Benzer belgeler
Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi



ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Aile Hekimliðinde Genogram

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu


Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor


Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK


Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci

m3/saat AISI

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Hemodiyaliz ve Periton Diyalizi Uygulanan Hastalarda Psikiyatrik Bozukluklar, Algýlanan Sosyal Destek ve Yaþam Kalitesi Düzeylerinin Karþýlaþtýrýlmasý

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ


ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Tanýsý Alan Çocuklarýn Ebeveynlerinde Kiþilik Bozukluklarý

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Bir Anadolu Þehrinde Psikiyatri Kliniðine Baþvuran Hastalarýn Hastalýk Açýklama ve Çare Arama Davranýþlarý

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

Dr. Sevim Buzlu*, Nihal Bostancý**, Derya Özbaþ***, Sevil Yýlmaz****

Psikiyatrik Bozukluklara Baðlý Engellilik Hali; Üniversite Hastanesi Deneyimi. Disabilites Due to Psychiatric Disorders: Sample Of University Hospital

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi

25 Mart 2007 Kol Toplantýsý

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet


Sivas Numune Hastanesi Acil Servisine Baþvuran Ýntihar Giriþimlerinin Deðerlendirilmesi

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Sosyal anksiyete bozukluðu, ilk kez 1966'da Marks

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAÐLIÐINDA YATAKLI TEDAVÝNÝN YERÝ

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

TEMÝZLÝK ÝÞÝNDE ÇALIÞAN KÝÞÝLERÝN TEMÝZLÝK VE SAÐLIK DAVRANIÞLARININ DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon morbidite

Batman'da Çocuk Psikiyatrisi Polikliniðine Baþvuran Hastalarda Belirti ve Taný Daðýlýmlarý

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Yaþlýlýðýn nasýl tanýmlanacaðý ya da kimlere

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

ÇOCUK PSÝKÝYATRÝSÝ UZMANLIK EÐÝTÝMÝNDE PERFORMANSA DAYALI DEÐERLENDÝRME


Somatizasyon iyi tanýmlanmýþ bir taný sýnýfý ya da


Çocuk psikiyatrisinde acil durumlara iliþkin ortak bir yol

Psikiyatri Hastalarýnda Týp Dýþý Çare Arama Davranýþý: Türkiye'de ve Almanya'da Yaþayan Türkler Arasýnda Karþýlaþtýrmalý Bir Ön Çalýþma

Alzheimer Hastalarý. P r o f. D r. Ý s m a i l T u f a n

2006 cilt 15 sayý

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr.

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

ünite1 Sosyal Bilgiler

Gelir Vergisi Kesintisi

Alkol çok eski zamanlardan beri (M.Ö. 2000) var. Alkol Kullaným Bozukluklarý. Özet


RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip proses filtreleri ile, siklonlar, seperatörler çalýþma koþullarýna göre anti nem,anti

Bir Üniversite Hastanesi Psikiyatri Kliniðindeki Elektrokonvulsif Tedavi Uygulamalarýna Genel Bakýþ

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3


ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ


ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

AMAÇ VE ÖÐRENÝM HEDEFLERÝ Ã aråÿamba, 26 Kasım 2008

Kronik Hastalýk ve Depresyon

Tablo 2 Üniversitelerdeki Týpta Uzmanlýk Eðitim Dallarý ve Kontenjanlarý

HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri

Özay Çelen (*), Turgut Karaalp (*), Sýdýka Kaya (**), Cesim Demir (*), Abdulkadir Teke (*), Ali Akdeniz (*)


Türkiye'de evli erkeklerin aile planlamasý yöntemlerini kullanmalarýný etkileyen faktörler

Kemoterapi alan hastalarýn sosyodemografik ve tanýsal özellikleri

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Birinci Basamakta Çalýþan Saðlýk Personelinin Aile Hekimliði Mevzuatýnda Yer Alan Bazý Konularý Benimseme Durumu

Bir psikiyatri kliniði yataklý birimi hastalarýnda. birlikteliði: Retrospektif bir çalýþma

Dr. Sarp Üner*, Dr. Þevkat Bahar Özvarýþ**, Sevgi Turan***, Umut Arýöz***, Dr. Orhan Odabaþý****, Dr. Melih Elçin****, Dr. Ýskender Sayek***** Giriþ

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Transkript:

K 1 05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 2 Baðýmlýlýk Tedavisinde Týbbi Yaklaþým Baðýmlýlýk ve beyin : Berna Uluð Madde baðýmlýlýðý sosyal, davranýþsal ve nörobiyolojik süreçlerin birlikte rol oynadýðý bir beyin hastalýðý olarak düþünülmelidir. Son on yýlda çok hýzlanan beyin görüntüleme çalýþmalarý ve yine son yýllarda geliþtirilen davranýþ ölçüm paradigmalarýnýn kullanýldýðý araþtýrmalar baðýmlý kiþinin beynindeki nörokimyasal ve iþlevsel deðiþiklikleri anlamamýza büyük katkýda bulunmuþtur. Maddelerin haz verici etkileri beyindeki ödül devrelerinde dopaminerjik iletimi arttýrmalarý ile iliþkili olsa da, uzun süreli madde kullanýmý ve baðýmlýlýk durumunda dopaminerjik etkinlikte belirgin bir azalma olmaktadýr. Bu azalma da orbitofrontal korteks ve singulat girusu kapsayan prefrontal bölgelerde iþlev kaybý ile baðlantýlýdýr. Bu nörobiyolojik deðiþimlere maddeye ve madde ile ilgili uyaranlara verilen aþýrý önem, baþka haz verici uyaranlara karþý ilgi kaybý, ve madde kullanýmýna iliþkin motivasyonun baþka her türlü motivasyonun önüne geçmesi durumu eþlik etmektedir. Prefrontal korteksin denetleyici ve inhibe edici iþlevinin bozulmasý ile madde kullanýmýnýn durdurulamamasý, maddenin görülen zararlara raðmen kompulsif biçimde kullanýlmasý, bir baþka deyiþle madde baðýmlýsýnýn "iradesini kullanamamasý" arasýnda sýký bir iliþki kurulmaktadýr. Beyinde ödül, motivasyon, bellek, karar verme, irade ve biliþsel kontrol gibi iþlevleri düzenleyen devrelerdeki yapýsal ve iþlevsel bozukluklarýn anlaþýlmasý madde baðýmlýlýðýnýn doðasýnýn anlaþýlmasý bakýmýndan olduðu kadar tedavi yöntemlerinin geliþtirilmesi bakýmýndan da önem taþýmaktadýr. Bu sunumda madde baðýmlýlýðýnda karar verme, seçim yapma ve irade kullanma gibi iþlevlerdeki bozukluklar nörobiyoloji ve davranýþ araþtýrmalarý bulgularýnýn ýþýðýnda gözden geçirilecektir.

