Siyasal Anayasanın Ahlaki Temelleri



Benzer belgeler
Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

İÇ KONTROL. ç Kontrol Dairesi. I lda Arslan. 2 ubat 2009 / ISPART A

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

Bölüm 11. Yönetim Stratejilerinin Uygulanmasında Kullanılan Teknikler İŞLETME BİRLEŞMELERİ. (Mergers)

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

ÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi,

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

MAT223 AYRIK MATEMATİK

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

SAĞLIK HİZMETLERİNDE İDARENİN YETKİLERİ VESORUMLULUĞU. Prof.Dr Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

T.C. VAN ĐL ÖZEL ĐDARESĐ Đl Genel Meclisi

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri.

Yaratıcı Drama E itmenleri/liderleri ve Tiyatro Pedagoglarının Davranı ve Tutumuna li kin Etik Bildirge (Sözle me)

GJYKATA KUSHTETUESE УСТАВНИ СУД CONSTITUTIONAL COURT. Dava No: KO 29/11. Başvurucu. Sabri Hamiti ve Kosova Meclisinin diğer milletvekilleri

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

Nas l Bir Kentte Yaflamal y z?

İlker Gökhan ŞEN. Doğrudan Demokrasi: Kurumlar, Hukuki ve Siyasi Sorunlar

AK PARTİ TBMM MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK ve SPOR KOMİSYONU BAŞKANI AMASYA MİLLETVEKİLİ. Prof. Dr. Mehmet Naci BOSTANCI

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

Yönetici Çal tay. Oturum x: Ayr mc kla mücadele ve e itlik

T.C. NUH NACİ YAZGAN ÜNİVERSİTESİ YAZILIM KULÜBÜ TÜZÜĞÜ. BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Gerekçesi, Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

KULLANIM ÖMRÜNÜN SONUNA GELMİŞ GEZİNTİ TEKNELERİ İLE İLGİLİ TAMİR VE ONARIM TESİSLERİ İÇİN ESASLAR REHBERLERİ

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Danışma Kurulu Tüzüğü

Halkla İlişkiler ve Organizasyon

Borçlar Hukuku Özel Hükümler (LAW 301) Ders Detayları

Araştırma Notu 11/113

ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ. Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır?

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi

Av. Oğuzhan SONGÖR Emekli Hakim Rekabet Kurulu Eski İkinci Başkanı Başkent-Ufuk-Atılım Üniversiteleri Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi

Brexit ten Kim Korkar?

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

İSTEK ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT LİSESİ

Giresun Üniversitesi Akademik Değerlendirme Ve Kalite Geliştirme Uygulama Yönergesi

T.C. KĠLĠS 7 ARALIK ÜNĠVERSĠTESĠ ÖRGÜN EĞĠTĠM ÖĞRENCĠLERĠNE YÖNELĠK UZAKTAN EĞĠTĠM YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Tanımlar

İçindekiler Şekiller Listesi

Hakkımızda. Web sitemiz aracılığı 117 üniversite ve 60 il güncel insan kaynağı veritabanı ile Türkiye genelinde hizmet verebilmekteyiz.

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

B E Y K E N T Ü N İ V E R S İ T E S İ S O S Y A L B İ L İ M L E R E N S T İ T Ü S Ü İ Ş L E T M E Y Ö N E T İ M İ D O K T O R A P R O G R A M I

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

Ya! Satarım Bal Satarım Satı" Oyunu Etkinlik Ölçümü Sonuç Raporu. Fuad Almeman Proje Ba" Danı"manı Aralık 2009

ANAYASA MAHKEMESİ KARAR GEREKÇELERİNİN BAĞLAYICILIĞI SORUNU

BBY 310 BİLGİ SİSTEMLERİ TASARIMI TASARIM PLANI ÖDEVİ [HİLAL ŞEKER& GÜLÜMCAN KAYI]

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

SPOR KULÜBÜ HİZMET PROGRAMI

Hüseyin Gelis CEO, Siemens A Istanbul, 1 st June 2010

TESİSAT TEKNOLOJİSİ VE İKLİMLENDİRME ÇELİK BORU TESİSATÇISI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Fırsat Eşitliği Modeli FEM

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KİŞİSEL GELİŞİM VE EĞİTİM İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Girişimcileri destekleyen

İŞLETMENİN TANIMI

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

Stratejik Mekansal Gelişme Önerisi Aralık 2006

33. BÖLÜM İLK VE SON SORUŞTURMA İNŞAAT SAHİBİNE PARA CEZASI İNŞAATA YIKIM KARARI VE BU KARARIN İPTALİ SUÇLAMA; KARARA İTİRAZ ETMEMEK!

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Cümlede Anlam İlişkileri

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

KAPSAMLI İÇERİK SADELEŞTİRİLMİŞ ARAMA MOTORU YENİLİKÇİ BİLGİ İŞLEME TEKNOLOJİSİ PRATİK GÖRÜNTÜLEME ARAÇLARI MOBİL ERİŞİM

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ ÇOCUK DIŞ GİYSİLERİ DİKİMİ (CEKET- MONT- MANTO) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Analiz aşaması sıralayıcı olurusa proje yapımında daha kolay ilerlemek mümkün olacaktır.

