Seksenbeş Prolaktinoma Olgusunun Klinik ve Laboratuvar Özellikleri, Tedavi Yaklaş mlar ve Prognozlar n Analizi
|
|
- İbrahi̇m Karaca
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 Türkiye Tıp Dergisi 2001; 8(4): Klinik Çal şmalar/clinical Reports Seksenbeş Prolaktinoma Olgusunun Klinik ve Laboratuvar Özellikleri, Tedavi Yaklaş mlar ve Prognozlar n Analizi Seyfettin KÖKLÜ*, Alper GÜRLEK** * Hacettepe Üniversitesi T p Fakültesi, İç Hastal klar Anabilim Dal, ** Hacettepe Üniversitesi T p Fakültesi, Endokrinoloji Bilim Dal, ANKARA ÖZET Amaç: Bu retrospektif çalışmada, prolaktinoma tanısı almış hastaların demografik ve tanısal özellikleriyle tedavi modaliteleri ve prognostik faktörler incelendi. Uygulanan tedavi yöntemleri etkinlikleri açısından değerlendirildi. Çalışmada, hastaların en uygun takip ve tedavi stratejilerinin belirlenebilmesi amaçlandı. Yöntem: yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, hastane arşivine kayıtlı prolaktinoma tanısı almış 85 hasta çalışmada yer aldı. Hastalar cinsiyet farkı, tümör boyutu ve tümörün biyolojik davranışına göre gruplandırıldı. Hastaların ortalama izlem süresi 46 ay idi. İlk başvuruda prolaktinoma tanısı konan 27 hastaya medikal tedavi başlandı, 57 hastaya cerrahi tedavi uygulandı. Bir hastaya da radyoterapi yapıldı. Medikal tedavi başlanan 15 hasta tümöral progresyon nedeniyle opere edildi. Opere edilen hastaların 23 tanesi müdahelesiz izlenirken, 20 sine medikal tedavi, 16 sına da radyoterapi verildi. Bir hastaya radyoterapi ve takibinde medikal tedavi uygulandı. Hastalar tedavi cevapları yönünden değerlendirildi. Tümör özellikleriyle nüks, rezidü ve tam remisyon ilişkisi araştırıldı. Bulgular: İstatistiksel analiz, radyoterapinin tümörün hormonal ve volümetrik kontrolünde etkin olmadığını göstermiştir. Postoperatif dönemde rekürrens oluşumunu engellemede ve rezidüel tümörün kontrolünde en etkin tedavinin medikal tedavi olduğu bulunmuştur. Preoperatif ve postoperatif prolaktin düzeyleri, tümör boyutu ve invazyonla rekürrens riski arasında bağlantı kurulamamıştır. Postoperatif prolaktin düzeylerinin normale dönmesinin en iyi belirleyicisi olarak, tümörün total eksizyonu bulunmuştur. Nüks erkek hastalarda daha fazla oranda görülmektedir. Yorum: Prolaktinoma selim karakterine rağmen tedavisi güç ve tamamen iyileşme oranı düşük olan bir hipofiz tümörüdür. Postoperatif radyoterapi yetersiz etkinliği ve yan etki sıklığı nedeniyle önerilmemektedir. Medikal tedavi tümöral kontrolde etkili bulunmuştur. Transsfenoidal yolla tümör eksizyonu morbidite ve mortalitesi az, kolay uygulanabilir ve etkili bir cerrahi yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Prolaktinoma, pitüiter tümör, medikal tedavi SUMMARY Clinic and Laboratory Featmen, Treatment Approach and Prognostic Analysis of Eightyfive Prolactinoma Cases Objective: We performed this retrospective analysis to describe demographic and diagnostic properties, prognostic factors and to compare the different therapy modalities of prolactinomas. In the same analysis, the purpose was to determine the ideal follow-up and therapy strategies. 153
2 Köklü S, Gürlek A Method: This study is based on the retrospective analysis of 85 prolactinoma patients that were recorded in the Hacettepe University Hospital Archive catalog between 1993 and Patients were classified according to sex, tumor size and the degree of sellar destruction (grade). The mean follow-up time was 46 months. Medical therapy was given to 27 patients, surgery and radiotherapy were performed to 57 and one patients respectively as a first line intervention. Fifteen among medically treated patients had tumoral progression and so far operated. A group of patients were followed with medical therapy or without intervention after surgery. Another group had received radiotherapy following operation. The patients were analized according to effectiveness of therapy modalities. The relationship between tumor properties and recurrence and cure rate were described. Results: Statistical analysis revealed that radiotherapy was not effective over hormonal and volumetric tumor control for prolactinomas. The most effective therapy to prevent recurrence and to control residue tumor was medical therapy. There was no relation between recurrence rate and tumor size, invasion, pre and postoperative prolactin levels. The most significant determinant to normalize postoperative prolactin level was total removal of the tumor. Recurrence rate was higher among male patients. Conclusions: Prolactinoma is a benign pituitary tumor but its therapy is difficult and complete cure rate is low. Postoperative radiotherapy is not recommended because of its low efficacy and high adverse effects. Medical therapy is effective to control prolactinoma. Transsphenoidal surgery is an effective and practical surgical method and has minimal risk. Key Words: Prolactinoma, pituitary tumor, medical therapy GİRİŞ Pitüiter kaynakl tümörler çoğunlukla yavaş büyüyen, selim karakterli tümörler olmalar na rağmen önemli orandaki morbiditesi ve mortal seyredebilmesi yönüyle önem arzeden bir tümör grubunu oluşturmaktad r. Klinikte karş m za kitlesel bas veya hormonal fazlal k ya da diğer hormonlarda eksiklik tablosuyla ç kmaktad r. Prolaktinoma en s k görülen pitüiter tümördür. Pitüiter tümörlerin yaklaş k %30-40 n oluşturur (1). Hastalar n %70 den fazlas kad nd r (2). Prolaktinomal kad n hastalar s kl kla sekonder amenore-galaktore yak nmas yla başvurmaktad r. Primer amenore nadirdir. Tümörün lokal bas s na bağl görme bozukluklar kad nlarda görülebiliyorsa da, as l olarak erkek hastalar n en fazla yak nd ğ şikayettir. Prolaktinoma tedavisi, uzun zaman alabilen ve üzerinde tam bir fikirbirliği olmayan tedavi biçimlerinden oluşmaktad r. Medikal, cerrahi ve radyoterapi prolaktinoma tedavisinde kullan lan tedavi yöntemleridir. Medikal tedavi alt nda hasta uyumsuzluğu, ilaç yan etkisi ve bazen de ilaca rezistans gibi nedenlerle cerrahi tedavi endikasyonu doğmaktad r. Bas semptomlar n n varl ğ nda bile medikal tedavi önerilmektedir. Medikal tedavi alan hastalar n s kça opere edildiği de bir gerçektir (3). Preoperatif medikal tedavinin cerrahi başar y olumsuz etkilediğini savunanlar da vard r (4). Postoperatif dönemde pekçok hastada süresiz medikal tedavi gerekliliği düşünüldüğünde ve cerrahi girişimin önemli morbiditesi gözönüne al nd ğ nda cerrahi tedavinin yukar da say lan endikasyonlara saklanmas gerektiği düşünülebilir. Tedaviye rağmen prolaktinomada s kça gözlenen bir sorun da hastal ğ n önemli oranda nüks etmesidir. Nüks, pekçok tümöral faktöre bağl olabilmektedir. Ancak bu konuda da belirlenmiş s n rlar yoktur. Yay nlanan pekçok seride prolaktinoma tedavisi ve hastal ğ n rekürrensiyle ilgili farkl oranlar mevcuttur. Tedavi başar s ve nüks oran aral klar oldukça geniştir. Yapm ş olduğumuz retrospektif çal şmada üniversitemiz hastanesinde prolaktinoma tan s yla son 7 y lda izlenmiş hastalar n tan ve tedavilerinin dökümünü gerçekleştirdik. Tedavi modalitelerinin etkinliklerini karş laşt rd k. Nüks oranlar n ve bunlar n tümörün fiziksel, biyokimyasal ve biyolojik özellikleriyle bağlant s n araşt rd k. HASTALAR ve YÖNTEM Bu çal şmada, Ocak 1993-Nisan 2000 tarihleri aras nda Hacettepe Üniversitesi T p Fakültesi (HÜTF) Hastanesi nde takip edilen prolaktinoma olgular n n retrospektif dökümü yap lm şt r. Hastalar n dosya kay tlar ndan tan öncesi şikayetleri, tan yöntemleri, endokrinolojik ve histopatolojik değerlendirme, tedavi seçenekleri, operatif bilgiler ve postoperatif izlemle ilgili veriler topland. Hastanemiz biyokimya laboratuvar nda serum prolaktin düzeyi radioimmünassay ölçümüyle belirlenmektedir. Bu yöntemle ölçülebilen prolaktin düzeyi 154
