3.Hafta. Eski Yunan Siyaset Felsefesi: Materyalist ve İdealist Felsefe, Sofistler ve Sokrates 1



Benzer belgeler
KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KOZMOLOJİK DEVİR 1 MİLET MEKTEBİ, PYTAGORASÇILIK Milet Mektebi

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Giriş. evre, çalkantılı bir dönem, ağır bir kriz dönemidir. Gerçekten de siyasal düşünceler tarihine

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS-

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

Yrd.Doç.Dr. BERFİN KART

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

BİLİM TARİHİ I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eskiçağ da Bilim Milet Okulu İonialı Filozoflar

1: İNSAN VE TOPLUM...

Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur.

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ I SDT

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

ESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR.

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

Antik Yunan Kentleri (Polis)

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Siyasal Düşünceler Tarihi PSIR

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Antik Yunan da Felsefe ve Çağımıza Etkileri Ulusal Sempozyum Programı

Yard. Doç. Dr. Sezgin Seymen ÇEBİ. Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi. SOSYAL ADALET Tarihsel ve Kuramsal Bir Bakış

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

PLATON VE ARİSTOTELES İN DEVLET ANLAYIŞLARININ KARŞILAŞTIRILMASI. Erol BAYOĞLU

İktisat Tarihi II

Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s.

ANTİK LİBERALİZM Mİ YOKSA MODERN SOFİZM Mİ?

Dr. Uğur URUŞAK. Ceza Hukukunda Hukuka Uygunluk Sebebi Olarak Bir Hakkın Kullanılması

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1.Hafta Siyasi Düşünceler Tarihine Giriş

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

I. KİTAP: BATI FELSEFE GELENEĞİ: ÖĞRETİ VE KAVRAMLAR AÇISINDAN YAKLAŞIM FELSEFEYE GİRİŞ

BİLİM TARİHİ I 7.ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eskiçağ da Bilim Pisagorcular-Stoa-Megara

Temel Kavramlar Bilgi :

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

ANTİKÇAĞ DA VARLIK VE BİLGİ PROBLEMLERİ ÜSTÜNE

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

ÜNİTE:1. Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2. Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3. Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

HUKUKSAL ETİK (LEGAL ETHICS) DERS NOTLARI

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

İLKÇAĞ FELSEFESİ. İlk Filozoflar (Sokrates Öncesi Filozoflar)

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ

Türk-Alman Üniversitesi. Hukuk Fakültesi. Ders Bilgi Formu

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

İşyeri Temsilcileri Rehberi

Sizin Fikriniz Sizin Projeniz

Skolastik Dönem (8-14.yy)

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

Bilgisayar II, Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, Nisan

İLKÇAĞ FELSEFESİ / DOĞA ÜZERİNE FELSEFE Soktares Öncesi Dönem İLK ÇAĞ FELSEFESİ ÜNİTE 2 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA FELSEFE TARİHİ

Antik Yunan Kaynakçası

Doç. Dr. Tülin ŞENER

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

İ Ç İ N D E K İ L E R

Değerli misafirler, Kıymetli iş insanları... Basınımızın değerli temsilcileri... Hanımefendiler... Beyefendiler...

Bilim ve Teknoloji Tarihi-4.Hafta. 4. Hafta Anlatılmayan Ek Notlar-Ara sınavınızda bu bölümden sorumlu değilsiniz.

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ

FELSEFE DERSKiTABI Komisyon

Transkript:

