ESK TÜRK EDEB YATINA G R fi: SÖZ SANATLARI



Benzer belgeler
Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Matematikte sonsuz bir s fatt r, bir ad de ildir. Nas l sonlu bir s fatsa, matematikte kullan lan sonsuz da bir s fatt r. Sonsuz, sonlunun karfl t d

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

L K Ö R E T M. temel1 kaynak MUTLU. Matematik Türkçe Hayat Bilgisi

4. Ünite Ö retmen K lavuz Kitab

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

Ard fl k Say lar n Toplam

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

T ürk Gelir Vergisi Sisteminde, menkul sermaye iratlar n n ve özellikle de

ETE KEMĐĞE BÜRÜNMÜŞ ŞĐĐRLER: OSMANLININ GÖRSEL ŞĐĐRLERĐ

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

BELGES Z MAL BULUNDURULMASI VEYA H ZMET SATIN ALINMASI NEDEN YLE KDV SORUMLULU U

6 MADDE VE ÖZELL KLER

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

Yay n No : 2351 letiflim Dizisi : Bask Aral k 2010 STANBUL

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

CO RAFYA. DÜNYA NIN fiekl N N VE HAREKETLER N N SONUÇLARI ÖRNEK 1 :

NTERNET ÇA I D NAM KLER

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

Bu yaz da 6 mant k sorusu sorup yan tlayaca z.

Etkili letiflim. Mesaj n bafll takip eden metine göre çok daha fazla okunuyor.

ÜN TE II L M T. Limit Sa dan ve Soldan Limit Özel Fonksiyonlarda Limit Limit Teoremleri Belirsizlik Durumlar Örnekler

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Ö ÜN YAYINLARI. ÜN TELEND R LM fi YILLIK PLAN

6. SINIF MATEMAT K DERS ÜN TELEND R LM fi YILLIK PLAN

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

MADEN HUKUKU İLE İLGİLİ İDARİ YARGI KARARLARI VE MEVZUAT

GAZLAR ÖRNEK 16: ÖRNEK 17: X (g) Y (g) Z (g)

Tema Sonu De erlendirme. erlendirme. A.3.1, B.3.13, B.3.31, C.3.5 kazan mlar. Temiz yaz lmam fl yaz l belgeler, 11 ders saati EL ELE, HEP B RL KTE

ORHAN YILMAZ (*) B SAYILI YASADA YAPILAN DE fi KL KLER:

6. SINIF MATEMAT K DERS ÜN TELEND R LM fi YILLIK PLAN

Tasarım Psikolojisi (SEÇ356) Ders Detayları

DEVLET KATKI SİSTEMİ Devlet katkısı nedir? Devlet katkısı başlangıç tarihi nedir? Devlet katkısından kimler faydalanabilir?

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

En az enerji harcama yasas do an n en bilinen yasalar ndan

KDV BEYAN DÖNEM, TAKV M YILININ ÜÇER AYLIK DÖNEMLER OLAN MÜKELLEFLER

OYUNCU SAYISI Oyun bir çocuk taraf ndan oynanabilece i gibi, farkl yafl gruplar nda 2-6 çocuk ile de oynanabilir.

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari

Tekdüzen Hesap Sistemi ve Çözümlü Muhasebe Problemleri

G ünümüzde bir çok firma sat fllar n artt rmak amac yla çeflitli adlar (Sat fl

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

United Technologies Corporation. Tedarikçilerden fl Hediyeleri

ÜN TE KES RLERDEN ALANLARA. Kesirleri Tan yal m. Basit Kesirler

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

Basit Elektrik Devresi FEN VE TEKNOLOJ

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

TEST 10. Afla daki noktal yerlere uygun sözcükleri bularak cümleyi tamamlay n z. 1. Dünya n n flekli...

ISI At f Dizinlerine Derginizi Kazand rman z çin Öneriler

KOOPERAT F GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILMA VE OY HAKKI BULUNAN K MSELER

1. Hayal kurmay seviyor musunuz? Nas l hayaller kuruyorsunuz?

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

Saymak San ld Kadar Kolay De ildir

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

Dördüncü K s m: Gerçel Say lar Yap s

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU

MOTORLU TAfiIT SÜRÜCÜLER KURSLARINDA KATMA DE ER VERG S N DO URAN OLAY

Cümlede Anlam İlişkileri

Olas l k hesaplar na günlük yaflam m zda s k s k gereksiniriz.

Ak ld fl AMA Öngörülebilir

CO RAFYA KONUM. ÖRNEK 2 : Afla daki haritada, Rize ile Bingöl il merkezlerinin yak n ndan geçen boylam gösterilmifltir.

256 = 2 8 = = = 2. Bu kez de iflik bir yan t bulduk. Bir yerde bir yanl fl yapt k, ama nerde? kinci hesab m z yanl fl.

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

F Z K BASINÇ. Kavram Dersaneleri 42

Yrd.Doç.Dr. Mustafa Ya ml / Yrd.Doç.Dr. Feyzi Akar. Alternatif Ak m Devreleri & Problem Çözümleri

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler

Mustafa Kemal in Bursa da Ö retmenlere Konuflmas

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul

ESK TÜRK EDEB YATINA G R fi: B Ç M VE ÖLÇÜ

KDU (Kazanım Değerlendirme Uygulaması) nedir?

Sosyal Sigortalar Yönetmeliği İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Raporları

CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ÖNLİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI ARASINDA YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KES RLER. Bunlar biliyor musunuz? Bütün bir fleyin bölündü ü iki eflit parçadan her biri. Tam, bölünmemifl fley. Bütün elma gibi.

Oyunlar mdan s k lan okurlardan -e er varsa- özür dilerim.

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

Derleyenler FERYAL SAYGILIGİL - BEYHAN UYGUN AYTEMİZ Gülebilir miyiz Dersin?

Tablo 3.3. TAKV YES Z KANAL SAC KALINLIKLARI (mm)

ULAfiTIRMA S STEMLER

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

VERG NCELEMELER NDE MAL YET TESP T ED LEMEYEN GAYR MENKUL SATIfiLARININ, MAL YET N N TESP T NDE ZLEN LEN YÖNTEM

Transkript:

T.C. ANADOLU ÜN VERS TES YAYINI NO: 2366 AÇIKÖ RET M FAKÜLTES YAYINI NO: 1363 ESK TÜRK EDEB YATINA G R fi: SÖZ SANATLARI Yazar Prof.Dr. M.A. Yekta SARAÇ (Ünite 1-4) Editör Prof.Dr. Abdülkadir GÜRER ANADOLU ÜN VERS TES

Bu kitab n bas m, yay m ve sat fl haklar Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Ö retim tekni ine uygun olarak haz rlanan bu kitab n bütün haklar sakl d r. lgili kurulufltan izin almadan kitab n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay t veya baflka flekillerde ço alt lamaz, bas lamaz ve da t lamaz. Copyright 2011 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN Ö RET M TASARIM B R M Genel Koordinatör Prof.Dr. Levend K l ç Genel Koordinatör Yard mc s Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Ö retim Tasar mc s Prof.Dr. Cemil Ulukan Grafik Tasar m Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Ö r.gör. Cemalettin Y ld z Ö r.gör. Nilgün Salur Ölçme De erlendirme Sorumlusu Ö r.gör. lker Usta Kitap Koordinasyon Birimi Doç.Dr. Feyyaz Bodur Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Dizgi Aç kö retim Fakültesi Dizgi Ekibi Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar ISBN 978-975-06-1040-0 3. Bask Bu kitap ANADOLU ÜN VERS TES Web-Ofset Tesislerinde 4.000 adet bas lm flt r. ESK fieh R, Kas m 2013

