Masumiyet Eşiği nde Kanayan Noktalar



Benzer belgeler
1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

Cümlede Anlam İlişkileri

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.

Araştırma Notu 15/177

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Olasılık ve İstatistik Dersinin Öğretiminde Deney ve Simülasyon

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

FOTOĞRAFÇILIK HAKKINDA KISA NOTLAR

YERLEŞİM ALANLARINDAKİ BİTKİLERİN İŞLEVLERİNİN İZMİR KENTİ GERÇEĞİNDE İRDELENMESİ. Prof. Dr. İlçin ASLANBOĞA

Tasarım Psikolojisi (SEÇ356) Ders Detayları

14- TMMOB/ODALARI, SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER, EYLEM VE ETKİNLİKLER

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

DENETİMLİ SERBESTLİK SİSTEMİNDE MESLEK ELEMANLARININ EĞİTİM ve İYİLEŞTİRME SÜRECİNDE YAŞADIĞI SORUNLAR ve ÇÖZÜM YOLLARI

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

TÜBİTAK BİDEB YİBO ÖĞRETMENLERİ

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı Giriş Yöntem Sonuçlar ve Tartışma Kaynakça... 7

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

DEMİRYOLUNUN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YENİ YAPILANMA SERBESTLEŞME TÜRKİYE DEMİRYOLU ALTYAPISI VE ARAÇLARI ZİRVESİ EKİM 2013 İSTANBUL TÜRKİYE

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK YATIRIMLARI

Güç Artık İnternette! Power is now on the Internet!

Kırsal Kalkınmada Yönetişim. Şanlıurfa Örneği Ülker Şener-Evren Aydoğan

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

MAT223 AYRIK MATEMATİK

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

2015 Ekim ENFLASYON RAKAMLARI 3 Kasım 2015

Günlük Kent Gazetesi 4/c'yi de kaldır!.. cümlelerine yer verildi. Basın açıklamasında özetle; Kamuda çalıştırlan

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

KİM OLDUĞUMUZ. Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal sağlık, aileleri,

Taylan Özgür Demirkaya

13. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

2- Hastalara muayenehaneye ilk defa mı? Sürekli mi? geldikleri sorulduğunda %30 u ilk defa %70 i sürekli geldiklerini bildirmişlerdir (Şekil 2).

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

Yanlış Anlaşılan Faizci

Eczacılık Günü Etkinlikleri

Araştırma Notu 11/113

Kurbanlar & Failler. Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği. Istanbul, 6 Nisan (c) Prof. Dr.

HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ *

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Psikolojiye Giriş. Gözden geçirme oturumları. Evrim ve Akılcılık Ders 10. Pazartesi, 26/02, Salı, 27/02,

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

Kızılcahamam Köyleri: Dereneci, Gebeler, Berçin Çatak, Süleler (7 Kasım 2010)

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

İŞLETMENİN TANIMI

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

KAPSAMLI İÇERİK SADELEŞTİRİLMİŞ ARAMA MOTORU YENİLİKÇİ BİLGİ İŞLEME TEKNOLOJİSİ PRATİK GÖRÜNTÜLEME ARAÇLARI MOBİL ERİŞİM

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

1. İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİ 1.1.SOSYAL GELİŞİM 1.2.BİLİŞSEL GELİŞİM

BÖLÜM 3 FREKANS DAĞILIMLARI VE FREKANS TABLOLARININ HAZIRLANMASI

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TOPLULUĞU Doğayı Koruma ve Milli Parklar Çorum Şube Müdürlüğü

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436

GENEL İLETİŞİM. Öğr.Gör.Afitap BULUT Bülent Ecevit Üniversitesi 2013

Türkiye de Dış Ticaret ve Dış Ticaret Finansmanı: İhracattaki Düşüşte Finansman Sıkıntısı Ne Kadar Etkili?

1. BÖLÜM: SOSYAL MEDYA

BĐSĐKLET FREN SĐSTEMĐNDE KABLO BAĞLANTI AÇISININ MEKANĐK VERĐME ETKĐSĐNĐN ĐNCELENMESĐ

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

AR& GE BÜLTEN. Enflasyonla Mücadelede En Zorlu Süreç Başlıyor

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül 2012

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

Oyun Teorisi IENG 456 Karar Vermede Analitik Yaklaşımlar

3- Kayan Filament Teorisi

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Bu konuda cevap verilecek sorular?

