TORKIYE'DE MiSYONERLİK



Benzer belgeler
TORKIYE'DE MiSYONERLİK

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih Celal Bayar Üniversitesi 2007 Y. Lisans Tarih - Ortaçağ Celal Bayar Üniversitesi

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Müslüman Ahmediye Cemaatinin bugünkü durumunu şöyle özetleyebiliriz: o Şimdiye kadar bu Cemaatin yerleştiği ve merkez kurduğu ülkeler sayısı: 193

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri.

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

MAT223 AYRIK MATEMATİK

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

13. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

Yanlış Anlaşılan Faizci

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

Editöre not: Radyo Televizyon Üst Kurulu Önemli Olaylar Listesinin Futbol Yönünden Değerlendirilmesi

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI

Brexit ten Kim Korkar?

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Tablo 45 - Turizm İşletme Belgeli Tesislerde Konaklama ve Belediye Sayıları

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Demiryolu Taşımacılığı ve Bilişim Teknolojileri. Mete Tırman

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

Temel Bilgisayar Programlama

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

ÖĞRENME FAALĠYETĠ GELĠġMĠġ ÖZELLĠKLER

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

ZA4728. Flash Eurobarometer 196 (Observatory) Country Specific Questionnaire Turkey

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

İnci Sigorta Kimdir?

BİT ini Kullanarak Bilgiye Ulaşma ve Biçimlendirme (web tarayıcıları, eklentiler, arama motorları, ansiklopediler, çevrimiçi kütüphaneler ve sanal

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Bu feryadımı askeriyeden atılan subayların feryadına bir tercüman olması hasebiyle dile getiriyorum.

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL DERGİLER YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ANALOG LABORATUARI İÇİN BAZI GEREKLİ BİLGİLER

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

5651 Sayılı Kanun Sayılı Kanun Maddesinin Amacı

EV TEKSTİL SEKTÖRÜ 1. ÜRÜNÜN TANIMI: 2. TÜRKİYE DE ÜRETİM: 3. TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİ:

MÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi. Kapanış Konuşması. 27 Mayıs İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri,

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Bilgisayar Uygulamaları PSİ105

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

MİKRO İKTİSAT ÇALIŞMA SORULARI-10 TAM REKABET PİYASASI

Avrupa Birliği AVRUPA BİRLİĞİ -67- Bu bölümde Avrupa Birliği hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Avrupa Siyasi Haritası

Giresun Üniversitesi Akademik Değerlendirme Ve Kalite Geliştirme Uygulama Yönergesi

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

BİLGİ NOTU. : Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik

ENFLASYON ORANLARI

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi. Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü PROJE HAZIRLAMA ESASLARI

Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (KOSGEB) KOBİ VE GİRİŞİMCİLİK ÖDÜLLERİ UYGULAMA ESASLARI

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Atatürk Anadolu Lisesinde Tablet Bilgisayar Dağıtımı Yapıldı

Araştırma Notu 15/177

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

Transkript:

TÜRKIYE DiYANET VAKFI YAYINLARI/200 ( ~--- -------- --- ------------------------- - TORKIYE'DE MiSYONERLİK FAALİYETLERİ ANKARA 1996

