T.C. İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK ANABİLİM DALI KISA SÜRELİ ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİ MESLEKİ REHBERLİK VE KARİYER DANIŞMANLIĞI DÖNEM ÖDEVİ Aslı GÜLSEREN Danışman: Prof. Dr. Ramazan ABACI Bursa, 20
ÖZET Halen gelişmekte olan Kısa Süreli Terapinin 50 den fazla farklı modeli bulunmaktadır. Bu modeller geçmişten çok gelecek üzerinde odaklanmakta ve ortak bazı temel ilkeleri paylaşmaktadır. 1) Belirgin bir yoğunluğu sürdürme, 2) Süreyi bilinçli bir şekilde kullanma, 3) Tanımlanmış somut amaçlar, 4) Şu andaki stres ve belirtiler üzerine odaklaşma, 5) İlk etapta hemen bir değerlendirme yapma, 6) Terapi sürecinde sağlanan ilerlemeyi sık sık gözden geçirme ve bu değerlendirmeyi terapiyle bütünleştirme, 7) Yüksek düzeyde terapist danışan etkinliği, 8) Duyguların ifade edilmesi için daha rahat ve güvenli bir ortam oluşturma, 9) Terapi tekniklerini pratik ve eklektik bir şekilde uygulama. Danışma sürecinde danışan, risk altında veya problemli kişi olarak görülmez, tam tersine danışan potansiyelleri olan, umut vadeden bir kişi olarak görülür. Kısa Süreli Terapi çözülmesi gereken sorun üzerine yoğunlaştığı için sıklıkla sorun çözme terapisi olarak bilinir. Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapide danışman yerine danışan kendi hayatının uzmanı olarak kabul edilir. Terapi şimdiki an ve geçmiş üzerine odaklanmaktan çok sorunun çözülebilme olasılığı olduğu gelecek üzerine odaklanmaktadır. Danışman, problemi ele aldığı zaman zaten danışanda var olan çözümleri tanımlaması konusunda yardımcı olur. Böylece danışana sorumluluk ve değişim için fırsat verilmiş olur. Danışan, ümitle gelecekte karşılaşacağı problemlerini çözebileceği yeteneğinin farkına varır ve kendini yetkin hisseder. Terapi, sorunun ya da yakınmanın olmadığı anlar üzerine yoğunlaşmakta sorunun olmadığı anlar ise nadir durumlar olarak değerlendirilmektedir. Danışanın amaç belirlemesini sağlamak ve sorunun olmadığı anları danışana gösterebilmek amacıyla mucize sorular ve derecelendirme soruları gibi teknikler kullanılarak çözüm için çeşitli yollar denenir. Bir mucize soru örneği eğer bir mucize olsaydı ve senin problemlerin daha fazla devam etmeseydi, farklı olarak ne yapıyor olurdun bu danışanın olumlu bir gelecek hayal etmesine yardımcı olur. Derecelendirme soruları kullanıldığı zaman danışman, danışana 1 den 10 a kadar bir derecelendirme olsaydı, 1 senin probleminin en kötü olduğu zamanı, 10 ise probleminin olmadığı zamanı belirtseydi. Bu gün kendini bu derecede nerede olduğunu söylerdin? Eğer danışan 2 veya daha yüksek bir derecede olduğunu söylerse danışman danışana övgüde bulunur ve sorar, Ne yapıyor olursan bir derece daha ilerleyebilirsin? ve yine danışman danışana 10 a ulaştığını nasıl anlayacağını sorar. Övgü de, çözüm odaklı terapide danışanların
güçlü yönlerine odaklanmasını sağlamak için çok kullanılan bir yöntemdir. Övgü (iltifat), danışanın başarılarını ve güçlü yönlerini onaylamak demektir. Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapinin uygulamalarının problem yerine çözüm üzerine odaklanması ve bundan dolayı daha fazla zaman kazanarak terapi sürecinin daha kısa süreli olmasını sağlaması bu tekniğin okul ortamında uygulama alanını arttırmaktadır. Öğrencinin sınıf dışında fazla zaman harcamaması, yoğun iş yükünde kısa sürede çözüme ulaşmak ve daha fazla öğrenciye yardımcı olmak önemlidir. Bu anlamda destek sağlayan Çözüm Odaklı Terapinin kullanımı birçok anlamda okullarda uygulanabilir.
