ÜNİTE ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ VE ETİK İÇİNDEKİLER HEDEFLER ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ: TANIM, KONU VE UNSURLAR



Benzer belgeler
Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

İşyeri Temsilcileri Rehberi

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler


ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

CHP CUMHURİYET HALK PARTİSİ PARTİ İÇİ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ

TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U)

İKİNCİ BÖLÜM ENDÜSTRİ DEVRİMİ, SOSYAL SORUN VE SOSYAL POLİTİKA İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM SOSYAL POLİTİKA BİLİMİNİN KONUSU, KAPSAMI VE TEMEL YAKLAŞIMI

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

İnsan Kaynakları Yönetimi ve Uygulamaları. Prof.Dr.Kadir Ardıç Doç.Dr. Yasemin ÖZDEMİR

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TÜZÜK VE YÖNETMELİKLER A.5 İŞYERİ KOMİTELERİ YÖNETMELİĞİ

2. GÜN : Stratejik Planlamanın Temel Kavramları Vaka : İstihdam ve Ekonomi Bakanlığında Değer Uygulaması

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Bölüm 1 GENEL KAVRAMLAR Bölüm 2 BİREYSEL İŞ HUKUKU

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

GRAFİK VE FOTOĞRAF FOTOĞRAF BASKI OPERATÖRÜ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

DURUMSALLIK YAKLAŞIMI

İşçi sağlığı ve güvenliği için AB mevzuatı Tim Tregenza İş Güvenliği ve Sağlığı Ajansı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK HUKUK SEKRETERİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Çalışma İlişkileri Kavramı Çalışma ilişkilerinin amacı şunlardır: Çalışma ilişkileri yapısı ve hedefleri itibariyle şu özellikleri;

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

GT Türkiye İşletme Risk Yönetimi Hizmetleri. Sezer Bozkuş Kahyaoğlu İşletme Risk Yönetimi, Ortak CIA, CFE, CFSA, CRMA, CPA

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ KADIN ÜST GİYSİLERİ DİKİMİ-1 (DÜZ DAR ETEK-TEMEL ETEKLER-MODEL UYGULAMALI ETEK-SPOR ETEK) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

1. Sosyal Politika, hangi tarihsel olayın kendine özgü koşulları altında doğup gelişmiş bir sosyal bilim dalıdır?

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ TÜRK BAYRAĞI DİKİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI )

TÜRK ÜROLOJİ DERNEĞİ ULUSLARARASI AKADEMİK, İDARİ VE SOSYAL İLİŞKİLER KURULU YÖNERGESİ

ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ VE ETİK

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

Eğitim Yönetimi ve Denetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı (5 Zorunlu Ders+ 6 Seçmeli Ders)

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

Tedarik Zinciri Yönetimi -Bileşenler, Katılımcılar, Kararlar- Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

KÜRESEL PAZARLAMA Pzl-402u

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK ALANI SEKRETERLİK MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU ULUSAL AKADEMİK AĞ VE BİLGİ MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

ViZYON BELİRLEME ÇALIŞMASI. Hazırlayan: Mustafa YILMAZ- Uzman (PKB)

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

SOSYAL HİZMET BİLİMİNE GİRİŞ VİZE SORULARI

Kadınların Ġstihdama Katılımı ve YaĢanan Sorunlar

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK

DPT MÜSTEŞARLIĞI PERFORMANS ANLAŞMASI HAZIRLAYANLAR: Erhan KARACAN Adile TUNÇER Ömer Faruk GÜLSOY

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (ÇAKUZEM)

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK ALANI YÖNETİCİ ASİSTANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

AHŞAP TEKNOLOJİSİ AHŞAP BOYAMA VE VERNİKLEME ELEMANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

HAFTA 7. SAĞLIK MEVZUATI VE HEMġĠRELĠK YÜKSEKÖĞRETĠM KANUNU NDA ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ HEDEFLER ĠÇĠNDEKĠLER

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ ATIK KÂĞIT VE MUHTELİF AMBALAJDAN AKSESUAR YAPIMI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

PAZARLAMA VE PERAKENDE EMLAK KOMİSYONCUSU MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Çalışma Ekonomisi I Final Dönemi sınav soruları

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Toplumsal Sorumluluk ve Etik PSIR

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Bölüm 1 KRİZ YÖNETİMİ 11

H1. GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Girişimcilik

HALKLA İLİŞKİLER VE ORGANİZASYON HİZMETLERİ MÜŞTERİ ASİSTANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

KONAKLAMA VE SEYAHAT HİZMETLERİ KIRSAL TURİZM ETKİNLİKLERİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

TEKNOLOJİ KULLANIMI. Teknoloji ile Değişen Çalışma Hayatı

Tedarik Zinciri Yönetimi -Temel Kavramlar- Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

GIDA TEKNOLOJİSİ HUBUBAT DEPOLAMA ELEMANI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

DEVLET MALZEME OFİSİ TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ UYGULAMA VE ÖDÜL YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MOTORLU ARAÇLAR TEKNOLOJİSİ TEHLİKELİ VE ÇOK TEHLİKELİ İŞLERDE İŞ MAKİNELERİ BAKIM ONARIM MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ LAZER KESİMİ İLE APLİKE MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

METAL TEKNOLOJİSİ ALÜMİNYUM DOĞRAMA PANJUR VE BALKON SİSTEMLERİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

YÜKSEK DENETİM DÜNYASINDAN HABERLER SAHTECİLİK VE YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SAYIŞTAYLARIN ROLÜ: ASOSAI 2012 FİLİPİNLER ÇALIŞTAYI

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

EĞİTİMİN TOPLUMSAL KURUM VE SÜREÇLERLE İLİŞKİSİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

FEF LİSANS PROGRAMLARI DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

Transkript:

HEDEFLER İÇİNDEKİLER ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ: TANIM, KONU VE UNSURLAR Çalışma İlişkileri Kavramı Çalışma İlişkilerinin Konusu Çalışma İlişkilerinin Sosyal Bilimlerle İlişkisi Çalışma İlişkilerinin Unsurları Çalışma İlişkilerinin Çevresi ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ VE ETİK Yrd. Doç. Dr. Fatma FİDAN Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Çalışma ilişkileri ve ortaya çıkışı hakkında bilgi sahibi olunacak Çalışma ilişkilerinin tarafları ve rolleri kavranabilecek Çalışma ilişkilerinin sosyal bilimler içindeki yeri değerlendirilebilecek Çalışma ilişkilerinin ekonomi, siyasal ve sosyal hayat arasındaki etkileşimi analiz edilebilecek Çalışma ilişkilerindeki değişim değerlendirilebilecek. ÜNİTE 1