çindekiler iii çindekiler Önsöz... v Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl... 2 G R fi... 3 ÎCÂZ VE TNÂB... 3 Îcâz... 3 tnâb... 5 HAfi V... 6 BEYÂN... 9 Delâlet... 9 Laf z-mana liflkisinde Hakikat ve Mecâz... 11 Hakîkat... 11 Mecâz... 13 Teflbîh... 16 stiâre... 24 Teflhîs ve ntâk... 26 Kinaye... 28 Ta rîz... 29 Özet... 30 Kendimizi S nayal m... 32 Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar... 33 S ra Sizde Yan t Anahtar... 33 Yararlan lan ve Baflvurulabilecek Kaynaklar... 33 Anlam Sanatlar... 34 G R fi... 35 Bedî... 35 ANLAM YAKINLI I VE KARfiITLI INA DAYALI SANATLAR... 36 Anlam Yak nl na Dayanan Sanatlar... 36 Tenâsüb... 36 Îhâm- Tenâsüb... 37 Leff ü Neflr... 37 Anlam Karfl tl na Dayanan Sanatlar... 38 Tezâd... 38 Îhâm- Tezâd... 40 Di er Anlam Sanatlar... 40 Mukabele... 40 Cem -Tefrîk-Taksîm... 41 Tensîkü s-s fât (=sürekli niteleme)... 42 Rücû... 43 Tecrîd... 44 ltifât... 44 Tevriye... 45 Müflâkele... 46 Mübâla a... 47 dmâc... 48 1. ÜN TE 2. ÜN TE

iv çindekiler Tecâhül-i Ârif (=bilmezlikten gelme)... 49 Hüsn-i Ta lîl... 50 Te kîdü l-medh Bimâ Yüflbihü z-zemm ve Te kîdü z-zemm Bimâ Yüflbihü l-medh... 51 Mezheb-i Kelâmî... 53 Tekrîr (=yineleme)... 54 Özet... 56 Kendimizi S nayal m... 58 Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar... 59 S ra Sizde Yan t Anahtar... 59 Yararlan lan ve Baflvurulabilecek Kaynak... 59 3. ÜN TE 4. ÜN TE Ses ve Kelime Tekrar na Dayal Söz Sanatlar... 60 G R fi... 61 SES TEKRARINA DAYALI SÖZ SANATLARI... 61 Cinâs... 61 fltikak... 67 Seci... 69 rsâd... 71 KEL ME TEKRARINA DAYALI SANATLAR... 73 Reddü l-acüz ale s-sadr... 73 âde... 73 Akis... 76 Özet... 78 Kendimizi S nayal m... 79 Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar... 80 S ra Sizde Yan t Anahtar... 80 Yararlan lan ve Baflvurulabilecek Kaynak... 80 Müflterek Malzemeyi Kullanmaya Dayal Sanatlar ve Belâgate Dahil Edilen Hünerler...... 82 G R fi... 83 SER KAT- fi R YYE... 83 Nazîre ve Nakîza... 84 MÜfiTEREK MALZEMEY KULLANMAYA DAYALI SANATLAR... 85 ktibâs... 85 Îrâd- mesel... 87 Tazmîn... 88 Telmîh... 89 BELÂGATE DAH L ED LEN HÜNERLER... 93 Muammâ... 93 Lügaz... 94 Telmî... 96 Sihr-i helâl... 97 TAR H DÜfiÜRME... 98 Özet... 102 Kendimizi S nayal m... 103 Kendimizi S nayal m Yan t Anahtar... 104 S ra Sizde Yan t Anahtar... 104 Yararlan lan ve Baflvurulabilecek Kaynak... 104

Önsöz v Önsöz Eski Türk Edebiyat na Girifl: Biçim ve Ölçü adl ders kitab n z n önsöz ünde, Türk edebiyat n n, baz edebiyat tarihlerinde slâmiyet öncesi Türk edebiyat, slâmî dönem Türk edebiyat ve Bat etkisindeki Türk edebiyat olmak üzere üç ana döneme ayr ld n ; slâmiyet öncesi Türk edebiyat n n bugün elimizde bulunan yaz l ürünlerinin VII-IX. yüzy llara ait Köktürkçe ve Uygurca metinler oldu unu; slâmî dönem Türk edebiyat n n ise, XI. yüzy lda slâmî dönem ran edebiyat n örnek alarak do up geliflmifl ve varl n kesintisiz olarak XIX.; hatta, XX. yüzy l bafllar na kadar devam ettirmifl bir edebî dönem oldu unu belirtmifl ve bugün eski Türk edebiyat olarak adland rd m z dönemin slâmî dönem Türk edebiyat n n, slâmî dönem Do u Türk Edebiyat ve slâmî dönem Bat Türk edebiyat fleklinde ikiye ay rabilece imiz slâmî dönem Türk edebiyat n n Bat kolunu oluflturdu unu söylemifltik. Yine bu önsöz de slâmî dönem Bat Türk edebiyat metinlerinin O uzlar n konuflma dilinden do an ve Bat Türkçesi, Bat O uzcas ve Türkiye Türkçesi gibi adlar verilen bir yaz diliyle meydana getirildi ini ve bu yaz dilinin ilk dönemine Eski Osmanl ca, Eski Türkiye Türkçesi ve Eski Anadolu Türkçesi ; ikinci dönemine de Osmanl ca ya da Osmanl Türkçesi gibi adlar verildi ini; zaman olarak bu ilk dönemin Anadolu Selçuklular ve Beylikler ça ile Osmanl Devleti nin XV. yüzy l ortalar na; yani, stanbul un fethine kadar uzanan kurulufl y llar n ; ikinci dönemin de XV. yüzy l ortalar ndan XX. yüzy l bafllar na kadar uzanan yaklafl k befl yüz y ll k uzun bir zaman dilimini içine ald n belirtmifltik. Bu önsöz de üzerinde önemle durdu umuz bir baflka önemli nokta da gerek slâmî dönem ran, gerekse ayn dönem Türk edebiyat n n naz mda ve nesirde Arap edebiyat örnek al narak meydana getirilmifl edebiyatlar oldu u ve bu dönem ran ve Türk fliirinde büyük ölçüde Arap edebiyat n n naz m biçimleri ile vezin ve kafiye sisteminin kullan ld ve bu edebiyatlar n di er estetik esaslar n n da yine Arap belâgatince belirlendi idir. Bir önceki yar y lda okudu unuz Eski Türk Edebiyat na Girifl: Biçim ve Ölçü adl ders kitab n zda, eski Türk edebiyat nda kullan lan naz m biçimleri ve bu edebiyat n vazgeçilmez ahenk ögeleri olan vezin ve kafiye konular üzerinde ayr nt l olarak durmufl; bir sonraki yar y lda okuyaca n z Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar adl kitab n z n konusunun ise, klasik dönem naz m ve nesrinin di er estetik esaslar n meydana getiren söz ve anlam sanatlar olaca n ifade etmifltik. Söz ve anlam sanatlar n n klasik dönem fliir ve nesrindeki ifllevleri üzerinde ilgili ünitelerde ayr nt l olarak durulmufltur. Söz konusu ifade biçimleri hakk nda bu ünitelerde verilecek bilgileri iyice ö renerek ve örnek metinleri yeterince inceleyerek, bafllang ç aflamas nda eski Türk edebiyat metinlerini okuyup anlayacak ve bu metinler üzerinde s n rl da olsa birtak m de erlendirmeler yapabilecek bilgi birikimine sahip olabilirsiniz. Ancak Eski Türk Edebiyat na Girifl: Biçim ve Ölçü ve Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar adlar n tafl yan ve biri di erinin devam olan bu iki kitapta verilen bilgilerin bir önceki kitab n z n önsöz ünde de belirtti im gibi, eski Türk edebiyat metinlerini okuyup anlamak ve bu metinler üzerinde baz de erlendirmeler yapabilmek amac na ulaflmak için tek bafl na yeterli olmad n, program n zdaki di er derslerle birlikte ilk dört yar y ldaki dersleriniz aras nda yer alan Osmanl Türkçesi derslerine verece iniz önemin ve gösterece iniz ilginin bu amaca ulaflabilmekteki en büyük yard mc n z olaca - n tekrar hat rlat r, baflar l bir ö renim dönemi geçirmenizi dilerim. Editör Prof.Dr. Abdulkadir GÜRER

1ESK TÜRK EDEB YATINA G R fi: SÖZ SANATLARI Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Îcâz ve itnâb n edebî dildeki ifllevlerini belirleyebilecek, Sözle anlam aras ndaki iliflkinin s n rlar n çizebilecek, Gerçek anlamla mecâzî anlam n ayr m na varabileceksiniz. Anahtar Kavramlar Îcâz tnâb Delâlet Hakîkat Mecâz Mecâz- mürsel Teflbîh stiâre Kinâye Ta rîz çerik Haritas Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl G R fi ÎCÂZ VE TNÂB BEYÂN DELÂLET LAFIZ MANA L fik S NDE HAK KAT MECÂZ K NÂYE TA RÎZ

Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl G R fi Eski Türk Edebiyat na Girifl: Biçim ve Ölçü kitab n z n birinci ünitesinde belâgatin me ânî, beyân ve bedî olmak üzere üç ana bölümden meydana geldi ini belirtmifl ve her bölümün içeri i hakk nda k saca bilgi vermifltik. Söz konusu ünitede de belirtti imiz gibi Divan fliirinde anlam sanatlar ve söz sanatlar bafll klar alt nda ikiye ayr lan edebî sanatlar bu üç bölümden bedî in alan na girer. Beyan n konusu ise en k sa ifadeyle sözle anlam aras ndaki iliflki ve bu iliflkiden do an ifade flekilleri olarak özetlenebilir. Teflbîh, mecâz ve kinâye adlar verilen ve günlük dilde de önemli bir yer tutan bu ifade flekilleri edebî amaçla kullan ld klar zaman birer anlam sanat na dönüflür ve edebî eserlerin üslûbu üzerinde büyük etki yaparlar. Bu ünitede ele al nacak konular teflbîh, mecâz ve kinâye adlar verilen ifade flekilleriyle ilgilidir. Ancak bu ifade flekillerinin iyice anlafl labilmesi için îcâz ve itnâb konusunun bilinmesinde büyük yarar vard r. Bu nedenle elinizdeki ünitede önce asl nda me ânîye ait bir konu olan îcâz ve itnâb üzerinde durulacak, daha sonra söz ve anlam aras ndaki iliflki, bu iliflkiden do an ifade flekilleri ya da anlam sanatlar ele al nacakt r. ÎCÂZ VE TNÂB Îcâz Belâgatte bir cümlede kullan lan sözcüklerin ifade edilmek istenen maksada göre azl k ya da çoklu unu veya cümlenin uzunluk ya da k sal n belirlemek için üç ölçüt vard r: Îcâz, itnâb ve müsâvât. Îcâz n as l anlam sözü k saltmak, itnâb nki ise sözü uzatmak t r. Bir maksad s radan insanlar n günlük hayatta kulland klar ifadelere göre daha az sözle ifade etmeye ya da onu ifade için yeterli en az sözle söylemeye îcâz, daha çok sözle ifade etmeye de itnâb denir. Sözü güzel ve maksada uygun olarak ifade edebilen biri, muhatab n n durumunu göz önünde bulundurarak maksad n s radan insanlar n günlük hayatta kulland klar sözlerle ifade ederse buna da müsâvât denir. Îcâz ya da itnâb oldu unda belirsizlik bulunan sözler genellikle müsâvât olarak de erlendirilir. Ancak bir sözün uzunlu undan ya da k sal ndan söz edebilmek mümkün oldu u hâlde, bu konuda üçüncü bir boyut belirlemenin güç oldu unu ileri sürenler de vard r. Belâgatte îcâza büyük önem verilmifltir. Îcaza verilen bu önemi onun özellikle ayr bir bilim dal hâline gelmeye bafllad ilk dönemlerde belâgat ile özdefl tutulmufl olmas ndan da anlamak mümkündür. Îcâz bazen bir kusur olabilece i gibi itnâb da bir meziyet olabilir. Nitekim Nef î,

4 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar Du âyile sözü hatm idelüm zîrâ hakîkatde Sözün gevher olursa yegdür itnâb ndan îcâz beytinde söz inci gibi de erli olursa, yani ifadede bu baflar lm flsa îcâz n itnâb dan daha iyi oldu unu söylemektedir. Bir ibarenin uzunluk ve k sal n belirlemenin ölçütü, ortalama kültür düzeyine sahip s radan insanlar n genellikle dilde haz r malzeme olarak bulunan sanatl, mecazl ifadeler de dahil olmak üzere hakikat düzleminde iletiflim kurduklar günlük dildir. Sözün muktezâ-y hâl(=sözün gere i) e uygun olarak ifade edilmifl olup olmamas da bu konuda esas al nan ikinci derecede baflka bir ölçüttür. Bundan dolay îcâz az sözle çok anlam ifade etme nin yan s ra, ifadesi amaçlanan anlam n gere i ne ise o kadar sözle ifade etmek diye de tan mlanabilir. fiiir dilinin en önemli özelliklerinden biri, k sa ve eksiltili anlat md r. Bu, fliirde gereksiz kelimeleri kullanmamak, ifadede anlamlar ve ça r fl mlar zengin sözcükleri seçmek ve cümlenin unsurlar nda eksiltmeye gitmekle sa lan r. K sa ve eksiltili anlat m ayn zamanda metnin kal c l n da sa layan önemli bir etkendir. Ancak k sa fliir ve m sralarla îcâz birbirine kar flt rmamak gerekir; çünkü, îcâz biçimde de il, ancak ifadede olabilir. E er îcâz biçimde olsayd her k sa cümle ya da m sra îcâz olarak nitelenebilir, bu vasf alabilirdi. Bu yüzden îcâz niteli i kazanmaya en uygun ifadeler kelimelerin temel anlamlar n n de il, daha çok ça r fl mlar, yan anlamlar zengin olan mecazî anlamlar n n kullan ld ifadelerdir. Bir düflünceyi ifade etmek için kullan lan az say da kelime ya da k sa bir ibare as l söylenmek isteneni ifadeye yetiyorsa bu îcâz söze güzellik katar; yetmiyorsa, îcâz- muhill (=anlam bozan îcâz) ya da ihtisâr- muhill (=anlam bozan k saltma) ad n al r ve bir meziyet de il kusur say l r. Îcâz her ne kadar söze de er katan bir özellik olsa da bunu belirleyen ölçü, îcâz n yerinde ve durumun gere ine uygun olarak yap lm fl olmas d r. Bu nedenle îcâz, her durum ve zamanda makbul say lan bir fley de ildir. Îcâz, îcâz- hazif ve îcâz- k sar olmak üzere ikiye ayr l r: 1. Îcâz- hazif (=eksiltmeyle yap lan îcâz): Sözden kelime ya da cümle ç karma ile yap lan îcâzd r. Bu tür îcâzda, ibarede eksiltme yap ld n n belli olmas, anlafl lmas gerekir. Eksiltme ile yap lan îcâz n baz örnekleri dilbilgisindeki k saltma gruplar na girer. Bu yolla yap lan îcâza genellikle bilinen ya da tahmini kolay hususlar söyleyerek ibareyi uzatmamak, dikkati as l önemli olan noktaya çekmek ya da karine(=ipucu)yle anlafl labilecek fleyleri dile getirmeden bunlar n anlafl lmas n muhatab n yorumuna b rakarak anlam zenginli i kazand rmak amac yla baflvurulur. Bu yolla meydana gelen îcâzlar, estetik kayg lar ve benzeri nedenlerle yap labilece i gibi, vezin gere i de yap lm fl olabilir. Cümle yap s nda genellikle mant ksal s ralaman n egemen oldu u darb- mesel(=atasözü)ler, îcâz n bu türünün en iyi örnekleridir. Örnek olarak Kâh nal na, kâh m h na, sonunda becerdi. cümlesinde vurarak gibi bir zarf-fiil ya da vurdu gibi bir fiil, Hay rl ifller! dile inde de dilerim ya da olsun gibi bir fiil hazfedilmifltir. Seviyorum... Goncalar senin on befl yafl nd r. Faruk Nafiz m sra nda da estetik amaçlarla böyle bir ifadenin kullan lm fl oldu unu görüyoruz. Bir sözde hazif yap ld n n anlafl lmas n sa layan üç fley vard r: Ak l, cümlenin kendisi ve geleneksel üslûp.

1. Ünite - Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl 5 Okutmad lar ortadan sonra Tahsilim de kald yar m Behçet Necatigil dizelerindeki orta kelimesi orta okul ibaresinin k salt lm fl d r. Burada hazfin oldu unu gösteren geleneksel üslûp tur. 2. Îcâz- k sar: Az ve öz söz söyleyerek yap lan îcâzd r. Cümlede bir eksiltme yapmadan k sa bir söze çok anlam s d rmak; herkesçe kullan lan yayg n tan m - na göre de sözün az, anlam n çok olmas d r. Buna Nam k Kemal in, Bârika-i hakîkat müsâdeme-i efkârdan ç kar sözünü örnek olarak gösterebiliriz. Burada gerçek dünyada bulutlar n çarp flmas yla meydana gelen flimflek ve bu flimfle in etraf ayd nlatmas, teflbih ve mecazl bir üslûpla soyut bir alana tafl nm fl; fikirlerin çarp flmas yla gerçe in ortaya ç kmas birtak m ça r fl mlarla zihinde canland r larak gerçe in karanl klar ayd nlatan bir flimfle e benzedi i ve bu flimfle in farkl görüfllerin çarp flmas ndan meydana geldi i, böylece insanlar n zihinlerini ayd nlatt... söylenmifltir. Güli yok gülsitanda n eylersin Emrî m sra nda da bu tür bir îcâz vard r. fiartlar na uygun olarak yap lan îcâz n her türünde belâgat vard r. Fakat bunlar n en de erlisi îcâz- k sar d r. Îcâz- hazif derece itibar yla îcâz- k sar dan sonra gelir; veciz söz nitelemesi de genellikle îcâz- k sar için kullan l r. Îcâz konusu Türkçe belâgat kitaplar nda Arapça belâgat eserlerinin çizdi i çerçeve içinde ele al nm flt r. Recaizade Mahmud Ekrem (öl. 1913) ise bu konuda farkl bir yol izleyerek îcâz münakkahiyyet (=özlü söz söyleme) konusu içinde ele alm fl ve sadece îcâz- k sar üzerinde durmufltur. Ona göre îcâz en çok f k h ya da kanun ile ilgili hükümlere, atasözlerine ve hikmetli (=felsefî) sözlere yak fl r. Îcâz, belâgatte söz ve anlam iliflkisinin konu edildi i i tilâf ve haflvin yan s ra sanatl ifade yollar olan mecâz ve kinâye ile de ilgilidir. tnâb Îcâz her zaman olumlu bir durumu nitelemedi i gibi, itnâb da mutlaka olumsuz bir durumu ve kullan m ifade etmez. Maksad ifadede al fl lagelen ibareden fazla kelime kullan ld nda, e er bu kelimelerin cümledeki anlama katk s varsa ya da muhatab n durumu bunu gerektiriyorsa, bu itnâb kusur de ildir; söze güzellik katar. Fakat bu fazlal k bir yarar sa lam yorsa tatvîl (=sözü uzatma) kabul edilerek itnâb- mümill (=b kt r c uzatma) ad n al r ve bir kusur say l r. Anlama olumlu bir katk s olmayan tekrîr (=yineleme)ler de bu aç dan tatvîl say l r. tnâb n bafll ca türleri flunlard r: a) Geneli ifade eden sözden sonra özeli ifade eden bir söz söylemek: Bu sözüme herkes dikkat etsin; Ahmet sen de dikkat et! cümlesinde herkes kavram n n kapsam na Ahmet de girdi i hâlde onun özellikle dikkatini çekmek için ismini ayr ca belirtmek bu tür itnâb için bir örnektir. b) Özeli ifade eden bir sözden sonra geneli ifade eden bir söz söylemek: Okullar, bakanl klar bütün resmî daireler kutlamalara kat ld. cümlesinde F k h (<f kh), slam hukukunda ana kaynaklardan yararlan larak konulmufl olan din ve dünya iflleriyle ilgili kurallar n bütünüdür. tilaf sözün sözle, sözün anlamla, sözün vezinle ve anlam n anlamla uyumlu olmas anlam nda bir edebî terimdir. Tekrîr hakk nda 7. ünitede bilgi verilecektir.