3 Türkiye Tıp Dergisi 2001; 8(4): üst s n r 150 µg/l dir. Normal değerler erkekte 0-15 µg/l, kad nda 0-20 µg/l aral ğ ndad r. Postoperatif prolaktin tayini cerrahiyi müteakip 3 ay içerisindeki dönemde bak lan prolaktin miktar n kapsamaktad r. Pitüiter tümörlerin tayininde görüntüleme yöntemi olarak sella spot grafi, karotis anjiyografi, bilgisayarl tomografi ve magnetik rezonans görüntüleme kullan lm ş; tümör boyutuna göre mikro (< 10 mm) ya da makro ( 10 mm) adenom olarak 2 gruba ayr lm şt r. Nörooftalmolojik değerlendirme Goldmann-Bowl perimetresi kullan larak yap lm şt r. Cerrahi sonras elde edilen hipofiz dokusu ş k mikroskopisinde incelenmiş ve mikroskopik tan konmuştur. Peroksidaz-antiperoksidaz tekniğiyle doku örneklerinde prolaktin ve diğer hormonlar değerlendirilebilmiştir (hastanemiz patoloji bölümünde 1996 y l sonundan itibaren doku kesitlerinde immünhistokimyasal boyama kullan lmaya başlanm şt r). İnvazyon, radyolojik ya da cerrahi olarak tümörün dura, kemik, sfenoid ve kavernoz sinüsü tutmas olarak tan mlanm şt r. Hastalar invazyon yönünden Hardy s n fland rmas na göre grupland r lm şt r (grade 1: İnvazyon olmadan mikroadenom, grade 2: İnvazyon olmadan makroadenom, grade 3: Lokal invaziv, grade 4: Yayg n invaziv). Nüks, cerrahi girişim sonras radyolojik görüntülemede rezidü tümör görülmeyen hastalarda tümörün yeniden ortaya ç kmas olarak kabul edilmiştir. Cerrahi sonras radyolojik değerlendirme yap lamayan hastalarda total tümör eksizyonu yap lm ş, postoperatif prolaktin değerleri normale dönmüş ve sonras nda yeniden tümör tespit edilmişse, bu grup hastalar da nüks grubuna dahil edilmiştir. Medikal tedavi, cerrahi ya da radyoterapiyi takiben uzun süreli izlemde (en az 12 ay) herhangi bir medikasyon almadan serum prolaktin düzeyi normal aral klarda seyreden ve radyolojik görüntülemede hipofizdeki tümörün kaybolduğu belirlenen hastalar tam remisyon olarak kabul edildi. Cerrahi tedavi sonras dönemde, prolaktin düzeyi herhangi bir medikasyon almadan normal düzeylerde sebat eden, ancak izlem süresi 1 y ldan k sa olduğundan tam remisyon kabul edilmeyen hastalar da erken kür grubuna dahil edildi. Nüks gelişimiyle preoperatif ve postoperatif prolaktin düzeyleri ve tümörün biyolojik davran ş aras ndaki istatistiksel farklar Ki-kare ve Fisher testiyle analiz edildi. BULGULAR Çal şmaya dahil 85 hastan n 45 (%52.9) i kad n, 40 (%47.1) erkek hastayd. Kad nlarda yaş aral ğ ve yaş ortalamas 35, erkeklerde yaş aral ğ ve yaş ortalamas 46 idi. Hastalar n takip süresi 46 ± 5 (ortalama ± standart hata) ay idi. K rkbeş kad n hastan n 27 sinde makro, 18 inde mikroadenom mevcutken, 40 erkek hastan n 40 nda da makroadenom vard. Makroadenomlardan 3 (2 si erkek, 1 i kad n) ü dev tümör (> 4 cm) idi. Kad n hastalarda en s k görülen yak nma galaktore iken erkeklerde görme bozukluğu idi. Her iki cinsiyette görülen yak nmalar Tablo 1 de gösterilmiştir. İlk tan daki prolaktin değeri bilinen 57 makroadenomlu hastan n 40 (%70) nda prolaktin değeri 150 µg/l den fazlayken 17 (%30) hastada 150 µg/l den düşük (64.3 ± 11.8 µg/l, µg/l aral ğ nda) bulunmuştur. Onsekiz mikroadenomlu hastan n 14 (%78) ünde prolaktin 150 µg/l den düşük (88.8 ± 9.4 µg/dl, µg/l aral ğ nda), 4 (%22) ünde de 150 µg/l den fazla bulunmuştur. Hormon değerleri kay tl 32 erkek hastan n, 10 (%31) unda gonadotropin ve testesteron düşük bulunmuş, 1 hastada TSH, 2 hastada ACTH ve kortizol, 1 hastada hem gonadotropin ve testesteron hem de kortizol miktar düşük bulunmuştur. Bir hastada diyabet insipid tan s konmuş; 2 hastada ACTH ve kortizol, 7 hastada büyüme hormonu seviyesi yüksek bulunmuştur. Opere edilen ve postoperatif prolaktin değeri kayd olan 50 makroadenomlu hastadan 21 (%42) tanesin- Tablo 1. Prolaktinomal hastalar n hastaneye başvuru nedenleri ve s kl klar. Sıklık Semptomlar Kadın (%) Erkek (%) Galaktore 32 (71) 2 (5) Amenore 27 (60) - Oligomenore 11 (24) - İnfertilite 4 (9) - Baş ağrısı 20 (44) 21 (52) Görme bozukluğu 10 (22) 24 (60) Obezite 1 (2) - Hirşutizm 1 (2) - İmpotans - 18 (45) Konvülziyon - 3 (8) Jinekomasti - 1 (2.5) Vücut kıllarında azalma - 1 (2.5) Sinir paralizi - 2 (5) 155
4 Köklü S, Gürlek A de postoperatif ilk 3 ayl k dönemde serum prolaktin düzeyi normale dönmüştür. Alt (%12) hastada µg/l, 7 (%14) hastada µg/l ve 16 (%32) hastada da > 150 µg/l bulunmuştur. Opere edilen 7 mikroadenomlu olgudan birinin prolaktin ölçümü kaydedilmezken, prolaktin miktar bilinen 6 hastadan 3 (%50) ünde postoperatif prolaktin normal ölçülmüş, 2 hastada µg/l, 1 hastada µg/l bulunmuştur. Radyolojik görüntülemede 67 makroadenomlu hastadan 43 (%64) ünde tümör çevre yap lara bas yaparken, 15 hastada dura invazyonu (%22), 20 hastada kavernöz sinüs invazyonu (%30), 12 hastada sfenoid sinüs invazyonu (%18) mevcuttu. Sinüs invazyonu olan hastalar n 6 s nda her iki sinüse birden invazyon vard. Mikroadenomlu yaln z 1 hastada patoloji preparatlar nda dura invazyonu tespit edilmiştir. Makroadenomlu 67 hastan n 25 inde bilateral temporal hemianopsi (%37), 6 s nda sağ temporal hemianopsi (%9), sol temporal hemianopsi, 1 inde de bilateral temporal üst kadranopsi ve 1 hastada da sağ anopsi ve sol temporal hemianopsi tespit edilmiştir. Yirmidokuz hastan n perimetri muayenesi normal bulunurken (%43), 4 hastan n ise nörooftalmolojik muayenesi yoktur (%6). Mikroadenomlu 18 hastan n sadece 11 ine nörooftalmolojik muayene yap lm ş ve normal bulunmuştur (%61). Görme bozukluğu olan 33 hastan n 18 (%55) inde cerrahi sonras düzelme olmuş, 12 (%36) sinde değişmemiştir. Üç hastan n durumu bilinmemektedir. Preoperatif görme bozukluğu olmayan bir hastada operasyona bağl postoperatif bilateral hemianopsi gelişmiştir. Histopatolojik incelemelerin %26 s kromofob tipte adenom, şeklinde rapor edilmiştir. İmmünhistokimyasal boyama yap labilen 44 doku örneğinden 28 (%64) inde prolaktin (+), 6 (%13) s nda prolaktin ve growth hormone (+), 6 (%13) s nda prolaktin ve kortikotropin (+), 1 inde prolaktin ile growth hormone ve tirotropin (+) bulunmuş; 3 (%7) hastada prolaktin boyas (-) olarak