1 16-30 Eylül 2011 Sayı: 21 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu GÜNCEL EKO-YORUM: TÜRKİYE NİN KREDİ NOTU NİHAYET ARTIRILDI Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından kredi notu, 20 Eylül de S&P tarafından BB+ dan BBB- ye yükseltildi. Görünüm ise pozitif olarak belirlendi. Böylece Türkiye ekonomisi değerlendirmeye tabi tutulduğu 1990 lı yıllardan bugüne dek ilk defa yatırım yapılabilir düzeye geldi. 90 lı yıllarda ekonomideki tahribat yüzünden notumuz B ye kadar düşmüştü. Dolayısıyla, son dönemde ekonomide gerçekleşen büyüme, sonunda notumuzdaki tahribatı da onararak ekonomimize duyulan güvenin işareti olarak ortaya çıktı. Böylece, 2001 yılından sonra yapılan ekonomik reformların ve başarılı ekonomi politikalarının meyvesini sonunda toplamaya başladık. Elbette belirtmek gerekir ki, bu, Türkiye ye geç verilmiş bir hak oldu. Bugüne kadar kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye ye hak etmediği derecede cimri davrandılar. Yine de küresel ekonomideki gücümüzün bu şekilde teyit edilmiş olması şaşırtıcı olmamakla birlikte sevindiricidir. Zira, böylelikle küresel sermaye Türkiye ye daha çok akmaya devam edecek ve ülkeye gelen uzun vadeli yatırımlarda önemli ölçüde artış yaşanacaktır. Bu da, cari açığın finansmanında her zaman istediğimiz uzun vadeli, kalıcı, risksiz yatırımların oranını artırarak, açığın finansmanını sağlamlaştıracaktır. Türkiye nin kredi notu geç de olsa artarken, diğer birçok ülkenin gerek büyüme gerekse mali problemlerine rağmen, not düşüşüne tabi tutulmaması da dikkat çekici oldu. Bununla birlikte, kredi notu değişen birkaç gelişmiş ülke arasında ABD, İtalya, Japonya ve Yunanistan ı sayabiliriz. Yunanistan iflasın eşiğindeyken, Fransız bankaları itibar kaybederken, ABD, Japonya ve İtalya gibi büyük ekonomilerin notu düşürülmüşken, Türkiye nin, sadece yerli para not artırımına tabi tutulması dahi olumlu bir gelişmedir ve Avrupa dan ciddi derecede ayrıştığımızı gösterir. Bu bağlamda, Yunanistan iflasın eşiğindeyken, Fransız bankaları itibar kaybederken, ABD, Japonya ve İtalya gibi büyük ekonomilerin notu düşürülmüşken, Türkiye nin, sadece yerli para not artırımına tabi tutulması dahi olumlu bir gelişmedir ve Avrupa dan ciddi derecede ayrıştığımızı gösterir. Tabii ki, not artışı iki basamak olabilirdi, hatta döviz cinsinden de artırılması uygun olurdu fakat kredi derecelendirme kuruluşları her zaman olduğu gibi, bu artırımı verirken bile ülkemize ihtiyatlı yaklaşmaya devam etmektedirler. Görülen o ki, para basma imkanı da göz önüne alındığında, yerli para cinsinden borç ödeme, bir ülke için her zaman daha kolay olduğundan, ilk etapta TL yatırımları daha risksiz olarak sınıflandırıldı ve bu konuda bir not artışına gidildi. Bu da demektir ki, Türkiye kademeli olarak değerlendirilmeye devam edilecek. Dövizle yatırım yapılabilir kategorisine girmemiz de, bütçemizin sağlam olduğu ve borç ödemede güçlük çekmediğimiz şu dönemde, uzun zaman almayacaktır. Tabii burada cari açığın düşüşüne yönelik atılacak adımlar önem arz etmektedir. Türkiye, bu konuda kararlı olduğunu gösterdiği takdirde, döviz yatırımlarındaki not artışı da gelecektir.
