= ~ =:.::: HI =!~. :..: _:: =..: _



Benzer belgeler
Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

ÇOCUK GELİŞİMİ ALANI GENEL BİLGİLER

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Türkiye de Erken Çocukluk Eğitimi. Temel Eği)m Genel Müdürlüğü. Funda KOCABIYIK Genel Müdür

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN PISA 2012 SONUÇLARI:YARATICI PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ BAŞLIKLI OECD RAPORUNUN TÜRKİYE LANSMANI

ERDEK KIZ TEKNİK VE MESLEK LİSESİ ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI TANITIM KILAVUZU

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

ET VE BALIK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMETİÇİ EĞİTİM YÖNERGESİ

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

BARTIN ÜNİVERSİTESİ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN GENEL YAPISI

DEBİP DENİZLİ EĞİTİMİNDE BAŞARIYI İZLEME VE GELİŞTİRME PROJESİ

2023 e Doğru Kentsel Dönüşüm, Ulusal Çevre Politikaları ve Sektörden Beklentiler. 23 Ocak 2015, İstanbul. Sayın Bakanım,

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

Dünya nüfusunun 1.2 milyarını adolesanlar oluşturmaktadır (dünya tarihindeki en yüksek rakam..) Bu nüfusun %85 i gelişmekte olan ülkelerde.

Tohum Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı. Sayın Milletvekili, konusunda kamuoyunda bilinç oluşturmaya gayret etmekteyiz.

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema Bilim Dalı Doktora Programı:

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

STRATEJİK PLAN

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

ERZURUM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KARİYER PLANLAMA, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

İNSAN HAYATINI ŞEKİLLENDİRMEK: OKULÖNCESİ EĞİTİM

Sosyal Medya ve Çocuk Alanında Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar Dr. Olgun GÜNDÜZ

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Ülkemizdeki Güzel Sanatlar Fakültelerindeki Sanat Eğitimi ve

EYLEM PLANI ÖNCELİK 1 TOPLUMDA HAYAT BOYU ÖĞRENME KÜLTÜRÜ VE FARKINDALIĞININ OLUŞTURULMASI. Sorumlu İşbirliği Yapılacak Kurum/lar ve Kuruluş/lar

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

Mutlu ve Başarılı Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM. GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:


ACİL YARDIM VE AFET YÖNETİMİ

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

AÇEV AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

GELECEGIN MUCITLERI ROBOT YAPMAYI ÖGRENIYOR

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇOCUKLARA EŞİT FIRSAT: ANNE ÇOCUK EĞİTİM PROGRAMI

Yaygın Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü TÜRKİYE DE YAYGIN EĞİTİM

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ

Sayı: 2000/01 FAALİYET TEKNİK RAPORU

TÜRKİYE ENERJİ STRATEJİLERİ & POLİTİKALARI ARAŞTIRMA MERKEZİ İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK ENERJİ VE TASARRUF KONULU EĞİTİM PROGRAMI

I. GİRİŞ II. UZAK HEDEFLER. Üçüncü sınıf ders programının hedefleri:

EDİTÖRDEN. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olan ergenlik, insan hayatının en

OSMANCIK KAYMAKMLIĞI NENAHTUN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ AİLEM OKULDA PROJESİ

final in başarı geleneği final temel liseleri ile sürüyor...

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

9. Değerler Eğitimi faaliyetleri çerçevesinde yapılan geziler ( Şehitlikler, Anıtkabir, Çanakkale, Müzeler, Tarihi-Kültürel-Geleneksel Değerlerimizi

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları. Bilgilendirme Toplantıları

18- EĞİTİM, ÖĞRETİM VE GENÇLİK

İNSANİ DEĞERLER HAREKETİ

2013 YILI Faaliyet Raporu

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Giresun Eğitimde İyi Örnekler Çalıştayı 2015

Erken çocukluk eğitim dalı; okul öncesi eğitim programı hazırlama, öz bakım becerileri, yetersizlik türleri ve kaynaştırma, oyunu gelişim alanları ve

TANITIM DOSYASI. 1. Bölüm: Dahi Merkezi nin Tarihçesi. 3. Bölüm: Franchise Şartları. 4. Bölüm: Franchisee ye Verilen Hizmetler

Çocuğun gelişimde en önemli kaynak ailedir.çocugun kalıtımla getirdiği özelliklerin ne kadar gelişeceği, nasıl biçimleneceği ve daha sonraki yılları

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Günümüzde, küreselleşme ve teknolojik gelişmeler, hızla gelişen ülkemizde nitelikli iş gücüne olan ihtiyacın her geçen gün artmasına neden olmuştur.

EĞİTİM FAKÜLTESİ İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

5 milyon kişi online ticarete 31 milyar lira harcıyor

Kadına şiddetin farklı bir boyutunu sizlere anlatacağım,

ÇORLU MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI PROGRAMI FAALİYET RAPORU

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

* Kuruluşunuzun Adı. 1) STK ya İLİŞKİN BİLGİLER 2) 1. BAĞLANTI KİŞİSİNE İLİŞKİN BİLGİLER. Page 1

Vatandaşlık Eğitimi Merkezi (CCE) Varşova, 22 Ekim 2013

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

Teşekkür. Futbol yolculuklarında başkalarının birşeyler öğrenmesine sebep olan aşağıda adını yazdığım oyunculara teşekkürlerimi sunarım:

Türkiye deki yenilikçi okulları belirlemek, buluşturmak ve desteklemek için yeni bir program...