belirtilmiştir. İmmünhistokimyasal boyamada prolaktin (-) bulunan 3 hastan n da ilk tan daki prolaktin miktar 150 µg/l den fazlayd. Makroadenomlu 67 hastan n 12 (%18) sine ilk olarak medikal tedavi başlanm ş; 54 (%80) hasta direkt cerrahi tedaviye al nm ş; 1 hastaya da radyoterapi uygulanm şt r. Mikroadenomlu 18 hastan n 15 (%83) ine medikal tedavi başlan rken, 3 (%17) üne cerrahi tedavi uygulanm şt r. Medikal tedavi başlanan 12 makroadenomlu hastan n 11 (%92) inde progresyon nedeniyle cerrahi tedavi uygulanm şt r. Bir hasta halen medikal tedaviye devam etmektedir. Medikal tedavi alan toplam 15 mikroadenomlu hastan n 4 (%27) ünde progresyon olunca cerrahi tedaviye geçilmiş, 2 hastada tam düzelme sağlan p medikal tedavi sonland r lm ş, 9 hasta halen medikal tedaviyle izlenmektedir. Progresyon nedenleri olarak; düzensiz ilaç al m (5 hasta), ilaç yan etkisi (4 hasta) ve ilaca rezistans (2 hasta) görülmüştür. Dört hastada belirgin bir neden belirtilememiştir. Tüm izlem süresince, herhangi bir dönemde medikal tedavi alan 39 hastadan toplam 5 (%13) tanesinde bromokriptin rezistans geliştiği kaydedilmiştir. Bunlardan 2 sinde medikal tedavi kesilip operasyona gidilmiştir. Postoperatif dönemde bromokriptin rezistans belirlenen 3 hastadan 2 sinde quinagolid, 1 hasta da lisuride geçilmiştir. Cerrahi uygulanan 72 hastan n 59 unda transnazal transsfenoidal yol (%82), 13 ünde transkranial yol (%18) tercih edilmiştir. Transsfenoidal yolla opere edilen 59 hastan n 42 (%71) sinde tümörün total, 17 (%29) sinde subtotal eksize edildiği rapor edilmiştir. Transkranial girişimde 2 (%15) total, 11 (%85) subtotal eksizyon yap ld ğ kaydedilmiştir. Postoperatif prolaktin değerleri bilinen hastalar dikkate al narak tümörün cerrahi biçimiyle postoperatif prolaktin değerleri aras ndaki ilişki irdelendiğinde, tümörün total eksizyonunun postoperatif erken dönemde (ilk 3 ay) prolaktin miktar n subtotal eksizyona k yasla daha fazla oranda normale döndürdüğü görülmektedir (p= 0.045). Operasyona bağl komplikasyonlardan 2 hastada rinore, 1 hastada geçici diyabet insipid ve 1 hastada da görme bozukluğu gelişmiştir. Operatif mortalite saptanmam şt r. Cerrahi yap lan, 72 hastadan 11 (%15) tanesi operasyondan sonra hiç kontrole gelmemiş, 23 (%32) hasta müdahalesiz izlenirken, 20 (%28) hastaya medikal tedavi (17 bromokriptin, 2 quinagolid, 1 lisurid) önerilmiştir. Onalt (%22) hastaya cerrahiyi takiben radyoterapi yap lm ş, 1 hastaya da hem radyoterapi uygulan p hem de medikal tedavi önerilmiş, 1 hasta izlemdeyken akciğer kanseri nedeniyle kaybedilmiştir. İlk tedavide radyoterapi uygulanan hasta müdahalesiz izlenmiştir. Cerrahiyi takiben, müdahalesiz izlenen 23 hastadan 10 (%43) unda nüks, 3 (%13) ünde rezidü belirlen- 156
5 Türkiye Tıp Dergisi 2001; 8(4): miş, 10 hastada rezidü ya da rekürrens kitleye rastlan lmam şt r. Bunlardan 2 (%9) hasta tam remisyon kabul edilmiş, 8 (%35) hasta postoperatif izlem süresinin k sal ğ ndan dolay (1 y ldan az) erken kür kabul edilmiş, tam remisyon kabul edilmemiştir. Postoperatif medikal tedavi başlanan 20 hastan n 7 (%35) sinde rezidü kitle, 2 (%10) sinde nüks belirlenmiştir. Onbir (%55) hastada nüks ya da rezidü görülmemiş ve 1 tanesi tam remisyon kabul edilmiştir. Postoperatif radyoterapi, cerrahi öncesi ve sonras prolaktin değerleri yüksek ve invaziv karakterde tümörlü hastalarda tercih edilmiştir (ortalama 4500 cgy). Postoperatif radyoterapi yap lan 17 hastadan 16 s yaln zca radyoterapi al rken 1 hastaya radyoterapi ve medikal tedavi birlikte uygulanm şt r. Postoperatif radyoterapi yap lan 16 hastadan 13 (%81) ünde rezidü, 2 (%13) sinde nüks saptanm ş, 1 (%6) hastada tam remisyon sağlanm şt r. Radyoterapi uygulan p takibinde medikal tedavi verilen bir hastada nüks ya da rezidü görülmemiştir. Onbeş hastada (cerrahi yap lan 14 ve radyoterapi uygulanan 1 hasta) nüks 69.2 ± 20.8 (ortalama ± standart hata) ay sonra gerçekleşmiştir. Nüks görülen 15 hastan n ortalama izlem süresi 99 ay, rezidü belirlenen 23 hastan n ortalama izlem süresi 37 ay, tam remisyon kabul edilen 4 hastan n ise ortalama 54 ay olarak gerçekleşmiştir. Nüks, tümör boyutu ve ilk prolaktin miktar bağlant s irdelendiğinde nüks görülen 15 hastadan 12 (%80) si makroadenomlu, 3 (%20) ü mikroadenomlu hastalard. Onbeş hastan n 9 (%60) unda ilk tan - daki prolaktin değeri 150 µg/dl den fazla, 3 (%20) ünde 150 µg/dl den az, 3 (%20) hastada ise ilk prolaktin değeri bilinmemektedir. İstatistiksel analizde preoperatif prolaktin değeriyle nüks gelişimi aras nda bir bağlant mevcut değildi (p= 1.0). Hardy s n fland rmas na göre grade 3 ve 4 yani invaziv tümörlerde 38 hastan n 8 (%21) inde nüks görülürken, 16 (%42) s nda rezidü belirlenmiştir. Grade 1 ve 2 tümörlerde 47 hastan n 7 (%15) sinde nüks tespit edilirken, 7 (%15) hastada rezidü görülmüştür (Tablo 2). Tümörün invaziv özelliğiyle nüks oluşumu aras nda istatistiksel bir anlaml l k kurulamad (p= 0.866). Tam remisyon sağlanan toplam 4 hastan n 4 ü de grade 2 hastalard. Tam remisyon sağlanan 2 si kad n ve 2 si erkek 4 hastan n 2 si preoperatif medikal tedavi alm ş, 2 si direkt cerrahi tedaviye al nm şt. Postoperatif prolaktin düzeyi bilinen grade 3 ve 4 yani invaziv tümörlü 31 hastadan 16 (%52) s n n postoperatif prolaktin miktar normale dönmüştür. Grade 1 ve 2 yani invaziv olmayan ve postoperatif prolaktin düzeyi kay tl 25 hastan n ise 8 (%32) inde postoperatif prolaktin normal seviyeye inmiştir. Opere edilen 73 hastadan erken kür kabul edilen hastalar (31 hasta) ayr tutularak, 42 opere hasta postoperatif prolaktin değerleri ve nüks, rezidü ve tam remisyon yönünden değerlendirildiğinde, postoperatif prolaktin miktar yla nüks aras nda istatistiksel bağlant kurulamam şt r (p= 0.442). Postoperatif prolaktin düzeyi > 150 µg/l bulunan toplam 16 hastan n 15 (%94) inde cerrahi öncesi prolaktin değerlerinin de çok yüksek olduğu (> 150 µg/l) farkedilmektedir. Hormon replasman yap lan toplam 16 hastadan 12 si yaln z cerrahi tedavi uygulanan, 4 ü cerrahi tedavinin yan nda radyoterapi verilen hastalard r. Hastalar n %44 ü birden çok opere edilen hastalard r. Hormon replasman ihtiyac olan 16 hastadan 14 üne kortizol (%88), 8 ine tiroid hormonu (%50), 5 erkek hastaya testesteron (%31) ve 1 kad n hastaya da östrojen replasman önerilmiştir. TARTIŞMA Çal şma kapsam ndaki hastalarda makroadenomun mikroadenomdan çok daha fazla say da olduğu görülmektedir. Kad nlarda mikroadenom daha s k görülmekteyken, bizim çal şmam zda yer alan kad n hastalarda makroadenom mikroadenomdan 1.5 kat daha fazla say da bulunmuştur. Bu duruma medikal tedaviyle izlenen mikroadenomlu hastalar n hastane Tablo 2. Hardy s n fland rmas na göre tümörlerin erken kür, tam remisyon, rezidü ve nüks insidanslar. Erken kür Tam remisyon Rezidü Nüks Toplam Grade Grade Grade Grade Toplam
