PEMFİGUSLU HASTALARIN SAĞLIKLI BİRİNCİ DERECE AKRABALARINDA PEMFİGUS OTOANTİKORLARININ SIKLIĞININ ARAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PEMFİGUSLU HASTALARIN SAĞLIKLI BİRİNCİ DERECE AKRABALARINDA PEMFİGUS OTOANTİKORLARININ SIKLIĞININ ARAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERMATOLOJİ ANABİLİM DALI PEMFİGUSLU HASTALARIN SAĞLIKLI BİRİNCİ DERECE AKRABALARINDA PEMFİGUS OTOANTİKORLARININ SIKLIĞININ ARAŞTIRILMASI Dr. Suhan GÜNAŞTI UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Doç. Dr. Soner UZUN ADANA

2 TEŞEKKÜR Beni yetiştiren, her türlü imkanı sağlayan ve her an destek olan sayın hocalarım Prof. Dr. Hamdi R. MEMİŞOĞLU, Prof. Dr. M. Alpaslan ACAR, Prof. Dr. Varol L. AKSUNGUR, Prof. Dr. Metin ÖZPOYRAZ, Prof. Dr. Y. Gül DENLİ, Doç. Dr. Mehmet KARAKAŞ, Yrd. Doç. Dr. Aydın YÜCEL e, Tez çalışma süresi boyunca yakın desteğini, bilgilerini ve tecrübelerini esirgemeyen ve bana bilimsel çalışma zevkini aşılayan tez hocam sayın Doç. Dr. Soner UZUN a, Verilerin istatistiksel analizlerindeki katkılarından dolayı Biyoistatistik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi sayın Prof. Dr. Refik BURGUT a ve araştırma görevlisi sayın Yaşar SERTDEMİR e, Çalışmam boyunca gösterdiği değerli çaba ve emek için laboratuar görevlimiz sayın Gökçen GÖKÇE ye, Tezimin yazımında yardımlarını esirgemeyen Anabilim Dalı sekreterimiz sayın Birsen ÇETGİN e, bana destek olan araştırma görevlisi arkadaşlarıma ve tüm Anabilim Dalı çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım. Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Araştırma Fonu nun desteği ile gerçekleştirilmiştir. Proje No: TF2004LTP7 i

3 İÇİNDEKİLER Sayfa No TEŞEKKÜR i İÇİNDEKİLER ii TABLO LİSTESİ iii ŞEKİL LİSTESİ iv KISALTMA LİSTESİ v ÖZET - ANAHTAR SÖZCÜKLER vi ABSTRACT - KEYWORDS vii 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER Sınıflandırma Epidemiyoloji Patogenez Klinik bulgular Pemfigus vulgaris Pemfigus foliaseus Paraneoplastik pemfigus IgA pemfigusu İlaca bağlı pemfigus Histopatoloji İmmünofloresan yöntemler Pemfigusta direkt immünofloresan tetkiki Pemfigusta indirekt immünofloresan tetkiki Pemfigusta ELİSA Tedavi Genel tedavi prensipleri Pemfigusta yardımcı ve destekleyici tedaviler Prognoz GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ ve ÖNERİLER KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ 47 ii

4 TABLO LİSTESİ Tablo no Sayfa no Tablo 1 Pemfigusun sınıflandırılması 2 Tablo 2 Desmozomal proteinler 4 Tablo 3 Pemfigus antijenleri 8 Tablo 4 Pemfigus tedavisi 17 Tablo 5 Hasta akrabalarının sıçan ve maymun özefagusu 23 substratları kullanılarak yapılan indirekt immünofloresan test sonuçları Tablo 6 Kontrol grubunun sıçan ve maymun özefagusu substratları 25 kullanılarak yapılan indirekt immünofloresan test sonuçları Tablo 7 Hasta akrabalarının ELİSA sonuçları 26 Tablo 8 Akraba grubu ile kontrol grubunun sıçan özefagusu 27 substratında elde edilen titrasyonların karşılaştırılması Tablo 9 Akraba grubu ile kontrol grubunun maymun özefagusu 28 substratında elde edilen titrasyonların karşılaştırılması Tablo 10 Akraba ve kontrol grubunun sıçan özefagusu substratında 28 elde edilen 1/10 ve üzeri titrasyonlarının karşılaştırılması Tablo 11 Anne-baba, kardeş ve çocuklarda sıçan özefagusu 29 substratında elde edilen pozitiflik oranları Tablo 12 Sıçan ve maymun özefagusu substratlarında akraba ve kontrol gruplarında elde edilen sonuçların değerlendirilmesi 30 iii

5 ŞEKİL LİSTESİ Şekil no Sayfa no Şekil 1 Hedef antijenlerin yer aldığı desmozomal model 5 Şekil 2 Desmozomdaki olası düzeni ve protein etkileşimini gösteren 5 spekülatif model Şekil 3 Pemfiguslu bir hastada gövde ve ekstremitelerde erozyonlar 9 Şekil 4 Pemfiguslu bir hastada oral mukozada erozyonlar ve bül atığı 9 Şekil 5 Pemfigus vulgaris histopatolojisi; suprabazal bül, süperfisiyal 13 perivasküler infiltrasyon, bazal keratinositlerde mezar taşı sırası görünümü (HE,X150) Şekil 6 Pemfigus vulgariste sitolojik bulgular; akantolitik hücreler 13 (Tzanck smear, Giemsa boyası.) Şekil 7 Pemfigusta direkt immünofloresan bulguları 14 Şekil 8 Paraneoplastik pemfigusta immünofloresan bulguları 15 Şekil 9 Pemfigus eritematozusda direkt immünofloresan bulguları 15 Şekil 10 Pemfigusta indirekt immünofloresan (substrat: maymun 16 özefagusu) Şekil 11 Pemfigusta indirekt immünofloresan (substrat: sıçan özefagusu) 16 Şekil 12 İndirekt immünofloresan yönteminin uygulanışı 20 Şekil 13 ELİSA yönteminin uygulanışı 21 Şekil 14 Direkt immünofloresan yönteminin uygulanışı 22 Şekil 15 Akraba grubu ile kontrol grubunun sıçan özefagusu 27 substratında elde edilen titrasyonların karşılaştırılması Şekil 16 Akraba ve kontrol grubunun maymun özefagusu substratında 28 elde edilen titrasyonların karşılaştırılması Şekil 17 Akraba ve kontrol grubunun sıçan özefagusu substratında elde 29 edilen 1/10 ve üzeri titrasyonlarının karşılaştırılması Şekil 18 Sıçan özefagusunda anne-baba, kardeş ve çocuklarda pozitiflik oranları 30 iv

6 KISALTMA LİSTESİ C3 : Kompleman 3 DİF : Direkt immünofloresan Dsg1 : Desmoglein 1 Dsg3 : Desmoglein 3 ELİSA: Enzim linked immunosorbent assay İEN : İntraepidermal nötrofilik IgA dermatozu İİF : İndirekt immünofloresan İSA : İntersellüler aralık PNP : Paraneoplastik pemfigus PF : Pemfigus foliaseus PV : Pemfigus vulgaris SPD : Subkorneal püstüler dermatoz benzeri v

7 ÖZET Pemfiguslu Hastaların Sağlıklı Birinci Derece Akrabalarında Pemfigus Otoantikorlarının Sıklığının Araştırılması Pemfigus epidermal hücre yüzey antijenlerine karşı otoantikorların gelişimi ile karakterize otoimmün büllöz bir hastalıktır. Etyopatogenezde genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığına dair kanıtlar vardır. Hastalığın HLA ile ilişkisi gösterilmiştir. Bildirilen ailesel olguların yanı sıra farklı popülasyonlarda yapılan çalışmalarda pemfigusa ait otoantikorlar hastaların sağlıklı birinci derece akrabalarının serumlarında da saptanmıştır. Bu çalışmada bölgemizdeki pemfiguslu hastalarda herediter faktörlerin rolünü belirleyebilmek amacıyla immünofloresan ve ELİSA gibi otoantikor testleri kullanarak, pemfiguslu hastaların sağlıklı birinci derece akrabalarında dokuda ve serumda pemfigus otoantikorlarının varlığı ve sıklığı araştırıldı. Çalışma kapsamına alınan 29 pemfiguslu hastanın, 68 sağlıklı birinci derece akrabasından alınan serum ve deri örnekleri immünofloresan ve ELİSA yöntemleri ile çalışıldı. Serumda dolanan otoantikorların varlığı, sıçan özefagusu substrat olarak kullanıldığında hasta akrabası grubunda 1/20 ve üzeri titrasyonlarda sağlıklı kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı bulunmasına karşın, maymun özefagusu substrat olarak kullanıldığında her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. ELİSA metodunu uyguladığımız 32 hasta akrabasından sadece birinde spesifik otoantikorlar saptandı. Serumlarında antikor saptanan 13 hasta akrabasına aynı zamanda direkt immünofloresan testi uygulandı ve hiçbirisinin derisinde antikor depolanması gözlenmedi. Çalışma grubumuzdaki pemfiguslu hastaların sağlıklı birinci derece akrabalarında pemfigus otoantikorlarının bulunma sıklığı yüksek saptanmamıştır. Pozitif saptanma sıklığı sağlıklı hasta akrabalarında ancak belirli substratlarda ve titrasyonlarda sağlıklı kontrol gruplarına göre anlamlı farklılıklar gösterebilmiştir. Bu bulgular ile bölgemizde görülen pemfigusun etyopatogenezinde herediter faktörlerin etkisinin sınırlı olabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar sözcükler: Ailesel, herediter, otoantikor, pemfigus vi

8 ABSTRACT Investigating of the Frequency of Pemphigus Autoantibodies in the First-Degree Healthy Relatives of Patients with Pemphigus Pemphigus is an autoimmune blistering disease characterized by circulating autoantibodies against the keratinocyte cell surface. The evidences indicate that genetic and environmental factors may play a role in the aetiopathogenesis of the disease. Pemphigus is associated with alleles of HLA. The pemphigus autoantibodies were also demonstrated in the sera of the first-degree healthy relatives of patients with pemphigus in previous studies in different populations In this study to determine role of the hereditary factors in aetiopathogenesis of the disease in our region, frequency and existence of pemphigus autoantibodies were investigated in sera and in skin in the first-degree healthy relatives of the patients with pemphigus by using autoantibody tests such as immunofluorescence and ELISA. Sera and skin samples which were obtained from 68 first-degree healthy relatives of the 29 patients with pemphigus were examined by using ELISA and immunofluorescence tests. The titers of 1/20 and above of circulating antibodies in sera were found as statistically significant between healthy relatives and healthy controls in rat esophagus substrates. But there were no significant differences between titers of both groups in the substrates of monkey esophagus. ELISA was performed to 32 healthy relatives. The antidesmoglein 3 antibodies were detected only in one relative. Direct immunofluorescence test was performed to 13 healthy relatives. All samples were determined as negative. As a result of our study the frequency of the pemphigus autoantibodies was not high in the first-degree healthy relatives of the patients with pemphigus. It was only found to be statistically significant in certain substrates and titers. By considering these findings, we concluded that the hereditary factors seem to effect to aetiopathogenesis of the pemphigus in limited degree in our region. Keywords: Autoantibodies, familial, hereditary, pemphigus vii