6 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar okullar ve bakanl klar bütün resmî daireler in kapsam na girdi i hâlde bunlar ayr ca belirtmek bu ifade türüne örnek olarak gösterilebilir. c) Kapal bir ifadeden sonra söylenene aç kl k getirmek: nsan n iki fleyin de erini elinden kaçmadan bilmesi laz md r. Biri s hhat, di eri gençlik. örne indeki ikinci cümle, ilk cümledeki kapal l ortadan kald rmakta ve önceki cümlede kapal olarak söylenen iki fleyden birinin s hhat, ikincisinin de gençlik oldu u aç kl k kazanmaktad r. d) Tekrîr-tekrâr: Bir kelime veya kelime grubunu anlam güçlendirmek, ona dikkat çekmek gibi bir amaçla tekrarlamakt r. e) Cümle-i mu terize kullanmak: Bir cümle içinde ara cümle kullanmakt r. Kültürlü bir insan n hâl ve makama -bunun yerine k saca duruma da diyebiliriz- en uygun sözü seçip kullanmas gerekir. cümlesindeki ara cümle gibi. f) Ekleme: Cümle tamamland ktan sonra onunla ilgili ayr bir cümle daha söylemektir: Ahmet istedi i fakülteye girdi. nsan elbette çal flmas n n karfl l n al r. örne inde oldu u gibi. Bu ibarede ikinci cümle tezyîl dir. tnâbda muhatab n durumu ve vurgulanmak istenen husus rol oynar. Bu ihtiyac karfl layan itnâb, üslûba güzellik katan bir özelliktir. Bir söze itnâb niteli i veren söz ya da sözlere hafliv (<haflv) denir. HAfi V As l anlam yast k ve yorgan içine t k lan yün, pamuk gibi fleyler dir. Cümlenin temel ögelerinden olmayan, ifade edilmek istenen as l anlama da katk s bulunmayan kelimelere denir. Baflka bir ifadeyle hafliv, cümlenin kendisi olmadan da anlam yönünden tamamland sözcüklerdir. Mutlak anlamda, yani bir flarta ba l olmaks z n bir kusuru ifade eden haflvin belli durumlarda söze güzellik kazand rd da olur. Bu nedenle hafliv, biri haflv-i müfsid (=anlam bozan fazlal k) ve di eri haflv-i gayr-i müfsid (=anlam bozmayan fazlal k) olmak üzere iki k sma ayr l r. Örnekler Olmay nca hasta kadrin bilmez âdem s hhatin F tnat Han m *** fiâne-i zülf-i sühand r i tirâz Cevdet Pafla Bu iki m sra; sözün az, anlam n çok oldu u, bununla birlikte herhangi bir kelimenin eksiltilmesi ya da düflürülmesi yoluna gidilmeden söylenmifl ifadeler olduklar için îcâz- k sar a örnek olarak gösterilebilir. lk örnekte, insan n sa l n n k ymetini hasta olmadan bilemedi i ; ikinci örnekte de saç n tarand kça güzelleflti i gibi, sözün de itirazla kusursuz hâle geldi i ifade edilmektedir. Ölümlerden ölüm be en, be endim Yük olmadan, b kt rmadan kimseyi Behçet Necatigil kinci m sradaki Yük olmadan, kimseyi b kt rmadan ifadesinde ölmeyi düflürülerek cümlede bir eksiltmeye gidilmifltir.

1. Ünite - Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl 7 Bu fliirin dikkat edilecek di er bir hususili i de -ayn fley nesirde de vard r- dil hünerlerine verdi i yerdir. Ahmet H. Tanp nar Yazar n Divan fliirinden söz etti i bu cümlede ana cümlenin hükmü tamamlanmadan ayr bir hüküm daha ilâve edilmifltir: Ayn fley nesirde de vard r. bu bir ara cümle(=cümle-i mu terize)dir. Ana cümlenin tamamlanmas n geciktirmekle birlikte bu ara cümlenin konu ile dolayl da olsa bir iliflkisi vard r ve bu nedenle söz konusu ara cümle makbul bir itnâb örne i olarak de erlendirilebilir. Nerede kasd- flikâr eyledi im Dili bî-sabr u karâr eyledi im Recaizâde M. Ekrem Beytinde her iki m sra n sonunda da günler, zamanlar gibi bir söz eksiltilmifltir. Bu eksiltme kapal de ildir; cümlenin gelifli bu m sralarda bir hazfin oldu unu aç kça göstermektedir. Bir paraya bini âferînin Pabuc at ld Gevherî nin Ziya Pafla Burada eksiltme yolu ile yap lan bir îcâz vard r, cümledeki dama sözü ibareden ç kar lm flt r. Ac yan har meseldir at geçer. Atasözü Bu örnekteki îcâz eksiltme ile yap lm flt r. Ac yan har (=eflek) sözü asl nda can ac yan eflek anlam nda oldu undan can sözcü ü cümleden ç kar lm flt r. Âdet muhakkemdir. Mecelle kural Îcâz- k sar yolu ile yap lm fl bir îcâzd r. Cümlede az söze çok anlam s d r lm flt r. Söz toplumda yerleflik örf ve âdetlerin temel esaslarla çeliflmemek flart yla, yasama ve yarg ya dayanak oluflturabilece i ne iflaret etmektedir. Mecelle, Osmanl dönemindeki ilk medeni kanunun ad d r. Sokaktay m, kimsesiz bir sokak ortas nda Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum Necip Faz l Her iki m srada da as l anlam ilk kelimelerde verilmektedir. Bununla birlikte sokakta olma hâli ile yürüme hâli kapal ifadelerdir, aç klanmaya ihtiyaçlar vard r. Bu iki kelimeden sonra gelen ifadeler bu anlamlar aç klamaktad r. fiairin önce kapal bir söz söyleyip daha sonra buna aç kl k getirmesi (=îzâh ba de l-ibhâm) ise m sralara etkileyicilik kazand rmaktad r. Dolay s yla her iki m srada da makbul bir itnâb n oldu u söylenebilir. Var m hele söylenilmedik söz Kalm fl m me er denilmedik söz fieyh Galib Beyitte tatvîl türünden bir itnâb vard r. lk m sra amac ifade için yeterli oldu u hâlde flair bu m sra yaln z b rakmamak için olsa gerek ayn anlamda bir m sra daha söylemifltir. Burada ikinci m sra n anlam aç s ndan ilk m sraya bir katk s ndan söz etmek mümkün de ildir.

