Miguel de Unamuno is a very important spanish writer of the 19th century.



Benzer belgeler
Yaşam Boyu Sosyalleşme

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

Sınıf Yönetimi etkinlikleri

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

GEBELİĞİN PSİKO-SOSYAL VE KÜLTÜREL BOYUTU

2016 YAZ DÖNEMİ. zeytinburnu.bel.tr ATÖLYE ÇALIŞMALARI

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YALAN SÖYLEME DAVRANIŞI

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul

Lion Leo İletişiminde Yetişkin Boyutu

EĞİTİM SEVGİYLE BAŞLAR...

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Carl Rogers & Abraham Maslow

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

ANNE-BABA TUTUMLARI. Aşırı Koruyucu Tutum

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

10 yaş döneminin gelişim özelliklerine dil-bilişsel, bedensel, motor, duygusal, FATİH HANOĞLU

Puslu Manzaralar. Yazar Volkan DURMAZ Cuma, 16 Ağustos :35 - Son Güncelleme Cuma, 16 Ağustos :44 1 / 9

ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI-I ÇERÇEVE PROGRAMI. :Tercih Özel Öğretim Kursu :Kesikkapı Mah. Atatürk Cad. No.

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ T E. 2001/4012 K. 2001/8028 MANEVİ TAZMİNAT - YANSIMA ZARAR

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

ISBN :

Tövbe ve Af Dileme-4

PEK OKULLARI 1A KASIM. İzimden gelin gençler! Bocalamadan, yorulmadan, sıkılmadan Tek çıkış yolunuz budur!

- Kurslara, seminerler katılın, farklı mekanlar keşfedin. Kendiniz için bir şeyler yapın. Böylelikle eşinize anlatacağınız farklı şeyler olacaktır.

TURKCEDERSĠMĠZ.COM EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI TÜRKÇE DERSĠ 5. SINIF ÜNĠTELENDĠRĠLMĠġ YILLIK PLANI KAZANIMLAR METİNLER ÖLÇME DEĞ.

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

Danışman Olarak Hemşire

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Ç O C U K L U K T A A R K A D A Ş İLİŞ K İLERİ

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

...Bir kitap,bir mesaj!

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu TATİLDE ÇOCUKLA BİRLİKTE OLMAK

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 3

Sinema tüm sanatları kapsar. Zaman ve mekan sanatıdır. Sinema iki boyutlu bir mekanda ve hareket halindeki bir tempoda (zamanda) görüntüleri verir.

İşyeri Temsilcileri Rehberi

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

Şubat Komsu Köyün

DİL VE ANLATIM 10. SINIFLAR ( ORTAK ) B GRUBU 20 Kasım 2014

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÜNLÜ AİLE DANIŞMANI DR. GARY CHAPMAN İN BEŞ SEVGİ DİLİ YAKLAŞIMI


-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

NEDEN ÇiZGi OKULLARI. Yılların Tecrübesi Çizgi ye Dönüştü. Çünkü Çizgi Okulları;

GARCİA'YA MEKTUP. Sayfa: 1 / 5

2013 / 2014 SAYI: 5. Haftanın Bazı Başlıkları. Anne Baba Olabilme Gerçeğinde Tutarlılık Uçmak Özgürlüktür. Öğrencilerimiz Tiyatroda

Foto: Savaş Ekşioğlu

LİSE REHBERLİK SERVİSİ

ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR

ocak Şarkiye Mahallesi Kocakişi Sokak No: Altınordu/ORDU

Gündelik Yaşamda Sosyal Etkileşim

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

3. SINIF II. SORGULAMA ÜNİTESİ BÜLTENİ

1-Zihinsel kazanýmlar 2-Duyuþsal kazanýmlar 3-Bedensel kazanýmlar

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

Bizi Zorlayan Çocuklarımızla İletişim. Prof. Dr. Ayşegül Ataman Lefke Avrupa Üni. TÜZYEKSAV Mütevelli Heyet İkinci Başkanı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΙΕΥΘΥΝΣΗ ΑΝΩΤΕΡΗΣ ΚΑΙ ΑΝΩΤΑΤΗΣ ΕΚΠΑΙ ΕΥΣΗΣ ΥΠΗΡΕΣΙΑ ΕΞΕΤΑΣΕΩΝ ΠΑΓΚΥΠΡΙΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ 2006