XIX. YÜZY"ILDA SÖMÜRGECİLERİN DESTEK KUVVETi MiSYONERLİK VE YEHOVA ŞAHİTLERİGmÇEGİ Prof. Dr. Günay TÜMER Doğu, Batı'nın en geniş, en zengin ve en eski sömürgelerini kurduğu bir bölge, medeniyetinin ve dinlerinin temelidir. Öte yandan aynı zamanda onun rakibi, ilhamını ondan aldığı karşıtıdır da. Batı, oryantalizm ile doğu bilimleri, doğu kültürleri üzerindeki araştırmaları 19. yüzyıldan itibaren düzenli bir biçimde sürdürmektedir. Aslında bunu, tarihi ve maddi, sosyal, siyasi, dini, iktisadi ard niyetler arkalamaktadır. Aslında 18. yüzyılın sonlanndan itibaren, bunu daha geniş bir baza. oturtup berraklaştınrsak, Batı'nın üstünlük sürdürme taktiği, Doğu üzerinde otorite kurma çabası olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı kültürünün Doğu'yu yönlendirmek, yeniden canlandırmak, bilim, siyaset, toplum hayatı, teknik, telmoloji, hayal gücü, ideolojide ona yön vermek görüntüleri altında Batı, Doğu'nun imkanlarını sömürmekte ve Doğu'nun derilerinden, problemlerinden fayda sağlamaktadır. Batı, bir yerde çıkarlar topluluğudur. Dışa yansıyan allı pullu, renkli görüntülü, sesli sözlü perdesinin gerisi budur. İkinci Dünya savaşı sonrasında Amerikalılann ortaya çıkışından önce, başta İngiltere ve Fransa bu işi iyi yürütmekte idi. Önce ipek yolu, baharat, Doğu zengin- 53

liklerine dikilen Batılının gözü, bu defa petrolde odaklanmış ve tarihin tartışmalı tekerrür ibreti, tartışmasız bir örnek vermiştir. Kolombiya Üniversitesi'nde, Karşılaştırmalı İngiliz Edebiyatı Profesörü Edward Said, kendisi de bir hıristiyan Doğ;ulu olaralc, "Oryantalizm" isimli kitabında, oryantalizmin uzayıp giden ilmi konuşmalardan çok daha ileri ölçüde Avrupa ve Atıantik güçlerinin Doğ;u üzerindeki kuvvet denemelerinden başka bir şey olmadığ;ını belirtir. Bu münasebetle Batı Imm, Doğ;uluya karşı yukardan bakma ve üstünlük kompleksini bir kenarda bırakırsak, 1815-1914 yılları arasında, Avrupa sömürgeciliğ;inin dünya üstünde %35'ten %85'e çıktığ;ını görürüz. O zamanda dünyada bağ;ımsız ülke sayısı çok azdı. 20. yüzyıla girildiğ;inde dünyada tek bağ;ımsız müslüman devlet Osmanlı d evle J, idi. Özellikle Asya ve Afrika ülkeleri, sömürgecilerin göz diktilderi ve ele geçirip imkanlarını sülük gibi emdikleri bir alan haline gelmişti. Batılıların Doğ;u için oluşturduldan oryantalizm, gerisinde Batılıların Doğ;ululara karşı siyasi, dini üstünlük iddialarına vasatlık eden ve kapitalizmin bir parçasını oluşturan bir vasıtadan başka bir şey değ;ildi. Lui Massinyo (Massignon), "Onların her şeylerini tahıip ettik, felsefeleri, dinleri mahvoldu, artık hiç bir şeye inanmıyorlar, derin bir boşluğ;a düştüler, anarşi ve intihar için olgun bir hale geldiler" diyordu, yazdığ;ı bir kitapta. Batı ve Doğ;u arasındaki bu kuvvet-güç dengeleri Batı'nın Doğ;u'yu sömürmesi, Doğ;u'nun imkanlarını eline geçirmesi, onları kullanmaya çalışmasında en önemli kozlardan birisi olarak misyonerlik karşımıza çıkıyor. Batı misyonerleri, hem bir sömürü aracı, hem de bir istihbaratçı ve Doğ;u'da karışıklıklar çıkaracak, 54