K 1 05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 2 Baðýmlýlýk Tedavisinde Týbbi Yaklaþým Ýlaca uyum : Kültegin Ögel Baðýmlýlýk tedavisinde týbbi yaklaþýmlar kursu her ulusal kongrede düzenlenmektedir. Bahar sempozyumlarýnda düzenlenen Baðýmlýlýk Tedavisinde Psikososyal Yaklaþým kursu ile bir bütünlük oluþturmaktadýr. Tüm ruhsal rahatsýzlýklarda olduðu gibi baðýmlýlýkta hastanýn ilaca uyumu büyük önem taþýr. Özellikle baðýmlýlýkta direnç sorunu daha sýk karþýlaþýldýðý düþünülecek olursa, ilaca uyumun önemi anlaþýlabilir. Beyin çalýþmalarý baðýmlýlýk oluþum sürecinde ve daha sonra hastanýn tedavisinde bizlere bilgi saðlamaktadýr. Týbbi yaklaþýmlarýn anlaþýlmasýnda beyinsel süreçlerin bilinmesi gereklidir. Baðýmlýlýk tedavisinde günümüzde kullanýlan birçok yeni ilaç vardýr. Bu ilaçlar hakkýnda kursta kýsaca bilgi verilecektir. Hem alkol, hem de madde entoksikasyonu aslýnda psikiyatri dýþýnda diðer disiplinleri ilgilendirse de, psikiyatristlerin bu konuda bilgili olmasý ve gerekli müdahalelerde bulunmasý önemlidir. Alkol ve madde kesilme tedavisinde her psikiyatristin farklý ortamlarda yapabileceði temel giriþimler vardýr. Kurs içinde bunlarla ilgili temel pratik bilgiler aktarýlacaktýr.

K 1 05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 2 Baðýmlýlýk Tedavisinde Týbbi Yaklaþým Alkol entoksikasyonu ve kesilme tedavisi : Figen Karadað Denetimli Serbestlik (DS) Kurumu, suça uygulanan yaptýrým veya tedbirin ceza infaz kurumu dýþýnda, yani toplumun içinde yerine getirilmesi ile ilgili bir kavramdýr. Denetimli Serbestlik sistemini; soruþturma, sorgulama, hükümlülük aþamasýnda adalet sistemi açýsýndan önemli bir boþluðu doldurmayý, suç iþleyenlerin topluma kazandýrýlmasý için yapýlacak çalýþmalarla, sorumluluðu hemen tüm toplum kesimlerine yaymayý, suç iþleyenin dýþlanmadan topluma kazandýrýlmasý için onlara yardýmcý olmayý amaçlamaktadýr. 2006 yýlýndan beri uygulanmaktadýr. 22 Aralýk 2009 tarihli ve 48800 sayýlý genelge ile DS hükmolunan kiþilerin daha önce olduðu gibi Baðýmlýlýk tedavi merkezlerinde deðil, kendi ikamet ettikleri bölgede bünyesinde Ruh Saðlýðý uzmaný ve psikolog olan devlet hastanelerinde tedavi edilmeleri kararýný getirmiþtir. Bu genelge çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneði Baðýmlýlýk BÇB tarafýndan DS olgularý için Ayaktan Tedavi programý hazýrlanmýþ ve bu program Adalet Bakanlýðý ve Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan kabul edilmiþtir. Bu kursta denetimli serbestlik kavramý, idrar alma teknikleri ve toksikolojik incelemeler ve 6 oturumluk psikososyal tedavi programý gözden geçirilmesi, uygulama yapan merkezlerin deneyimlerinin paylaþýlmasý amaçlanmýþtýr.

05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 4 K 3 Sigara Baðýmlýlýðý Önleyici ve Tedavi Edici Yöntemler Sigara baðýmlýlýðýnda BDT yöntemleri : Burhanettin Kaya Baðýmlýlýk kiþinin madde alýmý üzerindeki kontrolünü kaybetmesi olarak tanýmlanýr. Dünya saðlýk Örgütü (DSÖ) madde baðýmlýlýðýný "kullanýlan bir psikoaktif maddeye kiþinin daha önceden deðer verdiði diðer uðraþlardan ve nesnelerden belirgin olarak daha yüksek bir öncelik tanýma davranýþý" olarak tanýmlar. Eþdeyiþle, madde kullanýmýnýn bireye ve topluma zarar verici düzeyde bir davranýþ haline geldiðine vurgu yapýlmaktadýr. Sigara içme ya da dumanýný soluma da zamanla bireylerde ruhsal ve fiziksel baðýmlýlýk oluþturmaktadýr. Sigara kullanýmý ile birlikte daha çok alýþkanlýk yapýcý daha az zevk verici bir baðýmlýlýk türü olan nikotin baðýmlýlýðý ortaya çýkmaktadýr. Dünyada ve ülkemizde önemli bir halk saðlýðý sorunu olarak kabul edilen sigaranýn içerdiði nikotinin, eroin ve kokain kadar þiddetli baðýmlýlýk yapma potansiyeline sahip bir madde olduðu kabul edilmektedir. Psikoterapileri de içeren psikososyal tedavi yaklaþýmlarý nikotin baðýmlýlýðýnýn tedavisinde kullanýlan önemli tedavi yaklaþýmlarýdýr. Ruhsal eðitsel yaklaþým, biliþsel-davranýþçý tedaviler, tiksindirme yöntemleri ve gevþeme tekniklerini içeren davranýþçý teknikler ve hipnoz kullanýlan baþlýca yöntemlerdir. Biliþsel-davranýþçý tedavide ana noktalar, bireylerin sigara kullanýmý ve iliþkili durumlara yönelik düþünce tarzlarýný, olaylara bakýþ açýsý ve deðerlendirme biçimlerini deðiþtirmek, özellikle sigara kullanýmý açýsýndan yüksek risk taþýyan ortamlar ve durumlarda kullanýlan baþa çýkma becerilerini güçlendirmektir. Bu sunumda sigara kullanýmýný ve nikotin baðýmlýlýðýn tedavisinde biliþsel davranýþçý tedavinin etkinliðinden söz edilecek, kullanýlan tekniklerden örnekler verilecek ve tedavi sýnýrlarý tartýþýlacaktýr.