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü

OYUN TEMELLİ BİLİŞSEL GELİŞİM PROGRAMININ AYLIK ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL GELİŞİMİNE ETKİSİ

Kesintisizlik. Her sinema filmi bir çekim planına dayanmalıdır. Notlar İskelet plan Storyboard Çekim senaryosu

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

Hikaye Anlatımı Atölyesi

Lions un Evrensel Hedefleri nin dayandığı en temel kavramlardan birisi Lions un Evrensel Vizyonu dur.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

Sentez Araştırma Verileri

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Transkript:

Doç. Dr. Hale Toledo (*) UNAMUNO TİYATROSU Summary Miguel de Unamuno is a very important spanish writer of the 19th century. He is an existencialist author. Subjects such as inmortality and liberty are essential in his plays. This paper will discuss the existencialism and the contradictions in Unamuno s plays. Key words: Plays of Unamuno, existencialism, inmortality, La Esfinge, La Venda, Fedra. Anahtar Sözcükler: Unamuno Tiyatro su, varoluşçuluk, ölümsüzlük, La Esfinge, La Venda, Fedra. XIX. yüzyıl Avrupa da liberallerin ve ulusalcıların ardından halk yığınlarının savaşımlar verdikleri yeniden yapılanma çağı olmuştur. İspanya ise kendi olanakları çerçevesinde yeniden yapılanmaya ayak uydurmaya çalıştı. Ancak xıx. yüzyılın sonlarına doğru son sömürgelerini yitirmek İspanya da büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Dört yüzyıl süren güçlü imparatorluk son buldu. Son kral XIII. Alfonso tahtını kaybetti. Bu durum aydınlar, politikacılar, ordu, ve halk arasında onarılması güç yaralar açmaya başladı. Ayrılıkçı eğilimler sonucunda sınıflar arası çatışmalar giderek ülkenin bölünmesine ortam hazırlamaktaydı. Neticede general Primo de Rivera darbe yaparak yönetimi ele aldı. (*) Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalında öğretim üyesi. 1

Bu dönemde sansürün de etkisiyle eğlence yanı ağır basan tiyatro eserleri sahnelenmekteydi. Ekonomik ve sosyal sorunlarla boğuşan halk için tiyatro hoşça vakit geçirebileceği bir eğlence niteliği taşımaktaydı. Unamuno ise izleyici ile birebir yüzyüze olmayı sağlayan tiyatro sahnelerinin yardımıyla düşüncelerini halkla paylaşıp eğitici bir rol üstlenmeyi ister. XIX. yüzyılda sayısı gittikçe artan tiyatro seyircisinin kolay etkilenmesi, iyiyi kötüden ayırt edememesi ve tiyatroya eğlenmek için gitmesi Unamuno yu bu alanda eserler üretmeye yöneltmiştir. Liberalizm ve bilimsel özgürlüğü savunan ateşli bir yazar düşünür olan Unamuno XIX. yüzyılda İspanya da yaşanan çarpıklıkları ve olumsuzlukları dramalarıyla yansıtırken öncelikle insanı ele alır. Çocukluk yıllarında babasının, okul yıllarında ise çok sevdiği bir arkadaşının ölümleriyle sanki ölüm temasına mühürlenmiş gibidir. Bu yaşadığı deneyimler eserlerine iç dünyasının otobiyografik gerçekleri biçiminde yansımışlardır. Oldukça kural dışı ve aykırı yaşam biçimine sahip olan Unamuno kendi Ben ini tüm eserlerine aktarmayı başarmış bir yazardır. Ülkede yaşanan çarpıklıkları sahnelere taşırken öncelikli olarak insanı ele alır. Unamuno ya göre koşullarına yenik düşmeye yazgılı olan insan, çevresini saran ve tanımakta güçlük çektiği güçlerle sonuna dek savaşır. Özlem duyduğu hiçbir şeyi gerçekleştiremeyen dram kişisinin durumu acıklıdır. Çünkü insan, varlığını sürdürmek ve onurunu korumak için çetin bir savaş vermek zorundadır. Ancak insan ne kadar direnirse dirensin bu savaşta yenik düşecektir. Unamuno şuurunun derinliklerine kazınmış bir gereksinimden yola çıkarak tiyatroya yönelir çünkü, tiyatro varoluşun temel özünü izleyici ile birebir buluşturan 2

