ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ KOORDİNASYON BİRİMİ KOORDİNATÖRLÜĞÜNE Proje Türü Proje No Proje Yöneticisi : Bağımsız : 13B3330005 : Prof. Dr. H. Ercan Tutar Proje Konusu : Aort koarktasyonu ve/veya biküspid aort kapağı olan çocuklarda intrakraniyal anevrizma sıklığının manyetik rezonans anjiyografi yöntemi ile belirlenmesi Yukarıda bilgileri yazılı olan projemin sonuç raporunun e-kütüphanede yayınlanmasını; İSTİYORUM X İSTEMİYORUM GEREKÇESİ: 24.06.2015 Proje Yöneticisi İmza
ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ SONUÇ RAPORU Aort koarktasyonu ve/veya biküspid aort kapağı olan çocuklarda intrakraniyal anevrizma sıklığının manyetik rezonans anjiyografi yöntemi ile belirlenmesi Prof. Dr. H. Ercan Tutar Prof. Dr. Suat Fitoz Prof. Dr. Semra Atalay Doç. Dr. Tayfun Uçar Uz. Dr. Ömer Çiftçi 13B3330005 Başlama Tarihi: 12/04/2013 Bitiş Tarihi: 12/04/2015 Rapor Tarihi: 24/06/2015 Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Ankara - 2015
I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri Aort koarktasyonu ve/veya biküspid aort kapağı olan çocuklarda intrakraniyal anevrizma sıklığının manyetik rezonans anjiyografi yöntemi ile belirlenmesi. Screening of intracranial aneurysm by magnetic resonans angiography in children with coarctation of aorta and/or bicuspid aortic valve ÖZET: Amaçlar: Birincil amaç: Aort koarktasyonu ve/veya biküspid aort kapaklı çocuklarda manyetik rezonans anjiyografi yöntemi ile intrakranial anevrizma sıklığının belirlenmesidir. İkincil amaç: Sıklık belirlendikten sonra intrakranial anevrizma gelişimi için olası risk etkenlerinin incelenmesidir. Bu etkenler: a) Ailede intrakranial anevrizma öyküsü, b) Ailede intrakraniyal kanama öyküsü, c) Hipertansiyon varlığı, d) Çıkan aorta genişlemesi/anevrizması varlığı, e) Aort koarktasyonu ve biküspid aort kapağı için cerrahi/endovasküler girişim yapılıp yapılmadığı, f) Biküspid aort kapağının ekokardiyografik olarak belirlenen morfolojik tipi (S-S tipi: sağ-sol koroner yaprakçık füzyonu, S-N tipi: sağ-nonkoroner yaprakçık füzyonu). Yöntemler: Tüm hastalara transtorasik standart ekokardiyografik incelemenin yanı sıra aort annülüsü, sinüs Valsalva, sinotübüler birleşke ve proksimal çıkan aorta çap ölçümleri yapıldı. Biküspid aort kapağının morfolojik tipi belirlendi. Tüm hastalara beyin manyetik rezonans anjiyografik incelemeleri yapıldı. Bulgular: Çalışmaya 55 hasta alındı. Hastaların yaşları 78 ay ile 228 ay arasında değişmekteydi (148,8±42,4 ay). Hastaların tanı alma yaşları 0 ile 192 ay (83,5±63,1 ay), izlem süreleri 0 ile 203 ay (65,9±60,3 ay) arasında idi. 49 hastada biküspid aort kapağı, 10 hastada aort koarktasyonu saptandı. Aort koarktasyonlu hastaların 4 ü izole aort koarktasyonu olup 6 hastada birlikte biküspid aort kapağı vardı. Hastaların hiçbirinin beyin manyetik rezonans anjiyografisinde anevrizma belirlenmedi. Sonuç: Çalışmamızın sonucunda biküspid aort kapaklı ve/veya aort koarktasyonlu hastalarda çocukluk çağında intrakranial anevrizma taramasının gerekli olmadığı kanısına varılmıştır. ABSTRACT: Aims: Main aim: The detection of the prevalence of intracranial aneurysm by magnetic resonans angiography in children with coarctation of aorta and/or bicuspid aortic valve. Secondary aim: Analysis of following risk factors leading to the development of intracranial aneurysm. a) Family history of intracranial aneurysm, b) Family history for intracranial bleeding, c) The presence of hypertension,
d) The presence of dilatation/aneurysm of thoracic descending aorta, e) The presence of any surgical or endovascular intervention for coarctation or valvular problem, f) Echocardiographic valvular morphology of the bicuspid aortic valve. Methods: The measurements of aorta at the levels of aortic annulus, sinuses of Valsalva, sinotubular junction and proximal descending aorta were done beside standard transthoracic echocardiography in all patients. Morphologic types of bicuspid aortic valve were determined. Cerebral vascular system was assessed in all patients with magnetic resonans angiography. Results: Evaluations were performed in 55 patients, ages ranging from 78 to 228 months (148,8±42,4 months). Patient s ages at diagnosis were 83,5±63,1 months (0-192 months) and follow-up times were 65,9±60,3 months (0-203 months). Bicuspid aortic valve was diagnosed in 49 patients and coarctation in 10 patients. In patients with coarctation 6 also had bicuspid aortic valve. None of the patients had intracranial aneurysm. Conclusion: Screening of intracranial aneurysm is not necessary in patients with bicuspid aortic valve and/or coarctation of aorta during childhood.