K 4 05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 8 Geriyatrik Hastalarda Rasyonel Psikofarmakoterapi ve Eþ Tanýlý Durumlar Yaþlýlarda psikiyatrik bozukluklarýn sýklýðý ve tedavi prensipleri : Kamil Nahit Özmenler Nüfus projeksiyonlarý dünyada insan ömrü ortalamasýnda artýþla birlikte, hýzlý çoðalma, hastalýklara baðlý ölüm oranlarýnda azalma gibi birçok faktörün etkisiyle nüfus oranlarýnda deðiþmenin de yaþlý nüfus oranýnda ve sayýsýnda artýþ olacaðýný iþaret etmektedir. Bazý ülkelerde daha farklý eðilimlerden söz edilebilmekle birlikte yaþlý nüfus sayý ve oranýnda artýþýn 5-10 dekad sonra daha anlamlý düzeyde olabileceði de söylenebilir. Yaþlanan nüfusla birlikte ileri yaþ dönemine ait çözüm bekleyen sorunlar da artacaktýr. Bu olasý sorunlara ait projeksiyonlarda ruhsal sorunlarýn yaygýnlýðýna ait önemli tahmin farklýlýklarý bulunmakla birlikte, en az % 25'inde deðerlendirilmesi gerekecek ruhsal semptom bulunabileceði ileri sürülmektedir. Bu tahminler gelecek dekadlarda yaþlýlarda ruhsal durum tarama, deðerlendirme, taný, tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarý için yöntemler geliþtirilmesi konusunda uyarmalýdýr. Etyolojisinde yaþa baðlý faktörlerin önemli rol oynamasý nedeniyle demanslar (ya da biliþsel bozukluklar) ileri yaþ psikiyatrisinin önde gelen sorun alanýný oluþturacaktýr. Anksiyete bozukluklarý, duygudurum bozukluklarý sýklýkla takip eden iki taný grubunu oluþturmaktadýr. Bazý ülkelerde alkol kötüye kullanýmý ve baðýmlýlýðý yine öncelikli sorunlar arasýnda sayýlabilecek gibi durmaktadýr. Yaþýlýlarda psikiyatrik bozuklularýn tedavisi yaþlanmýþ bir bedenin güçlüklerini de göz önüne almayý gerektirmektedir. Eþlik eden bedensel hastalýklar, bunlara ait tedaviler psikiyatrik semptomlarýn/tanýlarýn daha dikkatli gözden geçirilmesini gerektirirken, psikiyatrik tedavide de öncelikleri belirleyebilmektedir. Tedavide, taný, semptomun varlýðý, iþlevsellik düzeyi, tedavi uygulamasý ile elde edilebilecek sonuç ve beklenebilecek yeni iþlevsellik düzeyi hep bir arada deðerlendirilmelidir. Bulgu, belirti ve hastalýk kavramlarýna dikkat edilmelidir. Günümüzde bir anlamda geliþigüzel denebilecek sýklýkta ilaç kullanma eðilimleri de göz önüne alýnmalý; yeterli doz, yeterli süre ilkelerine uyulurken yaþ grubuna göre doz ayarlamasý da hatýrlanmalýdýr. Bazý durumlarda, klinik açýdan patolojik nitelik taþýyan bir semptomun hastanýn günlük yaþantýsýný olumsuz etkilemediði fark edilirse, iþlevsellik düzeyinde belirgin bir sapma yapmadýðý sonucuna varýlýrsa her bir semptomu mutlaka düzeltmenin gerekmeyebileceði de düþünülmelidir. Yaþlýlýk dönemi psikiyatrisinde tanýyla da paralel psikoterapi uygulamalarýnýn önemli yeri bulunmaktadýr. Bireysel ve grup uygulamalarý olabilir. Grup uygulamalarýnýn veya hastalarýn birlikte katýldýklarý diðer psikososyal tedavi modellerinin sosyal iþlevselliði canlandýrdýðý da söylenebilir. Bütün bunlarda hastalarýn sosyo-kültürel özelliklerine de dikkat etmek gerekecektir. Özellikle bir yaþam olayý sonrasý ortaya çýkmýþ reaktif bir tablo ele alýnýrken patolojik deðiþim mi? yoksa yeni bir duruma uyum biçimi mi? sosyo-kültürel yapý (eðitim, gelenekler, din vb.) göz önüne alýnarak incelenmelidir. Bu eðitim toplantýsýnda, yaþlýlýk döneminde sýk karþýlaþýlan ruhsal bozukluklarýn tedavisinde psikofarmakoterapi kullanýmýnýn incelikleri, yaþlý bedenin özellikleri ve eþlik edebilecek olasý diðer bedensel tanýlar dikkate alýnarak, geriyatrik psikiyatri ve geriyatri (dahiliye) tecrübeleri olan iki meslek

05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 8 K 4 Geriyatrik Hastalarda Rasyonel Psikofarmakoterapi ve Eþ Tanýlý Durumlar Yaþlýlarda Psikofarmakoloji uygulama prensipleri : Mehmet Ak Yaþlýlar arasýnda ilaç ile baðlantýlý görülen morbidite ve mortalite artmaya devam etmektedir. Psikotropikler, bu önlenebilen ilaç yan etkileri ile baðlantýlý olarak, kullanýmý en sýk belirlenen ilaçlardýr. Yaþlanma sürecinin sonuçlarý ve bazý ikincil faktörlerin de katkýsý ile ilaç yanýtý deðiþmekte, ilaç advers etkileri artmakta ve uygun ilacýn seçimi/uygun dozlar ileri yaþ grubu için daha çok önem kazanmaktadýr.70 yaþýn üzerinde hastaneye yatýrýlan tüm hatsallarýn altýda biri ilaç yan etkilerine baðlý hastaneye yatýrýlmaktadýr. Toplumun geri kalanýnda bu oran 35 de 1'dir. Bu nedenle yaþlýlarda psikotropik ilaçlar reçetelenirken, ilaç yanýtýný etkileyen, farmakokinetik (absorpsiyon, daðýlým, metabolizma ve atýlým) ve farmakodinamik (ilaçlarýn vücut üzerine olan etkisi) farklýlýklarýn oluþmasýna neden olabilecek deðiþikliklerin dikkate alýnmasý önem taþýr. Bu farklýlýklar, yaþlanan organizmada ortaya çýkan fizyolojik deðiþimlerin sonucu olabileceði gibi, psikiyatrik soruna eklenen diðer sistemik hastalýklar, polifarmasi, ilaç-ilaç ve ilaç-bitkisel ürün (herbal) etkileþimlerinden de kaynaklanýyor olabilir. Bunun yaný sýra, yaþlýlýkta ve psikiyatrik hastalýklarda sýkça gözlenen tedaviye uyum sorunu da ilaç etkisini deðiþtiren çok önemli diðer bir faktördür. Bu derleme, psikofarmakoloji özelinde, yaþlýlarda gözlenen ilaç yanýtýný, farmakokinetik ve farmakodinamik faktörler açýsýndan ele almaktadýr. Yaþlý hastayý tedavi eden psikiyatristler bir dizi rutin prosedürler uygulamalýdýr: -Saðlýklýlýk durumu, kullandýðý yüksek riskli ilaçlar, diyet gibi hastaya ait risk faktörlerinin belirlenmeli -Hastanýn ilaç kullaným öyküsünün yakýnlarý da dahil edilerek net olarak alýnmalý -Hastalarýn ve bakým verenlerin ilaçlar ve dozlarý hakkýnda bilgilendiriniz ve yakýn takip edilmeli -Ýlaçlarýn etkileri, etkileþimleri ve klerensleri konusunda bilgili olunmalý -Mümkün olan en düþük doz,doz artýrýmlarý yavaþ biçimde olmalý ve gereksiz ilaç kullanýmýndan kaçýnýlmalý -Sýk aralýklarla psikomotor iþlevleri, ruhsal durumunu, ortostatik kan basýncýný deðerlendirmeli -Hastanýn fiziksel ve biliþsel durumunda kötüleþme olduðýunda her zaman için bir seçenek olarak ilaç yan etkilerini göz önüne alýnmalýdýr.