9 1. GİRİŞ Pemfigus, epidermal hücre yüzey antijenlerine karşı gelişen otoantikorların etkisi ile deri ve müköz membranlarda epidermal ayrışma, yani klinik olarak bül ve/veya erozyonlar oluşumu ile karakterize, hayatı tehdit eden otoimmün bir hastalıktır 1. Söz konusu otoantikorların epidermal ayrışmaya nasıl yol açtıkları konusunda pek çok bilgi vardır 2-5. Ancak, etyopatogenezde özellikle üzerinde durulan genetik ve çevresel karşılıklı etkileşimin, hastalarda otoantijenlere karşı nasıl duyarlanma yarattığı ve bunun sonucunda da patojen otoantikorların nasıl geliştiği konusunda henüz yeterli bilgiye sahip değiliz. Pemfiguslu hastalarda otoantikor gelişiminde herediter faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Genetik predispozisyonun hastalığın etyopatogenezine olan etkisi ile ilgili düşünceler ilk kez Japon ve Yahudi pemfigus vulgarisli hastalarda HLA-A10 insidansının arttığının tespiti ile gündeme gelmiştir 6,7. Sonraki çalışmalarda Yahudi pemfigus vulgarisli hastalarda HLA-DR4 ve HLA-DR6 insidansının %90 gibi oldukça yüksek düzeylerde olduğu ortaya konmuştur 8. Ayrıca bugüne kadar genetik predispozisyonu çağrıştıracak biçimde 25 tane ailesel pemfiguslu tanımlanmıştır Tüm bu mevcut bilgiler pemfigus patogenezinde genetik yatkınlığın ne kadar rol oynadığı, bunun hasta popülasyonumuzdaki etkisinin ne olduğu ve bu etkinin hastalık gelişmeden önce tespit edilebilir olup olmadığı sorularını akla getirmektedir. Bu soruları temel alan çalışma amacımız doğrultusunda pemfiguslu hastalarımızın birinci derece akrabalarında otoantikor testleri olan immünofloresan ve ELİSA testlerini kullanarak dokuda depolanmış olan ve serumda dolanan otoantikor düzeylerinin bakılması ve yine akrabalarındaki spesifik otoantikor düzeylerinin varlığının ve sıklığının araştırılması planlandı. 1

10 2. GENEL BİLGİLER Pemfigus, Yunanca bül, balon anlamına gelen pemphix kelimesinden köken alır. Wichman tarafından 1791 de isimlendirilmiş olup, kronik büllöz dermatozların en önemli grubu olarak tanımlanır 20. Pemfigus epidermal hücre yüzeylerindeki desmoglein (Dsg) 1 ve desmoglein 3 gibi adezyon moleküllerine karşı IgG otoantikorlarının gelişmesi sonucu deri ve müköz membranların bül ve erozyonları ile karakterize otoimmün büllöz bir hastalıktır. Histolojik olarak intraepidermal bül ve akantolizis, immünolojik olarak ise kanda dolanan ve keratinositlerin hücre yüzey antijenlerine karşı gelişen IgG otoantikorları ile karakterizedir Sınıflandırma Pemfigus intraepidermal ayrışmanın anatomik lokalizasyonuna göre pemfigus vulgaris (PV) ve pemfigus foliaseus (PF) şeklinde iki ana gruba ayrılır. PV suprabazal ayrışma gösterirken, PF granüler tabaka ve subkorneal bölgede ayrışma gösterir. İmmünolojik özellikler klinik ve histopatolojik bulgular ile birlikte değerlendirildiğinde ise pemfigus grubu hastalıklar dört ana gruba ayrılır 1 (Tablo1). Tablo 1. Pemfigusun sınıflandırılması 1 Tip Alt tipleri Pemfigus vejetans Pemfigus vulgaris İlaca bağlı Pemfigus eritematozus Pemfigus foliaseus Fogo selvagem (Endemik PF) İlaca bağlı Paraneoplastik pemfigus - Subkorneal püstüller dermatoz benzeri Ig A pemfigusu İntraepidermal nötrofilik IgA dermatozu 2

11 2.2 Epidemiyoloji Pemfigus en sık 5. ve 6. dekadlarda, kadın ve erkeklerde eşit sıklıkla görülür. Çocuklarda nadir olmakla beraber genç insanlarda nadir değildir 21. Pemfigus insidans ve prevelansı coğrafik bölgelere göre farklılık göstermektedir. Mevcut yayınlara baktığımızda PV nin Yahudi ve Akdeniz ırkında insidansının daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Genel olarak dünyadaki insidansı / arasındadır Endemik PF, fogo selvagem ise Brezilya nın bazı bölgelerinde %3.4 e kadar çıkan sıklıkta görülmektedir 1. Ülkemizde Akdeniz bölgesinde insidansı 0.24/ dir. En çok PV görülmektedir. Hastalığın görülme yaşı ortalama 43 tür ve erkek/kadın oranı 1/1.35 tir Patogenez Mevcut bilgilerimiz pemfigusun otoimmün bir hastalık olduğunu göstermektedir. İndükleyen olaylar bilinmemekle beraber ototantikorlar epidermal keratinositler üzerindeki desmozomal glikoproteinler olan desmogleinlere karşı gelişmektedir. Otoantikorların tipleri klinik formların farklılaşmasını da etkilemektedir. Klasik pemfigusun klinik tipleri olan PV ve PF li hastaların serumlarında antidesmoglein otoantikorları bulunmaktadır. Sadece anti-dsg3 IgG içeren serum, sınırlı cilt lezyonu ile mukozal baskın PV ye neden olmaktayken, anti-dsg3 ve anti- Dsg1 in birlikte bulunduğu serum, müköz membran ve deri lezyonlarının ikisine birden neden olmaktadır. Sadece anti-dsg1 içeren serum mukozal tutulum olmadan deriyi etkileyen PF ye yol açmaktadır 31. Hedef antijenler desmozomlarda bulunan hücreler arası adezyon molekülleri olan Ca ++ bağımlı, kaderin ailesinden desmoglein (Dsg) 1 ve 3 tür (Şekil 1 ve Şekil 2). Desmogleinler desmozomların iç kısmının transmembran glikoprotein parçasıdır 2. Otoantikor Dsg nin ekstrasellüler kısmının uzak bölgesine (EC1-5) bağlanır ve epidermal hücrelerin ayrılmasına neden olur 3 (Şekil 2). Bu antikorların hastalığın 3

12 patogenezindeki rolünü destekleyen bulgular şu şekilde sıralanabilir; i) hastalığın aktivitesiyle dolanan pemfigus otoantikorlarının seviyelerinin ilişkili olması, ii) aktif pemfiguslu anneden otoantikorların bebeğe transplasental geçişi ile yenidoğanda büllerin olması, iii) PF ve PV hastalarındaki IgG otoantikorlarının insan deri kültürlerine eklenmesi ile epidermisin subkorneal ve suprabazal alanlarında ayrışma gözlenmesi, iv) PF, PV ve paraneoplastik pemfigustaki (PNP) IgG lerin yenidoğan farelere pasif transferi ile pemfigus hastalarındakine benzer intraepidermal büllerin oluşturulması 2. Hücreler arası bağlantıyı sağlayan desmozomlar, epidermisin tüm tabakalarında keratinositlerde bulunurlar. Ancak farklılaşma sırasında önemli yapısal ve sayısal değişikliğe uğrarlar. Bazal tabaka üzerinde birkaç adet varken, stratum spinozum ve granülozumda sayıları artar, stratum korneumda tekrar sayıları azalır. Dsg1 epidermisin üst tabakalarında daha yoğun bulunur. Mukozalarda çok az sayıda saptanır. Dsg3 ise özellikle epidermisin alt tabakalarında daha fazladır 4. Transmembran desmozomal kadherinler desmoglein ve desmocollini içeren glikoproteinlerdir. Plak proteinler ise glikolize olmamış proteinlerdir ve plakin ailesi ve armadillo benzeri proteinler olarak ikiye ayrılır 4 (Tablo 2). Tablo 2. Desmozomal Proteinler 4 Kadherinler Armadillo ailesi üyeleri Plakin ailesi üyeleri Desmoglein Desmocollin Plakoglobulinler Plakophilin Plectin Desmoplakin Envoplakin Periplakin 4

13 Şekil 1. Hedef antijenlerin yer aldığı desmozomal model. Desmozomal plak Keratinosit membran Desmoglea Keratin IFs Şekil 2. Desmozomdaki olası düzeni ve protein etkileşimini gösteren spekülatif model 4. Pl:Plektin, Dp:Desmoplakin Pkp:Plakophilin, Pkg:Plakoglobin Env:Envoplakin Per:Periplakin Dsc:Desmocollin Dsg:Desmoglein IFs:Intermediate filaments Pemfigus otoantikorlarının keratinositlerden, plazminojen aktivatörlerine benzer biçimde proteaz salınımını indükleyerek de indirekt olarak bül oluşturduğu öne sürülmüştür 32. Farelerde Dsg3 geninde oluşturulmuş mutasyon sonucunda pemfigus 5

14 antikorlarının Dsg lerin adezive fonksiyonlarını bozarak doğrudan bül oluşturduğu gösterilmiştir. Dsg3 geni harap edilen farelerde PV nin karakteristik lezyonları ile beraber müköz membranlarda ve deride travma bölgelerinde suprabasal akantolizis gözlenmiştir 33. Sonuç olarak pemfigusta akantolizis yani epidermal ayrışma desmogleinlerdeki yapısal bozukluğa ikincil olarak otoantikorların direkt etkisiyle veya desmogleinler ile otoantikorlar arasında immünolojik etkileşme ile meydana gelmektedir. Otoreaktif T hücrelerinin de PV patogenezinde kritik rol oynadığı düşünülmektedir. Çünkü; i) antikor üretimi T hücre yardımını gerektirir, ii) PV de CD4+ T hücrelerinin bulunması farklı HLA class II alellerinin güçlü ilişkisi nedeniyle öne sürülmüştür ve iii) Dsg epitoplarını T hücrelerinin tanıması, B hücreleri tarafından Dsg3 spesifik otoantikorlarının üretimini başlatma ve sürdürmede çok önemli rol oynayabilir. Dsg3 ün ekstrasellüler kısmının farklı epitoplarını tanıyan otoreaktif T hücreler tanımlanmıştır. Bu otoreaktif CD4+ T hücreler IL-4 ve IL-10 gibi Th2 sitokinleri üretirler. Th2 bağımlı IgG4 alt tipi otoantikorlar PV li hastaların aktif döneminde baskın görülürken, Th1 bağımlı IgG1 alt tipi otoantikorlar PV li hastaların remisyon döneminde baskındır. PV li hastalardakine benzer ya da aynı HLA class II allelerini taşıyan sağlıklı bireylerde de Dsg3 e karşı otoreaktif T hücre yanıtı geliştiği gözlenmiştir. PV li hastalardaki otoreaktif T hücreleri Th1 ve Th2 sitokinlerinin ikisini birden üretirken sağlıklı kişilerdeki otoreaktif T hücrelerinden sadece Th0 üretimi gözlenir 3. Nguyen et al. PV nin patogenezinde desmoglein dışında alfa9-asetilkolin reseptörlerine ve pemphaxine karşı da otoantikorlar tanımlanmıştır. Dsg3-/- farelere PV hasta serumu verildiğinde Dsg dışındaki hedef antijenlerin varlığını destekler nitelikte intersellüler boyanmalar saptamışlardır 34. Paraneoplastik pemfigusta sitoplazmik proteinler olan plakin ailesinin (desmoplakin, BPAG1, envoplakin, periplakin ve plectin) tüm üyelerine karşın otoantikorlar vardır 31. Epitelyal proteinlere karşı tümörün otoimmüniteyi nasıl indüklediği bilinmemektedir. Bir hipoteze göre anti-tümör immün yanıt, konağın 6