AMAÇ ve KAPSAM: Aort koarktasyonu doğuştan kalp hastalıklarının % 6-8 ini oluşturur ve yaklaşık 1000 canlı doğumda bir görülür. Tedavi edilmezse önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir. Morbidite ve mortaliteden sorumlu, eşlik ettiği iyi bilinen bir anomali de intrakraniyal anevrizmalardır (1-3). İntrakraniyal anevrizma ile aort koarktasyonunun bu eşlik etme durumu iyi bilinmekle birlikte son yıllara kadar intrakranial anevrizmanın kesin sıklığını belirleyen çalışmalar yoktu. 2003 yılında Connolly ve arkadaşları tarafından yayımlanan bir çalışmada aort koarktasyonlu erişkin hastalarda intrakranial anevrizma sıklığı % 10 olarak bulunmuş ve bunun genel popülasyona göre 5 misli fazla olduğu gösterilmiştir (4). İntrakraniyal anevrizma ile aort koarktasyonu birlikteliğinin incelendiği 40 olguluk bir derlemede hastaların 23 ünün çocukluk yaş grubunda olduğu görülmektedir (5). Bu veri aort koarktasyonlu hastalarda çocukluk yaş grubunda yapılacak sistematik bir taramanın gerekliliğine işaret etmektedir. Aort koarktasyonlu hastaların % 50-75 inde biküspid aort kapağı bulunmaktadır. Biküspid aort kapağı genel popülasyonda % 0.5-2 sıklıkta olup en sık görülen doğuştan kardiyovasküler anomalidir (1,6,7). Biküspid aort kapaklı hastalar yaşam boyu asemptomatik olabilmekle birlikte birçoğunda zamanla aort kapak yetersizliği ve darlığı gelişmektedir. Dahası bu hastalar çıkan aorta genişlemesi/anevrizması ve diseksiyonu riski taşımaktadır ve daha önce sözünü ettiğimiz gibi aort koarktasyonu ile birliktelik gösterebilmektedirler. Biküspid aort kapaklı hastaların ailelerinde biküspid aort kapağı ve izole çıkan aorta genişlemesi daha sık görülmektedir. Sonuç olarak günümüzde biküspid aort kapağı, aort kapağının izole bir anomalisinden ziyade damar anomalilerini de içeren bağ dokusunun kalıtsal bir hastalığı olarak kabul edilmektedir (7). 2010 yılında biküspid aort kapaklı erişkin hastaların beyin manyetik rezonans anjiyografi (MRA) ile taranmasıyla yaklaşık % 10 unda intrakranial anevrizma saptanmıştır. Bu çalışmadaki 61 hastanın yalnızca 2 sinde aort koarktasyonunun eşlik etmesi dikkat çekicidir (8). Bu veri de göstermektedir ki aort koarktasyonu varlığından bağımsız olarak biküspid aort kapaklı hastalarda intrakranial anevrizma sıklığı artmıştır. Nöral krest dokusu ile ilgili gelişimsel bozuklukların aortik arkusun gelişimi ile ilgili rolü iyi bilinmektedir. Bunun yanı sıra sağ-sol koroner yaprakçık füzyonu morfolojik tipindeki biküspid aort kapağı oluşumunda nöral krest aracılı patogenetik mekanizma hayvan deneyleriyle gösterilmiştir. Nöral krest dokusunun kalp, aortik arkus ve servikosefalik arterlerin gelişimindeki bilinen etkisi nedeniyle aort koarktasyonu ve biküspid aort kapaklı hastalarda artmış intrakranial anevrizma sıklığının olası patogenezinde nöral krestin rolü düşünülebilir (9,10). AMAÇLAR: Birincil amaç: Aort koarktasyonu ve/veya biküspid aort kapaklı çocuklarda manyetik rezonans anjiyografi yöntemi ile intrakranial anevrizma sıklığının belirlenmesidir. İkincil amaç: Sıklık belirlendikten sonra intrakranial anevrizma gelişimi için olası risk etkenlerinin incelenmesidir. Bu etkenler: a) Ailede intrakranial anevrizma öyküsü, b) Ailede intrakraniyal kanama öyküsü, c) Hipertansiyon varlığı,