Transkript:

Masumiyet Eşiği nde Kanayan Noktalar Oktay İnce Sevgi Türkmen Biraz içinde ölüm geçen cümleler kuracağız, kederin imgeleri, uzantıları daha güçlü içimizde, sevince nazaran. Devrimler ve direnişler, sevinçli değil kederli duygulanımların ürünü çoğu zaman, ayaklanmalar sevinçli duygulardan türemez. umut değil öfkenin eserleri. Haziran kalkışmasına, eylemler sırasında yaşanan ölümler, devletin işlediği cinayetler ve bu ölümlerin yol açtığı, insanların eyleme gücünü azaltan veya arttıran farklı duygulanım alanları üzerinden bir göz atmak istedik. Ağacın Ölümü: Başlangıç Tunca'nın taşakları Gezi Parkında ne olmuştu da ya da biz orada olmayanlar ne görmüştük de yüreklerimiz böyle tutuştu? O kitlesel öfkenin, üç ağacın kesilme ihtimalinde değil de, o üç ağaçtan biri yıkılmasın diye kepçeden önce varıp ağaca sarılan ve

Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 7 bu yüzden polis tarafından taşakları tekmelenen Tunca nın, bir ağaca duyduğu sevgiyle maruz kaldığı şiddet arasındaki aralıkta patladığını fark ettik. Kırmızılı kadın imajında direniş boyunca tekrar edip duran imge, Hrant ın ve Berkin'in ölümünde yüz binleri yasa çeken aralıkta yeniden mi yokladı yüreklerimizi? İmajın Ölümü: İmge Kırmızılı Kadın gibi imgeye dönüşmek her imaja nasip değil. Fotoğraftaki anın bir duygulanımı sonsuzca tekrar edebilme, zaman içinde, her bakışta insanları etkileyebilme gücü kazanması hangi koşullarda mümkün oldu? Devrimcinin Ölümü: Sembol Ethem: yaralı nokta, kanayan, bleeding point Ferguson-Michael Kızılay-Ethem Mohamed_Bouaz-Tunus Tunus'ta kendini yakarak ayaklanmayı ateşleyen seyyar satıcı Muhammed'in eriyen bedeninin aktığı nokta, Ferguson'da polis tarafından vurularak katledilen Michael'in, Ankara'da Ethem'in, kızıl kanlarının göllendiği kaldırımlar. Bir kentte bir meydanı sonsuza kadar işaretleyen, kızıl karanfillerle durmadan kanayan, kanatan, kentlerin yaralı noktaları, Kızılay- Ferguson-Tunus...

8 Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 Duygulanım Varyasyonları / Dereceleri Yukardaki resim bir kişinin elinden çıksa da kamusal olarak, "masumiyet eşiği" açısından duygulanım derecesini, bir tür etkilenme hiyerarşisini yansıtıyor. Merkezde Berkin var, sağında Ali İsmail, solunda Ethem. Sıralama yaşlarına veya ölüm tarihlerine veya başka bir değişkene göre değil de, ölümlerinin yol açtığı duygulanım yoğunluğuna göre yapılmış. Bir direnişçinin ölümü farklı kentlerde, farklı insan topluluklarında niye farklı yoğunluklarda duygulanımlar yarattı? Mesela, Ali İsmail in ölümü Ankara da ve Hatay da farklı duygulanımlarla yaşandı. Ya da aynı direnişte, biçimleri farklı ölümler, değişen yoğunluklarda reaksiyonlara yol açtı. Vurularak, dövülerek, arabaya çarpılarak, gaz fişeğiyle, düşürülerek öldürülenlerin... Bu farklı yoğunluklardaki duygulanımlar, insanların eyleme geçme potansiyelini ve eylemin şiddetini belirleyen en önemli etkenler olduğu için bizi ilgilendiriyor. Evinde pijamasıyla dizi seyreden babayı veya gözünü, önündeki bilgisayar oyunundan kaldırmak istemediği için yemek yemeyi bile unutan y kuşağı gençliğini yerinden kaldıran ne idi. Ölenlerle kurulan özdeşlik veya zulmedene duyulan öfke nasıl tetiklendi? Hepimizin bir merakı da bu. Ulus Baker'in sanırım Spinoza'dan aktarma olarak belirttiği bir şey vardı, "Acı çeken bize benzediği ölçüde onunla özdeşleşir ve biz de onunla birlikte acı çekeriz". Bu "biz" ve "benzeme", hangi topluluğa aidiyet hissettiğimizle ilgili elbette, aynı ulustan olmakla, aynı dine mensup veya aynı mezhep, aynı cinse, aynı politik görüşe, aynı politik harekete mensubiyet, hatta aynı yaş kuşağına dâhil olmakla, aynı köy aynı kentten hem şehri bile Haziran direnişinde en önemli benzerliğimizin, aynı zulüm figürüne, Tayyib'e karşı, birbiriyle çelişen nedenlerle de olsa, duyulan "ortak öfke" olduğu malum. Ortak öfkenin oluşturduğu geçici "biz", Nemrut'un emriyle vurulup toprağa düşenlerin hepsi için de ortak bir acı yumağı oluşturdu. Yukarıdaki benzerliklerin en daraltılmışının aynı politik örgüte dahiliyet olduğunu düşünsek bile, politik hareket farklılıklarından kaynaklı duygulanım faklılıkları vardır. Misal ÖDP mensupları Ethem için Alınteri mensupları ile aynı yoğunlukta duygulanımla içinde olabilir miydi? Ethem'in kendi mücadele yoldaşlarına oranla, başka siyasi hareketler, başsağlığına gidecek komşu gibi algılayabilir Alınteri çevresini. Özellikle Berkin'in ölümü liseli gençlik üzerinde çok etkili oldu. Düzenlenmiş eylemlere katılım dışında, okullardan kendiliğinden Kızılay'a dökülen, zafer işaretiyle kurt işaretini aynı anda yapan ilk defa sokağa eyleme çıkan bir liseli

Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 9 gençlik. Bununla birlikte yine Ankara'da, bu ortak acının en önemli figürlerinden Ali İsmail'in cenaze günü, Eskişehir ve Hatay'ın tersine, kısa bir yürüyüşten sonra Güvenpark'ta sakin bir basın açıklamasıyla karşılandı. Ama aynı Ankara'da, Ethem ile Berkin'in ölümünde, kitlesel katılım ve yaygın sokak çatışmaları yaşadık. Burada "duygulanım dereceleri" ile "özdeşlik dereceleri" arasında bir paralellikten söz etmemiz gerekir. Elbette Ethem'i sevenler, gerek kan bağı gerekse arkadaşlık, aşk ve yoldaşlık ilişkileri içerisinde, bu duygulanım alanının merkezini oluştururlar. Daha sonra, doğrudan tanış olmaya dayanmayan toplumsal aidiyetler, benzerlikler alanı gelir. Sevdiği ve annesi der ki "yerine ben öleydim", misal, yoldaşı der ki "ben de öleydim". Ölenin acısıyla hakiki bir özdeşleşme, kişiyi, onun öldüğü koşullara kendini maruz bırakmaya iter. ""Bunu yapmazsam onun ruhu incinir, huzur bulamam". Bu ise, sokak çatışması, gaz fişeğiyle veya polis kurşunuyla vurulma ihtimalinin içine kendini atmak anlamına gelir. Ölümlü bir olayın hakkını veren protesto, bu anlamda, bu koşullara kendini dâhil etmek, illaki ölmek değil ama, o ihtimalden kendi bedenini de geçirmekle olur. Bir direnişte düşen, toprak olan herkes için yapılan her eylem, ama her eylem, adalet gibi somut bir taleple politikleşmiş de olsa, bir tür ritüeldir, törendir. Onunla özdeşleşerek, simgesel olarak kaderine ortak oluruz. Şiilerin aşura törenlerinde yaptıkları, kendilerine eza ederek Hasan ile Hüseyin'in yaşadıklarını yeniden hatırlamak ve onlara katılmak gibi misal. O noktada devletle, yani protesto ettiğin katliamın müsebbibi ile, uzlaşma içinde yapılmış herhangi bir eylem, ölenle özdeşleşme derecesini düşürür ve eylemcinin eyleme gücünde de düşüşe yol açar, bu da eylemin etkisine negatif olarak yansır. İster iş cinayetlerinde ister devletin işlediği cinayetlerde olsun, durumun duygusal ağırlığı ile tepkinin duygusal yükü arasında bir paralellik gerekir. Bu paralelliğe, " eş-eylem-duygusu" gibi bir ad verelim. Tersi de geçerlidir. Eylemin tepkisel gücü, protestoya sebep olan durumun duygusal ağırlığını aşmış ise de, sebep-amaç/tepki orantı açısı, tepki lehine aşırı açıldığı için eyleme etkisi negatif olabilir. Bu orantıdaki, pozitif veya negatif, her türlü açılmaya da "ters-eylem-duygusu" diyelim. Bu dozun iradi ayarlama mekanizmasına, eylemin karar süreçlerine, biçimine, içeriğine karar veren elbette aklın süreçleridir. Ancak duygusal süreçler esas olarak kendiliğinden işler. Sokağa çıkanlar, çıktıklarında, zaten yaşadıkları, tanık oldukları veya duydukları olayla ilgili bir duygu yükü içindedirler. İradi olarak karar verilmiş eylemin biçimi bu duygu yüküyle örtüşür, bunu yükseltirse, "eş-eylem-duygusu"nun varmak istediğimiz sonuca etkisi güçlü olacaktır, barikatlar yıkılıp sınırlar aşılabilecektir. Tersine olduğunda, yani eylemin biçimi duygu yükünü aşağı çekerse, sonraki zamanlar için katılım ve motivasyon düşüklükleri yaşanacaktır. Ankara'daki Ali İsmail in öldürülmesinin protesto edilmesinde, ölümün ağırlığı ile eylemin biçimi -basın açıklaması- ve katılanların duygusal profilindeki düşüklüğü arasında, "ters-eylem-duygusu"nun olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, Ethem ve Berkin için, Ankaralıların, "eş-eylem-duygusu" içinde sokakta olduklarını söylemekte de beis yoktur. Ama Ankara da Ali İsmail eylemindeki duygulanım düşüklüğü halinin arızi, o zamana özgü, geçici bir durum olabileceğini de göz önüne almamızda yarar var. Toplumsal duygulanımın varyasyonları her zaman bizi şaşırtabilir.