GİRİŞ Sanayi Devrimi ile başlayan sanayileşme hareketi, çalışma ilişkilerinin yapısında da değişime yol açmıştır. Çalışma ilişkileri, devlet ve sistemin aktörleri arasındaki çalışma hayatı ve sosyo-ekonomik olgular konusunda iyileşmeyi hedefleyen ilişki ve etkileşim sürecidir. Çalışma ilişkileri İşverenler ve işçiler arasındaki ilişki ve onların çıkarları ile ilgili çok sayıda konu ve düzenlemeyi kapsar. Ekonomi, sosyoloji, psikoloji, hukuk ve siyaset gibi disiplinlerin katkısını içeren çalışma ilişkileri, sanayi devrimi sonrasında kötü çalışma koşullarına düşük ücretlerin eşlik etmesiyle büyüyen işçi sorunalarına çözümler aramak için ortaya çıkmıştır. Batı da sosyo-ekonomik gelişmenin maddi temelleri Sanayi Devrimi ile sosyo-kültürel temelleri ise Fransız Devrimi ile atılmıştır. Çalışma ilişkileri ile ilgili teorik ve felsefî çalışmalar ve yasal düzenlemeler yapmak zorunlu hâle gelmiştir. Ekonomik yapı ve düşünsel alandaki gelişmenin birlikteliği ile yeni üretim ve çalışma biçimi, toplumsal ve politik etkenlerin belirleyiciliğinde çalışma ilişkileri sistem olarak ortaya çıkmıştır. Çalışma ilişkileri, soysal taraflar arasındaki mücadeleyi ve ilişkiyi sistemleştirir. İşveren ve işçilerle onların örgütleri ve devletin, dar anlamda çalışma hayatına ilişkin sorunlarına, geniş anlamda ise sosyo-ekonomik ve politik yaşamı içeren genel sorunlara çözüm üreterek, barışçıl ilişkiler kurmayı amaçlar. Rasyonel düzenlenmiş ilişkiler siteminin çıkar çatışmasına dayandığı mekanik bir yapıyı temsil eden çalışma ilişkileri, zaman ve mekân itibarîyle farklılaşan bir yapıya sahiptir. Çalışma ilişkileri, koordine edilmiş eylemleri kolaylaştırarak, güven temelinde iletişim ve etkileşim ile taraflar arasında birlikteliği sağlamaya çalışır. ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ KAVRAMI Genel bir tanımla çalışma ilişkileri, üretimin gerçekleştiği ve üretim ilişkilerinin var olduğu durumda ortaya çıkar. Çalışma ilişkileri kavramı üzerine yaygın bir edebiyat söz konusu olmakla birlikte, içeriği ve incelediği konuların hızla değiştiği görülmektedir. Genel bir tanım yapılacak olursa, üretim ilişkilerinin var olduğu durumda ortaya çıkan ve etkinlik kazanan, sosyo-ekonomik çevrenin belirleyiciliğinde farklılık gösteren, işçiler ve işverenler arasında yürütülen ve merkezinde ücret pazarlığı olan kurumsallaşmış ilişkiler bütünüdür. Kavram etimolojik olarak incelendiğinde bu çerçevede kullanıldığı görülecektir. Diğer bir tanımla çalışma ilişkileri, işçi-işveren ilişkilerinin düzenlenmesi, çalışma koşullarının belirlenmesi ve yönlendirilmesini amaçlayan kurumsal nitelikteki ilişkiler setidir. Kurumsal ilişkinin anlamı da tarafların en azından işçi tarafın örgütlü temsil edilişini veya işçiler adına hareket edecek bir kurumun, yani sendikanın varlığını zorunlu kılmaktadır. Çalışma ilişkileri kavramsal boyutta ve tarihsel süreçte incelenirken temelde iki ayrı dönemi karşılaştırmalı olarak incelemek gerekmektedir. Sanayi öncesi ve sanayi dönemi çalışma ilişkileri, belirleyicileri olan üretim biçimi, sosyal tarafların temsili ve konuları itibarîyle farklılığa sahiptir. Sanayi Devrimi öncesinde doğal bir yapıya sahip olan üretim biçiminde temel iktisâdi faaliyet tarım, başlıca üretim aracı da topraktır. Bu dönemde çalışmayı ve çalışanla-çalıştıranı birbirinden ayıran kesin bir sınır olmadığı gibi, herhangi bir konuda uzmanlaşma da mevcut değildir. Karmaşık bir yapıya sahip olmayan sanayi öncesi dönemde çalışma ilişkileri dönemin üretim yapısına özgü sınırlı ve dar kapsamlı bir niteliğe sahiptir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

Tartışma Çalışma İlişkileri: Tanım, Konu ve Unsurlar Lonca düzeninde çalışma ilişkilerinin oluşmasında en önemli söz sahibi olan ustadır. Lonca düzeninde işçi durumunda bulunanlar, kalfalar ve çıraklardır. İşçiden ayıran en onemli fark, kalfa ve çıraklar sürekli olarak işçi kalmak zorunda değillerdir. Sanayi Devriminden sonra başlayan sanayileşme ve sanayileşme hareketinin ortaya çıkardığı yeni sosyal sistem içinde çalışma ilişkilerinin de yapısı yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Dönemin sosyo-ekonomik hayatı ve çalışma biçimi sonucunda çerçevesi belirmeye başlayan çalışma ilişkileri sistemi, basit ve kısıtlı bir alana sahiptir. Bu dönemde çalışma ilişkilerini belirleyen temel kurum loncalardır. Loncalar, kapalı ve disiplinli bir topluluk anlayışına sahiptir. Orta çağın üretim sisteminde egemen olan loncalarda çalışanlar bugün kullanılan anlamıyla işçi değildir. Lonca düzeninde işçi durumunda bulunanlar, kalfalar ve çıraklardır. Bunları işçiden ayıran en önemli fark, kalfa ve çırakların sürekli işçi kalmamalarıdır. Kurumsal anlamda loncalar faaliyet gösterirken, üretim sürecinde el sanatları sisteminin ve buna bağlı çalışma biçiminin yaygınlık kazanması, yapılan iş ve mesleklerde değişime neden olmuştur. Birleşme çabaları ve uzmanlaşmanın artması yeni organizasyonları ortaya çıkarmış, örgütlenme ve çalışma yaşamında pazarlık sisteminin temelleri atılmaya başlanmıştır. Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkan önemli iki gelişme dokuma ve tezgâh alanında olmuştur. Buradaki önemli nokta, üretimde yeni ham maddelerin ve makine gücünün yeni bir güç olarak kullanılmasıdır. Makineler etkili bir hâle gelmiş, cok sayıda işçiyi çevresinde çalışmaya zorlamış, böylece fabrika yaşamı ortaya çıkmış ve günlük hayatın bir parçası olmaya başlamasıyla loncaların yerine fabrika sistemi geçmiştir. Bu geçiş döneminde loncalar çok büyük bir güç kaybına uğramıştır. Yeni endüstriyel ünitelerde çalışan yeni bir sınıfın ortaya çıkması, zanaatkâr ve tüccarların güçlerini olumsuz yönde etkilemiştir. Üretimin örgütlenişinde yaşanan bu tür dönüşümler yeni bir çalışan sınıfı ortaya çıkarmıştır. Yeni fabrikalarla ortaya çıkan teknolojik değişmeler, hem ticaretin hem de piyasaların gelişmesi sonucunu doğurmuştur. Ayrıca bu dönemde tüccarların ürettiklerini satma, ham maddeyi sağlama faaliyetleri ticaret hayatına yeni bir boyut kazanmıştır. Üretim sürecinde makineleşmeye geçilmesi piyasalarda mal fiyatlarının büyük ölçüde ucuzlamasına neden olmuştur. Yeni sistemle beraber yeni meslekler, istihdam biçimleri ve otorite şekilleri ortaya çıkmıştır. Tüm bunların sonucunda da kurumsal çalışma ilişkilerinin ortaya çıkışını hazırlayan sosyoekonomik ve siyasal alt yapı oluşmuştur. Tarihsel süreçte (Sanayi öncesi, sanayi dönemi ve sanayi sonrası) çalışma ilişkilerinin gelişimini, aktörlerin rolü açısından tartışınız. Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan tartışma forumu bölümünde paylaşabilirsiniz. Sanayileşme süreci, çeşitlilik, güç yoğunlaşması, kalıcı bir egemen sınıf ile eski düzeni değiştirmiş, bu çeşitlilik, uyum becerisi, eşitlilik ve çeşitlilik arasındaki mücadeleyi yönetmeyi içeren düzenlemeler ve stratejiler bütününü gerektirmiştir. Sanayi devrimi beraberinde getirdiği yeni üretim tarzının sonucu yeni çalışma biçimi, birbirinden farkı çıkarları olan tarafların var olması ve bu çıkarların çatışma ürettiği, taraflar arasındaki güç dengesizliğinin de çatışmayı neredeyse çözümsüz kıldığı bir yapı oluşmuştur. Çalışma hayatının iki kutbunu temsil eden işçi ve işveren ayrımı net ve kesin sınırlarla ayrılmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

Sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan işçi sınıfı ve bunların meydana getirdikleri örgütler hak arama süreci ve statülerinin kabul edilmesinde güçlükler yaşamış olsa da, zaman içerinde varlık kazanmışlardır. İşçi hareketlerini denetim altına alma yönünde kendi içinde çelişki ve sınırlılıkları olsa da, muhtelif çabalar olmuştur. Kuşkusuz bir ülkede işçi örgütlerinin ortaya çıkışı ve gelişmesi ile sürdürdükleri mücadele, sahip oldukları hedeflerin ülkelerin çalışma ilişkileri sisteminin çerçevesini etkilemektedir. Bundan dolayı işçi örgütlerinin ortaya çıkışı, örgütlenme süreçleri ve yapıları ülkeler açısından farklılık taşımaktadır. Sanayi Devriminden günümüze kadar olan dönemde, çalışma ilişkilerinin geçirdiği uzun gelişme dönemi incelendiğinde, bütün safhalar açık bir şekilde göze çarpmaktadır. Çalışma ilişkilerinin gelişmesindeki dönemler ve değişmeler sistemin de çerçevesini belirlemektedir. Tablo 1.1.Tarihsel Süreçte Çalışma İlişkileri Sanayi öncesi dönem Sanayi dönemi Sanayi sonrası dönem Çalışma biçimi Bağlılığa dayalı Bağımlılığa dayalı Esnek ve istikrarsız Aktörler İşçi-işveren-devlet İşçi-işveren-devlet İşçi-işveren-devlet- Kurumlar Loncalar Sendikalar Dönüşen sendikalar ve uluslar arası örgütler Konular Üretim-çalışma koşulları Çalışma koşulları-istihdamsosyal dönüşüm İlişki biçimi Bireysel Kurumsal Kurumsal -bireysel İişkinin yönü Genel uzlaşmacı Çatışma Çatışmadan uzlaşmaya İlişkinin yönü Menfaat birliği Menfaat ayrılığı Menfaatta ayrılıktan birliğe İşbirliği yoluyla çalışma hayatı ve sosyoekonomik yapıda dönüşüm Dar anlamda işçiişveren arasındaki iş ilişkilerini ifade ederken, geniş anlamda ise daha genel konular ön plana çıkmaktadır. Çalışma ilişkileri, taraflar açısından çıkar mücadelesindeki aşırılıkları kontrol etme işlevine sahip olduğu gibi çözüme yönelik barışçı ve çatışmacı süreçlerin kontrolünü hedefler. Yukarıdaki tabloda üç dönem itibariyle çalışma ilişkilerindeki değişim ve farklılıklar görülmektedir. Özellikle sanayi öncesi ve sanayi dönemde çalışma ilişkilerinin farklılaşmasıı ve aktörlerin temsili, taraflar arasındaki ilişki ve çalışma ilişkilerinin konusu ait oldukları döneme ait yapısal özelliği sergilemektedir. Başlangıçta çalışma yaşamı ve çalışma yaşamına ilişkin kurumsallaşmış işçiişveren ilişkileri dar anlamdaki çalışma ilişkilerini ifade ederken, gelişen yapısıyla çalışma hayatının tüm sektörlerini ve sos-ekonomik yaşama ilişkin hususları da içine almaktadır. Dar anlamda işçi-işveren arasındaki iş ilişkilerini ifade ederken, geniş anlamda daha genel konular ön plâna çıkmaktadır. Çalışma ilişkileri sadece endüstri sektöründe değil, tüm sektörlerde çalışanların ücret ve istihdam ilişkilerinden doğan her türlü bireysel ve kollektif ilişki ve bu ilişki çerçevesinde oluşan çalışma koşullarını inceler. Geniş anlamdaki çalışma ilişkileri ücretlilerin istihdam ilişkilerinden doğan çalışma hayatının hemen her konusunu ele almakla birlikte, işçi ve işveren arasındaki ve çalışma hayatının tüm konularını kapsamaktadır. Çalışma ilişkilerinin amacı şunlardır: İşverenler ve işçiler arasında ilişki kurmak İşçi örgütleri arasında iletişim kurmak İşçi-işverenler arasında güç dengesini sağlamak Çalışma koşulları ile ilgili müzakereleri sürdürmek Çalışma ilişkileri yapısı ve hedefleri itibariyle şu özellikleri sergilemektedir, Bağlılık ve Bağımlılık: Çalışma ilişkileri, tarafların kendi içinde güçlü bir bağlılığını, dışsal faktörlere ise bağımlılığı içerir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