I. GİRİŞ II. UZAK HEDEFLER

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Devlet okullarında İngilizce eğitiminde sorunlar British Council-TEPAV İhtiyaç Analizi Çalışması Sonuçları

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ BİYOSİSTEM MÜHENDİSLİĞİ PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİ ANKET FORMU. Aralık,2013

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU YURT DIŞI YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ULUSLARARASI İLİŞKİLER OFİSİ KURULUŞ VE FAALİYET YÖNERGESİ

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği YÖNERGESİ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Sponsor Ol Rengini Seç Kendini Göster

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

Transkript:

~ _ ~.. _.. i _--..,,..' _ -_,...r........... ~ ~... _... _.....ı 1 ' 1. L..J _... - --.... - -. 1., -.- - -... - 1., _ ~ _... ii _...... " i.. -_ ı.. -. -_... i i,... i.' -.... _._.... _1.1 -...... _. _ 1 1- _.,. --. _.. r --. _. _.tl _... 1... -. _ - -.. a...._ _... _ _.. ~ -..-. L_.ı.,_'-.... ~, L ~ = ~ =:.::: HI =!~. :..: _:: =..: _ ~ =:,:. ': ~L :": = W., _,.. w. 1 1. 1 - _.1, i -,.-. - - _.. - --.. -.. --' '.1

istanbul TicARET ODAsı YAYıN NO: 1995-12 OKUL ONCESI....". EGITIM KURUMLARıNıN NITELIKLERI SQRUNLARI VE ÇOZUM ONEfllLERI PANELI (18 Kasım 1994) istanbul

"Sağlıklı Çocuklar... Sağlıklı Türkiye" "Bir zamanlar yüzbinlerin ölümüne yol açan çiçek hastalığı gibi, çocukfelcinin de tarihe gömülmesine yardımcı olalım". "Ulusal Aşı Gürıleri uygulamasına katkıda bulunalım. tt

içindekiler Sayfa No ÖNSÖZ SUNUŞ KONUşMASı Atalay Şahinoğlu... 7 AÇIŞ KONUŞMALARı Mehmet Gündüz... 10 Önay Alpago... 13 PANEL ProLDr. Haluk Yavuzer... 17 Prof.Dr. Ayla Oktay... 20 Mustafa Bülbül... 25 Hüseyin Atılgan... 33 Şima Sunder... 38 Ozgör Demiral... 42

ÖNSÖZ Eğitimin insan yaşamı ve toplumsal gelişme açısından taşıdığı önem hepimizce bilinmektedir. Son yıllarda ekonomik ve sosyal yapı değişikliklerine paralelolarak okul öncesi eğitim çağdaş toplum olmanın bir gereği olarak eğitim sistemimiz içindeki yerini almıştır. çocuğun gelecekteki yaşamını etkileyecek bu dönemde, sosyal yapısını geliştirecek temel eğitimin verilmesinde ailenin yanında okul öncesi eğitim kurumlarına da ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde oldukça yeni olan bu eğitim kurumlarının kamuoyuna tanıtılması, sorunlarının tartışılması amacıyla Odamızca 18 Kasım 1994 tarihinde "Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının Nitelikleri, Sorunları ve Çözüm Önerileri" konulu bir Panel düzenlenmiştir. Panelde yapılan konuşmaların ve tartışmaların yeraldığı yayınımızın ilgililere yararlı olmasını diler, panelin gerçekleştirilmesinde emeği geçen Etüt ve Araştırma Şubemize ve elemanımız F. Arzu Aydın'a teşekkür ederim. Genel Sekreter Prof. Or. ismail Özaslan

istanbul TiCARI?T 0PASI YÖNETiM KURULU BAŞKANı ATALAY ŞAHINOGLU'NUN SUNUŞ KONUŞ'MASI Sayın bakanım, saygıdeğer misafirler ve basınımızın değerli temsilcileri. insan hayatında eğitim öğretimin yeri ve toplumsal kalkınmanın, çağdaş gelişmelere ayak uydurabilmenin ancak iyi bir eğitimle mümkün olabildiği hepimizce bilinmektedir. Çağdaş gelişmelere paralelolarak ülkemizde de eğitim süreleri uzamış ve eğitime başlama yaşı daha erken yaşlara kaydırılmıştır. Geçmiş yıllarda eğitim sistemimiz içinde örgün eğitimin ilk basamağında ilköğretim yer almakta iken gelişen ekonomik ve sosyal yapının bir sonucu ve çağdaş toplum olmanın bir gereği olarak okul öncesi eğitim de eğitim sistemimizdeki yerini alarak örgün eğitimin ilk basamağını oluşturur hale gelmiştir. Odamızca, bugüne kadar ekonomik ve sosyal alanda gerçekleştirilen pek çok çalışma yanında bir çok da seminer, panel veya konferans gerçekleştiriimiş olup ele alınan konular arasında eğitim ve öğretim her zaman ayrı bir yer tutmuştur. Okul öncesi eğitim ise ilk kez bu panel ile ele alınmıştır. Amacımız okul öncesi eğitimin önemini vurgulamak ve bu yönde kamuoyunun dikkatini çekmektir. Bundan böyle elimizden geldiğince bu konuya ça Iışmalarımızda yer'vermek amacımızdır. Geleceğimizin tek güvencesi olan çocuklarımız aynı zamanda ailelerimizin en değerli varlıklarıdır. Hepimiz olanaklarımız çerçevesinde onlara herşeyin en iyisini ve en güzelini vermek isteriz. Çocuklarımıza iyi bir eğitim olanağı sağlamak ise temel amaçlarımızdan biridir. Değerli konuklar, Sizlerin de bildiği gibi çocuğun gelişiminde en hassas dönem 0-6 yaş dönemidir. Uzmanlar çocuğun zeka gelişiminin %70'inin 7 yaşına kadar tamamlandığını ifade etmektedir. Yine, bu dönem, çocuğun gelecekteki yaşamını etkileyecek olması dolasıyla da önemlidir. Çocuğun, öğrenme, fiziksel ihtiyaçlarını karşılama yeteneği ve güven duygusu kazanması yanında yaşıtlarıyla biraraya gelerek grup içinde sosyal yapısının gelişmesi ve ilkokula hazırlanması bu dönemde gerçekleşmektedir. insan hayatının bu en önemli döneminin ziyan edilmemesi gerektiği kanısındayım. Kuşkusuz, çocuğun eğitiminde aile öncelikli sorumluluğa sahiptir. Ancak, günümüz koşullarında aile tek başına yeterli olamamakta bu eksikliği okul öncesi eğitim kurumlarındaki değerli uzman öğretmenlerimiz karşılamaktadır.

