OYUN VE ÇOCUK Oyun oynamak çocukluk çağına özgü psikolojik, fizyolojik ve sosyal içerikli bir olgudur. Oyun hem zihinsel gelişimin aynası olan hem sosyal becerilerin öğrenildiği hem de duygusal boşalımın sağlandığı bir ortamdır. Oyunun amacı; -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak -Çocuğun olumlu benlik algısı geliştirmesine yardım etmek. Freud a göre; endişe verici olaylar karşısında, çocuklarda daha önce varolan güvenli/tanıdık durumu yeniden yaratma çabası vardır. Bu çaba onları olayları tekrar ederek biriken psişik enerjilerini azaltmaya yönlendirecektir Anna Freud & Melanie Klein a göre; oyun bilinçaltına açılan bir penceredir. Örn: Boyama, su, kum oyunları anal takıntıların boşaltımına yardımcı olan araçlardır. Her çocuk Oyun Çocuğudur; ancak her çocuk aynı şekilde oynamaz. Yaş dönemlerine göre çocukların yetenekleri geliştiği için oyunları da değişir. Piaget, oyunun gelişimiyle zihinsel gelişim arasında bir yakınlık olduğunu savunur ve zihinsel gelişim göz önüne alındığında oyun gelişiminin üç farklı evresi olduğunu belirtmiştir: 1. Alıştırmalı oyun: Taklit davranışlarını içerir. 1-18 ay arasındaki motor faaliyet ve yinelemeleri içerir. Bakma, emme, elleri açıp kapama ve diğer bedensel eylem türündeki basit davranışlar, motor ve diğer faaliyetleri oluşturur. 2. Sembolik oyun: 2-6 yaş arasında görülür. Çocuk temsili bir sistem geliştirir, ileri düzeyde zihinsel planlama yapar. Çocukların hayvan taklidi yapması vb. gibi sembolik oyuna bir örnektir. 3. Kurallı oyun: 7-12 yaşlarında görülür. Oyunun kuralları ve onlara uymayanlara verilecek cezalar saptanır. Bir çocuk oyun oynarken annesi gibi yemek, babası gibi tamir yapar; yani gözlemlediği davranışları taklit eder ve öğrenir. Başka bir çocuk annesinin onu uyuttuğu gibi sevgiyle oyuncak bebeğini uyutur, üstünü örter; yani sevgi gibi duyguları hissettiğini ve anladığını oyun aracılığı ile ifade eder ve bunları pekiştirir. Çocuklar meraklı ve yaratıcılardır; bunları oyunlarına yansıtırlar, bu şekilde hayatla ilgili yeni bilgiler öğrenirler.
Çocuklar tek başlarına harika oyunlar kurabilirler, kendilerine hayali arkadaşlar yaratabilirler; ancak ne kadar güzel bir oyun oynadıklarını, ne kadar yetenekli olduklarını göstermek için anne-babalarını oyunlarına davet etmeye çok isteklilerdir. Çocuğunuzla oyun oynamanız, çocuğunuz için, O nun yeteneklerini kabul ettiğiniz anlamına gelir. Kendisini anlaşılmış, beğenilmiş hisseder; ancak annebabaların oyun içinde bazı noktalara dikkat etmesi gerekmektedir. Öncelikle çocuğunuz istediği için bir görev gibi oyun oynarsanız çocuğunuz bunu hissedebilir. Çocuğunuzla birlikte oynarken, çocuk gibi oynamalısınız. İletişim kurarken ise kendinizi ve çocuğunuzu bir yetişkin gibi hissettirmelisiniz. Çocukların dünyası, yetişkinlerin dünyası kadar Gerçek değildir. Çocuğunuz için oyundaki evler uçabilir, kediler konuşabilir. Hayal dünyasını kısıtlamamaya çalışmalısınız. Oynarken O nu yönlendirmemeli, O nun sizi yönlendirmesine izin vermelisiniz; ancak ne oynayabileceğinize dair öneriler verebilirsiniz; ancak oyunu çocuğunuz kurmalıdır. Onunla rekabet etmemeli, kendinizi öne çıkarmamalısınız. Çocuklar genelde oyunu bitirmekte zorlanır; ancak yetişkinlerin zamanları kısıtlıdır. Oyunu bitirmeden önce (5dk ) Biraz sonra oyunun bitmesini gerektiğini ve nedeninizi açıklamalısınız. Çocuklarınızla geçirdiğiniz zamanları gerçekten Oyun Zamanı olarak kullanırsanız, hem eğlenmiş hem de çocuğunuzun gelişime katkıda bulunmuş olursunuz. Oyunun Faydaları Nelerdir? 1)Oyunun Bedensel Değeri: Çocuğunuzla oyun oynadığınızda onun kas sistemini geliştirmesine yardımcı olursunuz. Çocuğun koşma, atlama sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel güç gerektiren oyunlar oynaması, onun dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım gibi sistemlerinin düzenli çalışmasını sağlamasının yanı sıra, oksijen alımı, kan dolaşımı ve dokulara besin taşınmasını da artırmaktadır.