05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 8 K 4 Geriyatrik Hastalarda Rasyonel Psikofarmakoterapi ve Eþ Tanýlý Durumlar Yaþlýlarda sýk görülen bedensel durumlar ve örtüþen semptomlar : Ergün Bozoðlu Hepimizin bildiði gibi psikiyatristlerin ana uðraþý alaný ruhsal bozukluklarýn taný, tedavi ve önlenmesi ve ruh saðlýðýnýn geliþtirilmesidir. Ancak týbbýn diðer alanlarýnda çalýþan meslektaþlarý gibi hastasýnýn bedensel saðlýðýndan da sorumludur. Tüm hekimler hastalarýnýn ruh ve beden saðlýklarýný koruma ve "önce zarar verme" kuralýna göre ruhsal hastalýklarýn bedensel belirtilerini ya da bedensel hastalýklarýn ruhsal belirtilerini daha iyi tanýyabilmelidir. Ýlerleyen yaþ, deðiþen fizyoloji, artan komorbidite ve polifarmasi nedeniyle psikiyatrik sendromlar, yaþlý hastalarda genel olarak üç þekilde görülebilir. Birincisi, yaþlý hastanýn tüm belirti ve bulgularý, psikiyatrik bir hastalýkla ilgilidir. Bununla birlikte, laboratuar testleri normal sýnýrlarýn biraz dýþýndadýr. Ýkincisi, yaþlý hastanýn bir veya genelde daha fazla bedensel bir hastalýðý vardýr. Buna ek olarak psikiyatrik bir taný alacak þiddet ve sürede psikiyatrik semptomlar da göstermektedir. Üçüncü olarak ise yaþlýnýn bedensel hastalýklarý vardýr. Bu hastalýklarla veya bu hastalýklarda kullanýlan ilaçlarla iliþkili olarak psikiyatrik semptomlar ortaya çýkmaktadýr. Birçok çalýþma birlikte deðerlendirildiðinde, psikiyatri kliniðine baþvuran her üç yaþlý hastalanýn ikisinde en az bir fiziksel hastalýk bulunduðu, her on yaþlýdan birinde fiziksel hastalýðýn psikiyatrik semptomlara neden olduðu, her beþ yaþlýdan birinde de semptomlarý alevlendirdiði görülmektedir. Hekimlerin neredeyse tamamý siyah-beyaz gibi ayrý durumlarý doðru tanýyabilmekte ve tedavi edebilmektedir. Ancak yukarýda da belirttiðimiz gibi örtüþen durumlarýn olduðu gri bölgelerde durum biraz karmaþýk hal almaktadýr. Burada temel soru yaþlý bir hastada psikiyatrik semptomlar saptandýðýnda, hastada ek bir psikiyatrik hastalýðýn mý ortaya çýktýðý; yoksa bedensel hastalýkla baðlantýlý bir durumun sonucu olarak mý psikiyatrik semptomlarýn geliþtiðidir. Oturumun bu bölümünde yaþlýlarda sýk görülen bazý bedensel durumlarda psikoz, depresyon, anksiyete bozukluðu gibi tablolarýn fiziksel hastalýða ikincil ya da kullanýlan ilaçlara baðlý olarak geliþip geliþmediðini anlamamýzda yardýmcý olabilecek bazý ipuçlarýný deðerlendirmeye çalýþacaðýz. Böyle durumlarda biraz ayrýntýlý geriatrik deðerlendirme yaparak taný veya tanýlarýn, tedavi yöntemlerinin ve hastalýklarýn seyrinin deðiþebileceðine dikkati çekmeye, gri bölgeyi daraltmaya, çalýþacaðýz.

05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 8 K 4 Geriyatrik Hastalarda Rasyonel Psikofarmakoterapi ve Eþ Tanýlý Durumlar Yaþlýlarda ilaç metabolizmasý ve ilaç kullaným prensipleri : Ýlkin Naharcý Yaþlýlarda kronik hastalýk sayýsýnýn artmasý nedeniyle ilaç kullanýmý yaygýndýr. Yaþlý bireylerde çoðul ilaç kullanýmýnýn, ilaç yan etkilerinin ve etkileþimlerinin var olan patolojilere katkýda bulunmasý bu konunun önemini daha da artýrmaktadýr. Bu yaþ grubundaki farmakokinetik ve farmakodinamik deðiþiklikler ilaç kullanýmýnda zorluklara yol açmaktadýr. Ýlaç farmakokinetiði emilim, daðýlým, metabolizma ve atýlým olmak üzere dört basamaktan oluþmaktadýr. Yaþlýlarda ilaç emilim miktarýnýn deðiþmediði, ancak hýzýnýn yavaþladýðý ve bu durumunda vücuttan atýlýmda meydana gelen azalma ile dengelendiði kabul edilmektedir. Yaþlanma ile vücuttaki yað miktarý artar ve yaðda çözünen ilaçlarýn daðýlým hacimleri artarken suda çözünen ilaçlarýnki ise azalmaktadýr. Kardiyak atým hacminin azalmasý da ilaçlarýn daðýlým sürelerini uzatýr. Yaþlýda kandaki toplam plazma proteini miktarý deðiþmez. Ancak albumin miktarýnda azalma ve alfa-1-asit glikoproteininde artýþ olmasý ilacýn etki ve yan etkisinde artýþ meydana getirebilir. Yaþlýda ilaç metabolizmasýndaki deðiþikliðin faz I reaksiyonlarýnda azalma ile ilgili olduðu, faz II reaksiyonlarýnýn önemli bir rolü bulunmadýðý bilinmektedir. Yaþlanma ile karaciðer kitlesi ve hepatik kan akým hýzýnda azalma olmasý ilaç metabolizmasýný yavaþlatabilir. Fakat genetik ve hasta iliþkili faktörlerin hepatik ilaç metabolizmasýna daha fazla etkili olduðu düþünülmektedir. Böbrek fonksiyonunda yaþla birlikte gerileme ilaç atýlýmýný azaltmaktadýr. Farmakodinamideki ilerleyen yaþla geliþen deðiþikliklerde aþýrý ya da yetersiz ilaç yanýtýna yol açmaktadýr. Bunlar arasýnda en belirginleri hücre reseptörlerinin sayýsý ve özellikleri ile nörotransmittterlerin salýnýþýnda meydana gelen deðiþikliklerdir. Yaþlý hastanýn her kontrolünde kullanýlan ilaçlarýn getirilmesi istenmeli, her muayenede ilaçlarýn gerekli olup olmadýðý sorgulanmalýdýr. Hastaya ilaç baþlamadan önce tedavinin gerekliliði deðerlendirilmelidir. Tedaviye düþük dozla baþlanmalý ve yavaþ artýrýlmalýdýr. Tedavide daha güvenilir ilaçlar tercih edilmelidir. Ýlaç tedavisi basitleþtirilmeli ve hasta veya yakýnýnýn uyumu artýrýlmaya çalýþýlmalýdýr. Hastada yeni ortaya çýkan semptom ve bulgularýn mevcut ilaç tedavisine baðlý olup olmadýðý araþtýrýlmalýdýr. Yaþlýlarda tüm önlemlere raðmen ilaç kullanýmýnda uyumsuzluk ve istenmeyen etkiler görülecektir. Hastaya olabildiðince yararlý ve kolay uygulanabilir, yan etki ve ilaç etkileþimleri en aza indirgenmiþ ilaç tedavi þemasý düzenlenmeli ve tedavinin gerekliliði anlatýlmalýdýr.