Ülkemizde son yıllarda gelişme olanağı bulan okul öncesi eğitim, dolayısıyla bu tür kurumların artış göstermesinde ekonomik ve sosyal koşullardaki değişimin bir sonucu olarak kadınlarımızın çalışma hayatına atılmasının da büyük rolü olduğu gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Gerçekten istatistiklere baktığı mrzda, 1970'Ierde 0/010 civarı nda olan iktisaden faal kadınların nüfusumuza oranının 1990'11 yıllara gelindiğinde o/025'lere ulaştığı görülmektedir. Kanımca, bu gelişme bağımlılık oranını açısından oldukça önemli bir gelişmedir. azaltması ve ekonomik verimlilik Eğitim sistemimizde okul öncesi eğitim hizmetlerini planlı ve sistematik bir yap'ıya kavuşturmak amacıyla 12.5.1992 tarih ve 3797 sayılı Kanunla OkulOncesi Eğitim Genel Müdürlüğünü bünyesine kazandıran Milli Eğitim Bakanlığımıza teşekkür etmek gerekmektedir. Bakanlık verilerinden, 1993-1994 öğretim yılında 6067 anaokulu, anasınıfı ve uygulama sınıfı mevcut olup toplam 175.200 çocuğa eğitim verilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Bakanlığımızın bu yöndeki çalışmalarına ek olarak özel sektörde eğitim alanında hizmet veren firmalarımızın sayısındaki artış ve konuya gösterdikleri ilgi de sevindiricidir. Eğitim sistemi, sürekli tartışma konusu olan Türkiye açısından okul öncesi eğitim alanındaki gelişmeler azımsanmamalıdır. Ancak bu yapılanları yeterli gördüğümüz anlamına gelmeyeceği gibi daha büyük hedeflerin amaç Ianmasını da engellememelidir. Bu hedefler tüm eğitim sistemi için belirlenmeli, eğitim kurumları arasında her aşamada koordinasyon sağlanmalıdır. Bilgi çağına en mükemmel şekilde hazırlanma çabasında olan ülkeler arasındaki yarışın dışında kalmasını istemediğimiz ülkemizin iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyacı vardır. Bunun da yolu, elbette, iyi bir eğitimden geçmektedir. Nasıl temeli sağlam olan bir bina asırlarca ayakta kalabilirse ilk eğitimini en iyi şekilde alan çocuk iyi yetişmiş insan gücünün kaynağıdır. iyi yetişmiş insan gücü ise bir ülkenin en büyük servetidir. Saygıdeğer konuklar, Genel bütçeden ayırdığımız ve son yıllarda 0/011 'e ulaşan pay ile oluşan eldeki yetersiz olanaklarla eğitim sistemimizi ve dolayısıyla okul öncesi eğitimi sistematik bir yapıya kavuşturma ve geliştirme konusundaki çalışmalarından dolayı Milli Eğitim Bakanlığına bir kez daha teşekkürlerimi sunarken, okul öncesi eğitimin bir sektör olarak ortaya çıkmasını sağlayan özel sektörümüzün katkılarını da takdir etmemiz gerektiğine işaret etmek istiyorum. Bu konuda tüm kurum ve kuruluşların katkı/arına da her zaman ihtiyaç

olduğunu, devletin finansman gücünün istenilenleri gerçekleştirmeye yetmediğini belirtmeliyim. Devlet-aile-özel sektör işbirliği ile gelişeceği ne inandığımız okul öncesi eğitim olanaklarımızın artmasına yönelik güzel ve değerli çalışmaların her zaman destekçisi olduğumuzu belirtir; Sayın Bakanımıza, değerli öğretmen Ierimize, dinleyici olarak iştirak eden konuklarımıza, panelist olarak katılan konunun uzmanlarına ve değerli basın mensuplarına toplumsal eğitim düzeyinin gelişmesi açısından faydalı olacağına inandığımız panelimize katkılarından ötürü bir kez daha teşekkürlerimi sunarım.

Miııi EGiTiM BAKA~LlGI, M.9sTEŞAR VARDIMCısı SA VIN MEHMET GUNDUZ'UN AÇIŞ KONUŞMASı Sayın Bakanım, Değerli Konuklar, Eğitim bütün ülkelerin yakından ilgilendiği, ana konuların başında gelir. Türk Milli Eğitim sistemi içerisinde okul öncesi eğitim nedir? Ne yapılmıştır? Ne yapılacaktır? Soru başlıkları altında Bakanlığımızın yaptıklarını, görüşlerini arz etmeye çalışacağım. Halihazırdaki durumumuz, okul öncesi eğitimin bir kaç yıl öncesine kadar 3-6 yaş grubunu mu kapsadığı, 0-6 yaş grubunu mu kapsaması gerektiği tartışmaları yapılmıştır. Ama şu an 0-6 yaş grubunun okul öncesi eğitim dönemi olduğu kabul edilmiştir ve doğrusu da budur. Hatta, bebeğin doğmadan önce anne karnında iken dahi anne marifetiyle, annenin eğitimiyle çocuğa yansıyacak eğitimin anneye verilmesiyle çocuğun daha sağlıklı olması, bu okul öncesi eğitim içerisinde düşünülmektedir. Ülkemizde bugünkü değerle 11 milyon civarında 0-6 yaş grubu öğrenci bulunmaktadır. Bu oranın, 1B2 bini, okula devam etme şansına sahiptir, bu oran 0/06.4'tür. Dünyanın diğer ülkelerinde özellikle gelişmiş ülkelerde 0/070, BO'lere varan bu oran, Türk Cumhuriyetlerinde 0/046, Güney Amerika'da 0/036, Türkiye'de ise şu an 0/06.4'tür. Bu kesitte yapmamız gereken ve yapılması gereken çok şeyler olduğu ortadadır. Biraz önce Sayın Başkanımızın da ifade ettikleri gibi, son yıllarda, özellikle son 3 yıldır, genel bütçeden milli eğitime ayrılan pay en yüksek oranları bulmuştur. Ancak, bu oranın eğitime öğrenci başına yansıma miktarı nedir? Bugün dünya ülkeleri, yılda öğrenci başına ortalama 1500 dolar harcama yapmaktadırlar. Danimarka 1650 dolar, Amerika 960 dolar, Endonezya 300 dolar, Türkiye'nin en yüksek payı bütçeden almasına rağmen, öğrenci başına ayırdığı miktar BO dolardır. Ulkemizde hızlı nüfus artışı, göçler, eğitimde özellikle batı bölgelerindeki büyük şehirlerimizde Bakanlığımızı alt yapı eksikliği açısından baskı altına almaktadır. içinde bulunduğumuz şehir yılda 500 bin kişilik ortalama nüfus artışıyla %B'lerde, Antalya %1 O'larda, Ankara 0/04.5'larda nüfus artışı göstermektedir. Haliyle altyapı eksikliğini giderme ihtiyacı büyük boyutlarda karşımızdadır. Okul öncesi eğitim, dünyanın hiçbir yerinde zorunlu değildir. Ülkemizde de öyledir. Ama benden önceki konuşmacının da belirttiği gibi, kişilerin zihinsel, fiziksel ve ruhsal yönden en hızlı geliştiği ve bu çağda alınan davranış biçimlerinin yaşam boyu devam ettiği bir dönemdir. ihmal edilmemesi gerekir. Bu düşüncelerle, Bakanlığımız 92 yılında teşkilat yasasında yaptığı değişiklikle, daha önceleri ilköğretim Genel Müdürlüğü bünyesinde bir şube marifetiyle yürütülen bu işlemleri, genel müdürlük halinde teşkilatlanarak yürütmeye başlamıştır. Bu teşkilatlanmanın kısa sürede sonuçları da alınmıştır. Okul öncesi eğitim bugüne kadar kurumların, özel veya kamu, bankaların, kendine göre kendi anlayışına göre tayin ettiği eğitim görevlisinin, 10.