6 Köklü S, Gürlek A dosyalar n arşiv yerine kendilerinde saklamay tercih etmeleri ve poliklinik dosyalar n n arşiv kartoteksinde kay tl olmamas neden olmuş olabilir. Tan an nda tümör boyutu erkeklerde daha büyük bulunmaktad r. Bunun tan almadaki gecikmeye bağl olduğunu düşünenler olduğu gibi, genç hastalarda da tümör boyutunun erkek lehine daha büyük olmas, dev, invaziv ve habis karakterli prolaktinomalar n çok büyük oranda erkeklerde daha s k görülmesi gibi gerekçelerle tümöral büyümede cinsiyet farkl l ğ - n savunanlar da vard r (5,6). Bizde erkek hastalar n tümünde, kad n hastalar n %60 nda makroadenom mevcuttu. Dev adenomlu 3 hastadan 2 si erkek, 1 i kad nd. Kad n hastalar erkek hastalara k yasla daha erken yaşta tan almaktayd. Bunun nedeni, erkek hastalarda hiperprolaktineminin yavaş seyirli klinik bulgu verebilmesi, seksüel bozukluk semptomlar n n hastalar taraf ndan fazla önemsenmemesi, erkek üreme sisteminin kad nlara göre hiperprolaktinemi etkisine daha dirençli olmas d r. Zira hafif hiperprolaktinemili erkek hastalar n çoğunda ve prolaktinomal hastalar n %30 unda serum testesteron düzeyi normal bulunmaktad r (7). Bizde farkl olarak, bu oran %65 bulunmuştur. Kad n hastalar s kl kla klasik amenore-galaktore şikayetiyle başvururken, erkeklerde klinik yelpaze geniş olduğundan prolaktinoma tan s gözden kaçabilmektedir (8). Bizim hastalar - m zda, erkeklerde en fazla bas ya bağl yak nmalar görülürken, kad nlarda hormonal etkiye bağl yak nmalar daha ön plandayd. Tan sonras ilk tedavide, cerrahi tedavinin %67 oran nda tercih edildiği görülmektedir. Bunda makroadenom say s n n fazlal ğ -ki %79 luk hasta grubunu temsil ediyor-, baş ağr s d ş ndaki bas semptomlar n n %44 hastada varolduğu gibi nedenler etkin olabilmektedir. Hastalar n ilk başvuruda endokrinoloji değil de nöroşirürjiye başvurmas da önemli bir etkendir. Zira hastanemizin referans hastanesi olmas ndan dolay hastalar genellikle d ş merkezlerde tan alm ş ve cerrahi tedaviye yönlendirilmiş olarak müracaat etmektedirler. Medikal tedavi başlanan hastalarda, yüksek oranda tümöral progresyon görülmüştür. Bunun nedeni büyük oranda ilac n bir nedenle kullan m n n hasta taraf ndan sonland r lm ş olmas ndan kaynaklanmaktad r. Bromokriptin rezistans %13 olarak bulunmuş olup, bu oran değişik serilerde %5-18 aras ndad r (9,10). Cerrahi uygulanan hastalar n operasyon sonras ndaki prolaktin düzeylerinin mikroadenomlarda %50, makroadenomlarda %42 oran nda normale döndüğü görülmektedir (postoperatif prolaktin düzeyi bilinmeyenler hariç tutulmuştur). Yay nlanan serilerde bu oran, tümörün boyutu, invaziv özelliği ve cerrahi eksizyona bağl olarak değişmektedir. Bizim hastalar - m zda postoperatif hormon düzeylerinin normale dönmesinin en iyi belirleyicisinin, tümörün total eksizyonu olduğu gözükmektedir. Postoperatif normal prolaktin miktar oranlar mikro ve makroadenomlarda Soule ve arkadaşlar n n çal şmas nda %45 ve %17, Özgen ve arkadaşlar n n çal şmas nda %78 ve %57, Massoud ve arkadaşlar n n çal şmas nda %90 (mikroadenom) ve Feigenbaum ve arkadaşlar n n çal şmas nda %74 (her ikisinde) olarak rapor edilmiştir (3,11-13). Postoperatif %23 gibi yüksek orandaki hastan n postoperatif prolaktin düzeyinin kay tl olmamas bizdeki oran fark nda önemli bir etken olabilir. Postoperatif yüksek prolaktin düzeyinin cerrahi başar s zl ğa ne kadar bağl olduğu da tart şmal d r. Bazen cerrahi sonras rezidü ya da rekürrens tümör olmad ğ halde birkaç y l dahi sürebilen geçici hiperprolaktinemi görülebilmektedir (12). Burada önerilen, biyokimyasal değerlendirmeyle radyolojik değerlendirmenin birlikte kullan m d r. Literatürde, görme bozukluğunda postoperatif düzelme %31-82 aras ndad r (14,15). Bizim çal şmam zdaki oran %60 olarak bulunmuştur. Cerrahi komplikasyon insidans %5.5 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran değişik serilerde % aras ndad r (15,16). Cerrahi sonras dönemde hastalar tümörün total ya da subtotal eksizyonuna, operasyon öncesi ve sonras serum prolaktin miktar na, tümör boyutuna ve cerrahi öncesi görme bozukluğunun mevcut olup olmamas na göre radyoterapi, medikal tedavi ya da müdahalesiz izlemle takip edilmişlerdir. Postoperatif radyoterapi uygulanan hastalar n %88 i transsfenoidal ya da transkranial yolla subtotal tümör eksizyonu yap - lan hastalard. Bu hastalar n cerrahi öncesi ve sonras serum prolaktin düzeyleri çok yüksekti ve hepsi makroadenomlu ve preoperatif görme bozukluğu olan hastalard. Postoperatif radyoterapi yap lan 17 hastadan 15 (%88) i radyoterapiden fayda görmemiştir (13 ünde rezidü, 2 sinde nüks). Postoperatif radyoterapi, subtotal tümör eksizyonu yap lan hastalarda etkili gözükmemektedir. Çal şmalarda radyoterapiyi savunanlar olduğu gibi başar oran düşük ve yan etki insidans fazla olduğu gerekçesiyle önermeyen yazarlar da vard r (11,17). Postoperatif izlemde en başar l sonuç, medikal tedavi başlanan grupta elde edilmiştir. Medikal tedavi başlanan hastalar n %10 unda nüks gerçekleşmiştir. 158
7 Türkiye Tıp Dergisi 2001; 8(4): Cerrahi sonras müdahalesiz izlenen hastalarda rekürrens oran %44 bulunmuştur. Hastalarda cerrahi tedaviye rağmen medikal tedavi desteğinin gerekliliği görülmektedir. Bu durum postoperatif medikal tedavi süresiz gerekiyorsa neden cerrahi işlemin uyguland ğ sorusunu akla getirmektedir. Preoperatif medikal tedavi alt nda progresyon gelişme oran n n yüksek olmas bunun cevab olabilir. Ne var ki ortada daha önce de bahsedildiği gibi hastalar n medikal tedaviyi düzenli kullanmad klar ve sonland rd klar gibi bir neden de vard r. Cerrahi tedavinin komplikasyonlar da gözönüne al nd ğ nda, cerrahi tedavinin kitle bas s na bağl bulgular ve medikal tedaviye cevaps zl k gibi durumlara saklanmas daha ak lc görünmektedir. Baz yazarlar preoperatif bromokriptin tedavisinin cerrahi başar y azaltt ğ n ileri sürmektedirler (4). Literatürdeki çoğu çal şma preoperatif medikal tedavi almayan hastalarlad r (3). Bu yüzden preoperatif medikal tedavinin tam olarak değerlendirilebildiği geniş çapl çal şmalara ihtiyaç vard r. Nüks erkek hastalarda daha fazla oranda gelişmiştir (%22.5 a karş %13). Nüks gelişimiyle ilişkili olduğu söylenen tümör boyutu, ileri yaş, pre ve postoperatif prolaktin düzeyleri ve tümörün invaziv özellikleriyle nüks ilişkisi bizim hastalar m zda kurulamad (18). Tam remisyon sağlanabilen hasta say s n n düşük olmas dikkat çekici bir diğer durumdur. Hastalar n %44 ünün izlem süresinin herhangi bir döneminde kontrollere son vermesi önemli bir nedendir. Bu hastalar n remisyon nedeniyle mi kontrollere devam etmediklerini bilmek mümkün olmam şt r. Cerrahi girişim ya da radyoterapiye bağl olarak gelişen hipopitüitarizm önemli bir komplikasyon grubunu oluşturmaktad r. Cerrahi ya da radyoterapi uygulanan hastalar n -değişik serilerde farkl oranlar belirtilmekle beraber- %15-70 de hormon replasman gerekliliği doğmaktad r (19). Bizim hasta grubunda cerrahi ya da radyoterapi uygulanan hastalar n %22 sinde hipopitüitarizm gelişmiştir. En