Giri 1. Ortado u Bölgesinin Tanımı Ve Özellikleri 1.1. Ortado u Neresidir?



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

AMER KA B RLE K DEVLETLER SAYI TAYI

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

BURSA DA GÖREV YAPAN MÜZK ÖRETMENLERNN ULUDA ÜNVERSTES ETM FAKÜLTES GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM DALI LE LETM VE ETKLEM

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

AB Uyum Sürecinde Türkiye nin Rekabet Gücü lerleme Raporu Üzerine Tespitler

BOSAD Boya Sanayicileri Dernei TÜRK BOYA SEKTÖRÜ. Dünya Boya Ticaretindeki Gelimeler

PORTER MODEL: ULUSLARARASI REKABET ÖZLEM ÖZ ODTÜ LETME BÖLÜMÜ

Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi letmeleri A Tarihi tibarıyla Sona Eren Hesap Dönemine likin Yönetim Kurulu Yıllık Faaliyet Raporu

RUSYA-UKRAYNA ENERJ KRZ STRATEJK BR DEERLENDRME

KOÇ ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER (KÜSB) KULÜBÜ TÜZÜÜ

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

Sosyo-Ekonomik Gelimilik Aratırması

2. Bölgesel Kalkınma ve Yönetiim Sempozyumu Ekim 2007, zmir

stanbul, 11 Ekim /1021

ÜNVERSTELERN GÖREVLER

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

Kerkük, Telafer, Kerkük...

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

BELEDYELERDE NORM KADRO ÇALIMASI ESASLARI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

II. Ara tırmanın Amacı III. Ara tırmanın Önemi


JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi. Güz 2012 Fall 2012

ELEKTRK MÜHENDSLER ODASI MESLEK Ç SÜREKL ETM MERKEZ YÖNETMEL

İ Ç İ N D E K İ L E R

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

!" # $%!" ## #! " $ $ # $ %%%! &' % ()! &'

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır.

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

PIZZA DONALDO TÜRKYE. Mevcut Durum

! "#$ % %&%' (! ) ) * ()#$ % (! ) ( + *)!! %, (! ) - )! ) ) +.- ) * (/ 01 ) "! %2.* ) 3."%$&(' "01 "0 4 *) / )/ ( +) ) ( )

ICS TÜRK STANDARDI TS EN OHSAS 18001/Mart 2001

! " #$!" ## #! " $ $ # $ %%%! &' % ()! &'

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

BilgiEdinmeHakki.Org Raporu Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nun Salık Bakanlıı Tarafından Uygulanmasındaki Yanlılıklar

DI TCARET HADLERNDEK DEMN CAR LEMLER DENGES VE GSYH ÜZERNE ETKLER ( )

RAN SLÂM CUMHURYET ANKARA BÜYÜKELÇS SAYIN FROOZ DAWLATABAD LE RÖPORTAJ. Kırmızı Çizgi dergisinde yayımlanan bu röportajı

Yonca Anzerliolu, Karamanlı Ortodoks Türkler, Phoenix Yayınları, Ankara 2003, 376 s.

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SOSYAL DYALOG HAYATINDA STRES. hayatında stres ile ilgili Çerçeve anlaması

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Vakum teknolojisi. Sistem kılavuzu

Bu maddenin yürürlüe girdii tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almı mükelleflerin;

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 14 Fall 2010

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

EL PARMAKLARINA DEERLER VEREREK KOLAY YOLDAN ÇARPMA ÖRETM YÖNTEMYLE ZHN ENGELL ÖRENCLERE ÇARPIM TABLOSU ÖRETM UYGULAMASI

Esrar kullanımı dengeleniyor, gençler arasında gördüü rabetin azaldıına dair belirtiler var

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

!" # $%! "# $$ $! " % % # $ &&& " '( % )* " '(

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ÜNVERSTELERN GÜZEL SANATLAR ETM BÖLÜMÜ MÜZK ETM ANABLM/ANASANAT DALI BRNC SINIF ÖRENCLERNN KSEL PROFLLER *

ÇES LETM BLGLER KURUMUN ADI ADRES LETM BLGLER. Av. Sancar BAYAZIT GENEL SEKRETER YETKL K

Ortadoğu Diye Bir Yer Var mı?

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 14 Fall 2010

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

BLG SSTEMLERNN GÜVENLNE LKN OECD REHBER LKELER- GÜVENLK KÜLTÜRÜNE DORU

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

Aratırma Koordinatörü: Prof. Dr. Faruk en. Hazırlayanlar: Gülay Kızılocak Cem entürk Dr. Martina Sauer

Amerikan Stratejik Yazımından...

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

GÜNCEL GELMELER IIINDA LKÖRETM: MATEMATK-FEN-TEKNOLOJ-YÖNETM

Ergin AYAN (2009). Willermus Tyrensis in Haçlı Kronii ( ), Karadeniz Dergisi Yayınları, Ankara, 160 s, ISBN

TÜS AD B LKENT ÜN VERS TES BUSINESS SEMINAR KONU MASI

DOLARLIK MAL VE HİZMET H ÜRETEN ÜLKE TARAFINDAN DOLARLIK KREDİ HACMİ SORUN YARATIYOR

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TÜM OTOBÜSÇÜLER VE LETMECLER FEDERASYONU KARAYOLU YOLCU TAIMACILII SEKTÖRÜNÜN TARHSEL GELM

Bu dönemde daha önce belirttiim gibi yatırımlarımızla ilgili almı olduumuz kararlarımızın yanı sıra;

üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır. Çevre Düzeni Planı;10) (Deiik -

LKÖRETM KNC KADEME (2005) TÜRKÇE DERS ÖRETM PROGRAMINDA GENEL AMAÇLAR - HEDEF/KAZANIMLAR

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

SINIF ÖRETMEN ADAYLARININ NTERNET KULLANIMINA LKN TUTUMLARININ DEERLENDRLMES

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BRSA BRDGESTONE SABANCI LASTK SANAY VE TCARET A. BLGLENDRME POLTKASI

BANKALARIN KRED LEMLERNE LKN YÖNETMELKTE DEKLK YAPILMASINA LKN YÖNETMELK TASLAI

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Transkript:

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 5 Sayı: 20 Volume: 5 Issue: 20 Kı 2012 Winter 2012 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 ORTADOU'NUN YENDEN NAASININ YAPI BOZUMU: BÜYÜK ORTADOU PROJES ÜZERNE BR ANALZ THE DECONSTRUCTION OF REDESIGN OF MIDDLE EAST: AN ANALYSIS ON GREATER MIDDLE EAST PROJECT adiye DENZ Özet 11 Eylül saldırılarının ardından uluslararası terörün önlenmesi ekseninde ortaya çıkan yeni dünya düzeninde, Batılı ülkeler için Ortadou bölgesinin odak olma durumu ve önemlilii daha da artmıtır. Bu balamda, kamuoyunda bilinen adıyla Büyük Ortadou Projesi (BOP), tam adıyla Geniletilmi Ortadou ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müterek Bir Gelecek ve lerleme için Ortaklık projesi bölgeyi demokrasi, insan hakları gibi evrensel deerler balamında dizayn eden bir plan olarak sunulmu ve gündemde önemli bir yer tutmutur. Projeye dair, Batılı ülkelerin ve ABD nin bölgenin doal kaynaklarına sahip olmak için kurguladıı dolayısıyla hegemonik/yayılmacı bir eylem olduu yönünde olumsuz görülerin yanı sıra, Arap ülkelerinin az gelimiliine atıf yaparak bölgeye demokrasi getireceini düünen olumlu görüler de vardır. Bu çalıma, Büyük Ortadou Projesinin metinleri ve kuramsal temelleri üzerinden yola çıkarak aslında ne olduunu tüm boyutlarıyla ortaya koymayı ve Türkiye nin konumunu tartımayı amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler: Ortadou, Büyük Ortadou Projesi, hegemonya, Türkiye. Abstract Importance of Middle East region have more increased for the Western countries in the new world order that appeared on the focus of the prevention of international terrorism after the September 11 attacks. In this context "The Partnership for Improvement and a Common Future with Northern Africa Region and Expanded Middle East which is known as "Greater Middle East Project" has been presented as a plan which was redesigned of the region in terms of universal concepts such as democracy, human rights. There are both of negative ideas which claim that the project is a plan in order to get region s natural resources such as oil and positive ideas which claim that the project will bring democracy to the Middle East about the project. In this study aims to appear what does say the project via the documents and the theoretical dimensions of project and discuss the position of Turkey. Key Words: Middle East, Greater Middle East Project, hegemony, Turkey. Ar. Gör. Dr., Ege Üniversitesi, letiim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü, Genel Gazetecilik Anabilim Dalı.

Giri - 169 - Hegemonya; kısmi politik veya kültürel grupların kontrolü ellerinde tutmak ve belli balı fikirlerin yayılmasını sürdürmek ve bunu güç kullanmadan yapabilmek kapasitesi (Çevik, 2005: 78) olarak tanımlanmaktadır. Uluslararası siyasette, sistemde gücü artan bir devletin nispeten daha güçsüz dier devletleri kontrol altında tutması eylemini ifade eden hegemonya, Ortadou için tarihi boyunca tanıdık bir kavram olmutur. Önceleri Osmanlı nın, 20. yüzyılda ngiltere, Fransa ve ABD nin hegemonyası altına giren bölge, baımsız devletlerden olumasına ramen, kendi siyaseti adına karar verebilme gücüne sahip deildir. Günümüzde bölgenin maruz kaldıı durum ise, demokrasi, insan hakları gibi evrensel deerlerle merulatırılmaya çalıılmakta, aslında ardalanında kaynakların sömürülmesinden söz edebileceimiz eylemlerin bu evrensel kavramlar adına yapıldıı ileri sürülmektedir. Bu bakı açısının yanında, Ortadou ya müdahaleyi, bu ülkelerin daha ileri bir aamaya taınacaı gerekçesiyle olumlayan görüler de vardır. Bu çalımanın amacı, BOP un içeriinin tüm boyutlarıyla geni kapsamlı bir ekilde ele alınmasıdır. Çalımanın, Ortadou ya Batılı ülkelerce yapılan müdahaleleri olumlayan deil, eletiren bir bakı açısına sahip olduunu balangıçta belirtmek, konunun hangi perspektiften ele alındıının bilinmesi açısından okuyucu için yararlı olacaktır. Ortadou nun tarih boyunca devam eden çekime ve çatımalarının, dorudan ya da dolaylı nedeni sayılabilecek bölgenin dünyanın egemen güçleri tarafından önemsenmesi durumu, bu önemseyiin ardındaki unsurları aratırmaya deer bir nitelik taımaktadır. Buradan hareketle, bu çalımada bölgenin cazibe merkezi olmasının tarihsel perspektifteki nedenleri gibi ardalan bilgisinin yanı sıra, günümüzde Ortadou için idealize edilen yeni yönetim modellerinin Batı dünyasının çıkarlarıyla balantısı, Türkiye nin bu süreçteki konumu gibi konular tartıılmıtır. Çalımanın ilk bölümünde, bölgenin tanımı ve onu önemli kılan özellikleri, ikinci bölümünde, Ortadou daki bugünkü güç mücadelelerinin ve politikaların temelini oluturan, 20. yüzyılın balarından günümüze dein dünyanın egemen güçlerinin bölgeye yönelik politikaları incelenmitir. Son olarak Büyük Ortadou Projesi ve Türkiye nin bu projedeki rolünü tartıan üçüncü bölümde, hem resmi söylemde bu projenin nasıl sunulduu, hem de projenin aslında ne anlama geldiine yönelik görüler tartıılmıtır. Bu son bölümde Türkiye nin Ortadou ya yönelik politikalarının kısa bir tarihsel özeti ve projedeki önemi bakımından günümüzdeki dı politika da yer almaktadır. 1. Ortadou Bölgesinin Tanımı Ve Özellikleri 1.1. Ortadou Neresidir? Ortadou kelimesi, köken itibarıyla Avrupa kaynaklıdır ve hem Batı corafyasından uzaklıı ifade eden, hem de Batının siyasal/kültürel deerlerinden farklı bir yapıya iaret eden bir anlamı vardır. Ortadou sınırları çizilmesi zor, geni ve dar olmak üzere iki anlama iaret eden ve Batı da kendinden olmayanı vurgulayan, Asya ve Afrika dan etnosentrik olarak bakıldıında ise çok da anlamlı olmayan bir kelimeyi ifade etmektedir. Bu nedenle konuyla ilgili yapılan bütün akademik çalımalarda bu çalımada da olduu gibi- öncelikle bölgenin neresi olduu sorunsalı üzerine odaklanılmaktadır. En dar bakı açısıyla Ortadou Türkiye, ran ve Mısır üçgeni ve bu üçgenin içerisinde kalan yerleri kapsar. En geni bakı açısına göreyse bu devletleri ve onlara komu olan çevre Müslüman ülkeleri, yani Kuzey Afrika, Sudan, Somali ve Afganistan ı içerir. Bilim adamları arasında üzerinde anlamaya varılan tanım, Arap ülkelerine Türkiye, ran ve srail in eklenmesiyle elde edilen bölgedir (Sander, 2007: 72). Bölgenin corafi tanımı konusunda mutabık olunamamasının nedenleri, kültürel özellikleriyle yakından ilgilidir. Bu nedenle, Ortadou konusunda çalıan aratırmacıların bakı açıları, etnik kökenleri, ideolojileri ve milliyetlerinden beslenen çok çeitli ve farklı Ortadou tanımları mevcuttur. Temelde Ortadou kavramının, ark (Dou) ve Yakındou (Near East) kavramları gibi Batı merkezli ve sübjektif bir kavramlatırmanın ürünü olarak ortaya çıktıı ve kullanım sahasına girdii söylenebilir. Bu kavramlatırmayı yönlendiren ana bakı, Avrupa'yı dünyanın merkezi olarak kabul eden ve dünyanın dier bölgelerini bu merkeze olan