öğretmenin anlayışma göre eğitim veriyorlardı. Yani müfredat programları yoktu. 10 ayrı üniversite, Bakanlığımız ve UNICEF işbirliğiyle 0-6 yaş grubunu kapsayan 3 ana eğitim programı, kreş, ana sınıfı, ana okulu tamamlanmıştır ve şu günlerde İstanbul'daki matbaamızda baskı işlemleri tamamlanmaktadır. Bu gayret, eğitimin Anayasası olan Tevhidi Tedrisat Kanununun bize emrettiği, eğitimdeki birliğin sağlanması açısından önemli bir adımdır. Diğer kurumların da açmış olduğu okul öncesi eğitim kurumlarının programlarını veriyoruz, söz konusu yasa gereği denetimlerini de yapacağız ve bununla ilgili tüzük değişikliği, işlemdedir. Bu prosedür tamamlandığında orta öğretimin diğer kademelerinde olduğu gibi, nasıl ki Sağlık Bakanlığının Sağlık Lisesi, Milli Savunma Bakanlığının askeri liseleri, Bakanlığımızın denetimindedir, program açısından kontrol açısından, okul öncesi eğitim de bu birliğe en kısa zamanda kavuşacaktır. İkinci yapılan kendi bünyemizde atıl vaziyette duran bazı kapasiteler vardı. Bunlar kız meslek liselerimizin bünyesindeki bu alandaki öğretmenlerimizin istenilen düzeyde kullanılamadıklanydı, okul öncesi eğitimden faydalanamayan öğrencilerimize OÇEP dediğimiz proje ile bu imkanı hazırladık. Geçen yılın ilk ayındaki sonuç, 7 bin küsur öğrenciye ücretsiz olarak bu eğitim kurumlarından yararlanma imkanı sağlanmıştır. Okul öncesi eğitim kurumları, halihazırda toplumumuzun büyük kesiminde çalışan annenin çalıştığı dönemde çocuğunu emniyetle bırakabildiği bir koruma yeri olarak görülmektedir. Eğitim.kurumu olarak görülmemektedir. Bu büyük bir eğitim eksikliğidir. Özellikle annelerimize okul öncesi eğitimin kişinin, çocuklarının daha sonraki eğitim kademelerinde de ne kadar yararlı olduğu, bu dönemdeki eğitimin kişi üzerindeki etkilerinin neler olduğu açıklanarak, izah edilerek kendilerinin aydınlatılması gerekir. Özellikle annelerin çalışmadığı bölgeler, yani kırsal kesimde, okul öncesi eğitim hizmetlerinin çocuğa yansıyabilmesi için, UNICEF ile işbirliği içerisinde annenin eğitimi çalışmalarına iki senedir başladık. Pilot uygulamaları önümüzdeki yılda daha geniş kitlelere yayacağız. Bu nasıl oluyor? Anneleri halk eğitim merkezlerinde kursa alıyoruz. O yaşlardaki çocukların eğitiminde, annelerin nasıl davranmaları gerektiklerini, ne yapmaları gerektiklerini kendilerine anlatıyoruz. Ve böylece anneden de yararlanma imkanlarını arıyoruz. Okul öncesi eğitim kurumlarındaki talebin düşüklüğünün bir sebebi de bu kurumların belirli oranda paralı olmasıdır. Özeli de devletinki de böyledir. Bu para unsuru, birinci derecede caydırıcı olmaktadır. Devlet veya kurumlar, finanse ettikleri takdirde talep mutlaka artacaktır. Hal böyle olunca, bakanlık olarak birinci hedefimiz okul öncesi eğitim kurumlarındaki eğitimin öneminin toplumumuz tarafından kavranmasıdır. Bunun için broşürler hazırlandı, kırsal kesimlere ve herkese ulaşacak miktarda Unicef katkılarıyla gönderilmektedir. Arkadan bu konulardaki eğitimin bilimsel ve çağın gerekleri olan esas ve usullere uygun tatbikini sağlamaktır. Hatta ve hatta şunu da düşünüyoruz ve tartışmaya da açılacaktır. Acaba bu kurumlardan çocukların yatma,