d) Çıkan aorta genişlemesi/anevrizması varlığı, e) Aort koarktasyonu ve biküspid aort kapağı için cerrahi/endovasküler girişim yapılıp yapılmadığı, f) Biküspid aort kapağının ekokardiyografik olarak belirlenen morfolojik tipi (S-S tipi: sağ-sol koroner yaprakçık füzyonu, S-N tipi: sağ-nonkoroner yaprakçık füzyonu). İntrakraniyal anevrizma gelişimi açısından risk altında olduğunu olarak düşündüğümüz aort koarktasyonlu ve biküspid aort kapaklı hastalardan oluşan bu grupta rüptüre olmamış intrakranial anevrizma taramasının gerekliliğine aşağıdaki ölçütleri göz önünde tutarak karar verdik: a) Manyetik rezonans anjiyografi gibi güvenli, noninvaziv, ve giderek yaygın kullanılan, nispeten kolay ulaşılan görüntüleme tekniğinin varlığı, b) Rüptüre olmamış intrakranial anevrizmalarda cerrahi ve endovasküler tedavi seçeneklerinin varlığı, c) Anevrizma rüptürünün yüksek mortalite riski. İntrakraniyal anevrizmaların tanısında her ne kadar intraarteriyal serebral anjiyografi altın standart olarak kabul edilse de > 2 mm anevrizmaların tanısında MRA nın özgüllüğü ve duyarlılığı yüksektir. İntraarteriyel serebral anjiyografinin invaziv bir yöntem olduğu göz önünde tutulursa MRA nın intrakranial anevrizma taramasında kullanılacak güvenli bir yöntem olarak kullanılması uygun gözükmektedir. MATERYAL ve YÖNTEM: Aort koarktasyonu ve/veya biküspid aort kapağı tanısı ekokardiyografi, MRI, BT veya kalp kateterizasyonu ve anjiyografi ile konmuş hastalar çalışmaya alındı. Marfan, Ehlers-Danlos, Loey-Dietz, Turner gibi sendromik hastalar çalışma dışında bırakıldı. Çalışmaya katılan tüm çocukların ailelerinden bilgilendirilmiş onam formu alındı. Çalışmaya alınan hastaların tümünden ayrıntılı tıbbi öykü alındı, ayrıntılı fizik inceleme ve transtorasik ekokardiyografik değerlendirme yapıldı. Veriler her hasta için hazırlanmış Çalışma Formu na kaydedildi. Hastaların antropometrik ölçümleri (ağırlık, boy) yapıldı. Vücut yüzey alanları Haycock formülü ile hesaplandı (11). Kan basıncı ölçümleri yapıldı ve kaydedildi. Tümer standartlarına göre kan basıncı ölçümleri değerlendirilerek hipertansiyon varsa kaydedildi (12). Transtorasik ekokardiyografik değerlendirme Vivid 7 GE, Philips İ33 ekokardiyografi cihazlarıyla hastaların yaşlarına uygun transducerler kullanılarak gerçekleştirildi. Ekokardiyografik incelemede biküspid aort kapağı olup olmadığı, varsa tipi değerlendirildi ve kaydedildi. Aort kapağı darlığı ve yetersizliği olup olmadığı, darlık ve yetersizliğin derecesi belirlendi. Aort kapağı, aort kökü ve proksimal çıkan aortaya ait ölçümler (annülüs, sinüs Valsalva, sinotübüler birleşke ve çıkan aorta çapları) kaydedildi. Bu ölçümlere ait Z skorları vücut yüzey alanına göre hesaplandı (13). Hesaplanan Z skorunun > +2 olması genişleme olarak kabul edildi. Hastalarda biküspid aort kapak ve/veya aort koarktasyonu dışında eşlik eden patoloji varsa kaydedildi.