15 normal epitelyal proteinleri ile çapraz reaksiyon göstermektedir. Ayrıca otoimmüniteyi tümör hücreleri tarafından üretilen disregüle sitokinlerin geliştirdiğine dair kanıtlar da vardır. PNP li hastalarda IL-6 seviyeleri belirgin olarak yükselmiş saptanır. PNP ile en çok birlikteliği olan non-hodgkin lenfoma, kronik lenfositer lösemi, Castelman tümöründe in vitro olarak tümör hücrelerinin yoğun miktarda IL-6 salgıladıkları gösterilmiştir. IL-6 ise B hücrelerinin farklılaşmasını ve immünglobulin üretimini desteklemektedir. Buna uyar biçimde mystenia gravis, otoimmüm sitopeni gibi diğer otoimmün hastalıklarda da, hastaların serumlarında IL-6 seviyeleri yüksek bulunur 1. İlaca bağlı pemfigus en sık penisilamin ve kaptopril ile gözlenmiştir. Penisilamin ve kaptoprilin sülfidril grupları desmoglein 1 ve 3 ün sülfidril gruplarıyla etkileşir. Bu etkileşim sonucunda ya direkt olarak adezyon molküllerine karışarak (intefering) ya da bu molekülleri antijenik hale getirerek pemfigusa neden olurlar 1,35. IgA pemfigusu klinik ve histolojik görünümlerine göre subkorneal püstüler dermatoz benzeri (SPD) ve intraepidermal nötrofilik IgA dermatozu (IEN) olarak ikiye ayrılır. Subkorneal püstüler dermatoz tipinde desmokollin 1 e karşı, intraepidermal nötrofilik IgA dermatozu tipinde ise Dsg1 ve Dsg3 e karşı otoantikorlar saptanmıştır. Ishii et al. yaptığı bir çalışmada intraepidermal nötrofilik IgA dermatozu tipi IgA pemfiguslu hastalarda keratinosit hücre membranının ekstradesmozomal bölgesinde keratinositler arasındaki intersellüler alanda da elektronmikroskobik olarak boyanmalar tespit etmişlerdir. Bu çalışma hastalığın patogenezinde rol alabilecek desmozomal olmayan transmembranöz glikoproteinlere karşı da otoantikorların gelişebileceğini 36 göstermektedir. 36 7

16 Tablo 3. Pemfigus Antijenleri 4 Glikolize olmayan plak proteinleri Proteinler Moleküler Ağırlık (kda) Pemfigus Tipi Desmoplakin Paraneoplastik pemfigus Desmoplakin Paraneoplastik pemfigus Plektin 300 Paraneoplastik pemfigus Envoplakin 210 Paraneoplastik pemfigus Periplakin 195 Paraneoplastik pemfigus Desmozomal Kadherinlerin transmembran kor glikoproteinleri Proteinler Moleküler Ağırlık (kda) Pemfigus Tipi Desmoglein Pemfigus foliaseus Jeneralize pemfigus vulgaris Pemfigus herpetiformis Paraneoplastik pemfigus Desmoglein Mukozal pemfigus vulgaris Pemfigus vulgaris Pemfigus foliaseus Pemfigus herpetiformis Paraneoplastik pemfigus İEN Ig A pemfigus Desmokolin SPD Ig A pemfigus Pemfigus vulgaris Pemfigus foliaseus Desmocolin Pemfigus vulgaris Pemfigus foliaseus IEN: İntraepidermal nötrofilik SPD: Subkorneal püstüler dermatoz 8

17 2.4. Klinik bulgular Pemfigus vulgaris Pemfigus vulgarisin primer lezyonu gevşek büllerdir. Genellikle normal görünümlü deriden ortaya çıksa da eritemli derinin üzerinden de gelişen büllerin kolay rüptürü sonucu ağrılı erode alanlar meydana gelir. Bülün çevresindeki normal görünümlü deriye basınç uygulandığında epidermisin ayrıştığı gözlenir ki buna Nikolsky belirtisi denir. En çok tutulan bölgeler oral mukoza, saçlı deri, yüz, sırt, göğüs ön duvarı, göbek, aksilla ve inguinal bölgelerdir (Şekil 3). Hastaların yarıdan fazlasında tutulum oral mukozadan başlar ve konjuktiva, larinks, farinks, özefagus, vulva ve üretra gibi mukoz membranlar da da lezyonlar görülebilir (Şekil 4). Lezyonlar genellikle kaşıntısızdır, ağrılı olabilirler; ancak hiperpigmentasyon ile iyileşirler 1. Bazı hastalarda erozyonlar içerisinden üzerinden püy sızıntısı olan yoğun granülasyon dokusu ve krut geliştirme eğilimindedir. Buna PV nin bir alt klinik formu olarak pemfigus vejetans denir. Söz konusu vejetasyonlar sıklıkla başta aksilla ve inguinal bölge olmak üzere intertriginöz alanlar, saçlı deri ve yüze yerleşme eğilimindedirler. Neuman tipinde vejetasyonlar PV nin erode lezyonları üzerinde gelişirken, Hallopeau tipinde lezyonlar püstüller şeklinde başlayıp hızla vejetasyonlara dönüşür 1,37. Şekil 3. Pemfiguslu bir hastada gövde ve ekstremitelerde erozyonlar Şekil 4. Pemfiguslu bir hastada oral mukozada erozyonlar ve bül artıkları 9

18 2.4.2 Pemfigus foliaseus Eritemli zeminde skuamlı, krutlu erozyonlar ile karakterizedir. Akantolizis subkorneal alanda veya stratum granülosum tabakasında olduğu için gelişen büller kolayca rüptüre olurlar. Sınırlı ve başlangıç lezyonları yüz, saçlı deri, gövde üst kısım gibi seboreik bölgelerde lokalizedir ve oral mukoza tutulumu nadirdir. Hastalık yıllarca lokalize kalabilir veya hızla ilerleyerek bazen eksfoliyatif eritrodermiye neden olabilir. Güneşe ve/veya sıcağa maruziyet hastalık aktivitesini şiddetlendirebilir. Güney Amerika da görülen endemik formuna fogo selvagem denir 1. Senear-Usher sendromu olarak ta bilinen pemfigus eritematozus (p. eritematozus) PF nin lokalize varyantıdır ve daha benign seyirlidir. Lezyonlar eritemli, kalın krutlu, büllöz ve hatta hiperkeratotiktir. Genellikle lupus eritematozusta olduğu gibi yüz, çene, ve kulaklar tutulur. Hastaların %80 inde lupus band testi pozitif iken (bazal membranda band tarzı en az iki immünoreaktanın granüler depolanması) %30 unda antinükleer antikor düşük titrede pozitiftir Paraneoplastik pemfigus Paraneoplastik pemfigus hemen her zaman altta yatan bir neoplaziye ve genellikle de bir lenfoproliferatif hastalığa bağlı gelişen otoimmün mukokutanöz bir sendrom olarak değerlendirilmektedir. Başta oral mukozada olmak üzere müköz membranlarda inatçı erozyon ve ülserasyonla, deride büller, erozyonlar, likenoid papüller, bazen target benzeri lezyonların da eşlik ettiği polimorf bir deri döküntüsü ile karakterizedir. Gastrointestinal ve respiratuvar epitel de tutulabilir. Yaklaşık hastaların 2/3 ünde deri lezyonları, neoplazm ile birlikte gözlenirken, 1/3 ünde neoplastik lezyonlar, mukokütanöz hastalık oluştuktan sonra saptanır 38. Paraneoplastik pemfigus ile en sık ilişkili maligniteler non-hodgkin lenfoma, kronik lenfositer lösemi, Castelman tümörü, timoma, Waldenström makroglobulinemisi, inflamatuar fibrosarkom, bronkojenik skuamöz hücreli kanserdir 1,38. 10

19 2.4.4 IgA pemfigusu Vezikülopüstüler döküntü, nötrofilik infiltrasyon ve akantolizis ile karaterize otoimmün intraepidermal büllöz bir hastalıktır. Subkorneal püstüler dermatoz benzeri ve intraepidermal nötrofilik IgA pemfigusu olarak ikiye ayrılır. Her iki tipin kliniğinde eritemli veya normal deri üzerinde gevşek vezikül ve/veya püstüller vardır. Püstüller orta kısımda krutla beraber annüler veya sirsine desen oluşturma eğilimindedirler. En sık tutulan yerler aksiler bölge ve kasıklardır ancak gövde, proksimal ekstremite ve alt abdominal bölgede de lezyonlar gelişebilir. Kaşıntı belirgindir İlaca bağlı pemfigus İlaçların indüklediği pemfigus thiol grubu içeren ve thiol grubu içermeyen ilaçlara bağlı olarak iki gruba ayrılır. Thiol grubu içeren ilaçlar (penicillamin, kaptopril, pyritinol, thiopronine, piroksikam vs.) nedeniyle gelişen pemfigus klinik olarak PF ye benzemektedir. Thiol grubu olmayan ilaçlar (antibiyotikler, penisilin ve türevleri, sefalosporinler, rifampisin, pyrazolon türevleri, aminopirin, azoprozon vs.) ise PV tipine benzer tablolar oluşturmaktadır. Eritemli, skuamlı, krutlu papüller, morbiliform erüpsiyonlar, ürtikeryal lezyonlar ve ardından herpetiform küçük veziküller ve erozyonlar gözlenebilmektedir. Oral lezyonlar thiol grubu içeren ilaçlarda gözlenmezken; thiol grubu olmayan ilaçlara bağlı gelişen pemfigusta gözlenir 20, Histopatoloji Pemfigusta ana patolojik bulgu akantolizise sekonder gelişen intraepidermal ayrışmadır. Bu ayrışma PV ve onun varyantı olan pemfigus vejetansta hemen bazal tabakanın üzerindedir; yani suprabazaldir. Bazal keratinositler üst ve yanlardaki diğer keratinositlerle bağlantılarını kaybederler; ancak bazal membrana tutulu olarak kalırlar. Bu görünüm karakteristik mezar taşı sırası görünümü meydana getirir; bül boşluğu içerisinde diğer keratinositler ile bağlantılarını kaybetmiş poligonal görünümünü kaybederek yuvarlak bir şekil almış nukleus sitoplazma oranının hiperkromatik nukleus lehine bozulduğu akantolitik hücre diye tanımlanan karakteristik morfolojiye 11

20 dönüşürler (Şekil 5 ve Şekil 6). Ayrışma ve akantolizise eşlik eden eozinofilik spongiozis tablosu görülebilir 40. Pemfigus vejetans lezyonları bu histolojik morfolojiye ilaveten papillamatoz, akantoz ve hiperkeratoz gösterirler. Bazı lezyonlarda ise eozinofilden zengin intraepidermal apseler saptanabilir. PF ve onun varyantı olan pemfigus eritematozusta ise ayrışma intraepidermal ancak subkornealdir. Granüler tabaka altındaki epidermis sağlamdır. Bül boşluğu içerisinde nötrofillerden meydana gelen subkorneal püstüller ve seyrek akantolitik hücreler gözlenebilir; eozinofilik spongioz eşlik edebilir 1,40. PNP de lezyonlar çok polimorfik olduğudan histopatolojisi PV ve PF den farklıdır ve spesifik değildir. Deri biyopsisi değerlendirilirken alınan materyalin klinik morfolojisi de göz önünde bulundurulmalıdır. İnflamatuar olmayan kutanöz büller suprabazal akantolizis, interface ve likenoid değişiklikler açısından baskınken, eritematöz papül ve maküler lezyonlarda interface ve likenoid değişikliklerle beraber tek hücre nekrozları, diskeratotik keratinositler, lenfositlerin ekzositozu ve bazal hücre dejenerasyonu gözlenmektedir 1,40. IgA pemfigusun histopatolojisi çoğunlukla PF ye (subkorneal tip) bir kısmı da PV ye (intraepidermal tip) benzemektedir. İlaca bağlı pemfigusun histopatolojisi klinik görünümü ile ilişkilidir. PF ye benzer lezyonlarda epidermal akantolizis, PV ye benzer lezyonlarda ise suprabazal akantolizis gözlenir. Her iki duruma da eozinofilik spongiozis eşlik edebilir. İdiopatik ve ilacın başlattığı pemfigusu histopatolojik olarak ayırmak mümkün değildir