İlişkiler ve normlar bütünü olarak özne ve güç arasındaki ilişkiyi hem mümkün kılan hem de sınırlayandır yapısı itibariyle sınırlayıcı ve kapsayıcı bir yapısı söz konusudur. Çıkar Çatışmasının Kurumsallaştırılması: İşçi-işveren arasındaki çıkar çatışmasını meşrulaştırarak, çözüm stratejileri geliştirme hedefine sahiptir. Çalışma hayatında işçi ve işveren taraflarının farklı çıkarlarının temsil edilmesi ve korunmasını sağlamaktır. Çalışma ilişkileri, taraflar açısından çıkar mücadelesindeki aşırılıkları kontrol etme işlevine sahip olduğu gibi, çözüme yönelik barışçı ve çatışmacı süreçlerin kontrolünü hedefler. Ekonomik İlişki: Sosyal aktörlerin sosyo-ekonomik çıkarları, sosyoekonomik işleyiş tarafından belirlenir. Taraflar, kendi kurumsal yapılarının belirlediği ilişki biçimine sahip olsalar da, özellikle ekonomi bu ilişkiyi büyük ölçüde etkiler. Kurumsallaşma: Sistem içerisinde tarafların bireysel yer alıştan çok kurumları aracılığıyla temsil edilmesi ve varlık kazanması, çalışma ilişkilerine kurumsal bir boyut kazandırmaktadır. Ayrıca çalışma hayatının kural ve koşullarının belirlenmesine ilişkin toplu pazarlık gibi kuramsal niteliği olan mekanizmanın önemli yer tutması da kurumsal niteliğin bir unsurudur. Güç Sorunu: İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyen ve bu ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürütülmesini sağlayan sistem, büyük ölçüde güç dengesi kurma sürecidir. Gücün odaklanması ve güç farklılıkların kontrol edilmesi, işçiişveren ve devleti işbirliğine yönelterek, çalışma ilişkilerine ilişkin çeşitli politikalar geliştirme, çalışma ilişkilerinin kapsamını oluşturmaktadır. Dolayısıyla çalışma ilişkileri, güç sorununa yönelmekte, güç olgusuna odaklanmaktadır. Güven: Taraflar arasında güvenin ön plana çıktığı sistem ve süreçler daha hızlı ve daha iyi sonuç verme imkânına sahiptir. Dolayısıyla çalışma ilişkileri de güvene dayalı ilişkilerinin kurulmasına yardımcı olmaktadır. Ortak Hedefler Oluşturma: Çalışma ilişkileri ortaya çıkış amacına bağlı olarak yararlı olduğu kadar, taraflar arasında ortak değerler tesis etmede önemli katkılar sağlamıştır. Tarafların taşıdığı değerler paylaşılıyorsa, karşılıklı hedeflere ulaşmak için birlikte hareket etme olasılığı daha yüksektir. Kapsama ve Dışlama: Çalışma ilişkileri, kurum ve konuları dâhil etmenin dışarıda tutabilmenin yöntemlerine sahiptir. İlişkiler ve normlar bütünüdür. Yapısı itibariyle sınırlayıcı ve kapsayıcı bir yapıya sahiptir. Çalışma ilişkileri; sistemin aktörlerinden, ideolojilerden ve kurallardan oluşan bir bütünlük içinde anlaşılabilir. Aktörleri, belirli konularda amaç birlikteliğiyle sisteme bağlayan bir ideoloji ve çalışma hayatı aktörlerini yöneten kuralları vardır. Çalışma ilişkileri sisteminin yapısını ve işleyişini şekillendiren, etkileyen temel faktörler vardır. Bunların arasında öncelikle ekonomik, sosyal ve teknolojik nitelikli faktörler gelmektedir. Doğal olarak bu faktörlerin niteliği ve belirleyiciliği, içinde bulundukları zaman diliminin koşullarına göre değişik biçimler ve öncelikler kazanmaktadırlar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Örnek Çalışma İlişkileri: Tanım, Konu ve Unsurlar Şekil 1.1. Çalışma İlişkilerinin Yapısı Çalışma ilişkileri, kabul edilen belli başlı bazı değişkenlerin sistematik bir şekilde ve etkili kullanılmasında taraflar arasındaki işbirliğini sağlamaya yönelik tedbirlerdir. İşçi -işveren arasındaki çalışmadan doğan ilişkilerin düzenlenmesi, sistemdeki aktörleri ve aktörler arasındaki çatışma ve işbrliği içeren etkileşim sürecini kapsamaktadır. Çalışma ilişkileri, olarak kabul edilen belli başlı bazı faktörler vardır. Bu faktörlerin sistematik bir şekilde ve etkili kullanılmasında taraflar arasında işbirliği sağlar. Bu süreçte taraflar, normal zamanlarda üç ana çıkar grubundan ibarettir: Bunlar işçiler, işverenler ve devlettir. Çalışma ilişkileri sistemi ise, bu gruplar arasında geçerli olan karşılıklı anlayış ve kurallara göre işlerlik kazanır. Farklı çevresel çerçeve içinde yer alan taraflar arasındaki ilişki her bir aktörün yerini ve rolünü tanımlayan ideoloji ve ortak inançlar manzumesi tarafından yönetilir. Kurumsal çevre Statüler ve otorite Bireylerin mesleği Çalışma gruplarının doğası Çalışma ilişkileri devletin belirli düzeylerde müdahale ettiği, çalışma koşullarını ve tarafların ilişkilerini içeren işçi-işveren arasındaki kurumsallaşmış ilişkiyi ifade eder. İşçi-işveren arasındaki çalışmadan doğan ilişkilerin düzenlenmesi, sistemdeki aktörleri ve aktörler arasındaki çatışma ve işbirliği içeren etkileşim sürecini kapsar. Çalışma ilişkileri içerisinde sosyal taraflar, çatışan amaçlarına rağmen sistem içerisinde kendileri için fayda beklentisinde oldukları için belirli ortak hedeflerde birleşmektedirler. Taraflar arasındaki çatışma, işçilerin daha iyi ücret ve çalışma şartları isteği ile, işverenlerin kârlarını maksimize etme istekleri arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Bu da sistemin çatışmayı yönetmek ve kurumsallaştırmak ana hedefi üzerine kurulmasına neden olmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNİN KONUSU Çalışma ilişkileri başlangıçtan itibarenler, çalışanlar, işletmeler, ekonomi ve toplum açısından var olan dengesizlikleri ve adaletsizlikleri ortadan kaldırarak, daha etkin ve adaletli bir ilişkiler bütünü oluşturmayı hedeflmektedir. Çalışma ilişkilerinin temel yapısı ve bu yapıyı belirleyen kurallar sisteminin etkisiyle oluşturulmuş, kurallar sistemidir. Sanayi Devrimiyle birlikte şaşırtıcı bir hızla gelişen yeni üretim biçiminin en önemli sonuçlarından biri, derin bir sosyal değişimlere yol açmasıdır. Teknik gelişmelerin üretim sürecinde kullanılması üretim artışı kadar, yeni sosyal yapıların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Meydana gelen sosyal yapı değişikliği, sadece üretim alanından ibaret değildir. Çalışma ilişkileri alanının hızla gelişmesi sosyal açıdan yeni sınıfların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Teknik ve sosyal gelişme ve değişmeler, bir yandan yeni yaşama ve çalışma koşulları meydana getirmiş, diğer yandan, daha güç koşullarla karşı karşıya kalınmasına neden olmuştur. Ekonomik ve sosyal faktörlerin beraberinde getirdiği yeni dönem ile çok sayıda uyuşmazlık ve anlaşmalar ortaya çıkmıştır. Toplum yapısının şekillendirdiği çalışma ilişkileri, farklılaşmanın hâkim olduğu yapıların oluşmasını sağlamıştır. Çalışma ilişkileri genellikle iş ilişkileri, iş hukuku, sendikal örgütlenme, toplu pazarlık, sözleşme yönetimi gibi önemli ve çağdaş konuları kapsamaktadır. Sosyal taraflar arasındaki uyuşmazlıklar ve toplumsal hareketliliğin gelişmesiyle fırsat eşitliğinin sağlanması, gruplar arasında servet ve güç bakımından önemli farklılıkların bulunduğu ve eşitliğin olmadığı toplumsal yapılarla ilgilenmiştir. Çalışma ilişkileri kavramı, örgütler ve örgütler aracılığıyla oluşturulan kurumsallaşmış ilişkilerin ifadesinde kullanılmaktadır. Bu çerçevede; sendikalar ve sendika-siyaset ilişkileri, toplu pazarlık süreci, taraflar arasındaki uyuşmazlıklar, grev ve lokavt konuları ile devletin çalışma ilişkilerindeki rolü temel inceleme konusu olmaktadır. İstihdam ilişkisi içinde işçi, işveren ve istihdamla ilgili kurumlar arasındaki ilişki ve etkileşim, çalışma ilişkilerinin konusunu oluşturmaktadır. Çalışma ilişkileri başlangıçtan itibarenler, çalışanlar, işletmeler, ekonomi ve toplum açısından var olan dengesizlikleri ve adaletsizlikleri ortadan kaldırarak, daha etkin ve adaletli bir ilişkiler bütünü oluşturmayı hedeflemektedir. Dolayısıyla çalışma ilişkileri sadece işletme ve üretim bağlantılı sorunları çözmek yerine, sosyal değişimin ve gelişimin de araçlarına ve yöntemlerine sahip olmaktadır. Çalışma ilişkileri istihdam ilişkisini geniş bir çerçevede ele alırken, adalet, demokrasi ve eşitlik gibi normatif kavramlarla da ilgilenmektedir. Birbirinden belirgin biçimde ayrılmış bulunan işçi ve işveren sınıfları arasındaki sorunlara barışçı çözümler bulmaya gayret gösteren çalışma ilişkilerinin temeli, bağımlılık ilişkisinden doğan ilişkilere dayanmaktadır. Bu ilişkilerin doğuşu, kapsamı, tarafların statüleri, rolleri, hak ve yükümlülükleri, ilişkilerin bozulmasında izlenecek prosedürler ve benzer pek çok husus, çalışma ilişkilerinin konusunu oluşturmaktadır. Çalışma hayatının tüm yönlerini ve unsurlarını konu edinen çalışma ilişkileri sadece iş ilişkilerini değil, sosyal, iktisâdi ve siyasal ilişkiler bütününü incelemektedir. İşveren, işçiler ve devlet kurumları arasındaki karşılıklı ilişkiler olarak ele alınan çalışma ilişkileri, hızla sistemin kurallarının oluşturulmasına ve korunmasına yönelmiştir. Çalışma ilişkilerinin temel yapısı ve bu yapıyı belirleyen kurallar, sisteminin etkisiyle oluşturulmuş, kurallar sistemi olarak, yasal ve politik düzenlemelerde, sendika düzenlemelerde, toplu anlaşmalarda, yönetim kararlarında, gelenek ve uygulamalarda görülmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

