Bu konuyu tamamladığımızda Türkçe sözcüklerin ses özelliklerini kavrayacak, Türkçe sözcükleri yabancı sözcüklerden ayırt edebileceksiniz.



Benzer belgeler
ÜNLÜLER BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU. Türkçe bir sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden sonra ince ünlülerin gelmesine büyük ünlü uyumu denir.

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 6.Hafta

SES BİLGİSİ YÜCEL ÖNEN TÜRK DİLİ VE EDEB.

Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu)

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 09 Şubat :20 - Son Güncelleme Pazartesi, 15 Şubat :23

Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU. Elbistan Meslek Yüksek Okulu Güz Yarıyılı

Ses Bilgisi. Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur. Büyük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar :

1. Türkçeyi diğer dillerden ayıran özelliklerin başında ses uyumları gelir. Türkçede dört çeşit ses uyumu vardır:

A y ş e y i m a s a s ı k a p ı n a y e d i ş e r a l t ı ş a r a r a b a y a

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçede heceler şöyle meydana gelmiştir.

Ünite3: Ses Bilgisi Giriş

Büyük, küçük ünlü uyumu ve Kaynaştırma harfleri


Türk alfabesindeki harflerin sıra sayıları, adları, kitap ve el yazısı biçimleri ile kodları** aşağıda belirtilmiştir:

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Güner, Galip, Kıpçak Türkçesi Grameri, Kesit Yayınları, İstanbul, 2013, 371 S.

SES (HARF) BİLGİSİ. Türkçe alfabemizde (abecemizde) 29 harf vardır. Alfabetik sırası şöyledir.

Sessiz değişimi" ya da "sessiz yumuşaması" olarak da bilinir. Türkçede sözcük sonlarında süreksiz yumuşak harfler (b, c, d, g) bulunmaz; bu

Türkçede Orta Hece Düşmesi

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Eş Zamanlı İnceleme: Belli dönemler içerisinde dili inceler. Örneğin Kırgız Türkçesi ile Azeri Türkçesi SES BİLGİSİ


Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Fiilden İsim Yapma Ekleri

Bu gerçeği bilen Atatürk, Türk Dil Kurumunu kurdu. ( Aşağıdaki ilk üç soruyu parçaya göre cevaplayın.)

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

SESLER VE SES UYUMLARI

SES BİLGİSİ SES OLAYLARI. Ünsüz Benzeşmesi (Sertleşmesi)

-DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 11.Hafta

Ders Adı : TÜRK DİLİ I: SES VE YAPI BİLGİSİ Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3. Ders Bilgileri.

Türkçe Öğreniyorum. Ders Kitabı

SES BILGISI YAZIM (İMLA) KURALLARI NOKTALAMA. Telaffuz (Söyleyiş) Türkçenin Sesleri ve Özellikleri

Türk Dilindeki Yabancı Kelimelerin Türkçe Öğretimine Etkileri

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TÜRKÇENİN SESLERİ VE ÖZELLİKLERİ

Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU. Elbistan Meslek Yüksek Okulu Güz Yarıyılı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÜNİTE NO: VII YAPI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri

A1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yoktur?

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

HOCA NAZAR HÜVEYDĀ RAHĀT-I DİL [İnceleme-Metin-Dizin]

YAZIM (İMLÂ) KURALLARI

EKLER VE SÖZCÜĞÜN YAPISI

Sıfır işareti (Ø) artık kullanılmayan ses ve biçimleri göstermek için kullanılır. Bir kişi dili tek başına dönüştüremez à dil toplumsal bir olgudur.

C CADI CAHİL CAM CAMİ CAN

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM PROGRAMI

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Türk Dili I El Kitabı

AHMET TURAN SİNAN, TÜRKÇENİN DEYİM VARLIĞI, KUBBEALTI YAYINCILIK, MALATYA 2001, 516 S.

ÜNİTE NO: VII YAPI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER AMAÇLAR:

TÜRKÇE DERSİ GÖRSEL OKUMA TESTİ Kubilay ORAL

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

1.KÖK 2.EK 3.GÖVDE. Facebook Grubu TIKLA.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

VURGU. *Be-bek durmadan ağlıyordu. /Be-bek te oturuyorlarmış. * * *Bu yazıyı o-ku-ma.

Faydalı Olması Dileklerimizle...

İLKÖĞRETİM OKULU 2-/A SINIFI TÜRKÇE DERSİ İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ KURSU PLANI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

Türkiye Türkçesindeki Farsça Sözcükler ve Kullanım Şekilleri

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

KKTC de ilkokulda zihin engelli öğrencilere okuma öğretiminde uygulanan yöntem cümle çözümleme yöntemidir. Bu yöntem Türkiye deki Eğitim Uygulama

A) Ünsüzle biten bir sözcüğe ile getirildiğinde başındaki " i " sesi düşer ve ünlü uyumuna uyar.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

KALIPLAŞMIŞ KELİME ÖBEKLERİNDE ANLAM

V VAAT VAAZ VADE VADİ VAGON

ARAP HARFLİ ÖZBEKÇENİN İMLÂ ÖZELLİKLERİ:

1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR

BİLGİSAYAR 1 IRMAK KARACA 2012

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Yrd. Doç. Dr., Gaziantep Üniversitesi Kilis Eğitim Fakültesi.

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

B unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı,

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Sessizce, titreye titreye ağlıyor.

ÜNİTE NO: V SES BİLGİSİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Dil Yapısı

Kuşların Gizemli Yolculuğu -Göç!

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

İÇİNDEKİLER. 3. BÖLÜM NASIL SPİKER OLUNUR? 3.1. Sınava Hazırlık Aşaması ä İLK SÖZ İbrahim Şahin / Genel Müdür... xv

Hece, ses organlarının aynı doğrultudaki hareketiyle ve bir çırpıda çıkarılan ses veya sesler topluluğudur.

Müziğin Alfabesi Notalardır. =

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Türk sözlük sistemi üzerine iki not. Ceval Kaya

Transkript:

Bu konuyu tamamladığımızda Türkçe sözcüklerin ses özelliklerini kavrayacak, Türkçe sözcükleri yabancı sözcüklerden ayırt edebileceksiniz.

Günümüz Türkçesinde Türkçe sözcüklerde birincil (aslî) uzun ünlü yoktur. Türkçede her ünlünün hecede tek başına bulunması, önüne veya ardına bir ünsüz alması durumunda olağan, olağandan biraz uzun veya kısa biçimleri vardır. Olağan dışına taşan bu uzunluk veya kısalıklar ancak ses yazılımlarıyla belirlenebilmektedir. Çok hassas kulaklar ancak olağan dışı uzunluk ve kısalıkları hissedebilmektedir.

Türkçede olağandan kısa ünlü /ı/ sesidir. Bu nedenle tek başına hece olması durumunda bu yükü taşıyamayarak kendisine en yakın ünlü olan /i/ ye dönüştüğünü biliyoruz: ınanmak, ınanç > inanmak, inanç ıssı ot > *ısıot > *ısot > isot

Azerbaycan Türkçesinde ve etkisindeki Doğu Anadolu ağızlarımızda Türkiye Türkçesinde /ı/ ünlüsüyle kullanılan benzer durumdaki sözcüklerde bu ses /i/ ye değişir: işıh (ışık), ildız (yıldız), ilan (yılan)

Ana Türkçe ve Eski Türkçedeki uzunlukların kimilerinin bir iz bırakarak kısalmış olduğunu, bunun dışında Türkçede birincil uzun ünlü bulunmadığını biliyoruz: AT āç tok olmayan > TT aç ama acık- AT āt isim > TT ad AT ōt ateş > TT od AT āk ak > TT ak ama ağar-

Bununla birlikte kimi seslerin erimesi, kimi sözcüklerde ise örnekseme sonucu ortaya çıkan ünlü uzunlukları ikincildir. - pek iyi > peki ancak günümüzde peki güğüm > gǖm Kimi zaman örnekseme (analoji), bu tür uzunlukları ortaya çıkarır: kurşun+i > kurşūni - - gümüş+i > gümǖşi Türkçe sözcükler olmalarına karşın, ek alıp /u/ ve /ü/ seslerinin açık hece olmaları durumunda uzama görülür.

Türkçede ancak yansıma seslerde, ünlemlerde uzun ünlü görülür: gǖm hēy Türkçede asıl uzun ünlülü sözcükler yabancı kökenli olanlardır: cāhil adālet āşık Türk hançeresi, alıntı sözlerdeki bu sesleri ancak eğitim sonucunda özel bir çaba ile çıkarabilir.