çok kortikotropin, sonra s ras yla tirotropin ve gonadotropin eksikliği ortaya ç km şt r. Literatürde bu s ra gonadotropin, kortikotropin ve tirotropin şeklindedir (19). Sonuç olarak, prolaktinoma selim karakterine rağmen tedavisi güç ve tamamen iyileşme oran düşük bir hipofiz tümörüdür. Prolaktinomal hastalar uzun süre takip edilmelidir. Literatürdeki çoğu çal şma preoperatif medikal tedavi almayan hastalarlad r. Bu yüzden preoperatif medikal tedavinin tam olarak değerlendirilebildiği geniş çapl çal şmalara ihtiyaç vard r. KAYNAKLAR 1. Randall RV, Laws ER, Abboud CF, et al. Transsphenoidal microsurgical treatment of prolactin-producing pituitary adenomas. Mayo Clin Proc 1983; 58: Mindermann T, Wilson CB. Age-related and genderrelated occurence of pituitary adenomas. Clin Endocrinol (Oxf) 1994; 41: Soule SG, Farhi J, Conway GS, et al. The outcome of hypophysectomy for prolactinomas in the era of dopamine agonist therapy. Clinical Endocrinology 1996; 44: Landolt AM, Osterwalder V. Perivascular fibrosis in prolactinomas: Is it increased by bromocriptine? J Clin Endocrinol Metab 1984; 58: Gimenez-Roqueplo AP, Dupuy M, Delalande O, et al. Le microadenome à prolactine chez l homme. Ann Med Intern 1992; 143: Delgrange E, Trouillas J, Maiter D, et al. Sex-related difference in the growth of prolactinomas: A clinical and proliferation marker study. J Clin Endocrinol Metab 1997; 82: Leonard MP, Nickel CJ, Marales A. Hyperprolactinemias and impotence: Why, when and how to investigate. J Urol 1989; 142: St Jean E, Blain F, Comtois R. High prolactin levels may be missed by immunoradiometric assay in patients with macroprolactinomas. Clin Endocrinol (Oxf) 1996; 44: Wass JAH, Williams J, Charlesworth M, et al. Bromocriptine in management of large pituitary tumors. Br Med J 1982; 284: Johnston DG, Prescott RWG, Kendall-Taylor P, et al. Hyperprolactinemia. Long-term effects of bromocriptine. Am J Med 1983; 75: Özgen T, Oruçkaptan HH, Özcan OE, et al. Prolactin secreting pituitary adenomas: Analysis of 429 surgically treated patients, effect of adjuvant treatment modalities and review of the literature. Acta Neurochir (wien) 1999; 141: Massoud F, Serri O, Hardy J, et al. Transsphenoidal adenomectomy for microprolactinomas: years of follow-up. Surg Neurol 1996; 45: Feigenbaum SL, Downey DE, Wilson CB, et al. Transsphenoidal pituitary resection for preoperative diagnosis of prolactin-secreting pituitary adenoma in women: Long term follow-up. J Clin Endocrinol Metab 1996; 81: Laws ER, Kern EB. Complications of transsphenoidal surgery. Clinical management of pituitary disorders. In: Tindall GT, Collins WF (eds). New York: Raven Press 1979: Comtois R, Beauregard H, Somma M, et al. The clinical and endocrine outcome to transsphenoidal microsurgery of nonsecreting pituitary adenomas. Cancer 1991; 68:
8 Köklü S, Gürlek A 16. Mohr G, Hardy J, Comtois R, et al. Surgical management of giant pituitary adenomas. Can J Neurol Sci 1990; 17: Tsang RW, Brierley JD, Panzerella T, et al. Role of radiation therapy in clinical hormonally-active pituitary adenomas. Radiother Oncol 1996; 41: Nelson PB, Goodman M, Maroon JC, et al. Factors in predicting outcome from operation in patients with prolactin-secreting pituitary adenomas. Neurosurgery 1983; 13: Snyder PJ, Fowble BF, Schatz NJ, et al. Hypopituitarism following radiation therapy of pituitary adenomas. Am J Med 1986; 81: YAZIŞMA ADRESİ: Dr. Seyfettin KÖKLÜ Orman Genel Müdürlüğü Lojmanlar No: 86/ , Gazi-ANKARA 160
Prolaktinomalı Olgularda Medikal ve Cerrahi Tedavinin Retrospektif Karşılaştırılması
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 38 (1) 29-33, 2012 ÖZGÜN ARAŞTIRMA Prolaktinomalı Olgularda Medikal ve Cerrahi Tedavinin Retrospektif Karşılaştırılması Erdinç ERTÜRK 1, Oğuz Kaan ÜNAL 1, Özen
DetaylıHipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;
PROLAKTİNOMA Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu; Prolaktinoma beyinde yer alan hipofiz bezinin prolaktin salgılayan tümörüdür. Kanserleşmez ancak hormonal dengeyi bozar. Prolaktin hormonu
DetaylıGEBELİKTE PROLAKTİNOMA
GEBELİKTE PROLAKTİNOMA Prof. Dr. Ferihan Aral İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Prolaktinoma Hipofiz tümörleri
DetaylıCUSHİNG HASTALIĞINDA ENDOSKOPİK ENDONAZAL TRANSSFENOİDAL ADENOMEKTOMİ SONRASI ALINAN SONUÇLAR
CUSHİNG HASTALIĞINDA TRANSSFENOİDAL ADENOMEKTOMİ SONRASI ALINAN SONUÇLAR Dr. lkay Kartal, Dr. Ay e Kubat Üzüm, Dr. Meral Mert, Dr. Gonca Tamer, Prof. Dr. Ne e Özbey, Prof. Dr. Ferihan Aral stanbul Üniversitesi,
DetaylıParatiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim
Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız
DetaylıADRENAL KORTİKAL KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ
ADRENAL KORTİKAL KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ DR GÜRHAN SAKMAN ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI ADRENAL KORTİKAL KANSER TEDAVİSİNDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ DR GÜRHAN
DetaylıPROLAKTİNOMAYA YAKLAŞIM
PROLAKTİNOMAYA YAKLAŞIM Prof. Dr. Ferihan Aral İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Prolaktinoma * En sık hipofiz
DetaylıAkromegali Tedavisinde Radyocerrahi. Prof.Dr.Selçuk Peker Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı
Akromegali Tedavisinde Radyocerrahi Prof.Dr.Selçuk Peker Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı Akromegali-RC Pubmed taraması Acromegaly-Cyberknife 3 makale (Toplam 17 olgu) Acromegaly-Gamma
DetaylıRadyasyon Koliti Oluşturulmuş Sıçanlarda Ghrelinin Barsak Anastomozu Üzerine Etkisi Dr. Ebubekir Gündeş
Radyasyon Koliti Oluşturulmuş Sıçanlarda Ghrelinin Barsak Anastomozu Üzerine Etkisi Dr. Ebubekir Gündeş Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği Giriş
DetaylıPrimeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi
Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi okült (gizli, saklı, bilinmeyen, anlaşılmaz) okült + kanser primeri bilinmeyen
DetaylıDüşük Riskli Diferansiye Tiroid Kanserlerinde RAİ Tedavisi
Düşük Riskli Diferansiye Tiroid Kanserlerinde RAİ Tedavisi 14.04.2017 Dr. Ebru YILMAZ İstanbul Üniveristesi İstanbul Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Neden evreleme yapıyoruz? Prognostik bilgi Hastalık
DetaylıACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ
ACİL CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİREN ENDOKRİN PATOLOJİLER: ERKEN TANI & HIZLI TEDAVİ Cevher Akarsu, A. Cem Dural, M. Abdussamet Bozkurt, M. Ferhat Çelik, İlkay Halıcıoğlu, Murat Çikot, Ali Kocataş, Halil Alış
DetaylıPEDİATRİK HİPOFİZ ADENOMLARI
Karabağlı H. Pediatrik Hipofiz Adenomları 2013;1(3):209-13 PEDİATRİK HİPOFİZ ADENOMLARI Hakan Karabağlı Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Konya Yazışma Adresi
DetaylıHipofiz beyin tabanında burnun arkasında optik sinirlerin altında yer alan küçük bir bezdir.