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

HER YIL 1-7 MART TARİHLERİ ARASINDA KUTLANAN MUHASEBE HAFTASININ 23 ÜNCÜSÜNÜ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ.

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Temel Kendini Değerlendirme Aracı

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı İÇ KONTROL

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

kurum aşağıdakilerden hangisine verilmiştir? a. 1 b. 3 c. 5 d. 7 e. 8

AB Mevzuatının Uygulanmasına Yönelik Teknik Desteğin Müzakere Edilmesi

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK ALANI HIZLI KLAVYE KULLANIMI (F KLAVYE) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Mercer küresel/yerel bazda yılda 700 ün üzerinde İK nın farklı konularında araştırma yapmaktadır.

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

Esas Sayısı : 2015/58 Karar Sayısı : 2015/117

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

TÜSİAD Rekabet Çalışma Grubu Toplantısı DEVLET YARDIMLARI. Abdulgani GÜNGÖRDÜ Rekabet Uzmanı

ELEKTRİK ENERJİSİ VE AHMET OKTAY KAVAS ME 86

Transkript:

Siyasal Anayasanın Ahlaki Temelleri Prof. Dr. Ronald M. Dworkin Verdi iniz kapsamlı ve do ru bilgiler için te ekkür ederim. Her zaman oldu u gibi, kendi dü üncelerim hakkında yeni eyler ö renmekten büyük zevk duydum. Ancak izninizle, sormu oldu unuz çok önemli soruların cevaplarını daha sonra vermek istiyorum. Bu soruların cevaplanmasını sondaki tartı ma bölümüne bırakıyorum. imdi sizlere siyasal bir anayasanın ahlaki temelleri üzerine konu aca ım. Ahlaki konular gibi oldukça soyut konuların somut bir siyasal karar olan anayasa yapımı sürecinin bir parçası olarak tartı ılması felsefeciler için oldukça nadir kar ıla ılan ancak büyük bir haz kayna ı olan bir durumdur. Amerika Birle ik Devletleri nde böyle bir durum 1789 da Philadelphia da, atalarımız Amerikan Anayasasını yaparken ya anmı tı. Sizin önümüzdeki birkaç yıl içinde en soyut siyasal ilkeler üzerinde yeni bir Anayasa in a edecek olmanızı heyecan verici buldu umu belirtmek isterim. Anayasanın en temel i levi, zorlama gücüne sahip bir kurum olan devlete me ruiyet temeli sa lamaktır. Me ruiyet, modern siyaset teorisinin temel sorunudur. Kralların tanrısal me ruiyeti anlayı ının tarihe karı tı ı onyedinci yüzyıldan bu yana siyasette en önemli soru u olmu tur: Bazı insanlara di erleri üzerinde tahakküm kurma yetkisi veren ey nedir? Bazı insanlar di erlerini normalde nefret etmeleri gereken kanunlara uymaya hangi gerekçeyle New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi Profesörü

28 Anayasa Yargısı 28 (2011) zorlayabilmektedir? Ondokuzuncu yüzyılın ba ından bu yana bu sorulara verilen ortak bir yanıt oldu unu söyleyebilirim. Ku kusuz bazı utanç verici istisnaları ya anmı tır, ancak genel olarak ve gittikçe yaygınla an bir ekilde, yönetme hakkının, yani me ruiyetin demokrasiden geldi i yönündeki görü kabul görmektedir. Genel kabul gören bu anlayı a göre, siyasal anayasanın i levi demokrasiyi kurmak ve korumaktır. Demokrasi, insanların kendi kendilerini yönettikleri bir sistemdir. Ba kanlarımızdan Abraham Lincoln un belirtti i gibi, demokrasi, halkın halk tarafından ve halk için yönetilmesidir. Ku kusuz, halkın kendi kendini yönetmesi dü üncesi kelimenin tam anlamıyla gerçeklik kazanamaz. Örne in, Türkiye gibi 80 milyona yakın nüfusu olan bir ülkede bütün siyasal kararların oybirli i ile alınması mümkün de ildir. Bir kararda kar ı oylar varsa, halkın bir bölümü alınan karara katılmıyorsa, u durumda halkın bu bölümünün kendi kendini yönetti ini söylemek mümkün de ildir. Bu ki iler aslında yanlı oldu unu dü ündükleri bir yönde hareket etmeye zorlanmaktadırlar. Dolayısıyla, halkın kendi kendini yönetmesi dü üncesine gerçeklik kazandıracak ekilde farklı bir anayasa in asına ihtiyaç duyulmaktadır. Tarih boyu, demokrasinin hakikatte ne oldu u sorusundan hareketle yapılan uzun felsefi tartı malarda demokrasiye ili kin olarak iki farklı teori veya yakla ım ortaya çıkmı tır. Ben bunlardan ilkini ço unlukçu demokrasi anlayı ı olarak nitelendiriyorum. kincisi ise ortaklık demokrasisi anlayı ı dır. Ço unlukçu demokrasi anlayı ı, halk hangi ekilde kendi kendini yönetir? sorusunu halkın ço unlu u halkın geri kalan kısmını yönetmelidir. eklinde cevaplamaktadır. Ço unlukçu demokrasi anlayı ının temel dü üncesi budur. Ortaklık demokrasisi anlayı ında ise, halkın kendi kendini yönetmesi bir irketteki veya ortaklıktaki ili kiye benzetilmektedir. Nasıl ki bir irkette yönetici olarak seçilenler sadece kendilerini seçenler için de il bütün ortakların çıkarını sa lamaya yönelik kararlar alıyorlarsa, ortaklık demokrasisinde de yönetici olarak seçilenler toplumun tamamını gözeten kararlar almak zorundadırlar.