Halk dilinde bu tür sözcüklerin olağan uzunlukta çıkarılmasının nedeni budur. Ses uyumlarına aykırı bu tür sözcüklerde kimi zaman uyuma bağlanma, ikincil ünlü uzunluğu gibi ses olayları da görülür: cāhil > cahıl ~ cahal ~ cāl adālet > adalet ~ adelet āşık > aşık Yazı dilinde bu uzunluklar yazımda gösterilmez: cahil, adalet, şair, tarih vb. Ancak yazım kuralı gereği uzun, uzun ve ince sesler kimi sözlerde gösterilir: âşık, dinî, kâğıt

Yazı dilinde kimi yabancı sözlerdeki ünlü uzunlukları kısalmıştır. Bunun nedeni bu sözcüklerin aslını hatırlatmayacak derecede Türkçeleşmiş olmasıdır: Ar. قاضى > TT kadı Kadıköyü > Kadıköy

Sonuç: Günümüz Türkçesinde yukarıda belirtilen kuraldışılar durumunda uzun ünlü bulunduran her sözcük yabancı kökenlidir. Çıkarımlar: Sözcüklerin çözümlenmesinde bu durum göz önünde bulundurulur, Türkçe sözler buna göre belirlenir. Osmanlı yazımında Arapça, Farsça sözlerde uzun ünlüler harfle gösterilir. Aruz vezninde uzun ünlüler ayırıcı özellik gösterir.

Türkçe sözcüklerde /o/ ve /ö/ sesleri yalnızca ilk hecede bulunabilir, birinci heceden sonraki hecelerde yer almaz. Kuraldışı olarak geliyor, ayol, hayrola gibi biçimler ikincildir. gele yorır > geleyor > geliyor ay oğul > ayol hayır ola > hayrola

Benzer örnekler dışında birinci hecesi dışında /o/ veya /ö/ ünlüleri bulunan sözcükler Türkçe değildir, alıntıdır. doktor < Fr. docteur خروس Fa. horoz < egzoz < İng. exhaust o susturucu gazoz < Fr. eau gaseuse arozöz ~ arazöz < Fr. arroseuse kuvöz < Fr. couveuse o yaşanak

Halk dili, Türk hançeresine uygun olmayan birinci hece dışındaki /o/ veya /ö/ ünlülerini /u/ veya /ü/ ile değiştirebilir: doktor > doktur ~ tohtur, horoz > horuz Sonuç: Kuraldışı Türkçe sözlerden başka birinci hecesinden sonra /o/ veya /ö/ ünlülerini bulunduran sözler yabancı kökenlidir.

Türkçedeki tek /a/ sesi kalın bir ünlüdür. Bunun dışında /e/ ünlüsüne yaklaşan ince bir /a/ sesi yoktur. Alıntı kimi sözlerde ise ince /a/ sesi bulunabilir. Yalın kullanımlarında ince /a/ sesi Türkçede belirginliğini yitirmektedir. Ancak bu sözler ek aldığında ince ünlülü biçimler tercih edilir: Ar. حرف > harf fakat harfin Ar. شفقة > şefkat fakat şefkatli Ar. حقيقة > hakikat fakat hakikati Ar. دق ة > dikkat fakat dikkatsiz

Ancak özel bir çaba ile yalın biçimlerini ince olarak söyleyebildiğimiz bu sözcüklerdeki ince /a/ sesi Türkçeleşerek kalın /a/ sesine dönüşmüştür. Sonuç: İçinde ince /a/ sesini bulunduran sözcükler alıntıdır. Dikkat: /y/ ve /l/ sesini bulunduran Türkçe kimi sözcüklerdeki /a/ sesi aydın söyleyişinde incelebilir ancak bu durum ekleri etkilemez: Ayla, Ayla ya

Yazımda gösterilmese de Türkçede konuşma dilinde /ė/ ünlüsü (kapalı /e/) bulunmaktadır. Türkçenin tarihsel dönemlerinde de varlığı bilinen bu ses kimi sözcüklerde yaşanan ses değişmeleri sonucunda konuşma dilinde /e/ veya /ė/ veya /i/ sesine değişmiştir. Örneğin ET ked- > TT giygelişmesini gösterirken kimi ağızlarda geybiçimindedir.

Örneğin Eski Anadolu Türkçesinde ى harfi ile yazılan veya ile harekelenen yer, ver-, beş gibi sözcükler bugün yazımda e harfi ile gösterilmesine karşın kimi ağızlarda kapalı /ė/ ile kimi ağızlarda ise /i/ sesiyle kullanılmaktadır. Günümüz Türkçesinin sesletiminde yalın durumdayken açık olarak söylenen kimi sözcüklerin ekli durumlarında da kapalı /ė/ sesi belirginleşir: sen ama sėni

Yalnızca Türkçe kėndi gibi Türkçe kökenli sözcüklerde değil içerisinde /m/, /n/, /y/ gibi ünsüzlerin bulunduğu alıntı sözcüklerde de özgün biçimlerinde bulunmasa bile /ė/ sesinin kullanımı yaygınlaşmaktadır: tėmsil mėndil pėncere vb.

Günümüzde kapalı /ė/ sesi kimi sözcüklerin ölçünlü söylenişinde giderek daha da belirginleşmeye başlamıştır. Radyo ve televizyon yayınlarının yaygınlığı, diksiyon eğitimi bunda etkili olmuştur. Bu konuda, deneyimli sunucumuzun verdiği bilgiyi http://www.uzmantv.com/eleri-aciksoyluyorum-nasil-duzeltebilirim adresindeki filmden edinebilirsiniz.

Sonuç: Kapalı /ė/ sesi Türkçeye özgüdür. Türkçenin tarihsel dönemlerinde çeşitli gelişmeler yaşayarak bugüne ulaşan kimi sözcüklerde kapalı /ė/ sesi varlığını korurken, kimi alıntı sözlerde de kapalı /ė/ sesine dönüşüm yaşanmaktadır.

Türkçe sözcüklerin ortasında bulunan açık hecelerdeki dar ünlüler düşme dirilik > dirlik kölige > gölge yaῄılış > yanlış buyuruk > buyruk yayılım > yaylım oġulan > oğlan karışu > karşı beŋizemek > benzemek dilenici > dilenci uyuku > uyku kavuşak > kavşak süpürüntü > süprüntü kokulamak > koklamak devirim > devrim

geniş ünlülerin de /y/ ünsüzü etkisiyle darlaşması söz konusudur: başlayor > başlıyor görmeyor > görmüyor Nadiren geniş ünlülerin de düştüğü örnekler vardır: *yatası > yatsı, degenek > değnek, orada > orda, nerede > nerde

Sonuç: Sözcüklerinin orta heceleri vurgusuz olduğu için Türkçede bu hece ünlüsünün düşmesi veya değişmesi olayı yaşanabilir.

Abecemizde harf olarak yer alsalar da kimi ünsüzler Türkçe sözcüklerde bulunmaz. Bu sesler ancak alıntı sözcüklerde yer alır. İçerisinde bu sesleri barındıran sözcüklerin yabancı olduğu ilk bakışta anlaşılır. Ancak kuraldışı olarak yansıma Türkçe sözcüklerde, çeşitli ses olayları sonucu yaşanan değişimlerle kimi Türkçe sözcüklerde bu sesler bulunabilir. Bu özellikler göz önünde bulundurulmak kaydıyla sözcüklerin kökeni de belirlenebilir.

Türkçe sözcüklerde hiç bulunmayan ünsüzler: Kimi ünsüzler Türkçe sözcüklerin hiçbir yerinde bulunmaz. Bunlar /f/, /h/, /j/ sesleridir. Yansıma birkaç sözcükle, ses değişmesi sonucu ortaya çıkan birkaç örnek dışında bu sesler Türkçe sözcüklerin hiçbir hecesinde yer almaz.

/f/ Türkçe sözcüklerde yer almayan seslerden /f/ ünsüzü ancak kuraldışı olarak yansıma olduğu bilinen fısıltı fışıltı fırıldak fosur fosur üflemek yuf > yuh gibi Türkçe kökenli sözcüklerde bulunabilir.

Kimi Türkçe sözcüklerde ise tarihsel dönemlerde yaşanan ses değişmeleri sonucunda ortaya çıkan /f/ sesinin bulunduğu bugünkü biçimler kuraldışıdır: öbke > öwke > övke > öfke uvak > ufak yuvka > yufka Ağızlarda da benzer ses olayları sonucu /f/ sesini bulunduran sözcükler vardır: ovalamak > övelemek > öfelemek

Bunlar dışında içerisinde /f/ ünsüzü bulunan iftihar fatura iftar ifrat tefrit film felaket fabrika fasulye insaf itiraf telgraf tuhaf paragraf gibi Doğu veya Batı kaynaklı sözcükler Türkçede kullanılmakta olan alıntılardır.

/h/ Türkçe sözcüklerde esas olarak bulunmayan seslerden biridir. /h/ ünsüzünü taşıyan sözcükler yabancı kaynaklıdır. Bu ses Türkçede ancak yansımalarda ve çeşitli seslerin tarih içerisinde yaşadığı değişimle /h/ ünsüzüne dönüşen sınırlı sayıdaki sözcükte bulunabilir:

İçerisinde /h/ ünsüzü bulunan sözcüklerden hırıltı horultu horlamak yuh yuhalamak pohpohlamak ı-ıh gibi yansıma sözcükler ve ünlemler Türkçedir.