- 170 - uzaklıklarına göre yakın, orta ve uzak eklinde kategorize eden bakıtır(dursun, 2003: 1). Kelimenin ortaya çıkıı, kinci Dünya Savaından önceki dönemde, Avrupa corafyacılarına dayanmaktadır. Savatan sonra kullanımı giderek yaygınlaan Ortadou kavramını ilk defa 1902 yılında Amerikan deniz tarihçisi ve stratejisti Alfred Thayer Mahan, National Review'de yayınlanan Basra Körfezi'nin önemini ele aldıı The Persian Gulf and International Relations balıklı yazısında Arabistan ile Hindistan arasındaki bölgeyi ifade etmek için kullanmıtır (Mahan, 1902: 209-251, Lewis, 1964: 70). Yüzyılın balarında Basra Körfezi'nin stratejik önemi ve bu bölgede Alman mparatorluu, ngiltere ve Rusya'nın nüfuz mücadelelerini anlatmaya çalıan Mahan, jeo-stratejik bir konsept dahilinde kullandıı Ortadou (Middle East) kavramı ile, Süvey'ten Singapur'a kadar uzanan deniz yolunun bir bölümünü koruyan ve kesin ekilde sınırlarını belirtmedii bir bölgeyi anlatmıtır(dursun, 2003: 1). kinci Dünya Savaı sırasında ngiliz askerinin kendi askeri konumlarını anlatmak için Ortadou kavramını kullanmaya balamalarıyla, kelime yaygınlık kazanmıtır. Bu dönemden sonra, ngilizlerin bölge üzerindeki egemenliklerini tanımlamak için Avrupa dan Asya nın dousuna kadar olan uzaklıkları belirli bölümlere ayırmak suretiyle bölgesel olarak tanımlama ihtiyacı domutur. Bu bölümlemede Avrupa esas olmak üzere, douya doru bazı uzaklıklar esas alınmı ve Yakındou, Ortadou, Uzakdou(Sandıklı, 2006: 15) kelimeleri kullanılmaya balanmıtır. Ortadou nun tanımlanması sadece bir bölgenin corafik olarak sınırlarının belirlenmesi sorunu deildir, güç mücadelelerinin kültürel özellikler araçsallatırarak biçimlendirildii, üstelik dünyanın neresinden baktıınıza göre deien kaygan bir zeminde üstün olma sorunudur. Bu üstün olma durumu yakın bir zaman öncesine kadar sadece silah gücüne dayanmaktaydı, ancak artık hegemonya biçim deitirmi ve Gramsci nin bahsettii gibi rıza üreten mekanizmaları da kullanır hale gelmitir. Bölgenin Batı eksenli tanımı, Batı medeniyetinin üstünlüü ve Batı dan farklılıa olumsuz vurgu yapan oryantalist söylem, kültürel/ideolojik araçlar yoluyla sürdürülmektedir. Medya, siyasi liderlerin ve ideologların söylemleri, edebiyat, sinema gibi kültürel araçlar Batı siyasetinin ve yaam tarzının üstünlüünü Ortadou halklarına ve tüm dünyaya empoze etmektedir. Ortadou nun gelimemiliine, Batının gelimiliine yapılan vurgu bu sayede kabul görmekte ve makbul olan Batılı yönetim biçimlerini bölgeye getirmek için yapılan müdahaleleri meru kılmaktadır. Ortadou da kurulacak egemenliin tek kaynaının askeri güç olmayacaı ve dinsel/ideolojik unsurların kullanılması düüncesinin sistematik bir ekilde kuramsallamasını S. Hungtington ve F. Fukuyama yapmıtır. Hungtington ın Medeniyetler Çatıması (Hungtington, 2005: 22-50) ve Fukuyama nın Tarihin Sonu (Fukuyama, 1998) tezlerinden beslenen söylemler, günümüzde bölgeye hâkim olmanın kuramsal temellerini oluturmutur. Ortadou nun nasıl yönetilmesi konusunda Batılı ülkelerin vardıı uzlaı ve istikrar, bölgedeki halklara istikrarsızlık ve çatıma getirmitir. 1. 2. Bölgenin Önemi Dünyanın en eski medeniyet merkezlerinden Ortadou, tarih boyunca siyasal mücadelelerin üzerinde cereyan ettii önemli yerlerden biri olmutur. Ortak kültürel/dinsel/etnik unsurları barındıran toplumlara sahip olmasına ramen, yer altı kaynakları nedeniyle dünyanın egemen güçleri tarafından bölünmelere, mücadelelere ve çatımalara maruz bırakılmıtır. Bölgenin dünya politikası açısından önemli olmasının birkaç nedeni vardır. Bunlardan birincisi ve kanımca en önemlisi dünya enerji ihtiyacının büyük bir çounluunu salayan petroldür. kincisi, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlıın bu topraklar üzerinde doması, bu üç büyük dinin mensupları açısından bölgenin sahiplenilmesi sonucunu dourmaktadır. Üçüncü neden; bölgenin üç kıta arasında kültürel ve ekonomik bir köprü özellii taımasıdır. Bölgenin 21. yüzyıldaki önemli yeri petrol üretimiyle belirginlemitir. Dünya petrollerinin % 65, 3 ü Ortadou da, % 9,1 i Güney ve Orta Amerika da, % 7,3 ü Afrika da, % 6,2 si eski SSCB bölgesinde, % 6,1 i Kuzey Amerika da, % 4,2 si Asya Pasifik te ve % 1,8 si Avrupa da bulunmaktadır. Ortadou petrolü Avrupa ile Asya nın enerji ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü karılamaktadır. Doalgazın ise %36,1 i Ortadou da bulunmaktadır(çevik, 2005:

- 171-22). Batı Avrupa da tüketilen petrolün % 75 i, Japonya da tüketilenin de % 90 ı Ortadou dan gelmektedir. Bu stratejik hammadde zenginlii, Ortadou yu büyük devletlerarasında bir rekabet alanı haline getirmitir(sander, 2007: 74). Sanayi devriminden sonra, petrolün sanayi ilikilerini belirleyen ana madde olması, petrolü sanayisi güçlü ülkeler açısından dı politikalarını belirlemelerine neden olan en önemli madde haline getirmitir. Yukarıdaki rakamlar göstermektedir ki, dünyanın petrol rezervleri bakımından en zengin bölgesi Ortadou dur ve doal olarak sanayisi gelimi ülkeler bu bölgeye ilgi duymaktadır. Bu nedenle küreselleen dünyada petrol üretim merkezlerinin politik çatımaların ve savaların ortasında yer alması beklenen bir sonuçtur. Batının hegemonyasında olan Ortadou da, müdahaleler ve igaller, Batı tarzı bir yaam biçimini ve demokrasiyi yerletirmek gerekçesiyle merulatırılmaktadır. Ancak bu söylemler Ortadou nun igal edilmesinin ana nedeninin petrol olduu gerçeini gizlemeye yetmemektedir. Zira dünyanın birçok bölgesinde, iç savalarda yüzlerce insan ölürken, ABD nin bu bölgelere ilgisizliinin temel nedeni olarak petrol bölgesi olmamalarını söylemek mümkündür. Öyle ki, dünyanın önemli petrol rezervlerinin bu bölgede olması, bölgenin baına bela olmu durumdadır ve sava bölgede gündelik hayatın bir parçası haline gelmi, olaanlamıtır. Ortadou nun dünya kapitalist sisteminin rekabet alanı olması konusunda Noam Chomsky unları söylemektedir: Uzun süredir körfez bölgesinin dünyadaki balıca enerji kaynaklarına sahip olduu anlaılmıtı. Bu karılatırılamaz bir stratejik kaynaktır ve büyük bir zenginlik kaynaıdır. Kim bu bölgeyi kontrol ederse yalnızca muazzam bir zenginlie erimekle kalmaz, fakat aynı zamanda dünya ilerinde çok güçlü bir etkiye sahip olur. Çünkü enerji kaynaklarının kontrolü, dünya ilerinde çok güçlü bir maniveladır ABD, ngiltere nin kurduu yapıyı devraldı; temel ilke varlıını sürdürdü. Temel ilke Batı nın (öncelikle ABD demektir) bu bölgede olup bitenleri kontrol etmesi demektir. Ayrıca, bölgenin zenginliinin batıya akması gerekir. Bu da, öncelikle ABD ve ngiltere ye akması anlamına gelir. Bu iki ülkenin enerji irketleri, yatırımcıları, tekrar dolaıma giren Petro-dolarlara büyük ölçüde baımlı olan ABD hazinesi, ihracatçıları, inaat firmaları vs. esas nokta budur. Karların Batı ya akması ve iktidarın, bata Washington olmak üzere, mümkün olduu kadar Batı da kalması gerekir. Bu temel ilkedir. (Chomsky, 2007: 325). Ortadou, batının enerji ihtiyacını karılamasının yanında, karın büyük bir bölümünün Batıya akması nedeniyle dünyanın görmezden gelemeyecei bir bölge halini almıtır. Bölge sanayileme ve gelimilik düzeyi bakımından merkezde yer almamasına ramen, petrol bakımından merkezde yer almaktadır. Bu durum hem petrole baımlılıı devam eden, hem de dünya petrol piyasasını elinde tutan ülkeler açısından yadsınamayacak bir zenginlik demektir. Ortadou nun enerji kaynakları önemli olmasına ramen, dünya siyasetindeki yeri sadece petrole indirgenemez. Bölgeyi önemli kılan bir dier unsur; insanlıın büyük bir kısmının mensubu olduu, üç büyük dinin buradan çıkmı olmasıdır. Ortadou sadece kültürel bir balangıç yeri deil, aynı zamanda Dou ve Batı arasında kültürel deerlerin, medeniyetlerin, inançların taındıı bir bölge olmutur(davutolu, 2003: 130). Kudüs, hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar, hem de Yahudiler için kutsal mekânlardan birisidir. Hıristiyanlar Kudüs te hac yapmaktadır, Yahudilerin mehur alama duvarı Kudüs tedir, Müslümanların da ilk kıblesi Kudüs tür. Bu nedenle Ortadou her üç dinin mensupları için müstesna bir bölgedir. Özellikle Kudüs gibi üç din tarafından kutsal kabul edilen bir yerin Ortadou da olması bölgeye ayrı bir mistik boyut katmaktadır. Bundan dolayı özellikle Kudüs bölgesi sırf dinsel amaçlardan kaynaklanan mücadeleye sahne olmutur(çevik, 2003: 17). Bu durumun en önemli örnekleri, Arap-srail savaları ve bölgedeki dier mezhep kavgalarıdır. Bu çatımalar, bölgeye istikrarın gelmesini önlemekte ve Batılı ülkeler açısından müdahale etmeyi olanaklı kılan durumlar yaratmaktadır. Bölgenin bir baka önemli özellii, Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasındaki kültürel ve ekonomik bir aracı olmasından kaynaklanır. pek, eker, narenciye, kâıt, barut ve pusula gibi Uzakdou malları, Ortadou kanalıyla Avrupa ya ulamıtır.15. yüzyılda deniz yollarının bulunmasıyla bölgenin kıtalararası ulaımdaki azalan önemi, modern zamanlarda Süvey kanalının açılması ve hava yollarının ortaya çıkmasıyla yeniden eski konumuna