uyuma dönemlerini çıkarmak suretiyle daha fazla kişi yararlandırabilir miyiz diye düşünüyoruz. Çünkü ideali sağlanamıyorsa, ideali sağlayacak yan çözümler gündeme gelmelidir. Bakanlığımız bunu Cumhuriyet dönemlerinde öğretmen yetiştirme sistemlerinde ortaya koymuştur ve şimdi öğretmen yetiştirme konusu üniversitelerde ve eğitimimizin her kademesinde en az lisans düzeyinde eğitim almış kişiler tarafından verilmek suretiyle o düzeye çıkarılmıştır. Okul öncesi eğitim kurumlarında da bu arayışımızın tatbik edilmesiyle ilgili düşüncelerimiz öğrenci sayısını artırmaya matuftur. Ben zamanınızı daha fazla almak istemiyorum. Panelist olarak katılan okul öncesi eğitim genel müdürümüz sunuşunda sizlere daha geniş bilgi vereceklerdir. Teşekkür ediyor saygılanmı sunuyorum.

DEVLET BAKANI SAYIN ÖNAY ALPAGO'NUN AÇIŞ KONUŞMASI Sayın Başkan, toplantıya katılan değerli konuklar, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. istanbul Ticaret Odası'nın çocuklarla ilgili okul öncesi eğitimle ilgili düzenlemiş olduğu bu panel, duyduğum zaman muhakkak katılma arzusunu duyduğum bir toplantı oldu. Hem anne olarak, hem bakanlığımıza bağlı kuruluşlan ilgilendiren bir konu olduğu için her iki biçimde de katılmak ve izlemek istedim. Efendim hepimiz zaman zaman söylüyoruz, insanın temeli çocuk, insan haklarının temeli de eğitimdir. Devletin görevi bütün bu haklan çocuklara sunmaktır. Biraz önce Milli Eğitim Bakanlığı temsilcisi arkadaşımız çeşitli rakamlar verdi. Bu rakamlara baktığımız zaman toplam nüfusu 56 milyonu aşkın ülkemizde 0-6 yaş arasındaki çocuk sayısı neredeyse 10 milyon civannda, 10 milyonu da biraz aşkın, böyle bir yapı içinde ne yazık ki bu haklardan söylediğimiz ölçüde yararlanan çocuk sayısı bir hayli az. Biz çalışan annelerin çocliklan adına biraz da konuşmaya alışkın bir toplumuz, çalışan annelerin böyle bir gereksinimi olduğunu ifade ediyoruz. Bence bütün annelerin çocuklan, ister çalışan anne olsun, ister evde çalışan anne olsun. Ama bu çocukların tümü bu haklann tamamından yararlanmak durumunda olmalıdır. Son zamanlarda yaşadığımız, kırsal alandan kentlere göç, giderek geleneksel büyük kalabalık aile yapısından, çekirdek aileye yönelen aile örneğimiz, sanayileşme, ekonomik koşullar ve diğer sosyal gerekçeler, kreş ve gündüz bakımevlerine, ana okullarına duyulan ihtiyacı ülkede giderek daha da belirgin hale getirmiştir. Çalışan anneler adına çocuklannın önce güvenliğini sağlamak, sonra biraz önce ifade etmeye çalıştığım, bedensel, ruhsal, zihinsel gelişmesini sağlamak ciddi bir ihtiyaç, ama çalışmayan annelerin de çocuklarını belki sadece nasıl bir eğitimden ziyade kendi tecrübelerine dayanarak yetiştirmelerinin geçerli ve geleneksel olduğunu biliyoruz. Oysaki dünyayla karşılaşan şüphesiz ilk sevgiyi ailesinde, ilk eğitimi ailesinde, ilk davranış özelliklerini ailesinde alan bir çocuğun beliren bu tüm özellikleri belki yaşamının biçimlenme noktalannı oluşturacaktır. Şüphesiz aldığı eğitim dış dünyadan aldığı etkileşim, kişiliğinin gelişmesini, biçimleyecektir, ama ilk tanışma, ilk sevgi, ilk eğitim, ilk şiddet, ilk korku, ilk barış, bütün bunlann örneğini tabii ailesinde görecektir. O nedenle, birey olgrak yurttaş olarak, almış olduğu bu ilk eğitimin kendinde bıraktığı izlerle, yeni bir kuşağın insanı olacaktır. Değerli konuklar, ne kadar küçük yaşta çocuklarımızı problem çözmede problem tanımada, kendisine değer vermede, başkalarına değer vermesi gerektiğinde kendisine saygı duyması, başkalanna saygı duyma ve saygı beklemesi gibi değerlerde, ciddi bir eğitim içinde biçimlendirebilirsek, bunu

sağlayabilirsek, toplumsal barışın sonraki yıllarda da kolay olacağına inananlardanım. Türkiye'de sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumuna bağtı, kreş ve gündüz evleri, gündüz bakım evleri sayısı resmi kreş ve gündüz bakımevlerinde 29, özel kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinde 743'tür. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul öncesi kurumlar resmi olarak 4483, özel olarak 266'dır. Kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı kreş ve gündüz bakım evleri, sayısı 316'dır. Mutlak olan bu sayıların artırılması, bu sayıları artırırken oralarda görev yapacak öğretmen, eğitimci yetişmesinin sağlanması ve denetimmekanizmalarının oluşturulmasıdır. Yasalarda, yönetmeliklerde belli sayıda işyerinin kreş ve gündüz bakımevi açma zorunluluğunun var olmasına karşın, hayata geçirilmemiş olması da bir büyük ciddi sıkıntıdır. Belki öğretmen ihtiyacını ve denetim mekanizmalarını yeniden değerlendirerek ciddi biçimde, çocuklarımızın okul öncesi bütün gelişme haklarının gereklerinin, sosyal refah devleti dediğimiz devlet içinde çözümlenmesinin de bir temel zorunluluğunu yaşıyoruz. Bu konu yalnız devletin muhakkak çözüm bulması gereken bir konu değil. Böyle de bakmamak gerekiyor. Geleneklerinde yardımlaşma olgusunu bu günlere kadar sürdüren bir toplumuz, hemen hemen her tür etkinliğin içinde devletle beraber, gönüllü kuruluşların olduğunu görmek, üç aylık bir bakanlık süresi içinde benim en mutlu olduğum saptamalardan biri oldu, gerçekten çeşitli dernekler, çeşitli kuruluşlar, gönüllü birlikler, gönüllü kuruluşlar, özellikle ana teması çocuk olan her konuda örgütlü çalışmak için, birlikte çalışmak için yardımlarını ve desteklerini ifade ettiler. Bu bağlamda İTO'nun da okul öncesi çocukların eğitimiyle ilgili bir bilgi çalışmasının burada bir eğitim çalışmasının uzmanlar tarafından konunun dile getirilmesinin sağlanmasında gösterdiği gayreti de kutlamak istiyorum. Sayın Başkan önce size, Yönetim Kurulunuza, teşekkür ediyorum, panelist olarak katılan uzman arkadaşlarımın gösterdikleri emek için kendilerine teşekkür ediyor ve kutluyorum. Hepinize de katıldığınız ve dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