Türkçe kökenli kimi sözcüklerde ise ET /ḳ/ ünsüzünün süreklileşmesi sonucu önce /ḫ/ sesine sonra da /h/ ye dönüşmesiyle ḳan > ḫan > han ḳatun > ḫatun > hatun ḳanı > *ḫanı > hani ḳanġı > *ḫanġı > hangi taḳı > daḫı > dahi Bugün kimi ağızlarda bu sözcüklerin daḫı, ḫatun biçimlerinde kullanıldığı görülmektedir.

Bu sözcükler dışında içerisinde /h/ ünsüzü bulunan harita halat haram helal tahmin ruh hobi hümanist gibi sözcükler alıntıdır.

/j/ Türkçe sözcüklerde bulunmayan seslerden biri de /j/ dir. Yansıma sözcüklerden gıj, vıj, gıjt gibilerinde bulunabilir. Tarihsel dönemlerde de yansıma gıjgırmak, gıjıltı sözcüklerinde vardır. Eski Türkçede ajun, ujak ~ ujik harf, gibi alıntı sözlerde bulunurdu.

Türkiye Türkçesine alıntı sözlerde bulunur: jandarma, jale, japon, ruj, oje, jilet, jiklet, baraj, garaj vb. Türkçede bulunmayan ünsüzlerden olduğu için halk dilinde /c/ ye değiştirilerek de kullanılır: candarma, capon, oce, cilet, baraç, garaç vb. Sonuç: İçerisinde /j/ ünsüzü bulunan sözcükler yabancı kaynaklıdır.

Başta bulunmayan ünsüzler Kimi ünsüzler ise Türkçe sözcüklerin ilk sesi olamazlar. Yansıma yoluyla türeyen veya ses olaylarının yaşanması sonucunda ortaya çıkan sözcükler kuraldışıdır. Bu sesler /c/, /ğ/, /l/, /m/, /n/, /ŋ/, /ῄ/, /r/, /v/, /z/ ünsüzleridir. Bunlardan /ğ/, /ŋ/, /ῄ/ ünsüzleri hiçbir zaman Türkçede söz başında bulunmamıştır.

/c/ Türkçe Sözlük ün C maddesini açıp sözcükleri kökenleri bakımından incelediğinizde cadde, cadı, cahil, caiz, coğrafya, conta, cümle, cübbe, cüsse vb. sözlerin Türkçe kökenli olmadığını, çeşitli dillerden Türkçeye girdiğini görürsünüz. Ancak /c/ ön sesiyle başlayan cırtlak, cıvıltı, cızbız, cızırtı, civciv, cumbul, cıbıl, cıvımak gibi yansıma seslerden türemiş sözcükler Türkçedir. cıs, cici ise çocuk dilinden genel Türkçenin söz varlığına geçmiştir.

Eski Türkçede veya Anadolu Türkçesindeki ön ses /ç/ kimi, sözcüklerde ötümlüleştiğinden bu gelişme sonucunda günümüzde /c/ ünsüzüyle kullanılan kimi sözcükler de Türkçedir: EAT çay- > TT cay- Or. T çapkan- > TT cepken Or. T çıbın > çibin > TT cibin Sonuç: Benzer sözcükler dışında ön sesinde /c/ ünsüzü bulunan sözler yabancı kaynaklıdır.

/ğ/ Türkçede ses olarak varlığını koruyamayıp eriyerek ünlüleşen, ikiz ünlüye dönüşen /ğ/ sesi, sözcük başında hiçbir zaman bulunmaz. Bununla birlikte ön sesinde /ğ/ bulunan alıntı sözlerde ise /ġ/ ya değişir: Ar. ğazi > ġazi Ar. ğaib > ġaip > kayıp Bu ses olayı Türkçede sonradan ortaya çıkmıştır. Sonuç: Türkçede /ğ/ ünsüzü ile sözcük başlamaz.

/l/ Ön seste bulunmayan ünsüzlerden biri de /L/ ünsüzüdür. lamba, lahana, lastik, levha, lokanta, lokma, lüks, lügat, lüfer gibi sözler yabancı kökenlidir. Halk dilinde bunlardan kimileri ön seste ünlü türemesiyle kullanılır: ilimon, ilahana, ilazım Bununla birlikte ön sesinde /L/ bulunan lapa lapa, lıkır lıkır, lap lap, löm löm gibi sözcükler yansımadır.

Sonuç: Benzer örnekler dışında ön sesinde /l/ ünsüzü bulunan sözcükler yabancı kaynaklıdır.

/m/ Yansıma sözcüklerle ses olayları sonucu değişikliğe uğrayanlar dışında ön sesinde /m/ bulunan marul, manav, maydanoz, mersi, minare, müsait, meteoroloji, musiki, müzik gibi sözler yabancı kökenlidir. Yansıma sözlerin başında /m/ bulunabilir: mırıltı, mırıldanmak, mışıl mışıl, miyavlamak gibi sözcükler Türkçedir.

Tarihî ve çağdaş Türk yazı dillerinden kimilerinde ön seste /b/ > /m/ değişimi görülür: boynuz > moynuz ben > men bin- > minbiŋ > miŋ gibi sözcüklerde gerileyici ve uzak benzeşme olayı vardır. İkilemelerde ikinci sözün başına gelen /m/ tekrar görevi kurmaktadır. Bu sözcükler de Türkçedir: ev mev, yol mol, et met

Pekiştirmelerde kullanılan hecenin başında da bulunabilir: masmavi, mosmor gibi sözcüklerin pekiştirme heceleri de Türkçeye özgü bir dil bilgisi birimidir. Sonuç: Bu ve benzeri örnekler dışında, ön sesinde /m/ ünsüzü bulunan sözcükler yabancı kaynaklıdır.

/n/ ninni, nine, nene gibi yansıma ve çocuk sözleri ile en eski dönemlerden bu yana Türkçede bulunan ne ve ne ile yapılmış niçin, neden, nerede, nesne, nitelik birleşik sözler Türkçedir. Benzerleri dışında nane, nispet, negatif, nehir, nem, nesir, neşe gibi sözcükler yabancı kökenlidir. Sonuç: /n/ ünsüzü ancak belirli durumlarda Türkçe sözcüklerin ön sesinde bulunabilir.

/ŋ/ /ῄ/ Ön ve art damaksı bu ünsüzler Türkiye Türkçesinde hiçbir zaman söz başında bulunmaz.

/r/ Yansıma rap rap ikilemesi dışında Türkçede söz başında bulunmayan ünsüzlerdendir. rapor, randevu, rejim, rica, ret, ruj gibi sözcükler yabancı kökenlidir. Ön seste bulunmadığı için halk dilinde bu sesin de önünde ünlü türemesi görülür: ıramazan, irecep, ırahat, urus, urum Sonuç: /r/ ünsüzü yansıma sözcük dışında ancak yabancı sözcüklerin ön sesinde bulunabilir.

/v/ vızıltı, vızıldamak, vır vır, viyaklama gibi yansıma sözcükler dışında birincil olarak /v/ ünsüzü Türkçede ön seste bulunmaz. Ancak /b/ > /v/ ses değişmesi sonucu ikincil olarak Türkiye Türkçesinde ön seste bulunabilir: bar > var (varlık, varsıl vb.) bar- > var- (varma, varan vb.) bir- > ver- (veri, verim, vergi vb.) Eski Anadolu Türkçesinde ur- biçiminde kullanılan sözcükte başta ünsüz türemesi olayı sonucu vur- biçimi ortaya çıkmıştır.

Kuraldışı örnekler ve benzerlerinden başkaları yabancı kaynaklıdır: vaat, vade, vadi, varis, vâris, vasıta, vida, vestiyer, varoş, vicdan, villa, viraj, vücut vb. Sonuç: Yansıma sözlerle ses olayları sonucu ortaya çıkmış ikinciller dışında /v/ ünsüzü Türkçe sözcüklerin ön sesinde bulunmaz.

/z/ zır zır, zırıltı, zonklamak gibi yansıma sözcükler dışında /z/ ünsüzü Türkçede ön seste bulunmaz. zam, zamk, zengin, zevk, zil, ziyaret, zülüf vb. sözcükler yabancıdır. Sonuç: Yansıma sözler dışında /z/ ünsüzü Türkçe sözcüklerin ön sesinde bulunmaz.

Sonda bulunmayan ünsüzler Türkçe sözcüklerle ve Türkçenin heceleri /b/, /c/, /d/, /g/, /ġ/ ünsüzleriyle bitmez. Kuraldışı birkaç örnekten başkası yabancı kaynaklıdır.

/b/ Türkiye Türkçesinde hece ve sözcük sonunda bulunmaz. Alıntı sözlerden bu ünsüzle sona erenlerde /b/ > /p/ değişmesi görülür: kitab > kitap sebeb > sebep garib > garip kalb > kalp tıbb > tıp Uyarı: Tıpa gidiyorum değil Tıbba gidiyorum Nedeni: tıp+a > tıbb+a

Orhon Yazıtları nda /b/ ünsüzü ile biten eb ev, sab sav, söz gibi sözler Türkçe kökenlidir. Yazıtlar döneminin ardından bu ses önce çift dudak /w/ ünsüzüne sonra da /v/ ye dönüşmüştür.

Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlı Türkçesinde Türkçe sözcüklerin ب hecelerinin sonunda ve son ses için olarak yazılan harfin ses değeri /p/ dir. biçiminde yazılan sözcük كيدوب EAT de gidüp OT de (XVII. yy ) gidip biçimlerinde okunur. Benzer örneklerde ب harfinin karşılığı /p/ dir.

/c/ Türkiye Türkçesinin hiçbir döneminde hiçbir biçimde hece ve sözcük sonunda bulunmayan ünsüzlerdendir. Alıntı sözlerden bu ünsüzle sona erenlerde /c/ > /ç/ değişmesi görülür: ilac > ilaç harac > haraç mechul > meçhul ج EAT ve OT de yazım kalıplaşması gereği harfi ile yazılan sözcük ve hece sonu sesi /ç/ dir.

/d/ Eski Türkçede sözcük ve hece sonunda bulunan /d/ sesi Türkiye Türkçesinde /y/ sesine değişmiştir: ked- > gey- > giyöd > öy (ödle > öyle > öğle) kod- > koy- Günümüzde ad, od, yad gibi sözcüklerde ise birincil ünlü uzunlukların izi vardır. Bunların dışında Türkçe sözler ve heceler /d/ sesi ile sona ermez.

Bu sesle sona eren sözcüklerin son sesinde /d/ > /t/ değişimi görülür: derd > dert method > metot hudud > hudut standard > standart

/g/ Eski Türkçede sözcük ve hece sonunda bulunan /g/ sesi Türkiye Türkçesinde /ğ/, /k/, /y/ veya /v/ sesine değişmiştir: ög > ök (öksüz sözünde) ög- > öğ- > övdög- > döğ- > dövbeg > beğ > bey eg- > eğ-

Bunların dışında Türkçe sözler ve heceler /g/ sesi ile sona ermez: aheng > ahenk reng > renk Günümüzde /g/ sesi ile biten alıntı sözlerin kimilerinin söylenişinde ötümsüzleşme görülür. Ancak yazımda /g/ ünsüzü korunur: lig + de > ligde likte

/ġ/ Eski Türkçede sözcük ve hece sonunda kullanılan /ġ/ sesi sonradan Türkiye Türkçesinde ya eriyerek düşmüş veya süreklileşerek /ğ/ ya değişmiştir: kapıġ > kapu > kapı taġ > dağ Türkiye Türkçesinde son seste /ġ/ bulunmaz. Alıntı kimi sözlerde /ġ/ > /ḳ/ değişmesi görülür: çeraġ > çıraḳ

Ötümlüleşme ve yumuşama Türkçe sözcüklerdeki son ses /ç/, /k/, /ḳ/, /p/, /t/ iki ünlü arasında ötümlüleşir ve yumuşar. Bu seslerden /ç/, /p/, /t/ yalnızca ötümlüleşerek sırasıyla /c/, /b/, /d/ seslerine değişir: ağaç+ı > ağacı dip+e > dibe geçit+e > geçide

Türkçe sözcüklerdeki son ses /k/ ve /ḳ/ ünsüzleri ise iki ünlü arasında kalınca önce ötümlüleşerek /g/ veya /ġ/ sesine dönüşerek ötümlüleşir. Sonra da yumuşayarak ince /ğ/ veya kalın /ğ/ sesine değişir: bilek+i > bilegi > bileği dilek+e > dilege > dileğe ayaḳ+a > ayaġa > ayağa saçaḳ+a > saçaġa > saçağa Örneklerde hem oluşum noktası bakımından hem ötüm bakımından hem de temas derecesi bakımından uyum vardır.

/ç/, /k/, /ḳ/, /p/, /t/ ünsüzleriyle biten tek heceli sözler ek almaları durumunda ötümlüleşmez: at+a > ata binek aç-ı > açı (geometri terimi) Buna karşın AT de uzun ünlülü tāt-, sözünün türetmede ve çekimde ötümlüleşirken; Eski Oğuzca uzun ünlülü yūt-, ET de adım atmak anlamındaki āt- sözlerinin yapım eki alması durumunda ötümlüleşip çekim ekleri alması sırasında ötümlüleşmemesi dikkat çekicidir: tat- tadım tadacak yut- yudum yutacak at- adım (adım atacak)

Tek heceli kimi fiiil köklerinin ekleşmesi durumunda ötümlüleşme ve yumuşama görülür: kuç-ak > kucak keç-e > gece kit-en > giden dit-ik > didik Ötümlüleşmenin olmadığı örnekler de vardır: kaç-ak > kaçak göç-er > göçer

İki veya daha fazla heceli sözlerde bu olay görülmez: akıt-an > akıtan kurut-an > kurutan yarat-an > yaratan Ancak özel bir ad olarak «Allah, Tanrı» anlamında kullanılması durumunda ötümlüleşme görülür: Yarat-an > Yaradan

Yabancı sözlerde başlangıçta ötümlüleşme görülen sözlerde bugün ötümlüleşme görülmemektedir: olimpiyat+ı > olimpiyadı bugün olimpiyatı Sonuç: Ötümlüleşme ve yumuşama bugün tam olarak sonuçlanmış bir ses olayı değildir. Kuraldışı biçimler bulunmaktadır. Birbirine benzer sözlerde farklı durum söz konusudur.

Son sesinde /ç/, /k/, /ḳ/, /t/ ünsüzleri olan ve ek aldığında ötümlüleşen sözler büyük olasılıkla Türkçedir. Ötümlüleşme ve yumuşama Türkçeye özgüdür: güleç+in > gülecin çiçek+i > çiçeği balıḳ+a > balığa toḳat+ın > tokadın

İkiz ünlü (Diftong) Türkçe sözcüklerde bir hecede iki ünlü yan yana gelmez. Bu terim saat, kanaat gibi iki farklı hecedeki yan yana ünlüler için değildir. İkiz ünlüde yan yana gelen iki ünlünün söylenişinde organların hareketi aynı yöndedir. Oluşum noktaları birleşen ünlüler birbiriyle kaynaşır. İkiz ünlünün başlangıcında ilk ünlünün bitişinde ikinci ünlünün sesi çıkarılır: aile Rauf ağır soğuk gibi sözlerde ikiz ünlü vardır.

Kimi örneklerde yan yana iki ünlü (hiatus) benzeri bir ses olayı gibi düşünülür ama bu örneklerde yan yana iki ünlü değil ikiz ünlü vardır. Ancak bu yalnızca söyleyiştedir. Yazıya geçirilmez. Sonuç: Türkçede birincil ikiz ünlü yoktur. Ancak ses olayları sonucu ortaya çıkabilir. Gerek aynı hecede gerek birbirine bitişik iki ayrı hecede yan yana iki ünlü bulunan sözcükler yabancı kaynaklıdır.

İkiz ünsüz Türkçe sözcük köklerinde aynı cinsten iki ünsüz yan yana gelmez. Birkaç sözcükte çeşitli nedenlere bağlı olarak aynı cinsten iki ünsüz yan yana gelebilir: ana > anne elig > elli ısıg > ıssı > ısı Bir nedene bağlı olan yukarıdaki sözlerle ağızlardaki yeddi, sekkiz, dokkuz gibi sözlerde görülen ikiz ünsüzler kural dışıdır.

Yapım veya çekim eklerinin getirilişinde rastlantı sonucu aynı cins iki ünsüz yan yana gelebilir. Bu geçici bir durumdur ve kurala aykırılık oluşturmaz: dörtten sessiz yollar yolluk

İçerisinde aynı cins iki ünsüzün yan yana bulunduğu sözler alıntıdır: millet bakkal sarraf dükkân Bunların kimileri günümüzde tekleşmiştir: sahhaf > sahaf kassab > kasap hammal > hamal hammam > hamam

Sonuç: Birkaç sözcük dışında Türkçede aynı cinsten iki ünsüz yan yana sözcük kökünde bulunmaz. Birincil ikiz ünlü yoktur. Ancak ses olayları sonucu ortaya çıkabilir. Gerek aynı hecede gerek birbirine bitişik iki ayrı hecede yan yana aynı iki ünsüzü bulunduran sözcükler yabancı kaynaklıdır.

Başta iki veya daha fazla ünsüz bulunmaması bırak > brak gibi kuraldışıdan başka Türkçe sözcük ve hece başında yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunmaz. tren tsunami grup trafik klarnet kritik klavye strüktür elektrik

Bu sözcükler söylenirken iki ünsüz arasında ünlü türemesi duyulur: tıren veya tiren gurup kılarnet kılavye elektirik sütrüktür

Sıkça Yapılan Yanlışlar Farsça kazıma, yontma, tıraş etme anlamındaki terāş sözü Türkçeye tıraş biçiminde تراش geçmiştir. Başta iki ünsüzle traş biçiminde kullanışı yanlıştır. Türkçe kökenli kılavuz (<kulavuz <kulabuz <kolabuz) sözünün de yabancı kökenli sanılarak klavuz biçiminde yazılması yanlıştır.