- 172 - gelmitir. Dünyanın en önemli suyolları olan Türk boazları, Süvey kanalı, Kızıldeniz, Babel Mendep Boazı, Hürmüz Boazı ve Basra Körfezi Ortadou dadır. Bunların ne kadar önemli taımacılık ve ulaım merkezleri olduu, 1956 ve 1967-1970 te Süvey kanalının, 1980 den sonra da Basra körfezinin kapanmaları ya da kapanma tehlikesiyle karı karıya bulunmalarıyla açık bir biçimde ortaya çıkmıtır(sander, 2007: 74). Tüm bu özelliklerinden dolayı Ortadou, dünyanın egemen güçlerinin tarihsel süreç içinde hâkimiyet kurmak istedii, bunun için dini, etnik ve mezhepsel farklılıkları kıkırtma yöntemini seçtikleri sınırları kesin olarak belli olmayan bir bölgeyi ifade etmektedir. Bölgenin tanımı nereden bakıldıına göre deimekle birlikte, genellikle Türkiye, Mısır ve ran arasında kalan üçgeni ifade etmektedir. 2. Büyük Ortadou Projesi ve Anlamı 2.1) Küresel Güçler ve Ortadou daki Egemenlik Mücadeleleri Çalımanın sınırlılıı bakımından bu bölümde sadece 20. yüzyılda bölgedeki önemli gelimeler özet bir ekilde sunulmutur. Bölgenin dünya ülkeleri açısından ilgiye mazhar olmasının petrolün sanayilemenin önemli bir hammaddesi olarak kullanılmaya balanmasıyla birlikte ortaya çıktıı düünülmemelidir. Sanayileme öncesinde de Ortadou, corafi konumu ve üç önemli dinin doduu yer olması nedeniyle önemli bir konumdaydı. Sanayileme sonrası, petrol ve doalgaz gibi enerji rezervleri bölgenin cazibesini daha da arttırmı ve güç mücadelelerinin alanı haline getirmitir. Ortadou corafyasında bilinen ilk medeniyetler Mezopotamya da kurulmutur. Batının bölgeye ilgi göstermeye baladıı 19. yüzyıla kadar Ortadou, uzun yıllar Osmanlı mparatorluu nun hâkimiyetinde kalmıtır. Bölgenin Osmanlı nın hâkimiyetinden çıkmasının en önemli nedeni savala birlikte balayan Arap milliyetçilii ve bu akımların bata ngiltere olmak üzere batılı güçlerce desteklenmesidir. Avrupa dan balayan ulusçuluk akımı, Arap halklarını da etkisi altına almıtır. Osmanlı devletinin, Avrupa daki ulusçuluk akımlarını önemsememesi ve modern ulusçuluun anlamını da tam olarak bilmemesi etnisite ve ayrı bir yurt talebine dayanan bakaldırıları önleyememesi sonucunu dourmutur. Araplarda ulusçuluk hareketi kesin bir özerklik ve reform talebi ile Suriye ve Irak ta balamıtır. Hiç üphesiz bu hareket Arapların kendi içinden domu bir hareket deildir. Bu dönemde Osmanlı nın I. Dünya savaından aldıı yenilgiyi de fırsat bilen ngiltere ulusçuluk akımlarını bizzat desteklemi ve savunucu rol üstlenmitir. Araplar kandırıldıklarını Birinci Dünya savaı sonunda yapılan, Osmanlı mparatorluu nun Ortadou topraklarının ngilizler ve Fransızlar tarafından paylaıldıı Sykes- Picot Antlaması 1 ile anlayacaklardır. Birinci Dünya Savaı ndan sonra Ortadou yu karakterize eden iki temel gelime vardır: Hayal kırıklıına uramı Ortadou ülkelerinin mandater devletlere karı baımsızlık mücadeleleri ve Filistin de Arap-Yahudi mücadelesi(türel, 2009: 15). Sava devam ederken, ngiltere tarafından tam baımsızlık vaadiyle Osmanlı devletine karı kıkırtılan Araplar, sava sonunda topraklarında Osmanlı yerine Hıristiyan ve Yahudi yönetimlerini bulmulardır. ngiltere nin hem Arapları, hem Yahudileri besleyen politikası, sonraki yıllarda Arap-srail çatıması dourmutur. Fromkin e göre; ngiltere nin yeni politikası, ngiliz egemenliine imkân salayacak mümkün olduu kadar çok parçaya ayrılmı zayıf ve birbirinden kopuk prensliklerden oluan bir Arabistan dı(fromkin, 1993: 96). Bunun için Osmanlı mparatorluu nun bölgedeki gücünün ve denetiminin ortadan kaldırılması gerekiyordu. ngilizler bunun yolu olarak, Arap asıllı kendi halife adaylarını çıkarmayı uygun görmülerdi. Planları arasında Arapları, Osmanlı mparatorluu aleyhine kıkırtmak da olan ngilizler, gerçek ırktan bir Arabın Mekke ve Medine de halifelii devralması fikrini yaymaya çalımaktaydılar(arı, 2007: 129). ngiltere nin bu politikaları baarılı oldu ve Arap devletleri kendilerini Fransa ve ngiltere nin bölgeleri aralarında paylamaya yönelik anlamalarının 1 16 Mayıs 1916 Tarihli Sykes-Picot Antlaması na göre, Fransa, Suriye, Lübnan, Kilikya ve Musul bölgelerini, ngiltere ise Ürdün, Irak ve Kuzey Filistin i alıyordu. Bu anlama ngiltere nin daha önce Araplarla yaptıı Ortadou düzenlemelerine aykırı dümekte, ngiltere nin ikiyüzlü dı politikasını göstermektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sander, 2009: 382.

- 173 - ortasında buldular. 1916 yılında ngiltere ve Fransa Sykes-Picot olarak bilinen plan üzerinde anlamaya varmılardır. 1917 Rus devriminden sonra açıklanan plana göre, Ortadou kırmızı, mavi ve kahverengi olarak üç bölgeye ayrılarak ngiltere; Badat, Basra, Hayfa gibi bölgeler kırmızı hattı, Fransa; Hatay, Beyrut, Lazkiye gibi ehirler ile Orta ve Güney Anadolu nun büyük bir bölümü olmak üzere mavi hattı alacak, Kudüs ve çevresi kahverengi hat ile uluslararası bir örgüte bırakılacaktı(çevik, 2003: 52). Savaın ardından toplanan barı konferansında, Mezopotamya, Suriye ve Filistin ngiliz igali altındaydı. ngiltere bu bölgenin yönetim sorumluluunu am da merkezini kurmu olan Emir Faysal ın önderliindeki Arap müttefikleriyle paylaıyordu(sander, 2007: 74). Söz konusu konferansta Faysal, Arap baımsızlıını hararetle savunmasına ramen ngiltere ve Fransa, Arap ülkelerinde manda rejiminin kurulması konusunda direttiler ve bunu da baardılar. 1920 Nisan ayında toplanan San Remo 2 konferansında Osmanlı devletinden ayrılan Arap topraklarında manda rejiminin kurulduu teyit edildi. Bu konu Milletler Cemiyeti anayasasında da yer aldı. Buna göre, mandalarda modern dünyanın aır koullarına henüz ayak uyduramayacak insanlar yaarlardı. Bu insanlar tek balarına ayakta burabilecek duruma gelene kadar kendilerini yönetecek ve sonra ilerlemi devletlerin kontrolüne verileceklerdi(yılmaz, 2009: 16). Milletler Cemiyeti nin mandayı merulatırmayı içeren bu hükümleri, aslında kendi kaderini tayin etme gibi idealist bir yaklaımla oluturulan örgütün, Fransa ve ngiltere nin çıkarlarını gerçekletirmenin bir aracı olduunu göstermekteydi. ABD Bakanı Wilson un görüleri çerçevesinde oluturulan bu örgüt, Wilson un toplantılara katılamaması sonucu ngiltere ve Fransa nın eline kalmıtı. Bu durum, her ulusun kendi kaderini tayin etme ana ilkesine ramen, bu iki hegemonik devletin Ortadou daki çıkarları pahasına, bu ilkeyi ihlal edip sanki bu ilkeye uygun davranıyorlarmı gibi bir sonuç çıkmasına neden olmutur. ngiltere ve Fransa nın Sykes-Picot tan beri uygulamayı düündükleri plan büyük oranda baarılmıtır. Birinci Dünya Savaı ve sonrasında gerçekletirilen barı anlamaları Ortadou ülkeleri için hayal kırıklıı yaratsa da, baımsızlıa giden yolu da açmıtır. Türkiye baımsızlıını hemen alacak, Arap devletlerinin çou bir süre daha yabancı egemenlii altında kalacak, ran gibileriyse, sözde bir baımsızlık statüsü altında bir süre daha parçalanmı biçimde varlıını sürdürecektir(sander, 2007: 110). Ortadou ülkelerinin bu farklı siyasal statülerine ramen, Birinci Dünya Savaı nın yepyeni bir dönemi ve geriye çevrilemeyecek bir baımsızlık sürecini balattıı söylenebilir. Birinci dünya savaından sonra, savatan galip çıkan ngiltere ve Fransa yeni dünya düzeninin kurucuları olmulardır. Fransa nın Ortadou da tutunamaması sonucu kinci Dünya Savaı nın sonuna kadar ngiltere bölgenin tek hâkim gücü olmu ve Arap ülkelerinin kendi aralarındaki çatımalarda da dengeleyici devlet rolünü üstlenmitir. kinci Dünya Savaı ndan sonra ise, ABD, Ortadou bölgesinde etkili olan en önemli devlet olarak karımıza çıkmaktadır. Oysa ABD nin Ortadou ya ilgisi esas itibari ile 1920 li yıllarda bölgede petrol ayrıcalıkları elde etmesi ile balamıtır. I. Dünya Savaı nda ngiltere tekeli altında bulunan Ortadou petrolleri ABD nin tepkisini çekmi ve bu durum 1928 yılında birçok Amerikan irketinin Avrupalı ortakları ile bölge petrollerini iletmesiyle sonuçlanmıtır. II. Dünya Savaı na kadar ABD nin bölge ile ilikisi ekonomiktir ve bunu pek aamamıtır. II. Dünya Savaı ndan sonra ise ngiltere nin rolünü üstlenerek bölge üzerinde en fazla güce sahip ülke olmutur. II. Dünya Savaından sonra ABD ve SSCB nin dünyanın egemen güçleri olarak ortaya çıkmaları ve aralarındaki rekabet, Ortadou bölgesinin yeniden üstünlük mücadelelerine sahne olmasına yol açmıtır. Stratejik açıdan ABD nin çıkarları için Türkiye ve Ortadou göz ardı edilemeyecek bir konumdaydı. II. Dünya Savaı sonrası Türkiye ve ABD nin çıkarları zaten birbiri ile örtümeye balamıtı. Avrupa içlerine kadar yayılan komünizm, ABD nin Türkiye ye 2 San Remo 24 Nisan 1920 de açıldı ve burada Avrupa devletleri daıtılacak mandalar üzerinde anlamaya vardılar. Suriye Fransız, ırak ile Filistin ise ngiliz manda yönetimine bırakıldı. Konferans ayrıca Mezopotamya nın petrol kaynakları sorununu da çözdü. Musul, Fransız etki alanından ngiliz etki alanına geçirildi ve petrol gelirinden Fransa ya da pay verilecei kabul edildi. Sander, a.g.e., s. 77