Tüm hastalara beyin MRA yapıldı. MRA incelemesi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı nda gerçekleştirildi ve görüntüler deneyimli bir Çocuk Radyolojisi uzmanı tarafından değerlendirildi. MRA incelemeleri 1.5 Tesla MR cihazında TOF (time of flight) tekniği kullanılarak intrakranial arteriyel sistemi görüntülemeye yönelik gerçekleştiridi. Pilot görüntüler ardından beyne yönelik aksiyel T2 ağırlıklı inceleme sonrasında belirtilen teknik ile aksiyel planda kontrast madde kullanılmaksızın anjiyografik görüntüleme yapıldı. Elde edilen ham görüntüler ayrı iş istasyonunda işlenerek üç boyutlu anjiyografik görüntüler oluşturuldu ve anevrizma varlığına yönelik değerlendirme yapıldı. ANALİZ ve BULGULAR: Bu çalışmaya Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyolojisi kliniğinde izlenen biküspid aort kapak ve/veya aort koarktasyonu olan 59 hasta alındı. Ekokardiyografik incelemeleri yapılmış olmasına karşın beyin MRA yaptırmaktan sonradan vazgeçen 4 hasta (3 BKA, 1 BKA+AK) çalışma dışı bırakıldı. 38 erkek, 17 kız çocuk olmak üzere 55 hastada incelemeler tamamlanabildi. Hastaların yaşları 78 ay ile 228 ay arasında değişmekteydi (148,8±42,4 ay). Hastaların tanı alma yaşları 0 ile 192 ay (83,5±63,1 ay), izlem süreleri 0 ile 203 ay (65,9±60,3 ay) arasında idi. 49 hastada biküspid aort kapağı, 10 hastada aort koarktasyonu saptandı. Aort koarktasyonlu hastaların 4 ü izole aort koarktasyonu olup 6 hastada birlikte biküspid aort kapağı vardı. 9 hastada eşlik eden başka kardiyovasküler anomali belirlendi. Bunların dağılımı; 4 hastada ventriküler septal defekt (2 si ameliyat olmuş), 3 hastada kapatılmış patent duktus arteriyosus, 1 hastada discrete subaortik membran ve 1 hastada noncompaction tipinde kardiyomiyopati şeklindeydi. Hastaların vücut ağırlıkları 19 ile 85 kg arasında (45,1±16,2 kg), boyları 114 ile 180 cm arasında olup vücut yüzey alanları ortalaması 1,36±0,31 m 2 olarak belirlendi. Hastaların aile öyküleri incelendiğinde 10 hastanın ailesinde doğuştan kalp hastalığı, 1 hastanın ailesinnde aort anevrizması, 5 hastanın ailesinde intrakranial anevrizma ve 7 hastanın ailesinde intrakranial kanama öyküsü olduğu öğrenildi. Altı hastada hafif düzeyde kan basıncı yüksekliği belirlendi. Bu hastaların 3 ünde aort koarktasyonu vardı. Bir hastada önemli düzeyde, 3 hastada orta düzeyde, 12 hastada hafif derecede aort kapak darlığı vardı. Yedi hastada orta-ileri düzeyde, 38 hastada hafif düzeyde aort kapak yetersizliği belirlendi. 10 hastada aort kapak yetersizliği belirlenmedi. Aort kapak darlıklı hastaların biri hariç hepsinde birlikte aort kapak yetersizliği gözlendi. 15 hastada cerrahi veya transkateter girişimsel tedavi (koarktasyon için balon anjiyoplasti, aortik balon valvuloplasti) uygulanmıştı. Biküspid aort kapağı olan 49 hastanın 29 unda kapak morfolojisi SS tipinde, 20 sinde SN tipinde idi. 31 hastada çıkan aortada genişleme belirlendi. Çıkan aorta genişlemesi olan hastaların yalnızca 2 sinde izole aort koarktasyonu vardı, diğer tüm hastalarda biküspid aort kapağı vardı. Biküspid aort kapağı SS morfolojisinde olan 29 hastanın 14 ünde (% 48,2), SN morfolojisindeki 20 hastanın 15 inde (% 75) çıkan aorta genişlemesi belirlendi. Çıkan aorta genişlemesi olan biküspid aort kapaklı hastaların 1 inde sinüs Valsalva düzeyinde, 3 ünde sinotübüler birleşkede de genişleme vardı.