05 Ekim 2010 / 14:00 15:30 / Salon 10 K 6 Psikosomatik Olgularda Aileye Yaklaþým Psikosomatik olgulara yaklaþýmda filmlerin kullanýlmasý : Verda Tüzer Summary The effect of the disorder on the family and the effect of the family on the disorder are crucial in the historical development of the family therapy. When the family redraws its borders and rules through the disorder, sometimes the functionality of its members diminish while at other times this helps their development through empowerment.this course aims to examine functional loss as well as development and resilience in a psychosomatic case setting. Positive psychotherapy will be one of the approaches to be discussed including three levels of diagnosis and psychosomatic concepts in family setting: 1.Symptom and its function as conflicet reaction, language of the body; 2.Capacities, balance, conflict content, individual psychodynamics; 3.Personality qualities as uniqueness in basic capacities and concepts. Aile terapisi açýsýndan ruh, beden ve iliþki arasýndaki baðlantýya duyulan ilgi 1960'lardan itibaren "psikosomatik aileler"e ve hastalýklar ile aile arasýndaki karþýlýklý etkiye odaklanmýþtýr. Aile Sistemleri Týbbý hem fiziksel hem de iliþkisel sistemleri ele alýr. Kiþinin fiziksel acýya olan yanýtýnda iliþkisel konular belirgindir. Fiziksel hastalýklar, bedenselleþtirme ve iliþkiler arasýndaki baðlantýlarý anlamamýza katkýda bulunan týbbi aile terapisi hastalýklarý hastalýðýn aileye olan etkisi, ailenin belirtileri sürdürmesi, belirtilerin aile içindeki iþlevleri, deðiþimin istenmeyen sonuçlarý baðlamýnda ele alýr. Sistemik yaklaþýmda ailenin yapýsý, geliþ sorunu ile ailesel konular arasýndaki baðlantýlar döngüsel, varsayýmsal ve düþündürücü sorular aracýlýðýyla açýða çýkarýlýr. Pozitif Psikoterapi insanýn pozitif kavramsallaþtýrýlmasý ve transkültürel bir yaklaþým yaný sýra psikodinamik kavramdan kaynaklanýr. Kaynak yönelimli ve çatýþma çözümüne odaklanýr. Psikodinamik yöntemlerin yaný sýra hümanistik psikoterapi yöntemlerini de içerir. Temel kavramlarýndan olan denge modeli insan yaþamýnda beden ve duygular, baþarý, iliþki, gelecek ve hayaller olarak dört modun yer aldýðýný öne sürer. Bir çatýþma ortaya çýktýðýnda sorunla baþ etme þekli kiþiden kiþiye deðiþir. Baba fiziksel yakýnmalara (beden) ya da iþe (baþarý) kaçarak çatýþma ile baþetmeye çalýþýrken anne sosyal iliþkilerden (temas-iliþki) kaçarak çatýþmayý çözmeye çalýþabilir. Pozitif Psikoterapi çerçevesinde psikosomatik hastalýklar ve taný koymanýn üç evresi aile temelinde ele alýnacaktýr. Bu üç evre: 1-Çatýþma tepkisi ve beden dili temelinde belirti ve iþlevi, 2-Kapasitelerimiz, mevcut yeteneklerimiz, denge, çatýþma içeriði, bireysel psikodinamik ve sosyodinamikler, 3-Kiþilik özellikleri (temel kapasiteler ve kavramlarda biriciklik olarak)'dir. Hem sistemik aile terapisi hem de pozitif psikoterapi uygulamalarýnýn yer aldýðý eðitimde filmler farklý ailelerde iþleyen görünmez kurallarýn belirlenmesi ve köken alýnan aile ile ilgili konular hakkýnda varsayýmlarýn formüle edilmesi amacýyla kullanýlacaktýr. Ayrýca farklý hastalýklarda ve hastalýk evrelerinde ailenin esneyebilme ve kendi kaynaklarýný kullanma becerilerinin harekete geçirilmesine yönelik müdahaleler gösterilecektir.fiziksel hastalýklar, ruhsal belirtiler ve iliþkilere odaklanan bir çok filmden (The Wrestler (2008); The Bucket List (2008); Pi (1998); Terms of Endearment (1983) ve benzeri) bölümler seçilerek örneklenecektir. Kaynaklar: 1.Wedding D, Boyd MA, Niemiec RM (2010) Movies and Mental Illness. 3rd Edition. Hogrefe Publishing. Cambridge, MA, USA. 2.Peseschkian N (1977) Positive Psychotherapie: Theorie und Praxis einer neuen methode. Frankfurt, Deutschland.

09 Ekim 2010 / 11:00 12:30 / Salon 10 K 7 Ýþ Baþýnda Deðerlendirme Mini-klinik sýnav, makale saati : Ayþe Devrim Baþterzi Kurs Tanýmý ve Hedefleri Türkiye Psikiyatri Derneði Psikiyatri Eðitimi Bilimsel Çalýþma Birimi tarafýndan düzenlenen bu kurs, katýlýmcýlarýn iþ baþýnda deðerlendirme yöntemlerinden bazýlarýyla tanýþtýrmayý ve bunlarý etkin þekilde kullanmalarýný hedeflemektedir. Günümüzde týp eðitiminde biçimlendirici deðerlendirme ön plana çýkmýþtýr. Biçimlendirici deðerlendirmenin amacý; eðitilen kiþinin yetersiz olduðu noktalarý tespit ederek, eðitilen kiþi ve eðiticiye geribildirim saðlamaktýr. Bir kiþinin ideal koþullar altýnda ne yaptýðý yetkinlik olarak tanýmlanýrken, gerçek hayatta günlük uygulamalarda ne yaptýðý performans olarak adlandýrýlmaktadýr. Ýþ baþýnda deðerlendirme; hekimlerin günlük hayatta, çalýþýrken ve özellikle iþyerinde kendileri sorumluluk aldýklarýnda ne yaptýklarýný deðerlendirmeyi esas alan bir deðerlendirme sistemidir. Hem performansý deðerlendirmesi hem de deðerlendirilen kiþiye yapýlandýrýlmýþ geribildirim vererek öðrenmesini güdülemesi ve kolaylaþtýrmasý nedeniyle bu yöntemler birçok uluslararasý psikiyatri derneðinin týp fakültesi ve uzmanlýk eðitimi boyunca uygulanmasýný önerdiði ve tanýnan ulusal yeterlik kurullarýnýn yeterlik sýnavlarýnda kullandýðý yöntemlerdir.kolay uygulanabilen bu yöntemler beceri ve üst düzey kognitif becerileri deðerlendirmede etkindir. Bu kurs boyunca; mini-klinik sýnav, hasta yönetim problemleri, kanýta dayalý týp uygulamalarýna göre yapýlandýrýlmýþ olgu sunumlarý ve dergi kulüpleri yöntemleri ele alýnacaktýr.