önemli bir araçtır. Sahne sözcüklerin yanısıra görselliğiyle de izleyiciyi önemli ölçüde etkileyen bir sanattır. Tiyatro her yönüyle insanı açığa çıkaran bir sanat dalıdır diyen Unamuno insana dair sorunların doğrudan doğruya insanlar tarafından sahneye taşınmasına büyük önem verir. Ancak bu insanların en büyük özlemleri varoluşu sürdürmektir. Ölümsüzlüğü elde etmek için verdikleri mücadelede ise yenik düşerek hayal kırıklığına uğrasalarda. Don Miguel tiyatroda tutku, drama ve yoğunluk olmasını istiyor, entrika ve aksiyondan kaçınıyordu. İdeolojik bir tiyatro arzu ediyordu. Ancak kullandığı semboller izleyici için anlaşılmaktan oldukça uzaktı. Bir heykeltıraş gibi çıplak şiirselliği, mahrem gerçeği ve her şeyden arınmış bir ruh isteği ve onların aynı zamanda etten kemikten olduğu gerçeğiyle beliren hassas dengeyi ayarlayamadığı için çoğu kez dramatik yapıtları soyut olmaktan öteye gidemez. Unamuno günahlarını izleyici önünde itiraf eden kadınları ve erkekleri sahneye taşır ve bu kişiler yazarın özyaşam öyküsünden kaynaklanan ikilemlere tahammül etmek zorundadırlar. Kendilerinin özel bir varlıkları yoktur. Yarattığı karakterleri bağımsızlık istemiyle isyan ettiğinde ise, Niebla adlı eserindeki Augusto Perez gibi yaratıcısıyla yüzleşecektir. 1899 yılında Unamuno nun Teatro de Teatro adlı makalesinde sembolist tiyatro karşısında gittikçe kısırlaşan tekrarcı tiyatronun eleştirisini görüyoruz. 1898 yılında La Esfinge ve bundan bir yıl sonra La Venda yı yazan Unamuno Tanrı ya inanmak ve inanmamak sorununu, mantık iman çelişkisini romanlarından sonra tiyatro yapıtlarına da yansıtır. La Venda da mantığı temsil eden Marta ile imanın temsilcisi olan kardeşi Maria nın çelişkili davranış özellikleri dramatize edilir. Önceleri kör olan sonradan görme yeteneğine kavuşan Maria görmesini engelleyen 3

bir göz bağıyla dolaşır. Toplumda varolan çarpıklıkları görmekten kaçındığı için gözlerini bağlamayı yeğleyen Maria babasını ancak öldüğünde görür ve ölüm gerçeğiyle yüzyüze kalır. Bizler kimiz? Ben kimim? Don Miguel de Unamuno kimdir? Ben gerçeğe ulaşmak için mücadele eden biri miyim? Evet diyen kalbimle hayır diyen kafamın çelişkisi diyerek varlığını sürdüren yazar yanıtını bulamadığı bu sorular karşısında kaygı ve ansiete içindedir. Yazar bu durumu sahnelemeye uygun somut eylemler zinciri içinde bir öykü ile ortaya koyar. Ancak yalnız tek bir durum olduğu için drama durağan bir özellik sergiler. Değişen sadece öznenin kendi içindeki değişikliktir. Eğer tiyatroyu diyaloglardan oluşan bir eylem olarak tanımlarsak Unamuno dan söz ederken eylem sözcüklerin kendisidir ifadesini eklemek gerekir. Karakterler kendilerini konuşarak keşfederler. Bu yüzden Unamuno Tiyatrosu konuşma için gereken yapay yollar yaratır. Bu karakterlerin her perdede neredeyse simetrik bir biçimde ve hatta birbirini izleyen sahnelerde ardarda sahneye çıkmalarını eklersek bu durumun dramada durağanlık ve tekrar hissini ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Unamuno Tiyatrosu nun çıkış noktasını insanın Tanrıyla olan ilişkisi oluşturur. İç çatışma toplumla ve insanlarla çatışmaya dönüşür. Bilinçli olmak oynamaktır. Kişi kendini oynamalıdır. Kendi oyununda, başkasının oyununda, toplumun oyununda Unamuno her zaman en son gerçeğe ulaşmak arzusundadır. Bu son gerçek ise Tanrıdır, Tanrıyı arayıştır. Unamuno Tiyatrosu nda sahne mücadelesi bütüncüldür. Sahne düzeni ölçülü ve planlı bir seyir takip eder. Yazar gereksiz ayrıntılar olarak gördüğü sahne dekorları, şahısların fiziksel görünümleri, giysileri ve zaman dilimi ile ilgili göstergelere yer vermez. Buna karşın elbise dolabı, kadın 4