milli birlikleıi, dirlikleri bozacak elemanlar olarak göndermişler, yetiştirmişler ve takip etmişlerdir. İşte Yehova Şahitliğ;i, diger misyonlar arasında birlik-beraberliğ;i bozmak ve girdikleri yerdeki insanların, o ülkenin diniyle, milletiyle alakalarım kesrnek bakımından en başarılı bir misyon hareketi olarak karşımızda durmaktadır. Bir ülkede Yehova Şahitleri artıyorsa, artık o ülkede bayrağ;ı tanımayan, milli marşı tanımayan, savaşa katılmayan, askerlik yapmak istemeyen, devletin vazifelerini yürütmek istemeyen, ben Yehova ordusunun neferiyim, ben Yehova'nın kuracağ;ı devletin bir tabisiyim, ben bir elçi gibiyim diyen insanlar çoğ;alacaktır. Demek ki bazı ülkeleri pasifize etmek, bazı ülkelerdeki güçleri akamete uğ;ratmak, bir ülkenin ayalda durmasını sağ;layan dengeleri bozmak istiyorsanız, işte o zaman Yehova Şahitliğ;i gibi bir hareket ortaya çıkaracaksınız. Bu hareket nasıl ortaya çıktı? Şimdi bu hareketin yapısına bir göz atalım. Hareket, Charles Tase Russell adında bir Amerikalı işadamı tarafından ortaya çıkarıldı. Bu adam aslında bir kilise ilgilisi değ;ildi, kiliseyle ilgili mekteplerde, okullarda bir öğ;renim de görme: mişti. Ancak özel gayretleriyle, İncil'i baştan sona ezber gibi okumuş ve kendisine göre bazı fikirlere ulaşmıştır. Bu adam arkadaşlarıyla birlikte bir hareket oluşturdu, bu hareketin çıkarttığ;ı bir de dergi vardı. Bu derginin başlığ;ı daha sonra harekete de ad oldu: Siyonun Tarassut Kulesi. Evet, tekrarlıyorum, Siyonun Tarassut Kulesi. Neydi Siyon? Siyon, Kudüs yakınlarında, Kudüs'ün hemen yakınında, Arab'ın Cebel-i Sohyon dediğ;i, Yahudi'nin Siyon dağ;ı dediğ;i, üzerinde Yahudinin Kral David diye tanıdığ;ı, biz müslümanların 55

Hz. Davud diye adlandırdığımız peygamberin mezarı bulunan bir dağdı. İşte Siyon ideali, bütün dünyaya yayılmış yahudilerin, Kudüs'ü esas alan, Fırat'ı içine alan bir dünya-cihan devletine gitmesi, bütün ülkel~ri çeşitli yollarla ele geçirme, megalo ideasıdır. Evet Siyonizm, Birleşmiş Milletlerin, bir tarihte nasılsa takbih etmek cesaretini gösterebildiği bu hareketi, geçen asrın ortalannda Teodor Herzl canlandırmıştı. O, gelip Sultan Abdulhamid'e 5 'milyon altın da teklif ederek İsrail'in kendilerine verilmesini istemişti. Evet, tarihin sayfaları arasındald bu olayın geniş boyutları olabilir, biz bu boyutlar içerisine girmiyoruz. Yeniden geriye dönüyoruz ve hareketin ikinci adamı, yani Charles Tase Russell'ın üzerine şimşekleri çektikten sonra mahkemelerde avukatlığını yapmış Joseph Franklin'den bahsetmek istiyoruz. Bu ikinci adam, 1916'da Russell'ın ölümü üzerine hareketin başına geçmişti. Russell hareketin odak noktası olarak, 1914'de Hz. İsa'nın Arınageddon savaşını başıattığını ve kazandığını yani Matta İncil'inde bahsedilen olayların vuku bulmaya başladığını ve İsa Mesih'in hakimiyetini kurduğunu, onun ikinci geliş olayının gerçekleştiğini iddia etmiştir. Böyle bir iddiaya acaba Hıristiyan dünyası ne cevap verdi? Hıristiyan dünyası, bu iddiayı sadece bir safsata olarak değerlendirdi. Çünkü İncil'lerde bu konuyu, kendi teknik deyimleriyle sadece Baba'nın (Allah için kullanıyorlar bu deyimi) bilebileceği yazılı olduğu için Hıristiyanlar bunu sadece Allah'ın bilebileceği bir konu olarak görüyorlardı. Ama yine İncil'lerde, Oğul'un bile bunu bilemeyeceğine işaret edilmesine rağmen, Yehova Şallitleri, başta Charles Tase Russell ve sonraldler, diğer 56