10 Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 Ölülerimiz bizden artık bir şey talep edebilme şansından dışlanmış olduklarından, adalet talebi, "sorumlular cezalandırılsın", yaşamaya devam edenlerin kendisi içindir. Ölen için adalet yoktur. Bir cezalandırma sonrasında elde edilen fiziksel, cezanın caydırıcılığıyla kurtulan yeni hayatlar, ruhsal bedelini ödettik duygusu, geride kalanlar için bir faydadır. Ölenin bizimle yaptığı varsayılmış değiş tokuş nedir, adım anılsın, kanım yerde kalmasın, yerinize öldüm, yerime siz yaşayın işte. Çatışmaların yoğunluğuyla ön plana çıkan dört kent, aynı zamanda ölümlerin kentleriydi; direnişin kalbi İstanbul, Berkin'in vurulduğu kent, Mehmet Ayvalıtaş orada öldü. Kemalist-laik cumhuriyetin başkenti Ankara, Ethem orada vuruldu. Ethem in vurulduğu nokta, anma ve gösteriler için vazgeçilmez bir adrese dönüştü. Hatay, Suriye sınırlarında mezhep savaşlarının sürdüğü kent, eylemlerin en güçlü olduğu merkezlerden birisiydi, üç şehidi vardı ve Ali İsmail'in Eskişehir'i Şehit verilen kentlerde, diğer kentlere nazaran eylemlere katılımın sayısal olarak da daha güçlü olduğu, direnişin radikalleştiği ve lokal eylem alanları yaratılarak, başka biçimlere bürünerek direnişin süreklileştiği hepimizce izlendi. Hatay'da Armutlu Mahallesi; Ankara'da Tuzluçayır, Dikmen; İstanbul'da Gazi, Okmeydanı Kalbi İstanbul Gezi Parkı olan direnişin, zincirleme reaksiyonlarla tüm ülkeye yayılmasında, toprağa düşenlerin yol açtığı "artık evde oturamam" duygusunun rolü tartışmasız. Direnişin farklı zamanlarında kaybettiğimiz gençlerden, Berkin Elvan, o henüz çocuktu, Ali İsmail ve Ethem Sarısülük'ün öldürülmesine olan toplumsal tepkinin diğerlerine nazaran daha güçlü ve sürekli olduğu gözlenebilir durumdaydı. Üçü arasında ise Berkin Elvan, neredeyse Hrant Dink'in toplumsal duyarlılığına ulaştı. Ölümlerin toplumsal tepkiyi tetiklediği zaten genel kabul görmüştür, bizim peşinden gitmek istediğimiz soru ise direnişte düşen farklı arkadaşlarımızın bizlerde neden farklı duygulanımlara, bir tür "duygulanım hiyerarşisi" ne yol açtığı sorusudur. Farklı ölümlerin yol açtığı farklı toplumsal duygulanım derecelerini tetikleyen bir kaç alt başlık açacak olsak, öncelik Masumiyet Eşiği nde olurdu. Michael Ethem Berkin Masumiyet eşiği kavramı, toplumsal konum itibariyle eylem içinde karşıtlarına en az zarar verebilir cinste, yaşta ya da durumda olmakla ilgilidir: Çocuk olmak, kadın olmak, yaşlı veya özürlü olmak. Eylemin dışında ekmek almaya giden çocuk (Berkin), kaçıyor ya da kovalanıyor (Ali İsmail). Zarar veremez konumda olmakla, maruz kaldığı zulüm (ölüm) arasındaki kapatılamayacak bir açı, yüreklerdeki adalet terazisinin bütün kefelerini boşaltan duygusal aralıktır masumiyet eşiği. Yine "Suçları yokken öldürüldüler, bunu hakkedecek hiç bir şey yapmamışlardı.." hissidir. Bu masumiyet etkenlerinden her biri, kişinin öldürülmesiyle ilgili duygulanımın artmasına, öfkenin yükselmesine, eylemelere katılımı nicel olarak arttırıp nitel olarak insanların radikalleşmesine yol açtığı söylenebilir.

Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 11 Vurulma ya da öldürülme olayından sonra, devlet eğer öldürdüğünü inkar edemezse kamusal adalet terazisinin kendi kefesini doldurmak amacıyla psikolojik yalanlara gider, kirli bir psikolojik savaş başlatır, ölenin eylem fotoğrafları, örgüt üyeliği haberleri dökülür ortalığa. Devlet, bizim tersimize, "öldürdük ama o da teröristti, hak etmişti" çalışması yapar. Bizler ise öldürülen yoldaşımızın "masumiyet eşiğini" kamu vicdanında yükseltmek için kendi araçlarımızla harekete geçeriz. Ali İsmail'in dövülme, Ethem'in vurulma görüntüleri, Ekmek imgesi, çocuk imgesi, bize bu konuda destek olur. Devlet, öldürdüklerinin masumiyet eşiğini düşürmek için bizimle psikolojik savaşa girer. Ölümün Teknik Nedeni veya Biçimi İle Politize Olma Hali Politik olarak, somut bir acıyı sisteme bağlama mekanizmaları nedir, bir acı hangi durumda politikleşebilir? Polis tarafından silahla vurulmak, gaz fişeğiyle rastgele vurulmak, dövülerek öldürülmek, araba tarafından çarpılmak, çetelerce öldürülmek, hepsinin farklı toplumsal etkileri var. Eğer devlet bir ölümle ilgili "kaza" sözcüğünü telaffuz edip duruyorsa, bunun nedeni kendi cinayetlerini tanrıya havale ederek, bir kişinin başka bir kişiye karşı kişisel kusuru olmakla açıklayarak politik hale gelmesini önlemektir. "Politikleşme", bir acının sebeplerinin kişilere, tanrıya, kadere değil, içinde yaşadığımız sisteme bağlı değerlendirilmesiyle mümkün. Devlet her zaman işlediği cinayetlere, eğer inkâr edememiş veya yıkacak başka adresler bulamamışsa, "kaza" der veya o polisin kişisel kusuru, münferit ilan eder, Ethem'de olduğu gibi komik bir ceza ile katilini kurtarır, ama sebebi ve öfkeyi sistemin kendisinden uzak tutmak ister. Mehmet Ayvalıtaş'ın ölümü eylem sırasında bir araç çarpması sonucu gerçekleşti ve adı herkesle birlikte anılsa da çok fazla takip edilen bir ölüm olamadı. Medeni Yıldırım'ın jandarma tarafından vurulduğu eylem Gezi'nin devamı değil, bağlamı Kürt meselesi olan bir eylemdi. Medeni Yıldırım, Gezi'de ortaya çıkan "Kürtler gezi eylemini desteklemedi" zannının bir tür düzeltme göstergesi olarak, Gezi şehitleri formundaki yerini aldı. Hasan Ferit Gedik ise, direnişte epey zaman sonra Okmeydanı'nda uyuşturucu çeteleri tarafından katledildi. Öldürülmesine olan tepki, coğrafi olarak Okmeydanı/İstanbul ve politik olarak, Cephe, lokal düzeyde kaldı. Ahmet Atakan, Hatay'da bir gezi direnişçisiydi, çatıdan düşerek veya düşürülerek öldü, devlet tarafından öldürülüp öldürülmediği kamuoyu için muğlak kaldı. Ahmet Atakan'ın adını unutturmamak ağırlıkla Halkevleri nin üzerine düştü, Yine memleketi Hatay hariç, bu hareketin etkinliği oranında gündemde kaldı. Abdullah Cömert, Hatay'da gaz fişeğiyle vuruldu veya darp edilerek öldürüldü, Gezi'nin ilk şehidiydi, katilleri bulunamadı. CHP üyesiydi, memleketi Hatay dışında, adı sürekli gündemde tutulamadı. Mehmet Ayvalıtaş'ın düşük yoğunluklu ilgi odağı olmasının sebebi, eylem sırasında kasıtlı olup olmadığı bilinemeyen bir araba çarpması sonucu yaşamını yitirmesiydi. Görüntülere baktığımız zaman, karanlıkta, hızla akan otoyol trafiğinde yola fırlayan eylemciler görürüz. Bu kazanın olabilirliği hissi uyanır, ölüm üzüntü yaratmakla birlikte, öfkeye dönüşemez. Olayın bir kaza gibi görünmesi, kaza değilse bile failin bizzat devlet olmaması, bu ölümün politikleşmesinde, eyleme geçirici unsurlarında zayıflığa yol açtı. Kamusal gündemi en az meşgul eden o oldu. Çünkü kaza algısı, tepkinin devletten çok çarpıp kaçan araçtaki kişiye yönelmesine yol açar. Örgütlü grupların öfkeyi

