Numune Sağlık GEBELİK, ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞI. İnfluenza Çalıştayı ANEAH ta Gerçekleştirildi. Gebelikte Günlük Yaşam. Gebelikte Beslenme



Benzer belgeler
Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi!

Şeker Hastalığı Nedir? Neden Önemlidir?

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

Şeker Hastaları için Genel Sağlık Önerileri

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI

KULLANMA TALİMATI FERICOSE

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

KONGENİTAL KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMA. Doç. Dr. Kemal Nişli İTF Pediatrik Kardiyoloji

KULLANMA TALİMATI. 35, 50 ve 100 gramlık alüminyum tüplerde, uygulayıcısı ve kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda kullanıma sunulmaktadır.

HİÇBİR KADIN YAŞAM VERİRKEN ÖLMEMELİ! GÜVENLİ ANNELİK. Doç. Dr. Günay SAKA MAYIS 2011

Sosyal Riski azaltma Projesi Kapsamında Şartlı Nakit Transferi Uygulaması Genelgesi 2004 / 64

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu;

Araştırma Notu 15/177

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

HASTA VE ÇALIŞAN GÜVENLĐĞĐ RĐSK DEĞERLENDĐRME PROSEDÜRÜ

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

Zika Virüs: Panik Olmayalım, Akıllı Olalım / Cavit Işık Yavuz

ACİL ÇALIŞANLARI İÇİN STRES YÖNETİMİ

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

AĞIZ İÇİNDEN KİTLE ÇIKARILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her saşe1200 mg asetilsistein içerir. Yardımcı maddeler: Beta karoten, aspartam, sorbitol ve portakal aroması içerir.

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

AMAÇ: Hastalarımızın ve hasta yakınlarının tedavi öncesi, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında bilgilendirilmesini ve eğitilmesini sağlamak.

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

KULLANMA TALİMATI HEKSA DERİ MERHEMİ. Deriye lokal olarak uygulanır. Etkin madde:

Danışma Kurulu Tüzüğü

TDS 220 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

EGZERSİZ REÇETESİNİN GENEL PRENSİPLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Sizinle araştırmalar bir adım daha ileriye gidecek. Hastalara ait veri ve tahlillerin kullanılması hakkında bilgiler

TİROGLOSSAL DUKTUS KİSTİ EKSTİRPASYONU AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Yeni Anket Verisi Girişi

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir çiğneme tableti 725 mg (250 mg baza eşdeğer) Pirantel pamoat içerir.

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,

Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

D- BU AMELİYATIN RİSKLERİ Bu ameliyatın taşıdığı bazı riskler/ komplikasyonlar vardır. Ameliyattaki riskler:

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV Sayfa ISBN

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI

KULLANMA TALİMATI. PRENT Film Kaplı Tablet. Ağız yoluyla alınır.

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

ACİL SERVİSTE NÖBET YÖNETİMİ UZ DR SEMRA ASLAY YDÜ HASTANESİ ACİL SERVİS MART 2014

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ENDOSKOPİK DSR (KAMERA YARDIMIYLA BURUN İÇİNDEN GÖZYAŞI KESESİ AMELİYATI) HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

STAPEDEKTOMİ/STAPEDOTOMİ AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ *

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

2- Hastalara muayenehaneye ilk defa mı? Sürekli mi? geldikleri sorulduğunda %30 u ilk defa %70 i sürekli geldiklerini bildirmişlerdir (Şekil 2).

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

Dersin Tanıtımı: TEORİ + UYGULAMA (Saat) Cinsel Sağlık HSH AKTS DERS ADI DERS KODU YARIYIL DERSİN DÜZEYİ

OBEZİTE VE FİZİKSEL AKTİVİTE EĞİTİM MODÜLLERİ

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

ÇEVRE KORUMA KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul

KULLANMA TALİMATI. PROCTO-GLYVENOL krem Rektal yoldan uygulanır.

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

Tarifname KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNUN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ

KULLANMA TALĐMATI. CALCIUM PICKEN %10 Ampul Damar ve kas içine uygulanır.

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

EGZERSİZ TEST SONUÇLARININ YORUMLANMASI. Doç.Dr.Mitat KOZ

MASTOİDEKTOMİ-TİMPANOPLASTİ AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

Transkript:

Numune Sağlık Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi yayınıdır ISSN 1309-9213 OCAK 2011 GEBELİK, ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞI İnfluenza Çalıştayı ANEAH ta Gerçekleştirildi Gebelikte Günlük Yaşam Gebelikte Beslenme Anne İstemiyle Sezaryen Yapılmalı mıdır Anne Sütü ve Emzirmenin Önemi Ankara da Beş Yıldızlı Hizmet HEKİMEVİ

1 Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012

www.diyabetegitimi.com 3 BASAMAK SAĞLIK KURULUŞLARINDA GÖREVLİ HEKİMLER İÇİN 3. Basamak Sağlık Kuruluşlarında Görevli Hekimler ve 1. Basamak Aile Hekimliği için Diyabet - Hipertansiyon - Hiperlipidemi Eğitim Programı na tüm hekimlerimiz davetlidir. KONTENJANIMIZ SINIRLI SAYIDADIR. www.diyabetegitimi.com 3. BASAMAK SAĞLIK KURULUŞLARINDA GÖREVLİ HEKİMLER İÇİN DİYABET HİPERTANSİYON HİPERLİPİDEMİ EĞİTİM PROGRAMI 12 Şubat 2011 - Bilkent / ANKARA 1. BASAMAK AİLE HEKİMLİĞİ DİYABET HİPERTANSİYON HİPERLİPİDEMİ EĞİTİM PROGRAMI 26 Şubat 2011 - Bilkent / ANKARA 3. BASAMAK SAĞLIK KURULUŞLARINDA GÖREVLİ HEKİMLER İÇİN DİYABET HİPERTANSİYON HİPERLİPİDEMİ EĞİTİM PROGRAMI 5 Mart 2011 - Gayrettepe / İSTANBUL SPONSORLAR VAKA 1 EĞİTİMCİ : Prof. Dr. Aytekin OĞUZ VAKA 2 EĞİTİMCİ : Prof. Dr. Yüksel ALTUNTAŞ VAKA 3 EĞİTİMCİ : Doç. Dr. Tuncay DELİBAŞI BASIN SPONSORU VAKA 4 EĞİTİMCİ : Prof. Dr. Kubilay KARŞIDAĞ Dergisi DÜZENLEYENLER www.diyabetegitimi.com www.aysunyayincilik.com

KÜNYE www.numunesaglik.com Numune Sağlık Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi yayınıdır MAYIS 2010 Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adına Yayın Kurulu Başkanı Doç. Dr. Nurullah ZENGİN (Başhekim) Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Serdar GÜLER Haber Koordinatörü Uzm. Ecz. Aslıhan BEYAN Yayın Kurulu Doç. Dr. Hürrem BODUR Doç. Dr. Celil GÖÇER Doç. Dr. Erol GÖKA Doç. Dr. Özlem Evren KEMER Dr. Abdulkadir ÖZBEK Dr. Adem ÖZKARA Dr. Ali EDİZER Ahmet ZENGİN Dr. Ecz. A. Alper ŞAHİN İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aysun Yayıncılık Matbaacılık Reklam İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Aysun PALALI Genel Yayın Koordinatörü Cumali KÖKTAŞ Hukuk Danışmanı Av. Çiğdem ALTINIŞIK Bilimsel Danışma Kurulu 1.ABAYLI Ekrem 2.AK Fikri 3.ALLI Nuran 4.ALTIPARMAK Emin 5.ATAN Ali 6.AVŞAR Fatih 7.AYDOĞDU Sinan 8.BALABAN Neriman 9.BELEN Ahmet Deniz 10.BİÇİMOĞLU Ali 11.BODUR (ÇOLAKOĞLU) Hatice 12.CENGİZ Ömer 13.ÇAKIR Bekir 14.COŞKUN Faruk 15.ÇETİNKAYA Mesut 16.DEDE Doğan 17.DERE Hacı Hüseyin 18.DİKMEN Bayazit 19.DİLBAZ Nesrin 20.DOKUZOĞUZ (KUT) Başak 21.ERDOĞAN Bülent 22.ERYILMAZ Adil 23.ESKİOĞLU Erdal 24.GÖĞÜŞ Nermin 25.GÖKA Erol 26.GÜÇTEKİN Ali 27.GÜL Ülker 28.GÜLER Serdar 29.GÜNEL Uğur 30.GÜVENER Engin 31.HASIRİPİ Hikmet Numune Sağlık Dergisi Yıl:01 Sayı:05 ISSN 1309-9213 Aralık 2010 - Ocak 2011 32.HENGİRMEN Süleyman 33.KAMA Nuri Aydın 34.KARAASLAN Yaşar 35.KARADEMİR Mehmet Alp 36.KOCA Yüksel 37.KOÇ Mahmut 38.KOPARAL Salih Suha 39.KULAÇOĞLU Sezer 40.KURAL Gülcan 41.MEMİŞ Ali 42.ODABAŞ Ali Rıza 43.ÖZBAKIR Şenay 44.ÖZDEM Cafer 45.ÖZET Gülsüm Gülistan 46.ÖZKARA Adem 47.ÖZMEN Mehmet Mahir 48.PEKSOY İrfan 49.SAKINCI Ünal 50.SARAÇOĞLU Ömer Ferit 51.SEÇKİN (ERARSLAN) Selda 52.TABAK Abdullah Yalçın 53.TÜMÖZ Mehmet Ali 54.TÜMÖZ Mübeccel 55.UÇANER Ahmet 56.UĞURLU Mehmet 57.ULUSOY Feridun Vasfi 58.ÜNAL Adnan 59.YILDIRIMKAYA Mustafa Metin 60.YÜKSEL Enis (İsimler soyadlara göre alfabetik olarak sıralanmıştır.) Yönetim Merkezi Mahatma Gandi Caddesi No: 105/3 GOP - Çankaya - ANKARA Tel: 0312 436 44 00 Fax: 0312 447 54 59 iletisim@numunesaglik.com www.numunesaglik.com Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tel: 0312 508 40 00 www.anh.gov.tr Tasarım AVEC reklam organizasyon www.avecreklam.com Numune Sağlık Dergisi Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ücretsizdir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Yayınlanan makale ve haberler kaynak belirtilmek suretiyle alıntı yapılabilir. Baskı: Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti. Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15 Gimat Yenimahalle / ANKARA Tel: 03123971617 15.01.2011 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 02