8 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar Ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gams n sen Gerçi vîrâne isen genc-i mutalsams n sen... fieyh Galib Ey gönül! Ey gönül! Niye bu kadar gamla dolusun sen? Gerçi virâne isen de t ls ml bir definesin sen. anlam ndaki beyitte geçen Ey dil ve sen sözlerinde anlam kuvvetlendiren ve flairin içinde bulundu u ruh hâlini yans tan ve itnâb tatvîl flekline koymayan bir söz tekrar (=tekrîr) vard r. Âfl k m âfl k- hayret-zede-i dîdâr m Sûfîyim sôfî-i beytü l-harem-i esrâr m Öyle bir âfl k m ey dil ki hemân ma flûkum kimizin aras nda beni sanma var m Esrar Dede Yukar daki m sralarda itnâb vard r. Ancak bu itnâb, sözü de erinden düflürmeyen, hatta onun edebî de erine katk da bulunan bir itnâbd r. Bu dörtlükte söylenmek istenen flairin, âfl k ve sofi oldu udur. Âfl k m ve Sûfîyim le asl nda cümle tamamlanm flt r. Fakat bunlar kapal ifadelerdir. Bu nedenle flair bu iki hükmü verdikten sonra, nas l bir âfl k ve nas l bir sûfî oldu unu aç klamaktad r. Burada itnâb n bir ifade tekni i olarak cümleye de er katt görülmektedir. Sâz u söze kalmad evvelki gibi meylümüz Ya ni dilden ârzû bafldan hevâ eksilmede Rûhî-i Ba dadî fiair ilk m srada söyledi ine ikinci m srada aç kl k getirmektedir. Bu ilâve edilen k s m anlama katk da bulunmakta, hatta edebî bir dille söylendi i için estetik de er de tafl maktad r. Bundan dolay bu itnâb, kusur olmay p makbul bir itnabd r. Düfldüm belâ-y aflka h red-mend-i asr iken El flimdi benden aldu pendi bana virür Fuzûlî Beyit, Zaman n insanlara ak l veren ak ll kiflisi ben iken aflk belâs na düfltüm. Eller flimdi benden ald ö üdü bana veriyor. anlam ndad r. Beyitte anlamla ilgisiz hiçbir sözcük kullan lmad için bu ifade müsâvât olarak de erlendirilebilir. Dilâ âfl klar ölmez ölmedi Ferhâd ile Mecnûn Günün târ idicek gam her biri flebdür diyü yatd Emrî Ey gönül! Âfl klar ölmez, Ferhad ile Mecnûn da ölmedi! Onlar gam, gündüzlerini karartt için, gece oldu san p uykuya dald lar. anlam ndaki bu beyitte âfl klar ölmez denildikten sonra bu hüküm Ferhâd ve Mecnûn gibi örneklerle pekifltirilmifltir. Bu beyitte itnâb n türlerinden geneli ifade eden sözden sonra özeli ifade eden bir söz söylemek (=zikrü l-hâss ba de 1-âmm) vard r. DÜfiÜNEL M 1 Îcâz, itnâb SIRA ve S ZDE müsâvât tan mlayarak türleri hakk nda bilgi veriniz. DÜfiÜNEL M SORU SORU D KKAT D KKAT

1. Ünite - Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl 9 BEYÂN Beyân n as l anlam ortaya ç kmak, görünmek, zâhir olmak, aç klamak, maksad ortaya koymak t r. Belâgatin ikinci bölümü olarak ise bir maksad de- iflik yollarla ifade etmenin yöntem ve kurallar ndan bahseden bir bilim dal n n ad d r. Yazan ya da konuflan n dile getirmek istedi i bir anlam çeflitli yollarla ifade etmesi mümkündür. Bir amaç, gerçek anlam nda kullan lan sözcüklerle ifade edilebilece i gibi, benzetmelerle ya da gerçek anlamlar nda kullan lmayan sözcüklerle de ifade edilebilir. Bunlar manaya delâletlerinin vuzuhu (=gösterdikleri anlam n aç kl ) bak m ndan birbirlerinden farkl ifade biçimleridir. Beyan, bu farkl ifade biçimleri aras nda sözü söyleyenin ve söze muhatap olan n durumu ile dile getirilen konu ve sözün ba lam n n gere i gözetilerek seçim yap lmas n sa lar. Di er bir ifade ile beyan söz ile anlam aras ndaki ilginin niteliklerini ele al r ve araflt r r. Söz ile anlam aras ndaki bu ilgiye delâlet denir ve delâlet beyan n özüdür. Kullan lan sözlerin anlafl labilir olmas gerekti i, beyan n tan m nda özellikle vurgulan r. Bunun nedeni beyân n, lafzî-aklî delâlet(=sözel aklî delâlet)in sözle anlam aras ndaki iliflkisini konu edinmesidir. Lafzî türdeki delâlet-i akliyye(=aklî delâlet)de gerçekten ayr lma söz konusu oldu u için do al olarak k smî bir kapal l k vard r. Amaç bu kapal l n, kelimelerin anlamlar n belirsizlefltirmemesi, anlam n bütünüyle kapal ve anlafl lmaz olmamas n sa lamakt r. Fakat bu, belâgatin bütünüyle vuzuh(=aç kl k)u hedefledi i fleklinde anlafl lmamal d r. Beyanda birçok ifade özelli i ve söz sanat nda anlafl l r mübhemiyyet (=kapal l k) bulunmas, gerekli bir flart olarak görülmüfltür. Delâlet yol gösterme, k lavuzluk, delil ve alamet olma, iflaret etme anlamlar na gelen bir sözdür. Delâlet Delâlet, herhangi bir söz, durum ve hareketin belli bir anlam ve hükümle ba lant s n ifade eden bir kavramd r. Klâsik eserlerdeki tan m ise flöyledir: Bir fleyin anlafl lmas n n baflka bir fleyin daha anlafl lmas n gerektirmesi durumudur. fiu hâlde burada iki unsur söz konusudur: Biri herhangi bir söz, durum veya hareket gibi var olan bir fley; di eri de onun gösterdi i, iflaret etti i anlam, kavram, hüküm gibi baflka bir fleydir. Bu iki unsurdan ilkine dâll (=delâlet eden, gösteren, iflaret eden), ikincisine de medlûl (=delâlet edilen, gösterilen, iflaret edilen) denir. Delâletin türleri: Dâll anlaml bir söz olabilece i gibi, söz d fl bir fley de olabilir. Bu nedenle delâleti biri lafzî delâlet (=sözlü delâlet) ve di eri gayr-i lafzî delâlet (=söz d fl delâlet) olmak üzere ikiye ay r yoruz: 1. Lafzî delâlet: Kendi içinde üçe ayr l r: a) Aklî delâlet (=akla dayal delâlet): Zihnin gösteren/iflaret eden ile gösterilen/iflaret edilen aras nda var olan zorunlu ve do rudan bir iliflki arac l yla bir bilgiye ulaflt akla dayal delâlettir: Kendisini görmedi imiz hâlde insan sesinin onun varl n göstermesi gibi. b) Tabî î delâlet (=do al delâlet): Zihnin gösteren/iflaret eden ile gösterilen/iflaret edilen aras ndaki psikolojik, fizyolojik bir iliflki arac l yla bir bilgiye ulaflmas d r: Bir insan n Off! demesinin onun s k ld n, Ah! demesinin ac çekti ini göstermesi gibi. c) Vaz î delâlet (=uzlafl ya dayal delâlet): Gösteren/iflaret eden ile gösterilen/iflaret edilen aras ndaki -yukar da belirtilen iliflkiler d fl nda- örf, müflterek kültür, ortak ve kabul görmüfl bir iletiflim, kullan m ve bir uzlafl ya dayal iliflki ile zihnin bir bilgiye ulaflmas d r: Kalem sözünün yaz yazan aleti göstermesi gibi.