05 Ekim 2010 / 16:00 17:30 / Salon 8 K 9 Stimülasyon Tedavilerinde (EKT, TMS, VNS) Endikasyon, Planlama ve Uygulama VNS ve DBS uygulamasý : Mehmet Ak Vagal sinir stimulasyonu (VSS) son zamanlarda dirençli depresyon tedavisinde denenmekte olan bir tekniktir. VSS göðse pacemaker a benzer bir uyarý jeneratörü yerleþtirilerek uygulanýr. Bu jeneratör boyunda vagal sinire tutturulmuþ bir uyarýcý elektrotla baðlantýlýdýr. VSS tedavi sistemi, sürekli bir þekilde, düþük frekanslý, aralýklý elektrik sinyali uyarýlarý temin eden, programlanabilen bir uyarý jeneratörüne sahiptir. Bunlar deri altýnda uzanmakta olan ve sol servikal vagus siniriyle baðlantýlý bipolar sinir uyarýcý elektrotlara uyarý temin eder. Uyarý parametreleri telemetrik bir gösterge ile ayarlanýr ve kiþisel dijital yardýmcý ile uyarý þiddeti, sýklýðý, atým geniþliði ve sinyal oraný (duty cycle) ayarlamalarý mümkündür. En sýk yan etki; ses kýsýklýðý, öksürük, parastezi, dispnedir. VSS u sonucunda serobrospinal sývýda nörotransmitter veya metabolitlerinin arttýðý tanýmlanmýþtýr. Ayrýca mood bozukluklarýnda etkilenen SSS nin bazý bölgelerin aktivitesinde iþlevsel artýþ yaptýklarý öne sürülmüþtür. VSU çalýþmalarýnda çift kör, plasebo kontrollü çalýþmalar yetersizdir. Genelde VSU öncesi ve sonrasýný karþýlaþtýran çalýþmalar yapýlmýþtýr. Çalýþmalarýn çoðunda remisyon 12 ay gibi bir sürede gerçekleþmektedir. Genelde araþtýrmalarda erken ve geç dönemde depresif semptomlarýn hamilton depresyon skalasýnda düþme ile gerilediði sonucuna varýlýrken, randomize çift kör olan tek çalýþmada ise gerilemenin tatmin edici olmadýðý tanýmlanmýþtýr. Her ne kadar çalýþmalar umut verici olsa da depresyonda etkinliðin klinik çalýþmalarla doðrulanmaya ihtiyaç duyduðu belirtilmiþtir. DBU depresyon, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve Tourette sendromu (TS) tedavisinde kullanýlmaktadýr. DBU nýn cerrahi hedefleri arasýnda depresyon için Brodmann 25. alana komþu beyaz cevherde subgenual cingulat kortekse (Cg25), OKB için anterior internal kapsüle ve TS için de talamik merkez medyan/ parafasiküler (CM/Pf) çekirdeðe elektrot yerleþtirilmesi bulunur.dbu nýn klinik etkinliði ortaya konmuþ olsa da biyolojik etki mekanizmalarýnýn ayrýntýlarý henüz ortaya çýkmamýþtýr. DBU nýn biyolojik mekanizmalarý için 3 birincil açýklama öne sürülmektedir: stimüle nöronlarý susturur, nöron þebekesinin aktivitesini ve nörotransmisyonu deðiþtirir ve uzun süreli sinaptik deðiþiklikleri indükler (plastisite). Henüz yeterli klinik deneyimimizin olmadýðý bu alanlar ile ilgili son geliþmeler tecrübe kazanmamýz yönünde cesaretlendiricidir.

09 Ekim 2010 / 09:00 10:30 / Salon 8 K 10 Farkýndalýk Temelli Terapi : Kültegin Ögel Farkýndalýk (mindfulness) temelli terapiler, son yýllarda ruh saðlýðý alanýnda sýkça adýndan söz edilmeye baþlanan bir terapi yöntemi olarak dikkati çekmektedir. Farkýndalýk meditasyonunu ve farkýndalýk temelli yöntemleri biliþsel davranýþçý terapilerle bütünleþtiren uygulamalarýn yaygýnlýk kazanmasý ile birlikte, Biliþsel Davranýþsal Terapilerde "üçüncü dalga" eðiliminden söz edilmeye baþlanmýþtýr. Farkýndalýk temelli terapilerin depresyon, anksiuyete bozukluklarý, alkol-madde kullanýmý, sýnýr kiþilik obzukluðu gibi olgularda etkinlik düzeyinin yüksek olduðunu gösteren araþtýrma sayýsýndaki artýþ, psikoterapi alaný içerisinde psikolojik bir süreç ya da bir pratik olarak farkýndalýða olan ilgiyi ve yönelimi de arttýrmaktadýr. Bu çalýþma grubunda, farkýndalýk ve farkýndalýk temelli terapilerin ana ilkeleri, teorik temelleri ve farklý klinik popülasyonlarda uygulamalarý hakkýnda bilgi aktarýlacaktýr. Ayrýca, bir süredir yürütmekte olduðumuz pilot uygulamalardan edindiðimiz deneyimler paylaþýlacak, farkýndalýk terapi yöntemlerinin alanda çalýþan profesyonellerce anlaþýlmasýna yardýmcý olabilecek müdahale teknikleri tanýtýlacaktýr.