21 Şekil 5. Pemfigus vulgaris histopatolojisi; suprabazal bül, süperfisiyal perivasküler infiltrasyon, bazal keratinositlerde mezar taşı sırası görünümü (HE,X150) Şekil 6. Pemfigus vulgariste sitolojik bulgular; akantolitik hücreler (Tzanck smear, Giemsa boyası.) 2.6 İmmünofloresan yöntemler Flourescein ile işaretli antikorların dokudaki hedef antijene bağlanıp floresan mikroskobik inceleme ile görünebilir hale gelmesine dayanan bir testtir. Pemfigusun kesin tanısı otoantikorların gösterilmesi ile konulmaktadır. Tek başına tanı koydurabileceği gibi klinik ve histolojik olarak konulmuş tanıyı değiştirebilmekte veya tamamen farklı bir tanının konmasını sağlayabilmektedir. Günümüzde ototantikor testleri içerisinde en sık kullanılandır. Başlıca serumdaki otoantikorları göstermeye yönelik indirekt (İİF) ve dokudaki otoantikorları göstermeye yönelik olarak direkt immünofloresan (DİF) tetkikler şeklinde 2 yöntem uygulanır Pemfigusta direkt immünofloresan tetkiki Keratinosit hücre yüzeyindeki desmozomal proteinlere antikorların bağlanmasıyla intersellüler aralıkta (ISA) balık ağı deseni oluşur (Şekil 7). Aktif hastalığı olan kişilerden perilezyonel alandan alınan biyopsi de DİF testinin sensitivitesi %100 civarındadır. DİF pemfigus tanısı koydurur ancak pemfigusun varyantlarını birbirinden ayırt ettiremez. Genellikle tüm epidermisi kaplayacak şekilde (full thickness) depolanma saptanmakla birlikte, PV de daha suprabazal, PF de ise daha subkorneal depolanma eğilimi olabilir. Floresanın epidermisin farklı tabakalarında 13

22 değişik yoğunlukta depolanmasının nedeni hedef desmozomal proteinlerin PF için Dsg1, PV için ise Dsg3 olmasına bağlı olabilir. Depolanan antikor IgG dir; ancak erken pemfigus lezyonlarından alınan örneklerde IgG ye benzer paternde, daha az şiddette ve sıklıkta kompleman 3 (C3) depolanması da gözlemlenebilir. PNP de İSA depolanması zayıf olabilir veya spesifik olmayan diffüz boyanma paterni gözlemlenebilir. IgA pemfigusunda ise İSA da depolanan antikor IgA dır 42. PNP ve p. eritematozusta hem İSA da hem de bazal membran zonunda immünoreaktan depolanması görülebilmektedir (Şekil 8 ve 9). İlaca bağlı pemfigusta depolanma paterni heterojendir. Bu hastaların 2/3 ünde Dsg1 e karşı antikor vardır ve klinik ve histolojisi PF ye benzer; 1/3 ünde ise Dsg3 e karşı antikor vardır ve bu hastaların klinik ve histolojisi ise PV ye benzemektedir. DİF testinin pozitif prediktif değeri, yani testin pozitif olduğu kişilerin pemfigus olma olasılığı yaklaşık %100 iken negatif prediktif değeri, yani testin negatif olduğu kişilerin pemfigus olmama olasılığı ise %85-90 dır. Negatif prediktif değerin daha düşük olmasının nedeni ise inflame veya büllöz alanlardan alınan biyopsilere bağlı yalancı negatifliktir 42. DİF İntersellüler alanda IgG %100 Genellikle C3 de pozitif IgM ve IgA daha az Floresan paterni: tüm epidermis boyunca keratinositlerin etrafında, kesintisiz Balıkağı Şekil 7. Pemfigusta direkt immünofloresan bulguları 14

23 Şekil 8. Paraneoplastik pemfigusta immünofloresan bulguları Şekil 9. Pemfigus eritematozusda direkt immünofloresan bulguları Pemfigusta indirekt immünofloresan tetkik İİF tetkiki şüpheli tanıları doğrulamak amacıyla kullanılabileceği gibi, diğer büllöz hastalıklardan pemfigus grubu hastalıkları ayırmak amacıyla da kullanılmaktadır. Ayrıca serumdaki otoantikorların titrasyonunu belirleyebildiği için ve bu titrasyonun hastalık aktivitesi ile korelasyon gösterebilmesi nedeniyle hastalığın monitorizasyonunda ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde kullanılabilmektedir 41. Substrat olarak maymun, sıçan özefagusu, insan meme dokusu kullanılmaktadır (Şekil 10, Şekil 11). Sensitiviteyi arttırmak için ise 2 substrat birlikte kullanılabilir. PF de sıçan, PV de maymun özefagusu, PNP de ise sıçan mesanesi kullanılarak testin sensitivitesi arttırılabilmektedir. Eğer maymun ve sıçan özefagusu ya da insan derisi ve maymun özefagusu birlikte kullanılırsa sensitivite %100 ü bulmaktadır. İİF ile; yanıklarda, penisiline bağlı ilaç erüpsiyonlarında, deri grefti söz konusu olduğunda, büllöz ve skatrisyel pemfigoidde, toksik epidermal nekrolizisde, SLE de yalancı pozitiflik görülebilmektedir

24 PEMFİGUS VULGARİS İİF Dolanan IgG antikorları %80-%90 olguda! Sensitivitesi substrata bağlıdır! Yalancı pozitiflik olabilir! Antikor titrasyonları klinik aktivite ile korelasyon gösterir! Hastalığın şiddetini göstermesi bakımından güvenilir değildir! Şekil 10. Pemfigusta indirekt immünofloresan bulguları (substrat: maymun özefagusu) Şekil 11. Pemfigusta indirekt immünofloresan bulguları (substrat: sıçan özefagusu) 2.7 Pemfigusta ELİSA Pemfigusta spesifik antikorların ortaya konmasına yönelik olarak western immünoblotting, immünopresipitasyon ve ELİSA testleri kullanılmaktadır. Bunlar içerisinde en sık kullanılanı ELİSA testidir. Pemfiguslu hastaların serumlarındaki Dsg1 ve Dsg3 e karşı bulunan spesifik otoantikorlar ELİSA yöntemi ile semi-kantitatif olarak saptanabilmektedir. Amagai et al. yaptıkları çalışmada PF hastaları için Dsg1 sensitivitesini %97.9 PV li hastalar içinse Dsg3 sensitivitesini %97.5 olarak saptamışlardır Tedavi Pemfigusun tedavisi diğer otoimmün hastalıklarda olduğu gibi kortikosteroid merkezlidir. Glukokortikoid tedavisinden önce PV li hastaların çoğu, PF li hastaların ise yaklaşık %60 ında hastalık ölümle sonuçlanıyordu 1, Genel tedavi prensipleri PV de tedavi hastalık sınırlı bir bölgede lokalize bile olsa başlanmalıdır, çünkü hastalık jeneralize olma eğilimindedir ve tedavi başlanmadığı takdirde prognozu kötüdür. PF ise yıllarca lokalize kalma eğilimindedir; sistemik tedavi olmadan da prognoz iyidir ve bu tip pemfigusu olan hastalara her zaman sistemik tedavi gerekmeyebilir. 16

25 Tedavi rejimi sıklıkla hastalığın aktivitesine bağlı olarak düşük- orta doz prednizolonla beraber immünosupresif ajandır. Glukokortikoid kullanımında kontrendikasyon varsa, glukokortikoidler hastalığı kontrol altına alamıyorsa ya da steroid komplikasyon riskini minimalize eden doz hastalıkta etkili değilse hasta genellikle immünosupresif ajanlardan (azatiopurin, siklofosfamid, altın, dapson, mikofenolat mofetil) oluşan adjuvan tedavi almalıdır 1,44 (Tablo 4). Tablo 4. Pemfigus tedavisi Kortikosteroidler 2. İmmünosüpresif ilaçlar 3. Anti-inflamatuar ilaçlar 4. İmmünomodülatörler Topikal ve intralezyonel kortikosteroidler Oral kortikosteroidler Pulse IV kortikoseroid Azatiopurin Siklofosfamid Siklosporin Mikofenolat mofetil Klorambusil Metotreksat Altın Dapson Nikotinamid Tetrasiklin Plazmaferezis Ekstrakorporal fotoferezis İntravenöz immünoglobulin Kortikosteroid tedavisinin başarısı yeterli dozda başlanmasına ve uygun dozlarda yeterli sürede verilmesine dayanmaktadır. Kortikosteroid artmış kapiller permeabiliteyi düzelterek, polimorfnükleer lökositleri süprese ederek inflamasyonu azaltır; lizozomal membranları stabilize eder, lenfositleri ve antikor yapımını baskılar. Topikal ve oral yollarla uygulanabilmektedir. Tedavi dozunu ayarlamada klinik şiddet birinci derece göz önünde bulundurulmakla beraber antikor titrasyonları da yardımcı olmaktadır 1,45. 17

26 2.8.2 Pemfigusta yardımcı ve destekleyici tedaviler Kortikosteroid tedavisinde mideyi korumak, peptik ülser gelişimini önlemek amacıyla antiasitler, H2 reseptör blokerleri, prostoglandin E analogları, proton pompa inhibitörleri; osteoporoz gelişimini önlemek için ise kalsiyum ve D vitamini verilir. Hastalarda kilo alımını, ödemi engellemek için proteinden zengin karbonhidrattan fakir diyet önerilir. Topikal olarak antiseptik ve antienfektif tedaviler uygulanır. Sınırlı, tedaviye yanıt vermeyen lokal lezyonlara ve inatçı oral ülserlere intralezyonel kortikosteroid tedavisi uygulanır. 2.9 Prognoz Glukokortikoid tedavisinden önce PV li hastaların çoğu, PF li hastaların ise yaklaşık %60 ında hastalık ölümle sonuçlanıyordu. Kortikosteroidlerin sistemik uygulanması ile beraber adjuvan tedavi olarak immünosupresif ilaçların kullanılması pemfiguslu hastaların prognozunu dramatik olarak düzeltmiştir. Günümüzde mortalite %5-10 arasındadır 30. Bu tedavilerle 4 ile 10 yıl arası izlenen PV li hastalarda mortalite (hastalıktan veya tedaviye bağlı) yaklaşık %10 ve altında iken PF de bu oran daha da azdır. Eskiden enfeksiyon, protein kaybı ve elektrolitlerdeki dengesizlik nedeniyle ölüm görülürken; günümüzde tedaviye bağlı başta enfeksiyon olmak üzere, diabet, osteoporoz, hipertansiyon en önemli mortalite ve morbitide nedenleridir 1. PV nin seyri lezyonların vücuttaki yaygınlığına, tanı konuluncaya kadar geçen süreye, uygun tedavi uygulanıp uygulanmamasına ve hasta yaşına göre değişmektedir. İleri yaş, yaygın lezyonlar ve yüksek doz kortikosteroid verilmesi kötü prognostik kriterlerdir 1. 18