2) Oyunun Duygusal Değeri: Çocuğunuz oyun yoluyla birikmiş enerjisini toplumsal açıdan kabul edilen bir yolla boşaltma olanağı bulmaktadır. Oyun, çocuğunuzun en güçlü ve doğal dürtülerinden biri olan saldırganlık dürtüsünü boşaltmasına yarar. Oyun oynamak çocuğunuzun günlük yaşamda çevresinden aldığı uyaranların oluşturduğu gerilimden kurtulmasını sağlar. Çocuklar özel yaşamdaki bazı sorunlarını oyun yoluyla çözebilirler. Çünkü, oyun çocuğun dili ve etkin bir anlatım aracıdır. Oyun yoluyla çocuğunuz, en derin duygu ve gereksinmelerini ifade olanağı bulmakta ve sorunlarını kendi kendine çözebilmektedir. Örneğin, çocuğunuz kardeşini kıskanıyorsa bir oyunlarında kardeşi rolündeki bebeği cezalandırabilir ya da dönmemek üzere seyahate gönderebilir. Oyun oynamak çocuğunuzu özgürleştirir. Bu özgürlük ona duygusal boşalım sağlar. Gerçek yaşamda gerçekleştiremediği bir eylemi oyun ortamında gerçekleştirerek rahatlama fırsatı bulur. Böyle dramatik oyunlar çocuğunuzun iç dünyasındaki duygularını dışa vurmasını sağladığı için tedavi edici özelliğe sahiptirler. Çocuk, gerçek yaşamda kendisini rahatsız eden durumları ve diğer insanlarla paylaşamadığı duygularını sembolik olarak oyununa yansıtabilir ve oyun yoluyla ifade edebilir. Çocuk, ailede yaşanılan herhangi bir olumsuz olayı, korkularını veya arkadaşlarıyla iletişim kuramama gibi problemlerini oyununa yansıtabilir. Kendi istediği bir çözüm yolunu bulabilir ve bu şekilde kaygılarından da kurtulabilir. Ayrıca, çocuk,' oyun sırasında mutluluk, sevinç, acıma, korku, kaygı, dostluk, düşmanlık, kin, nefret, sevgi, sevilme, sevme, güven duyma, bağımlılık, ayrılık, ölüm gibi birçok duygusal tepkiyi öğrenirken, aynı zamanda bazı duygusal tepkilerini kontrol etmeyi ve denetim altına almayı da öğrenebilir.
3) Oyunun Toplumsal ve Ahlaki Değeri: Arkadaşlarıyla oyun oynamak, çocuğunuzun Ben ve Başkası kavramlarının farkına varmasını sağlar. Başkalarının da farkına vardıktan sonra çocuğunuz oyun yoluyla sosyalleşir. Ayrıca çocuk, arkadaşlarıyla birlikte oynadığı oyunda paylaşma, yardımlaşma, çevre ile olumlu ilişkiler kurma, kurallara uyma, başkalarının haklarına saygı göstermeye sorumluluk alma gibi temel toplumsal kuralları da öğrenmektedir. Oyunun çocuğun sosyal gelişimindeki etkileri şunlardır: Çocuk, oyunda aile içindeki rolleri üstlenerek, aile bireylerinin görevlerini, sorumluluklarını, davranış biçimlerini öğrenebilir ve kendine uygun gördüklerini tekrarlayarak, pekiştirebilir. Oyun, çocuğun kişisel ve toplumsal alışkanlıkları kazanmasında çok etkili bir yöntemdir. Oyunda, çeşitli meslek gruplarını taklit ederek, o rolün kurallarını öğrenebilir.
Diğer insanlarla iletişim kurmayı, gözlem, işbirliği yapmayı ve yardımlaşma duygularını geliştirebilir. Oyun yoluyla teşekkür etme, günaydın, iyi geceler deme gibi sözel kuralları ve sıra bekleme, konuşan birini dinleme, trafik kurallarına uyma, telefonla konuşma gibi sözel olmayan kuralları öğrenebilir. Doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin, haklı-haksız gibi ahlaki kavramları pekiştirebilir. Ayrıca, başkalarına saygı gösterme, başkalarının ve kendi haklarını koruma, verilen görevleri üstlenme, karar verip uygulayabilme, işbirliği yapabilme gibi toplumsal kuralları da öğrenebilir. Keyifli oyunlar Psk. Fatma AKPAKIR