PROLAKATİNOMA NEDİR? Hipofiz beyin tabanında burnun arkasında optik sinirlerin altında yer alan küçük bir bezdir. Hipofiz tiroid, overler, testisler ve adrenal bezleri kontrol eden hormonları üretir. Hipofiz
Detaylıİnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği
İnsidental kanser Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Tanım Preoperatif tanı yöntemleriyle saptanamayan, ancak benign hastalıklar nedeniyle
DetaylıLAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ
LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ Bülent Çitgez 1, İsmail Akgün 1, Ayhan Öz 1, Gürkan Yetkin 1, Feyza Yener Öztürk 2, Mehmet Mihmanlı 1, Mehmet Uludağ 1 1 Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma
DetaylıERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU
ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ
DetaylıLENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.
LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,
DetaylıDoç. Dr. Ahmet ALACACIOĞLU
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ĠZMĠR KATĠP ÇELEBĠ ÜNĠVERSĠTESĠ ATATÜRK EĞĠTĠM VE ARAġTIRMA HASTANESĠ Ġç Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu: Prof. Dr. Servet AKAR GASTROĠNTESTĠNAL STROMAL TÜMÖRLERDE NÖTROFĠL/LENFOSĠT
DetaylıKÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D.
KÜRATİF TEDAVİ SONRASI PSA YÜKSELMESİNE NASIL YAKLAŞALIM? Doç. Dr. Bülent Akduman Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D. PSA nın tanımı Prostate Specific Antigen PSA yı hasta nasıl
DetaylıOP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL
OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL - Rutine giren tiroid incelemeleri Yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi - Tiroid nodülü sıklığı -Yaklaşım Algoritmaları
DetaylıPapiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu
Papiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu 7. Ulusal Endokrin Cerrahi Kongresi Prof. Dr. Serdar Özbaş Nisan 2015 / Antalya Papiller Tiroid Karsinomunda Santral Lenf Nodu Diseksiyonu Serdar
DetaylıTiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.
GİRİŞ: Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. Foliküler adenomlar iyi sınırlı tek lezyon şeklinde olup, genellikle adenomu normal tiroid dokusundan ayıran kapsülleri vardır. Sıklıkla
DetaylıDİFERANSİYE TİROİD KANSERİ
DİFERANSİYE TİROİD KANSERİ RİSK GRUPLARINA GÖRE TEDAVİ-TAKİP Dr.Nuri ÇAKIR Gazi Ü Tıp Fak Endokrinoloji ve Metabolizma B.D 35.Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıKongresi 15-19 Mayıs 2013-Antalya
DetaylıTranssfenoidal Hipofiz Adenomu Cerrahisinde Yöntem Seçimi: Endoskopinin Mikroşirurjiyle Karşılaştırılması
Sinir Sistemi Cerrahisi Derg 3(2):61-65, 2010 Transsfenoidal Hipofiz Adenomu Cerrahisinde Yöntem Seçimi: Endoskopinin Mikroşirurjiyle Karşılaştırılması Özgün Klinik Araştırma Alındığı tarih: 14.04.2011
DetaylıLAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER
LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
DetaylıTiroidektomi Sonrası Hipokalsemi Gelişiminde İnsidental Paratiroidektominin, Hastaya Ait Özelliklerin ve Cerrahi Yöntemin Etkilerinin İncelenmesi
Tiroidektomi Sonrası Hipokalsemi Gelişiminde İnsidental Paratiroidektominin, Hastaya Ait Özelliklerin ve Cerrahi Yöntemin Etkilerinin İncelenmesi Mehmet Zeki Buldanlı, İbrahim Ali Özemir, Oktay Yener,
DetaylıAdet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması;
AMENORE Adet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması; Genç kızlarda menstruasyon 9 ila 18 yaş arasında başlar. 12 yaş averaj yaşıdır ve birçoğu bu yaşta başlar. Adetin olmamasına
DetaylıPapiller Mikrokarsinomlara Yaklaşım Türkiye Perspektifi
Papiller Mikrokarsinomlara Yaklaşım Türkiye Perspektifi Özer Makay, Murat Özdemir, Yasemin Giles Şenyürek, Fatih Tunca, Mete Düren, Mehmet Uludağ, Mehmet Hacıyanlı, Gökhan İçöz, Adnan İşgör, Serdar Özbaş,
DetaylıGLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME
GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP GÖRÜNTÜLEME Prof.Dr. Cem Çallı Chief of Neuroradiology Section, Ege University Medical Faculty, Dept of Radiology Izmir, TURKEY Ac ca sella met Germinom GLİAL TÜMÖRLERDE POSTOP
DetaylıKüçük renal kitlelerde aktif izlem
Küçük renal kitlelerde aktif izlem Prof Dr.Tarık Esen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Epidemiyoloji Erişkin malign tm: ~ % 3 İnsidansı artmakta 7.1 / 100,000 (1983) 10.8
DetaylıERKEN EVRE SEMİNOM OLGUSU
ERKEN EVRE SEMİNOM OLGUSU Dr. Mustafa ERMAN Hacettepe Kanser Enstitüsü İzmir, Kasım 2014 36 y, E Aralık 2009 da sol orşiektomi Markerlar ve CT normal Patoloji: Klasik seminom, tm 2,5 cm. Tm testis içine
DetaylıBÜYÜK ADRENAL KİTLELERDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ
BÜYÜK ADRENAL KİTLELERDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ Burak Kankaya 1, Cevher Akarsu 1, A. Cem Dural 1, M. Gökhan Ünsal 1, M. Abdussamet Bozkurt 1, Hakan Seyit 1, Meral Mert 2, Halil Alış 1 1 Bakırköy Dr. Sadi
DetaylıARAŞTIRMA. 3 Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B
Geriatri 5 (2): 59-63, 2002 Turkish Journal of Geriatrics ARAŞTIRMA BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ FİZİKSEL TIP ve REHABİLİTASYON Dr. Coşkun BAKAR 1 Dr. Seçil ÖZKAN 1 Dr. Işıl MARAL 1 Dr. Gülçin Kaymak KARATAŞ
DetaylıEVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM
EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM Dr. Ahmet BİLİCİ İstanbul Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji B.D. 16.12.2018 Giriş Testis tümörlerinin %30 unu oluşturur %70 i erken evre olarak tanı
DetaylıADRENAL KİTLELERK TLELERİNDE DR. FATİH H TUNCA İSTANBUL TIP FAKÜLTES LTESİ GENEL CERRAHİ
ADRENAL KİTLELERK TLELERİNDE CERRAHİ YAKLAŞIM DR. FATİH H TUNCA İSTANBUL TIP FAKÜLTES LTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM M DALI İnsidans Otopsi serilerinde: asemptomatik selim adrenal neoplazi %2-20 20 İnsidental
DetaylıDiferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.
Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım Dr. Alper CEYLAN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Tiroid
DetaylıAzer EKBEROV, Cahit KURAL, İlker SOLMAZ, Çağlar TEMİZ, Özkan TEHLİ, Engin GÖNÜL, Murat KUTLAY, Mehmet DANEYEMEZ, Yusuf İZCİ
Geliş Tarihi: 18.06.2016 / Kabul Tarihi: 12.07.2016 Araştırma Hipofiz Adenomlarının Cerrahi Tedavisinde Hormonal Değişimin Yaş, Cinsiyet, Tümör Büyüklüğü ve Cerrahi Yaklaşım Şekli ile İlişkisi The Relationship
DetaylıDr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya
Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 19 23 Mart 2014-Antalya VAKA-1 S.B. 43 Yaş, Bayan, Erzurum Şikayeti: Çarpıntı, terleme, Hikayesi: Haziran
DetaylıVaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.
Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D. S A, 32 yaşında, Öğretmen, Trabzon Şikayeti: Karın ağrısı Hikayesi: 6 yıl
DetaylıKANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ KLİNİĞİ KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI UZMANLIK
DetaylıDev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni
Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dr. Koray TOPGÜL Medical Park Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü/ SAMSUN 35 yaşında erkek hasta, İlk kez 2007
DetaylıAkromegali Hastalarındaki Tedavi Sonuçlarımız
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 29 (3) 39-45, 2003 Akromegali Hastalarındaki Tedavi Sonuçlarımız Erdinç ERTÜRK, Ercan TUNCEL, Sinem KIYICI, Canan ERSOY, Cevdet DURAN, Şazi İMAMOĞLU Uludağ Üniversitesi
DetaylıProlaktinoma: Olgu Sunumu ve Hiperprolaktinemiye Güncel Yaklafl m H PROLACTINOMA: A CASE REPORT AND CURRENT APPROACH TO HYPERPROLACTINEMIA
Türk Aile Hek Derg 2005; 9(2): 85-89 Olgu Sunumu A Case Report Prolaktinoma: Olgu Sunumu ve Hiperprolaktinemiye Güncel Yaklafl m H PROLACTINOMA: A CASE REPORT AND CURRENT APPROACH TO HYPERPROLACTINEMIA
DetaylıLAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU
LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ GASTROENTEROLOJİ CERRAHİSİ KLİNİĞİ DR.TAHSİN DALGIÇ GİRİŞ Laparoskopik kolorektal cerrahi son
DetaylıBEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9
BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 Attila Hancıoğlu ve İlknur Yüksel Alyanak Sağlık programlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve ileriye yönelik politikaların belirlenmesi açısından neonatal, post-neonatal
DetaylıAdrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi
Adrenokortikal Karsinom Tek merkezin 10 yıllık deneyimi Erman Alçı, Özer Makay, Adnan Şimşir*, Yeşim Ertan**, Ayşegül Aktaş, Timur Köse***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız Ege Üniversitesi Hastanesi, Genel
DetaylıPROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ
PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ Lokalize prostat Ca: 1-radikal prostatektomi 2- radyoterapi RP sonrası rezidü PSA olmaması gerekir. PSA nın total olarak ortadan kaldırılmasından
DetaylıCinsel Kimlik Bozuklukları
Endokrinolog Gözü ile Cinsel Kimlik Bozuklukları Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Cinsel Kimlik Bozukluğu (Transseksüalite) Bir kişinin normal seksuel
DetaylıHAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ
HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ ŞİŞLİ HAMİDİYE ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ Tiroit nodülleri toplumda sık görülen patolojilerdir.
Detaylı24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ
24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ 23 Eylül - 27 Eylül 1997 Antalya TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ DERNEĞİ Editör Prof. Dr. Asım KAYTAZ 24. ULUSAL OTORİNOLARENGOLOJİ
DetaylıAyşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.
TÜRKİYE DE TÜBERKÜLOZUN DURUMU Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. DSÖ Küresel Tüberküloz Kontrolü 2010 Raporu Dünya için 3 büyük tehlikeden
DetaylıHİPOFİZ ADENOMLARINDA TRANSSFENOİDAL MİKROCERRAHİNİN ENDOKRİNOLOJİK KÜR ÜZERİNE ETKİSİ
HİPOFİZ ADENOMLARINDA TRANSSFENOİDAL MİKROCERRAHİNİN ENDOKRİNOLOJİK KÜR ÜZERİNE ETKİSİ Effects of Transsphenoidal Microsurgery in Hypophysic Adenomas on Endocrinological Cure Densel ARAÇ 1, Hüseyin BOZKURT
DetaylıSERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR SERKLAJ YÖNTEMLERININ KARŞILAŞTIRILMASI
İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI EĞİTİM SORUMLUSU:PROF.DR.SEFA KELEKÇİ SERVİKAL YETMEZİĞİNDE MCDONALDS VE MODDIFIYE ŞIRODKAR
DetaylıREKTUM KANSERİNDE NEO / ADJUVAN RADYOTERAPİ. Ethem Nezih Oral İstanbul Üniversitesi İTF Rad Onk AD
REKTUM KANSERİNDE NEO / ADJUVAN RADYOTERAPİ Ethem Nezih Oral İstanbul Üniversitesi İTF Rad Onk AD Sunu Akışı Postop KTRT Preop RT vs cerrahi Preop KTRT vs postop KTRT Preop RT vs preop KTRT 1975-1990 Postop
DetaylıUMU ETKİLEYEN ETKİLEYEN ETMENLER ETMENL
Kurum ve kuruluşlarla ilişki bulunmamaktadır CEZA SORUMLULUĞU KALDIRILAN OLGULARDA ZORUNLU AYAKTAN TEDAVİYE UYUMU ETKİLEYEN ETMENLER Dr.Sena Yenel Özbay CEZA SORUMLULUĞUNUN KALDIRILMASI Suç eyleminin gerçekleştiği
DetaylıProstat kanserinde hormonal tedavi ve komplikayonları
Prostat kanserinde hormonal tedavi ve komplikayonları Dr Haluk ONAT Anadolu Sağlık k Merkezi Hastansei Medikal Onkoloji Gebze, Kocaeli Prostat kanseri Hormonal tedavi Metastatik hastalıkta hormonal tedavi
DetaylıCoğrafi temel yaklaşım farklılıkları
Coğrafi temel yaklaşım farklılıkları Doğu Asya Cerrahi D2 sonrası oral floropirimidin bazlı adjuvan tedavi Avrupa Perioperatif kemoterapi (neoadjuvan ve adjuvan) Amerika Adjuvan kemoradyoterapi Surg Oncol
DetaylıAZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM
AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM Tanım Az diferansiye tiroid karsinomları, iyi diferansiye ve anaplastik
DetaylıMide Tümörleri Sempozyumu
Mide Tümörleri Sempozyumu Lokal İleri Hastalıkta Neoadjuvan Radyoterapi ve İORT Prof. Dr. Ahmet KİZİR İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü 17 Aralık 2004 İstanbul Neoadjuvan Radyoterapi Amaç : Lokal ileri hastalıkla
DetaylıGöğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi
Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine
DetaylıYAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK GİRİŞ Yaygın anksiyete bozukluğu ( YAB ) birçok konuyla, örneğin parasal, güvenlik, sağlık,
DetaylıSÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI
SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI Gülseren PEHLİVAN, Nur CANPOLAT, Şennur ERKUT, Ayşe KESER, Salim ÇALIŞKAN, Lale SEVER İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı
Detaylı29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu
29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize
DetaylıNörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi
Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi Nurşah Eker, Ayşe Gülnur Tokuç, Burcu Tufan Taş, Berkin Berk, Emel Şenay, Barış Yılmaz Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim
DetaylıProje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1
Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1 18 Aral k 1979 da Birle mi Milletler Genel cinsiyet ayr mc l n yasaklayan ve kad n haklar n güvence alt na alan
DetaylıTamamlayıcı Tiroidektomi ve Total Tiroidektomi Komplikasyonlarının Karşılaştırılması. Doç. Dr. Mehmet Ali GÜLÇELİK
Tamamlayıcı Tiroidektomi ve Total Tiroidektomi Komplikasyonlarının Karşılaştırılması Doç. Dr. Mehmet Ali GÜLÇELİK Diferansiye tiroid kanserlerinde cerrahi, tedavinin en önemli basamağıdır, daha sonra adjuvan
DetaylıProf.Dr. İlkkan DÜNDER
Prof.Dr. İlkkan DÜNDER Destrüktif Yöntemler Elektrokoagülasyon Kriyoterapi Lazer vaporizasyon Eksizyonel Yöntemler LEEP Soğuk konizasyon Lazer konizasyon Histerektomi Destrüktif / Eksiyonel Tedavilerin
DetaylıTiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği
Tiroid nodüllerinde TİRADS skorlamasının güvenirliliği Op. Dr. Sabri Özden, Op. Dr. Şiyar Ersöz, Dr. Bulut Özkan, Doç. Dr. Barış Saylam, Doç. Dr. Mesut Tez Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
DetaylıAdrenal kitlelerde yönetsel sorunlar
Adrenal kitlelerde yönetsel sorunlar İnsidental saptanan adrenal kitlelerde karşılaşılabilecek sorunlar DR. SEMRA GÜNAY OKMEYDANI EAH MEME VE ENDOKRİN CERRAHİ KLİNİĞİ İSTANBUL 8.ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ
DetaylıKolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu
Kolorektal Adenokarsinomlarda Tümör Tomurcuklanmasının Kolonoskopik Biyopsi ve Rezeksiyon Materyalleri Arasındaki Uyumu Saime Ramadan 1, Burcu Saka 2, Gülbanu Erkan Canoğlu 3, Mustafa Öncel 4 Başkent Üniversitesi
DetaylıParatiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması
Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.
DetaylıGraves Hastalığında Nodül Sıklığı, Nodüllerin Ultrasonografik ve Sitopatolojik Özellikleri
Graves Hastalığında Nodül Sıklığı, Nodüllerin Ultrasonografik ve Sitopatolojik Özellikleri Dilara Alpan, Mustafa Tan, Edip Cemil Katayıfçı, Çisem Ulus Danışman: Yrd. Doç. Dr. Cüneyd Anıl ÖZET Graves hastalığında
DetaylıTürk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr
Türk Toraks Derneği Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı www.toraks.org.tr Editörler HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. Münevver Erdinç Ege Üniversitesi
DetaylıDr. Figen HANAĞASI Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü
Dr. Figen HANAĞASI Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü Amaç Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Uyku Bozuklukları Laboratuvarı nda tetkik edilen 86 hastanın klinik ve polisomnografik
DetaylıPostoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD
Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD GT, 62 y, kadın Nüks tiroid papiller CA Kitle eksizyonu (özefagus ve trake den sıyırılarak) + Sağ fonksiyonel; sol radikal
DetaylıKlasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi
Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Dr. Süleyman ÖZDEMİR, Uzm. Dr Özlem TON, Prof Dr. Fevziye KABUKÇUOĞLU Sağlık Bilimleri Üniversitesi
DetaylıAzospermi Nedir, Belirtileri Nedir, Nas l Tedavi Edilir?