3.Hafta : Materyalist ve İdealist Felsefe, Sofistler ve Sokrates 1 Materyalist ve İdealist Felsefeler Yunan medeniyetinin geçmişi Girit Adası ndaki Minos uygarlığına yani İ.Ö. 2000 yılına değin geri götürülebilir. Yüksek bir kültür seviyesine ulaştığı gözlenen bu uygarlık, coğrafi konumunun da sağladığı avantajla Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarıyla ilişkiye girmiştir. İ.Ö. XVIII. yüzyıl civarında bir Hint-Avrupa ırkı olan Akhalar tarafından yıkılan bu medeniyet, birikimini bu savaşçı ırka aktararak Yunanistan da büyük bir uygarlık olan Mykene uygarlığının doğmasına yol açmıştır. İ. Ö. XIII. ve XII. Yüzyıllarda daha önce sözünü ettiğimiz Dor kabilelerinin Yunanistan a göçü ile Mykene uygarlığı yıkılmış, Akha unsurları İonia adı verilen Anadolu nun Ege kıyılarına ve İtalya nın güney kıyıları ile Sicilya ya göç etmişlerdir. Daha öncesinde yüksek bir uygarlık düzeyine sahip olan Akhalar, yeni gittikleri yerde de daha organize bir şekilde medeniyetlerini ilerletmeye koyuldular. Ayrıca özellikle Anadolu nun batı kıyılarının verimli topraklara sahip oluşu İonia nın, Yunan Yarımadası ndan daha çabuk kalkınmasını sağlamıştır. Nitekim İonia da polis (şehir/site-devleti) düzeni yarımadadan yaklaşık yüzyıl önce İ.Ö. VIII. Yüzyıl da ortaya çıktı. Bu düzen içerisinde maddi ihtiyaçlarını karşılayan Yunanlılar, ilgilerini soyut düşünceye, felsefeye yöneltmişlerdir. Bu yönelişte, o zamana kadarki uygarlıkların 1 Bu bölüm, ders sorumlusunun 1997 yılında Hacettepe Üniversitesi nde savunmuş olduğu Aristoteles in Adalet Anlayışının Günümüz Adalet Anlayışıyla İlişkileri başlıklı yüksek lisans tezinin ilgili kısımlarından uyarlanmıştır. Sayfa 1

hep pratik düşünüşle ayakta kalması ve belli bir birikim sağlaması, Yunan mitolojik dininin soyut düşünceyi kışkırtması, nüfus olarak küçük olan polis düzeninin devamlı bir bürokratik elite ihtiyaç yaratmayarak, elitlere boş zaman ayırması ve kölelik kurumunun, Yunan vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayarak onlara sanata, müziğe ve felsefeye ayırabilecekleri vakit bırakmasının etkili olduğu düşünülebilir (Şenel, 1968: 2-4). İşte bu ortam içerisinde felsefi düşünüşün İonia da doğduğu kabul edilir. İonia felsefesinin ilk düşünürleri olan Thales, Anaksimandros, Anaksimenes ve Heraklitos gibi düşünürler her şeyden önce, varlık evreninin aslı nedir? sorusuna cevap aramışlardır. Bu soruya ilk olarak Thales su, Anaksimandros sınırsız (apeiron = belirsiz), Anaksimenes hava, Herakleitos da ateş cevabını vermişlerdir. Thales le başlayan bu evrenin arkhesi, tözünü bulma uğraşısının asıl önemi, onların doğru cevabı verip verememelerinden değil fakat bu soruya cevap olarak ilk kez efsanevidinsel nitelikli olmayan natüralist bir açıklama vermeye çalışmasındandır (Arslan, 1995: 39). Bu nedenle bu düşünürlerin geneline İonia doğa felsefesi, Materyalist felsefe veya Miletos Okulu adı verilir. İonia da materyalist bir felsefe okulu ortaya çıkarken, İtalya da Pythagorascılar ve Elea Okulu ile idealist felsefe gelişiyordu. Kurucusu İ.Ö. VI. Yüzyıl içinde Sisam Adası nda doğan Pythagoras olan Pythagorascılığın temel düşüncesi, ruhun çeşitli beden kafeslerinde gittikçe daha erdemli bir hayat yaşayıp, maddi hazlardan uzak kalarak, yüksele yüksele saf ruh haline gelip asıl ruhla bütünleştiğidir. Böylece İonia doğa felsefesinin materyalist bakış açısına karşı, Pythagorasçılık idealist, dini temelli bir bakış açısı getiriyordu. Öte yandan Napoli nin güneyinde bir Yunan polisi olan Elea da doğan felsefe akımı da İonia dan farklı olarak, olayları gözlemle değil, sırf akılla, mantıkla Sayfa 2