ÇÖZÜM ODAKLI KISA SÜRELİ TERAPİ (Solution Focused Brief Therapy) BÖLÜM 1 1.1 Kısa Süreli Terapi Kısa Süreli Terapin sistematik bir araştırma alanı ve klinik uygulama olarak1960 lı yıllarda toplum ruh sağlığı hareketleriyle birlikte başladığı ileri sürülmektedir (Bloom,1997; akt: Doğan, 1999).Milton H. Ericson un öncülüğünde gelişen ve daha sonra bir takım kişilerin ve grupların ilgi odağı olan bu kavram, aile terapisi hareketi içinde farklı bir terapötik geleneği yansıtmak için kullanılmaktadır. Genellikle 1 20 oturum süren ve ideal olarak ortalama 6 oturumluk terapi sürecini ön gören bir yaklaşımdır (Doğan, 1999) Halen gelişmekte olan Kısa Süreli Terapinin 50 den fazla farklı modeli bulunmaktadır. Bu modeller geçmişten çok gelecek üzerinde odaklaşmakta ve ortak bazı temel ilkeleri paylaşmaktadır (Cooper, 1995; akt: Doğan, 1999) 1) belirgin bir yoğunluğu sürdürme, 2) süreyi bilinçli bir şekilde kullanma, 3) tanımlanmış somut amaçlar, 4) şuandaki stres ve belirtiler üzerine odaklaşma, 5) ilk etapta hemen bir değerlendirme yapma, 6) terapi sürecinde sağlanan ilerlemeyi sık sık gözden geçirme ve bu değerlendirmeyi terapiyle bütünleştirme, 7) yüksek düzeyde terapist danışan etkinliği, 8) duyguların ifade edilmesi için daha rahat ve güvenli bir ortam oluşturma, 9) terapi tekniklerini pratik ve eklektik bir şekilde uygulama. Kısa Süreli Terapi çözülmesi gereken sorun üzerine yoğunlaştığı için sıklıkla sorun çözme terapisi olarak bilinir. Son yıllarda Shazer ( 1985 ), bu gelenekten ayrılarak Kısa Süreli Terapinin sorundan çok çözüm üzerine odaklanması gerektiğini öne sürmüş ve bunun sonucu olarak çözüm üzerinde odaklanma eyleminin sorunu yok edeceği düşüncesi giderek ağırlık kazanmıştır ( Doğan, 1999). Böylece çözüme yönelmiş ve gelecek ile şimdiyi önemseyen ve kısa süreli terapinin özelliklerini taşıyan çözüm odaklı terapi teknikleri doğmaya başlamıştır. 1
1.3. Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapinin Temel Felsefesi Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapinin temel felsefesini aşağıda belirtilen üç temel kural oluşturmaktadır (Berg&Miller, 1992; Akt: Doğan, 1999): 1. Bozulmamışsa Onarma. 2. İşleyen Çözüm Yollarına Başvurmada Israrlı Olma. 3. İşlemeyen Çözüm Yollarına Başvurmama, Farklı Çözüm Yollarını Deneme. 1.4. Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapinin Temel İlkeleri İşleyen çözüm yollarına odaklanma gibi basit bir görüşe dayanan bu terapi modeli, 20 25 yıldır hızla gelişmekte ve farklı danışan popülasyonlarında uygulanmaktadır. Zaman içinde terapinin kullanıldığı bir takım teknikler gelişmesine ve değişmesine karşın bir takım temel ilkelerin aynı kaldığı ileri sürülmektedir (Miller&Berg, 1995; Akt: Doğan 1999). Bu temel ilkeler: Herkes için geçerli tek bir yaklaşım yoktur. Pek çok olası çözüm yolu vardır. Sorunun ve çözümün mutlaka birbirleriyle ilişkili olması gerekmez. En basit ve en somut yaklaşım en iyi ilaçtır. İnsanlar hemen düzelirler, düzelebilirler. Değişme kaçınılmazdır ve süreklidir. Güçsüz ve eksik yönlerden çok güçlü yönler üzerine odaklanma. Her sorun yaşanan durumda bu sorunun görülmediği istisnai durumlar vardır. Bu durumlar çözüm için kullanılabilir. Geçmişten çok gelecek üzerine odaklanma. Danışanın amaçları pozitif cümlelerle ele alınır. Çözüme ulaşmak için danışanın şikâyeti hakkında çok fazla bilgi sahibi olmaya ihtiyaç yoktur. Terapistten çok danışan uzmandır. 1.5. Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapide Danışan Danışman İlişkisi Danışma sürecinde danışan, risk altında veya problemli kişi olarak görülmez. Tam tersine danışan potansiyelleri olan, umut vadeden bir kişi olarak görülür. Danışman, danışana saygı duymalı, ona ve onun kapasitesine güvenmelidir. o şimdi de gelecekte de iyidir (okeydir) 2