PANEL Başkan: - Prof.Dr. Haluk Yavuzer İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Panelistler: - Prof.Dr. Ayla Oktay M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Anaokulu Öğretim Bölüm Başkanı - Hüseyin Atılgan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Kurumları Gn. Md. - Şima Sunder İstanbul Ticaret Odası Özel Eğitim Kurumları ve Sağlık Kuruluşları Meslek Komitesi Üyesi - Mustafa Bülbül TRT Çocuk ve Gençlik Programları Müdürü - Özgör Demiral Okul Öncesi Eğitimcisi - Yazar

Prof.Dr. Haluk Yavuzer Sayın Müsteşarınn, Değerli Genel Müdürler, Sayın Oda Başkanı, Saygıdeğer Eğitimciler ve Sevgili Konuklar, hepinize saygılarımı sunarak, paneli açıyorum. Öncelikle bu kadar önemli bir konuya yer verdikleri için sayın Atalay Şahinoğlu'nun şahsında Ticaret Odası mensuplanna şükranlarımı sunuyorum. İzninizle öncelikle çok değerli panelist arkadaşlarımı sizlere tanıtmak istiyorum. Sırasıyla, Sayın Prof.Dr. Ayla Oktay, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Anaokulu Öğretim Bölüm Başkanı. Kendisi değerli bir eğitimci, 30 yılı aşkın bir süredir eğitimin içinde ve okul öncesi eğitimini de çok iyi bilen kuramcılanmı.zdan birisi. Sayın Hüseyin Atılgan, Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Kurumları Genel Müdürü. Sayın Atılgan da kuramsal bazı olan ve uygulamada son derece başarılı olan deneyimli bir eğitimci meslektaşımız. Sayın Şima Sunder, İTO Özel Eğitim Kurumları Ve Sağlık Kuruluşlan Meslek Komitesi üyesi. Sayın Sunder mesletaşımız, arkadaşımız, yıllardır başarılı uygulamayla temayül eden değerli bir eğitimci. Sayın Mustafa Bülbül, TRT Ankara Televizyonu Çocuk ve Gençlik Programlan Müdürü. Çocuk ve gençlerin eğitimine son derece katkılan olan nitelikli programlann hazırlanmasında hem öncülük eden, hem de onaylayan değerli bir eğitimci. Sayın Özgör Demiral, okul öncesi deyince, bu isimle özdeşleşiyor adeta, Özgör Demiral'la, son derece değerli bir okul öncesi eğitimcisi ve yazar, emekli öğretim üyesi. Efendim bu kadar değerli hocalarla bir arada olmak, kuramcılarla, uygulamacılarla bir arada olmak beni de heyecanlandırdı, çünkü öğrenmenin sonu yok, kuşkusuz bugün de öğrencek çok şeyimiz var diye düşünüyorum. Saygıdeğer konuklar. İzin verirseniz ben kendimi de tanıtayım. Ben Haluk Yavuzer, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı. Teşekkür ederim. Okul öncesi eğitim bireyin yaşamında son derece önemli yeri olan bir dönem, çünkü kişiliğin oluşumu bu devrede başlıyor. Öğrenmenin çok hızii gerçekleştiği bu devrede eğer biz çocuğa yeterince eyilebilirsek, sağlıklı model oluşturabilirsek, onun temel bilgi ve becerilerini yeterince geliştirebilirsek, gelecekteki yaşantısını olumlu etkilemiş oluyoruz. Akademik başansını, onun duygusal ve sosyal gelişimini olumlu etkilemiş oluyoruz. Okul önce-