Bireysel Etkinlik Çalışma İlişkileri: Tanım, Konu ve Unsurlar Çalışma ilişkilerine dair kurallar, sendika düzenlemesi veya kanunî yükümlülük yoluyla yapılır. Fakat iş ilişkilerini düzenleme, konuyu kişiler arasındaki ilişkilerden ziyade, kurumlar arasındaki ilişki şeklinde algılamak anlamına gelir. Çalışma ilişkileri, çalışmadan doğan çoklu ilişki süreçlerini (ilişkinin kurulması ve yönetilmesi) ve ilişki sonucunda oluşan sorunları konu edinir. Çalışma ilişkileri, devlet düzeyinde sendikalar ve işveren kuruluşları arasında yapılan biçimsel toplu sözleşme sistemi üzerine dayanmaktadır. İşçileri, temsilcileri ve yönetimi içine alan biçimsel olmayan bir uzlaşma sistemi vardır. Çalışma ilişkileri konusu şu temel alanlarla ilgilidir: Çatışmanın etkin ve adil çözümü İstihdam ilişkilerinin tüm boyutlarıyla incelenmesi Sosyal aktörler arasında eşitlik, adalet ve demokrasinin tesisi. Toplumsal bütünleşme ve uyum, çalışma ilişkilerinin hedefi olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla çalışma ilişkileri konusu itibariyle sadece işçi-işveren arasındaki ilişkileri düzenleyici kurallar getiren bir alan değildir. Çalışma ilişkileri, taraflar arasında çatışmayı çözmek, uzlaşmacı ilişkiler sistemi oluşturabilmeyi amaçlar. Çalışma ilişkileri sistemi uzlaşma anlayışı çerçevesinde tarafların amaçlarını buluşturmayı uyumlu ve istikrarlı bir yapıya büründürmeyi amaçlar. Çalışma ilişkileri; Bireysel ilişkiler Toplu ilişkiler Kurumsal ve yasal düzenlemeleri kapsar Çalışma ilişkileri genel olarak, istihdam koşulları, ücretlerin düzenlenmesi, sağlık, sosyal güvenlik, refah artışı emeklilik, katılım gibi konularla ilgilenir. Çalışma ilişkileri, adından da anlaşılacağı gibi çalışmadan doğan çoklu ilişki süreçlerini ve bu ilişki sonucunda oluşan sorunları konu edinir. İşveren ve işçi kesimi arasındaki ilişki ve etkileşim biçimi, çalışma ilişkilerinin konuları arasındadır. Bu açıdan bakıldığında, insan kaynakları yönetimi, çalışan ilişkileri ve sendika yönetimi de dâhil olmak üzere istihdam ilişkilerini kapsar. Buna göre, toplu pazarlık, sendikacılık, işçi-işveren ilişkileri, kendi çıkarlarını desteklemek için kurulan örgütlerle ilişkiler ve bu ilişkilerin ifade edildiği süreçleri (toplu pazarlık, işçi karar alma süreçlerine katılımlarını, şikâyet ve uyuşmazlık çözüm gibi) kapsamaktadır. Aşağıdaki şekildeki boş yerleri çalışma ilişkileri sisteminin aktörlerini dikkate alarak doldurunuz. Çalışma ilişkilerinin gelişimini belirleyen ve zaman içerisinde teorik bir disiplin olarak önem kazanmasına neden olan bilim dalı; siyaset bilimi, ekonomi, sosyoloji, tarih, hukuk, dâhil olmak üzere birçok disiplindir. Çalışma ilişkileri üretim, verimlilik ve refah düzeyini garanti altına almayı hedefler, sosyal adalet ve refahın gerçekleştirilmesi amacıyla da etkin işlev görür. Ayrıca çalışma ilişkileri şu konularla da ilgilenir. Üretim Sürecinde İstikrar: Üretimin sürekliliğini sağlamak İstihdam Sürekliği: Sektöründe üretim sürecine katılan bütün bu kesimleri arasında karşılıklı anlayışın en üst seviyede güvence altına alınması Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Gelir Garantisi: Çalışanlara belirli geliri garanti etmek Uyuşmazlıkları Önleme: Bu, işbirliğinin teşvik edilmesine ve üretimin artırılmasına yardımcı olur Hızlı bir gelişim için sosyal taraflar arasında uyumlu bir ilişki olmalıdır. Diğer bir deyişle, düşünce ve eylemin birlik içinde olması endüstriyel barışın önemli bir başarısıdır. İşbirliği: Endüstriyel çatışma veya çekişme önlemek ve uyumlu ilişkiler geliştirmek. ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNİN SOSYAL BİLİMLERLE İLİŞKİSİ Son zamanlarda çalışma ilişkileri sosyal bilimlerin daha da ilgisini çekmektedir. Ayrıca çalışma ilişkileri, sosyal bilimlere ait yöntemleri kullanmakta, işçi - işveren arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Çalışma ilişkileri sistemi sosyo-ekonomik ve politik yapının dışında işçi, işveren ve yöneticiler arasındaki ilişki biçimi tarafından belirlenmektedir. Çalışma ilişkilerinin gelişimini sağlayan ve zaman içerisinde teorik bir disiplin olarak önem kazanmasına yardım eden birçok bilim dalı vardır. Bunlar; siyaset bilimi, ekonomi, sosyoloji, tarih ve hukuk gibi bilim dallarıdır. Çalışma ilişkileri konusu birçok bilimle kesişmektedir. Bu çerçevede başta ekonomi ve hukuk olmak üzere psikoloji, sosyoloji, sosyal tarih ve sosyal siyaset bilimi gibi bilim dalları çalışma ilişkileriyle doğrudan ilgilidir. Bu bakımdan çalışma ilişkileri çeşitli bilim dallarını kapsamakta ve disiplinler arası bir alan olarak gelişmektedir. ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNİN UNSURLARI Devlet, sendikalar, işverenler, işçiler ve dernekler çalışma ilişkileri sisteminin doğrudan ve dolaylı etkisi olan kurum ve kuruluşlardır. Temelde çalışma ilişkileri üçlü oluşumu ifade eden bir yapıya sahiptir ve işverenler ve temsilcilerini, işçiler ve temsilcilerini ve devlet yetkilileri gibi uzmanlaşmış üçüncü taraf kurumlarını içerir. Çalışma ilişkileri sisteminde üç temel aktör vardır. Bunlar; İşçi Tarafı: İşçiler ve örgütleri. İşveren Tarafı: İşverenler ve örgütleri. Devlet: Çalışanlardan ve çalışma koşullarından sorumlu devlet kurumlarıdır. Bu aktörlerin konumları, çalışma ilişkilerinin ilk ortaya çıktığı dönemde dünya tarihinde meydana gelen olaylardan, ülkelerin sahip oldukları siyasal yapılardan, ekonomik gelişmeden, sanayileşmeyi yürüten kesimlerin yapılarından etkilenmiştir. Bu etkileşim sonucu olarak, sistemin taraflarını oluşturan aktörlerin rol ve statüleri arasında ilişkinin dinamiği açısından önemli farklılık görülmektedir. Şekil 1.2. Çalışma İlişkilerinin Unsurları Geleneksel anlamda çalışma ilişkilerinin tarafları olan işçi, işveren ve devletin yeni ve farklı işlevler edindiği görülmektedir. Çalışma ilişkilerindeki önemli amaçlardan biri, sistemi oluşturan her bir aktörün sistem içindeki mevcut yerinin ve rolünün ne olması gerektiği ile ilgilidir. Günümüzde çalışma ilişkileri sisteminin birden çok anlamı ve ifade edilme biçimi vardır. Aslında sistemi meydana getiren ve temel esaslarını belirleyen unsurlar hiçbir zaman değişmemiştir. Bunlar işçi, işveren ve devletin çalışma hayatına ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

sosyo-ekonomik alan ilişkin amaçları tarafından belirlenir. Belki zaman içinde bunların rollerinde bir değişme olmuş, fakat sistemi hep bu üçlü meydana getirmiştir. Çalışma ilişkileri sistemi, sosyo-ekonomik ve politik yapının dışında işçi, işveren ve yöneticiler arasındaki ilişki biçimi tarafından belirlenir. İşçiler ve İşçi Sendikaları Sanayi Devriminden sonra el işçilerinin yerine fabrika işçisi dediğimiz çalışanlar geçmiştir. Sendikalar, üyelerinin çalışma koşulları ile ilgili çıkarlarını korumak ve toplu eylem oluşturabilmek, işçilere kollektif temsil ve kollektif müzakere imkanı sağlamak amacını taşıyan kurumlardır. Belirli bir ücret karşılığı, iş sözleşmesine dayanarak çalışanlara işçi denir. Günümüzde kullandığımız işçi kavramı sanayi devrimi ile gündeme gelmiştir. Sanayi devriminin ortaya çıkardığı en önemli değişimlerden biri, Marks ın "proletarya" dediği işçi sınıfının ortaya çıkışıdır. Yeni düzende oluşan işçi sınıfı, üretici bir özelliğe sahipti ve yeni üretim metotları ile iş yapmakta idi. Ayrıca bu yeni işçilerin çoğunun vasıf seviyesi oldukça yüksekti. Çalışanları destekleme amacının ortaya çıkardığı sendikalar, bireysel çalışma ilişkilerinden doğan güç eşitsizliğini telafi etmek için geliştirilmiştir ve üyelerinin ekonomik ve sosyal çıkarlarını geliştirmeyi amaç edinirler. Kurumsal anlamdaki çalışma ilişkilerinin en önemli tarafı işçi sendikalarıdır. Tarihsel süreç içinde ve farklı ülkelerde değişik sendikacılık anlayışı ortaya çıkmıştır. Bir kısmının faaliyetleri ve amaçları işçinin çalışma bağlantılı hakları ile sınırlı iken, bazı sendikacılık türleri sosyal hareketin bir parçası olarak ortaya çıkmışlardır. Sendikaların örgütlenme modelleri incelendiğinde üye niteliğine ve kapsamına göre farklı modeller söz konusu olmaktadır. Kapsamına göre sendikalar Üye özelliğine göre sendikalar Şekil 1.3. İşçi Sendikaları Türleri Meslek sendikaları Genel sendikalar İşkolu sendikaları İşyeri sendikaları Vasıflı işçi sendikaları Vasıfsız işçi sendikaları Niteliği, statü ve otorite yapıları ile yardımcı kuruluşlar olarak sendikalar çalışma ilişkilerinin direnç oluşturan tarafıdır. Sendikalar üyelerinin çalışma koşulları ile ilgili çıkarlarını korumak ve toplu eylem oluşturabilmek, işçilere kollektif temsil ve kollektif müzakere imkânı sağlamak amacını taşıyan kurumlardır. İşçilerin sendika üyeliğinin nedenleri şöyledir; Ekonomik ihtiyaç İş güvenliği İş sağlığı Sosyal statü İşverenle etkin iletişim Dağıtım Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