Prof. Dr. Ronald M. Dworkin 29 Ço unlukçu demokrasi anlayı ı di er anlayı a göre daha yaygın ekilde bilinmektedir. Hatta birçok insan için demokrasi deyince ilk akla gelen modelin ço unlukçu demokrasi oldu unu söyleyebilirim. Ço u insana göre, demokrasi ço unluk yönetimi anlamına gelir. Fakat ço unlukçu demokrasi anlayı ı, basit biçimde kellelerin sayılması ndan ibaret de ildir. Ço unlukçu demokrasi, siyasal kurumların toplum tarafından alınan kararların mümkün oldu u kadar çok sayıda insanın yerle ik kanaatlerini temsil edecek ekilde alınmasına imkan verecek tarzda yapılandırılmasını amaçlar. Burada, yerle ik sözcü ünün altını çiziyorum. Çünkü ço unlukçu demokraside ço unlu un yerle ik kanaatlerinin ortaya çıkması amaçlanmaktadır. Bunun için de bireysel hakların, özellikle de ifade hürriyetinin güvence altına alınması gerekmektedir. Ço unlukçu demokraside, belirli halk kesimlerini, belirli etnik grup ya da ırk mensuplarını ikinci sınıf yurtta haline getirecek, örne in belirli görevlere seçilme yasa ı gibi ayrımcı uygulamalar da yasaktır. Ço unlukçu demokrasi, bütün bu hedeflerini bireysel hakların güvence altına alınması yoluyla gerçekle tirmeye çalı ır. Ancak, ço unlukçu demokraside, ço unlu un yerle ik kanaatlerini yansıtan kanunlar yapılması yasak de ildir. Örne in, ço unlu un bu yönde bir talebi olması halinde, bir resmi din vaz eden kanunlar yapılabilir. Karar alma sürecine herkesin e it katılımı sa lanmı olmak kaydıyla, ço unluk bu yönde bir karar verdiyse, bu kararın uygulanması demokrasinin gere idir. Ço unlukçu açıdan ele aldı ımızda, demokrasinin adaletten çok farklı bir yerde konumlandı ını görürüz. Bu modelde, demokrasi adaletten çok farklıdır. Demokratik bir rejim fazlasıyla adaletsiz olabilir; çünkü, herkese ifade hürriyeti ve e it oy hakkı tanınmakla birlikte, siyasi ço unluk sahip oldu u hakim pozisyon sayesinde, örne in ekonomik kaynakların adaletsiz biçimde da ıtılması ve ülkede yoksullu un ortaya çıkmasıyla sonuçlanan kararlar alabilir. Ço unlukçu demokrasi anlayı ına göre, böyle bir karar, adaletsiz olmakla birlikte demokratik bir karardır. Ortaklık demokrasisi anlayı ı ço unlukçu demokrasi anlayı ı kadar yaygın biçimde bilinmemekle birlikte, demokrasi hakkında çok farklı bir bakı açısı sunmaktadır. nsanların aralarında anla mazlıklar olsa bile, aynı bir ortaklıkta oldu u gibi, birbirlerinin

30 Anayasa Yargısı 28 (2011) çıkarını gözeterek kararlar almasını sa layan artlar nelerdir? Benim bu soruya cevabım udur: u üç art, en azından dü ünce düzeyinde yerine getirilmelidir. Bu artların henüz herhangi bir yerde tam olarak sa landı ını dü ünmüyorum. Ancak bana göre, bir ortaklık demokrasisinin kurulabilmesi için bu üç artın kabul edilmesi gerekir. lk olarak, yurtta lar siyasal kararlar üzerinde e it söz hakkına sahip olmalıdır. Bu, sadece yurtta ların oy hakkına, hatta e it oy hakkına sahip olması anlamına gelmez. Hiçbir yurtta, sırf dü ünceleri rahatsız edici oldu u için medyaya eri im imkanından ve siyasal sürece katılım hakkından yoksun bırakılmamalıdır. Bildi iniz gibi, bazı Avrupa ülkelerinde Holocaust un inkarı bir suçtur. Bu, bir ortaklık demokrasisinde kabulü mümkün olmayan bir durumdur. Ortaklık demokrasisinin ikinci artı, e it özen ilkesidir. Herkesin ki isel (var olu ) artları ortak kararlarda gözetilmelidir. Ortak kararlar sadece ço unlu un çıkarlarını de il, herkesin çıkarlarını dikkate almalıdır. Çünkü herkesin hayatı e it öneme sahiptir. Ortaklık demokrasisinin üçüncü artı, en tartı malı olanıdır ve bana göre en önemlisidir. Bu art, bireylerin onurunu korumak amacıyla, sadece kendilerinin karar vermesi gereken konularda ço unluk tarafından herhangi bir ekilde karar alınmamasını öngörür. Siyasal kararlar ancak bireylerin onuru ve izzetinefsleriyle uyumlu oldu u ölçüde ortakla a alınmalıdır. Onur artı olarak nitelendirdi im bu üçüncü artın önemini birazdan göstermeye çalı aca ım. Umarım, buraya kadar yaptı ım açıklamalardan, ço unlukçu demokrasi anlayı ına göre yapılan anayasaların ortaklık demokrasisi anlayı ına göre yapılan anayasalardan çok farklı olaca ı açıkça ortaya çıkmı tır. Ço unlukçu demokrasi, usule/yönteme önem verir. Ku kusuz, ço unlukçu demokraside de bazı haklar güvence altına alınmaktadır, ancak bu demokrasi özünde usul den ba ka bir ey de ildir ve daha önce de vurguladı ım gibi, adaletsizlikle sonuçlanabilir. Ortaklık demokrasisi ise anayasanın sadece usul meseleleri hakkında de il, maddi meseleler hakkında da çözümler getirmesini ister. Bu demokrasi anlayı ı, kaynakların da ıtımında, örne in vergi sisteminde toplumun her bir üyesinin e it biçimde gözetilmesi yönünde tavır alır. Bireylere bırakılması gereken karar alanlarının korunması, yani birey onurunun korunması konusunda