si eğitim kurumu, öylesine önemli bir kurum ki, çocukta var olan gizli yetilerin su üstüne çıkmasına fırsat veren bir kurum, buna çok iyi örgütlenmiş oyun kurumu tanımını veren uzmanlar var. Burada çocuk, oyun oynarken bir yandan, teşvik imkanı veriyor karşısındaki kişilere, bir yandan kendi özelliklerini sergiliyor, bir yandan kendi yetenekleriyle başkalarının yeteneklerini karşılaştırma fırsatı buluyor. Kendisine sınama ortamı yaratıyor. Bunun yanı sıra, aynı zamanda çocuğa tedavi fırsatı da veriyor, boşalıyor, rahatlıyor, katarsis yoluyla çocuk reel dünyada birtakım gerçekleştiremediği eylemleri oyun dünyasında okul öncesi kurum içinde gerçekleştiriyor. Biraz önce sayın müsteşarmızın verdiği bilgiler son derece iç karartıcı istatistik açısından, %96'sı %94'ü bundan yararlanamıyor, %6.4'ü yararlanabiliyor. Oysa 11 milyon çocuk okul öncesi dönem çocuğu, bu çok hazin bir gerçek. Okul öncesi dönemdeki sağlıklı kurum eğitimi, çocuğun bedensel sosyal, duygusal ve pozitif gelişimini önemle etkiliyor. Buradaki başarılı gelişim, çocuğun eğitim kurumuna hazırlanması için önemli bir adım oluyor. Okul öncesi eğitimi görmüş olan çocuklarla, okul öncesi eğitimi görmemiş çocukları karşılaştırdığımız zaman bu farkı net biçimde görüyoruz. Bu dönemdeki çocuk kurala uymayı öğreniyor. Düzgün planlı düşünmeyi öğreniyor. Etkin öğrenme yoluyla, yaparak öğrenme yoluyla öğrenmede katılmayı öğreniyor. Pasif bir biçimde izleyici olmak yerine, aktif bir biçimde öğrenmenin içinde rol almayı öğreniyor. Bütün bu ilk deneyimler de çocuğun gelecekteki yaşantısı için önmeli temel taşlarını oluşturuyor. Eğer bu dönemde tersine yeterli bilgi ve beceri kazandırmayıp ona birtakım olumsuz örneklersunarsak, kişilikte oluşum sağlıklı olmaz, kişilikte birtakım özürlüler, kusurlar, defektler ortaya çıkar. Dolayısıyla okul öncesi eğitim bir anlamda tohumlann atıldığı bir dönem, okula başlayan çocuk, bu dönemde atılan tohumlann sonucu olarak ya huzurlu bir okula uyum dönemi geçiriyor. Ya da tersine huzursuz bir biçimde okula başlıyor ve uyumsuzluk örnekleri sergiliyor. Değerli konuklar, burada sayın müsteşarım biraz önce annenin eğitim projesinin desteklendiğini söylediler. Ben ona izin verirlerse babayı da katmak istiyorum. Sağlıklı anne çocuk, ilişkisinin kökeninde başanlı baba desteği vardır. Sağlıklı hamileliğin ve doğumun gerisinde sorumluluk bilinci içerisinde destekleyen baba faktörü var. Araştırmalar gösteriyor ki baba ile çocuk arasında dokunarak, fizyolojik, beden temasıyla görünen beraberlik, süreç içinde başarılı bir okul başarısı, yüksek bir okul başarısının, yüksek bir pozitif gelişimin nedeni oluyor, tersine yetersiz baba-çocuk ilişkileri, başarıda düşme, bilişsel gelişmede düşmeye neden olabiliyor. Bu nedenle ben okul öncesi eğitimle birlikte başlayan, ana-baba okulu seferberliğiriin sürdürülmesinden yanayım. Ve ısrar ediyorum, 1989 yılından bu yana İstanbul Üniversitesi eğitim bölümünün başlattığı ve 3 bin anneye, babaya diploma veren çalışmaların yurt düzeyinde yaygınlaştınimasını rica ediyorum. Sayın genel müdüre kitapçığımızı takdim edeceğim, projenin devamı

için devletten destek bekliyoruz. Çünkü bu 3000 anne-babada çok somut değişim gördük, kursa katılan anne ve babaların kurs sonucunda, çocuklarına yönelik davranışlannm, tutumlarının değiştiğini somut bir biçimde yaşadık, anne ve babanın koruyuculuğunun azaldığını, aile içinde işbirliğinin arttığını, baskı ve otoritenin azaldığını, çocuk kaynaklı, aile içinde tartışmanın başladığını biz bu ana baba okulu eğitimi sonucu, 32 saatlik, küçücük bir bir aylık kurs sonucu yaşadık. Bu nedenle değerli panelistler biraz sonra öğretmen eğitiminden söz edecekler, programdan söz edecekler, kurum içindeki eğitimden söz edecekler ama, ben anne baba eğitiminden söz ediyorum. Anne baba eğitimi gerçekleşmezse, siz gün boyu çocuğu kurumda çok iyi eğitmişsiniz, yeterli değil. Çocuk eve döndüğünde benzeri bir pozitif, bilimsel, doğru yaklaşımı anne ve babasından görmek durumunda. Şimdi bu küçük açıştan sonra, saygıdeğer panelistlere söz vermek istiyorum. İzninizle, ilk konuşmayı Sayın Prof.Dr. Ayla Oktay'dan bekliyoruz. Kurumsal Eğitim ve Öğretmen Yetiştirme, buyurun hocam. Birinci tur konuşmalarımız 15'er dakika olacak, saygıdeğer konuklar, ondan sonra gerekirse 5'er dakikalık ikinci turlanmızı yapacağız. Biraz dinamik kılmak istiyorum, hareketli bir başkan var karşınızda, sizin de konuşmanızı istiyorum, sizin de soru yöneltmenizi istiyorum. Pasif bir biçimde dinleyici olursanız keyif almayız biz bu çalışmadan, onun için sayın hocalarımız 15'er dakikayla donduracaklar birinci konuşmalarını lütfen, ardından gerekirse ikinci turu da yapacağız. Buyurun hocam.