Hastaların hiçbirinde manyetik rezonans beyin anjiyografisi ile intrakranial anevrizma belirlenmedi. SONUÇ ve ÖNERİLER: Genel popülasyonda intrakranial anevrizma sıklığı, postmortem ve anjiyografik çalışmalarda % 0.4-6, beyin MRA çalışmalarında % 0.1-1.8 oranlarında rapor edilmiştir. Çocuklarda intrakranial anevrizma nadir olup genel popülasyondaki intrakranial anevrizmaların % 0.6-4.6 sını oluşturur (14). İntrakranial anevrizmaların aort koarktasyonlu hastalarda sık görüldüğü bilinmektedir. Eski çalışmalarda %50 lere varan sıklık bildirilmiştir. Ancak bu çalışmalarda tedavi edilmemiş koarktasyonlu hastaların oranı yüksektir (1,15). Çoğunluğu tedavi edilen koarktasyonlu hastaları içeren daha yeni yapılan beyin MRA çalışmalarında % 10-11 gibi bir sıklık gösterilmiştir (4,15,16). Bu oran intrakranial anevrizmaların genel popülasyon ortalamalarından 5 kat daha yüksektir. Bu çalışmalar erişkin yaş grubunda yapılan çalışmalar olup çocukluk çağını içeren bir tarama çalışması yoktur. Aort koarktasyonlu hastaların bir kısmında koarktasyon tanısının ne yazık ki intrakranial anevrizma rüptürü sonrası konulduğu görülmektedir (2,3,5). 2002 yılında yayımlanan bir derlemede intrakranial anevrizma rüptürü sonrası aort koarktasyonu tanısı alan 40 hastanın 23 ünün 18 yaşından küçük, yani çocukluk yaş grubunda olduğu görülmektedir (5). Aort koarktasyonlu hastalarda intrakranial anevrizma gelişmesi ile ilgili 2 temel teori vardır. Birincisi, ortak kalıtımsal bir patogenetik etkenin iki olaydan da sorumlu olduğudur. Diğer teori ise kontrol edil(e)meyen hipertansiyonun ana etken olduğu yönündedir (15,16). Az önce sözünü ettiğimiz çalışmada intrakranial anevrizma rüptürü olan aort koarktasyonlu hastaların yarısından çoğunun çocukluk yaş grubunda olması ortak kalıtımsal bir patogenezin rolünü düşündürebilir (5). Biküspid aort kapaklı hastalarda % 50 ye varan oranlarda kapak dışı bulgular tanımlanmıştır. En sık karşılaşılan patoloji çıkan torasik aorta genişlemesi/anevrizmasıdır. Son çalışmalarda aortadaki genişlemenin hemodinamik etkenlerden çok aortadaki intrinsik patolojiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Gerçekten de aortanın patolojik incelemelerinde azalmış fibrillin, elastin fragmantasyonu ve apoptozis gösterilmiştir. Bu bulgular biküspid aort kapak yapısının ve aorta genişlemesinin ortak bir genetik defekt sonucu geliştiğini düşündürmektedir (7). Bunun yanısıra biküspid aort kapağının diğer vasküler anomalilerle de birlikteliği iyi bilinmektedir. Bunlardan en sık görüleni aort koarktasyonu olup, koarktasyonlu hastaların % 50-75 inde biküspid aort kapağı vardır (1,7). Sonuç olarak biküspid aort kapağının yalnızca bir valvülopati değil valvülovaskülopati olarak değerlendirilmesi görüşü ileri sürülmektedir. Biküspid aort kapağı patogenezi ile ilgili son yıllardaki teoriler hücre migrasyonu, sinyal yolakları ve genetik yatkınlık üzerinedir. Örneğin nöral krest migrasyonunun aort kapak gelişiminde önemli olduğu ve buradaki sorunların biküspid kapak oluşumunda rolü olduğu olası bir açıklama olarak dikkat çekmektedir. Biküspid aort kapaklı hastalarda eşlik edebilen