12 Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 devlete yoğunlaştırma çabası devlet, bu faili yakalamak ve cezalandırılmasını sağlamak yerine örtbas etmeyi yeğlediğinde daha çok artar: "Katil sen değilsen, katili yakala sen". Karanlık Bir Sokakta, Hain Bir Pusuda, Yapayalnızken Özelikle Ali İsmail Korkmaz'ın dövülerek öldürülmesinde, Ali'nin eylem içinde aktif değil eylemden kaçıyor pozisyonda olmasına rağmen bu saldırıya maruz kalması, genç (önünde koca bir hayat) ve üniversite öğrencisi (aydınlık gelecek) olmasının yanısıra, polislerin, o sokaktaki sivil ırkçıların da saldırıya katılmalarına ses etmemeleri tepkiyi arttırdı. Ali İsmail, Berkin'den sonra, ölümü en güçlü tepkiye yol açan kişi oldu. Her devlette yasal şiddet tekelini elinde bulunduran polisin, bunu aşarak kasten veya gayri ihtiyari insan öldürmesi tepkilere yol açar ama, en tabanda sıradan vatandaşın gözünde olabilir olarak karşılanabilir. Bununla birlikte eğer Polis, hiç de yetkisi ve görevi olmayan sivillerle birlikte bunu yaparsa, doğrudan siyasi ve ideolojik olarak tarafsızlığını yitirmiş, meşruiyetini kaybetmiş, halkın bir bölümünün karşısına diğer bölümün siyasi taraftarı olarak çıkmış olur ki, bu tepkiyi çoğaltan bir şeydir. Ali İsmail Korkmaz cinayeti böyle işlenmiştir. Ali İsmail, sol-liberter bir siyasi profil çiziyor, bir politik gruba taraftar değil, ama Öğrenci Kolektifleri, üniversiteli gençlik örgütlenmesi, Ali İsmail'i sahiplendi, ülke çapında katillerinin bulunması ve cezalandırılması için adalet talep eden kampanyalar yürüttüler. "Ali" isminde bir belgesel yaptılar, Ali'nin heykeli Eskişehir'e dikildi. FB taraftarları onun için, herkesin dilinde, duygusal olarak çok etkili bir tezahürat dörtlüğü yaptı. Kaybedilenin Geriye Dönük Yüceltilmesi Direnişte toprağa düşen yüceltilir. Ölümünden önceki zamanlar yeniden anlamlandırmaya tabii tutulur. Her kişinin sevilmediği, hatta nefret edildiği halleri, zaafları vardır. Bunlar silinir. O kişi hakkında yeni bir anlatı kurulur, hayatındaki negatif her şey silinirken, pozitif şeyler ise abartılarak yüceltilir. Ölümlü iken olağan görülen durumlar, ölü iken yok sayılarak veya yüceltilerek olağanlığını kaybederler. Canlı görüntüler vardır, ölüm fikri henüz uzaklarda iken anı olarak kaydedilmiş, Ethem'in metroda müzik dinlemesi, Ali İsmail'in lise yılları, Berkin halay çekerken Ali belgeselinde, Ali İsmail'in ne kadar iyi, başkalarını düşünen, toplumsal projeleri olan, karıncayı incitmeyen bir çocuk olduğu anlatılır. Negatif hallerin imajlarının zihinlerde yer bulmaması için gösterilen çaba ile pozitif hallerin yüceltilmesi, öldürülmesindeki "masumiyet eşiğini" ni yükseltmeyi de hedefler: " O, bu ölümü hak edecek bir hayat yaşamamıştı, ne kadar iyi bir insanı katlettiniz". Ölümün Görüntülenmiş Olup Olmaması Ethem vurulması, Ali İsmail'in polislerce dövülmesi aleni olarak tekrar tekrar görülebilen, gösterilebilen ölümlerdendi. Bu durum izleyen insanlarda, olayın gerçekliğine ilişkin kesin bir fikir oluşmasına yol açtı, vurulanla, dövülenle özdeşleşme tepkiyi arttırdı. Görüntünün yol açtığı, "kendi gözlerimle gördüm" etkisi, devletin bütün kirli algı operasyonlarını boşa çıkardı. Eğer tanık görüntüler olmasaydı, hukuksal olarak katillerin yargılanması daha zor olurdu evet ama,, esas olarak adaletin asıl alanında, halkın vicdanında katilleri mahkum etmek çok daha zor olurdu.

Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 13 Politik Aidiyet Direnişte toprağa düşenin, bir politik harekete bağlı olması ve bunun kamuca bilinmesi, kamusal tanınırlığı veya daha anonim, halktan, sıradan olması neyi değiştirir, toplumsal duygulanım alanını daraltır mı, genişletir mi? Bu duygulanım alanını daraltabilir çünkü, örgütlü kişinin o an orda tesadüfen bulunmadığının, hep bu tür faaliyetler içinde olduğunun düşünülmesi, "su testisi su yolunda kırılmış" fikrine yol açabilir. "Biz" duygusu, öldürülen kişinin kendi aidiyet çevresine doğru geri çekilir. Berkin'in eli sapanlı fotoğrafı etrafında devletçe yapılan kirli propaganda, Berkin'in masumiyet eşiğini geri çekerek oluşan tepkiyi düşürme hedefliydi. "Bu mu ekmek almaya giden çocuk"? Elinde ekmek olan Berkin imajlarının karşısına bir anda elinde sapan olan Berkin imajları dikilir. Yiğitlik Kültü Bu çizimde, Berkin'in Ethem'in omuzlarında çizilmiş olması, iki farklı etki alanının birleşimi: "masumiyet eşiği" en yüksek olan, "15 yaşında bir fidan" olarak halkın gözünde, hem ulusal, hem uluslararası, yaşamdan koparılması en güçlü tepkiye yol açan Berkin ile "yiğitlik kültü" Ethem'in. Ethem in Vandetta biçimli maskları çıktı, diğerlerinin değil. Ethem için oluşan imge, "hiç yere canından edilmiş" kurban imgesi değil, "dövüşerek düşen devrimci", adalet savaşçısı imgesi olan: Vandethem.

14 Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 Vandethem Maskını yüzüne takarak kendi yüzünü Ethem veya Vandetta ya dönüştüren eylemci, bir an için onların kahraman ruhunun kendisine geçtiğini hissedebilir, Vandethemleşebilir. Ethem bu noktada, tam çatışmanın içindeyken, tesadüfen değil taammüden, kasten vuruldu. Toplumsal tepki ulusal çaptan çok Ankara, vurulduğu kentte yoğunlaştı, bir sembole dönüştü, kanını akıttığı nokta, bleeding point, artık eylemcilerin vazgeçilmez buluşma noktası oldu. Bıraktığı etki, masumiyetin ezilmesinden çok, dövüşerek ölünür duygusuydu. Ölümü, yaşarken yen, onun en güçlü ihtimal olduğu yerlerde, yaşamın kıyısında, barikatların en önünde ol. Meydan okumanın duygusu, savaşçının düşüşü, bir tür şahadet, feda Bir olasılık olarak ölüm var diye oradan kaçamazdım, daha fazla cesaret, ama öfkeden gelmeyen cesaret. Bir ölümün bir mekâna kattığı değer nedir? Ethem Kızılay'a kızıl kanını akıttı, Ankara'ya bir "Taksim" verdi. Ethem'in gömüldüğü yürek, yürek bir mekândır. Savaşan Ankara'nındı. Meydanlar, kişiler, nesneler, zaman, sözler ve renkler sembolleşir. Sembolleşen, zaaflarından arınmış olarak kat kat katlanmış gücüyle eyleme geri döner. Bizim yüzümüzü teslim alır ve bizi bir süreliğine kendisi kılar. O meydanda ölmek için birbirimizi ezeriz. O sözleri haykırır o renklere bürünürüz; o zaman, bizi çağırır. Sembol ölüme aittir, nasıl ölünebildiğine bakılarak nasıl yaşanabileceğini gösterir. Sembole ya da imgeye dönüşen imaj, nesne, kişi veya mekân, kaynağından, gerçekliğinden daha güçlü bir etki yapar üzerimizde. Direnişte, bizzat ölümün kendisi bir mekân bulur. Gerçekleştiği yer, Ethem in vurulduğu nokta, daha önce olduğu yer değildir artık. Üzerinde ruhsal, psikolojik bir hale vardır. Fiziki güç olarak polis tarafından kolayca kaldırılabilecek küçük bir grup eylemci, bu psikolojik barikatın ardında güvendedir. "Psikolojik barikat", bir tür dokunulmazlıktır. Ethem in vurulduğu yerde sadece birkaç yoldaşı ve ailesi nöbette değildir o gece, evinde, yarı uyanık yatan binlerce can, harekete geçme potansiyeli olarak, o noktanın görünmeyen nöbetçileridir. Bir sembole bağlanma yatkınlığımız nereden gelir, onun harekete geçirdiği şey nedir içimizde? Sembol, aynı anda hem bir yücelme hem de, sembolik haliyle, olması gerekip de gerçekte olmayanın ikame varlığı dır. Sembol, meydanda kendisini sembol bilenlerin yaşama ve mücadele azmini yükseltirken, -sevinçli duygular-, onu sevmeyenlerinkini düşürür, -kederli duygulanımlar-. O halde meydanda ne olur?