kavramaya girişerek mantıksal felsefe nin kurucusu oldu. Bu akımın kurucusu olan Parmenides metafizik bilgi ile deneysel bilgiyi birbirinden kesin olarak ayıran ve varlık hakkında salt akla, mantıksal akıl yürütmeye dayanarak bir açıklama vermek iddiasında olan ilk filozoftur (Arslan, 1995: 113). Varlığın aslını ve bu asıl prensibin niteliklerini araştıran bu felsefe tartışmaları hep metafizik tartışmalardır. Bu metafizik harekete karşı pozitivist bir reaksiyon belirir: Sofistik hareket. Şimdi bu hareketi inceleyelim. Sofistik Aydınlanma Yarımadada beliren, Atina nın odak olduğu bu kültür, İonia doğa felsefesi gibi metafizikle, İtalya din felsefesi gibi mistik inançlarla uğraşmayıp, insanı düşünüşün baş konusu olarak aldığı için, Alman yazarları tarafından, metafizik düşünce ve batıl inançlara tepki olarak çıkıp, insana, sosyal sorunlara eğilen on sekizinci yüzyıl aydınlanmasına benzetilir. Bu yüzden sofistlerin yarattığı bu düşünüşe sofistik aydınlanma denir (Şenel, 1970: 316). Nitekim sofistler kendilerinden öncekilerden farklı olarak kozmos sorunuyla değil, fakat insan sorunuyla ilgilenmişlerdir. Onlar kuramsal bilgiye ulaşmak yerine insan mutluluğu için kullanılabilecek pratik bilgiye ulaşmaya çalışmışlardır (Ağaoğulları, 1989: 52). Sofist sözcüğü, Yunanca da bilgelik, hikmet anlamına gelen sophos (Sophia) sözcüğünden türemiştir. Russell a göre el verdiği ölçüde profesör sözcüğüyle amaçladığımızı anlatır. Ona göre sofist, geçimini gençlere, pratik yaşamlarında yararlı olacağı düşünülen belirli şeyler öğretmekle sağlayan adamdır (Russell, 1984: 185). Ağaoğulları na göre sofist sözcüğü ilk üçü birbirine bağlı şu dört anlamı içermektedir: Bilgili kişi, siyasal hayat öğretmeni, retorik ustası ve safsatacı kişi (Ağaoğulları, 1989: 53-5). Sayfa 3

Gerçekten de sofistler hemen her alanda bilgi sahibi idiler. Özellikle siyaset alanında üstün bilgiye sahiptiler. Keza onlar, ailesinden veya kendinden geliri olanlara para karşılığında siyaset ve retorik (güzel konuşma) dersleri veriyorlardı. Demokrasi ile yönetilen Atina da, halk meclisinin karşısında fikirlerini ustalıkla savunmak ve avukatların yer almadığı halk mahkemesinde (Heleia) suçsuzluğunu ispatlamak zorunda olan kişiler için sofistlerin verdiği bu derslerin önemi inkâr edilemezdi (Russell, 1984: 186). Sofistlere yüklenen safsatacı kişi olma niteliği ise daha çok Sokrates ve onun çizgisinde ilerleyen Platon tarafından yakıştırılmıştır. Russell ın ifadesiyle Platon adeta kendini sofistleri küçük düşürmeye adamıştı (Russell, 1984: 187). İ.Ö. V. Yüzyıl ile IV. Yüzyıl arasında revaçta olan sofistleri iki kuşak altında toplayabiliriz. Bu iki kuşak arasında zaman olarak öncelik sonralık ilişkisinden ziyade fikirsel bazda farklılıklar dikkat çekicidir. Şimdi kısaca bu kuşaklara ve aralarındaki farklılıklara değinelim. Birinci kuşak sofistlerin arasında Protagoras, Prodikos, Gorgias ve Hippias gibi düşünürler yer alır. Bu düşünürlerin ortak paydası demokrasi yanlısı olmalarıdır. Görüşleri şu şekilde özetlenebilir: temel amaç insan yararıdır. Kozmosla veya tanrılarla ilgilenmek yerine en değerli varlık olan insanla ilgilenilmelidir. Sofistlere göre retorik en temel bilimdir. Onlara göre her şey tartışılmalıdır. Hiç kimse bir başkasının fikrini peşinen kabullenmek zorunda değildir. Hiçbir bilgi kesin değildir, görecelidir. Her şey devamlı bir değişim halindedir. Bu fikri en güzel Protagoras, Metros antropos panton = insan her şeyin ölçüsüdür sözü ile ifade eder. Aristokrasi yanlısı Pindaros un (n)omos (geleneksel ve ilahi hukuk) her şeyin kralıdır sözünde ifadesini bulan kolektivist ve baskıcı görüşüne karşılık, Sayfa 4