10 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar DÜfiÜNEL M SORU 2. Gayr- lafzî delâlet: Bu da kendi içinde üçe ayr l r: a) Aklî delâlet: Tüten bir duman n ateflin varl n göstermesi gibi. b) Tabî î delâlet: K zaran veya solan bir yüzün utanmay ve korkuyu, h zl atan nabz n heyecan ya da bir rahats zl göstermesi gibi. c) Vaz î DÜfiÜNEL M delâlet: Bafl afla sallaman n kabul anlam n, harfler de dahil olmak üzere belli iflaretlerin belli sembolik de er ve hükümleri göstermesi gibi. Görüldü ü gibi delâlet, birtak m iflaretlerden yola ç karak kavramlara ulaflmay SORU ifade etmektedir. D KKAT Bu s n fland rmada D KKAT lafzî ve gayr- lafzî delâlet olmak üzere iki gruba ayr lan delâlet türlerinin her ikisinin de alt gruplar nda ayn terimler kullan lm flt r. Bu yüzden alt gruplardaki delâlet SIRA türlerinin S ZDE hangi ana gruba ait oldu unu göstermek için burada lafzî- vaz î, lafzî-tabî î ya da gayr- lafzî-vaz î, gayr- lafzî-tabî î gibi hem ana gruplar hem de alt gruplar birlikte gösteren terimler kullan lm flt r. AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ Beyan n as l konusu de iflmez (=sâbit) anlam tafl yan, bir fikir veya duyguyu en iyi, tutarl ve do ru flekilde ifade etmeye yarayan, ak l, idrak ve duygu alan na giren bütün K bilgi T objelerini A P ifade edebilen lafzî-vaz î delâlettir: Örnek olarak ka- K T A P lem sözcü ünün yaz yazma aleti olma durumu ile ilgisi; örf, kültür ve müflterek bir iletiflim karar na, k sacas uzlafl ya dayanan bir alâkad r. TELEV ZYON Delâlet TELEV ZYON iliflkisinin daha iyi anlafl lmas için konu ile ilgili mevcut yaklafl ma da k saca de inmekte yarar vard r. Göstergebilimde de ayn konuda çeflitli s n fland rmalar yap lm flt r. Bunlardan yayg n olan flu üçlü tasniftir: 1. Belirti: D fl gerçeklikle ilgili olan ve bir fleyi aktarma ya da iletiflim amac tafl mayan, do al, istemd fl ve sebep-sonuç iliflkisi tafl yan özellikteki bir ifla- NTERNET NTERNET rettir: Ateflin dumana, baz belirtilerin de bir hastal a delâlet etmesi, göstermesi gibi. 2. Görüntüye dayal gösterge-ikon: Gösteren ile gösterilen aras ndaki gerçek bir benzerli e dayan r. letiflim amaçl oldu u için bir bilgi aktarma görevi vard r. Bir kiflinin foto raf, karakalem ya da ya l boya resmi bu tür göstergelerdendir. 3. Simge-sembol: Anlam sebep-sonuç iliflkisine de il anlaflmaya, uzlaflmaya dayal, iletiflim ve bilgi aktar m de erine sahip bir iflaret biçimidir. Güvercin (resmi de il) bar fl n sembolüdür, bar fl simgeler. Bir dili oluflturan sözcükler de bu s n fa girer. Dilbilim de belâgat gibi bütün bu iflaretleri de il; dille ilgili olanlar konu edinir ve inceler. Dil-d fl olanlar da dahil olmak üzere bütün bu sistemi ise göstergebilim (=semiyoloji) ad verilen özel bir bilim dal inceler. Dâll kendi d fl nda bir fleyden haber veren, onun varl na iflaret eden onu gösteren bir unsurdur. Belâgat bu unsurun söz olan ile ilgilenir. Medlûl bu sözün gösterdi i fley, yani gösterilendir. Bu ikisi aras ndaki iliflkiye delâlet denir. Beyan lafzî-vaz î delâleti mutâbakat, tazammun ve iltizâm olmak üzere üç k sma ay rarak inceler: a) Mutâbakat: Bir nesneyi ya da kavram ifade etmek üzere kullan lan lafz n o nesnenin bütününü göstermesine denir: Arslan sözcü ünün bilinen y rt c hayvan göstermesi gibi. Bu durumda söz sadece o anlam için konulmufltur. b) Tazammun: Bir sözün, gösterdi i nesnenin unsurlar ndan ya da özelliklerinden bir k sm na iflaret etmesine denir: Bir insan için kullan lan arslan lafz ile o hayvan n yaln zca cesaretinin ve gücünün kastedilmesi gibi.

1. Ünite - Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl 11 c) ltizâm: Bir lafz n, o lafz n mutâbakat yoluyla gösterdi i nesne veya anlam de il, zihnin o nesne ile ilgili ya da ilgili oldu unu varsayd bir baflka nesne veya anlam göstermesidir: Dövmek kavram n gösteren kelimenin insan zihninde bu fiili yapan, yani döven ve bu fiilin üzerinde gerçekleflti- i dövüleni ça r flt rmas ya da göstermesi iltizamd r. Beyanda mutabakata hususî anlamda vaz î delâlet, tazammun ve iltizâma ise bu delâletlerde laf zlar temel anlamlar n n d fl nda kullan ld için yine hususî anlamda aklî delâlet denir. Beyan bu üç delâlet yolundan hangisinin edebiyat dili aç s ndan daha de erli oldu unu da inceler. Genellikle iltizam ve tazammun, mutabakattan daha beli ve de erli kabul edilir. Bu yaklafl m, belâgatte aç kl k(=vuzûh) esas olmakla birlikte, bu aç kl n maksad n ç plak gerçekle de il, anlafl lmazl a düflmemek flart yla belli ölçüde kapal olarak ifadesine verilen önemi de gösterir. Delâlet Lafzî (=sözel) delâlet Gayr-i lafzî (=söz d fl ) delâlet Aklî (Akla dayal ) Vaz î (Uzlafl ya dayal ) Tabiî Aklî (Akla dayal ) Vaz î (Uzlafl ya dayal ) Tabiî Mutabakat / vaz î ltizam / aklî Tazammun/ aklî Laf z-mana liflkisinde Hakikat ve Mecâz Hakîkat nsan d fl dünyada alg lad soyut ve somut kavramlar önce zihninde tasarlamakta, sonra da onu söz(=laf z)lerle simgelefltirilip ifade etmektedir. Bu nedenle sözler, temel ve gerekli bir flart olmakla birlikte as l maksat olmad klar gibi, tek bafllar na da var de ildirler. Anlamlar da ancak sözlerle ba lant l olduklar sürece var olurlar. Dolay s yla bunlar n varl klar birbirine ba l d r ve bir kâ d n iki yüzü gibidirler. Söz ile anlam aras ndaki bu ba ; dil kurallar, sözün ba lam, kullan m alan gibi sözlü ya da zaman, ortam gibi söz d fl karîne(=ipucu) ler ile aç klanabilir. Mant kta sözün konuldu u anlam ifade edip etmemesi konusunda hakikat, mecaz, kinaye ve galat olmak üzere dört durumdan söz edilmektedir: Sözün konuldu u gerçek anlamda kullan lmas hakikat, bir ilgi dolay s yla bu anlam n d - fl nda kullan lmas mecâz, sözün gerçek anlam nda kullan lm fl olmas da mümkün olmakla birlikte onun zihinde ça r flt rd di er anlam da göstermesi kinâye ve hiçbir ilgi bulunmaks z n bir baflka anlamda kullan lmas ise galat(=yanl fl) t r. Lafzî-vaz î delâletin mutabakat, tazammun ve iltizâm olmak üzere üç k sma ayr larak incelendi ini daha önce söylemifltik. Söz ve anlam aras ndaki mutabakat iliflkisi hakikat, tazammun iliflkisi mecâz, iltizâm iliflkisi ise kinâye ad n

12 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar bdâ yeni, güzel ve benzeri olmayan bir eser meydana getirme anlam nda bir edebî terimdir. al r. Her üç durum da anlam n de il sözün nitelikleridir ve bu nitelik kullan mda ortaya ç kar. Hakikat, bir lafz n kendisi için konulmufl olan anlamda kullan lmas - d r. Bu anlam onun lügavî (=temel, gerçek) anlam d r. Sözün iflaret etti i ya da gösterdi i bu ilk anlama ya da kavrama temel anlam diyebiliriz. Lafz n bu temel anlam d fl nda düflüncenin her alandaki geliflimine ba l olarak bazen anlam genifller, bazen de eski anlam unutularak yeni anlamlar kazan r. kinci anlam-yan anlam: Sözlerin sonradan kazand anlamlar yan anlam ya da anlamlard r ve bunlar beyan n da ilgi alan na girer. Bu yan anlamlar, sözlerin gösterdikleri temel anlamlar yla aralar nda herhangi bir ilgi veya benzerlik bulunan ya da kurulan di er anlamlar d r. Bu, asl nda do ufl an nda, bir ibdâ eseridir ve sanat de eri tafl r. Belâgatte sözlerin sonradan kazand bu anlamlara me ânî-i sevânî (=ikinci anlamlar) ad verilmifltir. Baz klâsik kaynaklarda me ânî-i sevânî karfl l olarak ma ne l-ma nâ (=anlam n anlam ) teriminin kullan lm fl oldu u da görülmektedir. Bütünüyle karfl lamamakla birlikte gerek me ânî-i sevânî gerekse ma ne lma nâ terimlerinin iflaret etti i mecazî anlamlar dilbilimdeki yan anlam kavram - n n kapsam na girmektedir. Yan anlam, kelimenin temel anlam d fl nda yüklendi- i, bazen muhatab n kültürel birikiminin, toplumsal de erlerin belirleyici oldu u bazen de mecaz ve kinayenin yan s ra metnin kendi üretti i, laf zlar n ve cümlelerin ça r fl mlar ile daha da geniflleyen anlamlar d r. Laf zlar n temel anlam nda kullan ld metinler okur için daha kurudur. Çünkü bu metinler okurun hayal gücünü kullanarak metni yorumlamas na, baflka bir ifade ile metni yeniden üretmesine gerek b rakmaz. Bilgi verici metinler daha çok bu tarzda yaz l rlar. Bundaki bafll ca amaç okur için yan lma pay b rakmamakt r. Yan anlamlar n yo un olarak kullan ld metinlerde ise okur üreticidir, metni zenginlefltirme imkân na sahiptir. Bundan dolay edebî metinler genellikle yan anlamlar n zengin oldu u metinlerdir. Bu ayn zamanda metnin kal c l n da sa layan önemli bir etkendir. Sözde as l olan gerçek anlamd r; mecazî anlam ise âr zî(=geçici)dir. Dolay s yla bir sözün yorumu gerçek ve mecaza ayn oranda yak nsa o söz -özellikle edebî metinler d fl nda- gerçek anlam na yorulur. Bir sözün gerçek anlam kendisinde bizzat sâbittir. Konuflan n niyetiyle ya da mecazî kullan mla gerçek anlam n bir sözden bütünüyle kald r lmas mümkün de ildir. Hakikatle mecaz aras ndaki fark, hakikatin gösterdi i anlam için bir karine (=ipucu)ye ihtiyaç göstermemesi, mecaz n ise bu karineye ihtiyaç duymas yla ortaya ç kar. Bir laf z ayn anda hem hakikat hem de mecazî anlama yorulmaz. Örnekler Renkli, kokulu, güzel bir bitkiyi gösteren çiçek, malûm a aç serv (=selvi), bir gök cismi olan ay, içecek kab olan bardak sözcüklerinin kendileri için konulmufl olan anlamlarda kullan lmalar : Çiçek, serv, ay, bardak kendileri için konulmufl olan anlamlar nda kullan ld klar nda sözle anlam aras ndaki delâletin türü, uzlafl ya dayal sözlü delâlet olur. Bu örneklerde söz ile anlam aras ndaki iliflki hakikattir. Bir güzel k z için kullan lan çiçek, Divan fliirinde sevgilinin boyunu nitelemek için kullan lan serv, onun güzel yüzü için kullan lan ay, Barda sonuna kadar içti. cümlesindeki bardak laf zlar n n delâletlerinin türü: Önceki örneklerde gerçek anlamlar nda kullan lan bu sözcükler bu maddedeki anlamlar gösterirlerse durum de iflir. Art k çiçe in bir bitki, servinin bir a aç,