Prof. Dr. Ronald M. Dworkin 31 da tavır alır. Ortaklık demokrasisisi anlayı ına göre yapılan bir anayasada demokrasi, adaletten ayrı dü ünülemez. Bu iki kavram bir arada ele alınır, meczedilir. Bana göre imkansız olmakla birlikte, ortaklık demokrasisinin tam olarak in a edilmesi halinde, tam olarak adil bir toplum ortaya çıkabilecektir. imdi bu iki model arasındaki farkları, farklı yakla ımlar sergileyecekleri bir kısım sorunlar çerçevesinde ortaya koymaya çalı aca ım. lk olarak, Anayasa Mahkemesinin olu umu ve yetkileri konusunu ele alalım. Sanıyorum bu, içinde bulundu umuz binaya uygun bir örnek olacaktır. Ço unlukçu demokrasi modelinde, kanunları iptal etme yetkisine sahip bir Anayasa Mahkemesinin varlı ı demokrasiden bir taviz olarak de erlendirilir. Anayasa Mahkemesi, adaletin bir gere i olabilir; ancak, do ası gere i, antidemokratik bir kurumdur. Bu nedenle demokrasiye saygının bir gere i olarak, Anayasa Mahkemesinin yetkileri mümkün oldu u kadar sınırlandırılmalıdır. Anayasa Mahkemesine üye atama sürecinde de azami ölçüde halkın iradesi belirleyici kılınmalıdır. Çünkü demokrasilerde iktidar halkın ço unlu una ait olmalıdır. Anayasanın yorumlanmasına gelince, ço unlukçu demokrasi dar yorumu önermektedir. Anayasalarda her zaman için soyut ilkeler vardır. Örne in bizim Anayasamızda, ifade hürriyeti, adil yargılanma hakkı, e it muamele yükümlülü ü gibi soyut ilkelere yer verilmi tir. Bütün bu soyut ilkeler yorumlanmaya gereksinim duyar. Ço unlukçu demokraside, Anayasa Mahkemesinin yapaca ı yorum mümkün oldu u kadar demokratik olarak seçilmi bulunan ço unlu un iradesine saygılı olmalıdır. Ortaklık demokrasisinin Anayasa Mahkemelerine bakı ı çok farklıdır. Bu modelde, Anayasa Mahkemesi demokrasiden bir taviz olarak de il, demokratik sistemin bir unsuru olarak görülür. Ku kusuz, Anayasa Mahkemeleri hata yapabilir. Amerika Birle ik Devletleri nde Yüksek Mahkeme bana göre pek çok yanlı kararlar vermektedir. Ancak bu yanlı lar Yüksek Mahkeme nin özünde antidemokratik bir kurum olmasından de il, soyut ilkeleri yanlı yorumlamasından kaynaklanmaktadır. Tartı manın bu bölümünü özetlemek gerekirse, ilk modele göre yapılan bir anayasa, Anayasa Mahkemesini istemeye istemeye kabullenmekte; ikinci modele göre yapılan bir Anayasa ise Anayasa