tablosu gibi görüntülere yer vererek izleyiciyi şaşırtır. Unamuno dış görüntüleri izleyiciye anlatarak kafalarını karıştırmak istemez. Yazarın amacı oyun kişilerinin iç dünyalarını tüm açıklığıyla izleyiciye aktararak dikkati bu yöne çevirmektir. Gözden çok kulağa hitap ederek yalın ve dolambaçlı olmayan bir tiyatro yaratmayı başarmıştır. Anlatımdaki yalınlık, dekor ve görüntü eksikliği kaçınılmaz bir biçimde görsel ilginin sahne üzerinde tek bir şahıs yani yazarın kendi üzerinde toplanmasına neden olur. Bireyin sorununu irdeleyen Unamuno etkili bir anlatım gücüyle ülkesinin yaşadığı acıları yüreğinin derinliklerinde hissederek bunu ince bir üslupla kaleme alır. Uzun yıllar sürgün yaşamı sürdürdüğü Kanarya adaları ve Fransa'da ülkesindeki sorunlara çözüm yolları arayarak yaşantısını sürdürür. Toplumsal ve bireysel yaşamın doğal sonucu olarak ortaya çıkan sorunlara akıl ve duyguları ile düşünüp hangisinin bu sorunlara çözüm bulacağını sorgularken aklıyla yanıtlayamadığı sorunlara duygularıyla daha doyurucu yanıtlar bulduğunun farkına varır. İnsanın doğumundan itibaren çizgisini belirleyen bir yazgısı vardır. Bu yazgı ise kişinin özgürlüğünü bağlayıcı bir etkendir. Eğer kişi yazgısını değiştirip en azından ölümsüzlüğün bir zerresini tatmazsa işte o nokta da bireyin kendisiyle, toplumla ve Tanrı ile çatışması başlar. Ölümsüzlük sorununa çözüm bulması yazarın sorunlarının ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Ölümsüzlüğe duyulan açlığın garantisi Tanrıdır. Yaşayabilmek için Tanrı nın varlığını hissetmeye ihtiyacım var diyen Unamuno şunları ekler: Ben ölmek istemiyorum... Ruhun ölümsüzlüğüne ilişkin kuşkular bizi sarıp imanımızı kararttığında, adımızı ve ünümüzü sonsuza dek sürdürebilmek 5