1. Ünite - Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl 13 ay n bir gök cismi, barda n bir kap ad olmalar de il, bunlar n özellikleri olan güzellik, düzgün bir boy, parlakl k kastedilmektedir. Yani bu laf zlar n mecazî anlamlar söz konusudur. Bu tür bir delâlet iliflkisi tazammun ad n al r. Barda sonuna kadar içti., cümlesinde de bardak cisminin içme eylemine konu olamayaca bellidir. O takdirde burada bardak ile gösterilenin bir baflka fley olmas gerekmektedir ki, o da barda n içindeki s v d r. Yani burada söz kendisine ayr lan anlamda kullan lmam fl, onunla ilgili bir baflka nesne kastedilmifltir. Burada da söz ile anlam aras ndaki delâlet iliflkisi tazammun yolu ile olmufltur. K skançl ktan benzi sarard. cümlesindeki delâletin türü: fade sahibinin K skançl ktan benzi sarard. cümlesiyle, söylemek istedi i fley bahsetti i flahs n benzinin sarard n de il de zihnin bu durumla ilgili kabul etti i bir baflka durumu, yani kederli ve üzüntülü oldu unu söylemek istedi i düflünülürse burada bir mecazî anlat m n bulundu u ve bu söz ile ifadesi kastedilen düflünce aras ndaki iliflkinin iltizâm ad verilen bir delâlet türü oldu u anlafl l r. Mutabakat, tazammun ve iltizâm terimlerini tan mlayarak bunlar n hakikat, mecâz ve kinaye yle olan iliflkilerini aç klamaya çal fl n z. 2 Mecâz DÜfiÜNEL M DÜfiÜNEL M Mecâz, bir kelimenin gerçek(=temel) anlam d fl nda baflka bir anlamda kullan lmas - d r. Mecâzda kelimenin temel anlam ile karfl lad yeni anlam aras ndaki SORU iliflki gerçek d fl d r. Bir kelimenin hakiki(=gerçek, temel) anlam de il de mecazî anlam n n SORU kastedilmesi için bu iki anlam aras nda bir iliflki bulunmas gerekir. Kelimenin hakiki D KKAT D KKAT anlam n n anlafl lmas na karîne-i mâni a(=engelleyici ipucu) ad verilen akla dayal (=aklî) bir engel vard r. Bu, sözü söyleyenin, sözü gerçek anlamda kullanmad n n delilidir. Bu delîl(=karine) bazen ibarenin içinde yer al r; bazen de ibare içinde yer almamakla birlikte sözün öncesi ve sonras ndan, yani ibarenin kendisinden anlafl l r. Baz durumlarda da bu karine söz de il; hisse, akla dayal bir AMAÇLARIMIZ olgu ya da bizzat hayattan kaynaklanan, ortak kültüre dayanan bir husus olabilir. AMAÇLARIMIZ O hâlde mecaz k saca bir sözün gerçek anlam nda kullan lmamas d r. Mecazda bu anlam n gerçek anlam olmad n gösteren ve sözü gerçek K anlam n n T A P d fl na ç - K T A P karan bir ilgi vard r. Mecâz n hükmü, kastedilen anlam n anlafl lmas d r. Hukuk dilinde bir sözün gerçek anlam n n anlafl lmas na engel bulunmad kça mecazî TELEV ZYON anlam kullan lmaz. TELEV ZYON Edebî dilde ise durum farkl d r. Bu dilde gerçek anlam yerini büyük ölçüde mecaza b rakm flt r. Bundan dolay zihnin edebî metinlerde kavrad ilk anlam gerçek anlam oldu u hâlde mecaz arar. Her ikisi de ihtimal dahilindeyse daha çok mecaza yönelir. Ayn anda bir sözcükten hem gerçek hem de mecâzî NTERNET anlam anlafl lmaz. NTERNET Mecâz, mecâz- aklî (=aklî mecâz) ve mecâz- lügavî (=lügavî mecâz) olmak üzere ikiye ayr l r: 1. Aklî mecâz (akla dayal mecâz): Bir fiili as l failinden, aralar ndaki bir iliflki nedeniyle bir baflka faile isnat etmektir. Aklî mecâzda sözcükler temel anlamlar nda kullan l r. Geçen sene Ö retmen Mehmet Bey, baflar l yd. cümlesinde ö rencilerin baflar s ö retmenlerine mal edilmifltir. Size duydu um sevgi beni buraya kadar getirtti. cümlesinde de o flahs oraya kadar götüren fleyin fiziksel olarak sevgi olamayaca- belli iken sevginin bundaki pay ndan dolay hareket sevgiye isnat edilmifltir.

14 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar Mecâz- hazfî: Baz eserlerde aklî mecaz ad alt nda de erlendirilen bir mecaz türü de mecâz- hazfîdir. fadesi kastedilen as l anlam gösteren sözcük düflürülerek yap lan mecazd r. barede haziften sonra kalan kelimelerden birinin anlam de- iflmesine u ramas gerekir. Bu adresi bir de kahveye sor. cümlesinin as l de eri...kahvedeki insanlara sor. dur. Bu cümlede kahve kelimesinin anlam de iflmifltir. Mecaz n bu türüyle hazif yoluyla yap lan icaz aras nda yak n bir iliflki vard r. Ayr ca bu tür mecaz için verilen örnekler mecâz- mürseli de hat rlatmaktad r. Burada dikkat edilecek husus her hazfin mecâz- hazfî olmad d r. Ahmet baflar l d r; Mehmet de. cümlesinde hazif vard r ama mecaz yoktur. Çünkü haziften sonra kalan kelimelerde bir anlam de iflmesi olmam flt r. 2. Lügavî mecâz (dile dayal mecâz): Bir kelimenin bir ilgi sebebiyle as l anlam n n d fl nda kulan lmas d r. Mecâz- lügavînin biri mecâz- mürsel, di eri de isti âre ad verilmifl olan iki türü vard r: Bir sözcü ün gerçek anlam d fl nda kullan lmas n sa layan alâka, yani zihnin gerçek anlamdan mecazî anlama geçiflini sa layan iliflki benzerlikse o mecaz, isti âre; benzerlik d fl nda bir alakaysa mecâz- mürsel ad n al r. Mutlak anlamda mecazdan mecâz- mürsel anlafl l r. Mecâz- mürsel: Mecâz- mürsel flu üç flartla gerçekleflir: 1. kelimenin gerçek anlam d fl nda bir anlam kastedilmeli; 2. gerçek anlam ile mecâzî anlam aras nda benzerlik d fl nda bir ilgi olmal ; 3. gerçek anlam n anlafl lmas na bir engel (=karîne-i mâni a) bulunmal d r. Mecâz- mürselde gerçek anlamdan mecazî anlama geçifli sa layan alakalar n bafll calar flunlard r: a. Parça-bütün (=cüz iyyet-külliyyet) iliflkisi: Bir lafz n gerçek anlam yla mecazî anlam ndan birinin di erinin cüz (=parça)ü olmas d r. Yani, bütünü söyleyerek o bütüne dahil olan cüz ü ya da cüz ü söyleyerek cüz ün dahil oldu u küll(=bütün)ü kastetmektir: Saç m kestirdim. cümlesiyle saç n bütününün de il bir k sm n n kestirildi ini söylemek gibi. b. Mahal ilgisi: Bir lafz n gerçek anlam ile mecazî anlam ndan birinin di- erine mahal olmas d r. Bir baflka ifadeyle bir mahall(=yer)i söyleyerek o mahalde bulunan ya da bir mahalde bulunan söyleyerek o mahalli kastetmektir: Ahmet dersten ç kt. cümlesinde ders le dersin yap ld s - n f ; Barda sonuna kadar içti. cümlesinde de bardak la içindeki s - v y kastetmek gibi. c. Sebep-sonuç iliflkisi: Bir lafz n gerçek anlam yla mecazî anlam ndan birinin di erine sebep olmas d r: Bereket ya yor. cümlesindeki bereket le berekete sebep olan ya mur un; Saç m z bofluna a artmad k. cümlesinde de saç bofluna a artmamak la tecrübe nin kastedilmesi gibi. d. Genel-özel(=umum-husus) anlam iliflkisi: Genel(=umum)i ifade eden bir kelimeye ona dahil olan bir hususun anlam n vermek ya da özel(=husus)i ifade eden bir sözcü e dahil oldu u genelin anlam n vermektir: At n arayan bir kifliye söylenen Hayvan n gördüm. cümlesindeki hayvan lafz yla at n; Bu akflam çorbay bizde içelim. cümlesinde de çorba yla yemek in kastedilmesi gibi. e. Mazhariyet iliflkisi: Bir kelimenin gerçek anlam n n mecazî anlam n ortaya ç k fl na zemin oluflturmas : Bütün aile onun eline bak yor. cümlesinde el kelimesine el ile ortaya konan nimet, ihsan, yard m gibi anlamlar n yüklenmesi gibi.