32 Anayasa Yargısı 28 (2011) Mahkemesinin varlı ından haz ve heyecan duymaktadır. Çünkü bu modeli savunanlar, ortaklık demokrasisinin ön artı olan bireysel hakların güvence altına alınabilmesi için ba ımsız bir kuruma gereksinim oldu unu bilirler. Yapmaya çalı aca ım ikinci kar ıla tırma, ekonomik ve sosyal haklar konusunda olacaktır. Dünyadaki anayasalar arasında, temel sa lık güvencesi ya da ya anabilir konut hakkı gibi ekonomik ve sosyal hakların güvence altına alınması konusunda önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu önemli bir tartı madır. Amerika Birle ik Devletleri Anayasası nda bu tür güvencelere yer verilmemi tir. Ço unlukçu demokrasi anlayı ına göre, anayasada bu tür hükümlere yer verilmemelidir. Ekonomik ve sosyal haklar anayasada yer almamalıdır, çünkü bu konular esas itibariyle ço unlu un yerle ik iradesi tarafından karara ba lanması gereken konulardır. Ço unluk yönetiminin özü de budur. Sosyal ve ekonomik konular bütçe, kaynakların bölü ümü, vergi sistemi gibi önemli konularda bir tercih yapılmasını gerektirir. Ço unlukçu anlayı a göre, bu tercihler tam da halkın seçilmi temsilcilerine bırakılması gereken tercihlerdir. Ortaklık demokrasisine gelince, bu haklar güvence altına alınmalıdır, çünkü bu haklar demokrasinin ön artıdır. Daha önce de belirtti im gibi, ortaklık demokrasisinde halkın kendi kendini yönetmesi aynı bir irket bünyesindeki yönetim tarzı gibi dü ünüldü ü için, alınan kararlarda her yurtta ın payı/çıkarı e it biçimde gözetilmelidir. Oysa ço unluk tarafından alınacak kararlar bu tür bir güvenceden yoksundur. Öte yandan, bana göre bu konuda oldukça girift bir sorunla kar ı kar ıyayız. Sa lık güvencesi ve konut hakkı gibi haklar acaba hangi ölçüde mahkeme önüne ta ınabilir ve yargıçlar tarafından karara ba lanacak hale getirilebilir? Amerika Birle ik Devletleri nde bu konuda isabetli bir strateji benimsenmi tir. Yüksek Mahkeme zaman zaman tutarsız kararlar verse de Anayasa daki e it koruma ilkesi bu konuda önemli bir çıkı noktası olu turmaktadır. E it koruma ilkesine göre, hükümet bazı yurtta lara sa ladı ı her ne varsa, aynı çerçevede bütün yurtta lara sa lamak zorundadır. Bu ilke, ırk ayrımcılı ıyla mücadelede etkin biçimde kullanılmı tır. Yüksek Mahkeme bazı davalarda do ru kararlar verebilseydi, temel sa lık güvencesi ve benzeri konularda da daha etkin biçimde

Prof. Dr. Ronald M. Dworkin 33 kullanılabilirdi. Örne in, e it koruma ilkesinin eyaletlerin farklı bölgelerine aynı oranda bütçe tahsisatı ayrılması yönünde yorumlanması halinde, bölgelerin zenginli ine ya da fakirli ine bakılmaksızın bütün ülke genelinde herkese sa lık güvencesi ve konut yardımı sa lanması için e it kaynak aktarılması sa lanabilirdi. imdi daha önce de de indi im onur ya da ahlaki ba ımsızlı ın korunması sorununa geldik. Acaba bu iki model din konusunda ne tür bir yakla ıma sahiptir? Anayasada din konusunda ne yapılmalıdır? Her iki modelde de kar ımıza çıkan ortak art, ho görüdür. Daha önce de belirtti im gibi, ço unlukçu demokraside toplumun bir kesimini konu alan spesifik yaptırımlar, belirli bir kesimin bazı görevlere seçilme hakkından ya da din konusunda tercih yapma hakkından yoksun tutulması ikinci sınıf yurtta lar ortaya çıkaraca ından, bu tür uygulamalar ço unlukçu demokrasilerde dahi kabul edilemez. Öte yandan, din konusunda tercih serbestisinin ya da ibadet serbestisinin yadsınması ortaklık demokrasisiyle zaten ba da maz. Din konusunda ho görülü devletleri ikiye ayırabiliriz. Bunlardan ilki ho görülü din devletleridir. Bu devletlerde bir devlet dini ya da resmi din bulunmakla birlikte, di er inançlara ya da inançsızlı a kar ı ho görü vardır. Bunun birçok örne i bulunmaktadır. stisnai olarak bazı ho görüsüzlük örnekleri ya anmakla birlikte, srail ho görülü bir din devletidir. Çünkü srail ilke olarak bir Yahudi devletidir, ancak di er inançlara kar ı ho görülü bir devlettir. slam ülkeleri de, en azından benim anladı ım kadarıyla, ho görülü din devletine örnek verilebilir. Örne in, Mısır Anayasasına göre, devletin dini slam dır, ancak di er dinlere kar ı ho görü vardır. Ho görülü din devletine çok sayıda ba ka örnek sayılabilir. Ho görülü seküler devlette ise resmi bir din olmamakla birlikte dine kar ı ho görü vardır. Dinin ya anması yasaklanmaz, ancak devlet herhangi bir dini resmi din olarak tanımayı reddeder. Fransa, buna örnek olarak gösterilebilir. Ço unlukçu demokraside bu iki model arasındaki tercih ço unlu a bırakılır. Ço unlukçu demokrasi ho görüye önem vermekle birlikte, ço unlu un bir resmi din vaz etme hakkını kabul