- 174 - verdii önemi arttırıyordu. ABD için Türkiye, Yakın ve Ortadou da kendi çıkarlarını istekle yerine getiren bir müttefikti. Türkiye açısından ABD ise güvenliini garantiye alan bir unsurdu (Çevik, 2003: 93-95). Bölgenin ABD ve Sovyetler açısından baka bir önemi petrole baımlılıktır. Petrol Ortadou daki Amerikan - Sovyet mücadelesinin temel nedenlerinden biri olmutur. Sovyetler Birlii, yeterli petrol rezervi olmasına ramen, bölge petrolünün batıya akıını engellemek için fırsat kollamı, ABD ise petrolün Sovyet denetimi altına girmesini engellemek ve batı Avrupalı müttefiklerine sürekli akıını salamak istemitir. Souk Sava döneminden sonra Ortadou yu etkileyen önemli olaylar devam eden Arap-srail savaları, ran Devrimi, ran-irak savaı ve I. ve II. Körfez Krizleri olmutur. Bu olayların her biri yaandıı corafya bakımından lokal düzeyde görünse de, etkileri ve yayılma gücü bakımından tüm bölge için önemli sonuçlar dourmutur. ran Devrimi ile ran ın yönetim yapısı monariden slam Cumhuriyeti ne dönümütür. Devrim sonucu oluan iktidar, dı ilikilerde balantısızlık politikası izleyeceini ve ABD ile müttefikliklerinin sona erdiini açıklamıtır. ran Devriminin bölge açısından önemi, Humeyni nin açık bir ekilde ifade etmekte sakınca görmedii slam Devriminin ihracı yani devrimin dier ülkelere yayılması dı politikasıydı. ran ın bu politikası, ABD ve bölge ülkeleri tarafından kabul görmedi. ran- Irak Savaında ise savaın tırmanması ve dünya barıına tehdit oluturması sonucu, çatımalara ABD de karımıtır. Bunun iki nedeni vardır; birincisi geleneksel olarak, dünya ticaretinin özgürce yapılması ve açık denizlerin serbestlii Amerikan dı politikasının temeli olmutur. kincisi, büyük dostu Japonya ile Avrupalı müttefikleri bölgeden petrol ithalatına, yerel dostları ise, ihracatına muhtaçtırlar. Kısaca Batı dünyası Körfez petrolüne balıdır. (Sander, 2007: 562) ABD nin petrol odaklı Ortadou politikaları 1991 de ve 2003 teki Körfez savalarında daha belirgin bir ekilde ortaya çıkmıtır. I. ve II. Körfez Savaları konuları, Türkiye yi de dorudan ilgilendirdii için, Türkiye nin Ortadou politikası bölümünde deinilecektir. 2.2) Büyük Ortadou Projesinin Anlamı ve çerii 2.2.1 ) Projenin Kuramsal Temelleri: Medeniyetler Çatıması ve Tarihin Sonu Tezleri Irak ın igalinden sonra Amerika nın karılatıı direni, Ortadou politikası açısından sadece zora dayanan uygulamaların yanlı olduunu göstermitir. Bu nedenle ABD nin Ortadou politikasının ideolojik ve kültürel yönünü hazırlayacak mekanizmalara ihtiyaç duyulmutur. Büyük Ortadou Projesi de, eitim, basın-yayın, evrensel demokratik idealler yoluyla, ABD nin Ortadou daki varlıını rızaya dayandırmaya, meru kılmaya çalıan mekanizmaları üretmektedir. Bu projenin kuramsal temellerini Tarihin Sonu ve Medeniyetler Çatıması tezleri oluturmaktadır. 1980 li yılların baında Brzenzinski nin slami uyanıı, Amerikan çıkarlarını tehdit eden bir gelime olarak deerlendirmesinden sonra, doksanlı yılların baında Fukuyama nın Tarihin Sonu adlı eserinde slam dünyasını batı deerlerini tehdit eden yeni karı kutup olarak göstermesi ve Hungtington ın doksanlı yılların ortalarına doru slam dünyasının medeniyetler çatımasının merkezinde yer aldıını iddia etmesi, yeni jeo-kültürel kutuplamanın süreklilik arz eden unsurları olarak görülebilir.(bozkurt, 2006: 119) Her iki tez de, Sovyetlerin daılmasıyla birlikte dünya üzerinde askeri, ekonomik ve politik mücadelelerin sona erdii ve liberal demokrasinin ve kapitalizmin baat hale geldiini söylemektedir. Huntington ın genel yaklaımı aırı seçkinci, yani faist bir nitelik taır. Ona göre, batı tek ve biricik nitelikli bir uygarlıktır. Batıya ulaılamaz ve batı uygarlıı taklit edilemez. (Kongar, 2006: 99) Küresel kapitalist sistemin dünya uluslararası siyasetine uygulanmaya çalııldıı bu tezler, ABD nin Ortadou politikasının kuramsal dayanaını oluturmaktadır. Huntington, medeniyetler çatımasının ne anlama geldiini öyle ifade etmektedir: Benim faraziyem udur ki, bu yeni dünyada mücadelenin esas kaynaı öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacak. Beeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hâkim mücadele kaynaı kültürel olacak. Milli devletler dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri olacak fakat global politikanın asıl mücadeleleri farklı medeniyetlere mensup grup ve milletler arasında meydana gelecek.

- 175 - Medeniyetlerin çatıması küresel politikaya hâkim olacak. Medeniyetler arasındaki fay hatları gelecein muhabere hatlarını tekil edecek. (Hungtington, 2005: 22). Huntington un dünyadaki esas çatımanın ekonomik ve ideolojik olmayacaı yönündeki görüleri, kapitalizmin baat ekonomik model, liberalizmin de onun ideolojik yönünü oluturan baat siyasal model olduuna dair besledii inançtır. Fukuyama nın tarihin sonu teziyle desteklenen bu görüe göre, kapitalizm dıında dünyadaki tüm ekonomik modellerin, liberalizm dıında da tüm ideolojilerin sonu gelmitir. Medeniyet çatımasının küresel politikaya hâkim olacaı savı ise, Batı medeniyeti dıındaki medeniyetlere müdahale edilmesinin gerekçesini oluturmaktadır. Medeniyetler çatıması tezi neden sadece petrol üreten slam ülkelerine yönelmitir? Çünkü Huntington, Batı modelinin Batı emperyalizmine karı kullanılmasından korkmakta, bu nedenle de Ilımlı slam ı önermektedir. Huntington ın düüncesine göre; Batı uygarlıını uyanık ve dinamik tutabilmek, gelimeyi sürdürmesini salamak için karısına yeni dümanlar bulmak gerekir, bunlar da sırasıyla slam ve Sind (Çin) uygarlıklarıdır. Türkiye nin ve Atatürk ün antiemperyalist tutumu Huntington ı korkutmakta, batı modelinin batı emperyalizmine karı kullanılmasını önlemek için ılımlı slam ileri sürülmektedir. Geri kalmı bir slam toplumunda bir ulus-devlet modelini kuran Atatürk, bu modelini Batı emperyalizmine karı verdii savala gerçekletirdii için Batılıları korkutmaktadır. Türkiye, Hungtington un olamaz dedii batılılamayı Müslüman bir toplumda gerçekletirmitir. Bu niteliiyle Atatürk Türkiye si Huntington un tezlerinin tümüyle yanlı olduunun yaayan bir kanıtıdır. Bu nedenle de slami yapıya geri dönülmesi gerekir(kongar, 2006: 100). Huntington un Batı yı ideal ve baat medeniyet olarak görmesi ve Türkiye için ılımlı slam modelini öne sürmesi, Büyük Ortadou Projesinin kuramsal temelini oluturmaktadır. Bunun yanında RAND Cooperation adlı düünce (think-tank) kuruluu tarafından hazırlanan ve daha önce Bakan Bush a sunulan, Civil Democratic Islam (Benard, 2003: 25) balıklı raporda yer alan laiklere karı temkinli olunması gerektii yolundaki düünce de buradan beslenmektedir. Türkiye laik bir ülke olarak emperyalizm karıtı görüleri ile Amerika için bir tehdit oluturabilir bu nedenle Ilımlı slamcı bir modele geçilmesi gerekmektedir. Huntington, batı olarak nitelendirdii ABD ve AB nin dünya üzerinde ortak bir baskı kurarak, enerji yataklarının younluklu olduu slam kökenli ülkeler üzerinde egemenlik kurmasını savunuyor. Aynı zamanda gelimekte olan ve gelecekte tek alternatif bir güç olarak gördüü Çin ve Hindistan karısında, ABD-AB küresel kapitalist blounun tek merkezde hareket etmesini savunmaktadır. (Peköz, 2007: 94-95) Batı dünyası tüm bunları gerçekletirirken kendisine stratejik ortaklar da edinmelidir. Ilımlı slam düüncesi de bu nedenle ortaya çıkmıtır. Bu düünce ile Amerika, etki altına aldıı ülkelerde hem slam karıtı olmadıını ispatlayacak, hem de bölge halklarının Batı deerlerini benimsemesini salayarak, batının sömürgeciliine karı çıkmalarını engelleyecektir. Bir yandan slam ın deerlerini kullanarak o ülkeleri nüfuzu altında tutacak, öte yandan da aynı zamanda Batı deerlerini içselletirmelerini salayarak emperyalizm karıtı olayları engelleyecektir. 2.2.2) Projenin Ortaya Çıkıı ve çerii Büyük Ortadou Projesi Amerika nın küresel terörizm nedeniyle duyduu güvensizlik ve buna ilikin aldıı önlemlerden kaynaklanmaktadır. ABD nin 11 Eylül saldırılarının ardından elde ettii meru dayanak, uluslararası sisteme hâkim olma anlamında daha aktif politikalar izlemesine neden olmutur. Bu yeni strateji, dünyayı jeo-stratejik fayda maliyet analizlerine balı olarak bölen ve eskiden Amerikan yönetiminin stratejik çıkarları açısından önemli görevler üstlenen bazı devletlerin düman ilan edilmesi eklinde formüle edilmitir(yeilta, 2004: 21). Bu devletler, Birlemi Milletler çerçevesinde ekillenen uluslararası kurallara uymayan, Batı demokrasinin özelliklerini barındırmayan, sava ve çatıma hazırlıı içinde olan ülkelerdir. Bunun dıındaki en önemli ortak özellikleri ise ABD yönetimine karı olmalarıdır. Zira uluslararası sistemin kurallarını çineyen ülkelerden Amerika yla dost olanlara karı aynı dümanlıın beslendiini görmek mümkün deildir.