27 3. GEREÇ VE YÖNTEM Mayıs 2004-Ocak 2005 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Kliniğine başvuran ve klinik, histolojik ve immünolojik olarak pemfigus tanısı almış hastaların birinci derece gönüllü akrabaları; yani biyolojik annesi, babası, aynı anne babadan olma kardeşleri veya kendi çocukları çalışmaya dahil edildi. Çalışma ile ilgili olarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi etik kurulundan onay alındı. Çalışmaya katılan gönüllü hasta akrabalarının her birinin çalışmaya katılımlarıyla ilgili yazılı onayları alındı. Herhangi bir otoimmün veya büllöz hastalığı olan, bir sebepten dolayı medikal tedavi alan (immünosupresif, sistemik kortikosteroid vb.) hasta akrabaları çalışmaya dahil edilmedi. Kontrol grubu için sağlıklı, ailesinde otoimmün ve büllöz hastalığı olmayan herhangi bir medikal tedavi almayan 40 kişi alındı. Çalışmaya katılan gönüllülerden 10 cc periferik kan İİF yöntemiyle serum antikor titrasyonu bakılması için alındı. İİF yöntem şu şekilde uygulandı (Şekil 12); 1) Antikoagülan kullanılmadan alınan kanın santrifüj ile serumu ayrıldı. 2) Hasta serumlarından 1mg/ml sodyum azid eklenmiş PBS solüsyonu ile 1/10 dan başlayarak ve her basamakta dilüsyonu 2 kat arttırarak, 1/80 e kadar seri dilüsyonlar yapıldı. 3) Substrat olarak sıçan ve maymun özefagusu kullanıldı. Sıçan özefagusu lümeni görülecek şekilde 1/3 orta parçasından 4µm kalınlığında kriyokesitler yapıldı. Maymun özafagusu için hazır kesitler kullanıldı (The Binding site limited Birmingham, UK). 4) Kesitler 30 dakika kurutulduktan sonra hazırlanan seri dilüsyonlar sıra ile damlatıldı, nemli ve kapalı bir ortamda 30 dakika enkübe edildi. 5) Enkübasyon tamamlandıktan sonra PBS-T ile yıkandı ve kurutuldu. 6) PBS-T ile 1/150 oranında seyreltilen floresan işaretli anti-human IgG ile 30 dakika süre ile enkübe edildi. 7) PBS-T ile tekrar yıkandı ve propidium iodid içerisinde 5 dakika bekletilip, tekrar PBS-T ile yıkanarak kurutuldu. 8) En son lam üzerine DABCO (1,4 diazabicyclo, 2.5g/100ml) + sodyum azid (1mg/ml) eklenmiş %90 gliserin damlatılarak üzeri lamelle örtüldü. 9) Lamlar floresan mikroskopta incelendi. İntersellüler depolanmanın en son pozitif olduğu titrasyon not alındı. Sonuçlar negatif ve pozitif kontrol ile birlikte değerlendirildi. 19

28 İNDİREKT İMMÜNOFLORESAN TETKİK (İİF) 1:10 1:20 1:40 1:80 1: seri serum dilüsyonları Epitelyal substrat + serum dilüsyonlarından biri Yıkama Floresan ile işaretlenmiş antihuman immünoglobulin + Epitelyal substrat Yıkama UV Mikroskop Şekil 12. İndirekt immünofloresan yönteminin uygulanışı Spesifik antikorların tespiti için ELISA yöntemi kullanıldı. Bu yöntemde sırasıyla şu işlemler uygulandı (Şekil 13); 1) Dsg kaplı 48 adet çukurcuğun 46 sına 1/101 oranında sulandırılan serumlardan ve ilk ikisine pozitif ve negatif kontrolleri oluşturmak üzere kalibratör 1 ve kalibratör 2 den 100 er µl eklendi ve oda sıcaklığında 60 dakika enkübe edildi. 2) Sodyum dihidrojen fosfat+ sodyum klorid+ Tween-20 içeren yıkama solüsyonu ile 10 kat sulandırılıp 4 kez otomatik olarak yıkandı. 3) Fare kaynaklı peroksidaz ile konjuge monoklonal anti-human IgG, bromphenol blue, p- hidroksifenilasetik asit, proclin150, HEPES, BSA içeren dilüent ile 100 kat sulandırıldıktan sonra 48 çukurcuğa 100 er µl ilave edilerek 60 dakika enkübe edildi. 4) 2 de anlatıldığı şekilde yıkandı. 5) Kullanıma hazır substrat solüsyonu yani trimetilbenzidin/hidrojen peroksit (TMB/H2O2) den 48 kuyucuğa da 100 er µl ilave edilip 30 dakika enkübe edildi. 6) Kullanıma hazır durdurma solüsyonu yani 1.0 N sülfirik asit solüsyonu ilave edildi ve reaksiyon durduruldu. 7) Enzimin etki ettiği substrat kromojenden oluşan renk indeksi fotometrik olarak 450 nm dalga boyunda ölçüldü, anti-dsg otoantikoru çukurcuktaki Dsg antijenine bağlanınca son aşamada sarı renk görüldü. 8) İndex değerleri hesaplandı. 20

29 ELİSA 1 antijen çukurlu tablaya tespit edilir 2 yıkanır 3 test antikoru (hasta serumu) eklenir enzim kısmı 4 yıkanır 5 enzim ile işaretli antihuman Ig (ligand) eklenir ligand 6 yıkanır 7 kromojen substrat eklenir kromojen 8 renk indeksi fotometrik olarak ölçülür Şekil 13. ELİSA yönteminin uygulanışı İİF yöntemle serumlarında antikor saptadığımız hasta akrabalarından alınan deri biyopsi örnekleri DİF ile incelendi. DİF yönteminde sırasıyla şu işlemler uygulandı (Şekil 14); 1) biyopsi örnekleri likid nitrojenle ani dondurma işlemine tutuldu ve kesitler yapılana kadar -30 derecede saklandı. 2) dokular derin dondurucudan çıkarılıp embedding solüsyonu içerisine yerleştirilerek kriyotom ile 4 µm kalınlığında kriyokesitler yapıldı. 3) örnekler kurutulduktan sonra 1/70 oranında PBS-T [fosfatla tamponlanmış solüsyona (PBS, ph 7.2) nonspesifik bağlanmaları ve arka plan boyanmasını azaltmak amacıyla Tween 20 (0.5ml/lt) eklendi] ile sulandırılmış, flourescein isothiocyanate (FITC) ile işaretlenmiş keçi kaynaklı anti-human immünoglobulinler (IgG, IgA, IgM, C3 ve fibrinojen) kesitler üzerine damlatılıp oda sıcaklığında karanlık ve nemli bir ortamda 30 dakika enkübe edildi. 4) PBS-T solüsyonu ile örnekler yıkandı ve ardından kurutuldu. 5) Kurutulan kesitler üzerlerine floresanın çabuk solmasını önlemek için DABCO (1,4 diazabicyclo, 2.5g/100 ml) ve sodyum azid (1mg/ml) eklenmiş %90 lık gliserin ilave edilerek lamelle kapatıldı. 6) Hazırlanan preperatlar floresan mikroskop altında incelendi. 21

30 DİREKT İMMÜNOFLORESAN TETKİK (DİF) Deri kesitlerine floresan işaretli antikorların damlatılması Dokunun antikor ile enkübasyonu Yıkama Floresan mikroskop ile inceleme Şekil 14. Direkt immünofloresan yönteminin uygulanışı 22

31 4. BULGULAR Çalışmaya 27 si PV, 2 si PNP li olmak üzere toplam 29 hastanın (22 kadın 7 erkek) toplam 68 birinci derece akrabası (36 erkek 32 kadın) dahil edildi (Tablo 5). Grubun yaş ortalaması 34.24± olarak saptandı. Tablo 5. Hasta akrabalarının sıçan ve maymun özefagusu substratları kullanılarak yapılan indirekt immünofloresan test sonuçları Yaş Cins Tanı Akrabalık Sıçan derecesi özefagusu 1 Tacim Güler 15 E PV çocuğu 20 (-) 2 Doğan Bektaş 23 E PNP çocuğu (-) (-) 3 Ayşe Akın 52 K PV kardeşi (-) (-) 4 Şule Ateş 22 K PV çocuğu 10 (-) 5 Ali Arslan 21 E PV kardeşi (-) (-) 6 İbrahim Kaygısız 56 E PV kardeşi (-) (-) 7 Müslüm Kaygısız 40 E PV kardeşi 20 (-) 8 Veli Kaygısız 48 E PV kardeşi (-) (-) 9 Cengiz Kaygısız 30 E PV çocuğu (-) (-) 10 Ayhan Korkmaz 42 E PV çocuğu 10 (-) 11 İlkay Şanlı 14 K PV çocuğu (-) (-) 12 Hasan Korkmaz 45 E PV çocuğu (-) (-) 13 Mehmet Şanlı 17 E PV çocuğu (-) (-) 14 Fadime Bülbül 30 K PV çocuğu (-) (-) 15 Fuat Kılıçkaya 60 E PV kardeşi (-) (-) 16 Raşit Yılmaz 55 E PV babası (-) (-) 17 Medine Kırmızı 31 K PV kardeşi (-) (-) 18 Ali Karaöz 50 E PV kardeşi 40 (-) 19 Gizem Sakınç 8 K PV çocuğu (-) (-) 20 Ahmet Keskin 18 E PV çocuğu (-) (-) 21 Serdar Şanlı 12 E PV çocuğu (-) (-) 22 Coşkun Kılıçkaya 63 E PV kardeşi (-) (-) 23 Dudu Yüzgeç 31 K PV çocuğu 20 (-) 24 Bedia Keskin 40 K PV kardeşi 20 (-) 25 Doğa Sönmez 11 K PV çocuğu 10 (-) 26 Hande Ünal 18 K PV çocuğu (-) (-) 27 Hasibe Aköz 51 K PV kardeşi (-) Semiha Turhan 58 K PV annesi (-) (-) 29 Şerife Yılmaz 23 K PV kardeşi 10 (-) 30 İbrahim Şanlı 10 E PV çocuğu (-) (-) 31 İrem Sakınç 12 K PV çocuğu (-) (-) 32 Furkan Tahta 15 E PV çocuğu (-) (-) 33 Sabriye Kahraman 31 K PV çocuğu (-) (-) Maymun özefagusu 23