34 Anayasa Yargısı 28 (2011) eder. Bunun dı ındaki bütün ihtimaller ço unlukçu anlayı ın temel ilkesiyle zıtlık te kil edecektir. Din hakkında ço unluk tarafından alınacak karar dı ındaki her türlü karar antidemokratik, dolayısıyla da yanlı olacaktır. Ço unluk, belirli bir dini benimsiyor ve bu dinin resmi din olarak kabul edilmesini istiyorsa bunun yapılmaması için hiçbir sebep bulunmamaktadır. Tam tersine, sistem bu yönde bir karar alınmasını gerekli kılmaktadır. Örne in, Büyük Britanya da -ki aslında ılımlı bir örnektir- Anglikanizm devletin resmi dinidir ve kraliçe aynı zamanda Anglikan Kilisesinin de ba ıdır. Anglikan Kilisesine üye olmayan bir ki i tahta geçemez. Britanya halkının ço unlu unun kararı bu yöndedir ve ço unlukçu demokraside ço unlu un buna hakkı vardır. Me hur ngiliz felsefeci John Stuart Mill, devletin resmi din vaz etme hakkının olmadı ını, çünkü dinin özel bir konu oldu unu söylemi tir. Fakat bu aslında özel bir konu de ildir. Resmi dini olan bir devlet, belirli bir grup insanın çocuklarını rahatça büyütebilece i mekanlar ve farklı bir kültürel ortam olu turur. Ço unluk dinin resmi olarak kabul gördü ü bir kültürel ortam istiyorsa, böyle bir ortama sahip olması sa lanmalıdır. Konuyu bir de ortaklık demokrasisi açısından ele alalım. Halkın bir kesiminin bireysel onurları ve izzetinefsleri çerçevesinde kabul edemeyece i bir ortak karar varsa, o da kendilerinin mensup olmadı ı bir kilisenin devlet kilisesi olarak kabul edilmesi yönündeki karardır. Anayasada belirli bir dinin resmi din olarak kabul edilmesi ve di er dinlerin dı lanması ya da genel olarak dinin kabul edilmesi ve ateizmin dı lanması ortaklık demokrasisindeki ortaklı ın sonu olacaktır. Bu bölümde, yaptı ım ara tırmalara göre sizin siyasal hayatınız için çok önemli oldu unu dü ündü üm bir sorun hakkında biraz konu mak istiyorum. Bu, Türkiye de önemli oldu unu dü ündü üm, türban sorunu, yani ba örtüsüyle üniversiteye girmek isteyen kadınlara getirilen yasaklama. Acaba böyle bir yasaklama kabul edilebilir mi? Ço unlukçu demokrasi anlayı ına göre, evet. Ba örtüsü yasa ı hiç kimsenin oy kullanma hakkına halel getirmemekte, ifade hürriyetini kısıtlamamaktadır. Hatta kamuoyu önünde ba örtüsü yasa ına kar ı konu ma hakkı bile halel görmü de ildir. Herkesin görü lerini serbestçe ifade edebildi i tam ve adil bir tartı ma

Prof. Dr. Ronald M. Dworkin 35 sonucunda ço unluk ba örtüsünün yasaklanmasını istiyoruz derse ba örtüsü yasaklanabilir. Ku kusuz, bu arada yerine getirilmesi gereken di er usul artları da unutulmamalıdır. Fransa da ço unluk bu do rultuda bir karar almı tır, ancak aksi yönde bir karar da alabilirdi. Ço unluk, biz yasaklama istemiyoruz, biz insanların kendi tercihlerini yapma noktasında özgür olmasını istiyoruz da diyebilirdi ve bu yöndeki bir karar da aynı ölçüde demokratik olurdu. Ortaklık demokrasisinde ise çok farklı bir cevap bizi beklemektedir. Böyle bir demokraside devlet bu tür sorunlarda taraf olamaz. Ba örtüsü yasa ı devletin taraf olması anlamına gelir. (Belki de bu konudaki görü ümü açıklamaya geçmeden önce bu konuyu nasıl algıladı ımı size anlatmam gerekiyor.) Belirli bir ulusun tarihindeki belirli bir noktada, üniversite dersliklerinde ba örtüsü takma kararı ayet ki inin belirli bir dinin geleneksel yorumuna ba lılık derecesini gösterme aracı olarak algılanıyorsa, bir ba ka ifadeyle ba örtüsü sadece bir dine aidiyetin de il o dinin spesifik bir yorumunu, geleneksel bir yorumunu benimseme davranı ının bir göstergesi olarak algılanıyorsa; öte yandan, ba örtüsü takmama kararı da dinin geleneksel yorumunu benimsememe veya Kur an ın nasıl anla ılması gerekti i konusunda farklı bir görü ü benimseme davranı ının bir göstergesi ya da ba ka bir inanca veya inançsızlı a aidiyetin simgesi olarak algılanıyorsa, özetle ba örtüsü konusundaki tercih bir aidiyetin simgesi haline gelmi se, ho görülü bir ortaklık demokrasisinin ba örtüsü konusunda herhangi bir yasaklama ya da zorlama getirmemesi gerekir. Çünkü her iki ihtimalde de bir kesim, ço unluk tarafından alınan kararı bireysel onuruyla ba da tıramayacaktır. Dolayısıyla bir ortaklık demokrasisinde ba örtüsü takılması yasaklanamayaca ı gibi ba örütüsü takma zorunlulu u da getirilemez. Ço unlukçu demokrasi bir ho görülü din devleti olabilir, ancak ortaklık demokrasisi seküler olmak zorundadır. Ancak bu da Fransa daki gibi her türlü dini kimli in reddi yönünde de il, din konusunda bireysel tercihlere serbesti tanıma eklinde olmalıdır. Buraya kadar, en ba ta savundu um tezi, yani demokrasinin ahlaki temelleri konusundaki felsefi tartı maların aslında çok önemli pratik sonuçları oldu u yönündeki görü ümü destekleyen