Sonuç: Türkçede söz veya hece başında iki veya daha fazla ünsüz yan yana bulunmaz. Bu tür sözcükler yabancı kaynaklıdır.

Sonda çift ünsüz Türkçe sözcük ve hecelerin sonunda her ünsüz öbeği bulunmaz. Ancak şu ünsüz öbekleri sözcük ve hece sonunda yer alabilir. /Iç/, /lk/, /Iḳ/, /Ip/, /It/ (ölç, silk, ḳalḳ, alp, alt ) /nç/, /nk/, /nḳ/, /nt/ (sevinç, denk, zonḳlamaḳ, ant) /rç/, /rk/, /rḳ/, /rp/, /rs/, /rt/ (sürç, ürk, ḳorḳ, sarp, pars, yırt). /st/ (üst). /şt/ (hişt). /yt/ ET ayt- söylemek > EAT ayıt- ~ eyit-

Türkçede hece ve sözcük sonunda bu ünsüzler dışında çift ünsüz bulunmaz. Yansıma sözlerde ve seslenmelerde bile sonda ancak bu çift ünsüzler kullanılır: danḳ, pist, pişt, oşt vb. Neden yalnızca bu ünsüz öbekleri sonda bulunur? Türkçede sonda bulunan bu çift ünsüzlerin ortak özelliği, birincilerin ikincilerden daha az temas derecesine sahip olmalarıdır. Örneğin ince veya kalın /l/, /n/, /r/, /s/, /ş/, /y/ ünsüzleri daima kendilerinden sonra gelenlerden daha az bir temas derecesine, daha açık bir ses yoluna sahiptir.

Türkçede sonda ancak birincisinin temas derecesi ikincisinden daha az olan bazı çift ünsüzler bulunabilir. Bunların dışında, Türkçede kullanılan ve kendisinin veya bir hecesinin sonunda çift ünsüz bulunan her sözcük yabancıdır: baht, taht, sevk, zevk, vals, dans, ebeveyn Bu çeşit yabancı sözlerden kimileri Türkçede çok defa çift ünsüzleri arasına bir ünlü getirilmek yoluyla söylenirler: fikr > fikir, şehr > şehir, cebr > cebir

Kimi özel adların ve sözlerin halk dilinde söylenişinde ise iki ünsüz arasında ünlü türemesi görülebilir: Köln > Kölün lüks > lüküs film > filim alarm > alarım

Sonda üç ünsüz bulunmaması Türkçede sözcük ve hece sonunda üç ünsüz yan yana bulunmaz: kilohertz kuvartz kontrbas Sözcük ve hece başında ancak bir ünsüz bulunabilirken sözcük ve hece sonunda en fazla iki ünsüz bulunabilir. Bunlar da artık bildiğimiz gibi belirli ünsüz öbekleridir.

Sonuç: Başında ve sonunda üç ünsüz bulunan her sözcük ve hece yabancı kökenlidir.

Ortada üç ünsüz Türkçede üç ünsüz ancak sözcük içinde iki ayrı heceye ait olmak şartıyla bulunabilir. Bu üç ünsüzün ilk ikisi önceki heceye, üçüncüsü, sonraki heceye bağlı olur. Önceki heceye bağlı olan iki ünsüz belirli ünsüz öbeklerinden biri olabilir. Sonunda çift ünsüz bulunan bir kök, yanına ünsüzle başlayan bir ek alınca üç ünsüz yan yana gelmiş olur: Türklük, sevinçli, yırtmış

dörtlük < dört+lük sertçe < sert+çe sırtlamak < sırt+la-mak sırtlan < sırt+lan alplık < alp+lık Bunların dışında Türkçe sözcüklerde, bir kökte veya bir hecede hiçbir şekilde üç ünsüz bir arada bulunmaz.

İnceltici ünsüzler Türkçede /ç/, /ş/, /y/ ünsüzleri, içinde bulundukları kalın sözcükleri zamanla inceltebilirler: bıçmaḳ > biçmek bıçaḳ ve bıçḳı kökün kalın biçiminden kalıplaşmadır. biçki, biçim, biçem ince şeklinden türemedir şış > şiş yaşıl > yeşil yañı > yeñi > yeni yana > yine

/r/ ünsüzü Türkçede /r/ ünsüzü özellikle konuşma dilinde düşme eğilimindedir. Eski Türkçedeki er- fiili Batı Türkçesinde i- biçimine değişmiştir. Konuşma dilinde bi defa, geliyo söyleyişlerinin; kimi ağızlarda ise -r ve -yor eklerinde /r/ nin düşürülmesinin veya zayıf söylenmesinin nedeni bundandır. /r/, Türkçede yeri en zayıf olan ses durumundadır.

İstanbul Türkçesi İstanbul Türkçesi çıkarılması güç olan seslerden kaçınmış, bu yüzden kimi sesleri atmıştır. /ḫ/, /ŋ/, /ῄ/ ünsüzlerinin edebî dilde bulunmamasının sebebi budur. /ğ/ sesi de İstanbul Türkçesinde çok az bir temas derecesi ile ve hafiflemiş olarak söylenir. Bu sesin erime eğilimi en çok İstanbul Türkçesinde görülmektedir.

/k/ sesinin iki vokal arasında /ğ/ ve sonrasında /y/ ye değişmesinde İstanbul Türkçesi ileri bir durumdadır. Kimi ağızlarda bu sesin yerine /g/ kullanıldığı görülür. çiçek+e > çiçeğe > çiçeye ~ çiçege Bütün bunlar İstanbul Türkçesinin çıkarılması güç seslerden kurtulma eğiliminde olduğunu göstermektedir.

Ancak günümüzde Türkiye Türkçesi ölçünlü konuşma dili, İstanbul Türkçesinin etkisinden sıyrılmıştır. Yazı dili çevresinde oluşan bu yeni konuşma dilinin oluşumunda radyo ve televizyon yayınlarında kullanılan dil egemendir.

Kesme Türkçede kesmeli hece ve sözcük yoktur. Kesme ancak Türkçeye geçmiş kimi Arapça sözlerde vardır: mes ele, neş e, te sir, san at gibi. Bunların kesmeli söylenmeleri, asıllarında ع ve ۶ gibi Türkçede bulunmayan yabancı sesleri taşımalarındandır. Türkçede bu iki ses çıkarılamadığı için yerlerinde bir kesinti bırakılır.

Kesmeli alıntı sözlerdeki bu ses Türkçede çoğunlukla erimiş ve kaybolmuştur: > cür et > cüret جرءة > cüz i > cüzi جزءى > san at > sanat صنعة Bu durum hece yapısını da değiştirmiştir: cür -et > cü-ret cüz -î > cü-zi san -at > sa-nat Ancak açık hece sonundaki kesme ünlü uzunluğunu iz olarak bırakmıştır: > tēsir تأثير mēmur, > مأمور tāyin, > تعيين

Sözcük sonundaki kesme ise bugün erimiş ve yok olmuştur. Ancak kesmenin ünsüz karşılığı olması dolayısıyla sözcüğe ünlü ile başlayan ek geldiğinde ortaya çıkan ünlü çatışması olayı, araya bir ünsüzün gelmesi veya ekin ünsüzle başlayan biçiminin eklenmesiyle giderek kesme kullanımdan düşmüştür: cami i جامعى cami e, جامعه cami, جامع bayi e بايعه bayi i, بايعى bayi, بايع

Bu sözcüklerin yönelme durumu ekini alışında artık arada /y/ yardımcı ünsüzünün türemesi genelleşmiştir: camie değil camiye bayie değil bayiye mevkie değil mevkiye Ancak isim tamlaması yapısında iyelik ekinin +i veya +si biçiminde gelmesi henüz bir kurala girmemiştir. Kimi sözlerde ikili kullanım vardır: camii ama camisi bayii ama bayisi mevkii ama mevkisi

Ses uyumları Türkçede gerek sözcük köklerinde, gerek bu kökleri ile ekler arasında birtakım uyumlar vardır. Bu uyum sonucu Türkçe sözlerde ancak belirli seslerin bir arada bulunması olasıdır. Böylece Türkçe sözlerde birçok seslerin ancak çeşitli bakımlardan birbirine yakın olanları bir arada bulunur. Bu da Türkçeye özgü bir uyumu olan bir dil görünümü verir. Türkçe sözlerde görülen bu uyumların temeli benzeşme olayıdır.