yöneticiler bu olayı bilebildilderini iddia etmişlerdi. Tabii böyle bir iddia üzerine, Hıristiyan dünyasında mevcut inançlara ters bir çıkış söz konusu oldugu için, mahkemeler, tahkikat başlatmış, işte onun için Joseph Franklin, Russell'ın avukatlıgını üzerine almıştı. Russell, aslında bir çok olaylara girmişti. Mahkemelerde bazı beyanları gerçege uymadıgı için, şahsiyet olarak yıpranmıştı. Kendisi Yunanca bildigini yemin ederek ifade etmesine ragmen kendisine, karşı taraftan gösterilen bir Yunanca İncil'deki alfabe harflerini bile tanıyamamıştı. Ve mucizeli bugday diye kitaplara geçen bir sahtekarlıgın içinde de maalesef bulunmuştu. Üvey kızı ile olan ilişkileri, mahkeme hakimini bile güldürınüştü. Şimdi böyle bir insanın çıkarttıgı bir hareketin nasıl tutundugunu, nasıl genişledigini ve nasıl günümüze kadar ulaştıgını elbette anlayamayacaksınız; fakat bu bir gerçektir. Bu hareketi, bir hukukçu olarak Franklin, hukuki kurallar içerisinde geliştirme imkanı bulmuş ve 1931 'de şahsiyeti yıpranmış olan Russell'dan hareketi kurtarıp, Russell'cılar şeklinde de adlandırılan bu. hareket için Yehova Şahitleri adını 193l'de Ohio'da bir kongrede kabul ettirmiştir. Yehova adı, Hıristiyan toplumunun bilmedigi bir adtı. Bu ad nereden geldi? Yahudilerin Yüce Allah'a Rab olarak verdikleri Yahve'nin filologlann Yahve olarak kabul ettikleri adın galat halidir. Arapça'da oldugu gibi Yahudilerin kutsal dili, İbranice'de sadece sessiz harfler yazıldıgı, dolayısıyla bu kelime, y, h, v, h şeldinde yazıldıgı için, kelimenin Yahve mi, Yehova mı oldugu daha sonra bilinememiştir. Niçin bilinememiştir? Çünkü On Emirden 57

Tesniye ve Çıkış'ta iki yerde gelen "Rabbin adını boş yere ağzına almayacaksın" emrine uyarak, Yalı.udiler bu adı kullanmamışlardır. Kullanmayınca da Yüce Allah'a Yahve mi, Yehova mı denilecek, bu konuda asırlar sonrasında bir tereddüt ortaya çıkmıştır ve böylece Yehova Şalı.itleri adında, Franklin, aslında filo Ioglarca zayıf bulunan böyle bir adı, bu topluluğun adı olarak tescil ettirmiştir. Franklin, Russell'ın yazdığı kitaplardaki bir kısım hatalan düzeltmiş, yeni yorumlar getirmiş ve ondan sonraki başkan Nuthan Knoır Homer ise Giledd'da kurulmuş bir misyoner okulu mahiyetindeki vaiz yetiştirme, misyoner, Yehova Şahitliği misyonunu aniatma işini yüklenmiş bulunan kimselerle ilgili çalışmalan genişletmiş, teşkilata bazı yenilikler kazandırmıştır. Daha sonra hareketin başkanlığının tek başkanlı sistemden beş kurul tarafından yürütülen dünya çapında bir teşkilata doğru adım atmaya başlayan bir doğrultuda yürüdüğünü görmekteyiz. İşte Yehova Şahitliği, bu şekilde kısaca belirtmeye çalıştığını, fakat aslında uzunca, onlann inançlan, ibadetlerini nasıl yaptıklan, mahiyeti konusunda da çok şey söylenınesi mümkün olan bir harekettir. Şimdi Türkiye'de ~u hareket nasıl başladı, nasıl tutundu ve ilgililer önce buna nasıl baktılar ve günümüze kadar bu hareket nasıl geldi, sorusuna geçebiliriz. Bu hareket, 193l'de Pasavandis adlı bir Rum tarafından İstanbul'da başlatıldı. İstanbul, İslam dünyasının gözbebeği olarak bütün misyon faaliyetlerinin faaliyetlerini odaklaştıı-dığı bir merkezdir. Bu merkez, İstanbul'da, bir ara önce ingiliz ve Fransızlar, daha sonra Amerikalılar misyoner faaliyetlerinde öne geçtiler. 58