Prof.Dr- Ayla Oktay Sayın başkan, değerli misafirler, sayın müsteşarım ve Ticaret Odasının yetkili üyeleri, hepinize çok teşekkür ediyoruz önce, okul öncesini önemli bir konu olarak bulup gündeme getirdiğiniz için ve bu arada biz okul öncesi konusunun Türkiye'nin gündemine girmesini istiyoruz. Biraz evvel benden evvelki konuşmacılar. Sayın Müsteşarım, Sayın Bakanımız ve Sayın Yavuzer, gerçekten okul öncesi eğitimin önemi, ileriye dönük gelişmedeki, kalıcı etkileri üzerinde vurguladılar. Ben bunlara değinmeyeceğim, doğrudan doğruya kurumsal eğitime girmek istiyorum. Ama şuna da katılıyorum. Okul öncesi eğitim sadece kurumlar kanalıyla başarılabilecek bir eğitim değil, hele hele 10 milyonun üstünde çocuğun olduğu bir ülkede buna devletin bütün kaynaklarını, toplumun bir çok özel veya belirli kuruluşlarının kaynaklarını da katsanız, zaten ulaşamazsınız. Ama bu topyekün seferberlik içinde ailenin eğitimi, toplumun bilinçlendirilmesi ve nitelikli kurumların yol gösterici eğitim biçimleri, zannediyorum Türkiye'nin bundan sonraki kuşaklarının yetişmesi açısından fevkalade önem taşıyacak. Okul öncesi eğitim belli ihtiyaçlardan doğmuştur, dünyada da bizim ülkemizde de ve bu ihtiyaçların arasında en önde geleni de kadının çalışma hayatına girmesiyle birlikte evde çocuğunu baktırma ihtiyacı veya güvenli bir yerde çocuğunu bulundurma ihtiyacıdır. İhtiyaç böyle başlamış ve ilk çalışan, ilk açılan kurumlar da bu doğrultuda açılmışlar ama, bugün artık ihtiyaç sadece çalışan kadına hizmet vermek şeklinde düşünülemez ve düşünülmemelidir. Bugün okul öncesi eğitim kurumları, sadece çalışan annenin ihtiyaçlanna cevap verme durumunda değil, evet bütün kurumlanmızda var, kimsesiz ailelerin çocuklan, ya da kimsesiz çocuklara hizmet veren kurumlarımız da var, ama bütün bu kurumların dikkat ederseniz ısrarla üzerinde durduğumuz noktası hepsinin sadece bakım değil, sadece belli sürelerde çocuğu güvenlik içinde tutmak değil, ama eğitim standartlannın yükseltilmesi, ortak eğitim standartlarına ulaştırılması. Bu açıdan dünyanın bir çok ülkesindeki okul öncesi eğitimin kurumsal gelişmesine baktığınız zaman gerçekten çok önemli kaynak bolluğu var, yani milli eğitim bakanlıkları, her zaman birinci derecede işi üstleniyor. Ama sosyal hizmet, sağlık bakanlıkları, gönüllü kuruluşlar, yerel yönetimlere bağlı eğitim organizasyonlan, hatta vatandaşın bizzat kendisi birtakım desteklerle okul öncesi eğitim gerçekleştirmeye çalışryor ve bir çok ülkede de tek tip bir okul öncesi ana okulu tipinden çok, çok farklı özellikte okullar var. Bugün yine dünyada karşılaştırmalı olarak okul öncesi eğitime baktığı-

mızda, artık bu farklılık arz eden kurumların da belli ortak eğitim standartlarının olması şeklinde çalışmalar var. Yani dünya ülkeleri bir yandan önce bunun artıniması üzerinde durmuş, kaliteyi biraz daha ikinci plana bırakmış gibi görünüyor. Hatta eğitim veren, çalışan personel açısından da derece derece eğitim almış insanlarla çalışmış, ama bugün dünyanın birçok ülkesinde okul öncesi eğitimi programlan arasında bir ortak sistem bulunmaya çalışma çabaları fevkalade önde geliyor, literatürde giderek İngiltere'de olsun, Fransa'da olsun, Almanya'da olsun, ortak satandartlann belirlenmesine çalışılıyor. Devletin kaynaklan ne kadar çok^bu alana sevkedilebilirse, gönüllü kuruluşların, ticari kuruluşların, veyahut da sosyal hizmet amacıyla sağlanan kaynakların bu tarafa aktanlması, okul öncesi eğitime aktarılması fevkalade önemli. Tabii Ticaret Odası'nm olaya bakış açısı bizi çok ilgilendiriyor, özellikle gerek sosyal hizmet kurumlan için, sosyal hizmet amacıyla, gerekse kâr getirebilecek eğitim kurumları açmak açısından, her gün daha fazla özel sektör kuruluşunun bu alana katkı yapması hepimizi sevindirecek. Yine çok sevindirici bir başka boyutu var. Milli Eğitim Bakanlığı ve onun bünyesindeki okul öncesi genel müdürlüğü oldukça sahipsiz gibi görünen, birkaç sahibi olduğu görünen bu alana gerçekten sahip çıkmak için çok önemli çabalar sarfediyor. Hepimizle ilişki kuruyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın, üniversiteyle işbirliği yapması pek geleneğinde yoktu. Sayın müsteşanm bana bakıyor, çok dostuz çünkü, giderek bu çok güzel bir şekle giriyor. Bu hepimizi sevindiriyor. Çünkü bu ülke bizim ve bu çocuklar da hepimizin aslında. Buradan yola çıkıldığı zaman, bana öyle geliyor ki, bugün artık her kesimdeki çocuğun okul öncesi eğitime, şu ya da bu şekilde, az ya da çok sürede katılmasında fevkalade fayda var. Bu faydayı ben özellikle kırdan şehre gelmiş, ama henüz şehirleşme niteliğine ulaşmamış olan gecekondu kesimleri, sosyo kültürel açıdan düşük kesimler açısından çok önemli buluyorum. Ama yaptığımız araştırmalarda, mesela biz bir yıl önce İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz bir çalışmada da hem Milli Eğitim Bakanlığı'nın hem de sosyal hizmetlerin özel kuruluşlarının daha çok orta ve üstü kesimlerde bulunduğunu, ya da bu çocuklann okula verilmesiyle ilgili talebin daha çok belli bir düzeyde kültür düzeyine sahip alielelerden geldiği şeklinde bir bulgumuz var. Bu tabii çok güzel, ama bu yetmez. Özellikle kırsal kesimden yeni gelmiş ailelerin gecekondudaki risk faktörlerini düşünürseniz, hem çocuğun sağlığı, hem güvenliği, hem de Anayasamızda ve Milli Eğitim Temel kanunumuzda yer alan fırsat eşitliği açısından bu çocuklara ne yapıp yapıp, hizmet getirmemiz fevkalade önemli. Bunun için okul açabildiğimiz kadar açalım, ^ama tabii burada biraz sonra sayın TRT temsilcisi de konuşacaklar, kitle iletişim araçlarının fevkalade önemli bir rolü var. Çünkü kamuoyunun da sizler hepiniz eğitim sektöründesiniz, konunun önemini biliyorsunuz. Ama herkesimden, özellikle sosyoekonomik ve kültürel düzeyi düşük ailelerin çocuklarının böyle bir eğitime ihtiyacı olduğunu bilmeleri, bu bilince ulaşmalarında kitle