- 176 - Kırmızı Çizgi isimli aylık derginin haberinde Amerika nın küresel terörle mücadele politikası olarak biçimlendirdii Büyük Ortadou Projesinin kökenlerinin 1978 yılında Princeton Üniversite sinde düzenlenen bir konferansta atıldıı iddia edilmektedir (http://www.rotahaber.com/bop-ne-zaman-planlandi_3494.html, 02.10.2011). Ancak proje 11 Eylül saldırıları sonrasında kamuoyunda geni yer bulmutur. Bu proje ile Ortadou için yeni bir siyasal, ekonomik, toplumsal yaam tarzını öngörmektedir. Büyük Ortadou Projesi adı verilen bu biçimlendirme, 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika nın uyguladıı ve uluslararası alanda merulatırmaya çalıtıı bir dizi önlemi içermektedir. 11 Eylül saldırıları küresel terörizmin ulatıı noktayı açık bir ekilde gözler önüne sermekteydi. ABD nin bu döneme kadar olan terörizme karı savunmacı politikasının ie yaramadıını göstermekteydi. ABD nin bu olaydan sonra terörizm konusundaki tavrı da savunmadan saldırıya doru geçi eklinde olacaktır. 11 Eylül öncesinde terörle mücadele bakımından izlenen strateji daha yumuaktı. Clinton yönetimi daha çok alternatif güçlerin engellemesine yönelik politikalar izlemekteydi. Terörün uluslararası bir tehdit olduu ve nükleer-biyolojik silah yapımını salayacak teknolojilerin yayılmasıyla oluabilecek zararların büyük olacaı kabul edilmekle birlikte, bu konuda daha çok liberal politikaların uygulanması çerçevesinden yumuak stratejiler izlenmekteydi. Clinton yönetimine bu dönemde yapılan eletirilerde Washington un özellikle Ortadou da ABD ye meydan okuyan devletlere karı gerekli kararlı politikaları izlemedii noktasında olmutur(yeilta, 2004: 27). 11 Eylül sonrasında ise yayınlanan ulusal güvenlik stratejisinde uluslararası terörizm ana konuyu oluturmu ve doktrinin temel stratejisi uluslararası terörizm ve kitle imha silahlarıyla mücadele ve onların engellenmesi yolunda her türlü tedbirin alınacaı üzerine ekillenmitir. Bundan sonraki Amerikan politikası birçok ülkede faaliyet gösteren terörist ebekeler ve onlara yardım eden küçük ama tehlikeli görülen haydut devletlere yöneldi ve bu deiim ulusal güvenlik tanımının merkezine oturdu(yeilta, 2004: 27). Kendisi terör eylemlerine maruz kalan ABD nin Ortadou ülkeleri üzerindeki prestijinin azalması, bu bölgelere egemen olmasını engelleyemedi ve ABD için savunmacı bir anlayıtan saldırgan ve daha aktif bir politikaya geçilmesinin temellerini hazırladı. 11 Eylülün önemi üç noktadan kaynaklanmaktadır: Öncelikle dünyanın en güçlü ülkesinin ahsında bütün devletler sistemine devlet dıı bir aktör tarafından meydan okunmutur. kincisi, küresellemenin sembolü olan ABD yi tehdit eden uluslararası terörün bizzat kendisi, eylemlerin yapılma tarzı ve örgütlenme modeli bakımından küresel dünyanın bir sonucudur. Üçüncüsü de, bu saldırılar dev bir güç olan ABD yi kendi evinde vurmu ve Amerikan halkının güvenlik duygularını derinden sarsmıtır. (Sunay, 2008: 40) Bu durum Amerika nın ilk sınır ötesi igalini merulatırmıtır. 11 Eylül, Afganistan saldırısı, sonra Irak ı ele geçirme planı için çok gerçekçi bir gerekçeyi ABD ye vermi oluyordu. ABD stratejistlerinden Anthony Lake, George Washington üniversitesinde yaptıı bir konumada, Ortadou nun igal edilmesi için bir kısım gerekçeler ileri sürüyordu; 1) Ortadou da barıın dümanları, 2) etnik ve dini iddet eklindeki eski tehditler, 3) haydut devletlerin saldırganlıı, 4) kitle imha silahlarının yayılması, 5) terörizm, 6) örgütlü suç.. 2. Bush yönetimi söz konusu olan bu maddeleri gerekçe gösterip, Afganistan ve Irak ı igal ederek BOP u fiilen uygulamaya koymu oldu. (Peköz, 2007: 51) Büyük Ortadou Projesinin nasıl bir politika olduu belli olmasına ramen, belgeye dayanan bir strateji olarak henüz detayları belli olmasa da, ABD nin terörist tehdide karı gelitirmi olduu bir çözüm olduu açıktır. BOP un mantıı, Ortadou nun terörün ana kaynaklarından biri olduu varsayımına dayanmaktadır. 2004 ün ilk aylarında G-8 ülkeleri liderlerine sunulan taslak teklif Londra da Arapça yayın yapan El-Hayat gazetesi tarafından yayımlanmıtır. Söz konusu taslakta büyük Ortadou bölgesinin uluslararası camia için önemli bir tehdit ve fırsat sunduu dile getirilmekte ve BM Arap nsani Gelimilik Raporlarına atıfta bulunulmaktadır. Buna göre, bölgede özellikle üç alanda, özgürlük, bilgi ve kadınların rollerinde görülen önemli eksiklikler G-8 ülkelerinin ulusal çıkarları için önemli bir tehdit anlamına gelmektedir. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için alınacak tedbirler ise, temelde üçe ayrılmaktadır: demokrasi ve iyi yönetiimi tevik etmek ve gelitirmek, bir bilgi toplumu ina etmek ve ekonomik fırsatları gelitirmek. (Çakmak, 2006: 156) Bu G-8 zirvesi için ABD

- 177 - tarafından hazırlanan raporda Arap ülkeleri yanında srail, Türkiye, ran, Pakistan ve Afganistan da Ortadou ülkeleri olarak tanımlanmıtır (Ayan, 2011: 20). Bundan sonraki dönemde ABD nin ortaya koyduu düman devletler stratejisinde bu devletleri belirleyecek olan kriter ise, 11 Eylül ve öncesinde bu saldırılara katılan ve yardım eden devletlerdi. ABD yi vuran tüm saldırılar, Vahhabilik ten güç alan köktendinci slamcı örgütlerin eseri idi. Bu örgütlerin yetitii bataklık ise Amerikalılara göre, Moritanya dan Endonezya ya kadar uzanan ve 50 yi akın ülkeyi kapsayan slam corafyası idi. Bu balamda, ABD yönetimlerine ve CIA ye stratejik ar-ge hizmeti veren RAND Cooperation adlı bir düünce kuruluu tarafından, Sivil Demokratik slam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler (Sivil Demokratik slam: Partners, Resources and Strategies) (Benard, 2003) balıklı 88 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlanarak Bush yönetimine sunulmutur. Raporda, Amerika nın siyasal slam a karı üç amacının olduundan söz edilmektedir. Bunlar; slam ın radikallemesini ve yayılmasını önlemek, bunu yaparken Amerika nın slam a karı olmadıını kamuoyuna anlatmak, slami ülkelere ekonomik, sosyal ve politik olarak yardım ederek onların geliimine ve demokratiklemesine katkı salamak. Raporda dünya Müslümanları köktendinciler, gelenekçiler, modernler (ılımlı slam) ve laikler olmak üzere dört gruba ayrılmıtı. Bu grupların insan hakları, demokrasi, özgürlükler, kadın hakları, Ceza hukuku, eitim, dinde reform ve batı dünyası gibi konulara karı bakı açıları incelenmitir. Rapor özetle unları söylemekteydi: Köktendinciler; slam ın iddetten kaçınmayan, yayılmacı ve saldırgan yorumunun temsilcileridir. ABD ye dümanlık hissi besleyen bu grubu desteklemek bir seçenek olamaz. Gelenekçiler; slam dininin kurallarına sadakatle balı olmakla birlikte, saldırgan ve iddet yanlısı deildirler. Bu grupla ilikilerde barıçı bir görüntü vermek en iyisidir. Modernistler (ılımlı slam); slam ın günümüzdeki katı anlayı ve uygulamalarında kapsamlı bir deiiklik yapılması konusunda eylemli bir arayı içindedirler. Bu nedenlerle ılımlı slam, demokratik slam ın örnei ve esas vasıtası olmak için en uygun olanıdır. Laikler; Batı demokrasileri tarzında din ile devlet ilerinin ayrılmasından yana olup, din olgusunu kamusal alandan özel alana indirgemilerdir. Ancak bu gruplar, çounlukla solcu ve saldırgan milliyetçi ideolojileri benimsemilerdir. Bu nedenle de ABD yi dost olarak görmez, hatta içlerinde aırı ölçülerde ABD dümanlıı besleyenler de vardır. Bu nedenle de laikleri sürekli müttefik olarak kabul etmek uygun olmaz. (Günal, 2004: 157-158, Benard, 2003: 25-46). Bu rapor Amerika nın Ortadou ülkeleri üzerindeki amaçlarını ve BOP un içeriini açık bir ekilde ortaya koymaktadır. Raporda Türkiye ye yapılan göndermeler yanında ılımlı slamcıların yani modernlerin önemsenmesi, ABD nin Türkiye ile sıcak ilikilerinin nedeni açıklamaktadır. ABD nin, 11 Eylül den sonraki Ortadou ülkelerine ve radikal slamcı örgütlere yönelik politikalarını biçimlendiren temel unsurlar raporda açıkça görülmektedir. George W. Bush un ikinci defa Amerikan bakanı seçilmesinin ardından yaptıı konumada Ortadou ya ilikin yeniden düzenleme amaçlarının dile getirilmesi, tam adı Geniletilmi Ortadou ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müterek Bir Gelecek ve lerleme çin Ortaklık (Partnership for Progress and a Common Future with the Region of the Broader Middle East and North Africa) olan, kamuoyunda Büyük Ortadou Projesi olarak bilinen projenin önemi bir kez daha ortaya çıkmıtır. Büyük Ortadou Projesinin kapsamına ve ne olduuna dair iki ayrı medeniyetten beslenen çeitli görüler vardır. Batının resmi söyleminde bu proje, Ortadou nun demokratiklemenin önemli bir aracı olacaktır ve nüfusunun büyük çounluu Müslümanlardan oluan Türkiye de, slam dan ötürü geri kalan Ortadou ülkelerine örnek tekil edecek, Batılı bir modernleme bu ülkelerde gerçekletirilecektir. Büyük Ortadou Projesini olumlayan bu görüün tam karısında, bu projeyi hegemonyanın ve emperyalizmin yeni bir biçimi olarak gören görüler vardır. Dou temelli olan ancak Batılı akademisyenlerin bazılarının da katıldıı bu görüe göre; ABD ve Avrupa Birlii ülkeleri bölgenin enerji kaynaklarını elde tutmak için demokrasi, insan hak ve özgürlükleri adı altında bir igal ve emperyalizm politikası izlemektedir.