Ücret pazarlığında işverenin karşısında veya pazarlık sisteminin parçası olan sendikalar normal davranış kalıplarına karşılık gelir. İşveren sendikaları, işçi sendikalarının kurulmasından ve sosyo-ekonomik alanda etkin olmaya başlamasından sonra işçi sendikalarına tepki olarak kurulmuşlardır. İşveren tarafının örgütlenmesi sayılarının daha az olması, daha önce kurulmuş birliklerinin olması ve çalışma ilişkilerindeki yerleşik konumları gereği, işçilerin örgütlü güç olmasından sonra gerçekleşmiştir. İşbirliği Bütünleşme Sendikalar, başlangıçta ücret ve çalışma koşulları ve işverenle girişilen çıkar mücadelesi üzerine yoğunlaşmıştır. Çalışma ilişkileri açısından sadece meşru değil aynı zamanda zorunlu olan sendikalar, toplumsal ve politik güç olarak varlık kazanmışlardır. Niteliği, statü ve otorite yapıları ile yardımcı kuruluşlar olarak sendikalar çalışma ilişkilerinin direnç oluşturan tarafıdır. Sendikalar işçilerle işverenler arasındaki güç eşitsizliğini ortadan kaldırmak için oluşturulmaya başlanmıştır. Sendikalar önceleri belirli niteliğe sahip çalışanların oluşturduğu ve meslek sendikaları olarak tanımlanan bir yapıdan sonra niteliksiz işçilerinde yer aldığı genel sendikalara doğru bir evrim geçirmişlerdir. Sendikalar çalışma hayatı barışı ve sosyal taraflar arasındaki iletişim açısından faydalıdır. Üyeleri ile işverenler arasında da ilişki ve iletişimi sağlayan unsur olan sendikalar şu amaçlara sahiptir: Elde edilen gelirin paylaşımında iş gücünün payını korumak ve artırmak İşçilerin hak ve çıkarlarını korumak Çalışma koşulları ve kurallarının belirlenmesinde rol alarak, koşulların iyileştirilmesini sağlamak Görüldüğü gibi sendikalarda üyelerini hak ve çıkarlarının geliştirilmesi ile çalışma koşullarının iyileştirilmesi temel amac olmaktadır. Üyelerinin çıkarları dışında topluma yönelik hedefleri de söz konusudur. Sendikaların bazı önemli sosyal sorumlulukları şunlardır: Endüstriyel anlaşmazlıkların sayısını azaltarak, ulusal entegrasyonu teşvik etmek ve korumak İşçilere kurumsal sosyal sorumluluk duygusunun aktarmak Endüstriyel barışı sağlamak İşveren ve İşveren Sendikaları Çalışma ilişkileri sisteminin ikinci aktörü, işverenler ya da onların örgütleri olan işveren sendikalarıdır. İşveren sendikaları, gerek işlevleri ve gerekse amaçları bakımından kapitalist ya da karma ekonomik sistemler içinde ortaya çıkmış, endüstri toplumlarına özgü kuruluşlardır. Ekonomik ve toplumsal alanda kurulan farklı çıkar örgütleri içinde, işverenler adına çalışma ilişkileri alanında faaliyet göstermek amacıyla kurulmuşlardır. Üyelerinin çıkarlarını işçi sendikaları ve diğer kuruluşlar karşısında korumak amacını taşımaktadırlar. İşveren sendikaları, işçi sendikalarının kurulmasından ve sosyo-ekonomik alanda etkin olmaya başlamasından sonra işçi sendikalarına tepki olarak kurulmuşlardır. İşveren sendikalarının kuruluş gayesi incelendiğinde; İşçi sendikalarının kurulması, etkinlik kazanması ve güçlenmesi Devlet organlarının teşekkülü ve müdahalesi Daha önce kurulmuş olan birliklerinin gelişmesi ihtiyacı Belirli düzey toplu pazarlıklarda sendika vasıtasıyla temsil edilme zorunluluğu İşveren sendikalarının amaçları da işçi sendikaları gibi üyelerinin çıkarlarını korumak ve geliştirmektir. Bu amaç çerçevesinde farklı işlevler yerine getirmektedirler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Devlet Devlet, asgari ücret ve benzer düzenlemeler ile ücret müzakerelerini ayarlamakta, bölgesel ya da sektörel bazda asgari koşulları belirleme yoluyla çalışma ilişkilerinin kural koyucu tarafı olarak yer almaktadır. Devlet, taraflar arasındaki ilişki ve sistemin devamını sağlamak üzere düzenleme ve etkileme yeteneğine sahip olan en güçlü ve mutlak otoritedir. Sanayi Devriminin ilk döneminde devlet laissez faire (bırakınız yapsınlar) ideolojisi ile kendini sorumlu görmeyen anlayışa sahip olmuştur. Bu sanayi kapitalizminin ortaya çıkardığı sorunları çözmede yetersiz kalmıştır. Sanayi devrimi sonrasında siyasal iktidarın çalışma ilişkileri alanında ortaya koyduğu tavır, kuramsal açıdan yapılan düzenleme ile belirginlik kazanmıştır. Devletin mevcut yapı içerisindeki konumun devam etseydi işçi-işveren ilişkilerinin daha büyük çatışmayla sonuçlanma ihtimali doğardı. Yeni sosyal sınıfların ortaya çıkması ve çalışma ilişkileri sisteminin karmaşıklaşması devletin üçüncü taraf olarak sisteme katılmasına neden olmuştur. Devlet, bu konuda görevli kuruluşları aracılığıyla önemli rol ifa etme ve müdahalede bulunma zorunluluğu hissetmiştir. Ortaya çıkan bunalım, devletin sıkı bir denetim sistemi oluşturmasını zorunlu kılmıştır. Bunun sonucu olarak, yeni düzenleme yapma ihtiyacı ortaya çıkmış, devlet müdahalesi özellikle mevzuat yoluyla güçlü biçimde kendini hissettirmiştir. Çalışma ilişkilerinde devlet, işçi ve işverenin yanı sıra üçüncü aktör konumundadır ve yalnız yasal düzenlemelerle değil, ücret, işgücü maliyeti, uyuşmazlıklar gibi çalışma yaşamının tüm sorunlarıyla ilgilenmektedir. Devlet, asgari ücret ve benzer düzenlemeler ile ücret müzakerelerini ayarlamakta, bölgesel ya da sektörel bazda asgari koşulları belirleme yoluyla çalışma ilişkilerinin kural koyucu tarafı olarak yer almaktadır. Devletin çalışma ilişkilerinde ilgilendiği konuların geniş bir yelpazede etkisi vardır. Sadece çalışma koşullarını etkilemek değil, tarafların özellikle de işçi tarafının yer alışını güçlendirici etkiye de sahiptir. İstikrar ve düzenlemenin sağlanması konusuna ne kadar dikkat edilirse edilsin yine de devletin düzen ve istikrar sunucu görevine ihtiyaç duyulur. Sosyal devamlılığı sağlamak üzere toplumsal unsurların nasıl etkilendiği ve düzenlenmesi gerektiği de devletin rolüdür. Devlet ara buluculuk faaliyeti ile sistemin işleyişini kolaylaştırmak gibi tarihsel olarak özgül etki konusunda kurum ve yapılar oluşturmuştur. Devlet ve bürokratik merkezîleşmesi, çalışma ilişkileri açısından belirleyicidir. Devlet çalışma ilişkileri sisteminde şu rolleri yerine getirir: Ara bulucu Kanun Koyucu İşveren Ara bulucu, kural koyucu ve işletme olarak sistemin aktörü olan devlet, şu işleve sahiptir: İstikrar ve düzen sağlamak Güç dengesinin kurulmasına imkân hazırlamak Tarafların ilişkilerine sistemleştirmek Sistemin işleyişinin zeminini kurmak Sorun çözmek Denge ve uzlaşma sağlamak Görüldüğü gibi çalışma ilişkileri içinde devletin varlık nedeni ve faaliyetlerinin temel amacı, sistemin sorunsuz olarak devamını sağlamaktır. Devlet, taraflar arasındaki ilişki ve sistemin devamını sağlamak üzere düzenleme ve etkileme yeteneğine sahip olan en güçlü otoritedir. İşveren ve işçi kesimleri Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