32 Tablo 5. Hasta akrabalarının sıçan ve maymun özefagusu substratları kullanılarak yapılan indirekt immünofloresan test sonuçları (Devamı) 34 Mustafa Kahraman 27 E PV çocuğu (-) (-) 35 Ayşe Kahraman 34 K PV çocuğu (-) (-) 36 M. Ali Arslantaş 65 E PV babası (-) (-) 37 İlhan Arslan 4 E PV çocuğu (-) (-) 38 Cemal Bektaş 53 E PNP kardeşi 20 (-) 39 Abdullah Sakak 32 E PV kardeşi Mehmet Kahraman 24 E PV çocuğu (-) (-) 41 Ümmühan Arslantaş 61 K PV annesi (-) (-) 42 Eren Aysalan 32 K PV çocuğu Handan Ertürk 34 K PV çocuğu (-) (-) 44 Ümmügülsüm Nü 68 K PV kardeşi 40 (-) 45 Ayla Orhan 40 K PV kardeşi (-) (-) 46 Hasan Büyük 56 E PV kardeşi (-) (-) 47 Başak Kalkanlı 14 K PV çocuğu (-) (-) 48 Kübra Turunç 13 K PV çocuğu (-) (-) 49 Remzi Eyidoğan 43 E PV kardeşi 20 (-) 50 Yusuf Kaya 48 E PV babası Yağmur Kalkanlı 16 K PV çocuğu (-) (-) 52 Fatma Büyük 20 K PV çocuğu Murat Çavdar 44 E PV kardeşi (-) (-) 54 Bahtiyar Kaya 40 K PV annesi Ayşe Eren 41 K PV kardeşi (-) (-) 56 Belgin Görgülü 55 K PV çocuğu (-) (-) 57 Kazım Erol 29 E PV kardeşi (-) (-) 58 Belgin Açıleter 37 K PV çocuğu (-) (-) 59 Abdullah Büyük 51 E PV kardeşi (-) (-) 60 İsmail Turunç 16 E PV çocuğu (-) (-) 61 Selma Özkızılbulut 34 K PV kardeşi (-) (-) 62 Ertuğrul Eyidoğan 48 E PV kardeşi (-) (-) 63 Kemal Erol 26 E PV çocuğu Hüseyin Eren 43 E PV kardeşi (-) (-) 65 Aylin Eraslan 38 K PV kardeşi (-) (-) 66 Suzan Kaygısız 33 K PV kardeşi (-) (-) 67 Ziya Sakak 35 E PV çocuğu 20 (-) 68 Mustafa Büyük 32 E PV kardeşi (-) (-) Kontrol grubu ise 26 sı kadın 14 ü erkek olmak üzere toplam 40 sağlıklı bireyden oluşturuldu. (Tablo 6). Kontrol grubunun yaş ortalaması 28.20±5.16 olarak tespit edildi. 24

33 Tablo 6. Kontrol grubunun sıçan ve maymun özefagusu substratları kullanılarak yapılan indirekt immünofloresan test sonuçları Kontrol Grubu Yaş Cins Sıçan özefagus Maymun özefagusu 1 Melike Akan 18 K (-) (-) 2 Gülruh Tahmiscioğlu 30 K 10 (-) 3 İrfan Uzun 28 E (-) (-) 4 Talip Kaya 26 E (-) (-) 5 Ertuğrul Yalım 29 E (-) (-) 6 Kadir Aydın 18 E (-) (-) 7 Merve Şimşek 22 K (-) (-) 8 Hüsne Yaltı 26 K (-) (-) 9 Mümine Gökçe 27 K (-) (-) 10 Ercüment Polat 29 E (-) (-) 11 Ayşe Kaya 22 K (-) (-) 12 Ahu Özbilen 28 K (-) Habbaş Fırıncı 31 E (-) (-) 14 Ahmet Uçar 24 E 10 (-) 15 Selma Uçar 37 K 10 (-) 16 Selçuk İlarslan 25 E 10 (-) 17 Ayşe Yaltı 28 K (-) (-) 18 Gökçen Gökçe 25 K (-) (-) 19 Fadime Doğruer 22 K (-) (-) 20 Figen Dermirkıran 36 K (-) (-) 21 Orkide Şenur 30 K (-) Mutlu Uzel 27 K (-) (-) 23 Hakan Ferüç 35 E (-) (-) 24 Osman Sarıkalı 40 E (-) (-) 25 Gülden Erdoğan 22 K (-) (-) 26 Dilek Akile 28 K (-) Sevgi Ferda 34 K 20 (-) 28 Adalet Sağlam 32 K 10 (-) 29 Birsen Çetgin 38 K (-) (-) 30 Nuray Kalkadelen 37 K (-) (-) 31 Iraz Tufan 25 E (-) (-) 32 Emine Üstüay 28 K (-) (-) 33 Ebru Yelti 28 K (-) (-) 34 Gürkan Çilek 30 E (-) (-) 35 Mustafa Demir 23 E (-) (-) 36 Gizem Yaltı 22 K (-) (-) 37 Nurhan Dimli 30 K (-) (-) 38 Murat Durdu 30 E (-) (-) 39 Melda Akyılmaz 28 K 20 (-) 40 Suhan Günaştı 31 K (-) (-) 25

34 Çalışma grubundaki hasta akrabalarına ait 68 serumda sıçan ve maymun özefagusu substratları ile İİF çalışıldı. Sıçan özefagusu substratı ile İİF testleri pozitif saptanan 19 hasta akrabasına ve daha önce ELİSA yapılarak spesifik antikorlar saptanmış hastaların 13 akrabasına yani toplam 32 hasta akrabasına ait serumlarda ELİSA yöntemiyle anti-dsg1 ve anti-dsg3 otoantikorları çalışıldı. ELİSA yapılan 19 hasta akrabasının sadece birinde Dsg3 e karşı otoantikor saptandı (Tablo 7). Tablo 7. Hasta akrabalarının ELİSA sonuçları. İndeks değerleri Dsg1 Dsg3 1 Bahtiyar Kaya Ayhan Korkmaz Remzi Eyidoğan Yusuf Kaya Fatma Büyük Cemal Bektaş Doğa Sönmez Dudu Yüzgeç Ali Karaöz Şule Ateş Kemal Erol Müslüm Kaygısız Abdullah Sakak Bedia Keskin Ümmügülsüm Nü Tacim Güler Eren Aysalan Şerife Yılmaz Medine Kırmızı Ümmühan Arslantaş Hande Ünal Mehmet Ali Arslantaş Serdar Şanlı Mehmet Şanlı Ayşe Akın Hasibe Aköz Aylin Eraslan Belgin Görgülü İlkay Şanlı Ziya Sakak Furkan Tahta İbrahim Şanlı

35 Sıçan özefagusu substratları ile İİF testleri pozitif saptanan ve kendilerine ulaşılıp bilgilendirildikten sonra onam veren 13 hasta akrabasının gövde derisinden alınan insizyonel biyopsi materyallerinde DİF incelemeler yapıldı. Substrat olarak sıçan özefagusu kullandığımızda 19 hasta akrabasında (9 kadın, 10 erkek) 1/80 e kadar yüksek titreler elde edildi (Tablo 8, Şekil 15). Pozitiflik akrabalarda daha sık olmasına karşın (akraba=%28 kontrol=%17.5) uygulanan Fisher exact testte aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Tablo 8. Akraba grubu ile kontrol grubunun sıçan özefagusu substratında elde edilen titrasyonların karşılaştırılması Titrasyon Akraba (n=68) Kontrol (n=40) 0 49(%72) 33(%82.5) 10 5(%7.3) 5(%12.5) 20 9(%13.2) 2(%5) 40 3(%4.4) (%2.9) 0 Toplam 19(%28) 7(%17.5) 90% 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Akraba 72% 7% 13% 4% 3% Kontrol 83% 13% 5% 0 0 Şekil 15. Akraba grubu ile kontrol grubunun sıçan özefagusu substratında elde edilen titrasyonlarının karşılaştırılması 27

36 Substrat olarak maymun özefagusu kullandığımızda 1/10 dan yüksek titreler elde edilemedi (Tablo 9, Şekil 16). Maymun özefagusunda pozitiflik açısından akraba ve kontroller hemen hemen birbirine eşitti (akraba =%10.3 kontrol=%7.5) Tablo 9. Akraba grubu ile kontrol grubunun maymun özefagusu substratında elde edilen titrasyonlarının karşılaştırılması Titrasyon Akraba Kontrol 0 61(%89.7) 37(%92.5) 10 7(%10.3) 3(%7.5) Akraba 61 7 Kontrol 37 3 Şekil 16. Akraba ve kontrol grubunun maymun özefagusu substratında elde edilen titrasyonların karşılaştırılması 1/20 ve üzeri titreler akrabalarda kontrollere göre çok daha sık rastlandı (Tablo 10, Şekil 17). Aradaki farkı saptamak için fisher exact test uygulandı. Sonuç istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). Tablo 10. Akraba ve kontrol grubunun sıçan özefagusu substratında elde edilen 1/10 ve üzeri titrasyonlarının karşılaştırılması 10 >10 Akraba 54 (%79) 14 (%21) Kontrol 38 (%95) 2 (%5) 28

PEMFİGUS VULGARİSLİ HASTALARDA KULAK, BURUN VE BOĞAZ TUTULUMU

PEMFİGUS VULGARİSLİ HASTALARDA KULAK, BURUN VE BOĞAZ TUTULUMU T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: DOÇ. DR. MUKADDES KAVALA PEMFİGUS VULGARİSLİ HASTALARDA KULAK, BURUN VE BOĞAZ TUTULUMU TIPTA

Detaylı

OTOİMMÜN VEZİKÜLOBÜLLOZ HASTALIKLAR

OTOİMMÜN VEZİKÜLOBÜLLOZ HASTALIKLAR OTOİMMÜN VEZİKÜLOBÜLLOZ HASTALIKLAR Bu hastalıklarda vezikülobüllöz lezyonlar primer elemanter lezyonlardır. Bu hastalıklarda temel patolojik değişiklikler epidermiste, epidermal-dermal bileşkede veya

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

PEMFİGUS VULGARİS HASTALARINDA OSTEOPOROZ SIKLIĞI

PEMFİGUS VULGARİS HASTALARINDA OSTEOPOROZ SIKLIĞI T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERMATOLOJİ ANABİLİM DALI PEMFİGUS VULGARİS HASTALARINDA OSTEOPOROZ SIKLIĞI UZMANLIK TEZİ Dr. Derya UÇMAK Danışman Prof. Dr. Mehmet HARMAN DİYARBAKIR-2009 i ÖNSÖZ

Detaylı

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı %20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı kaşıntılar (kc, bb, troid) Pemfigoid gestasyones Gebeliğin

Detaylı

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Spesifik tanı yöntemleri: 1. Direk (kült ltür r ve bakterinin gösterilmesi) g 2. Antikorların n gösterilmesig 1.Standart tüp aglütinasyonu 2.Rose Bengal

Detaylı

REVIEW ARTICLE / DERLEME

REVIEW ARTICLE / DERLEME 468 Klinik ve Deneysel Araştırmalar Dergisi / D. Uçmak. Pemfigus 2011; 2 (4): 468-473 Journal of Clinical and Experimental Investigations doi: 10.5799/ahinjs.01.2011.04.0099 REVIEW ARTICLE / DERLEME Pemfigus

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ Presipitasyon G)İMMUNOASSAY TESTLER İşaretli antikorların kullanılmasıyla 1942 de; FA Fluoresan Antikor (Fluorokromlar) 1954 de; IFA (İndirekt Fluoresan Antikor) 1960 da; RIA

Detaylı

Pemfigus Vulgaris Seyrinde Serum Desmoglein-1 ve

Pemfigus Vulgaris Seyrinde Serum Desmoglein-1 ve Pemfigus Vulgaris Seyrinde Serum Desmoglein-1 ve Desmoglein- Antikor Düzeylerinin Takibi ve İndirekt İmmünofloresan Yöntemi İle İlişkisi Uzm. Dr. Bilgen ERDOĞAN 1, Prof. Dr. ehmet Cem AT 1 SB Bakırköy

Detaylı

Otoimmün Büllöz Hastal klar n Tan s nda mmünofloresan Bulgular

Otoimmün Büllöz Hastal klar n Tan s nda mmünofloresan Bulgular Sürekli E itim Continuing Medical Education 31 DOI: 10.4274/turkderm.45.s6 Otoimmün Büllöz Hastal klar n Tan s nda mmünofloresan Bulgular Immunofluoresecence Findings in the Diagnosis of Autoimmune Bullous

Detaylı

VULVADA SIK GÖRÜLEN İNFLAMATUAR LEZYONLARIN AYIRICI TANI ÖZELLİKLERİ 21.ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ İZMİR