DOÇ. DR. NURULLAH ZENGİN BAŞYAZI İlaç Geliştirilmesi Başta bilgi ve teknolojik imkanların artışı olmak üzere değişen şartlar, pek çok meslekte olduğu gibi hekimlik mesleğinin algılanması ve uygulanmasında da değişiklikler oluşturmaktadır. Hekimliğin konusunun doğrudan insan olması ve hekim ile hasta tarafları arasındaki bilgi farkı, belirleyicinin büyük ölçüde hekimin olduğu bir ilişki ortaya çıkarmaktadır. Geçmişte çok daha geçerli olan bu kabulün günümüzde artık daha çok sorgulandığını görmemek mümkün değildir. Hasta ve yakınlarının daha fazla bilgilenme talepleri, hasta hakları kavramının daha geniş şekilde kullanımı günümüz hekimliğin gerçekleridir. Günümüz hekimlik uygulamalarının bir diğer özelliği ise sağlıkla ilgili bilgi üretiminde ve bu bilgilerin klinik pratiğe geçişinde sektör anlayışının artan rolüdür. Uluslararası alanda ilaç sektörünün toplam cirosunu yaklaşık beşte birinin bu alandaki Ar-Ge çalışmalarına ayırdığını dikkate alırsak, her yıl 10 milyarlarca doların sadece yeni ilaç geliştirilmesine harcandığını görmekteyiz. Her yıl gittikçe artan Ar-Ge harcamalarına rağmen kullanıma giren yeni ilaç sayısında yıllar içinde bir artış değil de azalmanın olması dikkat çekicidir. Belli branşlarla sınırlı olmadığı anlaşılan ve tıp çevrelerinde henüz yeterince tartışılmayan bu tespitin günümüzde ve gelecekte tıp uygulamalarında önemli etkilerinin olacağına şüphe yoktur. İlaç geliştirme süreçlerinin zorluğu ve artan masrafları, kullanıma yeni giren ilaçların fiyatına yansımakta; astronomik yeni ilaç fiyatları ise sağlık harcamalarında hissedilir bir artış olarak karşımıza çıkmaktadır. İlaç geliştirme süreçlerinde yapılan masrafların geri dönüşümü için bir an önce piyasaya çıkabilme çabalarını olayın hiç şüphesiz bir ticari boyutunun da olduğunu dikkate alarak doğal karşılamak mümkün olabilir. Ancak bu tarz çabalar bazen araştırma verilerinin henüz olgunlaşmadan, bazen taraflı yorumlarla sansasyonel bir şekilde duyurulmasına neden olabilmektedir. Bu çabaların daha ileri noktası ise araştırma protokollerinin objektiflikten uzaklaşması veya bizzat araştırıcıların yaptıkları araştırmalarda bulguların olumlu yönde çıkması yönündeki insiyatifleri olabilir. Hiç şüphesiz kurallara uygun olarak yapılan çalışmalarda başta Etik Kurullar ve sağlık otoriteleri olmak üzere kontrol mekanizmaları oluşturulmuş bulunmaktadır. Ancak klinik araştırma literatüründe bias kavramının olduğu ve değişik şekillerde karşımıza çıkabildiği konu ile ilgilenen herkesin bilgisi dahilindedir. İlaç geliştirilmesinde klinik araştırmalardan geçip ilaç statüsünü kazanan molekül sayısında gerçekten zaman içinde bir azalma varsa bu, sadece sektörü değil tüm tıp camiasını ilgilendiren önemli bir konudur. Hastalar yanında hekimlerin de daha etkili ve daha başarılı tedavi seçeneklerine kavuşma beklentileri hiç şüphesiz gayet doğaldır. Ancak bu beklentileri de kullanan ilaç geliştirme sürecindeki bazı prematüre yaklaşımlar sorunun farklı boyutlar kazanmasına zemin mi hazırlıyor? Herhalde önümüzdeki dönemde bu konular daha fazla tartışılacaktır. Hepinize saygılarımı sunuyorum. 03 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

İÇİNDEKİLER KÜNYE... 04 BAŞYAZI... 05 EDİTÖRDEN... 07 İNFLUENZA ÇALIŞTAYI ANEAH TA GERÇEKLEŞTİRİLDİ... 08 08 10 18 YAZI İŞLERİNDEN... 09 ÇOCUKLARDA GÖZ TEMBELLİĞİNE DİKKAT... 10 GEBELİK ÖNCESİ DANIŞMANLIK... 14 GEBELİKTE GÜNLÜK YAŞAM... 18 GEBELİKTE BESLENME... 22 GEBELİKTE SIK RASTLANILAN ŞİKAYETLER... 26 NORMAL GEBELİK TAKİBİ... 28 22 28 ANNE İSTEMİYLE SEZARYEN YAPILMALI MIDIR... 34 ANNE SÜTÜ VE EMZİRMENİN ÖNEMİ... 36 34 36 DOĞUM SONRASI AİLE PLANLAMASI... 40 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 04

DOĞUM SONRASI HÜZÜN VE DOĞUM SONRASI DEPRESYON... 44 HORMALA VE TIKAYICI UYKU APNESİNDE CERRAHİ TEDAVİ... 46 ANKARA DA BEŞ YILDIZLI HİZMET: HEKİMEVİ... 52 46 54 58 ÇAĞDAŞ ODA MÜZİĞİ ÇALICILARI... 54 PANKREAS NAKLİ VE DİABET... 56 PSÖRİASİS İLE YAŞAMAK KADER OLMAMALI... 58 RÖPORTAJ: TRT HD KOORDİNATÖRÜ KÜRŞAT ÖZKÖK... 62 DOÇ. DR. CAFER ÖZDEM İN EMEKLİLİK TÖRENİ... 68 62 68 GEZİ YAZISI: EDİNBURG... 70 DENİZ KIRAL İLE SÖYLEŞİ: YOGA BİR LEŞMEKTİR... 76 DOÇ. DR. CEVAT DİNÇTÜRK ÜN 70 80 CENAZE TÖRENİ... 80 05 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