arzumuza güçlü ve acı veren itki katılır, ölümsüzlüğün bir zerresini ele geçirmek için hiç değilse 1. Ancak ölümsüzlüğe duyduğu yoğun isteğe duyguları olumlu yanıt verirken aklı her zaman olduğu gibi olumsuz ve çelişkili yanıtlar verir. Bu yüzden Unamuno nun oyunlarında çelişkilerle dolu kişiler dikkat çekerler. Zaten yazara göre insanın varlığını zenginleştiren en önemli etkenlerden biri çelişkiler içinde olmasıdır. Diğer etken ise acı çekmektir. Yalnız acı çeken kimse insandır diyen Unamuno insanı olgunlaştıran yanlış yollara sapmalardan kurtaran ve gerçeğe ulaşmada yardımcı olan bir duygu olduğunu düşünür ve ekler: Acı bilincin yoludur ve yaşayanlar onunla kendilerinin bilincine sahip olurlar. Çünkü kendinin bilincine sahip olmak, kişiliği olmak, kendini bilmek ve kendini öteki insanlardan ayrı tutmaktır, bu farklılık duygusu da bir sarsıntıyla, az çok şiddetli acıyla, kendi kendinin sınırını bilmek duygusuyla gelir... Acı çekmeden başka türlü nasıl kendimize döner, düşünsel bilinç ediniriz? Neşelendiğimizde kendimizi unuturuz; başka bir varlığa dönüşürüz, yabancı bir varlığa, kendimizin yabancısı oluruz 2. La Esfinge adlı oyunundaki Angel, kişiliği ve düşünceleriyle Unamuno nun bir kopyası gibidir. Angel ölümsüzlük ve özgürlük arasında bağlantı kurma çabası içinde kıvranırken özgürlüğü her şeyin üstünde tutar. Çünkü bu özgürlük kendi kendinin efendisi olmaktır, kölesi değil. Angel in Unamuno gibi özgürlüğe duyduğu korkunç arzusunun yanında ölümsüzlüğü elde etmek için gösterdiği çaba da dikkat çekicidir: Neden ruhumu öldürmek zorundayım? Neden başkalarının karşısında mantıklı ve akılcı görünmek uğruna onu ezmek zorunda kalayım? 6

Başkalarının bizim için oluşturduğu kavramlar dünyasının kölesi olarak yaşanan kölelik, dünyanın en berbat olayı... Tanrı beni çağırdı, O na kulak vermeliyim. Başkaları bu çağrıyı anlamıyorlarsa onların kölesi olarak yaşamak zorunda mıyım? Öze dönüp gerçek sorunu düşünmek gerek: bana ne olacak? Ölünce hiçliğe mi döneceğim? 3. Ölüm korkusuyla büyük endişe içinde olan yazar oyunlarındaki kişilerin ölümlerine karar vererek Tanrı rolü oynamakta ve özgürlüğün tadını çıkarmaktadır. Kalbi ona ölümsüzlüğe ulaşabileceğini söylerken mantığı bunu yalanlar. Duygu mantık çatışması yazarın en temel sorunu olarak karşımıza çıkar. Fedra yı sahneye koymak için yedi sene bekleyen yazar Fedra adlı tragedyamı Madrid de bir tiyatroda sahneye koymayı kabul ettirmem olanaksızdı. Aynı şansızlık diğer oyunlarımın da başına geldi der. Bunun en büyük nedeni ise toplumsal ve siyasi eleştirilere oyunlarında yer vermesiydi. Bu nedenle merkezi yönetim tarafından sürekli engellerle karşı karşıya kalıyordu. Unamuno kendi kişisel geriliminin sonucunda oyun kişilerini yaratır. Bu kişiler ne insanüstü bir kararla mahkum edilmiş olduklarından ne de birbirlerine karşı verdikleri mücadeleden dolayı değil aksine varolmadıkları, gerçekliğe ait olmadıkları için trajiktirler. Fedra yı kendi düzenini alt üst edecek bir akılcılığının içinde yaşamsal olanı acı çekmek esasına dayalı paradigmatik bir durum olarak algılamak gerekir. Yani yaşamsal olan akılcılık karşıtıdır. Fedra karakterine özel bir dinamizm ile derinlik katan bu güç yazarın kişisel tecrübesi sayesinde ortaya çıkan ve Unamuno nun tarif edilemez ancak yaşanır dediği bir tutkudur. Yaşamsallık bu oyunda kadın odaklıdır. Harekete geçiren odur ve öne sürülen yaşamsal varlıktır. 7