VULVADA SIK GÖRÜLEN İNFLAMATUAR LEZYONLARIN AYIRICI TANI ÖZELLİKLERİ 21.ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ İZMİR VULVADA SIK GÖRÜLEN İNFLAMATUAR LEZYONLARIN AYIRICI TANI ÖZELLİKLERİ 21.ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ İZMİR Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD VULVAR İNFLAMATUAR DERMATOZLAR Terminoloji

Detaylı

PEMFİGUSLU 66 HASTADA KLİNİK SEYİR VE PROGNOZ (6 YILLIK HAYDARPAŞA DENEYİMİ) DR. ELVAN ENDOĞRU (UZMANLIK TEZİ)

PEMFİGUSLU 66 HASTADA KLİNİK SEYİR VE PROGNOZ (6 YILLIK HAYDARPAŞA DENEYİMİ) DR. ELVAN ENDOĞRU (UZMANLIK TEZİ) T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: DR. A. TÜLİN MANSUR PEMFİGUSLU 66 HASTADA KLİNİK SEYİR VE PROGNOZ (6 YILLIK HAYDARPAŞA

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı

Otoimmün Büllü Hastalıkların Spektrumu: 331 Hastanın Retrospektif Değerlendirilmesi

Otoimmün Büllü Hastalıkların Spektrumu: 331 Hastanın Retrospektif Değerlendirilmesi doi: 10.15624.dermatoz17084a1 ARAŞTIRMA Otoimmün Büllü Hastalıkların Spektrumu: 331 Hastanın Retrospektif Değerlendirilmesi Prof. Dr. Mukaddes Kavala 1, Doç. Dr. İlkin Zindancı 2, Doç. Dr. Zafer Türkoğlu

Detaylı

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri ANTİNÜKLEER ANTİKOR Kısaltmalar: ANA, FANA. Kullanım amacı: Sistemik romatizmal hastalık yani otoimmun kollajen doku hastalığı olasılığının değerlendirilmesi amacıyla kullanılan bir tarama testidir. Genel

Detaylı

Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 22. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ

Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 22. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 22. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ OLGU 45 yaşında erkek hasta Yaklaşık 1,5 yıldan beri devam eden alt ekstremite ve gövde alt kısımlarında daha

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON

FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON FLORESAN İN SİTU HİBRİDİZASYON Sağlık Teknikeri Hande ÇOLAKOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Patoloji AD SIVI ve DOKULARIN FISH UYGULAMASI ÖNCESİ HAZIRLIK İŞLEMLERİ FISH Çalışmalarında Ön Uygulama

Detaylı

IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA)

IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA) IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA) Tanım: Enzim ile işaretli antikorlar ve substrat kullanılarak, şüpheli materyalde bulunan etken (ya da Ag) ya da bunlara karşı oluşmuş antikor

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

İçindekiler I.KISIM Genel Bilgiler İlaç Erüpsiyonları ile İlgili Genel Bilgiler

İçindekiler I.KISIM Genel Bilgiler İlaç Erüpsiyonları ile İlgili Genel Bilgiler İçindekiler I.KISIM Genel Bilgiler 1. İlaç Erüpsiyonları ile İlgili Genel Bilgiler 3 İlaç Erüpsiyonlarının Karakteristik Özellikleri 4 Makülopapüler İlaç Erüpsiyonu 4 İlaca Bağlı Anjioödem/Ürtiker 7 Ekzematöz

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Koray Ergünay MD PhD Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji Ünitesi Viral Enfeksiyonlar... Klinik

Detaylı

Dr. Rukiye Berkem Dr. Gamze Türkoğlu Dr. Ayşe Esra Karakoç

Dr. Rukiye Berkem Dr. Gamze Türkoğlu Dr. Ayşe Esra Karakoç Dr. Rukiye Berkem Dr. Gamze Türkoğlu Dr. Ayşe Esra Karakoç Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Sağlık Uygulama Araştırma Merkezi Tıbbi Mikrobiyoloji ANA ve Klinik Önemi Hücre çekirdeğindeki nükleer bileşenlere

Detaylı

ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU

ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU 1 Anti-nötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) ANCA ilişkili vaskülitler Nötrofil aktivasyonu, endotelial hücre hasarı ve vaskülit 2 1982 Davies, nekrotizan

Detaylı

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar-

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Dr. Lale Sever 9. Ulusal Çocuk Nefroloji Kongresi, 24-27 Kasım 2016 - Antalya Glomerülonefritlerin pek çoğunda (patogenez çok iyi bilinmemekle birlikte)

Detaylı

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA 1. vaka S.P ERKEK 1982 DOĞUMLU YUTMA GÜÇLÜĞÜ ŞİKAYETİ MEVCUT DIŞ MERKEZDE YAPILAN ÖGD SONUCU SQUAMOZ HÜCRELİ CA TANISI ALMIŞ TEKRARLANAN

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ. İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları. Doç.Dr.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ. İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları. Doç.Dr. DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları Doç.Dr. Engin DEVECİ İmmunohistokimya Hücre ve doku içinde bulunan bazı enzimlerin ya

Detaylı

Prof. Dr. Cengizhan Erdem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Prof. Dr. Cengizhan Erdem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Cengizhan Erdem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı LĐKEN PLANUSTA TEDAVĐ KUTANÖZ LİKEN PLANUSTA TEDAVİ Az sayıda kutanöz asemptomatik LP papülühasta ısrar etmedikçe tedaviyi

Detaylı

Deri Layşmanyazisi. Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Deri Layşmanyazisi. Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Deri Layşmanyazisi Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Amaç Hastalığın tanısını koyabilmek Uygun tedaviyi yapabilmek Koruyucu yöntemleri sayabilmek İçerik

Detaylı

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara H. K., 5 yaşında, Kız çocuğu Şikayet: Karında şişlik Özgeçmiş: 8 aylıkken karında

Detaylı

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta

Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta Epidermal Büyüme Faktörü Türkiye'de Uygulama Yapılan İlk Üç Hasta M. Bülent ERTUĞRUL, M. Özlem SAYLAK-ERSOY, Çetin TURAN, Barçın ÖZTÜRK, Serhan SAKARYA Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İnfeksiyon

Detaylı

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Dr.Yasemin Derya Gülseren Ali Kudret Adiloğlu, Mihriban Yücel, Levent Filik,

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz

Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz Parkinson hastalığında Uyku yapısı Eşlik eden uyku bozuklukları Gündüz uykululuk Bektaş Korkmaz, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Klinik

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

OTO-İMMUN KÖKENLİ NÖROPATİLERDE TEDAVİ ALGORİTMASI

OTO-İMMUN KÖKENLİ NÖROPATİLERDE TEDAVİ ALGORİTMASI OTO-İMMUN KÖKENLİ NÖROPATİLERDE TEDAVİ ALGORİTMASI İmmun kökenli nöropatiler İmmun kökenli nöropatiler immunsüpresif ve immunmodulatuvar tedavilere yanıt veren hastalıklardır İmmun atak periferik sinirin

Detaylı

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ Aslı ÇAKIR 1, Özgür EKİNCİ 2, İpek IŞIK GÖNÜL 2, Bülent ÇETİN 3, Mustafa BENEKLİ 3, Ömer ULUOĞLU 2 1 Çorlu Devlet Hastanesi

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵ Helicobacter pylori enfeksiyonlu çocuklarda klaritromisin direncinin ve 23s rrna gen nokta mutasyonlarının parafin bloklarda polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile belirlenmesi Yeliz Çağan Appak¹, Hörü

Detaylı

IMMUN FLORESAN TESTİ

IMMUN FLORESAN TESTİ IMMUN FLORESAN TESTİ Tanım: Floresan bileşikleri ile işaretli antikorlar kullanılarak, şüpheli materyalde bulunan etken (ya da Ag) ya da bunlara karşı oluşmuş antikor varlığının araştırıldığı, immunositokimyasal

Detaylı

Prof Dr Davut Albayrak Ondokuz mayıs üniversitesi Tıp Fakültesi Kan merkezi Ve çocuk hematoloji BD -Samsun

Prof Dr Davut Albayrak Ondokuz mayıs üniversitesi Tıp Fakültesi Kan merkezi Ve çocuk hematoloji BD -Samsun Prof Dr Davut Albayrak Ondokuz mayıs üniversitesi Tıp Fakültesi Kan merkezi Ve çocuk hematoloji BD -Samsun İNDİREKT COOMBS TESTİ ANTİKOR ARANAN PLAZMA + %5 LİK YIKANMIŞ KIRMIZI KAN HÜCRESİ EKLE FAB UÇLARI

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

PREİMPLANTASYON GENETİK TANIDA KULLANILAN YÖNTEMLER ve ÖNEMİ

PREİMPLANTASYON GENETİK TANIDA KULLANILAN YÖNTEMLER ve ÖNEMİ PREİMPLANTASYON GENETİK TANIDA KULLANILAN YÖNTEMLER ve ÖNEMİ Yrd. Doç. Dr. Hakan GÜRKAN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı PGT NEDİR? Gebelik öncesi genetik tanı (PGT) adı verilen

Detaylı

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI

[RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI Araştırma Destekleri/ Baş Araştırıcı 10. Ulusal Pediatrik Hematoloji Kongresi 3 6 Haziran 2015, Ankara [RABİA EMEL ŞENAY] BEYANI Sunumum ile ilgili çıkar çatışmam yoktur. Çalıştığı Firma (lar) Danışman

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

ENDOJEN POSTERİOR ÜVEİTLERDE MEDİKAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ DR ŞENGÜL ÖZDEK

ENDOJEN POSTERİOR ÜVEİTLERDE MEDİKAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ DR ŞENGÜL ÖZDEK ENDOJEN POSTERİOR ÜVEİTLERDE MEDİKAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ DR ŞENGÜL ÖZDEK Uveitler - Prognoz %22 sinde en az bir gözde kanuni körlükle sonuçlanmakta Morbidite İMMÜN MEKANİZMA Ön Üveit: MHC class I/CD8+ sitotoksik

Detaylı

Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı

Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı Prof. Dr. Nihal Mete Gökmen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD, Alerji ve Klinik İmmünoloji BD enihalmete@yahoo.com.tr 2 Genel

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

Uzm. Dr. Nur Benzonana

Uzm. Dr. Nur Benzonana Uzm. Dr. Nur Benzonana Orf Koyun ve keçi Dudak Burun delikleri Meme Ayak Proliferatif papüloveziküler lezyonlar Bazı ülkelerde endemik Zoonoz Orf Kelime kökeni tam olarak bilinmemekte Hrufa Eski norveççe

Detaylı

RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı

RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Biyobelirteç Nedir? Normal biyolojik süreçler, patolojik süreçler

Detaylı

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis.