Türkçede üç tür ses uyumu vardır: 1) Ünlü uyumu 2) Ünlü - ünsüz uyumu 3) Ünsüz uyumu

Türkçe sözcüklerde ünlüler çeşitli bakımlardan birbirleriyle uyum içerisinde bulunur. Sözcük köklerindeki ve eklerindeki bütün ünlüler niteliklerine göre birbirlerine benzer. Bir sözcüğün ilk hecesindeki ünlünün nitelikleri nasılsa sonraki hecelerin ünlülerinin nitelikleri de öyle olur. Kısacası Türkçede bir sözcükte birbirlerine aykırı ünlüler bulunmaz; sözcüğün ünlüleri arasında açık bir uygunluk göze çarpar.

Örneğin -di eki er-di, yaz-dı, ör-dü, doğ-du, es-ti, sap-tı, düş-tü, uç-tu sekiz biçimiyle türlü ses yapısındaki köklerdeki ünlülere uyar. Türkçe sözcüklerde ünlü uygunluğu ünlülerin ön veya art ünlü olması, düz veya yuvarlak ünlü olması nitelikleri açılarındandır. Önlük-artlık uyumu bir dil uyumudur. Düzlük-yuvarlaklık uyumu ise dudakların aldığı biçim dolayısıyla dudak umumudur.

Dolayısıyla ünlüler arasında iki uyum bulunur: 1) Önlük-artlık veya kalınlık-incelik uyumu büyük ünlü uyumu veya dil benzeşmesi olarak adlandırılır. 2) Düzlük-yuvarlaklık uyumuna ise küçük ünlü uyumu veya dudak benzeşmesi adı verilmektedir.

Bir sözcükteki ünlülerin önlük-artlık yani kalınlık-incelik bakımından birbirine uygun olmasıdır. Türkçe bir sözcükteki ünlülerin hepsi ya kalın ya ince olabilir. Bir sözcükte hem kalın, hem ince ünlü bulunamaz. Bir kökün, bir ekin, kök ve eklerden yapılmış bir sözcüğün ünlüleri kalınlık ve incelik bakımından tamamıyla bir uygunluk içinde bulunurlar. Böylece Türkçedeki bütün sözcükler, bütün kökler, bütün ekler kalın ve ince olmak üzere iki kısma ayrılır.

Köklerle eklerin birleşmesinde, daima, önce gelen kökün ünlüleri sonra gelen eklerin ünlülerinin niteliklerini belirlerler. Kökler uyulan, ekler ise uyan birimlerdir. Bu nedenle Türkçede eklerin kalın ve ince olmak üzere iki biçimleri vardır. Aynı ekin kalın bir köke kalın biçimi, ince bir köke ise ince biçimi eklenir. Kök uyulan birim olduğu için bir kökün ince ve kalın olmak üzere iki biçimi değil ince veya kalın olmak üzere tek biçimi vardır.

balık, kısrak, odun, kurak, kırlangıç balıkçı, kısraktan, odunluk, kurakça, kırlangıçlar yele, ipek, keçi, üzüm, örümcek yelesiz, ipekli, keçidir, üzümcü, örümcekten çıkaracaksınız, görünmemeliyiz, alışamadığınızdandır

Böylece köklerin bir kısmı kalın, bir kısmı ince sıraya girer. Kalın kökler eklerin kalın biçimlerini, ince kökler de ince biçimlerini alır. Köklerle eklerin birleşmesinde uyum bakımından, sonra gelen önce gelene uyarken biri ince biri kalın iki kökün birleşerek tek sözcük oluşturmalarında önce veya sonra gelen değil, birleşik sözde genellikle anlamı baskın olan söz, diğerini kendisine benzetir.

Bu olaya de enkliz adı verilir: o bir > öbür, bu ile > böyle, bazı ağızlarda bu gün > büğün ~ böğün, yapar idi > yaparıdı iç+kur > uçkur (kur kuşak, kemer ) örneklerinde olduğu gibi.

Büyük ünlü uyumu alıntı sözlerle Türkçe ekler arasında da vardır. İki veya daha fazla heceli alıntı sözlerin ünlüleri arasında uyum her zaman sağlanmış değildir: traktör kooperatif beton Bu türden alıntılarda uyum, alıntı sözün son hecesi ile Türkçe ek arasındadır. Alıntı sözün son hecesi kalın ünlülü ise Türkçe eki de kalın ünlülü, ince ünlülü ise Türkçe eki de ince ünlülü olur: tarih-e, insan-ı gibi. traktörünü kooperatifçilik betonladılar

Kimi alıntı sözlerde ince /a/ bulunduğunu, bunun Türkçe ekler getirilmesinde açıkça görüldüğünü biliyoruz: hakikat-i, dikkat-e... Türkçe eklerin bunu ortaya çıkarması alıntılarla Türkçe ekler arasındaki ünlü uyumundandır.

Büyük ünlü uyumu başlangıçtan bugüne kadar Türkçenin her döneminde çok güçlü ve baskın bulunan ve bulunmakta da devam eden bir kuraldır. Türkçenin en önemli ses bilgisi özelliğini bu kural oluşturur. Türkçede bu uyuma girmeyen yabancı sözler bile ağızlarda geniş ölçüde büyük ünlü uyumuna bağlı bulunurlar. Türkçenin bu uyuma aykırı kalan kuraldışı örnekleri çok azdır. Bunların büyük ünlü uyumuna aykırılıkları başka nedenlerle sonradan ortaya çıkmış kuraldışı durumlardır.

Örneğin anne, inanmak, hangi, hani, dahi gibi Türkçe sözlerde ve -yor ekinin ince köklere; -ki, -ken eklerinin kalın köklere eklenmeleri durumunda (geliyor, buradaki, olurken gibi) büyük ünlü uyumuna aykırı durumlarla karşılaşırız. Ancak bunlar Türkçede sonradan çıkmış kuraldışılardır. Bunlardan anne çocuk dilinde ana sözünün bozulmuş biçimidir; inanmaḳ aslında ınanmaḳ iken /ı/ ünlüsünün tek başına hece yükünü taşıyamaması yüzünden /i/ ye değişmiştir;

Bugünkü hangi, hani, dahi sözleri eskiden ḳanġı, ḳanı, daḫı < daḳı < taḳı biçiminde idiler; -yor ekinin yorır sözünün ekleşmesiyle ortaya çıktığını biliyoruz; +ki ekinin eskiden, bugün bazı ağızlarda da olduğu gibi, kalın biçimi de vardı: +ḳı (buradaḳı sözünde olduğu gibi); -ken eki sonradan ek durumuna gelmiş olup aslında iken biçiminde idi. Türkçe sözlerde büyük ünlü uyumuna aykırılıkların hemen hepsinin bir başka nedeni bulunmaktadır.

Uyuma aykırı kimi alıntı sözlerin Türkçeleşerek büyük ünlü uyumuna bağlandığı da görülür: Ar. قالب kālib > kalıp Fa. همان hamān > EAT OT hemān > hemen Fa. هنوز hanōz> *henuz > henüz

Özel nedenler dışında Türkçede büyük ünlü uyumunun sarsıldığı hiçbir zaman görülmez. Kısacası büyük ünlü uyumu Türkçe sözlerin en belirgin özelliğini oluşturur. Sonuç: Değindiğimiz kuraldışılardan başka Türkçede kullanılan ve ünlüleri arasında böyle bir uyum bulunmayan her kelime yabancıdır.

Bir sözcükteki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık bakımından birbirine uymasıdır. Türkçede köklerde olsun, köklerle ekler arasında olsun, bir sözcükte ünlüler arasında genellikle düzlük yuvarlaklık bakımından bir uygunluk bulunduğu görülür. Ancak bu, Türk dilinin her döneminde güçlü olan bir uyum değildir. Bu uyum ancak günümüz Türkiye Türkçesinde güçlü bir biçimde kendisini hissettirmektedir.

Bugün Türkiye Türkçesi ölçünlü yazı dilinde birtakım kuraldışıları bulunmasına karşın kimi ağızlar, yazı dilinden çok ileri gitmiş ve hemen hemen hiçbir kuraldışı bırakmamıştır: yāmır, çamır, ḳabıḳ ~ ġabıḫ vb. Bununla birlikte kimi ağızlarda da uyuma aykırılıklar yok değildir: bildük, senün, gelduḫ vb.

Düzlük-yuvarlaklık uyumu hiçbir dönemde kalınlık-incelik uyumu kadar yaygınlık ve kesinlik göstermemiş, birçok defa başka ses olaylarına karşı koyamayarak bozulmuş ve ancak son zamanlarda Batı Türkçesinde dilin belirli bir özelliği hâline gelebilmiştir. Kalınlık-incelik uyumuna büyük ünlü uyumu, düzlük-yuvarlaklık uyumuna ise küçük uyumu uyumu denmesinin sebebi de budur. Uyum, iki yönlüdür:

Düzlük-yuvarlaklık uyumu Türkçede bir sözcükte düz ünlüleri düz, yuvarlak ünlüleri dar-yuvarlak veya düz-geniş ünlülerin izlemesi kuralıdır. DÜZ ÜNLÜ DÜZ ÜNLÜ Türkçede, köklerde olsun, kök ve ekler arasında olsun, bir sözcükte düz ünlülerden sonra ancak düz vokaller gelir: arıcılık evcilleştirici işçiliğimizden ıraklaştıkça

Türkçenin düz ünlüleri /a/, /e/, /ė/, /ı/, /i/ olduğunu biliyoruz. Bu ünlülerden ikisi kalın üçü ince olduğuna göre, Türkçe sözcüklerde büyük ünlü uyumu da bulunacağından kalınlar bir arada, inceler bir arada yer alabilir. Bu durumda düzlük-yuvarlaklık uyumuna göre Türkçede bir sözcük /a/ veya /ı/ ünlüleriyle başlarsa yine /a/ veya /ı/ ünlüleriyle devam eder. Sözcüğün /e/, /ė/, /i/ ünlülerinden biriyle başlaması durumunda ise /e/ veya /i/ ünlüleriyle devam eder.