1 Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012

DOÇ. DR. SERDAR GÜLER EDİTÖRDEN Anne ve Çocuk Sağlığı Dünyaya yeni gelmiş, kendi haline bırakırsanız hayatını kaybeder, altını temizlemek, düzenli beslemek zorunda olduğunuz, uykularınızı genelde bozan, sizce sebepsiz yere ağlayan ve herşeyiyle sizin bakımınıza yüksek derecede muhtaç minicik bir yeni insan. Ancak yeni misafirimiz bize kendini iyi ağırlamamızı, ne kadar eziyetli olursa olsun onunla ilgilenmemizi sağlayan pek çok güzel özellikleri ile geliyor. Herşeyi küçücük; elleri, ayakları, kulakları, gözü, burnu.. Onun güzelliği, kokusu, içtenliği, samimiyeti, hiçbirşey yapmadan kendini sevdirmesi, size oyunlar yapması, küçücük gelişmelerinin bile bizi havalar uçurması. Yenidoğanların kokusuna cennet kokusu diyenler var. Bu yavrucuk 40 hafta boyunca misafir olduğu yeri bırakıp karşımıza çıkıyor. Bizler, özellikle babalar genellikle bundan sonrasını yaşıyoruz. Ancak annelerimiz, yavrularımızın ilk evsahipleri, gebelikleri süresince onlarla bizden daha önce tanışıp, samimiyet kuruyorlar. Belki hanımların duyarlı ve ince düşünceli olmaları, pek çok erkeğe göre intizamı daha iyi sağlamaları bu evsahipliğini yapma veya bu potansiyele sahip olabilmelerine bağlı. Bir yumurtanın döllenmesi, uygun ortamı bulup yerleşmesi, her türlü lojistik desteğini oluşturarak tek bir hücreden onlarca organ ve organ sistemine gelişmeleri en hafif tabiri ile bir mucize. Bu sürecin annelerimize ve yavrularımıza en uygun şekilde gerçekleşmesi için sağlık profesyoneli olan bizlere de bu sayıdaki ana konumuzda bahsettiğimiz bazı kritik vazifeler düşmektedir. Diabetes mellitus % 14 civarına yükselmiş sıklığı ile tüm dünyada olduğu gibi yurdumuzda da ciddi bir sağlık problemini oluşturmakta. Ülkemizin diyabete yönelik Stratejik planı ve Eylem planı çok geniş bir katılımla oluşturulmuş durumda. Bakanlığımızın pek çok paydaşı ile yürütülmesini başlattığı planın tanıtımı Şubat 2011 de yapılacak. Diyabette başvurabildiğimiz tedavi yöntemlerinden birisi olan pankreas naklini bu sayımızda bulabileceksiniz. Her zaman karşılaştığımız İnfluenza konusuna hastanemizin evsahipliği yaptığı çalıştay haberlerimiz arasında. Yine hastanemizde gerçekleştirdiğimiz bazı aktivitelere ait bilgileri de sayfalarımızda bulabilirsiniz. Artık Türkiye de de HD kalitesinde yayın yapan TV kanalı var. TV yayıncılığında her zaman önde olan TRT bu alanda da yaptığı atılımlar ile göz dolduruyor. TRT HD kanalı hakkındaki bilgileri kanalın koordinatörü Kürşat ÖZKÖK ile konuştuk. İngiltere nin kasvetli şehri Edinburg hakkındaki gezi yazısının yanısıra yoga ve müzik severleri de ilgilendirecek yazılarımızı sayfalarımız arasında bulabilirsiniz. Herkesin Ankara da uğramasını tavsiye edebileceğimiz, kaliteyi yakalayan bir mekan da tanıtıyoruz; Ankara Hekimevi. Gerek restaurantı ile gerekse otelcilik hizmetleri ile övgüyü gerçekten hak eden bir mekan.. Gelecek sayılarımızda yine ilginç bulacağınızı umduğumuz konularla buluşma dileğimizle 07 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

İnfluenza Çalıştayı ANEAH ta gerçekleştirildi Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) tarafından hastanemizde İnfluenza Çalıştayı gerçekleştirildi. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) tarafından hastanemizde İnfluenza Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştay sonrası Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Turan Buzgan, Türkiye EKMUD Başkanı Prof. Dr. Haluk Vahapoğlu ve ANEAH 2.Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Hürrem Bodur tarafından bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında, influenza (grip) ülkemizde her yıl kış mevsimi ile birlikle görülmeye başlanan ve bu mevsimde salgına yol açarak toplum sağlığına ciddi zararlar veren bir enfeksiyon hastalığı olduğu belirtilerek şöyle denildi: Grip salgını genellikle influenza virüslerinde görülen küçük yapısal değişikliklerle ilişkilidir. Virüslerde büyük çaplı yapısal değişiklik olması durumunda, çok daha fazla insanın hastalanması ve ölümüne yol açan daha büyük ve ciddi salgınlar oluşabilir. 2009 yılında görülen grip pandemisi bu şekilde ortaya çıkmıştır. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) olarak Sağlık Bakanlığı ndan da katılımcılarla birlikte çok sayıda bilim insanını bir araya getirerek bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu çalıştayda grip hastalığı, gerek yaptığı büyük salgınlar gerekse her yıl yaptığı salgınlar açısından her yönüyle değerlendirilmiştir. Griple ilgili olarak aşağıda belirtilen hususların kamuoyunun bilgisine sunulmasına karar verilmiştir: 1. 2010 yılı içinde Güney Yanmkürede oluşan influenza salgınları 2008 yılında görülen influenza A H3N2 tipi, influenza A 2009-H1N1 tipi ve influenza B ile oluşmuştur. Ülkemizde de 2010-2011 kış mevsiminde bu virüslerin etken olacağı beklenmektedir. 2. Bu yıl uygulanan mevsimsel grip aşısı her 3 virüse karşı yeterli koruma sağlamaktadır. 3. Risk gruplarında yer alan kişilerin mevsimsel grip aşısı ile aşılanması tavsiye edilmektedir. 4. Bu sezon grip yapan influenza virüslerinde antiviral ilaç direncine rastlanmamıştır. 5. Grip hastalığı yüksek ateş, kırıklık ve kas ağrıları ile seyreden bir hastalıktır. Bu mevsimde sık görülen, burun akıntısı ve hapşırık gibi hafif belirtilerle seyreden soğuk algınlığı ile karıştırılmamalıdır. 6. Grip belirtisi olan kişilerin kendi kendilerine ilaç, özellikle de antibiyotik kullanmamaları ve bir hekime başvurmaları gerekmektedir. Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 08

AYSUN PALALI YAZI İŞLERİ NDEN Genç Annelerin Bireysel Gelişimi Bir sorunun ortaya çıkmasındaki en temel etkenlerden biri, daha önceki soruna üretilen çözümün kendisinde gizlidir. Tarih, bu döngünün sistemleştirilmiş halidir sadece.. 1960 lı yıllar sonrasında gelişen global değişimler ve gelişmeler sonrası oluşan sanayi devrimi, ülkemizde sosyal yaşamlarımızda geri dönüşü olmayacak şekilde değişimlere neden oldu. Çarpık şehirleşme ve yeni bir sosyal hayat.. Bu olgunun ülkemizde tamamen yer etmesi ise, 1980 li yıllara tekabül etmektedir. Ve sonrasında yoğun olarak yaşanan bölgesel ekonomik sıkıntılar ve terör tehdidi ile birlikte nüfusun şehirlere yoğunlaşması çok hızlı bir şekilde oldu. Öyle ki, büyükşehirlerin etraflarında oluşan varoşlardaki halk, yeri geldi nüfus olarak şehrin en büyük katmanlarından biri haline geldi. Öngürülmeden oluşan ve bu nedenle devletin herhangi bir çözüm veya alternatif model üretmekten aciz olduğu o yıllar sonrası, büyükşehirlerin etraflarında yoğunlaşan bu halka yeterli eğitim imkanlarının sunulmaması ile her alanda yeni sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz oldu. 2000 li yılların başlarına kadar biriken bu sorunlar bir çok şehrimiz için geçerli bir durumdu. Bu sosyal değişimlerden olumsuz olarak en çok etkilenen sosyal katman kadınlar olmuştur. Özellikle geldiği yerde yeterli eğitim almadan büyükşehirlerin etrafında kendilerine yeni bir yaşam kurmak zorunda kalan genç anneler.. Başkanlığını yaptığım A.Başkentli Kadınlar Derneği olarak, 2006 Yılında Avrupa Birliği nin katkılarıyla Ankara nın taşrasında gerçekleştirdiğimiz Genç Anneler İçin Bireysel Gelişim Projesi ile gördük ki, 16-20 yaşlar aralığında anne olmuş kadınların sorunu yer yer hala güncelliğini korumakta.. Ankara nın büyükşehir sınırları içerisinde kalan taşra mahallelerinde yaşayan genç annelerin hedef kitle olduğu projemiz kapsamında, gerek kendilerinin gerekse bebeklerinin sağlığını nasıl korumaları gerektiği, beslenmelerinde nelere dikkat etmeleri konusunda bir dizi eğitimler verdik. Çoğunluğu ilköğretim mezunu olan bu genç annelerin yeterli bilgiye sahip olmadıkları, mevcut bilgilerinin ise etraftan edindikleri gözlemlere dayandığını tespit ettik. Dernek olarak 2010 yılında aynı mahallelerde yaptığımız saha araştırmasında ise, anne olma yaşının 20 li yaşlara kadar çıkmaya başladığını gözlemledik. Ama hala ortada bir sorun vardı; genç annelerin bireysel gelişimleri için yeterli bir ilerleme sağlanamıyordu. Belediyelerin açtığı kurslar gerekli altyapıyı sağlamakla beraber, halkta bu alanda bir talep oluşmamaktadır. Bireysel gelişim kurslarının ve sosyal faaliyetlerin başarıya ulaşabilmesinin olmazsa olmaz şartı, genç anneler için bu ve benzeri etkinliklerin arttırılması,genç annelerin çocukları ile birlikte katılabilmelerinin sağlanmasında gizlidir. Çocukların eğitiminde ilk halkanın anne olduğu gerçeğinden hareketle eğitime daha fazla önem vermeliyiz. Unutmayalım ki; gelecek annelerin eseridir.. 09 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