09 Ekim 2010 / 11:00 12:30 / Salon 2 K 11 Çocuk ve Ergen Psikofarmakolojisi: Ne yapmamalý? Ne Yapmalý? Nasýl Yapmalý Çocuk ve ergen psikofarmakolojisinde sýk yapýlan yanlýþlar : Eyüp Sabri Ercan Çocuk ve ergen psikofarmakolojisinde son 20 yýl içerisinde son derece önemli geliþmeler yaþanmýþtýr. Bu geliþmelerin oldukça hýzlý bir þekilde gerçekleþmiþ olmasý nedeniyle saðlam bilimsel verilere dayalý tedavi protokolleri yeni ortaya çýkmaktadýr(aacap 2007, Ercan ve ark. 2008). Bu durumda biribiriyle oldukça baðlantýlým olan çocuk - ergen psikiyatrisiyle eriþkin psikiyatrisi arasýnda bu bilgilerin paylaþýmý son derece yetersiz olmaktadýr. Özellikle geçmiþ yýllardaki kanýta dayalý olmayan, gözlemsel bazý verilerin temel alýndýðý uygulamalar çocuk- ergen psikofarmakolojisinde en önemli hatalara yol açabilmektedir. Çocuk ve ergen psikiyatrisinde bundan 20 yýl öncesinde son derece sýk kullaným yeri olan bazý ilaçlarýn bugün neredeyse hiç yeri olmadýðý gibi bu gibi tedavilerle oyalanan hastalarýn doðru tedavi arayýþlarýnýn ertelenmesi önemli sorunlara yol açmaktadýr. Benzer biçimde týbbýn tüm alanlarýnda olduðu gibi çocuk ve ergen psikiyatrisinde de en doðru yaklaþým "erken taný ve tedavi" olduðu halde çocuk ve ergenlerde psikiyatrik bozukluklarýn tedavisi için hastalýk belirtilerinin þiddetlenmesinin beklenmesi en önemli hatalardandýr. Bu çalýþma grubunun amacý çocuk ve ergen psikofarmakolojisinde sýk yapýlan yanlýþlara dikkat çekilmesi, doðru tedavi yaklaþýmlarýnýn tartýþýlmasý ve tedavi algoritmalarýna giriþ yapýlmasý planlanmaktadýr. Kaynaklar: American Academy of Child and Adolescent Psychiatry 2007: Practice parameters for Attention Deficit Hyperactivity Disorder. AACAP.org Ercan ES, Avcý A, Mukaddes NM, Semerci B, Þenol S, Yazgan Y 2008: Türkiye Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Kýlavuzu. turkiyedehbkilavuzu.org

09 Ekim 2010 / 11:00 12:30 / Salon 2 K 11 Çocuk ve Ergen Psikofarmakolojisi: Ne yapmamalý? Ne Yapmalý? Nasýl Yapmalý Çocuk ve ergen psikofarmakolojisinde son geliþmeler :Yanký Yazgan Çocuk ve ergen psikofarmakolojisinde son 20 yýl içerisinde son derece önemli geliþmeler yaþanmýþtýr. Bu geliþmelerin oldukça hýzlý bir þekilde gerçekleþmiþ olmasý nedeniyle saðlam bilimsel verilere dayalý tedavi protokolleri yeni ortaya çýkmaktadýr(aacap 2007, Ercan ve ark. 2008). Bu durumda biribiriyle oldukça baðlantýlým olan çocuk - ergen psikiyatrisiyle eriþkin psikiyatrisi arasýnda bu bilgilerin paylaþýmý son derece yetersiz olmaktadýr. Özellikle geçmiþ yýllardaki kanýta dayalý olmayan, gözlemsel bazý verilerin temel alýndýðý uygulamalar çocuk- ergen psikofarmakolojisinde en önemli hatalara yol açabilmektedir. Çocuk ve ergen psikiyatrisinde bundan 20 yýl öncesinde son derece sýk kullaným yeri olan bazý ilaçlarýn bugün neredeyse hiç yeri olmadýðý gibi bu gibi tedavilerle oyalanan hastalarýn doðru tedavi arayýþlarýnýn ertelenmesi önemli sorunlara yol açmaktadýr. Benzer biçimde týbbýn tüm alanlarýnda olduðu gibi çocuk ve ergen psikiyatrisinde de en doðru yaklaþým "erken taný ve tedavi" olduðu halde çocuk ve ergenlerde psikiyatrik bozukluklarýn tedavisi için hastalýk belirtilerinin þiddetlenmesinin beklenmesi en önemli hatalardandýr. Bu çalýþma grubunun amacý çocuk ve ergen psikofarmakolojisinde sýk yapýlan yanlýþlara dikkat çekilmesi, doðru tedavi yaklaþýmlarýnýn tartýþýlmasý ve tedavi algoritmalarýna giriþ yapýlmasý planlanmaktadýr. Kaynaklar : American Academy of Child and Adolescent Psychiatry 2007: Practice parameters for Attention Deficit Hyperactivity Disorder. AACAP.org Ercan ES, Avcý A, Mukaddes NM, Semerci B, Þenol S, Yazgan Y 2008: Türkiye Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu Kýlavuzu. turkiyedehbkilavuzu.org

09 Ekim 2010 / 11:00 12:30 / Salon 1 K 14 Emzirme Döneminde Ruhsal Hastalýklarýn Tedavisi Gebelik ve emzirme döneminde ruhsal hastalýklarýn tedavisi : Nesrin Tomruk Postpartum depresyon (PPD) doðumun en sýk komplikasyonlarýndan biridir ve intihar, anne ölümlerinin baþta gelen nedenleri arasýndadýr. PPD annenin bebeði, partneri ve ailesiyle iliþkilerini; bebeðin kognitif ve emosyonel geliþimini olumsuz yönde etkileyerek gelecekte çocukta psikiyatrik ve davranýþsal sorunlara yol açar. Yüzde 10-15 olan prevalans geliþmekte olan ülkelerde ve risk gruplarýnda daha yüksek olabilir. Gebelikte, özgeçmiþ ve soygeçmiþte psikopatoloji baþta olmak üzere psikolojik, biyolojik, obstetrik/ pediatrik, sosyodemografik ve kültürel çeþitli risk etmenleri bildirilmiþtir. Rutin klinik pratikte olgularýn yarýdan azý belirlenebilmektedir. Yüzde 30-40 a varan oranlarda gebelikte baþlayabilmekte ve sýklýkla anksiyete bozukluklarý ile birlikte görülmektedir. Bazý ülkelerde çeþitli tarama araçlarýnýn rutin kullanýmý benimsenmiþse de, bu araçlarýn klinik/ maliyet etkinlikleri, geçerlikleri ve uygulama zamaný konusunda tartýþmalar vardýr. PPD için taný sistemlerinde yer alan 4-6 hafta baþlangýç belirleyicisinin epidemiyolojik çalýþmalar ýþýðýnda 3-6 aya kadar geniþletilmesi, bazý yazarlarca da perinatal kavramý ile sürenin gebelikten postpartum bir yýla dek uzatýlmasý savunulmaktadýr. Son dönemdeki araþtýrmalar erkeklerde de PPD olduðunu, ve en sýk partnerdeki depresyon ve eþle uyumsuzluk ile ilgili olduðunu göstermektedir. Özellikle erken baþlangýçlý ve psikotik özellikli PPD bipolariteyi iþaret edebilir. Bu nedenle antidepresanlar (AD) dikkatli kullanýlmalýdýr. Emzirme ve AD kullanýmý birbirini dýþlamaz. Bebekte saptanamayan çok düþük serum düzeyleri ve kýsa erimde istenmeyen etki bildirilmemesi nedeni ile sertralin, paroksetin, nortriptilin ve imipramine en fazla kanýta sahip ilaçlardýr. Tedavi kararýnda nispeten düþük doz AD a maruziyet ile tedavisiz PPD nin iyi bilinen olumsuz etkileri tartýlmalýdýr. Daha yeni AD ler ise veri azlýðýndan, geçmiþte açýk etkinlikleri dýþýnda ilk seçenek deðildir. Kaynaklar: 1. Bick D, Howard L. When should women be screened for postnatal depression? Expert Rev Neurother 2010; 10 (2): 151-54. 2. Wisner KL, Moses-Kolko EL, Sit DKY. Postpartum depression: a disorder in search of a definition. Arch Womens Ment Health 2010; 13: 37-40. 3. Lanza di Scalea T, Wisner KL. Antidepressant medication use during breastfeeding. Clin Obstet Gynecol 2009; 52 (3): 483-97.