Eleştirel Psikoloji Bülteni, Sayı 6, Nisan 2015 15 Bir meydanda gösteri hakkı için kimse ölmek istemez, saçma, önemli olan gösteri ise bu meydan olmazsa, başka meydanda bağırırım diye düşünür rasyonalite. Peki, Taksim için ölümü, işkenceyi göze alma arzumuzu nasıl açıklarız? Hangi sebeple Taksim buna dönüşür? Somut sebepler sayabiliriz: merkezi yerdir, kentin kalbidir, kalabalıktır eylemi daha duyulur ve etkili kılar Bu sebepler eylem için Taksim e ilk çıkıldığı zamanlarda iyi düşünülmüş sebepler. Her yıl 1 Mayıslar orada kutlanmaya devam eder, 1 Mayıs ve işçi sınıfıyla özdeşleşir ve 77 katliamı gelir akıllara Taksim eylem yapmak için en uygun yer olmaktan, 1 Mayıs sembol ü olmaya sıçrar. Kavganın bedeninden ruhuna sıçrama yapar, o andan itibaren Taksim e çıkmak için insanlar ölümü göze alır. Sembol, öğelerine ayrıştırılabilmesi, her öğeye bir anlam dillendirilebildiği, çözülebildiği özellikleriyle saf bir duyuşa indirgenemeyecek, örgütlenmiş, doğrudan politik bir şeydir, imgenin tersine. Ulus un ikincil imgelerine yakın, -ikincil imge, cismani gerçekliğe hitap eder, çatışır, birey ile ortam, etki tepki, ikililerle işleyen aksiyonlar, doğada güçler var çatışır, olgu olay yaratır, sahneler, ikincil imgenin klişeleştirilmesi anlaşılırlığını kolaylaştırır, aksiyomların ve tutkuların oluşturdukları imgeler Zanaat ve arzu En nihayetinde her bayrak bir bez parçası, yırtıp azık çıkını yapabiliriz ama öyle değil, kendi politik hareketinin sembolünü ayak altına alıp çiğnemekten eylemciyi alıkoyan duygu, kendi benliğindeki hissettiği bir özdeşleşme halidir ki, kendi onurunu çiğnermiş gibi hisseder. Her politik hareket bir nesne, bir işaret ile böyle bir özdeşlik kurmak ister. Ölümle iç içe olanlar daha fazla. Sembolleşme, mesela medyanın bir imajı sürekli yaymasıyla olabilecek bir şey değil. Semboller arası uzlaşma zordur, bireylerin tersine. AKM üzerinde sembolik ele geçirme mücadelesi verilen bir direniş mekânıydı Gezi Direnişi boyunca. Sembolleri herkes bilir; biz, semboller bir eylemin ve eylemcinin içinde nasıl işler onunla ilgiliyiz. Çoğu eylem semboliktir. Üç direniş şehidi annesini buluşması semboliktir. Artık Gezi parkı bir semboldür. Herhangi bir park onun yerini alamaz. Forumların, kentlerde parkları seçmesi bu duyumsal yayılımın sonucudur. Park, ağaç olan bir yerdir. Gezi ruhunun dolaşımı böyle de bir şey, eylemin mekânını seçer. Bütün kentlerde forumlar parklarda kuruldu. Direniş mekânı kendi kopyalarını üretti. Ve sanki direnişin dirilişi, yeniden ekolojik mücadeleden çıkacak umuduyla "üç ağaç meselesi" her yere yayılıverdi Eylem, bir yerel merkezden, yurt sathına imajlarla yayıldı, kopya ya da klonlama. Bu, bir yerle her yer arasındaki duygusal geçirgenlik, yürekten göbeğe yayılan enerji...