arasındaki çıkar çatışmasında dengeleyici bir rol oynarken, uyumlu ve daha işbirlikçi ve elverişli bir ortamın varlığını tesis eder. ÇALIŞMA İLİŞKİLERİNİN ÇEVRESİ Çalışma ilişkileri sistemi, belirli aktörlerden, çerçevelerden ve sistemi çevreleyen düşünce ve ideolojiden oluşturulan kurallar bütününden ibarettir. Tarafların ilişkilerinin yanı sıra bu faktörlerin ve aktörlerinin rolünü bilmek ve açıklamak gerekmektedir. Çalışma ilişkileri, rastgele bir oluşum değil, köklü endüstriyel dönüşümün temel ve önemli sonucudur. Çalışma ilişkileri sistemi dinamik bir yapıya sahiptir. Zaman içinde meydana gelen gelişmelerin etkisiyle değişim geçirmektedir. Sanayi devriminden günümüze kadar olan dönem boyunca gelişim süreci incelendiğinde bu durum bariz bir şekilde görülmektedir. Çalışma ilişkileri sistemi, belirli aktörlerden, çerçevelerden ve sistemi çevreleyen düşünce ve ideolojiden oluşturulan kurallar bütününden ibarettir. Çalışma ilişkileri sistemi, toplumun ve ekonomik sisteminin ayrı bir alt sistemi olduğu için ekonomik ve politik karar verme mekanizmaları ile ilişkisi tartışılmazdır. Bu yüzden ekonomik ve sosyal alanda ne zaman köklü bir değişim yaşansa, çalışma ilişkileri sistemi bundan etkilenmektedir. Piyasa güçlerinden gelen baskılar, çalışma hayatı açısından kurumsal oluşumları zorunlu kılmaktadır. Çalışma ilişkileri sistemini, mevcut diğer sistemler ve genel olarak sistemi çevreleyen ortam belirlemektedir. Bu ortamın genel çerçevesi taraflar arasındaki ilişkileri belirlemede ve aktörler tarafından konulan kuralları tespit etmede son derece etkindir. Her ülkenin siyasal, ekonomik sosyo-kültürel sistemi, çalışma ilişkilerinin aktörlerini ve bu aktörler arasındaki ilişkinin temel kurallarını belirleme özelliğine sahiptir ve ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Çalışma ilişkileri sistemi bu ilişkilerin sonuçlarını, teknolojideki gelişmelerin ve artan uluslar arası rekabetin vb. gelişmelerin etkisiyle belirlemektedir. Politik-ekonomik alanın etkisi, yoğun küresel rekabet, sermayenin yeniden yapılanması ve dinamikleri istihdamın gelişimi, ulusal kurumsal düzenlemelerin etkisiyle şekillenmesine yardımcı olmaktadır. Çalışma ilişkilerini sadece ekonomik ya da siyasi eylemle açıklamak yeterli değildir. Öyle olsa kapsamlı çalışma ilişkileri anlayışı söz konusu olamaz ve çalışma ilişkilerinin boyutunu ağırlıklı olarak etkiler. Çalışma ilişkilerinin oluşumu ve işleyişi açısından ulusal kültürün rolü önemlidir. Uzlaşmacı ve meydan okuyan toplumsal özellikler ile kültürel düzen önemlidir. Bağımsız bir değişken olarak karakterize edilen sosyo-kültürel kökler, egemen değerler ile sistem açısından belirleyici olmaktadır. Sosyal, yapısal özellikleri, stratejilerin seçimi, kişiler ve gruplar arasındaki ilişkileri ve davranışsal özellikleri, yetki sorunları kendi toplumlarının kültürel özellikleri ile doğrudan ilişkilidir. Toplumun değerleri, bireycilik, başarı yönelimi, eşitliğe olan inanç, sınıf bilinci, ücret farklılıkları çalışma ilişkileri açısından belirleyicidir. Kültürel değişkenler ve toplumsal bakış açısındaki değişim daha kesin ve işlevsel değişkenlerce açıklanır. Bu durum çalışma ilişkilerini etkilemektedir. Çalışma ilişkileri uyumlu ve tutarlı bir işleyiş sistemine dâhil olma eğilimine ve değerlerine sahiptir. Kurumsal yapılar, yönetsel güç değerleri ve inançlar sisteminin somutlaştığı kendi hedeflerini elde etme stratejileri ait oldukları toplumların geleneklerinin etkisinden bağımsız değildir. Kurumsal düzenlemeler sosyal aktörlerin etkileşimi yanında kültürel, ekonomik, toplumsal, siyasal yapı ve siyasi ideoloji tarafından belirlenir. Poole a Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

göre (1984, 1986, 1993), sisteme ilişkin yaklaşımların oluşturulması ekonomik, siyasî ve sosyal yapılar, örgütsel ve kurumsal güçler tarafından şekillendirilir. Çalışma ilişkileri sistemi; ekonomik, kültürel değerler, ideolojiler, politikalar, kamu ve yasal politikalarca gerçekleştirilir. Çatışmanın güç ve dağılımının sonuçları aynı zamanda kolektif yansıtacak partiler, sendikalar ve işçi hareketlerinin seçim de dâhil olmak üzere stratejik seçenekler siyasî yapıyla derinden ilgilidir. Çalışma İlişkilerinde Değişim ve Dönüşüm Bireyciliğin önem kazanması ve makro düzenlemeler yerine sendikacılık ve işçi hareketinde gerileme çalışma ilişkilerindeki yapısal değişimin nedenlerindendir. Dünya ekonomisi ve ulusal ekonomideki yapısal değişiklikler, küreselleşme, teknoloji ve teknoloji kullanımındaki yükseliş, iş gücünün yapısındaki değişiklikler çalışma ilişkilerinin gelişimini sağlamıştır. Çalışma ilişkileri sisteminin gelişimini sağlayan diğer faktörler ise; istihdamın sektörel farklılaşması, ideolojik ve siyasal gelişmeler, yönetim ve insan kaynakları politikaları ve özellikle sosyal taraflar arasında çatışmanın azalması, çalışma ilişkileri sisteminin yeni boyutlar kazanmasını sağlamıştır. Bireyciliğin önem kazanması ve makro düzenlemeler yerine sendikacılık ve işçi hareketinde gerileme, çalışma ilişkilerindeki yapısal değişimin nedenleri arasındadır. Çatışma, rekabet, çoğulculuk, çıkarların farklılığı, işbirliği sistemlerinin kurulması, esneklik, bireyi merkez alma gibi anlayışlar çalışma ilişkileri sisteminin değişimini sağlamıştır. Modern kurumlar kurallarla yönetilir ve karar alırken kabul edilmiş prosedürleri temel alırlar. Sendikaların, hükümetlerin ve işletmelerin politik, ekonomik ve sosyal rolleri sendikaların, hükümetlerin ve işletmelerin çalışma ilişkilerinde değişen rollerini tanımlamaya yönelik yeni anlayışlar gündeme getirmektedir. Sanayileşmenin günümüzde de olanca hızıyla devam etmesi hiç kuşkusuz çalışma ilişkileri sisteminin önemi ve kapsamının genişlemesine neden olmakta, farklı modeller sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