Haziran dönemi Hanehalkı İşgücü İstatis- 2011 tiklerine göre, işsizlik oranı yıllık bazda 1,3 puan düşüş ile % 9,2 düzeyine geriledi. Böylece işsizlik oranı, Haziran ayında Avrupa Birliği ortalaması olan % 9,5 değerinin altında gerçekleşmiş oldu. İşsizlik Oranı AB Ortalamasının Altına Düştü 2011 Haziran ayında Türkiye genelinde işsiz sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 214 bin kişi azalarak 2 milyon 537 bin kişiye geriledi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı ise Mayıs ayı seviyesi olan % 10,3 te sabit kalarak, işsizlikteki düşüşün, mevsimsel olduğuna işaret etti. Bu bağlamda, Haziran ayında önceki aya göre işgücüne katılım oranındaki artış, istihdam oranındaki artışla dengelendi. Kaynak: TÜİK Haziran ayında, tarım dışı işsizlik ve genç nüfustaki işsizlik oranları da, sırasıyla % 11,9 ve % 18 düzeyine gerileyerek düşüşünü sürdürdü. İşgücüne katılım oranındaki iyileşme de, aynı dönemde 1,2 puanlık bir artışla devam ederek, % 51,2 olarak gerçekleşti. İmalat Sanayi Büyümeye Devam Ediyor TCMB tarafından açıklanan imalat sanayi kapasite kullanım oranı Eylül 2011 döneminde yıllık bazda 2,7 ve aylık bazda 0,1 puan artarak % 76,2 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise bir önceki aya göre 0,3 puan artarak % 74,7 oranına yükseldi ve imalat sanayinin Ağustos ayında olduğu gibi net bir şekilde büyüdüğüne işaret etti. Kapasite kullanım oranı mal gruplarına göre incelendiğinde, Eylül 2011 döneminde geçen yılın aynı ayına Kaynak: TCMB göre, yatırım malları, dayanıklı tüketim malları, tüketim malları, ara malları ve dayanıksız tüketim malları gruplarında artış gözlenirken, sadece gıda ve içecekler grubu aynı seviyede kaldı. Kapasite kullanım oranlarında en büyük artış, 4 puan ile dayanıklı tüketim malları üretiminde görüldü. 2 2
3 Bütçe Planlanandan İyi Gidiyor Maliye Bakanlığı tarafından yaz döneminde iki aylık olarak yayınlanan Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu na göre, merkezi yönetim bütçesi, Temmuz ayında 3,5 milyar TL açık ve Ağustos ayında 2,8 milyar TL fazla verdi. Bütçenin, Temmuz ayında açık vermesinin başlıca nedeni, Temmuz ayı içerisindeki mali tatil uygulaması nedeniyle Temmuz ayı içerisinde tahsil edilmesi gereken vergilerin bir bölümü Ağustos ayı içerisinde tahsil edilmesi oldu. Nitekim, vergi gelirleri, Temmuz ayında 17,2 milyar TL olurken, Ağustos ayında 29,5 milyar TL olarak kaydedildi. 2010 Ocak Ağustos döneminde 14,4 milyar TL açık vermiş olan bütçe, bu veriler doğrultusunda, Kaynak: Maliye Bakanlığı 2011 in aynı döneminde 2,1 milyar TL fazla vermiş oldu. Bütçenin yılın ilk sekiz ayındaki bu başarısına, gelirler kalemindeki, ithalden alınan ÖTV ve KDV büyük ölçüde yardımcı olurken, yeniden yapılandırmanın da etkisinin olduğu gözlendi. Giderler kaleminde ise faizlerin düşüşü bütçe fazlasının gerçekleşmesinde etkili oldu. Son 12 aylık rakamlara bakıldığında ise bütçe dengesinin GSYH ye oranının % 2 ler seviyesinde olduğu ve bunun Maastricht kriteri olan % 3 seviyesinin ve ayrıca OVP de 2011 yılı için belirlenen % 2,8 in oldukça altında gerçekleştiği gözlendi. PPK Gelişmeleri Değerlendirdi TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) Eylül ayı olağan toplantısında, piyasa beklentileri doğrultusunda hareket ederek, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını % 5,75 te, borçlanma faizi oranını % 5 te ve de borç verme faiz oranını % 9 da sabit tuttu. TCMB, enflasyon gelişmelerine ve küresel risklere dair açıklamalarda bulundu. Açıklamada, Türk Lirasının değer kaybı ile birlikte artan enflasyonun kısa bir süre daha etkili olacağı ancak, döviz kurundaki hareketlik ile birlikte iç talebin yavaşlamasıyla, enflasyon rakamlarının 2012 yıl sonunda % 5 değerlerine düşeceği belirtildi. Ayrıca, krediler ve iç talepteki yavaşlama ve ithalatta kayda değer bir yavaşlama ile birlikte cari açıkta önümüzdeki dönemde ciddi bir iyileşme beklentisi olduğu da ifade edildi. Bununla birlikte, Avrupa ülkelerinin kamu borcu sorunları nedeniyle risk iştahında sürekli bir bozulmayı beraberinde getirmesiyle, gerekli politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğinin de altı çizildi.