Diğer karakterler ise en basit biçimiyle insanlığın diğer yönünü, onun duruma uygun akılcılığını temsil eder. Yunan mitolojisinde geçen bir efsaneyi kaleme aldığı Fedra adlı oyunda Pedro, oğlu Hipolito nun evlenme çağına gelmiş olduğunu düşünerek oğlunun en iyi arkadaşı ikinci karısı Fedra nın onunla konuşmasını ister. Fedra üvey oğluyla konuşurken aşkını itiraf eder. Hipolito ise duydukları karşısında şaşırarak evi terk eder. Fedra ise kocasına oğlunun kendisine sarkıntılık ettiğini söyleyince babası Hipolito yu evden kovar. Fedra yaptıklarından pişmanlık duyarak Tanrı dan af diler ve baba ile oğlun arasını düzeltmek için Pedro ya gerçeği açıkladığı bir mektup yazarak sonsuz huzuru bulmaya karar verir. Ölüm döşeğinde Hipolito yu yanına çağırır ve yaptıklarını anlatır. Onun ölümüyle ortaya çıkan gerçek sayesinde baba ve oğlu barışırlar. Fedra Unamuno nun olgunluk dönemini yansıtan bir oyundur. Trajik olanın tutkuda varolduğu esasını vurgular. Oyunda göze çarpan bir diğer konu Fedra nın ölümünün meydana geliş şeklidir. Fedra seyircinin ve diğer karakterlerin görmediği bir yerde ölür. Fedra üçüncü sahne boyunca ölümün eşiğinde kıvranır. Ölüme doğru bu ağır ilerleme özel bir gerilim atmosferi yaratır ve ilgiyi sahne dışına izleyicinin giremediği odaya taşır. Fedra sonsuz huzuru yakaladığına inandığı anda söyle der: İşte ölümle karşı karşıya kalınca gerçeği, tüm gerçeği Pedro ya söyleyeceğim. Onlar baba oğul benim ölümümden sonra huzur içinde bensiz yaşayacaklar 4. Oyunda işaret edilen ilk yokluk baba ve üvey anneye bir ceza gibi gösterilen Hipolito nun yokluğudur. Bunun nedeni ise Hipolito döndüğü zaman Fedra nın ortalarda olmamasıdır. Varlık ve yokluk oyun boyunca aşkın imkansızlığını gösterir. 8

Hipolito nun varlığı Fedra için dayanılmazdır. Ancak onun yokluğu da işlenen suç, acı çekme ve boşluk hissi nedeniyle aynı derecede katlanılmazdır. La Venda adlı oyun ise simgelerle bezenmiştir. Kısa bir drama olmasına rağmen mantık ve irade arasındaki mücadele ile ifade edilen insanoğlunun inançla ilgili kişisel sorununun hassas ve etkileyici mücadelesinin temsilidir. Yazar dini bunalımın neden olduğu açmazı ve akıl ile iman arasındaki sorunu kaleme alır. Önceleri kör olan Maria nın ameliyatla gözleri açılır. Bu sırada babası ölüm döşeğindedir. Onunla son bir kez konuşabilmek için babasının yaşadığı eve gitmeye karar verir. Ancak evinden çıkmadan önce gözlerini bir bezle kapatır. Çünkü gözleri kapalıyken gerçek dünyayı daha iyi algılayabiliyordu. Kocası Jose ve kardeşi Marta onun bu isteğine karşı çıkarlar. Maria babasının evine geldiğinde sargıyı çözmez. Çünkü babasına olan sevgisinin ona dünyayı görebilmek için bir ışık olduğunu düşünür. Gözlerini açarsa babasının (Tanrı nın) ölümünü görecektir. Ancak babasının ısrarına dayanamaz ve gözündeki sargıyı çıkartır. O anda babası hayata gözlerini yumar ve Maria yeniden kör olmak istediğini haykırır. Öyküde anlatı üç bölümde hikaye edilir; bir adamın sokakta kör kadınla ve sonra başka bir adamla karşılaşması; olayların öncesi hakkında bilgilerin anlatıcının ağzından verilmesi ve sonuç olarak kızının gözleri önünde babanın ölümünün yer aldığı evdeki sahne. İlk bölümde sokaktaki karşılaşma ve önceki olaylar, ikinci bölümde ise babanın evindeki sahne yer alır. Mantık ve iman arasındaki Unamuno nun düğümünün iki uç noktasının savunucuları olarak Don Juan ve Don Pedro arasında geçen konuşmalarla eylemdeki sembolizm sınırlanır. Ancak dramanın tüm sembolik gücü ikinci bölümde zirveye ulaşır. 9