DOÇ. DR. ÖZLEM KEMER ANEAH 2. Göz Kl. Şef Yard. Çocuklarda Göz Tembelliğine Dikkat! Göz tembelliği (ambliyopi), çocukluk döneminde normal görmenin gelişmediği, yapısı normal görünse de gözlük veya kontakt lens düzeltmesi ile görme azlığı sorununun devam ettiği bir durumdur. Genellikle tek gözde görülür ama her iki gözde de görme azlığı gelişebilir. Erken çocukluk döneminde sağlıklı görmenin sağlanamasıyla oluşan göz tembelliği, toplumda %3 oranında görülür. Çocukların meslek seçimi ve yaşam kalitesini etkileyecek kalıcı görme azlığı gelişmemesi için, bu çocukların erken bebeklik-çocukluk yıllarında tedavi edilmesi gerekir. Eğer bir göz tüm düzeltmelere rağmen tam kapasiteli göremiyorsa, bu durum kişinin hayatında olumsuz bazı etkilere de yol açacak ve bazı meslekleri seçmesi sorun olacaktır. Ayrıca, gözlerden birinin kaza sonucu kaybedildiği bir durumda diğer gözün durumu kişinin hayatını sürdürebilmesi için önem kazanacaktır. Bu nedenle, göz tembelliği tanısı erken yaşlarda konmalı ve tedavi edilmelidir. Normal görme nasıl gelişir? Bebekler doğduklarında belirli oranlarda görebilirler, gözlerini kullandıkça görme potansiyelleri artar. Üç boyutlu görme ilk 6 ay içinde gelişmeye başlar ve elastik bir yapıya sahip olan görme sistemi, ilk 9 yaş içinde gelişimini tamamlar, daha sonra belirgin bir değişiklik olmaz. Bu süreçte, bir veya her iki gözden gelen görüntünün beyne gitmesini engelleyen bir göz patolojisi olursa görme gelişimi ve üç boyutlu görme yavaş yavaş bozulur. Normal görsel gelişim için, her iki gözde görmeler eşit ve net olmalı ve gözlerde kayma olmamalıdır. Gözlerden biri, değişik nedenlerle, yeterince kullanılmazsa görme gelişemez, hatta azalabilir. İlk 9 yaş içinde, görme gelişimi gözdeki patolojilerden etkilenebileceği gibi, gelişebilecek görme azlığının tedavisine yanıtlar da en iyi bu dönemde alınmaktadır. Kalıcı görme azlığını önlemenin tek yolu, çocukların bu süreçte muayenesi ile tanı konması ve tedavi başlanmasıdır. Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 10

Çocuklarda göz muayenesi ne zaman yapılmalıdır? Herhangi bir sorunu olmasa da tüm çocukların 3 yaşına kadar bir göz doktoru tarafından muayene edilmesi gerekir. Gerekli hallerde, ailede benzer bir hastalık varsa veya aile bireyleri veya çocuk doktoru tarafından bir göz problemi tespit edilmişse, çok erken dönemlerde de göz muayenesi yapılabilir. Bebeklik ve çocukluk döneminde göz muayenelerinin sıklığı ne olmalıdır? Göz hastalıklarının tarama ve muayene yöntemleri çocuğun yaş grubuna göre farklılık gösterir, gözle ilgili şikayeti veya hastalık belirtisi olmayan sağlıklı çocukların göz muayenelerinin aşağıda belirtilen aralıklarla yapılması önerilmektedir: - Bebek doğduğunda, doğum travması hasarının, doğuştan katarakt veya diğer göz anomalilerinin tespiti için, - Erken çocukluk (2-3 yaşları) döneminde, gözlerdeki kırılma kusurlarının veya şaşılığın tespiti ve göz tembelliğinin ortaya çıkarılması için göz doktoru tarafından görülmesi gereklidir. Çocukluk döneminde; okul öncesi ve okul çağında kırılma kusurlarının ve göz tembelliğinin tespiti, tedavisi ve takibi için, -18-20 yaş döneminde; kırılma kusurlarındaki ilerlemenin durduğunun tespiti ve uygun tedavinin önerilmesi açısından göz muayenelerinin yapılması önerilmektedir. Göz tembelliği nasıl teşhis edilir? Göz tembelliğinin aileler tarafından fark edilmesi zordur; çocuk tek gözünün az gördüğünün farkında değildir veya iki gözü de az gören çocuk herkesin öyle gördüğünü zannederek şikayet etmez. Bu nedenle, şikayeti olmasa da her çocuğun 3 yaşına kadar bir göz doktoru tarafından görülmesi gerekir. Çocuklarda görme muayeneleri, 3,5-4 yaş öncesinde oldukça zordur. Büyük çocuklarda göz tembelliği tanısı, iki göz arasında görme farkının bulunmasıyla konur. Daha küçük çocuklarda ve bebeklerde görme keskinliğinin tespiti zor olduğu için, sağlam gözün doktor tarafından kapatılmasına bebeğin verdiği tepki değerlendirilerek göz tembelliği olan göz tespit edilmeye çalışılır. Dört yaş öncesi çocukların muayenesinde, gözlerde herhangi bir kayma olup olmadığı, gözün saydam ortamlarında herhangi bir bulanıklık olup olmadığı değerlendirilir ve göz bebeği bir damla ile genişletilerek gözlerin refraksiyon değerleri (kırma kusuru) ölçülür. Muayenede, her iki gözde veya gözlerden birinde diğerine göre yüksek kırma kusuru tespit edilmesi göz tembelliği gelişimi açısından risk oluşturacağından, tedavi başlanması gerekir. Kırma kusuru muayenesi dışında, göz dibi muayenesi ile retina (görme zarı) ve optik sinir (görme siniri) değerlendirilmesi de yapılarak çocukların muayenesi tamamlanır. Neler göz tembelliğine yol açabilir? Göz tembelliği, erken bebeklik ve çocukluk döneminde gözlerin normal kullanımını engelleyen her türlü durumda ortaya çıkabilir. Göz tembelliğine yol açan durumlar çoğu kez kalıtsaldır, bu nedenle ailesinde göz tembelliği olan çocuklar erken yaşlarda mutlaka bir göz doktoru tarafından muayene edilmelidir. Göz tembelliğinin 3 temel nedeni vardır; Şaşılık; şaşılığa bağlı her iki gözde de görme azlığı oluşabileceği gibi, özellikle tek gözde kayma olan çocuklarda kayan gözde genellikle tembellik gelişmektedir. Aileler çoğu kez, çocuklarının gözlerindeki kaymayı erken yaşta fark ederek doktora getirdikleri için bu tip göz tembelliğinin tespiti ve tedavinin başlanması daha erken yaşlarda olmaktadır. Kırma kusurları; mevcut yüksek kırma kusuru nedeni ile bir göz diğerine göre 11 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

çok bulanık görmekte ise bu göz görsel gelişimini tamamlayamayarak tembel hale gelmektedir. Dış görünüşte gözlerde herhangi bir problem olmadığı için, tespit edilmesi en zor olan göz tembelliği tipi budur. Aileler çocuklarının gözünde görme azlığını fark edemedikleri için bu çocukların göz muayenesi okul dönemine kadar gecikmekte ve bu durumda da çoğu kez geç kalınmış olmaktadır. Bu nedenle 3 yaş öncesinde tüm çocukların, şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir. Saydam olması gereken göz dokularında bulanıklık olması; en sık nedeni katarakt varlığıdır. Özellikle doğuştan katarakt varlığına bağlı göz tembelliği en erken gelişen ve en ciddi göz tembelliğidir. Bu nedenle, her yeni doğanın çocuk doktoru tarafından bu açıdan değerlendirilmesi ve uygulanması kolay bir test olan kırmızı yansıma test ine tabi tutularak bir anormallik tespiti halinde acilen göz doktoruna yönlendirilmesi gerekir. Doğumsal katarakt mümkün olan en kısa zamanda cerrahi olarak tedavi edilmeli ve göz tembelliğini önleyici tedavi başlanmalıdır. Katarakt dışında, göz içi tümörleri de göz dokularında bulanıklık yaratarak gözde görme azlığı ve kaymaya neden olmaktadır. Özellikle bu çocuklarda, erken yaştaki göz muayeneleri ile erken tanı ve tedavinin bu çocuklar için hayati önem taşıdığı aşikardır. Göz tembelliği nasıl tedavi edilir? Göz tembelliği tedavisi, çocuğun ve ailenin doktorla işbirliği içinde olmasını gerektiren, sabır isteyen, uzun süreli bir tedavidir. Az görmenin teşhis ve tedavisinin, ilk 9 yaş içinde, tercihen erken çocukluk yıllarında yapılması gerekir. Doğuştan katarakt gibi derin görme bozukluğu yapan göz problemlerinde ilk bir-üç ay içinde katarakt alınarak tedavinin başlaması gerekir. Göz tembelliği tedavisi, ne kadar erken yaşta başlarsa o kadar başarılı ve görme artışı o kadar kalıcı olacaktır. Göz tembelliği tedavisinde öncelikle, göz doktoru tarafından tespit edilen kırma kusuru reçete edilerek çocuğun bu gözlükleri kullanması önerilir. Bir kaç ay sonra yapılan muayenesinde, az görme devam ediyorsa göz tembelliği tedavisine geçilir. Tedavinin başında, çocuk ve ailesine tedavinin önemi ve tedavi süresince yapılacaklar anlatılır, tedavi uzun süreli ve işbirliği gerektiren bir tedavi olduğu için tedavinin çocuğun kendi ve geleceği için önemi vurgulanmalıdır. Göz tembelliği tedavisinin esası, az gören gözün kullandırılmasına dayanır; bu durum sağlam gözü bandajla kapatarak veya damla ile sağlam gözün görmesini bulanıklaştırarak sağlanır, bu sırada çocuğun az gören gözünü, özellikle yakın işler sırasında, kullanması istenir. Tedavi genellikle, sağlam gözün özel bir bandajla aylar bazen yıllar boyunca kapatılması ile yapılır. Tedavinin süresi; göz tembelliğinin hangi yaşta tespit edildiğine, çocuğun yaşına, görme azlığının düzeyine (göz tembelliğinin ciddiyetine) göre ayarlanır, bu kriterler tedavinin başarısını da etkileyen kriterlerdir. Az gören gözleri ile sevdikleri işleri yapmaya zorlanan çocuklar genellikle bu tedaviden hiç hoşlanmazlar ve çoğu kez yapmayı reddederler. Yaşamları boyunca göz tembelliği nedeniyle yaşayacakları Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 12

sıkıntıları anlamış ve idrak etmiş aile bireylerinin çocuklarına sabırla yaklaşarak onların bu tedavi sürecine katılımlarını sağlamak tedavinin esasını oluşturmaktadır. Şaşılığı olan ve buna bağlı göz tembelliği olan çocuklarda da, genellikle ameliyat öncesi belli bir dönem kapama tedavisi yapılarak göz tembelliği giderilmeye çalışılır, bu tedavi aynı zamanda cerrahi tedavinin başarısını da etkileyecektir. Aileler, kayma ameliyatı sonrası her şeyin yoluna girdiğini düşünerek kapama tedavisini bırakabilirler, kapama tedavisinin şaşılık ameliyatı sonrası da gerekirse devam edebileceği ailelere anlatılmalıdır. Katarakt gibi görmeyi engelleyen göz problemlerinde de cerrahi ile katarakt alındıktan sonra görme azlığının tedavisi gerekir. Tek başına cerrahi müdahale, oluşmuş olan göz tembelliğini gidermez! Cerrahi tedavi, göz tembelliği nedenini ortadan kaldırır, ancak az görmenin kapama tedavisi yapılarak arttırılması gerekir. Unutulmamalıdır ki, ambliyopi, az gören gözde görme azlığına yol açan nedenin ortadan kaldırılmasıyla tedavi edilmez. Az görme nedeninin ortadan kaldırılması tedavinin bir bölümüdür, ama tedavinin esas önemli ve uzun süren bölümü az gören gözün uygun yaşta verilecek uygun bir tedavi ile kuvvetlendirilmesidir. Göz tembelliği tedavisinin başarısı, görme azlığının ciddiyetine ve tedavinin ne kadar erken yaşta başladığına bağlıdır. Göz tembelliği tedavi edilmezse ne olur? Az gören gözde ciddi bir görme azlığı oluşabilir. Göz tembelliği, çocukluk döneminde çocukların öğrenmesini ve okul başarısını olumsuz etkileyeceği gibi, sonraki yaşlarda da bu çocukların bazı meslek gruplarına girmesine engel teşkil edecektir. Birçok meslek için (pilotluk, polislik, askerlik gibi) her iki gözde tam görme şart tutulmaktadır, göz tembelliği olanların bu meslekleri seçmesi imkansız olacaktır. Az gören gözde ilerde, görmemeye bağlı kayma gelişebilir, bu durum az görme yanında onlar için estetik bir problem oluşturacak ve sosyal bir kaygı yaratabilecektir. İki gözle derinlik hissi kaybedilebilir. Bu durum çocukların, derinlik hissinin önemli olduğu pilotluk, cerrahlık gibi bazı meslek gruplarına girmesine engel teşkil edeceği gibi, masa tenisi, tenis gibi spor dallarında başarısız olmalarına neden olacaktır. İyi gören göz kaza ile yaralanırsa veya az görme gelişirse, gözlerde hayat boyu ciddi bir görme azlığı oluşacaktır. Göz tembelliği önlenebilir bir problemdir! Göz tembelliği tedavisinin başarısında en önemli nokta, göz tembelliğinin teşhis zamanıdır. Erken teşhis ve hemen başlanacak uygun tedavi ile çoğu kez normal görme seviyesine ulaşılabilmektedir. Dokuz yaşına kadar yapılan tedavilerde başarı şansı daha yüksek iken, 9 yaş sonrasında yapılacak tedavilerde başarı şansı çok azalmakta ve görme artışı kalıcı olmamaktadır. Çocukluk yaş grubunda, özellikle katarakt gibi sebeplerle ortaya çıkan göz tembelliklerinin tanı ve tedavisinde çok hızlı davranmak gerekir, özellikle erken bebeklik döneminde yapılacak uygun cerrahiyi takiben göz tembelliğini önleyici tedaviler önünde uzun bir ömür olan çocukların geleceği açısından oldukça önemlidir. Tekrar vurgulamak gerekirse; göz tembelliği önlenebilir bir göz problemidir! Önlerinde uzun bir yaşam olan çocuklarımızın mesleki tercihlerinde ve hayat başarısı ve yaşam kalitesinde oldukça önemli olan görmenin, erken değerlendirilmesi, göz problemleri ve/veya göz tembelliğinin erken tespiti ve tedavisi için, tüm çocukların-şikâyet olsun olmasın- 3 yaşına kadar mutlaka göz muayenesi olmaları gerekmektedir. 13 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

DR. AYÇAĞ YORGANCI ANEAH Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Uz. Dr. Gebelik Öncesi Danışmanlık Gebelik öncesi danışmanlıkta amaç, kadın sağlığı veya gebelik sonucunu etkileyen ve değiştiren biyomedikal, davranışsal ve sosyal risklerin belirlenerek koruyucu ve etkin tedavinin uygulanmasıdır. Diğer bir deyişle kadınların, bebeklerin, çocukların ve ailelerin sağlıklarının ve iyilik hallerinin geliştirilmesidir. Gebelik öncesi danışmanlıkta iyi bir öykü alınarak gebelikte risk oluşturan faktörler sorgulanmalıdır. Bunların belli başlıcaları sigara ve alkol gibi bağımlılıklar, aşılar, beslenme ve var olan kronik hastalıkların sorgulanması ve vücud kütle indeksinin hesaplanabilmesi için kilo ve boy ölçümüdür. SİGARA Gebelikte sigara içimi intrauterin gelişme kısıtlılığı, prematürite, düşük doğum ağırlığı, ani infant ölüm sendromuna yol açabilir. Maternal komplikasyonlar erken membran rüptürü, plasenta previa, plasenta dekolmanı ve olası riskler ektopik gebelik ve spontan düşüktür. Bu riskler kaçınmak için tüm üreme çağındaki kadınlar sigara kullanımı açısından taranmalıdır. Gebelik öncesinde, sırasında ve sonrasında sigara kullanılmamasının yararları hakkında bilgilendirilmelidirler. ALKOL Gebelikte alkol alımı; büyüme kısıtlılığı, sinir sistemi gelişimi bozukluğu ve fetal alkol spektrum bozukluklarına yol açar. Üreme çağındaki kadınlar alkol tüketimi hakkında sorgulanmalı ve gebelikte alkol kullanımı hakkında bilgilendirilmelidir. Alkol bağımlılığı Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 14

saptanan kadınlar uygun programlara yönlendirilmeli ve gebelik alkolün kesilmesine kadar ertelenmelidir. ANORMAL KİLO Obesite vücud kütle indeksinin (VKİ) 30kg/m2 den fazla olmasıdır. Obesite; artmış tip 2 diabet, hipertansiyon, infertilite, kalp hastalığı, safra kesesi hastalığı, immobilite, osteoartrit, uyku apnesi, solunum bozukluğu ve meme, uterus ve kolon kanseri risk artışı ile ilişkilidir. Tüm kadınların yıllık VKİ hesaplanmalıdır. VKİ, 25 kg/m2 den fazla olan kadınlar sağlık riskleri açısından bilgilendirilmelidir. Bu kadınlara azaltılmış kalori alımı, fiziksel aktivitenin arttırılması önerilmelidir ve gerekirse diabet ve metabolik sendrom açısından taranmalıdır. VKİ nin 18,8 kg/m2 den az olması normal kilonun altı olarak tanımlanır. Sağlık riskleri; beslenme eksiklikleri, kalp bozuklukları, osteoporoz, amenore ve infertilitedir. Gebelik öncesi kilonun düşük olması erken doğum, düşük doğum ağırlığı, intrauterim gelişme kısıtlılığı ve gastroşizis gibi doğumsal anomalilerin risk artışı ilişkilidir. Bu nedenle, VKİ 18,8 kg/m2 den az olan kadınlar genel sağlık ve gebelik riskleri açısından bilgilendirilmeli ve yeme bozukluğu (anoreksiya, blumia) açısından değerlendirilmelidir AŞILAR Human papillomavirüs (HPV) Aşısı HPV nin neden olduğu serviks kanserinin öncü lezyonlarının tedavisi servikal yetmezliğe neden olabilir. Servikovajinal sürüntü ile tüm kadınlar HPV ye bağlı sitolojik anormallikler açısından taranmalıdır. Önerilen gruplar (9-26 yaş arası bayanlar) servikal anormallikler ve kanser insidansını azaltmak için aşılanmalıdır. Servikal anormalliklerin tedavisi için yapılan girişimler azalacağından, aşı ile gebelikte servikal yetmezlik nedeniyle preterm doğum oranı azalacaktır. Hepatit B Tüm yüksek riskli kadınlar (hepatit B taşıyıcısı ile aynı evi paylaşanlar veya cinsel ilişkiye girenler; enjekte ilaç bağımlıları; cinsel yolla bulaşan hastalığı olanlar; çok sayıda cinsel partneri olanlar, uluslararası yolculuk yapanlar; hükümlüler; sağlık, güvenlik ve sosyal görev çalışanları) gebelik öncesi aşılanmalıdır. Kronik taşıyıcı kadınlar yakın temas ettikleri kişileri nasıl koruyacağına ve bebeklerine vertikal geçişi nasıl önleyeceklerine dair bilgilendirilmelidirler. Suçiçeği Birinci ve ikinci trimestirde suçiçeği geçiren gebelerin bebeklerinde uzuv atrofisi, ekstremite derisinde skar gelişimi, santral sinir sistemi anormallikleri ve göz sorunları gelişme riski vardır. Annede ağır suçiçeği enfeksiyonu (pnömoni) riski yüksektir. Gebelikte suçiçeği aşısı yapılamaz. Bu nedenle gebelik öncesi kadınlar suçiçeği immunitesi (önceki aşılanma öyküsü; sağlık çalışanı tarafından tanımlanmış geçirilmiş enfeksiyon; laboratuar kanıtı) açısından sorgulanmalıdır. Üreme çağındaki gebe olmayan tüm kadınlar suçiçeği immünitesi göstermiyorlarsa aşılanmalıdırlar Kızamık-Kızamıkçık- Kabalulak Kızamık ve kabakulak enfeksiyonları doğumsal anomalilere yol açmazlar ancak kızamıkçık düşüğe, ölü doğuma ve anomalilere neden olur. Tüm üreme çağındaki kadınlar kızamıkçık immünitesi açısından taranmalıdırlar. Aşılanmamış, immün olmayan ve gebe olmayan kadınlar KKK ile aşılanmalıdırlar. Aşı sonrası 3 ay gebe kalınmamalıdır. İnfluenza Gebelikte influenza geçiren kadınlarda ikinci ve üçüncü trimestirlerde morbidite artar. İnfluenza sezonunda gebe olacak olan kadınlar aşılanmalıdır. İnfluenzabağımlı komplikasyon riski yüksek 15 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

kadınlar (kardiyovasküler veya metabolik hastalığı olanlar) influenza sezonu gelmeden aşılanmalıdır. Difteri, Boğmaca, Tetanoz Üreme çağındaki kadınlar tetanoz için güncel olmalıdırlar çünkü pasif immünizasyon neonatal tetanozu önlemede etkilidirler. Difteri-tetanozboğmaca aşısı gebe kalabilecek tüm kadınlara veya doğum sonrası hemen yapılarak yenidoğanda boğmacaya ait komplikasyonlardan kaçınılmalıdır. BESLENME Folik asit; nöral tüp defeklerine karşı koruduğu net olarak gösterilmiş vitamindir. Tüm üreme çağındaki kadınların günlük 400μg sentetik folik asit alması önerilmelidir. 400 μg folik asit içeren multivitaminlerin nöral tüp defektlerinin yanı sıra orofasial yarıklar, uzuv anomalileri, kardiak defektler, üriner sistem anomalileri ve omfalosel gibi doğumsal anomalileri azalttığına dair veriler vardır. Üreme çağındaki kadınların folik asit içeren multivitamin alması desteklenmelidir. Demir eksikliği üreme çağındaki kadınlarda sık görülür ve prematürite ve intrauterin gelişme kısıtlılığı olası fetal komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Gebelik öncesi demir eksikliği anemisi açısından taranmalı ve tedavi edilmelidir. Kronik Sağlık Sorunları Diabet Gebelik öncesi şeker hastalığının varlığı, büyük konjenital malformasyonlar ve birinci trimestir düşük riski kan şekeri seviyeleri ile ilişkilidir. Diabeti olan üreme çağındaki tüm kadınlar kan şekeri kontrolünün önemi hakkında bilgilendirilmelidir. Gebelik öncesi normale yakın glikolize hemoglobin seviyeleri elde edilmelidir. Diabet kontrolü yetersiz olanlara kontrasepsiyon önerilmelidir. Tiroid Hastalıkları Hipertiroidi; preeklampsi, konjestif kalp yetmezliği, tiroid krizi ve plasenta dekolmanı, düşük doğum ağırlığı, intrauterin gelişme kısıtlılığı, erken doğum, ölü doğum ve neonatal hipohipertiroidi için risk taşır. Hipotiroidi ise; fetüste bozuk psikomotor gelişim yanı sıra kötü obstetrik sonuçlara yol açabilir. Tiroid hastalığı bulguları olanlar taranmalıdır. İyot açısından yeterli diet alımı sağlanmalıdır. Gebelik öncesi hipohipertiroidi tedavi edilmelidir. Gebelik sonuçları hasta ile tartışılmalıdır. Hipertansiyon Gebelik öncesi kronik hipertansiyon, gebelikte hipertansiyonun kötüleşmesi, preeklampsi ve eklampsi, santrai sinir sistemi kanaması, kardiak yetmezlik ve renal bozulma ile komplike olabilir. Gebelik riskleri hakkında bilgi verilmelidir. Uzun süreli hipertansiyonu olan kadınlar ventriküler hipertrofi, retinopati ve renal hastalık açısından değerlendirilmelidir. Anjiotensin konverting enzim (ACE) inhibitörleri ve anjiotensin reseptör blokörleri (ARB) gebelikte kontrendike olduklarından gebelik öncesi değiştirilmelidirler. Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 16

Kalp Hastalıkları Konjenital veya akkiz kalp hastalığı oaln gebelerde gebeliğin fizyolojik değişiklikleri kardiak dekompansasyona neden olarak şikayetlerin artmasına, morbite ve mortaliteye neden olabilir. Gebelikteki kardiak riskler anlatılmalıdır. Gebelik öncesi yeterli kardiak kontrol sağlanmalıdır. Varfarin kullananlar teratojenite açısından bilgilendirilmeli ve mümkünse gebelik öncesi başka antikoagülana geçilmelidir. Konjenital kalp hastalığı olanlara genetik danışmanlık önerilmelidir. Böbrek hastalıkları Hafif renal hastalığı (kreatinin 0.9-1.4 mg/dl) ve normal kan basıncı olan kadınlarda %90 gebelikte başarılı sonuçlar elde edilir. Orta (kreatinin 1.4-2.5 mg/dl) ve şiddetli (kreatinin > 2.5 mg/dl) renal hastalığı olan kadınlarda gebelikte renal fonksiyonların kötüleşmesi riski yüksektir ve gebelik sonuçları kötüdür. Kronik renal hastalığı olan üreme çağındaki kadınlar gebelikte renal hastalığın ilerlemesi hakkında bilgilendirilmelidir. Gebelik öncesi normal kan basıncı sağlanmalıdır ve bu süre boyunca kontrasepsiyon önerilmelidir. ACE ve ARB kullananlara terojenite hakkında bilgi verilmelidir ve gebelik öncesi değiştirilmesi önerilmelidir. Epilepsi Epilepsisi olan kadınların gebelikte nöbet geçirme riski artar. Bebeklerinde konjenital anomali riski yüksektir. Spontan düşük, düşük doğum ağırlığı, düşük kafa çevresi, gelişimsel bozukluklar ve neonatal kanama bozuklukları ve perinatal ölüm riski yüksektir. Bu yüzden gebelik riskleri hakkında bilgilendirilmelirler. Ne zaman mümkün olursa üreme çağındaki kadınlar epilepsi için tek ilaç kullanmalıdırlar. Gebe kalmayı planlayan kadınlar antikonvülzan tedavisi açısından değerlendirilerek ilaç değiştirilebilir veya kesilebilir. Gebe kalmadan en az bir ay önceden 4 mg folik asit başlanmalı ve 12. gebelik haftasına kadra devam edilmelidir. Astım Kontrol altında olamayn astım preeklampsi, hipertansiyon, hiperemezis gibi maternal komplikasyonlara ve ölü doğum, neonatal ölüm, neonatal hipksi, intrauterin gelişme kısıtlılığı, düşük doğum ağırlığı, prematür doğum gibi fetal komplikasyonlara neden olabilir. Astımı olan kadınlar hastalığın gebelikte kötüleşebileceği hakkında bilgilendirilmelidirler. Gebelik öncesi solunum fonksiyonları yeterli düzeyde kontrol altına alınmalı ve tetikleyici ajanlardan kaçınılmalıdır. Trombofililer Trombofililerin; maternal etkileri derin ven trombozu, pulmoner emboli, serabral ven trombozu, periferik veya serebral arteriyel tromboz ve ciddi preeklamsi olabilir. Plasental ve fetal etkiler ise tromboz ve enfarktlar, tekrarlayan gebelik kayıpları, fetal gelişme kısıtlılığı, fetal inme veya ölüm olabilir. Kişisel ve ailesel trombotik olaylar veya tekrarlayan kötü gebelik kayıpları sorgulanmalıdır. Eğer pozitif öykü varsa trombofili açısından taranmalıdır. Trombofilisi olduğu bilinen kadınlara genetik danışmanlık önerilmelidir. Kollajen Doku Hastalıkları Üreme çağındaki en sık görülen kollajen doku hastalığı olan romatoid artrit, %30 oranında gebelikte aktif veya kötüleşerek seyredebilir. Gebelikte aktif RA; düşük doğum ağırlığı riskini ve kortikosteroid kullanımı fetal büyüme kısıtlılığı ve preterm prematür membran rüptürü riskini arttırır. Gebelik sırasında RA seyri ve doğum sonrası olası atak hakkında bilgi verilmelidir. Metotreksat ve leflunomid teratojen olduklarından gebelik öncesi kesilmelidirler. Steroid olmayan antienflamatuarlar 27. gebelik haftasından sonra kullanılmamalıdırlar. Talasemiler Ülkemiz ve Akdeniz bölgesi talasemiler için endemik bölgedir. Taşıyıcı olanlar için genetik danışmanlık önerilmelidir. 17 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

UZ. DR. CİHAN ÖZTOPÇU ANEAH Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Uz. Dr. Gebelikte Günlük Yaşam Çalışma: Çalışan annelerin gebe kalmalarının bir yan etkisi bugüne kadar gösterilememiştir. Ancak bazı fiziksel olarak ağır işler preterm eylem, erken membran rüptürü, fetal gelişim bozuklukları ve gestasyonel hipertansiyon görülme olasılığını %20-60 oranında arttırmaktadır. Çalışan annelerin gebelikleri giderek artmaktadır. Bu nedenle çalışan annelerin yasal hakları da düzenlenmiştir. Buna göre hamile bir çalışan kadın doğumuna 8 hafta kala (gebeliğin 32. haftasında) isterse doğum öncesi iznine başlayabilmektedir. Eğer çalışmaya devam etmek isterse ve gerek kendi gerekse çocuğunun da buna engel olacak bir sağlık problemi yoksa, bu durum hekim raporu ile belgelenmek koşulu ile maksimum doğuma 3 hafta kalıncaya kadar (gebliğin 37. haftasına) çalışabilmektedir. Doğumdan sonra ise yasal olarak 8 hafta doğum sonrası izni bulunmaktadır. Eğer doğum öncesi iznini kullanmayıp çalışmasına devam etmişse bu süre doğum sonrası iznine eklenmektedir (maksimum 5 hafta daha eklenebilir). Seyahat: Gebelikte artan östrojen düzeyleri karaciğerden pıhtılaşma faktörlerinin de artmış oranda salınmasına yol açar. Bunun sonucunda sadece gebelik kendi başına bir kadının tromboemboli geçirme olasılığını yaklaşık 5 kat arttırmaktadır (1:1000). Seyahatlerde uzun süre hareketsiz kalmak alt ekstremitelerde staza ve bunun sonucunda da pıhtılaşma riskinin daha da çok artmasına yol açar. Bu nedenlerle gebe bir kadın seyahat edecekse bunun hangi araçla veya ne mesafeye olduğundan daha çok seyahat süresince mobilizasyonunun sağlanıp sağlanmadığı önem arz eder. Hangi araç ile seyahat ederse etsin gebelerin mutlaka 1-2 saatde bir hareket etmeleri gerekmektedir. Böylece staza bağlı alt ekstremitelerde trombüs oluşumu engellenmiş olur. Hava yolu ile seyahat sağlıklı gebelerde bir risk teşkil etmez. Bu nedenle tekil gebeler 36.gebelik haftasına kadar, çoğul gebeler ise 32.gebelik haftasına kadar uçak ile seyahat edebilmektedirler (28.haftadan sonra uçakla seyahat etmesine engel durumunun olmadığını gösterir doktor raporu gerekmektedir). Araç içi kazalar hem anne hem de fetus kaybının en sık yaşandığı künt travmalardır. Bu nedenle gebelikte araç kullanılacak veya araçla seyahat yapılacaksa mutlaka emniyet kemeri takılmalıdır. Emniyet kemeri sadece bel bölgesinden geçer şekilde değil hem bel hem de omuzdan geçer şekilde (3 nokta) takılmalıdır. Hava yastıklarının da yan etkisi gösterilemediğinden araç kullanırken hava yastıkları kapatılmamalıdır. Egzersiz ve Spor: Genel olarak gebeler egsersizlerini kısıtlamak zorunda değillerdir ancak aşırı yorgunluk yapıcı ağır egsersizlerden ve travma olasılığı yüksek hareketlerden de gebelik süresince kaçınmak gerekir. Gebelik süresince egsersiz yapmaya başlamadan önce anne adayı ayrıntılı bir kontrolden geçirilmeli ve egsersiz spor yapmaya engel bir durumu olup olmadığı araştırılmalıdır. Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 18

Gebelikte egsersiz veya spor yapılmasının uygun olmadığı durumlar: Aşırı morbid obezite Ciddi anemi Ortopedik problemler Preeklampsi, gestasyonel hipertansiyon Ciddi kalp hastalıkları Kardiak aritmi Kronik bronşit Restriktif akciğer hastalıkları Kontrol altında olmayan Tip 1 diabet Kontrol altında olmayan epilepsi Kontrol altında olmayan hipertiroidi Servikal yetmezlik ve/veya servikal serklaj Preterm eylem riski Persistan antepartum kanamalar Plasenta previa (26.haftadan sonra) Membranların rüptürü Fetal gelişim geriliği Bu durumların yokluğunda ise gebelerin hafif orta düzeyde egsersiz spor yapmaları önerilmelidir. Egsersizin şiddeti pratik olarak şöyle öçülebilir; gebe spor yaparken başka biri ile de rahat konuşabiliyorsa bu sporun şiddeti normaldir ancak konuşamayacak kadar fazla nefes alıp veriyorsa bu aktivite ağır bir aktivitedir ve bundan kaçınmak gerekir. Egsersiz günde ortalama 30 dk. civarında olmalı ve travmaya açık olmamalıdır. Gebelikte dalma sporları fetus açısından riskli olduğundan yapılmamalıdır. Cinsel İlişki: Sağlıklı bir gebelik sürecinde cinsel ilişkinin gebeliğe bir yan etkisi yoktur. Ancak düşük riski veya erken doğum riskinin bulunduğu dönemlerde cinsel ilişki önerilmemektedir. hormonlarından B-hCG ye karşı gelişmektedir. En fazla olduğu dönem 10.gebelik haftası iken 14-16.gebelik haftalarına gelindiğinde gebelerin yaklaşık yarısında semptomlar geçer; %90 da ise 22.haftaya gelindiğinde tablo düzelmiş olur. Fakat çok hassas kişilerde gebeliğin sonuna kadar devam edebilmektedir. Bulantı ve kusmalar daha çok sabah uyanıldığında çok fazla olduğundan bu tabloya sabah hastalığı adı da verilmiştir. Semptomların önüne geçmek için ideal yaklaşım sık aralıklarla azar azar yemek yemek ve mide bulantısını tetikleyebilecek her türlü kokulu gıdadan uzak durmaktır. Alınan gıdaların sulu olmasından çok katı ve tuzlu olması (kraker, leblebi vb) semptomları rahatlatmaktadır. Hafif semptomların giderilmesinde B6 vitamini oldukça etkilidir ancak bazı olgularda H1 reseptör antagonisti antiemetikler kullanmak gerekmektedir. Az sayıda olguda ise kusmalar o kadar şiddetli olur ki gebede dehidratasyon, elektrolit ve asit-baz denge bozukluğu ile açlık ketozu görülebilmektedir. Bu tabloya hiperemezis gravidarum adı verilir ve bazen mortal olabilmektedir. Bu gebeler hemen hospitalize edilerek intravenöz yoldan kaybettikleri sıvı ve elektrolit desteği verilmelidir. Mide Yanması: Gebelerde en sık rastlanılan semptomlardan birisi olan mide yanması mide içeriğinin özofagusa doğru reflüsü sonucunda olmaktadır. Gebelik büyüdükçe uterusun yükselmesi ile mide Bulantı ve Kusma: Gebelerin büyük çoğunluğunda (3:4 de) hamileliğin ilk aylarında bulantı ve kusma şikayetleri olur (emezis gravidarum). Bu semptomlar gebelik 19 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011

de yukarıya doğru itilir, buna ek olarak progesteronun özofageal sfinkteri de gevşetmesi sonucunda asidik mide içeriği özofagusa rejürjite olur. Hafif semptomlar alınan besinler ve duruş şekli ile önlenebilir ancak bunlarla rahatlama sağlanamıyorsa Magnesi calcine, Talcid, Asidopan, Bismomagnesi, Dank, Gaviscon, Kompensan ve Rennie tb güvenle kullanılabilir. Sırt Ağrısı: Gebelerin yaklaşık %70 de alt bölgeye doğru vuran sırt ağrısı şikayeti bulunur ve bu şikayet gebeliğin ilerleyen aylarında daha belirgin olarak ortaya çıkar. Gebelerde sırt ağrısının daha az yaşanması için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır; gebe yerden bir şey almak için eğilmek yerine çömelmelidir, otururken sırt bölgesi yastıkla desteklenmelidir ve yüksek topuklu ayakkabı giyilmemelidir. Çok şiddetli ağrılarda olası bir ortopedik problem (lomber fıtık, vertebral osteoartrit vb) akla gelmeli ve tam bir muayene yapılmalıdır. Yine gebelikte yeterli kalsiyum alınmadığında oluşabilecek ileri düzeyde bir osteoporoz da şiddetli bel ağrısının sebebi olabilmektedir. Varisler: Hamilelikte çocuk büyüyüp kilo artışı oldukça alt bölgeye oluşan bası da artacak (femoral venöz basınç) ve varisler gebelik ilerledikçe daha da belirginleşecektir. Bu duruma karşı alınabilecek önlemler; mümkün olduğunca ayakların yükseltildiği pozisyonda yatak istirahati ve ayağa kalkıldığında da varis çorabı kullanmaktır. Varislere gebelik süresince cerrahi girişim uygulanmaz. Hemoroidler : Aynı alt ekstremite varisleri gibi rektal venlerin varisleri de (hemoroidler) çoğu kadında ilk kez gebeliklerinde ortaya çıkmaktadır (artan basınç sebebiyle). Hemoroidlere bağlı şişme ve ağrı lokal olarak kullanılan analjezik merhemlerle giderilmektedir. Tromboze olup aşırı ağrı oluşturan hemoroidlere ise lokal anestezi ile müdahale yapılmalıdır. Lökore : Gebelikte vajinal akıntılarda bir artış olur. Bu çoğunlukla patolojik bir süreç değildir. Gebelikte artan östrojenler Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011 20

servikal bezlerden daha fazla mukus salınmasına yol açar ve bu da akıntı olarak algılanır. Kilo : Gebelikteki en göze çarpıcı fizyolojik değişikliktir. Önerilen kilo alımı 11.5-16 kg.dır. Ancak gebe kalmadan önceki VKİ ile kilo alımı orantılı olmalıdır. Önerilenin üzerinde kilo alınması yani obezite durumunda gestasyonel hipertansiyon, preeklampsi, gestasyonel diabet, makrozomi ve sezeryan ile doğum riski artmaktadır. Sigara İçimi: Gebelikte sigara içilmesi hem anne hem de fetus için önemli riskler taşımaktadır. Sigaranın potansiyel teratojenik etkilerinin (konjenital kalp hastalıkları, yarık damak-dudak, hidrosefali, el-parmak anomalileri, gastroşizis, omfalosel ve ince barsak atrezisi) yanı sıra düşük, fetal gelişim geriliği, preterm doğum, plasenta previa, dekolman ve erken membran rüptürü risklerinde de 2 kat artış yapmaktadır. Doğumdan sonra ise ani bebek ölümlerinde 3 katlık bir artışa yol açmaktadır. Tüm bunlara yol açan temel mekanizma ise anneden fetusa geçen nikotindir. Plasentanın nikotini geçirmesi o kadar süratlidir ki fetal kandaki nikotin miktarı anne kanından yüksektir. Sigaranın bırakılması için kullanımda bulunan bazı nikotin yerine geçen maddelerin gebelikte kullanımları hususunda yeterli bilgi olmadığından gebelerin bu tür maddeleri tüketmeleri önerilmez. Alkol Tüketimi: Etanol (etil alkol) potent bir teratojendir ve fetal alkol sendromuna Kategori VKİ (%) Önerilen Kilo Alımı (kg) Düşük < 19.8 12.5 18 Normal 19.8 26 11.5 16 Yüksek 26 29 7 11.5 Obez > 29 < 7 Gebelikte önerilen kilo alımı yol açar. Düşüklere yol açmasının yanı sıra fetusda gelişme geriliği, yüz anomalileri, SSS fonksiyon bozuklukları ve mental retardasyona yol açabilmektedir. Bu tür yan etkilerin ortaya çıkması için ne oranda alkol alınması gerektiği halen bilinmemektedir. Bu nedenle gebelikte alkol tüketimi önerilmemektedir. Kafein : Gebelikte kafein tüketmenin teratojenite oluşturduğuna dair bir bilgi yoktur. Ancak kafein gebelik sürecinde bazı yan etkilere yol açabilmektedir. Bunlardan üzerinde en çok çalışma bulunanı kafein ile düşük ve fetal gelişim geriliği arasındaki ilişkilerdir. Yapılan çalışmalar günde 300 mg kafein tüketiminin düşük riskini 2 kat ve fetal gelişim geriliğini de 1.4 kat arttırdığını ortaya koymuştur. Bu miktarda kafeine 3 kupa neskafe veya 4 fincan türk kahvesi veya 10 bardak çay denk gelmektedir. Bunun yanı sıra kolalı içeceklerde de kafein bulunduğundan bu ürünlerin de tüketimi mümkün olduğunca az olmalıdır. Balık Tüketimi: Balık protein açısından çok zengin bir besin kaynağıdır ve sature yağ içeriği az ve Omega-3 yağ asit içeriği fazladır. Bu nedenle gebelikte tüketilmeleri faydalıdır. Ancak bazı balık türleri yüksek oranda civa içerebildiğinden (köpek balığı, kılıç balığı, ceylan balığı ve kiremit balığı vb) gebelikte tüketilmelerine izin verilmez. Genel yaklaşım olarak balıkların civa içerikleri bilinmediği sürece haftalık 350-500 g ın üstünde balık tüketilmemelidir. 21 Numune Sağlık Dergisi OCAK 2011