Protogaras ın bu sözü oldukça bireyci ve özgürlükçü bir nitelik arz eder (Şenel, 1968: 117-18). İlk kuşak sofistlere göre toplum ilahi bir yapıt değil fakat bir insan yapıtıdır. Her yurttaş toplumu ilgilendiren sorunlar hakkında fikir yürütebilir. Bir başka deyişle, siyaset bilgisi ya da siyasal erdem belli bir azınlığın (aristokratların) ayrıcalığı değildir, fakat herkes bundan pay almıştır; dolayısıyla herkes siyasal yaşama katılabilir ve katılmalıdır. Yunanlıların kardeş oldukları ve birleşmeleri gerektiği fikrine sahiptirler. Bu görüşün ortaya çıkmasında, sofistlerin Atina da metoikos (yabancı) statüsünde olmaları ve siyasal haklardan yoksun bulunmaları etkili olmuş olabilir. Keza, eğer Helen birliği sağlanırsa yerli-yabancı diye bir ayrım söz konusu olmayacaktır. Birinci kuşak sofistlerde bireysel faydacılık ın izlerini bulabiliriz: Onlara göre birey ve toplumun amacı ayrı olamaz: Poliste mevki ve güç peşinde koşan kişi, demokratik sistemin gereklerini yerine getiriyor, onun gelişimine katkıda bulunuyor demektir. Siyasal alandaki bu anlayış ekonomik alana uygulandığında, bu kez ekonomik liberalizm in temel ilkelerinden biri ortaya çıkar. Bu, kişinin yetenekleri ve bilgisi ölçüsünde kendi çıkarını gerçekleştirirken toplumsal gönencin ve gücün artmasına katkıda bulunduğu ilkesidir. Nitekim Prodikos a göre zenginleşmek için toprağını ekip biçen ya da sürülerine özen gösteren kişi aynı zamanda ülkesine de faydalı olmaktadır (Ağaoğulları, 1989: 57-65). Bu çerçevede, birinci kuşak sofistlerin fikirleri özgürlükçü ve demokratik mahiyetteydi. İkinci kuşak sofistler arasında ise Antiphon, Euthydemos, Kallikles, Kritias, Thrasymakhos gibi düşünürler yer alır. Bunlar bilgi konusundaki göreceliği en uç noktaya götürürler. Her şey herkese göre doğrudur. Toplumdaki kişi sayısı kadar farklı doğrular olabilir. Bu görecelilik ahlak kurallarını da kapsamaktadır. Ahlaki bakımdan mutlak bir değerin var olmadığına ilişkin anlayış, din alanına yansıtıldığında tanrıların reddine ulaşılır. Nitekim Atinalı soylu Kritias a göre tanrılar, yasaların yetersiz kaldığını gören akıllı devlet adamlarının iktidarlarını sürdürmek, Sayfa 5

düzeni devam ettirmek için insanların içine saldıkları bir korkudur (Ağaoğulları, 1989: 67). Yine ikinci kuşak sofistlerde, değerlerin kişiden kişiye değişiminden hareketle polisin insan yapısı olduğuna inanılmış ve buradan da toplum sözleşmesi kuramına ulaşılmıştır. Kritias Sisyphos adlı eserinde tıpkı Thomas Hobbes un Leviathan da kurguladığı gibi, bir doğa durumu tasviri yapar: Ona göre şiddetin ve vahşetin sürdüğü bu dönemde, insanlar hiçbir yasaya bağımlı değillerdi ve yalnızca içgüdülerine göre davranıyorlardı. Sonra, adaletin sağlanabilmesi için bir düzene gereksinimi olduklarını anladılar ve yasaları yaparak toplum durumuna geçtiler (Ağaoğulları, 1989: 68). İkinci kuşak sofistlere göre doğadan olan kurallar ile insanın koymuş olduğu kurallar arasında uyuşmazlık vardır. Doğal hukuk öğretisi, insanın üstünde doğaya özgü yasaların bulunduğu varsayımı üzerine oturtulmuştur. Pozitif yasa (nomos) bir keyfiliğe sahiptir, uyulması gereken yasa doğal hukuk (physis)tur (Ağaoğulları, 1989: 70-1). İkinci kuşak sofistlerde toplum sözleşmesi kuramları nın yanı sıra kuvvet kuramları nı da görmekteyiz. Bu teoriyi savunanlara göre de devleti insanlar kurmuşlardır. Ancak devleti bütün insanlar değil güçlü insanlar kurmuşlardır. Bunlar kendi yararlarına olan kanunlar çıkarıp, zayıflara kabul ettirmişlerdir. Bu yüzden devlette herkesin aynı haklardan yararlanması söz konusu olamaz (Şenel, 1968: 114). Khalkedeon lu Thrasymakhos a göre siyasal iktidarı ele geçirmede ve sürdürmede geçerli tek ilke güç tür. Thrasymakhos a göre adalet, güçlünün işine gelendir. Güçlüler, işine geldiği gibi kanunlar yapar ve yönetilenleri mutlak bir şekilde bu kurallara uymaya zorlar. Böyle yapmakta haklıdırlar da. Bunun kanıtı, çoğu zaman kötülerin ayakta kalması, dürüstlerin ise yıkımla karşılaşmasıdır. Öyleyse yöneticilerin Sayfa 6