36 Anayasa Yargısı 28 (2011) argümanları ortaya koydu umu sanıyorum. Bu, özellikle nasıl bir Anayasa istedi iniz sorusuyla yakından ili kili bir tartı madır. Ço unlukçu demokrasi anlayı ı Anayasa Mahkemesi ni istemeye istemeye kabullenmekte, sosyal ve ekonomik hakları dı lamakta, ço unlu un resmi din vaz etme ya da etmeme hakkını tanımaktadır. Ortaklık demokrasisi anlayı ı ise, bütün bu konularda tam aksi yönde bir tavır almaktadır. Bence, demokrasiye, yani halkın kendi kendini yönetmesine ili kin bu iki teori arasında bir tercih yapılması gerekmektedir. Acaba bu tercih nasıl yapılmalıdır? Benim ki isel tercihim hakkında herhalde bir tahmininiz vardır. Fakat ben her iki modele yeniden bakmayı ve önce tercihin neye göre yapılması gerekti i sorusunu cevaplamayı öneriyorum. Burada önemli olan, demokrasinin sözlükte nasıl tanımlandı ı de ildir. Demokrasi, benim yorumsal kavram olarak nitelendirdi im bir kavramdır. Demokrasinin, de er ta ıyan bir eyi ifade etti ini kabul ediyoruz. Dolayısıyla demokrasinin hangi açıdan iyi oldu unu bulmaya çalı malıyız. Demokraside iyi olan nedir? Ço unlukçu bir demokraside ahlaki olarak iyi olan nedir? Ortaklık demokrasisinde ahlaki olarak iyi olan nedir? Bu soruların cevabını bulabilmemiz halinde iki model arasında bir tercih yapabiliriz. Bu tercih, ahlaki bir tercih olmalı, siyasal ve ki isel ahlak temelinde yapılmalıdır. Sizin de belirtti iniz gibi Sayın Ba kan, ben bu sorulara verilecek do ru cevapların oldu una inanıyorum. Bence, tercih sanıldı ı kadar güç de il. imdi, birço unuza ilk ba ta ters gelebilecek bir ey söyleyece im: Ço unlukçu demokraside herhangi bir de er bulunmamaktadır. Ortak kararların ço unluk tarafından alınması dü üncesinde iyi olan herhangi bir husus yoktur. Birçok insan, bu arada beni ele tiren ki iler de, ço unluk kararlarının temel bir ahlaki ilke olan hakkaniyete uygun oldu unu iddia etmektedirler. Buna göre, ortak kararlar ancak tartı ma ve sonrasında oylama yoluyla alınabilir. Bunun dı ındaki her türlü metot hakkaniyete aykırıdır. E er bu iddia do ruysa, ço unlukçu demokrasi anlayı ı temel bir ilke olan hakkaniyetin siyasete uygulanması olarak kabul edilebilir. Fakat bu do ru de ildir. Bir tekne dü ünün, üzerinde çok sayıda insan bulunmaktadır ve teknenin kurtulması için bir ki inin denize atılması

Prof. Dr. Ronald M. Dworkin 37 gerekmektedir. Tekneden atılacak ki i nasıl belirlenmelidir ki hakkaniyete uygun olsun? Bu durumda ba vurulacak en kötü metot oylama yapılmasıdır, çünkü oylamada en az popüler ki inin kaybetmesi kesindir. Bu ki i azınlıkta bulunan ırk veya din mensubu olabilir ya da teknede herhangi bir dostu bulunmayan bir ki i olabilir. Bu ki i teknede sevilmeyen bir ki i oldu u için oylama sonucu denize atılacaktır. Bu hakkaniyete uygun bir karar mıdır? Bu durumda, hakkaniyete en uygun yöntem, denize atılacak ki inin rastlantısal olarak, örne in kura çekilerek, belirlenmesidir. Daha siyasi bir sorunu dü ünelim. Sava halinde, ulus adına sava a gideceklerin belirlenmesinde de oylama yapılmadı ını hatırlatmak isterim. Burada, siyasi kararların rastlantısal yöntemlerle alınmasını savunuyor de ilim. Fakat anlatmak istedi im, hakkaniyetin söylendi i kadar temel bir ilke olmadı ıdır. Bazı durumlarda, oylamanın yanlı yöntem oldu u açıktır. Öyleyse sormamız gereken soru udur: Hakkaniyet bir temel evrensel ilke de ilse, neden siyasette adil olarak kabul edilsin? Akla yatkın gelen cevap, siyasette e itlik arayı ı vardır ve siyasal e itli i sa lamanın tek yolu serbest tartı ma ve sonrasında oylamadır. Bu, e itli i sa lamanın tek yoludur. Bir ba ka deyi le; hakkaniyet, siyasal e itliktir. imdi bir an siyasal e itli in anlamı üzerinde dü ünelim. Siyasal e itlik de -demokrasi kavramı gibi- sözlüklerden ö renebilece imiz bir kavram de ildir. Yukarıda yaptı ımız gibi, siyasal e itlikte iyi olan ey hakkında kafa yormamız gerekmektedir. Siyasal e itlik neden iyidir? Bu konuda, öncelikle e it oy ve e it nüfuz arasında bir ayrım yapmamız gerekmektedir. E it oy ilkesi, oyların e it sayılması anlamına gelir. Siyasal nüfuz ise, ba ka insanları etkileme gücünü ifade eder. Ba ka insanları etkileme gücümüz, ba ka herhangi birinin siyasal nüfuzu ile aynı seviyede olmalıdır ki siyasal e itlik anlam kazansın. Bence siyasal nüfuz, e it oy hakkından daha önemlidir. Amerika Birle ik Devletleri nde siyasal nüfuzu parasal güç belirler. Kısmen Yüksek Mahkeme nin bazı yanlı kararları nedeniyle, paranın siyasetteki belirleyici rolünü azaltma konusunda bugüne kadar bir türlü ba arılı olamadık. Zenginler daha fazla siyasi nüfuz sahibidir; çünkü, milyonlarca insanı etkileme potansiyeline sahip olan TV reklamlarını ve kampanyalarını finanse edebilmektedirler.