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis. Genel olarak bakıldığında soru dağılımı beklenen dışında değildi. Her sınavda sorulan bazı başlıkların sorulmaması dahi olasılık dahilindeydi. Zorluk yönünden geçen sınavlardan pek farklı değildi. Yine

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

Anormal Kolposkopik Bulgular-1 (IFCPC, 2011)

Anormal Kolposkopik Bulgular-1 (IFCPC, 2011) Anormal Kolposkopik Bulgular-1 Genel Değerlendirme Lezyonun lokalizasyonu T/Z içinde veya dışında Saat kadranına göre yeri Lezyonun büyüklüğü Kapladığı kadran sayısı Kapladığı alan yüzdesi Grade-1(Minör)

Detaylı

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU Abdullah Özkök¹, Esin Aktaş², Akar Yılmaz 3, Ayşegül Telci 4, Hüseyin Oflaz 3, Günnur Deniz², Alaattin

Detaylı

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI * VİRAL V HEPATİTLERDE TLERDE SEROLOJİK/MOLEK K/MOLEKÜLER LER TESTLER (NE ZAMANHANG HANGİ İNCELEME?) *VİRAL HEPATİTLERDE TLERDE İLAÇ DİRENCİNİN SAPTANMASI *DİAL ALİZ Z HASTALARININ HEPATİT T AÇISINDAN

Detaylı

KRONİK AMR TEDAVİ EDİLMELİ Mİ? EVET DR. ÜLKEM ÇAKIR ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

KRONİK AMR TEDAVİ EDİLMELİ Mİ? EVET DR. ÜLKEM ÇAKIR ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ + KRONİK AMR TEDAVİ EDİLMELİ Mİ? EVET DR. ÜLKEM ÇAKIR ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ + RENAL ALLOGREFTİN UZUN DÖNEM SAĞKALIMI 1 yıllık sağkalım %95 5 yıllık sağkalım %80 10 yıllık sağkalım %50 USRDS,

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı?

CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı? CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı? Maternal inf.tanısı Fetal inf.tanısı Yenidoğan inf.tanısı Bir test sonucunun doğru yorumlanabilmesi, testin tanı doğruluğunun bilinmesi

Detaylı

ENFEKTİF ENDOKARDİT: KLİNİK VE EKOKARDİYOGRAFİ BULGULARI

ENFEKTİF ENDOKARDİT: KLİNİK VE EKOKARDİYOGRAFİ BULGULARI ENFEKTİF ENDOKARDİT: KLİNİK VE EKOKARDİYOGRAFİ BULGULARI Dr. Sadık Açıkel Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Detaylı

OTOANTİKORLARDA TANISAL METODOLOJİ. Doç. Dr. İlhan Afşar T.C. Sağlık Bakanlığı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

OTOANTİKORLARDA TANISAL METODOLOJİ. Doç. Dr. İlhan Afşar T.C. Sağlık Bakanlığı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi OTOANTİKORLARDA TANISAL METODOLOJİ Doç. Dr. İlhan Afşar T.C. Sağlık Bakanlığı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi OTOANTİKOR Otoantikorlar direkt olarak endojen antijenlere

Detaylı

Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER

Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER Çölyak Hastalığı Serolojik Tanısı DR. BURÇİN ŞENER HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ AD 1 Glutene duyarlı enteropati Çölyak hastalığı Gluten-intoleransı 2 Çölyak hastalığı nedir?

Detaylı

Birincil IgA Nefropatisinde C4d Varlığının ve Yoğunluğunun Böbrek Hasarlanma Derecesi ve Sağkalımı ile Birlikteliği

Birincil IgA Nefropatisinde C4d Varlığının ve Yoğunluğunun Böbrek Hasarlanma Derecesi ve Sağkalımı ile Birlikteliği Birincil IgA Nefropatisinde C4d Varlığının ve Yoğunluğunun Böbrek Hasarlanma Derecesi ve Sağkalımı ile Birlikteliği 32. Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi Dr. Cihan Heybeli

Detaylı

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ KLİNİK Bağışıklık sistemi sağlam kişilerde akut infeksiyon Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde akut infeksiyon veya

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK Hayatın erken döneminde ebeveyn kaybı veya ihmali gibi

Detaylı

İMMUNADSORBSİYON GEÇ BAŞLANGIÇLI ANTİKOR ARACILI REJEKSİYONDA ETKİNDİR

İMMUNADSORBSİYON GEÇ BAŞLANGIÇLI ANTİKOR ARACILI REJEKSİYONDA ETKİNDİR İMMUNADSORBSİYON GEÇ BAŞLANGIÇLI ANTİKOR ARACILI REJEKSİYONDA ETKİNDİR Yaşar Çalışkan¹, Ozan Yeğit², Yasemin Özlük³, Erol Demir¹, Ayşe Serra Artan¹, Aydın Türkmen¹, Alaattin Yıldız¹, Mehmet Şükrü Sever¹

Detaylı

Başlık: Yanık Olgularında Enfeksiyon Gelişim Nedenleri ve Enfeksiyonların Önlenmesi Üzerine Yapılan Çalışmalar

Başlık: Yanık Olgularında Enfeksiyon Gelişim Nedenleri ve Enfeksiyonların Önlenmesi Üzerine Yapılan Çalışmalar Başlık: Yanık Olgularında Enfeksiyon Gelişim Nedenleri ve Enfeksiyonların Önlenmesi Üzerine Yapılan Çalışmalar Amaç : Bu derlemenin amacı, yanıklı olguların tedavisi surecinde gelişen enfeksiyonların tanımı,

Detaylı

Sebahat Usta Akgül 1, Yaşar Çalışkan 2, Fatma Savran Oğuz 1, Aydın Türkmen 2, Mehmet Şükrü Sever 2

Sebahat Usta Akgül 1, Yaşar Çalışkan 2, Fatma Savran Oğuz 1, Aydın Türkmen 2, Mehmet Şükrü Sever 2 BÖBREK NAKLİ ALICILARINDA GLUTATYON S-TRANSFERAZ ENZİM POLİMORFİZMLERİNİN VE GSTT1 POLİMORFİZİMİNE KARŞI GELİŞEN ANTİKORLARIN ALLOGRAFT FONKSİYONLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Sebahat Usta Akgül 1, Yaşar Çalışkan

Detaylı

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Klinik gözlemlerle, endokrin bezleri içeren neoplastik sendromlar tanımlanmıştır. Paratiroid, hipofiz, adrenal,tiroid ve

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit

Detaylı

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI Hemş.Birsel Küçükersan Graft vs Host Hastalığı (GVHH) Vericinin T lenfositlerinin alıcıyı yabancı olarak görmesi ve alıcının dokularına karşı reaksiyon göstermesi Allojenik

Detaylı

TDD YETERLİK PRATİK SINAVI BİLGİLENDİRME 7 OCAK 2018

TDD YETERLİK PRATİK SINAVI BİLGİLENDİRME 7 OCAK 2018 TDD YETERLİK PRATİK SINAVI BİLGİLENDİRME 7 OCAK 2018 DURAK 1 HASTA İLETİŞİMİ VE ANAMNEZ ALMA (20 PUAN) Katılımcının Adı Soyadı:. İmza: Bu istasyonda bir hasta ile karşılaşacaksınız. Hastanın semptomunu

Detaylı

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ)

(ZORUNLU) MOLEKÜLER İMMÜNOLOJİ I (TBG 607 TEORİK 3, 3 KREDİ) T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TIBBİ BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) MOLEKÜLER

Detaylı

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ?

TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ? TÜM MİDE BİYOPSİLERİNE RUTİN OLARAK GIEMSA VE ALCIAN BLUE UYGULAMALI MIYIZ? PROF. DR. SÜLEN SARIOĞLU¹, DR. EVREN UZUN¹, DOÇ. DR. MEHTAT ÜNLܹ, PROF. DR. HÜLYA ELLİDOKUZ² DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIBBİ

Detaylı

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize 6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize edildi. CD20 CD10 Bcl-6 Bcl-2 Ki-67 MUM-1

Detaylı

Takrolimus konsantrasyonunda oluşan dalgalanmalar antikor gelişiminde etkili mi?

Takrolimus konsantrasyonunda oluşan dalgalanmalar antikor gelişiminde etkili mi? Takrolimus konsantrasyonunda oluşan dalgalanmalar antikor gelişiminde etkili mi? Gülşah Kaya Aksoy Elif Çomak Atilla Gemici Mustafa Koyun Bülent Aydınlı Halide Akbaş Fahri Uçar Sema Akman Takrolimus (FK506)

Detaylı

Dr. Sevim GÖNEN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku Tipleme Laboratuvarı

Dr. Sevim GÖNEN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku Tipleme Laboratuvarı Dr. Sevim GÖNEN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku Tipleme Laboratuvarı Panel Reaktif Antikor Düzeyleri?? Reddedilmiş böbrek nakli ve kan transfüzyonları sonrasında veya kadınlarda gebelik döneminde

Detaylı

Demir Eksikliği Anemisi Profilaksisi İçin Uygulanan Demir Replasman Tedavisi ile Diş Çürüğü Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Demir Eksikliği Anemisi Profilaksisi İçin Uygulanan Demir Replasman Tedavisi ile Diş Çürüğü Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Demir Eksikliği Anemisi Profilaksisi İçin Uygulanan Demir Replasman Tedavisi ile Diş Çürüğü Arasındaki İlişkinin İncelenmesi İbrahim Eker 1, Eda Arat Maden 2,Onur Erdem 3, Eyüp Çırak 3, Gökhan Aydemir

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. MOMECON %0.1 losyon Deriye damlatılarak kullanılır. KULLANMA TALİMATI Etkin madde: Her bir gram losyon, 1 mg mometazon furoat içerir. Yardımcı maddeler: İzopropil alkol, propilen glikol, hidroksipropil

Detaylı

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran Yağlı Karaciğer (Metabolik Sendrom) Modeli Geliştirilen Sıçanlarda Psikoz Yatkınlığındaki Artışın Gösterilmesi ve Bu Bulgunun İnflamatuar Sitokinlerle Bağlantısının Açıklanması Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar

Detaylı

DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI

DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2010 0001 DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI Veteriner Hekim Fırat SEVEN DANIŞMAN

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ III. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE

Detaylı

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr.

BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ. Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. BÖBREK NAKİLLİ ÇOCUKLARDA GEÇ DÖNEM AKUT REJEKSİYONUN GREFT SAĞKALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ Başkent Üniversitesi Çocuk Nefroloji Dr. Aslı KANTAR Akut rejeksiyon (AR), greft disfonksiyonu gelişmesinde major

Detaylı

OTOİMMÜN HASTALIKLAR

OTOİMMÜN HASTALIKLAR T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Patoloji Birimi OTOİMMÜN HASTALIKLAR BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Adem Köse Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Taha ÜNAL İZMİR-2007 İÇİNDEKİLER: Giriş...1 Eritema

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

Protein Ekstraksiyonu

Protein Ekstraksiyonu Protein Ekstraksiyonu Dr.Gaye Güler Tezel Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Proteinler tüm canlı organizmalar için en önemli makromoleküllerden biridir. Bazıları yapısal komponentleri

Detaylı

ANTİGLOBULİN TESTLER. Dr. Güçhan ALANOĞLU

ANTİGLOBULİN TESTLER. Dr. Güçhan ALANOĞLU ANTİGLOBULİN TESTLER Dr. Güçhan ALANOĞLU Tanımlar İnsan nsan globulinlerine karşı oluşan antikorlara Anti-Human Globulinler (AHG, AHG, antikorlara karşı gelişen en anti-antikor) antikor) Bu u antikorların

Detaylı

Konya ilinde büllöz hastalıklar: 93 olgu üzerine bir çalışma

Konya ilinde büllöz hastalıklar: 93 olgu üzerine bir çalışma 200 Orijinal Araflt rma Original Investigation DOI: 10.4274/turkderm.04810 : 93 olgu üzerine bir çalışma Bullous disorders in Konya: A study of 93 cases Munise Daye, İnci Mevlitoğlu, Sarenur Esener Necmettin

Detaylı

CROSS-MATCH & DAT Testler/Problemler

CROSS-MATCH & DAT Testler/Problemler CROSS-MATCH & DAT Testler/Problemler Hazırlayan: Prof. Dr. Birol GÜVENÇ Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Bölge Kan Merkezi Sunan: Dr. S. Haldun BAL UludağÜniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı