1
2
Leyla Ruhan Okyay GEYÝKLÝ ORMAN 3
TÜRK YAZARLARI Yayýn Yönetmeni Ýlknur Özdemir Dizgi Serap Bertay Düzelti Fulya Tükel Montaj Mine Sarýkaya Kapak Düzeni Semih Özcan Ýç Baský Özal Basýmevi Kapak Baský Çetin Ofset Cilt ZE Ciltevi 1. basým: 2003 ISBN 975-07-0361-8 Leyla Ruhan Okyay / Can Yayýnlarý Ltd. Þti. (2003) 4
Leyla Ruhan Okyay GEYÝKLÝ ORMAN ÖYKÜLER CAN YAYINLARI LTD. ÞTÝ Hayriye Caddesi No. 2, 80060 Galatasaray, Ýstanbul Te le fon: (0-212) 252 56 75-252 59 88-252 59 89 Fax: 252 72 33 http://www.canyayinlari.com e-posta: yayinevi@canyayinlari.com 5
6
Leyla Ruhan Okyay, 1952 yılında alpullu4da doğdu. İlkokulu Silivri, Turgut Reis İlkokulu, orta ve lise eğitimini Kandilli Kız Lisesi nde, lisans ve yüksek lisans eğitimlerini İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi4nde tamamladı. Mezun olduktan sonra çeşitli mimarlık atölyelerinde ve İ.T.Ü. Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsü nde kent koruma projelerinde çalıştı. Yüksek Lisans tezini de Safranbolu4da Bir Koruma Örneği adı altında, aynı konuda tamamladı. 1997 yılında Varlık dergisinin Ustaların Seçtikleri adı altında yayımlanan ve Nezihe Meriç tarafından seçilen Düş adlı öyküsü Varlık dergisinin aynı yıl ağustos sayısında yayımlandı. 13 yıldır öykü yazıyor. Öykü, gazete yazıları, röportajları v esanat yazıları, Varlık, Adam Öykü, Cumhuriyet gazetesi, Radikal gazetesi, E dergisi, Parşömen, Sanat Çevresi, Aykırı Sanat, Beş Parmak dergilerinde yayımlandı. 2000 yılı sonunda tamamlanan Birecik Barajı suları altında kalan köylerde yaşanan dramın anlatıldığı öykülerden omuşan, on beş öykücü ve çizer Tan Oral ın ortaklaşa çıkardıkları Fırat a Karışan Öyküler adlı kitabın koordinatörlüğünü üstlendi. İlk kitabı Gölgesi Güz 2000 yılında Gendaş Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Geyikli Orman yazarın ikinci kitabıdır. 7
8
Kýzým Azra Deniz e 9
10
Gürültülü, parlak sözler beklemeyin benden artýk - us tam böyle is te di. Fýsýltýlarla söyleyeceðim söyleyeceklerimi. Bir þarkýnýn mýrýltýlarý taþýya cak kal bimin söylevini. Rabindranath TAGORE 11
12
ÝÇÝNDEKÝLER Geyikli Orman / elenova gora...13 Sustu...24 Dünya Yemiþi...28 Tarçýnlý Öykü...34 Giz...39 Nü...49 Anemon...62 Ada Vapuru...68 Annemin Dili...74 Uçan Adam...79 Sevinç...89 Þehmuz!...96 13
14
GEYÝKLÝ ORMAN elenova gora Kavazoflara Çok güzel miþ bu do ma tes çor basý, de di amcam. Güzel yapmýþlar, di ye onay ladý karýsý. Hoþuma gitti. Lo kan ta ya pek git mez ler di. Gi de mez ler di. Ýdareli yaþamak zorunda kalmýþlardý hep. Yalnýzca tabaklarýndaki çorbayý görüyor, hiç konuþmuyorlardý. Yutkunurken çocuksu bir hazla gözleri kapanýyor, çorbanýn keyifli yolculuðu hisse di le bi li yor du. Son ra, bir lok ma ek mek ve kaþýkladýklarý çorbalarýyla dalýp gittiler, ormanýn derinliklerine... Birden þoförün sesiyle doðruldular: Geç kalýyo ruz. Da ha sýnýra bi le var madýk. Ha di! Son lokma larýyla iyi ce sýyýrdýlar ta bak larýný. Telaþla toparlanýp sevinçli gözlerle, birbirlerine tutunarak mi nibüse doð ru yürüdüler. Sek sen beþ yaþýnda ki am cam ve karýsý. Yardýmlarýna koþtuk. Bindiler. Yerlerine otur- 15
dular. Yürekleri pýrpýr. Smolyan a girerken yaðmur çiseliyordu. Yolun iki yanýnda çam lar vardý. Acý ye þil, saðlýklý. Am - cam camý ara ladý, ha vayý içi ne çek ti. Bu ha va baþ ka. Mis gi bi, mis. Ter te miz, di ye mýrýldandý. Çiz gi le ri yu mu þadý, bakýþlarý ço cuk laþtý, se si neþelendi. Ormandaki aðaçlar iþte ayný böyleydi, dedi, çam larý göste re rek. Böyle güzel, ka lem gi bi. Gü neþ, bu lut lar görünmez di de öðlen mi, yok sa ak þam mý ol muþ an la mazdýk. Sis bastý mý, top raktan kopardý çamlar. Kalem kalem yükselirlerdi gök yüzüne. Yükse lir ler di yaa! Gülümse me si yayýldý yüzüne. Sonra sustu. Mutlu, huzurlu. Ooo poðaçalar!.. Eli ne saðlýk Rey han, çok güzel ol muþ. Es ki den Paþ maklý der dik, bu ra ya. Son ra deðiþtirip Smolyan dediler. Smolyan sanki daha güzel! Yolun bitiminde, bütün görkemiyle yükselen daðý iþaret etti. Pamporovo Daðý, dedi, övünçle. Pamporovo... Þoförün yanýndaki koltukta oturuyor, teypten gelen müziðe parmaklarýyla hafif hafif tempo tu tu yor du. Du dak larýnýn ke narýnda don muþ kalmýþ bir gülüþün de rin çiz gi si ile. Bakýyor du, çamlara, eski kentine, çocukluðuna. Heyecanla, me rak la, ýþýk düþmüþ gözle ri ni aça aça. Ara da bir konuþuyordu. Çocukluðuyla buluþunca. Dedem Ýbrahim Ethem, ormana götürürdü. Derenin kýyýsýnda oynardým. Ýçinde siyah kayalar 16
vardý. Arkada Pamporovo. Baþýnda, kýrýlgan bir antika gibi koruduðu fötr þapkasý, kolalý beyaz gömleði, yeni temizlettiði gri takým el bi se si, ye ni satýn aldýðý si yah de ri ayakkabýlarý ile dimdik oturuyordu. Bilge bir derviþ gibi. Bi rer dönüm de ken di mi ze ayýrsak mý? Hele olsun, düþünürüz. Ol sa! Ah, bi ol sa!.. Am cam ko nuþ ma larý alçakgönüllü gülümsemelerle dinliyor, Olacak, mutlaka olacak, diyordu güvenle. Biz, onun düþünü ara ma ya çýkmýþtýk. Bir minibüs dolusu yakýný. (Filibe) Plovdiv-Smolyan yo lu üze rin de, Pam po ro vo etek le rin de ki çam ormanýný. Yaþamýný verdiði, gidip gelip yýllardýr tapusunu almaya çalýþtýðý geyikli ormaný. Elenova Gora yý. Ge yik ler vardý. Hem nasýl! De re!.. Ýçin de si yah ka ya lar!.. De rin bir so luk aldý. Yazýn de renin se si, cýrcýrböcek le ri nin ki ne karýþýrdý. Bir cüm büþ ki sor ma git sin. Ne kuþ lar vardý, hem ne kuþlar, envai çeþit. Çay içer mi sin, Feh mi? di ye sor du karýsý. Baþýyla istediðini belirtti. Poðaça? Sade çay. Yaðmur hýzlandý. Ray ko vo Ka sa basý ný iþa ret eden lev hayý gö rün ce yüre ði ha va landý. Coþ tu. Salýncak lar Raykovo ya kurulurdu. Dedem, her bayram teyze- 17
min oðlu Hüseyin Aðabeyimle beni elimizden tutup götürürdü. Yeni ayakkabýlarýnýn arkasýndaki kâðýt mendilleri düzeltti. Yüzü acýyla buruþtu. Fena vurdu, diye söylendi. Çok fena. Akrabalarýný görecek diye pek titizlenmiþti. Ýyi görsünler istemiþti, her zamanki gibi. Gören, fabrikadan emekli ustabaþý demezdi. Büyükelçi gibiydi. Olsa olsa emekli bir büyükelçi. Onlarýn evinde iyice karanlýk basmadan ýþýk açýlmazdý. Haberler baþlamadan da televizyon. Ço cuk ken öyle sýkýlýrdým ki. Ka ranlýkta ýþýklarýn açýlmasýný beklemek kâbus gibiydi. Tek umut larýydý or man. Düze çýkmak, ra ha ta er mek için tek umut larý. Hep on dan söz edil sin isterdi amcam. Hep onu konuþsunlar ailece. Durmadan tekrarlardý, hepimizin ezberlediði tümceleri: Ýki yandan dere gelir, ortada birleþirdi. Aðaçlar ka lem gi biy di. Hem nasýl! Gökyüzü görünmezdi. Güneþ, iðne deliði gibi küçücük deliklerden girer, incecik altýn teller halinde saplanýrdý topraða. Derenin kýyýsýnda oynardým. Geyikler geçerdi uzak tan. Ar ka lar da iki adam aðaç ke ser ler di. Hüseyin Aðabeyim de gelirdi. Seyrederdik. Kimi zaman da aðaç kapmaca oynardýk. Kulaðýmýzda ormanýn sesleri, burnumuzda reçineli yonganýn kokusuyla. Sýradan bir gündü. Karý koca haberleri dinliyorlardý. Mübadele ile Bulgaristan dan göç edenlerin mallarý sahiplerine verilecek. 18
De rin den, ama çok de rin den bir ohhh! yüksel di için den. Son ra se si ni yükselt ti: Oh be, ohhh! Ya þasýn!.. Karýsýna baktý. Duy dun mu Emine? Televizyonun sesini açtý, nefesini tuttu. Kâðýt kalemini aradý aceleyle. Oturdu. Titrek bir yazýyla ta ri hi not et ti. Müra ca at, 10 Þu ba ta ka dar. Gülümsediler. Orman, dediler, ikisi bir aðýzdan. Çocuklarýn ayný an da söyle dik le ri bir sözcükten duy duklarý sevinç kabardý yüreklerinde. Ama onlar dilek tu tup, par mak larýný çen gel le yip gözle riy le de renk belirlemediler. Yinelemediler o rengi. Öyle olsaydý bir-iki-üç YEÞÝL derlerdi mutlaka. Ormaný çaðrýþtýrdýðýndan. Dilekleri belliydi. Ormanýn ta pu su ve pa ra sýkýntýsýz bir ya þam. Hey gi di Ýbra him Et hem Ka va zof hey! Sonunda ormanýn verilecek ha! Tapusu yok ki, diyecek oldu karýsý. Bu lu ruz, de di. Kayýtlar da vardýr. Son ra bütün Smolyan biliyor o ormanýn Kavazoflarýn olduðunu. Ýbrahim Ethem Kavazof u herkes tanýr. Hani ilk gidiþimizde, rahmetli Fikret götürdüðünde, taksi þoförüne sormuþtuk da, iþte buralar sizin dememiþ miydi? Demiþti. Hik met de vardý. Vardý yaa! Sustular... O zamanlar tapu, mapu hayaldi. Öyle ya, hayaldi. Hüseyin Aðabeyim çýlgýna dönmüþtü sevinçten. Kuzu bile çevirmiþti, bahçede. Ne að lamýþ, ne gülmüþtük ama! De rin bir iç geçirdiler. Geyikli Orman 19/2
20
21