1. Ünite - Eski Türk Edebiyat nda fade fiekilleri ve Anlam Sanatlar na Girifl 15 f. Âlet olma ilgisi: Bir kelimenin gerçek anlam n n mecazî anlam na âlet olmas ; yani bir lafza kendisinin âlet oldu u anlam n verilmesi: Türk dili tamlamas nda dil kelimesiyle lügat in O, kalemiyle hayat n sürdürüyor. cümlesinde de kalem le yazarl k n kastedilmesi gibi. g. Öncelik-sonral k iliflkisi: Bir fleyi geçmiflteki hâliyle ya da gelecekte alaca hâl ile anmakt r. Bir annenin bizim çocuk sözüyle yetiflkin evlad n kastetmesi, bir fleyi geçmiflteki hâliyle anma ya; Atefli yak! cümlesindeki atefl sözüyle atefl alacak ve yanacak nesne yi kastetmek de bir fleyi gelecekte alaca hâl ile anmaya örnek gösterilebilir. Mecâz- mürselde dikkat edilmesi gereken nokta, lügat (=hakikî, gerçek, temel) anlam d fl nda kullan lan kelimenin lügat anlam ile bu yeni mecazî anlam aras nda benzerlik d fl nda bir iliflki olmas gerekti idir. Yoksa yukar da bir ilgiye verilen örnek, di er bir ilgiye örnek ve konu olabilecek flekilde yorumlanabilir. Mesela el in lügat anlam ile mecazî anlam olan kuvvet aras ndaki ilgi, mazhariyet iliflkisine ba lanabilece i gibi sebep-sonuç iliflkisiyle de aç klanabilir. Mecaz- aklî, cümlede, mecaz- lügavî (=mecaz- mürsel ve istiare) ise hem kelimede (=mecaz- müfred) hem de cümlede (=mecâz- mürekkeb) olabilir. Mürekkeb mecazlar asl nda birer isti âre-i temsiliyyedir. Bu tür mecazlara istiare konusunda de inilecektir. Mecazlar dilin bünyesinde tabiî bir flekilde bulunurlar. Bunlar günlük dilde fark na varmadan kullan r z. Bu durumdaki mecazlar dilin o dili kullanan herkesçe paylafl lan ortak malzemeleridir. Bir mecaz n sanat olarak kabul edilebilmesi için o mecaz n dildeki haz r malzeme olmamas, flair ya da yazar taraf ndan bilinçli olarak kullan lm fl olmas laz md r. Lambay yak!, Bu s k nt beni öldürecek., Bu yolda saç m z bafl m z a artt k. gibi cümleler fleklen mecaz olsalar bile bunlar dildeki haz r malzemeler olduklar için sanat vasf na sahip de illerdir. Dolay s yla bir ibarede bu tür mecazlar n kullan lm fl olmas o ibareye edebî de er kazand rmaz. Bunlar ancak ifllenifl tarz ve üslup meziyeti ile edebî de er ve sanat olma niteli i kazanabilirler. Bu ölçü, di er sanatlar ve ifade özellikleri için de geçerlidir. Mecazl ifadeleri kullanmakta usta olmak, kiflinin edebiyat alan ndaki dehas n gösterir. Çünkü bu bir baflkas ndan ö renilemez; kiflideki ibdâ yetene ini ifade eder. Örnekler Ya mur bitkilere hayat verdi. Bu cümledeki hayat sözcü ünde mecâz- lügavî vard r. Çünkü hayat la bitkilerin yeflerip büyümesi kastedilmifltir. Bu fiilin ya mura isnat edilmesi ise mecâz- aklî dir. fiark iflinden ferâceler, flallar Ak yor dalga dalga flimdi k ra F. N. Çaml bel Ferâceler ve flallar bu m sralarda lügat anlamlar yla kullan lmam fllard r. Zira ferâce ve flallar n dalga dalga k ra akmas düflünülemez. Bu bir karîne-i mâni ad r. Her ikisi de bunlar giyen, örtünen kad nlar göstermektedir. Bu sözcüklerin gerçek anlamlar ile yeni kazand klar anlamlar aras nda benzerlik d fl nda bir ilgi bulunmaktad r. Dolay s yla burada mecâz- mürsel vard r.

16 Eski Türk Edebiyat na Girifl: Söz Sanatlar Tekbîrlerle halka yân oldu tû lar Sahrâ-y Üsküdâr a revân oldu tû lar Yahya Kemal Beyitte I. Selim in ordusu tasvir edilmektedir. Burada uzaktan bak ld nda bu ordunun en belirgin unsurlar ndan biri olan tu (cüz ) zikredilerek bu ordunun bütünü (küll) kastedilmifl ve beyitte bir mecâz- mürsel meydana gelmifltir. Dalgalanan sen de flafaklar gibi ey nazl hilâl! Olsun art k dökülen kanlar m n hepsi helâl Mehmet Âkif lk m srada Türk bayra n n bir cüzü olan hilâl zikredilerek onun ait oldu u bütün, yani ay y ld zl bayrak kastedilmektedir. 3 Mecâz, aklî SIRA mecâz, S ZDE lügavî mecâz, isti âre ve mecâz- mürsel terimlerini aç klayarak mecâz- mürselde gerçek anlam ile kastedilen anlam aras ndaki ilgileri belirtiniz. Teflbîh DÜfiÜNEL M DÜfiÜNEL M Aralar nda bir ya da birden fazla benzerlik bulunan iki fleyin birini di erine benzetmektir. Teflbîhin SORU taraflar olarak adland r lan bu iki unsurdan biri müflebbeh SORU (=benzeyen), di eri müflebbehün bih(=kendisine bir fley benzetilen)tir. Teflbihte iki unsurun ortak olduklar niteliklere ya da özelliklere vech-i flebeh(=benzetme D KKAT D KKAT yönü) denir. Baz durumlarda bu benzetme edât- teflbîh(=benzetme edat ) kullan larak yap l r. O hâlde teflbihte, 1. Müflebbeh (=benzeyen), 2. Müflebbehün bih (=kendisine benzetilen), 3. Vech-i flebeh (=benzetme yönü), AMAÇLARIMIZ 4. Edât- AMAÇLARIMIZ teflbîh (=benzetme edat ) olmak üzere dört unsur bulunur. nsanlar eflitlik aç s ndan tara n diflleri gibidir. K T A P cümlesinde K insanlar T A P müflebbeh, tara n diflleri müflebbehün bih, eflitlik vechi flebeh, gibi de teflbîh edat d r. Bu cümleye göre insanlar ve tarak diflleri nin, birbirine eflit olma, birbirlerine üstünlükleri olmama bak m ndan ortak yönleri vard r. Asl nda TELEV ZYON TELEV ZYON burada birbirine benzetilen unsurlar aras nda bir karfl laflt rma yap lm fl ve hüküm bu karfl laflt rman n sonucuna göre verilmifltir. Mecazlar n en önemlisi olan istiare teflbihe dayand için teflbihi anlamadan istiareyi kavramak mümkün de ildir. NTERNET NTERNET Benzetmelere yaz dilinin yan s ra konuflma dilinde de s kça rastlan r. Teflbihin temel amac anlat m somutlaflt rmak ve güçlendirmektir. Asl nda teflbih günlük dilde de kullan lan do al bir anlat m yoludur. Dolay s yla teflbihler her zaman sanat amac yla yap lmaz, mutlaka bir beceriyi ya da hüneri yans tmazlar. Ancak flahsî bir tasarrufu yans tan etkileyici ve do ru benzetmeler orijinal olmak flart yla sanat de eri tafl yabilirler: Örnekler Ben ki yaral y m, ben ki haytay m Bakkallara düflmüfl okul defterleri gibiyim. lhan Berk