aortik, servikosefalik ve intrakranial anevrizmalar nöral krest kaynaklı anomaliler olması bu açıklamayı desteklemektedir (7,9,10). Sonuç olarak biküspid aort kapaklı ve aort koarktasyonlu hastalarda intrkranial anevrizma oluşumuna yol açabilecek ortak bir patogenetik etken olabilir. Bu sebeple biküspid aort kapaklı hastalarda yapılan yakın tarihli bir beyin MRA taramasında hemen hemen aort koarktasyonlu hastalara benzer oranlarda (6/61 hasta, % 9,8) intrakranial anevrizma saptanmıştır (8). İntrakranial anevrizma saptanan 6 hastanın 5 inde çıkan aorta genişlemesinin olması bir vaskülopatiyi destekler niteliktedir. Bu makalenin
yayımlanmasından sonra Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail deki iki merkezden erişkinlerde yapılan iki ayrı retrospektif çalışmada intrakranial anevrizma tanısı ile izlenen hastalarda biküspid aort kapağı sıklığının genel popülasyondan farklı olmadığı gösterilmiştir (17,18). Bu çalışmaların birinde biküspid aort kapağı sıklığı artmamasına karşın aort anevrizması sıklığı genel popülasyondan fazla bulunmuştur (18). Bu iki çalışmanın kısıtlılığı; retrospektif olmaları ve yalnızca yeterli bir ekokardiyografik incelemesi olan hastaları çalışma kapsamına almalarıdır. Bizim çalışmamızda yaş ortalaması 12,5±3,5 yıl (ortanca: 12 yıl) olan 49 biküspid aort kapaklı (4 ü aort koarktasyonu ile birlikte) ve 6 izole aort koarktasyonlu olmak üzere 55 hastanın hiçbirinde beyin MRA incelemesi ile intrakranial anevrizma gösterilememiştir. İntrakranial anevrizmaların daha sık eşlik ettiği bildirilen çıkan aorta genişlemesi oranı bizim hasta grubumuzda yüksek (biküspid aort kapaklı hastalarımızın % 59 u (29/49 hasta), tüm hastaların % 56 sı (31/55 hasta)) olmasına karşın hiç intrakranial anevrizma saptanmamış olması bu hasta grubunda (çıkan aorta genişlemesi olsun ya da olmasın) çocukluk çağında intrakranial anevrizma taraması yapılmasının gerekli olmadığını düşündürmüştür. Her ne kadar intrakranial anevrizma oluşumu için ortak patogenetik bir zemin bulunsa da çocukluk çağında anevrizma görülmüyor olması anevrizma gelişiminin yaş artışıyla belirginleştiğinin göstergesi olabilir. Sıklığın artışında yaşın ilerlemesiyle birlikte maruziyetin arttığı hipertansiyon, sigara kullanımı, lipid metabolizması değişiklikleri gibi etkenler sorumlu olabilir. KISITLILIKLAR: Bu çalışmada hasta sayısının, özellikle aort koarktasyonlu hasta sayısının az olması bir kısıtlılık olabilir. Beyin MRA her ne kadar duyarlılığı yüksek bir yöntem olsa da 2 mm ve altındaki küçük anevrizmalar bu yöntemle gösterilememiş olabilir. Çalışmamızın sonucunda biküspid aort kapaklı ve/veya aort koarktasyonlu hastalarda çocukluk çağında intrakranial anevrizma taramasının gerekli olmadığı kanısına varılmıştır. Geleceğe İlişkin Öngörülen Katkılar: Çalışmamızın sonucunda biküspid aort kapaklı ve/veya aort koarktasyonlu hastalarda çocukluk çağında intrakranial anevrizma taramasının gerekli olmadığı kanısına varılmıştır. Sağlanan Altyapı Olanakları ile Varsa Gerçekleştirilen Projeler: Altyapı projesi değil Sağlanan Altyapı Olanaklarının Varsa Bilim/Hizmet ve Eğitim Alanlarındaki Katkıları: Altyapı projesi değil