İstanbul'da, Kitab-ı Mukaddes binası, İstanbul'un sayılı binalarından, tarihi binalarından birisi olarak nitelendirilebilir ve bütün Ortadoğu'daki misyoner faaliyetleri buradan yönlendirilmiştir. Şimdi bu noktada, tabii misyonerliğin bu yüzyılda gelişmesi sadedinde bir iki noktaya temas etmekte fayda vardıi. "Apestleto İslam" İslam'a, müslümanlara gönderilen havari diye adına kitaplar yazılan meşhur samuel Zwemer'in, ı 9 ı 2- ı3'lerde bir ilmi toplantıda, bütün dünyadald Hıristiyan misyon faaliyetlerine müslümanların, ihmal edildiğini, müslüman ülkelerde verimli bir misyon faaliyeti yapılmadığını, bazı misyon elemanlarının bu ülkelere giderek, hiç olmazsa üç kişi, beş kişi, yedi ldşi, on kişi, çok az sayıda da olsa insan kazanarak köprü başlarını tutmaları gerektiğine işaret etmiştir. İşte Response to Islam (İslam'a Cevap) kitabının yazarı bir Boptist rahibi olan Willia Miller, bunun üzerine 40 sene İran'da kalmış, ı 7 kişinin Hıristiyanlığa geçmesini sağlayarak ayrıca bu konuda bir de kitap yazmış, Response to Islam kitabında da buna işaret etmiştir. Daha sonra İslam adı altında Batı'da çıkan bir dergide, makaleler yazan, müdürlük yapan Zwemer, bakın şu satırları yazmıştı "İslani. memlelcetlerindelci misyoner teşkilatı faaliyetinin ilci cephesi vardır; yapıcı, yıleıeı veya başica bir tabirle eritici ve yeniden şelcil verici. Mesela, Türlciye'delci muazzam değişilclilclerin muharrilci, Batı medeniyetinden ziyade misyonerlerde aranmalıdır. Mısır'da ve bütün İslam aleminde de durum aynen böyledir. Bu memleketlerde Hıristiyanlaşan müslümanıann sayısını öğrenmek için vaftiz istatistiklerine balcmamalıdır. Zira biz şuna eminiz lci, günümüzde yüzlerce müslüman kalplerinden 59