Kısacası düz sözcüklerin kalınlarında /a/, /ı/ ünlüleri, incelerinde /e/, /ė/, /i/ ünlüleri bulunur: ayak, acı, yılan, sıkıntı, yalvarış, alınan; etek, gelin, gidenler, evsizler, ikilik örneklerinde olduğu gibi... /ė/ sesi ilk hecede bulunduğundan bu sesi /e/ veya /i/ ünlüleri izler: yėdinciler, gėcenin, vėrgilerden

Küçük ünlü uyumunun avuç çamur karpuz kılavuz savunmak savurmak yağmur yavuz gibi birtakım kuraldışıları da vardır. Bunlarda düz ünlüden sonra yuvarlak ünlünün bulunması bir başka ses olayı ile ilgilidir.

Bu sözcüklerde dudak ünsüzleri olan /m/, /p/, /v/ ünsüzleri kendilerinden sonra gelen /u/ veya /ü/ ünlülerinin düzleşmesini engelleyerek küçük ünlü uyumuna aykırı bir durum ortaya çıkarmışlardır. Bunlar dışında bugün Türkçe sözlerde düz ünlülerden sonra ancak düz ünlüler gelebilir. avuç çamur karpuz kılavuz savunmak savurmak yağmur yavuz

YUVARLAK ÜNLÜ YUVARLAK DAR veya DÜZ GENİŞ ÜNLÜ Türkçede, köklerde olsun kök ve ekler arasında olsun, bir sözcükte yuvarlak ünlülerden sonra ancak yuvarlak dar veya düz geniş ünlüler gelebilir. Yuvarlak ünlüler /o/, /ö/, /u/, /ü/ olduğuna göre bunlardan sonra yuvarlak dar /u/, /ü/ veya düz geniş /a/, /e/ ünlüleri gelebilir. Türkçe sözcüklerin büyük ünlü uyumuna da uyacağı göz önüne alınacak olursa:

Türkçe bir sözcükte /o/, /u/ dan sonra /a/ veya /u/ /ö/, /ü/ den sonra /e/ veya /ü/ ünlüleri gelebilir: ocak gözlük odun güzel doyurdular ödemek duran gülünç duyuldu düğünler

Ünlü uyumunda sonra gelen önce gelene uyduğu için düzlük yuvarlaklık uyumunda sözcük köklerinde sonraki hecelerin durumunu ilk hecenin ünlüsü belirler. Köklerle eklerin birleşmesinde ise ekin ünlüsünü belirleyen ünlü, kökün son hecesindekidir. Kökün son ünlüsü düz ise ekin ünlüsü düzlük uyumuna göre, yuvarlak ise yuvarlaklık uyumuna göre belirlenir. Kökün son ünlüsünden önceki ünlülerin başka olması ekin ünlüsünü etkilemez.

BUNA GÖRE TÜRKÇE SÖZCÜKLERDE SESLERİN BİRBİRİNİ İZLEMESİ ŞÖYLEDİR: /a/ /a/ ~ /ı/ /ı/ /ı/ ~ /a/ /e/ /e/ ~ /i/ /i/ /i/ ~ /e/ /o/ /u/ ~ /a/ /ö/ /ü/ ~ /e/ /u/ /u/ ~ /a/ /ü/ /ü/ ~ /e/

Büyük ünlü uyumu sözcüklerin bütününde aranırken küçük ünlü uyumu birbirini izleyen ünlüler için söz konusudur. ormanlarımıza ocakçılık güzelliğinde sözlükçülüğümüzdeki çiçekçiliğe güzelliğine

Düz geniş ünlülü, /a/, /e/ li ekler son hecesi düz olan köklere de yuvarlak olan köklere de gelebilir. Onun için bunların kalın ve ince olmak üzere iki biçimi vardır. Yuvarlak geniş ünlüler Türkçede birinci hece dışında bulunmadığı için esas olarak bu ünlüleri taşıyan ekler yoktur. Böyle olunca geniş ünlülü ekler ancak /a/, /e/ li olan ekler demektir ki bunlar da hem düz, hem yuvarlak köklerden sonra gelebilmektedir.

Dar ünlülü ekler ise dört dar ünlüden düzlük yuvarlaklık uyumuna göre /ı/, /i/ ancak düz ünlülerden sonra; /u/, /ü/ ise ancak yuvarlak ünlülerden sonra gelebilmektedir. Bir başka söyleyişle /ı/, /i/ yuvarlak ünlülerden; /u/, /ü/ ise düz ünlülerden sonra gelemez. Bu nedenle son hecesi düz ünlülü olan bir sözcük dar ünlülü eklerin ancak düzlerini yani /ı/, /i/ li olanlarını, son hecesi yuvarlak ünlülü olan bir sözcük ise dar ünlülü eklerin ancak yuvarlaklarını, yani /u/, /ü/ lü olanlarını alabilir.

İşte bu nedenle dar ünlülü eklerin ikisi yuvarlak, ikisi düz olmak üzere kalın ve ince olarak dört şekilleri vardır. Sonuçta Türkçede ünlü uyumlarının gereği olarak geniş ünlülü eklerin iki biçimi, dar ünlülü eklerin ise dört biçimi bulunur: -lar, -ler; mış, -miş, -muş, -müş vb.

Kalınlık incelik uyumu dolayısıyla eklerin iki biçimi bulunmaktadır. +a, +e dağa söze Kalınlık incelikle birlikte düzlük yuvarlaklık uyumuna bağlı olan kimi eklerin köklere uymak üzere dört biçimi ortaya çıkmıştır: +lı, +li, +lu, +lü tatlı kirli tuzlu sözlü

Küçük ünlü uyumuna uymayan şu sözler yabancı kaynaklıdır: ümit sinüs sinüzit mühim üniversite fakülte daktilo meteoroloji

Bitişik yazılan birleşik sözcüklerde uyum bulunmayabilir. Birleşik sözcüğü oluşturan sözlerde ayrı ayrı uyum aranır: orduevi ordu evi

Türkçe sözcüklerde ünlülerle kimi ünsüzler arasında görülen uyumdur. Uyum ünlülerin hepsi ile ünsüzlerin birkaçı arasındadır. Türkçede ünlülerle ancak bir uyum içerisinde bir araya gelen ünsüzler, ön ve art olarak karşılıkları bulunan damak ünsüzleri ile ince ve kalın /L/ dir (/l/ ve /ḷ/). Türkçe sözcüklerde ön damak ünsüzleri ile /l/ ancak ince ünlülerle; art damak ünsüzleri ile /ḷ/ ise ancak kalın ünlülerle bir arada bulunabilirler.

Kısacası Türkçedeki ünlü ünsüz uyumu esas itibariyle ön ve art damak ünsüzleri ile ince ve kalın ünsüzlerin birbirine uyması olayıdır. Ön ve arka olarak iki şekli olan l ünsüzü de bu uyuma girmektedir. Buna göre Türkçe sözlerde /k/, /g/, /ğ/, /l/ ile ancak /e/, /i/, /ö/, /ü/ ünlüleri; /ḳ/, /ġ/, /ĝ/, /ḫ/, /ḷ/ ile ancak /a/, /ı/, /o/, /u/ ünlüleri bir arada bulunabilirler.

sayġı sevgi ḳol kim aḷt dil yaĝmur iğne yoḫ

/ḫ/ ünsüzünün aslı /ḳ/ olduğu için, Türkçede ancak kalın vokalli kelimelerde bulunabilir. Özellikle /ḫ/ yı atmış bulunan İstanbul Türkçesinde görülen ve /ḫ/ dan türemiş bulunan /h/ ünsüzünün de ancak kalın ünlülü sözcüklerde bulunması doğaldır. dahi, hani, hangi gibi kuraldışılaşan eskiden kalın ünlülü bu sözcükler çok yakın zamanda ve özellikle yazı dilinde bozulmuş olan bu sözcüklerde /h/ nin yanında ayni zamanda kalın ünlü de vardır.

Ön ve arka olarak karşılıklı iki biçimleri bulunan bu ünsüzlerle ünlüler arasındaki bu uyum Türkçenin belli başlı ses özelliklerinden birini oluşturur. Türkçe hiçbir dönemde, hiçbir alanda bu uyum dışına çıkılmamıştır. Türk hançeresi bu uyuma aykırı sözcükleri ancak özel bir zorlama sonucunda büyük bir güçlükle ve yapay bir gayretle çıkarabilmektedir.