- 178 - Büyük Ortadou Projesinin yasal dayanaklarını ve içeriini oluturan belge, bakan tarafından oluturulan 11 Eylül Komisyonu raporudur 3. On ülkeden 1200 den fazla kiiyle konuulup hazırlanan raporun bir bölümü Sürekli Büyüyen slamcı Terörün Önlenmesi adını taımaktadır. Bu bölümde komisyonun dokuz önerisi öyle sıralanmaktadır: 1)Amerika dünyanın ahlaki liderlii konusunda iyi bir örnek oluturduu, halka insanca muamele edilmesine, hukukun üstünlüüne inandıı ve komularına açık elli ve koruyucu olarak davrandıı konusunda açık bir mesaj vermelidir. 2) Dost bile olsalar, Müslüman hükümetler bu ilkelere saygı göstermedikleri zaman Amerika daha iyi bir gelecek için buna karı çıkmalıdır. 3) Amerika, ilkelerini ve deerlerini yurtdıında ısrarla savunmalı, Somali, Bosna, Kosova, Afganistan ve Irak taki Müslümanları diktatörlere ve suçlulara karı korumalıdır. Televizyon ve radyo yayınları bu alana yönelik kullanılmalı ve bu alana daha büyük fonlar ayrılmalıdır. Amerika burslar, deiim programları ve kütüphaneler konusunda gençlere yeni programlar oluturmalı, onlara bilgi ve umut aılamalıdır. Bu programların Amerikan vatandalarından gelen yardımlar olduu anlatılmalıdır. 4) Amerika hükümeti dier ülkeleri de, kurulacak olan yeni bir Uluslar arası Gençlik Olanakları Fonu na katkıda bulunmaya çaırmalı, fonlar kendi ilk ve ortaöretim eitimlerine yatırım yapan Müslüman ülkelerde dorudan kullanılmalıdır. 5) Terörizmle sava için oluturulacak kapsamlı bir Amerikan stratejisi ekonomik kalkınmayı ve ekonomik politikaları içermelidir. 6) Amerika, slamcı teröre karı öteki ülkeleri de içine alacak kapsamlı bir koalisyon stratejisi oluturmalıdır. 7) Amerika, dostlarını da yakalanan teröristlerin gözaltında tutulması ve bunlara insanca muamele yapılması konusunda ortak bir stratejide birletirmelidir. 8) Raporumuz en az on yıldan beri El Kaide nin kitle imha silahları üretmeye veya elde etmeye çalıtıını göstermektedir. Kitle imha silahlarının gelitirilmesi ve yaygınlatırılması uluslararası örgütlenmeler aracılııyla da engellenmelidir. 9) Teröristlerin finansman kaynaklarının izlenmesi ve saptanması terörizme karı olan mücadelenin en temel öesidir. (Kongar, 2006: 103). Amerika Birleik Devletlerinin dünya kamuoyuna projenin içeriini duyurmak için hazırladıı bu rapor, Amerika nın sadece fiili müdahaleler deil, düünce düzeyinde de yeni Ortadou politikasını merulatırmayı amaçladıını göstermektedir. Raporda bahsedilen eitimle, radyo televizyonla ilgili unsurlar fikir düzeyinde de Amerikan düüncesinin benimsenmesine yönelik çabalar harcanacaını göstermektedir. Projenin içerii incelendiinde; dünyadaki önemli güçlerin ekonomik ihtiyaçları dorultusunda yeniden biçimlendirdii bir Ortadou düüncesinin egemen olduu görülmektedir. Bu yeniden biçimlendirme içerisinde sadece Batının Ortadou nun enerji kaynaklarına sahip olması yoktur, aynı zamanda kapitalizmin 21. yüzyılda siyasal, ideolojik, ekonomik ve söylemsel yapılanmasına uygun yeni toplumsal sistemler oluturma düüncesi de vardır. 21. yüzyılda ulus ve uluslamanın alacaı yeni biçimleri, devlet ve burjuva devlet biçimlerinin demokrasi ve burjuva demokrasinin yeniden tanımlanması ve kültürel hegemonya gibi çok geni bir alanı oluturmaktadır. Bölgesel igaller esas olarak, bu politikaların yaama geçirilmesine dayanmaktadır. Bu nedenle BOP ya da Yeni Ortadou ismi ile adlandırılan politikalar, küresel kapitalist güçlerin, dünyayı yeniden dizayn etmesine yönelik stratejik projelerinden biridir. (Kongar, 2006: 103). BOP un ABD dı politikası olarak benimsenmesinden sonra dört platformda uygulandıı görülmütür. Birinci platformda batılı deerlerin yerlemedii, despotik ve terör destekçisi ülkeler yer almaktadır. Afganistan ve Irak savaları bu açıdan deerlendirilmelidir. kinci platformda ise, yine otoriter ve batılı deerlere karı çıkan rejimler vardır. Bunlar ran, Suriye ve Libya dır. ABD, bu ülkelere karı da kuvvet kullanma tehdidinde bulunmakta ve bu ülkeleri proje dorultusunda deiime zorlamaktadır. Üçüncü platformda ise, yine otoriter ama tehdit unsuru düük olan ülkelerdir. Bunlar Orta Asya ve Kafkasya ülkeleridir. Dördüncü platform Türkiye dir. Hem yeni dünya düzeninin hem de BOP un model ülkesidir. Türkiye özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüü ve serbest piyasa ekonomisi kavramlarının yerletirilmeye çalııldıı bir ülkedir. (Sandıklı, 2006: 26-27) Görüldüü gibi, Batı ülkelerinin Ortadou üzerindeki hâkimiyet mücadeleleri tarih boyuncu devam etmi ve müdahaleyi merulatıracak bahaneler her zaman var olmutur. Souk sava döneminde bu gerekçe bölge ülkelerini Sovyet ve komünizm tehdidinden korumak iken, günümüzde ise 3 Rapor için Bkz. The 9/11 Commission Report, Final Report of the National Commission on Terrorist Attacks Upon United States, http://www.9-11commission.gov/report/911report.pdf, (02.06.2010).

- 179 - küresel terörün kaynaklarını kurutulması ve bölgeye demokrasi ve insan hakları gibi evrensel deerlerin yerletirilmesidir. Oysa bata ABD olmak üzere, batının mücadelesi, ne içeride ne dıarıda demokrasi mücadelesi falan deildir. Uruna mücadele verilen ey, içerde kapitalizmin ileri aamasının ürünü olan tüketim toplumunun, dıarıda ise bu sisteme kör topal dâhil olan dier toplumların denetiminin para üzerinden yapıldıı hegemonyalar silsilesidir. (Sunay, 2008: 38) Üstelik ABD ve AB ülkeleri bunu gerçekletirirken, yükünü hafifletmek üzere stratejik ortaklar edinmektedir. Batı deerlerinin ideal ve Ortadou nun ise dünyadaki terör olaylarının kaynaı olduu söylemi, bu projenin temel odak noktasını oluturmaktadır. Stratejik ortaklar edinme balamında, Türkiye ABD için hem corafi konumu, hem de Müslüman nüfusa sahip laik bir ülke olması bakımından önemli bir ülkedir. Türkiye nin tarih boyunca Ortadou daki olaylar karısında zaman zaman artan önemi, bu proje kapsamında daha da belirgin hale gelmitir. Bundan sonraki bölüm, Türkiye nin bu proje bakımından önemi üzerine odaklanmaktadır. 2.3) Büyük Ortadou Projesi ve Türkiye Türkiye, corafi konumu bakımından bölgeye yakınlıı ve ortak kültürel deerlere sahip olması nedeniyle, hem Ortadou, hem de Ortadou yla ilgilenen dünyanın dier ülkeleri için önemli bir devlet olmutur. Çeitli dönemlerde Türkiye nin önemi artmıtır. Souk sava döneminde bölgenin karı kutbun hegemonyasına geçmesinden korkan Dou ve Batı blou için, 1979 da Sovyetlerin Afganistan ı igali sırasında, 1991 de Birinci Körfez Savaında ve 11 Eylül saldırılarından sonra 2003 Irak savaında Amerika için önemli bir devlet olmutur. Günümüzde ise, Türkiye Büyük Ortadou Projesinin en önemli ülkelerinden biri olarak gösterilmektedir. Türkiye nin bölgedeki önemini kavramak için öncelikle tarihsel süreçte Türkiye nin Ortadou ya yönelik dı politikası incelenmitir. Osmanlı imparatorluu, uzun yıllar Ortadou da egemen olmasına ramen, ngilizlerin ayrılıkçı hareketleri cesaretlendirmeleri sonucu güç kazanan ulusçu akımlar nedeniyle bölgedeki topraklarını ve önemini kaybetmitir. Cumhuriyet in kurulmasıyla birlikte, yakın komularla iyi ilikilerde bulunma gayreti içinde Türkiye, Ortadou ülkeleriyle yakın ilikiler gelitirmitir. Türkiye, bu dönemde bölgeye baka devletlerin müdahalelerini de ho karılamıyordu. Atatürk, Suriye ve Irak ta, ngiltere ve baka devletlerin zorbalık uyguladıını belirtiyor, bundan dolayı bu ülkelerin kaynadıını ifade ediyordu. Ayrıca ngiltere gibi bölgede emperyalizm amacı güden devletlere karı bu devletlerin yanında olduu mesajını iletiyordu ki, bu söylem dönemin Türk dı politikasının Ortadou ya bakıının temel parametrelerini vermekteydi.(ate, 1998: 116) Cumhuriyet kurulduu dönemde Ortadou merkezli iki sorun olarak Musul ve Hatay meselesi ortaya çıkmıtır. Sonunda 1939 da Hatay ın Türkiye ye katılma kararı alması ve Musul un ngilizlerin ısrarı sonucu Irak ta kalmasıyla meseleler çözülmütür. Türkiye nin komu ülkelerle iyi geçinme ve buraya yapılan müdahaleleri onaylamama politikası 1946 yılına kadar sürmütür. Bu dönemde, Türkiye nin Sovyetlerin taleplerinden çekinmesi ve ABD Bakanı Truman ın Türkiye nin yanında yer almasıyla Türk - Amerikan ilikileri ittifaka dönümütür. Türkiye, kinci Dünya Savaı sonrası dönemde Ortadou bölgesindeki çatımalardan uzak durmaya çalımı, Batı ile ittifak halinde olmayı güvenlik politikasının bir gerei olarak görmütür. Ancak Batı ile sıkı münasebetlerine ramen Türkiye, srail in domasına yol açan ve 1947 Kasımında BM Genel Kurulunda gündeme gelen taksim kararı aleyhine oy kullanan devletler arasında yerini almıtı. Türkiye, BM deki Filistin görümelerinde Arap ülkelerini desteklemi; Arap ülkelerinin Filistin e baımsızlık verilmesi yönündeki karar tasarılarının lehinde oy kullanmıtır. (Arı, 2007: 305) Bu gelimelerin yanında srail in Sovyetlerin yanında bir ülke olmadıını anlamasından sonra, ülkeyi ilk tanıyan devletlerden biri olmutur. Türkiye nin Batının tevikiyle oluturulan 1955 teki Badat Paktı projesi içinde ngiltere ile birlikte yer alması, Türkiye ile Ortadou ülkeleri arasındaki politika farklılıını daha da derinletirmitir. Bu nedenle Badat Paktı Menderes hükümeti tarafından her ne kadar Türkiye nin Ortadou daki etkisini arttırma düüncesiyle yapılmı bir giriimse de sonuçta Türkiye nin Ortadou ülkelerinden biraz daha uzaklamasına yol açan bir nitelie dönümütür. (Arı, 2007: 306) Türkiye 1956 Temmuzunda balayan Süvey Krizi sırasında,