iktidarlarını sağlamlaştırmaya dönük olarak yaptıkları kötü davranışlar bile mubahtır, adil dir (Platon, 1985: 33-34). Yine ikinci kuşak sofistlerden olan Kallikles e göre devlet, zayıfların kendilerini güçlülere karşı korumak, güçlüleri yasalarla yozlaştırmak için kurdukları bir tuzaktır (Ağaoğulları, 1989: 74-5). Sofistler hakkındaki tanımlardan dördüncüsü olan safsatacı kişi anlamı da daha çok bu ikinci kuşak sofistler için yakıştırılmıştır (Şenel, 1968: 115). Sofistik hareket, aristokratik değerlere karşı bir tepki hareketi olarak doğmuştu, başlıca amacı o güne değin toplumsal, siyasal hayata yön veren değerleri yıkmaktı. Aristokratik değerlerin yıkımının ardından bu değerlerin karşıtlarının doğup gelişmesi umulabilirdi. Ancak böyle olmayıp tam tersi gerçekleşmiştir. Sokrates ve onun öğrencilerinin kurdukları felsefe sistemleri sofistik hareketin yıktığı eski aristokratik değerleri daha sağlam temellere oturtarak, toplumun içine düştüğü değer bunalımını aşmayı amaçlamışlardır (Şenel, 1968: 147). Sokrates İ.Ö. 469-399 yılları arasında yaşadığı düşünülen Sokrates hakkında kesin yargılarda bulunmak çok zordur. Sokrates, Eski Yunan düşünce dünyasında önemli bir gelenek olan doğa felsefesiyle uğraşmak yerine, tıpkı sofistler gibi, kendine konu olarak insanı seçmiştir. Sofistler gibi, o da insanları aydınlatmak için sürekli onlarla tartışmış; ancak sofistlerden farklı olarak, bilgisini paylaştığı kişilerden para almamıştır. Nihayet, Sokrates akla önem vermiş, kişinin dogmalarla ve gelenekle değil, akıl süzgecinden geçirdiği kendi gerçekleriyle hareket etmesini önermiştir (Ağaoğulları, 1989: 97-9). Sayfa 7