Azospermi Nedir, Belirtileri Nedir, Nas l Tedavi Edilir? Azospermi, al nan meni örne inde hiçbir sperm hücresinin bulunmamas d r. Azospermi sorunu iki ba l kta incelenmektedir; T kan kl a ba l olan ve
DetaylıBALIK YAĞI MI BALIK MI?
BALIK YAĞI MI BALIK MI? Son yıllarda balık yağı ile ilgili kalp damar hastalıklarından tutun da romatizma, şizofreni, AIDS gibi hastalıklarda balık yağının kullanılmasının yararları üzerine çok sayıda
DetaylıPostmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi
Özgün Araştırma / Original Investigation Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi Effect of Body Mass Index on the Determination of Bone Mineral Density in Postmenopausal
DetaylıÇok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi
Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi Hamza Sunman 1, Mustafa Arıcı 2, Hikmet Yorgun 3, Uğur Canpolat 3, Metin
DetaylıLokalizasyon çalışmalarının şüpheli olduğu primer hiperparatiroidi olgularında 99 Tc-MIBI intraoperatif gama-prob kullanımı: Kohort değerlendirme
Lokalizasyon çalışmalarının şüpheli olduğu primer hiperparatiroidi olgularında 99 Tc-MIBI intraoperatif gama-prob kullanımı: Kohort değerlendirme A.Cem Dural 1, Cevher Akarsu 1, İlhan Gök 1, Aysel Koyuncu
DetaylıRAHİM TAHLİYESİ UYGULAMALARININ ZEYNEP KAMİL AİLE PLANLAMASI KLİNİGİNDE GÖZLENEN ETKİLERİ GİRİŞ. Dr. Asuman KARAMANı.. ı Dr.
RAHİM TAHLİYESİ UYGULAMALARININ ZEYNEP KAMİL AİLE PLANLAMASI KLİNİGİNDE GÖZLENEN ETKİLERİ Dr. Vahit GEDiKOÔLU 1 ı Dr. Silhendan TÜRKMEN< 01 Dr. M. Tahir DEG1Ş 101 Dr. Ertuğrul BAYIRLI' tııu'*) Dr. Asuman
DetaylıPrimer Ekstranodal Lenfomalar: Klinik Özelliklerinin Nodal Lenfomalarla Karş laşt r lmas
TÜRK HEMATOLOJİ-ONKOLOJİ DERGİSİ MAKALE /ARTICLE The Turkish Journal of Hematology and Oncology Primer Ekstranodal Lenfomalar: Klinik Özelliklerinin Nodal Lenfomalarla Karş laşt r lmas Doğan UNCU*, Nuriye
DetaylıDehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;
DHEA-s Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi; DHEA sülfat böbrek üstü bezi tarafından üretilen zayıf bir erkeklik hormonudur ( androjen ). DHEA- sülfat hem kadın hem erkeklerde üretilir. Kadınlarda
DetaylıLokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi
Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu
DetaylıMultidisipliner Konseyin Endokrin Hastalıkların Tanı Ve Tedavi Süreci Üzerine Etkisi
Multidisipliner Konseyin Endokrin Hastalıkların Tanı Ve Tedavi Süreci Üzerine Etkisi Hamid Kabuli¹, A. Cem Dural¹, Cevher Akarsu¹, M. Gökhan Ünsal¹, İlkay Halıcıoğlu¹,Pınar Karakaya², Ravza Yılmaz³, Halil
DetaylıERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY
ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ Dr. Derin KÖSEBAY OVER KANSERİ Over kanseri tanısı koyulduktan sonra ortalama 5 yıllık yaşam oranı %35 civarındadır. Evre I olgularında 5 yıllık yaşam
DetaylıÇOCUKLUK ÇAĞI PAPİLLER TİROİD KANSERİNDE BRAF V600E MUTASYONU İLE KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİ VE NÜKS ORANI ÜZERİNE ETKİSİ
ÇOCUKLUK ÇAĞI PAPİLLER TİROİD KANSERİNDE BRAF V600E MUTASYONU İLE KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİ VE NÜKS ORANI ÜZERİNE ETKİSİ Ecem Nekay 1, Yalın İşcan 1, Abdülmuttalip Baysal 1, İsmail
DetaylıEvre III KHDAK nde Radyoterapi
Evre III KHDAK nde Radyoterapi Dr. Deniz Yalman Ege Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi A.D. 20. UKK, 2013, Antalya Evre III Alt Grupları IIIA 0 : N2 tutulumu yok (T3N1, T4N0-1) IIIA 1 : Rezeksiyon spesimeninde
DetaylıDoç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu
Doç. Dr. Halil Coşkun Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu GİRİŞ 2010 verilerine göre dünyada erişkinlerde (20-79 yaş) diabet prevalansı %6,4 (285 milyon). 2030 da bu oranın %7,7 ye (439 milyon) yükseleceği öngörülüyor.
DetaylıERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON
ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON TAM DEĞERİNİ BİLİYOR MUYUZ? Doç. Dr. Mustafa KAPLAN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı-Edirne m 2 Erken tek doz intravezikal instilasyonun amacı
DetaylıUROK 2012 Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 e Bir Bakış. Doç. Dr. Mustafa Vecdi ERTEKİN Özel Universal İtalyan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi
UROK 2012 Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 e Bir Bakış Doç. Dr. Mustafa Vecdi ERTEKİN Özel Universal İtalyan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Sözlü Sunum 32, 33 ve 34 Öncelikle 10. UROK kongresinde bana bu fırsatı
DetaylıMENOPOZ. Menopoz nedir?
MENOPOZ Hayatınızı kabusa çeviren, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, halsizlik şikayetlerinin en büyük sebeplerinden biri menopozdur. İleri dönemde idrar kaçırma, kemik erimesi, hipertansiyona
DetaylıLOKALİZE EDİLEMEYEN PRİMER HİPERPARATİROİDİLİ HASTALARDA SELEKTİF VENÖZ ÖRNEKLEMENİN YERİ
LOKALİZE EDİLEMEYEN PRİMER HİPERPARATİROİDİLİ HASTALARDA SELEKTİF VENÖZ ÖRNEKLEMENİN YERİ İlhan Gök¹, Cevher Akarsu¹, Ahmet Cem Dural¹, Aysun Erbahçeci Salık² Meral Mert³, Aysel Koyuncu⁴, Barbaros Erhan
DetaylıProlaktinoma Sorularına Yanıtlar
Ayrıntılı Endokrinoloji Serisi 1 Hasta ve Hekimlerin Prolaktinoma Sorularına Yanıtlar Prof. Dr. Erdinç ERTÜRK Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Bursa
DetaylıİZMİR İLİ İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İSTATİSTİKLERİ VE İŞ GÜVENLİĞİNİNKENT YAŞAMINA ETKİLERİ. Aykut AKDEMİR Maden Mühendisi izmir@maden.org.
719 İZMİR İLİ İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İSTATİSTİKLERİ VE İŞ GÜVENLİĞİNİNKENT YAŞAMINA ETKİLERİ Alpaslan ERTÜRK Maden Yüksek Mühendisi izmir@maden.org.tr Aykut AKDEMİR Maden Mühendisi izmir@maden.org.tr
DetaylıOLGU. 57 yaşında Sağ memede son 10 ayda hızla büyüyen kitle
OLGU 57 yaşında Sağ memede son 10 ayda hızla büyüyen kitle Meme USG; Sağ memeyi bütünüyle dolduran, düzgün sınırlı, içerisinde yer yer kistik alanların ve kalsifikasyonların izlendiği, yoğun vasküler sinyal
DetaylıAKROMEGALİDE DENEYİMLER
Gazi Tıp Dergisi / Gazi Medical Journal 2007: Cilt 18: Sayı 3: 104-109 ARAŞTIRMA - RESEARCH ARTICLE AKROMEGALİDE DENEYİMLER Hüseyin DEMİRCİ 1, Gülhan DAYSAL 2, Erdal KAN 1, Ayhan KARAKOÇ 1, Füsun Törüner
Detaylı