İslam imanını çıkarmışlar ve Hıristiyan dinine gizlice inanmaya başlamışlardır. Onlann müslümanlığı sözdedir." Bu satırlar Zwemer'e aittir. 40 sene İran'da kaldıktan ve Ortadoğu ile ilgili faaliyetleri yönlendirdikten sonra bu satırları yazmaktadır. Eğer bu sözleri biz söyleseydik, muhalili:ak ki bazılarınca laikliğe filan aykırı hareket etmiş sayılabilirdik. Gerçi, bu Batılı da "laikliğe" aykırı hareket ediyor, ama hangi laikliğe? (Dünya'da, anayasasında laiklik kelimesi geçen iki ülke vardır. Fransa ve Türkiye). Laikliği kendilerine göre tarif eden aydınlarımız, laikliği iyice anlamadıkça, laikliğe daha objektif, hiç olriıazsa Batı'da olduğu kadar objektifçe yaklaşmadıkça, Türkiye'de dini konulardaki gelişmelerin içerisindeki çilekeş insanların ızdırabı dinmeyecektir. Ancak, belirtilmelidir ki günlerin getirdikleri Yüce Allah'ın iradesine uygun gelişecektir. buyurduğu üzere "Allah nurunu tamamlayacaktır." Evet, İslam anlaşılacaktır. İslam diğer dinlerle karşılaştırıldığında, onun yapısı ve çatısının ne kadar kuvvetli olduğu anlaşıldığı ölçüde, misyonerler ne kadar gayret ederlerse etsinler, son söz İslam'ın sözü olacaktır. Kur'an-ı Kerim'in Değişen dünya dengeleri içerisinde, komünist düzenin duvarları, 70 senelik bir ümit, bazı kimseler için yıkılınası mümkün olmayan bir ümit yıkılıvermiştir. Evet, 1400 senelik İslam'ın bu günkü gücü yarın da, devam edecektir, kıyamete kadar da devam edecektir. İslam ülkeleri ve Türk cumhuriyetleri ile Türkiye'nin durumu, doğu bölgemizde olup biten olaylarla birlikte ele alındığında, oyunlar açıkça görülmektedir. Ülkemizin diğer Türk cumhuriyetleriyle bir yönden, diğer 60

müslüman ülkelerle bir başka yönden coğrafi, siyasi, iktisadi, kültürel vb. ilişkileri kesilmek istenmektedir. Ve sanıyorum, Batı'da son zamanlardaki bazı siyasi gelişmelerin altında yatan da budur. Türkiye rakip olarak görülüyor iktisadi yönden, siyasi yönden ye diğer gelişmeler yönünden... Türkiye'nin, bütün İslam dünyasının beyni olarak eski safvetli günleri yeniden getireceği endişesi vardır Batı'da. Ve tedbirler ona göre alınmaktadır. Güneydoğu bölgemizdeki olayların altında yatan budur. Bir GAP'ın gerçekleştirilmesi, Türkiye'nin veehesini değiştirir, ama görüyorsunuz yatınm için imkan bırakılınıyor. Silahlar takırdıyor; paralar, silaha, cephaneye gidiyor, imkanlar heder ediliyor ve bir çok oyunlar dönüyor. Sonunda, komşulanmızla başlayan fasit daire, dünya dengeleri şeklinde karşımıza çıkıveriyor. Bu oyunları çok iyi takip edip oyuna gelmememiz gerekmektedir. Tekrar misyoner faaliyetlerine dönersem, bütün misyon faaliyetlerinin haçlı seferleri kılıçla kazanılamayınca, misyon faaliyetleriyle, Batı'nın Doğu'yu zincir altına alma gayretinden başladığını söylemeliyim. En eski ve kuvvetli misyon, ingiltere'ninkidir. Hıristiyanlığın bütün dünyada neşri cemiyetleri, 19. yüzyılda yeni bir şube açmıştır. Bu teşkilatların başlıcası, ingiliz Genç Erkek Hıristiyan Birliği'dir. Bu teşkilat, 1884'de Hıristiyan gençlerini kurtarmak için başlamış ve 1857'de Hıristiyan bayanları için olanı bunu takip etmiş, Cihan harplerinde bu cemiyetler, çok büyük, çok geniş çapta faaliyetler göstermişlerdir. Bu faaliyetlerin içinde propagandalar ve casusluk faaliyetlerini de zikretmek yerinde olur. İlk misyoner mektepleri, 19. yüzyılda Miss Mary 61