09 Ekim 2010 / 11:00 12:30 / Salon 1 K 14 Emzirme Döneminde Ruhsal Hastalýklarýn Tedavisi Gebelik ve emzirme döneminde ruhal hastalýklar : Þebnem Pýrýldar Anksiyete bozukluklarý kadýnlarda erkeklere göre sýktýr ve üreme çaðlarýnda görülür. Kadýnlarda üreme dönemine ait hormonal deðiþiklikler anksiyete bozukluklarýnýn baþlamasý ve gidiþi bakýmýndan önemlidir. Gebelik ve lohusalýktaki gonodal hormon düzeylerindeki deðiþikliklerin, nörotransmitter sisteme etkisi bu bakýmdan önemli rol oynamaktadýr. Doðum sonrasý dönemde gonodal hormon düzeylerinde ani deðiþiklikler tüm psikiyatrik hastalýklar için olduðu gibi anksiyete bozuklularý için de risk oluþturmaktadýr. Gebelikte anksiyete bozukluklarý anneyi, bebeði ve tüm aileyi etkiler. Gebelik süreci ve annelikle ilgili biyolojik ve psikososyal deðiþiklikler gebelikte ruhsal hastalýklarýn oluþumu ya da var olan hastalýðýn tetiklenmesine neden olabilir. Bu nedenle riskli kadýnlarý saptamak bu kadýnlarda gebeliði planlamak, hastalýk gidiþini izlemek, yeni ortaya çýkan hastalýðý tanýmak ve tedaviyi planlamak son derece önemli ve dinamik bir süreçtir. Gebelik döneminde ruhsal hastalýklarýn bebeðe etkisi çok yönlüdür. Gebelikte ilaç kullanýmýna iliþkin komplikasyonlar, teratojenite en çok çekinilen konudur. Oysa hiç tedavi edilmeyen ruhsal hastalýðýn da bebek üzerine olumsuz etkileri vardýr. Gebelikte anne adayýnýn anksiyetesini artýran çeþitli faktörler vardýr. Özellikle ilk gebelikte anne adaylarý hem bebek hem de kendi saðlýðý ile ilgili pekçok endiþe yaþarlar. Gebelikteki hormonal deðiþikliklerin anksiyete bozukluklarýna karþý koruyucu olduðu inancýna raðmen bu dönemde risklerin deðerlendirilmesi önemlidir. Bu konuþmada gebelik ve emzirme döneminde anksiyete bozukluklarý ve tedavisi ayrýntýlý olarak ele alýnacaktýr. Lohusalýk döneminde stres, gebelik ve doðumla iliþkili hormonal deðiþiklikler, doðum sýrasýnda týbbi müdahale ve komplikasyonlar anksiyete bozukluklarýnýn ortaya çýkmasý ya da var olan hastalýðýn alevlenmesi riskini artýrmaktadýr. Öte yandan hastalýðýn tanýnmasý anne ve bebeðin ruhsal ve fiziksel saðlýðý bakýmýndan önemlidir. Bu konuþmada lohusalýk döneminde anksiyete bozukluklarýnýn taný ve tedavisi ele alýnacaktýr. Kaynaklar : 1. David C, Kulkarni J, Abwl KM. Mood and Anxiety Disorders in Women. Cambridge University Pres., 2006 2. Reck C, Stehle E, Reinig K, Mundt C. Maternity blues as a predictor of DSM-IV depression and anxiety disorders in the first thrmonths postpartum. J of Affective Disorders 2008 (baskýda) 3. Mantz R, Britton JR. Hospital construction and postpartum anxiety. Gen Hosp Psychiatry 2007;(29):562-66.

09 Ekim 2010 / 13:30 15:00 / Salon 9 K 16 Hekimin Ýlk Hastasý Kadavraya Yaklaþým Kadavra ile karþýlaþma öncesi ve sonrasý : Bülent Coþkun Her týp öðrencisi için anatomi dersleri doktor olma yolunda özel bir anlam ifade eder. Beyaz giymek, bazý törensi davranýþlarý uygulamak ve o hiç unutulmayan özel koku eþliðinde kemiklerle kadavralarla tanýþmak týp öðrencilerine büyük heyecan vermektedir. Bazý týp fakültelerinde gerçek kemik ya da kadavra kullanýlmadýðý, modellerden yararlanýldýðý bilinmektedir. Bu çalýþmada gerçek kadavranýn kullanýldýðý, gizemli havanýn solunduðu bir týp fakültesinde (Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi nde), laboratuara girmeden önce öðrencilerin duygularýnýn, düþüncelerinin ele alýndýðý, onlarla bu ilk hastalarýyla karþýlaþmalarýna hazýrlamak amacýyla yapýlan bir dizi anket ve tartýþmadan söz edilmesi amaçlanmaktadýr. Öðrencilere, laboratuar çalýþmalarýna baþlamadan önce kemikler ve kadavra ile çalýþacak olmalarýyla ilgili duygularý, düþünceleri ve seçme þanslarý olsa, modelle mi gerçek kemik ya da kadavrayla mý çalýþmayý tercih edecekleri sorulmaktadýr. Ayrýca öðrencilerden henüz anatomi laboratuarýna girmeden zihinlerinde canlandýrdýklarý bir kadavra resmi çizmeleri de istenmektedir. Laboratuar kapýsýndan kadavra görenler, videoda veya fotoðraflardan fikir edinenlerle hiç kadavra görmemiþ olanlarýn çizimlerinde bazý farklýlýklar görülmektedir. Görüþlerinin alýndýðý anketlerde bazý öðrenciler kaygýlarýndan, kadavraya yönelik karýþýk duygularýndan, hekimliðe adým atmayla ilgili mutluluklarýndan söz ederken bazýlarý bu laboratuarýn diðerlerinden hiçbir farký olmadýðýný ileri sürmektedir. Anatomi Anabilim Dalý ile Psikiyatri Anabilim Dalý ortak çalýþmasý olarak yürütülen bu çalýþmada öðrencilerin görüþleri alýndýktan sonra kendilerine geri bildirim verilmekte, kadavraya ve hastaya saygý, insan onurunun önemi, kendi duygu ve düþüncelerini tanýmak, kendini ifade edebilmek konularýnda tartýþmalar yapýlmaktadýr. Genel olarak sýnýf içinde yapýlan tartýþmalar sonrasýnda istekli olan öðrencilerle küçük grup çalýþmalarý da yapýlabilmektedir. Sunum sýrasýnda öðrencilerin ifade ettikleri duygu ve düþüncelerle çizdikleri resimlerden örnekler sunulacak, bu çalýþma ile ilgili bazý öðrenci görüþleri de paylaþýlacaktýr.