanlara bu itibarla bir şereftir. Bizim için bu şerefi ufak bir mesele için ihlal etmek uygun değildir ve bu istenilen de büyük bir şey değildir. Hıristiyanlara dini merasimleri sırasında içki içmeyi müsaade etmeliyiz. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Biraz önce onlar içemez diyen sizdiniz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Hocam rica ederim. Meseleyi iyi düşününüz. Amerika Protestan dır. Fakat bunu yapan buradaki Katoliklerdir. Bu sebeple biz dini vazifeleri sırasında içki kullanmak mecburiyeti olanlar kullanabilirler deriz. Fakat bu kanunun hükümlerinden muaftırlar diyemeyiz. O vakit onlar meyhane açar, rakı da yaparlar. Dini merasimleri sırasında içki kullanılabileceklerine dair bir değişiklik yapabiliriz. (olamaz sesleri) RASİH EFENDİ (Antalya): Şimdiye kadar Müslümanlar, ne Yahudilerin sinagoglarına tecavüz etmişler, ne Katoliklerin manastırlarına girmişler ve ne de ibadetleri esnasında, ne yapıyorlar diye gözetlemişlerdir. Bu kanunu çıkarttıktan sonra da biz bu kiliseleri, sinagogları, manastırları gözetlemeyeceğiz, oralarda ne yapıyorlar diye. Onlar merasimleri esnasında kullanırlar, içerler, bu husus kanuna yazılmamalıdır. Kanuna böyle bir madde koyacak olursak, şimdiye kadar her türlü şeyin ocağı olan kiliseler meyhane olacak ve sizi zehirleyecekler. (alkışlar) Efendiler, Kuranda bir ayet var. Evet, bizim tebaamızdır, vatandaşımızdır, fakat vatandaşlıklarını ihlal etmedikleri müddetçe. Bugün siyasi bir fikirle ortaya çıkıp bize meydan okuyanlar, o fikirlerinden vazgeçerler, gelin biz sizinle yaşayacağız, şimdi pişman olduk derler ve bizimle yine vatandaşlar olarak yaşamak isterlerse, o zaman biz de onların haklarını düşünebiliriz. Bugün her şeyimize hakaret eden, Hükümetimizi saymayan adamların hakları düşünülemez arkadaşlar. HAMDİ NAMIK BEY (İzmit): Rasih Efendi arkadaşımızın söyledikleri yanlıştır. Onlar içkiyi kiliselerinde değil, bunu senede bir defa dini lüzum üzerine kendi evlerinde içiyorlar. (gürültüler) Sonra cenaze merasimlerinde içiyorlar. Yahudiler düğünlerinde, çocuklarını sünnet ettikleri zaman, nikah merasimlerinde içiyorlar. Şimdi Tevfik Rüştü Bey in buyurduğu gibi, bugün bu kanunu bu şekilde kabul etti- 52

53 ğimiz takdirde büyük bir mahzurları vardır. Bugün işgal altında bulunan Müslüman halkımıza karşılık olarak daha fena şeyler yapmak ihtimalleri vardır. Camilere girmelerini yasaklarlar. Böyle hislere kapılmayalım. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Efendim, Rasih Efendi Hazretleri buyurdular ki azınlığımız olarak bulunan gayrimüslimler bize sadakat gösterselerdi. Halbuki Hazreti Peygamber den başlayarak, bugüne kadar devam eden hürmet, hürriyet ve diğer dinlere riayet şunun ve bununla sınırlı değildir. (o geçti sesleri) RASİH EFENDİ (Antalya): Onlar itaat etmek mecburiyetindedirler. DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Devamla): İslam Dininin hoşgörüsü o kadar büyüktür ki galip geldiği yerlerde kendi adaletini, kendi hürmetini, hürriyetini her yerde göstermiştir. Rica ederim, dinimizin hürriyete olan hürmetine iftira etmeyelim. O şarta bağlı değildir. Ayni zamanda düşünelim ki bugün yeryüzünde bütün Müslümanların mukadderatı bahis mevzuudur. O mukadderat ancak insaniyete ve hürriyete hürmetle temin edilecektir. O silahı kendi elimizle kırmayalım, beş dakikalık hislerimize mağlup olmayalım, düşünelim, binlerce Müslüman düşman istilası altındadır ve düşünelim ki bugün memleketimizin müdafaası için hürriyeti esas alıyoruz. Rica ederim, dört beş kişinin cezalandırılması için koca bir esası yıkmayalım. Senelerden beri, İslam halifelerinin kabul ettiği ve alenen ilan ettiği bir esası ihlal etmeyelim. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Tevfik Rüştü Bey in önergesini oya koyuyorum. Kabul edildiği takdirde altıncı madde olarak kabul edilecek. (ret, ret sesleri) Niçin gürültü ediyorsunuz? Bu önergeyi altıncı madde olmak üzere itibara alanlar lütfen ellerini kaldırsınlar. (ret sesleri) Şüpheli oldu. Aksini oya koyuyorum. Efendim, önerge reddolundu. Efendim, dinleyiniz. Sağlık mevzusunda itibara aldığımız iki önerge Komisyon tarafından iki madde haline getirildi. Okutuyorum. Madde 5. Hekimlikte kullanılacak her çeşit alkollü madde, ihtiyaç nispetinde Sağlık Vekaleti tarafından eczanelere dağıtılır ve sarf edilmesi kontrol edilir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): olundu. Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Kabul Madde 6. Hekimlikte kullanılacak alkollü maddenin sarf edilmesi hakkında Sağlık Vekaleti tarafından bir talimatname hazırlanacaktır. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Kabul olundu. Dinleyelim, Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey in bir önergesi var. 53

54 TBMM Başkanlığına Aşağıdaki maddenin kabulünü teklif ederim. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Madde 7. Gizli olarak içki imal, ithal edenleri ve ticaretini yapanları belediye heyetleri ile ihtiyar heyetleri ve sağlık memurları tahkik ve ihbara mecburdur. Bu ihbar keyfiyeti her vatandaş için de vatani ve insani bir mecburiyettir. İhbarda bulunanlara, ihbarları tahakkuk ederse, alınacak para cezasının yarısı mükafat olarak verilir. (ret, ret sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Şimdi efendim, bu kanunun tatbiki... (ayak patırtıları) Ağır bir laf söylerim, tepinmek insanlığın şanından değildir. Herkesin haysiyetine tecavüz olmaz. Daha laf söylemedim. Fena söyledimse aşağı inerim. Bu teklifi yapıyorum ve bunun için de evvelce beyanatta bulunduğum gibi, milletin tamamı bu kanunun tatbikatına çalışacaktır demiştim. Buna bir şekil vermek lazımdır. Belediye heyetleri, ihtiyar heyetleri milletin işini görmeye mecburdur. Her türlü kanunu tatbik ettirmek için icabında onlara müracaat ediyorsunuz. Bu kanunu çıkardığımız zaman diyeceğiz ki şöyle bir kanun yayınlanmıştır, içki imal edenleri ve ithal edenleri takip etmek mecburiyetindesiniz. Sonra milleti böyle şeylerden kurtarmak herkese borçtur. Bundan başka her fert için milleti bu beladan kurtarmak vatani ve dini bir vazifedir. Bu sebeple bu iş hafiyelik değildir. Her fert gördüğünü ihbar edecektir. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Vatandaşa zorla ihbar ettiremezsiniz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Evet, vatandaşı zorla ihbar ettiremeyiz. Bu sebeple, her okka için yukarıda kabul ettiğiniz maddede bir ceza alıyorsunuz. O cezanın yarısını ihbar edene vermektir. Biliyorsunuz ki Düyunu Umumiye Teşkilatı bu hususta birçok kaçakçılığın, fenalığın önünü alıyor. Reji İdaresinde de bu var. Bu sebeple para alacağı için birçok adam görür, haber verir ve bu tahakkuk ettiği takdirde kesilen para cezasının yarısı ona verilir. Kabulünü rica ederim, efendim. Hayvan vergisinde de böyledir. Yeni bir şey değildir. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Bu misaller, bu madde için gösterilemez. Bunlar Reji nin ve Düyunu Umumiyenin menfaatleri için yaptıkları şeylerdir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Hayvan vergisinde de böyledir. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir). Zabıtanın bu gibi suçlarda ne yapacağı hakkında talimatı var. 54

55 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Şimdi bu önergeyi 7.Madde olarak kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmedi. Şimdi Kanunun son yürürlük maddelerine geldik. Madde 7. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edildi. Madde 8. Bu kanun, zabıta, emniyet, mülki idare ve adliye tarafından yürütülür. REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan). Bu son maddenin, İçişleri, Sağlık ve Adalet vekaletleri vazifelidir şeklinde değiştirilmesini teklif ediyorum. (doğru sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Bu değişiklik teklifini kabul edenler. (kabul sesleri) Kabul edildi. Değiştirilmiş şekliyle okuyorum. Madde 8. Bu kanunun tatbikine, İçişleri, Sağlık ve Adalet vekaletleri vazifelidir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Sekizinci madde bu şekilde kabul edildi, efendim. Böylece maddelerin müzakeresi sona erdi. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Şimdi Kanunun tamamını oya koyuyorum. (gürültüler, ad okunarak oylansın sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Ad okuyarak oylanmasına lüzum yok. FEYZİ EFENDİ (Malatya): Mademki kanun yapılıyor, ad okunarak oya koymak lazımdır. HAYDAR BEY (Kütahya): Herhalde ad okuyarak oylanması lazımdır. REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Efendim İç Tüzükte açıklık vardır. Bütçeden para eksiliyor, ad okuyarak oylamak tabiidir. (gürültüler) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Oradan bağırıyorsunuz, buradan bağırıyorsunuz, anlayamıyorum. TBMM Başkanlığına İçkinin yasaklanmasına dair kanunun tamamının ad okunarak oya konulmasını teklif ederiz. Menteşe Mebusu Dr. Tevfik Rüştü ve 15 arkadaşı (gürültüler, ret ret sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): On beş imza yoksa olmaz. 55

56 REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Düşünmeye ne lüzum var, efendim? VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Müsaade buyurun, efendim. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Bizim büyük hakkımızdır bu. FEYZİ EFENDİ (Malatya): Ad okunarak oya konulmazsa Meclisten çıkarız. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendiler, önerge on altı imzalıdır. Bu sebeple ad okunarak oya konulması lazım geliyor. Binaenaleyh ad okuyarak oylama yapacağız. (bravo sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Biz daha önce ad okuyarak oylansın dedik de kabul etmemiştiniz. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): İçkinin Yasaklanması Kanununun tamamını ad okuyarak oylamaya başlıyoruz. İsmi okunanlar oylarını kullansınlar. BİR MEBUS BEY: Kabul edenlerle, etmeyenlerin isimleri daha sonra okunsun. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Tutanağa yazılır, oradan okursunuz. TEVFİK EFENDİ (Çankırı): Şimdiye kadar milyonluk bütçeleri müzakere ettik, ad okuyarak oya koymadık. (Ad okuyarak oylama yapılır, oylar sayılır ve...) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim oylama neticesini duyuruyorum. 71 kabul, 71 ret, üç çekimser. İç Tüzüğe göre ben Divan Reisi olmam sıfatıyla kanunun lehine oy kullanıyorum. Böylece İçkinin Yasaklanması Kanunu kabul edilmiştir. (alkışlar) HÜSREV BEY (Trabzon): Kanunun tatbikine imkan olmadığından çekimser kaldım ve ne beyaz ne kırmızı bir şey atmadım. 1 MENİ MÜSKİRAT (İçkinin Yasaklanması) KANUNU Madde 1. Osmanlı memleketlerinde her cins alkollü içkinin, imali, ithali, satışı ve kullanılması yasaktır. Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler ve satanlara her okkası için elli lira para cezası verilir ve ele geçirilen içkiler imha edilir. Madde 3. Aleni olarak içki içenlere veya gizli içip sarhoşluğu belli olanlara ya şer i ceza veya elli liradan iki yüz liraya kadar para cezası veya üç aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Resmi vazifeli olanlar ise memuriyetten ihraç 1 TBMM Zabıt Ceridesi (14 Eylül 1920), 1.Dönem, c.4, s , 56

57 edilirler. Bu hükümlere itiraz ve temyiz edilemez. Madde 4. Bu kanunun kabul edilip yayınlanması ile beraber, içki imalatına ait bütün alet ve makinelere el konulur. Mevcut içkiler mühürlenir ve iki ay içinde yabancı memleketlere ihracına müsaade olunur. Bir ay sonunda da imha edilir. Madde 5. Hekimlikte kullanılacak her çeşit alkollü madde, ihtiyaç nispetinde Sağlık Vekaleti tarafından eczanelere dağıtılır ve sarf edilmesi kontrol edilir. Madde 6. Hekimlikte kullanılacak alkollü maddenin sarf edilmesi hakkında Sağlık Vekaleti tarafından bir talimatname hazırlanacaktır. Madde 7. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 8. Bu kanunun tatbikine, İçişleri, Sağlık ve Adalet vekaletleri vazifelidir. 1 EYLÜL 1921: KUMARIN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUN TEKLİFİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE KABUL EDİLMESİ (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 69.Birleşim, Gündem:6/1) Bir yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi egemenlik sahası içinde her türlü alkollü içki üretimi ve tüketimi yasaklanmıştı. Bunun devamı olarak özellikle medrese kökenli milletvekilleri kumar için de ayni şekilde bir kanun çıkartma hazırlığına giriştiler. Kahramanmaraş'tan medrese hocaları tarafından gönderilen kumarın da yasaklanması isteğini içeren dilekçe esas alınarak iki milletvekili tarafından kanun teklifleri verildi. Ancak Adalet Komisyonu sadece Ceza Kanununun kumarla ilgili maddelerini değiştirmek taraftarıydı. (Dokuz ay önce, 22 Kasım 1920 tarihindeki oturumda...) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): İçki gibi kumarın da yasaklanması hakkında Maraş ahalisinin bir dilekçesi var, onu okuyacağız. TBMM Başkanlığına İslamiyet Nuru ile parlayan ve Muhammed Ümmetinin refahı, hal ve saadeti ile hayat eylemesi mensubiyetiyle şerefyap olduğumuz Dini Mübini Ahmediye ve nurlu hükümlerin hakkınca icrasına uygun olduğu hususu kati ile müspettir. Bağlı olmakla övündüğümüz nurlu hükümlerin zayıflamasıyla bir çok zamandan beri icra edilememesi devam etmekte ve sebeplerinin meşruiyet dairesinden uzaklaşmasıyla Şeriat hükümlerinin muhafaza edilmesi hususundan uzaklaşılması tenakus ettikçe İslamiyetin şevket ve muhabbeti azalmakta ve çöküşe maruz olmakta ve değersiz hükmünde kalarak İslamiyet nuru sönmeye ve Muhammed Ümmeti günbegün çeşitli felaketlere ve çöküşe maruz 57

58 kalmakta ve bu yüzden bütün müminler kan ağlayıp selamet ve rahata çıkmak ancak İlahi hükümlere bağlanmağa muhtacız. Bütün İslam aleminin mensup oldukları dini hükümlerle hakkınca bütün kalplerini Allaha bağlanmaktan başka çareleri ve kurtuluşu tasavvur edemeyerek bu da ancak emri geçen bir kumandanın ilan edeceği kati emir ile mümkündür. Mutlak olan Cenabı feyyazın kendileri bir din hizmeti ve devlet ve mülk ve milleti halk ettiğine yalnız Maraş Müslümanları değil bütün yer üzerinde yaşayan İslam aleminin şükran secdesine vararak Cenabı halikı yezdane bihududu payan billisan velcenan arzı mahmedet eylemeleri vazife olmuştur. Cenabı hakkın zâtı ulviyet sematı mecmail kemalatlarına talisin ve ihsan buyurduğu cümlei tevfikatından olarak bu defa içkinin yasaklanması hakkında şerefvarit olan emrü ceelili devletlerine bütün Maraş İslam ahalisi fevkalade teşekkür ile izdiyad ömrü devlet ve şanı şevketi fahimaneleri duayı mefruzüledasmı yekzeban olarak virt ittiba etmiş olduğumuz ve bu gibi nice şer-i hükümlerin çıkmasına muvaffakiyet ve mazhariyetle dini ilâhiye ve İslam alemine yardım eylemenize duacı bulunduğumuzu iftiharla arz eyler ve kumarcılığın yasaklanmasına dair de bir kanunun çıkartılmasını istirham eyleriz. Duacınızız. Meşayihi İlmiyeden Abdülcelilzade Ömer Ali (gürültüler, uygundur, kabul sesleri) Nakibüleşraf ve Camii Kebir Müderris Cenanizade Memet Emin ABDÜLKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu): İmkan varsa bunu ben de kabul ediyor ve dikkatinizi teklif ediyorum. Önerge şeklinde komisyona gitsin. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): Ben bunun için esasen bir teklif hazırlamıştım. Yarın takdim edeceğim. Emrederseniz Tasarı İnceleme Komisyonuna gitsin. NAFİZ BEY (Canik): Müsaade buyurur musunuz söz söyleyeyim? Efendim, bu yazı İçkinin Yasaklanması Kanunu dolayısıyla Yüce Heyetinize teşekkürden ibarettir. İçkinin Yasaklanması Kanunu gibi bir de kumarın yasaklanması hakkında bir kanun yapın diyorlar. Maraş ahalisinin bundan maksadı kumar hakkında şimdiye kadar Hükümetçe mevcut olan kanuni hükümlerin tatbik edilmemesinden ibaret olsa gerek. Çünkü Ceza Kanununun iki yüz bilmem kaçıncı maddesinde kumar oynamayı kendisine sanat edinen, hatta alışkanlık edenler hakkında epeyce ağır ceza vardır. Zannedersem üç, aydan altı aya kadar hapis cezası vardır. Eğer bu ceza kafi gelmiyor da artırılması lazımsa onu bilmem. (oynayanlar için sesleri) Kumarı alışkanlık değil, bir defa oynayanlar için ceza yoktur. Aile içinde yapılan hırsızlık suçu gibi ilk defasında ceza verilmez. İkinci, üçüncü defa olursa o zaman ceza verilir. Kumar da böyledir. Bir kere kumar oynayanlara kanunen ceza yoktur. Fakat alışkanlık edinenlere ceza vardır. NECİP BEY (Ertuğrul): Öyle ise o kanun fenadır. 58

59 NAFİZ BEY (Devamla): İtiyat edenlere ceza vardır, ağırdır. Eğer cezayı artırırsanız o başka. Fakat kanun hükmü mevcuttur. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Rica ederim müsaade buyurun, beyefendiler. Meclisin isteğinden anlaşılıyor ki İçki Yasağı Kanunu gibi bir kanun yapılsın. SALİH EFENDİ (Erzurum): Efendim, kanun yapmak kolay, fakat tatbiki zor. İçkinin yasaklanması için bir kanun yaptık. Lakin memlekette esrar yaygınlaştı. Bugün her köşede binlerce insan esrar içiyor. Halbuki esrar vücuda daha zararlıdır. Bütün insanlığı mahvediyor. Yasaklamanın çaresi yoktur. MUSTAFA VASFİ BEY (Tokat): Memurların tek birisi bile cezalanmadı. HASAN BASBİ BEY (Karesi): İçki Yasağı Kanununun müzakeresinde, bu kanunun halkın ruhunda ve hissiyatı üzerinde iyi bir tesir icra edeceğini ben bu kürsüde arz ve izah etmiş idim. Şu hal bu kanaatimizi tamamıyla meydana çıkarmıştır. Milletlerin temiz hislerine dayalı olan ıslahat ve yeniliğin iyi ve tesirli olduğunu bu husus pek açık olarak ispat etmektedir. Tabii Büyük Millet Meclisi bir İslam meclisidir ve bizim bütün kararlarımız, bütün ıslahatımız İslami esaslara dayanacaktır. Bu zaruridir. Binaenaleyh Maraş ahalisine Meclisimizin bir İslam meclisi olmasına sebebiyle bu temennilerinin tabiatıyla karşılık bulacağı merkezinde bir cevap verilmesi gerekir. Sonra Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği İçki Yasağı Kanununun tatbikatına, Büyük Millet Meclisinin haysiyet ve şerefi adına daha fazla itina olunmasının Hükümete tebliği lazımdır. (pek doğru sesleri) Kumar hakkındaki ceza hükümlerinin tamamıyla ve hakkıyla tatbiki hususunun yine Hükümete tebliği beraber eğer o ceza hükümleri kafi gelmiyorsa... SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): Kafi değildir. HASAN BASRİ BEY (Devamla): Bunun hakkında da münasip karar alınmasını istirham ediyorum. (kabul sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, Yüce Heyetinizin ruh halinden benim anladığım şey herhalde bu isteğin bir kanun teklifi gibi Adalet Komisyonuna gitsin. (hayır, hayır sesleri) Efendim, ben söyleyeyim de yine kabul etmeyin. Efendim, Adalet Komisyonuna gitsin, Komisyon eski kanuna yeniden ilave edilecek bir şey varsa onu yapsınlar, getirsinler. (uygundur sesleri) Kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul olundu. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Reis Bey, İçki Yasağı Kanununun hakkınca tatbikine dair olan teklifimin de lütfen oya konulmasını rica ederim. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Basri Bey'in teklifi kabul buyruluyor mu? Uygun görürseniz bu da ayrıca Hükümete yazılsın. (uygundur sesleri) 59

60 SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): İçki Yasağı Kanunu taşrada harfiyen tatbik ediliyor, ne yazık ki burada katiyen tatbik edilmiyor. Dipte köşede sarhoş gezenlerin haddi hesabı yok. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Hükümete yazılmasını kabul buyuranlar ellerini kaldırsın. Hükümete yazılacak. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Maraş'a da arz ettiğim gibi cevap yazılsın. 1 (Dokuz ay sonra, Sakarya Savaşı öncesi 8 Ağustos 1921 tarihindeki gizli oturumda...) ŞÜKRÜ EFENDİ (Afyonkarahisar): Efendiler, işareti ve kumarı şeriat yasaklamıştır. Komisyondaki konuşmamda suçlular şeriat dahilinde cezalandırılsın demiştim. Önergemde buraya karşı kafi izahat vermeye lüzum görmemiştim. Teklif eden ben olduğum için asıl maksadımı arz edeceğim. Bugün efendiler, yapılan kanunların zannedersem gerek takip bakımından, gerek cezası bakımından, tatbiki bakımından kafi gelmediğini, bir takım uzun uzadıya size arz ettiğim misalleriyle izah etmiştim. Bugün bunları yasakladık, kanuni mevzuat dairesinde dersek, gayri kafi olur. Bunlar yasaklamamış oluruz. Çünkü kanuni mevzuatın bizim ihtiyaçlarımıza kafi gelmediği anlaşılıyor. Bu anlaşılmıştır. Yüce Heyetiniz bunu teslim etmiştir. Kanun yapmak bizde nedir? Efendiler, kanun yamak, biliyorsunuz ki hepinizin bildiğidir. Her millet tabiatına, ahlakına, milletin kendi ahlak ve itikada göre, meşrebine göre muhtelif şekillerdedir. Fransa'da çeşit çeşit, İngiltere'de çeşit çeşit kanunlar çıkartılmıştır. Bir kanun bir yerde müspet semere verir. Fakat diğer yerde meşrebe, ananeye uygun olmaması dolayısıyla iyi netice yerine kötü netice verebilir. Mesela şöyle nazari olarak muhakeme edilirse pek iyi, fakat tatbik edilemiyor. Avrupa ruhundan alınan kanunun İslam ruhuyla tatbiki mümkün değildir. İslam ruhuna uygun bir kanun yapmak zannedersem bizim dimağımızın yapamayacağı derecede zordur. Bu asayişsizlikle inzibatsızlığın başlıca sebep ve amili budur. Bugün bu kanunları memleketimizde tatbik etmek mümkün değildir. Bir defa bunlar bir araya toplanır, asayişsizlik, dahildeki vukuatın menşei yoklanırsa bu dört şeye dayanır. Bu dört şeyin sebeplerini de düşünelim. Aylarca, senelerce düşünsek tatbikata konduktan sonra tekrar yeniden aksayan taraflarını görmek ve düşünmek mecburiyetindeyiz. Bu hususa, buna taraftar olan varsa biz tecrübe devresini geçtik. Elimizde bir kanun vardır. Efendiler, ilahi kanun bizim şeriatımızdır. Kıyamete kadar baki ve bu şeriata ve ilahi kanunu, bizim elimizde kalan Anadolu halkı pek ısınmış, hatta darbı mesel şekline gelmiş ve şeriatın kestiği parmak acımaz denmiştir. Onun için bir heyet teşkiline, bir defa bu teşkil edilen heyetin yeniden kanunlar yapmasına hem vaktimiz, hem dimağımız müsait olmadığı için yeniden kanun çıkartmak yerine elimizde hazır bulunan bir kanunu acilen tatbik etmekle asayişsizliğin, inzibatsızlığın önünü almış oluyoruz. Bu kanunu yapan kimdir? 1 TBMM Zabıt Ceridesi (23 Kasım 1920), 1.Dönem, c.6, s.9-10, 60

61 Bütün insanları yaratan... Fakat çalışamayacak olursa yine bir iş göremez. İlahi kanun her seviyede tatbik edilebilir. Şeriatın bu gibi şeylerin yasaklanması hakkındaki hükümleri kafi midir, kafi değil midir? Bu hususta fıkıh kitaplarında malumat mevcuttur. Bu dikkate alınmalıdır. Tabii memurların bir çoğu buraları bilemez. Aradan beş on sene daha geçerse bunları anlayacak hocalar da kalmayacaktır. Şimdiden başlarsanız fevkalade hayırlarını göreceksiniz. SIRRI BEY (İznik): İtiraz eden yok ki Hoca Efendi bunlara... ŞÜKRÜ EFENDİ (Devamla): Efendim, benle arkadaşlarımızın müşterek imzalı bir önergemiz vardı. Emrettiğiniz cezalar kanuna alınmıştır. Şeriata dair olup tatbiki mümkün olan bazı meseleler kanuna alınmamış. Çünkü biz Avrupa ile, Avrupa milletleriyle beraber bir halde yaşıyorduk. Dediler ki siyasi mahzur vardı. Siyası mahzur bugün defoldu. Mani yok oldu, serbestiz artık. BİR MEBUS BEY: Zaman değişmiştir, efendim. ŞÜKRÜ EFENDİ (Devamla): Değişen zaman, tekrar değişmiş. Eski devir tekrar gelmiştir. Çünkü yabancı müdahalesinden korkuyoruz? Bugün adalete riayet etmek itibariyle lüzumu açıktır. Hıristiyanlar hiç bir şey.. Böyle fevkaladelik geçtikten sonra bundan tabii bir şey olamaz. Bu hal defolur. 1 (Yirmi gün sonra, 29 Ağustos 1921 tarihindeki oturumda...) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Kumarın yasaklanması hakkında verilmiş olan kanun tekliflerine dair Adalet Komisyonu rapor var. TBMM Başkanlığına Kumarın yasaklanmasına dair Muş Mebusu Abdülgani ve Yozgat Mebusu Süleyman Sırrı beyler tarafından verilen kanun teklifleri Komisyonumuzda tetkik ve mütalaa olundu. Ceza Kanunun kumara dair olan 242. ve piyango tertip edenler hakkındaki 243. maddeleri daha evvel yapılan bir teklif üzerine değiştirilmiş ve bütün kumar oynamak ve oynatmak da suçlar arasına alınmıştır. Bununla alakalı kanun tasarısı Komisyonumuz tarafından Meclis Umum Heyetine takdim edilmiştir. Bu sebeple yeniden tetkikata lüzum görülemediği gibi bu tekliflerin ihtiva ettiği maddeler mesken dokunulmazlığına ve esasen kanuni mevzularda mevcut hükümlere ve tatbik kabiliyeti bulunmayan birtakım meselelere dair olduğunda, iltifat ve kabul olamamış ve reddi oybirliğiyle tensip olunarak tasdiki için Meclis Umum Heyetine teklif olunur. 21 Nisan 1921 Adalet Komisyonu Reisi Celalettin Arif Raportör Üye Mehmet Şevket Katip Üye Neşet Nazım 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (8 Ağustos 1921), 1.Dönem, c.2, s , 61

62 VEHBİ EFENDİ (Konya): Efendim, bütün milletlerin daimi olması, iyi hal sahibi olmalarına bağlı olduğu gibi bir ailenin de daimi olması o ailenin, ev halkının iyi hal sahibi olmaları ile mümkündür. Şimdi her birinizden soruyorum, kumar denilen şeyin, dinen haram olduğu gibi örf, akıl, âdet bakımından da kötü olduğuna şüphe yoktur. Efendiler, kumar yüzünden harap olan aileleri, kumar yüzünden ortaya çıkan belaları unuttuk mu? Kumar, insanların birbirlerine karşı husumetini ve yekdiğerine karşı birçok kötülüğü icap ettirmiştir. Bunun yasaklanması hakkındaki kanun teklifleri şu Meclisten reddedilmesi, bu Hükümet, bir İslam Hükümeti ve Meclis, bir İslam Meclisi olmak itibariyle rica ederim, nasıl reddolunuyor ve bu ret nasıl kabul olunuyor? (Ceza Kanununda var sesleri) Ceza Kanununu tatbik etmiyorlar. Et tekrarı hasen, velev kâne yüz seksen. 1 Rica ederim, mahkemelerden zaten bıktık usandık, inşallah bu kürsüden o kanunların yanmasına dair bir karar verilecektir. Bunu iyi bilmeli, bu kürsüde adliye kanunlarının tamamen yakılmasına dair bir karar verilecektir. Bunun için rica ederim, bir İçki Yasağı Kanunu yaptık, ne kadar gürültüler çıkardık. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Ne yazık ki tatbik edemiyoruz. VEHBİ EFENDİ (Devamla): Ediyoruz, o kadarına da memnunuz. Hatırımda kaldığına göre buna karşı olan bir arkadaşımız İstiklal Mahkemesine üye olarak gitti geldi, halkta o kadar bir tesir edinmiştir ki daha bu Meclisin bu kanunun üstünde hiçbir kanunu yoktur, dedi. O arkadaşımızın ismini de söyleyeceğim. O arkadaşımız Saruhan Mebusu Necati Bey'dir. Bunu kulağımla işittim. Efendim rica ederim, bunu kürsüden söyledi. Bunun gibi efendiler, kumarın yasaklanması hakkında ve oynamaya cesaret edenler hakkında ceza tayin edelim. Ayrıca bir kanun çıkarırsak, bu Meclis kendi şeref ve haysiyetine uygun bir kanun daha çıkarmış olacaktır. Rica ederim, bu kanunu reddetmek doğru değildir ve uygun olamaz. Müzakere edelim, çıkaralım. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Müsaade buyurun efendim, şu hususu arz edeyim. Adalet Komisyonu raporu doğrudan doğruya reddetmiyor. Komisyonun burada itiraz ettiği başka bir mesele var. Kumarın yasaklanması hakkında zaten böyle bir kanun var ve Umumi Heyet tarafından müzakerededir. Eğer uygun görüyorsanız birleştiririz. EMİR PAŞA (Sivas): Bu mevcut kanun teklifi menedememiş demektir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Hayır efendim, Onu değiştirmek için teklif varmış, birleştireceğiz ve beraber müzakere edeceğiz. 1 "Tekrarında fayda vardır, yüz seksen kere olsa da" anlamına gelen bir medrese deyişi. 62

63 HAKKI HAMİ BEY (Adalet Komisyonu Üyesi): Bu tekliflerden evvel Adalet Komisyonu tarafından yine kumara dair bir kanun teklifi tanzim edilmiş ve Yüce Heyete verilmiştir. Onun için bu tekliflerin müzakeresine Komisyon lüzum görmemiştir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): O halde uygun görüyorsanız öteki kağıtla birleştirelim. (uygundur sesleri) Efendim, kumar hakkında kanun teklifi bu dosyaya konulmuş. İsterseniz bir kere okunsun. TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanması Kanunu gibi kumarın yasaklanması için de tesirli bir kanun çıkarılmasını isteyen Maraş Nakibüleşraf ve Camiikebir Müderrisi Cenanizade Mehmet Emin Efendi ve yetmiş dört şahsın imzaları ile gönderilen dilekçe Komisyonumuza havale olunmakla tetkik, mütalaa ve müzakere olundu. Ceza Kanununun kumara dair olan 242. Maddesi kumarbazlığı kâr ve sanat edinip halkı hususi bir yere davetle beraber kumar oynamak için toplayan, bu daveti kabul eden ve para veren şahısların cezasından bahsedilmektedir. Maddede kumar oynayan ve oynatanların bu hükümden hariç kaldığı anlaşılmış ve halbuki kumarın şer'an haram ve ahlaken kötü bir hal olması sebebiyle kanunen suç sayılması hükmünü koymak uygun ve münasip olduğundan bu itibarla talebin iltifat edilmesi ve mümkün olduğu anlaşılmıştır maddeye kumar oynayan ve oynatan kaydının ilavesi ile maksat temin edilecek, ancak bir liradan elli liraya kadar olan para cezası on liradan yüz liraya kadar diye değiştirilmiştir. Kumar mahallinde bulunan paranın, yakalayan memura verilmesi hakkındaki usulden şimdiye kadar birçok mahzurlar görüldüğü için olmakla beraber bir kanuni şekille tespiti daha iyi fayda temin edecektir. Ayrıca piyango tertip edenlere dair olan 243. maddenin bununla beraber değiştirilmesi suretiyle kaleme alınmıştır. Binaenaleyh tasdiki için Meclis Umum Heyetine teklif olunur. Adalet Komisyonu Reisi Celalettin Arif Raportör Üye Mehmet Şevket Katip Üye Neşet Nazım Madde 1. Ceza Kanununun iki yüz kırk ikinci maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. "Umuma açık olarak kumar oynayan ve oynatanlarla, kumarbazlığı kâr ve sanat edinip hususi bir yerde halkı davetle orada kumar oynamak için toplayanlar, daveti kabul edenler ve tefecilik suretiyle orada para veren şahıslar bir aydan altı aya kadar hapis olunurlar ve on liradan yüz liraya kadar para cezası alınır ve kumar yerinde bulunan bütün para ve eşya tutanak tanzim edilerek Hazineye teslim olunur ve paranın dörtte biri tahkikat yapan ve yakalayan memurlara verilir." Madde 2. Ceza Kanununun iki yüz kırk üçüncü maddesi aşağıdaki gibi değişti- 63

64 rilmiştir. "Müsaade almadan piyango tertip edenler keza bir aydan altı aya kadar hapsolunur ve on liradan yüz liraya kadar para cezası alınır. Piyango konulmuş olan eşya ve para Hazine adına zapt olunur." Madde 3. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 4. Bu kanunun yürürlülüğüne Adalet Vekili vazifelidir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Bu kadardır, efendim. VEHBİ EFENDİ (Konya): Öteki de okunsun. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Onu da okuyalım, efendim. YOZGAT MEBUSU SÜLEYMAN SIRRI BEY'İN KANUN TEKLİFİ: Madde 1. Her ne isim ve suretle olursa olsun kumar oynamak ve oynatmak yasaktır. Madde 2. Kumar oynayan ve oynatanlar suçüstü halinde yakalandıkları takdirde ortadaki mevcut suç alet ve eşyası ile paralara el konularak altı aydan iki seneye kadar hapis ve el konulan para ve eşya kıymetinin bir misli para cezasına mahkum edilirler. Madde 3. Ev, kahve, gazino ve emsali sahipli ve kirada bulunan yerlerde kumar oynatan şahıs altı aydan iki seneye kadar hapis ve emlakin kıymetinin bir misli cezayı para mahkum edilir. Madde 4. Kumarbazlığı ve kumar oynatmayı alışkanlık haline getirdiği mahalli zabıta tarafından tasdikli ve ihtiyar heyeti şahitliğiyle sabit olanlar altı aydan bir seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Madde 5. Kumar oynamak ve oynatmak suçundan yakalananların tahkikat ve muhakemesi tutuklu olarak yapılır. Madde 6. Kumar oynayan ve oynatanlar resmi sıfata sahip oldukları takdirde haklarında yukarıdaki hükümler tatbik olunmakla beraber bir daha resmi vazifelerde bulunmamak üzere atılırlar. Madde 7. Ceza Kanunundaki kumarbazlığa dair olan maddelerin hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Madde 8. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 9. Bu kanunun yürürlülüğüne Adalet ve İçişleri vekilleri vazifelidir. 64

65 MUŞ MEBUSU ABDÜLGANİ SIRRI BEY'İN KANUN TEKLİFİ: Madde 1. İskambil kağıtlarının ve tavla zarlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti dahiline ithali veya her ne suretle ve her ne şekilde olursa olsun imal ve kullanılması yasaktır. Madde 2. Bu kanunun yayınlandığı tarihten itibaren kahvehanelerde ve esnaf üzerinde mevcut oyun kağıtları ve tavla zarları Hükümete teslim edilecektir. Madde 3. İskambil ve tavla oynamak ve oynatmak yasaktır. Madde 4. Oyun oynatıldığı resmi ve gayri resmi olarak haber alınan her hangi bir yere girmeye ve tahkikata inzibat memurları izinlidir. Madde 5. Bu kanuna muhalif harekâtta bulunanlar yirmi beş liradan beş yüz liraya kadar para ve bir haftadan altı aya kadar hapisle cezalandırılırlar. Madde 6. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 7. Bu kanunun yürürlülüğüne İçişleri ve Adalet vekilleri vazifelidir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, müzakereye devam edelim mi? (diğer bir celsede sesleri) HASAN BASRİ BEY (Karesi): Efendim müsaade buyurun, müzakere usulü hakkında arz edeceğim. Gerek yazdığımız ve gerek okuduğumuz maddeleri tespit edelim. Lazım gelen tetkikatı yaptıktan sonra diğer bir toplantıda bunu müzakere edelim. Böyle iki madde ile kumarın yasaklanması mümkün değildir. Her halde etraflı tetkik lazımdır. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Pekala o halde daha sonraki celseye tehir edelim. 1 (Üç gün sonra, 1 Eylül 1921 tarihindeki oturumda...) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, geçen toplantıda kumarın yasaklanmasına dair kanunun müzakeresi vardı. Bugün onun müzakeresine devam edeceğiz. Söz isteyen var mı? MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Efendim, kumar hakkında iki teklif vardır. Birisi, Adalet Komisyonunun teklifi diğer birisi de geçen gün okunan tekliftir. Bu iki teklife dikkat edilecek olursa Ceza Kanununun kumar faslına ait olan maddesinin değiştirilmesiyle, onunla hiç münasebeti olmayan piyango ve saire ile alakalıdır. Kumar meselesi, itiraf etmek lazım gelir ki memlekette mühim tahribat yapıyor. Ne yazık ki memleketimizin mühim bir kısmını altüst etmektedir. Her halde yapanların şiddetle cezalandırılmaları lazım ve şarttır. Kumar, Ceza Kanunumuzda şimdiye 1 TBMM Zabıt Ceridesi (29 Ağustos 1921), 1.Dönem, c.12, s , 65

66 kadar ceza tehdidi altında bulunmuyordu. Ceza Kanunumuzun 242. Maddesi yalnız kumar oynatmayı sanat edinenler hakkında bir ceza veriyor idi. Kumar oynayanlarla oynatanların cezalandırılmaları çok lazımdır. Adalet Komisyonu bunu dikkate alarak oynayan ve oynatanlar hakkında oldukça ağır ve kafi gelecek ceza koymaktadır. Bizim memleketimizde kumar oynayanlar iki kısımdır. Bir kısım yüksek mevkilerde bulunanlar, sosyeteye mensup olanlar, diğer bir kısım ufak kısımlardır ki onlar ekseriya ufak mahallerde, kahvelerde on kuruş, yirmi kuruş, bir liraya kadar oynarlar. Büyük zenginler ise pek yüksek paralarla kumar oynamaktadırlar. Bunlara verilecek bir aydan altı aya kadar ceza ve mahkumiyet, onların mevkiine göre az değildir. Sosyal mevkilerini altüst edecektir. Bu ceza, şahsın memuriyeti üzerinde, ticareti üzerinde mühim bir amil olacaktır. Bu itibarla Adalet Komisyonunun teklifi gayet iyidir ve uygundur. Diğer okunan kanun tekliflerinin reddi ve esas olmak üzere bunun müzakeresini teklif etmekle beraber şurasını da arz etmek isterim ki piyango çekilişi hakkında mevzu bir usul vardır. Herkes piyango tertip edemez. Onun için bir kanun vardır, o kanun gereğince usulüne göre müracaat edilir. Onun için şunu talep ederim ki Adalet Komisyonunun teklifi kabul edilsin, Diğer teklifler kabul edilmeyerek beyhude münakaşa kapısı açılmasın. Çünkü bu teklifte daha birçok şeyler var ki iskambil kağıdı sokmamak, tavla zarı sokmamak gibi. Esasen bunlar bizce kabul edilmiştir. Gümrük tarifesi hakkındaki kanunda da yer almıştır. Bunların şimdi burada zikredilmesi tabiatıyla lüzumsuzdur. CAVİT BEY (Kars): Efendim, malumunuz kumar hastalığı memleketimizde ta küçükten başlar. Ufacık çocuklardan başlar ve yalnızca zar ve iskambil kağıdı oynamak suretiyle değil, bunun daha birçok safhalarını mektep sıralarında gördük. Bunlar hakkında ne kadar baskı yapılsa başa çıkılamamıştır. Asıl söyleyeceğim şey öteden beri Ceza Kanununda mevcut olan kumar hakkındaki maddeyi tatbik etmeyi beceremiyoruz. Çünkü tatbik edecek kimseler de oynuyor. Bir memlekette vali, mutasarrıf, jandarma kumandanı, polis müdürü eğer kumar oynarsa memlekette diğer halkın kumar oynamasına mani olmak iktidarı kalmaz. Kumar ile iştigal eden Hükümet memurunun, zabıtanın göreceği ceza, halkın cezasından daha ağır olmalı. Bu kumarı oynayan bir memur Hükümet hizmetinde bir daha istihdam edilmemeli ki her memur ve herkes mevkiini, şerefini bilsin. (pek doğru sesleri) TUNALI HİLMI BEY (Bolu): Cavit Bey arkadaşımız mühim bir noktaya dokundular. Güzel bir izahta bulundular. Kendilerine teşekkür ederim. Yalnız benim aramak istediğim bir boşluk var. O da mahalle aralarında bilhassa köylerde delikanlılık çağına basmış evlatlarımızın kumara olan düşkünlüğüdür. Efendiler, köylerde biliyorum ki iskambil oynarlar, tavuk üzerine zar atarlar, evlerinde tavuk kalmadığı zaman doğru komşunun kümesinden gider iki tavuk getirir, işte efendiler bizim böyle sosyal bir illetlerimiz vardır. Binaenaleyh bu gibi gayet derin olan illetin tedavisi için tasarının Adalet Komisyonuna iadesini teklif ediyorum. 66

67 TBMM Başkanlığına Kumar hakkındaki kanun tekliflerinden Adalet Komisyonunun teklifinin müzakere edilmesini teklif eylerim. 1 Eylül 1921 Karahisar Mebusu Mehmet Şükrü DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): O halde Adalet Komisyonunun teklifinin müzakereye esas olmasını kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. Şimdi kanun teklifinin tamamı hakkında başka söz isteyen yok. Maddelere geçilmesini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi. HÜSEYİN BEY (Elazığ): Üç tane el kalktı, binaenaleyh teklif kabul edilmemiştir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Rica ederim Hüseyin Bey, bunu takdir etmek bana aittir. Madde 1. Ceza Kanununun iki yüz kırk ikinci maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. "Umuma açık olarak kumar oynayan ve oynatanlarla, kumarbazlığı kâr ve sanat edinip hususi bir yerde halkı davetle orada kumar oynamak için toplayanlar, daveti kabul edenler ve tefecilik suretiyle orada para veren şahıslar bir aydan altı aya kadar hapis olunurlar ve on liradan yüz liraya kadar para cezası alınır ve kumar yerinde bulunan bütün para ve eşya tutanak tanzim edilerek Hazineye teslim olunur ve paranın dörtte biri tahkikat yapan ve yakalayan memurlara verilir." HASAN BASRİ BEY (Karesi): Efendim biz bir önerge verdik. Bu önerge bu madde ile suç olarak kabul olunan fiilleri işleyen memur ise bu cezayı gördükten sonra tekrarı halinde memurluktan atılması hakkındadır. Binaenaleyh bu önergenin kabulünü rica ediyorum. Bu maddeye ilave edilsin. Bizde kumara müptela olanlar arasında maalesef memurların da bulunduğu söyleniyor. Bu hakikattir ve iptila derecesine varmıştır. Hatta evlerde, gizli yerlerde bile kumar oynadıkları iddia olunuyor. Memlekette memurların ve münevverlerin zarar ve menfaati idrak etmesi lazım geldiği halde bu suçu işlemeleri Hükümet için de milletimiz için de büyük bir ayıptır. Binaenaleyh bu önergenin kabulünü rica ederim. REFİK ŞEVKET BEY (Adalet Vekili): Efendim, zaten Adalet Komisyonunun şimdiye kadar çıkardığı kanunlar içinde bu kanun hepimizin ruhunu okşayan ve hoşuna giden bir kanun olmakla beraber ifade tarzı olarak zannederim ki emsali de yoktur. Bir defa burada bahis mevzu edilen mesele dört kısımdır, kumar oynatan, yer tahsis eden, şahısları davet eden ve nihayet oynayana borç para verenler. Halbuki bence bunların bir defa ceza itibariyle, suç itibariyle aralarında fark vardır. (hepsi bir kapıya çıkar sesleri) Bence en büyük felaket, misallerini gördüğümüz şuurunu, 67

68 dengesini, aklını kaybedenler, daima etrafındakilerden hesapsız, hatta çocuklarının yarınki ekmeğini düşünmeyerek, borçlandıklarından gayet elim bir vaziyete düşerler. Para bulamayanlar o dakika için tövbe ederek kumarı terk ederler. Fakat borç para buldukça bundan vazgeçemezler. Binaenaleyh bu bakımdan cezaların aynı şekilde olması kadar nispetsizlik yoktur. Halbuki suç ile ceza arasında bir nispet bulunması lazımdır. Sonra bu tabir gayet manasızdır. Halkı davet ile orada kumar oynamak için... BİR MEBUS BEY: Hiçbir zaman kumarhanelere kimse davet olunmaz. Herkes davetsiz gider, efendim. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Yani onu öyle çağıracak ki kumar oynayacaklar gelsin. Bu adam geldi ama ben davet etmedim, kendi geldi derse hakimin vereceği ceza bunda kasıt olmadığı için yoktur. Onun için rica ediyorum bu kadar uzun altı satırlık bir madde yapmaktansa, bunları parçalayalım. Oynayanlar, oynatanlar, kumarhane açanlar, kumarhanede kumarbazlara borç para verenler, memur olanlar, olmayanlar gibi hususları fıkra fıkra olmak üzere tespit edelim. Müsaade ederseniz ben de arkadaşlarımla Adalet Komisyonunda çalışalım. İki gün sonra olsun, muntazam bir kanun meydana getirelim. (uygundur sesleri) HASAN BASRİ BEY (Karesi): Efendim, suç olmak itibariyle hep birdir. Kumar suçunda oynayanlarla oynatanlar ve yer hazırlayanlar ve tefecilik yapanlar arasında zannederim suç bakımından fark yoktur. Fark olduğunu kabul etsek bile bu maddede tayin edilen cezanın derecesine göre mahkeme asgari ve azami derecelerini itibara alarak ceza verir. Bu maddenin içerisinde Refik Şevket Bey'in hukuk usullerine aykırı gördükleri bir şey varsa şimdi düzeltilir. Fakat bu suretle bir iki gün atılarak müzakeresi büsbütün geri kalmasın. Bu maddenin yazılış tarzında Refik Şevket Bey'in buyurdukları gibi gerçi biraz anlaşılmazlık vardır. Fakat bu ne iki güne kalsın, ne bir güne, bir saat meselesidir. Zannederim ikinci celsede bunu yapabiliriz. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): O halde efendim, esasen burada birçok önergeler vardır. Bunlardan itibara alınacak önergelerle bu celse arasında yeniden yazılsın, öteki celsede müzakere ederiz. (uygundur sesleri) Önergeleri okuyalım. (İki değişiklik önergesi okundu, oylandı ve reddedildi ve...) TBMM Başkanlığına "Kumar oynayan ile oynatan memur ise memuriyetten çıkartılması" kaydının birinci maddeye ilavesini teklif eylerim. Karesi Mebusu İbrahim DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. Karesi Mebusu Abdülgafur Efendi ile Basri Bey'in bu hususa ait bir önergeleri var. 68

69 TBMM Başkanlığına Birinci maddenin nihayetine şu fıkranın ilavesini teklif ederiz. "Şahıslar memur ise hapis bulundukları müddet içinde vazifeden ayrılırlar ve suçun tekrarı halinde de tamamen memuriyetten atılırlar." Karesi Mebusu Abdülgafur DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Bu da tabii kabul edilmiş sayılır. Karesi Mebusu Hasan Basri (Bu sırada Konya Milletvekili Vehbi Efendi, kadın oynatmanın da yasaklanması hakkında bir önerge verdi. Önerge kısa bir görüşmeden sonra Adalet Komisyonuna havale edildi. Bir süre gündemin diğer maddeleri görüşüldü. On beş dakika ara verildi ve aradan sonra...) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Adalet Komisyonundan değişiklik gelmiştir. Deminki celsede Komisyona havale olunmuştu. Maddeyi okuyacağız. Madde 1. Ceza Kanununun 242. Maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. "Umuma açık olarak kumar oynayan ve oynatan ve kumarhane açan ve kumar oynayanlara bilerek borç para veren şahıslar bir aydan altı aya kadar hapis ve on liradan yüz liraya kadar para cezasına mahkum edilirler ve kumar yerinde bulunan kumar için kullanılan para ve eşyaya el konularak bu eşya ve paranın dörtte biri suçu meydana çıkarmakta hizmeti olanlara verilebilir. Sayılan suçlardan birini işleyenler memur veya subay ve askeriye mensubu iseler yukarıdaki cezalardan başka birinci defasında geçici ve tekrarında daimi olarak memurluktan çıkartılırlar." BEHÇET BEY (Çankırı): Kumandanlar ve amirler bu kayıtta dahil olmamış bulunuyor. HÜSEYİN HÜSNÜ EFENDİ (Isparta): Dörtte biri verilir deniliyor. Geri kalanı ne olacak? DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Maddeyi oylarınıza arz ediyorum. Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Madde kabul edilmiştir. (Diğer maddeler de okundu ve aynen kabul edildi.) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Kanunun tamamını kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (1 Eylül 1921), 1.Dönem, c.12, s , 69

70 CEZA KANUNUNUN 242. VE 243. MADDELERİ YERİNE GEÇEN KANUN Madde 1. Ceza Kanununun iki yüz kırk ikinci maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. "Umuma açık olarak kumar oynayan ve oynatan ve kumarhane açan ve kumar oynayanlara bilerek borç para veren şahıslar bir aydan altı aya kadar hapis ve on liradan yüz liraya kadar para cezasına mahkum edilirler ve kumar yerinde bulunan kumar için kullanılan para ve eşyaya el konularak bu eşya ve paranın dörtte biri suçu meydana çıkarmakta hizmeti olanlara verilebilir. Sayılan suçlardan birini işleyenler memur veya subay ve askeriye mensubu iseler yukarıdaki cezalardan başka birinci defasında geçici ve tekrarında daimi olarak memurluktan çıkartılırlar." Madde 2. Ceza Kanununun 243.Maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. "Müsaade almadan piyango tertip edenler keza bir aydan altı aya kadar hapsolunur ve on liradan yüz liraya kadar para cezası alınır. Piyango konulmuş olan eşya ve para Hazine adına zapt olunur." Madde 3. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 4. Bu kanunun yürürlülüğüne Adalet Vekili vazifelidir. 1 EYLÜL 1921: KADIN OYNATMANIN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ ÖNER- GENİN GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 69.Birleşim, Gündem:6/1) Bir dönemde Konya başta olmak üzere birçok Anadolu şehrinde görülen ve tarihi Selçuklular zamanına dek uzanan eğlence kültürüne oturak alemi denilmektedir. Tarım toplumunda işlerin azalması nedeniyle uzun kış gecelerinde, gözden ırak mekanlarda genç ve yetişkin erkeklerin düzenlediği bir eğlence biçimi olarak tanımlanabilir. Sosyolojik bir ihtiyaçtan doğan bu etkinlikler, toplum hayatında bir takım olumsuzluklara da neden olmakta idi. Meclis bunun çarelerini aramak istiyordu. (On beş ay önce, 13 Mayıs 1920 tarihindeki oturumda...) HAYDAR BEY (Divan Katip Üyesi): Efendim Adalet Komisyonunun bir raporu var. Bu rapor Konya Mebusu Refik Bey le, Çelebi Efendi Hazretlerinin kanun tekliflerine dairdir. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): İlk önce kanun teklifini okuyunuz. 70

71 TBMM Başkanlığına Şer i hükümlere aykırı olarak, birçok sebep tesiriyle bazı yerlerde adeta yayılan bir ahlaki kötülük halini almış ve bu yüzden dini, ahlaki, sağlık, sosyal hastalıklar husule getirmiş olan kadın oynatmak ve gezdirmek rezaletinin mani olunması hususunda Ceza Kanunumuzdaki madde hafif kalmaktadır. Fakat verilen cezalar şimdiye kadar bu âdetin ortadan kalkmasını temin edememiş ve Anadolu'nun birçok mahallerinde yaşayan gençler dini emirlere tamamen riayetsizlik ve cehalet sebebiyle bir felaket girdabının ve sefaletinin içinde kalmışlardır. Bu halin sosyal bünyemizde husule getirdiği felaketleri ortadan kaldırmak üzere Ceza Kanununun 202.Maddesi 2.Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz. 29 Nisan 1920 Konya Mebusu Postnişin Cenabı Mevlâna Abdulhalim Konya Mebusu Refik Madde Fıkra: Umumi ahlaka aykırı olarak fuhuş maksadıyla evlerde, bağ, bahçe gibi açık mahallerde kadın oynatıldığı takdirde oynatan kimseler ile isteyerek oynayan kadınlara muvakkaten kürek cezası 1 verilir. TBMM Başkanlığına Konya mebusları Abdulhalim Çelebi Efendi ile Refik Bey taraflarından Komisyonumuza havale olunan kanun teklifi görüşüldü ve incelendi. Değiştirilmesi teklif edilen, kadın oynatanlar ile oynayanlara ceza tayin eden maddenin alakalı fıkrası doğru bir şekilde tatbik olunduğu takdirde faydalı olacak surette büyük cezayı ihtiva etmektedir. Maddenin değiştirilmesinden ziyade tatbikatına ehemmiyet verilecek olursa daha ziyade tesirli olacaktır. Bilhassa Ceza Kanunumuzun, daha büyük ahlaki suçlara dair hükümleri sabit dururken, daha hafif bir suç olan kadın oynatmaya kürek cezası verilmesinin pek adaletli olmayacağı ve şayet bu fıkra değiştirilecek olursa nispeti muhafaza etmek için daha birçok maddeyi değiştirmek icap edeceğini düşünmek lazımdır. Halbuki böyle fazla bir değişiklik teklifi mevcut olmadığından ve içinde yaşadığımız fevkalade vaziyetin bu yeni çalışmaya müsait olmadığından, teklifin reddiyle, kadın oynatmaya mahsus maddeye daha ziyade ehemmiyet verilmesi lüzumunun Hükümet tarafından icap eden makamlara havalesine karar verildi. 13 Mayıs 1920 Adalet Kom.Bşk. (Müstafi) Raportör Üye Refik Şevket Kâtip Üye Mehmet Şevket 1 Ağır hapis cezası 71

72 REFİK BEY (Konya): Muhterem efendiler, şimdiye kadar Adalet Komisyonundan çıkan birçok kanun teklifleri redde uğramıştır ve sebep olarak da mevcut kanunlarımızın hali hazırda tatbiki beklediğimiz faydayı sağlayacağı kanaatidir. Bu kanaate kısmen iştirak edeceğim. Fakat rica ederim, memleketin geçirmiş olduğu fevkalade buhran içerisinde bu kanun teklifi mühim bir yer teşkil etmez mi? Bilhassa seçim mıntıkamdaki tetkikat ve müşahedelerim bu teklifi vermemize esas bir sebeptir. Birçok zamandan beri yine birçok sosyal sebeplerin tesiriyle kötü ahlaka sebep olacak birçok vaziyet maalesef milletimiz arasında istila şeklinde bulaşmıştır. İşte kadın oynatmak ve kadın gezdirmek rezilliği arz ettiğim misallerden biridir. Bazı yerlerde bu rezil adet öyle korkunç, elim, berbat bir halde yapılmaya başlamıştır ki bu hal sosyal bünyemizi kemiriyor. Bugün hapishane ve emniyet kayıtlarını tetkik ettiğimiz vakit hepimizi korkunç bir halde bırakacak, hepimizin tüylerini ürpertecek bir manzara karşısında bulunacağız. Yine ben seçim mıntıkamdaki müşahedelerime dönerek diyorum ki maalesef bu rezil âdet bilhassa Konya'yı mahvedip bitirmektedir. Bunu bir misal ile tespit etmek için arz etmeme müsaadenizi rica edeceğim. Muhterem efendiler, Konya'da birçok zamandan beri başlayan bu fena hal son zamanlarda yine harbin umumi ahlak üzerine yapmış olduğu birçok tesirler ile çok fena bir şekilde devam ediyor. Köylümüz son zamanlarda iktisadi muvaffakiyetlere erişti ve ceplerine para girdi. Fakat cahil halk bu paranın nasıl harcanacağını bilmediği için kendini, gözü önünde fena bir görenek olan bu kadın oynatmak sefilliğinin içine attı. Bu hal böyle elim bir halde devam ediyor ki insanlık için birer fena, muzır mikrop halinde bulunan ve maalesef edep ve ahlaktan uzaklaşmış kadınlar, nasılsa İstanbul'dan, şuradan buradan bu gibi adamlar tarafından ya doğrudan doğruya getiriliyorlar veya yine kendi muhitlerinde bu gibi fena kadınları toplayarak bu fena, adeta büyük bir faaliyet sahası hazırlıyorlar ve buna da efelik ismini veriyorlar. Bir efe, yanına fena kadınlardan bir kadını alıyor. Bu mübarek kürsüden doğrudan doğruya dinimize aykırı olan bu hali söylemekten sıkılıyorum. Fakat maalesef bu bir hakikattir. Onun etrafında sekiz, on ve daha fazla adamlar toplanıyor. Bunlar beraberinde taşıdıkları bu kadını köyden köye, şuraya, buraya dolaştırıyorlar ve birbirlerine karşı kahramanlık satarmış gibi etraflarına aldıkları bu kadınları birleştiriyorlar. Bunların bazen miktarları öyle bir hale geliyor ki cemiyetlerde, düğünlerde üç yüze yakın fahişelerin, kadınların bulunduğunu işitiyor. Sonra ne oluyor efendim? Bu toplanmalar cahil kimseler tarafından tertip olunuyor. Onların arasına bir de içki belası giriyor bin, iki bin liralık rakı içiliyor. Sefahat uğruna paralar heder olup gidiyor. Sonra bu cahil tabakaya milletin, memleketin, vatanın selametine yardımcı olmak üzere getiriniz, sefahat uğruna sarf ettiğiniz bu paradan bir miktarını da bize veriniz, dediğiniz zaman maalesef omuz silkiyorlar. Bunun yegane sebebi cehalettir. O halde cehalet içinde, zulmet içinde kalan ırkdaşlarımızı, dindaşlarımızı kurtarmak için ne yapmalı? İşte bu fevkalade zaman içinde en mühim ve fevkalade olmak üzere böyle bir kanun teklifinde bulunduk. Bu kanun teklifi ile sıhhi, ahlaki, dini, sosyal mahzurları muhakkak olan bu elim halin önüne geçileceğine tamamen inanmıyorum, fakat tamamen pekala takdir buyurursunuz ki her hangi ceza maddesi doğrudan doğruya mani 72

73 olmak istediği fiilin büsbütün kalkacağı düşüncesiyle konulmuş değildir. Bu, bir gözdağı vermek vazifesidir. Gözdağının şiddet ve kuvveti de ne kadar kuvvetli olursa tabii yapacağı tesir de o nispette fazla olur. Adalet Komisyonu buyuruyor ki Ceza Kanununun 202. maddesi tatbik olunursa beklenilen fayda meydana gelir. Ben hukukçu olmam itibarıyla bu vazifeyi bizzat ifa ettim ve yine bu işlerle meşgulüm. Bu kanunun bu maddesi tamamıyla tatbik olunduğu halde ne yazık ki hiçbir şekilde mani olamamıştır ve önüne geçememiştir. Müsaadenizle bu maddeyi okuyacağım. "Umumi adaba aykırı olarak fuhuş maksadıyla açık yerlerde veya halkın kolaylıkla görebileceği bağ, bahçe gibi açık mahallerde kadın oynatan şahıslar ile isteyerek oynayan kadınlar bir aydan bir seneye kadar ceza görür."...biliyor musunuz muhterem efendiler, bu işlerle meşgul olan adamlar, yani kadın oynatanlar bu maddenin açık hükmü karşısında kendileri için kaçamak yolu bulmuşlardır. Onlar bu cezaya uğramamak ve yakalandıkları vakit cezadan yakayı kurtarmak için kapalı ve hatta hiç kimsenin duyamayacağı yerlerde toplanıyorlar. Kırlarda ve birçokları da evler içinde oluyor. İşte bu hal ile o ahlaktan mahrum olan kadınlar, evlerin içerisine kadar girmek suretiyle de çok yazık ki namuslu ailelerle temasa vakit buluyorlar. Bu suretle ne dinimize, ne şeriatımıza, ne akıl ve hikmete uymayacak pek çirkin, pek elim bir hal karşısında kalıyoruz. İstirham ediyorum, şu arz ettiğim zararlar, içinde bulunduğumuz vaziyet ile mütenasip olmayacak derecede küçük müdür? Daha ileri giderek diyeceğim ki bilhassa şeriat esaslarını dikkate almak, umumi ahlak çemberlerini daha tazyik edici bir hale getirmek bu fevkalade zamanlar içerisinde umumi kuvvetimizi ve bilhassa yegane dayanağımızı teşkil edecek halk kitlesini muhafaza için pek esaslı nokta üzerinde toplanmış olacağız. Pek rica ederim gevşeklik göstermeyelim, enine boyuna düşünelim. MUSTAFA TAKİ EFENDİ (Sivas): Verilen kanun teklifinde önerge sahiplerinin gösterdikleri madde yalnız aleni ve açık yerlerde değil, ev içindeki fuhuşu da içine alıyor. Adalet Komisyonu ise ev içindekileri nasılsa geçiştirmişler zannederim. Halbuki yani teklif sahipleri ev içinde meydana gelen fuhuşları da cezaya almak istiyorlar. Onun için ben diyorum ki fuhuşlar gizli yerlerde oluyor. Gizli yerlerde olmakla beraber zararları herkese dokunuyor. Bunun için gerek açık yerlerde olsun ve gerek kapalı yerlerde olsun fuhuş edenler kürek cezası verilmek şeklinde kabulünü teklif ediyorum. BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Efendiler, alemde doğan güneşleri, yağan yağmurları idare eden birtakım kanunlar olduğu gibi insanlığı idare eden birtakım kanunlar da vardır. Bu kanunlar bilinmeden insanları kısıtlamaya, hareketlerini sınırlamaya karar vermek kadar gülünç bir şey olmaz ve hayat ilmi denilen bir ilim vardır ki insanların fiil ve harekâtını tetkik ve takip eder. O sebepler tetkik edilmedikçe harekâtı yasaklamaya kalkışmak katiyen faydasızdır. Size kadın oynatmak hakkında bir tarihçe yapacak değilim. Arzu buyurursanız onu da yapayım. Fakat hepiniz bilirsiniz ki daha düne kadar ellerinde zillerle kadın kıyafetine girmiş birtakım 73

74 köçekler de vardı ve bunu da en büyük eşrafımız, en büyük beyzadelerimiz oynatırlardı. On beş seneden beri bu yanlış âdet, bu kötü âdet azalmaya yavaş, yavaş, sönmeye başlamıştır. Eğer biz bunu zor ile kuvvet ile kaldırmaya çalışırsak muvaffak olamayız. Tabiat kanunlarında ve ilahi kanunlarda bir kaide vardır ki her hangi bir şeyi baskı yaparsa mukavemeti artar, hocam. Şimdi insanlığın hareketlerinin sebepleri tetkik edilmeden evvel bu suretle bir kanun yaparsak hataya gideriz. İnsanlar, kadın ve köçek oynatıyor, çalgı çalıyorlar, neden? Zevk ve musiki insan için bir ihtiyaç mı, değil mi? Bunu da inkar mı edelim? (gürültüler, mevzua gelelim, sesleri) Mevzudur efendim, eğer bunlar insanlar için bir ihtiyaç ise insanların ihtiyacını makul bir tarzda MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Kadın oynatmak ihtiyaç değildir. BESÎM ATALAY BEY (Devamla): Efendim, ben kadın oynatmak demiyorum. İnsanlar için bir zevk ihtiyacı varsa, bir musiki ihtiyacı varsa bunu makul bir surette temin edelim. (gürültüler) Meşru ve ilmi surette temine çalışalım. Eğer insanların hareketlerini biz böyle gevezelikle... MÜFİD EFENDİ (Kırşehir): Şeriat bunu yasaklamıştır. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Yasak olunan bir şey hakkında tekrar bir şiddet koyacak olursak daha fazla ileri gideriz. Sultan Murat sigara için bir askeri astı. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Bu, sigara içmeye benzemez. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Omuzlarına mum diktirdi, çarmıha gerdirdi, başına bıraktığı nöbetçi gece omuzlarındaki mumlardan sigara yakıyordu. (gürültüler) Olmaz ki efendim (gürültüler) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Susalım. Devam edin efendim. BESİM ATALAY BEY (Devamla): En ufak bir kanunun adını kabul etmek için günlerce dedikodu yapan arkadaşlarım, lütfen bir de bunu dinleyin, fakat kabul etmeyin, ne olur. BİR MEBUS BEY: Reis Bey, Bunlar tutanağa geçiyor. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Efendim, ben ilmen ispat ediyorum. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Burası fen meclisi değildir. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Eğer bunu ispat edemezsem bu kürsüyü değil, dünyayı terk ederim. (gürültüler) İlmen ispat ediyorum. Omuzlarında yanan ateşten sigara yakıyor, bunun sebebini tetkik edelim. Sen cebren bunun önüne geçemezsin, makul ve meşru bir surette, bunların sebeplerini tetkik edelim (gürültüler) Dinleyin efendim. (daha az gürültüler) Bu hastalık yalnız Konya'da değil, Osmanlı memleketlerinin, Müslüman memleketlerin her tarafında vardır. Emevi ve Abbasi halifelerinin nasıl kadın oynattıklarını ben size anlatacak olursam vallahi çıldırırsı- 74

75 nız, billahi çıldırırsınız (gürültüler) Sen bunun cebir ile şiddet ile önüne geçemezsin. Ancak akıl ile önüne geçilecek. MÜFİD EFENDİ (Kırşehir): Kapıları açalım. Bunlara lüzum yok öyle ise. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Hocam, bu ilim işidir, dirsek işidir. Gürültü işi değildir. İnsanlığın ruhiyatını başka başka tetkik etmek ihtiyacındayız efendiler. Sosyoloji isminde bir ilim vardır. O ilmi tetkik etmeden insanlığın hareketlerini bir takım şartlara bağlamak katiyen doğru değildir. Size arz ediyorum. Maarif, ahlak, şeriat ileri gittikçe nasıl ki on seneden beri hemşerilerimi aydınlatırım. Yalan ise çıksınlar, söylesinler. Bu adet yavaş, yavaş mahvoluyor. REFİK BEY (Konya): Hayır, hayır katiyen. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Kolay kolay bunu kanun ile kaldırmanın imkanı yoktur. İlmiyeden inceleme heyeti kurun ve Hükümetin bu hususta tatbik edeceği esasları ilmen tayin edin. Yoksa kanun yapmakla katiyen bir şey yapılmaz (alkışlar, uygundur, bravo sesleri) Dünya ya yegane bir şey hakimdir, o da ilimdir, ilim. (alkışlar) SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): Adalet Komisyonu raporunda, alakalı memurlar iyi çalışırlarsa başkaca kanun tanzimine ve başkaca cezalara lüzum yoktur, deniyor. Bu kanunu tatbik edecek memurlar kimdir? Kaymakam, jandarma kumandanı, polis komiseri, savcıdır. Bunlar bir olup da kadın oynatırlarsa kim bunun önünü alacak? (gülüşmeler ve alkışlar) Binaenaleyh bu kanun teklifi kabul edilirse şer'an ve ahlaken bu millete pek büyük hizmet etmiş oluruz. Zaten milletimiz bu Yüce Meclisten dini, ahlaki kanunlar bekliyor. Bu kanunun kabulü Meclisin ulviyetini milletin gözünde bir kat daha artıracaktır. Besim Bey arkadaşımızın buyurdukları gibi millet, ilim ve irfan bakımından ileri giderse o vakit tabiatıyla bu kanunu keser atarız. ŞEVKET BEY (Burdur): Efendim, bu kötü hal yalnız asayişin ihlaline sebep olmuyor, insanları ölüme sürükleyen bir hastalık da yapıyor. O da frengidir. Konya ve civarı halkının yarısı bugün frengilidir. Onun için geçici kürek değil, müebbet kürek cezası diyorum. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): Aşkolsun. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, bunu menetmek için kanun yapmak lazım mıdır, değil midir? Zannederim ki mesele bu değildir. Orta yerde bir kanun var, bir ceza var, o ceza mevcut olduğu halde yapılan işler ortadan kaldırmaya kafi gelmiyor. Mesele budur. Arkadaşımız Besim Bey ilmi bir konferans verdiler ve faydalandık. Fakat o arkadaşımızın söylediği ilmi ruh ve saire henüz müspet ilimler de- 75

76 ğildir. Rica ederim, bugün Spencer 1 böyle söyler, bir diğeri yarın şöyle söyler. Birçok meselelerde fikirler birbirine karşıdır. Ben bugün Spencer'den misal getiririm. Hiçbir kanunu ruhu yoktur ki insanlığın nefsi temayülleri itibariyle bir kanun ile tefrik edilmedikçe tatbik olunabilsin. Spencer de büyük bir alimdir. Rica ederim, müspet olmayan ve henüz esaslı olmadıkça birçok alimin üzerinde ihtilaf etmediği meseleye bugün tatbik imkanı yoktur. Zaten bu esas burada değildir. Mesele mevcut olan bir cezanın artırılmasını talep etmektir. Sonra rica ederim, bu hadisenin zannediyorum ki esasında herkes müttefiktir. Memleket için bu âdet sosyal bünyemiz için en zararlı bir haldir, bunu menetmek lazım geliyor. Besim Bey'in konferansına cevap vermiyorum. Yalnız Adalet Komisyonuna cevap vermek istiyorum. Bu ceza kafidir deniyor. Cezanın kafi olmadığını bugünkü şu vaziyetin karışıklığından anladık. Bununla uğraşılır mı, uğraşılmaz mı meselesi efendiler, sert ve esaslı yapılan ıslahat, inkılap zamanlarında olur. Fakat ruhlar heyecanda bulunduğu sırada öyle hususi, şahsi menfaatler insanın fikrinden uzak bulunur. Onun için ben şiddetle bunun daha fazla bir ceza ile cezalandırılması taraftarıyım. Bundan başka bir şey söyleyeceğim, efendim. Konya tarafında pek çok varmış gitmedim, kendi seçim mıntıkam olan Trabzon'da da görmedim. Fakat pek çoklarının söylediklerinden biliyorum ki Ramazanı Şerifte cami şadırvanında gençler oturuyor, içiyor, kız oynatıyor. Rica ederim, hiçbir Hıristiyan bunu memleketinde yapmaz. Memleket yıkılıyor. Onun için ne kadar şiddetli ceza mümkün ise hatta idam lazım ise yapalım. (bravo, müzakere kafi sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Kadın oynatmak meselesi yalnızca bir suç değildir. Efendiler, kadın oynatmak için oraya birçok gençler toplanıyorlar, orada içki içiliyor. Kadın oynatmak için evden babanın parasını eşyasını çalıp, satıp, oraya getirip veriyorlar. Bundan dolayı suçları birleştirdiğimiz zaman azami suça ceza vermek lazım geliyor. Rica ederim orada hırsızlık suçu, içki içmek suçu, kadın oynatmak suçu, ahlaksızlık, medeniyetsizlik suçu toplandığında, bütün kainata karşı İslam medeniyeti ile iftihar eden bu Millet Meclisi, bütün dine sadık milletlerin yasakladığı bu suçların neticesinde verilecek olan cezayı çok mu görüyor? Binaenaleyh bu suç ile ceza arasındaki farkı halletmek için bu önergenin ben tekrar Komisyona iadesine ve bunun bir iki saat içinde değil, gelecek celseye tehirini teklif ederim. İSMAİL ŞÜKRÜ EFENDİ (Karahisar): Efendim, bu meselenin dinen, aklen, mantıken kötü ve feci olduğunu bütün üyeler tasdik ediyor. Hakikaten bu memleketin bir 1 Herbert Spencer ( ), İngiliz filozof ve sosyolog. Toplumsal Statik adlı kitabında insan haklarının gelişimini, ve bireysel özgürlüklerin savunusunu Evrim Teorisini temel alarak açıklamıştır. Diğer kitabı Statik Felsefe'de birçok farklı bilim dalına Evrim Teorisini uygulamayı konu almıştır. 76

77 İslam memleketi olduğunu her gelen yabancıya anlatmak için, bu kötü misalin, feci adetin dinen zararlı ve İslamiyet'e uymayan bu hallerin bir an evvel kaldırılması lazım gelir. Maalesef Anadolu'nun hangi köyüne gitsek, her köyünde böyle dinen yüzümüzü yere eğdirecek bu fena âdeti ve fena ahlakı mevcut görürsünüz. Bunu yasaklamak için ben cezanın artırılmasını kafi görmüyorum. Ceza artırılmalı, fakat bunu ortadan kaldırmak için, bu meseleyi takip için ayrıca buna mahsus kanun çıkarmalı. Bunun için bu müzakerenin daha sonraya tehirini ve uzun uzadıya görüşerek bunun önüne geçilmesini ve meselenin kökünden kazınmasını teklif ve istirham ederim. REFİK BEY (Konya): Ben de buna iştirak ediyorum. Daha esaslı düşünülsün ve şimdi sırasıdır. MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Efendim, ne kadar istiyorum ki bugünkü münakaşalar uzun uzadıya asıl bizi meşgul etmesi lazım gelen Maarif meselesi için yapılmış olsun. Ben Ali Şükrü Bey gibi tabii kanunların dedikleri kadar belirsiz, tereddütlü ve karışık olduğunu kabul edenlerden değilim. Besim Atalay Bey'i buraya sevk edip bize konferans verdiren, Ali Şükrü Bey'i buraya sevk edip ona tenkit ettiren tabii kanunlardır. Binaenaleyh tabii kanunları ulu orta reddetmeyi bilhassa Ali Şükrü Bey'den beklemezdim. Evet sosyoloji ilmi, jeoloji ilmindeki kati neticelere sahip değildir. Fakat o da bir ilim halinde tertip edilmiştir. Binaenaleyh dertlerimizi esasından teşhis ve tedavi etmeye çalışırsak hayırlı olur. Ben cezanın azlığını ve çokluğunu bahis mevzu etmekten çok suçun esasını ortadan kaldırmak isterim. Bu Meclis herhangi bir suçu ortaya koyarak bunun tabii kanunlara uymadığından, şeriata uymadığını söylemekten çok meseleyi hakiki sebepleri gibi esasından tetkik ederek halledilmelidir. Binaenaleyh iddia ederim ki efendiler, cezanın şiddeti suçun ortadan kaldırılması için kafi değildir. İddia ederim ki eğer o suçun işlenmesini icap edecek ve icap ettiren tabii, ruhi ve sosyal sebepler bir memlekette mevcut ise siz ne kadar kanun yaparsanız yapınız, ne kadar şiddetli hareket ederseniz ediniz onu reddetmeniz, onu yasaklamanız imkan dahilinde değildir. Binaenaleyh biz bunda fazla münakaşa, fazla mücadele ediyoruz gibi görüyorum. Bir seneyi az görmeyiniz efendim, fakat biz kadın oynatanlara bu bir sene cezayı vermiyoruz. Ben Konya'da bulundum. Kadın oynattıklarını pek iğrenç ve fena bir halde... REFİK BEY (Konya): Yalnız bir şey ilave edeceğim. Konya'yı bir misal olarak arz ediyorum. Her tarafta vardır. MUHİTTİN BAHA BEY (Devamla): Yani bu hallerin en kötüsü Konya'dadır. Bir akşam bana bir evde bir kadın oynatıldığını, ertesi akşam yine aynı adamların oynattıklarını söylüyorlardı. Daha ertesi akşam keza, demek ki ceza verilmiyor. Kadın oynatanlara ceza verin, bir kere kadın oynatanı hapse atın, ertesi gece yine bir başkasını hapse atın. Efendiler, Konya'da kaç kişi oynatıyor? Yüz kişi mi, bin kişi mi, bir gecede kaç kişi oynatıyor. Üç yüz kişi mi? Üç yüzünü de hapse tıkınız, ertesi gece, yine mi oynatıyorlar. Onları da tıkınız, o suretle ki bir sene içinde kadın oynatan kimse bırakmazsınız. Bunu tatbik etmeyip de idam edeceğiz, on beş 77

78 seneye mahkum edeceğiz, demeyi de ben doğru görmüyorum. Suç ve ceza arasındaki adil nispeti karşılamayınız. Biz eğer adil isek bu cihanda pek de görülmeyen hakiki adaleti bahsetmiyorum, anasının kucağından çocuğunu alıp götüren ve cebren onu kirleten adamla, isteyerek oynayan kadınla onu oynatan bir adamı bir tutmayalım. Şimdi bize bir kanun teklif edilmiştir. Diyorlar ki kadın oynatanlara ağır hapis cezası veriniz. Sonra mevcut bir kanun var. Orada cebren bir kadının ırzına geçene ağır hapis cezası verilir, deniliyor. İnsaf buyurun, bir kadını cebren aile ocağından alıyoruz, bir kızcağızı, hatta on sekiz yaşındaki bir kızı götürüyoruz. Cebren zina suçu işliyoruz. Hatta fazla olarak onu oynatıyor da onu sefil ve perişan, namuslu bir kadını namussuz yaptığımız halde ailesi ocağına bırakıyoruz. Sonra diğer taraftan zaten sefil, zaten ahlaksız bir kadın nefsini satmış, ortaya çıkmış beni oynatacak var mı diyor, yine o kadar sefil bir erkek, gel ben seni oynatacağım diyor, gidiyorlar. Bu iki şahıs arasında insaf buyurunuz bir nispet var mıdır? SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): Evvelkisini idam etmeli. MUHİTTİN BAHA BEY (Devamla): Eğer ceza azsa, bizim ruhi vaziyetimize uyacak şekilde Ceza Kanununu baştan başa değiştirelim. Fakat teklif edilen madde kabul edilemez. DR. SUAT BEY (Kastamonu): Efendim, herkes bilir, herkes işitir ki memleketimizde frengi günden güne artmakta, her tarafa yayılmakta ve neslimiz bundan zarar görmektedir. Frengi denilen bu hastalık belki yüzde doksan beş, doksan sekiz fuhuş suretiyle geçmektedir. Frengi hastalığı cinsi münasebet haricinde de bulaşabilir ve onun içindir ki bilhassa bunun dikkate alınmasını rica ederim. İstatistiklerde görülmüştür ki bilhassa bir kadın altı tane gence aynı zamanda frengi mikrobu vermiştir. Bu da kadın oynatmak vakasından olmuştur. Binaenaleyh bunun cezai kısımlarından evvel bir doktor, bir hekim olmam itibarıyla memleketi tahrip eden ve kemiren bu müthiş hastalığın önünü almak meselesinde bu meselenin de alakadar olduğunu arz ederim. (teşekkür ederiz sesleri) ABDULLAH AZMİ EFENDİ (Eskişehir): Mesele eksik kalmıştır. Buna cevap verilmemiştir. Suçun şartları hakkında teklifler var, o eksik kalmıştır. O bakımdan Komisyona iade edilmesi lazım gelir. REFİK ŞEVKET BEY (Adalet Komisyonu Raportör Üyesi): Reis Bey, müsaade ederseniz raportör olmam sıfatıyla biraz izahat vereyim. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Buyurun, efendim. REFİK ŞEVKET BEY (Adalet Komisyonu Raportör Üyesi): Şimdi efendim, kadın oynatmak meselesinde zerre kadar akıl ve insafı olan her şahıs, her insan, mutlaka bir kanuni tehdidin olmasıyla bu ahlak rezaletinin önüne geçmek ister. Şurasını dikkate alınız efendiler, kanunda bahis mevzu olan her şey ahlaka aykırıdır. Kanunların esası ahlaktır. Onun için hep ahlaksızlığa karşı ceza tayin olunurken o ahlaksızlığın millete vereceği zarar ve ziyan ölçülür. Biz de onu ölçeceğiz. Bizim 78

79 en büyük kusurlarımızdan bir tanesi, kanunu çok olup da tatbikatı bulunmayan bir memlekette bulunmaktan ibarettir. Bizler mesleğimiz olduğu halde birçok kanunların isimlerini bile bilmekten aciz kalıyoruz. Mevcut kanunları tatbik etmekten aciz bulunan bir yürütmeye, jandarmaya, polise, savcılara, hakimlere, tatbik ettikleri dakikadan itibaren karışıklığa düşecekleri bir cezayı tatbik etmek külfetini yüklemek, o kanunu tamamen yok saymak demektir. Harp divanları esasen asker olmak itibariyle şiddetli ceza ile mükellef oldukları halde Dünya Harbi zamanında çıkan kanunlardaki şiddetli cezaları vermemek için harp divanı üyeleri ve reisleri dolap kullanmaya, merhamet kapısı açmaya, bu suretle kanunu çiğnemeye mecbur olmuşlardır. (vazifelerini suiistimal etmişlerdir sesleri) Suç ile ceza arasında adil bir nispetin bulunmaması hakimlerin kalplerini titretir. Binaenaleyh vazifelerini türlü türlü suiistimale sevk eder. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Hakimler cezayı ağır görünce takdir haklarını kullanırlar. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Refik Bey'in dediği gibi korkutmakla biz memleketi terbiye edeceğimize inanıyorsak mevcut suçların hepsi idamdır, diyelim. Buna inanıyorsak ne harp kalır, ne suç kalır, ne fuhuş kalır, hiçbir şey kalmaz. Binaenaleyh korkutarak bunu yapmak yanlıştır. Cezanın çok olması tatbik olunmasını güçleştirilir. Ali Şükrü Bey, zor kullanarak ıslahat fevkalade zamanlarda olur, dediler. Biz bu kanunu eğer bugün için yapıyorsak ben de sizinle beraberim. Kanun bu dakika için değil gelecek içindir. Eğer kanunu yapmaktan maksadımız daima geleceği göze almaksa, bu üç sene ağır hapis cezası tatbik edilebilir değildir. Ceza Kanununda bir madde vardır, suçlunun hususiyetleri meselesi. Bir adam bir kadın oynattı, cezası bir aydan bir seneye kadar. Yani hakim bir aydan bir seneye kadar ona ceza vermeye salahiyetlidir. Sebebi suç ile suçu işleyenin şahsiyetini itibara almaktır. Mesela bir albay kadın oynatmış olsun, ayıp değil mi? Herkesi terbiye ile mükellef iken bu albaya kadın oynatıyorsun diye hakim sekiz ay ceza verebilir. Bir cahilin oynatmasına karşılık ise bir ay verir. Bunun cehaletini hafifletici sebep sayar. Bir memleketin hocası oynatmış, bir valisi oynatmış, bir kaymakamı oynatmış, hakim onların sosyal vaziyetlerini dikkate alarak ceza verebilir. Bu misale göre iki seneye mahkum edilmiş olsun ve bu suretle kaç kadın işittik efendiler? Demek ki kanun var, tatbikat yoktur. Bizim vazifemiz bir defa tatbikatı temin etmek olduğu halde muvaffak olamıyoruz. Tatbikatın da fayda vermediğini görürsek o vakit değiştirelim, efendim. Bizim vazifemiz milletin ihtiyaçlarını temin ve muhafaza etmektir. Yoksa kürsüden havaya söz atmak değildir. Onun için Komisyon adına söylüyorum, Komisyonda bu meseleler tafsilatıyla görüşüldü ve tatbikatın noksanlığı olduğu hususunda ittifak edildi. Nitekim müzakereden evvel de bir arkadaşımız söylüyordu, Türkiye'de mevcut kanunların yüzde otuz veya kırkı tatbik olunsa ben bahtiyarım diyordu. Tatbikatın yüzde kırk civarında olduğuna inandığımız bir memlekette rica ederim tatbik olunuyormuş gibi kanun değiştireceğimize mevcudun tatbikatını isteyelim. (doğru sesleri) Kanun teklifinde bir de evler kelimesi var, efendim. Cihanda hüküm süren bir de ahlaksızlık vardır. Kanunları yaparken 79

80 abartma vasıtası olmamasına dikkat etmeliyiz. Hepimiz ufak ufak kazalardan geldik. Halkımızın ruh halini biliyoruz. En büyük hastalığımız birbirimizi çekememek ve yalandır. Her tarafta falanın zenginliği, falanın ağalığı, falanın efendiliği mutlaka diğerinin hasedini çekmiştir. Rica ederim, namusuyla bir aile diğer aileye gitmiş, alt katta kadınlar oturuyor, üst katta erkekler oturuyor, diye bir müzevirin gelip ihbar etmesi ile arzu eder misiniz ki evimiz bir tecavüze maruz kalsın, polisler tarafından basılsın? Ahlaksızlık, illetiyle meydana çıkar. Hepimizin kendi kendimize yaptığımız ahlaksızlıklar vardır ki meydana çıkmaz. Falan birisine karşı yalan söylesek bu bir ahlaksızlıktır. Dedikodu yapmak yine bir ahlaksızlıktır. Fakat kanuna geçmemiştir. Bunlar cezası olmayan ahlaksızlıklardır. Binaenaleyh mümkün olabildiği kadar kanunu yaparken başkalarının haklarını ayaklar altına almayalım. Evvela mevcudu tatbik edelim. Tatbikat neticesinde bir fayda olmadığını gördüğümüz zaman cezayı artırabiliriz. Ceza artırımı şimdilik Komisyonca uygun görülmemiştir. Şurasını da ilave edelim ki kadın oynatanlar içerisinde maalesef jandarmalar, polisler de bulunuyor. Memlekette umumi ahlakı muhafaza edecek olan jandarmalar, polisler karı oynatırlarsa Hükümete, savcılığa kim haber verecek ve onları kim adliyeye sevk edecek? Vazifelerini yapmadıklarından dolayı mahkum edilmiş kaç tane polis gördük, hırsızlıktan dolayı mahkum olmuş kaç jandarma gördük, karı oynattığından dolayı mahkum olmuş hangi bey veya efendiyi gördük? Bunları düşünmeksizin, sanki makine muntazaman dönüyormuş gibi cezayı artırmak bence uygun değildir. Onun için Komisyonun fikrini arz ediyorum. Kanun, tatbik olunmak için yapılıyor. Tatbik olunmayan kanunlar yok demektir. Refik Bey misal gösterdiler. Sorarım Refik Bey'e acaba iki yüz, üç yüz kadının oynadığını işitecek Konya'da jandarma alay kumandanı, polis müdürü yok muydu? Jandarma Alay Kumandanının jandarmaları yok muydu? Bu üç yüz kişiyi tevkif edemez miydi? Hiç olmazsa bunlardan beş on tanesi muhakemeye alınamaz mıydı? Mahkeme de bunların üç yüz kişi olmalarını ağırlaştırılmış suç sayarak hepsine birer sen ceza verse idi bir ikinci defa oynatmak imkanı kalır mıydı? Yüce Heyetin bu hususta vereceği karar tabii kati bir karar olacaktır. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, daha çok söz isteyenler var. Müzakerenin yeterliliğine karar verilmesini isteyenler de var. Bir de kanunun müzakeresinin başka güne tehir edilmesinin teklifi de var. Müsaade evvela müzakerenin yeterliliğini oya koyacağım. TAHSİN BEY (Aydın): Hastalığın üzerine parmağımızı koyduğumuz zaman müzakere kesilmesin. Çünkü ben otuz senelik tecrübemden anladığıma göre bu kanunların tatbik olunmamasından dolayı bu vaziyette bulunuyoruz. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili):Pekala müzakerenin yeterliliğini oya koyacağız. Müzakereyi kafi görenler ellerini kaldırsın. Müzakere kafi görüldü. Şimdi efendim. Önergeleri okuyorum ve oya koyuyorum. (Verilen beş önerge okundu ve reddedildi.) 80

81 CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi Adalet Komisyonunun raporunu oyluyorum. Komisyonun fikrini kabul edenler ellerini kaldırsın. Sayacağız bakalım, karar yeter sayısı nedir? Altmış üç oy. Komisyonun raporu kabul edildi. REFİK BEY (Konya): Lütfen bir daha tekrar buyurun, Reis Beyefendi. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Aksini oya koyuyorum. Reddedenler ellerini kaldırsın. Komisyonun raporunu reddedenler sayılarak kırk üç oy bulundu. Komisyonun raporu kabul edildi ve kanun teklifi reddolundu. (alkışlar) 1 (On beş ay sonra, 1 Eylül 1921 tarihindeki oturumda kumarın yasaklanması hakkında kanun tasarısı görüşülürken...) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Sonra Vehbi Efendinin bir önergesi var. TBMM Başkanlığına Bazı yerlerde kadın oynatmakla birçok nüfus telef olduğu gibi ahlak bakımından meydana getirdiği fesat herkesçe malumdur. Binaenaleyh aşağıdaki maddenin bu kanuna ilavesiyle müzakeresini teklif eylerim. "Kadın oynatanlar altı aydan bir seneye kadar hapsolunur ve on liradan yüz liraya kadar para cezası alınır." Konya Mebusu Vehbi VEHBİ EFENDİ (Konya): Efendim, yapılan kanun kumara göre olarak yapılıyor. Ben Ceza Kanununa ilave olarak bir madde teklif ediyorum ve bunun memleketlerde yaptığı tahribat kumardan fazladır. Çocukların ahlakını bozduğu gibi evler barklar söndürüyor. Binaenaleyh böyle bir madde lazımdır. Rica ederim, bunu kabul ediniz ve Ceza Kanununa ilave ediniz. (Ceza Kanununda zaten var sesleri) REFİK ŞEVKET BEY (Adalet Vekili): Vehbi Efendinin teklifleri kadın oynatmaya aittir. Esasen bu Ceza Kanununda vardır ve orada cezası zaten altı aydan bir seneye kadardır. Vehbi Efendi Hazretleri bundan başka bir şey mi istiyorlar? VEHBİ EFENDİ (Konya): Rızasıyla olursa Ceza Kanununda bir şey yoktur. (vardır sesleri) Belirsizdir rica ederim, anlaşılmaz efendim. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Efendim, bu mesele geçen sene de bahis mevzu oldu. Refik Bey arkadaşımızın bir kanun teklifi idi. Adalet Komisyonundan geçti. O zaman ben raportör olmam dolayısıyla Yüce Heyetinize malumat verdim. Kadın oynatmak hakkındaki madde mevcut olan cezanın en fazlası. Bir aydan bir seneye kadardır. Hatta demiştim ki, 1 TBMM Zabıt Ceridesi (13 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s , 81

82 -Arkadaşlar, içinizde hanginiz vardır ki bir kimsenin kadın oynattığından dolayı bir seneye hapsedildiğini işitmiştir?...mesele kanun değildir, tatbikattır. Mahalli memurların dikkatini çekerim, vazifelerini bilsinler. Bunun müzakere olan mesele ile alakası yoktur. Ayrı bir kanun teklifidir. İç Tüzük gereğince Tasarı Komisyonuna gitsin, müzakere olunarak gelsin. Kumar ile raks arasında fark vardır. VEHBİ EFENDİ (Konya): Rica ederim, bu meseleye dair geçmiş bir meseleyi arz edeceğim. Lütfen dinleyiniz. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Müsaade buyurunuz. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Efendim, benim söyleyeceklerimi Refik Şevket Bey beyan ettiler. Fazla söz söyleyecek değilim. Bu madde Ceza Kanunumuzda vardır ve madde şöyle başlar, -Bağ ve bahçe gibi açık yerlerde kadın oynatanlar ve oynayanlar bir aydan bir seneye kadar ceza görürler....binaenaleyh teklif edilen başkadır. Ceza Kanunundaki ceza yalnız bağ ve bahçe gibi açık olan yerlerde oynatanlar hakkındadır. Hoca Efendi'nin teklifi ise ev gibi kapalı olan mahallerde oynatanlar içindir. Bu gibi, hane içinde oynatma meseleleri bir suç olmaz. Bu, bir kanuni suç teşkil etmemektedir. Fakat bu yüzden birçok hadiseler olmaktadır. (her yerde vardır sesleri) Onun için daha teferruatlı olmalıdır. Bu itibarla bence başlı başına bir teklif olduğu için kumar meselesiyle alakadar değildir. Bunu onunla karıştırmayalım. Hatırımda kaldığına göre, birisi, Ceza Kanununun 242. maddesine aittir, diğeri de 206. ve 207. maddelere dairdir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, müzakere usulü hakkında bir şey arz edeceğim. Bu teklif ayrı bir kanun teklifidir. Ayrıca müzakere edilsin, uygun görürseniz Tasarı Komisyonuna gönderelim. Havalesini münasip görenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir, efendim. 1 (Daha sonraki günlerde ve oturumlarda bu konu bir daha gündeme gelmemiştir.) 1 TBMM Zabıt Ceridesi (1 Eylül 1921), 1.Dönem, c.12, s , 82

83 30 OCAK 1922: ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GÖRÜŞME VE TASARININ REDDEDİLMESİ (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 152.Birleşim, Gündem:7/4) Kanunun kabul edilmesinden bir buçuk yıl sonra yapılan Meclis görüşmelerinde, yasağın etkisi ve uygulanması hakkında konuşulmuştur. Hükümetin getirdiği değişiklik teklifine karşı çıkanlar, aynı zaman içki yasağının yeterince uygulanamadığından da şikayet etmişlerdir. Bu kanun sayesinde olumlu gelişmeler sağlandığını ileri sürenler de vardı. Bu değişiklik önerisi, uygulamada görülen aksaklıkların giderilmesi amacına yönelik olsa da bazı milletvekillerinin tepkisini çekmiştir. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, İçkinin Yasaklanması Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair bir kanun teklifi var. Okunacak. TBMM Başkanlığına Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanununun ikinci maddesinde, Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler ve satanlara her okkası için elli lira para cezası verilir denilmekte ise de okkadan daha az elde edilecek içkiden alınacak para cezası hakkında bir kayıt ve açıklık bulunmaması, mahkemelerin uygulamalarında tereddütlere sebep olmaktadır. Bu hususta mahkemelerin bazıları ceza vermemekte ve bazıları da okkanın küsuratına göre para cezası hükmetmektedir. Okka küsuratının cezadan muafiyeti, kanunun ruhuna aykırı bulunduğundan dolayı, ilgili maddeye küsur kelimesinin ilavesi suretiyle mesele halledilecektir. Ayrıca birçok mazeretleri sebebinden dolayı mahkemelerin huzuruna çıkmayan şüphelilerin gıyaben cereyan eden muhakemelerinde, savunmalarının alınamaması veya hakimlerden insanlık hali olarak meydana gelen yanlış kararları düzeltecek bir üst mahkemenin bulunmaması yüzünden, hatalı karar çıkmasına meydan vermemek üzere temyiz yolunun açık olduğuna dair bir de fıkra ilave edilmiştir. Kanunun ikinci ve üçüncü maddelerinde adı geçen para cezalarının tahsilinin izah edilmemesi hususu da kanunun tatbikatında intizamsızlığa sebep olmakta ve mahkemelerden bazıları para cezası karşılığı hapis yatmak mecburiyetinden olan mahkumlara farklı cezalar tayin etmektedirler. Bu hususların telafisi için aşağıdaki kanun tasarısı takdim edilmiştir. 8 Ocak 1922 İcra. Vekilleri Heyeti Reisi Fevzi Adalet Vekili Refik Şevket Din İşleri Vekili Fehmi İçişleri Vekili Fethi Milli Savunma Vekili Refet Dışişleri Vekili Yusuf Kemal 83

84 Maliye Vekili Hasan Hüsnü İktisat Vekili Mahmut Celâl Maarif Vekili Hamdullah Suphi Sağlık Vekili Dr. Refik Nafıa Vekili Ömer Lütfi ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI HAKKINDAKİ KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanununun ikinci ve üçüncü maddeleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler ve satanlara her okkası için elli lira para cezası verilir ve ele geçirilen içkiler imha edilir. İmhadan maksat yalnız dökmek olmayıp, içmeye uygun olmayacak bir şekilde değiştirerek kanuni maksat meydana geleceğinden, bunlardan ispirto imal ettirilmek üzere makbuz karşılığında Duyunu Umumiye İdarelerine teslimi uygundur. Madde 3. Aleni olarak içki içenlere veya gizli içip sarhoşluğu belli olanlara ya şer i ceza veya elli liradan iki yüz liraya kadar para cezası veya üç aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Resmi vazifeli olanlar ise memuriyetten ihraç edilirler. Bu hükümlere itiraz ve temyiz edilebilir. Verilen para cezası, Ceza Kanununun 37. maddesi gereğince bir seneden fazla hapse karşılık olacak miktardan fazla ise bu fazla miktar karşılığında mahkum olanın mal ve mülküne haciz tatbik olunur. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim Adalet Komisyonunun raporu okunuyor TBMM Başkanlığına Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanununun ikinci ve üçüncü maddelerinin değiştirilmesine dair Vekiller Heyetinden verilen ve Komisyonumuza havale edilen kanun tasarısı mütalaa ve müzakere edildi. İkinci maddenin son fıkrası madde metninden çıkarılmış ve üçüncü madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Yüce Heyetin takdir ve kabulüne arz olunur. Adalet Komisyonu Reisi Celalettin Arif Raportör Üye Nafiz 84 Üye Hafız Mehmet Madde 2. Alkollü içkileri imal edenler, ithal edenler, nakledenler ve satanlara her okkası için elli lira para cezası verilir ve ele geçirilen içkiler imha edilir. Madde 3. Aleni olarak içki içenlere veya gizli içip sarhoşluğu belli olanlara ya şer i ceza veya elli liradan iki yüz liraya kadar para cezası veya üç aydan bir

85 seneye kadar hapis cezası verilir. Resmi vazifeli olanlar ise memuriyetten ihraç edilirler. Bu hükümlere itiraz ve temyiz edilebilir, ancak istinaf edilemez. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Efendim, biz evvelce verilen hükümlerin itiraz ve temyizi olmadığını üçüncü madde ile kabul etmiştik. Bundan maksat, bir İslam memleketinde, bir Müslüman muhitinde şeriat hükümlerine ve kanunlara en çirkin, en kötü, en fena şekilde karşı gelen adamlar hakkında verilecek ve bir ibret tesiri yapacak bu hükümlerin uzun müddet sürüncemede kalmak suretiyle tesirlerinin azalmaması içindir. Hükümler ne kadar seri olarak verilir, verildikten sonra ne kadar seri bir şekilde tatbik olunursa, ancak o vakittir ki tesirli olabilir. Binaenaleyh Büyük Millet Meclisi bu üçüncü maddeyi kabul ederken bu noktayı çok iyi düşünmüştür. Bu noktanın değiştirilmesine katiyen lüzum yoktur. İçkinin Yasaklanması Kanununu çıkaran Büyük Millet Meclisi, her şeyden evvel bütün halkın memnuniyetini kazanmış ve bu kanun memlekette mübarek bir kanun olarak tanınmıştır. Halk Büyük Millet Meclisine cidden müteşekkir olmuştur. Bu memnuniyeti azaltacak olan birtakım değişiklikler yapmak, evvelki düşüncelerimize muhalif tarzda hareket etmek doğru değildir. Sonra efendiler, el konulan içkilerin imhası meselesine gelince, Büyük Millet Meclisi bu kanunu çıkarırken bütçesinden milyonlarca liranın çıkmasına razı oldu. Bunun sebebi ne idi? Bunun sebebi umumi İslam hayatı idi, milli hayatı gerilemekten kurtarmak ve memleketin hayatına, sağlığına hizmet etmektir. Hayat ve sağlık meseleleri öyle maddiyat ile ölçülemez, öyle para ile mukayese edilemez. Bazılarının rivayetine göre bu kanun bütçemize iki üç milyon liralık bir zarar açmış. Bu meseleyi Büyük Millet Meclisi bu kanunu kabul ederken bu zarara en ufak bir nazarla bile bakmaya tenezzül etmemiştir. Binaenaleyh böyle umumu ve mukaddes olan bu kanunu kabul eden Büyük Millet Meclisi, el konulan ufak tefek içkilerin imhasına karşı da tabii ki merhametli olamaz ve olmayacaktır. Eğer efendiler, imhadan vazgeçip de bunların muhafazası cihetine gidilecek olunursa, korkarız ki ve korkmaya katiyen hakkımız vardır ki memlekette İçkinin Yasaklanması Kanunu tedrici bir şekilde kalkmaya başlamıştır. HAFIZ İBRAHİM EFENDİ (Isparta): Şimdiden başladı bile. HASAN BASRİ BEY (Devamla): Efendiler ispirto için eczanelere vermiş olduğumuz müsaade, istihbaratımıza göre bazı eczaneleri eczanelikten çıkarmış, meyhane yapmıştır ve bazı müesseseleri de meyhane yapmıştır. (doğru sesleri) Binaenaleyh Büyük Millet Meclisinin, bütün halkın şükranına sebep olan bu mukaddes kanunun değişikliğe doğru gitmesi bizim için bir geriye gidiştir. Bu geriye gidiş, Büyük Millet Meclisinin şerefine uygun bir hareket değildir. Yalnızca okkanın küsuratı ile alakalı değişiklikle yetinelim. Diğer maddelerin değiştirilmesi yoluna katiyen gitmeyelim. Gidersek yaptığımız bir işi kendi elimizle bozmuş olacağız. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. (doğru sesleri) ALİ SÜRURİ EFENDİ (Giresun): Efendim, değişiklik hususlarından en mühimi imha meselesinin icrasıdır. Hükümet bu imha meselesini bir şekilde ifade etmiş ve 85

86 Düyunu Umumiye Dairesine teslim etmek de imhadır demiş ama Adalet Komisyonu raporunda bu husus yer almamış. Onun için imha ne şekilde olacaktır? HÜSEYİN AVNİ BEY (Maliye Komisyonu Reisi): Efendim, bugün kanunun maksadına katiyen tecavüz yoktur. Kanunun maksadına uygun olarak rakı imal edilmeyecek ve içilmeyecektir. HAFIZ İBRAHİM EFENDİ (Isparta): Kaçamak oluyor. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Herkesin iyi niyetinden şüphe etmeyin rica ederim. Bugün rakı imal edilmeyecek ve içilmeyecektir. Efendiler yalnız şunu biliniz ki memleketimizde ispirto imal ediliyor ve bu tıbbi bir ihtiyaçtır. Şimdi ispirto imal edilirken memleket dahilinde her ne şekilde olursa olsun rakı çıkmış, bu elde edildiği zaman içmeye uygun olmayacak bir hale çevrilecektir. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Onu kim yapacaktır? HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Efendim müsaade buyurunuz, ya Hükümetimiz vardır, ya da yoktur. İçki Kanununun hükümlerini kim tatbik ediyor? İSMAİL ŞÜKRÜ EFENDİ (Karahisar): Tatbik edilmiyor, ne yazık ki. HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Efendim etmiyorlarsa cezasını veririz. Memurlar azlolunuyor, diyorlar. Bu kanunun sebebi başka, buyurduğunuz şey başka ve hiçbiri yok. Yakalanan içkiler içmeye uygun olmayacak bir hale konacak. Buna imkan yoksa imha edilir, diye yazılmıştır. Bunun için ne yapılır? İçilemeyecek bir hale koymak, ispirto ihtiyacını temin etmek için Düyunu Umumiyeye verirsiniz. Bugün bu kanunun ruhu, ele geçirilen içkilerin ispirto kullanılarak yok olmamasıdır. Yoksa şeriatın ve kanunun maksadı, rakı imal edilmeyecek ve içilmeyecektir. İçilmesine de katiyen müsaade etmiyoruz. Sonra efendim, arz ettim ki ele geçirilen rakıları imha etmez de ne yapacaksınız? Binaenaleyh böyle rakı dolayısıyla bu mukaddesat yok edilemez. Her halde ordu ve askerin de bunda faydası vardır. Kabulü zaruridir, efendim. TAHSİN BEY (Aydın): Ordu ve askerin bundan ne şekilde istifade edeceğini izah buyurur musunuz? HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Hastanelere veriliyor, rakı ispirtoya çevriliyor ve yaralı askerlerimiz için kullanılıyor. ALİ SURURİ EFENDİ (Giresun): Rakıyı, içilemeyecek bir şekilde değiştirilerek ispirto imali için Duyunu Umumiyeye teslim etmek uygundur, diyorsunuz. Acaba böyle bir madde var mıdır ki içilemeyecek bir şekilde ispirto haline getirilsin. İspirto olacağına dair ilmi heyetlerden malumat aldınız mı? HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Aldık. 86

87 ALİ SÜRURİ EFENDİ (Devamla): Yani bu hususta malumatı olanlar var mıdır ki böyle bir esası kabul ediyorsunuz? HASAN BASRİ BEY (Karesi): İçilemeyecek şekilde diyorsunuz ama kolonya içiyorlar da bir şey olmuyor. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim, Düyunu Umumiye Müdürü bizi ikna ettiler. Sağlık Vekaletince tayin olunacak bir madde ile karıştırılınca ispirto olur. Bu mümkündür. LÜTFİ BEY (Malatya): Efendiler, içkinin her çeşidi zaten haramdır. Bu kanun yürürlüğe girdiğinden beri yapılan adliye istatistiklerine bakarsanız görürsünüz ki pek çok kavgaların önü alınmıştır. Bunun yanında ne yazık üzüntü verici bir mesele var ki bu kanun hakkıyla tatbik edilmiyor. Evet, hatta bunları mahkum edecek hakimler bilirim ki düğünlerde açıkça içki içmişlerdir. Bunun için evvela kanunun tatbikini temin etmeliyiz. Efendiler, eğer itiraz hakkı ile temyiz hakkı ile işi uzatıp da ani ve kati kararlar veremezsek, içenlere fırsat ve destek vermiş oluruz. (bravo sesleri) Çünkü bunlar bir kere temyiz hakkını kullandıkları zaman tahliye olunacaklar ve artık karar temyizden gelip de herifler tekrar tevkif olununcaya kadar zaten cezanın tesiri kalmayacaktır. Kamuoyuna karşı çirkin bir vaziyette kalmış olacağız. Kanuna temyiz hakkını koymayışımızın sebebi, ceza vermekten dolayı elde edilecek tesiri tatmin etmek içindi. Mademki bugün o tesir kaldırılacaktır, niçin Hazine milyonlarca liradan mahrum bıraktık? Bugün Hazine içki vergisinden alacağı milyonlarca lirayı ayağının altına attı ve bundan maksat milletin ahlakını temiz tutmak içindi. Haram olan bütün içkilerin tamamen imhası içindi. Sonra ne yapıyoruz? Biz milyonlarca içki vergisini ayağımızın altına aldığımız halde, rakıyı tekrar muhafaza edelim de Düyunu Umumiye'ye gönderelim de bundan ispirto elde edelim diyoruz. Yazıklar olsun, doğrusu bu hale, bu faydanın bize lüzumu yoktur. Biz yalnız rakıyı bulduğumuz yerde imha edeceğiz. İçenler hakkında kanunu şiddetle tatbik edeceğiz. Bu şekilde sarhoşluğun önünü alacağız. Biz bunu vaktiyle düşündük ve yaptık. Dün yaptığımız şeyi bugün elimizle bozarsak hakikaten millet nazarında kendimizi küçük düşürmüş oluruz. Bunun için bu değişikliğin tamamen aleyhindeyim ve reddine taraftarım. Rica ederim, umumiyetle İslamiyet adına bunu reddediniz. REFİK ŞEVKET BEY (Adalet Vekili): Arkadaşlar, bu kanunun ilk müzakereleri yapılırken geçen heyecanlı saatleri tamamıyla hatırlıyorum. Yani bu kanunun müzakeresinin ne kadar nazik olduğunu tabiatıyla anlıyorum. Eğer müsaade buyurursanız bu kanunda böyle sarhoşları, rakı tüccarlarını içki yüzünden istifade edenleri kazandıracak yollar olduğunu arkadaşım söyleseydi, bu kanun tasarısında memleketim adına düşen mütalaayı ifa ederdim. Fakat katiyen mesele sarhoşları himaye meselesi değildir. Küsuratla alakalı fazla söylenecek bir şey yoktur. İçkilerin imha meselesine gelince, Adalet Vekaletine başladığım on beş veya on altıncı günü, buradaki savcılığın deposunu gördüm. Orada yirmi dört teneke rakı vardı. Bunlarla alakadar oldum ve bu rakıları çaya döktürerek imha ettirdim. O zaman 87

88 Sakarya Muharebesi oluyordu. Bunu Sağlık Vekili Refik Beyefendiye söylediğim zaman dedi ki... -Biz yaraları tedavi etmek için ispirto bulamıyoruz. Ne olurdu bunu bize vereydiniz de içilemeyecek bir şekle getirip, içki olmaktan çıkarıp da hastalarımızı tedavi etseydik....efendiler her hangi bir şekilde kullanıldığı zaman zararlı iken, değiştirerek hayati menfaatler için ondan istifade etmemek, bilmem ne derece uygundur? Sonra efendim, bu mesele her şeyden evvel kanunun tatbikatı meselesidir. Ben Adalet Vekili olarak arz derim ki bu kanun dolayısıyla suçlar azalmış, hatta sıfıra yaklaşmış ve bununla beraber hakimler bu kanunu tatbik hususunda lazım geldiği kadar salahiyetlerini kullanmışlardır. Binaenaleyh tatbik edilememesinden dolayı mesuliyet mahkemelere ait değildir. Dünyada insanlar istedikleri kadar mükemmel olsunlar, istedikleri kadar yüksek ahlak sahibi olsunlar, katiyen kusursuz değillerdir. Hiçbir fert iddia edemez ki insan olduğu müddetçe benim verdiğim karar hakikidir ve değiştirilemez, bunu diyemez. O halde efendim, sizin vicdanınıza müracaat ediyorum. Lazım geldiği kadar anlamaksızın ve lazım geldiği kadar malumat edinmeden sarhoş olmayan bir adama sarhoş diye hüküm vermek ve sarhoş olduğu halde sarhoş değil diye kurtarmak doğru mudur, efendim? LÜTFİ BEY (Malatya): İspata gerek olmayan şeylerden bahsediyorsunuz. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): O halde Lütfi Bey ispatlamayı başka türlü anlıyorlar. Rica ederim izah buyursunlar. Bir misal daha söyleyeceğim. LÜTFİ BEY (Malatya): Refik Bey, sarhoş olan adamı hakim bilmez mi? REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Hakimin huzuruna gelirken sarhoş gelmez ki herif. (gürültüler) LÜTFİ BEY (Malatya): Raporu ile beraber gelir, efendim. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Yüce Heyetinizin iki misal ile vicdanlarına hitap etmek vazifemdir. Maraş'tan zannederim, Kara Ömeroğlu isminde birisi bize verdiği bir dilekçede diyor ki, -Sizin çıkartmış olduğunuz İçki Kanununun ikinci maddesi üç türlü ceza tayin etmiştir, para cezası veya hapis cezası veya şer'i ceza. Halbuki sizin hakiminiz bana hem hapis cezası verdi, hem de para cezası verdi....çünkü burada kanunu tebliğ eden telgrafçı kelimeyi yanlış yazmış, veya kelimesini ve diyerek yazmış, hakim de para cezası ile hapse karar vermiştir. Yüce Heyetinize soruyorum, şimdi bu hüküm temyiz edilemez mi? Bunun çaresini bulsunlar. Yüce Heyetiniz hiçbir vatandaşın, hatta bir karıncanın haksız yere mahkum olmamasını düşünmekle mükelleftir. Bir misal daha arz edeyim. Şüpheli, mahkeme günü hasta olmuş, gelememiş ve davetiye tebliğ olduğundan dolayı gıyaben 88

89 muhakeme edilerek mahkûmiyetine karar verilmiş. Halbuki o adam mahkemeye gelseydi, savunma hakkını kullansaydı, belki hakimin vicdanına hitap edecek söz söyleyecek ve iftira olduğunu meydana çıkaracaktı. Rica ederim, bu adamın haksız yere hapis yatmasına hangi vicdan, hangi kanun razı olur? Onun için ben insanların savunma haklarının ve temyiz haklarının yolunun kapatılmasını Yüce Heyetinizden rica ederim. Yalnız maddelerin müzakeresinde istediğiniz kayıt ve şartları koyabilirsiniz. ALİ SURURİ EFENDİ (Giresun): Temyiz hakkı kanuna konulsun veya konulmasın hususunda iki fikir var. Bana göre başka bir yol var, o da temyiz isteğinde bulunan şüpheli hemen tahliye edilmesin. Bu hususta bir önerge veriyorum. REFİK ŞEVKET BEY (Devamla): Kabul ederim. ALİ SURURİ EFENDİ (Devamla): İşte bunun hal tarzı bu olur. Temyiz kapısını büsbütün kapatmayınız. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, müzakerenin yeterliliği hakkında önergeler var. (müzakere kafi sesleri) Müzakerenin yeterliliğini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Müzakere kafi görüldü. Değişiklik önergelerini okutuyorum. TBMM Başkanlığına Müzakere kafidir. Değiştirilmesi teklif olunan madde, kanunun hükmünü gevşetmek ve daha sonra çürütmek maksadında olduğundan reddini teklif eyleriz. Giresun Mebusu Mustafa Giresun Mebusu Vasfi TBMM Başkanlığına Müzakere kafi, Adalet Vekaletinin takdim eylediği Kanun Tasarısının reddini teklif eylerim. Erzincan Mebusu Osman Fevzi MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Önergeleri oya koyuyorum. (gürültüler) Değişiklik tasarısının reddine ve müzakereye nihayet verilmesine dair önergeyi oya koyuyorum. NAFİZ BEY (Komisyon Raportör Üyesi): O önerge için Komisyon adına söz söyleyeceğim. Yanlışlık var, küsurat meselesi gürültüye gidiyor. 89

90 ABDÜLKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu): Reis Bey söz söyleyeceğiz diyorlar. Niçin müsaade etmiyorsunuz? MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Bu Kanun Tasarısının reddini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi, efendim MART 1923: İÇKİNİN YASAKLANMASINA DAİR KANUNUN İSTANBUL DA UYGULANMASININ BARIŞ ANTLAŞMASININ İMZALANMASINA KADAR ERTE- LENMESİ HAKKINDA TEKLİFİN GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 4.Yasama Yılı, 10.Birleşim, Gündem: 3/1) Saltanatın kaldırılması ile Osmanlı Hükümetinin istifası sonucu, dört ay önce TBMM Hükümeti İstanbul yönetimine el koymuştu. Yayınlanan bildiri ile bundan sonra Ankara Meclisinin kanunlarının tatbik edileceği duyurulmuştu. Bu kanunlar içinde İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanun da vardı ve 1 Mart 1923 tarihinden itibaren tatbiki bildirilmişti. Çeşitli nedenlerden dolayı Mecliste bu kanun ile ilgili her hangi bir düzenleme yapılamadı. Hükümet gecikmeli olarak konuyu Meclise getirdi. HASAN FEHMİ BEY (Maliye Vekili): Efendim, İstanbul'da bazı kanunların tatbikinde görülen zorluklar dolayısıyla Yüce Heyetinize Hükümetin bazı tekliflerini arz edeceğim. Gizli celse istememizin sebebi budur. Kabul buyurduğunuz takdirde izahatı arz edeyim. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, Hasan Beyefendi Hükümet adına bazı kanunların tatbikine dair gizli celse teklif ediyorlar. Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir, söz Maliye Vekili Hasan Fehmi Bey in. HASAN FEHMİ BEY (Maliye Vekili): Efendim, İstanbul idaremize geçtiği tarihten Şubat sonuna kadar, eski Osmanlı kanunlarıyla idare edildi. 1 Mart 1923 tarihinden itibaren ise Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunları tamamen İstanbul'da tatbik edilmeye başlandı. Aynı gün İstanbul Valisinden ve İstanbul'daki bütün resmi dairelerden, mensup oldukları vekaletlere devamlı telgraflar gelmeye başladı. İşgal devam ettiği müddetçe, İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun İstanbul da tatbikine imkan olmuyor. Çünkü Mudanya Ateşkesinde işgali resmen tanıdık. İstanbul'daki işgal kuvvetleri adına gelen, işgal kuvvetleri elinde bulunan ve yabancı uyruğunda olan insanların tamamı içki içmektedirler. Şimdi İstanbul'da kanunu tamamen tatbik etmek için mutlaka hadise çıkarmak lazım geliyor. Tabii buna ne zabıtamız ne emniyet kuvvetlerimiz kafi gelmeyeceği gibi, icabında belki askerle de müdahale etmek icap edecek. Bunu da uygun görmedik. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (30 Ocak 1922), 1.Dönem, c.16, s , 90

91 ATIF BEY (Beyazıt): Meyhaneler kapansın kafi. HASAN FEHMİ BEY (Devamla): Efendim bu kanun İstanbul'da tatbik edilemeyince, yani meyhaneleri resmen kapatmak, içkileri yurt dışına çıkarmak, çıkmadığı takdirde denize dökmek ve başka şekilde imha etmek, bunların tatbikine imkan olmayınca vaziyet ne olur? Kanun tatbik edilemiyor. Aynı zamanda hem kanunu tatbik etmeyelim, işgale son verilinceye kadar müdahale etmeyelim. Diğer taraftan mühim bir vergi koyalım, bunun için düşündük. Yalnız bir kanunu memleketin bir kısmı için, İstanbul için tatbik etmemeyi uygun görmedik. Tatbik edildiği halde gözümüz önünde olan şeyi görmemezlikten gelmek, bu da tabii doğru bir şey değil. Binaenaleyh arzu buyurursanız hali hazırdaki vaziyet aynen bırakılmış olacak ki o da bugün fiilen bu kanun tatbik edilemiyor. Kanun tatbik edilirse, hem içki içenlere mani olmak mümkün olamayacak, hem de vergi alamayacağız. Tabii ki bundan elde edilecek vergiyi feda etmek de uygun olmaz. Binaenaleyh bu kanun tatbik edilmediğine göre, verginin alınmasına izin vermelisiniz. Biz kararnameyi şu şekilde yazdık. VEKİLLER HEYETİ KARARNAMESİ Sulh Antlaşmasının Meclis tarafından tasdik edilmesine kadar, 14 Eylül 1920 tarihli İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun tatbikinin İstanbul'da tehir edilmesi için, Hükümete izin verilmiştir. Kanunun tatbikinin tehir edildiği müddet içinde İstanbul'da imal edilen ve ithal edilen bütün ispirto ve alkollü içkilerden alakalı kararname hükümlerine göre vergi alınır. 15 Mart 1923 Vekiller Heyeti Reisi Ali Fethi Maliye Vekili Hasan Fehmi Adalet Vekili Rıfat Sağlık Vekili Dr. Rıza Nur Milli Savunma Vekili Kazım İktisat Vekili Mahmut Esat Dışişleri Vekili İsmet Genel Kurmay Vekili Kazım İçişleri Vekili Ali Fethi Din İşleri Vekili M. Fevzi (Muhalifim) Maarif Vekili İsmail Safa HASAN FEHMİ BEY (Devamla): Vaziyet budur. Binaenaleyh ne karar verirseniz biz de ona göre hareket edeceğiz. HACI ŞÜKRÜ BEY (Diyarbakır): Bence Hükümete sulhun imzalanmasına kadar salahiyet verelim. Onlar istedikleri gibi hareket etsinler. NECATİ EFENDİ (Lazistan): İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun İstanbul'da tatbik edilememesi demek, Yüce Meclisin haysiyet ve şerefini kaldırıp bir tarafa atmak demektir. Zabıtamız yoktur, şu veya falan yoktur diye tatbik etmemek kati- 91

92 yen olamaz. Onun için işgal müddeti devam ettikçe buna başka bir tedbir bulunur. Meyhaneler kapatılır. (olmaz, olur sesleri, gürültüler) FAHRETTİN BEY (Kars): Patırtı çıkar. NECATİ EFENDİ (Lazistan): Ne çıkarsa çıksın, artık patırtı gürültü diye böyle korkak bir vaziyet alırsak bizim varlığımızın hikmeti nedir? Amerikalılara bir zaman bizimkiler ziyafet esnasında konyak, rakı teklif etmişler. Onlar Amerika Hükümeti bunu yasaklamıştır diye içmemişlerdir. Biz burada bunu içmeyiz, diye bizimkilerin yüzüne çarpmıştırlar. Düşünsünler, taşınsınlar, gürültü çıkarsa ona da razıyız. Başka bir şey diyecek değilim, mutlaka tatbik etsinler. Binaenaleyh bu teklifin reddini talep ederim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Büyük Millet Meclisi, kurulduğundan beri hiç bir zaman geri dönmemiştir. Yalnız son zamanların hatasının başladığı bir tarih olan Mudanya Ateşkesinden sonra bir kaç hadiseye şahit olduk. Bu memleketin bence üç senelik şerefi, haysiyeti kırılmıştır. Geliyorum asıl meseleye. Ben bu kanun ilk teklif edildiği zaman bundan fayda sağlayacağımıza inanmıyordum. Açık söylüyorum, Hükümet zerre kadar uğraşmadığı halde, belki müsamaha ile devamlı bunun kullanılmasını teşvik ettiği halde. (hatta emir verdiği halde sesleri) Benim oturduğum evin yanında bir lokanta var. Jandarma, polis oradadır. (yaşasın polis sesleri) Efendiler, rica ederim merkez kıraathanesinin yanındaki dükkan meyhanedir. Ondan sonra Paşa hazretlerinin oturduğu evin ötesinde bir ev vardır. İki senedir meyhanedir. Ben bunu ihbar ettiğim halde hiç bir şey yapılmamıştır. Biz daima deriz ki efendiler, inkılapları taklit edelim, gayet doğrudur. Amerika İnkılabı gayet büyüktür. Fransa İnkılabı gayet büyüktür. Efendiler bilirsiniz ki Amerika İnkılabını yapan adam ne demiştir, doğru veya yanlış? -Bir memleketin kanunu o adamların sosyal mezhebi olmalıdır. Yani bir kanun yanlış dahi olsa hiç bir fert, onu çiğnememelidir....efendiler, biz öyle şeyler yapıyoruz ki kendimiz çiğnediğimiz bir kanun için, hangi kanunsuzluktan şikayet etmiş oluyoruz? Şimdiye kadar Ankara'da rakı içtiği veya sattığı için kim cezalandırılmıştır? Melek mi idi bu insanların hepsi? Şimdi geliyorum asıl meseleye, İstanbul'da bu kanun tatbik edilemezmiş, sebebi işgal var imiş. Ben kendi hesabıma bunu kabul etmiyorum. Hükümetten hesabıma müsaadeleriyle soruyorum. Bu kanunun tatbiki hususunda İtilaf temsilcileri ile görüşmüşler midir? Onlardan ne gibi bir fikir edinmişlerdir. Onlardan ne gibi bir tavır görmüştür? Efendiler bugün Amerika gibi rakı yüzünden milyarlar kazanan memleket, bunu yasaklıyor ve en son yasaklayacak İngiltere olduğu halde o bile satış saatlerini ayarlıyor, gençleri içmekten menetmeye çalışıyor. Belki diyebilirim ki bunu yaparsak yabancı askerlerin kendilerine mahsus gazinolar filan yaparlar. Bu böyle de olsa yapacak olurlarsa bunu bizim ahalimizden kimse girmemesi şartıyla belki onlar gemilerinde içebilirler veya başka bir yerde içerler. Oraları onların dokunulmazlığı olan yerleridir. Senin kanunun oralarda geçmez, serbest içerler. He- 92

93 defimiz genç nesli kurtarmaktır. Dini bir olsun, gerek ayrı olsun ehemmiyeti yok. Onun için Hükümetin teklifini kabul etmiyorum. Bu kanunu tatbik etmek lazım gelir. Efendiler rica ederim genç neslin faydasına vergi almayıveriniz. Zira prensiplerimize manidir. Birçok vatandaşın zehirlenmesi pahasına gelecek paraya lanet olsun. MUSTAFA TAKİ EFENDİ (Sivas): Efendim, Maliye Vekilini şaşkınlıkla dinledim. Kanun demek kati karar demektir. Bir meclisin kararı demektir ki bu da kanundur. Bir kanun, kanun olarak çıkar, hemen tatbik olunur. Arkadaşlar tarafından söylenildiği gibi ama orada yabancılar varmış, tatbik olunmazmış. Evet, mahzurları vardır. Ben kendi hesabıma göre diyemem ki İngiltere ordusunun içine girilsin ve o askerlere biz bu rakıyı içtirtmeyeceğiz, diyelim. Ben bu kadar taassup göstermiyorum. O halde gücümüz yetmiyor ise, eğer gücümüz yetse idi bu günden itibaren kendilerini dışarı atardık, kendilerini dışarıya atamıyorsak, onların ahlaklarına ait olan şeyi biz tatbik edelim diye sormak yanlıştır. Fakat İstanbul'un her yeri yabancı değildir. İstanbul mutaassıp bir Türkiye şehridir, çoğunluğu Müslümandır. Müslüman olmayan vatandaşlarımız da mutlaka itaate mecburdurlar. Sonra müsamaha ettiğimiz yabancılardan vergi almaya tenezzül etmek bir züldür. Lanet olsun o paraya kendi kanununu tatbik ettiremiyorsan. Üç buçuk kuruş alıp da zengin mi olacaksın? Bu bir kere katiyen mümkün değildir. Benim kanaatime göre bu kanun İstanbul'da tatbik olunabilir ve tatbik olunmalıdır. BASRİ BEY (Karesi): İstanbul da diğer kanunlarımızın tatbiki mümkün oluyor da, İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanunu tatbik etmek mümkün olmuyor diyorsak, bu işte bir art niyet var demektir. Efendiler bu kanun, Büyük Millet Meclisinin büyük bir muvaffakiyetidir. (bravo sesleri) İstanbul ne yazık ki işgal altındadır. Fakat Ali Şükrü Beyefendinin buyurdukları gibi işgal altında diğer memleketlerde, yani Ankara başta olmak üzere geceleri naralardan geçilmiyor. Efendiler mesele bu kanununun hakikaten tatbik olunup olunmaması değil, mesele benim anladığıma göre bir nevi zihniyet meselesidir. İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanunu hakkında öteden beri çeşitli değişiklik teklifinde bulunan bu zihniyet, değişiklik tekliflerinden vazgeçip bu kanunun tatbiki için çalışmış olsaydı, o vakit bu memlekettin ruhuna uygun idareciler olduklarını ispat etmiş olurlardı. Efendiler benim işittiğime göre, İstanbul'da bütün meyhaneciler meyhanelerin vaziyetini vilayetten soruyorlar, emriniz nedir buna karşı diyorlar. Cevaben ben Ankara'dan vaziyeti soracağım diyor. Rica ederim biraz da diğer meselelerde olduğu kadar, kutsi bir mahiyeti olan bu kanun hakkında daha fazla azimli olalım. Bu hususta İtilaf kuvvetleri ile müzakereler olduysa, Mecliste bunların okunması lazımdır. Efendiler kanunlarımızdan fedakarlık yapmayı kabul etmeyelim. Ben Büyük Millet Meclisinin itimadına sahip olan Hükümetimizden daha kuvvetli bir tavır görmek isterim. (hepimiz sesleri) HASİP BEY (Maraş): Çok rica ederim, hiç de böyle değildir. Birbirimizden şüphelenmeye lüzum yoktur. Binaenaleyh İstanbul da İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun tatbiki mümkündür veya değildir. Bu kanununu tatbik edecek olan resmi 93

94 daireler bugün için işgal mevcut oldukça tatbikini imkan bulamıyoruz, diyorlar. Takdir Yüce Heyetinizindir. HASAN FEHMİ BEY (Maliye Vekili): Eğer İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanunu, işgal devam ettiği müddetçe veya işgal kalkıncaya kadar teklifin tehirini uygun bulduğunuz takdirde, o vakit vergi meselesini ben bahis mevzu edeceğim ve şimdiden iki buçuk üç milyonluk bir geliri bırakamayız. Bir taraftan kanun tatbik edilmesin, diğer taraftan da vergi alınmasın, bu doğru değildir. Kanunun tatbikini işgal devam ettiği müddetçe tehir edersek o vakit açıktan açığa vergi alırız, tatbik edelim dersek alamayız, efendiler. Efendim yabancılar içsinler, bunları bizim ahaliye içirmeyelim denildi. Efendiler içki fabrikalarda yapılır ve üç dört fabrika vardır. Bunların iki üçü yabancıdır. ATIF BEY (Beyazıt): Yunanlı... HASAN FEHMİ BEY (Devamla): Beyefendi, Yunanlı, Almanyalı, bilmem Fransız, Belçikalı gelir burada söylersiniz. Bomonti fabrikası bir kere kimindir? Bir kere yabancıların fabrikalarını kapatmak meselesi vardır, onlarla alakadardır. Sonra onlar adına gelecek mal ve eşyayı, yani alkolü gümrükten ithal edip etmemek meselesi var. Onlar adına geldiği için gümrüklerden geçmesine mani olmayalım denilebilir. O zaman bize hiç göstermeyecekler. Nasıl ki Avrupa dan gelen bütün eşya ve yiyecek maddelerini vergi vermeksizin doğrudan doğruya askeri malzeme diye kendi depolarına götürüyorlarsa, bunları da aynı şekilde götüreceklerdir. Bugün işgali resmen sulh imzalanıncaya kadar tanıdığımıza göre ve yakın zamana kadar fiilen ve tamamen İstanbul zabıtasına karıştıklarını dikkate alırsak, İçkinin Yasaklanması Kanununun İstanbul dahilinde tatbik olunup olunamayacağı hakkında bir fikir sahibi oluruz. Efendiler, bazı arkadaşlarımız Hükümetin cesaretinin daha fazla olması temennisinde bulundular. Zannederim ki üç senedir arkadaşlarınızı burada yakından tanırsınız. Herhalde cesaretinizin ne olduğunu hepiniz bilirsiniz. Binaenaleyh bir memleket ki o üç devletin işgali altında idi ve o memlekette çıkarttığı kanunların çoğunu muhalefet etmek istedikleri halde, her ne pahasına olursa olsun kanunlarımızı tatbik edeceğiz. Azim ve şiddet karşısında sulh imzalamadığımız bir halde vergileri tahsil ettik. Emlak vergilerini, kanunları tamamen icra etmek suretiyle tatbik ediyoruz. (bravo sesleri) Fakat efendiler tatbikatın da bir derecesi vardır. İşi getirip getirip de kopacak yerde kopartmayalım. Eğer İçkinin Yasaklanması Kanununu her ne pahasına olursa olsun tatbik edelim dersek, korkarım ki bize pahalıya mal olur. (gürültüler) BASRİ BEY (Karesi): Niye diğerleri pahalıya mal olmuyor? OSMAN BEY (Kayseri): Bugün Martın yirmi dördü, bu yirmi dört gün zarfında bunu tehir edin diye oraya talimat verildi mi verilmedi mi? Bu yirmi dördüne kadar ne yaptılar acaba? HASAN FEHMİ BEY (Devamla): Beyefendiler, bu ayın birinci günü merasim günüdür. Meclisin bu seneki üçüncü yasama yılı açılışıdır. Meclis mevcut değildi, üç 94

95 günden beri Hükümet bir an evvel bu meseleyi Yüce Heyetinize arz için her gün burada bulunuyor. Meclis açık değildi ki Meclise arz edebilelim. OSMAN BEY (Kayseri): Bir talimat verildi mi, verilmedi mi? HASAN FEHMİ BEY (Devamla): Hayır verilmedi, fakat tabiaten şey edildi. ATIF BEY (Beyazıt): İstanbul'dan gelen bir arkadaşımızın dediği gibi, Mart başında bütün meyhaneler ve birahaneler tamamıyla kapanmış ve emre uymuşlardır. Hatta bu iki gün devam etmiş. En nihayet bakmışlar ki bir taraftan bir şey yoktur. Yine devam etmeye başlamışlar. Binaenaleyh kanunun tatbikinde yabancılar katiyen müdahalede bulunmazlar. Bu defa Çanakkale'de bir hafta kadar bulunduğum vakit, orası da İngilizlerin işgali altında bulunuyor. Orada bir taraftan Hükümetimiz faaliyet gösteriyor, diğer taraftan da İngilizler işgal ediyor. Bu kanun orada tatbik olunduktan başka, İngilizlerden de bu hususta yardım ediyorlar. Hatta kendi ahalimizden birisinin sattığını görecek olurlarsa onların hakkında da lazım gelen muameleyi yaptırıyorlar. Bu hususta iki kişiyi de hapsetmişler. SABRİ BEY (Kastamonu): Çünkü kendileri satıyor. ATIF BEY (Devamla): Hayır, onu da arz edeceğim. Diğer biri birahane açmıştır. O birahanede bir askere iki şişeden fazla sattırmıyor, verdirmiyor. İkincisi bizim Memleketimizde katiyen yabancıların içtiği içkiler içilmez. Bizde yalnız rakı içilir. Meyhanelerde satılacak olan yabancıların içtiği viskidir. (alışmışlar sesleri) Ancak burada olacak şey Yunanlılar hakkında şiddetli icraat yapmaktır. Meyhanelerin hepsi tetkik edilecek olursa Rumların olduğu anlaşılır. Bütün meyhaneleri tetkik edecek olursak yüzde doksanı Rumlarındır. Sonra imalathanelere gelecek bir bira fabrikasından başka tamamı doğrudan doğruya Türk vatandaşı olan insanlarındır. Binaenaleyh bu Kanunumuzu tatbikten başka yapacak bir hareketimiz yoktur. Ona göre karar verelim. RAUF BEY (Vekiller Heyeti Reisi): Arkadaşımız buyurdu ki Çanakkale'deki İngilizlerin, İçkinin Yasaklanması Kanununun tatbikine yardım ediyorlar, dedi. İngilizler kendilerine mahsus meyhaneler açar, onun için mesele kalmaz, buyurdular. Efendiler İngilizler meyhane açar. Seninkileri de... ATIF BEY (Beyazıt): Açmamıştır. Yalnız bir yerde birahane açmıştır. RAUF BEY (Devamla): Müsaade buyurun ben de onu söylüyorum. Bir yerde bir birahane açar, diğerlerinin de kapattırılmasını ister. Fakat o birahane de rakı da satar, konyak da satar. ATIF BEY (Devamla): İşte oraya iyi bir zabıta kafidir. DR. MAZHAR BEY (Aydın): Efendim, meseleyi teferruatına kadar düşürmek doğru değildir. Açar, açmaz, satar, satmaz. Bunlar teferruattır. Ben zannediyorum ki bu meselede yine fikirler çarpışıyor. O zaman da İçkinin Yasaklanması Kanunu mü- 95

96 zakere edilirken, tatbik edilir edilmez münakaşası olmuştu ve bir kaç fazla oy ile bu kanun kabul edilmişti. Binaenaleyh yine o fikirler çarpışıyor ve bu fikirlerin taraftarları zaman geçtikçe çarpışmak için kendilerinde cüret ve cesaret bulmuşlar. Çünkü iki üç seneden beri kanunun tatbiki iyice gevşemiştir, hatta kalkmış gibidir. Binaenaleyh bana öyle bir fikir gelmiştir ki eski taraftarları bunun yeniden meydana atılacağına kani olmuştur. (gülüşmeler) Bu taraftarların çoğu Hükümete girmiş olan arkadaşlarımızdır. (alkışlar) Rauf Beyefendinin Malta da olduğu sırada, Kanun kabul edilmişti. O vakit kabul oyu verenlerin, şu anda Hükümette bulundukları anlaşılır ki kastetmek istediğim de budur. (gülüşmeler) Binaenaleyh arkadaşlar hiç şüphesiz ki prensiplerine cidden sadıktırlar, kanaatlerini muhafaza ediyorlar. Üç seneden beri zaman, zaman bazı şeyler söyleniyor. Sarhoşluğa ait olan vaziyet, buna ait değildir. Yok, biranın bahis mevzu olmaması lazımdır, yarım okkadan fazlasının cezası vardır, üzerinde yüz dirhemden az içki bulunursa cezası yoktur, gibi şeyler mahkemelere kadar aksetmiştir. Bu kanunun İstanbul'da tatbiki mümkün müdür, değil midir? Hakikaten ilk zamanlarda düşünüldüğü gibi düşünürsek, tamamen tatbiki mümkün bir hal alır. Evvelce de benim müdafaa ettiğim zamandaki arz ettiğim gibi bu kanun tatbik olunamaz demek doğru değildir. Bir memlekette tatbik olunacak kanunlar, o memleket ahalisinin ahlakını, o ırkın birçok şeylerini alakadar eder. Bir de bu kanunların tatbik imkanları aranır. Memleketimiz Müslüman memleketidir ve öteden beri içkiye düşkünlük göstermez. Bu bakımdan tatbiki kolaydır. Fakat bu kanunu tatbik edecek olan memurların çoğu içkiye düşkün olması itibariyle tatbiki eksik olacaktır. Bugün bu kanunun İstanbul'da tatbikine mani bir nokta vardır ki o da yabancı işgal kuvvetlerinin orada bulunmasıdır. Refet Paşa zabıtayı eline alabilmek için, nihayet buna söz vermeye mecbur olmuştur ki suç dahi işlemiş olsalar ben onların vatandaşlarını ve askerlerini tevkif edemem demiştir. Binaenaleyh bu kadar fedakarlığı tek bir muvaffakiyet uğruna, yani kısmen zabıtayı kuvvetli bulundurmak için yapmışlardır. Zabıtayı kısmen orada idare etmek muvaffakiyettir, zaferdir. Bunu temin edebilmek için, kısmen bu fedakarlığı göze aldı. Hükümetin idaresini kısmen tatbik edebilmek için mutlak olan bu kanunun da orada tatbik için de fedakarlığı hükümet kabul ederse kötü müdür? Hakikaten cüret ve cesaretleri takdir edilecek derecededir. Bundan dolayıdır böyle bazen verdikleri sert emirleri de yerine getirememek derecesine kadar cesaretleri artmıştır. Fabrikanızı mutlaka kapatın demişlerdir, fakat kapatmamışlardır, vazgeçmemişlerdir.(gülüşmeler) Bazen hakikaten yapamadıkları hususlar da vardır. Onun için medeni cesaretleri tamamen yoktur diyen arkadaşlarımız tamamen doğru söylememişlerdir. HASAN FEHMİ BEY (Maliye Vekili): Müsaadeleriyle bir noktanın düzeltilmesini rica edeceğim. DR. MAZHAR BEY (Aydın): Ben söyleyeyim de ondan sonra efendim. 96

97 HASAN FEHMİ BEY (Devamla): Fabrikaların kapanması emrolundu da kapatmadı ve sonra İçkinin Yasaklanması Kanununun tatbikine Maliye Vekili vazifeli değildir. İçişleri ve Adalet vekilleri vazifelidir. DR. MAZHAR BEY (Devamla): Ben Maliye Vekilinden bahsederken burada sizin medeni cesaret kelimesine cevap vermiş oldum. Aynı zamanda buna cevap verirken, Hükümetin hakikaten taşan medeni cesaretinin memlekete pek de iyi netice vermediğini kısaca izah etmek istedim. Dinleyiniz ki 18 Mart tarihine kadar Hükümetin kanunlarımıza riayet etmeyenler ve kendilerini tescil ettirmeyen şirketleri kapatınız ve mahkemeye sevk ediniz demişti. Daha 17 Mart günü İstanbul'da idim. Daha bu emrin geri alınıp alınmayacağına dair oradaki temsilcinizin malumatı yoktu. Yani emir verirken arz etmek kafi değil. Bugün mesela elektrik şirketleri, tünel şirketi, telefon şirketi, nakliyat şirketlerine 18 Mart tarihinde kapatınız diyecek miydiniz? OSMAN BEY (Kayseri): İçkinin Yasaklanması Kanununu kabul ettiğimiz zaman Antalya'da İtalyanlar vardı. Bunlar Hükümetten rica ettiler. Biz bir tek birahane açacağız ve oraya yalnız İtalyanlar gidecek, İtalya'dan ve diğer adalardan getirecekleri şarapları içecekler. Hatta Türklere karşı Rodos'taki Müslümanları içkiyi yasakladılar. Nihayet Antalya'da yaptığınız kadar İstanbul'da bunu yapabilirsiniz. Binaenaleyh tatbikinde azimli olmalıyız. Çünkü İçkinin Yasaklanması Kanunu, yeni Türk İnkılabı ve mücadelesiyle beraber doğmuştur ve bu mücadelenin mahsulüdür. Tapu kanunu, vergi kanunu değildir. Bu mücadelenin unsurudur. Zamanı geldi burada istemediğiniz kanunları kabul ettiniz. Çünkü paraya ihtiyacınız vardı. İstanbul'da içki vergisi bir iki lira para getirir diye korkarım, yarın yumuşarız da asıl Kanunu da elden kaçırırız. Aman İçkinin Yasaklanması Kanunu taraftarı olan arkadaşlar, sakın bu tarafa yanaşmasınlar. (bravo sesleri, alkışlar) RAUF BEY (Vekiller Heyeti Reisi): Arkadaşımız Mazhar Bey, Hükümetin bu Kararnameyi istemesini, İçkinin Yasaklanması Kanununun kaldırılması için bir hazırlık olduğunu ifade ettiler. Ben bu kanununun lehindeyim veya aleyhindeyim bugün bunu konuşmayacağım. İstanbul'daki idaremiz bazı arkadaşlarıma göre kötürüm, bazı arkadaşlarıma göre faal. Mazhar Bey arkadaşımız itimat buyursunlar ki İçkinin Yasaklanması Kanununun kaldırılması için bu teklife imza koymuş değilim. Medeni cesaret meselesine gelince, Hükümetteki arkadaşlarımla beraber, devletin kanunlarını şaşırmadan, heyecana gelmeden ve telaş göstermeden tatbik etmek medeni cesarettir, biz böyle düşünüyoruz. Yoksa sizin bize vermiş olduğunuz itimadı suiistimal ederek Battal Gazi gibi kılıç sallamaya taraftar değiliz. Böyle bir tarzı da medeni cesaret olarak kabul etmiyoruz. Onun için bize itimat buyurdukça, aklımızın erdiği kadar vazifelerimizi yapmaya çalışırız. Bu şekilde vazifemizi iyi bir şekilde yaptığımızı düşünürüz. İşte bu hareketi, yeni moda ve yahut bir edebiyat tabiri olarak medeni cesaret diyorlar. Mazhar Beyefendi buyurdular ki sebat edelim, ısrar edelim, inkılabımızla yaşamış bir kanun vardır, İnkılabımızla yürütelim. Arka- 97

98 daşlar vallahi benim ruhumun aşık olduğu hareket budur. Yalnız mesuliyeti, vazifeyi idrak ederek yapmak ve karar vermek lâzımdır, düşünerek karar verilmelidir. HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Ben üç, dört soru soracağım. (gülüşmeler) İçkinin Yasaklanması Kanunu 1 Mart tarihinden itibaren tatbik edilecekti, edildi mi, edilmedi mi? Niçin edilmedi? İtilaf devletler temsilcileri müdahale mi ettiler? RAUF BEY (Devamla): Soru bu mu? HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Efendim soracağım dedim, sordurmadınız. Müdahale etmedilerse, milletlerarası bir kaideyi yalnız bizim devlet aleyhinde olarak böyle ihlal edecek bir kanun ile bir imtiyaz kayıt ettirmeyi devletin lehine mi gördünüz? RAUF BEY (Devamla): Şimdi Hakkı Hami Beyefendiye bir noktayı bir arz ederim ki milletlerarası taahhüt altına alınmış böyle bir kanun yoktur. HAKKI HAMİ BEY (Devamla): O halde sorum anlaşılmadı. RAUF BEY (Devamla): Uzundur, onun için pullu bir mektup lazımdır. HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Efendim, İtalya Devletinin Rodos'ta bu kanunu tatbik etmesi, bize bir hoş görünmek için değildir herhalde. Rodos Adası için henüz bizim idaremizden feragat edildiğine dair bir milletlerarası bir karar bulunmadığından dolayı halen orada Türkiye kanunlarının tatbik ediliyor olması, milletlerarası işgal kuvvetleri hakkındaki kaideye tabi olması içindir. Doğru mudur? Sormak istediğim mesele bu idi. RAUF BEY (Devamla): İyi niyetiniz hakikaten takdir edilecek derecede. HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Tekrar ediyorum, rica ederim cevap veriniz. RAUF BEY (Devamla): İtalyanlara bu kadar dürüst bir hareket lütfetmek bilmem doğru mudur? Hakikaten bizim için öyle düşünülüyorsa iyi bir haberdir. Fakat hakikaten böyle mi bilmiyoruz. Biz diyoruz ki tatbikatta şu mahzurlar vardır. Bazı arkadaşlarımız diyorlar ki sonuna kadar gitmeliyiz ve bu kanunu tatbik ettirmeliyiz. Yapın dersiniz, yaparız. Bazı arkadaşlar da faydasıyla mahzurlarını karşılaştıralım bunu tehir edelim, diyor. Bu fikir de vardır. Hangisine karar verirseniz, biz onu tatbik edeceğiz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Rauf Beyefendi, İtilaf devletlerinin bize verdikleri sulh projesinde, İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununu kaldırın diyorlar, öyle mi idi, değil mi? RAUF BEY (Devamla): Efendiler, o projede bunun meselesi bahis mevzu olamaz. Biz kanunlarımızın tatbikinde serbestiz, içişlerimize müdahale ettirmeyeceğiz, kapitülasyonları kaldırdık diyoruz. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Anlatamadım. Bilhassa bu kanununu kabul ettiklerine dair bir kayıt vardı. Öyle değil mi? 98

99 RAUF BEY (Devamla): Hatırlamıyorum, öyle bir şey yok. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): İtiraz edileceğini ne biliyorsunuz? RAUF BEY (Devamla): Hatırımdan çıktı ise büyük bir hata etmiş olurum. Çünkü hadleri ve hakları değildir. Filan kanununuzu kabul ederiz, filanı etmeyiz diye, doğrudan doğruya içişlerimize müdahaledir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Gümrük vergilerinde de yapmışlardı bunu. RAUF BEY (Devamla): Gümrük tarifeleridir, ticaret anlaşması şeklindedir. NAFİZ BEY (Canik): Ben Hakkı Hami Bey in sordukları birinci soruyu tekrar soracağım. Maksat mutlaka Hükümeti yanıltmak değildir. Tenkit iyi niyetle de yapılır. RAUF BEY (Devamla): Hiç şüphe yoktur. NAFİZ BEY (Devamla): Yani sabahtan beri efendimiz buyurdunuz ki. RAUF BEY (Devamla) Sabahtan beri değil. On dakika oldu, saat tutalım isterseniz. Bu kanun ve diğer kanunlar 1 Mart tarihinden itibaren İstanbul'da tatbik edilecekti. Mademki orada hükümetimiz vardır, memurlarımız vardır. Orada bu kanunların tatbiki yalnız şimdi değil, bundan beş ay önce Yüce Meclise arz edilmişti. Acaba Marttan bir ay evvel bunu Meclise getirip de Martın birinci günü tatbik edilecekti. Bu mahzur mevcut olduğu halde bunun için o güne kadar şöyle bir kanun isteriz diye talep etseydiniz. Sizin buyurduğunuz gibi de yapılabilir ve yapılmalı idi. Halbuki arkadaşlar, Şubat ayını nasıl müzakerelerle ve neler ile geçirdiğimizi biliyorsunuz, gözünüzün önünde bulundurunuz. NAFİZ BEY (Devamla): Ona parlamento dalaveresi derler. RAUF BEY (Devamla): Ben bu parlamenter hayata yeni karıştım. Bu hayatı lütfen bana da öğretirsiniz, istifade ederim. Usta parlamenter değilim, bildiğimi söylüyorum. Onun için Şubat ayında yapamadık. Mart ayında yapamadığımızın sebebini arz ediyorum. Bunu kabahat diye arz ediyorsunuz, imkanını gösteriyoruz. Bu işi bu kadar yapabildik ve tehlike olmadan Yüce Heyetinize arz ediyoruz. Siz karar verirsiniz, biz yaparız. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Müzakerenin yeterliliği hakkında iki önerge vardır. OSMAN BEY (Lazistan): Efendim, müzakerenin yeterliliği oya konulmadı. Müzakerenin yeterliliği aleyhinde söz söyleyeceğim. Müzakereden anlıyorum ki buradan çıkacak olan karar, İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun tatbiki lehine olacaktır. Fakat Hükümetin de burada beyanatı var. Yani anlıyorum ki Hükümet bu kanunun orada adam akıllı tatbiki için el altından ciddi şekilde teşebbüste bulunmamış. Binaenaleyh bugün bir karar vermeyelim. Yani leh ve aleyhte bir karar vermeyelim. Hükümet bunu araştırsın, yoklasın. Bu suretle on, on beş gün sonra 99

100 Meclise gelsin. Onun için düşünmemiz lazımdır ki Hükümeti ve Meclisi zor vaziyete sokmayalım. Çünkü her hangi bir sebep ortaya çıkabilir. O zaman biz de Kanunu tatbik etmek isteyeceğiz. Eğer İtilaf kuvvetlerince kabul edilmeyecek olursa harp etmeniz lazım gelir. Efendim ben Lazistan ahalisinin vekili sıfatıyla üç kadeh rakı için harbe karar vereceklerden değilim. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Müzakerenin yeterliliği hakkında iki önerge var efendim. Oylarınıza sunuyorum. Müzakerenin yeterliliğini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Müzakere kafi görülmüştür. Elimizde beş önerge vardır. Rica ederim, sabrınızı beş dakika daha muhafaza ediniz de okuyalım. TBMM Başkanlığına Müzakere kafidir. Zorunluluklar bazen mahzurları göz ardı eder. Hükümet tarafından hazırlanan kararın kabul edilmesine ve aleni celseye geçilmesini arz ve teklif eylerim, efendim. 24 Mart 1923 Dersim Mebusu Abdulhak Tevfik TBMM Başkanlığına Müzakere kafidir. Mesele anlaşılmıştır. Şimdiye kadar her tarafta tatbik edilerek pek büyük faydası görülen İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun, bir buçuk milyon halkın yaşadığı İstanbul'umuzda da tatbiki Meclisimizin çıkarttığı kanunların tesirini göstermek için Hükümetin teklifinin reddini teklif eyleriz. 24 Mart 1923 Lazistan Mebusu Mehmet Necati ve 6 arkadaşı TBMM Başkanlığına Müzakere kafidir. Maliye Vekili Beyefendinin tekliflerinin reddini rica ederiz. 24 Mart 1923 Burdur Mebusu Mehmet Akif ve 6 arkadaşı TBMM Başkanlığına Yabancı işgalinden kurtuluncaya kadar İstanbul'da İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun tatbikine imkan olmadığına ve binaenaleyh Hükümetin bu hususta vaziyete göre hareket etmek zorunda olduğunu Meclisin bilgisi olduğu kaydıyla yetinilmesini teklif eylerim. Kastamonu Mebusu Besim 100

101 TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun İstanbul'da tatbik edilmemesi hakkında Yüce Meclisten çıkacak her hangi bir karar, kanunun değiştirildiği şeklinde düşünüleceğinden, bu doğru değildir. Binaenaleyh sulhun imzalanmasına kadar İstanbul için bu hususta alınacak karar ve muamelede Hükümeti serbest bırakmak daha uygundur. 24 Mart 1923 Yozgat Mebusu Süleyman Sırrı MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, elimizde beş önerge var. Birisi Hükümetin teklifinin reddine dair, diğeri Hükümet teklifinin kabulü, diğer iki teklif ise Meclis bir karar vermesin, Hükümet yapsın şeklindedir. Şimdi reddedilmesine dair önergeler vardır. Bunları önce oya koymak mecburiyetindeyim. Akif Bey ve arkadaşları ile Mehmet Necati Efendi ve arkadaşlarının önergeleri Hükümet teklifinin reddine dairdir. Bu ret önergelerini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Önergeler reddedilmiştir. O halde Hükümetin kararı tatbik edilecektir. (alkışlar) İHSAN BEY (Cebelibereket): Eğer İstanbul' da bu karar tatbik edilirse ben insan değilim ŞUBAT 1924: ALKOLLÜ İÇKİLERİN İMHASININ ERTELENMESİ HAKKINDA TEKİRDAĞ MİLLETVEKİLİ CEMİL BEY İN KANUN TEKLİFİNİN GÖRÜŞÜLMESİ (2.Dönem, 1.Yasama Yılı, 108.Birleşim, Gündem: 2/1) Meni Müskirat Kanunu denilen İçki Yasağı Kanununda, ele geçirilen içkiler imha edilir diye bir hüküm vardı. Ayrıca daha önce üretilmiş içkilerin iki ay içinde yabancı memleketlere ihracatına müsaade edilmişti. Bu sürenin bitimine birkaç gün kala, eldeki içkilerin ihracat izni, 1924 yılı Bütçe Kanunu nun kabulüne kadar ertelenmişti. Bütçe Kanunu 1 Mart 1924 tarihinde yürürlüğe girecekti ve içkilerin ihracatının on gün içinde yapılması gerekiyordu. Yoksa eldeki bütün içkiler imha edilecekti. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, gündemimizde bulunan bir kanun teklifi hakkında bir önerge var, okunacaktır. 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (24 Mart 1923), 1.Dönem, c.4, s , 101

102 TBMM Başkanlığına Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanunu gereğince imha edilmesi gereken, ancak milli serveti korumak için Avrupa'ya ihracatına müsaade edilen şarapların ve diğer alkollü içkilerin Şubat ayının sonuna kadar imha edilmeyeceği söz konusu ise de bu müddetin nihayete ermesine birkaç gün kalmıştır. Halbuki alkollü içki vergisi hakkında bir kanun tasarısı hazırlanmasına karar verilmiş olup, bu kanun tasarısının Yüce Meclise sunulmasına kadar eskiden olduğu gibi birikmiş olan içkilerin imhasının ertelenmesi ve böylece milyonlara varan milli servetin mahvolmaktan kurtarılması lazımdır. Bu sebeple Meclis gündeminde bulunan bu işin ertelenmesi ile alakalı kanun teklifimizin hemen şimdi müzakeresini ve beş dakikalık bir müzakere ile bu işin görülmesini teklif ederim. Tekirdağ Mebusu Cemil RECEP BEY (Kütahya): Efendim, Tekirdağ Mebusu muhterem arkadaşımız Cemil Bey in bu önergedeki talebi ile ben de bir hayli alakadar oldum. Haziranın sonundan, Şubatın son gününe kadar üretilen ve depolarda bekletilen içkiler varmış. Rumeli de bu işle meşgul olan ahali olduğu gibi burada asker emeklileri tarafından kurulmuş bir şirket de varmış. Eğer bu içkiler Şubatın son gününe kadar böyle istisnai muamele ile muhafazaya alınmazsa, İçkinin Yasaklanması Kanunu gereğince imha edilecekmiş. Halbuki alkollü içkilerden vergi alınması hakkındaki kanun henüz müzakere edilmeye bile başlanmadı. Bu kanunun müzakeresi neticesinde kati şekil belli olacaktır. Mesela Mart ayının ilk haftasında müzakere edilirse birçok alkollü içkiler ve şaraplar mahvolacak, bu surette milli servet heder olmak tehlikesine maruz kalacaktır. Buna mani olmak için arz ettiğim gibi esas kanunun kati şekli tespit olununcaya kadar bunların imha işi ertelensin. Esasen buna dair bir kanun teklifi vardır ki komisyondan çıkmış ve gündeme alınmıştır. Binaenaleyh kanun çıkıncaya kadar imhanın ertelenmesi hususunun Hükümet memurlarına tebliğ edilmek üzere müzakeresini teklif ediyorlar. Çok uygun bir tekliftir, ben de katılıyorum. Hemen müzakere edilmesini rica ederim. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim bu önerge, gündemimizde mevcut olan Kanun teklifinin acilen müzakeresinden ibarettir. Önergeyi kabul buyuranlar lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. Kanun teklifini okutuyorum. TBMM Başkanlığına Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanununun Trakya ve İstanbul'da tatbikinden sonra, Türkiye haricine çıkarılmak üzere çeşitli şekillerde zaptedilmiş ve saklanmış olan içki ve şarapların, henüz Avrupa ile ticari münasebetlerin gelişmemiş olması sebebiyle harice çıkarılamayan kısmının kanun gereğince imhasına teşebbüs edilmekte bulunduğu yapılan müracaatla anlaşılmaktadır. Halbuki bunların bir buçuk, iki ay sonra tamamen ihracatı mümkün olduğu hal- 102

103 de, imhası halinde bir milyon lirayı aşkın gelirin heba olacağı bellidir. Hükümet 1924 mali yılı bütçe kanunuyla bu hususta bir tekel kurulmasına çalışmaktadır. Bütçe kanununun kabulüne kadar bu içki ve şarap stoklarının imhasının tehiri, halkın ve hazinenin menfaatine olduğundan buna dair aşağıdaki kanun teklifinin kabulünü arz ve teklif ederiz. Tekirdağ Mebusu Cemil Edirne Mebusu Faik ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI KANUNU GEREĞİNCE TÜRKİYE HARİCİNE ÇIKARILMAK ÜZERE BİRİKTİRİLMİŞ OLAN İÇKİ VE ŞARAPLA- RIN İMHASININ TEHİRİ HAKKINDA KANUN Madde Eylül 1920 tarihli Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanununun, kurtuluşlarından sonra tatbik olunduğu yerlerde ihraç edilmesi şartıyla biriktirilmiş olan içki ve şarapların, 1924 yılı Bütçe Kanununun kabul edilmesine kadar imhası tehir olunur. Madde 2. Bu Kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 3. Bu Kanunun yürürlülüğüne Maliye Vekili vazifelidir. (Daha sonra Tasarı İnceleme, Maliye ve Adalet komisyonlarının raporları okundu. Bu komisyonların raporlarındaki gerekçeler, Kanun Teklifindeki gerekçenin aynısıydı.) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, kanun teklifinin tamamı hakkında söz isteyen var mı? (hayır sesleri) Maddelere geçilmesini kabul edenler lütfen el kaldırsınlar. Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir. (Kanun Teklifinin üç maddesi okundu, maddeler hakkında söz alan milletvekili olmadı, ayrı ayrı oylandı ve kabul edildi.) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Kanunun tamamını aynen oylarınıza arz ediyorum. Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. 1 (Üç hafta sonra 16 Mart 1924 tarihindeki oturumda...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): İçkinin Yasaklanmasına dair Kanununun 4.Maddesinde yer alan "imha" kelimesine açıklık getirilmesi hakkında Başvekaletten gönderilen teskereyi ve Adalet Komisyonu raporunu okutuyorum. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (21 Şubat 1924), 2.Dönem, c.6, s , 103

104 TBMM Başkanlığına Memleket içindeki mevcut içkilerin ihraç edilmesi için verilen sürenin İngiltere, Fransa ve İtalya temsilciliklerince uygun bir süre daha uzatılması talep edildiği için müracaata bulunduklarından bu hususta bir karar alınması için içkinin yasaklanmasına dair kanununun dördüncü maddesinde yer alan "imha" kelimesinin yalnız maddi kıymetini imha tarzında düşünülmeyerek içkilerin içilmesine mani olacak tedbirler ile sanayide kullanılabilecek bir şekle çevrilmesi ile de maksadın hasıl olabileceği mütalaa edilmiş ve bu hususa açıklık getirilmesi için Yüce Meclise arz edilmesine karar verilmiş olmakla, yapılması gerekenin müsaade buyrulmasını arz ve istirham eylerim efendim. 20 Şubat 1924 Başvekalet Vekili Fevzi TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanmasına dair Kanununun dördüncü maddesinde yer alan "imha" kelimesinin mutlak olmasına ve öteden beri Hükümet tarafından icra kılınan tatbikatlarla manasının tamamıyla anlaşılmış olduğundan başkaca açıklık getirilmesine yer olmadığı hususu Yüce Heyetinize arz olunur. Adalet Komisyonu Reisi Necmettin Raportör Üye Feridun Fikri ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Vaziyet Yüce Heyete arz olunur. 1 Kâtip Üye Kemal ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASI KANUNU GEREĞİNCE TÜRKİYE HARİCİNE ÇIKARILMAK ÜZERE BİRİKTİRİLMİŞ OLAN İÇKİ VE ŞARAPLA- RIN İMHASININ TEHİRİ HAKKINDA KANUN Madde Eylül 1920 tarihli Alkollü İçkilerin Yasaklanması Kanununun, kurtuluşlarından sonra tatbik olunduğu yerlerde ihraç edilmesi şartıyla biriktirilmiş olan içki ve şarapların, 1924 yılı Bütçe Kanununun kabul edilmesine kadar imhası tehir olunur. Madde 2. Bu Kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 3. Bu Kanunun yürürlülüğüne Maliye Vekili vazifelidir. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (16 Mart 1924), 2.Dönem, c.7, s.523, 104

105 9 NİSAN 1924: ALKOLLÜ İÇKİLERİN YASAKLANMASINA DAİR KANUNUN DE- ĞİŞTİRİLMESİ VE İÇKİ TEKELİ KURULMASI HAKKINDAKİ KANUN TASARISI- NIN GÖRÜŞÜLMESİ VE KABULÜ (2.Dönem, 2.Yasama Yılı, 33.Birleşim, Gündem: 2/1) Üç buçuk yıl önce sadece bir oy farkla kabul edilen kanun artık pek uygulanamıyordu. Hükümet kanunun uygulanmasında pek istekli değildi ve mahkemeler tarafından verilen cezalar tasdik için Meclise gelince, genellikle affediliyordu. Kanunun değiştirilmesi için Hükümet tarafından Meclise sunulan tasarı ve milletvekilleri tarafından verilen kanun teklifleri aylarca gündeme alınamamıştı. Bu tekliflerde, yasak yerine izin alınması ve içkiyi tekel altına alıp ruhsatlandırması söz konusu olmuştu. (Bir buçuk ay önce, 23 Şubat 1924 tarihindeki oturumda 1924 yılı Bütçe Kanunu görüşmelerinde içki yasağı konusunda tartışmalar yaşandı. Çünkü içki yasağına rağmen Hükümet Bütçe Tasarısına içkiden elde edilecek beş milyon liralık gelir yazmıştı. O günkü oturumdan...) ZİYAEDDİN EFENDİ (Erzurum): Gelirler sütununda bilhassa bir noktayı arz etmek isterim, burada içki vergisi için beş milyon lira kadar hayali bir gelir konulmak isteniyor. Bilindiği gibi içkinin insan hayatında maddi ve manevi açmış olduğu boşluklar ve sarhoşluk sebebiyle işlenen cinayetler, yıkılan aile ocakları, mahvolan mal ve mülkler hakkında fazla söz söylemeye lüzum yoktur. Bugün Amerika gibi medeni bir hükümet, milletini içki belasından kurtarmak için bütçesine milyonlarla, milyarlarla masraf koyuyor. Biz ise bütçemizin açığını milletin hayatını, ahlakını, istikbalini mahvetmek suretiyle kapatmak istiyoruz. Bu ne hüsran ve perişanlıktır? (bravo sesleri) Bilhassa bu hususlara çok dikkat etmeli. İçki yasaklanmadan önce dört milyon lira kadar içki ithalatı varken, yasaklandıktan sonra yüz bin lira kadar ithalat olmuştur. Bir taraftan sağlık teşkilatı için bütçemize milyonlarla lira koyuyoruz, diğer taraftan da halkın hayatını, sadece şimdiki neslin değil, gelecekteki neslin bile istikbalini mahvetmek istiyoruz. Niçin? Beş milyon liralık hayali bir gelir temin etmek için. Bu nereden temin ediliyor? Bilemem. Şimdi, memleketimizde dışarıya çıkarılacak veya içeride sarf edilecek içkinin imali ile gelir temin edilecek, halbuki dışarıya içki ihracı vesikalarla sabittir ki mümkün olamaz. Çünkü bugün Avrupa'nın saf alkolü, Galata Rıhtımında kilosunu on sekiz kuruşa mal ediliyor. Avrupa'nın her türlü imkanları ve fabrikaları olduğu için onunla rekabet edemeyeceğimiz gibi, bu rekabet karşısında hatta yüz sekiz kuruşa da imal edemeyiz. İçerideki sarfiyatına gelince, bildiğiniz gibi bunu birtakım engin gençlerimiz ve münevver denilen tabaka kullanır ki bu parayı zaten onlardan alacağız. Bu büyük beylerimiz de zannederim bizim içeride çıkarılan adi içkilere pek de tenezzül etmezler. Mutlak şampanya, yahut bordo şarabı olacak, yani her halde bizim içeride imal ettiklerimiz içkileri onlar da sarf etmeyecekler. MEHMET EMİN BEY (Giresun): Münevver gençlere iftira etmeyiniz. 105

106 ZİYAEDDİN EFENDİ (Devamla): Efendim, o münevver kelimesini kullanmam bir benzetmedir. O halde bu hangi kısma sarf olunacaktır? Fukara kısmına ve fukaranın bütün hayatını zehirleyecek, sonra burada Yüce Meclis pek büyük fırtınalar koparttı ve milleti Reji belasından kurtarmak için birçok tezahürat gösterdi. Çünkü bunun yüzünden halk birbirine nefret ediyor, kavga ediyor, düşmanlık ediyor ve aralarında nifak çıkıyor, vatanın birçok güzide evladı bu yolda feda oluyor. Şimdi, Hükümetimizin tekeli altında bir içki işini ortaya koyarak memleketin başına ikinci bir reji belası çıkaracağız. Çünkü ne olacak? Bütün evler meyhane olacak, çünkü içkiden fazla fazla vergi alınacağı gibi herkes evinde meyhane açıp kaçak olarak satacak. Sonra kaçağın önünü almak için kanuni yollara gidilecek, nifak ve ikilik girecek, cinayetler işlenecek ve bu yüzden vatanın birçok güzide evlatları mahvolacak. Bunu da dikkate almak lazımdır. Deniliyor ki İçki Yasağı Kanunu tatbik edilemiyor. Evet kanun tatbik edilemez. Fakat bu sözü söylemek aleme karşı o kadar gülünçtür ki bu Hükümet bunu anlamamaktır. Büyük Millet Meclisi yasaklamış, karar vermiş, kanun çıkarmış, Hükümet tatbik edemiyor, bu ne demektir? (bravo sesleri) Böyle değil mi? Hükümet azim ve sebat gösterip kanunu tatbik etmelidir. Eşkıyalığın Önlenmesi Kanunu tabii tamamıyla tatbik edilemiyor. Yine dağlarda adam soyuyorlar, adam öldürüyorlar. O kanunu da lağvetmeliyiz, öyle mi? İçki içilmesine mani olması gereken memurlar, kendileri içer, meyhanecilik ederse tabii mani olunamaz. (gülüşmeler) Öyle değil mi? Hükümet azim ve sebat gösterip bunu şiddetle tatbik etmelidir. Evet, tamamıyla bunun önüne geçilemez. Fakat zarar ne kadar azalırsa o kadar fayda vardır. Sonra Halk Hükümeti deniliyor. Zannederim kazalardan, vilayetlerden şikayet gelmeyen yerler pek azdır. Halk umumiyetle istirham ediyor ki defedilmiş iken bu içki belasını tekrar serbest bırakmayınız. İsterseniz seçim mıntıkalarımıza ve kamuoyuna müracaat edelim. Acaba herkes razı mıdır? Başka vergi bulun, başka gelirler temin ederek bütçe açığını kapatın. Halkın hayatını, ahlakını imha suretiyle kapatmayın, derlerse o halde niçin biz bunu kabul edelim, ne mecburiyet var? Benim fikrimce diğer masrafların bütçesi hakkıyla tetkik edilir ve azaltılırsa bütçe açığı kapatılır. 1 (İki gün sonra, 25 Şubat 1924 tarihindeki oturumda...) AHMET SÜREYYA BEY (Karesi): Efendiler, bugün için İçkinin Yasaklanmasına dair kanun yürürlüktedir ve buna rağmen 1924 bütçesine konulmuş olan beş milyon liralık gelir hayalidir. Zira halen yürürlükte olduğu için bu kanun bütün hükümleri ile yaşamakta ve maddeten kanunlarımız içinde mevcut bulunmaktadır. Bu kanun efendiler, şüphesiz diğer bir çok kanun gibi ihtiva ettiği ruh ve gaye itibarıyla alakalı komisyonlardan geçmiş, Yüce Heyetimizde üç buçuk sene evvel müzakere edilmiş ve çoğunluğun oylarıyla kabul edilmiştir. Zaten kanun böyle yapılır ve kanun buna denir. Bu kanuna göre içki içmek, imal etmek, ithal ve ihraç etmek 1 TBMM Zabıt Ceridesi (23 Şubat 1924), 2.Dönem, c.6, s , 106

107 yasakken, ortada böyle bir kanun varken, 1924 Bütçe Kanununa içki imali, ticareti ve ithalatı devlet tekelindedir diye hüküm koymak ve beş milyon lira gelir kabul etmek, bugün için hayal değil de nedir. (hakikattir, hakikat sesleri) Bu ancak şöyle hakikat olur ki Hükümet doğru, meşru, hukuki yoldan varmak istediği gayeye yürüdüğü gibi yürünür. Bir kanun tasarısı yapabilir ve onu Meclise verir. Meclis ait olduğu komisyonlara bu tasarıyı havale eder, orada müzakere ve kabul edilir, Yüce Heyetinize gelir, burada da müzakere edilerek kabul olunur ve işte o zaman ve ancak bu şekilde İçkinin Yasaklanması Kanunu ortadan kalkar. Ondan sonra da içki tekeli kabul edilir. Zaten şimdi içki yasak mı değil mi belli değil. Yasak ise kanun tatbik edilmeli, değilse kanun yürürlükten kaldırılmalıdır. Fakat efendiler, bu böyle olmamıştır. Hükümet çok zaman evvel bu hususta bir kanun tasarısı vermiştir. İki komisyon bunu tetkik etmiştir ve müspet veya menfi kararlarını henüz vermişlerdir. Sonra kanun ortadan kaybolmuştur. Ondan sonra karşımıza çıka çıka Bütçe Kanununun yedinci maddesi çıkmıştır. Bu madde İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesi veya lağvedilmesi, memlekette içki üzerine tekel konulması gibi bir hüküm ihtiva ettiğinden bana göre itiraz görülmüyor. İtirazım şudur ki Bütçe Kanununun kendi salahiyeti dairesinden dışarı çıkmamalıdır. O ancak bir Bütçe Kanunu olmalıdır. ZEKİ BEY (Gümüşhane): Beyefendiler ben mutaassıp değilim. Ben bu sözü burada dalkavukluk için söylemiyorum. İnsan hayatını düşünüyorum, yani düşündüğüm bir mesele vardır. Hasis bir para uğrunda bu hayatı nasıl feda edebilirsiniz? Hiçbir hükümet düşünemem ki vatandaşlarına zevk ve eğlenceye mecbur etsin. Efendiler ben bugünkü vaziyet dahilinde İçki Kanununun burada münakaşasını bile çok fena görmekteyim. Zira henüz kanun mevcut iken, fiilen değil ama laf olsun diye tatbik edildiği halde bütçenin içerisinde bunun için nasıl bir yer verilmiştir. Eğer duyduğuma göre içkiler resmi bandrol usulündeki kapalı şişelerde satılacaksa o vakit ya hep, ya hiç diyorum. Zira ben kanunun kaldırılmaması taraftarıyım. Kaldırıldıktan da sonra tamamıyla kaldırılması taraftarıyım. Bunun sebebini arz edeyim beyler. Kapalı şişelerdeki içki bizim Anadolu'nun saadet yuvalarını söndürecektir, yıkacaktır, mahvedecektir. Misal arz edeyim. Ben sigaraya nasıl alıştım? Ben küçük iken ilk evvel sigarayı babamım tabakasından aldım ve içtim. Baktım ki babam sigara içiyor, iyi bir şeymiş gibi içiyor diye ben de içiyordum. Hiçbir baba düşünmez ki evladına, gel olum sen bu sigarayı al iç desin. Rakı da bugün böyle başlayacaktır. Efendiler kapalı şişe içerisinde satılan rakıları kabul ettiğiniz taktirde Hükümet aleni sarhoşluğu menetmiştir ve hiçbir yerde kimse sarhoş olaraktan sokaklarda gezmeyecektir ve meyhane adıyla bir şey olmayacaktır. Şişesini alan saadet yuvası dediğimiz evine gidecektir. Orada kadehini dolduracak keyfini çatacak, çocuğu gelecek, evladı gelecek, bir de ona verecek. Sarhoşluk arabacılığa benzemez. O hükmünü yapar. Bugün kendisi alışmıştır. Yarın çoluk ve çocuğunun sefaletini hazırlayacaktır. Bunun için kanunun kalkmamasını temenni edeceğim. Kanununun sabırla ve şiddetle tatbik edilmesini isterim. Lakin bu kanun tatbik ediliyor mu? Hiçbir vakit beyler. Ben üç ay evvel İstanbul'a gitmiştim. O vakit 107

108 bir dirhem rakı değil konyak görememiştim. Bu sefer İstanbul'a gittim. Evvelden İstanbul'da rakı denildiği vakit, bira denildiği zaman bir birahanede içiliyordu. Şimdi ise lokantası meyhanedir, hanı meyhanedir, birahanesi de meyhanedir. Rakı serbest bir surette her yerde satılıyor ve rakı bugün serbesttir efendiler. Ben bunu gördüğüm zaman yalnız kanun hakimiyetini düşündüm. Siz burada kararlar verdiğiniz halde onun tatbik edilip edilmediğini düşünüyor musunuz? Yalnız onun tatbik edildiği bilmem dikkat ediliyor mu? Kanun oyuncak olmuştur. Polisleri kandırmışızdır. Bu kanunu çıkaran bizden evvelki Millet Meclisinin bunu koymaktaki gaye ve arzusu tatbik edilmemişti. HACI BEKİR EFENDİ (Konya): Meclisin karşısındaki Merkez Lokantasında aleni satılıyor, aleni içiliyor. İstanbul'a ne hacet, uzağa gitme, Meclisin yakınındaki lokantaya bak. ZEKİ BEY (Devamla): Bunda bu kadar suiistimal olduğunu görüyorum. O halde diğer kanunlarımız da aynı şekilde tatbik ediliyor. Bizim başlımıza ne vakit gelirse o vakit diğer kanunları da devletin de ne şekilde tatbik edilmiş olduğunu görüyoruz. 1 (Bir buçuk ay sonra 7 Nisan 1924 tarihindeki oturumda...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): İçkinin Yasaklanmasına dair Kanunda değişiklik yapılması hakkında verilen tezkere, tasarı, teklif ve raporları okutuyorum. VEKİLLER HEYETİ KARARNAMESİ Sulh Antlaşmasının Meclis tarafından tasdik edilmesine kadar, 14 Eylül 1920 tarihli İçkinin Yasaklanmasına Dair Kanununun tatbikinin İstanbul'da tehir edilmesi için, Hükümete izin verilmiştir. Kanunun tatbikinin tehir edildiği müddet içinde İstanbul'da imal edilen ve ithal edilen bütün ispirto ve alkollü içkilerden alakalı kararname hükümlerine göre vergi alınır. 15 Mart 1923 Vekiller Heyeti Reisi Ali Fethi Maliye Vekili Hasan Fehmi Adalet Vekili Rıfat Sağlık Vekili Dr. Rıza Nur Milli Savunma Vekili Kâzım İktisat Vekili Mahmut Esat Dışişleri Vekili İsmet Genel Kurmay Vekili Kâzım İçişleri Vekili Ali Fethi Din İşleri Vekili M. Fevzi (Muhalifim) Maarif Vekili İsmail Safa 1 TBMM Zabıt Ceridesi (25 Şubat 1924), 2.Dönem, c.6, s , 108

109 TBMM Başkanlığına 14 Eylül 1920 tarihli İçkinin Yasaklanması Kanununu, memlekette meydana getirdiği iktisadi ve sosyal neticelere göre tetkik etmek lüzumu vardır. Bu kanun, bir taraftan memlekette her çeşit içkinin imalatını, ticaretini ve kullanılmasını ve dışarıdan ithalatını yasakladığı halde, diğer taraftan gayesine tamamıyla ulaşamadığını ifade etmek lazım gelir. Nitekim vaktiyle içkinin imal edildiği ve kullanıldığı yerlerde, içki halen imal edilmekte, kullanılmakta ve bunun önüne geçilememektedir. Halbuki bir taraftan kanunun bazı hallerde içki kullanılmasına izin vermesi ve istisnaların fazlalaşması yüzünden hazine, içkiden elde edeceği vergiden mahrum olarak gayet mühim bir gelir kaynağının göz göre göre kaybına karşı seyirci vaziyetinde kalmak mecburiyetinde bulunmaktadır. Memleketimizin her tarafı, yer yer bağlarla kaplı olduğu ve bu bağların hasılatı yalnız yaş veya kuru üzüm halinde sarf olunamayıp bunlardan çeşitli şekillerde istifade edilebileceği halde, bağcılarımızı bu gelirlerden mahrum edip sanayinin ihtiyacı olan ispirtoları bile dışarıdan satın almak mecburiyetinde kalmaktayız. Bu vaziyet memleket için ne kadar büyük bir kayıptır ve sanayide kullanılacak ispirtoları imal etmek isteyenleri menfaat gördükleri halde yasaklamak o derece hatalı bir iktisadi siyaset olur. Bütün bu düşünceleri göz önüne getirerek İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesiyle, onun hedefleyeceği iktisadi ve sosyal menfaatlerin, içki imal edenlere veya imalini düşünen bazı müesseselere şiddetli davranmak suretiyle temini mümkün olabileceği kanaatiyle, buna dair olan kanun tasarısı takdime teşebbüs edilmiştir. 2 Eylül 1923 Vekiller Heyeti Reisi Ali Fethi Maliye Vekili Hasan Fehmi Adalet Vekili Rıfat Sağlık Vekili Dr. Rıza Nur Milli Savunma Vekili Kazım İktisat Vekili Mahmut Esat Dışişleri Vekili İsmet Genel Kurmay Vekili Kazım 109 İçişleri Vekili Ali Fethi Din İşleri Vekili M. Fevzi (Muhalifim) Maarif Vekili İsmail Safa 8 OCAK 1920 TARİHLİ KARARNAMEDE YER ALAN İÇKİ VERGİNİN ARTI- RILMASINA VE İÇKİNİN YASAKLANMASI KANUNUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ- NE DAİR KANUN TASARISI Madde 1. 8 Ocak 1920 tarihli kararnamede yer alan ispirto ve meşrubatın vergisi dört misli artırılmıştır. 8 Ocak 1920 tarihli kararname ile bu kanuna göre

110 alınması lazım gelen vergi farkı hazineye aittir. Madde 2. Bu kanunun yürürlüğe girdiği günden itibaren on beş gün içinde ispirto ve meşrubatı ellerinde bulunduranlar, miktarını beyanname ile Maliyeye veya Düyunu Umumiye İdaresine haber vermek ve vergi farkını ödemekle mükelleftirler. Madde 3. Beyanname verilmediği veya verilen beyannamede gösterilen miktardan fazla ispirto ve meşrubat tespit edildiğinde bu ispirto ve meşrubat kaçak sayılarak iki kat vergi alınacaktır. Madde 4. Beyan edilmeyen ve kaçak sayılan ispirto ve meşrubattan alınacak verginin beşte biri el koyan memura ve ihbar edenler varsa onlara mükafat olarak verilir. Madde 5. Dışarıdan ithal edilen içkilerin gümrük tarifeleri üzerinden on iki misli nispetinde vergi alınır ve eskiden olduğu gibi içeride imal olunan ispirto ve meşrubattan ayni nispet ve derecesinde vergi alınır. Madde 6. Türkiye dahilinde umumi meyhane açılması, alenen içki kullanılması ve alenen sarhoşluk yasaktır. Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine yüz liradan bin liraya kadar para cezası veya üç aydan iki seneye kadar hapis cezası verilir. Alenen içki kullananlar on liradan yüz liraya kadar para cezası ve aleni sarhoşluğu görülenler elli liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Ancak Hükümetçe tayin edilen ve ayrıca Hazineye harç vererek izin vesikası alan lokanta ve benzeri yerlerde, içinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermeyen bira ve likör gibi içkilerin kullanılması uygundur. Madde Eylül 1920 tarih ve 22 numaralı Kanunun 3.Maddesi değiştirilmiş ve diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Madde 8. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer Madde 9. Bu kanunun yürürlülüğü İçişleri, Adalet ve Maliye vekillerine aittir. TBMM Başkanlığına Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından içkinin imal edilmesi ve kullanılmasının yasaklanması hakkında 16 Eylül 1920 tarihli bir Kanun çıkarılmıştı. Umumiyetle insan sağlığı ve ahlakı üzerinde yaptığı tıbbi olarak tespit edilmiş olan tahripkar tesirler düşünülür ve kanunun yayınlanmasından beri umumi ahlak üzerinde meydana gelen iyileşme dikkate alınırsa, eski Meclisin isabeti fikir ve kararını takdir etmemek mümkün olamaz. Hakikaten elde açık bir malumat mevcut olmamakla beraber kanunun yayınlandığı tarihten beri Türkiye'de çoğu sarhoşken işlenmiş olan suçların miktarında yüzde yetmiş beş, 110

111 seksen nispetinde azalma olmuştur. Kanunun şiddetle yasaklamasından dolayı içkinin tedarik edilmesindeki zorluk ve fiyatında meydana gelen yüksek artış sebebiyle halkın ve bilhassa memleketin istikbali olan gençliğin korunması gibi cidden mühim bir faydaya sebep olduğu şüphesizdir. Bu böyle olmakla beraber, diğer taraftan o zaman kanun hazırlanırken memleketin umumi ihtiyaçları ve iktisadi ve mali vaziyeti belki bir takım zorlamalar dolayısıyla katiyen dikkate alınmamış olduğu için pek mühim maddi zararların ortaya çıktığı inkar edilemez. 1. Kanunun cezaya dair hükümleri açık olmayıp, çok umumi bir mahiyettedir ve hakimler vicdani kanaatlerine göre hüküm vermek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Bu sebeple değişik yerlerde ayni derece ve mahiyetteki iki suçtan dolayı iki mahkemeden farklı cezalar çıkmaktadır. Bunlar da adaletsizlik yaratmaktadır. Kanuna göre verilen cezaların temyiz hakkı olmadığı için verilen yanlış hükümlerin düzeltilmesi mümkün olamamakta ve Adalet Vekaletinde bu gibi mahkumlara ait yığınlarca dilekçe bulunmaktadır. 2. Kanunun diğer bir maddi mahzuru da memleketin başlıca iktisadi kaynağı olan üzüm üretimi üzerine yaptığı büyük tesirdir. Bu tesir, kanun çıktığında memleketin başlıca üzüm sahalarının büyük bir kısmının düşman işgali altında bulunması sebebiyle pek de dikkate alınmayabilir ise de bugün ticari ve iktisadi hayatın başlıca dayanağı bağcılık olan İzmir ve havalisi ile aynı şartlara kısmen sahip olan Trakya mıntıkası kurtarılmış olduğundan, kanunun yürürlükte olması oralarda mühimce bir iktisadi buhrana sebep olması pek tabiidir. 3. Kanunun bütçe üzerinde olan tesiri de ayrıca dikkat çekicidir. Bilindiği üzere içkiden alınmakta olan vergi mühim bir miktar tutmaktadır ve bu miktar dış borçların ödenmesinde kullanılmaktadır. Devlet dış borçlar hakkında her ne karar verirse versin, nihayet toplanamayan bu vergi bütçeye dahil olunacak miktardır. Amerika Birleşik Devletleri, çıkardığı İçki Yasağı Kanununun tatbikatını temin için milyonlar sarf ettiği halde, ne kullanılmasına ne de kaçakçılığına mani olamamıştır. Bizdeki İçki Kanunu ise netice itibariyle bugüne kadar bir taraftan milletin hazinesinin meşru hakkı olan paraların dört beş misli olarak başkalarının, yani içki kaçakçılığı ile uğraşan bir takım kimselerin ceplerini doldurmaya ve diğer taraftan menfaat hevesiyle birçok insanların kaçakçılık gibi bir sosyal hastalığa tutulmalarına ve fiyatı dolayısıyla içki bulamayan bağımlıların elde edilmesi daha kolay olan afyon ve esrar gibi insan hayatı üzerinde daha feci tesiri olan keyif maddelerine düşkün olmalarına hizmet etmiş ve binaenaleyh beklenen faydayı temin edememiştir. 4. Bu kanunun şimdilik en mühim bir gelir kaynağı üzerinde yapacağı tesir henüz hissedilememiştir. Fakat her taze mahsulün bir kullanma süresi olduğu gibi, her taze mahsul de taze iken kullanılmaya uygun olamaz. Mesela vişne, kızılcık gibi meyvelerin yaş iken reçel, şurup olarak veya kurutularak kullanılması daha azdır. Kayısı, elma, armut gibi meyvelerin yaş iken kullanılamayanları kurutulur. Fakat kurutulmaya yaramayanları da mayalanmaya terk olunur. 111

112 Üzüm de aynı böyledir. Fakat her tarafta yetiştirilen her cins üzüm de hem yaş iken kullanmaya hem de kurutmaya uygun olmadığı gibi bunların hepsinden pekmez, pestil imalı de mümkün değildir. Halbuki bunların hepsi oldukça mühim birer aşar vergisine tabidirler. Şayet içki imali imkanı olamayacaksa halen mevcut bağlardan bir kısmı adi tarla haline getirileceğine şüphe yoktur ve bu şekilde bütçede üzümden elde edilecek olan aşar vergisi dolayısıyla da mühim bir kayıp meydana gelecektir. 5. Bilindiği gibi ispirto da dediğimiz saf alkol zamanımızda gerek tıpta ve gerek bazı sanayide yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Halbuki İçki Yasağı Kanununda bu husus katiyen düşünülmemiş ve yalnız ispirtolu maddeler bir dereceye kadar dikkate alınmıştır. Tıp sahasına ve sanayiye alkolden mahrum etmekte hiçbir maksat ve fayda olamayacağına göre, bu husustaki yenilikleri kabul etmek lazımdır. Yukarıda arz olunan sebepler, İçkinin Yasaklanması Kanununun fayda ve zararlarını kafi derecede göstermekte ve temin ettiği faydalara nispetle zararlarının da pek ciddi ve büyük olduğu anlaşılmaktadır. Filhakika sağlık, ahlak ve asayiş bakımından elde edilen bazı faydalara nispetle sosyal, iktisadi, mali ve hukuki bakımlardan maruz kalınan mahzur ve zararları mukayese edince, bu kanununun günümüz ihtiyaçlarına uygun olmadığına itiraf etmek mecburidir. Ancak bu mütalaamızla içkinin serbest bir şekilde kullanılmasına taraftar bulunulduğu neticesinin anlaşılmamasını rica ederiz. Maksat, bu kanunun mahzur ve noksanlarını gidermekle beraber, bugün bilhassa memleketimizin bazı yerlerindeki iktisadi vaziyetin düzeltilmesi ve bütçedeki zorlukların da mümkün olduğu kadar giderilmesi gerekir. Gerek imal, gerek ticaret ve kullanılması hususunda ifade ettiklerimizin, içkinin yasaklanmasından beklenen faydayı temine müsait olduğu kanaatindeyiz. Bilindiği gibi şer'i hükümlerimiz de esasen içkinin ne imali ve ne de ticaretini katiyetle yasaklamadığı gibi, kullanılmasını da bazı şartlara bağlamıştır. Bu bakımdan teklif ettiğimiz kanun teklifimizde içkinin imal ve ticareti sıkı bir denetlemeye tabi tutulmakta ve alenen kullanılmasına ve sarhoşluğa karşı şiddetli ve tesirli cezaların tatbiki dikkate alınmamaktadır. Kanun teklifimizin müzakeresinde daha tafsilatlı malumat ile Yüce Meclisi aydınlatmak mümkün olduğundan, teklifimizin ait olduğu komisyonlara havalesiyle acilen tetkikini rica ederiz. 6 Eylül 1923 Çatalca Mebusu Şakir ve 4 arkadaşı KANUN TEKLİFİ Madde 1. Türkiye'de üzüm, incir, dut, erik, elma, armut gibi meyvelerle arpa ve çavdar gibi hububattan içki imali ve dış memleketlere ihracı ve bu maddelerden başka mahsullerden imal olunan ve saf alkol ile üzüm ve meyvelerden içilemeyecek derecedeki ispirto ve ömür otundan bira imali serbesttir. Bunlardan başka içkilerin kullanılması tamamen yasaktır. 112

113 Madde 2. Türkiye dahilinde içkinin alenen kullanılması yasaktır. Madde 3. Türkiye'de içkinin, gazino ve dükkanlarda, mesirelerde ve eğlence yerlerinde açık olarak satılması yasaktır. Bunlar ancak ağızları imal edenin isim ve markasını bulunan kırmızı mühür mumu veya kurşun kapsül ile kapanmış birer kiloluk şişeler içinde satılabilir. Madde 4. Memleket içinde kullanmaya mahsus alkollü içkinin kilo başına Düyunu Umumiye karşılığı olarak alınmakta olan vergiden başka Hazine adına ve hesabına olarak aşağıdaki gibi tüketim vergisi alınır. -Biraların kilosundan 50 kuruş, -Şarap ve konyakların kilosundan 100 kuruş, -Rakıların kilosundan 150 kuruş, -Şampanya ve diğer cins içkilerin kilosundan 250 kuruş, -Likörlerin kilosundan 50 kuruş. Madde 5. Tıbbi şampanya, ispirto ve konyaklarla, kuvvet şurubu, bu vergiden istisnadır. Şu kadar ki bunlar tabip reçetesiyle ancak eczaneden satın alınabilir. Madde 6. Bu kanunun koyduğu yasaklar hiçbir zaman tekeli içine almaz. Dördüncü maddenin sınırladığı tüketim vergisi, şişelere bandrol yapıştırmak suretiyle peşinen alınır. Madde 7. İçki imal edecek her şahıs veya müessese, evvela Maliye Vekaletinin tayin edeceği hususu, müesseseye imalat için kullanacağı alet ve edevatın cins ve miktarını, üreteceği içkinin mahiyet ve hususiyetini ve bunlardan iç tüketime tahsis edeceği miktarı belirten bir beyanname vererek ruhsat almaya ve iç tüketime ait miktar şişelerin ağzına koyacağı mühür ve markanın numunesini ve bu miktara ait resmi tüketim bandrollerinin bedelini ödemeye mecburdur. Bu bandroller, şişe açılırken bir daha kullanılması mümkün olamayacak şekilde yırtılacak vaziyette şişelerin ağzına yapıştırılır. İmalathaneler mutlaka Hükümetin denetiminde bulundurulacaktır. Madde 8. İçki ticaretiyle meşgul olan her tüccar, mağaza ve depolarında bulundurduğu içkinin ve bunlardan iç tüketime ve ihracata ait olanlarının cins ve miktarını Maliye Vekaletinin tayin edeceği hususu müesseseye bildirmeye ve dış memleketlere ihracat yaptıkça miktarını ihracat gümrüğünden ücretsiz alacağı bir basılı vesika ve numune ile ispat ederek kaydını işaret ettirmeye mecburdur. Bu mecburiyet, doğrudan doğruya ihracat yapanlar için de geçerlidir. Madde 9. Maliye Vekaleti içki ihracatını kolaylaştırmak ve teşvik etmek ile mükelleftir. Madde 10. Maliye Vekaleti içki kaçakçılığını ve kanuna aykırı imalatı mani olmak için Düyunu Umumiye idaresinin tatbik ettiği denetleme usulüne ilave olarak bu kanunun metin ve ruhunu ihlal etmeyecek tedbirleri tamamlar ve bunu 113

114 bir tüzük ile tespit eder. Alınacak tedbirlerden yalnız mekteplerle bazı ilmi ve sanayi müesseselerde bulunan en fazla bir kilo alkol ve deney aletleri istisna olunabilir. Madde 11. Sanayide, eczanelerle ve kimya müesseselerinde kullanılacak olan saf suları imal edenler, içki imal etmeyeceklerine dair Maliye Vekaletinin lüzum göreceği şekilde teminat verdikleri takdirde, damıtma aletleri onuncu maddedeki tedbirlerden hariç bırakılabileceği gibi, gülyağı gibi esansları imal edenlere de kolaylık sağlanır. Madde 12. Türkiye'de mayalanmaya müstait olan her maddeden adi, saf ve mutlak alkol imali Hükümet tekelinde olup bunun işletilmesi hususi kanun ile tayin olunur. Madde 13. Sarhoşluk halinin cezası için gözle görünmesi kafi sebeptir. Madde 14. Bu kanuna muhalif hallerden dolayı suçlar için alakalı memurun tanzim edecekleri tutanakta yazılanlar, aksi sabit oluncaya kadar mahkemece geçerli sayılır. Madde 15. Bu kanunun birinci maddesinin ikinci fıkrasına muhalif olarak satışa çıkarılan içkilere tamamen el konulup imha edilmekle beraber, sahibinden içkiye ait tüketim vergisi iki misil olarak alınır ve kilo başına ayrıca yirmi beş lira para cezası verilir. Madde 16. Alenen içki içenlerden veya sarhoşluğu tabip raporuyla sabit olanlardan ve sarhoş olarak istirahat ve huzuru ihlal edenlerden 50 liradan 200 liraya kadar para cezası verilir veya üç aydan bir seneye kadar hapsolunur veya bu cezaların ikisi birden verilir. Madde 17. Gazino ve içki satış dükkanlarında ve mesirelerle, eğlence yerlerinde kadeh veya buna benzer kaplar içinde çeşitli şekillerde içki satanlardan, sattıkları her kadeh için 10 lira para cezası verilir. Bu kadehler 20 yaşından aşağı gençlere satılmış ise bu para cezası iki kat alınır. Ağzı mühürsüz veya bandrolsüz şişelerde içki satanlardan tüketim vergisi iki kat olarak alındığı gibi her kilo içki için de ayrıca 50 lira para cezası alınır ve mühürsüz ve bandrolsüz içkilere el konur. Madde 18. Tıbbi şampanya, ispirto ve konyaklarla alkollü ilaçlar için, hastanın sağlık ihtiyacından fazla miktarda reçete yazan tabiplerle bu gibi ilaçları reçetesiz satan eczacılar üç aydan az olmamak üzere meslekten menedildikleri gibi ayrıca 50 liradan 500 liraya kadar para cezası ile cezalandırılırlar. Bunu yapan tabip devlet memuru ise bu cezalardan başka geçici olarak memuriyetten azledilirler. Madde 19. Bu kanunun yedinci ve sekizinci maddelerindeki tarife göre izinsiz içki imal edenlerden, satanlardan ve onuncu madde gereğince alınan tedbirlerin tatbikine muhalefetle alet ve edevatı saklayanların, on birinci madde gere- 114

115 ğince saf su çıkarmak için verdiği teminatın tersine hareket edenlerin ellerindeki içki ve alet ve edevata tamamen el konulmakla beraber, kendilerinden 500 liradan liraya kadar para cezası alınır ve kendilerine artık hiç bir şekilde içki imal ve satışı ve saf su imali için müsaade edilmez. Madde 20. Bu kanun gereğince ceza olarak alınan iki kat tüketim vergileriyle para cezalarını vermeyi geciktirenler hakkında Haciz Kanunu hükümleri tatbik olunur. Madde 21. Bu kanun gereğince tahsil olunan para cezalarının yarısı işlenen suçu ihbar edenlere verilir. Madde 22. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. Madde 23. Bu kanunun yürürlülüğüne Maliye, Adalet, İçişleri ve Sağlık Vekilleri vazifelidir. TBMM Başkanlığına Ziraat derecesinde mühim, binlerce vatandaşımızın yegane geçim kaynağı olan bağcılık, Trakya'nın Edirne ve Kırklareli sancaklarında ve özellikle Marmara sahilinde ehemmiyetli bir şekilde yaygındır. Trakya üzümleri, kısmen yaş olarak sarf edilmekte ise de Kırklareli, Şarköy, Mürefte, Çanta ve Silivri üzümlerinin çoğu şaraplıktır. Bu havali başka ziraata müsait olmadığı gibi üzümleri de kurutulmaya ve pekmez gibi alkolsüz madde imaline yaramamaktadır. Yalnızca Marmara sahili mıntıkasında 50 milyon kütük üzüm bağlarının hasılatından her sene milyonlarca litre şarap imal edilmekte ve dışarıya ihraç edilmekte ve bu yüzden hem ahali ve hem de Hükümet istifade etmekte idi. İki buçuk seneye yakın düşman istilasında bulunduktan sonra hamdolsun ki kurtulan sevgili Trakya'mızda bu sene mevcut bağların hemen yüzde sekseni büyük emek ve masraflar yapılarak işletilmiş ve görülmemiş bir bereket artışıyla eski senelere nispetle kabul edilemeyecek derecede fazla mahsul elde edilmiştir. İçki Yasağı Kanunu gereğince Trakya'da üretilen üzümlerden eskiden olduğu gibi şarap imal ve ihracına müsaade edilmeyecek olursa aşağı yukarı elli altmış milyon okka üzümün çürüyüp mahvolmasına ve istilacı düşmanın baskı ve zulmü altında senelerce inlemiş, birçok kaynakları ve hayatı imha esilmiş ve hayvanları sürüp götürülmüş olan Trakya halkının bin zorlukla sarf ettikleri emek ve masraf heba olmakla beraber yegane gelirleri ve refahları olacak paranın da ellerine geçmesine kasten mani olunacak ve milletin hazinesi de zarar etmiş olacaktır. Binaenaleyh bağcılarımızın ürettikleri üzümlerden eskisi gibi Hükümetin denetimi altında şarap imal ederek dışarıya ihraç eylemeleri imkanının temini için İçki Yasağı Kanununun birinci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi- 115

116 ni teklif eyleriz. 1 Eylül 1923 Tekirdağ Mebusu Cemil ve 3 arkadaşı Madde 1. Türkiye'de içki imali ve dışarıdan ithali yasaktır. Bağcılık mıntıkalarda memleket dışına satılmak üzere içki imaline müsaade olunur. TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanması Kanununun yayınlandığı tarihten bugüne kadar yapılan tatbikat ve tecrübelere göre kanunun esas maksadını temin etmek, Türkiye'nin bazı mıntıkalarındaki mahvolmak üzere olan üzüm bağlarının hayatını kurtarmak ve bütçemize senelik beş milyon lira miktarında tahmin edilen geliri kazandırmak için Hükümetçe teklif olunan kanun tasarısı bazı değişikliklerle Komisyonumuzda kabul edilmiştir. İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesine dair Çatalca Mebusu Şakir Bey ve arkadaşlarının teklifi ve keza Tekirdağ Mebusu Cemil Bey ve arkadaşlarının değişiklik teklifi mahiyeti, mesele itibariyle Hükümet teklifinde benzer bulunduğundan, onların da tasarı ile birleştirilmesi uygun görülmüştür. İçki vergilerinin artırılması ve değiştirilmesi hakkında Komisyonumuzca tanzim edilen aşağıdaki kanun maddeleri, bir defa da Bütçe Komisyonu tarafından müzakere edilmek üzere takdim kılınmıştır. Mali Kanunlar Kom. Reisi Ferit Raportör Üye Ahmet Hilmi 116 Katip Üye Halil - Sağlık, sosyal, adli faydaları belli olan ve asayişin düzelmesine katkıları olan İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesine muhalifim. (Tevfik Fikret) -Mahzurlarının aksine bilhassa suçların önlenmesinde tesirli olduğu tecrübelerle belli olan İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesine muhalifim. (Osman Niyazi) İÇKİ VERGİSİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR OLAN 8 OCAK 1920 TARİHLİ KARARNAMEDEKİ VERGİNİN ARTIRILMASINA VE İÇKİNİN YASAKLANMASI KANUNUNUN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR KANUN TASARISI Madde 1. 8 Ocak 1920 tarihli kararnamede yer alan ispirto ve meşrubatın vergisi dört misli artırılmıştır. 8 Ocak 1920 tarihli kararname ile bu kanuna göre alınması lazım gelen vergi farkı Hazineye aittir. Madde 2. Bu kanunun yürürlüğe girdiği günden itibaren on beş gün içinde ispirto ve meşrubatı ellerinde bulunduranlar, miktarını beyanname ile Maliyeye veya Düyunu Umumiye İdaresine haber vermek ve bunların imalinde veya

117 alınmasında yürürlükte olan kanuna göre hesaplanmış olan vergi ile bu kanunda belli olan vergi farkını ödemekle mükelleftirler. Madde 3. Eski maddede yazılı müddet içinde beyanname verilmediği veya verilen beyannamede gösterilen miktardan fazla ispirto ve meşrubat tespit edildiğinde bunlar kaçak sayılarak bu kanun gereğince alınması gereken verginin iki katı vergi alınacaktır. Madde 4. Kaçırılan bir kat verginin beşte biri el koyan memura ve ikisi ihbar edenler varsa onlara mükafat olarak verilir. Madde 5. Dışarıdan ithal edilen içkilerin gümrük tarifeleri üzerinden on iki misli nispetinde vergi alınır ve eskiden olduğu gibi içeride imal olunan ispirto ve meşrubattan ayni nispet ve derecesinde vergi alınır. Madde 6. Türkiye dahilinde umumi meyhane açılması, alenen içki kullanılması ve alenen sarhoşluk yasaktır. Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine yüz liradan bin liraya kadar para cezası veya üç aydan iki seneye kadar hapis cezası verilir. Alenen içki kullananlar on liradan yüz liraya kadar para cezası ve aleni sarhoşluğu görülenler elli liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Ancak Hükümetçe tayin edilen ve ayrıca Hazineye harç vererek izin vesikası alan lokanta ve benzeri yerlerde, içinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermeyen bira ve likör gibi içkilerin kullanılması uygundur. Madde Eylül 1920 tarih ve 22 numaralı Kanunun üçüncü maddesi değiştirilmiş ve diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Madde 8. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer Madde 9. Bu kanunun yürürlülüğü İçişleri, Adalet ve Maliye vekillerine aittir. TBMM Başkanlığına İçkinin Yasaklanması Kanununun şiddetle tatbikiyle, bu Kanunun değiştirilmesi ve İslam adabına muhalif harekâta mani olunması hususunda Trabzon ve Bayburt telgraflarıyla, İzmir'den gelen beş yüz küsur imzalı dilekçenin dikkate alınmak üzere kanunun değiştirilmesi hakkında daha evvel de başka yerlerden verilen tasarı ve tekliflerle beraber müzakere edilmek üzere ait olduğu komisyona havalisini teklif eylerim. 4 Kasım 1923 Erzurum Mebusu Ziyaeddin 117

118 Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclisi Reisliğine İşgallerden kurtarılan memleketimiz, tabiatı, arazisi ve iklimi itibariyle dünyanın en nefis ve kuvvetli üzümlerini yetiştirmeye uygun memleketlerinden biridir. İktisadi sahada üzümlerden yapılan şaraplar her ne kadar birinciliği alamamakta ise de bunun hakiki sebebi üretimde fenni şartlara uyulmamasından başka bir şey değildir. Bu mali servetimizden en çok faydalanan halk, asırlardan beri devletin refah ve imkanlarından faydalanarak yaşayan ve haince emelleri ile Türkiye'nin çöküntüye uğramasına sebep olan Rumlardı. Şarapçılıkla kazandıkları servetlerin büyük kısmını Yunanistan'ın ilerlemesi ve gelişmesi için kullanmış olan bu halkın, memlekete ve bu vatanın öz evladı Türklere ne büyük fenalıklar yaptıkları ortadadır. Bir çok milyon kilo şarap üretiminden memleketimize ve özellikle hain Rum azınlığının eline geçen servet dikkat olunduğu gibi bunun kaybı milli iktisadımızın kaybı olacaktır. Bu büyük üretim ve ihracatın tanzim ve tertibinden en fazla memleketin hakiki sahibi olan Türklerin istifade etmesi, Cumhuriyet Hükümetimiz için pek büyük bir gaye teşkil etmektedir. İçkinin yasaklanmasının Yunanistan'a ne kadar yaradığı bellidir. İçki Kanununun değiştirilmesinin bütün memleketin üzüm ve şarap üreticilerinin ve bilhassa halen iki buçuk milyon kilo şaraba sahip olan Şirketimizin alakadar bulunacağı tabii olduğundan aşağıdaki hususları ifade etmek isteriz. 1. Şirketimiz milli ve anonim olup memleketimiz iktisadi hayatı ile alakadar olan ortaklarımız en münevver tabakasından ve şehit yakınlarından olan bir milli ticari müessesedir. 2. Şirketin İdare Heyeti ve hissedarları, iktisadi hayatımızın gelişmesini hedef almış ve gerek emekli ve gerek yerli ve muhacir ahaliye ilmi ve mali yardımları bir milli vazife bilmiş olduğundan zenginleşmeye müsait olan bağlarımızın çoğalmasına, meyveliklerin ıslahına ve şarap çeşitlerinin fen ve tecrübe dairesinde iyileştirilmesine gaye kabul etmiştir. 3. Memleketimizde bu ürünlerin kalitelerinin artması, dışarıdan gelecek olan şarap, ispirto, konyak gibi ürünlere karşı rekabetle mümkündür. Milli Hükümetimizin himaye ve yardımları olduğu takdirde şirketimiz bu rekabeti yapmaya hazırdır. 4. Şirketimiz daha önce Rumlar tarafından üretilen elli milyon kilo şarabın üretilmesine taahhüt etmektedir. 5. Şirketimiz Edirne, Kırklareli, Çatalca, Tekirdağ, Silivri, Mürefte, Şarköy ve Gelibolu'dan başlayarak Erdek ve havalisi üzüm ve incir memleketi olan İzmir- 'imiz ve Anadolu'nun üzüm ve diğer meyve yetiştirmeye uygun mıntıkalarında köylüler ile birlikte üretimi çoğaltmaya ve halka lazım gelen yardımları göster- 118

119 meye hazırdır. 6. Her Türk üreticisi şirketimizin tabii üyelerinden sayıldığı için, şirketimiz tarafından kendilerine her türlü kolaylık gösterilecektir. 7. Şirketimiz tarafından fidanlıklar yetiştirilecek ve ortaklarına ücretsiz dağıtılacak, aşıları da ücretsiz yapılacaktır. Şirketimiz bu müracaatıyla imtiyaz veya tekel talebinde bulunmuyor. Asıl maksadımız memleketin en mühim iktisadi faaliyeti olan bu sahada fiili bir şekilde bir umumi hizmette bulunmak ve dolayısıyla ortaklarının sermayelerini artırmaktır. İsteklerimiz, iktisadi hayatımızın gönlümüzden geçtiği gibi gelişmesine katkıda bulunmaktır. Milli Hükümetimizce birçok tedbirlerin alınmasına bağlı ve gerek şirketimizin ve gerek milli üreticilerin, Rum ve Yunanlıların müthiş rekabetine karşı gelebilmek için mümkün olabileceğinden İçki Kanununun Yüce Meclisinizde kararlaştırıldıktan sonra ortaya çıkacak kanuni vaziyete göre Şirketimiz tarafından arz ve izah olunduğu gibi ortaya çıkacak hizmetlere hazırız. Milli Hükümet tarafından ne gibi esaslar ve şartlara göre müsaade olunabileceği hususlarının tespiti için uzmanlar tarafından bir heyet tayiniyle Şirketimiz ile bu hususta müzakere ile Şirketimizin bu sahada haiz olacağı müsaade ve salahiyetine göre lazım gelenlere emir ve havale buyrulmasını ve müzakerelere başlamak üzere salahiyetli temsilcilerimizin hazır ve Hükümetimizin emirlerine amade bulunduğunu arz eyleriz. 28 Kasım 1923 TBMM Başkanlığına 119 İstanbul Emekli Askerler A.Ş. Reisi Emekli Eczacı Albay Mehmet Tevfik İçki vergisinin değiştirilmesi hakkındaki 8 Ocak 1920 tarihli kararnamede yer alan verginin artırılmasına ve İçki Yasağı Kanunun değiştirilmesine dair Hükümet tarafından takdim edilip Mali Kanunlar Komisyonunun raporu ile değiştirilen Kanun Tasarısı, Çatalca Mebusu Şakir Bey ve arkadaşları ile Tekirdağ Mebusu Cemil Bey ve arkadaşları tarafından verilen kanun teklifleri, İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesi aleyhinde Trabzon, Bayburt ve İzmir'- den gelip Erzurum Mebusu Ziyaeddin Efendinin önergesiyle Komisyonumuza havale edilen telgraflar mütalaa ve tetkik olundu. Arz olunan sebeplere göre, İçkinin Yasaklanmasına dair kanununun değiştirilmesi ile içkinin tekel eliyle idaresi hususunun, 1924 Senesi Bütçe Kanununa alınması, Komisyonumuz tarafından uygun görülmüş ve bu husus Bütçe Kanununun 7.Maddesiyle teklif olunmuştur. 4 Şubat 1924 Bütçe Komisyonu Reisi Reşat Raportör Üye Saraçoğlu Şükrü Kâtip Üye Saraçoğlu Şükrü

120 BESİM ATALAY BEY (Aksaray): Arkadaşlar, Dördüncü Murat'ın ne kadar zalim, ne kadar hunhar, ne kadar şiddetli olduğunu bilirsiniz. Revan fethine gidiyordu. Tütünü şiddetle yasak etmişti. Niğde yakınlarında Narezen Çayı denilen yerde ordusunu durdurmuş istirahat ediyordu. Gece gezerken görüyor ki bir asker sigara içiyor. O askeri derhal astırıyor ve iki omzuna da iki mum diktiriyor. Mumlar tabii yanıyor. İşkencenin derecesine bakınız. Başına bir de nöbetçi dikiyor, bunu bekle oğlum diyor. Bütün ordu, bilir ki dumanlı içecekler yasak edilmiştir. Fakat ne oluyor beyler, biliyor musunuz? Dördüncü Murat oradan ayrılıyor, nöbet bekleyen asker sigarasını orada asılmış olan askerin omzundaki yanan mumdan yakıyor. (gülüşmeler) TUNALI HİLMİ BEY (Zonguldak): Dördüncü Murat ne yapıyor acaba? BESİM ATALAY BEY (Devamla): Arkadaşlar, birtakım yasaklar vardır ki bunların tamamen yeryüzünden kaldırılması imkan dahilinde değildir. Pekala bilirsiniz ki şarabın haram edilmesinde birtakım dereceler vardır. Evvela şarap, "Siz sarhoş olarak namaz kılmayın."...şeklinde kısmen yasaklanmıştır. Hikmete bakınız arkadaşlar, senelerden beri şaraba alışmış olan bir millete birdenbire, "Sen içme, sana haramdır."...denmiş olsaydı tabii bunu kaldırmak imkansızdı. Mevla'mız bunu bildiği içindir ki bu vahiy bu şekilde olmuştur. Sonra arkadaşlar, bir kere edebiyatımızı açınız, hele bugünkü neslin tesirinde bulunduğu edebiyatı, dünkü güne kadar sürüp gelen malum şiirini, senin tarzına, senin edebiyatına, senin ruhuna tamamen girmiş olan halis ve berrak şarabı birdenbire nasıl atıp çıkaracaksın? (gülüşmeler) Bu tesirin altında kalmış olan bir neslin evladı birdenbire bu içkiyi terk edemezdi, arkadaşlar. Sonra bizim Nedim edebiyatı, Fuzuli edebiyatı, Nefi edebiyatı, düne kadar sürüp gelen edebiyatımız tamamen böyledir. Biz bu edebiyatın tesirinde büyümüşüz, arkadaşlar. Bunun birdenbire yıkılması atılması mümkün değildir. Ne yapalım, bunu kıyamete kadar içelim mi? Hayır, buna da taraftar değilim, içmeyelim. Fakat herhalde bir yere tohum atmak ve tohumun yeşermesini, yükselmesini beklemek için o arazi içerisinde işlemek lazımdır. Herhalde bunun şiddetli bir şekilde yasak edilmesinden evvel, ressamlar, hatipler, şairler, yazarlar bu yola dökülmelidir. Ressamlar sarhoşluğun neticesini, sarhoşluğun aile hayatındaki, şahsın hayatındaki yaptığı tesirleri göstermelidir ve bu her tarafta teşhir edilmelidir. Sinemalar buna katılmalı, hatiplerimiz bu yola dökülmeli, bütün fenalığını göstermelidir. Sonra yazarlarımız güzel hikayelerini, güzel yazılarını bunun için yazmalıdır. Zannederim ki ancak bu şekilde yasak edilebilir. Aksi halde üç seneden beri tecrübe ettiğimiz neticeyi vermekten başka hiçbir netice vermez. Arkadaşlar, her köşe başında bir meyhane açıldı, bunu inkar eder misiniz? Biz köylünün bulgurundan, parçalanmış sarığından bile vergi aldığımız halde neden Memleketin herhangi bir köşe- 120

121 sinde bir meyhane açılsın, para kazanılsın da biz bundan bir miktar vergi alarak memleketin iktisadi hayatına, sağlığına, maarifine, neden beş on para ayırmayalım? Bunu yapsak günah mı olur ve bunu daha makul ve fenni bir şekle koysak daha iyi olmaz mı? Şimdi bir çok rakı imal ediyorlar ve içerisine anatol 1 isminde fena bir şey katıyorlarmış. Bu doğrudan doğruya açık olarak üretilen rakılardan daha fazla sağlık üzerinde kötü tesir yapıyormuş. Memleketin sağlığını düşünüyorsak bunu bu şekilde kurtaralım. Daha makul, daha fenni bir şekle sokalım arkadaşlar. "Humlar şikeste cam tehi yok vücud-ı mey Kıldın esir-i kahve bizi hey zamane hey!" 2 Bunun önü alınamamış, önüne geçilememiş arkadaşlar. Her türlü şeytani ve hile yollarını bilmenin çareleri kolaylıkları arttığı bir zamanda tenceresinde ısıtır kapağında yer misalinden, tenceresinde çıkarıyor, kapağında içiyor arkadaşlar. Bu adamcağız hayat benimdir, ister zehirlerim, ister öldürürüm sen ne karışırsın, diyor. Arkadaşlar hayatımız adına mutlaka vaziyete bir nihayet vermemiz icap ediyor. Yoksa memleketimizde bugünkü neslin ve yetişecek neslin büyük bir kısmına kendimiz kötülük etmiş olacağız. Memleketimizde yüz binlerce meyve ağaçları var ve bilhassa incirin, üzümün adi türleri vardır ki bunlardan hiç istifade edilmiyor. Maraş havalisinde, Antep havalisinde milyonlarca okkalık cibre denilen yabani üzüm oluyor. Bunlar atılıyor, bunlardan istifade edilmiyor. Eğer bu şekil ile bir hükümet tekeli kurulacak olursa herhalde oralar bu sanayiden istifade edecektir. Bundan memleket iktisaden de istifade edecektir. Buna inkar edemeyiz ki memleketin bazı memurları ve bazı kendisini tanıyan ve kendisini bilen eşrafı bile içkiye alışmış, içiyor, fakat gizli içiyor, saklı yapıyor, kaçırıyor, kaçırtıyor. Hülasa memleketin kanununa karşı geliyor. Binaenaleyh biz bunu değiştirecek olursak herhalde ahlaken memleketin faydasına olur. Ben bu kanunun değiştirildiği şekilde kabulünü teklif ediyorum. ZİYAETTİN EFENDİ (Erzurum): Tasarının tamamı hakkında önerge verdik. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Zaten tamamı hakkında müzakere cereyan ediyor. Başka söz isteyen var mı? ABDULLAH AZMİ EFENDİ (Eskişehir): Efendim, Birinci Büyük Millet Meclisinin milletin faydası hakkında diktiği abidelerden birisi de İçki Yasağı Kanunudur. Bu- 1 Anason olmalı. 2 "Küpler kırık, kadehler boş, şaraptan eser yok! Hey zaman, bizi kahvenin esiri eyledin." Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa'dan İstanbul'a fıçılarla içki getiren gemileri tespit ettirerek, İstanbul sularında hepsini yaktırdı ve batırdı. Hiç şüphesiz bu durum içki bağımlılarının şevkini kırdı. Dönemin şairlerinden biri, içkiyi bırakarak artık kahvenin esiri olduklarını dile getiren şiirin bir kıtası. ( 121

122 gün en medeni memleketlerde bile insanlığa yaptığı tahribattan dolayı yasaklandığı halde, tatbikindeki müsamahadan dolayı bu kanunu ortadan kaldırmaya kalkmak bilmem ne dereceye kadar uygun olur. Bütün tıp alimleri insanlığı tahrip ettiği hakkında aynı fikirdedir. Sorarım, bu kanununun tatbikinden beri memleket içerisindeki, şehirler içerisindeki birtakım hadiseler yok derecesinde azaldığını hiç kimse inkar edemez. Ahlak üzerindeki tesirini, suç işleme üzerindeki tesirini, insanlığın tahribi, hatta gelecek neslin alkolik adamlardan gelecek olan nesil hakkındaki tahribatı hiç kimse inkar edemez. Çünkü tıp bunu ispat etmiştir. Bugün Amerika'da da yasaklanmasına çalışıldığı bir zamanda Birinci Millet Meclisinin diktiği bu abideyi yıkmaya kalkışmak zannederim bu Meclis için büyük bir şeref olmasa gerektir. İnsanlığın iyiliği için birtakım müesseseler icat edildiği bir zamanda bugün Sağlık Vekaletini vekalet olarak teşkil ediyoruz, niçin? Bütün memleketin sağlığı hakkında tedbir alsın diye. İçkinin yapacağı tahribat, sağlayacağı gelirden belki yüz misli fazla olup olmadığını yine hekimlerden sorarım? Burada beyanatta bulunsunlar. Yalnız denilebilir ki bu şimdiye kadar tatbik edilememiştir. Efendiler, her kanun böyledir. Kanunu tatbikte müsamaha yaparsanız, kanun tatbik edilemez. Bu kanun mevcut olduğu halde içki imal ediliyormuş. Efendiler, yapılan kanunların menfaati daima ilerisi için düşünülür. Buna alışmış bunu kendisine menfaat edinmiş kimseler bunu tedarik edebilir. Fakat tedarikinde müşkülat olduğunu görürse, elbette gelecek nesil müşkülatlı bir şeye alışamaz. Gelecek nesli bundan uzaklaştırmak için en iyi bir tedbirdir. Bunun herhangi bir noktasını yıkmak, herhangi noktasını atmak, bu kanunu tamamıyla yıkmak demektir. Yani bir kısmını değiştirmekle, o kanunun diğer kısımlarını muhafaza etmiş olmayız. Binaenaleyh hulasa olarak şunu arz etmek isterim ki zararları tıbbi olarak bilindiği halde, bugün bir abide olarak Birinci Büyük Millet Meclisinin dikmiş olduğu bu kanunu ortadan kaldırmayınız. Efendiler, elinizi vicdanınıza koyunuz, gerek memleketin menfaati, gerek hisleriniz itibariyle bunun hakkında oy verirken, memleket hakkında vereceği zararları ölçerek oyunuzu kullanınız. Binaenaleyh ben bu kanunun reddini teklif ediyorum. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, Erzurum Mebusu Ziyaeddin Efendi ile arkadaşları tarafından verilen bir önerge vardır, okuyacağız. TBMM Başkanlığına İçki yasağını kaldırmak için hazinenin zor durumda bulunduğu ve bu kanunun tamamıyla tatbik edilemediği iddiası kadar bir sebep düşünülemez. Evet Düyunu Umumiye istatistiklerine göre yasaktan dolayı senede bir milyon iki yüz bin lira kadar bir vergi alınmıyormuş. Fakat cinayetlerin yüzde sekseni sarhoşluğun sebep olduğu cinnet yüzünden işlenmekte, hapishane ve hastanelere yapılan masraf düşünüldüğünde bu o kadar önemli değildir. İçki yüzünden halkın sağlık ve ahlakının uğradığı manevi zararları, içki vergisinin kaybı ile mukayese edilemeyecek kadar fazla olduğunu takdir etmeyecek hiçbir fert bulunamaz. İçki Yasağı Kanununun, milli mücadelemizin zaferle neticelenme- 122

123 sindeki payı çok fazla olmuştur. Bu kanunun ilanı ile Büyük Millet Meclisinin İslamiyet'e riayetkar olduğu kanaatini uyanarak bütün halkı Milli Hükümet etrafına toplamıştır. İçki içmek zevkinden mahrum kalan bazı kimseler bu kanunun kaldırılması veya değiştirilmesiyle memnun edilebilirse de milyonlarca halkı Milli Hükümetimizden soğutacağı şüphe edilemez. Kamuoyu ve maneviyat üzerine hiçbir kuvvetin üstün gelemeyeceği de dikkate alınmalıdır. İçki Yasağı Kanununun tamamıyla tatbik edilemediği ve içki kaçakçılığının arttığı meselesine gelince, eğer Hükümet kanunları tatbik etme kudretine sahip değilse yalnız bu kanunu değil diğer kanunları da tatbik edemiyor veya edemeyecek demektir. O halde yapılacak iş Hükümetin tatbikinden aciz kaldığı kanunları kaldırmak ve değiştirmek değildir. Hükümet, Millet Meclisince kabul edilmiş filan kanunu tatbik edemiyor demek, hem Hükümetin aczini ve hem de Hükümet kavramının bizde henüz anlaşılamadığını ilan ve itiraf etmekten başka bir şey değildir. İşte görülüyor ki hangi noktadan muhakeme edilirse edilsin, bu kanununun ne kaldırılmasını ve ne de değiştirilmesini mazur gösterecek en ufak bir sebep yoktur. Şer'an, aklen, tıbben yasak olan ve bugün medeniyet aleminin tasdik ve ilanında birleştiği içki belası memleketimizde azalmış iken sarhoşluk ve onun bütün kötü neticelerini yeniden ortaya çıkarmak, yüce vatani menfaatlerle izah edilemez. Bundan dolayı bu kanunun şiddetle tatbikini ve bu hususta ihmali görülen memurların en şiddetli bir şekilde cezalandırılmalarını, İçki Yasağı Kanununun değiştirilmesine ait tasarının reddini teklif eder ve bu teklifimizin ad okuyarak oya konulmasını talep eyleriz. Erzurum Mebusu Ziyaeddin ve 27 arkadaşı ALİ SAİP BEY (Konya): Reis Beyefendi, Ziyaeddin Efendi önergesini izah buyursunlar da anlayalım. AHMET HAMDİ BEY (Bozok): Önerge pek açıktır, lüzum yok. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, netice itibariyle maddelere geçilip geçilmemesini ad okuyarak oya koyacağım. Maddelere geçilmesi kabul edilirse o zaman bu önerge reddedilmiş olur. RAİF EFENDİ (Erzurum): Önce önergeyi oya koymalısınız. Tasarının reddini teklif ediyoruz. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, o demektir. Maddelere geçilmesini kabul edenler beyaz, etmeyenler kırmızı oy pusulası vereceklerdir. (Ad okuyarak oylama yapıldı, oylar toplandı, sayıldı ve...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, İçki Kanununun değiştirilmesine dair olan kanun tasarısı ve tekliflerinin maddelerine geçilmesi hakkındaki oylama neticesini 123

124 arz ediyorum. Oylamaya katılanlar 126, kabul 88, ret 35, çekimser 3. (çoğunluk yok sesleri) Oy vermeyenler vardır. Bir çok arkadaşlar oy vermeden gitmişlerdir. HACİM MUHİTTİN BEY (Giresun): Komisyon odaları doludur, arkadaşlar orada ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, toplantı yeter çoğunluğumuz olmadığından celseyi tatil ediyorum. 1 (Bir gün sonra 8 Nisan 1924 tarihindeki oturumda...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Dün yapılan oylamada karar yeter sayısına ulaşılamamıştı. Bugün ikinci oylamayı yapacağız. Maddelere geçilmesini kabul edenler beyaz, etmeyenler kırmızı oy vereceklerdir. Oylamada bulunmayanlardan İç Tüzüğe göre maaş kesinti cezası yapılacaktır. Oylama başlamıştır. (Ad okuyarak oylama yapıldı, oylar toplandı, sayıldı ve...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, İçki Kanununun değiştirilmesine dair olan Kanun Tasarısı ve tekliflerinin maddelerine geçilmesi hakkındaki oylama neticesini arz ediyorum. Oylamaya katılanlar 144, kabul 98, ret 41, çekimser 5. Binaenaleyh kanunun maddelerine geçilmesi çoğunlukla kabul edilmiştir. Birinci maddeyi okuyoruz. ( ve 5. maddeler okundu, maddeler hakkında söz alan olmadı, değişiklik önergeleri verilmedi ve bu ilk dört madde aynen kabul edildi.) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Altıncı maddeyi okuyoruz. Madde 6. Türkiye dahilinde umumi meyhane açılması, alenen içki kullanılması ve alenen sarhoşluk yasaktır. Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine yüz liradan bin liraya kadar para cezası veya üç aydan iki seneye kadar hapis cezası verilir. Alenen içki kullananlar on liradan yüz liraya kadar para cezası ve aleni sarhoşluğu görülenler elli liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Ancak Hükümetçe tayin edilen ve ayrıca hazineye harç vererek izin vesikası alan lokanta ve benzeri yerlerde, içinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermeyen bira ve likör gibi içkilerin kullanılması uygundur. ZEKİ BEY (Gümüşhane): Efendim, ben esas itibariyle içkinin aleyhindeyim. Yalnız bu altıncı maddede suiistimale sebep olacak bir şey vardır. Bir kanun yapılırken ya hep, ya hiç olmalıdır. Nitekim İstanbul'da ve hatta civarımızda görüyoruz ki kanunlar mevcut fakat sıfırdan başka bir şey değildir. Burada diyoruz ki Hükümet tarafından verilecek vesika üzerine ve lüzum gösterilecek yerlerde likör, bira gibi içki- 1 TBMM Zabıt Ceridesi (7 Nisan 1924), 2.Dönem, c.8, s , 124

125 ler kullanılabilecek. Fakat bunlar nerelerde satılacak? Bunda kesinlik olmalı. Bu kanun çıkartıldığı vakit İstanbul'daki esas gaye başka idi. Ne yazık ki kanun suiistimal edildi. Bundan yine içimizdeki Rumlar son derecede istifade edeceklerdir. (çok doğru sesleri) Onun için Yüce Heyetinizden çok rica ederim, bu kanunu açık ve net bir şekilde çıkarsınlar. NAİM HAZIM EFENDİ (Konya): Bu ifadeden anlaşıldığına göre bu, kaçamak noktasıdır. Rica ederim vicdanınıza ve dininize, insanlığınıza müracaat ediyorum. Arkadaşlar, memlekete zararlıdır diye üç yüz medresenin binlerce dershanesi kapandığı bir zamanda, yine memleketin sinesinde böyle binlerce birahaneler, meyhaneler açmayalım. Bunun için bir teklif yapıyorum, kabulünü rica ederim. ZEKİ BEY (Gümüşhane): Gelecek nesillere Meclisinizin bir yadigarıdır. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Bozok): Efendim, ben de maalesef bundan dolayı müteessirim. Çünkü geçen devrede böyle bir kanunu çıkaran bir arkadaşınız, bu devrede buna şahit olduğundan dolayı teessüf eder. Yalnız bu kanunla içki kullanmaya müsaade ediliyor ama şurada bir fıkra vardır ki aleni sarhoşlar burada ceza görür, diyor. Buraya hiç olmazsa bundan cüret alan memur bari aleni sarhoş olarak vazife başına gelmesinler. Zaten içeceklerdir. Fakat sarhoş olarak vazifesi başına gelmesinler. Binaenaleyh bir memurun, bir amirin sarhoş olduğunu gören bütün memurlar, tabiidir ki onu taklide kalkarlar. Onun için ben "resmi sıfatı olanlar, memurluktan ihraç olunur" ifadesinin maddeye eklenmesini teklif ediyorum. (uygundur sesleri) Gece içsin, fakat hiç olmazsa gündüz vazifesine sağlam gelsin. HAMDİ BEY (Ordu): Memurlardan meyhanecilik eden olursa... SÜLEYMAN SIRRI BEY (Bozok): Onu da siz teklif ediniz varsa. HAMDİ BEY (Ordu): Var, var, mesela Ankara Polis Müdürü. REŞİT AĞA (Malatya): Efendiler, Yüce Heyetinizin malumudur ki eski kanun yapıldığı vakit, rakı içen memurlar memuriyetten ihraç olunacak, derken açıktan açığa içiyorlar. Şimdi de bu kanunu yaptıktan sonra şu noksandır, bu noksandır diye aramak lüzumsuzdur. Binaenaleyh bunun için aleni şekilde rakı içilmeyecek, meyhane açılmayacak demek, Yüce Heyetinizi kandırmak içindir. Hakikat bundan ibarettir. Konyak içeceklerdir, şunu içeceklerdir demek boştur. Açıktan içeceklerdir, denmelidir. Bilirsiniz ki efendiler, eskiden o kanunları yaptığınız vakit, paraya o kadar ihtiyacımız vardı ki para basmak imkan haricinde idi, borçlanma katiyen yoktu, buna rağmen o kanun kabul edilmiş, bir milyon, iki milyon lira kadar alınacak vergi feda edilmişti. Hükümet kanunu para için, bilmem ne için yapmaktansa, milletin yardımlarına müracaat etseydi daha iyi idi. Mademki bu kanunu kabul edeceğiz, bilmem konyak nerelerde satılacakmış, şöyle olacakmış, böyle olacakmış, bunların aslı ve esası yoktur. Aleni olarak içecekler ve meyhaneler açılacaktır, bunlar hiçtir. 125

126 AHMET SÜREYYA BEY (Karesi): Efendim, maddede "umumi meyhaneler" diye bir kayıt vardır. Yani meyhanelerin umumisi, hususisi yoktur ve kadeh ile içki satılan her yer meyhanedir. Kanunun maksadı zannediyorum ki budur. Onun için "umumi" kelimesinin kaldırılmasını teklif ederim. Ayrıca "Türkiye dahilinde" ifadesinden sonra, "ruhsatsız içki imali" ifadesinin de eklenmesi lazımdır. Böyle bir kayıt lazımdır. SABRİ BEY (Saruhan): Efendim, suç ile cezanın birbirine uygun olması bir hukuk kaidesidir. Bu maddeyi tetkik edecek olursak görürüz ki bu dikkate alınmamıştır. "Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine yüz liradan bin liraya kadar para cezası veya üç aydan iki seneye kadar hapis cezası verilir." deniliyor. Hiç kimse ister mi ki yüz liraya karşılık üç ay hapis yatsın. Demek ki aciz olan bir adam geçimini temin etmek için küçük bir dükkan açmış oradan ailesinin ihtiyaçlarını temine çalışıyor. Belki kanununu bilmiyor. Denecek ki kanunlar Resmi Gazetede yayınlanınca herkesin bilmesi gerekir. Hukuki olarak öyledir, fakat tatbikatta bunun bir çok misalleri görülüyor, zorlukları görülüyor. Bir biçare aciz, geçimi için bir dükkan açıyor ve kanunu bilmeden cezaya maruz kalıyor. Yüz lira isteniyor, parası olmadığından dolayı üç ay hapse mahkum oluyor. İstirham ederim, müsaade buyurunuz, söylediklerim makul değilse bir kere dinleyiniz. Bu sebeple bir kere cezalarda nispeti uygun değildir. Yüz lira için adam üç ay mahkum olamaz. HALİL BEY (Zonguldak): Ceza yerine nasihat koyalım. SABRİ BEY (Devamla): Efendiler, Yüce Heyetinizin vicdanlarınıza müracaat edeyim. Bilirsiniz ki cemiyetlerde bir çok husus vardır ki onların mantıken, aklen yahut bazı tedbirlerle önüne geçilemez. Bugün içki kullanma o hale gelmiştir ki bir sağlık ihtiyacı ve bir sosyal ihtiyaç halini almıştır. (neden sesleri, gürültüler) Hakikat budur efendiler, istediğiniz kadar inkar ve itiraz ediniz, hakikat budur. (gürültüler) İnsaf buyurunuz, hakikat hakikattir. Öyle kimseler vardır ki ayaklarına zincir vursanız, dayak atsanız, ellerini bağlasanız muhakkak o adam iki yudum içkiyi ağzına alacaktır. Eğer bunu yasaklayacak olursanız hiç şüphesizdir ki o adam hastadır, sakattır, cemiyete zararlıdır. İnsaf buyurunuz soruyorum, demin mesela bir memur bahis mevzu oluyordu. On iki saat makine başında çalışmış yahut sekiz saat kaleminde başını yormuş bir memur, çıkmış zayıf ve kansız kalmış. Bütün hayati kuvveti durmuş çıkıyor, ağzına iki kadeh rakı alacak... (gürültüler) İsaf buyurunuz, halbuki biçarenin yorgun ve kansız kaldığı için içiyor. Başka bir adam bir okkadan anlamaz, sarhoş olmaz, ama bu adam bir kadeh rakı ile biçare sendelemeye başlar. Şimdi bu biçare memuru bir sene hapsediyorsunuz, mahkum ediyorsunuz. Bir sene hapis, rica ederim hissi düşünmeyelim. Nasıl olur ki bu biçare memur, sabahtan akşama kadar çalışmış, akşam üzeri geçerken bir arkadaşının evinde iki kadeh rakı içiyor. O iki kadeh rakı, sarsılan bütün asabiyesini, bünyesini rahatlatıyor. Demek başka bir şeyden değil, sosyal ve hayati ihtiyaçtan dolayı içiyor. Şimdi bu adama diyoruz ki gel, üç ay hapis yat. Ben Yüce Heyetinizin vicdanından, adaletinden eminim ki katiyen bu cezalar adaletli olamaz. Bu cezalar katiyen kabul 126

127 olunamaz ve burada adaletin icap ettirdiği şekilde bu cezalar değiştirilmelidir. Bu hususta bir de önerge takdim edeceğim. ZEKİ BEY (Gümüşhane): Yani memurlara hiç ceza vermeyelim mi? Memurlara resmen müsaade edelim de alenen içsinler, bunu mu istiyorsunuz? ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, başka söz isteyen yoktur. Önergeler okunacaktır. (Dört değişiklik önergesi okundu, oylandı ve reddedildi. Sıra diğer önergelere geldi...) TBMM Başkanlığına Altıncı maddenin "Türkiye dahilinde" cümlesinden sonra "ruhsatsız içki imali" kaydının ilavesini ve birinci satırdaki "umumi" kelimesinin kaldırılmasını teklif ederim. Karesi Mebusu Ahmet Süreyya ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Bu önergeyi itibara alanlar lütfen ellerini kaldırsın. İtibara alınmıştır. İHSAN BEY (Cebelibereket): Reis Beyefendi, bunu yapmak serbest, satmak serbest, o halde içmesi ne olacak? Nerede içilecek? (gülüşmeler) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Altıncı maddeyi okuyoruz. Efendim, affedersiniz Saruhan Mebusu Sabri Bey'in önergesi de var. Müsaadenizle okuyayım, efendim. TBMM Başkanlığına Konuşmamda arz ettiğim sebepten dolayı, "yüz liradan bin liraya kadar" yerine "on liradan beş yüz liraya kadar" ifadesinin, "üç aydan iki seneye kadar" yerine "bir haftadan bir seneye kadar" ifadesinin ve "sarhoşluğu görülenler elli liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir aydan bir seneye kadar" yerine "sarhoşluğu görülenler beş liradan elli liraya kadar para cezası veya üç günden bir aya kadar" ifadesinin konularak, maddenin bu şekilde değiştirilmesini teklif ve rica eylerim, efendim. Saruhan Mebusu Mehmet Sabri ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Altıncı maddenin bu şekilde değiştirilmesini uygun görenler lütfen ellerini kaldırsın. Önerge itibara alındı efendim. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Bozok): Hayır efendim, alınmadı. Efendim şüphelendik. Ayağa kalkalım, tekrar oya koyunuz. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, ben başka sayıyorum, katip beyler başka sayıyor. Tekrar sayacağım, efendim. 127

128 SÜLEYMAN SIRRI BEY (Bozok): O halde ad okuyarak oya koyma hakkınızdır, madem tereddüt var. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, bir daha oya koyacağım. Sabri Bey'in teklifini itibara alanlar lütfen ayağa kalksın. İtibar alınmıştır efendim. O halde madde şu şekli alıyor. AHMET SÜREYYA BEY (Karesi): Reis Bey, önergem var, aynı maddeye dair. HALİL BEY (Zonguldak): Ceza yerine nasihat teklif ediyorum. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, Karesi Mebusu Süreyya Bey, aaddeye bir cümle ilavesini teklif ediyor. TBMM Başkanlığına 6.Maddedeki birinci cümleden sonra, "Ruhsatsız içki imal edenlerden yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınır." cümlesinin ilave edilmesini teklif eylerim. Karesi Mebusu Ahmet Süreyya ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, birinci cümlenin nihayetine "Ruhsatsız içki imal edenlerden yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınır" cümlesinin ilavesini teklif ediyorlar. RECEP BEY (Kütahya): Reis Beyefendi, bu mesele yedinci maddede vardır. Süreyya Beyin bu teklifi ihtimal ki "imal edenlerin alet ve makinelerine el konulması" ifadesi ile kuvvetlendirmek lazım gelir ve ait olduğu madde de yedinci maddedir. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, önergeyi oya koyacağım. Ya kabul olunacak ya ret olunacak. Şu teklifi oya koymayınız diye bir şey olamaz. RECEP BEY (Kütahya): İsteğim oya koymayınız diye değildir. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Ya nasıldır? RECEP BEY (Kütahya): Ben ilaveten bir teklif yapacağım. İçki imal edenler, deniyor. Günde küçük bir damıtma aletinden bir okka rakı çıkaran adam da rakı imal eder, bir diğeri de bir imalathane açarak günde elli ton rakı imal eder. Her ikisinden de yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınırsa, imalathane sahibi olan herif beş yüz lirayı verir, yine imal eder. Binaenaleyh ruhsatsız imalin cezası varsa, o imalatı yapılan alet ve makineleri de el koymak lazımdır. Teklifim budur, bunu da kabul buyurunuz. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, o halde teklifinizi lütfen yazılı yapınız da oya koyayım. 128

129 RECEP BEY (Kütahya): Efendim, oraya ilave ediyorum. Ne var bunda? (kabul sesleri) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Böyle bir cümlenin ilavesini teklif ediyorlar. "Ruhsatsız içki imal edenlerden yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınır ve imalatta kullanılan alet ve makinelere el konur." Bu cümlenin ilavesini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir efendim. O halde altıncı madde şu şekli alıyor, okuyoruz. Madde 6. Türkiye dahilinde ruhsatsız içki imali ve meyhaneler açılması ve alenen içki kullanılması ve alenen sarhoşluk yasaktır. Ruhsatsız içki imal edenlerden yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınır ve imalatta kullanılan alet ve makinelere el konur. Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine on liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir haftadan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Alenen içki kullananlar on liradan yüz liraya kadar para cezası ve aleni sarhoşluğu görülenler beş liradan elli liraya kadar para cezası veya üç günden bir aya kadar hapis cezası verilir. Ancak Hükümetçe tayin edilen ve ayrıca Hazineye harç vererek izin vesikası alan lokanta ve benzeri yerlerde, içinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermeyen bira ve likör gibi içkilerin kullanılması uygundur. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Maddeyi bu şekilde kabul edenler lütfen el kaldırsın. Altıncı madde kabul edilmiştir, efendim. FAİK BEY (Edirne): Maliye Vekili Beyefendiden bir şey soracağım. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Sorunuz efendim. FAİK BEY (Devamla): Efendim, alkol tekeli kurmak mühimce bir meseledir. Şeklini nasıl tespit etmişlerdir? İzah buyursun, Maliye Vekili. MUSTAFA ABDULHALİK BEY (Maliye Vekili): Tekel Kanunu hazırlanmıştır. Bu kanun kabul edildikten sonra diğer kanunlar da gelecektir. Şimdiden içeride imal edilecek olan alkolü himaye etmek için müsaade istiyoruz. ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Devam ediyoruz ve yedinci maddeye geçiyoruz. (7. 8. ve 9. maddeler okundu, maddeler hakkında söz alan olmadı. 7. madde hakkında bir önerge verildi ve reddedildi. Diğer iki madde hakkında değişiklik önergesi verilmedi ve bu son üç madde de aynen kabul edildi.) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Kanunun tamamını ad okuma suretiyle oya arz edeceğim. Kabul edenler beyaz, etmeyenler kırmızı rey vereceklerdir. Oylama başlamıştır. (Ad okuyarak oylama yapıldı, oylar toplandı, sayıldı ve...) 129

130 ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): İçki vergisinin artırılmasına ve İçki Yasağı Kanunun değiştirilmesine dair olan kanunun neticesini arz ediyorum. Oylamaya katılan üye sayısı 134 olduğu için karar yeter sayısına ulaşılamamıştır ve birinci oylamada kanun kabul edilmemiştir. 94 kabul, 35 ret ve 5 çekimser vardır. 5 üyenin oyu da oy sayımından sonra verildiği için geçersiz sayılmıştır. Binaenaleyh ikinci defa oya arz edilecektir. (yarın sesleri) Tabii yarın efendim. 1 (Bir gün sonra 9 Nisan 1924 tarihindeki oturumda...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): Efendim, İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesi hakkındaki kanun tasarısının ikinci defa ad okuyarak oylaması vardır. Kabul edenler beyaz, kabul etmeyenler kırmızı rey oy verecektir. Efendim, oylama başlamıştır. (Ad okuyarak oylama yapıldı, oylar toplandı, sayıldı ve...) ALİ FETHİ BEY (Meclis Reisi): İçkinin Yasaklanması Kanununun değiştirilmesi hakkındaki Kanunun oylama neticesini arz ediyorum. Oylamaya katılan üye 132, 87 oy beyaz, 40 oy kırmızı, 5 oy da çekimserdir. Binaenaleyh ikinci defa oya arz edildiği için kanun salt çoğunlukla kabul olunmuştur. 2 İÇKİ VERGİSİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR OLAN 8 OCAK 1920 TARİHLİ KARARNAMEDEKİ VERGİNİN ARTIRILMASINA VE İÇKİNİN YASAKLANMASI KANUNUNUN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR KANUN Madde 1. 8 Ocak 1920 tarihli kararnamede yer alan ispirto ve meşrubatın vergisi dört misli artırılmıştır. 8 Ocak 1920 tarihli kararname ile bu kanuna göre alınması lazım gelen vergi farkı hazineye aittir. Madde 2. Bu kanunun yürürlüğe girdiği günden itibaren on beş gün içinde ispirto ve meşrubatı ellerinde bulunduranlar, miktarını beyanname ile Maliyeye veya Düyunu Umumiye İdaresine haber vermek ve bunların imalinde veya alınmasında yürürlükte olan kanuna göre hesaplanmış olan vergi ile bu kanunda belli olan vergi farkını ödemekle mükelleftirler. Madde 3. Bundan önceki maddede yazılı müddet içinde beyanname verilmediği veya verilen beyannamede gösterilen miktardan fazla ispirto ve meşrubat tespit edildiğinde bunlar kaçak sayılarak bu kanun gereğince alınması gereken verginin iki katı vergi alınacaktır. Madde 4. Kaçırılan bir kat verginin beşte biri el koyan memura ve ikisi ihbar 1 TBMM Zabıt Ceridesi (8 Nisan 1924), 2.Dönem, c.8, s , 2 TBMM Zabıt Ceridesi (9 Nisan 1924), 2.Dönem, c.8, s.455, 130

131 edenler varsa onlara mükafat olarak verilir. Madde 5. Dışarıdan ithal edilen içkilerin gümrük tarifeleri üzerinden on iki misli nispetinde vergi alınır ve eskiden olduğu gibi içeride imal olunan ispirto ve meşrubattan ayni nispet ve derecesinde vergi alınır. Madde 6. Türkiye dahilinde ruhsatsız içki imali ve meyhaneler açılması ve alenen içki kullanılması ve alenen sarhoşluk yasaktır. Ruhsatsız içki imal edenlerden yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınır ve imalatta kullanılan alet ve makinelere el konur. Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine on liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir haftadan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Alenen içki kullananlar on liradan yüz liraya kadar para cezası ve aleni sarhoşluğu görülenler beş liradan elli liraya kadar para cezası veya üç günden bir aya kadar hapis cezası verilir. Ancak Hükümetçe tayin edilen ve ayrıca Hazineye harç vererek izin vesikası alan lokanta ve benzeri yerlerde, içinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermeyen bira ve likör gibi içkilerin kullanılması uygundur. Madde Eylül 1920 tarih ve 22 numaralı kanunun üçüncü maddesi değiştirilmiş ve diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Madde 8. Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer Madde 9. Bu kanunun yürürlülüğü İçişleri, Adalet ve Maliye vekillerine aittir. 22 OCAK 1925: RAKI'NIN BİRA VE LİKÖR GİBİ BİR İÇKİ OLMADIĞI HAKKIN- DAKİ KOMİSYON RAPORLARININ GÖRÜŞÜLMESİ (2.Dönem, 3.Yasama Yılı, 18.Birleşim, Gündem: 4/4) 1920 yılından beri uygulanmakta olan Alkollü İçkilerin Yasaklanmasına Dair Kanun bir yıl önce değiştirilmiş, içki üretimi tekel altına alıp ruhsatlandırmış ve bira, likör gibi alkol oranı düşük olan içkilerin ruhsatlı yerlerde satışına ve içilmesine serbestlik getirilmişti. Ancak bu önlemler bile diğer alkollü içkilerin tüketimine engel olamamış, kanundaki boşluklardan yararlanılarak alkol oranı yüksek olan rakı, şarap gibi içkiler de serbestçe satılıp, tüketilmiştir. Bu durum Meclis gündemine taşınmıştır. (İki hafta önce, 5 Ocak 1925 tarihindeki oturumda...) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Kastamonu Mebusu Halit Bey'in bir önergesi var, okunacaktır. 131

132 TBMM Başkanlığına İçki Yasağı Kanununun ruhuna ve açık hükmüne aykırı olarak rakının alenen içilmesine Hükümetçe müsaade edilmiş olmasından dolayı hadiselerin, cinayetlerin çoğaldığı gazete haberlerinden anlaşılmaktadır. Hususiyetle İstanbul gazetelerinde sık sık bu haberlere rastlanıyor. Bir mektep talebesinin bile katil olduğu yazılıyor. Bu vaziyet karşısında Yüce Meclisin, yapmış olduğu kanunun yanlış tatbik edilmesine ve tefsir hakkına tecavüz edilmiş olmasına tahammül gösteremeyeceği şüphesizdir. Cumhuriyet idaresinde halkta en çok aranması icap eden faziletin düşmanı olan rakının bira ve likör gibi sayılamayacağına dair gündemin ikinci maddesinde yer alan İçişleri, Mali Kanunlar ve Adalet komisyonları raporlarının tercihan ve derhal müzakere edilmesini arz ve teklif ederim. Kastamonu Mebusu Halit KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, bu gündemimizin ikinci maddesinin derhal ve acilen müzakeresi hakkında bir tekliftir. Binaenaleyh bu raporların birinci maddeden sonra acilen müzakeresini... HASAN FEHMİ BEY (Ziraat Vekili): Müsaade buyurunuz, Reis Paşa! KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, neye dair söyleyeceksiniz? HASAN FEHMİ BEY (Ziraat Vekili): Bu aciliyet teklifi hakkında söyleyeceğim. Efendim, Yüce Meclisinizin acil olarak kabul etmiş olduğu maddelerin müzakerelerine evvela başlanmak lazımdır. Bu aciliyet kararları sıraya konulur ve tertip sırasıyla müzakere edilir. Eğer böyle olursa Yüce Meclis daha mühim bir meseleyi tehir etmiş olur. Pamuk zamanı geçiyor, Şubatta ekilecektir. Buna ait kanunun acilen müzakeresini Yüce Heyet kabul etmiştir. O da iki maddelik bir kanundur. KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Tabii kararlara göre sıraya konacaktır. Pamuk meselesinin de acilen müzakeresine karar verilmiştir. Binaenaleyh bu raporların pamuk meselesinden sonra müzakeresini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir, efendim. TAHSİN BEY (Aydın): Aciliyet kararı hakkında söz istiyorum. KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Mesele bitti efendim. Artık söz söylenemez. TAHSİN BEY (Aydın): Başkası söyler de ben niçin söyleyemem, eşitlik yok mudur? Rakı yüzünden birbirlerini öldürüyorlar. Neden pamuk meselesi acil oluyor. ZAMİR BEY (Adana): Pamuk meselesi memleketin iktisadi hayatı ile alakalıdır. TAHSİN BEY (Aydın): Şimdiye kadar yirmi bin adam ölmüştür. Hapishaneler doludur. 132

133 KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, Yüce Meclis gündemine hakimdir. Arzu ederse en başa alır ve müzakere eder. TAHSİN BEY (Aydın): O halde niçin söz hakkımı kullandırmadınız? 1 (İki hafta sonra, 20 Ocak 1925 tarihindeki oturumda...) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Adalet ve Mali Kanunlar komisyonlarının raporları okunacaktır. MUHTAR BEY (Trabzon): O, çok sürer. Hep söz söyleyeceğiz, benim sözüm vardır. (gürültüler) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Herkes yerinde otursun da anlaşılsın, Müzakereye sükunetle devam edelim. (gürültüler) Efendim, müzakereye devam ediyoruz, rica ederim yerinize oturunuz, dışarı çıkmayınız efendim. Raporlar okunsun bir kere. TBMM Başkanlığına 9 Nisan 1924 tarihli İçkinin yasaklanması Kanununun değiştirilmesine dair olan kanunun altıncı maddesinin son fıkrası şudur. "Ancak Hükümetçe tayin edilen ve ayrıca Hazineye harç vererek izin vesikası alan lokanta ve benzeri yerlerde, içinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermeyen bira ve likör gibi içkilerin kullanılması uygundur." Bu fıkrada lokanta ve emsali yerlerde bira ve likör kullanılacaksa da rakının kullanılıp kullanılmayacağına dair açıklık yoktur. Daha sonra "gibi" tabiri ile rakı da içine alınmış ve alenen her tarafta içilmesi umumileşmiştir.yeşilay Cemiyetinin son toplantısında tıp doktorları da rakının bira ve likör arasında sayılamayacağını ifade etmişler ve raporları gazetelerde yayınlanmıştır. Kanunda bira ve liköre müsaade edilmesinin sebebi içlerinde gayet az miktarda alkol bulunup sarhoşluk vermemelerindendir. Fıkra tetkik edilince bu ruh anlaşılır. Demek ki kanun lokanta ve emsali yerlerde içkinin kullanılmasını arzu etmemiştir. Halbuki rakı sarhoşluk verir ve memleketimizde en çok kullanılan bir içkidir. Sarhoşlar, ayyaşlar ekseriyetle rakı içerek sarhoş olurlar. Binaenaleyh rakının bira ve likör gibi olup olmadığının acilen izah edilmesiyle Hükümete havalesini temenni ederim. 8 Kasım 1924 Kastamonu Mebusu Halit 1 TBMM Zabıt Ceridesi (5 Ocak 1925), 2.Dönem, c.12, s.10-11, 133

134 TBMM Başkanlığına Kastamonu Mebusu Halit Bey tarafından verilen önerge Komisyonumuzca mütalaa ve tetkik olundu. İçkinin yasaklanması Kanununun değiştirilmesine dair olan kanunun altıncı maddesine göre izin vesikası alan lokanta ve emsali yerlerde içinde gayet az miktarda alkol bulunan bira ve likörün kullanılabileceği açıkça ifade edilmiş ve "gibi" kelimesi ile bu hüküm bira ve likörün benzerlerini de içine almış ise de bu hüküm içinde gayet az miktarda alkol bulunan içecekler için ifade edilmiştir. Binaenaleyh sarhoş yaptığı herkesçe bilinen rakı için altıncı maddedeki hükmün tatbik edilemeyeceğine karar verilmiş olmakla keyfiyet Meclis Umum Heyetine arz olunur. Adalet Komisyonu Reisi Mustafa Fevzi Raportör Üye Münir Katip Üye Ahmet Hilmi TBMM Başkanlığına Rakı'nın bira ve likör gibi içeceklerden sayılmaması hususuna dair Kastamonu Mebusu Halit Bey tarafından verilen önerge Komisyonumuzca mütalaa ve tetkik olundu. 9 Nisan 1924 tarihli İçkinin yasaklanması kanununun değiştirilmesine dair olan kanunun altıncı maddesinin ilk fıkrasında, "Türkiye dahilinde ruhsatsız içki imali ve meyhaneler açılması ve alenen içki kullanılması ve alenen sarhoşluk yasaktır. Ruhsatsız içki imal edenlerden yüz liradan beş yüz liraya kadar para cezası alınır ve imalatta kullanılan alet ve makinelere el konur. Yasağa rağmen açılan meyhaneler kapatılır ve sahiplerine on liradan beş yüz liraya kadar para cezası veya bir haftadan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Alenen içki kullananlar on liradan yüz liraya kadar para cezası ve aleni sarhoşluğu görülenler beş liradan elli liraya kadar para cezası veya üç günden bir aya kadar hapis cezası verilir."...diye ifade edildiğine göre, sarhoşluğa yegane sebep olan rakıya da bu hükmün tatbik edilmemesi demek, herkesin gözü önünde içki kullanılmasına ve neticede alenen sarhoşluğa izin vermek demek olur ki katiyen kanunun ruh ve maksadına uygun değildir. Binaenaleyh Adalet Komisyonunun, rakının bira ve likör gibi az alkollü içki olmadığı hakkındaki kanaatine Komisyonumuz da iştirak etmiş ve bahis mevzuu maddenin o şekilde açıklanmasını uygun görerek Meclis Umum Heyetine takdimine karar vermiştir. Mali Kanunlar Komisyonu Reisi Şefik Raportör Üye Süleyman Sırrı Katip Üye Kemal DR. FİKRET BEY (Ertuğrul): Reis Paşa Hazretleri, bir kere de Sağlık Komisyonuna gitsin. (gürültüler) 134

135 KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Müzakereye devam edebilmek için herkesin yerine oturması lazımdır. Söz isteyen yoktur. (kabul sesleri) Fikret Bey söz mü istiyorsunuz? DR. FİKRET BEY (Ertuğrul): Teklif ediyorum, Sağlık Komisyonuna gitsin. DR. MAZHAR BEY (Sağlık Vekili): Hangi bir doktor bunun lehinde söz söyleyebilir. DR. MUSTAFA BEY (Çorum): Efendiler, rakının bira ve likör gibi alenen içilmesine tabii ben de taraftar değilim. Ortada bir mesele vardır. O da bir fenni meseledir. Rica ederim, o nokta bari düzeltilsin. Mesela deniliyor ki rakı, bira ve likör gibi alkolü az olanlara dahil değildir, deniyor. Bu tabi yanlıştır, fenni değildir. AKÇORAOĞLU YUSUF BEY (İstanbul): Kanununda öyle kabul edilmiştir. DR. MUSTAFA BEY (Devamla): Nasıl ki biz bir kanun yaptığımız zaman gerekçesini zikretmiyoruz. Şimdi açıklama yapıyoruz ve onu madde haline koyuyoruz. Bu gerekçeyi zikretmeyelim. Rakı, bira likör gibi değildir diyelim ve fenni bir şeyi yanlış ifade etmeyelim. (maksat da odur sesleri) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, bu hususta bir önerge var. TBMM Başkanlığına Mali Kanunlar Komisyonunun likör hakkındaki mütalaası çok yanlıştır. Sağlık Komisyonuna havalesini teklif ederim. Ertuğrul Mebusu Dr. Fikret KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Raporların Sağlık Komisyonuna gönderilmesini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Kabul edilmemiştir. (gürültüler, çoğunluk yok sesleri) TAHSİN BEY (Aydın): Ad okunarak oya koymak lazımdır. Şaka değil, gayet mühim bir meseledir. Gençler birbirlerini öldürüyorlar. KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Mali Kanunlar Komisyonu raporunu oya koyuyorum. (çoğunluk yok sesleri, şiddetli gürültüler) BİR MEBUS BEY: Rakı yüzünden her gün beş on kişi ölüyor. MUHTAR BEY (Trabzon): Reis Paşa, daha kimse dışarı çıkmadı. Ne çabuk çoğunluk değişti. (yoklama sesleri, gürültüler) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, yoklama yapacağız. (Ad okunarak yoklama yapılır.) 135

136 KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, toplantı yeter sayısı yoktur. Müzakereye devam edemeyeceğiz. Yarın öğleden sonra saat birde toplanmak üzere celseyi tatil ediyorum. 1 (Bir gün sonra, 22 Ocak 1925 tarihindeki oturumda...) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Adalet Komisyonu raporu geçen celsede müzakere edilmiş ve müzakere kafi görülerek önergeler oya konulmuştu. Şimdi raporu oya arz edeceğiz. Fakat yeniden iki önerge vardır. Fakat esasen geçen celsede müzakere son bulmuştur. Yeniden itibara alınamaz. Yalnız ad okunarak oya konulması hakkında bir önerge vardır. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Bozok): Adalet Komisyonunun raporu değil, Mali Kanunlar Komisyonunun raporu oya konulacaktır. Usul öyledir. Son rapor odur. KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, her iki rapor da aynıdır. Mamafih hangisi arzu olunuyorsa izah olunsun. (anlaşılmıyor sesleri) Fakat önerge Mali Kanunlar Komisyonunun raporu oya konulacak mahiyetinde değildir. Ondan evvelki Adalet Komisyonunun raporu talep mahiyetindedir. Fakat ikisi de aynı manada olduğu için raporların sahiplerinden birisi maksadını izah etse daha iyi olur. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Mali Kanunlar Komisyonu Raportör Üyesi): Evet efendim ikisi de aynı mahiyette olduğundan Mali Kanunlar Komisyonu raporu ad okunarak oya konulsun. ABDULLAH BEY (Trabzon): Geçen toplantıda çoğunluk yoktu. Raporu işitmeyen arkadaşlar vardır. Tekrar okunsa iyi olur. KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, raporlar basınmış ve dağıtılmıştır. Müzakereye tekrar baştan başlanamaz, bırakıldığı yerden başlanır. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Mali Kanunlar Komisyonu Raportör Üyesi): Efendim, bu teklif evvelce Adalet Komisyonuna gitmiş, Mali Kanunlar Komisyonu Adalet Komisyonunun kanaatini istemiş, Adalet Komisyonu da kanaatini Komisyonumuza bildirmiştir. O kanaate iştirak ederek bir açıklama yapılmıştır. Raporların sonuncusu Mali Kanunlar Komisyonu raporudur. Usulen onun reye konması lazımdır. Arkadaşlarımız ad okunarak oylanmasını istiyorlar, o başka meseledir. KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, Mali Kanunlar Komisyonu raporunu ad okuyarak, yoklama suretiyle oya arz edeceğiz. ALİ FETHİ BEY (Başvekil): Paşa Hazretleri, rapor okunmuş mudur? Bir defa oya konulacak raporun Yüce Mecliste okunması lazımdır. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (21 Ocak 1925), 2.Dönem, c.12, s , 136

137 KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, geçen celsede raporlar okundu ve müzakere cereyan etti. ALİ FETHİ BEY (Başvekil): Yalnız Adalet Komisyonu raporu okunmuştu. (Ad okunarak oylama yapılır, oylar sayılır ve...) KAZIM PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, rakının, bira ve likör sınıfına dahil olmadığına dair açıklama raporunun oylamasına 155 üye iştirak etmiştir. 132 kabul ve 23 rettir. Binaenaleyh 132 oy ile rapor kabul edilmiştir. On. dakika teneffüs etmek üzere celseyi tatil ediyorum. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (22 Ocak 1925), 2.Dönem, c.12, s , 137

138 138

139 SON NOT İçkinin Yasaklanması Kanununun uygulanması pek de kolay olmamıştır. İçki, evlerde üretilmeye ve tüketilmeye başlandı. İçkiyi alışkanlık haline getirenler hayat tarzlarını yeni duruma göre düzenlediler. Mecliste bile milletvekilleri açıktan açığa içkinin nerelerde üretildiğini, satıldığını ve nerelerde içildiğini ifade edebiliyorlardı yılında hemen hemen tamamen değiştirilen İçkinin Yasaklanması Kanunu yürürlükteydi, ama içki üretimi, ticareti ve kamusal alanlarda içki içilmesi konusunda ruhsatlı serbestlik getirilmişti. Hükümet, kanunun uygulanmasına dair 9 Haziran 1924 tarihinde bir tüzük çıkarttı. Bu tüzük ile içki imali, toptan ve perakende satışı, bira ve likör gibi içkilerin içilebileceği yerlerin belirlenmesi düzenlendi. Ayrıca bira ve likör gibi içkilerin içilebileceği kamuya açık mekanlara izin verildi. Bu nitelikteki içkiler belli bölgelerde içilebilecek ve bu bölgeler de Hükümet tarafından belirlenecekti. Ancak bu izin de meyhane ve benzeri yerlerin açılmasına imkan tanımamıştı. Zira kadehle içki satışı yapmak ve içmek, yemekli yerlerle sınırlanmıştı. İçki satan dükkanların sokaktan okunabilecek bir yerine, Kapalı kaplar içinde toptan ve perakende içki satılır ifadesi yer alan bir tabela asılması zorunluluğu getirildi. Kadehle içki satan yerler için de aynı zorunluluk vardı. Bu yerlere de "Kadehle bira ve likör gibi içkiler satılır" tabelası asılması zorunluluğu getirildi. Tarihin her döneminde her dine mensup toplumlarda alkollü içecekler kullanılmış ve buna ilişkin yasaklar da her zaman göz ardı edilmiştir. Buna en güzel örnek bir zamanlar Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanmaya çalışılan içki yasağıdır. O dönemdeki adıyla Men-i Müskirat Kanunu da aynı akıbete uğramış ve kısa sayılabilecek bir zaman dilimi boyunca yürürlükte kalabilmiştir. Başta Hıristiyanlar olmak üzere pek çok farklı etnik ve dinsel grubu bünyesinde barındıran Türk toplumu bakımından ve bu grupların dini törenleri düşünüldüğünde, bu du- 139

140 rum gayet doğaldır. Ayrıca Müslüman kesimin önemli bir kısmının da alkollü içecekleri tüketmekte ısrar etmesi, bu kanunun uygulanmasını engelleyen bir diğer unsur olmuştur. Beş buçuk yıl yürürlükte kaldıktan sonra, 22 Mart 1926 tarihinde kabul edilen ve 1 Haziran 1926 tarihinde yürürlüğe giren İspirto ve Alkollü İçecekler Tekeli Hakkında Kanunun otuzuncu maddesiyle, Men-i Müskirat Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 140

141 BU DİZİNİN YAYINLANMIŞ DİĞER KİTAPLARI 141

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 İÇKİ YASAĞI (Men'i Müskirat) KANUNU Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi nin ilk kabul ettiği kanunlardan biridir. Yasa bugünkü gibi alkollü içkilerin ticaret

Detaylı

İCRA VEKİLLERİ HEYETİ (Bakanlar Kurulu) KANUNU

İCRA VEKİLLERİ HEYETİ (Bakanlar Kurulu) KANUNU 1 İCRA VEKİLLERİ HEYETİ (Bakanlar Kurulu) KANUNU 23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli egemenlik prensibini kendisine siyasi ve hukuki temel edinmiş, kuvvetler birliği esasına

Detaylı

Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. Vergi İncelemeleri Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. İncelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde inceleme,

Detaylı

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*]

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*] KRONİK! 1957 yılı mevzuatı; II. Mahkeme içtihatları; m. Eser tahlil ve tenkitleri. 1 1957 YILI MEVZUATI [*] (l/vti/1957 31/XII/1957) A) Kanunlar; B) T.B.M.M. kararları; C) Tefsirler; D) Nizamnameler; E)

Detaylı

SOYKIRIM SUÇUNUN ÖNLENMESI VE CEZALANDIRILMASI SÖZLEŞMESI

SOYKIRIM SUÇUNUN ÖNLENMESI VE CEZALANDIRILMASI SÖZLEŞMESI 1.2.10. SOYKIRIM SUÇUNUN ÖNLENMESI VE CEZALANDIRILMASI SÖZLEŞMESI Genel Kurulunun 9 Aralık 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı Kararıyla kabul edilmiş ve imzaya ve onaya veya katılmaya sunulmuştur. Yürürlüğe

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Tanımlar Amaç (Madde 1)... Tanımlar (Madde 2)...

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Tanımlar Amaç (Madde 1)... Tanımlar (Madde 2)... İÇİNDEKİLER KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE KANUNU BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Tanımlar Amaç (Madde 1)... Tanımlar (Madde 2)... 13 13 İKİNCİ BÖLÜM Suç Teşkil Eden Fiiller Kaçakçılık fiilleri (Madde 3)... Genel ceza hükümleri

Detaylı

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 http://www.cengizcetintas.com/index.html TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN AÇILIŞI VE BİRİNCİ TBMM HÜKÜMETİ İstanbul'un İtilaf askerleri tarafından resmi olarak işgal edildiğini öğrenen Mustafa Kemal

Detaylı

Ana Sözleşme Değişikliğini İçeren Örnek Genel Kurul Toplantısı Gündem ve Tutanağı

Ana Sözleşme Değişikliğini İçeren Örnek Genel Kurul Toplantısı Gündem ve Tutanağı Sirküler No : 2013-18 Ana Sözleşme Değişikliğini İçeren Örnek Genel Kurul Toplantısı Gündem ve Tutanağı Tarih: 21032013 Bilindiği üzere sermaye şirketleri yeni TTK kapsamında esas (ana) sözleşmelerini

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x) Ne x t Le v e l Ka r i y e r 250ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Anayasa Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Temel İlkeler

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Temel İlkeler T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Temel İlkeler Amaç MADDE 1 (1) Bu yönetmeliğin amacı; Beşiktaş Belediyesi Yazı

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

VATANA İHANET KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ

VATANA İHANET KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 9 TBMM Tutanaklarında VATANA İHANET KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ (1920-1923) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com 1 TBMM Tutanaklarında

Detaylı

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 05/01/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 05/01/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ ERENLER N 05/01/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ G Ü N D E M : Bir evvelki Meclis Toplantısına ait Tutanağın okunarak kabulü 1- Kozluk Mahallesi İmar Plan Tadilatına Ait Komisyon

Detaylı

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. : 2017 Mali Yılı Tahmini Bütçenin görüşülmesi.

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. : 2017 Mali Yılı Tahmini Bütçenin görüşülmesi. KONU : 2017 Mali Yılı Tahmini Bütçenin görüşülmesi. İNCELEME : Belediye Meclisimizin 03.10.2016 günlü birinci Birleşiminde Plan ve Bütçe Komisyonu ile Hukuk Komisyonuna havale edilen Mali Hizmetler Müdürlüğünün

Detaylı

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz Kasım 09, 2013-11:57:28 anda bulunduğu noktadan asla geri gitmez" dedi. anda bulunduğu noktadan asla geri gitmez, bunun teminatı AK Parti ve AK Parti hükümetleridir"

Detaylı

Başbakan Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu

Başbakan Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu Başbakan Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu Ocak 20, 2017-4:19:00 Başbakan Binali Yıldırım, Ankara Emek Merkez Camisi'nde kıldığı cuma namazı sonrasında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını

Detaylı

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 06/04/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 06/04/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ ERENLER N 06/04/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ G Ü N D E M : Bir evvelki Meclis Toplantısına ait Tutanağın okunarak kabulü 1-2014 Yılına Ait Denetim Komisyonu Raporu 2- Seçimlerin

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ' NİN AÇILIŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞKANLIĞINDAKİ 1.TBMM HÜKÜMETİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ' NİN AÇILIŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞKANLIĞINDAKİ 1.TBMM HÜKÜMETİ CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 2 TBMM Tutanaklarında TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ' NİN AÇILIŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞKANLIĞINDAKİ 1.TBMM HÜKÜMETİ (23 Nisan 1920-24 Ocak 1921)

Detaylı

KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ. 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA

KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ. 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA / DONEM: II t KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ Z A B I T L A R I 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA - 2 - GÜNDEM; BOLUM: A 1. 1970 Disiplin Adliye Kurulları (Geçici Hükümler) Kural Tasarısı. 2. Sosyal

Detaylı

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ AMAÇ Madde 1 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi Yönetmeliği nin amacı; gençlerimizin demokratik katılımını sağlayarak

Detaylı

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca

Detaylı

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 29 EKİM TÖRENLERİ Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 1923 Cumhuriyet ilân edildi. Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk

Detaylı

Dışişleri Komisyonu raporu

Dışişleri Komisyonu raporu S.Sayısı: 161 Yabancı memleketlerle geçici mahiyette ticaret anlaşmaları ve Modüs vivendiler akdine ve bunların şümulüne giren maddelerin gümrük resimlerinde değişiklikler yapılmasına ve anlaşmaya yanaşmıyan

Detaylı

B.M.M. Yüksek Reisliğine

B.M.M. Yüksek Reisliğine SıraNQ 139 Askerî hastanelerde bulunan hasta bakıcıları ile hemşirelere bir nefer tayını verilmesi hakkında m numaralı kanun lâyihası ve Millî Müdafaa ve Bütçe encümenleri mazbataları T.C. Başvekâlet Muamelat

Detaylı

MAHALLİ İDARELER UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ MAHALLİ İDARELER UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ

MAHALLİ İDARELER UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ MAHALLİ İDARELER UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ MAHALLİ İDARELER UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ Resmi Gazete Tarihi : 01.08.2003 Resmi Gazete Sayısı : 25186 MAHALLİ İDARELER UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde

Detaylı

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kamu kurum ve kuruluşları ile iktisadî, ticarî ve malî sektörlerde üretim, tüketim ve hizmet

Detaylı

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 04/04/2016 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 04/04/2016 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ ERENLER N 04/04/2016 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ G Ü N D E M : Bir evvelki Meclis Toplantısına ait Tutanağın okunarak kabulü 1- Erenler Mahallesi 1085 Sokakta Bulunan Parka İsim

Detaylı

GAZĠANTEP BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYE BAġKANLIĞI

GAZĠANTEP BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYE BAġKANLIĞI GAZĠANTEP BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYE BAġKANLIĞI GÖREV YETKĠ VE SORUMLULUK ESASLARINI BELĠRLEYEN YÖNETMELĠK GAZĠANTEP-2011 GÖREV YETKĠ VE SORUMLULUK ESASLARINI BELĠRLEYEN YÖNETMELĠK BĠRĠNCĠ BÖLÜM AMAÇ VE KAPSAM,

Detaylı

KIBRIS TÜRK YÖNET+HÎ MECIÎSİ. Vuncü Birleşin 31 EKİİI 1972 SALI

KIBRIS TÜRK YÖNET+HÎ MECIÎSİ. Vuncü Birleşin 31 EKİİI 1972 SALI DÖNEM; II YIL: 3 KIBRIS TÜRK YÖNET+HÎ MECIÎSİ Z A B I T L A P. I Vuncü Birleşin 31 EKİİI 1972 SALI - 2 - GÜÎp)EM: BÖIJ^Î: A 1. 1970 ICira Kontrol (Geçici Hü-ümler) Kural Tasarısı 2. 1971 Kıbrıs Türk Yönetimi

Detaylı

YENİ DEVLETİN TEMELLERİ VE ANAYASA İLKELERİNİ BELİRLEYEN TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU

YENİ DEVLETİN TEMELLERİ VE ANAYASA İLKELERİNİ BELİRLEYEN TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 17 TBMM Tutanaklarında YENİ DEVLETİN TEMELLERİ VE ANAYASA İLKELERİNİ BELİRLEYEN TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU (1920-1921) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com

Detaylı

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM İÇİNDEKİLER SUNUŞ...1 GENELGE... 5 GİRİŞ... 9 AÇIKLAMA... 23 VATANDAŞ İÇİN MEDENÎ BİLGİLER NEDEN BAHSEDER?25 L MİLLET... 28 1.1. Türk Milletinin İncelenmesi... 28 2. DEVLET...37 2.1. Devlet Şekilleri...

Detaylı

ANTALYA MURATPAŞA BELEDİYE MECLİSİNİN 05.03.2014 TARİH VE 105 SAYILI KARARI

ANTALYA MURATPAŞA BELEDİYE MECLİSİNİN 05.03.2014 TARİH VE 105 SAYILI KARARI 05.03.2014 TARİH VE 105 SAYILI KARARI Gündemin 2. Maddesi Karar No. 105 Özü: İsim Verme Komisyonu raporu doğrultusunda Şirinyalı Mahallesi eski Lara Caddesi-İsmet Gökşen Caddesi kesişimindeki parka Gezi

Detaylı

1993 YıLıNDA BELEDİYELERDE

1993 YıLıNDA BELEDİYELERDE 1993 YıLıNDA BELEDİYELERDE İDARİ PARA CEZASıNıN UYGULANMASI Şevki PAZARCI* Para cezalarının artırılmasıyla ilgili 1988 yılında yapılan değişiklikten sonra, ceza miktarlarının tespitinde sık sık hatalı

Detaylı

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI ESKİ METİN YÖNETİM KURULU VE SÜRESİ: Madde 7: Şirket işlerinin idaresi, genel kurul tarafından, hissedarlar arasından en çok üç yıl

Detaylı

SıraNg 122. Ankara: 8 - III Yüksek Reisliğe

SıraNg 122. Ankara: 8 - III Yüksek Reisliğe SıraNg 122 Konya mebusu Kâzım Hüsnü ve Giresun mebusu Hakkı Tarık Beylerin, halkevleri namına ithal olunacak radyo ve sinema makinaları hakkında 2/62 numaralı kanun teklifi ve gümrük ve inhisarlar, Maliye

Detaylı

KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ

KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ Kanun Adı : Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 SayIlI Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi HakkInda Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye BakanIığının Teşkilat ve Görevleri

Detaylı

6111 SAYILI YASA İLE 5811 SAYILI YASADA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI

6111 SAYILI YASA İLE 5811 SAYILI YASADA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI Sirküler Rapor 11.04.2011/ 46-1 6111 SAYILI YASA İLE 5811 SAYILI YASADA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERE İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI ÖZET : 6111 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesiyle 5811 sayılı Bazı Varlıkların

Detaylı

T.C. Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 10/10/2014 Cem KARA ( ) Karar No 50

T.C. Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 10/10/2014 Cem KARA ( ) Karar No 50 GÜNDEM-3: 2015 yılı ve izleyen 2 yıla ait Çatalca Belediyesi Bütçesi ile ilgili Plan ve Bütçe Komisyon raporunun görüşülmesi. TEKLİF: 2015 Yılı Bütçe Tasarısı 26/08/2014 tarih 311 Karar numarası ile Encümenimizde

Detaylı

KELES BELEDİYESİ MECLİS KARARI

KELES BELEDİYESİ MECLİS KARARI Karar No 13 Mevcut Mustafa ÖZDEMİR- Yaşar KESKİN- Feruze DUMAN Mustafa TOKSÖZ - Keles Belediye Meclisi, Belediye Başkanı Mehmet TEKE başkanlığında yukarıda isimleri yazılı bulunan üyelerin iştiraki ile

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN 3287 KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 7478 Kabul Tarihi : 9/5/1960 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 16/5/1960 Sayı : 10506 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 41 Sayfa : 1019 Kanunun

Detaylı

T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞI 2010 YILI EKİM AYI BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTI KARARLARI

T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞI 2010 YILI EKİM AYI BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTI KARARLARI T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞI 200 YILI EKİM AYI BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTI KARARLARI Karar tarihi : 04/0/200 Karar sayısı : 200/09 Birleşim : 9 Oturum :.7 : Başkan Değerli arkadaşlar gündemimizin

Detaylı

Ulaştırma Komisyonu raporu

Ulaştırma Komisyonu raporu S. Sayısı: 75 Posta Kanununa ek 2721 ve bu kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki 4646 sayılı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı ve Ulaştırma ve Bütçe Komisyonları raporları

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN 7117 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 3620 Kabul Tarihi : 28/3/1990 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 6/4/1990 Sayı : 20484 Yayımlandığı Düstur

Detaylı

ARABULUCULUK KANUNU NE GETİRİYOR? Nur ÖZDEN Eğitmen, Arabulucu

ARABULUCULUK KANUNU NE GETİRİYOR? Nur ÖZDEN Eğitmen, Arabulucu ARABULUCULUK KANUNU NE GETİRİYOR? Nur ÖZDEN Eğitmen, Arabulucu ARABULUCULUK KANUNU İLE Yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden

Detaylı

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem ÖZETLE Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem MiLLETiN ONAYIYLA Mevcut Anayasa da Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin başıdır. Sistemin işleyişi, devletin bekası ve vatanın bütünlüğü, Türkiye

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK MADDE 1- AMAÇ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ Bu yönetmeliğin amacı Çerkezköy Belediyesi

Detaylı

KARŞILIKSIZ ÇEK VERENLERE, ÇEK BEDELİNİN % 100 ü KADAR PARA CEZASI VE AYRICA % 40 CEZA TAZMİNATI ÖNGÖREN KANUN TASARISI HATALIDIR.

KARŞILIKSIZ ÇEK VERENLERE, ÇEK BEDELİNİN % 100 ü KADAR PARA CEZASI VE AYRICA % 40 CEZA TAZMİNATI ÖNGÖREN KANUN TASARISI HATALIDIR. KARŞILIKSIZ ÇEK VERENLERE, ÇEK BEDELİNİN % 100 ü KADAR PARA CEZASI VE AYRICA % 40 CEZA TAZMİNATI ÖNGÖREN KANUN TASARISI HATALIDIR. ÇEK SENEDİNİ İLK DEFA DÜZENLEYEN 1865 tarihli FRANSIZ KANUNUNDAN BU YANA

Detaylı

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi 4/28/11 12:00 PM Page 67 DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP kürşad Sait BaBUçcU İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi GENEL OTURUM II 1 u?nal tekinalp:layout

Detaylı

T.C. İNCESU BELEDİYE BAŞKANLIĞI Yazı İşleri Müdürlüğü

T.C. İNCESU BELEDİYE BAŞKANLIĞI Yazı İşleri Müdürlüğü T.C. İNCESU BELEDİYE BAŞKANLIĞI Yazı İşleri Müdürlüğü EKİM AYI 2. BİLEŞİM MECLİS KARAR ÖZETLERİ Gündem Maddelerinin Görüşülmesine Geçildi; KARAR 100: Gündemin birinci maddesi; 2016 mali yılı bütçe görüşülmesine

Detaylı

T.C. GEBZE BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi : 07 / 03 / 2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/11 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ:

T.C. GEBZE BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi : 07 / 03 / 2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/11 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ: GÖREV TANIMLARI Karar Tarihi : 07 / 03 / 2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/11 AMAÇ: BİRİNCİ BÖLÜM Madde 1) Bu yönetmeliğin amacı 5393 Sayılı Belediye Kanunu nun 48 nci maddesi, ISO 9001-2000 kapsamında, Görev,

Detaylı

Sirküler no: 043 İstanbul, 8 Nisan 2011

Sirküler no: 043 İstanbul, 8 Nisan 2011 Sirküler no: 043 İstanbul, 8 Nisan 2011 Konu: 5811 Sayılı Kanun daki (Varlık Barışı) bazı şartları süresinde yerine getirememiş olan mükelleflere yeni imkanlar sağlanıyor. Özet: 7 Nisan 2011 tarihli Resmi

Detaylı

Karar No 50 PLAN VE BÜTÇE KOMİSYON RAPORU

Karar No 50 PLAN VE BÜTÇE KOMİSYON RAPORU GÜNDEM-2): 2017 yılı ve izleyen 2 yıla ait Çatalca TEKLİF: 2017 Yılı Bütçe Tasarısı 23/08/2016 tarih 425 karar numarası ile Encümenimizde görüşülmüş olup, hazırlanan Bütçe tasarısının Mahalli İdareler

Detaylı

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ ESKİ METİN YÖNETİM KURULU MADDE 8- Şirket Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Şirket Yönetim Kurulu altı üyeden oluşur ve bu üyelerin tamamı

Detaylı

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN 6405 TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN Kanun Numarası : 3002 Kabul Tarihi : 8/5/1984

Detaylı

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI Bu doküman eğitim amacıyla hazırlanmış ve öğrenciye verilmiştir. İzinsiz çoğaltılması ve satılması halinde gerekli cezaî ve hukukî yollara başvurulacaktır.

Detaylı

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU 2243 İŞ MAHKEMELERİ KANUNU Kanun Numarası : 5521 Kabul Tarihi : 30/1/1950 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 4/2/1950 Sayı : 7424 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 31 Sayfa : 753 Madde 1 İş Kanununa

Detaylı

Not: Tasarı, Başkanlıkça, tali olarak Plan ve Bütçe, esas olarak da Adalet komisyonlarına havale edilmiştir.

Not: Tasarı, Başkanlıkça, tali olarak Plan ve Bütçe, esas olarak da Adalet komisyonlarına havale edilmiştir. Dönem: 23 Yasama Yılı: 2 TBMM (S. Sayısı: 276) Bursa Milletvekili Mehmet Tunçak'ın; Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya

Detaylı

MILLET MECLISI TUTANAK DERGİSİ. 24 ncü Birleşim. 4. 12. 1975 Perşembe

MILLET MECLISI TUTANAK DERGİSİ. 24 ncü Birleşim. 4. 12. 1975 Perşembe DÖNEM: 4 CİLT: 14 TOPLANTI: 3 MILLET MECLISI e TUTANAK DERGİSİ 24 ncü Birleşim 4. 12. 1975 Perşembe İÇİNDEKİLER Sayfa I. Geçen tutanak özeti 222 II. Yoklama 222 III. Seçimler 222 1. Millet Meclisi Başkanı

Detaylı

4 üncü Birleşim 20.5.1999 Perşembe

4 üncü Birleşim 20.5.1999 Perşembe DONEM : 21 ÇILT ; 1 YASAMA YILI: 1 4 üncü Birleşim 20.5.1999 Perşembe

Detaylı

Hayvan Sağlığı ve Zabıtası kanunu ile yönetmeliğin Kuduza karşı önlem maddeleri

Hayvan Sağlığı ve Zabıtası kanunu ile yönetmeliğin Kuduza karşı önlem maddeleri Kanun Numarası: 3285 Kabul Tarihi: 08.05.1986 Yayımlandığı R.Gazete: 16.05.1986-19109 Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 25 Sayfa: 209 KANUN BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM 1 / 63 Amaç, Kapsam,

Detaylı

Medeni haklarını kullanmaya ehil olmıyan, amme hizmetlerinden menedilen veya ağır hapis ve haysiyetimuhil bir cürümden dolayı hapis cezası ile mahküm

Medeni haklarını kullanmaya ehil olmıyan, amme hizmetlerinden menedilen veya ağır hapis ve haysiyetimuhil bir cürümden dolayı hapis cezası ile mahküm 429 VETERİNER HEKİMLİĞİ MESLEĞİNİN İCRASINA, TÜRK VETERİNER BİRLİĞİ İLE ODALARININ TEŞEKKÜL TARZINA VE GÖRECEĞİ İŞLERE DAİR KANUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞ HÜKÜMLERİ Kanun Numarası : 6343 Kabul Tarihi

Detaylı

VERGİ USUL KANUNU NUN BİLİNEN ADRESLERİ VE TEBLİGAT YÖNTEMLERİ KONULARINDA DEĞIŞİKLİKLER YAPILDI

VERGİ USUL KANUNU NUN BİLİNEN ADRESLERİ VE TEBLİGAT YÖNTEMLERİ KONULARINDA DEĞIŞİKLİKLER YAPILDI 18.12.2017/144-1 VERGİ USUL KANUNU NUN BİLİNEN ADRESLERİ VE TEBLİGAT YÖNTEMLERİ KONULARINDA DEĞIŞİKLİKLER YAPILDI ÖZET : 485 Sıra No lu VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ nde 7061 sayılı Kanunla vergilendirme

Detaylı

3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN 3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN

Detaylı

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETİCİ, ÖĞRETİM ELEMANI VE MEMURLARI DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ SORULARI

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETİCİ, ÖĞRETİM ELEMANI VE MEMURLARI DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ SORULARI 1. I- Uyarma II- Kınama III- Aylıktan Kesme IV- Kademe İlerlemesinin Durdurulması V- Görevinden Çekilmiş Sayılma VI- Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma VII- Kamu Görevinden Çıkarma Yükseköğretim Kurumları

Detaylı

T.C. KONYA KARATAY BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ,GÖREV, VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ- KAPSAM-YASAL DAYANAK

T.C. KONYA KARATAY BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ,GÖREV, VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ- KAPSAM-YASAL DAYANAK T.C. KONYA KARATAY BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ,GÖREV, VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ Kabul Tarihi : 07.08.2012 Kabul Sayısı : 196 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ- KAPSAM-YASAL DAYANAK AMAÇ : MADDE - 1

Detaylı

MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ

MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ DÖNEM:5 ClLT : 1 TOPLANTI:! MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 1» ı 21 nci Birleşim 21. 7. 1977 Perşembe İÇİNDEKİLER Sayfa I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ 110 II. YOKLAMA 110 III. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

Detaylı

TBMM (S. Sayısı: 674)

TBMM (S. Sayısı: 674) Dönem: 23 Yasama Yılı: 5 TBMM (S. Sayısı: 674) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk- Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşma

Detaylı

485 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ 2017 / 111

485 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ 2017 / 111 BAKIŞ MEVZUAT BAŞLIK Sayı ÖZET 485 SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ 2017 / 111 Tebliğde 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 7061 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu nda tebligat

Detaylı

T.C. BATMAN ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMESİ ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞI İLÂN

T.C. BATMAN ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMESİ ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞI İLÂN T.C. ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMESİ İLÂN Kanununa Göre İl Adlî Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince, Batman ili

Detaylı

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ NİN AVUKATLIK SINAVI, STAJ DEĞERLENDİRMELERİ VE HUKUK FAKÜLTELERİNİN ASGARİ STANDARTLARA KAVUŞTURULMASI İÇİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR Mayıs 2015 Değerli Meslektaşım,

Detaylı

485 SIRA NOLU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

485 SIRA NOLU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ Genelge : 2017/22 21.12.2017 GENELGE (Sadece Müşterilerimiz içindir) Açıklama; 17/12/2017 tarihli ve 30273 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 485 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; 5/12/2017

Detaylı

Seda DUNBAY Avukat. Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı ( )

Seda DUNBAY Avukat. Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı ( ) Seda DUNBAY Avukat Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı (1876-1995) İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX GİRİŞ...1 BÖLÜM I Parlamento Üyeliğinin Tarihsel ve Siyasal Olarak

Detaylı

GENEL KURUL ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ YÖNERGESİ

GENEL KURUL ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ YÖNERGESİ Sayfa : 2/5 Amaç Madde 1- Bu Yönergenin amacı; Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Genel Kurulu nun çalışma esas ve usullerinin belirlenmesidir. Kapsam Madde 2- Bu Yönerge, Vakfın tüm olağan ve olağanüstü

Detaylı

Gündemde Öne Çıkanlar

Gündemde Öne Çıkanlar 1 Yıl : 2 Sayı : 33 TÜRMOB Haber Bülteni 15.07.2014 TORBA YASASI GÖRÜŞMELERİ TAMAMLANDI TORBA YASASI GÖRÜŞMELERİ TAMAMLANDI Türkiye Millet Meclisi (TBMM) Plan Bütçe Komisyonu nda Sosyal Güvenlik Mevzuatı

Detaylı

T.C. Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 09/10/2015 Cem KARA ( )

T.C. Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 09/10/2015 Cem KARA ( ) GÜNDEM 1: 2016 yılı ve izleyen 2 yıla ait Çatalca TEKLİF: 2016 Yılı Bütçe Tasarısı 25/08/2015 tarih 353 karar numarası ile Encümenimizde görüşülmüş olup, hazırlanan Bütçe tasarısının Mahalli İdareler Bütçe

Detaylı

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : HUKUK KOMİSYONU-BÜTÇE VE Rapor No : 2012 / 1 TARİFE KOMİSYONU MÜŞTEREK RAPORU

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : HUKUK KOMİSYONU-BÜTÇE VE Rapor No : 2012 / 1 TARİFE KOMİSYONU MÜŞTEREK RAPORU SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : 03.01.2012 HUKUK KOMİSYONU-BÜTÇE VE Rapor No : 2012 / 1 TARİFE KOMİSYONU MÜŞTEREK RAPORU KONU : Fazla Çalışma Ücreti. TEKLİFİN ÖZÜ : Sultanbeyli Belediye Meclisi nin

Detaylı

ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ VE KARARLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ VE KARARLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ VE KARARLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ Meclis Karar Numarası : 2014/057 Meclis Karar Tarihi : 10/07/2014 Yürürlüğe Girdiği Tarih : 15/07/2014

Detaylı

T.C. PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE MECLİSİ. Dönemi : 2014 Karar Tarihi : 08.04.2014 Karar No : 20

T.C. PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE MECLİSİ. Dönemi : 2014 Karar Tarihi : 08.04.2014 Karar No : 20 Karar No : 20 5393 Sayılı Belediye Kanununun 19. Maddesi ile Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğinin 5.ve 19.maddesi uyarınca görev süreleri tamamlanan 1. Meclis Başkan Vekili ve 2. Meclis Başkan Vekilinin

Detaylı

MİLLİ GÜVENLİK KURULU VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNU

MİLLİ GÜVENLİK KURULU VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNU 6219 MİLLİ GÜVENLİK KURULU VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNU Kanun Numarası : 2945 Kabul Tarihi : 9/11/1983 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 11/11/1983 Sayı : 18218 Yayımlandığı Düstur

Detaylı

T.C. ÇORUM İLİ ORTAKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARAR TUTANAĞI. Karar Tarihi : Gündem : 01 Karar No :22

T.C. ÇORUM İLİ ORTAKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARAR TUTANAĞI. Karar Tarihi : Gündem : 01 Karar No :22 MECLİS TUTANAĞI ERDEMİRCİ, Faruk ÖNCÜL, Yusuf ÖZDEMİRCAN, Cavat ÖZÖNDEL, Osman MÜTLÜ, Yılmaz HELVACI NIN iştirakleri ile Başkanlığımızın 02.08.2016 tarih ve 520 sayılı davetiyesine uyularak aşağıdaki gündem

Detaylı

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2017/80

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2017/80 19 Aralık 2017 ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2017/80 Konu: 17 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 485 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu (VUK) Genel Tebliği ile gerçekleştirilen

Detaylı

TÜRKİYE BUYUK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ CİLT : 156. 99'uncu Birleşim 4 Mayıs 2007 Cuma

TÜRKİYE BUYUK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ CİLT : 156. 99'uncu Birleşim 4 Mayıs 2007 Cuma DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5 TÜRKİYE BUYUK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ CİLT : 156 99'uncu Birleşim 4 Mayıs 2007 Cuma IÇINDEKILER Savfa I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ 4 II. - GELEN KÂĞITLAR 5 III. - ÖNERİLER 26

Detaylı

Meclis Başkanı Katip Katip Recep ÖZKAN Tahir SARIOĞLU Tevfik AYYARKIN Belediye Başkanı

Meclis Başkanı Katip Katip Recep ÖZKAN Tahir SARIOĞLU Tevfik AYYARKIN Belediye Başkanı Karar Tarihi : 06/04/2009 Karar No : 08 Belediye Meclisi; nın 01/04/2009 tarihli yazılı daveti üzerine Belediye Başkan üyelerin tamamının mevcut olduğunu açıklayarak, 2009 yılı döneminin 4.toplantısının

Detaylı

SIRA SAYISI: 587 TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yükseköğretim ve Bilimsel

SIRA SAYISI: 587 TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yükseköğretim ve Bilimsel TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ YASAMA DÖNEMİ YASAMA YILI 24 4 SIRA SAYISI: 587 Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yükseköğretim ve Bilimsel Araştırma Alanında İşbirliği Anlaşmasının

Detaylı

AYIKLAMA VE İMHA İŞLEMLERİ

AYIKLAMA VE İMHA İŞLEMLERİ AYIKLAMA VE İMHA İŞLEMLERİ AYIKLAMA: Arşiv Malzemesi ile cari işlemleri devresinde bir değere sahip olduğu halde, hukuki kıymetini ve bir delil olma vasfını kaybetmiş, ileride kullanılmasına ve muhafazasına

Detaylı

DİŞHEKİMLERİ ODASI BAŞKANLIĞI NA,

DİŞHEKİMLERİ ODASI BAŞKANLIĞI NA, GENELGE Sayı : 001-1.2663 Tarih : 07.12.2018 Konu : 3224 Sayılı Türk Dişhekimleri Birliği Yasasında Yapılan Değişiklik DİŞHEKİMLERİ ODASI BAŞKANLIĞI NA, İlgi: 05.12.2018 tarih ve 001-1.2648 sayılı genelgemiz.

Detaylı

KAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, TANIMLAR VE TEMEL İLKELER

KAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, TANIMLAR VE TEMEL İLKELER KAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, TANIMLAR VE TEMEL İLKELER Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönergenin amacı; Kaş Belediye Başkanlığı Yazı

Detaylı

DESTEK HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar

DESTEK HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar DESTEK HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı; Gaziantep Büyükşehir Belediyesi

Detaylı

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 24 Şubat 2014 tarihli Kırkaltıncı Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası Anayasanın 94 üncü

Detaylı

Sosyal Düzen Kuralları

Sosyal Düzen Kuralları TEMEL HUKUK Sosyal Düzen Kuralları Toplum halinde yaşayan insanların yerine getirmek zorunda oldukları ödevleri ve kullanacakları yetkileri belirten kurallara, sosyal düzen kuralları veya sadece sosyal

Detaylı

Trans Olmak Suç Değildir!

Trans Olmak Suç Değildir! Trans Olmak Suç Değildir! Anayasa ya göre herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet organları

Detaylı

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 25642)

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 25642) 131 TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN (Resmi Gazete ile yayımı: 13.11.2004 Sayı: 25642) Kanun No Kabul Tarihi BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç MADDE 1. - (1) Bu Kanunun amacı,

Detaylı

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176 KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN ileti5176 Kanun Numarası : 5176 Kabul Tarihi : 25/5/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 8/6/2004 Sayı :25486

Detaylı

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01 T.C. DANIŞTAY ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2011/311 Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen:... Vekili :Av. Semih Önem Karşı Taraf :1) Sağlık Bakanlığı, ANKARA 2) -ANTALYA İsteğin Özeti : Dava, radyoloji

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

T.C VAN İLİ GENEL MECLİSİ

T.C VAN İLİ GENEL MECLİSİ Konu: Hayvancılığın Geliştirilmesi Karar No : 19 Kanun Taslağı İl Makamından İl Genel Meclis Başkanlığına gönderilen 13.04.2005 tarih ve B054VLK4650400.05.(12/272) sayılı Hayvancılığı Geliştirme Kanun

Detaylı

Ödenecek Memuriyet Ünvanı Sayısı Aylık Ücreti. Sayman 1 2.500, Raportör 6 1.500, Tercüman (Memurlardan ya da dışardan) 1 3.000,

Ödenecek Memuriyet Ünvanı Sayısı Aylık Ücreti. Sayman 1 2.500, Raportör 6 1.500, Tercüman (Memurlardan ya da dışardan) 1 3.000, 875 TÜRK VATANDAŞLARINA AİT OLUP YUGOSLAV FEDERATİF HALK CUMHURİYETİNCE MİLLİLEŞTİRİLMİŞ BULUNAN MAL, HAK VE MENFAATLERİN TASFİYESİ HAKKINDAKİ 1135 SAYILI KANUNUN 1988 SAYILI KANUNLA DEĞİŞİK 5 İNCİ VE

Detaylı