- 180 - srail le diplomatik ilikilerini sınırlandırmasına karı, Arap ülkeleri tarafından Batının bölgedeki temsilcisi olarak görünmekten kendini alamamıtır. Türkiye nin Ortadou konusundaki Batıyla bu yakınlaması 1964 yılındaki Johnson mektubu 4 olayına kadar devam etmitir. 100 yıldan fazla geçmie sahip Türk-Amerikan ilikilerinde ilk ve en büyük sarsıntıyı oluturan Johnson mektubuna karılık Babakan smet nönü, yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada da yerini alır diyerek tarihi yanıtı vermitir. (Türkman, 2007: 266) Bu olayın Türkiye nin dı politikasının deimesinde önemli etkileri olmutur. Süvey Krizinden sonra Sovyetlerin bazı Arap ülkelerinde popülaritesi artmıtı ve bu ülkeler Türkiye yi Batının ajanı olarak görüyorlardı. Amerika ile ilikilerin bozulması, Sovyetlerle ilikilerin yumuaması, Türkiye nin Suriye, Mısır, Irak gibi ülkelerle ilikilerini düzeltmitir. 1980 den sonraki dönemde ise Özal hükümetinin ibaına gelmesiyle birlikte, Türkiye nin Batıyla ilikileri yeniden düzelmitir. Türkiye yi Ortadou bakımından ilgilendiren en önemli olay, 1991 yılındaki 1. Körfez Savaı olmutur. Türkiye körfez krizinin ilk gününden itibaren Irak karıtı cephede yer almı, bunda Irak ın PKK ya verdii destek, aırı silahlanması ve Türkiye nin güneydou Anadolu daki projesine karı takındıı tutum etkili olmutur. (Sönmezolu, 2000: 453) Bir dier neden olarak, Irak ın Kuveyt i igal etmesiyle bölgede hegemonik bir konuma yükselerek baka sorunları da güç yoluyla çözme eiliminde olmasından kaynaklanmaktadır. ABD ve Batılı ülkelerin tutumunda, bölgedeki petrol kaynaklarının Irak ın eline geçmesi ve petrolün Batıya güvenli sürekli bir ekilde transferinin aksayacaı endiesi önemli rol oynarken, Türkiye nin endieleri bölgedeki dengenin Türkiye aleyhine bozulacaıydı(arı, 2007: 584). Türkiye, Johnson mektubundan sonra Batıya ve Ortadou ya karı dengeli politikaları bu savata terk ederek, Özal ın aktif taraflılık politikası izlemitir. Turgut Özal ın bir koyup be alacaız sözüyle vücut bulan bu politikada, Özal bu durumu bir kriz olarak deil, bir fırsat olarak deerlendirmitir. Ancak Özal ın Ortadou konusundaki bu aktif ve giriimci tutumu, olası bir savata ne kadar askerin kaybedilebileceine yönelik kendisine yapılan uyarılardan sonra yok olmutur. ABD nin Ortadou bölgesine yönelik ikinci operasyonu, Irak Savaı, Irak igali, kinci Körfez Savaı gibi çeitli adlarda nitelendirilen Mart 2003 Irak müdahalesidir. Türkiye, ABD nin Irak ı igali konusunda öncelikle sorunların barıçıl yollardan çözülmesi, Irak ın BM kararlarına uyması ve BM kararı olmaksızın Irak a güç kullanılmaması yaklaımını sürdürmütür. Bu dorultuda, Türkiye bir taraftan Irak hükümeti ile diyalog içinde olmaya ve onu BM ile ibirlii yapmaya ikna etmeye çalıırken, bir taraftan da bölge ülkeleri nezdinde yaptıı giriimlerle sorunun güç kullanımına varmadan çözülmesi için ibirlii olanaklarını aratırmaktaydı. Türkiye üzerinden Irak a yönelik ikinci cephenin açılmasına izin verecek tezkerenin 1 Mart 2003 te Meclis te gerekli çounluu salayamaması ABD de souk du etkisi yapmıtı. (Arı, 2007: 627) 2003 Irak igali döneminde, ABD ile Türkiye arasında ilk gerilim Irak ın igali ile sürerken, Türkiye nin Kuzey Irak tan gelecek olası riskleri önlemek için Irak ın kuzeyine askeri güç sevk etme olasılıı üzerine belirmi ve Amerikalı yetkililer buna karı çıkmıtır. kinci önemli kriz Badat ın dümesinin ardından kuzeyde pemergelerin Kerkük te balattıkları yama olayları ve bu çerçevede Türkmenlere karı balatılan saldırı eylemleri üzerine Türkiye nin Amerikan yönetiminden bölgeyi denetim altına alması aksi halde Türkiye nin bunu yapabileceini açıklaması olmutur. Dier yandan, Bush un kongreden, Irak ta devam eden sava için talep ettii ek sava bütçesi tasarısında Türkiye için de 1 milyar dolar hibe verilmesi yer alıyordu. lk önerildii sırada herhangi bir arta balanmayacaı ifade edilen, Türkiye ye verilecek 1 milyar dolar hibe, kongrenin onayladıı son metinde, Türk hükümetinin Irak a özgürlük operasyonunda ibirliini ve insani yardıma desteini sürdürmesi 4 Johnson mektubu, Haziran 1964 te ABD Bakanı Johnson tarafından Babakan nönü ye Türkiye nin Kıbrıs a askeri müdahalede bulunma ihtimali üzerine gönderilmitir. Bu mektubun 1966 yılında açıklanması kamuoyunda infiale neden olmutur. Mektupta, nönü ye Türklerin Washington tarafından salanmı silahları ABD onayı olmadan kullanamayacaı söyleniyor, NATO nun da eer Türkiye, NATO müttefiklerinin tam onay ve bilgisi dıında Sovyet müdahalesiyle sonuçlanacak bir adım atarsa, Sovyetler Birlii ne karı Türkiye nin yardımına gelmeyeceini belirten bir uyarı da yapıyordu. Bkz. Feroz Ahmad (2008). Bir Kimlik Peinde Türkiye, stanbul: stanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, s. 160.

- 181 - ve tek yanlı olarak kuzey ırak asker yerletirmemesi koullarına balanmıtı. Türk hükümeti arta balı bu yardımı kullanmamıtır. Ayrıca Türkiye, igalin henüz sona erdiin nisan ayının sonu ve mayısın baında söz konusu olan ran ve Suriye ye yönelik olası Amerikan müdahalelerine karı oldukça kararlı bir tutum sergilemi ve bölgede yeni karııklıklara yol açacak güç kullanımına karı olduunu ortaya koymutur. Türk- ABD ilikilerinin eski dorultusunda gitmediinin en açık göstergesi ise 2003 Temmuzunun baında 11 Türk subayının Süleymaniye de tutuklanması olmutur. (Arı, 2007: 631) Bu olaydan sonra Türk Amerikan ilikileri zedelense de, aynı dönemde Erdoan ın ABD yi ziyareti bazı pürüzlerini üzerini örtmütür. ABD nin Türkiye ye yükledii Ankara nın bölgede Ilımlı slam rolünü üstlenerek, demokratik Büyük Ortadou Projesi için model olması gerektii durumu, slam dünyasında Amerikan hegemonyasının kurulması için Türkiye nin ABD tarafından görevlendirildii imajını uyandırdı. Türkiye için Ilımlı slam modeli rolü ordu tarafından da kabul görmedi ve laik bir devletin slami bir devlet olamayacaı öne sürüldü. Bugün var olan durum ise, Türkiye nin Ortadou ülkeleriyle politikası bakımından aktif bir tutum izledii görülmektedir. Bir taraftan Amerika nın müttefiki olmaya devam eden Türkiye, dier taraftan Ortadou ülkeleriyle de sıkı ilikiler kurmakta ve Ortadou da Dou Batı arasında bir köprü olmaktan fazla bir dı politikası izlediini söylemek mümkündür. Türkiye nin hem projeyi ortaya atan devletlerle, hem de Ortadou ülkeleriyle bizzat ilikilerinin olması, Türkiye nin bölgedeki stratejik konumunu daha da önemli kılmaktadır. 2.3.2) Büyük Ortadou Projesi Balamında Türkiye nin Ortadou ve ABD ile likileri Amerika, 11 Eylül 2001 deki terörist saldırısına karı yaptıı Afganistan Harekâtından sonra, terörü önleyici politikası çerçevesinde, El Kaide ile Irak ilikilerini bahane ederek Ortadou ya yerlemitir. Amerika nın Irak ta düündüünden farklı bir direnile karılaması hegemonyanın uygulanma yöntemini de deitirmitir. Askeri güç ve iddete dayanan yayılma yöntemlerinin baarısızlıı, rızaya dayanan ve içerden desteklenen yöntemlerin gerçekletirilmesini gerekli kılmıtır. Bu gerçekletirmenin ilk boyutu, uluslararası destek alma ve Ortadou hâkimiyetini BM gibi meru zeminlere dayandırma çabasıdır. Bu çaba hem Amerika nın yükünü hafifletecek, hem de Ortadou ya müdahaleye meruluk kazandıracaktır. kinci boyut ise, bölgede rıza üreterek hegemonyanın kurulmasıdır. Hegemonyanın güç ve iddetten rızaya dayanan bir eyleme geçmesi, bölgenin çehresini tamamen deitirecek olayların balangıcı olmutur. Önceleri demokrasi ve insan hakları gibi evrensel deerleri getirme amacıyla bölgeye girdiklerini söyleyen ABD ve Batılı ülkeler, günümüzde Arap baharı olaylarında olduu gibi bölge halklarının desteini yanlarına almayı baarmıtır. Türkiye nin önemi de her iki boyutunda da ön plana çıkmaktadır. Birincisi igalin desteklenmesi anlamında stratejik ve ABD nin destek almak isteyebilecei bir konumdadır. kincisi ve asıl önemli olanı ise, ABD nin Irak igalinden sonra karılatıı direnii durdurmak için projenin ideolojik ve merulatırma boyutu bakımından Türkiye nin önemidir. ABD nin Irak a girmek için kullandıı bahanelerin gerçek olmadıı anlaılınca, bu defa Irak a demokrasi götürmek ilevini üstlenmitir. Türkiye nin de bölgedeki tek Müslüman toplum olması nedeniyle, Arap ülkelerine model olarak gösterilmek için iyi bir örnek olmutur. Öte yandan Türkiye 2004 yılındaki G-8 zirvesi öncesinde üye ülkelere ABD tarafından sunulan raporda bir Ortadou ülkesi olarak tanımlanırken, Avrupa ise Türkiye nin Ortadou içinde olup olmadıı konusunda kararsızdır. Çünkü Türkiye bir NATO üyesi aynı zamanda potansiyel bir AB üyesi adayıdır. Avrupa ya göre Ortadou Arap ülkeleri, srail, ran ve Afganistan ile sınırlıdır. (Ayan, 2010: 13) Bu nedenle de Ilımlı slam modelini üretmiler ve Türkiye nin bu anlamda bölge ülkelerine örnek olacaını söylemilerdir. Bu nedenle Türkiye Büyük Ortadou Projesinin önemli bir parçasıdır. Türkiye nin bölgeye corafi yakınlıı ve ortak tarihsel, kültürel, toplumsal balara sahip olması hem Ortadou ülkeleri, hem de bölgeyle ilgilenen dier ülkeler için Türkiye yi önemli kılmaktadır. Babakan Erdoan ın 9 Haziran 2004 te düzenlenen G-8 zirvesine demokratik ortak olarak davet edilmesinin ardından 28/29 Haziran 2004 te stanbul da gerçekletirilen NATO zirvesi (Arı, 2007: 632) Türkiye nin Amerika ve Batı ülkeleri açısından önemini açık bir ekilde göstermektedir. ABD nin önde gelen stratejistlerinden Rutsel, Kaplan ve Goblenz