KAYNAKLAR: 1. Beekman RH. Coarctation of the aorta. In: Allen H, Driscoll DJ, Shaddy RE, Teltes TF, eds. Moss abd Adams Heart Disease in Infants, Children and Adolescents. 7th ed. Philadelphia: Lippincott Williams&Wilkins, 2008: 987-1005 2. Hüdaoğlu O, Kurul S, Çakmakçı H, Men S, Yiş U, Dirik E. Aorta coarctation presenting with intracranial aneurysm rupture. J Pediatr and Child Health. 2006;42:477-479 3. Harikrishnan S, Stigimon J, Tharakan JM. Intracranial aneurysm, coronary aneurysm and descending aortic coarctation-unreported association. Int J Cardiol 2005;99:329-330 4. Connolly HM, Huston J, Brown RD, et al. Intracranial aneurysm in patients with coarctation of the aorta: A prospective magnetic resonans angiographic study of 100 patients. Mayo Clin Proc 2003;78:1491-1499 5. Mercado R, Lopez S, Cantu C et al. Intracranial aneurysm associated with unsuspected aortic coarctation. Report of three cases and review of the literature. J Neurosurg 2002;97:1221-1225 6. Tutar E, Ekici F, Atalay S, Naçar N. The prevalence of bicuspid aortic valve in newborns by echocardiographic screening. Am Heart J 2005;150:513-515 7. Siu SC, Silversides CK. Bicuspid aortic valve disease. J Am Coll Cardiol. 2010;55:2789-2800 8. Schievink WI, Raissi SS, Maya MM, Velebir A. Screening for intracranial aneurysm in patients with bicuspid aortic valve. Neurology. 2010;74:1430-1433 9. Fernandez B, Duran AC, Fernandez-Gallego T et al. Bicuspid aortic valves with different special orientations of the leaflets are distinct etiological entities. J Am Coll Cardiol 2009;54:2312-2318 10. Phillips HM, Mahendran P, Singh E et al. Neural crest cells are required for correct positioning of the developing outflow cushions and pattern the arterial valve leaflets. Cardiovascular Res.2013;99:452-460 11. Haycock GB, Schwartz GJ, Wisotsky DH. Geometric method for measuring body surface area: a height-weigth formula validated in infants, children and adults. J Pediatr. 1978;93:62-66 12. Tümer N, Yalçınkaya F, İnce E et al. Blood pressure nomograms for children and adolescents in Turkey. Pediatr Nephrol 1999;13:438-443 13. Gautier M, Detaint D, Fermanian C et al. Nomograms for aortic root diameters in children using two-dimensional echocardiography. Am J Cardiol. 2010;105:888-894 14. Alawi A, Edgell RC, Elbabaa S et al. Treatment of cerebral aneurysm in children: analysis of the Kid s Inpatient Database. J Neurosurg Pediatrics 2014; 14:23 30 15. Curtis SL, Bradley M, Wilde P et al. Results of screening for intracranial aneurysm in patients with coarctation of the aorta. Am J Neururadiol. 2012;33:1182-1186 16. Cook SC, Hickey J, Maul TM et al. Assessment of the cerebral circulation in adults with coarctation of the aorta. Congenit Heart Dis. 2013;8:289-295 17. Shaulov A, Leibowitz D, Rott D. Prevalence of bicuspid aortic valve in patients with subarachnoid hemorrhage related to an intracerebral aneurysm. Int J Cardiol 2012;157:142-143 18. Goyal MS, Gottumukkala R, Bhalla S et al. Bicuspid aortic valves and thoracic aortic aneurysm in patients with intracranial aneurysm. Neurology. 2015;84:46-49