TCMB nin açıkladığı Reel Kesim Güven Endeksi 2011 Eylül ayında bir önceki aya göre, 2,6 puan artarak 112,4 seviyesine yükseldi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış endeks ise, bir önceki aya göre 5,5 puanlık artış ile 111,8 düzeyinde gerçekleşerek, reel kesimin güveninin, muhtemel mevsimsel olumsuzluklara rağmen net bir şekilde arttığına işaret etti. Reel Piyasalar Son Çeyrekten de Umutlu Endeksteki artışta, özellikle, gelecek 3 aydaki ihracat miktarı, istihdam ve üretim hacmi ile genel gidişata yönelik olumlu değerlendirmeler rol oynadı. Gelecek 3 ay için, üretim hacminin daralması ve istihdam azalışı beklentileri, üreticilerin sırasıyla sadece % 14 ve % 5,6 sında görülmüş olması, 2011 yılı son çeyreğinde büyümenin devam edeceğine dair beklentilerin, reel kesim tarafından da teyit edildiğini gösterdi. Kaynak: TCMB Tüketici Hâlâ Tetikte TÜİK tarafından sürdürülen Aylık Tüketici Eğilim Anketine göre, 2011 Ağustos ayında, Tüketici Güven Endeksi bir önceki aya göre % 3,26 oranında azalarak 91,74 değerine geriledi. Tüketici Güven endeksindeki düşüş, tüketicilerin mevcut ve gelecek dönem satın alma gücü, gelecek dönem genel ekonomik durum, gelecek dönem iş bulma olanakları ile mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğu durumlarına ait değerlendirmelerinin kötüleşmesinden kaynaklandı. Bu beklentiler ise, önümüzdeki döneme dair küresel riskler bağlamındaki kriz beklentileriyle örtüştü. Kaynak: TÜİK İşgücü Maliyetleri Artıyor Türkiye İstatistik Kurumu nun Avrupa Birliği uyum çalışmaları kapsamında, üçer aylık periyotlar ile yayınladığı, 2008 temel yıllı İşgücü Maliyet Endeksine göre, 2011 yılı II. döneminde saatlik işgücü maliyet endeksi yıllık bazda tüm sektörler bazında % 9,6 artarak 126 seviyesine yükseldi. Saatlik işgücü maliyeti sektörel bazda incelendiğinde, sanayi sektöründe % 8,7, inşaat sektöründe % 12,9 ve hizmet sektöründe % 10,3 artış gözlendi. En yüksek artış gösteren sektör ise % 14,6 lık ile bilgi ve iletişim sektörü oldu. 4 4
5 İhracatta Lokomotif KOBİ ler TÜİK tarafından yayınlanan 2010 yılı Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri kapsamında, 2010 yılında yapılan 48.009 girişim ihracatın % 60,1 inin KOBİ ler tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıktı. İhracatta 0-9 kişi çalışan mikro girişimlerin payı %16,4 olurken, ihracatın % 24,6 sı 10-49 kişi çalıştıran küçük ölçekli girişimler, % 19,2 si 50-249 kişi çalıştıran orta ölçekli girişimler ve % 39,6 sı 250+ kişi çalıştıran girişimler tarafından gerçekleştirildi. 2010 yılında gerçekleştirilen ithalatta ise KOBİ lerin oranının % 42,1 düzeyinde olduğu belirlendi. Türkiye Küresel İstihdam Piyasalarından da Ayrışıyor Birleşmiş Milletler in alt örgütü olan Uluslararası İş Örgütü nün 2011 Eylül ayında çıkardığı Küreselleşme ile Toplumsal İstikrarı Sağlamak adlı raporda son dönemde yaşanan krizin toplumlardaki etkileri analiz edildi. Raporda artan işsizlik, derinleşen belirsizlik ortamı ve değişen ekonomik yapılar incelenirken, 2008 sonundan itibaren yaşanan süreç Büyük Resesyon (Great Recession) olarak adlandırıldı. Raporda, 2008 yılının başından beri ekonomilerin küçülmelerine dikkat çekilerek, bu küçülmelerin yarattığı işsizliğin birçok gelişmiş ülke için kalıcı düzeyde olabileceği endişesi belirtildi. Ayrıca, krizin sonuçlarının sadece kriz etkisiyle yaşanan işsizlikten olmadığı, ayrıca küresel ekonomilerde iş yapısının değiştiği vurgulandı. Bu bağlamda ülkelerin karşılaştırıldığı bölümde, OECD Ülkelerinin krizden sonra toparlanma süreçleri ile işsizlik durumlarını inceleyen analiz yayınlandı. Analizde, krizden en az etkilenen Türkiye ve Polonya gibi ülkelerin diğer ülkelerden ayrıştığı belirtilerek, yaşanmakta olan kriz döneminden sonra bu ülkelerdeki işsizlik oranındaki düşüşler göz önüne serildi. Bu çerçevede, 2008 yılından 2010 yılı son çeyrek dönemine göre, % 16,8 istihdam artışı ile işsizliği en hızlı azalan ülke konumunda olan Türkiye nin, önümüzdeki dönem için küresel risklerden en az etkileneceği beklentisini oluşturduğu belirtildi. Kaynak: WTO-ILO