Reinold tarafından açılmıştır. İzmir'de başlatılan bu faaliyet, Türk çocuklarına hayat yolunu gösterme iddiasında idi. Misyoner okullarımn anası işte ülkemizde bu kadın oldu. 1904'de, Ortadogu'da, altmış bin talebesi olan altı bin misyoner mektebi vardı. Ortadogu'da en önemli merkez İstanbul'da. Alman Dogu misyonerinin müdiresi Dr. Letsiyu, bir dergideki makalesinde bu noktaya p~ak basmış, bütün İslam ülkelerinin gözünün İstanbul'da oldugunu, İslami gelişmenin İstanbul'dan kaynaklandıgını. haç ve hilal arasındaki mücadelede bunun unutulmaması gerekligini söylemiştir. Sultan li. Abdülhamid zamanında, sayısı 400'ü aşan Amerikan kurumları yamnda Türkiye'de, İtalyan, ingiliz, Rus, Avusturya, Alman kurumları da faaliyette idiler. Devlet, bunlardan ruhsatsız olanlardan bazılarını kapatma yoluna gitmişse de bu hareketi tam olarak önleyememiştir. Bütün bu faaliyetlerin içerisinde, Robert Koleji, 1863'te Bebek'te bir evde başlamıştır. Amerikalı zengin bir tüccar tarafından, onun bütün masrafları üstlenmesiyle başlayan bu teşkilat, Robert Kolej adını 1878'den sonra almıştır ve ilk müdür Hamlin, misyonerlikten çekilerek bu. işi özel olarak sürdürmüştür. Gaye, Rumeli Hisarını yaptırıp d8ha sonra da İstanbul'u almış olan Fatih'in yolunda yürüyerek, tarihi geriye akıtmaktır. Evet, daha sonra bu kurum, misyoner faaliyetlerinin nasıl yapılacagımn tartışıldıgı bir beyin, bir. odak, konferansların yapıldıgı bir merkez haline gelmiştir. Ve böylece faaliyetler devam etmiştir~ Ve 19. yüzyılın sonunda, Osmanlı devletinde, ilkokuldan yüksek okula, gelişmiş bir Amerikan misyoner egitim 62

sistemi oluşmuştur. ı900 yılında yalnızca Anadolu'da, (İstanbul dahil) 400'ü aşkın okul ve ı 7.500 civarında ögrenci egitim görmekte idi. ı 9. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk çeyregi, misyonerlik bakımından bir altın çag olmuştur. Kapitalizm, emperyalizme dönüşmüştür ve misyonerlik bunda yardımcı olmuştur. Misyonerligin en tezatlı yanı başka şeylerin aracı iken, ulvi bir amaç gibi, ulvi bir gaye gibi ortaya konmasıdır. Misyonerlik; okul, matbaa, kitap, hastane ve benzeri yollarla, siyasi, kültürel, iktisadi, ticari çıkarların aracı olmuştur. Misyonerierin gayret ve faliyetleri sadece uhrevi gözükmektedir ve neticeleri itibariyle bunların dünyevi sonuçlara yol açtıgı söylenebilir. İşte bu misyonlar içerisinde Yehova Şahitlerinin faaliyetleri ülkemizde hayli fazla olmuştur. Günümüzde en fazla kendisinden söz ettiren bu teşkilattır. Bir gazetenin ekinde sunulan bir dergide Yehova Şahitlerinin ilk büyük ibadetleri, Türk toplumuna verilmektedir. Ve bunların ibadetlerini rahatça yaptıkları dile getirilmektedir. Tabii ülkemizde sadece ibadetlerini rahatça yapan Yehova Şahitleri midir? Kimler ne ölçüde ibadetlerini rahat yapabilmektedir, bunu bütüiı genişligi ile ele almalı: ve bir objektiflik içerisinde konuya yaklaşmak lazımken, bu hareketin geçmişini, gelecegini, çeşitli veehelerini bilmeden kan alıp vermeye bile karşı olan, bayraga ve milli sınırlara, bir devlet anlayışına karşı olan böyle bir hareket için, bu satırların yazılışma karşı olan böyle bir hareket için bu satırların yazılabilmesi bir hürriyettir. Ancak, daha objektif olarak bu satırıann yazılmış oldugunu isternek de bizim halı:kımızdır. 63