Özet Çalışma İlişkileri: Tanım, Konu ve Unsurlar Çalışma ilişkileri, üretimin yapıldığı her yerde oluşan, ekonomik ve sosyal koşullara bağlı olarak değişen, işçiler ile işverenler arasındaki kurumsallaşmış ilişkiler bütünüdür. İşçi-işveren ve örgütleri ile devlet arasında gerçekleşen kurumsal ilişkileri, işçi-işveren arasında yürütülen bireysel ilişkileri konu edinmektedir. Çalışma ilişkileri bireysel düzeyli ilişkiler ve toplu düzeyli ilişkilerden oluşur. Bireysel düzeyli ilişkiler, işveren ile işçi arasında çalışmadan doğan hak ve yükümlülükleri ile çalışma koşullarının belirlenmesine yönelik düzenlemelerdir. Toplu düzeyde ilişkiler ise, taraflar arasında ilişkilerde sendikanın temsilinin söz konusu olduğu ilişkileri ifade eder. İşveren tarafı ya sendika aracılığıyla, ya da sendikaya bağlı olmaksızın tek başına yer alabildiği halde, işçi tarafı mutlaka işçi sendikası aracılığıyla temsil edilir. Çalışma ilişkilerini etkileyen; sosyal, siyasal, tarihi, ekonomik, yasal, kültürel ve uluslararası alana ilişkin faktörler vardır. Bir sistem olarak çalışma ilişkileri,anlaşmazlık ve anlaşmazlıklar üreten süreçler üzerine odaklanmaktadır. Çalışma ilişkilerinde iki önemli alan olduğu bilinmektedir. İlk olarak tarafların temsili ve değişime tepki verme süreçlerine katılımdır. İkincisi, varlığını mümkün kılan yasalar ve korporatist pazarlık düzenlemelerinde yer alma biçimidir. Çalışma ilişkilerin üç temel aktörü söz konusudur. Bunlar; İşçi Tarafı: İşçiler ve örgütleri. İşveren Tarafı: İşverenler ve örgütleri. Devlet: Çalışanlardan ve çalışma koşullarından sorumlu devlet kurumlarıdır. Çalışma ilişkileri, işçiler ve işverenler arasındaki ilişkileri özellikle bir sendika tarafından temsil edilen işçi grupları, yönetim ve işçiler arasındaki ilişkiyi temel almaktadır. İşverenler, çalışanlar, hükümet ve dernekler arasındaki iletişim ve ilişkiler bütünü olarak, İşverenler ve işçi tarafı arasında sürekli iletişim kurmak. Taraflar arasında güç dengesini sağlamak. Çalışma koşulları ile ilgili görüşmeleri sürdürme işlevlerine sahiptir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

Ödev Çalışma İlişkileri: Tanım, Konu ve Unsurlar Çalışma ilişkilerinin konusu itibariyle nasıl bir değişim sergilediğini 200 kelimeyi geçmeyecek biçimde açıklayınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal çalışma ilişkilerinin tarafı değildir? a) Devlet b) Sendika c) İşveren d) İşçi e) Sivil toplum örgütleri 2. Aşağıdakilerden hangisi çalışma ilişkilerinin genel konularındandır? a) Ücretler ve sosyal haklar b) Tarafların hakları c) Örgütlenme sorunu d) İstihdam e) Hepsi 3. Aşağıdakilerden hangisi çalışma ilişkilerinin kurumsal bir yapıya dönüşmesine imkân hazırlamıştır? a) Sendikalaşma b) İşçi sayısının artışı c) Ekonomideki yapısal dönüşüm d) Siyasal anlayış e) İnsan kaynakları yönetimi 4. Aşağıdakilerden hangisi Sanayi Devriminin ilk dönemlerinde Devletin çalışma ilişkileri sistemindeki rolünü belirleyen yaklaşım hangisidir? a) Güçlü ve etkin devlet b) Laissez faire c) Denetim ve kısıtlayıcı rolü d) İşçi-işveren arasında ara bulucu e) Ekonomiyi yönlendiren devlet 5. İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyen ve bu ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürütülmesini sağlayan sistem büyük ölçüde güç dengesi kurma sürecidir ifadesi çalışma ilişkilerinin hangi özelliği ile ilgilidir? a) Kurumsallaşma b) Bağımlılık c) Güç sorunu d) Çatışma e) İşbirliği 6. Aşağıdakilerden hangisi sendika üyeliğinin nedenlerinden biri değildir? a) İş verenle etkin iletişim b) Ekonomik ihtiyaç c) Dağıtım d) İşbirliği-bütünleşme e) Artan bireysellik ihtiyacı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

7. Aşağıdakilerden hangisi ara bulucu, kural koyucu ve işletme olarak devletin sistem içerisinde sahip olduğu işlevlerden biri değildir? a) İşçi-işveren arasında ara bulucu b) Tarafların ilişkilerini sistemleştirmek. c) Sistemin işleyişinin zeminini kurmak. d) Sistemin tek yöneticisi olmak e) Denge ve uzlaşma sağlamak. 8. Aşağıdakilerden hangisi çalışma ilişkilerini çevreleyen alanlardan biri değildir? a) Aile yapısı b) Siyasal yapı c) Toplumsal yapı d) Kültürel yapı e) Ekonomi 9. Aşağıdakilerden hangisi çalışma ilişkilerindeki dönüşümün nedenlerindendir? a) Bireyselleşme eğillimi b) Sendikaların zayıflaması c) İş gücünün yapısındaki değişim d) Küreselleşme ve teknolojik gelişmeler e) Hepsi 10. Aşağıdakilerden hangisi dar anlamda çalışma ilişkilerini ifade eder? a) İşçi işveren ilişkileri b) İşçi kesiminin devletle ilişkisi c) İşveren kesimin devletle ilişkisi d) Makro ekonomik politikalar e) Çalışma hayatının yönetilmesi Cevap Anahtarı 1.E, 2.E, 3.A, 4.B, 5.C, 6.E, 7.D, 8.A, 9.E, 10.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

YARARLANILAN KAYNAKLAR Adams, R.J. (1991). Introduction and Overview. In RJ Adams (ed.) Comparative Industrial Relations. Londra. Harper Collins. Budd, J. W. (2010). Labor Relations: Striking a Balance, 3rd ed. Boston: McGraw- Hill/Irwin Press. Carrell, M. R. (1998). Labor Relations and Collective Bargaining: Cases, Practice, and Law. 5 th ed Upper Saddle River, N.J. : Prentice Hall. Dunlop, JT. (1958). Industrial Relations Systems. Carbondale and Edwardsville. Southern Illinois University Press (1971 edition). Fossum, J. A. (2009). Labor Relations: Development, Structure, Process. 10..ed. Boston : McGraw-Hill Irwin. Kearney, R. C. (2008). Labor Relations in the Public Sector, (Public Administration and Public Policy) CRC Press, Fourth Edition. Kerr, C., Dunlop, JT, Harbison, FH and Myers, CA. (1960). Industrialism and Industrial Man. International Labour Review. 82:3. 236-50. Koray, M. (2005). Sosyal Politika. Ankara: İmge. Shalev, M. (1980). Industrial Relations Theory and the Comparative Study of Industrial Relations and Industrial Conflict. British Journal of Industrial Relations. 18:1. 26-43 Venkata Ratnam, C. S. (2006). Industrial Relations. Delhi; Oxford: Oxford University Press. BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Gülmez, M. (1983). Türkiye'de Çalışma İlişkileri, Ankara: TODAİE. Holley, W. H. (2009). The Labor Relations. Process 9 th. Ed. Mason, Ohio: South- Western Cengage Learning. Makal, A. (2007). Ameleden İşçiye: Erken Cumhuriyet Dönemi Emek Tarihi Çalışmaları. İstanbul: İletişim. Makal, A. (2002). Türkiye de Çok Partili Dönemde Çalışma İlişkileri: 1946-1963. Ankara : İmge. Silver, B. (2009). Emeğin Gücü:1870 ten Günümüze İşçi Hareketleri ve Küreselleşme. Çev. Aslı Önal. İstanbul. Yordam. Tokol, A. (2005). Türk Endüstri İlişkileri Sitemi. İstanbul: Nobel. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19