(Simon, 1999; Akt: Taylor, 1999). Bu yeni bakış açısı çeşitli olanakların doğmasını sağlar, gelecek odaklıdır ve umut vericidir. Bu aynı zamanda danışan ve danışmana yeni anlamlar verir (Taylor, 1999). Danışmanın, danışana dolaylı olarak tepki vermesi danışanın yaşantılarının anlamını değiştirir (yeniden çerçeveleme). Değişim ve başarıyla ilgili iltifatlarla ve teşvik edici abartılı ifadelerle danışman danışanın ilerlemesini, kararlılığını ve becerikliliğini geçerli kılar (Simon, 1996; Akt: Taylor, 1999). Berg ve Miller(1992) e göre çözüm odaklı terapi modelinde üç tip danışan danışman ilişki biçimi sergilenir. Bu üç farklı ilişki tipi danışmanla danışan arasındaki etkileşimin doğasını betimlemekte ve kategorize etmektedir. Bu ilişki tipleri şöyle sıralanabilir (Akt: Doğan,1999): 1. Müşteri Tipi İlişki: Bu ilişki tipinde danışan ve terapist sorunu tanımlar veya çözümü betimler (de Jong&Berg, 1992; Akt:Doğan,1999). Ayrıca danışan kendini çözümün bir parçası olarak gördüğünü ve sorunla ilgili bir takım şeyleri yapmaya hazır ve gönüllü olduğunu ifade edebilir (Berg&Miller, 1992; Akt: Doğan, 1999). 2. Şikâyetçi Tipi İlişki: Bu ilişki tipindeki danışan şikayetini ve amacını ayrıntılı bir şekilde betimleyebilir (de Jong&Berg, 1992; Akt:Doğan,1999). Danışan genellikle çözümün, başkalarında, bekli bir eş, çocuk, işçi bir takım değişiklikler yapmaya bağlı olduğu kanısındadır (Doğan, 1999). 3. Misafir Tipi İlişki: Danışan üzerinde çalışmak istediği sorunu algılayamaz ya da bunun başka birinin sorunu olduğuna inanır. Bu nedenle misafir ilişkisi içindeki danışan belki de değişmek için herhangi bir gerekçe bulmaz veya terapi sürecine çok az girer (Berg&Miller, 1992; Akt: Doğan, 1999). BÖLÜM II Çözüm Odaklı Kısa Süreli Danışma Süreci ve Kullanılan Teknikler Çözüm Odaklı Danışmanın en temel dayanak noktası danışanın yaşadıklarını farklı bir dille yeniden tanımlanmasıdır. Bu yeni dil yaşananlara yeni bir anlam katabilir. Danışan ve danışmanın ilişkilerinde odak nokta bu anlamın geliştirilmesidir. Bu yeni anlamlardan yaratılan sorularla geçmişten ziyade şimdi ve gelecekte yeni bir odak noktası oluşturulur ve böylece değişim için beklentilerin gelişmesine yardımcı olurlar. Danışan ve danışmanın etkileşimiyle daha olumlu anlamlarla sıkıntı yaratılan yaşantılar yeniden çerçevelenebilir, patolojiye karşı danışanda göze çarpan güçlü yanlar vurgulanarak bu kuvvetli yanlarıyla şimdi 3
ve gelecekteki stres yaratıcı durumların üstesinden danışan gelebilir (Walter&Peller, 1996; Akt: Taylor, 1999). 2.1. Gerçek Merak Bilirkişi durumunda olmama. Birlikte olası çözüm stratejileri oluşturma. Karşılıklı işbirliği yapma Anlamak için davranış örnekleri istemek 2.2. Bir Alt Pozisyon Terapistin nazikçe ve üstü kapalı bir biçimde danışandan daha fazla bilgi almak ya da danışanı harekete geçirmek amacıyla kendisini bilmiyor gibi göstermek. 2.3. Danışanın Dilinden Konuşmak 2.4. Yeniden Çerçeveleme 2.5. Çözüm Oluşturma Aşamaları 1. Sorunu betimleme 2. Amaç oluşturma 3. Nadir durumları keşfetme 4. Son oturuma ilişkin dönüt 5. Danışanın gelişimini değerlendirme 2.6. Amaç Belirleme Teknikleri Sorularınız açık ve anlaşılır olsun. Fark ettiğiniz yetenekleri, fikirleri, ilk adımları ve başarıları sorun. Derecelendirilmiş soruların gücünü kullanın. Mucize sorularının potansiyel yaratıcılıklarını kullanın. Mucize soru: Sen uyurken bir mucize gerçekleşseydi ve problem alınıp çözülseydi sende ne farklılık olurdu? 4
Eğer bu gece bir mucize gerçekleşmiş olsa ve ertesi gün kalktığında bu sorun çözümlenmiş olsa, bu mucizenin olduğunun ilk işareti ne olurdu? Derecelendirme soruları: Danışman danışandan 1 10 luk bir ölçek üzerinde ya bir sorunu ya da bir çözümü değerlendirmesini ister. Geleceği Okuma Tekniği: De Shazer tarafından geliştirilen bu teknik, danışanın kendisini artık sorunun olmayacağı gelecekteki bir durum içinde düşünmesi için düzenlenmiştir. 2.7.İstisnai (nadir) Durumlar: Beklenen sorunların meydana gelmediği anlardır. 2.8. Koruyucu Faktörlerin Saptanması: Danışanın çözüme odaklanması sağlanır. 2.9. Plan: Danışanın öyküsü geçerli kılınıp, koruyucu faktörler belirlendikten sonra danışan değişeceğine dair bir anlaşma yapılmalıdır. 2.10. Övgü 2.11. Ev Ödevi KAYNAKÇA Yıldız, A. (2006). Psikolojik Danışmada Çağdaş Akımlar Ders Notlarından Alınmıştır. 5