- 182 - Türkiye nin bölgedeki önemi için öyle söylemektedirler: Türkiye, Ortadou da ideal bir araçtır. Çünkü Türkiye bu bölgede, birleik devletler stratejisinin gelimesine aktif olarak katılan ve yakın dou/ortadou sahnesinde Amerika nın yüzünü güldüren tek devlettir. (Peköz, 2007: 299) Aynı ekilde Brzezinski de Türkiye nin Amerika ile geçmiten bu yana sadık bir müttefik olduunu bildirerek öyle demektedir: Türkiye yarım yüzyıldan beri Amerika Birleik devletlerinin müttefikidir; Kore savaına katılarak Amerika birleik devletlerinin saygı ve güvenini kazanmıtır. NATO nun güvenilir ve kati bir üyesidir. Sovyetler birliinin daılması ile birlikte Gürcistan ve Azerbaycan ın baımsızlıklarını kazanmalarına yardımcı olmutur. Ve Türk dili ve kültürü açısından politik ve sosyal gelimelerin enerjik bir biçimde salayarak, orta Asya ülkeleri için bir model haline gelebilmitir. ABD nin bölgedeki eski Sovyet ülkelerinin baımsızlıklarını destekleme politikalarına destekçi olması açısından çok önemli bir stratejik role sahiptir. Brezezinski, Türkiye nin Ortadou ve Orta Asya için önemli bir model olduunu ve ABD ye sadakatini saladıına vurgu yapmaktadır. Bu durum, Büyük Ortadou Projesi balamında ABD nin dı politika stratejisinin sadece Ortadou ülkelerine deil, Orta Asya ülkelerine de yönelik olduunu göstermektedir. Bu nedenle de, Türkiye için Ilımlı slam modelini benimsediini söyleyen söylemlerde bulunmaktadır. Bütün bu hususlar göz önünde bulundurulduunda, resmi söylemde ve dı politikada desteklenen Türkiye nin Büyük Ortadou Projesindeki aktif rolünün, Türkiye açısından iç ve dı sorunlar dourması muhtemel görünmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluunun özünde yer alan laik devlet modeli, Ilımlı slam la çelimekte ve bir geriye gidii ifade etmektedir. Sonuç Makbul siyasal yaam biçiminin batı tipi bir demokrasiyle mümkün olabildii düüncesi, Ortadou bölgesini, demokrasi ve insan hakları gibi kabul edilebilir gerekçelerle batılıların müdahalesine açık hale getirmitir. Bölgeyi, demokrasinin ve insan haklarının var olmadıı Batının ötekisi anlayııyla oryantalist bir eksende tanımlayan ABD ve AB ülkeleri, küresel hegemonyayı bu corafyada çeitli mekanizmalarla iletmektedir. Dünya kamuoyunda bugün oldukça popüler olan Büyük Ortadou Projesi, bölgenin kontrol altında tutulmasının evrensel deerlerle merulatırılmasına ve sorumluluun paylatırılmasına dayanmaktadır. Türkiye de corafi yakınlıı nedeniyle hatta bazı görülere göre Türkiye de bir Ortadou ülkesidir- bölgeye ilgi duyan her devlet için önemli bir ülke olmutur. Bu dorultuda, Türkiye nin isteyerek ya da istei dıında büyük güçlerin Ortadou politikasında aktif ya da pasif olarak yer alması kaçınılmaz hale gelmitir. Günümüzde Batının Ortadou bölgesini yeniden ekillendirmek için ortaya attıı Büyük Ortadou Projesi için çok önemli sayılan ülkelerden biri Türkiye dir. BOP, bölgedeki enerji kaynaklarına sahip olmak için gelitirilmi, çıkı gerekçesini küresel terörü önleme, insan hakları, demokrasi, özgürlükler gibi meru ideallerden almıtır. Ancak, sözde adıyla Arap baharı olarak nitelendirilen bugünkü gelimeler, bölge rejimlerinin birer birer yıkılmasına yol açmı ve ülkelerin kamuoyu tarafından da destek görmütür. Bu durum hegemonyanın ekil deitirdiini göstermektedir. Uluslararası hukukun ve kurumların gelimesinden önce hegemonya, askeri üstünlükle salanan açık bir faaliyetten ibaretti. Souk savala birlikte ise, ekonomik güç gibi farklı unsurlara dayanmaya balamıtır. Günümüzde ise hegemonik eylemler, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler adına yapılmakta, Ortadou ülkelerinin diktatörlerinin yerini batı ülkeleri almaktadır. Ortadou daki bu gelimeler, sı bir Arap milliyetçilii üzerine kurulan bu ülkelerin yeni dünya düzenine ayak uydurması ve Batının deerlerinin makbul pozisyonuna iaret eden tarihin sonu tezlerinin gerçee dönümesi eklinde yorumlanabilir. Her durumda Büyük Ortadou Projesinin kuramsal temellerini thinktank kurulularında, Hungtington ve Fukuyama da bulan farklılamı bir hegemonya projesi olduunu söylemek mümkündür. Arap dünyasının yaadıı bu tarihsel dönüümde ve BOP ta Türkiye önemli ve aktif bir rol oynamaktadır. Bölgeyle tarihsel ve kültürel balara sıklıkla vurgu yapan Türkiye, aynı zamanda sıkı ekonomik ilikilerini de korumaktadır. Ancak dı politikadaki belirsizlikler Türkiye yi de belirsiz bir duruma çekmektedir. Zira Ortadou daki gelimelerin gelecei de belirsizdir ve Türkiye balangıçtaki komularla sıfır sorun temelli

- 183 - politikasını, bugün Batının bölgedeki temsilciliini yapan bir formata çevirmitir. Yakın geçmie kadar bunu yaparken ortak tarihsel ve kültürel balar nedeniyle Arap devletlerine sırtını dönmeyen Türkiye, bugün Arap ülkelerindeki direnileri desteklemekte, liderlere karı çıkmaktadır. Dı politikada görünen manzara, ne Arap ülkeleriyle ne de AB ülkeleriyle uyumludur. Türkiye nin dengeli bir dı politika izlemesi ve AB sürecinden vazgeçmemesi gerekmektedir. Arap Baharı adı verilen Arap halklarındaki uyanıı da desteklerken, bu halkların kendi ülkelerinin doal kaynaklarına sahip olmalarına katkı salamalıdır. Kendi petrollerine sahip çıkamayan Arap ülkeleri halkları için bir uyanıtan ya da bahardan söz etmek mümkün deildir. KAYNAKÇA The 9/11 Commission Report, Final Report of the National Commission on Terrorist Attacks Upon United States, http://www.9-11commission.gov/report/911report.pdf, (02.06.2010). AHMAD, Feroz (2008). Bir Kimlik Peinde Türkiye, stanbul: stanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. ARI, Tayyar (2007). Geçmiten Günümüze Ortadou: Siyaset, Sava ve Diplomasi, stanbul: Alfa Yayınları. ATE, Toktamı (1998). Türk Devrim Tarihi, stanbul: Der Yayınları. AYAN, Ergin (2011). Tarihçi Bakııyla Büyük Orta Dou Projesi nin Türkiye Kapsamı, History Studies ABD ve Büyük Ortadou likileri Özel Sayısı / Relationships of the USA and The Great Middle East Special Issue, s. 19-33. AYAN, Ergin (2010). Ortadou da Yap-Boz, Ankara: Karadeniz Dergi Yayınları. BENARD, Cherly (2003). Sivil Demokratik slam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler (Sivil Demokratik slam: Partners, Resources and Strategies, Rand Cooperation, http://www.rand.org/publications/mr/mr1716/mr1716.pdf, 27.05.2010. BOZKURT, Giray Saynur (2006). ABD nin Ortadou Politikası, Büyük Ortadou Projesi Yeni Oluumlar ve Deien Dengeler, Ed. Atilla Sandıklı & Kenan Dacı, stanbul: Tasam Yayınları. CHOMSKY, Noam (2003). Amerika Müdahalecilii, stanbul: Toplum Yayınları. ÇAKMAK, Cenap (2006). Irak Savaı ve Büyük Ortadou Projesi, Büyük Ortadou Projesi Yeni Oluumlar ve Deien Dengeler, Ed. Atilla Sandıklı & Kenan Dacı, stanbul, Tasam Yayınları. ÇALIKAN, Koray (2008). Ortadou Siyaseti ve Toplumlarını Anlama Yolları, stanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, stanbul. ÇEVK, Halis (2005). Kadim Toprakların Trajedisi Uluslararası Politikada Ortadou, Konya: Nüve Kültür Merkezi Yayınları. DAVUTOLU, Ahmet (2003 ve 2011 Baskıları). Stratejik Derinlik, stanbul: Küre Yayınları. DURSUN, Davut (2003). Ortadou Neresi? Subjektif Bir Kavramın Anlam Çerçevesi ve Tarihi, Stradigma Aylık Strateji ve Analiz E-Dergisi, Kasım 2003, Sayı 10, http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/makale_01.html, (15.05.2010). FROMKN, David (1993). Barıa Son Veren Sava: Modern Ortadou Nasıl Yaratıldı? 1914-1922, Çev. Mehmet Harmancı, stanbul: Sabah Yayınları. FUKUYAMA, Francis (1999). Tarihin Sonu ve Son nsan, stanbul: Gün Yayıncılık. GÜNAL, Altu (2004). Büyük Ortadou Projesi ve Türkiye, Ege Akademik Bakı Dergisi, Cilt 4, Sayı 1-2. HUNGTINGTON, Samuel P. (2005). Medeniyetler Çatıması mı, Medeniyetler Çatıması, Der. Murat Yılmaz, Ankara: Vadi Yayınları. KONGAR, Emre (2006). Geniletilmi Ortadou ve Kuzey Afrika Projesi Neyi Amaçlıyor, Neyi Gerçekletirebilir?, Geniletilmi Ortadou ve Kuzey Afrika Projesi Sempozyumu, (8-10 Kasım 2004, Kültür Giriimi), stanbul: stanbul Kültür Sanat Vakfı. LEWIS, Bernard (1964). Orta arkın Tarihi Hüviyeti, Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, XII, 1964. MAHAN, Alfred Thayer (1902). The Persian Gulf and International Relations, Retrospect and Prospect: Studies in International Relations Naval and Political, Ed. Alfred Thayer Mahan, Boston: Little, Brown. PEKÖZ, Mustafa (2007). Küresel Güçlerin Ortadou Stratejisi, stanbul: Kalkedon Yayınları. SANDER, Oral (2007). Siyasi Tarih 1918-1994, stanbul: mge Yayınevi. SANDER, Oral (2009). Siyasi Tarih lkçalardan 1918 e, stanbul: mge Yayınevi. SANDIKLI, Atilla (2006). Küresel Gelimeler, Büyük Ortadou Projesi ve Türkiye ye Yansımaları, Büyük Ortadou Projesi: Yeni Oluumlar ve Deien Dengeler, Ed. Atilla Sandıklı & Kenan Dacı, stanbul: Tasam Yayınları. SÖNMEZOLU, Faruk (2000). Uluslararası likiler Sözlüü, stanbul: Der Yayınları. SUNAY, Cengiz (2008). Yeni Sömürgecilik Dalgası ABD ve Ortadou, stanbul: Okutan Yayınları. TÜRKMAN, Sayim (2007). ABD, Ortadou ve Türkiye, Ankara: Nobel Yayınevi. YELTA, Murat (2004). ABD nin Uluslararası Terörizme Yaklaımı, ABD nin Haydut Devletleri, Ed. Kemal nat, stanbul: Deiim Yayınları YILMAZ, Türel (2009). Uluslararası Politikada Ortadou, Ankara: Barı Platin Yayınevi, Ankara. ----------, BOP Ne Zaman Planlandı, (http://www.rotahaber.com/bop-ne-zaman-planlandi_3494.html, 02.10.2011).