Onun içindir ki Türkçeye geçmiş bulunan ve içinde böyle bir uyum bulunmayan bu ve benzeri yabancı sözleri bugün ancak eski yazıyı ve dolayısıyla o sözlerin asıllarını bilen okumuşlar doğru söylemekte, buna karşılık halk kitleleri, eski yazıyı bilmeyenler çok kez yanlış söylemekte ve Türkçeye uydurmaktadır. Yapay bir gayret harcamayanların dilinde tenḳid, zevḳ, şevḳ, inḳılap vb. aslında /ḳ/ lı olan sözlerin /k/ ile; idrâk, pâk, helâk vb. aslında /k/ li olan sözlerin /ḳ/ ile söylenmesi bundandır.

Sonuç olarak, Türkçe sözcüklerde ince ünlülerle /ḳ/, /ġ/, /ĝ/, /ḫ/, /ḷ/ ünsüzleri; kalın ünlülerle /k/, /g/, /ğ/, /l/ ünsüzleri bir arada bulunmaz. Demek ki Türkçede kullanılan ve bu uyum dışında kalan her kelime yabancıdır. iştirak iḳamet metruk mevḳi emlak eşḳiya > eşḳıya Hollanda Haldun petrol

Türkçe sözcüklerde yan yana gelen ünsüzlerin ötüm bakımından birbiriyle benzeşmesi olayıdır. Bu yönüyle ünsüzler arasında bir uyumdur. Bu nedenle kısaca ünsüz uyumu olarak da adlandırılır. Ancak uyum, yan yana bulunan ünsüzler açısındandır. Ünsüzlerle ilgili bu uyum aslında doğrudan doğruya ünsüzlerin nitelikleriyle ilgilidir. Bu nitelikleri anımsayalım:

Ötümsüz ünsüzlerin ötümlüler arasında birer karşılıkları bulunduğunu biliyoruz. Karşılıklı olma durumu, oluşum noktalarının aynı olmasından kaynaklanmaktadır. Ötümlü ötümsüz birbirinin karşılığı olan ünsüzler şunlardır: ÖTÜMLÜ /b/ /c/ /d/ /g/ /ġ/ /ğ/ /ĝ/ /j/ /v/ /z/ ÖTÜMSÜZ /p/ /ç/ /t/ /k/ /ḳ/ /h/ /ḫ/ /ş/ /f/ /s/ Ötümsüz karşılığı bulunmayan ötümlü ünsüzler ise şunlardır: /l/ /ḷ/ /m/ /n/ /ŋ/ /ῄ/ /r/ /y/

Türkçe sözcüklerde, ötümlü ve ötümsüz olarak birbirlerinin karşılığı olan ünsüzlerden ancak aynı türden olanlar yan yana gelebilirler. Sözcük içinde, karşılıklı ünsüzlerden ancak ötümlüler ötümlülerle, ötümsüzler de ötümsüzlerle yan yana gelebilirler: göz+de dağ+da kış+ta güç+te Ötümsüz ünsüzler, ötümsüz karşılıkları olan ötümlü ünsüzlerle yan yana bulunmazlar. Yan yana geldiklerinde onları ötümsüzleştirirler: yor-gun bil-gin coş-gun> coşkun geç-gin > geçkin

Ötümsüz ünsüzler sözcük içinde ötümsüz ünsüzler dışında ancak ötümsüz karşılığı olmayan ötümlü ünsüzlerle yan yana bulunabilirler: suç+lar taş+la-mak yırt-maç çek-mece Kısacası Türkçede sözcük içinde, ötümsüz ünsüzler ancak ötümsüz ünsüzlerle veya ötümsüz karşılığı olmayan ötümlü ünsüzlerle: geç-ti, at+lı; Ötümsüz karşılığı olan ötümlü ünsüzler ancak ötümsüz karşılığı olan veya olmayan ötümlü ünsüzlerle: yaz-dı, yaz+lık;

Ötümsüz karşılığı olmayan ötümlü ünsüzler ise ötümsüz ünsüzlerle veya ötümsüz karşılığı olan veya olmayan ötümlü ünsüzlerle, yani bütün ünsüzlerle: toprak, aldatmak, ayrı, ilçe yan yana bulunabilirler. Türkçe sözcüklerde ünsüzlerin böyle bir uyum içinde yan yana bulunmaları ünsüzle başlayan eklerin bir bölümünün, başlarındaki ünsüz bakımından iki şekilli olmasını gerektirir.

Ötümsüz karşılığı olmayan ötümlü ünsüzlerle başlayan eklerde, bu ünsüzler her çeşit sesle yan yana gelebildikleri için, böyle bir çeşitlilik yoktur. Örneğin -ma, -me ve -mış, -miş, -muş, -müş ekleri baştaki ünsüz bakımından tek şekillidirler. Ötümlü ve ötümsüz olarak karşılıklı şekilleri bulunan ünsüzlerle başlayan eklerin baştaki ünsüz bakımından çift şekilleri vardır.

Aynı ekin hem ötümsüz karşılığı olan ötümlü bir ünsüzle başlayan şekli, hem de ötümsüz ünsüzle başlayan şekli mevcuttur: +ca, +ce, +ça, +çe; +da, +de, +ta, +te eklerinde olduğu gibi. Köklerin sonundaki seslere göre bu eklerin ötümlü veya ötümsüz ünsüzle başlayan şekilleri kullanılır.

Sonu ünlüyle veya ötümlü ünsüzle biten köklere bu çeşit eklerin ötümlü ünsüzle başlayan şekilleri, sonu ötümsüz ünsüzle biten köklere de ötümsüz ünsüzle başlayan şekilleri eklenir: oda+dan, yol+cu, yan-dı; ağaç+tan, süt+çü, yap-tı vb.

Yan yana gelen ünsüzler arasındaki bu uyum Batı Türkçesinin ancak son zamanlarında, özellikle bugünkü Türkçede tam bir şekilde kendisini göstermiştir. Eski Türkçede, Eski Anadolu Türkçesinde, Osmanlı Türkçesinde böyle bir uyum yoktu. Kalıplaşan Osmanlı Türkçesinde eklerin ünsüz benzeşmesi dışında kaldığı görülürse de bunun yalnızca yazımda olduğu, XVII. yüzyıldan sonra konuşmada uyumun başladığı düşünülmektedir: ḳoşdı قوشدى koştu

Bugün uyum yalnızca Türkçe sözcükler için değil Türkçeye girmiş kimi yabancı sözler için de geçerli olmakta ve alıntı sözler de bu uyum bakımından Türkçeleşmektedir. Yeni Türk yazısına geçilmesinden sonra kökenleri ve doğru biçimleri bilinmez hâle gelen bu yabancı sözler Türk hançeresinde bugün tamamıyla Türkçedeki ünsüz uyumuna göre söylenmekte ve çok defa da söylendikleri gibi yazılmaktadırlar: taḳdim > taḳtim, müsbet > müspet, tezkire > teskere, tarafdar > taraftar vb.

Kimi sözcüklerde ise ünsüz benzeşmesi anlam ayırıcı nitelik kazanmıştır: abdest aptes abdest > *apdest > aptes Bugün Türkçede tam bir ünsüz uyumu vardır. Bunun için yazıda bu uyumu göz önünde bulundurmak, köklerde ve özellikle baştaki ünsüzün ötümlü-ötümsüz olması bakımından çift şekilleri bulunan eklerin köklerle birleşmesinde herhangi bir yanlışlığa düşmemek gerekir.

SONUÇ Başlıca ses özelliklerini kavrayarak Türkçe sözcükleri yabancı sözlerden ayırt edebilecek ölçüde bir donanım kazanmış bulunmaktayız. Bu ses özelliklerine uygun olup olmadıklarına bakarak Türkçe sözcüklerle yabancıları artık kolaylıkla ayırt edebiliriz. Böylece sözcükleri dil bilgisi ve dil bilimi ölçütleriyle incelerken onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini biliriz.

Osmanlı Türkçesi yazısıyla yazarken veya bu yazıyla yazılmış metinleri okurken doğru yazma ve okuma kurallarını edinmiş oluruz. Kuşkusuz her yabancı sözcük bu ses özelliklerine aykırı olmayabilir. Türkçe sözlere benzeyen nitelikte yabancı sözler de olabilir: başkan volkan Bu durumda Türkçenin yapı özellikleri de önem kazanmaktadır.

Bununla birlikte yabancı sözcüklerin çoğu bu özelliklerin bir veya birkaçına aykırılıklar gösterirler. Bunun için onları kolaylıkla ve ilk bakışta ayırt etmek mümkündür. Unutulmaması gereken Türkçe sözcüklerin, başka sebeplere dayanan kuraldışılardan başka bu özelliklere aykırı olamayacaklarıdır.