38 Anayasa Yargısı 28 (2011) Örne in, benim siyasal olarak Microsoft un kurucusu Bill Gates ile e it oldu umu söylemek aptalcadır. O bir adayı desteklemeye karar verdi inde, bu karar sonuç üzerinde belirleyici olabilir. Ben bir aday desteklemeye karar verirsem sadece kendi oyumu etkileyebilirim. Dolayısıyla siyasal e itli i ciddi bir dü ünce olarak ortaya koymak istiyorsak, nüfuzların e itli i konusunu da tartı mamız gerekmektedir. Fakat aslında nüfuzların e itli i mümkün de ildir. Mümkün olmadı ı gibi, bizim de nüfuzların e itli ini tam olarak istedi imiz kanısında de ilim. Evet, zenginlerin siyasal nüfuz kazanmasını istemiyoruz ve bunun için önlemler alıyoruz. Fakat di er yandan ahlaki önderler arayı ındayız, ikna edici insanlara ihtiyacımız var. Sa lam dü ünceli insanların, sahip oldukları nitelikler nedeniyle daha fazla nüfuz kullanmalarını arzu ediyoruz. fade hürriyeti kaldırılmadı ı sürece ba ka türlü de olamaz, çünkü ifade hürriyeti oldu u sürece bir takım insanlar di erlerine göre daha fazla ikna edici olacaktır. u durumda, nüfuzlarda e itli in sa lanması mümkün görünmemektedir, zaten pek de arzu edilmemektedir. Peki ya e it oy ilkesi? Bu, gerçek anlamda e itlik de ildir. Her eyden önce, bu e itlik size herhangi bir güç sa lamaktan uzaktır. Türkiye de yakla ık 80 milyon insan var, kaç tane seçmen oldu unu bilmiyorum; fakat kullanaca ınız oy, tek ba ına alındı ında, güç anlamında sıfır etkiye sahip olacaktır. Kullanaca ınız oy sizi siyasi iktidara ortak etme gücünden yoksundur. Bu nedenle, (e it oy hakkına vurgu yapmakla yetinen) ço unlukçu demokrasinin siyasal e itli in sa lanması yönünde herhangi bir çözüm getirmesi mümkün görünmemektedir. Daha önce de ifade etti im gibi, ço u insanın yegane demokrasi modeli olarak kabul etti i ço unlukçu demokrasi için dramatik bir sonuca ula mı bulunuyoruz. Derinlemesine yapılan bir teorik sorgulamada, bu modelin sınıfta kaldı ı görülmektedir. u durumda elimizde kalan alternatif nedir? Bize kalan tek alternatif, kasabadaki tek oyun, ortaklık demokrasisidir. Ço unlukçu demokrasinin i leyi ini hakkaniyet ilkesiyle uyumlu hale getirmek için mücadeleler verdik ve vermeye devam edece iz. Me ruiyet sorununu, yani bazı insanlara di erleri üzerinde tahakküm etme gücünü neyin verdi i sorusunu yeniden hatırlayalım. Sonuç olarak; herkesin e it oy

Prof. Dr. Ronald M. Dworkin 39 hakkına ve rahatsız edici fikirler de dahil olmak üzere ifade hürriyetine sahip oldu u periyodik seçimlerin demokrasi için gerekli fakat yeterli olmayan bir art oldu unu ifade etmek isterim. Periyodik seçimler ancak hakkaniyet artlarının sa lanması halinde demokrasiyi hayata geçirme konusunda yeterli olabilir. Hakkaniyet artları da, tekrar etmek gerekirse, siyasal e itli in gerçek artlarıdır. Siyasal e itlik, sayıları de il statüyü dikkate alır. Siyasal e itlik ancak insanların e it söz hakkına sahip oldu u, yasama sürecinde herkesin çıkarının e it biçimde gözetildi i ve bireysel onurla ba da mayan ortak kararların dayatılmadı ı bir toplumda gerçeklik kazanabilir. Siyasal e itli in anlamı budur. Te ekkür ederim. Binlerce mil yol kat ederek geldim. Bu kadar yolu sizlere haydi, bir ortaklık demokrasisi in a edin demek için geldim. Haydi, yukarıda saydı ım artları yerine getiren bir Anayasa yapın. Bunu ba arabilirseniz, bütün dünyanın kıskanaca ı bir Anayasa yapmı olacaksınız. Te ekkür ederim.