Sokrates e göre iki tür bilgi vardır. Bunlardan birincisi duyu organlarıyla elde edilen ve gerçek olmayan sanılar (doksa), ikincisi ise salt aklın ürünü olan gerçek bilgi (episteme) dir. Sokrates e göre salt aklın ürünü olan bu gerçek bilgi erdemle de özdeştir. Bu anlamda erdem, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt etmenin, neyin doğru neyin yanlış olduğunun bilgisidir. Sokrates e göre erdem bilgiyle özdeş olduğu için de, öğretilebilir bir şey olmaktadır. Kimi yazarlara göre Sokrates herkesin, bilgiyle özdeş olan erdemi öğrenebileceğini düşünürken, kimilerine göre de bazı insanların erdemi öğrenmeye diğer insanlara göre daha yatkın olduğunu düşünmektedir. Bu iki farklı görüşün önemi, özellikle yönetim konusu göz önüne alındığında ortaya çıkmaktadır. Nitekim Sokrates e göre yönetim erdemli, diğer deyişle bilgili kişilerin elinde olmalıdır. Bu durumda Sokrates, eğer bilginin herkes tarafından öğrenilebileceği görüşündeyse, onun demokratik değerlere sahip olduğu; yok eğer bilgiyi bazı kişilerin diğerlerinden daha iyi öğrenebileceğini savunuyorsa aristokratik değerlere sahip olduğu düşünülecektir. Öte yandan Şenel e göre, Sokrates herkesin erdeme ulaşmada eşit yatkınlıkta olduğunu düşünse bile sonuçta ulaşılan nokta aristokratik nitelikli olacaktır. Çünkü hayatlarının büyük bir bölümünü bilgiyi öğrenmeye adayanlar, geçinmek için çalışmaya ihtiyaç duymayacak kadar varlıklı olanlar yani aristokratlardır. Bu sınıfa en fazla yaklaşabilecek olanlar belki orta sınıfa mensup kişiler olabilir. Ancak her durumda yönetim erdemli bir azınlığın elinde olacaktır (Şenel, 1968: 152-55). Sokrates e göre tüm insanları, toplumları, polisleri, kısaca tüm evreni yöneten bir salt akıl vardır. Diğer canlılar arasında yalnız insanoğlu bu salt akıldan pay almıştır. Evrensel aklın koyduğu kurallar, göreceli olmayan, koşullara ve kişilere göre değişmeyen, gerçeğin ve adaletin soyut kurallarıdır. İnsanoğlu sahip olduğu akıl sayesinde gerçeğin ve adaletin bu genel kurallarını keşfedip onlara göre davranabilir Sayfa 8

(Willoughby, 1969: 84-5). Böylece Sokrates, sofistlerden farklı olarak hümanizmasına eski doğa felsefecilerinin akılcı geleneğini de sokmuş oluyordu. Ona göre ahlaki terimler tanımlanabilirse, onları özel durumlarda bilimsel olarak uygulayabilmek mümkün hale gelir. Böyle bir bilimin de ideal bir toplum yaratma ve devam ettirme arayışında kullanabileceği ortadadır (Sabine, 1969: 29). Kaynakça Ağaoğulları, Mehmet Ali. (1989). Eski Yunan da Siyaset Felsefesi. Ankara: V Teori. Arslan, A. (1995). İlkçağ Felsefe Tarihi. İzmir: Ege Üniversitesi Basımevi. Platon. (1985). Devlet. İstanbul: Remzi Kitabevi. Russell, B. (1984). Batı Felsefesi Tarihi cilt I. İstanbul: Say Yayınları. Sabine, G. (1969). Siyasal Düşünceler Tarihi I. Ankara: Türk Siyasi İlimler Dergisi Yayınları. Şenel, A. (1968). Eski Yunan da Siyasal Düşünüş. Ankara: SBF Yayınları. Şenel, A. (1970). Eski Yunan da Eşitlik ve Eşitsizlik Üstüne. Ankara: SBF Yayınları. Wiloughby, W. (1969). The Political Theories of the Ancient World. New York: Books for Liberal Press. Ek Okumalar Arslan, Ahmet. (2010). İlkçağ Felsefe Tarihi 1: Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi. Arslan, Ahmet. (2010). İlkçağ Felsefe Tarihi 2: Sofistlerden Platon a. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi. Ataman, Veysel. (2005). Devlet e Giriş: Thales ten Platon a Yunan Felsefesi. İstanbul: Don Kişot Yayınları. Sayfa 9

Bonnard, Andre. (2004). Antik Yunan Uygarlığı 2: Antigone den Sokrates e. İstanbul: Evrensel Basım Yayın. Cevizci, Ahmet. (2006). İlkçağ Felsefesi Tarihi. Bursa: Asa Kitabevi. Copleston, Frederick. (1986). Ön Sokratik Felsefe, Sokrates ve Dönemi. Çev. Aziz Yardımlı. İstanbul: İdea. Copleston, Frederick. (1990). Helenistik Felsefe. Çev. Aziz Yardımlı. İstanbul: İdea. Thilly, Frank. (2002). Felsefenin Öyküsü 1: Yunan ve Ortaçağ Felsefesi. İstanbul: İzdüşüm Yayınları. Tunçay, Mete. (2010). Batı da Siyasal Düşünceler Tarihi 1 (Seçilmiş Yazılar Eski ve Orta Çağlar). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Von Aster, Ernzt. (2005). İlkçağ ve Ortaçağ Felsefe Tarihi. İstanbul: Düşüncebilim Kitapları Dizisi. Sayfa 10