Çimento Sektörünün Ekolojik Sürdürülebilirliği ve Eren Holding Çalışmaları Türkiye de nüfus artışına paralel ilerleyen konut ihtiyacı, devam eden kamu projeleri, altyapı çalışmaları ve artan sanayileşme talebi sebeplerinden dolayı ülkenin inşaat sektörünün mevcut ekonomik gelişim içerisinde ki yeri oldukça büyüktür. Doğal olarak inşaat sektörüne direk bağlı olan çimento sektörünün de ülke milli gelir ve genel istihdam düzeyine etkisi çok fazladır. Bu durumda Türkiye gayrisafi hasılasının %0,3 üne denk gelen büyüklükte bir sektörün sürdürülebilir olması için enerji ve çevre konularında bazı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Dünyadaki antropojenik CO2 emisyonlarının %5 inden sorumlu olan çimento sektörü zamanla katılaşan çevre politikaları ve artan çevre bilinci sebebiyle, CO2 emisyonlarının kontrolü ve azaltılması konusunda harekete geçilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda sektörün sürdürülebilirliğinin arttırılması için alternatif malzemelerin ( uçucu kül, yüksek fırın cürufu ) kullanımına ilişkin çalışmaların sonuçlandırılıp uygulama aşamasına geçmesi oldukça önemlidir. Çimento Üretim Prosesi Analizi : Aşağıda Cem-1 tip çimentonun beşikten-kapıya üretim proses ve kapsamını görebileceğiniz harita yer almaktadır:
Tablo 1. Çimento üretim sistemi, girdi ve çıktıları ( Gursel P., Meral Ç. 2012) Bu haritada çimento üretimini oluşturan belli başlar süreçler tanımlanmış ve her bir süreç sırasında kullanılan kaynaklar ve açığa çıkan CO2 emisyonu gösterilmiştir. Görüldüğü gibi her aşamada CO2 emisyonu ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte dikkat çeken nokta fırın içerisinde yaklaşık 900 C de gerçekleşen kireçtaşının kalsinasyonudur ve sonucunda yüksek miktarda CO2 meydana çıkmaktadır. Türkiye çimento üretiminde ortalama ana girdiler : Çıkan CO2 emisyonları :
Tablo 2. Türkiye çimento üretimi proses bazında CO2 emisyonları. ( Gursel P., Meral Ç. 2012) Bu verilere göre bir ton CEM-1 tipi üretimi sonrasında 1,165 kg CO2 açığa çıkmaktadır ve toplam emisyonun yaklaşık %94 ü klinkerin pişirilmesi ve kalsinasyon kaynaklıdır. Çimento fabrikalarının modernleştirilmesi ve daha verimli hale getirilmesi emisyonları önemli miktarda azalmakta ve Türkiye çimento sektörü bu konuda üzerine düşeni yapmaktadır. Fakat bu modernizasyonlara rağmen kalsinasyon esnasında açığa çıkan CO2 miktarı değişmemektedir. Buna farklı bir pencereden bakıldığında puzolanik özelliği olan doğal veya yapay mineral katkılar kullanılarak çimento üretimi yapıldığında klinker üretimi azalmakta ve dolayısıyla modernizasyonla düşürülemeyen fırın çıktısı olan CO2 emisyonu düşmektedir. Bunun yanında enerji tasarrufu sağlamakta ve doğal ham madde kullanımı düşmektedir. Belli başlı mineral katkı malzemelerine örnek olarak demir üretim işleminin yan ürünü olan granüle yüksek fırın cürufu ve kömürün yanmasından ortaya çıkan uçucu küller gösterilebilir. Türkiye deki uçucu küller ile ilgili yapılan deneysel bir çalışmada, uçucu küllerin öğütme işlemi yapılmadan doğrudan çimento üretiminde veya üretim sonrası ikame metodu ile çimentonun bir bölümü yerine kullanılabileceğini göstermektedir.( Aruntaş,2006) Uçucu kül yanma sonucu ortaya çıkan gazlardan elektrostatik yöntemlerle filtre edilen mikron büyüklüğündeki granüler malzemelerdir. Türkiye deki termik santrallerde kullanılan kömürlerin kül oranı oldukça fazladır ( %17-%46) ve bu oran yılda yaklaşık olarak 13 milyon ton uçucu küle tekabül etmektedir. Elimizde bu kadar fazla miktarda bulunan bir malzemenin çimento üretimine implemente edilmesi sonucunda ortaya çıkan çevresel etki değişimini bu aşağıdaki tablolarda CO2 emisyonları üzerinden görebiliriz :
Tablo 3. Katkı oranlarına göre CO2 emisyonları Verisel grafikler Sn Meral, P. Ve Gürsel Ç. nin 2012 de yaptıkları çalışmalardan alınmıştır. Bu sonuçlar göstermektedir ki teknolojik iyileştirmelerin yanı sıra, çimento sanayinde alternatif malzemelerin kullanılması gerek Türkiye genelinde gerekse küresel olarak CO2 emisyonlarını azaltmaktadır. Ayrıca katkılı çimento üretiminin ne üretim işlemi emisyonlarına, ne çevreye, ne de nihai ürünün kalitesine olumsuz bir etkisi yoktur. Alternatif hammadde kullanımının madencilik ihtiyacını azaltması ve bu tür faaliyetlerin çevresel izlerini de iyileştirmesi gibi yan faydaları da görülmektedir. Eren Holding in çimento endüstrisinin ekolojik sürdürülebilirliğine katkısı : Eren Holding in Zonguldak daki Termik Santrallinin yan ürünleri olan kül, alçı ve yatak altı külünün çimento üretimine sokulması ile CO2 emisyonunun değişimi aşağıdaki gibi açıklayabiliriz.
Tablo 3 de görüldüğü üzere CEM-1 çimento ile %30 uçucu kül katkılı çimentonun emisyon farkı 350 kg CO2/ ton.çimento dur. Termik santral çıktısı olan 320.000 ton uçucu kül ile yaklaşık 1 milyon ton %30 uçucu kül katkılı çimento üretimi sonrası doğaya yıllık bazda 350.000 ton daha az CO2 salınmış olacaktır. Tüm Türkiye nin uçucu kül kapasitesinin çimento üretimine sokulmasıyla da ülke genelinde ki CO emisyonu yıllık olarak yaklaşık 13 milyon ton azalacaktır. Zonguldak Eren Enerji terminalinden çıkmakta olan yıllık 120.000 ton alçının da bu dönüşüme eklenmesiyle bu değerlere ek olarak CO2 emisyonu 2.640 ton/ yıl daha düşecektir. Ayrıca termik santralin bir diğer çıktısı olan yatakaltı külünü değerlendirme çalışmalarımız sonucunda, bu yan ürünü Bims Blok üretiminde kullanmayı amaçlıyoruz. Üretilecek bloklarda %20 olan çimento kullanımını yatakaltı külünün prosese sokulmasıyla %10 seviyelerine indirmeyi amaçlıyoruz. Bunun sonucunda yıllık kullanılacak çimento miktarının 20.000 tondan 10.000 tona düşürülmesi ve bunun sonucunda da 11.650 ton CO2 gazının doğaya salınmasının engellenmesi planlanmaktadır. Eldeki kaynaklarla, hem çevreye hem de üretimimize değer katmak için yapılan çalışmaların tüm ülkemize yayılması umuduyla, Daha temiz bir dünya için temiz üretim. K.Kandemir, Msc Eng, PMP 04.01.2015