Öyküde geçen rahip ve erkek kardeşi Maria nın kız kardeşinin yerine koyulur. Böylece mantık (Marta) ve imana (Maria) dair atıflar ikiye katlanır. Metnin sahip olduğu olgunluk ve güzellik duygusunu güzel bir biçimde hissetmemizi sağlayan sahne düzeninde, eylemde ve karakterde simetri ve karşıt güçlerden yararlanılmış olmasıdır. Bu noktada La Venda nın mantık ve iman arasında Unamuno tarzı çatışmayı dramatize ettiğini söyleyebiliriz. Ancak Unamuno nun iki farklı yönünü bu oyunda görebiliriz. Bunlardan biri durağan yönüdür. Diğeri ise dinamik yönüdür. 1897 ye doğru Unamuno nun çocukluk yıllarıyla özdeşleştirilen iman dünyasına umutsuzca geri dönme isteğine karşılık gelir. Durağan oyun kavramsaldır ve soyut iki karakterin çekişmesi içinde ele alınır. Dinamik oyun ise geçmişi olan somut karakter Maria da görülen ve geri dönüş için harcadığı olağanüstü çabada görülür. Eserin kavramsal ve felsefi görünümü mantık ve iman kavramları ile yeterince açıklanmamış olsa da bunların aynı derecede öneme sahip iki kavrama bağlı olarak ortaya çıktığı görülür: Ölüm ve yaşam... La Venda iki aşamalı ve farklı anlamların olduğu bir drama olarak kurgulanmıştır. Biri doğrudan ve yetersiz, diğeri dolaylı ve tamamlayıcı iki farklı anlamlandırma biçimine sahiptir. Alegorik figürlerin oyunda bulunması izleyici tarafından kolaylıkla anlaşılmakta ve sembolik bir kadın figürü ise Hıristiyanlık ve kutsal kitap ile ilişkilendirilmektedir. İlki durağan bir figür ve kurgulanan problem ile ilişkiliyken ikincisi olayların derin anlamlarını göstermektedir. Gözüne bandaj takan Maria inancın sembolüdür. Işık ve gözler mantığı (Marta) açığa çıkarır. Unamuno Marta ve Maria ile somut soyut zıtlığını ortaya koyar. 10

98 Kuşağı nın devi olarak nitelenen Unamuno İspanya nın tarihsel ve metafizik bunalımlarını yaşamış, ülkesinin 1936 ya kadar gerçekleşen çöküntüsüne tanıklık etmiş bir düşünürdür. Bu olumsuzluklar onun bireyi ön plana çıkararak ulusal bunalımın insan yazgısını hangi boyutlara taşıdığını göstermesi anlamında önemli bir çıkış noktasını oluşturmuştur. Bu arada Kilise nin politikaya karışması ve ileri atılan her adıma direnmesi dindar bir aile ortamında yetişen Unamuno nun yaşamının bir döneminde ateist olmasına ve Tanrı nın varlığı konusunda ikilemlere düşmesine yol açtı. Kilise nin iktidar yanlısı olması Unamuno nun büyük sarsıntılar geçirmesine neden oldu. Karakterlerin fiziksel özelliklerinin yansıtılmaması anlamlı nesnelerin vurgulanan önemi, ruhsal duruma yönelik yapılan detaylı açıklamalar Unamuno Tiyatrosu nun kimliğini ortaya koyan en önemli olgudur. DİPNOTLAR 1 MARİAS, Julian (1968). Miguel de Unamuno. Barcelona: Ed. Gustavo Gili, s: 187. 2 UNAMUNO, Miguel de (1971). Del Sentimiento Trágico de la Vida. Madrid: Ed. Espasa Calpe, s: 109. 3 UNAMUNO, Miguel de (1987). La Esfinge, La Venda, Fedra. Madrid: Ed. Clásicos Castalia, s: 193. 4 ZUBİZARRETA, Armando (1960). Tras la Huellas de Unamuno, Madrid: Ed. Taurus, s: 121. 11